familien selbsthilfe
psychiatrie
Bundesverband der Angehörigen psychisch Kranker e.V.
Bundesverband der Angehörigen
psychisch Kranker e.V. (Hg.) (Ruh Hastası Yakınları Derneği Federal
Konfederasyonu)
Ailede
ruh hastası
Ne yapmalı ?
Ailelerinde
ruh hastası olanlar için ilk bilgiler.
Sağlık ve sosyal güvence bakanlığı ve sağlık sigortaların kendi kendine yardım teşviki tarafından desteklenmektedir.
Önsöz
Laf aramızda 4
Yanılgılar ve
yanlış düşünceler
„Nasılsa sadece
ruhsal..."
Duyguların çelişkisi
Hasta yakınları için on kural
Bipolar (çift kutuplu) bozukluklar (manik - depresif hastalıklar)
14
Zorlantı (Kompulsif) Hastalığı 15
Ruhsal bozukluklarda tedaviler 18
İlaçlar nasıl yardımcı olur? 18
Psikoterapi teriminden ne anlıyoruz? 20
Psikiyatrik tedavide standartlar 24
Ruhsal bozukluğu olan insanların bakım sistemi 25
Aile içi yardım
psikiyatrisi 31
Ruh hastası ve engelli insanlar için yardımlar 40
Öneriler ve
adresler
55
Evet, yardım etmek istiyorum!
Ailelerinde ruh hastası olan insanlara, içinde bulundukları
durumda en çok ihtiyaç duydukları şeyin ne olduğu sorulduğunda, cevap çoğu
zaman "bilgi ve anlayış" olmaktadır. Bu nedenle 'Ruh Hastası
Yakınları Derneği Federal Konfederasyonumun, Federal Derneklerin ve onlarca
yıldan beri kendilerini 'aile içi yardım: psikiyatri’ olarak geliştiren yerel
hasta yakınları gruplarının tekrarladıkları iki anahtar kelimenin 'bilgi’ ve
'anlayış’ olması, bir tesadüf değildir.
Elinizdeki broşür, ilk defa 1998 yılında yayınlanan bir yazının
tekrar üzerinden geçilmiş metnidir. Bu broşür depresyon, bipolar bozukluklar,
şizofreni, korku ve zorlantı hastalığı gibi hastalıklara yoğunlaşmaktadır ve
hasta yakınlarını, ailelerinde ruh hastaları bulunan diğer hasta yakınları
vasıtasıyla bilgilendirme ve onlara ailenin bakış açısından özetlenmiş şekilde
hastalıklar hakkında bir bilgi verme arzusuna dayanmaktadır.
Aile, bizim anlayışımıza göre - ister sağlıklı ister hasta olsun -
her insanın ihtiyacı olan sosyal çerçeve anlamına gelmektedir. Her insanın bu
çerçevede hakları ve sorumlulukları vardır ve aynı anda hem alan hem de veren
konumundadır. Aile bireylerinden birinin ruhsal bir hastalığa yakalanması
durumunda, bu çerçeve çoğu zaman dağılır. Gerçi hastalığa yakalanan insanın
özel bir yardıma ve bakıma ihtiyacı vardır ama diğer aile bireyleri de, şayet
aile içi dayanışmanın parçalanması riske atılmak istenmiyorsa, uzun vadede
dikkate alınması gereken belli haklara sahiptirler.
Bu özel durum söz konusu olduğunda genelde - konu ister krizlerin
aşılması, ister terapi, rehabilitasyon ve hastalanan şahıs için sosyal güvence
veya hasta yakınlarının mali veya ruhsal zorlukları olsun - dışarıdan destek
alınması gerekmektedir. Bu broşür, hasta yakınlarının kaderlerini faal bir
şekilde biçimlendirme, kendi ve hastalanan insanın haklarını koruma ve
ihtiyaçları olan yardımı talep etme konularında temel bilgileri iletmeye yardımcı
olmak istemektedir. Bu ise - bizim de bildiğimiz gibi - kolay bir görev
değildir. El ele verildiğinde her şey daha da kolaylaşır; 80’li yıllardan beri
ailelerinde ruh hastaları bulunan insanları bir araya getiren 'Aile İçi Yardım
Psikiyatrisi’ organizasyonunda, size güç ve umut verecek insanlarla
karşılaşacaksınız.
Dr. Alfred Speidel
Ruh Hastası Yakınları Derneği Federal Konfederasyonu Başkanı
Aralık 2003
İster ruh hastası olan bir insanın ebeveyni, ister çocuğu, kız
veya erkek kardeşi, kız veya erkek arkadaşı olun - bu broşür size aşağıdaki
konularda hitap etmektedir:
• Tıbbi ve tedaviye ait sorular
• Aile içi yardım psikiyatrisi
Bu konuların her biri hakkında kalın kitaplar yazılabilir;
gerçektende bu literatür adeta uçsuz bucaksızdır. Siz de, tıbbi kavramların ve
uzman görüşlerinin, hukuki dayanakların ve özellikle yardım sisteminin ne kadar
karmaşık ve çoğu zaman birbiriyle çeliştiğini çoktan tespit etmişsiniz. Bu
konuların eyaletten eyalete ve hatta çoğu zaman bölgeden bölgeye farklı olması,
işleri daha da zorlaştırmaktadır.
Bu nedenle elinizdeki kitapçık size, örneğin sizin ruhsal
hastalığı olan aile bireyinizin ihtiyacı olan yardımı oturduğunuz şehirde
bulmanız için daha bilinçli ve doğru bilgilenmeniz hususunda genel bir
yönlendirme sunabilmektedir.
Sizi baştan uyarmak istiyoruz: Bu arayışınızda karşınıza hoş
olmayan sürprizler çıkabilir çünkü kimse size yardım etme konusunda birbiriyle
yarış etmeyecektir. Sorunlar, olmayan kriz yardımıyla başlayacak ve hastanızı
bir hastaneye yatırmanız durumunda orada göreceği yetersiz bakımla da
bitmeyecek.
Bu broşür, en önemli yardım olasılıkları hakkında bilgilerden bir
özet içermektedir - ama bunların sizin yakınınızda var olup olmadığı, varsa kaç
tane ve hangi kalitede olduğu sorusunu ancak bulunduğunuz yerde
cevaplayabileceksiniz. Sizi kesinlikle, yardım alamadığınız veya yetersizlik
durumlarında her şeyi sineye çekmemeniz ve sizi yıldırmalarına izin vermemeniz
konusunda teşvik etmek istiyoruz. Ailelerinde ruh hastası bulunan grupların ve
eyalet derneklerinin aracılığıyla yetkililere başvurun ve toplumdan destek
isteyin!
Tıpkı gezici yardım sisteminde olduğu gibi, tıbbi ve tedaviye ait
tarafta da istekler ve gerçekler her zaman birbirine uymamaktadır: Ne ruhsal
hastalıkların nedenleri ve oluşumları hakkında kesin bir bilgi mevcuttur, ne de
tedavi edilebilecekleri „o" patent reçetesine sahiptirler. Bu tespit sizi
korkutabilir ama - birçok insanın bilmediği - çoğu hastalıklar için geçerlidir,
romatizma veya diyabeti bir düşünün. Bu şekilde baktığınızda, ruhsal
hastalıkların diğer hastalıklardan bir farkı kalmaz. Ama herkesin kafasındaki,
“bir kez ruh hastalığına yakalandı mı, her zaman hastadır" düşüncesi
yanlıştır. Çoğu zaman hastalık başladığı gibi biter veya en azından hasta
tarafından sağlam bir şekilde hakimiyet altına alınır. Son yirmi otuz yılda ruh
hastalıklarının tedavisi konusunda yapılan araştırmaların özellikle yeni
ilaçlar sayesinde kayda değer ilerlemeler kat ettiği, ümit vericidir. Buna
rağmen - ki bu her seferinde eleştirmek zorunda kalıyoruz - ruh hastalığına
maruz kalan insanlar çoğu zaman çok geç, yetersiz veya hiç tedavi görmüyorlar
ve değişik tedavi edici modüller hala gerekeni yerine getirmiyorlar.
Yanılgılar ve yanlış düşünceler
İfade tarzına ve bazı kemikleşmiş yanılgılara dair kısa bir söz
daha söylemek istiyoruz. Daha önce de "bir kere ruhsal hastalığa yakalandı
mı, her zaman hastadır" düşüncesinin olmadığına değinmiştik. Kronik
hastalıklarda da iyi zamanlarla daha az iyi zamanlar arasında değişim yaşanmaktadır;
ağır hastaların bile, birlikte yaşamda ve bir sohbet için faydalanılması
gereken "sağlıklı dönemleri" vardır.
Ruh hastası veya ruhsal engelli olmanın, zihinsel özürlü olmak ile
aynı olduğu düşüncesi yaygın olarak hakimdir. Bu düşünce kesinlikle yanlıştır,
çünkü hem ruh hastası olan ama bununla beraber sanatsal ve diğer alanlarda
olağanüstü başarılar elde eden üstün yeteneklere sahip insanları göz önünde
bulundurmanız bu fikri çürütmeye yeter. Bu farkı vurgulamamız, zihinsel özürlü
insanları küçümsememiz anlamına gelmesin - bu yalnızca ruh hastası olan
insanların farklı yardımlara ihtiyaçları olduğu anlamına gelmektedir. Eskiden
faşizmde binlerce insan öldürenler "deli" olarak damgalanmışlardır.
Bu gün artık "deli" terimini kullanmak yerine, zihniyetin ve
anlayışın değişimini netleştirmek için artık "ruhsal hastalıklar"dan
ve "ruh hastası"ndan söz ediyoruz.
„Nasılsa sadece ruhsal ..."
Diğer bir yanlış anlaşılmayı düzeltme için: Bu broşürde, her
insanın hayatı boyunca yaşadığı küçük ruhsal "bunalımlar" değil,
bilakis hasta olanın ve ailesinin yaşantısını derinden etkileyen ağır
hastalıklar söz konusudur. Gerçi şans eseri birçok olumlu gelişmeler de
yaşanmaktadır, yine de hastaların diğerlerine nazaran büyük bir oranı tekrar
hastalanmakta veya kalıcı etkiler altında kalmaktadırlar. Bunun anlamı: İlgili
ailelerin yaşamları çoğu zaman ümit ettiklerinin aksine gelişmekte, planların
ve isteklerin çoğu yarı yolda tıkanmakta ve sonunda - belki - yeni bir denge
sağlanana kadar hepsi sancılı uyum sağlama ve öğrenim süreçleri geçirmektedir.
Bu birçok ailenin ve ruh hastası bireylerinin edindikleri bir
tecrübedir. Şayet bir aile bireyi olarak kısa bir zaman önce ruhsal bir
hastalıkla karşı karşıya kaldıysanız, bu anlatımları belki iç karartıcı
bulabilirsiniz. Ama bir ihtimal, bunların içinde kendi yaşadıklarınızı
göreceğiniz ve derdiniz kolay gösterilmeye çalışılmadığı için
rahatlayabilirsiniz de.
Bu broşürde hasta yakınından hasta yakınına doğru anlatımı bulmaya
çalışıyoruz: Hayal kurmadan bilgi ve anlayış iletmek ve sorunları gizlemeden
yardım olasılıklarını göstermek istiyoruz. Özellikle sorunları gizleme konusu
ailelerde sıkça rastlanan bir durumdur - bazen utançtan, çoğu zaman hastayı
korumak için iyi niyetten veya çevreden daha çok anlayış elde etmek için. Ancak
bu davranışın kötü tarafı, sorunların ve dertlerin önemsiz görülmesi ve ciddiye
alınmamasıdır - çoğu insanlar "sadece ruhsal" deyip bununla: O kadar
kötü değil ki, insan kendini biraz toparlarsa, kendiliğinden geçer, demek
istemektedirler. Bu tutumun etkileri yaygındır ve mutlaka ailelerin sürekli
yetersiz yardım konusunda ettikleri şikayetlerin de bir nedenidir.
Duyguların çelişkisi
Burada, hasta yakınlarının çoğu zaman hastalara karşı
hissettikleri çelişki dolu duygular hakkında konuşmanın da uygun olduğuna
inanıyoruz. Bir yandan hastalığına anlayışla yaklaşıp onu korumak isterken,
diğer yandan da aile yaşantınız onun yüzünden altüst olunca, ona karşı öfke ve
hayal kırıklığı da duyabilirsiniz. Gerçi hastalığın buna neden olduğu
bilinmektedir - yine de bu çok zordur ve hatta dayanılmazdır.
Bu tür çatışmalarda birden fazla cephe oluşur. Bazı hasta
yakınları tümüyle hastanın tarafını tutup "dış dünyaya" meydan okur.
diğer hasta yakınları ise tam tersini yaparlar: O kadar hayal kırıklığına
uğramışlar ve cesaretleri o kadar kırılmıştır ki, hastayı dışlarlar. Yine başka
hasta yakınları bir yandan anlayış ve acıma duygusu, diğer yandan reddetme ve
öfke duygusu arasında bocalarlar - duyguların sinirleri harap edici iniş
çıkışları.
