BİLİŞİM SUÇLARI
Hazırlayan:Esra YAYCI
Günümüzde bilişim
sistemleri, gerek iş gerekse günlük yaşamda vazgeçilemeyecek kadar önemli bir
noktaya ulaşmıştır. Bilişim sistemleri ile internet sayesinde sesli - görüntülü
haberleşme, elektronik imzanın kabulü ile ticari ilişkiler, internet
bankacılığı hizmeti ile para transferleri, cep telefonları ve bunlar gibi pek
çok yenilik hayatımıza girmiştir. Bilişim sistemlerinin, klasik yöntemlere
nazaran daha fazla tercih edilmesinin nedeni bu teknolojilerin daha hızlı ve
ucuz bir nitelik arz etmesidir. Ancak bu yeni teknolojik gelişmeler, bazı
problemleri de beraberinde getirmektedir. Hatta zamanla bilişim sistemlerinin
kullanılması sonucunda uğranılan zararların, sağlanılan yararlardan daha fazla
olduğu görülmüştür. İşte bu noktada özellikle bilişim sistemlerinin daha yaygın
olarak kullanıldığı ülkeler başta olmak üzere, pek çok ülkede yeni oluşan bu
suç tipleri, düzenleme altına alınma ihtiyacı duyulmuştur. Hatta her geçen gün
yeni bir teknoloji ve akabinde de yeni bir suç tipi oluşmaktadır. Bu sebeple
sadece ulusal düzenlemelerin yeterli olmadığı bunların yanında uluslar arası
işbirliğinin de şart olduğu bilişim suçları konusunda, bazı uluslar arası
kuruluşlar önemli çalışmalar başlatmışlardır.
Ülkemizde de bu suç tipleri
açısından öncelikle, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmış ve bu
alandaki suçlar ilk kez yaptırım altına alınmıştır. Ardından Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu’nun 2. maddesinde değişiklik yapılarak, eser kavramının
içeriğine bilgisayar programları dâhil edilmiş ve eser olarak kabul edilen
bilgisayar programları üzerindeki manevi ve mali hakların kasten ihlali halinde
failin cezalandırılması öngörülmüştür. Bunun yanında bilişim sektöründeki
gelişmelere paralel olarak Elektronik İmza Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanun
ile Türk hukuk düzeni açısından elektronik imzanın geçerliliği kabul edilmiş ve
iki farklı bilişim suç tipi düzenlenmiştir. Nihayet Türk Kanun Koyucusu
tarafından bilişim suçlarına,
5237 sayılı TCK ile
“bilişim alanında suçlar” başlıklı bölüm altında geniş bir şekilde yer
verilmiştir.
Görüldüğü üzere
bilişim sistemlerinin tarihsel gelişimi uzun zaman öncesine dayanmamaktadır.
Ancak bilişim sistemlerinin gelişimi inanılmaz bir hızla gerçekleşmiş ve
günümüzdeki halini almıştır.
“Bilişim suçları”
konulu yüksek lisans tezimde, konu ile ilgili genel olarak temel terim ve
kavramların açıklanmasından sonra bilişim alanında işlenen suç tipleri
ayrıntılı olarak incelenmiş, uluslar arası kuruluşların konu ile ilgili
yaptıkları çalışmalar, mukayeseli hukukta bilişim suçlarının düzenlenişi, bazı
ülkelerdeki durum ve bilişim suçları konusunda ülkemizdeki yasal düzenlemeler
ve ülkemiz açısından genel bir değerlendirme yapılmıştır.
Yukarıda özetle
belirtilen konular çerçevesinde hazırlanan çalışmamda tez danışmanlığım
görevini üstlenen saygıdeğer hocam Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve
Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç’e teşekkürü
bir borç bilirim. Yine lisans ve yüksek lisans hayatım boyunca üzerimde fazlasıyla
emeği olan saygıdeğer hocam Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul
Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cumhur Şahin’e de teşekkür
ediyorum.
Son olarak, hayatta
her şeyden çok sevdiğim ve beni bu günlere getiren sevgili babam, annem ve
ağabeyime de teşekkür ediyorum.
Ankara -
2007
Esra
YAYCI
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER............................................................................................. İİİ
KISALTMALAR CETVELİ.........................................................................
X
GİRİŞ...............................................................................................................
BİRİNCİ BÖLÜM
BİLİŞİM VE HUKUK
TEMEL KAVRAMLAR ................................................................................ 4
Bilgisayar ......................................................................................... 4
Bilgisayarın Yapısı ........................................................................... 5
Donanım ........................................................................... 6
Donanım Birimleri....................................................
6
Bilgisayarın Ana Donanım
Birimleri ....................... 7
Çevre Birimleri..........................................................
8
Yazılım...............................................................................
9
Sistem Yazılımları .................................................... 9
Uygulama Yazılımları ............................................. 10
Bilgisayar Ağları (Network) ............................................. 10
LAN (Local Area Network-Yerel
alan ağı) ............. 10
WAN (Wide Area Network-Geniş
alan ağı)............ 10
Veri................................................................................................... 11
Program .......................................................................................... 11
Bilgisayarın Tarihsel Gelişimi ......................................................... 12
İnternet............................................................................................ 13
İnternetin Yapısı ............................................................................. 14
İnternetin Fonksiyonları.................................................................. 16
İnternetin Tarihsel Gelişimi............................................................. 17
İnternetin Yönetimi......................................................................... 18
BİLİŞİM ....................................................................................................... 20
Bilişim Sistemlerinin Günümüzdeki Konumu, Yaygınlaşması ve
Bunun Sonuçları ......................................................................................... 21
Bilişim Sistemlerinin Sağladığı
Yararlar ......................... 21
Bilişim Sistemlerinin
Sakıncaları ...................................... 22
Genel Olarak.................................................................................... 23
Bilişim Suçlarının Tarihsel
Gelişimi ................................................ 25
İKİNCİ BÖLÜM
BİLİŞİM SUÇLARININ İŞLENME
ŞEKİLLERİ, ULUSLARARASI
ÇALIŞMALAR VE MUKAYESELİ HUKUKTA BİLİŞİM SUÇLARI
BİLİŞİM SUÇLARININ İŞLENME ŞEKİLLERİ........................................ 29
Genel Olarak................................................................................. 29
Truva Atı (Trojan Horse) ............................................................. 30
Salam Tekniği .............................................................................. 30
Sistem Güvenliğinin Kırılıp
İçeri Girilmesi (Hacking) ................. 31
Mantık Bombaları ........................................................................ 32
Bilişim Virüsleri............................................................................ 32
Hukuka Aykırı İçerik Sunulması ................................................. 33
Bilgi Aldatmacası.......................................................................... 33
İstem Dışı Alınan Elektronik
Postalar (Spam) ............................. 34
Ağ Solucanları (Network Worms) ............................................... 35
Diğer Yöntemler........................................................................... 35
BİLİŞİM SUÇLARI KONUSUNDA YAPILAN ULUSLAR ARASI ÇALIŞMALAR 36
G8 Bünyesinde Yapılan
Çalışmalar ............................................. 37
O.E.C.D. Bünyesinde Yapılan
Çalışmalar.................................... 40
B.M. Bünyesinde Yapılan
Çalışmalar .......................................... 41
Avrupa Konseyi Bünyesinde
Yapılan Çalışmalar ....................... 42
Avrupa Birliği Bünyesinde
Yapılan Çalışmalar........................... 44
MUKAYESELİ HUKUKTA BİLİŞİM SUÇLARI........................................ 44
Genel Olarak................................................................................. 44
Uygulanan Yöntemler.................................................................. 45
Özel Düzenleme Yapanlar............................................ 45
Yürürlükteki Yasalarda
Değişiklik Yapanlar ................ 46
Bazı Ülkelerdeki Durum .............................................................. 46
Amerika Birleşik Devletleri .......................................... 46
Fransa............................................................................ 50
İngiltere......................................................................... 52
Almanya........................................................................ 53
İtalya.............................................................................. 55
İrlanda........................................................................... 56
İspanya ......................................................................... 57
İsrail .............................................................................. 58
İsveç .............................................................................. 58
İsviçre ........................................................................... 58
Kanada .......................................................................... 59
Malezya ........................................................................ 59
Rusya............................................................................. 60
Singapur ....................................................................... 61
Japonya ......................................................................... 61
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRK HUKUKUNDA BİLİŞİM SUÇLARI
BİLİŞİM
SUÇLARININ TÜRK HUKUKUNA GİRİŞİ.............................. 63
Genel Olarak................................................................................. 63
765 sayılı TCK ile 5237 sayılı
TCK’da Öngörülen Suçlar............ 64
5237
Sayılı TCK İle 765 Sayılı TCK’da Düzenlenen Bilişim
Suçlarının Karşılaştırılması...................................................................... 65
“Bilişim
Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları
Hakkındaki
Kanun Tasarısı”nın Genel Değerlendirmesi....................... 67
5237 SAYILI TCK’DA DÜZENLENEN BİLİŞİM SUÇLARI...................... 70
5237 Sayılı TCK’nın Genel
Olarak Yapısı .................................... 70
“Bilişim
Alanında Suçlar” Bölümünde Düzenlenen Suç Tipleri 70
5237
sayılı TCK’nın 243. Maddesi: “Hukuka Aykırı Olarak
Bilişim Sistemine Girme ve Sistemde Kalma Suçu” ................................ 70
Genel Olarak......................................................... 70
Korunan Hukuksal Değer.................................... 71
Suçun Maddi Unsurları........................................ 72
Hareket .................................................... 72
Fail............................................................ 73
Suçun Konusu.......................................... 75
Mağdur..................................................... 75
Netice........................................................ 76
Suçun Manevi Unsurları ...................................... 77
Kast........................................................... 77
Taksir........................................................ 77
Hukuka Aykırılık.................................................. 78
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................... 79
Teşebbüs................................................... 79
İştirak........................................................ 80
İçtima........................................................ 80
Suça Etki Eden Sebepler ...................................... 82
Yaptırım................................................................ 83
5237 sayılı TCK’nın 243.
maddesi ile 765 sayılı TCK’nın 525a Maddesinin Karşılaştırılması................................ 84
5237
sayılı TCK’nın 244/1-2. Maddesi: “Bilişim Sisteminin
İşleyişinin
Engellenmesi, Bozulması, Verilerin Yok Edilmesi veya
Değiştirilmesi Suçu” ................................................................................ 85
Genel Olarak......................................................... 85
Korunan Hukuksal Değer.................................... 87
Suçun Maddi Unsurları........................................ 88
Hareket .................................................... 88
Bilişim Sisteminin İşleyişini
Engellemek Eylemi.................................................. 88
Bilişim Sisteminin İşleyişini
Bozmak Eylemi 89
Verileri Bozma Eylemi............... 90
Verileri Yok Etme Eylemi ......... 90
Verileri Değiştirme Eylemi........ 91
Verileri Erişilmez Kılmak... Eylemi 91
Bilişim Sistemine Veri
Yerleştirmek Eylemi 92
Bilişim
Sisteminde Var Olan Verileri Başka Bir Yere
Eylemi........................................ 92
Fail ........................................................... 93
Suçun Konusu.......................................... 93
Mağdur..................................................... 94
Netice........................................................ 94
Suçun Manevi Unsurları ...................................... 94
Kast........................................................... 94
Taksir........................................................ 95
Hukuka Aykırılık Unsuru.................................... 95
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................... 95
Teşebbüs................................................... 95
İştirak........................................................ 96
İçtima ....................................................... 96
Suça Etki Eden Sebepler ...................................... 98
Yaptırım................................................................ 98
5237
sayılı TCK’nın 244/4 Maddesi: “Bilişim Sistemi
Aracılığıyla Hukuka Aykırı Yarar Sağlama Suçu” ................................... 99
Genel Olarak......................................................... 99
Korunan Hukuksal Değer ................................. 100
Suçun Maddi Unsurları...................................... 100
Hareket .................................................. 100
Fail........................................................... 101
Suçun Konusu......................................... 101
Mağdur................................................... 101
Netice...................................................... 102
Suçun Manevi Unsurları .................................... 102
Kast......................................................... 102
Taksir...................................................... 103
Hukuka Aykırılık Unsuru................................... 103
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................. 103
Teşebbüs................................................. 103
İştirak...................................................... 103
İçtima...................................................... 104
Yaptırım.............................................................. 105
5237
sayılı TCK’nın 245 Maddesi: “Banka veya Kredi
Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu”.................................................. 105
Genel Olarak....................................................... 105
Korunan Hukuksal Değer ................................. 106
Suçun Maddi Unsurları...................................... 107
Hareket ................................................. 107
Başkasına Ait Banka veya Kredi
Kartıyla Hukuka
Aykırı Yarar Sağlama ................................................. 108
Başkalarına ait banka
hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretme, satma,
devretme, satın alma veya kabul etme......................................... 111
Sahte Oluşturulan veya Üzerinde
Sahtecilik Yapılan
Banka veya Kredi Kartıyla
Hukuka Aykırı Yarar Sağlama 112
Fail........................................................... 113
Suçun Konusu......................................... 114
Mağdur................................................... 114
Netice...................................................... 114
Suçun Manevi Unsurları .................................... 115
Kast......................................................... 115
Taksir...................................................... 115
Hukuka Aykırılık Unsuru................................... 116
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................. 116
Teşebbüs................................................. 116
İştirak...................................................... 117
İçtima...................................................... 118
Suça Etki Eden Sebepler .................................... 120
Yaptırım.............................................................. 121
Özel
Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Bölümünde
Düzenlenen Suç Tipleri.......................................................................... 122
5237
sayılı TCK’nın 135. Maddesi: “Kişisel Verilerin
Kaydedilmesi Suçu” ............................................................................... 122
Genel Olarak....................................................... 122
Korunan Hukuksal Değer ................................. 122
Suçun Maddi Unsurları...................................... 123
Hareket .................................................. 123
Fail........................................................... 124
Suçun Konusu......................................... 124
Mağdur................................................... 125
Netice...................................................... 125
Suçun Manevi Unsurları .................................... 126
Kast......................................................... 126
Taksir...................................................... 126
Hukuka Aykırılık Unsuru................................... 126
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................. 127
Teşebbüs................................................. 127
İştirak...................................................... 128
İçtima...................................................... 128
Suça Etki Eden Sebepler .................................... 129
Yaptırım.............................................................. 129
5237
sayılı TCK’nın 136. Maddesi: “Kişisel Verileri Hukuka
Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme Suçu” ...................................... 129
Genel Olarak....................................................... 129
Korunan Hukuksal Değer ................................. 130
Suçun Maddi Unsurları...................................... 130
Hareket .................................................. 130
Kişisel Verileri Başkasına
Verme Eylemi 131
Kişisel Verileri Yayma Eylemi 131
Kişisel Verileri Ele Geçirme
Eylemi 131
Fail........................................................... 132
Suçun Konusu......................................... 132
Mağdur................................................... 132
Netice...................................................... 132
Suçun Maddi Unsurları...................................... 133
Kast......................................................... 133
Taksir...................................................... 133
Hukuka Aykırılık Unsuru................................... 133
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................. 134
Teşebbüs................................................. 134
İştirak...................................................... 134
İçtima...................................................... 134
Suça Etki Eden Sebepler .................................... 135
Yaptırım.............................................................. 136
5237
sayılı TCK’nın 138 Maddesi: “Verilerin Yok Edilmemesi
Suçu” ...................................................................................................... 136
Genel Olarak....................................................... 136
Korunan Hukuksal Değer ................................. 137
Suçun Maddi Unsurları...................................... 137
Hareket .................................................. 137
Fail........................................................... 138
Suçun Konusu......................................... 138
Mağdur................................................... 138
Netice...................................................... 139
Suçun Manevi Unsurları .................................... 139
Kast......................................................... 139
Taksir...................................................... 139
Hukuka Aykırılık Unsuru................................... 140
Suçun Özel Görünüş Şekilleri............................. 140
Teşebbüs................................................. 140
İştirak...................................................... 140
İçtima...................................................... 140
Yaptırım.............................................................. 141
Bilişim
Sistemleri Aracılığıyla İşlenebilecek Diğer Suç Tipleri ...141
5237
sayılı TCK’nın 124. Maddesi: ”Haberleşmenin
Engellenmesi Suçu” ............................................................................... 141
5237 sayılı TCK’nın 125.
Maddesi: “Hakaret Suçu” ... 142
5237
sayılı TCK’nın 132. Maddesi: “Haberleşmenin Gizliliğini
İhlal Suçu”............................................................................................... 142
5237 sayılı TCK’nın 142.
Maddesi’nin 2. Fıkrası “e” Bendi:
“Bilişim Sisteminin
Kullanılması Yoluyla İşlenen Hırsızlık Suçu” ........ 143
5237 sayılı TCK’nın 158.
Maddesinin 1. Fıkrasının “f” Bendi:
“Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Yoluyla
İşlenen Dolandırıcılık Suçu” 145
5237
sayılı TCK’nın 226. Maddesi: “Müstehcenlik Suçu”...146
5237
sayılı TCK’nın 228. Maddesi: “Kumar Oynanması için
Yer
ve İmkân Sağlama Suçu”................................................................ 147
5237
sayılı TCK’nın 163. Maddesi: “Karşılıksız Yararlanma
Suçu”
..................................................................................................... 147
FİKİR
VE SANAT ESERLERİ KANUNU’NDA DÜZENLENEN BİLİŞİM
SUÇLARI............................................................................................... 148
ELEKTRONİK İMZA KANUNU’NDA DÜZENLENEN
BİLİŞİM SUÇLARI 150
KISALTMALAR CETVELİ
AB |
Avrupa
Birliği |
ABD |
Amerikan
Birleşik Devletleri |
A.e |
Aynı
eser ya da yayın |
A.g.e A.İ.H.M A.İ.H.S |
Adı
geçen eser Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi |
AT |
Avrupa
Topluluğu |
B. |
Bent |
Bkz |
Bakınız |
B.M |
Birleşmiş
Milletler |
C. |
Cilt |
Çev. CK
ÇASÖMK dp E. EİK |
Çeviren Ceza
Kanunu Çıkar
Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu Dipnot Esas
sayısı Elektronik
İmza Kanunu |
F. |
Fıkra |
FSEK |
Fikir
ve Sanat Eserleri Kanunu |
FBI İÜHF |
Federal
Bureau of Investigation İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi |
IT |
Information
Technologies |
IBD İÜHFM |
İstanbul
Barosu Dergisi İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası |
K. |
Karar
sayısı |
krş M. |
Karşılaştırınız Madde |
MHB |
Milletlerarası
Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni |
GİRİŞ
Çağımızda
bilgisayar, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.
Bilgisayar, artık her alanda kullandığımız ve yararlandığımız bir araç
durumundadır. Bilgisayarın bize sunduğu olanaklar sayesinde her türlü bilgi,
belge ve irade açıklamalarına kolaylıkla ulaşabilmekteyiz. Bu, teknolojinin
bize sunduğu büyük bir yeniliktir.
Bugün sözleşmeler
dahi elektronik ortamda yapılabilmekle birlikte artık elektronik imzadan söz
edilmektedir. Elektronik ortamda ticari ilişkiler kurulabilmekte, alışveriş
yapılabilmekte, büyük miktarlarda paralar bir yerden başka yere transfer
edilebilmektedir. Tüm uygar ülkelerde bilgisayar kullanımı toplumsal ve
bireysel yaşamın hemen her alanını etkilemektedir. Bilişim teknolojisinin
topluma kazandırdığı ivme ve kalite onu vazgeçilmez yapmaktadır. Aslında tüm bu
gelişmeler, hukukumuzda yeni düzenleme konusu yapılacak alanlardır. Yine bilgisayar
dediğimizde ilk aklımıza gelen olgu internettir. Zira internet’in de
hayatımızda her geçen gün daha da artan bir yer kapladığını görebiliriz. Bu
nedenle internet olgusunun da hukuk alanında yarattığı sorunların dikkatle
irdelenmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilişim
teknolojisindeki bu hızlı ve kapsamlı ilerleme doğal olarak günlük hayatımızı
kolaylaştırdığı gibi, bazı yeni suç tiplerinin ve bildiğimiz klasik bazı
suçların yeni işlenme şekillerinin doğmasına da yol açmıştır. Zira işin içine
bilişim teknolojileri girdiği zaman meydana gelen zararlar çok büyük
olmaktadır.
Bu suç tiplerinde,
teknolojinin kullanılması kaçınılmazdır. Bir bilgisayar, internet uzayı, bir
kredi veya banka kartı, elektronik bir cihaz veya cep telefonu ile de bu suçlar
işlenebilmektedir. Bu yüzden bilişim suçlarının kapsamı çok geniştir. Bu
yönüyle meydana gelen ihlallerin hangilerinin “bilişim suçu” olduğu hususunda
da tam anlamıyla yerleşmiş bir düşünce ve uygulama mevcut değildir. Bilişim
suçlarının sınırlarının belirlenmesinde ve tanımlanmasında da bir takım
belirsizlikler bulunmaktadır. Bu suç tiplerine; bilgisayar suçu, siber suçlar,
dijital suçlar, internet suçları, bilişim suçları, ileri teknoloji suçları vs.
tanımlamaları gibi farklı isimler verilmektedir. Diğer ülkelerde ise; Computer
Crimes, Cyber Crimes, IT Crimes (Information Technologies - Bilgi
Teknolojileri), Crime of Networks vb. gibi isimler verilmekte ancak tüm bunlar
ile bu suçların bir kısmının tanımlaması yapılmaktadır. Türkçemizde de bu suçların
alanı açısından tanım olarak daha uygun düşen, kısa ve yalın bir ifade olan
“Bilişim Suçları”nın kullanılması daha uygun olacaktır.
Mukayeseli hukukta,
bilişim suçları ile ilgili düzenlemeler mevcuttur. Özellikle bilişim
sistemlerinin yaygın olarak kullanıldığı ülkelerde yapılan düzenlemeler daha
hızlı ve etkili olmaktadır. Ülkemizde de mukayeseli hukuktan, uluslararası
çalışmalardan ve Avrupa Topluluğu’nun bilişim suçları hakkındaki tavsiye
kararlarından etkilenilerek öncelikle 06.06.1991 tarih ve 3756 s. Kanun ile 765
sayılı Türk Ceza Kanunumuza “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altında 525a,
525b, 525c ve 525d maddeleri ilave edilmiş ve bu alandaki suçlarda yaptırım
altına alınmıştır. Ancak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 26.09.2004 tarihinde, TBMM
tarafından kabul edilen ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de 12.10.2004 tarihinde
yayınlanan, 01.06.2005 tarihinde de yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu ile yürürlükten kalkmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci
Kitap, Üçüncü Kısım, Onuncu Bölümü’nde yer alan “Bilişim Alanında Suçlar”
başlığını taşıyan 243. madde ile başlayıp 246. madde ile sona eren dört ayrı
madde mevcuttur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu’ndaki bazı hükümler aynen korunmakla birlikte yeni düzenlemelere de yer
verilmiştir.
5237 sayılı TCK’da
düzenlenen bilişim suçlarının yanında, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’nda 07.06.1995 tarih ve 4110 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71. maddesinde manevi haklara tecavüz, 72.
maddesinde mali haklara tecavüz, 73. maddesinde ise diğer suçlar başlığı
altında üç farklı suç tipi düzenlenmiştir. Ayrıca 15.01.2004 tarih ve 5070
sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun da kabulü ile Kanunun 16. maddesi ile sahte
elektronik imza yapılması ve kullanılması, 17. maddesi ile de sahte elektronik
sertifika yapılması ve kullanılması, suç tipi olarak düzenlenmiştir.
“Bilişim Suçları”
konulu çalışmamız, üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde; kavram ve
olguların tanımları ile tarihi gelişmeleri ve bilişimin genel hatlarıyla
hukukla ilişkisi üzerinde durulacaktır.
İkinci bölümde;
bilişim suçları hakkında yapılan uluslararası arası çalışmalar, bilişim
suçlarının mukayeseli hukuktaki yeri, uygulanma şekilleri ve bazı ülkelerdeki
bilişim suçları ile ilgili yasal düzenlemeler üzerinde durulacaktır.
Üçüncü ve son
bölümde; bilişim suçlarına ilişkin ülkemizdeki mevcut yasal düzenlemeler,
bilişim suçlarının tasnifi, unsurları ve ceza hukuku açısından genel bir
değerlendirilmesi sunulmaya çalışılacaktır.
BİRİNCİ BÖLÜM
BİLİŞİM ve HUKUK
TEMEL KAVRAMLAR
Bilgisayar
Türkçede “elektronik
beyin[1]“ veya
“bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş sistem[2]” olarak da
adlandırılan bilgisayar; çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden
oluşan bir işi önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran,
bilgileri depolayan elektronik araç, elektronik beyin, kompütür” anlamına
gelmektedir.
Bilgisayarı, sadece
bir yönüyle tarif eden tanımlamalar da bulunmaktadır[3]. Ancak bu
tanımlamalar, bilgisayarı diğer programlanabilir makinelerden ayırmaya
yetmemektedir. Bilgisayarı, elektronik hesap makineleri ile programlanabilir
aygıtlardan ayıran özelliği, bilgisayarın bilişim özelliğine sahip olması yani
“genel amaçlı” kullanılabilme yeteneğidir; bu sebeple, bilgisayar yeterince
kavramsallaştırılmış ve iyi tanımlanabilmiş her türlü problem üzerinde
çalışabilen bir aygıttır[4].
Bilgisayarın
Yapısı
Bilgisayarlar,
onları diğer teknolojik araçlara üstün kılan iki özelliğe sahiptir: Birincisi,
belli bir iş yapmak üzere önceden programlanabilirler (bu programlara yazılım
adı verilir). İkincisi, yapılacak işin gereklerine göre yeni çevre birimler
(bunlara da donanım adı verilir) ilâve edilebilir. İşte bilgisayar; donanım
(hardware) ve yazılım (software) olmak üzere iki bileşenden oluşmaktadır.
Bilgisayarın bileşenleri aşağıdaki şekilde şemalandırılmıştır.
Bilgisayar
Donanım Yazılım
Merkezi
İşlem Birimi(CPU) (Central Processor Unit)
Donanım
Donanım,
bilgisayarın fiziki bileşenlerine verilen isimdir.
Donanım
Birimleri
Giriş
birimi; bilgisayara dış ortamdan veri girilmesini sağlayan birimlerdir.
Çıkış
birimi; bilgisayar ortamında işlenen verilerin dış ortama aktarılmasını
sağlayan birimlerdir.
Merkezi
işlem birimi (CPU); bilgisayarın beynidir. Bilgisayar içindeki bütün işlemler
CPU’da yapılır. Yani giriş biriminden girilen veriler CPU içinde işlenir ve
çıkış birimine aktarılır.
Bellek;
bilgilerin kalıcı ya da geçici olarak saklandığı
ortamlardır.
RAM
(Ranndom Access Memory) bellek; rasgele erişilebilir
bellektir. Bu
belleğe kalıcı olmayan bellek de denir. Elektrik kesildiğinde ya da bilgisayar
kapatıldığında ram bellekteki veriler silinir. Ram bellek Ana bellek olarak da
isimlendirilir.
ROM
(Read Only Memory) bellek; sadece okunabilir bellektir. Bu bellek üzerindeki
bilgiler üretici firma tarafından yazılır. Kullanıcı tarafından üzerinde
bulunan bilgiler değiştirilemez. Üzerinde bilgisayarın açılması için gerekli
olan program vardır. Bu program bilgisayar açılırken temel giriş, çıkış
birimlerini kontrol eder.
Depolama
birimi (Yan Bellek); kalıcı bellektir. Üzerine kaydedilen bilgiler elektrik
kesildiğinde ya da bilgisayar kapatıldığında silinmez. Sabit disk (Harddisk) ,
disket, CD, data kartuşları depolama birimine örnek olarak gösterilebilir.
Kontrol
birimi; bilgisayarda yapılan tüm işlemleri kontrol eden birimdir. Yapılan
işlemlerin sağlıklı ve düzgün bir şekilde yapılmasından sorumludur. Kontrol
Birimi (CU-Control Unit) bir şirketteki müdür olarak düşünülebilir.
Aritmetik
ve mantık birimi (ALU-Aritmetical Logical Unit); 4 işlem ve mantıksal
karşılaştırma işlemleri ALU tarafından yapılır.
Bilgisayarın
Ana Donanım Birimleri
Anakart;
anakart (Mainboard), diğer bütün kartların üzerine takıldığı karttır.
Bilgisayar içindeki diğer bütün donanım birimleri anakart üzerinde toplanır ve
anakart üzerindeki veri yolları vasıtasıyla haberleşir. Anakart üzerinde her
donanım biriminin takılabileceği bir yer mevcuttur.
İşlemci
(CPU); bilgisayar içindeki tüm aritmetiksel ve mantıksal
işlemlerinin
yapıldığı ve tüm işlemlerin kontrol edildiği bölümdür. Bilgisayarın asıl yükünü
çeken beyin olarak düşünülebilir. Bilgisayarın hızını etkileyen en önemli
parçadır. İşlemci hızı MHZ (Mega hertz) olarak ölçülür. 1 Mhz= 1.000.000
işlem/saniye’dir. Yani 1 Mhz hızındaki bir işlemci saniyede 1 milyon işlem yapar.
RAM;
bilgisayarın işlem yaparken kullandığı bellektir (hafıza). Bilgisayarın hızını
etkileyen diğer bir parçadır.
Sabitdisk
(Harddisk); bilgisayarın içindeki depolama birimidir. Sabitdisk manyetik bir
ortam olan plakalardan oluşur. Bu plakalar bir motora bağlıdır ve sürekli
dönerler. Bu dönüş esnasında okuma yazma kafası bu plakalar üzerine veri yazar
yada okur.
Kapasite
ölçüm birimleri; küçükten büyüğe Bit, Byte (Bayt), KB(Kilo Byte), MB (Mega
Byte), GB (Giga Byte), TB (Tera Byte) şeklindedir.
Bit; en küçük birim
bit’tir. Bilgisayar içinde karakterler ikilik sayı siteminde 8 haneli bir
sayıyla ifade edilir. İşte bu sayının her bir basamağına 1 Bit denir.
Byte (Bayt);
bilgisayar içinde her karakter aynı zamanda 1 Byte’tır.
Ekran
kartı; bilgisayarın kasasıyla monitör arasında köprü vazifesi görür. Bilgisayar
içinde yapılan işlemlerin sonucu monitöre ekran kartı vasıtasıyla aktarılır.
Çevre
Birimleri
Disket
(Floppy) sürücü ve disket; disket sürücü disket üzerinde okuma ve yazma işlemi
yapan birimdir. Disket ise kapasitesi düşük olan depolama birimidir. Disketler
verilerin bir bilgisayarda başka bilgisayara taşınmasında kolaylık sağlar.
Ayrıca disketler üzerinde yazmaya karşı koruma (Protect) vardır.
CD-ROM;
veri depolamak için kullanılan yan bellek birimidir. Disketlere göre
kapasiteleri çok yüksektir. CD içindeki bilgiler CD-ROM sürücüler vasıtasıyla
okunabilir. CD üzerine yazma işlemi CD-Writer aracılığıyla yapılır. CD üzerine
bilgiler bir kereye mahsus olmak üzere yazılır ve kullanıcı CD-ROM sürücü
vasıtasıyla bu bilgileri sadece okuyabilir.
Modem;
coğrafi olarak uzak mesafelerdeki bilgisayarlar arasında iletişim kurmak için
kullanılır. İnternet’e bağlanmak için mutlaka modem gereklidir. Modem uzak
mesafelerdeki bilgisayarları telefon hattı vasıtasıyla birbirine bağlar. İki
tür modem vardır. Bunlar; dahili (Internal) ve harici (External)dir.
Yazıcı
(Printer); bilgisayar ortamındaki bilgileri kağıt üzerine aktarmak için
kullanılır.
Tarayıcı
(Scanner); kağıt üzerindeki resim, grafik, tablo, yazı gibi bilgileri bilgisayar
ortamına aktarmak için kullanılır.
Güç
Kaynağı (Power Supply); bilgisayara güç veren birimdir. Bilgisayar içindeki
bütün parçalara elektrik verir.
Fare
(Mouse); daha çok Windows İşletim Sisteminde kullanılan birimdir.
Klavye;
F ve Q olmak üzere iki tür klavye vardır. F klavye Türkçe (daktilo) klavyedir.
Monitör;
bilgisayarda yapılan işlemlerin izlendiği birimdir. Monitörle bilgisayar
arasındaki iletişimi ekran kartı sağlar. Yani monitörden çıkan veri kablosu
bilgisayar kasasında ekran kartına bağlanır. Monitörlerin boyutları “inch”
olarak belirlenir. 14 inç, 15 inç, 17 inç, 19 inç gibi. Bu boyut köşeden köşeye
uzaklıktır.
Yazılım
Yazılım; bilgisayar
donanımının iş yapabilmesi için belirli bir mantık çerçevesinde yazılmış komut
topluluklarına yani programlara yazılım denmektedir. İki tür yazılım vardır.
Sistem
Yazılımları
Sistem yazılımları,
işletim sistemleri, anti virüs programları gibi yazılımlar bu gruba girer.
İşletim sistemleri bilgisayarı işleten sistemdir. Bilgisayar, işletim sistemi
sayesinde açılır ve onun sayesinde dosya kopyalama, yazı yazma, resim yapma,
dosya silme, yazıcıdan çıktı alma gibi işlemler yapılır. İşletim sistemi
çekirdek yazılımdır. Diğer bütün programlar işletim sistemi üzerinde çalışır.
İki tür işletim sistemi vardır:
Çok kullanıcılı
işletim sistemleri; aynı anda birden fazla kişinin bir ağ ortamında kullandığı
işletim sistemleridir. Linux, Unix, Novel, Windows NT, Windows 2000 gibi
işletim sistemleri çok kullanıcılıdır.
Tek kullanıcılı
işletim sistemleri; aynı anda sadece bir kişinin kullanımına izin veren işletim
sistemleridir. Dos, Windows 3.1, Win 95, Win 98, Win Me, Win XP Home Edition
gibi işletim sistemleri tek kullanıcılı işletim sistemleridir.
Uygulama
Yazılımları
Uygulama
Yazılımları; günlük hayatta yaptığımız yazı yazma, resim yapma, fak çekme,
hesap işleri gibi işleri bilgisayar ortamında yapmanızı sağlayan ve işinizi
kolaylaştıran programlardır.
Bilgisayar
Ağları (Network)
Birden fazla
bilgisayarın bir kablo aracılığıyla birbirine bağlanmasıyla oluşan yapıya bilgisayar
ağı denir. Network, birleşim demektir. Bir kablo ile bilgisayarların birbirine
bağlanması hız, ekonomiklik ve kolaylık sağlar. İletişimi kolaylaştırır. İki
tür bilgisayar ağı vardır:
LAN
(Local Area Network-Yerel alan ağı)
LAN (Local Area
Network-Yerel Alan Ağı); birbirine yakın mesafedeki bilgisayarların bir kablo
ve ağ kartı (Ethernet kartı) aracılığıyla bağlanmasıyla oluşan bilgisayar
ağlarıdır.
WAN
(Wide Area Network-Geniş alan ağı)
WAN (Wide Area
Network-Geniş alan ağları); coğrafi olarak uzak mesafelerdeki bilgisayarları
birbirine bağlamak için kullanılır.
Ayrıca bilgisayarlar
kullanım alanlarına göre, kişisel bilgisayarlar, (masaüstü -desktop-, dizüstü
-laptop-, cep bilgisayarları), ana bilgisayarlar ve süper bilgisayarlar olmak
üzere üçe ayrılmaktadır.
Bilgisayarlar
yapılarına göre de üçe ayrılmaktadır. Bunlar da; analog bilgisayarlar, sayısal
bilgisayarlar, karma bilgisayarlardır.
Veri
Veri, İngilizcede
“data” sözcüğünün karşılığı olarak dilimizde kullanılmaktadır[5]. Veri,
bilgilerin belirli bir formata dönüştürülmüş halidir. Başka bir ifade ile
veriler bilgisayarın çalıştığı bilgilerdir[6].
Veri; bilişim
sistemlerinin üzerinde işlem yapabildiği, bu işlemlere dayalı sonuçlar
üretebildiği, saklayabildiği, sakladıklarını sonradan tekrar okuyup işleyebildiği
ve diğer bilişim sistemlerine iletebildiği her türlü bilgi olarak açıklanabilir[7].
Program
Program, bir
bilgisayarın istenilen şekilde çalışmasına yardımcı olmak, kullanıcı ile
bilgisayar arasında köprü vazifesi görmek, bilgisayarın fiziksel çalışmasının
kullanıcı tarafından denetlenmesine ve istenilen şekilde çalışmasına, müdahale
edilmesine olanak vermek, bilgisayarın çalışmasının sonuçlarından kullanıcının
faydalanmasını sağlamak üzere sistematik olarak bir araya getirilmiş veri
dizileridir[8].
Bilgisayarın
Tarihsel Gelişimi
Bilgisayar
teknolojisi, genel olarak insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarından biri
olarak kabul edilmektedir. Zira bilişim alanındaki gelişmeler, her geçen gün
durmak bilmeyen bir hızla ilerlemekte ve bu gelişmeleri önceden kestirmek
giderek zorlaşmaktadır. Önceleri askeri amaçlı olarak üretilen ve devletlerin
desteği sayesinde ilerleyen bilgisayarlar günümüzde ticari amaçlarla
üretilmektedir.
Bilgisayar
kullanımının her alanda yaygınlaşması, bu teknolojinin donanım ve yazılım
unsurlarında meydana gelen birbirine paralel gelişmeler sonucu olmuştur.
Donanımdaki ilerlemeler bilgisayarların boyutunu küçültüp veri depolama ve
işleme kapasitesini artırırken fiyatını ucuzlatmış, yazılım alanındaki
ilerlemeler ise kullanımını kolaylaştırıp uygulama alanlarını genişletmiştir.
1950 ve 1960'ların sadece uzmanların kullanabildiği devâsâ ana (mainframe)
bilgisayarlarından, 1980'lerin herkesin kullanabildiği masaüstü (desktop)
bilgisayarlara, oradan da taşınabilir dizüstü (laptop) bilgisayarlara
geçilmiştir. Üstelik bu dizüstü bilgisayarlar 1960'ların ana bilgisayarlarından
çok daha güçlü ve çok daha ucuzdur.
İlk bilgisayar
olarak kabul edilen “ALTAIR 8800”ün ardından 1946 yılında üretimi sağlanan ilk
sayısal bilgisayar sayılan “ENIAC”, yine hemen hemen aynı dönemlerde, üzerinde
çalışılan “EDVAC” onları takip etmiştir. Yine 1951 yılında ilk ticari hesap
makinesi olan “UNIVAC”, ardından 1959 yılında International Business Machine
(IBM) tarafından, önemli derede boyut ve enerji tasarrufu sağlayan ve daha çok
işlevi olan ilk bilimsel bilgisayar “IBM 7090” üretilmiştir.
Kişisel
bilgisayarların üretimini ilk kez 1971 yılında Intel Corporation (INTEL) bulmuş
ve yine INTEL 1974 yılında “Intel 8080” i üretmiştir. İlk ev bilgisayarı
kategorisine girebilecek “ALTAIR 8800” de MITS tarafından üretilmiştir[9].
Tüm bu gelişmelerin
ışığı altında kişisel bilgisayarlar (PC-personel computer-) üretilmeye
başlanmış ve gün geçtikçe kullanımı artan bu bilgisayarları, daha yeni
teknolojiye sahip diğerleri takip etmiştir. Üreticiler yarış halinde çalışmaya
başlamış ve artık ihtiyaca cevap vermeyen programlama dilleri yerine de
yenileri geliştirilmiştir.
Bilgisayar
piyasasındaki yıllık işlem hacminin giderek arttığı bu günlerde, bilgisayarlar
günlük yaşamın da vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Ancak avantajları
ile birlikte dezavantajları da karşımıza çıkmaya başlamıştır. Nitekim geçmişte
ve günümüzde bilgisayarlar kullanılarak, telafi edilmesi çok güç zararlara yol
açılmış ve ciddi suçlara da sebebiyet verilmiştir.
İnternet
İnternet, dünya
üzerindeki milyonlarca bilgisayarın birbirlerine bağlanmaları ile oluşan global
bir bilgisayar ağları sistemini ifade etmektedir[10]. İnternet
sözcüğünde yer alan “net” kavramı, ağ daha doğrusu bilgisayar ağı anlamına
gelmektedir. Bu ağ sistemi aracılığıyla ilişki kuran milyonlarca bilgisayarın
birbirleri ile haberleşmesi ve bilgi alışverişinde bulunması[11]
sonucunda, günümüzde bilgiye en kolay, hızlı ve ucuz bir şekilde ulaşmanın yolu
da internet olarak belirlenmiş olmaktadır[12].
