İsim isim parayla konuşan
İslamcı yazarlar
Aslında bu konu İslami kesimde yıllardır en çok
konuşulan bir mesele.. Sohbetlerde laf döner dolaşır, illa ki buralara gelir.
Gerçi zamanında bu...
14 Mart
2015 17:20Son Güncelleme: 18 Kasım 2023 23:54
ALINTI
Aslında bu
konu İslami kesimde yıllardır en çok konuşulan bir mesele.. Sohbetlerde laf
döner dolaşır, illa ki buralara gelir. Gerçi zamanında bu konuda çok sert
konuşanlardan bazıları, imkan bulunca aynı şeyi yapsa da, ister kıskançlıktan,
ister böyle olmaması gerektiğini düşündüklerinden “hitabeti iyi olan
bazı yazarların para karşılığı konuşmalarından, bu yolla ihya olanlardan” çok
sözü edilir. Hemen herkes konuşur ama bunu yazıya döken pek olmaz.
Belki
dışlanacaklarını düşündüklerinden, belki bir gün sıranın kendisine gelme
ihtimalini hesap ettiklerinden ya da sevimsiz olmaktan çekindiklerinden, adı
geçen yazarlar tarafından eleştirilmeyi göze alamadıklarından gibi gerekçelerle
bu mesele sık sık dedikodu mahiyetinde dillendirilir. “Parayla konuşan
yazarlar” meselesi, “7-8 yerden danışmanlık maaşı alan
yazarlar” kadar konuşulan bir konu oysa.
“Danışman yazar” dedikodularında Ali
Bulaç, İsmet Özel vs. gibi yazarların isimleri çok geçerdi. Milli
Gazete+Yeni Şafak+İBB+İlçe Belediye+Kültür AŞ+İSKİ+Spor AŞ gibi
yerlerden maaş alan bazı İslamcı yazarlar çok konuşulmuştu. Parayla konuşan
yazarlar da, onlardan çok farklı değil. En çok adı geçenlerse Yavuz
Bahadıroğlu, Halit Ertuğrul, Vehbi Vakkasoğlu, Cemil Tokpınar, Mehmet Paksu,
Ali Ural, Mehmet Doğan. Daha başkaları da var ama adı en çok geçen bu
saydığım isimler..
Bu isimler
Kişisel Gelişim uzmanı değiller ama sanırım onlardan çok daha fazla konuşma
yapıyorlar ve yazdıkları kitapların teliflerinden çok daha fazla gelir elde
ediyorlar. Kitap teliflerinden 3 kazanıyorlarsa, konuşmalardan 10 kazanıyorlar.
İslami kesimin sohbetlerinde asıl konuşulan, onların çok para kazanması da
değil, hangi konuları konuşarak para kazandıkları..
PARAYLA KONUŞAN YAZARLARIN “MÜBAREK ÜÇ AYLARI”
Bu
yazarların en verimli oldukları aylar Mart, Nisan ve Mayıs ayları. Bu aylar, o
yazarlar için “Mübarek Üç Aylar” gibi. Çünkü Mart ayında Mehmet
Akif, İstiklal Marşı’nın kabulü, Çanakkale Savaşı gibi baba konular
var. Bu yazarların hemen hepsi, “M. Akif Ersoy İstiklal Marşı’nın
ödülünü almadı” diye konuşarak her konuşmadan 3-5 bin lira para
alıyorlar.
Nisan
ayında ise, Kutlu Doğum Haftası var.. Belki de parayla
konuşanlar için en verimli, en mübarek ay. O ilden bu ile, şu ilçeden bu ilçeye,
hatta falan ülkeden filan ülkeye koştura koştura her yere yetişiyorlar ve “Hz.
Muhammed’in hayatını, şahsiyetini, yoksulluğunu, 3 gün yemek yemediğini” yine
3-5 bin lira karşılığında anlatıyorlar. Tabii bu ay sadece parayla konuşan
yazarlar için değil, “Parayla konuşan hocalar” için de çok
bereketli bir ay. Kutlu Doğum Haftası ve Ramazan Ayı “parayla konuşan
yazar ve hocaların” en çok “dünyalık yaptıkları” ay
aynı zamanda.