Hastaların kendileri de ve doktorlar ve diğer yardımcı personel bu
oyunda rol alırlar ve "pis yedili" kah ona, kah diğerine elden ele
dolaşır. Zor ve sürekli değişkenlik gösteren durum göz önünde bulundurulduğunda
bu anlaşılabilir bir durum ama bütün bu oyunda rol alanlar için kabul edilebilir
çözümleri bulma yolunda bir kolaylık sağlamaz. Ama hedefin de tam da bu olması
gerekmektedir. Hasta yakınlarının federal konfederasyonunun sloganı, bu hedefi
tek bir cümlede özetlemiştir: Ruh hastaları ile bilinçli ve dayanışma içinde
yaşamak.
Profesyonel yardımcılara, özellikle doktorlara olan ilişkiye bir
göz atalım. Tedaviyi gerçekleştirenlere temelden güvensizlikle yaklaşmak
mutlaka hatalıdır ama onlardan mucizeler yaratmalarını beklemek de aynı
derecede hatalıdır. "Beyazlar içindeki Allah" olan doktor sizi içine
düştüğünüz sıkıntıdan kurtaramasa da, hastalığa karşı ittifakta sizin en önemli
ortaklarınızdan biri olacaktır.
Aşağıdaki iddia size mantıksız gelebilir ama bu sizden önce bir
çok hasta yakınının edindiği tecrübedir: En önemli destekçiniz, siz
kendinizsiniz! Bu nedenle sırf hastayla ilgilenmek yerine kendinizle de
ilgilenmeniz o kadar önemlidir.
Kendi kendinize yardım etmeniz için atacağınız ilk adımlar,
toplayacağınız bilgiler olacaktır. Hastalık hakkında daha çok bilgisi olan bir
insan, o hastalıkla daha kolay başa çıkabilir ve etkilerinin üstesinden
gelebilir. Hasta yakınları doktorlara ve diğer profesyonel yardımcılarla
konuşabilirler, kitaplar okuyabilirler ve danışmanlık merkezlerini ziyaret
edebilirler. Ama ruh hastaları ile günlük yaşam esnasında ortaya çıkan birçok
soru ve güvensizlikler söz konusunda olduğunda, diğer hasta yakınlarının
"uzmanlığı" olağanüstü bir yardım ve bilgi kaynağıdır. Yakınlarınızda
bu tür bir grubun olup olmadığını ve nasıl ulaşabileceğinizi araştırın. Şayet
iyi çalışan, faal bir grup ise, zor zamanlarınızda size büyük destek verecek ve
doğru yolu bulmanıza yardımcı olacaktır.
Bu broşürün içinde bulunan pratik örnekler, bu tür bir hasta
yakını grubundan, yani Giessen Üniversitesi Psikiyatri Merkezinden gelmektedir.
Hasta yakınlarının karşılaşabilecekleri birçok soruya ve soruna ışık
tutmaktadırlar.
Hasta yakınları eyalet derneklerinin veya yerel kendi kendine
yardım gruplarının telefon hattına danışma amaçlı telefon edenlerin ilk
sebepleri çoğu zaman, ruh hastası aile bireylerine nasıl "doğru"
davranacakları olmaktadır. Bu tür bir görüşmeden kimse sorununun çözümü için
basit bir formül beklememelidir; ama bu görüşmeyle başkalarının benzer
durumlarda edindikleri deneyimlerden yararlanabilir. Aşağıda bu hasta yakını
deneyimlerinin en önemli on temel kuralını özetledik ve bilinçli bir şekilde bu
broşürün bilgi kısmının önüne koyduk. Kurallar ilk bakışta basit gibi
görünseler de, gerçek hayatta onlara uymak oldukça zordur. Buna rağmen
zahmetine katlanmaya değer çünkü hem sizin, hem hastalanmış yakınınızın hem de
ailenizin hayatı söz konusu. Davranışlarınızla ailede stres ve kavgalardan
kaçınmaya katkıda bulunabilir ve huzur içinde bir arada yaşamayı
sağlayabilirsiniz.
1.
Kendinizi
en önemli konulara sınırlayın ve bazı davranış bozukluklarını görmezden gelin.
Öncelikler belirleyin!
2.
Hastayı
rahat bırakın - çok fazla ihtimam ne ona ne de size iyi gelecektir. Onu
gereğinden fazla korumayın veya etrafında pervane olmayın ve onun mümkün olduğunca
bağımsız hareket etmesine izin verin. Ama ona, yardıma ihtiyacı olduğunda onun
için orada olduğunuzu gösterin.
3.
Kendinize
ve hastanıza, özellikle de hastalığının akut bir safhasından sonra zaman
tanıyın. "İyileşmeye doğru büyük bir adım" beklemek yerine, küçük
adımları teşvik edin ve onlarla mutlu olun.
4.
Durumun
beklentilerine ve taleplerine uyum sağlayın ve aşırı teşvikten ve yüklenmeden
kaçının.
5.
Bir
şeye ulaşmak istiyorsanız (örneğin odasını toplaması gibi) bunu en uygun
şekilde ona nasıl anlatacağınızı önceden düşünün ve uygun zamanı bekleyin.
Kendinizi net ve gerçek ifade edin. Öfkeli veya direkt baskı ile hareket
ederseniz, hedefinize ulaşma şansınızı azaltır, üstüne üstük stres yaratmış
olursunuz.
6.
Hastalığın
belirtilerinin kötü niyetin ifadesi olmadığını, bilakis bozuk yaşanmışlık hali
ile baştan çıkma çabası olduğunu hesaba katın.
7.
Hastanın
hastalığı süresince sağlıklı düşünceler sakladığını da hesaba katın ve ona bu
sağlıklı düşüncelerini güçlendirmekte ve geliştirmekte yardımcı olun.
8.
Size
bazen zor gelse de, rahat bir yaşam tarzı sürmeye çaba gösterin. Ailede
çatışmaları ve gerilimleri ortadan kaldırma konusunda gayretli olun. Kendinize,
sinirlerinizi boşaltmanın veya hayal kırıklıklarınızı ortaya dökmenin size
yardımcı olup olmayacağını sorun.
9.
İlaçlar
konusunda çok iyi düşünerek hareket edin. Çoğu hastalıklarda gerekli ve
yardımcı olurlar ama kısmen ancak uzun süre sonra etkilerini gösterirler. İlaç
kullanımı esas itibariyle hastanın ve doktorunun kararıdır. Siz gerektiğinde
hastanıza ilaç içme konusunda uyarıda bulunabilirsiniz ama ilaçları alması veya
ona baskı yapma konusunda kendinizi tümüyle sorumlu hissetmekten
kaçınmalısınız.
10.
Ve
son olarak: Kendinize çok iyi bakın! Güçlerinizi dikkatli kullanın, insanlarla
iletişimi koparmayın ve özel zevklerinize zaman ayırın ve kendinize zaman zaman
küçük armağanlar verin.
Bu güne kadar hiç kimse, ruhsal hastalıkların nasıl oluştuğunu tam
olarak bilmiyor ve bütün göstergeler yalnızca tek bir nedeni olmadığı yönünde
işaret ediyor.
Ne biyolojik ne de psikolojik ve sosyal faktörlerin
kombinasyonları tek başlarına bir neden oluşturamazlar; yalnız birlikte etki
etmeleri bazı insanlarda ruhsal bir hastalığa yol açabilirler. Burada vurgulama
'açabilirler' kelimesi üzerindedir. Tetikleyici olarak diğerlerinin yanı sıra;
bedensel hastalıklar, beynin hastalanması, uyuşturucu madde tüketimi, ağır
ruhsal ve sosyal stresler veya genetik yaradılış söz konusu olabilir. Bazen
ise, bardağı taşıran o meşhur son damla gibidir: İnsanın doğuştan sahip olduğu
incinebilirliği ve zor yaşam tarzına ilave zorlayıcı bir hadise yaşarsa ve
insanın dengesi yok olursa - ruh hastası olur. Bu, modern psikiyatrinin çalışma
hipotezi olan "Saldırı ve Tenkite Açıklık - Stres - Konsepti" ile
kastettiği şeyin basitçe anlatımıdır. Bu da, yoğun hassasiyete sahip
insanların, sürekli strese ve aşırı sıkıntıya ve felaketlere ruhsal bir
bozuklukla tepki verdikleri anlamına gelmektedir.
Onlar, diğer insanlara göre - halk arasında söylendiği gibi - daha
"çıtkırıldımlar" ve dış dünyanın sıkıntılarına karşı kendilerine daha
zor somutlayabiliyorlar veya koruyabiliyorlar.
İnsanlar akıl almaz konulara açıklamalar aramaya meyilli oldukları
için, geçmişte bilim de ruhsal hastalıkların nedenini çoğu zaman kişinin neslinde
ve aile bireylerinde aramıştır. Bugün ise bu düşünce tarzının, psikiyatrik
araştırmaların birçok çapraşık yollarından biri olduğu bilinmektedir.
□ Unutmayın
Kendinizi
suçlu hissetmeniz veya vicdan azabı çekmeniz için ortada bir neden yok.
Gücünüzü felce uğratıp zincirliyorsunuz. Hastalığın oluşması konusunda
sergilediğiniz davranışın bir etkisi yok! Ancak, sergilediğiniz davranışın ve
yaklaşımın hastalığın bundan sonraki seyri üzerinde kesinlikle etkisi
olabileceğini bilmeniz gerekiyor.
Sizi, uzmanların bile ruhsal hastalıklara bir teşhis koyma
konusunda ne kadar zorlandıkları veya bazı münferit durumlarda değişik
teşhisler bile konduğu hayrete düşürmüş olabilir. Bunun birçok nedeni olabilir.
Daha önce de bahsedildiği gibi, burada son derece karmaşık ve birçok yönden
halen araştırması yapılmamış bağlantılar söz konusudur. Bir hastalıktan
diğerine sınırlamalar getirmek, teoride pratik hayattan daha kolaydır. Bu
nedenle psikiyatrik teşhisler, çalışma yardımı olarak algılanmalıdır. Bunlar bu
gün uluslararası uzlaşmaların temeline oturtulmaktadırlar. Bu teşhis sistemleri
hastalığın nedenleri konusunda bir açıklama yapmazlar, bilakis belirtilere
yöneliktirler.
Psikiyatrik teşhislerin en tanınmış sınıflandırma sistemi,
ICD-10'un F bölümüdür (Hastalıkların Uluslararası Sınıflandırması). ICD-10
yalnızca tanımlayıcıdır ve teorik açıklamalara hiç girmezler. Böyle yaparak
kendini Amerikan DSM'ye (Ruhsal Bozukluklar Kılavuzu) yaslar.
Psikiyatrik teşhisler karşısında hem bilim adamları arasında, hem
toplumda ve hatta hastalarda bile önyargılar bulunmaktadır. Ancak hiç bir
teşhis konmadan da olmuyor tabii ki. Yardım arayışı içinde olan, sıkıntılarını
ve rahatsızlıklarını sınıflandırabilmek için bir teşhis duymak istiyor.
Teşhislerin, hasta olanlar için farklı sonuçları vardır:
• Korkuyu azaltırlar (yardım eli uzatıldığı için) veya korkuyu
artırırlar (olumsuz gelecek beklentileri uyandırdığı için)
• Bulgularla bağlantılı sorunları göreceli olarak sayarlar.
• Performans düşüşünü ve bozuk sosyal davranışları affederler.
Bütün bunlardan, psikiyatrik teşhislerle son derece dikkatli
koymak gerektiği anlaşılmaktadır. Teşhisin olası olumlu ve olumsuz etkilerinin
gerilim alanı, tedavi edenler üzerinde yoğun baskılara neden olmaktadır.
□ Unutmayın
Psikiyatrik
teşhisleri doğru koymuş olmak hiç bir surette hastalara hastalıklarının ve
tedavilerinin tıbbi seyirleri hakkında yetersiz bilgi vermeyi haklı çıkarmaz.
Hasta yakınlarının da en önemli psikiyatrik teşhisler ve terapinin
özellikleri hakkında bilgi sahibi olmaya hakları vardır. Bunlarla ilgili
bilgileri bir sonraki bölümde özetledik. En sık kullanılan tedaviye yönelik
işlemler hakkında daha detaylı bilgileri ayrı bir bölümde işleyeceğiz.
Şizofreni, nispeten daha çok ortaya çıkan, ağır psikiyatrik
hastalıktır. Ortalama hastalanma riski, nüfusun yaklaşık yüzde biri
oranındadır, Dünya çapında, etnik veya kültürel aidiyetinden, gelirinden veya
eğitim düzeyinden bağımsız olarak yaklaşık 45 milyon insan şizofrendir
(Almanya'da yaklaşık 800 000).
"Şizofren" kelimesinin tercümesi, "ruhun ikiye
bölünmesi" olarak tercüme edilebilir. Bundan kesinlikle, çoğu zaman kabul
edildiği gibi "kişiliğin ikiye bölünmesi" anlaşılmamalıdır.
"Şizofren" terimi ile daha çok, yan yana bulunan iki algılama
dünyasının varoluşu anlatılmaya çalışılmaktadır.
Şizofren hastaları bir gerçeklikleri çevrelerindeki insanlar gibi
gerçek algılarlar. Diğer yandan ise, sağlıklı insanlar için zor anlaşılabilecek
başka bir gerçeklik yaşarlar. Hissetme, düşünme ve hareket etme tarzları
değişir. Hastalığın ortaya çıkması neredeyse her yaşta mümkün olsa da, şizofren
psikozların yarısından fazla ergenlik ila 30. yaş arası başlar. Her iki
cinsiyet aynı oranda hastalığa yakalanmaya açıktırlar ancak kadınlarda
hastalığın ilk başlangıç işaretleri çoğu zaman daha geç ortaya çıkar.