Bilgisayarların
birbirleriyle veri alışverişi ve ortak iş yapacak biçimde bağlanması ile oluşan
bilgisayar ağları, bilgisayarların potansiyel gücünü inanılmaz boyutlara
çıkarmıştır. Böyle ağların toplamından oluşan internet, bilgiye ve bilgisayar
kaynaklarına global erişimi sağlamaktadır. 1990 yılından itibaren dünya çapında
yaygınlaşmaya başlayan internet, kısa sürede hızlı gelişme göstermiştir.
İnternet’e bağlanma maliyeti düşerek, güçlü ve kullanımı kolay programlar
internet vasıtasıyla iletişim kurmayı ve bilgi erişimini ve yayıncılığı herkese
açık bir imkân haline getirmiştir. Bir internet uygulaması olan World Wide Web,
multi-medya verilerin (metin, ses, resim, film) tek bir sistemle bütünleşik bir
biçimde yayılmasına ve erişilmesine imkân vermesiyle, internet kullanıcı
sayısında ve İnternette yayınlanan bilgi miktarında patlamaya yol açmıştır.
İnternetin
Yapısı
Bilgi paylaşımı için
global bir yapı sağlayan internet, iletişime de farklı boyutlar kazandırmıştır.
Ancak internet ağı içerisinde yer alan bilgisayarların sorunsuz veri
iletişiminde bulunabilmeleri, bazı kurallara uyulmasına bağlıdır. Bu kurallara
kısaca “TCP/IP Protokolü” denmektedir[13]. TCP/IP
protokolü; dünya üzerindeki milyonlarca bilgisayarın ve yerel ağların
birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlayan ortak bir anlaşma dili olarak
tanımlanabilir[14].
Günümüzde TCP/IP protokolü dışında da protokoller kullanılmakla birlikte pek de
rağbet görmemektedirler. Bu sebeple internet ağında evrensel olarak benimsenmiş
tek ve genel geçerliliği olan ortak anlaşma dili, TCP/IP protokolüdür[15].
Geliştirilen çeşitli
internet araçlarından, birçok internet hizmetini birleştiren bir araç olması
ile ön plana çıkan World-Wide-Web (www); yazı, resim, film, canlandırma, ses
gibi farklı formatta olan bilgilerin göz atıcı (browser) kullanılarak
ulaşıldığı internet ortamıdır. İnternet kullanıcılarının en çok kullandığı
platformdur. İnternette her sayfanın bir adresi vardır. Farklı bilgisayarlar
üzerindeki sayfalar birbirlerine anahtar sözcüklerle bağlanmıştır. Bu sayfalar
HTML dili (Hyper Text Markup Language) kullanılarak oluşturulur. Bir web
sayfasına[16] ilişkin
esaslı unsurlar HTML adı verilen bu işaretleme dili sayesinde işlev kazanırlar.
HTTP (Hyper Text
Transfer Protocol) adı verilen protokol, internet üzerinde HTML işaret dili
kullanılarak meydana getirilen web sayfalarının aktarılabilmesini sağlar. Yine
internet üzerinde erişilebilecek olan servisleri belirtmek ve tanımlamak için
kullanılan adreslere de URL (Uniform Resource Locators) denilmektedir [17].
İnternete bağlı
bulunan her bilgisayarın bir adresi olduğu gibi her kuruluşunda bir adresi
olup, bu internet adreslerinin gruplandırılmasında kullanılan kısaltmalar
aşağıda sıralanmaktadır.
com : Ticari
kuruluşlar
org : Sivil
toplum kuruluşları
edu : Eğitim
kuruluşları
ac : Akademik
kuruluşlar
gov : Hükümet kuruluşları
int : Uluslar arası kuruluşlar
mil : Askeri kuruluşlar
net : Kendi özel ağları olan ve
bunu dış kullanıma sunabilen
gruplar
İnternetin
Fonksiyonları
İnternetin en yaygın
olarak kullanılan işlevsel özelliklerinden biri elektronik postadır. Kısaca
“e-posta” olarak da adlandırılan elektronik posta mektupları, internet
aracılığıyla, posta kutusu olan diğer bir Internet kullanıcısına
gönderilebilir. E-posta hızlı ve son derece ucuz bir iletişim aracıdır. E-posta
hesabı olan kişiler, şifre ve kullanıcı adı girerek kişisel hesaplarına
ulaşabilirler.
Bazı programlar
aracılığıyla, diğer internet kullanıcıları ile sohbet, IRC (Inter Relay Chat)
eş zamanlı sohbet ortamları sağlanmaktadır. Sohbet ortamlarında kullanıcılar
kendilerine takma isim (nickname) seçerler. Herhangi bir sohbet grubuna
katılmanın yanı sıra, istenilen bir konuda kanal açılıp sohbet
edilebilmektedir.
Yine İnternet
kullanıcılarının değişik konulardaki düşüncelerini paylaşmak için oluşturulmuş
tartışma gruplarına “haber grupları” adı verilmektedir.
Bilgisayarlar arası
dosya transferine olanak sağlayan Internet protokolüne de “Dosya Transfer
Protokolü” FTP (File Transfer Protocol) denilmektedir.
İnternetin
Tarihsel Gelişimi
İnternetin ortaya
çıkışı, Amerikan Federal Hükümeti Savunma Bakanlığı'nın araştırma ve geliştirme
kolu olan “Savunma İleri Düzey Araştırma Projeleri Kurumu”na (DARPA-Defence
Advanced Research Project Agency) dayanmaktadır[18].
1969'da çeşitli
bilgisayar bilimleri ve askeri araştırma projelerini desteklemek için Savunma
Bakanlığı, ARPANET adında Paket Anahtarlamalı Ağ'ı oluşturmaya başlamıştır. Bu
ağ, ABD'deki üniversite ve araştırma kuruluşlarının değişik tipteki
bilgisayarlarını da içererek büyümüştür. ARPANET’e bağlı bilgisayarlar aynı
tipte ve özellikte makineler olmadıkları için ortaya çıkan uyuşmazlıkların
aşılması amacıyla, TCP/IP adı verilen bir protokole uygun olarak iletişim
sağlanmaya başlanmıştır[19].
1973 yılında, ağ
için bir protokol seti geliştirmek amacıyla Stanford Üniversitesi'nde bir
internetworking projesi başlatılmıştır. 1978'e kadar “İletim Kontrol
Protokolü”nün (TCP - Transmission Control Protocol) dört uyarlaması
geliştirilmiş ve denenmiştir.
1980'de bu küme
sabitleştirilerek, ARPANET'e bağlı bilgisayarlar arasındaki iletişim kolaylaştırılmıştır.
1983'te tüm ARPANET kullanıcıları İletim Kontrol Protokolü/Internet Protokolü
(TCP/IP Transmission Control Protocol/Internet Protocol) olarak bilinen yeni
protokole geçiş yapmışlardır. O yıl TCP/IP, ARPANET'i de içeren Savunma
Bakanlığı İnternetinde kullanılmak üzere standartlaştırılmıştır.
Yine 1980’li
yıllarda internet, ABD‘nin yanı sıra, İngiltere’de kurulan (Joint Academic
Network - JANET) ile, ABD dışında kurulan ilk ağ sistemi olarak ortaya
çıkmıştır[20].
1990 yılında
ARPANET’in bütünüyle ortadan kaldırılmasını sağlayan World-Wide-Web’in
dayandığı en temel dosya transfer protokolü olan HTTP (hyper-text transfer
protocol) geliştirilmiştir.
İnternet kullanımı
ile ilgili olarak yapılan istatistikler gösteriyor ki, 2006 yılı itibariyle,
dünya üzerindeki tüm kıtalarda internet kullanıcısı sayısı toplam
1.022.863.307’yi bulmuştur[21].
Görüldüğü üzere internet, gün geçtikçe yaygınlaşarak bugünkü durumuna ulaşmış
ve neticede internet sadece askeri kurumlar ve araştırma kurumları tarafından
değil, ev kullanıcıları tarafından da vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir.
İnternet bağlantısı
ve kullanımı, ülkemizde ilk kez ODTÜ ve TUBİTAK’ın ortak projesi ile 12 Nisan
1993 tarihinde 64 Kbps hızında sağlanmıştır[22]. Nitekim
bilişim sektöründeki ticaret olgusunun da hız kazanması nedeniyle internetin
hayatımızdaki rolü artmıştır. Görüldüğü üzere Internet büyük bir hızla dünyanın
her köşesine din, dil, ırk ve ülke ayrımı yapmadan erişmektedir.
İnternetin
Yönetimi
İnternet, belirli
bir kuruluş veya kişinin mülkiyetinde değildir. İnternetin sahibi, internet
kullanıcılarının tümüdür ve interneti internetle ilgili herkes hep birlikte
yönetirler[23].
Internet teknik
açıdan olduğu gibi yönetim yapısı açısından da merkezi değildir. Her otonom
sistemin yönetim otoritesi, genellikle, kendini finanse etmekle, kendi kural ve
yöntemlerini belirlemekle yükümlüdür. Merkezi olmayan yönetimin iki önemli
avantajı vardır. Birincisi, internetin işlerliği bir tek kuruluşun bütçesine
bağımlı değildir. İkincisi, internete bağlanmak isteyen kuruluş var olan ağ
yapısında köklü değişiklikler yapmak veya internetle olan ilişkilerindeki
yönetsel kontrollerinin herhangi birinden vazgeçmek zorunda değildir.
Buna rağmen, bazı
yönetim fonksiyonları merkezidir. Örneğin, IP adreslerinin ve internet üzerinde
kullanılan protokollerin standardizasyonunun belirlenmesi, internetin tüm
kullanıcıların çıkarları doğrultusunda işlemesini sağlar. Bunu sağlayan iki
önemli yönetim organizasyonu Government Systems Inc.(GSI) ve Internet
Activities Board(IAB)’dir. GSI, IP adreslerini ve adreslemeyle ilgili
servisleri sunarken, IAB Internet protokollerinin standardizasyonunu koordine
etmektedir. IAB, kendi işyerlerinden sağladıkları kaynakları Internet'e yardım
da kullanan gönüllü iletişim uzmanlarından oluşan bir gruptur. Diğer yandan,
1991 sonlarında herhangi bir ülkeye bağlı olmayan, kazanç gütmeyen, uluslar
arası, profesyonel bir organizasyon olan “Internet Society” kurulmuştur[24].
IAB, iki görev
kuvvetinin etkinliklerini yönetmektedir. Internet Engineering Task Force (IETF)
ve Internet Research Task Force(IRTF). IETF, acil problemlerle uğraşırken IRTF
ileride gerekebilecek Internet protokollerini ve teknolojisini geliştirmeye
çalışmaktadır. IETF, internetin
işletimini
denetleyerek internetin işletimi, protokolü ve mimarisiyle ilgili problemlerde
öncelik belirlemekte ve uygulatmaktadır.
İnternetin merkezi
bir yönetime sahip olmamasının dezavantajı ise internet kullanımında ortaya
çıkabilecek suiistimalleri, ihlalleri, usulsüzlükleri ve kural dışı
davranışları denetleyen ve bu tarz davranışlara yaptırım uygulayan merkezi bir
otoritenin bulunmamasıdır[25].
İnternetin
“tamamıyla hukuksuz bir alan” olmasını önlemek amacıyla genel olarak iki yol
vardır. Bunlardan ilki özellikle son yıllarda görüldüğü üzere ülkelerin
internet kullanıcılarının hukuki sorumluluklarını düzenleyen yasalar yapması
bir diğeri ise bizzat internet kullanıcıları tarafından oluşturulan ve adına
“netiket” (netiquette) denilen kuralların oluşturulmasıdır[26]. “Netiket”
sistemi, internet kullanıcıları tarafından internet ortamındaki yönetim ve
denetimin yarattığı sıkıntıları mümkün olduğunca aza indirmek için
oluşturulmuş, internet üzerinde uyulması gereken genel ahlak kurallarıdır.
Sonuç olarak; pek
çok imkânın sunulduğu bu internet ortamında bireye geniş bir özgürlük alanı
sağlanmaktadır. Bu yüzdendir ki internet kavramı kimilerince demokrasiye
ulaşmada en büyük araç olarak görülürken kimilerince de, bir kargaşa ve kaos
ortamı olarak değerlendirilmektedir[27].
BİLİŞİM
Bilişim kelimesi;
“insanların teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişimde kullandığı ve
bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığıyla
düzenli ve akılcı biçimde işlenmesi, bilginin elektronik cihazlarda toplanması
ve işlenmesi bilimi, informatik” olarak açıklanmaktadır[28] .
Bilişim; bilginin
aktarılması, organize edilmesi, saklanması, tekrar elde edilmesi,
değerlendirilmesi ve dağıtımı için gerekli kuram ve yöntemlerdir. Öte yandan
bilişim; bilgiyi kaynağından alıp kullanıcıya aktaran ve genel sistem bilimi ve
sibernetik, otomasyon ile insanın çalışma çevrelerinde, yerinde ve zamanında
kullanılan teknolojileri temel alan bilgi sistemleri, şebekeleri, işlevleri
süreçleri ve etkinlikleridir[29]. Kısacası
bu bilim ve teknoloji dalı, bir veri işlem - bilgi işlem sürecidir.
Bilişim
Sistemlerinin Günümüzdeki Konumu, Yaygınlaşması ve
Bunun Sonuçları
Bilişim
Sistemlerinin Sağladığı Yararlar
Bilişim sistemleri
günlük hayatımızın hemen hemen her alanında kullanılmakta ve böylelikle bilişim
teknolojisi de gün geçtikçe ilerlemektedir. Bilişim sistemleri dediğimizde
aklımıza sadece bilgisayarlar değil, yazılımlar, banka kartları, cep
telefonları, internet aracılığıyla para transferleri, elektronik imza,
bilgisayar ortamına aktarılmış ve hizmete sunulan elektronik devlet
uygulamaları, elektronik ortama atılmış veriler ve bunun gibi teknolojik
gelişmelerde gelmelidir.
Bilişim sistemleri
artık sınırları çizilebilecek bir teknoloji olmaktan çıkmıştır. Bilişim
sistemleri günümüzde hayatın yaklaşık bütün sektörlerinde kullanılmakta ve
bilişim teknolojisi sadece başlangıç aşamasında bulunmaktadır. Gelecekteki
toplumlar günümüzde olduğundan çok daha fazla bilgi işlem yapacaklardır.
Günümüzde askeri
kuruluşlar, ticari kuruluşlar, finans kuruluşları ve üniversiteler, bilişim
teknolojilerini kullanarak hayatımızı kolaylaştıran yeniliklere olanak
vermişlerdir. Bu yeniliklerin başında; elektronik kredili yaşam (POSS: Point of
Sale System), mali kaynakların elektronik aktarımı (EFTS: Elektronik Funds
Transfer System), bankamatik kartları, kredi kartları, yine internet sayesinde
haberleşme (sesli-görüntülü), borsa oynamak, her türlü bilgiye ulaşabilme,
istenilen yerde rezervasyon yapabilme gibi olanaklar gelmektedir. Bilişim
sistemlerinin hayatımıza kattığı yararlar sadece bu sayılanlar olmamakla birlikte,
gelecek günlerde de bunlara yeni teknolojilerin ekleneceği beklenen bir
durumdur.
Bilişim
Sistemlerinin Sakıncaları
Bilinen bir gerçek
vardır ki, her yenilik bazı sakıncaları da beraberinde getirmektedir. Öncelikle
bilgisayar ve internet gibi teknolojiler günümüz gençlerinin ilgisini her ne
kadar çekse de, internet üzerinde, özellikle chat gruplarında, kişilerin
sorumsuz davranması, rumuz kullanımı veya sahte isim kullanma kolaylığı
nedeniyle internette gerçekleşen ilişkilerde, kişiler ahlâk sınırlarını zorlayan
davranışlarda bulunabilmektedirler. Yine bu şekilde pornografik içerikli,
illegal akımlar, şiddet ve değişik türde sapıklıklar içeren web sayfalarının
bulunması da sıkıntılara yol açmaktadır. Özellikle uzmanlarca internet
kullanımının yarattığı bağımlılığın sonuçlarının, en az alkol ya da ilaç
bağımlılığı kadar sorun yaşattığı da düşünülmektedir. Bunların yanında
makinelerin ve bilgisayarların yapabilecekleri şeylerin gün geçtikçe artması,
insan gücüne olan ihtiyacı azalttığından istihdamda da bir azalmaya sebebiyet
vermektedir. Tüm bu durumların varlığı insanların sosyal ve kültürel
davranışlarında farklılıklara yol açabilecektir. İşte bu sebeplerle meydana
gelen yeniliklere ve teknolojilere uygun düzenlemelerin geciktirilmeden
oluşturulması gerekmektedir.
BİLİŞİM SUÇLARI
Genel
Olarak
Günlük hayatta
çoğunlukla bilgisayar ile bilişim kelimeleri eş anlam ifade ediyormuş gibi
kullanılsa da bu bir yanılgıdan ibarettir. Sözlüklerde bilgisayarın tanımı;
“Çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi önceden
verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran, bilgileri depolayan elektronik
araç, elektronik beyin olarak” verilmiştir[30]. Bilişim ise
“insanların teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı
ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığıyla
düzenli ve akılcı bir biçimde işlenmesi, bilginin elektronik cihazlarda
toplanması ve işlenmesi bilimi” olarak tanımlanmıştır[31]. İki tanımın
birbiriyle örtüşmediği açıktır.
Bilişim suçları
konusunda da herkesin kabul ettiği bir tanım yoktur. Gelişen teknolojiyle
beraber bilişim suçlarının da işlenme şekillerinin değişmesi tanımı daha da
güçleştirmektedir.
Tanımında olduğu
gibi bilişim suçlarının tasnifinde de bir birlik yoktur. Konu ile ilgilenen kimi
uzmanlar bu kapsama girmesi olası fiilleri saymakla yetinmekte ve gruplara
ayırarak tasnife gerek görmemekte, bazı uzmanlar ise bu suçları iki, üç ya da
dört ana başlık altında incelenmektedir[32].
Bilişim suçları
konusunda herkesin ittifak ettiği bir tarif yoksa da en geniş kabul gören tarif
Avrupa Ekonomik Topluluğu Uzmanlar Komisyonu’nun Mayıs 1983 tarihinde Paris
Toplantısı’nda yaptığı tanımlamadır. Bu tanımlamaya göre bilişim suçları;
“Bilgileri otomatik işleme tabi tutan veya verilerin nakline yarayan bir
sistemde gayri kanuni, gayri ahlaki veya yetki dışı gerçekleştirilen her türlü
davranış”tır[33].
Üyesi bulunduğumuz
Avrupa Ekonomik Topluluğu bir tavsiye kararında bu suçları beşe ayırmıştır.
Bunlar sırası ile;
Bilgisayarda
mevcut olan kaynağa veya herhangi bir değere gayri meşru şekilde ulaşarak
transferini sağlamak için kasten bilgisayar verilerine girmek, bunları bozmak,
silmek, yok etmek, b. Bir sahtekârlık yapmak için kasten bilgisayar verilerine
veya programlarına girmek, bozmak, silmek, yok etmek,
Bilgisayar
sistemlerinin çalışmasını engellemek için kasten bilgisayar verilerine veya
programlarına girmek, bozmak, silmek, yok etmek,
Ticari
anlamda yararlanmak amacı ile bir bilgisayar programının yasal sahibinin
haklarını zarara uğratmak,
Bilgisayar
sistemi sorumlusunun izni olmaksızın konulmuş olan emniyet tedbirlerini aşmak
suretiyle sisteme kasten girerek müdahalede bulunmaktır[34].
Sonuç itibariyle
bugün öğretide “bilişim suçu” kavramı üzerinde uzlaşmaya varıldığı ve bu
kavramın tercih edildiği görülmektedir.
Bilişim
Suçlarının Tarihsel Gelişimi
Bilişim suçlarının
ortaya çıkışı, bilgisayarların yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla
olmuştur, bilişim suçlarının işlenme miktarının çok fazla sayılara ulaşması ve
bu nedenle özellikle ceza hukuku açısından düzenleme yapılması ihtiyacının
oluşması ise internetin ortaya çıkması ve bunun kişilerin kullanımına
açılmasıyla gerçekleşmiştir[35].
Gelişen teknolojiler
akıl almaz bir hızla ilerleyerek insan hayatını her geçen gün biraz daha
kolaylaştırmaktadır. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler
günümüzde insanlık tarihi açısından çok önemli bir devrim olarak kabul
edilmekte hatta sanayi devrimi ile mukayese edilmektedir. Eğitimden ticarete,
devlet sektöründen özel sektöre, eğlenceden alışverişe kadar birçok alanda
klasikleşmiş anlayışları değiştirmiş ve insanlara yeni bir anlayış, yeni bir
hayat tarzı kazandırmıştır. Bununla birlikte insanın bulunduğu her yerde suça
rastlanıldığı gibi bu alanda da yeni suç tipleri ortaya çıkmış ve suçlular da
teknolojinin getirdiği yenilik ve kolaylıkları kullanmaya başlamıştır.
Günümüzde bilgisayar kavramı sadece hayatımızı kolaylaştıran bir devrim
olmaktan çıkmış, suç kavramı ile birlikte anılan bir araç haline gelmiştir.
Unutulmamalıdır ki, her yenilik yeni hukuki yararlar meydana getirdiği gibi
yeni ihlal sahalarını da beraberinde getirmektedir. İnsan yaşamında bilişim
teknolojilerinin yaygınlaşması ile ortaya çıkan pek çok sorunun çözümü için
kanun koyucular çalışmalar yapmaktadırlar.
Bilişim ile ilgili
suçlar altmışlı yılların sonuna kadar bilinmeyen bir olguydu. Zira
bilgisayarların gelişimi ile birlikte diğer olumsuz sonuçlarının yanı sıra
bilişim ile ilgili suçlar da ortaya çıkmış ve gün geçtikçe de bu suç tipleri
çoğalmaya başlamıştır[36].
Bilinen ilk bilişim
suçu, 18 Ekim 1966 tarihli Minneapolis Tribune’de yayınlanan “Bilgisayar uzmanı
banka hesabında tahrifat yapmakla suçlanıyor” başlıklı makale ile kamuoyuna
yansımıştır[37]. Son
yıllarda da bilişim suçları; bilgisayar programcıları, sistem programcıları,
sistem analistleri, operatörleri, teknisyenleri, bilgisayar üreticileri,
bilgisayar kullanıcıları, hukukçular, suç araştırmacıları, kısacası tüm bilişim
uzmanlarının ve kullanıcılarının ilgisini çekmeye başlamıştır.
Görüldüğü üzere
bugün bilişim suçları geniş bir yelpazeye yayılmış durumdadır. Fakat ülkemizde
bilişim suçları, halen adam öldürme, gasp, terör gibi suçların yanında çok
ciddi bir suç olarak değerlendirilmemektedir. Yaygın kanı bu suçları çocuk
yaştaki veya genç yaştaki kişilerin bir gençlik hevesi ve merakla işlediği
yönündedir. Medyada ve internet üzerinde bilişim suçlarını işleyenler çok zeki,
karizmatik insanlar olarak gösterilip efsane haline getirilmektedir. Konu böyle
yansıtılırken işin başka bir yönüne ise hiç yer verilmemektedir. Suçun
mağdurlarına ne olduğu, nasıl ve ne kadar zarar verildiği, verilen zararların
bireyler veya kuruluşlar üzerindeki etkileri veya muhtemel etkileri, geri
planda kullanılan teknikler, saikler, destekler, hukuki durumun ayrıntılı
analizi gibi buzdağının görünmeyen kısmı hep göz ardı edilmektedir.
İşlenen ve
mağdurlarına ciddi zararlar veren bilişim suçları’ndan bir örnek vermek
gerekirse, ileride kendisini tüm internet dünyasının tanıyacağı “Condor” kod
adlı Kevin Mitnick adındaki genç, 1981 yılında Pasifik Bell anahtarlama
istasyonuna ait verileri çalmakla suçlanmıştır. Mitnick 1982 yılında, Kuzey
Amerika Hava Savunma Komutanlığı bilgisayarına girmiş, ayrıca Kaliforniya’daki
tüm telefon anahtarlama merkezlerine erişerek, Manhattan’daki üç adet merkezi
telefon şirketinin geçici olarak kontrolünü ele geçirmiştir. 1988’de 25 yaşında
olan Mitnick, MCI ve Digital Equipment şirketlerinin güvenlik çalışanlarının
elektronik postalarını ele geçirmiştir. Bunun üzerine Digital Equipmant,
Mitnick’i bilgisayar işlemlerine 4 milyon Amerikan Doları zarar vermekle ve 1
milyon Amerikan Doları değerindeki yazılımı çalmakla suçlamış ve yargılama
neticesinde Mitnick 1 yıl hapse mahkûm edilmiştir. Yine 1993 yılında Mitnick,
California Motorlu Araçlar Departmanı’nın veri tabanlarından sürücü belgelerini
çalmakla suçlanmıştır. 1994 yılının ilk günü ise Mitnick, San Diego
Supercomputer Center’da bulunan Tsutomu Shimomura’nın sistemine girmiştir.
Bunun üzerine Shimomura da, Mitnick’in tutuklandığı 1995 yılına kadar internet
üzerinden Mitnick’i kovalamıştır. Ve neticede Mitnick, yargılanarak suçlu
bulunmuş, yaklaşık 5 yıl hüküm giydikten sonra, 21 Ocak 2000 tarihinde federal
cezaevinden çıkmıştır[38].
Mitnick, hukuk
uygulayıcıları tarafından kamunun siber düşmanı olarak tanımlanmıştır. Karşıt
görüştekilere göre ise, özellikle bilgisayar yeraltı dünyası ve onun
sempatizanları, Mitnick’i bir kurban ve insan hakları savunucusu olarak
tanımlamışlardır. İşte bir bilişim suçu faili, kısaca yaptıkları ve ardında
bıraktığı zararlar.
Görüldüğü üzere
bilişim suçları, topluma verdiği zararlar göz önüne alındığında, çok ciddi
suçların kapsamı dâhilinde yer almaktadır. İşte bu sebeple teknolojinin
ilerlemesi ile ülkemizde de bu konuda hukuki bazda düzenleme yapılma ihtiyacı
duyulmuştur. Ülkemizde bilişim suçları konusunda yapılan düzenlemeler son onbeş
yıla dayanmaktadır. Ülkemizde bu alandaki ilk düzenleme, 1991 yılında 3756
sayılı Kanun ile 765 sayılı TCK’ya yeni maddeler eklenerek bazı bilişim
suçlarını düzenleyen “Bilişim Alanında Suçlar” başlıklı 11. babın konulmasıyla
olmuştur. Bunu 1995 yılında
4110 sayılı yasayla
FSEK’de “bilgisayar programları”nın da, “eser” sayılacağının belirlenmesi ve
bilgisayar programlarına karşı gerçekleştirilen bazı eylemelerin yaptırıma
bağlanması izlemiştir. Bunların devamı olarak, 2004 yılında 5070 sayılı EİK ile
yeni suç tipleri oluşmuştur. Son olarak da 26.09.2004 tarihinde kabul edilerek
yasalaşan 5237 sayılı TCK’da bilişim suçlarına ayrıntılı bir şekilde yer
verilmiştir.
Suçların teknik
olarak engellenmesinin mümkün olmayacağı bu noktada; bilişim suçlarıyla
mücadelede hukukun tartışılmaz üstünlüğü ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden en iyi
çözüm günün gelişen şartlarına uygun olarak hukuki bazda yapılacak
değişimlerdir.
İKİNCİ BÖLÜM
BİLİŞİM SUÇLARININ İŞLENME
ŞEKİLLERİ, ULUSLARARASI
ÇALIŞMALAR VE MUKAYESELİ HUKUKTA BİLİŞİM SUÇLARI
BİLİŞİM SUÇLARININ İŞLENME ŞEKİLLERİ
Genel
Olarak
Bilişim suçlarını
klasik suç tiplerinden ayıran en önemli özellik bu suçların işlenme
şekillerinin farklılığıdır. Zira bilişim suçlarında, diğer suçlara nazaran daha
çok ve yeni işlenme şekilleri söz konusu olmaktadır. Klasik suç tiplerinde
suçun maddi unsurlarından birini oluşturan eylemler, faillerin fiziki
hareketleriyle meydana gelmektedir. Bu fiziki hareket örneğin failin somut bir
belgeyi değiştirmesi (evrakta sahtecilik suçu) eylemi ile olmaktadır. Bilişim
suçlarında ise genellikle failin bir bilgisayar klavyesine dokunması dışında
başkaca bir fiziki hareket olmamakta birlikte meydana gelecek zararlar çok daha
fazla olmaktadır[39].
Bilişim suçları
ayrıca, çok kısa bir zaman dilimi içerisinde ve gerisinde de çok az ipucu
bırakarak çok büyük zararlara yol açabilmektedir. Bu suçların ve ayrıca
failinin tespit edilmesi daha güç olmaktadır. Bilişim teknolojisindeki hızlı
gelişme sebebi ile bilişim suçlarının işlenme şekilleri de gün geçtikçe
artmaktadır. Ancak günümüzde sık görülen birkaç bilişim suçu işlenme şeklinin
açıklanması gerekmektedir.
Truva
Atı (Trojan Horse)
Truva atı yöntemi
ile fail, bilgisayarda kullanılan programın istediği gibi çalışmasını sağlamak
için bu programın içine gizli bir bilgisayar programını ilave etmektedir.
Neticede cihaz kendi işlemini yaptıktan sonra failinin yaptığı işlemleri de
gerçekleştirmektedir.
Truva atı, sistem
sahibinin tahmin etmediği bir şekilde ve isteği olmaksızın, gizli ve genellikle
kötü amaçlı faaliyette bulunan bir programdır. Truva atı, bir virüs değildir.
Kendi kendini çoğaltmaz, sadece sabit diskteki bilgilere zarar verir. Truva
atı, kendisini zararsız bir program gibi (örneğin bir oyun ya da yardımcı
program) gösterir. Görünümü ve ilk çalıştırıldığındaki aktivitesi zararsız bir
program gibidir. Çalıştırıldığında verileri silebilir veya bozabilir[40]. Yani
truva atı yazılımı, kurulmuş olduğu bilgisayarın yazılımının açıklarından
yararlanarak bütün sisteme hâkim olmakta ve failin bütün komutlarını yerine
getirmektedir[41].
Bilişim suçlarının
hemen hemen hepsi bu yazılım yolu ile işlenebilmektedir[42]. Truva atı
usulüne örnek olarak, ABD ve İsrail’in, ana belleğinde “promis” adlı truva atı
yazılımını içeren bilişim sistemlerini Ürdün’e satması verilebilir. Böylelikle
Ürdün’ün Filistin hakkında ellerinde bulundurdukları dosyalar, truva atı
yazılımının işletilmesi yoluyla ABD ve İsrail’in eline geçmiştir[43].
Salam
Tekniği
Salam tekniği,
genellikle bankalarda yaygın olarak gerçekleştirilen bir bilişim suçu
metodudur. Bu yöntem ile fail, banka hesaplarındaki küsuratların veya virgülden
sonraki son bir ya da iki rakamı kendi belirlediği bir hesaba aktarmaktadır.
Böylelikle banka çalışanları veya hesap sahipleri hesaplarda meydana gelen bu
küçük miktarların yetkisiz hareketini fark edememektedir. Ancak bu küçük
miktarların faile ait başka bir hesapta toplanması faile büyük miktarlarda
hukuka aykırı yarar sağlamaktadır[44]. Bu
tekniğin gerçekleştirilmesi için de genellikle truva atı yazılımının çeşitleri
veya benzer işleve sahip yazılımlar kullanılmaktadır[45].
Sistem
Güvenliğinin Kırılıp İçeri Girilmesi (Hacking)
“Hacking” eylemini
gerçekleştiren kişilere “hacker” denilmektedir. “Hacker” ise, bilişim
sistemlerinin işleyiş sistemlerini merak eden ve sisteme müdahale eden kişiye
verilen isimdir. Ayrıca “crack” eylemi ve bunları gerçekleştiren kişiler olan
“cracker”ler ise, sisteme müdahale edenler arasında üst seviyede teknik bilgi
ve donanıma sahip, tecrübeli ve bu işte ileri düzeyde olanlar için kullanılmaktadır.
Bunlar diğerlerine oranla daha kötü niyetli faaliyetlerde bulunmaktadır. Genel
olarak bu kişileri ifade etmek için “bilişim korsanı” terimi kullanılabilir[46].
Bilişim korsanları,
internet üzerinden bilişim sistemlerinin güvenliğini kırarak, fark edilene
kadar sistem içinde istediği bilgiye ulaşabilmekte ve hatta verileri ele
geçirmektedir. Hacker’lar tarafından gerçekleştirilen hukuka aykırı eylemler
haberleşme özgürlüğünü, özel hayatın gizliliğini ihlal eder niteliktedir.
Mantık
Bombaları
Mantık bombası,
truva atı yazılımının bir türüdür. Bilişim sistemini şaşırtmak, bozmak veya
felç etmek için programlanmaktadır ve bunu gerçekleştirebilmek için,
bilgisayara ya mantık dışı ya da yapılan işlemin aksine sürekli bilgi
göndermektedir9.
Mantık bombası yazılımları
bilişim sistemine zarar vermek amacıyla meydana getirildikleri için sistem
içinde yıkıcı olmaktadırlar. Mantık bombası eylemine ilişkin bir örnek olarak,
Ülkemizde 1999 yılında ortaya çıkan “Çernobil virüsü olayı”nı gösterebiliriz.
Yazılım her ayın 26’sında zarar verici eylemlerine başlamakta ve sistemde
kullanılamaz derecede zararlara yol açmaktadır.
Bilişim
Virüsleri
Virüs, kendi kendine
çalışabilen, kendi kendine kopyalayabilen küçük programdır. Virüsler, bilişim
sistemlerini kullanılamayacak hale getirmektedirler. Gerçekten küçük ve kısa
programlardan oluşan virüsler, kolaylıkla da tespit edilememektedir.
Virüslerin en büyük
özellikleri yazılımdan yazılıma, dosyadan dosyaya, sistemden sisteme kolaylıkla
kopyalanabilmeleridir. Bu kopyalama işlemine günlük dilde “virüs bulaşması”
denilmektedir10.
Ayrıca virüsleri
boot ve dosya virüsleri olmak üzere iki ana kategoriye de ayırabiliriz. Boot
virüsleri, disketlerin ve sabit belleklerin boot sektörüne yerleşmektedirler.
Bu virüsler, bilgisayarlar kapatılıncaya kadar bulaşmaya ve
kendi kendilerini
çoğaltmaya devam etmektedirler. Dosya virüsleri ise kendilerini bir program
sonuna eklemekte ve programın başında değişiklik yaparak program
çalıştırıldığında ilk önce devreye girmektedirler[47].
Hukuka
Aykırı İçerik Sunulması
Hukuka aykırı
içerikler bilişim sistemlerine veri iletim ağları sayesinde bulaşmaktadır. Bu
içerikler çocuk pornografisi, şiddeti teşvik eden, ayrımcı ve kişilik haklarına
tecavüz eden içerikler olabilmektedir.
Bu konudaki örnek
olay, uluslar arası bir alanda yaşanmıştır. 2001 yılında İngiliz polisi
tarafından gerçekleştirilen bir operasyonda çocuk pornografisine ilişkin içerik
bulundurarak bunların diğer kişilerin erişimine açan bir grup izlenmeye alınmış
ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu on dokuz ülkenin polis kuvvetleri ile
işbirliği yapılarak bu kişiler yakalanmıştır[48].
Bilgi
Aldatmacası
Bilgi aldatmacası,
bilgisayara yanlış veri girilmesi veya bazı verilerin kasten bırakılması
anlamına gelmektedir. Fail, bilgisayara girdiği veya bilgisayara bıraktığı
veriler ile bilgisayarda bulunan mevcut veriler üzerinde istediği yönde
değişiklik yapma veya cihazı istediği yönde kullanma olanağını sağlamaktadır.
Bilgi aldatmacasına örnek olarak sabit disklerin, disketlerin veya manyetik
bantların önceden hazırlananları ile değiştirilmesi veya dokümanların üzerinde
gerçekleştirilen sahtecilik veya taklit işlemleri gösterilebilir[49].
İstem
Dışı Alınan Elektronik Postalar (Spam)
Günümüzde özellikle
büyük bilişim sistemlerinin önemli bir sorunu haline gelen istem dışı alınan
elektronik postalar (spam), bir bülten veya haber gurubu üzerinden ticari amaç
taşımayan, bu forum konuları ile ilgili olmayan ve gönderilmesine açıkça izin
verilmeyen reklâm olarak tanımlanmaktadır[50].
Ülkemiz açısından
istem dışı alınan elektronik postalara özgü yasal bir düzenleme bulunmamasına
karşılık, bunu engelleyebilecek hükümlerin var olduğu görülmektedir. Bu sebeple
de spam ile ilgili problemlerin Tüketicinin Korunması, Haksız Rekabet ve Medeni
Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi düşünülebilir. Gönderilen e-postaların
içeriğine göre Türk Ceza Kanunu’nun uygulama alanı bulması da mümkündür.
E-postanın içeriğinde tehdit, hakaret yasal olmayan propagandalar varsa bu
takdirde bunlar ayrıca ceza davalarının konusunu oluştururlar. Bunun yanında
istem dışı alınan elektronik postalar, sistemi engelleyecek boyuta ulaştığı
takdirde bu, 5237 sayılı TCK’nın 244. maddesinde düzenlenen “bilişim sisteminin
engellenmesi” kapsamında değerlendirilebilecektir[51].
Diğer yandan spam
sorununun dünya çapında yaygınlık kazanması ve internetin kullanımının da
artması dolayısıyla çeşitli ülkeler konu ile ilgili yasal düzenleme yapmak
durumunda kalmışlardır. Özellikle bu konudaki en etkili ve kapsamlı yasal
düzenleme Avusturya’da yapılmış ve Avusturya Telekomünikasyon Yasası’nın
101’inci maddesinde, spam açık bir hükümle
yasaklanmıştır.
Telekomünikasyon Yasası’nın 101’inci maddesine göre, bir elektronik postanın
birden fazla kimseye veya reklâm amaçlı olarak gönderilebilmesi için alıcının
önceden bir onayı gereklidir. Alıcı istediği her zaman da bu onayını geri
alabilmektedir. Kanun iki problem alanını kurala bağlamaktadır. Bunlardan biri
birden fazla insana gönderilen e-posta, diğeri de reklâm amacıyla gönderilen
e-posta problemleridir. Bu şekilde e-postalar için 500 bin Şili’ne kadar ceza
öngörülmüştür16.
Ağ
Solucanları (Network Worms)
Ağ solucanları
genellikle bilişim virüsleri ile karıştırılmaktadır. Ancak ağ solucanları,
sisteme zarar vermeden de sistem içine girerek sistemde hareket
edebilmektedirler. Ağ solucanları, genellikle iyi oluşturulmamış güvenlik
duvarını aşarak bilişim sistemine girmekte ve eylemlerine başlamaktadırlar. Ağ
solucanları bilişim sisteminin güvenlik duvarını aştıktan sonra sistemin içinde
serbestçe dolaşarak ya sistemde bulunan yazılımlara zarar vermekte ya da
üzerinde taşımış olduğu bir truva atı yazılımını sisteme bırakmaktadırlar.
Sistem içindeki bu eylemleri oluşturan ağ solucanları genellikle hareketlerine
ilişkin izleri de silmekte ve bulunmalarını imkânsız hale getirmektedirler17.
Diğer
Yöntemler
Yukarıda belirtilen
bilişim suçu işlenme şekillerinin haricinde daha pek çok yöntem bulunmaktadır.
Bunlardan bazıları; eş zamanlı saldırılar, gizli kapılar (trap doors), yetki
dışı veya gizlice girme, sırtlama ve yerine geçme,
web sayfası hırsızlığı
ve web sayfası yönlendirme, süper darbe vs. şeklinde sayılabilir.
BİLİŞİM SUÇLARI KONUSUNDA YAPILAN
ULUSLAR ARASI ÇALIŞMALAR
İnsanlar bilgiyi
elde etmeyi, saklamayı, kullanmayı ve değerlendirmeyi fonksiyonel hale
getirmeyi hep istemişlerdir ve bunu başarmak içinde binlerce yıldır çok çeşitli
uğraşlar vermişlerdir. Bugünkü anlamda modern karma bilgisayarların 60 yıllık,
kişisel bilgisayarların ise 15 yıllık geçmişi bulunmasına rağmen,
bilgisayarların bilgiyi değerlendirme ve işlevsel olarak sunma yeteneği
sayesinde, inanılmaz bir ilerleme kaydedilmekte ve bunun sonucunda inanılması
güç teknolojik devrim meydana gelmektedir[52].