Mayıs
ayında ise, yazarlarımızın konusu elbette ki İstanbul’un fethi ve Fatih
Sultan Mehmet. İstanbul’un neredeyse bütün ilçe belediyelerine gidip, fethi
dinleyenlere yeniden yaşatıyorlar, gemileri karadan geçiriyorlar, “şimdi
Bizans’tan farkı olmayan” İstanbul’un yeniden fethedileceğini
müjdeliyorlar ve her müjde karşılığında belediyelerden, okullardan birkaç bin
lira cep harçlığı alıyorlar.
Bu üç aylar
sabit, bunun bir de gerçekten de mübarek üç ayları var, Ramazan ayı var. Yani
neredeyse hemen her ay dolu gibi. Eskiden yaz aylarında pek bir iş olmazdı ama
Ramazan ayı artık yaz aylarına denk geldiği için, yaz ayları da kurak geçmiyor.
YAVUZ BAHADIROĞLU: “TARİH KONUŞMACISI”
Yavuz
Bahadıroğlu, uzun yıllar Yeni Asya gazetesinde yazılar yazmış,
romanlar yayınlamış. Yeni Asya’cı Nurcuların en meşhur yazarı. 2000’li yıllara
kadar koyu Demirel’ci ve koyu Erbakan düşmanı. 1980 darbesinde
Yeni Asya’dan ayrılan, darbecileri ve sonra Özal’ı destekleyen Mustafa
Sungur, Mehmet Kırkıncı, Fethullah Gülen gibi hocaları, “Cengiz
Han’ın Müslümanları” diye eleştiren bir isim. Onların “Zalimin
Müslümanları” olduğuna dair yazılar yazmış, herkes Özal derken,
ısrarla Demirel’i savunmuş.
Ancak
1990’daki Yeni Asya-Yeni Nesil bölünmesinde Nesil tarafını tercih edince
Demirel’cilikten vazgeçmiş, Özal’cı olmuş. O yıllarda Fethullah Gülen grubuyla
Nesil grubu çok yakınlaşınca, NT’lerde kitapları çok satıldığı gibi, Gülen
cemaatin okullarında, kolejlerinde para karşılığı konferans üstüne konferans
vermeye başlamış. Sadece Cemaat okullarında değil, Nesil grubuna ait Kültür,
Doğa, Okyanus gibi okullarda da en çok konuşan konuşmacı olmuş.
2000’li
yıllarda Nesil grubu Erdoğan’ı destekleyince konferans vereceği yerler daha da
çoğalmış. AK Parti’nin belediyeleri de eklenmiş. O yüzden Bahadıroğlu’nun yüz
kadar kitabı olmasına rağmen, “konuşmadan en çok para kazanan yazar” olduğu
söyleniyor. Hatta artık kitap bile yazmadığı, konferasları daha karlı bulduğu
iddia ediliyor.
Hükümet-Cemaat
kavgasında Erdoğan tarafında kaldığı için artık Cemaat okullarında konuşamıyor,
NT kitaplarını satmıyormuş ama bunun karşılığında belediyelerdeki faaliyetleri
çok daha fazlalaşmış. Konferans ve imza için menajeri bile varmış.
HALİT ERTUĞRUL: “KENDİ KİTAPLARININ KONUŞMACISI”
Bu yazar
için “Risale-i Nur’dan en çok para kazanan yazar” diyorlar. O
da Nesil yazarlarından ama şimdi Cemaat’ten yana tavır almış. Kendini
Arayan Adam, Düzceli Mehmet gibi romanlarıyla tanınıyor. Roman
kahramanları, romanın içinde Halit Ertuğrul sayesinde
hidayete eriyorlar. Kendini Arayan Adam romanından sonraki bütün romanlarda
roman kahramanları, Kendini Arayan Adam romanıyla hidayete ermiş kişiler.