Hastalık, "pozitif ve negatif bulgular" adı verilen
bulgularla belirginleşir.
Pozitif bulgular arasında halüsinasyonları, aldanmaları, düşünce
bozukluklarını ve garip davranış şekillerini sayabiliriz. Bunlar çevre
tarafından garip ve huzur edici olarak karşılanır ve hastanın kendisinde dahil
olmak üzere korku yaratır. İntihar tehlikesi yüksektir!
Negatif bulgular, azaltılmış zihinsel aktiviteye ve kendine
kapanmaya yol açabilecek konuşma isteksizliği, duygu ve huylarda bozukluklar
gibi genel bir faaliyet kaybını tanımlarlar.
Şizofren insanların tedavisi günümüzde çoğu zaman ilaçlarla ve
psiko - sosyal terapi tedbirlerine tabi tutularak gerçekleştirilmektedir. Bu
terapi, tedavi edicilerden deneyim, empati kabiliyeti ve hasta yakınlarından
sabır ve yoğun işbirliği istemektedir çünkü bireysel olarak uygun olan terapiyi
bulabilmek için zamana ihtiyaç olmaktadır.
İlaç tedavisi
İlaçların seçimi (antipsikotik veya genel olarak nöroleptik
ilaçlardan bahsedilmektedir) etki edilecek bulgulara yöneliktir:
Halüsinasyonlar ve aldanmalar en iyi, çok az sakinleştirici etkileri olan
yüksek potansiyelli nöroleptik ilaçlarla tedavi edilebilirler.
Güçlü huzursuzluklarda, daha az antipsikotik olan ve sakinleştirici
etkileri bulunan düşük potansiyelli nöroleptik ilaçlar kullanılmaktadır.
Modern ilaçların özel bir grubuna "atipik nöroleptik
ilaçlar" veya özel bileşimleri ve etki etme türleri nedeniyle
"Atipikler" adı verilmektedir. Bunlar daha uyumludurlar ve çoğu zaman
geleneksel nöroleptik ilaçlardan daha etkilidirler. Genellikle nöroleptik
ilaçlar bağımlılık yaratmazlar.
İlaçlar hem hap, hem iğne hem de ampuller şeklinde satılmaktadır
ancak bütün müstahzarlar bu şekilde satışa sunulamamaktadırlar.
Hasta yak ı n ı grubundan
„Başta manik - depresif hastalık
dediler, şimdi de şizofreni diyorlar. Bu kadar farklı iki teşhis nasıl
olabiliyor?"
Birçok ilaçta olduğu
gibi, nöroleptik ilaçların da özellikle motorik (hareketlerle ilgili) ve kan
dolaşımı üzerinde çok yorucu olabilecek yan etkileri vardır. Hastalar bu
konuda, tıpkı bu ilaçlarla yalnızca bulguların bastırıldığı konusunda olduğu
gibi çok şikayetçiler. Bazen de psikozların, sinir ilaçlarının etkileri olmadan
yaşanmaları gerektiği talepleri de duyuluyor.
Bu tutum birçok kez hastaların ve ailelerinin acılarını görmezden
gelmiş oluyor. Nöroleptik ilaçlar sayesinde hasta ile çevresi arasındaki
diyalog iyileştiğinden, hatta bazen ancak bu ilaç sayesinde mümkün
olabildiğinden, hasta yakınları çoğu olayda tıbbi tedaviyi, kısmen yorucu yan
etkilerine rağmen desteklemektedirler.
10
Psikoterapi
Hastaların şizofren psikozun akut safhalarında her şeyden önce,
kendilerini aşırı uyarılardan ve aşırı tahrikten korumak için yeterli derecede
içe kapanma imkanlarına ihtiyaçları vardır.
Bu nedenle bu safhada hasta yakını olarak tedavi edici diyaloglar
talep etmeniz çok anlamlı değil. Ama hasta akut safhanın yavaş yavaş
kaybolmasından sonra, yaşadıklarını içinde işleyebilmek için, bu safhada
yaşadığı olaylar hakkında yoğun bir diyalog kurma ihtiyacı duyar. İşte o zaman
psikoterapi teklif edilmelidir!
Burada değişik psikoterapik tedavi imkanlarının çokluğuna detaylı
bir şekilde girecek olsak, bu broşür binlerce sayfadan oluşurdu. Bu nedenle
aşağıda yalnızca birkaç uyarıda bulunabiliyoruz.
Prensip itibariyle bütün tedavi edicilerin hasta karşısında genel
olarak destekleyici bir psikoterapik seyir sergilemeleri gerekmektedir.
Bu seyir aşağıdakileri kapsamaktadır:
• Sohbetler ve şahsi yardım sayesinde ruhsal destek,
• Hastalık ve tedavisine ilişkin hastaya uygun bilgi,
• Akut hastalık esnasında yaşananları işleyebilmesi için destek,
• Hastalıkla uzun vadeli mücadelede destek,
• Hasta yakınlarının da bilgilendirilmesi ve onlarla diyaloglar.
Akut safhadan sonra özel
psikoterapik işlemler, her zaman hastanın bireysel ihtiyacına göre ve onu
tedavi eden doktorla görüşülerek teklif edilmelidir.
Bunlar:
• Davranış tedavisine ilişkin işlemler
Psikoterapistin, psikozların
tedavisi konusunda deneyimi olmalıdır.
Şizofren psikozların iyileşme
şansları, eskiden varsayıldığından daha kolaydır. Yaklaşık hesaplara göre,
hastaların üçte birinin hayatlarında bir kez sonradan tümüyle iyileşen bir
hastalık safhası geçirdiklerini söylenmektedir. Hastalananların diğer üçte
birinde ara sıra hastalık belirtileri ortaya çıkmaktadır ama hastalar buna
uygun tedavi edici önlemlerle nispeten normal bir yaşantı sürdürmeye devam
edebilmektedirler.
Son üçte birinde ise şizofreni
kronik seyrine devam eder ve yaşam kalitesinin değişik şekillerde
kısıtlanmasına ve yaşam boyu desteğin gerekliliğine neden olur.
□ Unutmayın
„„O
korkulan" şizofren psikoz yok! Hepsinin kendine ait özellikleri var. Bu
özellikler ise hastalığa karşı anlayışı ve hastalarla birlikte yaşamı hasta
yakınları için zorlaştırır ve onların duygularını anlayabilme kabiliyeti, sabır
ve bilgilenmeyi gerektirir. Hasta yakınları grupları, bu konuda çok yardımcı
olabilir.
11
Almanya'da üç milyondan
fazla insan, depresyon hastalığından çekmektedir. Nüfusun /5 - 12'sinin
hayatlarında en az bir kez tedavi gerektiren bir depresyona maruz kaldığı
tahmin edilmektedir. Bütün batı endüstri ülkelerinde hastalığın son yıllarda
artış göstermiş olduğu kaydedilmiştir. Dünya Sağlık Organizasyonunun (WHO)
verdiği bilgilere göre, 2020 yılında depresyonlar dünyanın en büyük sağlık
sorunları sıralamasında ikinci sırayı alacaktır.
Bir depresyon tıbbi anlamda tedavi
edilmesi gereken, çoğu zaman son derece ağır psikiyatrik bir hastalıktır; bu
hastalık insanları intihara kadar sürükleyebilir. Tek düze bir bulgu tablosu
yoktur. Bu durum da doktorlara teşhisi ve yakınlara da yardımı zorlaştırır zira
depresyonlar neredeyse her zaman uyku ve yemek bozuklukları, kan dolaşımı
sorunları, baş ve mide ağrıları gibi bedensel şikayetlerle başlar.
Somatik hastalıkların hem kaynak hem
de depresyonun arazı olarak ortaya çıktığı gerçeği, ilave bir zorluk
yaratmaktadır.
Bir depresyon neredeyse her zaman
yavaş yavaş ilerler, bir gecede veya birkaç gün içinde değil. Erkeklerden
yaklaşık iki misli sayıda kadın bu hastalığa yakalanmıştır.
Depresyonun ana bulguları sürekli
moral bozukluğu, ilgisizlik ve neşesizlik ve teşvikin azalmasıdır. Diğer, sık
sık ortaya çıkan bulgular arasında uyku bozuklukları, ki burada hem uykuya dalma
bozukluğu olduğu kadar gece boyunca sık sık uyanma veya aşırı uzun uyku
sayılabilir. İştah ya kilo kaybına uğratacak kadar azalmıştır veya aşırı açlık
nöbetleri ile artmıştır. Cinsel istek azalır. Sabah moral bozukluğu ile
başlayan ve akşam düzelen güçlü günlük duygu değişimleri tipiktir.
„ Kendini hayata ve mesleğindeki en küçük
taleplere karşı güçlü hissetmiyor ve her şeyden vazgeçmek istiyor. Ona ne
önerebileceğimizi veya
ona nasıl yardım
edebileceğimizi bilmiyoruz. ”
Herkesin bildiği üzüntü ve kızgınlığın
aksine bu tür duygular depresif hastalarda, doktor yardımı olmadan içinden
çıkmayacakları sürekli bir durumdur. Yaşamın renkleri kaybolmuştur, hiç bir
şeye karşı ilgisi uyanmaz veya hiç bir şey onu mutlu etmez. Suçluluk duyguları
ve paniğe varan korku durumları, iç boşluk, ölüm düşünceleri ve intihar
fantezileri çoğu zaman bulgu tablosuna dahildir.
Bir depresyon nasıl tedavi edilir?
Depresif hastalıklar gayet iyi
tedavi edilmektedir:
• Antidepresif adı verilen ilaçlarla, ilaç tedavisi ile,
• Sohbetler ve/veya uzun süreli psikoterapi sayesinde ruhsal olarak
desteklenerek,
• Elektro kramp terapisi, ışık terapisi veya uyku yoksunluğu gibi
özel terapi şekilleri sayesinde.
12
İlaç tedavisi
Antidepresan ilaçlar, yaygın inanışın aksine, bağımlılık yapmazlar.
Düzenli kullanım uzun zamana yaygın kullanım belirleyicidir.
Bazı insanlarda ilaçların tesir etmesi aylarca sürerken,
bazılarının da birkaç hafta içinde ruh halleri düzelir ve içgüdüleri iyileşme
gösterir.
Antidepresan ilaçların en sık görülen yan etkileri, ağız kuruluğu,
baş dönmesi, çarpıntı ve hazım şikayetleridir.
Psikoterapi
Tedavinin başlangıcında psikoterapi yalnızca, hastanın bir katkısı
veya suçu bulunmayan geçici bir hastalık söz konusu olduğunu vurgulayan,
destekleyici ve eşlik edici diyaloglarla var olabilir.
Daha basit süreçlerde davranış tedavisinin modifikasyonları
uygulanır. Bu tür bir durumda hasta ile doktor arasındaki güven ve anlayış,
tedavi edici "teknik"ten daha önemlidir.
Hastanın özgüveninin, hasta yakınlarının hesabına yapılandıran bir
psikoterapi kesinlikle yardımcı olmayacaktır. Aile, depresif hastanın çoğu
zaman son sosyal teması olacağından, terapist yüzünden hastanın ailevi
ilişkilerinin bozulması, tehlikeli olabilir. Aile terapisi ancak her bir aile
bireyinin bireysel ve yeterli derecede desteği nasıl vereceğini öğrenmesi ile
önerilmektedir.
Diğer biyolojik işlemler
Elektro kramp tedavisi
Elektro kramp tedavisi (EKT), eskilerde narkozsuz uygulandığından
adı kötüye çıktığı için, daha ender uygulanan bir tedavi şeklidir. Elektro
kramp tedavisinde hastaya elektrik verilmek suretiyle bir titreme nöbetine
neden olunmaktadır. Etkisi ve tedavi yöntemi kanıtlanmıştır. Elektro kramp
tedavisi narkoz altında gerçekleştirilmektedir ve özellikle katatonik
psikozlarda (tümüyle hareketsiz kalana kadar katılaşma) ve tedaviye dayanıklı
depresyonlarda uygulanmaktadır. Hastayı esas olarak geçici hafıza bozuklukları
ile etkiler. Kalp hastası hastalarda uygulanması tehlikelidir. Çağdaş kullanım
tekniği, bu gün işlemin önemli ölçüde daha kolay uyuşkanlığına yol açmaktadır.
Işık tedavisi
Hastanın kendini uzun süre güçlü bir ışık kaynağına maruz
bıraktığı ışık tedavisi, son zamanlarda özellikle 'sezona bağlı’ adı verilen
depresyonlarda uygulanmaktadır. Burada da etkilidir ama henüz nispeten fazla
yaygın değildir.
Uyku yoksunluğu
Depresyona bağlı hastalıklarda uyku yoksunluğu tedavisi, değişik
varyasyonlarda uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemi depresyon belirtilerini kısa
vadede düzeltme imkanı tanımaktadır. Ama uyku yoksunluğu tedavisi ile kalıcı bir
etkiye ulaşılamamaktadır.
13
Çoğu depresyonlar tümüyle iyileşmektedir. İlk altı ayda %40 ila
%50'si, bir yılda %20 ila %30'u. Hastaların %5 ila %10'u kronik depresif
kalırlar. Gerçi %20 ila %30'unda hastalık tümüyle geçmektedir ama yine de düşük
bir zorlukları yenme gücü geriye kalır.