Bilgisayarların
yaygın kullanımı ile birlikte özellikle 70’li yılların ortasından itibaren
bilişim suçları olgusu teknolojiyi kullanan ve kullanacak bütün ülkelerin ortak
problemi haline gelmiştir. Bilişim suçları teknolojik gelişmelere açık
ülkelerce öncelikli problem olarak kabul edilmiş ve bu alanda gerekli
çalışmalar başlatılmıştır. Özellikle bilişim sektöründe gelişmiş olan A.B.D ve
Avrupa, ortaya çıkan sorunların çözümüne ilişkin olarak bu alandaki gerekli
hukuki altyapılarını tamamlayarak, idari yapılanmalarını düzenlemişlerdir.
Ancak bilişim
teknolojilerindeki gelişmeler bilgisayar ağları sayesinde milli sınırları
aşmıştır. Bu nedenle ulusal düzenlemeler ve ulusal hukuklar bilişim suçları ile
mücadelede yetersiz kalmaktadır. Bilişim suçları ile ideal bir mücadele,
teknolojik gelişmeler ile küreselleşen dünyada bu tip suçlara karşı dünya
çapında bir işbirliği ile mümkündür. Dijital ortamın getirmiş olduğu bütün
imkânları dünya devletleri suçla mücadelede kullanmadıkça, bu alandaki suç
tipleri ile mücadele başarılı olmak mümkün değildir.
Bilişim suçları
ciddi suçlardır ve dünya için büyük bir tehlike arz etmektedir. Şimdiye dek
hiçbir suç bu kadar yaygın olmayı başaramamıştır. İnternetin sınır tanımayan
karakteri sebebiyle eylemler dünyanın herhangi bir yerinde
gerçekleştirilebilmektedir. Takip zorluğu bu kişilerin yasaların elinden
kaçmasına sebebiyet vermektedir. Sorun ancak uluslararası işbirliği ile
çözülebilecektir. Bu sebeple devletlerin bir bütün olarak hareket etmeleri,
bilişim suçları konusunda uluslararası organizasyonların bünyesinde işbirliğine
gitmeleri gerekmektedir.
Bu gereklilik ve
zorunluluklar dikkate alınarak çeşitli uluslar arası kurumlar kendi
bünyelerinde, üye ülkelerin uymasını sağlamak için çeşitli kurallar
oluşturmuşlardır. Bilişim suçları alanında özellikle Avrupa Konseyi, Birleşmiş
Milletler Teşkilatı, Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü, G8 ülkeleri ve
O.E.C.D gibi uluslar arası kuruluşların çalışmaları mevcuttur.
G8
Bünyesinde Yapılan Çalışmalar [53]
G8, dünya üzerinde
en gelişmiş endüstriye sahip olan 8 ülkenin (A.B.D, İngiltere, Fransa, Almanya,
İtalya, Japonya, Kanada ve Rusya ayrıca Avrupa Birliği organizasyon bünyesinde
kurumsal olarak yer almaktadır) oluşturduğu bir birliktir.
G8’in bilişim
suçları ile ilgili çalışmaları, 1995‘den itibaren hız kazanmış ve bu konuyla
ilgili çeşitli çalışma grupları oluşturulmuş, liderler tarafından birçok
bildiri yayımlanmış ve üye ülkelerin adalet bakanları tarafından eylem planları
hazırlanmıştır.
1995 yılında
Kanada’da düzenlenen toplantıda, liderler, “Lyon Grubu” olarak anılan “Organize
Suçlar Kıdemli Uzmanlar Grubu”nun (Senior Experts Group on Organized Crime) oluşturulmasına
karar vermişlerdir. “Lyon Grubu” 1995 yılında Fransa’da yaptığı toplantıda
“Ülkelerarası Organize Suçlarla Etkin Mücadelede Tavsiyeler” adı altında bir
rapor düzenleyerek yayınlamış ve bu raporda 40 önemli nokta üzerinde durmuştur.
Buna göre; “Ülkeler iç hukuklarını modern teknoloji ihlallerini cezai müeyyide
ile karşılayacak şekilde yeniden düzenlemelidirler. Problemlerin yetki, adliye
makamları, soruşturma, eğitim, suçtan korunma ve uluslararası işbirliğinin
sağlanması gibi alanlarında bu gibi ihlaller yönünden etkin biçimde
tanımlanması sağlanmalıdır. Ülkeler bu alanda yapılacak çalışmaları teşvik
etmeli, teknolojik suçlar ve soruşturmalar ile ilgili problemleri anlaşmalar ve
sözleşmeler yolu ile çözme cihetine gitmelidirler. Yalnız bu önlemler alınırken
insan haklarına azami oranda dikkat gösterilmelidir” şeklinde kararlar
alınmıştır.
1996 yılında
Dışişleri bakanları ve güvenlikten sorumlu bakanlar, Paris’te toplanmışlar ve
bu kez terörizm konusunu tartışmışlardır. 1997 yılında G7 bünyesinde (Rusya
henüz üye değildir) ise, “İleri Teknoloji Suçları Alt Komitesi”
oluşturulmuştur. Ayrıca soruşturma ve kovuşturma işlemlerini kolaylaştırmak
amacıyla da “24 saat hizmet veren bir iletişim grubu“ oluşturulmuştur.
1997 yılında G8
İçişleri ve Dışişleri Bakanları Washington D.C.‘de toplanmışlar ve “İleri
Teknoloji Suçları”’nı tartışarak “10 Prensip ve 10 Noktada Eylem Planı” üzerine
anlaşmaya varmışlardır. Buna göre;
Telekomünikasyon
ve bilgisayar sistemlerine yapılan ihlallerin cezai müeyyide ile karşılanması
hususunda üye ülkelerin hukuk sistemlerinin gözden geçirilmesi ve ileri
teknoloji suçlarının araştırılmasının geliştirilmesine yardımcı olmak,
İleri
teknoloji suçlarıyla artan hususların karşılıklı yardım anlaşmalarının ve
düzenlemelerin yapılması sırasında göz önünde bulundurulması,
Ülkesel
bazda yerleri tespit edilemeyen verilerin bilgisayar yolu ile araştırılması ve
sınırlar ötesi araştırma; karşılıklı yardım için yerine getirilmesi önerilen
delillerin muhafaza edilmesi hususlarında, uygulanabilir çözümlerin
geliştirilmesi ve incelenmesinin devam edilmesi,
Kritik
delillerin saklanması ve korunması yoluyla ileri teknoloji suçlarıyla savaşma
hususunda sarf edilen çabanın azaltılmaması için özel sektörle birlikte
çalışarak yeni teknolojilerin sağlanması.
18 Mayıs 1998‘de
İngiltere‘de yapılan zirvede, Washington D.C.’de yapılan toplantı sonucu
belirlenen prensipleri içeren bildiri liderler tarafından imza edilmiş ve bu
bildiri Aralık ayında yayımlanmıştır.
G8 liderleri Mayıs
2000’de Paris’te bilişim suçları ile ilgili tavsiye kararlarını geliştirmek
için toplantı yapmışlar ve bu toplantıda özel sektörün ve hükümetlerin birlikte
çalışarak daha hızlı ve yeni çözümlerin geliştirilmesi amaçlamışlardır.
Bu konferansın sonuç
bildirgesinde;
Gizlilik
ve bireysel özgürlüğün korunmasının sağlanması,
İleri
teknoloji suçlarıyla mücadele için hükümetlerin amaçlarının korunması,
Çalışmaları
kolaylaştıracak uygun araçları içermek,
Bilişim
suçlarını gösteren şeffaf ve kesin tanımlamaların yapılması,
Serbest
ve adil aktivitelerini sağlanması, özel sektörün gönüllü olarak belirlediği
davranış kuralları ve standartların etkinliğinin desteklenmesi,
Etkinlik
ve sonuçlara değer biçilmesi, şeklinde sonuçlara varılmıştır.
O.E.C.D.
Bünyesinde Yapılan Çalışmalar
O.E.C.D., ekonomik ve
sosyal gelişimi sağlamak, üyeleri arasında işbirliğini güçlendirmek, global
bazda sorunlara çözüm üretmek üzere kurulmuş bir organizasyondur. Türkiye 1961
yılında bu organizasyona üye olmuştur[54].
Uluslararası
alandaki ilk karşılaştırılmalı bilişim suçları ile ilgili ceza yasalarının
birbirleriyle uyumlaştırması çalışmaları, O.E.C.D. bünyesinde başlatılmıştır.
O.E.C.D.’nin 1983 yılında başlattığı çalışmalar, 1986 yılında yayınlanan
“Computer -Realted Crime - Analysis of Legal Policy” raporu ile somutlaşmıştır.
Bu raporda üye ülkelere; bilgisayar yoluyla dolandırıcılık, bilgisayar yoluyla
sahtecilik, bilgisayar program ve verilerinde değişiklik yapılması, bilgisayar
programlarının telif haklarına aykırı olarak kopyalanması, çoğaltılması ve
dağıtılması, telekomünikasyon sistemlerinin, bilgisayarın diğer
fonksiyonlarının ve iletişimin değişikliğe uğratılması gibi ihlalleri cezai
müeyyide ile karşılamaları önerilmiştir.
O.E.C.D. 1986
yılında üye ülkelere, verilerde, bilgisayar sistemlerinde sahtecilik ve dolandırıcılık
amacıyla yapılan eylemler, bilgisayar programların ticari amaçlarla telif
haklarına aykırı olarak kopyalanması ve pazara sunulması vb. konularda
önerilerde bulunmuştur[55].
O.E.C.D, 90’lı
yıllarda faaliyetlerini özellikle özel sektör temsilcileri, hükümet kuruluşları
ve akademisyenlerle birlikte sistem güvenliği konusunda politikaların
belirlenmesi ve bu politikaların diğer uluslararası organizasyonların bu alanda
yaptıkları çalışmalarla uyumlaştırılması konusunda odaklamıştır. Sistem
güvenliği ve şifreleme politikası açısından O.E.C.D.‘nin 1992 yılında
yayınladığı rapor hükümetlere ve özel sektöre yön gösterici bir nitelik
taşımaktadır[56].
B.M.
Bünyesinde Yapılan Çalışmalar [57]
B.M. bünyesinde
bilişim suçları[58] ile
ilgili çalışma ilk defa 1985 yılında düzenlenen “7. Suçtan Korunma ve
Suçluların Rehabilitasyonu Kongresi“nin ardından hazırlanan; Milan Eylem
Planı’nda tanımlanan suçlara karşı, uluslararası eylem planının açıklandığı
raporun 42 - 44. paragrafları arasında yer almıştır. Yine “8. Suçtan Korunma ve
Suçluların Rehabilitasyonu” kongresi ve sonrasında yayınlanan eylem planlarında
teknolojik gelişimin etkileri belirtilmiş ve bilişim suçlarına dikkat
çekilmiştir.
Birleşmiş Milletler,
çeşitli vesilelerle özellikle organize suçlarla mücadele, uluslararası suçlarla
mücadele ile ilgili düzenlenen kongrelerde bilişim suçlarına yönelik çözüm
yollarını da ele almıştır. Bu konuda İtalya ‘da düzenlenen “Sınırlar Ötesi
Organize Suçlarla Mücadelenin Önemine İşaret
Edilmesi“
sempozyumunda bilişim suçları tartışılmış ve çözüm önerileri üretilmeye
çalışılmıştır[59].
Bu sempozyum
bünyesinde 14 Aralık 2000 tarihinde düzenlenen panelde üye ülkelerin aşağıda
belirtilen eylemleri cezai müeyyide ile karşılamaları önerilmiştir. Bu eylemler
[60];
Bilgisayar
sistemlerine yetkisiz giriş
Bilgisayar
veya bilgisayar sistemlerinin hukuka uygun kullanılmasına engel olunması
Bilgisayar
sistemleri içersindeki verilerin yok edilmesi veya değiştirilmesi
Gayri
fiziki ekonomik değer taşıyan objelerin çalınması
Aldatma
yoluyla değer elde edilmesi (elektronik sistemleri içeren) şeklindedir.
Avrupa
Konseyi Bünyesinde Yapılan Çalışmalar [61]
Avrupa Konseyi,
bilişim suçları ile ilgili ilk çalışmasını 80’li yılların sonlarına doğru
gerçekleştirmiştir. Avrupa Konseyince yapılan ilk ciddi çalışma, 1985 yılında
bilişim suçlarına ilişkin çalışmalar yapmak üzere bir uzmanlar komitesinin
kurulmasıdır. Konsey, O.E.C.D.’nin 1986 yılındaki raporunu referans alarak
burada belirlenen ihlallerin üye ülkeler nezdinde cezai müeyyide altına
alınmasını benimsemiş ve ayrıca bir takım prensiplere ve O.E.C.D’nin raporunda
belirtilmeyen ihlallere de yer vermiştir. Komitenin çalışmaları sonucu
O.E.C.D.’nin raporunda belirtilen eylemlere ek olarak bilgisayarla bağlantılı
suçlarla ilgili korunma, engellenme, mağdurlar, usulü bir takım kurallar,
örneğin uluslararası araştırmalar, veri bankalarına el konulması ve bilgisayar
suçlarının soruşturulması ve kovuşturulmasında uluslararası işbirliğine
gidilmesi konuları bir taslak halinde sunulmuştur. Üye ülkelere kanunlaştırma
çalışmalarında yol gösterici nitelikte olan bu taslak [62] daha
sonra Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 13 Eylül 1989 tarihinde
benimsenerek yürürlülüğe girmiştir[63].
Avrupa Konseyi,
ikinci çalışmasını 1995 yılında bir açıklayıcı raporla birlikte tavsiye kararı
tasarısı şeklinde açıklamıştır. Bu tasarı Avrupa Konseyince R(95)13 sayılı
tavsiye kararı olarak kabul edilmiştir[64]. Bu
çalışmada, bilişim teknolojilerinin ceza usul yasaları ile ilgili olan
problemleri irdelenmiş ve bunlara ilişkin çözüm yolları aranmıştır.
Avrupa Komisyonun en
kapsamlı çalışmalarından “Draft Convention on Cyber-Crime” ile Konsey, üye
ülkelerin de ötesinde bilişim suçlarıyla mücadele de dünya çapında bir
konsensüsün yaratılmasına zemin hazırlamıştır[65].
Bu taslakta hukuka
aykırı erişim, hukuka aykırı ele geçirme (veya engelleme), veri karıştırılması,
sistem karıştırılması, bilgisayarla ilgili sahtekârlık, bilgisayarlarla ilgili
dolandırıcılık ve bu suçlara iştirak hali düzenlenmektedir. Ayrıca yargılama
haklarına uygun olarak soruşturma konuları, suçluların iadesi, iletişimin
engellenmesi, verilerin üretilmesi ve korunması konularına işaret edilmektedir.
Son olarak ülkeler arası kovuşturma ve zabıta makamları arasında işbirliğinin
genişletilmesi amaçlanmıştır.
Bu çalışmalardan
hareketle Avrupa Konseyi tarafından “Avrupa Siber Suç Sözleşmesi” ve “Bilişim
Sistemleri Aracılığıyla İşlenen Irkçı ve Yabancı Düşmanı Eylemlerin Suç Haline
Getirilmesi İçin Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’ne Ek Protokol” üretilmiştir.
Avrupa
Birliği Bünyesinde Yapılan Çalışmalar
Bilişim suçları,
Avrupa Birliği’nin gündemine 1996 yılında girmiş ve yapılan toplantı ile insan
ticareti ve çocukların cinsel istismarı konularına değinilmiş ve yine aynı
yılın Aralık ayında da çocukların korunması konusu işlenmiştir[66].
Avrupa Birliği Ekonomik
ve Sosyal Komitesi, “Çocukların İnternette Korunması Programı”na ilişkin olan
görüşlerini, bir bildiri haline getirilerek 2001 yılında Brüksel’de
açıklamıştır. Daha sonra bu program geliştirilerek “Güvenli İnternet İçin Eylem
Planı” adıyla aynı komite tarafından yenilenmiş ve Avrupa Birliği’nin resmi web
sitesinde yayınlanmaktadır[67].
Bu kuruluşların
bilişim suçlarıyla mücadele için yaptıkları uluslar arası işbirliğini
gerçekleştirmeye yönelik çalışmaları, halen devam etmektedir.
MUKAYESELİ HUKUKTA BİLİŞİM SUÇLARI
Genel
Olarak
Teknolojik
gelişmelerin ülke sınırları ile sınırlandırılamadığı günümüzde, bu tür suçlarla
mücadele içinde uluslararası boyutta işbirliği ve çalışmalar kaçınılmaz hale
gelmiştir. Özellikle internetin uluslararası bir bilgisayar ağı olması nedeni
ile suç ve suçlu ile mücadelede birçok zorluk ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan
bu tip suçlarla mücadelede ulusal düzenlemeler ve yapılanma da çok önemli bir
yer arz etmektedir. Bilişim Suçları konusunda hemen hemen bütün ülkelerde
hukuksal düzenleme yapılmıştır. Nitekim bilgi çağına girdiğimiz şu dönemde,
bilgi teknolojileri günlük, iş ve sosyal hayatımızın her alanına girmiş
olduğundan, bilişim teknolojileri aracılığıyla işlenen suçlarda hızlı bir artış
olmuş ve bu sebeple ülkeler bu alanda kanuni düzenlemeler yaparak, bu hukuka
aykırı eylemlere yönelik cezai müeyyideler getirmişlerdir.
Uygulanan
Yöntemler
Bilişim suçları
konusunda düzenleme yapan ülkelerin hukuklarını incelediğimizde iki farklı
yöntem ortaya çıkmaktadır. Kullanılan yöntemlerden ilki, bilişim suçları için
bağımsız, ayrı bir düzenlemenin yapılmasıdır. İkincisi ise, bu alanda işlenen
suçların diğer suçlardan farklı olmadığı ve sadece mevcut kanunlarda dijital
ortamı ifade eden düzenlemelerin yapıldığı yöntemdir.
Özel
Düzenleme Yapanlar
Bilişim suçlarının
ayrı bir yasada düzenlenmesi ABD ve İngiltere gibi ülkelerde görülmektedir[68]. Bu
yöntemi uygun bulan ülkeler, bilişim suçlarını ayrı, özel bir ceza yasası ile
düzenleme altına almışlardır.
Yürürlükteki
Yasalarda Değişiklik Yapanlar
Bu usulü tercih
edenler kanunlarındaki mevcut hükümlerde bir takım değişiklikler yapmak
suretiyle bilişim suçlarını düzenleme altına almaktadırlar. Fakat bu sistemde
de iki farklı görüş ortaya çıkmaktadır.
Bunlardan ilki,
bilişim suçları düzenlenirken korunan hukuksal değerin gözetilmemesidir. Bu
yöntemde bilişim suçlarının bir bütün halinde düzenlenmesi gerektiği
savunulmaktadır. Bu tür düzenleme yöntemini belirleyen ülkelere örnek olarak
Fransa, Lüksemburg, Portekiz gösterilebilir[69].
İkinci yöntem ise bilişim
suçları düzenlenirken korunan hukuksal değerin gözetilmesidir. Günümüz ceza
hukuku öğretisinde de giderek yaygınlaşan ve üzerinde görüş birliğine varılan
anlayış ceza hukukunun anlam ve amacının hukuksal değerlerin korunmasında
oluştuğudur[70].
Bazı
Ülkelerdeki Durum
Amerika
Birleşik Devletleri
ABD, gerek
bilgisayarların kullanımı gerekse buna bağlı olan internet ağlarının kullanımı
ile teknolojik gelişmelerin en hızlı ilerlediği ve bu yöndeki düzenlemelerin de
en süratli şekilde yürürlüğe konulduğu ve diğer ülkeler tarafından da örnek
alınan, onlara bu konuda öncülük eden bir ülkedir. ABD, federal bir yapıya
sahiptir ve hemen hemen her eyalette bilişim suçları konusunda düzenlemeler
mevcuttur. Bilişim suçları, eyalet yasalarında federal yasalara oranla daha
geniş ve kapsamlı bir şekilde yer almakla birlikte bu düzenlemelerin aralarında
bir uyumun söz konusu olmadığı hatta ciddi farklılıkların bulunduğu da
söylenebilmektedir.
ABD’de bilişim
suçları ile ilgili yapılan düzenlemelerden sonra sivil toplum örgütleri
harekete geçerek, bir kısım düzenlemeleri Federal Mahkemelerde iptal ettirmekte
ve bu sebeple de bazı eylemler yaptırımsız kalabilmektedir[71] .
ABD’de federal
düzeyde yapılan önemli kanunlardan biri, 1984 tarihli Amerikan Temel Kanunu’nun
18. bölümünün 1030. maddesinin değiştirilmesi yoluyla yapılan “Bilgisayar
Sahtekârlığı ve Bilgisayarların Kötüye Kullanılması Kanunu” (Computer Fraud and
Abuse Act)’dur [72]. Bu kanun
1988, 1989, 1990 ve 1994 yıllarında olmak üzere dört defa değişikliğe
uğramıştır. Bu kanun ile kamu kuruluşlarının ve özel kuruluşlarının
bilgisayarlarına karşı yapılan korsanlık eylemleri, web sitelerine yetkisiz
erişim önlenmek istenmiş, korumalı bir bilgisayara hukuka aykırı olarak erişim
ve bilgisayar verilerinin tahrip edilmesi ve değiştirilmesi eylemleri de suç
haline getirilmiştir[73].
Ayrıca diğer bir
önemli düzenleme olan ve 08.02.1996 tarihinde yürürlüğe giren “İletişim Ahlak
Kanunu” (Communications Decency Act), internet üzerinden yapılan yayınlara
çocuklara zarar verebilecek içerikli sitelere ulaşamamaları için her ne kadar
sınırlamalar getirse de, bu düzenleme pek çok sivil toplum örgütlerince
eleştiriye uğramış, internetteki yasadışı içerikli yayınlarla mücadele edebilme
çabasının, iletişim ve ifade özgürlüğünün ihlal edilmesinin gerekçesi
olamayacağı ileri sürülmüş ve neticede de Federal Yüksek Mahkeme, iddiaları
haklı bularak kanunu iptal etmiştir[74].
İnternet alanında
düzenlemeler açısından önemli bir yer tutan “İletişim Ahlak Kanunu”, aslında
internet üzerinde yapılacak hukuki düzenlemelerin nasıl yapılacağını değil, ama
nasıl yapılmayacağını göstermektedir. Yani bu kanun ile sınırlama getirilen
alanlar her ne kadar kısıtlı bir şekilde sayılmış olsa da internete ilişkin
yapılacak olan düzenlemeler, her türlü sınırları aşan ve olağanüstü bir
özgürlük ortamı yaratan internetin temel felsefesi ile çelişmemek, diğer bir
deyişle iletişim ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olmamak zorundadır[75].
Çocuk pornografisi
konusunda yapılan ve 30.09.1996 tarihinde yürürlüğe giren “Çocuk Pornografisinin
Önlenmesi Kanunu” (Child Pornography Preventation Act) ile çocukların
pornografik yayınların içinde kullanılması ve bunun ticaretinin internet
üzerinden yayınlanması yasaklanmıştır. Ancak bu kanun da, sivil toplum
örgütlerince pek çok eleştiriye maruz kalmış ve Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin
verdiği kararla ilgili maddelerde yer alan yasakların çok geniş ve anayasaya
aykırı olmaları nedeni ile yasa iptal edilmiştir. Yine 1998 yılında “Çocukların
Online Yayınlardan Korunması Kanunu” çıkarılmış ancak bu kanun da, düşünce ve
fikir özgürlüğünü ihlal ettiği ve temel yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile
iptal edilmiştir[76].
ABD’de genel anlamda
elektronik posta, sesli posta ve uzaktan kumandalı sistemler aracılığı ile
iletişimin korunması amacı ile 12.10.1986
tarihli
“Elektronik Haberleşmenin Gizliliği Kanunu”
(Electronic
Communications
Privacy Act) yapılmıştır[77].
23.07.1997 tarihinde
“İnternette Kumarın Önlenmesi Kanunu” (İnternet Gambling Prohibition Act)
çıkarılmış ve bu kanun ile ABD’de belirli alanlar dışında bazı şans ve kumar
oyunlarının internet aracılığı ile erişilebilir kılınması yasaklanmış, bunu
yapanlara da yaptırım getirilmiştir[78].
Amerikan Temel
Kanunu’nun 1028. maddesinde 1998 yılında yapılan değişiklikle kimlik
bilgilerine hukuka aykırı ulaşılması, bu bilgilerin hukuka aykırı amaçlar için
kullanılması ve kullandırılması, evrak üzerinde olsun olmasın bilişim alanında
işlenen her türlü sahtekârlık eylemi suç haline getirilmiştir[79].
ABD’de federal
nitelikli düzenlemelerin yanı sıra, eyaletlerde de, internetin ortaya çıkardığı
hukuki sorunlara çözüm bulunabilmesi amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler
yapılmıştır.
Ayrıca A.B.D.’de
bilişim suçları ile mücadele eden pek çok kuruluş ve bu kuruluşlara ait özel
birimler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır; FBI National
Infrastructure Protection Center, Information Technology Association of
America, Trap and Trace Center Authority ile Carnegie Mellon’s Emergency
Response Team ile bazı üniversiteler bünyesinde kurulan birimler bunların en
önemlileridir.
Bununla birlikte,
birçok kamu kurumu ve kuruluşu bu suçlarla mücadele etmede bazı birimler
oluşturmuşlardır. Örneğin, CIA, “Information
Warfare Center”
adında ve 1000 kişilik bir personelle 24 saat hizmet veren bir birim
oluşturmuştur.
FBI ise,
bilgisayarlar aracılığıyla işlenen suçları federal düzeyde kovuşturmak
maksadıyla, “National Infrastructure Protection Center” ve “Computer Crime
Squad” isimli çalışma grupları oluşturmuştur. Bu çalışma grupları tüm ülkede
teşkilatlanmıştır. Ayrıca Adalet Bakanlığı tarafından Ceza Departmanı’nda
Bilgisayar Suçları ve Fikri Mülkiyet Hakları’nın Korunması maksadıyla “Computer
Crime and Intellectual Property Section” adında ayrı bir bölüm oluşturulmuştur.
Bu bölümde uzman savcılar tarafından ülke çapında meydana gelen ve işlenen
bilişim suçları takip edilmektedir. Ayrıca, her bölge savcılığı bünyesindeki
bir savcıyı, bölgesinde işlenen bilişim suçlarını tek elden yürütmek üzere
görevlendirmiştir. Bu görevleri ifa ederken yetkililerin karşılaştığı en önemli
sorun, işlenen bu suçların karmaşık yapısı ve bu konuda yeterli sayıda uzman
personelin bulunamamasıdır[80].
Görüldüğü üzere
ABD’de mevzuat alanında bu suçlarla ilgili gerekli önlemler alınmış ve gerekli
düzenlemeler yapılmıştır.
Fransa
01.03.2003 tarihinde
Fransa’da yürürlüğe giren Yeni Ceza Kanunu ile bilişim suçları düzenleme altına
alınmış ve yeni suç tipleri oluşturulmuştur. Bu kanunun “Mal Aleyhine Suç ve
Cürümler” başlıklı III. Kitabının “Mala Karşı Diğer Tecavüzler” başlıklı II.
Babında “verileri otomatik işleme tabi tutmuş sistemlere yönelik saldırılar”
başlıklı III. Faslı içindeki 323-1 ile 323-7. maddeleri arasında bilişim
suçları düzenlenmektedir[81]. Fransız
Ceza Kanunu’nun 226-16 ile 226-24 maddelerinde bilişim sistemleri aracılığı ile
kişilik haklarına yapılan saldırılar düzenlenmiştir. YFCK’nin 277-3. maddesi
ile küçüklerin resminin pornografik amaçla kullanılması, 227-24. maddesi ile
ise küçükler tarafından erişilebilecek şiddet ya da pornografi içeren mesaj
yayınlanması suç haline getirilmektedir[82].
Bilişim suçları
konusunda önem arz eden kanunlardan en önemlilerinden biri 05.01.1988 tarihli
88-19 sayılı Kanun olup, bu kanun ile bilişim suçları ceza kanunu içinde
değerlendirilmeye başlanmıştır. Bunların dışında 30.09.2000 tarihli 2000-1067
sayılı kanunla da, iletişim özgürlüğünü düzenleyen 30.09.1986 tarihli ve
86-1067 sayılı kanunda değişiklik yapılarak “link üzerinde özel haberleşme
dışındaki iletişim servisleriyle ilgili maddeler” eklenmiş ve Fransa’da
internet kişilerinin ceza hukuku açısından sorumlulukları düzenlenmiştir[83].
Ancak Fransa’da
internete özgülenmiş bir ceza hukuku düzenlemesi bulunmamaktadır. İnternet
üzerindeki suç içerikli yayınlardan dolayı kimin sorumlu tutulacağı sorununa
ilişkin de henüz özgün bir düzenleme yapılmış değildir.
Fransız Danıştay’ı,
1998 yılında internet konusunda yayınladığı raporda, mevcut mevzuatın
bilgisayar ortamında işlenen suçlarla mücadeleyi de kapsayacak şekilde
geliştirilmesinin yeterli olacağını belirtmiştir. Ancak, bazı özel konularda
yeni hukuki çerçevelerin belirlenmesi ihtiyacı doğmuştur. 17 Mart 1999
tarihinde şifreleme sistemi kullanımına ilişkin mevzuatta değişiklikler
yapılmıştır. Yine 29 Şubat 2000 tarihinde elektronik imzaların hukuki değer
taşımasına ilişkin bir kanun kabul edilmiştir[84].
Bilişim suçlarıyla
mücadele amacıyla devletin birden fazla kurumunda özel birimler kurulmuştur.
Bunlar[85];
Başbakana
bağlı Milli Savunma Genel Sekreterliği (SGDN) bünyesinde kurulan Haberleşme
Sistemleri Güvenliği Merkez Birimi (DCSSI)
Haberleşme
Teknolojisi kullanılarak yapılan dolandırıcılıkların soruşturulması birimi
(SEFTI)
Bilgisayar
ortamında işlenen suçların bastırılması birimi (BCRCI)
Jandarma
Genel Komutanlığı Seç Araştırmaları Enstitüsü (IRCGN)
Fransız
İstihbarat Örgütü (DST)
İletişim
ve Enformasyon ve Teknolojilerinin Kullanımı Suretiyle
İşlenen Suçlarla
Mücadele Bürosu’dur.
İngiltere
İngiltere’de bilişim
suçları, 29.08.1990 tarihinde yürürlüğe giren “Bilgisayarların Kötüye
Kullanılması Kanunu” (Computer Misuse Act) ile düzenleme altına alınmıştır.
Kanun 3 bölüm ve 18 kısımdan oluşmaktadır. Bu kanun ile yetkisiz olarak
bilgisayarlara girilmesinin veya değişiklik yapılmasının yahut benzeri
müdahalelerde bulunulmasının önlenmesi amaçlanmıştır[86].
1964 tarihli
“Müstehcen Yayınlar Kanunu” ile 1984 tarihli “Telekomünikasyon Kanunu”nda
yapılan değişikliklerle sanal âlemdeki pornografi ve çocuk pornografisi alanına
ilişkin düzenlemeler getirilmiştir[87].
İngiltere'deki en
önemli kanunlardan biri ise internetin dinlenmesiyle ilgili “Regulation of
Investigatory Powers Act 2000”dir. Telefon dinlenme ile ilgili kanunun içeriği
genişletilerek, buna yeni teknolojiler ve internet de dâhil edilmiştir.
Almanya
Bilişim suçları,
Alman Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile düzenleme altına alınmıştır.
Almanya’da yapılan düzenlemelerde, korunan hukuksal değer gözetilerek, bilişim
suçlarına ilgili oldukları bölümde yer verilmiştir.
Alman Ceza
Kanunu’nun 202a maddesinde[88]
düzenlenen, verilerin depolandığı ve işlendiği bilişim sistemi ağına hukuka
aykırı olarak girmek ve burada bulunan verileri hukuka aykırı olarak ele
geçirmek suçuna, sır aleyhine işlenen suçlar arasında yer verilmiştir[89]. Kanunun
263a maddesinde, bilişim sistemi aracılığıyla işlenen dolandırıcılık eylemleri
suç haline getirilmiş, 269. ve 279. maddelerinde ise bilişim sistemleri
aracılığıyla gerçekleştirilen sahtekârlık eylemleri suç tipi olarak
düzenlenmiştir[90]. Buna
göre, bilgisayar işletim sistemine girilmek suretiyle, bir belge sahte olarak
veya üzerinde tahrifat yapılarak temin edilir ve bu bilgi kullanıldığı
takdirde, eylem sahtekârlık olup, sahtekârlık suçları arasında yer almaktadır
(m.269, 270).
Bunların yanında
internet ile ortaya çıkan hukuki sorunları ve özellikle internette işlenen
suçlardan doğan ceza sorumluluğunu düzenlemek amacıyla 13 Haziran 1997
tarihinde yürürlüğe giren Teleservisler Kanunu’nun 5. maddesinde, internet
üzerindeki sunumlara ilişkin olarak üç işlevi yürüten süjeleri birbirinden
ayırmış ve bu üç süjenin yerine getirmiş oldukları işlevin özelliğine göre,
ceza sorumluluklarına ilişkin esasları düzenleme altına almıştır[91]. Buna
göre, internetteki herhangi bir yayının içeriğini hazırlayan içerik sağlayıcı,
o yayında yer alan yazı, resim ve diğer materyaller suç unsuru taşıyorsa
bunları kendisi hazırladığından genel hükümlere göre sorumlu olacaktır. Yasada,
erişim sağlayıcılarının ceza sorumluluğunun bulunmadığı hükme bağlanmıştır.
Servis sağlayıcılar ise, ana bilgisayarlarında depoladıkları başkalarına ait
suç içerikli bilgilerin bu niteliğinden haberdar olmaları ve ayrıca bu
bilgilerin internet üzerinden erişilebilir kılınmasını teknik olarak önleme
olanağına sahip bulunmaları halinde bu bilgilere erişimi önlemezlerse,
belirtilen ihmali davranışlardan dolayı sorumlu tutulabileceklerdir[92].
14.12.2001 tarihinde Teleservisler Kanunu’nda değişiklikler yapılarak, internet
kişilerinin sorumluluk alanları genişletilmiştir[93].
Ayrıca 01.08.1996
tarihinde yürürlüğe giren Telekomünikasyon Kanunu, 12.07.1996 tarihli
Telekomünikasyon Hizmeti Girişimleri Bilgi
Koruma Yönetmeliği
ve 01.08.1997’de yürürlüğe giren Bilişim ve İletişim Servisleri Kanunu
mevcuttur60.
İtalya
İtalya’da bilişim
suçları konusunda yapılan en önemli yasal düzenleme 23 Aralık 1993 tarihli 547
sayılı Kanundur. Bu kanun ile İtalyan Ceza Kanunu ve İtalyan Ceza Usul
Kanunu’nda değişiklikler yapılarak bilişim alanında gerçekleştirilen pek çok
eylem türü suç tipi haline getirilmiştir.
Bilgisayar üzerinden
işlenen suçlar konusunda, İtalyan Ceza Kanununda tarif edilen, suç teşkil eden
eylemler özet olarak aşağıdadır61 :
Yazılımları
kısmen veya tamamen tahrip eden, değiştiren, bilgi veya iletişim sistemlerinin
doğru çalışmasını engelleyen programlarla saldırıda bulunmak (1 milyon liret-
500$- kadar para cezası)
Kamu
yararına kullanılan tesislerin, bilgi sistemlerinin, veri, bilgi ve
yazılımlarının içeriklerini tahrip etmek ve çalışmasını kesintiye uğratmak (1
yıldan 4 yıla kadar hapis)
Bilgi
veya iletişim sistemlerine fiziki olarak veya yazılım aracılığıyla yetkisiz
olarak girmek, bilgi almak, alınan bilgileri yaymak, kayıtlar üzerinde tahribat
yapmak veya sisteme maksatlı olarak yeni bilgiler ilave etmek ( 3 yıla kadar
hapis ve 10 milyon liret -5000$- kadar para cezası)
Her
türlü iletişimin engellenmesi, mahremiyetinin, ihlal edilmesi, bu amaçla
çeşitli cihaz ve sistemlerin kurularak enformatik ve telematik haberleşmenin
kesintiye uğratılması, araya girilmesi veya iletişimin içeriğinin
değiştirilmesi,
Gizli
dokümanların içeriğinin açıklanması, gizli kalması gereken kamu veya özel
dokümanların içeriğinin yasadışı olarak ele geçirilmesi ve açıklanması (3 yıla
kadar hapis ve 2 milyon lirete kadar para cezası)
İtalyan hukukunda
her ne kadar internet kişilerinin ceza hukuku açısından sorumluluklarını
düzenleyen bir yasal düzenleme bulunmasa da, internet ve ceza hukuku ilişkisi
üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmış ve internetin ortaya çıkardığı ceza hukuku
problemlerine ilişkin bazı çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Buna ilişkin
olarak 03.08.1998 tarih ve 269 sayılı Kanun’un ilgili maddesi, küçüklerin
pornografik yayınlarda kullanılması suçunun internet aracılığıyla işlenmesi halini
özel olarak düzenleme altına almıştır. Ancak bu düzenleme ile her ne kadar
küçüklerin pornografik materyallerde kullanılmasının önlenmesi çalışılsa da
internet üzerinde bir denetim sistemi getirilerek kişi özgürlüklerini
sınırladığı için pek çok eleştiriye maruz kalmıştır. Ancak genel olarak,
İtalya’da henüz internet süjelerinin ceza sorumluluklarına ilişkin özgün bir
yasal düzenleme yapılmamıştır[94].
Ayrıca bilişim
sistemleri kullanılarak kara para aklama suçlarının ve hazırlık hareketlerinin
dahi cezalandırılmasını sağlayan 356/1992 sayılı Kanun kabul edilmiştir[95].
Böylelikle İtalya’daki mafya örgütlerinin en önemli can noktalarından birini
ortadan kaldırmak hedeflenmiştir.
İrlanda
İrlanda, ülkede
yatırım yapan ABD firmalarının da etkisiyle bilgisayar üretimi, satışı, program
yazılımı ve enformasyon teknolojisine yatırım açısından AB’nin en önde gelen
ülkesi konumundadır.
İrlanda’da temel
olarak bilişim suçları ile ilgili kanunlar olmasa da, 1991 yılında yasalaşan
“Criminal Damage Act”, bu tür suçlarla ilgili geniş tanımlamalar yapmaktadır.
1991 yılında çıkarılan bu yasa dört temel suçu ortaya koymaktadır64.
Mülkiyete
zarar verme (bilgisayarlar ve veriler dâhil)
Mülkiyete
zarar vermek amacıyla tehdit etmek
Bilgisayara
yetkisiz giriş
Bilgisayarlara
zarar vermek niyetiyle sahip olunan her şey (ör: virüsler)
“Criminal Damage
Act” haricindeki diğer kanunlar ise; 1963 tarihli The Copyright Act, 1992
tarihli The Criminal Evidence Act, 1988 tarihli The Data Protection Act, 1983
tarihli The Postal and Telecommunications Services Act, 1998 tarihli The Child
Trafficking and Pornography Act’dır.
İspanya
İspanya’da bilişim
suçlarına ilişkin mevzuat ceza kanunu ile ilgili maddelerden ibarettir. Söz
konusu suçlarla mücadelede şirketler, firmalar ve şahıslar tarafından alınan
tedbirler ise bu amaçla hazırlanmış koruma amaçlı yazılımlardan öteye
gitmemektedir.
İspanyol Hükümeti
yasalardaki düzenlemelere ilaveten, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü
bünyesinde bir birim oluşturmuştur. Enformasyon Teknolojilerindeki Suçları
Araştırma Birimi adı altında faaliyet gösteren emniyet görevlileri teknoloji,
iletişim, telekomünikasyon ve çocuk pornografisi alanlarında işlenen suçları ve
ortaya çıkan şikâyetleri takip etmektedir.
İsrail
İsrail, 1995 yılında
yürürlüğe giren Bilgisayar Kanunu ile bilişim suçlarını düzenleme altına
almıştır. Ayrıca İsrail hükümeti, bilişim suçları ile mücadele konusunda başta
ABD olmak üzere, birçok Avrupa ülkesiyle işbirliği anlaşması imzalanmış
bulunmaktadır.
İsveç
İsveç’te mevcut
yasal düzenlemeler, ceza kanunu içerisinde bulunan “bilgi hırsızlığı” ve “bilgi
sistemlerini ihlal etme, bilgisayarlara yasadışı giriş ya da verileri kötüye
kullanma” şeklinde tanımlanabilecek suçlara ilişkin hükümlerdir. Ayrıca Kanunun
16. babın 10a ile 12. paragrafında, çocuk pornografisine ilişkin suçların
bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesi eylemleri de suç tipi olarak
düzenlenmiştir[96].