Mesela Aysel romanında,
kahramanlar Kendini Arayan Adam ile Düzceli Mehmet romanından hidayete
ermişler. Kemalettin Tuğcu tarzı olayların arasına bol bol
Risale-i Nur sosu ekildiği ve yazarın diğer kitapları reklam edildiği ve hatta
roman kahramanı bizzat Halit Ertuğrul’un kendisi olduğu için Risale-i Nur ve
Cemaat tabanını çok etkilemiş yazar. Nurcuların en çok okuduğu Yavuz
Bahadıroğlu’ndan bile çok okunan yazar olmuş. Bazıları onu keramet ehli gibi
görüyorlar.
Gerçi başta
ona yol açan bazı ağabeyler onu sorgulamaya başlamış, yazdıklarının uydurma ve
sadece kendinin ve kitaplarının reklamını yapmak olduğunu iddia edip tavır
almış. Yine de kitapları şimdi eskisi gibi satmasa da, konferanslarıyla iyi
kazanç sağlıyormuş. Ancak Halit Ertuğrul’un konusu Tarih, Din, İman değil,
tamamen kendi kitapları hakkındaymış. Tabii arada Bediüzzaman’dan, Risale-i
Nur’dan bahsetmeyi ihmal etmiyormuş.
Yazar
aslında her tarafı idare eden bir yapıda, işi düştüğü herkese “Seni
Allah rızası için çok seviyorum, her Cuma adına dua ediyorum” diyen
birisi olmasına rağmen, şimdi Fethullah Gülen Cemaati’ni tercih etmiş durumda.
O yüzden belediyelerden çok, Cemaat okullarında daha etkin görünüyor.
VEHBİ VAKKASOĞLU: “ÇANAKKALE KONUŞMACISI”
Yavuz
Bahadıroğlu kadar eski ama kitap ve konferans konusu Çanakkale, M. Akif ve Mevlana.
Özellikle Çanakkale deyince akla gelenlerden biri. Mart ayı en verimli ayı o
yüzden. Bu ayda neredeyse boş günü yok, hatta günde birkaç konuşma yapmak
zorunda kalıyor. Diğer aylarda genelde aile hakkında konuşmalar yapıyor. Vakkasoğlu’na “Çanakkale
konuşmacısı” diyorlar.
CEMİL TOKPINAR: “NAMAZ KONUŞMACISI”
Bu yazar da
Yeni Asya kökenli. 1990’daki Yeni Asya-Nesil ayrılığında Yeni Asya’yı tercih
etmiş. Yeni Asya yazarlığını sürdürürken ticaret yapmaya çalışmış, başaramamış.
2000 yılında Nesil’e dönmüş. Nesil’de yayınladığı “Ömür Boyu Aşk” kitabıyla
adını duyurmuş. Aşk ve Aile üzerine konuşmalar yapmaya başlamış. “İslamcıların Aşk
gurusu” diye tanınacakken, “Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?” kitabı
daha çok ilgi görünce, bu sefer ana konusu “Namaz” olmuş. “Aşk
gurusu”ndan “Namaz gurusu”na dönüşmüş. Vakkasoğlu’na
nasıl “Çanakkale konuşmacısı” derlerse, Tokpınar’a da “Namaz
konuşmacısı” diyorlar. Sohbetlerini dinlediğim arkadaşlar, “Dünya’da
namazdan para kazanan biri varsa, o da Cemil Tokpınar’dır” diyorlar.
Gerçekten de tanıyanlar, yazarın Namaz konferanslarından ihya olduğunu
söylüyorlar.
Cemil Tokpınar,
Hükümet-Cemaat kavgasında Nesil’e de ters düşerek Cemaat tarafında saf aldı.
Bir zamanlar Tayyip için ettiği duaları, şimdi Gülen için ediyor. Hatta Bank
Asya olayında, “Beş hesabıma da inadına para yatıracağım” diye
tweet attı. Hala Nesil’in yazarı ama Cemaatin Irmak TV’sinde daha çok
görünüyor.