□ Unutmayın
Ağır depresyonlar, hayati tehlikesi olan bir hastalıktır.
Hastaların %10 Ha %15'i intihar etmeleri nedeniyle ölürler. Hasta yakınları,
intihar tehditlerini her zaman ciddiye almalıdırlar ve ilaç tedavisi görmesi
için büyük baskı uygulamalıdırlar, ki bu tür tekrarlayan tehditler hasta
yakınları için de neredeyse dayanılmaz büyük bir yük haline gelebilmektedir..
Bipolar (çift kutuplu) bozukluklar (manik-depresif hastalıklar)
Bipolar (çift kutuplu) hastalıklar Almanya'da yaklaşık 4 milyon
insanın başına gelmektedir. Bununla bipolar (çift kutuplu) bozukluklar (eskiden
manik-depresif hastalıklar olarak anılmaktaydılar) en sık görülen ruhsal
hastalıklar arasında bulunmaktadır. Yine de günümüzde fark edilemedikleri için
uygun bir şekilde tedavi edilememektedirler.
Bipolar (çift kutuplu)
hastalığı nasıl anlarız?
Aşırı sevinç, hiperaktivite ve eleştiri yoksunluğu dönemleri,
uykusuzlukla bir araya gelip (birkaç günle bir yıla kadar) hızlı veya yavaş
dönüşümlerle moralsizlik ile değişir.
Maninin tipik işareti, yoğun sevinç, aşırı ve çoğu zaman nedensiz
neşe ve artım göstermiş şahsi performanstır. Manik safhada hastalar çoğu zaman
herhangi bir problemleri olduğunu inatla reddederler ve başkaları tarafından
belirgin zorluklar olduğuna dair uyarıda bulunulduğunda sinirli tepki verirler.
Hastalar çoğu zaman tedavi olmaya hazır değildirler ve genellikle hasta
yakınları veya resmi daireler tarafından zorunlu bir şekilde yataklı tedavi
altına alınmak zorunda kalırlar.
Mani tedavilerinde, hem ilaç hem psikoterapi öğeleri kombine etmek
faydalıdır. İlaç tedavisinde akut tedavi ile sürekli ilaç verme arasında karar
verilmesi gerekmektedir.
Güçlü nöroleptik ilaçlar ve lityum uygulanır.
Bipolar (çifte kutuplu) hastalıkların iyileşme şansı çoktur. Hasta
yakınları için, eleştirisiz hiperaktivite ve çoğu zaman bununla bağlantılı
duyguların rahatlıkla dışa vurumu nedeniyle, son derece zor tahammül
edilebilir. Dramatik zorunlu hastaneye yatırışlar söz konusu olduğunda, bu
travma aileleri uzun süre rahatsız eder.
14
□ Unutmayın
„Korkutucu
bir şekilde faal ve girişken olmaya başladı. Tedavi edenler bunu depresyondan
sonra olumlu bir işaret olarak gördüler. Ama biz tecrübelerimizden, onun tekrar
manik hale geldiğini biliyorduk."
Depresif hastaların yakınları, kendilerini büyük bir sabırla
yabancı bir hayal dünyasına adapte etmeleri ve geçici olarak yaşama kabiliyeti
olmayan bir insanın görevlerini üstlenmeleri gerekmektedir..
Manik-depresif hastalarında, vahim aktivitelerini (örneğin şirket
kuruluşları, dünya turlar, saçma sapan alışverişler) engelleyebilmek çok ender
rastlanan bir durumdur. Hasta yakınları, diğer ruh hastalıklarında olduğundan
çok kendi ihtiyaçlarına dikkat etmeli ve kendileri için de, örneğin hasta
yakınları grupları veya profesyonel destekçilerden yardım arayışına
girmelidirler.
Zorlantı (Kompulsif) Hastalığı
Zorlantı bozuklukları uzun süre ender psikiyatrik hastalıklar
olarak kabul edilmişlerdir. Daha yeni bilgilere göre toplam nüfusun %1 ila o%o2'sinde
görülmektedirler. Kadınlarda, erkeklerde olduğundan biraz daha fazladır, İlk
belirtileri gençlikte veya erken yetişkin döneminde ortaya çıkarlar. Tedavi
edici kuruluşlarla ilk temas, bozukluğun ortaya ilk çıkmasından ortalama yedi
yıl sonradır.
Zorlantı hastalığı nasıl
anlaşılır?
Tedavi edilmesi gereken zorlantı bozukluklarını, birçok saat
sürebilen tekrarlayan adetlerden anlayabilirsiniz. Hastalar da bu esnada
davranışlarının anlamsızlığının bilincindedirler.
En çok zorlantı davranışları, açıkça kontrol etme, yıkama, sayma,
düzenleme ve biriktirmedir.
İşaretleri:
• Zorlantı düşünceler veya hareketler (veya her ikisi birden) en az
iki haftalık bir sürede ortaya çıkarlar.
• Bunlar, başka insanların değil veya dış etkilerden ileri
sürülenler değil, hastanın kendi düşünceleri olarak kabul edilirler.
• Bunlar sürekli tekrar ederler ve rahatsızlık verici ve anlamsız
olarak hissedilirler.
• Hasta, bu zorlayıcı bulgulara karşı direnmeye çalışır ama başarılı
olamaz.
• Hasta, zorlantı bulgular altında acı çeker ve aşırı vakit kaybı
nedeniyle sosyal temaslarından ve şahsi performansından kısıtlanır.
15
Uzun süre zorlantı hastalıkların tedavisi zor olarak kabul
edilmiştir. Başarı için iyi bir doktor hasta ilişkisinin son derece önemi
vardır. Hastanın daha tedavi başlangıcında hastalık hakkında bilgilendirilmesi
çok önemlidir. Davranış tedavisi yöntemleri ile (Sergileme ve Tepki Engelleme
Tekniği - ERP) zorlantı davranışlarının tedavisi için etkin bir yöntem
mevcuttur. Zorlantı düşüncelerin davranış tedavisine ilişkin etkileşimi daha
zor gibi görünmektedir.
İlaç tedavisi olarak yalnızca serotonerjik adı verilen
antedepresan ilaçların etkili olduğu ortaya çıkmıştır. İlaç tedavisinin hedefi,
çok stresli, korkuya neden olan durumlar için bir temel oluşturmaya çalışmaktır.
Çoğu zaman bozukluğun başlangıcı ile ilk tedavi arasında çok fazla
zaman geçmekte ve hastalık kronikleşmektedir. Bu bağlamda tedavinin, %60'a
varan istatistiksel başarı oranı görülmelidir.
□ Unutmayın
Hasta yakınları zorlantı hastalığının bulgularını ne görmezden
gelmeliler ne de kızgınlıkla tepki vermelidirler, bilakis deneyimle
terapistlere tedavi olması yolunda baskı uygulamalıdırlar.
Kendilerini zorlantı hastalığı konusunda uzmanlaştırmış hastaneler
vardır. Tedavinin erken başlatılması, iyileşme şansını artırır veya en iyi
şekilde düzelmesine yol açar!
Sınırsa! demek, sınır çizgisi demektir. Sınır (kişilik) bozukluğu
terimi altında, hızlı değişken ruh halleri altında nevroz, psikoz ve depresyon
arası bir ruhsal hastalık anlaşılmaktadır. Teşhisini koymak zordur. Psikiyatri
literatüründe sınır (kişilik) bozukluklarının varlığı sıkça tartışılmaktadır.
Biz burada mevcut literatüre, hasta yakınlarının ve hastaların deneyimlerine
dayanmaktayız.
İnsanın sınır (kişilik) bozukluğuna yakalandığı nasıl anlaşılır?
"Sınırcı" adı verilen hastalar, neredeyse bütün diğer
ruh hastalarından, hasta gibi görünmemesi ile ayırt edilebilir. Çevresinden
aşırı talepleri vardır çünkü bir yandan insanların yakınlığına ihtiyacı vardır
ama diğer yandan onlara tahammülü yoktur. ("Seni seviyorum, senden nefret
ediyorum"). Hasta insanın yaşantısında çoğu zaman boşluk hissi ve sürekli
can sıkıntısı şekil verir.
Aşağıda sayılı bulguların hepsi veya bazıları mevcutsa, sınır
(kişilik) bozukluğu olduğu tahmin edilebilir:
16
• İstikrarsız ve uygunsuz yoğun kişisel bağlılıklar
• Güçlü ruh hali dalgalanmaları,
• Sık ve uygunsuz öfke patlamaları,
• Biraz gerçekçi kendini takdir etme, intihar tehditlerine ve
girişimlerine eğilim ve kendine ve başkalarına karşı saldırganlık,
• Net bir kimlik duygusunun eksikliği,
• Gerçek veya hayali terk edilme korkusuna karşı mücadele,
• Kronik boşluk ve can sıkıntısı duyguları,
• Geçici paranoit patlamalar veya benzer bulgular.
Sınır (kişilik) bozukluğunun tedavisi karmaşık ve zor, öncelikle
psikoterapik bir görevdir. Sınır (kişilik) bozukluğu hastası ile olumlu bir öz
imaj yaratmak ve benliğini güçlendirmek son derece önemlidir. Onunla
ilgilenirken mutlak açıklık ve kendi sınırlarınızı oturtmanın büyük önemi
vardır. Bu hem hasta yakınları hem de profesyonel kişiler için geçerlidir.
Bu bozuklukların özel bir ilaç tedavisi bilinmemektedir.
□ Unutmayın
Bazı hastanelerde bu hasta grupları için özel istasyonlar
kurulmuştur. Burada uzun süreli tedaviler de gerçekleştirilmektedir. Ama bu
tedavinin ağırlık merkezi mutlaka ayakta tedavi alanındadır.
Bağımlılık hastalıkları yaygın olmalarına rağmen psikiyatride,
aslında hakları olan dikkati ne yazık ki tereddütle çekmiştir. Bağımlı hastalar
bakım sisteminin yeterliği konusunda bir meydan okumadır. Bu da bağımlıların
illa en sevilen hastalar arasında sayılmamalarının ve hatta birçok terapist
veya kuruluş tarafından tedavilerinin kesinlikle hizmet katalogundan
çıkartılıyor olmalarının nedeni olabilir. Aynı durum, genel ve ayakta
psikiyatrik ve psikoterapik bakım veren birçok kuruluş için de geçerlidir.
Almanya'da bağımlı hasta yardımı kendisini kısmen tıbbi bakımdan
ayırmış ve daha çok danışmanlık merkezleri alanına kaymıştır. Yatılı bakım da,
özellikle uzun vadeli tedaviler, özel hastanelere kaydırılmıştır. Fakat bununla
beraber topluma yakın tedarik bu nedenden ötürü zorlanmaktadır.
Bağımlılık hastalıkları çoğu zaman diğer ruhsal hastalıklarla veya
bozukluklarla kombine haldedir (ya nedensel ya da netice mağduriyeti olarak).
"Çifte bulgu"dan da bahsedilmektedir. Bu durumda kombine bir tedavi
mutlaka gereklidir. Bununla beraber, çifte bulgulara sahip hastalar için en
uygun destekleri bulmak her zaman kolay olmaz.
17
Ruhsal bozukluklarda tedaviler
Birçok ruhsal hastalığın türü ve ağırlığı, ilaç tedavisiyle
birlikte psikoterapinin aynı anda uygulanmasını gerektirirler. Özellikle ağır
ve uzun süren sürçlerde her iki tedavi işlemi, sosyo tedavi edici tedbirlerle,
yani iş, yaşam, boş zaman ve günün düzenlenmesi gibi hayatla başa çıkma
yardımları birbirlerini tamamlamak zorundadır.
„
Tekrar hastalanmasından çok korkuyorum çünkü ilaçlarını almıyor, ne
yapmalıyım?"
Hastalığı
ve ilaçlarla başa çıkmayı kendisi öğrenmeli, onun denetçisi olmak
istemiyorum."
Günümüzde anti psikotik ilaçların kullanılmaması düşünülemez bile.
Bu ilaçların yapılan bütün araştırmalardan sonra, ağır ruhsal hastalıkların
tedavisinde vazgeçilmez yardımcı maddeler oldukları çıkmıştır ortaya. Bu
hastalıklar arasında şizofreni, manik-depresif hastalıklar, akut korkular veya
akut intihar tehlikesi olan depresif bozukluklar bulunmaktadır.
Anti psikotik ilaçlar
gerçi hastalığı ortadan kaldırmıyorlar ama sıkıntı veren şikayetleri yok
ediyorlar veya en azından azaltıyorlar; ve aralık tedavisi için faydalılar,
yani tekerrürleri ve krizleri engelleyemeseler bile sıklıklarını
azaltabilirler.
İlaçların
her zaman arzu edilen değil, bilakis arzu edilmeyen etkileri de bulunuyor. Bu
nedenle faydasını ve
zararlarını karşılıklı olarak dengelemek çok önemli. İlaçlar hayat
kurtardıkları, hayatı çekilebilir hale getirdikleri veya tatmin edici bir yaşam
kalitesini ve özel hayatta ve çalışma hayatında mümkün olduğunca normal bir
yaşam sağladıkları zaman kullanımları daima anlam kazanıyor.
Anti psikotik ilaçlar bu gün kendi aralarında dörde
ayrılmaktadırlar:
• Yatıştırıcılar veya sakinleştirici maddeler
• Uyku ilaçları veya ipnotizma ilaçları.