İsviçre
İsviçre’de bilişim
suçlarıyla mücadeleye ilişkin, “Federal Ceza Kanunu” ve “Haksız Rekabet Kanunu”
adında federal iki kanun mevcuttur. “Federal Ceza Kanunu” yasal olmayan
yollardan teknolojik bilgi edinme, bilgi çalma ve bilgileri bozma gibi suçların
cezalandırılmasını içermekte, “Haksız Rekabet Kanunu” ise, ticari amaçlı
bilişim suçlarını içermektedir.
Federal Ceza
Kanunu’nun 143. maddesi, kayıt altına alınmış veya elektronik ortamda iletişime
konu olan verilerin hırsızlığına ilişkin suçun 5 yıl ve daha fazla süre için
hapisle cezalandırılmasını öngörmektedir[97].
Aynı Kanunun 143.
maddesi ise, bir bilgisayar sistemine teknik yollar kullanılarak girilmesi
suretiyle yapılacak veri hırsızlığının, şikâyet üzerine, hapis veya para cezası
ile cezalandırılmasını öngörmektedir.
Söz konusu Kanunun
147. maddesine göre, bir bilgisayarın yasadışı biçimde eksik ve yanlış veriler
kullanılarak etkilenmesi yoluyla sahtecilik amaçlı kullanılması ve bu sayede
başkalarına maddi zarar verilmesi durumunda en fazla 5 yıl, en az 3 ay hapis
cezası verilmesi, suçlunun bu eylemi mesleğini icra ederken yaptığı
belirlendiğinde ise 10 yıldan fazla ve 3 aydan az olmamak üzere hapis cezası
verilmesi öngörülmektedir.
Kanada
Kanada’da bilişim
suçları halen mevcut ceza kanunu kapsamında işlem görmektedir. Ceza Kanunu’nun
1985 yılından itibaren yapılan değişikliklerle bu tür faaliyetler de suç
kapsamına alınmıştır. Ceza Kanunu’nun 342. maddesi uyarınca, hakkı olmadan ve
sahtekârlık yoluyla elektromanyetik, akustik, mekanik veya başka bir cihaz
yoluyla bir bilgisayar sistemini dolaylı veya doğrudan kesintiye uğratan
herkes, cezai müeyyideyi gerektiren bu suçun faili durumundadır[98].
Malezya
Malezya’da bilişim
suçlarına ilişkin kanunlardan; “Digital Signature Act”, “Multimedia Convergence
Act”, “Computer Crime Act”, “Telemedicine Development Act” sayılabilir68.
Bu kanunlarda yer
alan bilişim suçları şunlardır:
Bilgisayarlara izinsiz nüfuz etme, hasar verme
Kullanıcı şifresi alışverişi
Telif haklarının ihlali
Marka sahteciliği
Ticari sırları çalma
Çocuklara yönelik istismar ve müstehcenlik
İnternet dolandırıcılığı h. İnternet tacizi
İnternet ile tehdit, korku, panik, huzursuzluk
yayma
Rusya
Rusya’da bilişim
suçları konusunda bir düzenleme bulunmamaktaydı. Ancak, G-8 ülkelerinin 1997
yılında Washington’da yaptıkları Adalet ve İçişleri Bakanları toplantısında
kabul edilen bildiri ile “Ulusal Temas Noktaları” oluşturulmasına karar
verilmesi üzerine, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir temas noktası
oluşturulmuştur. Ayrıca Rusya Federasyonunun Ceza Kanunu’nun 242. maddesinde
çocuk, yetişkin her türlü pornografik ürünün üretiminin ve dağıtımının
yapılması eylemleri, bunların bilişim sistemleri kullanılarak yapılması da
belirtilerek suç olarak düzenlenmiştir. Kanunun 272. maddesinde verilere ve
yazılımlara hukuka aykırı etkide bulunma, 273. maddesinde bu verilere ve
yazılımlara zarar verecek yazılımların üretilmesi
ve yayınlanması cezalandırılmış
ve 274. maddesinde ise bilişim sistemine ilişkin kuralların ihlali suç olarak
düzenlenmiştir[99].
Singapur
Singapur hükümeti,
bilişim üzerinden işlenen suçlarla mücadele için “Computer Misuse Act” ile
elektronik ticareti düzenlemek ve işlemleri hukuki zemine oturtmak için
“Electronic Transaction Act” yasalarını çıkarmıştır[100]. “Computer
Misuse Act” de bilişim suçları şu şekilde sınıflandırılmıştır:
Yetkisiz olarak bir bilgisayara veya sisteme
girmek
Suça
yardımcı olmak maksadıyla veya bu amaçla sisteme girmek
Bilgisayarda saklı bilgileri yetkisiz değiştirmek,
silmek
Bilgisayar kullanımını önlemek ve işlemez hale
getirmek
Yetkisiz bir bilgisayar hizmetinden yararlanmak
Şifreleri çalmak veya bunları açıklamak
Japonya
Japonya‘da Ceza
Kanunu 22.06.1987 tarihinde değiştirilerek, bilişim suçlarına ilişkin hükümler
kanuna eklenmiştir. Ayrıca 13.02.2000 tarihinde de “İnternete Haksız Girmenin
Yasaklanması Hakkındaki Kanun” yürürlüğe girmiştir. Japon Yasa Koyucu, aynı
Almanya’da olduğu gibi “korunan hukuksal değeri” dikkate alarak yasal
düzenlemeyi yapmıştır[101].
Yukarıda
bahsedildiği üzere, dünyanın birçok yerinde ülkeler, bilişim suçları hakkında
çalışmalar başlatmış, bunlarla ilgili gerekli kanuni düzenlemeler yapmış ve bu
suçlarla mücadele edecek özel birimler oluşturmuşlardır.
TÜRK HUKUKUNDA BİLİŞİM SUÇLARI
BİLİŞİM SUÇLARININ TÜRK HUKUKU’NA GİRİŞİ
Genel
Olarak
Ülkemizde
bilgisayarların gerek kurumsal gerek kişisel alanlarda kullanılması, bazı
hukuksal sorunları da beraberinde getirmiştir, bu sebeple kanun koyucu
ülkemizde bilişim suçları konusunda düzenleme yapmak durumunda kalmıştır. Türk
Kanun Koyucusu, bilişim suçlarına ilişkin olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’na
14.06.1991 tarih ve 3756 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 525. maddeden sonra
gelmek üzere “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altında 11. babı eklemiştir.
Bunun yanında Kanun
Koyucu, bilişim sektöründeki gelişmelere paralel olarak 07.06.1995 tarih ve
4110 sayılı Kanun ile 5846 sayılı FSEK’da değişiklik yapmış ve böylelikle fikri
mülkiyet kapsamında olan eser kavramının içeriğine bilişim programları ve
bunları oluşturan verileri dâhil etmiş, neticede de eser olarak kabul edilen
bilişim programları üzerindeki manevi ve mali hakların kasten ihlali halinde
failin cezalandırılmasını öngörmüştür[102].
Yine 15.01.2004
tarih ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile Türk hukuk düzeni açısından
elektronik imzanın geçerliliği kabul edilmiş ve bu yasa ile elektronik imzanın
oluşturulması ve geçerliliğine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Kanunun 16.
maddesi ile sahte elektronik imza yapılması ve kullanılması, 17. maddesi ile de
sahte elektronik sertifika yapılması ve kullanılması, suç tipi olarak
düzenlenmiştir.
Neticede 01.06.2005
tarihinde yürürlüğe giren 26.09.2004 tarihli 5237 sayılı TCK’da, bilişim suçlarına
“Bilişim alanında suçlar” başlıklı bölümde bir bütün halinde ve korunan hukuki
değer gözetilmeksizin yer verilmiş ve yeni suç tipleri düzenlenmiştir.
Son olarak Adalet
Bakanlığı tarafından, Avrupa Siber Suç Sözleşmesi ile yabancı ülke
mevzuatlarından da yararlanılarak, ülkemizde giderek yaygınlaşan internet
kullanımı sonucu ortaya çıkan suçların cezalandırılabilmesi ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nda bu konuda mevcut boşluğun doldurulması yönünde hükümler içeren
“Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkındaki Kanun
Tasarısı” adı altında yeni bir kanun tasarısı hazırlamış ve bu tasarı görüşe
gönderilmiştir
765
sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’da Öngörülen Suçlar
765 sayılı TCK’da
yer alan suç tipleri; verilerin ele geçirilmesi suçu (525a/1), başkasına zarar
vermek için verilerin kullanılması, nakledilmesi veya çoğaltılması suçu
(525a/2), verilere veya veri işleme zarar verilmesi suçu (525b/1), Bilgileri
otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemi kullanarak hukuka aykırı yarar sağlanması
suçu (525b/2) ve verilerde sahtekârlık yapılması suçlarıdır (525c) [103].
5237 sayılı TCK’da
ise bilişim suçları; esas olarak “Bilişim Alanında Suçlar” ve “özel hayata ve
hayatın gizli alanına karşı suçlar bölümünde düzenlenmekle beraber ayrıca 5237
sayılı TCK’nın çeşitli bölümlerinde de bilişim sistemleriyle işlenmesi olanaklı
olan suç tiplerine de yer verilmiştir.
Bilişim alanında
suçlar bölümünde; hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme ve sistemde
kalma suçu (m. 243), bilişim sisteminin işleyişinin engellenmesi, bozulması,
verilerin yok edilmesi veya değiştirilmesi suçu (m. 244/1-2), bilişim sistemi
aracılığıyla hukuka aykırı yarar sağlama suçu (m. 244/4), banka veya kredi
kartlarının kötüye kullanılması suçu (m. 245) yer almaktadır.
Özel hayata ve hayatın
gizli alanına karşı suçlar bölümünde ise bilişim suçu olarak
nitelendirilebilecek; kişisel verilerin kaydedilmesi suçu (m. 135), kişisel
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu (m. 136), verilerin
yok edilmemesi suçu (m. 138) yer almaktadır.
5237 sayılı TCK’nın
çeşitli bölümlerinde bilişim suçlarıyla işlenmesi olanaklı olan suç tipleri
ise; haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (m.132), haberleşmenin engellenmesi
suçu (m.124), hakaret suçu (m.125), bilişim sisteminin kullanılması yoluyla
işlenen hırsızlık suçu (m.142/2 b.”e”), bilişim sisteminin kullanılması yoluyla
işlenen dolandırıcılık suçu (m.158/1 b.”f”), müstehcenlik suçu (m.226), kumar
oynanması için yer ve imkân sağlama suçu (m.228), karşılıksız yararlanma suçu
(m. 163) yer almaktadır.
5237
Sayılı TCK İle 765 Sayılı TCK’da Düzenlenen Bilişim
Suçlarının
Karşılaştırılması
5237 sayılı TCK’nın
243. maddesinde yer alan “hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme ve
sistemde kalma suçu” ile ilgili düzenleme 765 sayılı TCK’da hiç yer almamakta
ve 5237 Sayılı TCK ile Türk Ceza Hukukuna girmiş bulunmaktadır.
Ayrıca 5237 sayılı
TCK’nın 135. maddesinde düzenlenen “kişisel verilerin kaydedilmesi suçu”, 136.
maddesinde düzenlenen “kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele
geçirme suçu”, 245. maddesinde düzenlenen “banka veya kredi kartlarının kötüye
kullanılması suçu”, 142. madde f.2 b.”e” de düzenlenen nitelikli hırsızlık
suçu” ve 158. madde f.1 b “f” de düzenlenen “nitelikli dolandırıcılık suçu”,
765 sayılı TCK’dan farklı olarak bağımsız suç tipleri olarak düzenlenmişlerdir.
765 sayılı TCK’da
yer alan 525a/2 maddesinde düzenlenen “bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş
bir sistemde yer alan bir program, veri veya diğer herhangi bir unsuru
başkasına zarar vermek üzere kullanma, nakletme veya çoğaltma suçu”na ise
eleştiriler göz önüne alınarak 5237 sayılı TCK’da yer verilmemiştir.
5237 sayılı TCK ile
getirilen önemli bir yenilik de, verilerin ele geçirilmesi şartı aranmaksızın
bilişim sistemine girme ve orada kalma suçunun düzenlenmesidir[104].
765 sayılı TCK ile
5237 sayılı TCK’nın bilişim suçları yönünden maddeler arası karşılaştırılması
da şöyledir;
765
s. TCK m. 525a/1 5237
Sayılı TCK m.135, m. 136
765
s. TCK m. 525b/1 5237
Sayılı TCK m.244/1-2
765
s. TCK m. 525b/2 5237 Sayılı TCK m.244/4,
245, 158 f.1 b “f”, m.142 f.2 b “e”
Ayrıca 5237 sayılı
TCK’da “bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutan sistem” ifadesi yerine
“bilişim sistemi” kavramı kullanılmış, böylelikle “bilgileri otomatik olarak
işleme tabi tutan sistem“ kavramı nedeniyle ortaya çıkan karışıklıklar önlenmek
istenmiştir[105]. Ayrıca
“diğer her hangi bir unsur” kavramı yerinde de “veri” kavramı kullanılmış ve
bunun bilişim suçlarının üzerinde işlendiği suçun konusu olduğu kabul
edilmiştir.
Bunların yanında
5237 sayılı TCK’nın ikinci kitap, üçüncü kısım, onuncu bölümünde yer alan
bilişim suçları, korudukları hukuksal değer gözetilmeksizin, bilişim ortak
paydası altında toplanarak ayrı bir fasılda tasnif edilmiştir. Ancak 5237
sayılı TCK’da düzenlenen ve bilişim sistemleri kullanılmak suretiyle işlenen
diğer bilişim suçlarına ise korudukları hukuksal değer gözetilerek yer
verilmiştir.
“Bilişim
Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları
Hakkındaki Kanun Tasarısı”nın
Genel Değerlendirmesi
Ülkemizde gelişen
bilişim teknolojileriyle birlikte, sanal ortamda işlenen suçların sayısı gün
geçtikçe artmıştır. Ancak ülkemizde kullanımı yaygınlaşan bilişim ağlarının
ortaya çıkartmış olduğu hukukî ve cezaî sorunların çözümüne yönelik, yürürlükte
olan bir yasal düzenleme henüz mevcut değildir. Bu yüzden internetteki hukuka
aykırı ihlallere, internet servis sağlayıcılarının sorumluluklarına ilişkin bir
yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi zorunludur.
Bu konudaki
eksikliğin giderilmesi için Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan
"Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkında Kanun
Tasarısı" ile sanal ortamla ilgili ilk ve en kapsamlı düzenleme yapılmış
ve ilgili çevrelerin görüşüne sunulmuştur.
Tasarıda genel
olarak; amaç ve kapsam belirtilmiş, tasarıda geçen bazı terimlerin tanımı
yapılarak, internet ortamında hizmet veren sağlayıcıların sorumlulukları
belirlenmiş, bilişim sistemlerine ilişkin suçlar ile bilişim sistemleriyle
bağlantılı suçlar düzenlenme altına alınmıştır. Çocuk pornografisi, tehdit
şantaj gibi suç teşkil eden içeriklerle ilgili düzenlemeler ve idarî
yaptırımlar öngörülerek, soruşturma ve kovuşturma usullerine de yer verilmiş ve
ayrıca bilişim suçları konusunda mevcut kanunlar yanında “ayrı bir kanun”
yapılması kabul etmiştir.
Tasarının genel
gerekçesinde[106],
sağlanan yeni hizmetler ve ortaya çıkan yeni suçlar karşısında ceza hukukunun
klasik düzenleme ve cihazlarının yetersiz kaldığı, bunun da ötesinde bilişim
teknolojilerinin çok hızlı değişmesi ve şekillenmesi ile sınır tanımaz
niteliğinin bu alanda yapılmaya çalışılan düzenlemeleri de yetersiz bıraktığına
işaret edilmiştir. Bu nedenlerle de bu konudaki yasal boşluğun ortadan
kaldırılmasının amaçlandığı ve bilişim hizmeti verenlerin yerine getirdikleri
fonksiyona göre ayrım yapılarak belirtilen amaçlarla orantılı ve mukayeseli,
hukuka paralel bir şekilde sorumluluk esaslarının belirlenmesinin hedeflendiği
belirtilmiştir.
Gerçekten de bilgi
teknolojisinin gelişmesiyle birlikte erişim sağlayıcı, içerik sağlayıcı, hizmet
sağlayıcı gibi yepyeni kavramlar ortaya çıkmıştır ve bu kişilerin
sorumluluğunun düzenlenmesi şarttır. Ancak internet ortamında yapılan
yayınlardaki suçun çoğalmasını sadece bu hizmeti verenlerde görmek gerçeğe
aykırı olacaktır. Tasarının genel gerekçesinde, bilişim suçları ile mücadelede
internet servis sağlayıcılarının sorumluluklarının belirlenmesi bir “ihtiyaç”
olarak saptanmıştır. Bu konuda henüz yasal bir düzenleme yapılmadığından bu
boşluğun doldurulması hedeflenmiştir. Ama
“ihtiyaç”, suçu tek
başına servis sağlayıcılara yıkmak anlamına gelmemelidir. Bu sebeple servis
sağlayıcılarının sorunlarını dinlenmeden ve yapılacak yasalar için onların
görüşü alınmadan tasarı kanunlaşmamalıdır[107].
Yine tasarının genel
gerekçesinde, bilgisayarların yaygın kullanımıyla birlikte artan bilişim
suçlarında, soruşturma makamlarının bu suçlarla ilgili soruşturmalarının şekli
ile kullanılan delil toplama yöntemlerinin ayrıca önem arz ettiği dile
getirilerek, bu yönde de düzenleme yapıldığı ifade edilmiştir. Tasarıda yer
alan suç tanımları ve suçun soruşturulması usulleri, özellikle ifade özgürlüğü
açısından değerlendirilmelidir.
Ayrıca tasarının
genel gerekçesinde, Avrupa Siber Suç Sözleşmesi ile yabancı ülke
mevzuatlarından da yararlanılarak, ülkemizde giderek yaygınlaşan internet
kullanımı sonucu ortaya çıkan suçların cezalandırılabilmesinin amaçlandığı,
dile getirilmiştir. Daha önce de ifade etmiş olduğumuz gibi, bu konuda
uluslararası işbirliği kaçınılmazdır. Zira bu suçlar, bilişim ağları sebebiyle
sınırları aşan bir nitelik arz etmektedir.
Adalet Bakanlığı, “Bilişim
Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkında Kanun Tasarısı”nı,
görüşlerini almak üzere diğer Bakanlıklar ve bakanlıklara bağlı kuruluşlar ile
yüksek mahkemeler, üniversiteler, barolar, adli tıp, noterlik, bankalar, adli
komisyon başkanlıklarının aralarında bulunduğu 100’den fazla kurum ve kuruluşa
göndermiştir. Bakanlık, söz konusu kurum ve kuruluşların görüşleri
doğrultusunda değişiklik yaparak tasarıya son şeklini vermelidir. Zira
kanunlardaki boşluk karşılıklı görüş alışverişi ile dolar. Aksi takdirde,
sadece yapmış olmak için “kanun” yapılmış olur[108].
5237
SAYILI TCK’DA DÜZENLENEN BİLİŞİM SUÇLARI
5237
Sayılı TCK’nın Genel Olarak Yapısı
5237 sayılı Ceza
Kanunu’nda 765 sayılı Ceza Kanunu’ndan farklı olarak modern ceza hukuku
ilkelerinin gözetildiği ve devletten çok kişilerin korunmasının öne çıkarıldığı
görülmektedir. Kanun, iki kitaptan oluşmuştur. İlk kitapta, ceza hukukunun
temel ilkelerine yer verilmiş ve bu kitap üç kısma ayrılmıştır. İkinci kitap
ise “İnsanlığa Karşı Suçlar”, “kişilere karşı suçlar”, “topluma karşı suçlar”
ve “millete ve devlete karşı suçlar ve son hükümler” olmak üzere dört kısma
ayrılmıştır.
“Bilişim
Alanında Suçlar” Bölümünde Düzenlenen Suç Tipleri
5237
sayılı TCK’nın 243. Maddesi: “Hukuka Aykırı Olarak Bilişim Sistemine Girme ve
Sistemde Kalma Suçu”
Genel
Olarak
Yasa koyucu 243.
madde ile “bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı
olarak girme ve orada kalmaya devam etme” eylemini suç tipi haline getirmiştir.
765 sayılı TCK’da düzenlenen 525a/1 maddesindeki[109] verilerin
ele geçirilmesi suçu konusundaki eleştiriler dikkate alınarak bu madde ile
veriler ele geçirilmeksizin verilere yetkisiz erişim eylemleri suç tipi haline
getirilmiştir[110]. 243.
maddedeki suç tipiyle, Avrupa Siber Suç Sözleşmesi’nin “Hukuka aykırı erişim”
başlıklı 2. maddesindeki düzenlemeye paralellik sağlanmaya çalışılmıştır.
Bu suç tipine,
mukayeseli hukukta birçok ülke hukukunda yer verilmektedir. Örnek olarak;
Fransa CK. m. 323-1, Alman CK. m. 202a, Danimarka CK. m.193 ve 263, Norveç CK.
m. 145/2, İtalyan CK. m. 616/2, 617 guarter, 617 guinguies, 618, Lüksembourg
CK. m. 309, İrlanda Criminal Damage Act’de m. 5/1, Hollanda CK. m. 98, 98a,
98b, 98c ve 273 verilebilir[111].
Korunan
Hukuksal Değer
Hukuki değerler
hukuk toplumundaki sosyal düzenin devamı için geçerliliği zorunlu olan ideal,
manevi değerlerdir. Bu değerler, sosyal düzen açısından korunması gereken soyut
değerlerdir. Hukuki değerlerin kaynağını davranış normları oluşturmaktadır.
Ayrıca suç teşkil eden her fiil, aynı zamanda bir hukuki değerin ihlali
niteliğini arz etmektedir. Bunların yanında hukuki değer, suçların tasnifinde
başvurulan yegâne ölçüttür[112].
Hukuka aykırı olarak
bilişim sistemlerine girme ve sistemde kalma suçunda korunan hukuksal değer,
özel hayatın gizliliği ve sırrın masumiyeti olarak belirtilebilir. Bir bilişim
sistemine hukuka aykırı bir şekilde girilmesi ve orada kalmaya devam edilmesi
bir kişinin veya bir kuruluşun çıkarlarına, menfaatlerine zarar vermekte bu da
o kişi veya kurumun verilerinin gizliliği, özel hayatın dokunulmazlığı gibi
hukuksal değerlerini ihlal edilebilmektedir. Tüm bunlarda o sistemin
güvenliğini etkilemektedir[113].
Suçun
Maddi Unsurları
Hareket
Suç, bir
haksızlıktır; başka bir deyişle hukuka aykırılık içeren bir fiildir. İnsan
davranışının belli bir irade ürünü olması ona fiil vasfını kazandırır. Ancak bu
irade kusurluluk ve dolayısı ile sorumluluk için aranan irade değildir. Ayrıca
insanın her davranışı fiil özelliğini taşımaz. Bunun yanında kusur yeteneğine
sahip olmayan kişinin davranışı da fiil niteliğinde sayılabilir. Fiil ancak
insan tarafından gerçekleştirilebilir[114].
madde
ile bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak
girmek ve orada kalmaya devam etmek fiili suç haline getirilmiştir[115]. Sisteme
girmenin ve orada kalmaya devam etmenin hangi yolla gerçekleşiyor olması, ya da
bu fiilin hangi amaçla yapılmış olmasının bir önemi yoktur. Madde gerekçesinde
de ifade edildiği gibi, bu fiilin doğal, haksız ve kasten gerçekleştirilmiş
olması yeterlidir[116].
Bilindiği üzere,
TBMM Genel Kurulunda, 243. maddenin birinci fıkrasında yer alan “veya” sözcüğü
“ve” şeklinde değiştirilmiştir. Ancak 243. madde ile ilgili olarak TBMM Genel
Kurulunda yapılan bu değişiklikten sonra konu ciddi şekilde tartışmalı hale
dönüşmüştür.
Bir görüşe göre,
TBMM Genel Kurulu tarafından madde metninde yapılan bu değişikliğin yeterince
düşünülmeden, maddenin kenar başlığı, gerekçesi ve ikinci fıkrası gözetilmeden
yapıldığı ileri sürülmektedir[117]. Zira
243. maddenin 1. fıkrasına göre, girme fiili suç değildir, girme ve orada
kalmaya devam etmek suç sayılmaktadır. Oysaki madde gerekçesine göre, bilişim
sistemine girme fiili suç olarak düzenlenmiştir ve girmek veya orada kalmaya
devam etmek fiili suç sayılmaktadır[118]. Bu sebeple
bu madde, tartışmalara neden olmaktadır.
Fail
5237 sayılı TCK’da
tanımlanan suçlar kural olarak, herkes tarafından işlenebilen suçlardır. Hukuka
aykırı olarak bilişim sistemlerine girme ve sistemde kalma suçu düzenlenirken
suçu işleyecek kişi açısından herhangi bir özellik belirtilmemiş ve “kimse”
sözcüğü kullanılmıştır. O halde bu suçu herkes işleyebilmektedir.
765 sayılı TCK
525a/1 maddesine göre ise, adı geçen verilerin ele geçirilmesi suçunun
işlenebilmesi için failin temel bilgisayar bilgisinin üzerinde bir bilgi
seviyesi bulunmalıdır. Bu suçu işleyenlerin büyük çoğunluğu ise zaten genel
olarak bilişim korsanı olarak tanımlanan failler olacaktır[119]. 5237
sayılı TCK’da düzenlenen bu suç tipi ile de faillerin hukuka aykırı eylemleri
cezasız kalmayacaktır.
Tüzel kişilerin fiil
ehliyeti mevcut değildir. Yönlendirici irade kabiliyetine sahip olan tek
yaratık insandır. Tüzel kişi fiil ehliyetine sahip olmadığına göre kusur
ehliyetine de sahip değildir. Tüzel kişilerin cezai sorumluluğu yoktur[120]. 5237
sayılı TCK’nın 20. maddesinde cezaların kişiselliği ilkesi benimsenmiştir. Buna
göre tüzel kişiler suçun faili olamazlar. Bu sebeple de tüzel kişiler
cezalandırılamazlar. Zira ancak gerçek kişiler fail olabilmekte ve yaptıkları
hukuka aykırı eylemler dolayısıyla cezalandırılabilmektedirler. İşlenen suç
dolayısıyla özel hukuk tüzel kişileri hakkında tedbir niteliğinde yaptırımlara
hükmedilecektir. Bu yönde 5237 sayılı TCK 246. maddesinde; bilişim alanında
suçlar bölümünde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat
sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Buna göre bir
bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girilmesi ve orada kalınmasından fayda
sağlayan tüzel kişiler 5237 sayılı TCK’nın 20. maddesi gereği suçun faili
olarak kabul edilmeyecek; ancak bu tüzel kişilere aynı Kanunun 60. maddesinde
gösterilen güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. Güvenlik tedbiri olarak özel
hukuk tüzel kişilerine bir kamu kurumu tarafından verilen faaliyet izni iptal
edilebilecek ve tüzel kişiler hakkında müsadere kararı verilebilecektir.
Özel hukuk tüzel
kişileri hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerine her suç bakımından değil,
kanunda özel olarak belirtilen hallerde hükmedilebilecektir. Kanunda özel
olarak uygulanacağı belirtilen hallerden bir tanesi de inceleme konumuz olan
bilişim suçlarının işlenmesi halleridir.
Bir kamu kurumunun
verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin
temsilcilerinin bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel
kişi yararına işlenen kasıtlı suçlarda mahkûmiyet halinde kanun maddesi hâkime
takdir yetkisi bırakmayarak, iznin iptaline karar verileceğini açık olarak
belirtmiştir[121].
maddenin
3. fıkrasında ise, tüzel kişi hakkında tedbirin uygulanması hâkimin takdirine
bırakılmıştır.
Suçun
Konusu
Suçun konusu suçun
üzerinde meydana geldiği, yasada belirtilen hareketin yönelik olduğu şeydir[122].
İnceleme konusu
suçun konusu, bilişim sisteminin bütünü veya bir kısmıdır[123]. Bilişim
sisteminden ne anlaşılması gerektiği de maddenin gerekçesinde belirtilmiştir.
Buna göre; bilişim sistemi, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları
otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. O halde
bilişim sistemlerine girme ve orada kalma suçunun konusunu genel olarak bilişim
sistemi oluşturmaktadır.
Mağdur
Mağdur haksızlığa
uğramış kişi anlamına gelmektedir. Suçun mağduru suçun konusunun ait olduğu
kişidir. Mağdur kavramı ile suçtan zarar gören kavramlarını birbirine
karıştırmamak gerekir. Kural olarak mağdur, aynı zamanda bir suçun işlenmesi
dolayısı ile zarar gören kişidir. Buna karşılık suçtan zarar gören kişi her
zaman suçun işlenmesi dolayısı ile mağdur edilen
kişi değildir.
Mağduru olmayan bir suç olmadığı gibi, bütün suçlarda mağdur ancak gerçek
kişilerdir23.
Bilişim sistemine
hukuka aykırı olarak girilmesinden ve orada kalınmasından dolayı zarara uğrayan
veya çıkarları tehlikeye giren kişidir. 5237 sayılı TCK m. 20’ye göre ancak
gerçek kişiler suçun mağduru olabilmektedirler. Tüzel kişiler suçun mağduru
olamazlar. Bilişim sistemlerine girme ve orada kalma suçunun mağduru bilişim
sisteminin güvenliğinin sahibi olan kişidir. Bu kişiler de herkes olabilir.
Netice
Netice, icra edilen
fiilin dış dünyada meydana getirdiği değişikliktir. Ancak suçun kanuni
tarifinde unsur olarak yer alan değişiklik ceza hukuku açısından önem
taşımaktadır24.
243. maddenin
birinci fıkrasında, TBMM Genel Kurulu’nda yapılan değişiklikten sonra, bilişim
sistemine girilmesi ve orada kalmaya devam edilmesi halinde suç oluşacaktır.
Sisteme girilerek herhangi bir bilginin öğrenilmesi, 765 sayılı TCK’daki gibi
verilerin ele geçirilmesi gerekmemektedir. Kanun Koyucu, suçun gerçekleşmesi
için ayrıca bir zararın oluşmasını gerek görmemiştir. Bunun yanında maddenin
gerekçesinde de belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nın 243. maddesinin üçüncü
fıkrasında, bu suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. Buna göre; birinci fıkrada
tanımlanan suçun işlenmesi nedeniyle sistemin içerdiği verilerin yok olması
veya değişmesi hâlinde failin, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile
cezalandırılması öngörülmüştür. Bu hükmün uygulanabilmesi için, failin verileri
yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmemesi gerekmektedir.
Bu suç tipinin
oluşumu için sadece fiilin icra edilmiş olması yeterli olmaktadır. Bu sebeple
bu suçta netice aranmamaktadır.
Bilişim sistemlerine
girme ve sistemde kalma eyleminde fail, bu fiilleri kendisi veya bir başkasının
yararına da gerçekleştirebilir, bunun suçun oluşumu açısından bir önemi yoktur.
Suçun
Manevi Unsurları
Suç teşkil eden
haksızlık, kasten işlenebileceği gibi, taksirle de işlenebilir. Suçun manevi
unsurlarını oluşturan kast ve taksir, birer kusurluluk şekilleri olmayıp, suç
teşkil eden haksızlığın birer işleniş tarzıdır[124].
Kast
Bir suçun kanuni
tarifinde belirtilen maddi unsurların bilinmesi halinde bu suç kasten
işlenmiştir. Bilişim sistemlerine girme ve sistemde kalma suçu, fail tarafından
bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmelidir. Failin gerçekleştirdiği eylemi ve
sonuçlarını bilmesi ve istemesi gereklidir[125].
Taksir
Taksir, haksızlığın
gerçekleştiriliş şeklidir, yani bir haksızlık şeklidir. Taksirle işlenmiş bir
fiilin cezalandırılabilir olabilmesi için suça ilişkin kanuni tarifte bunun
açıkça belirtilmiş olması gerekmektedir27.
Bilişim sistemlerine
girme ve sistemde kalma suçunun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Ancak 5237
sayılı TCK’nın 243. maddesinin üçüncü fıkrasında, fail tarafından fiillerin
gerçekleştirilmesi sırasında sistemin içerdiği verilerin taksirle yok edilmesi
veya değiştirilmesi hali düzenlenmiştir. Bu hükmün uygulanabilmesi için, failin
verileri yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmemesi gerekmektedir.
Hukuka
Aykırılık
Hukuka aykırılık,
suç teşkil eden fiilin bir vasfıdır, sıfatıdır. Hukuka aykırılık, hukuk
düzeniyle hareket arasındaki uyumsuzluğu ifade etmektedir. Kişi işlediği fiilin
hukuka aykırılık teşkil ettiğinin bilincinde olmalıdır28.
Hukuka aykırı olarak
bilişim sistemine girme ve sistemde kalma suçunda fail gerçekleştirdiği eylemin
hukuka aykırı olduğunu bilmelidir. Başka bir deyişle bilişim sistemine girme ve
sistemde kalma suçunun oluşabilmesi için bu fiilin hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bunun yanında 765
sayılı TCK’nın 525a/1 maddesinde olduğu gibi bu suç tipinde de mağdurun rızası
-ki rızanın suçun işlendiği anda verilmesi gerekir- veya kanunla verilen yetki
de, bu suçu hukuka uygun hale getirecektir.
Ancak fail, sisteme
girişinin ve orada kalmasının rızaya dayalı olarak gerçekleştirdiğini ispat
etmek zorundadır. Ayrıca tehdit edilerek veya hataya düşürülerek rızanın
alınması durumlarında gerçek rızanın varlığından söz edilmez. Rıza gösterenin
aynı zamanda sistem üzerinde hak sahibi olması, bu izni verme konusunda
yetkisinin bulunması gerekmektedir. Bu yetki mülkiyet hakkına dayandığı gibi,
zilyetlik hak ve yetkisine de dayanabilir[126].
Sonuç olarak hukuka
uygunluk hallerinde bilişim sistemine girilse ve orada kalınmaya devam edilse,
yani kanundaki tanımına uyan bir fiil bulunsa dahi suç gerçekleşmiş kabul
edilmeyecektir.
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
Suça teşebbüs için aranan
ilk koşul, gerçekleştirilen fiilin icra hareketi niteliğinde olmasıdır[127]. Bu
sebeple hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme ve sistemde kalma suçunda
failin icrai hareketlerine başlaması ancak elinde olmayan nedenler ile eylemini
tamamlayamaması durumunda suça teşebbüs gerçekleşmiş olacaktır. Başka bir
deyişle, hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme ve sistemde kalma suçunun
icrası devam ederken, yani suç tamamlanıncaya kadar suça teşebbüse ilişkin
hükümler uygulanabilir. Bu durumda faile suça teşebbüsün düzenlendiği 5237
sayılı TCK’nın 35. maddesindeki orana göre cezası indirilerek verilecektir.
İştirak
5237 sayılı TCK’nın
37, 38, 39 ve 40. maddelerinde suça iştirak düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK’da,
765 sayılı TCK’dan farklı olarak asli iştirak-feri iştirak ayrımı kaldırılmış
bunun yerine faillik, azmettirme ve yardım etme ayrımı getirilmiştir.
Hukuka aykırı olarak
bilişim sistemine girme ve sistemde kalma suçunda iştirak halinin gerçekleşmesi
durumunda 5237 sayılı TCK’nın 37, 38, 39 ve 40. maddelerinde düzenlenen suça
iştirake ilişkin genel hükümler uygulanacaktır. Suça iştirak türlerinin
hepsinin gerçekleşmesi bu suç tipi açısından mümkündür[128].
İçtima
Suçların içtimaı,
kural olarak şu şekilde ifade edilmektedir: Kaç tane fiil varsa o kadar suç,
kaç tane suç var ise o kadar ceza vardır[129]. Ancak
kanunlarda bu kuralın istisnaları olarak çeşitli hükümlere yer verilmektedir.
Bu kuralın istisnaları olarak, 5237 sayılı TCK’nın 42., 43., 44. maddeleri
düzenlenmiştir. Kanunun 42. maddesinde “bileşik suç” (mürekkep suç), 43.
maddesinde “zincirleme suç” (müteselsil suç) ve 44. maddesinde ise “fikri
içtima” düzenlenmiştir. Ancak 26.06.2005 tarihinde kabul edilen 5377 sayılı
“Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 6. maddesi ile zincirleme
suçu düzenleyen 43. maddede değişiklik yapılmıştır. Buna göre 43. maddenin 1.
fıkrasına "mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü
uygulanır." cümlesi eklenmiş, üçüncü fıkrasında geçen "cinsel
saldırı, çocukların cinsel istismarı" ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
Failin bilişim
sistemine girme ve orada kalma suçunu birden fazla işlemesi durumunda, Kanunun
43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç meydana gelecektir. Ancak fail bu
suçu, aynı suçu işleme kararı kapsamında işlemelidir. Bu durumda faile bu
suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil, bir ceza verilmekte fakat cezanın
oranı arttırılmaktadır.
Ancak fail aynı suçu
işleme kararı kapsamında olsa da bilişim sistemine girme ve orada kalma suçunu
farklı kişilere karşı birden fazla işlemesi durumunda zincirleme suç hükümleri
uygulanmaz. Bu halde, her bir suç bağımsız bir suç olma özelliğini taşır ve
olayda cezaların içtimaı hükümleri uygulanır.
Sonuç olarak bilişim
sistemlerine girme ve orada kalma suçunda zincirleme suç hükümleri
uygulanabilmesi için, birden çok fiil bulunması, bu fiillerin her birinin aynı
suçu oluşturması ve işlenen suçların mağdurunun aynı kişi olması gerekmektedir.
Ancak bu suç, bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmelidir.
Bunun yanında
failin, birden fazla hareketi ile kanunun birden fazla maddesini ihlal etmesi
halinde ise her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılması gerekmektedir.
İnternet üzerinden
yetkisiz erişim ile bankanın çevrimiçi sistemine girilerek müşteri hesabından
para transferi yapılması, 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesine girmekte ve
burada 243/1 maddesinin uygulama alanı bulunmamaktadır. Fiil, her ne kadar
243/1 maddesi uygulama alanına girmekte ise de 42. madde “bileşik suç”
hükümleri gereğince, olayda 142/2-e maddesi uygulanacaktır. Çünkü 243/1
maddesinde düzenlenen bilişim sistemine girme ve orada kalmaya devam etme,
bankadan para hırsızlığında unsur niteliğindedir. Bankanın çevrimiçi sistemine
internet (bilişim sistemleri) vasıtasıyla girilmekte ve para transferi için bir
müddet orada kalınmaktadır. Sonuçta olayda 142/2-e maddesi uygulanmalıdır[130].
Suça
Etki Eden Sebepler
5237 sayılı TCK’nın
243. maddesinin 2. fıkrasında, hukuka aykırı olarak bilişim sistemlerine girme
ve sistemde kalma eyleminin, bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler
hakkında işlenmesi halinde, bu suç açısından failin daha az ceza ile
cezalandırılması öngörülmüştür.
5237 sayılı TCK’nın
243. maddesinin 2. fıkrasındaki “yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiiller”
ibaresinin, maddenin birinci fıkrasında “girme ve orada kalmaya devam etme”
şeklindeki tek bir fiil bulunması karşısında, yerinde bir niteleme olmadığı,
buna rağmen “fillerden” söz edilmesinin, maddede tereddütlere neden olabilecek
bir çelişki olduğu üstelik maddenin 3. fıkrasında yerinde olarak “bu fiil nedeniyle”
ibaresinin kullanıldığı, bu çelişkinin de 243. maddenin 1. fıkrasında TBMM
Genel Kururlundaki görüşmeler sırasında yapılan, “girme veya orada kalmaya
devam eden” ibaresindeki “veya” sözcüğünün “ve” şeklinde değiştirilmesinden
kaynaklandığı düşünülmektedir[131].
Bedeli karşılığında
yararlanılabilen sistemler kavramı, bilişim suçları bakımından Türk Ceza
Kanununa ilk defa girmiştir. Bedeli karşılığında yararlanılabilen sistemlerden
kasıt, internet üzerinden hizmet veren web siteleri, internet cafe gibi yerlerde
ücret karşılığı bilişim sisteminin kiralanması, bir kuruluş tarafından belli
bir sistemin bedel karşılığı sunulması ve belli bir zaman ya da dönem
sınırlamasıyla internet bağlantı servisinin sağlanmasıdır[132]. Web
sitelerine örnek olarak, internet ortamındaki ücret karşılığında abonelerinin
kullanımına açık elektronik arşiv merkezleri, elektronik gazeteler, elektronik
kütüphaneler ya da tümüyle şifreli kullanıma açık benzer nitelikteki web
siteleri gösterilebilir. Bu sistemlere herkesin girmesi mümkün olmayıp, belli
süreler için öngörülen bedel ödendiği takdirde, genellikle müşteriye verilen
şifre ile bu sistemlere girilebilmektedir[133].