MEHMED PAKSU: “SAİD NURSİ KONUŞMACISI”
Bu yazar
hakkında çok fazla konuşan yok, ancak zaman zaman bahsediliyor. Genelde fıkıh
kitapları ve Said Nursi’yi anlattığı “Nur Dede” kitaplarıyla
tanınıyor. Bilenler onun da konferanstan konferansa koştuğunu, çok büyük
dünyalıklara sahip olduğunu söylüyorlar.
ALİ URAL: “EDEBİYAT KONUŞMACISI”
Türkiye
Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi başkanlığı da yapmış olan Ali Ural’ın,
başkanlığı süresinde yaptığı en büyük icraat kendisine “para karşılığı
konuşmalar yapacak zeminler hazırlamak” oldu. Yönetimde ve Yazarlar
Birliğinde onca yazar varken sadece kendisi İBB’de, Kültür AŞ’de para
karşılığı konuşmalar yaptı, paralı kültürel etkinliklerin hepsinin içinde oldu.
Yazarlar Birliğinde de “Yazar Atölyesi” adı altında, edebiyat
meraklılarına para karşılığı yazarlık dersleri verdi.
Sadece
Yazarlar Birliği ve belediyeler de değil, Zaman gazetesinin de yazarı olduğu
için Cemaat okullarında ve kolejlerinde de bol bol bu tarz etkinlikler yaptı.
Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi başkanlığını, Zaman gazetesi yazarlığını, ve
ablası Nuriye Akman’ın adını bu işler için iyi kullandı. Kitapları
pek satmasa da, edebiyatı konuşarak para kazanmasını bildi.
Şimdi
Cemaatçi bilindiği için belediyelerde konuşamıyor. Gerçi Cemaatçi bilmesinler
diye, gazetede yazı yazmayı da bıraktı yine de İBB ve Kültür A.Ş programlarını
iptal etti. Ama cemaatteki konuşmaları ve TYB’deki “Atölye”si devam ediyor.
MEHMET DOĞAN: “MEHMET AKİF KONUŞMACISI”
Türkiye
Yazarlar Birliği’nin kurucusu, halen de Onursal Başkanı. “Bu dernekte
başkanlar değişir ama aslında gerçek başkan her zaman Mehmet Doğan’dır” derler.
1975 yılında yayınladığı Batılılaşma İhaneti kitabıyla tanındı
ama bu kitaptan sonra ciddi bir çalışması olmadı. Devletin çeşitli kurumlarında
görev aldı. En son RTÜK üyeliği yaptı. Hazırlamış olduğu Doğan Büyük Türkçe
Sözlük, alternatif sözlük olarak sağ kesime sunuldu. TYB vasıtasıyla okullara,
derneklere satıldı. Doğan M. Akif ile ilgili çalışmalar yaptı ve bu kitaplarda
aynı şekilde belediyelere, okullara tavsiye edildi. Belediyelerde, derneklerde
konferans konusu genelde M. Akif oldu.
Fakat
beklediği desteği yeterli görmediği için zaman zaman belediyeleri eleştirdi, en
çok da Ankara Büyükşehir belediyesini. Zamanında çok destek veren Melih Gökçek,
istekler bitmeyince fazla yüz vermedi. Geçen aylarda, “Bize kitap
satmak için kapımızı aşındırıyorlar. Şimdiye kadar çok destek verdim ama
istekleri bitmiyor. İstediklerini alamadığı için beni eleştiriyor” diye
açıklama yaptı.
Mehmet Doğan,
Yazarlar Birliği Başkanlığı’ndan çok “M. Akif konuşmacısı” diye
tanınıyor.
Dediğim
gibi, adı geçenler bu konuda en çok dedikodusu edilen kişiler.
“Para
için konuşan hocalar”ı da sayarsak, para için konuşanların sayısı hiç de az
değil.
Ve tabii
her İslamcı yazar böyle değil. Sezai Karakoç, Nuri Pakdil gibi bu işlere hiç
tenezzül etmeyenler de var.
Asiye Güldoğan
asiyeguldogan@hotmail.com
twitter: @AsiyeGuldogan
Odatv.com