Nöroleptik ilaçlar algılamayı ve aşırı derecede hassasiyeti etkilerler
(özellikle kuruntu ve halüsinasyonarda), psikozun hareketini değiştirirler ve
sakinleştirici etkileri vardır. Ayrıca antimanik bir etki gösterirler. Zayıf
etkili nöroleptik ilaçlar çoğu zaman her şeyden önce sakinleştirici etkileri
nedeniyle, örneğin uyku düzeninin iyileştirilmesi için kullanılırlar.
Nöroleptik ilaçların ana kullanım alanı ise, kuruntu ve halüsinasyonlarla
bağlantılı hastalıklar, maknik bulgular ve saldırganlıktır. Şizofren
hastalıklarda nöroleptik ilaçlar ilave olarak profilaktik etki gösterirler.
Nöroleptik ilaçların sayısız yan etkisi bulunmaktadır, özellikle
bedensel hareketlerde (motorik). Buna karşılık bağımlılık gelişimi
beklenmemektedir.
18
Antidepresan ilaçlar belirli bir kullanım süresinden sonra depresif
hastanın hayati önem taşıyan bozukluklarını etkilerler. Belirli maddeler
(serotonerjik antidepresan ilaçlar) bunun haricinde korku ve zorlantı
hastalıklarının tedavisinde kullanılabilir. Antidepresan ilaçların ayrıca
kronik ağrı bulguları üzerinde olumlu bir etkisi bulunmaktadır.
Yan etkileri büyük ölçüde bitkisel sinir sistemi üzerindeki
etkisinden ve dolayısı ile kalp - kan dolaşımı fonksiyonları, örneğin
diğerlerinin yanı sıra tükürük bezleri gibi beze fonksiyonlarında ortaya
çıkmaktadır.
Antidepresan ilaçlar bağımlılık yaratmazlar.
Çoğu sakinleştiriciler, Benzodiazepin'dirler. Korkuyu giderici ve
uyku verici etkileri vardır. Bundan da ana kullanım alanlarının uyku ilacı ve
panik ve korku bozukluklarına karşı ilaç olarak kullanıldığı ortaya
çıkmaktadır. Benzodiazepin ilaçlar esas itibariyle yan etkileri düşük
ilaçlardır, yine de ilacı bırakırken ribaunt adı verilen etkiler meydana
gelmektedir (ribaunt: ilaçla bastırılan duygu, kısa bir süreliğine güçlenmiş
bir şekilde tekrar eder). Maddeler de düzenli kullanımda (yaklaşık üç aydan
fazla) etkilerini kaybederler; bu nedenle yalnızca belirli ve mümkün olduğu
kadar kısa bir süre kullanılmalıdırlar. Sakinleştiriciler çoğu zaman uyuşturucu
madde yerine kötüye kullanılmaktadır.
Klasik ipnotizma ilaçları, barbitürik asit bileşenlerinden
oluşmaktadır ve yüksek bağımlılık tehlikesi yüzünden kısa sürede piyasadan
kaldırılmıştır. Onun yerine uyku ilacı olarak genelde sakinleştiriciler ve
düşük kuvvetli nöroleptik ilaçlar kullanılmaktadır. Sakinleştiricilerde,
bağımlılık riskine dikkat etmek gerekmektedir. Depresif hastalarda antidepresan
ilaçların sakinleştirici etkisi, uykunun düzenlenmesi için de kullanılabilir.
Safha
profilaksisine (hastalığa tekrar yakalanmamak için alınan tedbirler) dair
ilaçlar
Hastanın tekrar aynı hastalığa yakalanmasını önlemek için
ilaçların bazen uzun süreli alınması gerekmektedir. Duygusal hastalıkların
safha profilaksisine dair ve anti manik etkili maddeler olarak Lityum,
Carbamazepin ve Valproat kendilerini kanıtladılar. Lityum ve Carbamazepin ilave
olarak saldırganlıkta uygun bir etki göstermekteler ve şizofreniye bağlı
duygusallık hastalığını olumlu şekilde etkileyebiliyorlar. Bu iki madde, bir
antidepresan ilaçla kombine halde depresyonun belirli türlerini tedavi etmek
için uygundur.
Lityum, bir tuz çeşidi genelde hazmı kolaydır. Ancak dozajı
ayarlarken özenle dikkat edilmesi gereken „tedavi edici pencere" (etkili
ve zarar verici dozaj arasındaki fark) çok küçük. İlave olarak lityum kullanımında
çoğu zaman titreme meydana gelir ve tiroitlerin fonksiyonu etkilenir. Hiç bir
ilaç için bağımlılık gelişimi olduğuna dair bir kanıt yoktur.
□ Unutmayın
Örneğin Carbamazepin ve Valproat gibi bazı bileşenler için, ilgili
bulgular için bir izin başvurusunda bulunulmamıştır. İlacın içindeki küçük
broşür aklınızı karıştırmasın!
19
Psikoterapi
teriminden ne anlıyoruz?
Psikoterapi kelimesi: kelimesi kelimesine tercüme edildiğinde:
“Ruhsal araçlarla tedavi" anlamına gelmektedir. Burada ilk etapta
sohbetler sayesinde tedavi söz konusudur. Burada kısmen dans, müzik, resim,
hareket talimatı, nefes alma teknikleri, gevşeme pratikleri vs. gibi ilaç dışı
tedavi şekilleri de uygulanmaktadır. Psikoterapi, psikiyatri tedavinin önemli
bir unsunudur.
Psikoterapi, destekleyici ve cesaret verici hali ile kendini
gelende - ve tabii ki özellikle kriz durumlarında - psikiyatride kendini
kanıtlamıştır, "psikoterapik temel duruş". Bu vesileyle tedavi
ediciler tarafından özellikle bloke edilmiş öz güçlere başvurularak özgüvenin
güçlendirilmesi, aşırı stresin sınırlandırılması, kendi stres sınırına saygı
gösterilmesi ve haksız suçluluk duygularının azaltılması hedeflenmektedir. Bu
anlamda psikoterapi ruhsal hastalıklarda tabii olmalıdır.
Almanya'da yasal sağlık kuruluşları ve psikologların da hazır
bulunduğu sigorta doktorları birliği özel psikoterapi anlaşmaları akdetmişler
ve yönetmelikler kararlaştırmışlardır. Esas itibariyle, hangi işlemin hangi
şekilde yapılacağı ve sağlık sigortaları tarafından kaç saatin ödenmek zorunda
olduğu söz konusudur. Onaylanması zorunlu psikoterapinin gerçekleştirilmesi
kesin olarak düzenlenmiştir: başvurudan olası tedavi saatlerinin sayısına
kadar, bir terapinin gerçekleştirilmesine dair yetkiden münferit tedavi edici
yöntemlerinin onayına kadar. Uygulanacak bir yöntemin masraflarının sağlık
sigortası tarafından tazmin edilmesine dair onayının etkili olabilmesi için,
bilimsel belgeler şart koşulmaktadır. Özel sağlık kuruluşları da bu anlaşmalara
uymaktadırlar ancak kendi düzenlemeleri ve sözleşmeleri vardır.
Birçok psikoterapi hizmeti veren okuldan ve yöntemden, prensip
itibariyle yalnızca ikisi sağlık sigortaları ve doktorlar veya psikoterapistler
arasında yapılan sözleşmeler çerçevesinde onaylıdır:
1.
Psikoanalitik gerekçelendirilmiş yöntemler
Tedavinin ön planında bilinçsiz psikodinamik ve ömür boyu anlam
taşıyan sorun ve iz bırakma anlamlarının işlenmesi bulunmaktadır (S. Freud,
C.G. Jung, ve daha bir çok yazar).
Analitik psikoterapi
Çalışmaların merkezinde ilk yaşam yılları, erken sorun ve yokluk
durumları bulunmaktadır; duygusal olgunlaşma söz konusudur. Terapinin araçları
(çoğu zaman kanepe tedavisi) diğerlerinin yanı sıra rüyaların üzerinde
çalışmalar, serbest çağrışımlar ve özellikle tedavi edici ilişkidir. Çerçeve
tümüyle düzenli, haftalık birden fazla tedavi saatlerinden oluşmaktadır;
terapist genelde çekimser - "sakınan" bir tutum sergiler. Tedavi,
iddia açısından yalnızca bulguya yönelik değil, bilakis kişilik yapısının
esaslı değişimini hedeflemektedir; yaklaşık 240 saat.
20
□ Unutmayın
Psikanaliz
standart şeklinde psikozlara sahip insanlar için öngörülmemiştir, hatta daha
çok zararlıdır; ancak bu yöntem değiştirilmiş şekli He münferit durumlarda
mümkün olmalıdır. Sağlık kuruluşu bilirkişilerinin sırf bir psikozun varlığı
uyarısı He, başka bir inceleme yapmadan psikoterapiyi reddetmeleri skandaldir.
Derinlik psikolojisi
temelli psikoterapi
Psikoanalitik hastalık anlayışından
yola çıkarak değişik tedavi yöntemleri uygulanmaktadır, örneğin "Odaksal
terapi", "dinamik psikoterapi" ve özellikle „uzun vadeli, destek
verici tedavi edici ilişkide, düşük frekans terapi". Terapi en azından göz
temasına nispetle somut olarak güncel konulara ve sorunlara dayanmaktadır;
yaklaşık 50 ila 80 saat.
□ Unutmayın
Bu tedavi
şekli psikozdan Heri gelen hastalıkları olan hastalar için de uygundur ancak
bunun yanında başvuruda her zaman özel gerekçelerin sunulması
gerekmektedir
ve psikoz tabii bir endikasyon tasvir etmemektedir.
„Kız kardeşim
şimdi bir psikiyatr ve psikologda tedavi altında ama onun tek sorusu ilaçlarını
alıp almadığı ve onların ona iyi gelip gelmediği. Bu çok az değil mi?
Psikoterapi yapılması gerekmez miydi?"
Hedef, daha kolay sorun çözümü yolunda hastanın davranışlarını
değiştirmesidir. Eğitim ve sosyal psikoloji esasında, somut davranışların,
düşünce süreçlerinin, duyguların, motivasyonların ve bedensel reaksiyonların
tedavi edici olarak etkilenmesi söz konusudur. Davranış terapisi hem bireysel
hem grup terapisi olarak uygulanabilir. Somut programların ve bulguya dayanan
stratejilerin (örneğin sosyal yeterliğin yapılandırılması için alıştırma
programları veya fobiler veya cinsel bozukluklar gibi belirli bozukluklar için
programlar) uygulanmasını içermektedir. Tedavi süreci genelde 40 ila 60 saat
arasındadır.
Masraf tazminatı yapılamayacak terapi yöntemleri ismen
belirtilmiştir:
• Rogers'a göre sohbet psikoterapisi,
• Sistemik terapi (aile terapisi),
21
Bu yöntemler, sağlık sigortası tarafından finanse edilen ayakta
tedaviler kapsamında izin verilmeyen tedavilerdir, ama çoğu değiştirilmiş
şekilleri ile hastanelerin veya münferit terapistlerin tedavi edici
konseptlerine dahil edilmeye izin almışlardır.
□ Unutmayın
Hastalanmış
yakınınız en azından bir, hatta mümkünse birden fazla, terapistin ve hastanın
aralarındaki 'iletişimin doğru olup olmadığını' keşfedecekleri, deneme amaçh
seanslara çaba göstermelidir.
Aile
terapilerinde hasta yakınları, bütün katılanların kendilerine has yardım
ihtiyaçlarına aynı saygıyı ve aynı kabulü edinmeleri konusuna dikkat
etmelidirler.
Hastalar ve hasta yakınları hastalığı daha iyi anlayabilmeleri ve
tedaviyi destekleyebilmeleri için, psiko eğitim adı verilen işlemleri
geliştirilmiştir. Özellikle şizofreni hastalıklarında bu arada olgunlaştırılmış
malzemeler mevcuttur, ama depresyonlar ve diğer ruhsal bozukluklar için başarı
vaat eden konseptler geliştirilmiştir. Psiko eğitim kelimesi yerine, daha
tarafsız tanımlama olan psiko antrenman veya psiko bilgi kelimeleri
kullanılmaktadır. Psiko eğitime ilişkin tedavi başlangıçlarında, hasta ve hasta
yakınlarına, bir yandan kendi durumlarına karşı daha anlayışlı olmaları ve
direnç sınırlarını oturtabilmeleri ve diğer yandan kendi kendine iyileşebilme
güçlerini güçlendirmeyi öğrenebilmeleri için, hastalık hakkında temel bilgiler
iletilmeye çalışılmaktadır.
□ Unutmayın
Hasta
yakının dahil edilmesi, kendini psiko eğitimde son derece uygun olarak
görülmüştür. Şayet hasta yakınları hastayla aynı bilgi seviyesine sahiplerse,
hastalığın başarılı bir şekilde üstesinden gelinebilmek için önemli ölçüde
katkıda bulunacak şekilde, daha az yanlış anlama ve sorunlar meydana
çıkacaktır.
Hastaların,
hasta yakınlarının ve tedavi edenlerin birlikte hem bilgi hem de deneyim
alışverişinde bulundukları örneğin “Psikoz Seminerleri" gibi diyalog
şekilleri önemli bir tamamlayıcıdır.