Bunların yanından
5237 sayılı TCK’nın 243. maddesinin 3. fıkrasında, hukuka aykırı olarak bilişim
sistemine girme ve orada kalmaya devam etme suçunun neticesi sebebiyle
ağırlaşmış hali düzenlenmiştir. Buna göre, maddenin 1. fıkrasında yer alan
suçun işlenmesi sebebiyle sistemin içerdiği verilerin zarara uğraması durumunda
failin daha ağır ceza ile cezalandırılması öngörülmektedir. Ancak 243. maddenin
3. fıkrasının uygulanabilmesi için, failin verileri yok etmek veya değiştirmek
kastıyla hareket etmemiş olması gerekmektedir[134]. Eğer fail,
verileri yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmişse, 243. maddenin 3.
fıkrası değil, 244. maddenin 2. fıkrası uygulanacaktır[135].
Yaptırım
5237 sayılı TCK’nın
243. maddesinin 1. fıkrasında, bir yıla kadar hapis veya adli para cezası
öngörülmüştür. 5237 sayılı TCK’nın 49. maddesinin 1. fıkrasına göre, süreli
hapis cezası, kanunda belirtilmeyen hallerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla
olamaz. Bu nedenle 243. maddenin 1. fıkrasındaki hapis cezasının alt sınırı bir
aydan başlamaktadır. Maddenin 2. fıkrasında, yarı oranına kadar indirim
yapılabilecektir. Maddenin 3. fıkrasında ise, altı aydan
iki yıla kadar hapis
cezası öngörülmüştür. Ayrıca 5237 sayılı TCK’nın 52. maddesinde adli para
cezasının miktarı ve hesaplama yöntemi gösterilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın
246. maddesinde düzenlendiği üzere, bu suçun işlenmesi sureti ile yararına
haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirleri
uygulanacaktır.
5237
sayılı TCK’nın 243. maddesi ile 765 sayılı TCK’nın 525a Maddesinin
Karşılaştırılması
765 sayılı TCK’nın
525a maddesinde, bilişim sisteminden program, veri veya diğer herhangi bir
unsuru hukuka aykırı olarak ele geçirme suçu, 5237 sayılı TCK’nın 243.
maddesinde ise, bilişim sistemine hukuka aykırı girme ve orada kalmaya devam
etme suçu düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere 243.
maddede, 525a maddesinde yer alan “ele geçirme” suçu yer almamaktadır. 5237
sayılı TCK’nın 244. maddesinde de “ele geçirme” suçu yer almamaktadır. Bu konu
ile ilgili bir takım tartışmalar yaşanmış ve hatta Adalet Bakanlığı tarafından
hazırlanan "Bilişim Ağı Hizmetlerinin Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkında
Kanun Tasarısı"nda da, 5237 sayılı TCK’da yer verilmediğinden bahisle “ele
geçirme” suçuna yer verildiği gözlenmiştir. Tasarının “Bilişim sistemine girme
ve veri elde etme” başlıklı 17 maddesinde bu suça yer verildiği görülmüştür.
Ancak tasarıda belirtildiği üzere, “girme ve elde etme suçu”ndan dolayı failin
cezalandırılabilmesi için failin, bilişim ağlarını kullanarak bu fiili
gerçekleştirmesi gerekecektir.
İlk bakışta 5237
sayılı TCK’da “ele geçirme” suçu açısından bir düzenleme olmadığı düşünülse de,
5237 sayılı TCK’nın “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme”
kenar başlıklı 136., “Nitelikli hırsızlık” kenar başlıklı 142/2-e ile
“Nitelikli dolandırıcılık” kenar başlıklı 158/1-f maddelerinde ele geçirme
fiili ile ilgili hükümler bulunmaktadır. Bu suçlar, ilgili oldukları bölümde
açıklanmaya çalışılmıştır.
5237 sayılı TCK’nın 244/1-2. Maddesi: “Bilişim
Sisteminin İşleyişinin Engellenmesi, Bozulması, Verilerin Yok Edilmesi veya
Değiştirilmesi Suçu”
Genel
Olarak
765 sayılı TCK’nın
525b/1 maddesinde[136]
düzenlenen “verilere veya veri işleme zarar vermek suçunun” yerine geçmek üzere
düzenlenen 5237 sayılı TCK’nın 224. maddesinin 1. fıkrası “bilişim sisteminin
işleyişinin engellenmesi ve sistemin bozulması” eylemlerini, 2. fıkrası ise
“bilişim sistemindeki verilerin bozulması, yok edilmesi, değiştirilmesi,
erişilmez kılınması, sisteme verilerin yerleştirilmesi ve verilerin başka bir
yere gönderilmesi” eylemlerini suç tipi haline getirmiştir. Bu düzenleme ile
bilişim sisteminin her nasıl olursa olsun çalışmasının engellenmesi veya
sistemin bozulması cezalandırılmak istenmektedir.
TBMM Adalet
Komisyonu tarafından kabul edilen tasarı metninde, 244. maddenin 1. ve 2.
fıkraları “(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen, bozan, sisteme
hukuka aykırı olarak veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere
gönderen, erişilmez kılan, değiştiren, yok eden kimseye bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası verilir” şeklindeydi. Ancak
TBMM Genel Kurulunda
bu fıkra 1 ve 2. fıkra olarak iki parçaya bölünmüş ve fıkralardaki ceza
miktarları arasında bir derecelendirme yapılmıştır[137]. Madde
metninde yapılan bu değişiklik karşısında, Hükümet Tasarısından mülhem birinci
fıkraya ilişkin gerekçe, geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır[138].
Bu düzenlemeye göre,
bir bilişim sisteminin “Hardware” olarak ifade edilen maddi unsurlarına yönelik
zarar verici davranışlar, bu madde hükmüne göre değil; mala zarar verme suçuna
ilişkin hükümler (m.151) çerçevesinde cezalandırılabilecektir. Buna karşılık
“software” olarak ifade edilen sistemin işleyişini engelleyici veya bozucu
davranışlar, 244. maddenin 1. fıkrası hükmüne istinaden ceza yaptırımı altına
alınmış olacaktır[139].
Ayrıca 244. maddenin
1. fıkrasında yer alan suç tipine 5237 sayılı TCK’da yer vermekle, Avrupa Siber
Suç Sözleşmesinin 5. maddesinde öngörülen “sisteme etki” ve 244. maddenin 2.
fıkrasında yer alan suç tipine 5237 sayılı TCK’da yer vermekle de Avrupa Siber
Suç Sözleşmesinin 4. maddesinde öngörülen “verileri etkileme” düzenlemelerine
paralellik sağlanmaya çalışılmıştır.
Mukayeseli hukukta
da hemen hemen her ülke hukukunda bu suç düzenlenmiştir. Buna örnek olarak;
Fransa CK. m.323-2, Alman CK. M.303a, Avusturya CK m. 126/a1, Finlandiya CK.
35. Kısım m.1/2, Avustralya CK. m.76C, Danimarka CK. m. 279a, Norveç CK.
m.151b, İrlanda Criminal Damage Act’te m.2/1 ve 2/a verilebilir[140].
Korunan
Hukuksal Değer
244. maddenin 1. ve
2. fıkralarındaki suçlarla korunan hukuki değer konusunda görüş birliği
bulunmamaktadır.
Bir görüşe göre,
burada korunan hukuki değer, karma niteliktedir ve bilişim sistemi ve/veya
bilişim sisteminin içerdiği veriler üzerinde tasarruf yetkisi bulunan kişinin,
verilerle oluşturulan yazılım, ekonomik bilgiler, bilimsel çalışma, bilgi vb.
gibi değerlere her hangi bir engel, arıza ya da gecikme olmadan ulaşması ve
kullanmasındaki çıkarıdır[141].
Diğer bir görüşe
göre, genel olarak 244. maddede, bilişim sisteminin ve bu sistem içerisindeki
verilerin dokunulmazlığı korunan hukuki değerdir. 1. fıkrada, bilişim sistemi
sahibinin mülkiyet hakkı, zilyedinin ise bilişim sisteminin dokunulmazlığı,
iletişim kurma, teknolojik gelişim özgürlüğü de korunmaktadır. 2. fıkrada ise,
bazen mülkiyet hakkı, bazen de verilerin içeriğine göre fikri mülkiyet hakkı,
özel hayatın gizliliği, ticari sırlar korunmaktadır[142].
244. maddenin 1. ve
2. fıkralarında korunan hukuki değer, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere,
sistemlere yöneltilen ızrar fiillerini özel bir suç haline getirme düşüncesiyle
bağlantılıdır. Aslında burada hem bilişim sisteminin ve hem de bu sistem
içerisinde yer alan veriler veya diğer unsurların zarar görmemesi
amaçlanmaktadır[143].
Suçun
Maddi Unsurları
Hareket
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 1. fıkrasında “bilişim sisteminin işleyişinin engellenmesi veya
bozulması” fiilleri ayrı bir suç, 2. fıkrasında ise “bilişim sistemindeki
verilerin bozulması, yok edilmesi, değiştirilmesi, erişilmez kılınması, sisteme
verilerin yerleştirilmesi ve verilerin başka bir yere gönderilmesi” fiilleri de
ayrı bir suç tipi olarak öngörülmüştür.
Bilişim sisteminin
işleyişini engelleme veya bozma suçu açısından seçimlik hareketler söz
konusudur; bunlar, bilişim sisteminin işleyişini “engelleme” veya “bozma”dır.
Bilişim
Sisteminin İşleyişini Engellemek Eylemi
Bilişim sisteminin
işlemesini engelleme, sistemin geçici veya sürekli olarak çalışmasının herhangi
bir şekilde kesintiye uğratılmasıdır. Burada sistemin işleyişi bozulmamakta, fakat
işlemesi bir şekilde engellenmektedir.
Yasa koyucu bu ifade
ile kavramı çok geniş tutarak ve nasıl olduğunu aramaksızın sistemin işleyişini
bozmak dışında sistemin işlemesini engelleyen her türlü eylemi buraya dâhil
etmiştir[144]. Bilişim
sisteminin işlemesine sürekli veya geçici olarak engel olunması suçun oluşması
açısından önem taşımamaktadır. 5237 sayılı TCK'nın 244/1 maddesi gereğince her
iki durumda da bu suç işlenmiş olacaktır.
Bilişim sisteminin
işleyişinin engellenmesi halinde sistemin bozulması söz konusu olmayıp,
normalde yerine getirdiği fonksiyonlarını ifa etmesi engellenmektedir. Örneğin,
sistem eskisi kadar hızlı çalışmamakta, veri alışverişi yapamamakta, çeşitli
programları hiç veya gereği gibi çalıştıramamakta, kısacası normal şartlarda yerine
getirebildiği işlevlerini gereği gibi yerine getirememektedir. Ancak sistem
bozulmuş değildir. Fail bir kısım eylemlerle işleyişi engellemektedir[145].
Bilişim
Sisteminin İşleyişini Bozmak Eylemi
Bilişim sisteminin
bozulması halinde, sistemin tamamen çalışamaz hale gelmesi söz konusudur.
Çalışamaz hale getirilmesi; sistemin çökertilmesi, program akışının bozulması,
virüsler vasıtasıyla sistem yazılımlarının işlemez hale getirilmesi
şekillerinde gerçekleştirilebilir. Bozulmada tamamıyla devre dışı bırakılma söz
konusudur[146].
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen “Bilişim sistemindeki verileri bozma,
yok etme, değiştirme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme, verileri başka
yere gönderme” suçu açısından da seçimlik hareketler söz konusudur; bunlar,
bilişim sistemindeki verileri “bozma”, “yok etme”, “değiştirme”, “erişilmez
kılma”, “sisteme veri yerleştirme”, “verileri başka yere gönderme”dir. Ancak bu
seçimlik hareketlerle, bilişim sisteminin işleyişi engellenmiş veya sistemin
işleyişi bozulmuş ise, bu takdirde 2. fıkranın değil, 1. fıkranın uygulanması
gerekmektedir.
Verileri
Bozma Eylemi
Bilişim sistemine
girerek veya girmeden zararlı bir program vasıtasıyla verilerin bozulması
halinde, suç oluşacaktır. Bozmak denildiğinde, kendisinden beklenilen işi
yapamayacak duruma getirmek, zarar vermek, verilerin sıhhatli halini ortadan
kaldırmak aklımıza gelmektedir. Veri içeren dosya bozularak ya tamamıyla
faydalanılamayacak ya da kısmen hasarlı hale gelecektir.
Maddenin 1.
fıkrasında bilişim sisteminin işleyişini engellemek veya bozmak, 2. fıkrasında
ise sistemin içerdiği verileri bozmak fiilleri düzenlenmiş olup, her iki suç
farklı kastlarla gerçekleştirilmektedir. Bilişim sisteminin işleyişinin
engellenmesi için verilerin bozulması halinde failinin kastı bilişim sisteminin
işleyişini bozmaktır; maddenin ikinci fıkrasında yer alan verileri bozmak
fiilinde failin kastı bilişim sisteminin içerdiği bir kısım verileri
kullanılamaz hale getirmektir[147].
Verileri
Yok Etme Eylemi
Verilerin yok
edilmesinde, tamamıyla ortadan kaldırılması, varlığına son verilmesi söz
konusudur. Bu fiil bozmadan farklı olup, bozmada verilerin sonuç itibariyle
işlevsiz ve kullanılamaz hale getirilmesi söz konusudur, ancak bazı durumlarda
bunların tamiri mümkün olabilmektedir. Ancak yok edilmede ortada tamir
edilebilecek bir unsur da kalmamıştır[148].
Bir görüşe göre;
bilişim alanında silmek kavramı kullanıldığında aslında verilere ulaşmanın
engellenmesi ifade edilmektedir. Çünkü bilişim sistemindeki bir verinin
silinmesi o verinin sistemde tamamen yok olduğu anlamına gelmemektedir[149].
Oysaki kanımızca
bilgisayar ortamında bir verinin yok edilmesi mümkündür. Bir görüşün[150] aksine
verilerin yok edilmesi, sadece fiziki müdahalelerle mümkün olmamaktadır.
Verileri
Değiştirme Eylemi
Yasa koyucu bu ifade
ile verilerin orijinal halinden başka bir hale dönüştürülmesini, bir veri ya da
veri grubu yerine başka verilerin konulmasını kastetmektedir. Yargıtay 4. Ceza
Dairesi’nin 28.02.2000 T., 2000/1068 E. ve 2000/1771 K. sayılı ilamında;
“sanığın bilgisayar kayıtlarındaki sayaç çarpanlarını değiştirerek, eksik
fatura düzenlemesi ve 15 milyar TL eksik tahakkuk ve tahsilata neden olması
eyleminde 765 sayılı TCK’nın 525/b maddesindeki suçun oluştuğu” kabul
edilmiştir. O halde, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte aynı
nitelikteki bir olayda 244/son maddesindeki suçun oluştuğu kabul edilecektir[151].
Verileri
Erişilmez Kılmak Eylemi
Verileri erişilmez
kılınması halinde, bilişim sistemi içerisindeki verilere erişimi sağlayan
anahtar verilerin değiştirilmesi ile bu verilere ulaşım
imkânının ortadan
kaldırılması söz konusu olmaktadır. Veriler yok edilmemekte, tahrip edilmemekte
ancak sahibinin erişimi engellenmektedir.
Bilişim
Sistemine Veri Yerleştirmek Eylemi
Yasa koyucu bu ifade
ile sistemin maliki ya da ilgilisinden izin almaksızın, bilişim sistemine veya
veri taşıma aygıtına çeşitli verilerin kayıt edilmesi, yüklenilmesi ya da
eklenilmesi kastedilmektedir. Bilişim sistemine veri yerleştirmek eylemi
internet üzerinden veri yüklemek veya disket gibi veri taşıma aygıtını
kullanarak donanıma veri yüklemek şeklinde gerçekleştirilebilecektir.
Bilişim
Sisteminde Var Olan Verileri Başka Bir Yere
Göndermek Eylemi
Verilerin başka yere
gönderilmesi, verilerin transferi demektir. Verilerin transferi sonucunda başka
hiçbir sonuç oluşmasa da sadece bu eylem nedeniyle fail cezalandırılacaktır55.
Yasa koyucu, bu ifade ile bilişim sisteminde bulunan verilerin bilişim sistemi
dışında bulunan bir başka sisteme ya da veri taşıma aygıtına aktarılmasını
kastetmektedir. Bu eylem ile verilerin bir kopyası bir başka sisteme
aktarılmaktadır, çünkü verilerin yok edilmesi bu suç tipinden farklı bir eylem
olarak ceza kanununda düzenlenmiştir.
Bu eylem internet
aracılığı ile gerçekleştirilebileceği gibi veri taşıma aygıtının kullanılması
yolu ile de yapılabilecektir.
Fail
Kanunda bu suçun
faili açısından bir özellik belirtilmemiştir. Bu sebeple suçun faili herkes
olabilir. Ancak daha öncede belirtildiği gibi tüzel kişiler suçun faili
olamazlar. Zira tüzel kişiler fiil ehliyetine ve kusur ehliyetine sahip
değillerdir.
Suçun
Konusu
244. maddenin 1.
fıkrasında düzenlenen “bir bilişim sisteminin işleyişinin engellenmesi veya
bozulması” suçunun konusu bir bilişim sisteminin işleyişidir. 244. maddenin 2.
fıkrasında düzenlenen “bir bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme,
değiştirme, erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme, verileri başka yere
gönderme” suçunun konusu ise bir bilişim sistemindeki verilerdir.
Bu maddenin
düzenlenme amacı, bilişim sisteminin maddi yapısı olan donanım unsuruna yönelik
verilen zararları cezalandırmak değil, bilişim sisteminin yazılım unsuru olarak
ifade edilen verilerde ve bilişim sisteminin işleyişinde meydana getirilen
zararları cezalandırmaktır. Çünkü 5237 sayılı TCK’nın 151. maddesinde mala
zarar verme, suç tipi olarak düzenlenmiştir. Buna göre failin kastı yalnızca
mala zarar vermek ise, 5237 sayılı TCK’nın 151. maddesi, buna karşılık failin
kastı bir bilişim sisteminin oluşturduğu ve bilişim sisteminin işleyişine veya
içerdiği verilere zarar vermek ise 5237 sayılı TCK’nın 244. maddesi
uygulanmalıdır. Örneğin; bir mağazanın vitrininde bulunan bir bilgisayara zarar
verilmesi durumunda zarara uğrayan bu
bilgisayar 244.
maddedeki suçun konusunu oluşturmayıp, 151. maddede düzenlenen mala zarar verme
suçunun konusunu oluşturmaktadır[152].
Mağdur
Kanunda bu suç tipi
mağdur açısından bir özellik göstermemektedir. Herkes bu suçun mağduru
olabilir. Ancak suçtan zarar gören ile mağdur kavramlarını birbirleri ile
karıştırmamak gerekmektedir.
Netice
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinde “engelleyen, bozan, yerleştiren, gönderen, erişilmez kılan,
değiştiren, yok eden” şeklinde eylemlerin meydana gelmesi ile bir sonucun
ortaya çıkması aranmıştır. Failin yaptığı hareketler neticesinde bir zarar
meydana gelmektedir. Zaten bu eylemler neticesinde zararın meydana gelmemesi
hayatın olağan akışına aykırıdır.
Zarar suçlarında
haksızlık teşkil eden fiilin işlenmesi sonucunda suçun konusu üzerinde bir
zarar meydana gelmektedir. Suçun konusu üzerinde bir zarar meydana getirmeden
mağdurun mal varlığında bir azalma meydana getiren suçlarda zarar suçu
niteliğindedir[153].
Suçun
Manevi Unsurları
Kast
maddenin
1. ve 2. fıkralarındaki suçlarda, fail gerçekleştirdiği eylemi ve sonuçlarını
bilmeli ve istemelidir. Yani fail söz konusu eylemleri gerçekleştirirken bunun
sonucunda bir zararın meydana gelmesini de istemelidir.
Taksir
Kanunda bu suç
tipinin kasten işlenmesi arandığı için, taksir ile işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka
Aykırılık Unsuru
maddenin
1. ve 2. fıkralarında düzenlenen suçların hukuka uygunluk sebebini hak sahibi
kişinin rızası oluşturacaktır. Ancak kişiye verilen rızanın sınırları
aşılmamalı ve bu kişinin yaptığı eylemler hukuka aykırı bir hal almamalıdır.
Örnek olarak; bir kişiye bilişim sisteminin teslim edilmesi ve sistemin olağan
kontrolü için verilere müdahale etme yetkisinin verilmesi, o kişiye sistemin
içindeki bütün verileri yok etme ya da zarar verme yetkisini içermez. Zira
kişinin bu eylemleri gerçekleştirmesi ile suç oluşacaktır. Çünkü rızanın
sınırları aşılmış ve eylem hukuka aykırı hale gelmiş olacaktır. Bu suç
açısından kanunun verdiği yetkiye dayanan bir hukuka uygunluk sebebi mevcut
değildir.
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
5237 sayılı TCK’nın
244/1-2 maddesinde düzenlenen suçların teşebbüs aşamasında kalması mümkündür.
Kanunda bu suç tipi, seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlendiği için adı
geçen eylemlerden birinin tamamlanması ve zararın meydana gelmesi durumunda
diğer eylemler teşebbüs aşamasında kalsa dahi suç tamamlanmış sayılacak ve
faile tamamlanmış suçun cezası verilecektir. Örneğin; bilişim sistemine
internet aracılığı ile virüs gönderilmesi sistem sahibi tarafından önceden fark
edilerek bu virüsün etkisiz duruma getirilmesi halinde bu suç teşebbüs
aşamasında kalmış olacaktır.
İştirak
5237 sayılı TCK’nın
37., 38., 39. ve 40. maddelerinde suça iştirake ilişkin genel hükümler
düzenlenmiş olup, bu çerçevede ortaya çıkan durumlar bu suç tipi içinde
uygulanacaktır.
İçtima
Failin, bilişim
sisteminin işleyişinin engellenmesi, bozulması, verilerin yok edilmesi veya
değiştirilmesi suçunu birden fazla işlemesi durumunda, Kanunun 43. maddesinde
düzenlenen zincirleme suç meydana gelecektir. Ancak fail bu suçu, aynı suçu
işleme kararı kapsamında işlemelidir. Bu durumda faile bu suçların her birinden
dolayı ayrı ayrı değil, bir ceza verilmekte fakat cezanın oranı
arttırılmaktadır. Örneğin; aynı suçu işleme kararı kapsamında bilişim
sisteminin çalışmasının engellenmesi veya hukuka aykırı olarak veri
yerleştirilmesi halinde zincirleme suç meydana gelecektir.
halde bilişim
sisteminin işleyişinin engellenmesi, bozulması, verilerin bozulması, yok
edilmesi veya değiştirilmesi suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanabilmesi
için, birden çok fiil bulunması, bu fiillerin her birinin aynı suçu oluşturması
ve işlenen suçların mağdurunun aynı kişi olması gerekmektedir. Ancak bu suç,
bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmelidir.
Fail, bilişim
sistemine girip orada kalmaya devam ederken sistemdeki veriyi kasten
değiştirirse bu durumda hem 243/1 hem de 244/2 maddelerinde düzenlenen suç
işlenmiş olacaktır. Bilişim sistemindeki veriyi kasten değiştirme, eğer
sistemin işleyişini engellemiyor ve işleyişini bozmuyorsa, 244/2 maddesinin
uygulanması söz konusudur. Bir bilişim sistemine haksız olarak girip orada
kalmaya devam etmede ise 243/1 maddesi gündeme gelmektedir. Ancak bu durumda
her iki maddede uygulanmamalı, sadece 244/2 maddesi gereğince hüküm
kurulmalıdır. Çünkü bu durumda 42. maddede düzenlenen bileşik suç hükümlerine
göre cezalandırılma yoluna gidilmeli, suçların içtimaı hükümleri
uygulanmamalıdır.
Bunun yanında fail,
birden fazla hareketi ile kanunun birden fazla maddesini ihlal edebilir. Burada
failin birden fazla hareketi bulunmakta ve bunların her birisi kanunun başka
hükmünü ihlal etmektedir. Fail ilk gün merak saikıyla bir bilişim sistemine
girse ve orada kalmaya devam etse, ertesi gün bilişim sistemine tekrar girse ve
orada kalmaya devam ederek bu sistemde yer alan verileri yok etse, sonrasında
bilişim sistemine de zarar verse burada faili ilk günkü eylemi nedeniyle
hakkında bilişim sistemine girme suçundan kanunun 243. maddesi uyarınca, ikinci
gün ise bilişim sistemine girme ve orada kalmaya devam etme suçu, verilere
zarar verme suçu ile içtima ettiğinden bunlardan ağır olan verilere zarar verme
suçunu düzenleyen 244/2 maddesi uyarınca, nihayet verilere zarar vermekle
yetinmeyip ayrıca bilişim sistemine de zarar verme eylemi nedeniyle 244/1
maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılacaktır58.
Suça
Etki Eden Sebepler
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 3. fıkrasında, 1. ve 2. fıkrada sayılan eylemlerin bir banka
veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi
üzerinde işlenmesi halinde, verilecek cezanın arttırılması öngörülmüştür.
Burada amaç, bir finans veya kamu kuruluşunun sisteminin engellenmesi nedeni
ile ortaya çıkacak zararın, kişisel bir bilgisayarın engellenmesi nedeni ile
ortaya çıkacak zarardan çok daha ağır olacağı, bundan dolayı caydırıcılığın
daha fazla olması gerektiğidir. Bu anlamda bu iki zarar arasında ayrım
yapılması gerekli olmuştur[154].
Yaptırım
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen eylemler açısından bir yıldan beş yıla
kadar hapis cezası, 2. fıkrasında düzenlenen eylemler açısından ise altı aydan
üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen durumun gerçekleşmesi halinde,
yukarıda belirtilen cezalar yarı oranında arttırılacaktır.
5237 sayılı TCK’nın
246. maddesinde bu suçun işlenmesinden dolayı tüzel kişilerin hukuka aykırı
yarar sağlaması halinde bunlara 5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde gösterilen
kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
5237
sayılı TCK’nın 244/4 Maddesi: “Bilişim Sistemi Aracılığıyla Hukuka Aykırı Yarar
Sağlama Suçu”
Genel
Olarak
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 4. fıkrası, maddenin 1. ve 2. fıkrasına atıf yapılarak
düzenlenmiştir. Buna göre; “bir bilişim sisteminin işleyişinin engellenmesi,
bozulması, sistemin içerdiği verilerin bozulması, sisteme veri yerleştirilmesi,
var olan verilerin başka yere gönderilmesi, erişilmez kılınması, değiştirilmesi
ve yok edilmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız
bir çıkar sağlanmasının başka bir suç oluşturmaması halinde,... cezasına
hükmolunur”. Görüldüğü üzere; “başka bir suç oluşturmaması halinde” ifadesi
kullanılarak, adı geçen eylemlerin gerçekleştirilmesi suretiyle hukuka aykırı
yarar elde edilmesi ancak bunun bir başka suç tipinde düzenlenmiş olması
halinde 244. maddenin 4. fıkrasının uygulanmayacağı belirtilmiştir. Maddenin
gerekçesi de; “bu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedilebilmesi için, fiilin
daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturmaması gerekir. Bu bakımdan,
fiilin dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma veya zimmet suçunu
oluşturması halinde, bu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedilemeyecektir”
şeklindedir[155].
765 sayılı TCK’nın
525b/2 maddesinde[156] bu suç
tipi geniş bir şekilde düzenlenmiş ancak bu durum öğretide eleştirilere maruz
kalmış ve uygulamada sıkıntılara yol açmıştır. 5237 sayılı TCK’da bilişim
suçları düzenlenirken öğretiden gelen bu eleştiriler dikkate alınmış ve 765
sayılı TCK’daki suç tipi, olması gerektiği gibi dört parçaya bölünmüştür. Buna
göre
765 sayılı TCK’nın
525 b/2 maddesinin içerdiği bilişim sistemleri aracılığıyla hukuka aykırı yarar
sağlamak, banka ve kredi kartlarını kötüye kullanmak, bilişim sistemi
aracılığıyla dolandırıcılık ve bilişim sistemleri aracılığıyla hırsızlık
eylemleri farklı suç tipleri olarak düzenlenmiştir. İşte inceleme konusu olan
suç tipi ile de yalnızca “bilişim sistemi aracılığıyla hukuka aykırı yarar
sağlama” eylemleri düzenlenmiş ve bunların nasıl gerçekleştirileceği suç
tipinde açıkça belirtilmiştir[157].
Korunan
Hukuksal Değer
maddenin
4. fıkrasında, maddede tanımlanan suçların işlenmesi suretiyle kendisi ya da
başkası yararına haksız çıkar sağlama halinde başka bir suçu oluşturmaz ise bu
fıkra gereğince cezalandırılacağı belirtilmektedir. O halde sayılan suçlarla,
maddede tanımlanan suçlar aslında aynı hukuki değeri korumaktadır. Bilişim
suçunun farklı nitelik taşıması nedeniyle aslında dolandırıcılık, hırsızlık,
güveni kötüye kullanma veya zimmet suçlarının koruduğu hukuki yararlar, bu
suçunda koruduğu hukuki yararlardır[158]. O halde
suçun işleniş şekillerine göre, 244/4. maddenin koruduğu hukuki değer bunlardan
birisi olacaktır.
765 sayılı TCK’nın
525b/2 maddesinde birden fazla suç tipinin bilişim sistemleri ile işlenmesi
durumu düzenlendiğinden korunan hukuksal değer açısından haklı olarak çeşitli
görüşler ve tartışmalar ortaya çıkmıştır.
Suçun
Maddi Unsurları
Hareket
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen suç tipinin oluşabilmesi için, failin
bilişim sisteminin işleyişini engellemek, bozmak, verileri bozmak, bilişim
sistemine veri yerleştirmek, bilişim sisteminde var olan verileri başka yere
göndermek, verileri erişilmez kılmak, verileri değiştirmek ve verileri yok
etmek eylemlerinden birini ya da bir kaçını gerçekleştirmesi gerekmektedir. Söz
konusu eylemler 244. maddenin 1. ve 2. fıkrasında düzenlenen suç tipleri
açısından da aynı niteliğe haiz olduğundan, burada ayrıca bir açıklama
yapılmayacaktır.
Fail
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen bu suç tipinde fail için bir özellik
aranmamıştır. Bu sebeple bu suçun faili herkes olabilir. Ancak tüzel kişiler
suçun faili olamazlar.
Suçun
Konusu
Bir görüşe göre,
bilişim sistemi aracılığıyla hukuka aykırı yarar sağlama suçunun konusunu,
failin eylemini gerçekleştirirken elde etmeyi düşündüğü hukuka aykırı yarar
oluşturmaktadır[159].
Bunun yanında 244.
maddenin 1. ve 2. fıkrasında düzenlenen suç tiplerinin konusunun, maddenin 4.
fıkrasında düzenlenen suç tipinin konusu ile aynı olduğu sonucuna ulaşılabilir.
Buna göre, bu suçun konusu da bir bilişim sisteminin işleyişi veya bir bilişim
sistemindeki verilerdir.
Mağdur
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen bu suç tipinde mağdur açısından bir
özellik aranmamıştır. Bu sebeple bu suçun mağduru herkes olabilir. Ancak tüzel
kişiler suçun mağduru olamazlar.
765 sayılı TCK’nın
525b/2. maddesinde düzenlenen benzer suçta suçun mağduru açısından bazı farklı
görüşler ortaya atılmıştır. Buna göre bazı yazarlar bu suçun mağdurunun bilişim
sisteminin maliki ya da zilyedi olabileceğini belirtirlerken[160], bazı
yazarlar da bu suçun mağdurunun bilişim sisteminin maliki ve zilyedinin yanı
sıra bunların müşterisi de olabileceğini kısaca failin gerçekleştirdiği eylem
sonucu zarar gören herkesin bu suçun mağduru olacağını[161] ifade
etmektedirler [162].
Netice
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 1. ve 2. fıkralarından farklı olarak 4. fıkrasında failin amacı
zarar vermek değil haksız bir çıkar sağlamaktır. Bu suçta her ne kadar zararın
ortaya çıkması gerektiği belirtilmese de, bu suç neticesinde bilişim sisteminde
veya verilerde bir zarar oluşacaktır.
Suçun
Manevi Unsurları
Kast
Bu suçta fail,
gerçekleştirdiği eylem ve sonuçlarını bilmeli ve istemeli ayrıca bunun yanında
haksız çıkar sağlama kastıyla hareket etmelidir. Bu suçta amaç, suçun bir
unsuru olarak kabul edilmiştir. Amaç, kasttan önce gelen, kastı hazırlayan bir
düşüncedir[163].
Taksir
Kanunda bu suç tipinin
kasten işlenmesi arandığı için, taksir ile işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka
Aykırılık Unsuru
Bu suç tipinde
hukuka aykırılığı ortadan kaldıran, rızanın varlığıdır. Verilerin veya bilişim
sistemin maliki veya ilgilisi tarafından verilen rıza da her somut olayda ayrı
olarak tespit edilmeli ve değerlendirilmelidir.
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında teşebbüs konusu hakkında yapılan
açıklamalar bu suç tipi içinde geçerlidir, bu sebeple burada ayrıca bir
inceleme yapılmayacaktır.
İştirak
TCK’nın 37., 38.,
39. ve 40. maddelerinde suça iştirake ilişkin genel hükümler düzenlenmiş olup,
adı geçen düzenlemeler bu suç tipi içinde uygulanacaktır.
İçtima
Failin, bilişim
sistemi aracılığıyla hukuka aykırı yarar sağlama suçunu, aynı suçu işleme
kararı kapsamında, birden fazla işlemesi ve işlenen suçların mağdurunun aynı
kişi olması durumunda, Kanunun 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç meydana
gelecektir. Bu durumda faile bu suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil,
bir ceza verilmekte fakat cezanın oranı arttırılmaktadır. Aksi takdirde her bir
suç bağımsız bir suç olma özelliğini taşır ve olayda cezaların içtimaı
hükümleri uygulanır.
Fikri içtimaya örnek
şu şekilde verilebilir. Bir kamu bankasının bilişim sistemine giren ve orada
bulunan 5000 Dolarlık hesabını 50.000 Dolar olarak değiştiren kişi, bu eylemi
ile hem 243. maddede tanımlanan bir bilişim sistemine girme ve orada kalmaya
devam etme suçunu işlemiş, hem de 244/son maddesinde tanımlanan bir bilişim
sistemindeki verileri değiştirerek kendine haksız yarar sağlama suçunu
işlemiştir. Fail, 44. madde hükmü gereğince bunlardan en ağır olan 244/son
maddesi uyarınca cezalandırılacak, faile diğer suçtan ayrıca bir ceza
verilmeyecektir[164].
Başka bir örnekte
fail, kendisine haksız çıkar sağlamak amacıyla mağdurun bilişim sistemine
haksız olarak veri yerleştirmek ve buna bağlı olarak mağduru dolandırmaktadır.
Eğer bu fiille haksız yerleştirilen veri, mağdurun bilişim sisteminin
işleyişini engellememiş veya bozmamışsa 244. maddenin 2. fıkrasına; eğer bu
veri mağdurun bilişim sisteminin işleyişini engellemiş veya bozmuşsa 244.
maddenin 1. fıkrasına uymaktadır.
Olayımızda 2.
fıkraya uyduğunu kabul edelim. Failin saiki haksız çıkar sağlamak olduğuna göre
244. maddenin 4. fıkrası da gündeme gelmektedir. Ancak 4. fıkranın
uygulanabilmesi için fiilin 244. madde dışında başka bir suç oluşturmaması
gerekmektedir. Olayda failin fiili, aynı zamanda 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f
maddesindeki bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması sureti ile
dolandırıcılığa da girdiği için 244/4 maddesi uygulanamayacaktır.
Yaptırım
5237 sayılı TCK’nın
244. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen eylemler açısından iki yıldan altı
yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, bu suçu işleyen failler açısından hem adli para cezası hem de
hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür. Zira fail, işlediği suç neticesinde
haksız bir çıkar sağlamaktadır. Bu sebeple madde metnine göre hapis cezası ile
birlikte adli para cezasına da hükmedilecektir.
5237 sayılı TCK’nın
246. maddesinde bu suçun işlenmesinden dolayı tüzel kişilerin hukuka aykırı
yarar sağlaması halinde bunlara 5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde gösterilen
kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
5237
sayılı TCK’nın 245 Maddesi: “Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması
Suçu”
Genel
Olarak
29.06.2005 tarihli,
5377 sayılı “Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 27.
maddesi ile “banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması”nı düzenleyen
5237 sayılı TCK’nın 245. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Bu durumda 5237
sayılı TCK’nın 245. maddesi ile başkalarına ait banka hesaplarıyla
ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretme, satma, devretme, satın
alma veya kabul etme gibi eylemlerle, banka ve kredi kartlarının haksız, hukuka
aykırı olarak kullanılması yoluyla bankaların ve kart sahiplerinin zarara
sokulması ve bu suretle hukuka aykırı yarar sağlanması önlemek istenmiştir[165].
Maddenin gerekçesinde de “madde, banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı
olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi kartları sahiplerinin
zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri
cezalandırmak amacıyla kaleme alınmıştır” denilmiştir[166].
765 sayılı TCK
525b/2 maddesinde düzenlenen “bilişim sistemi aracılığıyla hukuka aykırı yarar
elde edilmesi suçunun”, banka kartlarının veya kredi kartlarının
kullanılmasıyla hukuka aykırı yarar elde edilmesi eylemlerini kapsayıp
kapsamadığı yönündeki tartışmalara, TCK’nın 245. maddesi ile son verilmek
istenmiş ve kredi veya banka kartıyla gerçekleştirilen her türlü hukuka aykırı
yarar sağlama eylemlerinin bu suç tipini oluşturacağı maddenin gerekçesinde de
belirtilmiştir[167]. Ayrıca
yapılan son değişiklikle, başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek
sahte banka veya kredi kartı üretme, satma, devretme, satın alma veya kabul
etme gibi eylemlerde bu suç tipine dâhil edilmiştir.
Korunan
Hukuksal Değer
245. maddede korunan
hukuki değer, madde gerekçesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buna göre,
banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle
bankaların veya kredi sahiplerinin zarara sokulması, bu yolla çıkar
sağlanmasının önlenmesi ve faillerin cezalandırılması amaçlanmıştır. Banka veya
kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda korunmak istenen hukuksal değer
aslında “hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik
suçları” ile korunan hukuksal değerlerin tümüdür. Hırsızlık suçu ile kişinin
mal varlığı, dolandırıcılık suçu ile hem kişinin karar verme hürriyeti hem de
malvarlığı dokunulmazlığı, güveni kötüye kullanma suçu ile kişilerin birbirine
karşı duyduğu kişisel güven ve sahtecilik suçu ile de hukuk alanında
inandırıcılığı olan belgelere olan güven korunmak istenmektedir[168].
245. maddenin 5237
sayılı TCK’daki yerine ilişkin bir takım tartışmalar mevcuttur. 1990’lı
yıllardan beri Ülkemizde bu tür suçların işlenmesinde, 765 sayılı TCK’nın
525b/2 maddesinin sürekli tartışma konusu olduğu ve maddenin buna son verme
amacıyla düzenlendiği açıktır. Bir görüşe göre, 245. maddedeki suçlar, bilişim
sistemleri aracılığıyla çalışan banka ve kredi kartlarıyla ilgilidir. Burada
işlenen suçlar, bilişim suçları içerisindedir. Bilişim alanındaki suçlara da
5237 sayılı TCK’da bir bütün halinde yer verilmiştir. Bu sebeple 5237 sayılı
TCK’daki yeri de oldukça isabetlidir. Bu suçlarda korunan hukuki değerin başta
kişinin mal varlığı olması, madde yerinin değiştirilmesine gerekçe olamaz[169].
2.2.4.3. Suçun Maddi
Unsurları
Hareket
Yasa koyucu bu suç
tipini seçimlik hareketli olarak düzenlemiştir. 5237 sayılı TCK’nın 245.
maddesinin 1., 2. ve 3. fıkralarında düzenlenen eylemlerden hangisi
gerçekleştirilse gerçekleştirilsin banka veya kredi kartını kötüye kullanma
suçu gerçekleşmiş sayılacak ve faile suçun karşılığı olan ceza verilecektir.