Sosyoterapi gerçi sağlık sigortası tarafından finanse edilen bir
hizmet olarak 2000 yılından beri yasal bir şekilde düzenlenmiştir ancak değişik
nedenlerden ötürü neredeyse hiç gerçekleştirilmez. Kronik ruh hastalarının
yakınları için bu terapi şekli ve evde psikiyatri bakım, ailelerin yükünü
hafifletebilecek son derece yardımcı bir öneridir. Bu nedenle önemle boş
alanları dolduracak şekilde gerçekleştirilmesini talep etmekteyiz.
Sosyoterapi, hastane konaklamalarından kaçınılmasına veya
kısaltılmasına yaramaktadır. Hedef grubu, şizofreni türlerinin veya psikozdan
ileri gelen bulguları olan depresyon teşhisi konmuş ruh hastalarıdır.
22
„Kızımız ne ev işleriyle ne de
çocuğuyla doğru dürüst ilgilenmiyor, her şey mahvoluyor. Bazen ona gelen postayı
bile açmıyor ve önemli görüşmeleri ve süreleri kaçırıyor."
Sosyoterapi, özel
yetkilere sahip yerleşik nörologlar veya enstitüler tarafından reçete
edilebilir. Bunun akabinde önce sosyoterapiye ilişkin, yapılacak terapinin
hedeflerinin ve içeriklerinin somut olarak tespit edildiği bir bakım planı
oluşturulur.
İlk tedavi
adımı, makul bir
ilişkinin
yapılandırılmasıdır.
Sosyoterapist ile hastası arasında bu esasa dayanarak ruhsal
güçlendirme ve ayakta
yardım sisteminin iyileştirilmiş kullanımı (Çalışma /
günlük
yapılanma, yaşama, boş zaman, bakım, tıbbi bakım alanları vs.)
konuşulur ve kararlaştırılır, giriş engelleri düşürülür: Sosyoterapi ayakta
yapılan araştırıcı bir tedbirdir. Bu tedavi sayesinde hastanın eve ve sosyal
çevreye ilişkin sorunları ve krizleri yumuşatılır ve değiştirme olasılıkları
araştırılıp bulunur. Hasta yakınlarını, komşuları veya arkadaşları/tanıdıkları
bu yardım sürecine dahil etmek her zaman anlamlıdır.
Sosyoterapinin diğer bir görev alanı, hastanın hastalığını
algılamaya teşvik etmektir. Burada örneğin hastalığın münferit erken uyarı
bulgularını fark etmek ve kişisel bir kriz planı oluşturmak söz konusu
olabilir.
23
Psikiyatrik tedavide standartlar
Genelde tıpta olduğu gibi, psikiyatride de sayısız değişik tedavi
yöntemleri, uzman görüşleri ve düşünce tarzları bulunmaktadır. Ruhsal
hastalıkların neden ortaya çıktıklarına dair kesin bir açıklama
bulunmadığından, somatik tıpta olduğundan daha sık bir şekilde yeni tezler
ortaya çıkmakta ve çıktıkları gibi de kaybolmaktadırlar.
Psikiyatrik konseptler ve terapiler, tümüyle tıbbi ve psikososyal
kutup arasında salınırlar. Bu nedenle hastalar ve yakınları için iyi ve güncel
bir terapinin farkına varmak zordur.
Aşağıdaki kriterleri profesyonel yardımcılardan talep edin:
• Yetkinlikle eşleşmiş olarak açıklık, sohbete hazırlık, insanlık;
• Hastanın rahatsızlığına ve hasta yakınlarının durumuna karşı
anlayış;
• Hastaların aşağıdaki konularda bilgilendirilmesi:
-
İlaç
yazılımı ve ilaçların yan etkileri
Hastalanmış yakınınız, aşağıdaki
hususları sineye çekmemeli:
• Tedavi eden doktorla görüşmeler mümkün olmaması,
• Tedavi, ilaç yazılımı ve yan etkileri hakkında hiç veya yetersiz
bilgi verilmemesi,
• Somatik muayenelerin gerçekleşmemesi,
• Bakımın devamlılığının mevcut olmaması,
• İnsanlık ve tamamen güvene dayanan muamele görülmemesi
durumlarında.
□ Unutmayın
Tıbbi bakım da bir hizmettir! Kalite özellikleri ve farklı
sunucular mevcuttur. Kusurları veya uygunsuz durumları tespit etmeniz
durumunda, bunu dile getirin. Kötü hizmet kabul edilmek zorunda değildir!
„Hastalığının nüksetmesi durumunda tekrar bu hastaneye
yatırılacağı konusunda anlaşmıştık - ama bu durum ortaya çıkınca, kimse sözünü
tutmadı.”
24
Ruhsal bozukluğu olan insanlar için bakım sistemi
Hastalar ve hasta yakınları olan sizler için psikiyatrik yardım
sistemi çoğu zaman "cangıl" gibidir. Bakım bölgeleri federal
eyaletten federal eyalete, ilçeden ilçeye birbirinden çok farklıdır. Yardım
sisteminin aşağıda bulacağınız önemli yapı taşlarının sıralaması size bu yüzden
yalnızca kaba bir yönlendirme sunabilir. Çok kez tekdüze isimler bulunmuyor
olması, durumu daha da zorlaştırır. Benzer teklifler sunan kuruluşlar, farklı
eyaletlerde farklı isimler taşımaktadırlar; tersine ise aynı isimler çoğu zaman
tümüyle farklı hizmetler için bulunmaktalar. Bu nedenle bulunduğunuz şehirde
ilgili teklif konusunda avantajları ve dezavantajları hakkında kendiniz bilgi
toplamanız, özellikle de diğer hastalar veya hasta yakınları ile bilgi
alışverişinde bulunmanız kaçınılmaz oluyor.
Almanya'da ruh hastaları ve aileleri için yardımlar ve destek
teklifleri iki ayrı bölgede yerleşik durumdalar: Sağlık ve Sosyal
Hizmetlerinde. Bunun hastalar ve aileleri için hatırı sayılır, özellikle mali
akıbetleri vardır. Neticede bedensel hastanın açık bir şekilde dezavantajda
olması ile sonuçlanmaktadır. Sağlık sigortaları ve tıbbi bakımın masraflarına
iştirak eden diğer kuruluşlar, ruh hastaları için gerekli hizmetleri tıbbi
bakımın bir unsuru olarak göstermemeye ve bununla bağlantılı olarak ödeme
yükümlülüğünü kabul etmemeye çabalıyorlar. Bu nedenle ruh hastalarının bakımı
ve idaresi bölgeleri büyük ölçüde sosyal hizmetlerde yerleşiktir. Psikiyatrik
yardımların yatılı, kısmi yatılı, ayakta ve tamamlayıcı gibi tekliflere
sınıflandırılması yaygındır. Yardım sistemimize ait bizim tasvirimiz, bu
geleneksel ve birçok şehirde hüküm süren sınıflandırmaya yöneliktir. Ancak
girişte de değindiğimiz gibi, çoğu zaman hastalar ve hasta yakınları bu
sınıflandırmanın ihtiyaçlarına ve arzularına hitap etmediğine ve kriz
durumlarında hiç yardım edilmediğine dair eleştiride bulunmaktadır. Birkaç
yıldan beri bu sistemde bazı şeyleri değiştirmek amacıyla, burada daha detaylı
yazamayacağımız çok şey vaat eden girişimlerde bulunulmuştur. Yardımların ve
kuruluşların burada görüşülen sırası da, münferit durumlarda ne kadar önemli
olduklarının bir değerlendirmesi değildir. Çoğu hasta için hastanede konaklama
süresi, eskisine nazaran önemli ölçüde kısalmıştır; buna karşın şimdi dahi her
yerde gerekli ölçütte bulunmadıkları halde, yatılı harici yardımların anlamı
aynı oranda artmıştır.
Psikiyatri
Hastanesi ve Genel Hastanede Psikiyatri Departmanı
Psikiyatri hastanesi bizde akut ruhsal hastalıkları olan
insanların geleneksel bakım şeklidir.
Ancak son yirmi otuz yılda hastane tedavisinin konum değeri,
yatakların kaldırılması ve konaklama süresinin kısaltılması nedeniyle
değişiklik gösterdi. Hastaneler bugün artık birçok kuruluş ve yardım
tekliflerinden ancak biri olarak sayılıyor.
Yatılı psikiyatrinin kalite özelliği, diğer yardım teklifleri
hakkındaki iyi bilgiler ve bu yapılarla işbirliği ve kenetlenmeleri.
25
Ruhsal hastalığı bulunan insanlar için yurtlar, konuklarına
prensipte sınırlı bir konaklama süresi koymadan kurulmuştur. Küçük ve normal
yaşam bölgelerine entegre edilen yerler arzu edilse bile, bu güne kadar çok
enderdir. Yurtlar da, konuklarına gelecekte tekrar kuruluşların dışında
bağımsız bir hayatı yaşamayı mümkün kılacak şekilde döşenmiş olmalıdırlar.
Birçok şehirde yurtların kurulması için yerlerin bulunmamasına
rağmen hastalar ve hasta yakınları birçok yurdu gezmeli ve sundukları
hizmetleri öğrenmelidirler. Hem mekansal koşullarda, hem de bakımda önemli
farklılıklar mevcut olabilir.
Ruh hastalarının hatırı sayılır bir bölümü - en azından
başlangıçta ama bazen daha uzun süreler - aile doktoru tarafından tedavi
edilir. Bunun farklı nedenleri vardır. Hasta uzun ve herkes için ıstırap verici
bir süreden sonra ancak aile doktoruna güven duyabilir veya (küçük şehirlerde)
psikiyatra gitmekten çekinebilir. Aile doktoru çoğu zaman ruhsal şikayetlerle
karşı karşıya kalan ilk kişidir. Yapacağı tahmin çok şeyi etkileyecektir. Yine
de özellikle ağır hastalıklarda mümkünse yerleşik nörologlara danışmak daha
doğrudur.
Aile doktorlarının yanı sıra, yerleşik nörologlar sıkça ilk
başvurulan yerler olmakla birlikte, ruhsal hastalığı olan kişinin uzun süreli
bakımı için önemlidir. Bu uzman doktorların tanımlamaları farklıdır: Psikiyatri
doktoru veya Psikiyatri ve Psikoterapi doktoru veya Psikiyatri ve Nöroloji
doktoru, Sinir Hastalıkları Uzmanı ve Asabiyeci olağan sıfatlardır.
Teşhisin
konulması ve diğer olası hastalıkların açıklanmasının
yanı sıra nörolog
tarafından
hastanın - onun onayı da alınarak - hasta
yakınlarının da hastalık,
tedavisi ve hastalıkla nasıl başa çıkılabileceği konusunda bir
görüşme gerçekleştirilecektir. Hangi ilaçların kullanılacağına dair bir
reçetenin yazılması ve gerektiğinde ilaçların kullanımı hususunda yapılacak
gerekli değişiklikler, azaltmalar veya artırımlar da önemli bir rol
oynamaktadır.
Hasta ve doktor arasında bir güven ilişkisinin bulunması
önemlidir. Hasta yakını olarak, hastanız için "uygun" doktoru bulmaya
yardımcı olmalı ve gerektiğinde doktoru da değiştirmeyi hesaba katmalısınız.
Aşağıdaki sorular size iyi bir doktor arayışınızda uyarı
niteliğindedir:
• Doktor hastasıyla yaptığı görüşme için kendine ne kadar zaman
ayırıyor, hasta yakınları ve diğer ilgili kişiler görüşmeye katılıyorlar mı?
• Hastanın bazen karmaşık ve çoğu zaman da son derece incinebilir
kişiliğine karşı ne kadar empati ve saygı gösteriyor?
• Hasta için kendi kendine yardım teklifleri dahi, tamamlayıcı
alanda muhtemel uygun tekliflere işaret ediyor mu ve ilgili temasların
oluşmasına katkıda bulunuyor mu?
• Yerleşik doktor kriz durumunda hangi yardımları sunuyor?
26
Psikiyatri kliniklerinde ve departmanlarında enstitü içi ayakta
tedavi
„Kızımızın
hali çok kötü ama hiç bir surette bir hastaneye yatmak istemiyor. Evde de
bakılıp tedavi edilmesi için bir imkan var mı?"
Enstitü içi ayakta tedavi departmanları, ilgili hastanelerin
dahilinde bulunan departmanladır. Hastane içinde temsil edilen değişik meslek
gruplarının çalışanlarına ait değişmez bir kadro şemasına sahiptirler. Enstitü
içi ayakta tedavi departmanı, bütün federal eyaletlerde mevcuttur. Bunlar
ağırlık olarak kronik veya mükerrer ruhsal hastalığa yakalanmış insanların
bakımlarını üstlenirler. Bu gruba dahil olan insanlar için bir hastanenin
ayakta tedavi departmanında ön veya sonradan bakım, yerleşik uzman doktora
yapacakları bir ziyaretten daha sorunsuzdur. Burada doktorların yanı sıra
psikologlar, sosyal hizmetler personeli ve psikiyatrik hastabakıcılar hizmete
hazır bulunmaktadır.
Enstitü içi ayakta tedavi departmanları, hastanın yatırılıp
yatırılmamasının gerekliliğini kontrol ederler ve hastanede yatan hastaların
taburcu olduktan sonra tıbbi ve psikososyal bakımını üstlenirler. İlaç
tedavisinin yanı sıra, psikososyal bakım teklifleri de mevcuttur
Gündüz hastaneleri, yarı yatılı, ruhsal hastaların tedavisi için
doktorlar tarafından yönetilen kuruluşlardır. Burada, artık yatılı tedavi
edilmesi gerekmeyen veya henüz yatılı tedavi edilmesi gerekmeyen ruhsal bozuklukları
olan insanlar tedavi edilmektedirler. Doğal olarak bir psikiyatri kuruluşuna
bağlı çalışırlar. Avantajı: Hasta alışık olduğu muhitte yaşar ve yine de
hastane tarafından tedavi edilir.
Başvurular genellikle telefonla gerçekleştirilebilir. Akabinde,
gündüz hastanesinde bir tedavinin mantıklı olup olmayacağı açıklanan bir ön
görüşme yapılır.
Hastanın gündüz hastanesine yatırılması için bir talimat
gerekmektedir.
Gündüz hastanesinde gerçekleştirilecek bir tedavinin havaleleri,
yerleşik doktor veya bir hastane üzerinden gerçekleştirilir. tedavi
masraflarını sağlık sigortası üstlenir.
"Gündüz evleri" teriminin ardında, Federal Almanya
Cumhuriyetinin değişik eyaletlerinde ve bölgelerinde son derece farklı
kuruluşlar yer almaktadır.
Çoğunlukta örneğin danışmanlık merkezleri veya bakımlı yaşamaya
dair hizmetler gibi diğer kuruluşlarla birlikte sosyal psikiyatrik merkezine
bağlı bulunmaktadırlar.
Gündüz evleri, gündüz hastanelerinden doktorlar tarafından
yönetilmeleri ve sağlık sigortası tarafından finanse edilmemeleriyle farklılık
gösterirler.
27 Hastaların güncel
hayatlarını ve boş zamanlarını değerlendirmeye yardımcı olmak istemektedirler
ve ayrıca yoğun tedavi edici rehabilitasyon programı sunarlar.
Çoğu zaman haftanın beş günü, günde sekiz saat açık olurlar.
□ Unutmayın
Gündüz
evi, sosyal hizmetlerin bir kuruluşu olarak farklı şekilde finanse
edilmektedirler. Bu nedenle önceden bu konu hakkında bilgi almanızı tavsiye
ederiz.
Sosyal Psikiyatrik Hizmetlerin, donanımlarında, yapılarında ve
tekliflerinde muazzam farklılıklar göz önünde bulundurularak, aynı federal
eyalet dahilinde verdikleri hizmetler hakkında net bir bilgi vermek neredeyse
hiç mümkün değildir.
Fakat bununla beraber, sosyal psikiyatrik hizmetlerin
çalışanlarının ruhsal bozuklukları olan insanlarla münasebetlerinde ve kriz
müdahalelerinde deneyimli olduklarını da göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Genel olarak kesin bir şekilde sınırlandırılmış bölgeden
sorumludurlar ve kendi bölgelerindeki ruhsal bozuklukları olan insanlar için
mevcut yardım sistemi hakkında bilgileri mevcuttur.
□ Unutmayın
Bulunduğunuz
şehirde, sosyal psikiyatrik hizmetlerin somut teklifleri hakkında bilgi edinin.
Şayet telefon rehberinde bir kayıt bulamazsanız, sağlık dairesinden bu konuda
bilgi alabilirsiniz.
Almanya'nın birçok şehri ve bölgesi, bir psikiyatri koordinatörü
görevlendirmiştir. Nispeten yeni olan bu meslek, genelde bir psikiyatr veya
psikolog tarafından yürütülmektedir. Çalışma yeri çoğu durumda sağlık dairesi
veya şehir, ilçe veya belediye yönetimi dahilinde bulunmaktadır.
Görevi, diğerlerinin yanı sıra psikiyatri planlaması ve açıkların
ortadan kaldırılmasına katılımdır.
□ Unutmayın
Hasta
yakınları, "kendi" koordinatörlerine sorularla, sorunlarla veya
şikayetlerle başvurma konusunda çekimser davranmamalıdırlar..
28
Kronik hastaların aileleri için son
derece yardımcı olabileceği için, ayakta tedavi alanında aşağıdaki teklifler
çok önemlidir:
Bakımlı yaşama, ruhsal hasta insanların toplumda yaşamalarını
mümkün kılan son derece önemli, ayakta bakım yardımıdır. Hastalar bir yandan
serbest ve bağımsız bir şekilde kendi evlerinde yaşayabilirler ve diğer yandan
gerektiğinde bakımları yapılır ve desteklenirler. Bakımlı yaşamak ya bir
müşterek dairede, ya da tek kişilik veya hayat arkadaşı ile birlikte bir
dairede gerçekleştirilebilir. Bu teklifin finansmanı, eyaletin her yerinde aynı
düzenlenmemiştir.
Hasta yakınları, bakımlı yaşamayı her zaman hastanın kendisini
orada rahat hissetmesi ve birlikte yaşadığı insanlarla ve bakıcıları ile iyi
anlaşması durumunda son derece rahatlatıcı olarak bulurlar. Yüksek gelirlere
sahip hasta yakınları genelde finansmana katkıda bulunmaya davet edilirler.
□ Unutmayın
Şehrinizdeki sağlık dairesinden bulunduğunuz bölgede böyle bir
imkanın olup olmadığını öğrenin. Birden fazla teklifi karşılaştırın. Şayet
yaşadığınız şehirde bakımlı yaşama yerleri bulunmuyorsa, bunu politikacılarınız
üzerinden talep edin!
Kriz acil hizmetleri / Kriz yardımı
Bu yardım, hasta yakınlarının ilk ihtiyaç duydukları yardımdır.
Sıralamamızın en sonunda bulunmasının sebebi ise, şu anda faaliyette bulunan
kriz yardımları olağanüstü azdır.
Ancak bazı şehirlerde, son derece faal çalışan ve krize iştirak
eden herkese - hasta yakınlarına dahil - yardımda bulunan, psikiyatrik ve
psikososyal kriz acil hizmetleri bulunmaktadır. Ulaşılabilirlik saatlerinde
farklılıklar bulunmaktadır: bazıları 24 saat ve hafta sonları çalışırken diğerleri
sadece hafta sonları çalışmaktadır.
Yerleşik nörologların ve psikiyatrların onlarla birlikte çalışmaya
hazır olmaları çok enderdir. Psikiyatrik uzman personeller, uzman hizmetlerden
ve hastanelerden tekrar düzenli danışmanlık ve tedavi hizmeti alınana kadar,
acil durumlarda zor dönemi aşan hizmetler sunarlar.
Hastalar ve hasta yakınları, "normal" acil doktorun
üzerlerinden yeterli yükü alamayağı durumlarla karşılaşmaktadırlar. Birçok
insan için psikiyatri ile ilk temasları, kriz durumu sebebiyle travmatik olarak
gerçekleşmektedir. Hem hastaların hem hasta yakınlarının krizle mücadeleleri,
çoğu zaman hastalığın seyrine ve teklif edilen yardımlara karşı olan güvene
etki eder.
29
Unutmayın
„Artık
ne yapacağımı
bilmiyorum:
Oğlum her gün bana saldırıyordu. Sonunda acil doktor ve polis eşliğinde
hastaneye yatırıldı ama onlar onu hastaneye kabul etmeyi reddettiler. Bunun
üzerine onu hiç bir şey olmamış gibi tekrar eve getirdiler."
Bulunduğunuz şehirde bir kriz hizmetinin bulunup bulunmadığı ve
ona nasıl ulaşabileceğiniz hakkında bilgi edinin. Genelde telefon numaraları
telefon rehberinde kayıtlıdır ve düzenli olarak günlük gazetenizde yayınlanır.
Kriz yardımının bulunmaması veya kötü faaliyet göstermesi durumunda şikayet
etmekten çekinmeyin!
Ayakta psikiyatrik bakım, kronik ruhsal hasta insanların kendi
yaşama alanlarında bakımı için, halen günümüze kadar her yere yerleşik olarak
hizmet vermeyen bir yardım teklifidir. Doktorlar tarafından verilmesi istenen
bu hizmet, sosyal istasyonların hastabakıcıları tarafından verilmektedir ve
hastaların evlerine yapılan bir veya birden fazla haftalık ziyaretlerden
oluşmaktadır. Ayakta psikiyatrik bakım, hastalığın nüksetmesini önlemeli, onu
atlatmalı veya onun akıbetlerini sınırlamalıdır. Hastane konaklamaları, evleri
ziyaret etme suretiyle verilen bu tür bir hizmetle engellenebilir veya
kısaltılabilir. Hastalığa yakalanmış insanların sağlıklı kısımlarını teşvik
eder ve esas itibariyle günlük hayatın sorunlarını aşmayı ve sosyal çevreyle yapıcı
mücadeleyi hedeflemektedir.
Ayakta psikiyatrik bakım, kendi evlerinde yardım / bakım ihtiyacı
duyan ve mevcut yardım tekliflerini kendi başlarına ziyaret edemeyen yetişkin
ruhsal bozukluğa sahip insanlara yöneliktir.
Hizmetin finansmanı, kısmen eyaletler üzerinden veya ilgili
şehirdeki sağlık sigortaları tarafından gerçekleştirilir. Ruhsal hasta insanlar
için genelde masraf ortaya çıkmaz.
□ Unutmayın
Ayakta
psikiyatri bakımı çok az şehirde ve bölgede bulunmaktadır. Bu hizmet hasta
yakınları için son derece yardımcı ve yük azaltıcıdır. Politikaya başvurun ve
sizin bulunduğunuz şehre bir tanesinin kurulmasını talep edin!
30
Ailenin kendi kendine
yardım etmesi
Bir hasta yakınları grubuna katılmanın ne kadar anlamlı,
iyileştirici ve yük hafifletici olabileceği bu broşürün bir çok yerinde söz
edilmiştir. Bundan sonraki bölümlerde size Almanya'daki hasta yakınları
organizasyonunun gelişimi ve yapısı hakkında kısa bir özet vermeye çalışacağız.
Bu aslında çok kolay olmayacak çünkü bu organizasyon "tabandan
tavana" olan son derece gerçek bir organizasyon olarak çok çeşitli, çok
renkli ve kesinlikle homojen olmayan bir organizasyon.
Hasta yakınları organizasyonunun beşiği, Stuttgart'ta bulunuyor.
Burada hasta yakınları ilk defa 1970 yılında düzenli sohbet toplantılarına
başladılar. Neredeyse aynı tarihlerde Hamburg'da uzmanlar tarafından yönetilen,
Hamburg-Eppendorf üniversite hastanesinde bir gündüz kliniğinin kurulan ve ilk
defa 1973 yılında hem hastalar hem de hasta yakınları için bir grup terapisinin
sunulduğu hasta yakını grubu doğmuştur.
Bunu takip eden on yıl süre boyunca hasta yakınları organizasyonu
bütün ülkede yaygınlaşmıştır. Bütün federal eyaletlerde ruh hastası
yakınlarının eyalet birlikleri ve 13 Haziran 1985 tarihinde de Ruh Hastası
Yakınları Derneği Federal Konfederasyonu kurulmuştur.
Zaman içinde kendi kendine yardım
gruplarının sayısı 500'ü çok aşmıştır.
Kendi kendine yardım grubu - organizasyonun “Kalbi”
Kendi kendine yardım, daha kavram açısından kendi kendine karar
verme ve kendi kendine sorumluluk kavramları ile ayrılmaz bir şekilde bağlıdır.
Ruh hastalarının yakınları olarak bizlerle ilgili bunun anlamı: Aile üyemizin
bizi çoğu zaman getirdiği çaresizlik ve teslim olmuşluk halini atlatacağız.
Hastalanmış aile üyelerimizle kararlı ve dayanışma için yaşamak istiyoruz. Bu
olaya iştirak eden herkesin haklarının korunmasını istiyoruz.
Bunun için kendimiz de çok katkıda bulunabiliriz. Örneğin bilgi
edinerek ve davranışlarımızı duruma göre uyarlayarak. Hastanın kendine yardım
edemediğini gördüğümüzde müdahale ederek.
Ancak bu görevler çoğu zaman gücümüzü aşar ve biz anlayış
görebileceğimiz ve dertlerimiz, ihtiyaçlarımız ve bazen öfkemiz ve hayal
kırıklıklarımız hakkında konuşabileceğimiz bir yer ararız. Bu yer, birçok
şehirde mevcut olan bir hasta yakınları grubu olabilir. Bazen, herkesin gelip
gidebileceği açık bir gruptur; başka bir zaman yenileri ancak talep üzerine
kabul eden kapalı bir gruptur. Bazen bütün organizasyonu bir
"profesyonel" yönetir - ama çoğu yer için bu geçerli değildir - veya zaman
zaman profesyonel alandan misafirler davet edilir. Kendi kendine yardım
gruplarının halısı çok renklidir ve böyle olması da iyidir.
Bütün gruplarda değişmeyen tek şey: Bu grubun üyeleri zaman
geçtikçe, sorunları ile dünyada tek başına olmadıklarını anlarlar. Bunun
teselli edici bir yanı olduğu kadar düşünmeye devam etmeye teşvik edici bir
yanı da vardır. Çünkü zorlukların çoğu "sırf" şahsi olmamakta ve grup
içinden alınan yardım ve yapılan sohbetlerden edinilen bilgiler yeterli
olmamaktadır. Hasta yakınlarını çaresizliğe sürükleyen
31 sorunlar sık sık -
hatta çok sık - yardım sisteminin kendisiyle yaşanmaktadır. Şurada kriz
esnasında yardım edilmemekte, ötede sağlık sigortaları veya diğer masraf
yüklenicileri ile sorunlar yaşanmakta, burada hastanede kimse hasta yakınları
ile konuşmak istememekte, diğer yanda hastaların gelecek planları danışılmadan
değiştirilmekte ve ödemeye davet edilmektedir... olmayacak taleplerin listesi
her zaman çok uzun olmuştur ve halen de çok uzundur.