Suçun maddi
unsurlarını daha iyi anlayabilmek açısından banka kartının ve kredi kartının
tanımlarını vermek yerinde olacaktır. Banka kartı, kart kullanıcısına bir kredi
olanağı sağlamaz ve kartın kullanıcısı kişinin bankanın bilişim sisteminin bir
parçası olan para çekme makinesine (bankamatik-ATM[170]) sokarak
bankada bulunan hesabına ulaşması ve hesap bakiyesindeki tutardan nakit para
çekilmesini sağlamasıdır[171]. Kredi
kartı ise mülkiyeti bir banka ya da finans kurumuna ait olan, bankanın
müşterilerine belirli bir kredi limiti dâhilinde yurt içi ve yurt dışı üye
işyerlerinden mal ve hizmet satın alması ile otomatik para çekme makinelerinden
nakit para çekme işlemlerinde kullanılması için verdiği kart türüdür[172].
Başkasına
Ait Banka veya Kredi Kartıyla Hukuka Aykırı
Yarar Sağlama
Başkasına ait banka
veya kredi kartını, “her ne surette olursa olsun ele geçiren veya elinde
bulunduran kimse” ibaresi üzerinde durmakta yarar vardır. Zira ele geçirme,
ağırlıklı olarak, habersizce veya yetkisi olmadan veya kart sahibinin haberi
olmadan veya bularak veya benzer başka bir şekilde kartın elde edilmesini ifade
eder. Elinde bulundurma ise, ele geçirmeden sonraki bir süreci anlatmakta ve
yetkili veya yetkisiz olarak kartı elinde bulundurmayı ifade etmektedir.
Örneğin bankada müşterilere gelen kartları teslim eden görevli veya posta veya
kargo yoluyla bunu müşteriye teslim için görevli olan kişi kartı elinde
bulunduruyorsa, buradaki kartı elinde bulundurmak fiili tek başına suç değildir.
Yine kart sahibinin rızasıyla kartı alan kişi, bunu elinde bulundurmaktadır. O
halde 245. maddenin uygulanabilmesi için, kartı elinde bulunduranın, kart
sahibinin rızasına aykırı olarak suç tipine uygun fiili işlemesi gerekmektedir.
Çünkü “her ne suretle olursa olsun” ifadesi yasaya uygun veya aykırı tüm
durumları anlatmaktadır[173].
Örneğin Yargıtay 6.
Ceza Dairesinin 24.03.1999 T., 1999/2638 E. ile 1999/1628 K. sayılı ilamında,
kartların henüz sahiplerine teslim edilmeden çalınıp kullanılması fiilinin
525/b-2 maddesine uyduğu belirtilmiştir. O halde bu fiiller, 5237 sayılı
TCK’nın 245/1’deki “her ne surette olursa olsun kartı ele geçirerek kendisine
verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanma” hareketine
uymaktadır.
Banka veya kredi
kartları ile gerçekleştirilen her türlü eylem, 5237 sayılı TCK’nın 245.
maddesinde düzenlenen suç tipi içerisinde düzenlenmek istenmiştir. Bunlara
örnek olarak; başkasına ait kartların otomatik para çekme makinelerinde
kullanılması, alışveriş amacıyla ticari işletmelerde kullanılması, veri iletim
ağlarında kullanılması, banka tarafından düzenlenen kartın henüz kullanıcısına
teslim edilmeden önce çalınıp otomatik para çekme makinesinde kullanılması
verilebilir.
Yine başkasına ait
banka veya kredi kartının alışverişte kullanılması, banka veya kredi kartlarına
ait şifrelerin kullanılması sonucu internet üzerinden girilen banka hesabından
ya da kartlar kullanılarak yapılan alışverişler neticesinde hukuka aykırı yarar
elde edilmesi eylemleri de 5237 sayılı TCK’nın 245. maddesinde yer alan suçu
oluşturmaktadır.
Ancak kartın
sahibinin, kredi veya banka kartını kaybettiğini ilgili kuruma bildirmesinden
sonraki kısa zaman diliminde söz konusu kartı kendisinin kullanması veya
anlaşmalı olduğu bir başka kişiye kullandırması eylemi ise TCK’nın 245.
maddesindeki suçu değil, TCK’nın 158. maddesinde düzenlenen nitelikli
dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır. Çünkü burada kart sahibinin veya kartın
kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kullanılması veya
kullandırılması eylemi yapılmamakta, gerçeğe aykırı beyanda bulunularak hile ve
desise gerçekleştirilmektedir.
Ayrıca suçun
gerçekleşmesi açısından, sağlanan hukuka aykırı yararı failin ya da bir başka
kişinin elde etmesinin bir önemi yoktur. Fail gerek kendine gerekse üçüncü bir
şahsa yarar sağlasın, belirtilen eylemleri gerçekleştirdiğinde suçun faili
olacaktır.
Ayrıca kanunun “bunu
kullanarak veya kullandırarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa” ifadesi
ile kartı bizzat haksız yere kullananın veya böyle bir kartı başkasına
kullandırtanın fiili anlatılmak istenmiştir. Nitekim hukuka aykırı yarar
sağlamak için banka veya kredi kartının kullanılması eyleminin failin kendisi
veya failin anlaşmış olduğu bir başka kişi tarafından kullanılması halinde suç
oluşacaktır.
765 sayılı TCK’nın
525b/2 maddesine göre eylemler kartların ele geçirilişi ve kullanıldığı yerlere
göre çeşitli ayrımlar yapılmıştır. Ancak 5237 sayılı TCK’nın 245. maddesinde
suçu oluşturan maddi unsur açık bir şekilde belirtildiği için artık bu suç tipi
açısından söz konusu ayrımlar bulunmamaktadır. Böylelikle 765 sayılı TCK’nın
525b/2 maddesi açısından getirilen “suçun maddi unsurunun çok geniş olduğu”
eleştirisi dikkate alınmış ve bu olumsuzluk giderilmeye çalışılmıştır[174].
Başkalarına
ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek
sahte banka veya
kredi kartı üretme, satma, devretme, satın alma veya kabul etme
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen başkalarına ait banka hesaplarıyla
ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretme, satma, devretme, satın
alma veya kabul etme suçu maddede sayılan eylemlerden herhangi birinin
gerçekleştirilmesiyle oluşacaktır.
Başkalarına ait
banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretme
eylemine örnek olarak günümüzde de rastlanılması muhtemel olan, bir başkasına
ait olan kredi veya banka kartından bir adet daha yapılması verilebilir. Yasal
bir kredi kartının manyetik şeridindeki bilgiler genellikle, “skimmer” olarak
adlandırılan, ATM’lerin klavyelerine benzeyen ve elde taşınabilen küçük
cihazlarla çalınmaktadır. Failin aslına uygun kopya kredi kartı yapabilmek için
asıl kartın manyetik şeridindeki bilgilere ihtiyacı vardır. Bir skimmer cihazı,
aynı anda yüzlerce farklı kredi kartı bilgisini hafızasında tutabilmektedir.
Ele geçirilen bu bilgiler çoğunlukla başkalarına da satılmaktadır[175].
Başkalarına ait
banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartını satma
eyleminde de fail, kendisinin veya bir başkasının hukuka aykırı olarak ürettiği
banka veya kredi kartını satarak bundan ayrıca bir kazanç elde etmektedir. Bu
eylemin gerçekleştirilmesi ile suç meydana gelmiş olacaktır. Ancak bu kredi
kartı veya banka kartını satın alan veya kabul eden kişi de aynı suçu işlemiş
sayılacaktır. Madde metninde açık olarak satma, satın alma veya kabul etme
eylemleri suçun maddi unsuru olarak düzenlenmiştir.
Başkalarına ait
banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartını devretme
eylemi ile kastedilen, fail tarafından banka veya kredi kartının, bir başkasına
devredilmiş olmasıdır. Bu kartın devredilmesi eylemi suçun oluşumu için
yeterlidir. Banka veya kredi kartını devralan yani kabul eden kişi açısından da
suç meydana gelecektir.
Görüldüğü üzere
madde metninde “başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek” ifadesi
bulunmaktadır. Bu halde yapılan hukuka aykırı eylemler genel olarak bir
başkasına ait olan banka hesabına ilişkin olmalıdır. Bu eylemler neticesinde
hukuka aykırı bir yarar aranmamaktadır, suçun oluşumu açısından madde metninde
geçen eylemlerin fail tarafından meydana getirilmesi yeterlidir. O halde
başkalarına ait kredi veya banka hesaplarıyla ilişkilendirme unsuru bulunuyor
ise 5237 sayılı TCK’nın 245/2 maddesinin uygulanması gerekmektedir.
İlişkilendirilen bir hesap bulunmuyor sadece sahte oluşturulan kredi veya banka
kartı aracılığıyla menfaat temin etme söz konusu ise 245/3 maddesindeki suç
oluşacaktır.
Sahte
Oluşturulan veya Üzerinde Sahtecilik Yapılan Banka veya Kredi Kartıyla Hukuka
Aykırı Yarar Sağlama
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen banka veya kredi kartıyla hukuka
aykırı yarar sağlama suçunun sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan
kartlarla gerçekleştirilmesi durumu genellikle başkasına ait kartlarda olduğu
gibi otomatik para çekme makinelerinde, alışveriş amacıyla ticari işletmelerde
veya veri iletim ağlarında kullanılması ile mümkün olmaktadır.
Burada bahsedilen
kartlar ya tamamen sahte olarak üretilen kartlar ya da gerçek olarak
üretilmesine rağmen üzerinde değişiklik yapılarak sahteleştirilen kartlardır.
765 sayılı TCK’ya
göre nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında sayılan, manyetik şeridi
değiştirilmeden yalnızca kart üzerindeki bilgilerin kopyalanarak elde edilen
sahte kartlarla gerçek olmayan satış belgeleri düzenlenmesi ve ödemeyi yapacak
kurumdan da bir kişinin suç ortağı olarak sağlanmasıyla hukuka aykırı yarar
elde edilmesi durumu 5237 sayılı TCK’nın 245. maddesinin “sahte oluşturulan
veya üzerinde sahtecilik yapılan kart” ifadesiyle açık olarak bu tür eylemler
için 245. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Üzerinde sahtecilik
yapılmayıp, fail tarafından banka veya finans kurumuna verilen gerçek dışı
bilgilerle gerçek bir banka veya kredi kartının oluşumunu sağlamak ve bu gerçek
kartın kullanımı suretiyle hukuka aykırı yarar sağlama eylemi ise, 5237 sayılı
TCK’nın 245. maddesinde düzenlenen suç değil, 5237 sayılı TCK’nın 158.
maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.
Ayrıca suçun
gerçekleşmesi açısından, sağlanan hukuka aykırı yararı failin ya da bir başka
kişinin elde etmesinin bir önemi yoktur. Fail gerek kendine gerekse üçüncü bir
şahsa yarar sağlasın, belirtilen eylemleri gerçekleştirdiğinde suçun faili
olacaktır.
Fail
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinde düzenlenen bu suç tipinde fail için bir özellik aranmamıştır.
Bu sebeple bu suçun faili herkes olabilir. Özellikle failliğin düzenlendiği
5237 sayılı TCK’nın 37. maddesi karşısında bu suçun faili olmak için mutlaka
uzmanlık seviyesinde bir bilişim sistemi bilgisine sahip olmak gerekmemektedir.
Suçun
Konusu
Bu suçun konusunu,
failin ihlal ettiği hukuki değerler göz önüne alındığında, banka veya kart
sahiplerinin malvarlığı oluşturmaktadır.
Mağdur
Bu suç tipi mağdur
açısından bir özellik göstermemektedir. Herkes bu suçun mağduru olabilir. Ancak
yinede önemle belirtilmesi gerekir ki bu suçun mağduru malvarlığında azalma
olan gerçek kişilerdir. Fail tarafından belirtilen eylemlerin
gerçekleştirilmesiyle banka veya finans kurumlarının bilişim sistemlerinin ve
kartlarının güvenilirliği ve genel olarak ticari itibarları zarar görmektedir.
Bu sebeple de söz konusu bu kurumlar bu suçun mağduru değil bu “suçtan zarar
gören” konumunda olabilmektedirler.
Netice
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 1. ve 3. fıkralarında düzenlenen banka veya kredi kartlarının
kötüye kullanılması suçunun gerçekleşebilmesi için failin belirtilen eylemleri
yapması neticesinde bir yarar sağlaması gerekmektedir. Failin başka birisine de
bu şekilde yarar sağlaması yeterlidir. Ancak kanun maddesinde, gerçekleştirilen
eylem neticesinde hukuka aykırı bir yararın elde edilmesinin gerekliliği
belirtilmişken, eylem sonucunda zararın ortaya çıkması belirtilmemiştir. Ancak
bu suç tipinde failin belirtilen eylemleri gerçekleştirmesi sonucunda kendi mal
varlığında bir artış meydana gelmekle birlikte mağdurun da malvarlığında bir
azalma olacaktır. Yani bu suçta zararın oluşması kaçınılmazdır. Ancak yinede
suçun gerçekleşmiş olduğunun kabulü için bir zararın oluşmasına bakılmayacaktır[176].
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen suçun oluşması için madde metninde
sayılan eylemlerin gerçekleştirilmesi yeterlidir. Ayrıca bu eylemler
neticesinde bir zararın oluşması da aranmamaktadır.
Suçun
Manevi Unsurları
Kast
Failin bilerek ve
isteyerek hareket etmesi bu suçun oluşumu için yeterlidir. 245. maddeden farklı
olarak, 765 sayılı TCK’nın 525b/2 maddesinde “kendisi veya başkası lehine
hukuka aykırı yarar sağlayan kimse” ifadesine yer verilmiştir. Bir görüşe göre,
5237 sayılı TCK’nın 245. maddesinin 1. ve 3. fıkralarında “kendisine veya
başkasına yarar sağlayan kişi” ifadesi kullanılarak, failin suçun neticesinde
elde edeceği yararın hukuka aykırı olduğunu bilmesine gerek kalmayacağı ifade
edilmiştir[177].
Bir diğer görüşe
göre ise, 525b/2 maddesindeki suçun manevi unsuru “hukuka aykırı” ibaresinden
değil, “yarar sağlamak” düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple bu suçta
kendisine veya başkasına yarar sağlama kastı da aranmaktadır[178].
Taksir
Kanunda bu suç
tipinin kasten işlenmesi arandığı için, taksir ile işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka
Aykırılık Unsuru
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 1. fıkrasında “kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi
gereken kişinin rızası olmaksızın” ifadesiyle fail, yarar sağladığı hareketleri
bir rızaya dayanarak gerçekleştirdiği durumlarda suç oluşmayacaktır. Buradaki kart
sahibi kavramı ile kastedilen kart kullanıcısıdır.
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
Banka veya kredi
kartlarının kötüye kullanılması suçunda gerek icrai hareketler başladıktan
sonra bu hareketlerin yarıda kalması şeklinde gerekse suçun icrasına ilişkin
bütün eylemler tamamlandıktan sonra suçun oluşumu için aranan yarar elde
edilmeden failin elinde olmayan nedenlerle suçun gerçekleşmemesi durumlarında
teşebbüs gerçekleşebilecektir.
maddenin
1. ve 3. fıkraları açısından suçun oluşumu için fail yukarıda belirtilen
eylemleri gerçekleştirdikten sonra amaçladığı yararı da sağlaması
gerekmektedir. Söz konusu yarar elde edilmediği müddetçe suç teşebbüs
aşamasında kalacaktır. Ancak bu durum 245. maddenin 2. fıkrasında için geçerli
değildir. Nitekim yukarıda belirtilen eylemlerin gerçekleştirilmesi suçun
oluşumu için yeterlidir, ayrıca bir yararın sağlanması gerekmemektedir.
maddenin
1. ve 3. fıkralarında düzenlenen suç tipleri seçimlik hareketli olduğundan
seçimlik hareketlerden birinin teşebbüs aşamasında kalması diğerinin ise
tamamlanmış olması durumunda tamamlanmış olan hareket baz alınarak suçun
tamamlanmış olduğu kabul edilir ve faile tamamlanmış suçun cezası verilir.
İştirak
5237 sayılı TCK’nın
37., 38., 39. ve 40. maddelerinde suça iştirake ilişkin genel hükümler
düzenlenmiş olup, adı geçen düzenlemeler bu suç tipi içinde uygulanacaktır.
maddenin
1., 2. ve 3. fıkralarında düzenlenen suç açısından failin bu bizzat hukuka
aykırı yarar elde edilmesini sağlayan eylemi gerçekleştirebilmesi gerekmemekte,
üçüncü bir kişinin vasıta kılınarak suçun gerçekleştirilmesi mümkün olmaktadır.
Bu durum maddede “kullandırtarak” ifadesinin kullanılmasıyla açık bir şekilde
ifade edilmiştir.
Bazı suçlar zorunlu
olarak birden fazla kişinin müşterek katılımıyla gerçekleşebilirler. Bu suçlara
çok failli suçlar denilmektedir. Birden fazla kişinin fail olarak katılımının
zorunlu olduğu çok failli suçlar yakınsama ve karşılaşma olmak üzere iki gruba
ayrılmaktadır. Karşılaşma suçlarında, zorunlu olarak suçun işlenişine
katılanlar, yine aynı gayenin gerçekleşmesini hedeflemektedirler; fakat aynı
gayede birleşmek üzere farklı yönlerden hareket etmektedirler ve suçun
işlenişine bulundukları katkılar da birbirinden farklı mahiyet arz
etmektedirler. Karşıt istikametlerden ve farklı mahiyetteki katkılarla suçun
işlenişine katkıda bulunan bu kişiler, işlenen suçun faili olarak sorumlu
tutulacaklardır. Ancak bu kişilerin hiçbiri suçun mağduru olarak kabul edilemez[179]. İşte bu
karşılaşma suçlarına verilebilecek örneklerden biri de inceleme konusu olan
5237 sayılı TCK’nın 245. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen suç tipidir. Zira
245. maddenin 2. fıkrasında fiiller “... sahte banka veya kredi kartı üreten,
satan, devreden, satın alan veya kabul eden ...” şeklinde belirtilmiştir.
Örneğin, sahte kredi kartını üreten bir kişiden, bu kartın satın alınması veya
kabul edilmesi halinde, suçun işlenişine karşıt istikametlerden katkıda bulunan
faillerden bahsetmiş oluruz. Bu durumda sahte kredi kartını üreten de satın
alan veya kabul eden de suçun faili olarak kabul edilecektir. O halde zorunlu
olarak birden fazla kişinin katılımı söz konusu olduğundan, bu suç tipi çok
failli bir şekilde gerçekleştirilecektir. Ayrıca karşılaşma suçlarına
azmettiren veya yardım eden olarak da iştirak etmek mümkündür.
İçtima
Failin, banka veya
kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu, aynı suçu işleme kararı
kapsamında, birden fazla işlemesi ve işlenen suçların mağdurunun aynı kişi
olması durumunda, Kanunun 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç meydana
gelecektir. Bu durumda faile bu suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil,
bir ceza verilmekte fakat cezanın oranı arttırılmaktadır. Aksi takdirde her bir
suç bağımsız bir suç olma özelliğini taşır ve olayda cezaların içtimaı
hükümleri uygulanır.
Failin bir eylemi
ile kanunun birden fazla maddesini ihlal etmesi yani işlenen bir fiilin birden
fazla suç oluşturması haline fikri içtima denilmektedir. Bu durumda fail, bu
suçlardan en ağır cezayı gerektiren suç nedeniyle cezalandırılır. Harcama
yapılmadığı halde temin ettiği kredi kartını benzin alımı yapılmış gibi pos
cihazından geçiren ve buna ait bedelleri ilgili bankadan tahsil eden istasyon
sahibinin eylemi (m. 207) özel evrakta sahtecilik suçunu oluşturduğu gibi
ayrıca (m. 158/1-f) dolandırıcılık suçunu ve (m.245/1) banka veya kredi
kartlarının kötüye kullanılması suçunu da oluşturmaktadır. Burada 44. madde
uyarınca en ağır cezayı içeren 245/1 maddesinde hüküm kurulacaktır[180].
Failin şifresiyle
birlikte çaldığı kredi kartıyla ATM’den para çekmesi halinde sadece 245/1
maddesi uygulanmalıdır. Geceleyin mağdurun dükkânına girerek para ve içinde
kredi kartı bulunan cüzdanı çaldıktan sonra, bu kredi kartı ile ATM’den para
çekilmesi fiilleri, kartın yanında başka bir eşya da çalındığından, hem banka
veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu hem de hırsızlık suçunu
oluşturmaktadır.
Mağdurun kredi
kartının bulunduğu çantası, dolandırıcılık yoluyla ele geçirilmiş, fail
yalnızca içerisindeki kredi kartını alıp çantayı atıp, kartı kullanarak haksız
yarar sağlamışsa, fiille yalnızca 245/1 maddesi uygulanacağı söylenebilir[181].
Failin, mağdurdan
yağma suretiyle kredi kartını alması ve bu karttan haksız şekilde yararlanması
halinde fiilin nasıl değerlendirileceği konusunda farklı görüşler
bulunmaktadır.
Bir görüşe göre;
kart gasp edilerek elde edilmiş olsa bile, elde ediliş tarzı göz önüne alınarak
suç yağma olarak nitelendirilemeyecektir ve 245/1 maddesi uygulanacaktır. Çünkü
245/1 maddesindeki “her ne suretle olursa olsun ele geçirme veya bulundurma”
kavramı açısından, kartın ele geçirilme şeklinin önemi yoktur[182].
Bir diğer görüşe
göre ise; fiilin bir suç maddesine uygun olması, fiil için o maddenin mutlaka
uygulanacağı anlamına gelmez. 243/1 maddesinde, “fiil başka bir suçu oluştursa
bile yalnızca bu madde uygulanır” şeklinde bir ifade olmadığına göre, 44. madde
gözetilmek zorundadır. Buna göre 44. madde gereğince, yağma suçuna uygulanacak
maddeler ile 245/1 maddesi arasında en ağır cezayı gerektiren suç nitelemesi
yapılmalı ve yağma suçundan hüküm verilmelidir[183].
Ayrıca 245/3.
maddenin metninde “fiil daha ağır cezayı gerektiren bir başka suç oluşturmadığı
takdirde” ifadesine yer verilerek söz konusu eylemlerin başka bir suç
oluşturması halinde diğer suç tiplerinin gerçekleştirilen eylemin uygulanacağı,
inceleme konusu suç tipinin uygulanmayacağı belirtilmektedir.
Suça
Etki Eden Sebepler
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 4. fıkrasında, suçun failinin, zararına işlenen kişi ile akraba
olması durumunda faile ceza verilmeyeceği düzenlenmiştir. Buna göre, 245.
maddenin birinci fıkrasında yer alan “başkasına ait banka veya kredi kartıyla
hukuka aykırı yarar sağlama suçu”nun, haklarında ayrılık kararı verilmemiş
eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından
birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, aynı konutta beraber yaşayan
kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında
cezaya hükmolunmayacaktır.
maddenin
1. fıkrasında “her ne surette olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran”
ibaresi karşısında bu hükmün getirilmek istenmesi oldukça yerindedir. Çünkü 1.
fıkraya göre, kartın kişinin çocuğu, eşi gibi yakın birisi tarafından ele
geçirilmesi halinde de 1. fıkradaki suçun oluşması mümkündü. Ancak bir görüşe
göre, kart sahibine (mağdura), 5237 sayılı TCK’nın 167/2 maddesinde belirtilen
kimselerle ilgili olarak, şikâyet hakkı getirilebileceği ifade edilmiştir[184].
Yaptırım
5237 sayılı TCK’nın
245. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen “başkasına ait banka veya kredi
kartıyla hukuka aykırı yarar sağlamak” eyleminin gerçekleştirilmesi halinde
faile üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para
cezası verilecektir.
Maddenin 2.
fıkrasında düzenlenen “başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek
sahte banka veya kredi kartı üretme, satma, devretme, satın alma veya kabul
etme” eyleminin gerçekleştirilmesi halinde ise faile üç yıldan yedi yıla kadar
hapis ve on bin güne kadar adli para cezası verilecektir.
Maddenin 3.
fıkrasında düzenlenen “sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan banka
veya kredi kartıyla hukuka aykırı yarar sağlama” eyleminin gerçekleştirilmesi
halinde ise faile dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli
para cezası verilecektir.
Bu maddede öngörülen
ceza miktarları, 765 sayılı TCK’nın 525b/2 maddesinde öngörülen ceza
miktarından daha ağırdır.
5237 sayılı TCK’nın
246. maddesinde bu suçun işlenmesinden dolayı tüzel kişilerin hukuka aykırı
yarar sağlaması halinde bunlara 5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde gösterilen
kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
Özel
Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar Bölümünde Düzenlenen Suç Tipleri
5237
sayılı TCK’nın 135. Maddesi: “Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu”
Genel
Olarak
5237 sayılı TCK’nın
135. maddesinin 1. fıkrasında, hukuka aykırı olarak kişisel verilerin
kaydedilmesi eylemi suç haline getirilmiştir. 2. fıkrasında ise, kişilerin
siyasal, felsefi ve dinsel görüşlerinin, ırksal kökenlerinin, sendikal
bağlantılarının, cinsel yaşamlarının ve sağlık durumlarının kişisel veri olarak
yerleştirilmesi eylemleri suç tipi olarak düzenlenmiştir.[185]
5237 sayılı TCK’nın
135. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, 135. madde ile Türkiye’nin
tarafı olduğu “Kişisel Nitelikteki Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması
Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme”nin ilgili düzenlemeleri
ülkemiz hukuku açısından geçerlilik alanı bulmaktadır.
Korunan
Hukuksal Değer
Kişisel verilerin
kaydedilmesi suçunda korunan hukuki değer, genel olarak kişilerin özel
hayatının dokunulmazlığıdır. 5237 sayılı TCK’nın 135 maddesinde düzenlenen bu
suç “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” başlıklı bölümde
düzenlenmektedir.
Madde metninde
kişisel verilerin “hukuka aykırı olarak kaydedilmesi” aranmakta, ancak
verilerin sır olarak nitelendirilen ve sahibinin diğer kişilerin erişimine ve
öğrenmesine izin vermediği veri niteliğinde olması aranmamaktadır. Bu nedenle
bu suçun hukuksal değerini sırrın korunması oluşturmamaktadır[186].
Suçun
Maddi Unsurları
Hareket
Kişisel veri, genel
olarak, gerçek kişinin tanımlanabilmesi için kullanılan her türlü bilgidir.
Kişisel veri, Avrupa Birliği’nce kabul edilen 24.10.1995 tarihli “Avrupa
Topluluğu Veri Koruma Yönergesi”nin 2. maddesinde; “bir gerçek kişi hakkındaki
olabilen ve belirleyici yapacak her türlü bilgi” şeklinde tanımlanmıştır[187].
Kişisel verilerin
hukuka aykırı olarak kayda alınması, bir bilişim sistemine ya da veri taşıma
aracına girilmesi şeklinde olabileceği gibi kişisel bilgilerin bir dosya
kâğıdına el yazısı ya da daktilo ile geçirilmesi şeklinde de olabilecektir.
Hastaneler, sendikalar, finans kurumları ve sigorta şirketleri gibi pek çok
kurum kişilerin sağlık durumları, siyasal düşünceleri, DNA örnekleri ve bunun
gibi kişisel özelliklerini, özellikle gizli kalması istenilen bilgileri veri
halinde kaydetmekte ve saklamaktadırlar. İşte bu düzenleme ile bu veriler gerek
sanal ortamda gerekse yazılı ortamda kayda girerken ya da arşivlenirken
kurumlar veya bireyler tarafından daha dikkatli olunması gerekecektir.
maddede,
suçun işlenme şekli ve alanı sınırlandırılmamıştır. Kişisel verilerin hukuka
aykırı olarak her türlü kayıt edilmesi fiili bu suçu oluşturmaktadır. Burada
önemli olan, kayıta konu verinin olması, bu verinin gerçek kişiye ait olması,
kişisel olması ve hukuka aykırı şekilde kayıt edilmesi gerekmektedir.
Fail
Kişisel verilerin
kaydedilmesi suçunu işleyecek kişi açısından madde metninde herhangi bir
özellik belirtilmemiştir. Bu nedenle bu suçun faili herkes olabilir.
Ancak 137 maddenin
1. fıkrası a bendine göre, bu suçların kamu görevlisi tarafından görevinin
verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza
yarı oranında arttırılacaktır.
5237 sayılı TCK’nın
6/1-c maddesine göre kamu görevlisi; “... kamusal faaliyetin yürütülmesine
atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya
geçici olarak katılan kişi” şeklinde tanımlanmıştır.
Yine 5237 sayılı
TCK’nın 137. maddenin 1. fıkrası b bendine göre belli bir meslek ve sanatın
sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde de verilecek ceza
yarı oranında arttırılacaktır.
Suçun
Konusu
Kişisel verilerin
kaydedilmesi suçunun konusunu “kişisel veriler” oluşturmaktadır. Nitekim 135.
maddenin gerekçesinde, “Suçun konusu, kişisel verilerdir. Gerçek kişiyle ilgili
her türlü bilgi, kişisel veri olarak kabul edilmelidir” denilmiştir[188].
Ayrıca 5237 sayılı
TCK’nın 135. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen durumlara ilişkin kişisel
verilerde suçun konusunu oluşturmaktadır. Yine maddenin gerekçesinde verilerin
sanal ortamda ya da somut kâğıt üzerinde kayda alınması açısından fark gözetilmediği
belirtilmiştir. O halde, ad, soyad, TC kimlik numarası, telefon numarası, taşıt
plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, ses,
parmak izleri, gibi kişisel veri niteliğinde olan ve kişiyi belirlenebilir
kılan her türlü veri, kişisel veriyi oluşturmaktadır[189].
Mağdur
Kişisel verilerin
kaydedilmesi suçunun düzenlendiği 135. maddede mağdur açısından herhangi bir
özellik belirtilmemiştir. Bu nedenle bu suçun mağduru herkes olabilir. Ancak
tüzel kişiler suçun mağduru olamaz.
Netice
Verilerin
kaydedilmesi suçunun oluşumu için kişisel verilerin yayınlanması ya da
başkasının kullanımına açılması gerekmemekte yalnızca verilerin kaydedilmesi,
suçun oluşumu için yeterli olmaktadır. Yani kayıt etme fiilinin aleniyete
dökülüp dökülmemesinin bu suçun oluşumuna bir etkisi yoktur. Ayrıca suçun
gerçekleşmesi için söz konusu eylemler neticesinde bir zararın meydana gelmesi
aranmamakta, kayıt etme işleminin gerçekleşmesi ile suç meydana gelmektedir.
Kişisel verilerin bilişim sistemine, veri taşıma aracına veya bir kâğıda
işlenmesi ile kaydetme işlemi de gerçekleşmiş olacaktır.
Suçun
Manevi Unsurları
Kast
Kişisel verilerin
kaydedilmesi suçunda fail bilerek ve isteyerek hareket etmelidir. Fail kanunda
belirtilen eylemi gerçekleştirirken hukuka aykırı şekilde hareket ettiğini
bilmelidir.
Taksir
Kanunda bu suç için
failin bilerek ve isteyerek hareket etmesi arandığı için bu suç tipinin taksir
ile işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka
Aykırılık Unsuru
Kişisel verilerin
kaydedilmesi suçunda mağdurun rızası, eylemi hukuka uygun hale getirecektir.
Mağdurun rızasına dayanan hukuka uygunluk sebebinde rızanın suçun işlendiği
anda mevcut olması gerekir ayrıca bu rızanın açık ya da zımni şekilde verilmesi
aranmamaktadır.
Kanunun verdiği
yetkiye dayanılarak kişisel verilerin kaydedilmesi diğer bir hukuka uygunluk
sebebidir. 5237 sayılı TCK’nın 135. maddesinin gerekçesinde “bu suçun
oluşabilmesi için kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kayda alınması
gerekir. Kişinin rızası ile kendisi ile ilgili verilerin kayda alınmasının suç
oluşturmayacağı muhakkaktır. Belirli nitelikteki kişisel verilerin kayda
alınması kanun hükmünün gereği olarak yapılmaktadır. Bu bakımdan, çeşitli kamu
kurumlarında verilen kamu hizmetinin gereği olarak kişilerle ilgili bazı
bilgiler ilgili kanun hükümlerine istinaden kayda alınmaktadır. Bu durumda söz
konusu suç oluşmayacaktır” denilmektedir[190]. Örneğin,
5271 sayılı CMK’nın “Bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde
arama, kopyalama ve elkoyma” kenar başlıklı 134. maddesinin 3. fıkrasında
“bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki
bütün verilerin yedeklemesi yapılır” hükmü gereğince, bu veriler içerisine kimi
zaman kişisel verilerde girebilecektir. Kanunun verdiği yetki kullanılacağı için,
135. maddedeki suç oluşmayacaktır.
5237 sayılı TCK’nın
135. maddesinin 2. fıkrasında, “kişilerin siyasi, felsefi veya dinsel
görüşlerine ve ırksal kökenlerine” ilişkin verilerin kaydedilmesi eylemleri
açısından failin yaptığı eylemin hukuka aykırı olduğunu bilmesi hali
aranmamıştır. Bu yaklaşımla, kanun koyucunun, “kişilerin siyasi, felsefi veya
dinsel görüşlerine ve ırksal kökenlerine” ait bilgilerin kaydedilmesi konusunda
daha hassasiyet gösterdiği söylenebilir. Maddenin gerekçesinde de, bazı kişisel
verilerin kaydedilmesinin hukuka uygunluk sebebi oluşturacağı belirtilmektedir[191].
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
5237 sayılı TCK’nın
135. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun teşebbüs
halinde kalması mümkündür. Fail tarafından icra hareketlerine başlandıktan
sonra bu hareketlerin yarıda kalması durumunda teşebbüs hali
gerçekleşebilecektir. Zira bu suç açısından bir zarar meydana gelmesi
aranmamakta, belirtilen eylemin gerçekleştirilmesi ile suç tamamlanmaktadır.
İştirak
5237 sayılı TCK’nın
37., 38., 39. ve 40. maddelerinde suça iştirake ilişkin genel hükümler
düzenlenmiş olup bu çerçevede ortaya çıkan durumlar bu suç tipi içinde
uygulanacaktır. Zira suça iştirak açısından bu suç tipinde bir özellik söz
konusu değildir.
Ancak suça iştirak
edenlerin kamu görevlisi sıfatını taşıması ya da bu konu ile ilgili belli bir
meslek veya sanat sahibi olması halinde, bu kişilere 5237 sayılı TCK’nın 137.
maddesi gereğince ceza arttırılarak verilecektir.
İçtima
5237 sayılı TCK’nın
135. maddesinde belirtilen suçun işlenmesi için, 5237 sayılı TCK’nın 243.
maddesinde düzenlenen hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme ve sistemde
kalma suçunun da işlenmesi halinde, yalnızca 5237 sayılı TCK’nın 135.
maddesinde öngörülen ceza faile verilecektir. Çünkü “fikri içtima”yı düzenleyen
5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi gereğince fail, en ağır cezayı gerektiren
suçtan dolayı cezalandırılır.
Suça
Etki Eden Sebepler
135. maddedeki suça
etki eden sebepler, 5237 sayılı TCK’nın 137. maddesinde öngörülmüştür. Bu durumlardan
birinin gerçekleşmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında
arttırılacaktır.
137. maddenin “a”
bendine göre, bu suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkinin
kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi halinde failin cezası
arttırılarak verilecektir.
137. maddenin “b”
bendine göre ise, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak
suretiyle bu suçun gerçekleştirilmesi halinde faile cezası yine arttırılarak
verilecektir.
Yaptırım
Kanunda, kişisel
verilerin kaydedilmesi suçunu işleyenler hakkında suçun cezası olarak altı
aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
5237 sayılı TCK’nın
140. maddesi gereğince, bu suçun işlenmesinden tüzel kişilerin hukuka aykırı
yarar sağlaması halinde, bunlara 5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde gösterilen
kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
5237
sayılı TCK’nın 136. Maddesi: “Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya
Ele Geçirme Suçu”
Genel
Olarak
Günümüzde hemen
hemen bütün kişilerin kişisel bilgileri, kendi rızaları ile internette bulunan
bazı sitelerde bulunmaktadır. İşte bu verilerin hukuka aykırı olarak üçüncü
kişilere verilmesi, yayılması ya da verilerin üçüncü kişiler tarafından ele
geçirilmesinin önüne geçebilmek için kişisel verilerin hukuka aykırı olarak bir
başkasına verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesi eylemleri bağımsız bir suç
tipi olarak 5237 sayılı TCK’nın 136. maddesinde düzenlenmiştir.
Korunan
Hukuksal Değer
Bu suçta, korunan
hukuksal değer, genel olarak kişilerin özel hayatının dokunulmazlığıdır. 5237
sayılı TCK’nın 135. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi
suçunda korunan hukuksal değer ile ilgili açıklamalar bu suç tipi içinde
geçerlidir.
Suçun
Maddi Unsurları
Hareket
Kişisel verileri
hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunda, veriler nasıl kaydedilirse
kaydedilsin aşağıda belirtilen eylemlerin gerçekleştirilmesi ile suç meydana
gelmiş olacaktır.
Bu suç tipi seçimlik
hareketli bir suçtur. Belirtilen eylemlerin herhangi birinin veya bir kaçının
gerçekleştirilmesiyle bu suç işlenmiş olacak ve faile tek bir suçun cezası
verilecektir.
Kişisel
Verileri Başkasına Verme Eylemi
Kişisel verileri
başkasına verme eylemlerine örnek olarak, yazılı verilerin elden ya da posta
yoluyla verilmesi veya sanal ortamda bulunan kişisel verilerin bir disket veya
cd-rom üzerine kaydedilerek ya da internet üzerinden elektronik posta şeklinde
gönderilmesi yoluyla verilmesi gösterilebilir.
Kişisel
Verileri Yayma Eylemi
Esasında verme ile
yayma hareketleri birbirine benzemektedir. Bununla birlikte, verme, yayma
düzeyine ulaşmayan bir seviyede olup, kişisel verileri yayma fiili, verme
fiilinden daha ileri aşamadadır. Yani yayma fiili, birden fazla kişiye kişisel
verilerin verilmesini ifade etmektedir[192].
Kişisel verileri
yayma eylemlerine örnek olarak, kişisel verilerin yazılı olarak mektup şeklinde
birden fazla kişiye gönderilmesi, internet üzerinde bir web sitesinde kişisel
verileri başkaları için erişilebilir kılmak ya da bir forum odasında açıklama
yapmak şeklinde verilebilir.
Kişisel
Verileri Ele Geçirme Eylemi
Kişisel verileri ele
geçirme eylemi, kişisel verilerin üzerinde yazılı olduğu belgelerin bulunduğu
yerden alınması veya verilerin kayıtlı olduğu bilişim sistemine girilerek
verilerin bir diskete kaydedilmesi ve disketin alınması yoluyla da
yapılabilecektir.
Fail
Madde metninde fail
açısından bir özellik belirtilmemiştir. Bu sebeple suçun faili herkes olabilir.
Ancak 137 maddenin
1. fıkrası a bendine göre, bu suçların kamu görevlisi tarafından görevinin
verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza
yarı oranında arttırılacaktır.
Yine 137. maddenin
1. fıkrası b bendine göre belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan
yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde de verilecek ceza yarı oranında
arttırılacaktır.
Suçun
Konusu
Bu suçun konusunu
“kişisel veriler” oluşturmaktadır. Ayrıca 5237 sayılı TCK’nın 135. maddesinde
düzenlenen kişisel verileri kaydetme suçunun konusu hakkında yapılan
açıklamalar bu suç tipiyle aynıdır.
Mağdur
Madde metninde
mağdur açısından bir özellik belirtilmemiştir. Bu sebeple herkes bu suçun
mağduru olabilir.
Netice
Bu suç tipinin
oluşması için suçun neticesinde bir zararın meydana gelmesi aranmamaktadır.
Yukarıda belirtilen eylemlerin gerçekleştirilmesi suçun oluşumu için yeterlidir.
Başkasına verme ve ele geçirme fiillerinde, aleni bir ortam gerekmemekte ancak
yayma fiilinde yaymaya konu verinin aleniyete dökülmüş olması söz konusudur.
Ayrıca 765 sayılı
TCK’nın 525a/1 maddesinde salt öğrenmek eylemi ile suçun oluşup oluşmayacağı
tartışması mevcuttu. Ancak salt öğrenmek eylemi, ele geçirme eylemini
karşılamayacağı için suç da oluşmamaktadır.
Suçun
Maddi Unsurları
Kast
Failin bilerek ve
isteyerek hareket etmesi bu suçun oluşumu için yeterlidir. Fail, kanunda
belirtilen eylemi gerçekleştirirken hukuka aykırı şekilde hareket ettiğini
bilmeli, bunun yanı sıra da gerçekleştirdiği eylemi ve sonuçlarını istemelidir.
Taksir
Kanunda bu suç
tipinin kasten işlenmesi arandığı için, taksir ile işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka
Aykırılık Unsuru
Bu suç tipi
açısından mağdurun rızası ya da yasayla verilen yetki eylemi hukuka uygun hale
getirecektir. Kişinin, verinin sahibi ya da ilgilisi tarafından verilen bir
izne dayanarak kişisel verileri vermesi, yayması veya ele geçirmesi ya da
görevli bir kişinin yasadan aldığı yetkiye dayanarak aynı eylemleri
gerçekleştirmesi durumunda suç oluşmayacaktır.
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
5237 sayılı TCK’nın
136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele
geçirme suçunun teşebbüs halinde kalması mümkündür. Fail tarafından icra
hareketlerine başlandıktan sonra bu hareketlerin yarıda kalması şeklinde
teşebbüs hali gerçekleşebilecektir. Zira bu suç açısından bir zarar meydana
gelmesi aranmamakta, belirtilen eylemin gerçekleştirilmesi ile suç da
tamamlanmaktadır.
İştirak
5237 sayılı TCK’nın
37., 38., 39. ve 40. maddelerinde suça iştirake ilişkin genel hükümler
düzenlenmiş olup bu çerçevede ortaya çıkan durumlar bu suç tipi içinde
uygulanabilecektir. Zira suça iştirak açısından bu suç tipinde bir özellik söz
konusu değildir.
Ancak suça iştirak
edenlerin kamu görevlisi sıfatını taşıması ya da bu konu ile ilgili belli bir
meslek veya sanat sahibi olması halinde bu kişilere 5237 sayılı TCK’nın 137.
maddesi gereğince ceza arttırılarak verilecektir.
İçtima
Failin, kişisel
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu, aynı suçu işleme
kararı kapsamında, birden fazla işlemesi ve işlenen suçların mağdurunun aynı
kişi olması durumunda, Kanunun 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç meydana
gelecektir. Bu durumda faile bu suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil,
bir ceza verilmekte fakat cezanın oranı arttırılmaktadır. Aksi takdirde her bir
suç bağımsız bir suç olma özelliğini taşır ve olayda cezaların içtimaı
hükümleri uygulanır.
5237 sayılı TCK’nın
136. maddesinde belirtilen suçun işlenmesi için, 5237 sayılı TCK’nın 243.
maddesinde düzenlenen hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girme veya
sistemde kalma suçunun da işlenmesi halinde, faile yalnızca 5237 sayılı TCK’nın
136. maddesinde öngörülen ceza faile verilecektir. Çünkü “fikri içtima”yı
düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi gereğince fail, en ağır cezayı
gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.
Örneğin fail,
düşmanlık beslediği kişinin özel yaşantısını yaymak için bu kişi hakkındaki
verileri öncelikle kaydetmek zorundadır. Bu durumda fail tarafından 135.
maddede düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ve 136. maddede
düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu
gerçekleştirilmiş olur. Ancak 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesi gereğince, fail
daha ağır cezayı gerektiren 136. maddedeki suçtan dolayı cezalandırılır.
Suça
Etki Eden Sebepler
maddedeki
suça etki eden sebepler, 5237 sayılı TCK’nın 137. maddesinde öngörülmüştür. Bu
durumlardan birinin gerçekleşmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında
arttırılacaktır.
maddenin
“a” bendine göre, bu suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği
yetkinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi halinde failin cezası
arttırılarak verilecektir.
maddenin
“b” bendine göre ise, belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan
yararlanmak suretiyle bu suçun gerçekleştirilmesi halinde faile cezası yine
arttırılarak verilecektir.
Yaptırım
Kanunda, kişisel
verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işleyenler hakkında
suçun cezası olarak bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
5237 sayılı TCK’nın
140. maddesi gereğince bu suçun işlenmesinden tüzel kişilerin hukuka aykırı
yarar sağlaması halinde bunlara 5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde gösterilen
kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
5237
sayılı TCK’nın 138 Maddesi: “Verilerin Yok Edilmemesi Suçu”
Genel
Olarak
5237 sayılı TCK’nın
138. maddesinde, yasal süresi dolmasına rağmen kişisel verileri sistem içinde
yok etmekle görevli olan kişilerin bu görevlerini yerine getirmemeleri eylemi
suç tipi olarak düzenlenmiştir. Ancak öncelikle failin, yerine getirmediği
verileri yok etme göreviyle yükümlü olup olmadığının anlaşılması gerekmektedir.
Ayrıca bu suç açısından kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olması da, ki
burada kastedilen süre verilerin sistemde kayıtlı olmasına izin verilen
süredir, gerekmektedir.
Korunan
Hukuksal Değer
Bu suç tipiyle kamu
idaresine karşı duyulan güven korunmaktadır. Çünkü kanunda verileri yok etmekle
görevlendirilen kişi bunu, kamu görevi olarak yapmaktadır[193].
Bu suçla korunmak
istenen bir diğer hukuksal değer ise genel olarak kişilerin özel hayatının
dokunulmazlığıdır. Çünkü kanun koyucu bu suçu diğer suç tipleri ile birlikte
5237 sayılı TCK’nın “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar”
bölümünde düzenlemiştir.
Suçun
Maddi Unsurları
Hareket
Bu suç, ihmali bir
hareketle gerçekleştirilmektedir. İhmal, davranış normlarıyla kişiye belli bir
icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün tahmil edildiği hallerde, kişinin
yükümlülüğü yerine getirmemesidir. İhmali suçlarda söz konusu olan fiil ise,
belli bir davranışın gerçekleştirilmemesi, belli bir davranışta
bulunulmamasıdır[194].
Keza 5237 sayılı
TCK’nın 138. maddesinde düzenlenen verileri yok etmeme suçu da failin,
verilerin sistemden yok edilmesi görevini yapmamasıyla işlenebilmektedir.
Örneğin, 5271 sayılı
CMK’nın “Kararların yerine getirilmesi, iletişim içeriklerinin yok edilmesi”
başlıklı 137. maddesinin 3. fıkrasında 135. maddeye göre verilen kararın
uygulanması sırasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
verilmesi ya da aynı maddenin 1. fıkrasına göre hâkim onayının alınmaması
halinde, bunun uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhal son verilir.
Bu durumda yapılan tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının
denetimi altında en geç on gün içerisinde yok edilerek, durum bir tutanakla
tespit edilir” hükmünde, en geç on gün içinde yapılan tespit ve dinlemeye
ilişkin kayıtların yok edilmemesi halinde 138. maddedeki suç gerçekleşmiş olur.
Fail
Verileri yok etmeme
suçunun faili, verileri sistem içinde yok etmekle görevli olan kişidir. Fail,
kamu görevlisi sıfatını taşımak zorunda değildir. İnceleme konusu suç tipi
“özel türde, kendine özgü bir görevi ihmal suçu” olduğu için failin kamu
görevlisi olması aranmamıştır. Kamu görevlisi olmayanlar açısından bir örnek
vermek gerekirse, belli sürede veriyi yok etme görevi olan özel bir kurumdaki,
örneğin hastanedeki görevli bir kişi de bu suçun faili olabilir. Ancak bu kişi,
o hastanedeki verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olan kimse olmalıdır.
Suçun
Konusu
Verileri yok etmeme
suçunun konusu, kişisel verilerdir. 5237 sayılı TCK’nın 135. maddesinde
düzenlenen suç tipinin konusu ile inceleme konusu suç tipinin konusu tamamen
aynıdır. Bu nedenle 135. maddede konu açısından yapılan açıklamalar bu suç tipi
içinde geçerlidir.
Mağdur
Madde metninde
mağdur açısından bir özellik belirtilmemiştir. Bu sebeple herkes bu suçun
mağduru olabilir. Ancak genelde bu suçun mağduru, toplumdur. Bunun yanında
hakkındaki kişisel veriler yok edilmeyen kişi suçtan zarar gören kişi olacaktır
ve kovuşturma evresinde davaya katılma isteminde bulunabilir.
Netice
İhmali bir hareketle
gerçekleşecek olan verileri yok etmeme suçunda, kanunun belirlediği süre
sonunda sistem içindeki verilerin yok edilmesi eylemi gerçekleştirilmemişse bu
suç gerçekleşmiş olacaktır. Ayrıca verileri yok etmekle görevli kişinin, açıkça
bu yok etme eylemini gerçekleştirmeyeceğini söylemesi gibi bir durumda da
sürelerin geçmesine gerek kalmaksızın suç gerçekleşmiş olacaktır.
Suçun
Manevi Unsurları
Kast
Bu suçun faili,
kanunda belirtilen eylemi gerçekleştirirken hukuka aykırı şekilde hareket
ettiğini bilmelidir. Fail, suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve
isteyerek gerçekleştirmiş olmalıdır.
Taksir
Kanunda bu suç
tipinin kasten işlenmesi arandığı için, taksir ile işlenmesi mümkün değildir.
Hukuka
Aykırılık Unsuru
Bu suç tipi
açısından gerek mağdurun rızası gerekse kanundan kaynaklanan bir hukuka
uygunluk sebebi bulunmamaktadır. Zira bu suçun mağduru kamu düzenidir. Ancak
mücbir sebep nedeniyle bu suç açısından bir hukuka uygunluk sebebi
oluşabilecektir.
Suçun
Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
Bu suç tipi ihmal
suretiyle işlenebileceğinden, bu suçta teşebbüs hali söz konusu olmamaktadır.
İştirak
5237 sayılı TCK’nın
37., 38., 39. ve 40. maddelerinde suça iştirake ilişkin genel hükümler
düzenlenmiş olup, bu çerçevede ortaya çıkan durumlar bu suç tipi içinde
uygulanabilecektir. Zira suça iştirak açısından bu suç tipinde bir özellik söz
konusu olmamaktadır.
İçtima
Failin, verileri yok
etmeme suçunu, aynı suçu işleme kararı kapsamında, birden fazla işlemesi ve
işlenen suçların mağdurunun aynı kişi olması durumunda, Kanunun 43. maddesinde
düzenlenen zincirleme suç meydana gelecektir. Bu durumda faile bu suçların her
birinden dolayı ayrı ayrı değil, bir ceza verilmekte fakat cezanın oranı
arttırılmaktadır.
Yaptırım
Kanunda bu suçu
işleyen failler için öngörülen ceza altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.
5237 sayılı TCK’nın
140. maddesi gereğince, bu suçun işlenmesinden dolayı tüzel kişilerin hukuka
aykırı yarar sağlaması halinde bunlara 5237 sayılı TCK’nın 60. maddesinde
gösterilen kendilerine özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
Bilişim
Sistemleri Aracılığıyla İşlenebilecek Diğer Suç Tipleri
5237
sayılı TCK’nın 124. Maddesi: ”Haberleşmenin Engellenmesi Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
farklı bölümlerinde bilişim sistemleri aracılığıyla işlenebilen başka suç
tipleri de düzenlenmiştir. Bunlardan biri, 5237 sayılı TCK’nın ikinci kitabının
kişilere karşı suçlar başlıklı yedinci bölümünün 124. maddesinde düzenlenen
“haberleşmenin engellenmesi suçu”dur. Bu suçun bilişim sistemleri aracılığıyla
işlenmesi mümkündür. Günümüzde daha hızlı ve ucuz olduğu için klasik yöntemlere
nazaran daha fazla kullanılan internet aracılığıyla elektronik posta, telefon
görüşmeleri vb. gibi araçlar ile haberleşme sağlanmaktadır. Bu sebeple bilişim
sistemleri aracılığıyla haberleşmenin engellenmesi eylemleri, 5237 sayılı
TCK’nın 124. maddesinde suç tipi haline getirilmiştir.
Kişiye veya herhangi
bir kamu kurumunun elektronik hesabına gelen iletilerin muhatabı tarafından
ulaşılmasından önce ulaşımın engellenmesi maddede yazılı suçu oluşturacaktır.
Ancak engellemenin hukuka aykırı olarak yapılması gerekecektir[195].
5237
sayılı TCK’nın 125. Maddesi: “Hakaret Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
“şerefe karşı suçlar” başlıklı sekizinci bölümünün 125. maddesinde “hakaret
suçu” düzenlenmiştir. Bu suçun bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesi
mümkündür. Gelişen teknolojiler ile birlikte sanal âlemde hakaret suçu da,
sesli, görüntülü veya yazılı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Bu durumda 5237
sayılı TCK’nın 125. maddesi uygulama alanı bulacaktır.
Kişilerin şeref,
namus ve haysiyetine karşı işlenen hakaret suçunun oluşabilmesi için somut bir
fiil ya da olgunun isnat edilmesi gerekmektedir. Mesela kişinin bilişim
sistemine “hırsız”, “kel”, “topal” “sahtekâr” gibi hakaret içeren bir iletinin
gönderilmesi halinde bu madde hükümleri uygulanacaktır. Bu isnatların bir
internet sitesinde yayınlanması halinde ise, hükmolunacak ceza aynı maddenin 4.
fıkrası gereğince altıda bir oranında arttırılacaktır. Çünkü hakaret suçunun
alenen işlenmesi, bu suçun nitelikli şekli olarak kabul edilmiştir. Madde
gerekçesinde de; “aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği
koşullar itibariyle belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından
algılanabilir olmasıdır” denilmiştir[196].
5237
sayılı TCK’nın 132. Maddesi: “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu”
5237 sayılı TCK’nın “özel
hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümünün 132.
maddesinde “haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu” düzenlenmiştir. Maddenin
gerekçesinde, kişiler arasında haberleşmenin ne şekilde yapıldığının öneminin
olmadığı, bu haberleşmenin örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik
posta yoluyla yapılabileceğine işaret edilmiştir. O halde bilişim sistemi
aracılığıyla gerçekleştirilen bu haberleşme yöntemleri de, inceleme konusu
madde ile koruma altına alınmakta ve bu şekilde haberleşmeyi ihlal edenler
cezalandırılmak istenmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 142. Maddesi’nin 2. Fıkrası
“e” Bendi: “Bilişim Sisteminin Kullanılması Yoluyla İşlenen Hırsızlık Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
malvarlığına karşı suçlar başlıklı onuncu bölümünün 142. maddesinde nitelikli
hırsızlık halleri düzenlenmektedir. Bu maddenin 2. fıkrasının “e” bendinde ise
“bilişim sisteminin kullanılması suretiyle işlenen hırsızlık suçu” yer
almaktadır. Görüldüğü üzere korunan hukuki değer göz önüne alınarak düzenlenen
bu suç tipi, ilgili olduğu bölümde yer almaktadır.
5237 sayılı TCK’nın
141. maddesindeki genel tanıma göre hırsızlık, zilyedinin rızası olmadan
başkasına ait taşınır bir malın, failin kendisine veya başkasına yarar sağlamak
maksadıyla bulunduğu yerden almasıdır. 5237 sayılı TCK’nın nitelikli hırsızlık
suçunu oluşturan 142. maddesinin 2. fıkrasının e bendinde, hırsızlık suçunun
“bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle” işlenmesi halinde” üç yıldan
yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” denilmektedir.
Bir görüşe göre,
hırsızlık suçunun konusunun somut nesneler veya elektrik enerjisi gibi şeyler
olduğu dikkate alındığında, “veri”nin bu kapsama girmediği ve bu nedenlerle
142/2-e hükmüne yer verilmiş olmasının bir çelişki olduğu ileri sürülmüştür[197].
Bir başka görüşe
göre, hırsızlık suçunun konusunun menkul mallar olduğu, bilişim sistemleri
suretiyle işlenen suçların konusunun ise veri olduğu, veriyi, menkul mal
kapsamında ya da enerji olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı, bu sebeple
klasik anlamda işlenen bu suçun bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi
halinin düzenlendiği ileri sürülmüştür[198].
Bir diğer görüşe
göre ise, nasıl bir elektrik enerjisi nesnel bir yapıya sahip olmadığı halde
hırsızlığa konu olabiliyorsa, “veri” içinde benzer bir yaklaşımın pekâlâ mümkün
olduğu, kaldı ki verinin ekonomik bir değerinin bulunduğu bu sebeple verinin de
hırsızlık suçuna konu olabileceği ileri sürülmüştür. Ancak bu düzenlemede esas
olanın verinin çalınmasından önce, hırsızlık suçunda bilişim sisteminin
kullanılmış olduğu, bilişim sisteminin sağladığı emsalsiz olanaklar nedeniyle,
hırsızlık suçunun çok daha kolay işlenebilmesi olgusunun gözetildiği ifade
edilmiştir[199].
Örneğin, internet
üzerinden yetkisiz erişimle bankanın online sistemine girilerek müşteri
hesabından para transferi yapılması, 142/2-e maddesine girmektedir.
Yine bilgisayar
merkezi kilit sistemine bağlı olarak korunan bir deponun kapısının, bilişim
sistemi şifrelerinin kırılması suretiyle açılması ve orada bulunan beyaz
eşyaların çalınması olayında da hırsızlık, bilişim sistemi kullanılarak
gerçekleştirilmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 158. Maddesinin 1. Fıkrasının
“f” Bendi: “Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Yoluyla İşlenen Dolandırıcılık
Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
malvarlığına karşı suçlar başlıklı onuncu bölümünün 158. maddesinde nitelikli
dolandırıcılık halleri düzenlenmektedir. Bu maddenin 1. fıkrasının “f” bendinde
“bilişim sistemlerinin kullanılması yoluyla işlenen dolandırıcılık suçu” yer
almaktadır. Görüldüğü üzere suçla korunan hukuksal değer göz önüne alınarak bu
suç tipi de, ilgili olduğu bölümde düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın
157. maddesinde dolandırıcılık, “hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun
veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak”
şeklinde tanımlanmıştır. Nitelikli dolandırıcılık suçunun düzenlendiği 158.
maddenin 1. fıkrasının f bendinde dolandırıcılık suçunun, “bilişim
sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması
suretiyle” işlenmesi halinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adli para cezasına hükmolunur, denilmektedir.
Görüldüğü üzere f
bendinde birden fazla nitelikli hal belirtilmiştir. Birincisi bilişim
sistemlerinin ikincisi banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması
suretiyle dolandırıcılıktır. Esasen bilişim sistemlerinin dolandırıcılık
suçunda en çok kullanıldığı alanların başında banka ve kredi kurumlarının
gelmiş olması etkilidir[200].
Örneğin, fail
tarafından sahtekârlık amacıyla kurulan web sitesinden, sanki bilinen bir
bankanın web sitesinden gönderilmiş gibi, bir e-posta mağdurun bilişim
sistemine gönderilmektedir. Mağdurdan banka hesabıyla ilgili kişisel
bilgilerini güncelleştirmesi istenilmektedir. Gelişen bu süreçte M, hileli
verilerle dolandırılmış ve haksız çıkar sağlanmıştır. Olayda failin fiili, 5237
sayılı TCK’nın 158/1-f maddesindeki bilişim sistemlerinin araç olarak
kullanılması suretiyle dolandırıcılığa girmektedir.
Yine faillerin ATM
cihazında önceden hazırladıkları tertibatla bankamatik kartının makinesinde
sıkışmasını sağlayıp, banka görevlisi ile telefonla görüştükleri intibaını
uyandırarak yaptıkları ile mağdurdan şifresini öğrenip bu yolla ele
geçirdikleri şifre ile bankadan para çekmekten ibaret eylemleri de TCK’nın
158/1-f maddesindeki bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle
dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.
5237
sayılı TCK’nın 226. Maddesi: “Müstehcenlik Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmının genel ahlaka karşı suçlar
başlıklı yedinci bölümünün 226. maddesinde “müstehcenlik suçu”
düzenlenmektedir. Bu suç tipi de bilişim sistemleri aracılığıyla
işlenebilecektir. Bu madde, veri iletim ağları ile gerçekleştirilen müstehcen
yayın eylemlerine uygulanabilecektir. Başka bir ifade ile bu maddede tanımlanan
birçok suçu oluşturan hareketlerin, bilişim sistemleri vasıtasıyla
gerçekleştirilmesi mümkündür.
Özellikle maddenin
ikinci fıkrasında, müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu
ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi ve beşinci fıkrasında,
maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarındaki suçların konusunu oluşturan ve
müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın
ve yayın yoluyla yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da
çocukların görmesinin, dinlemesinin veya okumasının sağlanması hallerinde,
bilişim sistemleri kullanılmak suretiyle müstehcenlik suçu işlenebilecektir.
Örneğin, bir okulun öğrencilerinin elektronik posta adreslerine pornografik
mesaj, metin ve görüntülerin atılması olayında 226. madde uygulanacaktır.
5237
sayılı TCK’nın 228. Maddesi: “Kumar Oynanması için Yer ve İmkân Sağlama Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmının genel ahlaka karşı suçlar
başlıklı yedinci bölümünün 228. maddesinde “Kumar oynanması için yer ve imkân
sağlama suçu” düzenlenmektedir. Bu suç tipi de bilişim sistemleri aracılığıyla
işlenebilecektir. İnternette oluşturulan sanal gazinolarda kumar oynatılması
durumunda, unsurları oluştuğu takdirde sanıklar aleyhine 5237 sayılı TCK’nın 228.
maddesi uyarınca ceza verilmesi mümkün olacaktır. Söz konusu suçun oluşabilmesi
için aleniyet şartı aranmamıştır. Bu durum madde gerekçesinde de ifade
edilmiştir.
5237
sayılı TCK’nın 163. Maddesi: “Karşılıksız Yararlanma Suçu”
5237 sayılı TCK’nın
malvarlığına karşı suçlar başlıklı onuncu bölümünün 228. maddesinde
“Karşılıksız yararlanma suçu” düzenlenmektedir. Bu suç tipi de bilişim
sistemleri aracılığıyla işlenebilecektir.
Görüldüğü üzere
suçla korunan hukuksal değer göz önüne alınarak bu suç tipi de, ilgili olduğu
bölümde düzenlenmiştir.
FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU’NDA DÜZENLENEN BİLİŞİM SUÇLARI
5846 Sayılı FSEK’da,
07.06.1995 tarih ve 4110 sayılı Kanun ile değişiklik yapılarak kanunun 2.
maddesinde eser kavramının tanımı yapılırken bilgisayar programları da bu
kavram içinde sayılmış ve kanunun koruma kapsamına alınmıştır. Kanunun 71., 72.
ve 73. maddelerinde eser sahibinin haklarının korunması açısından düzenlenen
suç tiplerinin konusuna bilişim yazılımları da dahil edilmiştir.
FSEK’nın 71.
maddesinde manevi haklara tecavüz, 72. maddesinde mali haklara tecavüz, 73.
maddesinde ise diğer suçlar başlığı altında üç farklı suç tipi düzenlenmiştir.
Böylece FSEK’in 2. maddesinde yapılan değişiklik ile bilişim yazılımlarının
hukuka aykırı olarak çoğaltılması ve kullanılması eylemleri suç tipi olarak
düzenlenmiştir[201].
maddede
düzenlenen suç tipinde korunan hukuksal değer, yazılım sahibinin FSEK’in ilgili
maddelerinde belirtilen manevi haklarıdır. Bu yazılım sahibinin manevi hakları
olarak, yazılımı kamuya sunma hakkı (FSEK m.14), yazılım sahibinin adını
belirtme hakkı yani eser sahibi olarak tanıtılma hakkı (FSEK m. 15/1),
yazılımda değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı (FSEK m. 16 ve m. 17/1) ve
yazılım sahibinin zilyet ve malike karşı hakları yani eser sahibinin eserin
aslına varma hakları (FSEK m. 17/2) bulunmaktadır[202]. 72. ve 73.
maddelerinde düzenlenen suç tipleri ile korunan hukuksal değer ise mağdurun
malvarlığıdır.
FSEK’da düzenlenen
bilişim suçlarında fail açısından bir özellik aranmamıştır, bu nedenle bu suçları
herkes işleyebilmektedir. Bu suçların konusu ise genel olarak her türlü eser,
çalışmanın konusuyla ilgili olarak da bilgisayar yazılımları oluşturmaktadır.
FSEK’da düzenlenen
üç suç tipi de, takibi şikâyete bağlı suç tipidir. Ayrıca bu suçların mağduru,
hakları tecavüze uğrayan kimsedir.
FSEK’da düzenlenen
üç suç tipinde de, suçun gerçekleşmesi için ayrıca bir zararın meydana gelmesi
gerekmemektedir. Ayrıca suçlar serbest hareketli olarak düzenlenmişlerdir.
Ayrıca suçu oluşturan eylemler icrai hareketlerle gerçekleştirilebileceği gibi
FSEK 74. maddede belirtilen sorumlu kişiler açısından ihmal suretiyle de
işlenebilecektir.
İnceleme konusu suç
tipleri açısından fail bilerek ve isteyerek suçu gerçekleştirebilecektir. Bu
suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Fail, FSEK’e göre
suç oluşturan eylemleri bir rızaya dayanarak gerçekleştirdiği hallerde suç
oluşmayacaktır. Ayrıca kanundan kaynaklanan hukuka uygunluk sebebi ise FSEK’in
72. maddesinin 1. ve 2. bentlerinde düzenlenen eylemler açısından FSEK’in 38.
maddesinin 2. fıkrasında yer almaktadır.
FSEK’de düzenlenen
suç tipleri açısından teşebbüs mümkün görünmemektedir. Ancak yinede failin
eylemlerden birini kanunda belirtilen şekilde yerine getirirken elektriğin
kesilmesi halinde bu eylemin yarıda kalması gibi bir durumda suç teşebbüs
derecesinde kalacaktır.
FSEK’da düzenlenen
bilişim suçları açısından FSEK’in 74. maddesine göre; inceleme konusu suçlardan
herhangi birinin bir ticari işletmede ve işletmeye ilişkin hizmetlerin yerine
getirilmesi sırasında, işletmenin temsilcisi veya müstahdemi tarafından
gerçekleştirilmesi halinde, suçun işlenmesine engel olmayan işletme sahibi,
işletme müdürü veya işletmeyi fiilen yöneten kişi, fail gibi
cezalandırılacaktır.
Failin aynı suçu
işleme kararı kapsamında, birden fazla işlemesi halinde 5237 sayılı TCK’nın 43.
maddesinde düzenlenen zincirleme suç meydana gelecektir. Bu durumda faile bu
suçların her birinden dolayı ayrı ayrı değil, bir ceza verilmekte fakat cezanın
oranı arttırılmaktadır.
Kanunun 71. ve 72.
maddelerinde belirtilen suçları işleyen failler hakkında, hapis cezasının alt
sınırı dört yıl, üst sınırı olarak ise altı yıl, para cezasının alt sınırı
olarak elli milyar, üst sınırı olarak ise yüzeli milyar öngörülmüştür. 73.
madde için ise hapis cezasının alt sınırı olarak iki yıl, üst sınır olarak dört
yıl, para cezasının alt sınır olarak on milyar, üst sınır olarak da elli milyar
TL öngörülmüştür.
ELEKTRONİK İMZA KANUNU’NDA DÜZENLENEN BİLİŞİM SUÇLARI
5070 Sayılı
Elektronik İmza Kanunu, TBMM tarafından 15.01.2004 tarihinde kabul edilmiş ve
yayım tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girmiştir. EİK’da, AB
Direktifi doğrultusunda hazırlanmış ve güvenli elektronik imza, güvenli
elektronik imza doğrulama araçları, bu imzanın hukuk alanında doğurduğu sonuçlar,
elektronik sertifika hizmet sağlayıcı gibi elektronik imzayla ilgili araçlar ve
hizmet sağlayıcılarının hukuki yetki ve sorumlulukları düzenlenmiştir[203].
EİK’nın 16.
maddesinde “elektronik imza oluşturma verilerinin izinsiz kullanımı suçu”, 17.
maddesinde ise “elektronik sertifikalarda sahtekârlık suçu” düzenlenmiştir. Bu
suçlar ile korunan hukuksal değer, evrakta sahtecilik suçlarında korunmak
istenen hukuksal değerle aynıdır, yani devlet tarafından fertlere yüklenilen
hukuk alanında inandırıcılığı olan bu tür verilere karşı güven korunmak
istenmektedir.
Elektronik imza
oluşturma amacıyla imza oluşturma verisi veya imza oluşturma aracının elde
edilmesi, verilmesi, kopyalanması, bu araçların yeniden oluşturulması ile
izinsiz elde edilen imza oluşturma araçlarının kullanılarak elektronik imza
oluşturulması eylemlerinin yetkili kişilerin izni olmaksızın gerçekleştirilmesi
halinde, EİK’nın 16. maddesinde düzenlenen elektronik imza oluşturma
verilerinin izinsiz kullanımı suçu gerçekleşmiş olacaktır. Tamamen veya kısmen
sahte elektronik sertifika oluşturulması, geçerli olarak oluşturulan
sertifikaların taklit edilmesi, geçerli olarak oluşturulan tahrif edilmesi,
yetkisiz olarak elektronik sertifika oluşturulması veya bu sahte elektronik
sertifikaların kullanılması hallerinde ise EİK’nın 17. maddesinde düzenlenen
elektronik sertifikalarda sahtekârlık suçu gerçekleşmiş olacaktır.
Kanunda düzenlenen
suçların faili açısından her hangi bir özellik aranmamıştır. Bu nedenle bu
suçları herkes işleyebilmektedir. Ayrıca her iki suçun da konusunu genel olarak
veriler oluşturmaktadır. Bu suçların mağduru da daima devlettir. Ancak aynı
eylemler dolayısıyla zarar gören kişiler ise bu suçun mağduru olamamakta ancak
kamu davasına müdahale edebilmektedirler.
EİK’nın 16. ve 17.
maddelerinde düzenlenen bilişim suçlarının gerçekleşmesi için ayrıca bir
zararın meydana gelmesi aranmamaktadır.
EİK’nın 16.
maddesinde düzenlenen suç tipi açısından failin bilerek ve isteyerek hareket
etmesi ve bunun yanında elektronik imza oluşturma amacının bulunması
gerekmektedir. 17. maddesinde ise, failin bilerek ve isteyerek hareket etmesi
suçun manevi unsurunu oluşturacaktır. Ancak her iki suç tipinin de taksirle
işlenmesi mümkün değildir.
Fail tarafından
elektronik imza ile ilgili kişinin iznine dayanılarak EİK’nın 16. maddesinde
düzenlenen suçu oluşturan eylemlerin gerçekleştirilmesinde suç oluşmayacaktır.
Bunun dışında kanundan kaynaklanan bir hukuka uygunluk sebebi yoktur. EİK’nın
17. maddesi açısından ise hukuka uygunluk sebebi bulunmamaktadır.
EİK’da düzenlenen
suç tipleri açısından teşebbüs mümkün görünmemektedir. Ancak yine de fail,
eylemlerden birini kanunda belirtilen şekilde yerine getirirken elektriğin
kesilmesi halinde ve bu sebeple eylemin yarıda kalması gibi bir durumda suç,
teşebbüs derecesinde kalacaktır.
EİK’da düzenlenen
bilişim suçlarında iştirak açısından bir özellik söz konusu değildir. TCK’nın
37, 38, 39, 40 ve 41. maddelerinde düzenlenen suça iştirake ilişkin genel
hükümler uygulanacaktır.
EİK, TCK karşısından
özel kanun niteliğinde olduğu için çıkabilecek içtima sorunları özel
hüküm-genel hüküm ilişkisi çerçevesinde çözülecektir.
EİK’nin 16. ve 17.
maddelerinin 2. fıkralarında “yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu cezalar
yarısına kadar arttırılır” denilerek suça etki eden halleri düzenlenmiştir.
EİK’nin 16.
maddesinde hapis cezasının alt sınırı olarak bir yıl, üst sınırı olarak üç yıl
öngörülmüştür, para cezasının ise yalnızca alt sınırı belirtilmiş ve bu miktar
beş yüz milyon TL olarak öngörülmüştür. Kanunun 17. maddesi için ise, hapis
cezasının alt sınırı olarak iki yıl, üst sınırı olarak beş yıl öngörülmüştür,
para cezasının ise yalnızca alt sınırı belirtilmiş ve bu miktar bir milyar TL
olarak öngörülmüştür.
KOVUŞTURMA
5237 sayılı TCK’da
düzenlenen bilişim suçları, şikâyete tabi değildir, bunlar resen
kovuşturulmaktadır. Başka bir ifade ile suçun kovuşturması için mağdurun
talebine gerek yoktur. Suçtan zarar görenler, müşteki sıfatıyla açılan kamu
davalarına müdahil olarak katılabilirler. Bu suçlar, Asliye Ceza Mahkemesinin
görev alanına girmektedir.
Kovuşturma ile
ilgili olarak suçun işlendiği zaman ve yer kavramları üzerinde de durmak
gerekmektedir. Hareketin yapıldığı anda suç işlenmiş sayılmaktadır. Ancak mütemadi
suçlarda ise temadinin bittiği anda suç teşekkül etmektedir. Bunun yanında suç,
hareketin yapıldığı yerde işlenmiş sayılmaktadır. Ancak mesafe suçlarında ise,
hareket kısımlarının ya da neticenin gerçekleştirildiği yerde suç işlenmiş
sayılacaktır[204].
Günümüzde bilişim
sistemleri, insan hayatını kolaylaştırmakta ve her geçen gün daha da artan
geniş kitlelere ulaşmaktadır. Bilişim sistemlerinin hukuki rolü tamamıyla
yenidir. Ancak bilişim sistemleri hayatın her alanında olduğu gibi hukuk
alanında da ciddi sonuçlar yaratmakta ve çözümlenmesi gereken yepyeni hukuki
sorunların doğmasına neden olmaktadır. Toplumda bu sistemlerin kullanımının
artması ile birlikte yeni suç alanları açılmış ve neticesinde de yeni suç
tipleri ortaya çıkmıştır. Bunun yanında bu suç tiplerinin klasik suçların
dâhilinde de işleniş şekilleri oluşmuştur. Bu suçlar gün geçtikçe büyük
aşamalar kaydederek ciddi zararlara yol açmaktadır. Bu sebeple de bilişim
suçları ile ilgili kurallara yasalarda yer vermek yeterli olmamakta, ayrıca gelişen
teknoloji ile birlikte mevzuatın da sürekli yenilenmesi ve bu alanda ortaya
çıkacak yeni suç tiplerini kapsayacak şekilde değiştirilmesi gerekmektedir.
Yani hukuk, teknoloji ile paralel ve aynı hızda seyretmelidir. Bu anlamda
bilişim suçlarının önlenmesi için sadece hukukçuların gayreti yeterli
olmayacaktır. O halde bu konuda kapsamlı düzenlemelerin yanı sıra ülkeler arası
işbirliği de şarttır. Ancak günümüzde toplum hayatını düzenleyen hukuk
kuralları, bilişim teknolojilerinin gelişiminin inanılmaz sürati karşısında
çoğunlukla geri kalmaktadır.
Bilişim
teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşması nedeniyle buna uygun olarak yeniden
yapılanma bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yönüyle
değerlendirildiğinde bilişim suçlarına ilişkin olan ulusal hukuki
düzenlemelerin yeterince etkili olmadığı söylenebilir. Bu sebeple ulusal
düzenlemelerin de mutlaka uluslar arası düzenlemelerle desteklenmesi
gerekmektedir. Kaldı ki kısa sürede, bilişim suçlarının yarattığı tehlikenin
bilincine varılmış ulusal ve uluslar arası düzeyde önlemler alınmaya
çalışılmıştır. Ülkemizde de Türk kanun koyucusu, mukayeseli hukuktan ve Avrupa
Topluluğu’nun tavsiye kararlarından etkilenmek suretiyle 06.06.1991 tarih ve
3756 sayılı Kanun ile bazı bilişim suçlarına ilişkin hükümlerin yer aldığı
Bilişim Alanında Suçlar başlıklı 11. babı, 765 sayılı TCK’ya ilave etmiştir.
Ancak kanun koyucu tarafından 26.09.2004 tarihinde kabul edilen ve 12.10.2004
tarihinde yayınlanarak, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun İkinci Kitap, Üçüncü Kısım, Onuncu Bölümü’nde yer alan “Bilişim
Alanında Suçlar” başlığını taşıyan ve dört ayrı maddede öngörülen bilişim
suçları, 765 sayılı TCK’ya nazaran daha geniş bir alanı kapsayacak şekilde
düzenleme altına alınmıştır.
Bilişim suçları
hakkında ülkemizde yapılan düzenlemeler, bilişim alanında gerçekleşebilecek her
türlü eylemi yaptırım altına almamakta ve ihtiyacı da tam anlamıyla
karşılayamamaktadır. 765 sayılı TCK’da düzenlenen bilişim suçları yasa koyucu
tarafından gerekli özen ve dikkatle hazırlanmamış, ancak 5237 sayılı TCK’da söz
konusu eleştiriler kısmen giderilerek, günümüz şartları ile paralel olarak ve
gelişen teknoloji takip edilerek düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’da
düzenlenen bilişim suçları haricinde ayrıca, FSEK’de yazılım sahibinin manevi
haklarına yönelik suçlar, yazılım sahibinin maddi haklarına yönelik suçlar ve
yazılım sahibinin çıkarlarına yönelik diğer suçlar düzenlenmiştir. Ayrıca
EİK’de elektronik imza oluşturma verilerinin izinsiz kullanımı suçu ve elektronik
sertifikalarda sahtekârlık suçu düzenlenmiştir.
Bilişim suçları ile
mücadelede, bu hukuka aykırı eylemleri asgariye indirmek için, hukuki
düzenlemelerin yanı sıra sistem sahiplerinin de teknik açıdan bir takım
önlemleri almaları gerekmektedir. Ayrıca gerek ulusal gerekse uluslar arası
düzeyde hem teknik hem de hukuki yönden yapılan düzenlemeler arasında işbirliği
yapılması gerekmektedir. Zira gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde ceza
hukuku alanında yapılan düzenlemelerin, tek başına suçun önlenmesi açısından
caydırıcı ve suçu yok edici bir etken olması mümkün değildir. Bilişim
suçlarının kovuşturulması ve cezalandırılması sorununun üstesinden birçok
alanda faaliyet gösteren uluslar arası girişimler, kuruluşlar ya da sivil
toplum örgütleri gelebilir. Ayrıca bu suçlarla mücadelede mutlaka uluslararası
işbirliğine ihtiyaç vardır. Suçların birçoğu uluslararası niteliğe sahiptir.
İnternetten sağlanan faydanın, görülen zararlardan kat ve kat daha fazla olduğu
şu günlerde, gerekli yasal düzenlemelerin oluşturulmasını sağlayarak, sağduyu
ile hareket etmek hedefimiz olmalıdır.
Ulusal çaptaki
düzenlemeler, uluslar arası girişimlere dayanmalı ya da bunlara uygun
olmalıdır. Bu gereksinmelerden hareketle Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa
Konseyi tarafından üretilen Avrupa Siber Suç Sözleşmesi baz alındığında,
ülkemiz açısından bilişim suçlarıyla etkin bir şekilde mücadele edilmesi mümkün
olacak ve bilişim suçları ve faillerinin belirlenmesi ve faillerin yakalanması
kolaylaşacaktır.
Ülkemizde internet
üzerinden işlenen suçlarla ilgili olarak cezai yaptırım bağlayan temel bir
yasa, internetin bilgi ve iletişim aracı olması, çok hızlı gelişim göstermesi,
teknolojik yönünün ağır basması ve tüm ülkeler arası bağlantıya sahip olması
nedeniyle, henüz bulunmamaktadır. İnternet hizmeti veren kuruluşların
sorumluluklarının ne şekilde olacağının, mutlaka kanuni düzenleme ile
belirlenmesi gerekmektedir. Ancak bu yönde Adalet Bakanlığı tarafından, Avrupa
Siber Suç Sözleşmesi ile yabancı ülke mevzuatlarından da yararlanılarak,
Ülkemizde giderek yaygınlaşan internet kullanımı sonucu ortaya çıkan suçların
cezalandırılabilmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bu konuda mevcut
boşluğun doldurulması yönünde hükümler içeren “Bilişim Ağı Hizmetlerinin
Düzenlenmesi ve Bilişim Suçları Hakkındaki Kanun Tasarısı” adı altında yeni bir
kanun tasarısı hazırlamıştır.
Görüldüğü üzere
bilişim suçları, bilinen suç tiplerinden farklılık arz etmektedir. Bu yüzden bu
tip suçlara daha farklı yaklaşmalıdır. Çünkü elektronik cihazlar, bilgisayarlar
ve diğer yüksek teknoloji ürünleri kullanılarak daha kolay ve ucuz suç
işlenebilmektedir. Bu da; ileride bu suçlar ile daha çok karşılaşacağımız
anlamına gelmektedir. Bu yüzden Türkiye’nin Bilişim Suçları üzerine ciddi
olarak eğilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, insan
tarihinde değişmeyen tek olgu değişimin kendisidir. Özellikle bilişim
sistemlerinin sürüklediği aşırı etkileşimli ve karmaşık ortamın oluşturduğu
yeni dengeleri sağlamada, öncelikle öğrenmeli ve zaman kaybetmeden ulusal
gelişim ve yönelimimizi belirlemeliyiz.
AKBULUT,
Berrin
1999
Türk Ceza Hukukunda Bilişim Suçları, Konya, (Yayınlanmamış
Doktora Tezi)
AKÇAM,
Bahadır K.
1999
“Suçla Mücadele Edenler İçin İnternet”, Türk Bilişim Derneği
Yayını, Ankara
AKDENİZ,
Yaman
Governance
of Pornography and Child Pornography on the Global Internet: A
Multi-Layered
Approach,
(Çevrimiçi)
http://www.cyber-rights.org/reports/governan.htm
AKIN,
Cahit
1998
İnternet-Windows 95 için İstanbul
AKINCI
Hatice, A. E. ALIÇ ve C. ER
2004
“Türk Ceza Kanunu ve Bilişim Suçları”, İnternet ve Hukuk, İstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayını
ANALAY,
Cengiz, R. GÜLŞEN
Bilişim Suçu Olarak Pornografi
(Çevrimiçi)
http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=11007
Ansiklopedik
Kişisel Bilgisayar Kılavuzu PC World,
1995
Ocak
ARTUK
M. Emin, A. GÖKŞEN ve A. C. YENİDÜNYA
2003
Uygulamalı Ceza Hukuku, Ankara
ARTUK
M. Emin, A. GÖKŞEN ve A. C. YENİDÜNYA
2003
Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara
AYDIN,
Emin D.
1992
Bilişim Suçları ve Hukukuna Giriş, Ankara
ATASAY,
Rahşan
Bilgisayar
Suçları www.turkhukuksitesi.com
BAŞALP,
Nilgün
2004
Kişisel Verilerin Korunması ve Saklanması, Ankara
BECENİ,
Yasin
2003
Siber Suçlar, (Çevrimiçi) http://www.hukukcu.com/bilimsel/index.htm,
BOĞAÇ,
Erkan; M. SONGÜR
1999
Açıklamalı Bilgisayar ve İnternet Terimleri Sözlüğü, Ankara
BRENNER,
Susan
State
Cybercrime Legislation in the United States of America: A Survey, (Çevrimiçi) http://www.richmond.edu/jolt/v7i3/article2.html
CİHAN,
Erol, F. YENİSEY
1997
Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul
ÇEKEN,
Hüseyin
Amerika
Birleşik
Devletlerinde Siber Suçlar,
(Çevrimiçi)
http://www.jura.uni-sb.de/turkish/HCeken.html
ÇEKEN,
Hüseyin
ABD’de İnternet Yoluyla İşlenen
Suçlardan Doğan Ceza Sorumluluğunun
Hukuki
Esası
(Çevrimiçi) http://www.jura.uni-sb.de/turkish/HCeken1 .html
DEMİRKOL,
Zafer
2001
İnternet Teknolojileri, İstanbul
DEĞİRMENCİ,
Olgun
2002
Bilişim Suçları, İstanbul, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi)
DEĞİRMENCİ
Olgun, C. YENİDÜNYA
2003
Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Bilişim Suçları, İstanbul
DÖNMEZER,
Sulhi
1995
Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, İstanbul
DÖNMEZER,
Sulhi
2001
Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, İstanbul
DÖNMEZER,
Sulhi, S. ERMAN
1997
Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım, C.1, İstanbul
DÜLGER,
M. Volkan
2003
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında Organize Suçla Mücadelede
Özel Koruma Tedbirleri, İstanbul
DÜLGER,
M. Volkan
2004
Bilişim Suçlarına İlişkin Düzenlemelerin Eleştirisi,
İstanbul
DÜLGER,
M. Volkan
2004
Bilişim Suçları, Ankara
ERDOĞAN,
Ramazan ve başk.
“Bilişim
Suçları ve Türkiye’deki Yasal Durumu”
EREM,
Faruk
1993
Bilgisayar Suçları ve Türk Ceza Kanunu Şerhi, C.III, Ankara
EREM,
Faruk
1992,
“Bilgisayar Suçları ve Türk Ceza Kanunu”, Türkiye Barolar Birliği
Dergisi, S.2,
EREM,
Faruk
1991,
“Bilgisayar Suçları ve Türk Ceza Kanunu”, YKD., Yıl:17, S:4, s. 436444
EREM,
Faruk, A. DANIŞMAN ve M. E. ARTUK
1997
Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara
EREM,
Faruk, N. TOROSLU
1999
Türk Ceza Hukuku, Özel Hükümler, Ankara
ERMAN,
R. Barış
2001
Alman Hukukunda İnternetten Kaynaklanan Ceza Sorumluluğu,
İstanbul
ERSOY,
Yüksel
1994,
Genel Hukuki Koruma Çerçevesinde Bilişim Suçları, AÜSBFD.,C:
XLIX,
No: 3,4, 1994, s.149-183
GÜDER,
Gazi
1986
Bilgi İşlem Terimleri Sözlüğü, İstanbul
GÜN, Mehmet
Türk Hukukunda
Bilgisayar Programlarının Yasal Alanda Korunması www.mehmetgun.com.tr
HOAR, B. Sean
“Identity Theft: The
Crime Of The New Millennium”,
(Çevrim içi) http://www.usdoj.gov/criminal/crime/usamarch2001 3.htm,
İÇEL Kayıhan
2001 Kitle
Haberleşme Hukuku, İstanbul
İÇEL, Kayıhan ve
başkaları
2000 Suç Teorisi,
İstanbul
İÇEL, Kayıhan ve
başkaları
1999 Avrupa Birliğine
Uyum Sürecinde Türk Ceza Hukuku İstanbul
İNAN, Aslan
1999 İnternet El
Kitabı İstanbul
KANGAL, T. Zeynep
2001 Fransa’da
İnternet Yoluyla İşlenen Suçlardan Doğan Ceza Sorumluluğu, İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: LIX, Sayı: 1-2, İstanbul
KARAGÜLMEZ, Ali
2005 Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri, Ankara
KATYAL, N. Kumar
Criminal Law İn
Cyberspace, SSRNEL, (Çevrimiçi)
http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract
id=249030
KESMEZ,
Necdet
Avrupa
Konseyi Siber-Uzay Suçları,Necdet.kesmez@tbd.org.tr
KILIÇ,
Eylem
2004
Mart “Elektronik İmza”, Güncel Hukuk, s.56,57
KOCA,
Mahmut
İnternetle
İlgili Ceza Hukuku Sorunları ve Bu Sorunlara İlişkin Çözüm
Öneriler, (Çevrimiçi) http://www.bilisimsurasi.
org. tr
KURT,
Levent
2005
Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza
Kanunundaki
Uygulaması,
Ankara
KURTARAN,
Özlem M., F. ÇUBUKÇU
1991
Ansiklopedik Bilgi İşlem Terimleri Sözlüğü, İstanbul
MAHMUTOĞLU,
F. Selami
2001
Karşılaştırmalı Hukuk Bakımından İnternet Süjelerinin
Ceza Sorumluluğu, İstanbul
MALKOÇ,
İsmail
1996
Açıklamalı Türk Ceza Kanunu, İstanbul
MEMİŞ,
Tekin
2001
Hukuki Açıdan Kitlelere E-posta Gönderilmesi, Erzincan
ODABAŞI,
Arda
1999
“Bilgi Toplumu mu, Gözetim Toplumu mu?”, Bilim ve Ütopya, S:62 İstanbul
ÖNDER,
Ayhan
1994
Şahıslara ve Mala Karşı Cürümler ve Bilişim Alanında Suçlar,
İstanbul
ÖZDİLEK,
A. Osman
2002
İnternet ve Hukuk, İstanbul
ÖZDİLEK,
A. Osman
2002
“Bilgisayar Suçları Ne Kadar Ciddi”, (Çevrimiçi)
http://www.hukukcu.com/bilimsel/kitaplar/bilgisayar suçları.html,
ÖZEL,
Cevat
2002
Aralık “Bilişim-İnternet Suçları”
http://www.hukukcu.com/bilimsel/kitaplar/bilişim
intemetsuclan.html
ÖZEL,
Cevat
2001
Eylül “Bilişim Suçları ile İletişim Faaliyetleri Yönünden TCK Tasarısı”, İBD,
C: LXXV, S:7,8,9, İstanbul
ÖZGENÇ,
İzzet
2005
Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi (Genel Hükümler), Ankara
ÖZGENÇ,
İzzet
2005
“Yeni TCK’nın Hazırlanmasında Esas Alınan Suç Teorisi”, Yeni Türk Ceza Kanunu
Tanıtımı Semineri, Büyük Anadolu Oteli, Ankara
ÖZGENÇ,
İzzet
1996
Suça İştirakin Hukuki Esası ve Faillik, İstanbul
ÖZGENÇ
İzzet, C. ŞAHİN
2001
Uygulamalı Ceza Hukuku, Ankara
ÖZTÜRK,
Bahri, M. R. ERDEM ve V. Ö. ÖZBEK
2001,
Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, Ankara
SALICI,
Berfu, İ. GÜNEŞ
“İnternette
Güvenlik ve Denetim, Masumiyet Yitiriliyor mu?”
(Çevrimiçi)
http://bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl gos.php?nt=243
SCHJOLBERG,
Stein
“The
Legal Framework - Unauthorized Access to Computer Systems; Penal Legislation in
44 Countries” (Çevrimiçi)
http://www.mosstingrett.no/info/legal.html
SAVAŞ,
Vural, S. MOLLAMAHMUTOĞLU
1999
Türk Ceza Kanununun Yorumu, Ankara
SEYİDOĞLU,
Halil
1997
Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, İstanbul
SINAR,
Hasan
2004
Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi Üzerine Bir Deneme, İstanbul
SINAR,
Hasan
“İnternetin
Ortaya Çıkardığı Hukuki Sorunlara Bir Ceza Hukuku Yaklaşımı”, MHB, Y:17-18,
S:1-2, 1997-1998, s. 355-372.
SINAR,
Hasan
2001
İnternet ve Ceza Hukuku, İstanbul
SIRABAŞI,
Volkan
2003
İnternet ve Radyo Televizyon Aracılığıyla Kişilik Haklarına
Tecavüz (İnternet Rejimi), Ankara
TANSUĞ,
Avniye
“Dijital
İmza ve Yasal Düzenleme Yaklaşımları”,
(Çevrimiçi)
http://bilisimsurasi.org.ttr/dosyalar/60.doc.
TEKİNALP,
Ünal
2002
Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul
ÜNVER,
Yener
2001
Türk Ceza Kanunu’nun ve Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından Değerlendirilmesi,
İstanbul
ÜNVER,
Yener
2003
Ceza Hukukuyla Korunması Amaçlanan Hukuksal Değer, Ankara
ÜNVER,
Yener
2001
Türk Ceza Kanununun, Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından Değ
erlendirilmesi, İÜHFM, C:LIX S: 1-2,
s.51-153, İstanbul
YAMAÇ,
Fatih, S. DOKURER ve M. ÖZCAN
“Bilişim
Suçları” (Çevrimiçi) http://inet-tr.org.tr/inetconf7/bildiriler/86.doc.
YAŞAR,
Osman
2001
İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, Ankara
YAZICIOĞLU,
Yılmaz
1997
Bilgisayar Suçları, Krimonolojik Sosyolojik ve Hukuki Boyutları ile,
İstanbul
YAZICIOĞLU,
Yılmaz
“Bilişim
Suçları Konusunda 2001 Türk Ceza Kanununu Tasarısının Değerlendirilmesi” Y:1,
S:1, s.172-185, Ocak-Mart, 2004, İstanbul
YILMAZ,
Eyüp
2000
Türkiye’de Kredi Kartı Uygulaması ve Ekonomik Etkileri, İstanbul
YÜCEL,
T. Mustafa
1992
“Bilişim Suçları”, Ankara Barosu Dergisi, Y: 49, S:1-6, s.505-512.
Bilişim
sistemlerinin giderek artan bir hızla hayatımıza dâhil edilmesi, toplum
yaşamını değiştirdiği gibi insanlığın geleceğine de yön vermektedir. Bilişim
sistemlerindeki bu hızlı gelişim de beraberinde birçok yeni hukuki değerin
toplum hayatına kazandırılmasını sağlamaktadır. Bilişim sistemlerinin
hayatımızda etkin bir rol oynaması ile bazı yeni suç tipleri oluşmaya
başlamıştır.
Bilişim sistemleri
kullanılarak işlenen suçlar dolayısıyla meydana gelen zararlar çoğu ülkenin bu
konuda yasal düzenleme yapmasını zorunlu hale getirmiştir. Nitekim bu
sistemlerin yaygın olarak kullanıldığı ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede
bilişim suçları alanında işlenen suçlar yaptırım altına alınmıştır. Ulusal
düzenlemelerin yanında uluslar arası kuruluşlar da bilişim suçlarının
önlenebilmesi, yaptırım altına alınması ve suçun failine ulaşılabilmesi
açısından pek çok yararlı çalışmalar yapmışlardır. Bu konuda en fazla çalışma
yapan kuruluşların başında OECD, G8 Ülkeleri, Avrupa Konseyi, Birleşmiş
Milletler ve Avrupa Birliği gelmektedir.
Ülkemizde de
mukayeseli hukuktan, uluslararası çalışmalardan ve Avrupa Topluluğu’nun bilişim
suçları hakkındaki tavsiye kararlarından etkilenilerek öncelikle 06.06.1991
tarih ve 3756 s. Kanun ile 765 sayılı TCK’ya “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı
altında yer verilerek bilişim suçları yaptırım altına alınmıştır. 765 sayılı
TCK’da yer alan suç tipleri; verilerin ele geçirilmesi suçu (525a/1), başkasına
zarar vermek için verilerin kullanılması, nakledilmesi veya çoğaltılması suçu
(525a/2), verilere veya veri işleme zarar verilmesi suçu (525b/1), bilgisayar
aracılığıyla hukuka aykırı yarar sağlanması suçu (525b/2) ve verilerde
sahtekârlık yapılması suçlarıdır(525c).
Bunun yanında kanun
koyucu, 07.06.1995 tarih ve 4110 sayılı Kanun ile 5846 sayılı FSEK’da
değişiklik yapmış ve böylelikle eser kavramının içeriğine bilişim programları
ve bunları oluşturan verileri de dahil etmiştir. Buna göre, FSEK’nın 71.
maddesinde, bilişim yazılımları üzerindeki manevi haklara tecavüz, 72.
maddesinde, bilişim yazılımları üzerindeki mali haklara tecavüz, 73. maddesinde
ise, diğer suçlar başlığı altında üç farklı suç tipi düzenlenmiştir.
Yine 15.01.2004
tarih ve 5070 sayılı EİK ile Türk hukuk düzeni açısından elektronik imzanın
geçerliliği kabul edilmiştir. Kanunun 16. maddesi ile sahte elektronik imza
yapılması ve kullanılması, 17. maddesi ile de, sahte elektronik sertifika
yapılması ve kullanılması, suç tipi olarak düzenlenmiştir.
26.09.2004
tarihinde, TBMM tarafından kabul edilen ve 25611 sayılı Resmi Gazete’de
12.10.2004 tarihinde yayınlanan, 01.06.2005 tarihinde de yürürlüğe giren 5237
sayılı TCK ile 765 sayılı TCK yürürlükten kalkmıştır. 5237 sayılı TCK’nın
İkinci Kitap, Üçüncü Kısım, Onuncu Bölümü’nde yer alan “Bilişim Alanında
Suçlar” başlığını taşıyan 243. madde ile başlayıp 246. madde ile sona eren dört
ayrı madde düzenlenmiştir. Bilişim alanında suçlar bölümünde; hukuka aykırı
olarak bilişim sistemine girme ve sistemde kalma suçu (m. 243), bilişim
sisteminin işleyişinin engellenmesi, bozulması, verilerin yok edilmesi veya
değiştirilmesi suçu (m. 244/1-2), bilişim sistemi aracılığıyla hukuka aykırı
yarar sağlama suçu (m. 244/4), banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
suçu (m. 245) yer almaktadır. 5237 sayılı TCK’da suçlar korudukları hukuksal
değer esas alınarak düzenlenmiştir.
Bunların yanında
5237 sayılı TCK’nın “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar”
bölümünde ise bilişim suçu olarak nitelendirilebilecek; kişisel verilerin
kaydedilmesi suçu (m. 135), kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya
ele geçirme suçu (m. 136), verilerin yok edilmesi suçu (m. 138) yer almaktadır.
5237 sayılı TCK’da
bilişim suçları esas olarak, “Bilişim Alanında Suçlar” ve “özel hayata ve
hayatın gizli alanına karşı suçlar bölümünde düzenlenmekle beraber ayrıca
TCK’nın çeşitli bölümlerinde de bilişim sistemleriyle işlenmesi olanaklı olan
suç tiplerine de yer verilmiştir.
Bunlar;
haberleşmenin engellenmesi suçu (m.124), hakaret suçu (m.125), müstehcenlik
suçu (m.126), haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (m.132), bilişim sisteminin
kullanılması yoluyla işlenen hırsızlık suçu (m.142/2 b.”e”), bilişim sisteminin
kullanılması yoluyla işlenen dolandırıcılık suçu (m.158/1 b.”f”) müstehcenlik
suçu (m.126), kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçu (m.228),
karşılıksız yararlanma suçu (m. 163) yer almaktadır.
Ancak internetin
bilgi ve iletişim aracı olması, çok hızlı gelişim göstermesi, teknolojik
yönünün ağır basması ve tüm ülkeler arası bağlantıya sahip olması nedeniyle,
internet üzerinden işlenen suçlarla ilgili cezai yaptırıma bağlayan temel bir
yasa, gerek hukukumuzda gerekse mukayeseli hukukta henüz bulunmamaktadır.
Son olarak tamamen
yeni, farklı, benzeri olmayan bir kavramın beşeri hayata bu kadar hızlı ve
etkin girmesi, tabiatıyla birçok yeni sorunu da beraberinde getirmiştir.
Bilişim suçları ile mücadelede uluslararası çalışmaların yapılması, ihtiyaca
cevap veren yasaların düzenlenmesi ve sistem sahiplerinin de ayrıca bir teknik
güvenlik sistemi oluşturmaları gerekmektedir. Bilişim suçları ile mücadelede
ancak o zaman başarılı olma şansımız vardır.
[1]
Ansiklopedik Kişisel Bilgisayar Kılavuzu, PC World, Ocak 1995 s.1,9
[2]
765. s. önceki TCK’da “Bilişim Alanında Suçlar” başlığı altında, düzenlendiği
cürümler açısından bilgisayar ve buna ilişkin sistemler “bilgileri otomatik
olarak işleme tabi tutmuş sistem” ifadesi ile adlandırılmaktadır.
[3]
Dönmezer’in “verileri otomatik işleme tabi tutan alet”( Sulhi DÖNMEZER:
Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, (İstanbul, 1995), 14. Bası s. 506), Erem’in
“bilgi işlem makinesi” (Faruk EREM, C.III s. 2551; aynı yazar, Bilgisayar
Suçları ve Türk Ceza Kanunu, s. 437) şeklindeki tarifleri de bilgisayarın
sadece bir özelliğini tanımlamaktadır.
[4]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, Krimonolojik Sosyolojik ve Hukuki
Boyutları ile, (İstanbul, 1997), s. 26,27
[5]
İngilizce’den dilimize hem data hem de information sözcüğü eş anlamlı şekilde
“bilgi” sözcüğü olarak çevrildiği için karışıklık olmaktadır. Bu nedenle
İngilizce data-processing kavramının karşılığı olarak “bilgi-işlem” kavramı
değil, “veri-işlem” kavramı kullanılmalıdır. Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları,
(İstanbul,2003), s.7
[6]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, Krimonolojik Sosyolojik ve Hukuki
Boyutları ile, (İstanbul, 1997), s. 29
[7]
Yüksel ERSOY: Genel Hukuki Koruma Çerçevesinde Bilişim Suçları, (Ankara, 1994)
[8]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, Krimonolojik Sosyolojik ve Hukuki
Boyutları ile, (İstanbul, 1997), s. 30,31
[9]
Bilgi işlem tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilebilecek “ALTAIR 8800”
klavyesi ve ekranı bulunmayan ve bugünkü kişisel bilgisayarlara (PC) benzemeyen
bir makineydi. Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, (İstanbul, 1997), s.37,
33 dp.
[10]
Erkan BOĞAÇ; Murat SONGÜR: Açıklamalı Bilgisayar ve İnternet Terimleri Sözlüğü,
(Ankara, 1999), s. 282.
[11]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, (İstanbul, 1997), s. 43 dp. 45.
[12]
Halil SEYİDOĞLU: Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, (İstanbul, 1997), s.
221
[13]
Kayıhan İÇEL: Kitle Haberleşme Hukuku, (İstanbul, 1998), s.407
[14]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s.24
[15]
Cahit AKIN: İnternet-Windows 95 için, (İstanbul, 1998), s.24
[16]
Web sayfası, kullanıcının bir web hizmet merkezine bağlandıktan sonra tek
seferde ekranına aktarabildiği verilerden oluşan bir dosyadır; Aslan İNAN,
İnternet El Kitabı, (İstanbul,1999), s.547
[17]
Aslan İNAN: İnternet El Kitabı, (İstanbul, 1999), s. 74
[18]
Aslan İNAN: İnternet El Kitabı, (İstanbul, 1999), s. 7
[19]
TCP/IP protokolü, ağdaki bilgisayarlar arasında ortak bir iletişim dili
kullanılmasını sağlar. Daha geniş bilgi için bkz. s.14
[20]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s.23
[21]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.internetwordstats.com
[22]
Hasan SINAR: a.g.e s.23; Olgun DEĞİRMENCİ, a.g.e s. 22;
[23]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s.30
[24]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.isoc.org
[25]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s.30
[26]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004) , s. 54
[27]
Olgun DEĞİRMENCİ; Caner YENİDÜNYA: Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Bilişim
Suçları, (İstanbul, 2003), s.42
[28]
Cevat ÖZEL: Bilişim-İnternet Suçları, (Aralık, 2002), s.1
[29]
Emin AYDIN: Bilişim Suçları ve Hukukuna Giriş, (Ankara, 1992), s. 3
[30]
Ansiklopedik Kişisel Bilgisayar Kılavuzu, PC World, Ocak 1995 s.1,9
[31]
Cevat ÖZEL: Bilişim-İnternet Suçları, (Aralık, 2002), s.1
[32]
Cevat ÖZEL: a.g.e., s.2
[33]
Cevat ÖZEL: Bilişim-İnternet Suçları, (Aralık, 2002), s.2, 3
[34]
Cevat ÖZEL: Bilişim Suçları ile İletişim Faaliyetleri Yönünden TCK Tasarısı,
s.2,3
[35]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2004), s. 59
[36]
Yılmaz YAZICIOĞLU, Bilgisayar Suçları, (İstanbul, 1997), s. 50-51
[37]
Emin AYDIN, Bilişim Suçları ve Hukukuna Giriş, (Ankara, 1992), s.13
[38]
Ali Osman ÖZDİLEK: “Bilgisayar Suçları Ne Kadar Ciddi” (Montreal, 2002) s. 2,
Jonathan Littman: The Fugitive Game, Online With Kevin Mitnick
[39]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s.69
[40]
Daha ayrıntılı bilgi için bkz: “http://ogrenci.hacettepe.edu.tr/~b0244662/baglantilar /dede.html#trojen°%o20nedir”
[41]
Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2002), s.79
[42]
A. Osman ÖZDİLEK: İnternet ve Hukuk, (İstanbul, 2002), s.167
[43]
Arda ODABAŞI: Bilgi Toplumu mu, Gözetim Toplumu mu?, Bilim ve Ütopya, (İstanbul,
1999), s.29-30
[44]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s.71
[45]
Olgun DEĞİRMENCİ: a.g.e., s.84
[46]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s.72
[47]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, (İstanbul, 1997), s.163-164
[48]
Volkan SIRABAŞI: İnternet ve Radyo Televizyon Aracılığıyla Kişilik Haklarına
Tecavüz (İnternet Rejimi), (Ankara, 2003) s.127
[49]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, (İstanbul, 1997), s. 157
[50]
Tekin MEMİŞ: Hukuki Açıdan Kitlelere E-posta Gönderilmesi, (Erzincan, 2001),
s.432-433
[51]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 72
[52]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilişim Suçları Konusunda 2001 Türk Ceza Kanununu
Tasarısının Değerlendirilmesi, Y:1, S:1, (Ocak-Mart, 2004)
[53]
Bu bölümdeki bilgiler için bkz. http://www.gilc.org
[54]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C.D.”, www.oecd.org
[55]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C.D.”, www.oecd.org
[56]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C.D.”, www.oecd.org
[57]
B.M. bünyesindeki çalışmaların ayrıntıları için bkz “International Review of
Criminal Policy - United Nations Manual on the prevention and control of the
computer- related crime “ http://www.uncjin.org/Documents/irpc4344.pdf
[58]
B.M. bünyesindeki çalışmaların ayrıntıları için bkz “International Review of
Criminal Policy - United Nations Manual on the prevention and control of the
computer- related crime “ http://www.uncjin.org/Documents/irpc4344.pdf
[59]
Bu Konferansla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için bkz. http://www.odccp.org/palermo/
[60]
B.M. bünyesindeki çalışmaların ayrıntıları için bkz “International Review of
Criminal Policy - United Nations Manual on the prevention and control of the
computer-related crime “ http://www.uncjin.org/Documents/irpc4344.pdf
[61]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C. D.”, www.oecd.org
[62]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C.D.”, www.oecd.org
[63]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C.D.”, www.oecd.org
[64]
Hasan SINAR: Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi Üzerine Bir Deneme, (İstanbul,
2004), s.72
[65]
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.”What’s O.E.C.D.”, www.oecd.org
[66]
Kayıhan İÇEL vd: Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türk Ceza Hukuku, (İstanbul,
1999), s.117 vd.
[67]
European Union, “Safer Internet Action Plan: Work Programme 2003-2004”, http://www.europa.eu.int/information society/programmes/workprogramme/index
en
[68]
Yılmaz YAZICIOĞLU: a.g.e., s. 169; Olgun DEĞİRMENCİ: a.g.e., s. 117; Ayhan
ÖNDER: Şahıslara ve Mala Kaşı Cürümler ve Bilişim Alanında Suçlar,
(İstanbul,1994), s. 505.
[69]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s.86
[70]
Yener ÜNVER: Ceza Kanununun Değerlendirilmesi, (İstanbul, 2001), s.51
[71]
Hüseyin ÇEKEN: Amerika Birleşik Devletlerinde Siber Suçlar, http://www.jura.uni- sb.de/turkish/Hceken.html, 25.01.2005
[72]
Susan BRENNER: State Cybercrime Legislation in the United States of America: A
Survey. 01.02.2005
[73]
Hüseyin ÇEKEN: Amerika Birleşik Devletlerinde Siber Suçlar, http://www.jura.uni- sb.de/turkish/HCeken.html, 25.01.2005
[74]
Yaman AKDENİZ: Govermance of Pornography and Child Pornography on the Global
Internet: a Multi-Layered Approach, 01.02.2005; F. Selami MAHMUTOĞLU:
Karşılaştırmalı Hukuk Bakımından İnternet Sujelerinin Ceza Sorumluluğu,
(İstanbul, 2001), s.41
[75]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s. 95
[76]
Kayıhan İÇEL: Kitle Haberleşme Hukuku, (İstanbul, 2001), s.414, 415
[77]
Hüseyin ÇEKEN: Amerika Birleşik Devletlerinde Siber Suçlar, http://www.jura.uni- sb.de/turkish/Hceken.html, 25.01.2005
[78]
F. Selami MAHMUTOĞLU: Karşılaştırmalı Hukuk Bakımından İnternet Sujelerinin
Ceza Sorumluluğu, (İstanbul, 2001), s.43
[79]Sean
B. HONAR: “İdentity Theft: The Crime Of The New Millennium”, http://www.usdoj.gov/criminal/crime/usamarch2001 3.htm, 01.02.2004
[80]
Hüseyin ÇEKEN: Amerika Birleşik Devletlerinde Siber Suçlar, http://www.jura.uni- sb.de/turkish/Hceken.html, 25.01.2005
[81]
Murat Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (İstanbul,2004) s. 98
[82]
Yener ÜNVER: Türk Ceza Kanunu’nun ve Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından
Değerlendirilmesi, (İstanbul, 2001), s.67
[83]
Murat Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (İstanbul,2004) s. 98
[84]
EGM Raporu: http://www.bilisimsurasi.ora.tr/dosvalar/10.doc
[85]
EGM Raporu: http://www.bilisimsurasi.org.tr/dosyalar/10.doc
[86]
Yılmaz YaZICIOğLU: Bilgisayar
Suçları, Krimonolojik Sosyolojik ve Hukuki Boyutları ile, (İstanbul, 1997), s.
193,194
[87]
Murat Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (İstanbul,2004) s. 97
[88]
Federal Alman Ceza Kanunu: Madde 202a "Veri Casusluğu":
(1) Kendisinin kullanımına açılmayan ve özellikle izinsiz
erişime karşı korunan verileri, kendisi ya da bir başkası için, izinsiz alan
her kimse, en fazla üç yıl hapis cezası veya para cezasına mahkûm edilir.
(2) 1 nolu alt madde kapsamında veri, elektronik veya manyetik
olarak ya da doğrudan görünmeyen başka bir formda saklanan veya gönderilen
verileri ifade eder." http://www.cybercrimelaw.net/
[89]
Ayhan ÖNDER: Şahıslara ve Mala Karşı Cürümler ve Bilişim Alanında Suçlar,
(İstanbul 1994), s.505
[90]
Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2002), s. 143
[91]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s. 96, 97
[92]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 107, 108
[93]
R. Barış ERMAN: Alman Hukukunda İnternetten Kaynaklanan Ceza Sorumluluğu,
(İstanbul, 2001), s.204, 208
[94]
Hasan SINAR: İnternet ve Ceza Hukuku, (İstanbul, 2001), s. 96,97
[95]
Yener ÜNVER: Türk Ceza Kanununun, Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından
Değerlendirilmesi, (Ankara, 2003), s. 68,69.
[96]
Yener ÜNVER: Türk Ceza Kanununun, Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından
Değerlendirilmesi, (Ankara, 2003), s. 73,74.
[97]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 111
[98]
Levent KURT: a.g.e, s. 112
[99]
Yener ÜNVER: Türk Ceza Kanununun, Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından
Değerlendirilmesi, (Ankara, 2003), s. 75.
[100]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 112,113
[101]
Yener ÜNVER: Türk Ceza Kanununun, Ceza Kanunu Tasarısının İnternet Açısından
Değerlendirilmesi, (Ankara, 2003), s. 75, 76.
[102]
Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2002), s.208.
[103]
Berrin AKBULUT: Türk Ceza Hukukunda Bilişim Suçları,( Konya, 1999) s.77.
[104]
Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2002), s.152,153; Berrin AKBULUT:
Ceza Hukukunda Bilişim Suçları, (Konya,1999) s.78.
[105]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilişim Suçları Konusunda 2001 Türk Ceza Kanununu Tasarısının
Değerlendirilmesi, Y:1, S:1, (Ocak-Mart, 2004) s.175; Olgun DEĞİRMENCİ, Bilişim
Suçları, (İstanbul, 2002), s.152; Berrin AKBULUT, Ceza Hukukunda Bilişim
Suçları, (Konya,1999), s. 78.
[106]
Daha ayrıntılı bilgi için bkz. “http://www.kgm.adalet.gov.tr/gorus/bilisim.htm”
[107]
Fikret İLKİZ: Bilişim ve İfade Özgürlüğü, http://avukatilkiz.blogspot.com/2006/08/biliim-ve-ifade-zgrl.html, 20.08.2006
[108]
Fikret İLKİZ: İnternette Sorumluluk Boşluğu,
http://avukatilkiz.blogspot.com/2006/08/internetde-sorumluluk-boluu.html, 27.08.2006
[109]
Madde 525a/1 (Ek: 6.6.1991 - 3756/21 m.)
(1) Bilgileri otomatik olarak işleme tabi
tutmuş bir sistemden, programları, verileri veya diğer herhangi bir unsuru
hukuka aykırı olarak ele geçiren kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve
birmilyon liradan onbeşmilyon liraya kadar ağır para cezası verilir.
[110]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçlarına İlişkin Düzenlemelerin Eleştirisi,
(İstanbul, 2004), s.111
[111]
Stein SCHJOLBERG: “The Legal Framework - Unauthorized Access to Computer
Systems; Penal Legislation in 44 Countries” http://www.mosstingrett.no/info/legal.html.,
08.02.2004; M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s.213;
Olgun
DEĞİRMENCİ:
a.g.e., s.153
[112]
İzzet ÖZGENÇ, Cumhur ŞAHİN: Uygulamalı Ceza Hukuku, (Ankara, 2001), s.110,111
[113]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 214.
[114]
İzzet ÖZGENÇ, Cumhur ŞAHİN: Uygulamalı Ceza Hukuku, (Ankara, 2001), s.91-95
[115]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.1002
[116]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 150
[117]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 168,169
[118]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 168,169; Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim
Suçları ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 151
[119]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 215.
[121]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 240
[122]
Faruk EREM, Ahmet DANIŞMAN, M. Emin ARTUK: Ceza Hukuku Genel Hükümler,
(Ankara,1997), s.236; Sulhi DÖNMEZER, Sahir ERMAN: Nazari ve Tatbiki Ceza
Hukuku, (İstanbul, 1997), s.333; Bahri ÖZTÜRK, M. Ruhan ERDEM, V. Özer ÖZBEK:
Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, (Ankara,2001), s.131-132.
[123]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 150
[124]
İzzet ÖZGENÇ, Cumhur ŞAHİN: Uygulamalı Ceza Hukuku, (Ankara, 2001), s.147.
[125]
Kayıhan İÇEL, Füsun SOKULU AKINCI, İzzet ÖZGENÇ, Âdem SÖZÜER, Fatih MAHMUTOĞLU,
Yener ÜNVER: Suç Teorisi, (İstanbul, 2000), s.234; Sulhi DÖNMEZER, Sahir ERMAN:
Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, (İstanbul, 1997), C:II, s.219.
[126]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 157
[127]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.468
[128]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 222, 223
[129]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.547
[130]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005) s. 181
[131]
Ali KARAGÜLMEZ: a.g.e s. 173
[132]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 226,227.
[133]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 174
[134]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 176
[135]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 159
[136]
Madde 525b/1 - (Ek: 6.6.1991 - 3756/22 m.)
(1) Başkasına zarar
vermek veya kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla, bilgileri
otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemi veya verileri veya diğer herhangi bir
unsuru kısmen veya tamamen tahrip eden veya değiştiren veya silen veya sistemin
işlemesine engel olan veya yanlış biçimde işlemesini sağlayan kimseye iki
yıldan altı yıla kadar hapis ve beşmilyon liradan ellimilyon liraya kadar ağır
para cezası verilir.
[137]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 186
[138]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.1003
[139]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.1003
[140]
Olgun DEĞİRMENCİ: a.g.e., s.129, 130; Yılmaz YAZICIOĞLU: a.g.e., s. 182,183
[141]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s.231
[142]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 162
[143]
Ali KARAGüLmEZ: Bilişim Suçları ve
Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara, 2005), s. 187
[144]
Berrin AKBULUT: Türk Ceza Hukukunda Bilişim Suçları, (Konya, 1999), s.139
[145]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 164
[146]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 164
[147]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 237
[148]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 168
[149]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 236; Levent KURT:
Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk Ceza Kanunundaki
Uygulaması (Ankara, 2005), s. 168
[150]
Bu görüş; “verilerin yok edilmesi, sadece fiziki müdahalelerde mümkün
olmaktadır. Verilerin bir taşıma aracında bulunduğu durumda (hard disk, disket,
cd, USB vs.), aracın kırılmasıyla verilerin yok olması halinde bu suç
oluşacaktır” şeklindedir. Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle
Bilişim Suçları ve Türk Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 168
[151]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 169
[152]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 233, 234
[153]
İzzet ÖZGENÇ, Cumhur ŞAHİN: Uygulamalı Ceza Hukuku, (Ankara, 2001), s.131
[154]
Berrin AKBULUT: Türk Ceza Hukukunda Bilişim Suçları, (Konya, 1999), s.141
[155]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.1003,1004
[156]
Madde 525b/2 (Ek: 6.6.1991 - 3756/22 m.)
(2) Bilgileri otomatik
işleme tabi tutmuş bir sistemi kullanarak kendisi veya başkası lehine hukuka
aykırı yarar sağlayan kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve ikimilyon
liradan yirmimilyon liraya kadar ağır para cezası verilir.
[157]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 244
[158]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 163
[159]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 246
[160]
Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, s. 256; Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim
Suçları, s.188
[161]
Hatice AKINCI, A.Emre ALIÇ, Cüneyd ER Türk Ceza Kanunu ve Bilişim Suçları s.
237; Berrin AKBULUT: Ceza Hukukunda Bilişim Suçları s.147
[162]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 245
[164]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 270
[165]
Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2002), s. 158,159
[166]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.1005
[167]
“Aslında hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik
suçlarının ratio legis’lerinin tümünü de içeren bu fiillerin, duraksamaları ve
içtihat farklılıklarını önlemek amacıyla, bağımsız suç haline getirilmeleri
uygun görülmüştür.”
[168]
Sulhi DÖNMEZER: Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, (İstanbul, 2001), s.619; Ayhan
ÖNDER: Şahıslara ve Mala Karşı Cürümler ve Bilişim Alanında Suçlar, (İstanbul,
1994) s.506; Yılmaz YAZICIOĞLU: Bilgisayar Suçları, (İstanbul, 1997), s.279
[169]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara, 2005),
s. 199, 200
[170]
ATM, İngilizce “Automated Teller Machine” sözcüklerinin baş harflerinden
oluşmaktadır.
[171]
Eyüp YILMAZ: Türkiye’de Kredi Kartı Uygulaması ve Ekonomik Etkileri, (İstanbul,
2000), s.8
[172]
Eyüp YILMAZ: Türkiye’de Kredi Kartı Uygulaması ve Ekonomik Etkileri, (İstanbul,
2000), s.10
[173]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005),
s. 200
[174]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (2004, Ankara), s. 258
[175]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 98
[176]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (2004, Ankara), s. 260,261
[177]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (2004, Ankara), s. 262
[178]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005),
s. 216
[179]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.492- 294
[180]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 270
[181]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005),
s. 205
[182]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 282; M. Volkan DÜLGER: Bilişim
Suçları, (2004, Ankara), s. 254
[184]
Ali KARAGÜLMEZ: a.g.e s. 220, 221
[185]
Olgun DEĞİRMENCİ: Bilişim Suçları, (İstanbul, 2002), s.156-157
[186]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (2004, Ankara), s. 268,269
[187]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005),
s. 230
[188]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.868
[189]
Nilgün BAŞALP: Kişisel Verilerin Korunması ve Saklanması, (Ankara, 2004),
s.33-34
[190]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.867
[191]
“Maddenin ikinci fıkrasında, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine,
ırki kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına
veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kayda almak, suç olarak
tanımlanmıştır. Ancak, bunlardan kişilerin ahlaki eğilimlerine, cinsel
yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgilerin
kayda alınmasına kanunlarda özellikle suçlulukla mücadele bağlamında, suç ve
suçluların ortaya çıkarılmasını sağlamak amacıyla belli ölçüde izin
verilebilir. Bu durumlarda söz konusu suç oluşmayacaktır.”
[192]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 234
[193]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004) , s. 282
[194]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.231
[195]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 282
[196]
İzzet ÖZGENÇ: Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, (Ankara, 2005),
s.855
[197]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 289-290
[198]
Levent KURT: Açıklamalı ve İçtihatlı Tüm Yönleriyle Bilişim Suçları ve Türk
Ceza Kanunundaki Uygulaması (Ankara, 2005), s. 282
[199]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 180
[200]
Ali KARAGÜLMEZ: Bilişim Suçları ve Soruşturma - Kovuşturma Evreleri (Ankara,
2005), s. 182
[201]
Hatice AKINCI, A. Emre ALIÇ, Cüneyd ER: Türk Ceza Kanunu ve Bilişim Suçları,
(İstanbul, 2004), s. 264.
[202]
Ünal TEKİNALP: Fikri Mülkiyet Hukuku, (İstanbul, 2002), s.139
[203]
M. Volkan DÜLGER: Bilişim Suçları, (Ankara, 2004), s. 307
[204]
Olgun DEĞİRMENCİ; A. Caner YENİDÜNYA: Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda
Bilişim Suçları, (İstanbul, 2003), s.85-90.