Bundan dolayı "basit" hasta yakınları grubundan, kendini
dışarıya da açan ve bu sorunları çözmeye çalışan bir koalisyona atılan adım
büyük olmamıştır. Birçok bölgede dernekler, eyaletlerde hasta yakınları eyalet
birlikleri ve nihayetinde hasta yakınları federal birliği kurulmuştur. Bu
suretle, bizim de konuyla ilgili kararlar vermemizi gerektiren siyasi
zeminlerde temsil edilmiş oluyoruz. Hasta yakınları birliklerinin diğer önemli
bir görevi de kamunun bilgilendirilmesi, bu suretle de ruhsal hastalar
aleyhindeki önyargıları ve bilgisizliği ortadan kaldırmaktır.
Son yıllarda konuya yakın ilgi gösteren birçok hasta yakını,
ailelerinde ruh hastası olanların sesi olarak yararlı olmuştur. Bütün bunlar
geniş kapsamlı olarak fahri statüyle ve çoğu zaman ilave çok önemli şahsi
sorumluluklarla gerçekleşmiştir.
Organizasyon - Eyalet Birlikleri ve Federal Birlik
Kendi sorunları ile zaten işi başından aşkın olan hasta yakını
olarak size bir birlik çalışmasının gerekliliği düşüncesi bile önce uzak gibi
gelecektir. Hem zaten birlik çalışmaları kim sever ki? Yine de şu soru ortaya
çıkmaktadır: Biz olmazsak kim ruh hastalarının ve ailelerinin sorunlarını
siyasette ve toplumda temsil edebilir ki? Güçlü, iyi organize olmuş ve
demokratik bir şekilde meşruluğu sağlanmış kendi kendine yardım organizasyonu,
lobi olarak vazgeçilmezdir. Almanya'daki kurucuların babası olan Karlheinz
Walter, "çünkü hasta yakınları organizasyonları birlikleri ile birlikte
iki önemli etkiyle yaşamaya devam etmektedir", demiş ve formüle etmişti,
"içeriye doğru yaşanan ve kaynağından faal ve angaje insanların her
defasında tekrar güç topladıkları dayanışma. Hasta yakınlarının büyük federal
ve eyalet toplantılarında çünkü sırf bilgi iletilmemektedir. Bunu yaşayan, aynı
dertten muzdarip olan insanlar arasında, üstelik şehir ve eyalet sınırları aşan
ne kadar çok temaslar, tanışıklıklar, arkadaşlıklar oluştuğunu bilir. İkincisi
hasta yakınları organizasyonunun dışarıya yönelik etkisidir, yani toplumun
içine olan etkisi. Bu isteği gruplar tarafından tek başına beceremezler. Hasta
yakınları birlikleri merkezi teşkil edebilirler, dertlerini ve sorunlarını ve
hatta bakım ile ilgili geri bildirimleri ve iyi çözümleri bir araya
getirebilir, inceleyebilir ve nihayetinde topluma, özellikle de sağlık
siyasetine taşıyabilirler."
Bu birliğin kuruluş zamanında geçerliydi ve bugün bile halen o
günkü kadar güncel. Bugün de o zamanki gibi angaje hasta yakınlarına
ihtiyacımız var. Lütfen ailelerin kendi kendine yardımlarını bir eyalet
birliğindeki üyeliğinizle veya hatta kendi şahsi angajmanınızla desteklemeyi
isteyip istemeyeceğinizi iyi düşünün. Birlikten güç doğar.
□ Unutmayın
Bununla ilgili bilgileri ilgili eyalet birliğinden
edinebilirsiniz. Burada aynı zamanda sizin için hangi somut bilgi ve destek
tekliflerinin olduğunu da öğrenirsiniz. Yelpaze çok yönü ve danışmanlık
tekliflerinden toplantılara, seminerlerden bilgi materyallerine, düzenli bilgi
hizmetlerinde kadar ve resmi dairelerle veya tıbbi kuruluşlarla iletişimde
şahsi desteğe kadar yayılıyor.
32
Aşağıda kısa başlıklar halinde hasta yakınlarının her defasında
karşı karşıya kaldıkları yasal düzenlemeler ve sorular hakkında bilgiler ve
uyarılar sunacağız.
Anlaşılır olmaya ve mümkün olduğunca yalnızca Almanya’daki aynı
düzenlemelerden bahsetmeye büyük gayret gösterdik. Ama yine de kendi
eyaletinizde bazı şeylerin büyük olasılıkla bu özette tasvir edildiğinden
farklı bir şekilde uygulandığı konusunda özellikle dikkatinizi çekmek
istiyoruz.
Tedavi ve rehabilitasyona hasta yakınlarının dahil edilmesi ve
bilgilendirilmesi
Ruhsal hastalıklarda hasta yakınlarının bilgilendirilmesi ve
görüşmelere dahil edilmesi, zaman içinde olağan hale gelmiş olmalıydı.
Psikiyatri personel yönetmeliğinde 1990 yılından beri hasta yakınları ile
görüşmeler, görev kuralı olarak tanımlanmıştır. Yeni rehabilitasyon yasasında
da (SGB IX) tıbbi rehabilitasyon hizmetlerinde ve iş hayatına katılımda, şayet
hasta onayını vermişse özellikle hasta yakınlarının verdikleri bilgiler dikkate
alınmaktadır.
Sonuncusu son derece belirleyici bir noktadır: Şahsi verilerin ve
bilgilerin başkalarına verilmesi her zaman hastanın onayını gerektirir çünkü
mesleki olarak hastaların veya müşterilerin şahsi bilgilerine erişen bütün
insanlar, sır saklamakla yükümlüdür. Belirli meslek gruplarının (örneğin
avukatlar, doktorlar, psikologlar, sosyal hizmetler görevlileri) bu sır saklama
yükümlülüğü ihlal etmeleri, cezalandırılır (Alman Ceza Yasası Madde 203).
Bununla birlikte sır saklama yükümlülüğü, mesela doktorun sır
saklama vecibesinin "Alman doktorlar için meslek yönetmeliğinde olduğu gibi
münferit meslek yönetmeliklerinde düzenlenmiştir. Burada merkezde doktor ile
hasta arasındaki şahsi güven ilişkisi bulunmaktadır.
Hasta doktorunu veya kuruluşların çalışanlarını sır saklama
yükümlülüğünden genel olarak serbest bırakamaz. Bir sır saklama yükümlülüğünden
serbest bırakılmasına ancak hastanın, kimin kendisi hakkında hangi bilgileri
edineceği konusunda önceden detaylı olarak bilgilendirilmesi durumunda izin
verilebilir.
Genel bilgiler, örneğin ruhsal hastalıklar ve tedavi ve yardım
imkanları, sır saklama yükümlülüğünden muaftır.
□ Unutmayın
Yerel
hasta yakını grupları da usulen, hasta yakınlarının dahil edilmesi suretiyle
deneyim ve bilgi alışverişinde bulunulan bir "bilgi borsasıdır".
33
Yasal temsilcilik
ve vekaletnameler
Ruhsal bir hastalığın nüksetmesi sonucunda hastalanan kişi örneğin
sosyal hizmetler başvurusu yapmak, kira ve ev konularında uğraşmak, gerekli
yardımları (tedavi dahil) talep etmek gibi belirli yasal hususları kendi başına
halledemeyecek hale gelebilir.
Bu tür bir durum için (örneğin hastalığın nüksetmesi halinde)
hastanın kendisi önlem alabilir ve birine bir vekaletname verebilir. Bir
vekaletname verilmemişse, talep üzerine (örneğin hastaneler, resmi daireler
veya hasta yakınları) vesayet mahkemesi tarafından bir bakıcının tayin
edilmesinin gerekli olup olmadığı denetlenir.
Güvenilir insanlara banka hesabı vekaletnamesi verilebileceği
genel olarak bilinmektedir. Alman Medeni Kanunu'nda 1999 yılından beri geçerli
yeni düzenlemeler sayesinde artık neredeyse bütün yaşam durumları için
vekaletname vermek mümkündür. Buna göre vekaletname sırf para konuları için
değil, bilakis sosyal hizmetler başvurusu için, tedavi yöntemlerinin kabulü
veya reddedilmesi için ve bir hastaneye yatırılma durumu için verilebilir.
Hastaneye yatırılma tedbirleri veya "riskli" tedavi tedbirlerinde
aynı şekilde yasal bir vasi gibi vesayet mahkemesinin onayını almak zorundadır.
Özellikle sosyal hizmetlerin talebi için, örneğin hasta parası
almak veya iştirak yükümlülüğünün yerine getirilmesi için (örneğin İş ve İşçi
Bulma Kurumuna hastalık bildirimi) veya postanın alınması için, güvendiğiniz
bir insana vekaletname vermeniz mantıklı olabilir. Burada elbette bu görevi
yerine getirebileceğine inanan ve hastalanan aile üyesinin yakınında yaşayan özel
hasta yakınları söz konusudur.
Ancak birine bir vekaletnamenin verilmesi, çok iyi düşünülmesi
gereken bir adımdır.
□ Unutmayın
Vekaletnameler
ve bir vekaletname verilirken nelere dikkat edilmesine dair bilgiler için yerel
bakım dairelerine (şehir veya bölge yönetimine) veya bakım derneklerine
(sosyalyardım derneklerinde) başvurabilirsiniz..
01.01.1992 tarihinde yürürlüğe giren bakım yasası ile, reşit
olanlar için vesayet ve kayyımlık hakları yenilenmiştir. Buna rağmen,
"bakım yasası" isminden de sanıldığı gibi yeni bir kanunname
yaratılmamış, bilakis özellikle Alman Medeni Kanunun hükümleri ve Çekişmesiz
Yargı İşleri Kanunu (FGG, bu diğer hususların yanı sıra
34
örneğin bir bakıcının tayin edilmesi veya ruhsal
hasta bir insanın hastaneye yatırılması bir duruşma ile düzenlenir)
değiştirilmiştir.
Bakım yasası ile hacir ve bununla reşit olanların geniş ölçüde
haklardan yokun edilmesi ortadan kaldırılmış ve kendi kendine karar verme
hakkı, ön plana çıkartılmıştır.
Bir bakıcı mahkeme tarafından yalnızca hastanın kendi başına
düzenleyemeyeceği görevler için tayin edilebilir. Bununla birlikte mahkeme,
hastanın örneğin bir vekaletname verip vermediğini ve başka yardımların
yetip yetmediğini kontrol etmelidir, çünkü bir bakıcının tayin edilmeden önce
bunların öncelikleri bulunmaktadır.
„
Bizimle bütün bağlarını kopardı, ne telefonla ne de mektupla ona
ulaşabiliyoruz. Onun için yasal bakım istiyoruz. Bunu biz mi üstlensek acaba ya
da üstlenmesek daha mı iyi?"
"Bakım" terimi, sosyal hizmetlerde de (örneğin bakımlı
yaşam) çok yaygın kullanıldığından bazen yanlış anlaşılmaktadır. Alman Medeni
Kanunu'nda düzenlenen yasal bakımda öncelikle bakılan kişinin yasal
menfaatlerini gözetmek söz konusudur. Bu esnada bakıcı hasta olan kişiyi birlik
içinde desteklemeli ve onu, şayet gerekirse dışa yönelik temsil etmelidir. Bir
bakıcının tayin edilmesi, bakım gören kişinin medeni hakları kullanma ehliyeti
üzerinde esas itibariyle herhangi bir etkisi yoktur, yani bakım gören kişi
medeni haklarını kullanabilmektedir. Yine de mahkeme, örneğin bakım gören kişi
düşüncesiz bir şekilde sözleşmeler akdediyorsa veya gelirini veya malvarlığını
tehlikeye düşürüyorsa belirli alanlar için bir rıza beyanı kaydı ihtirazı
talimatı verebilir. Bunun üzerine bakım gören kişi bu alanlarda yalnızca
bakıcısının onayı ile yasal olarak geçerli bir irade beyanı verebilir.
Önemli tedbirler, örneğin kira sözleşmesinin feshi, özgürlüğün
kısıtlanması ile bağlantılı hastane konaklaması (örneğin bir psikiyatri
kliniğinde) veya "tehlikeli" tedavi yöntemleri için bakıcının
mahkemeden ilave bir onay alması gerekmektedir. Hasta yakınları da yetkili
vasilik mahkemesinde bir bakım için teşvikte bulunabilir ve güvendikleri bir
insanı tavsiye edebilirler! Bakımın yakın bir aile üyesi, örneğin reşit yaştaki
ruhsal hasta çocukları için anne veya baba tarafından üstlenilmesi, bu sayede
ailevi ilişkilere ilave sorumluluk yüklenebileceğinden, iyice düşünülmesi
gerekmektedir.
□ Unutmayın
Mahkeme
tarafından tayin edilen bakıcıların masraflarını (fahri bakıcıların sabit bir
ücret almaya, meslek olarak bakıcılık yapanların bir ücret almaya hakları var),
bakım gören kişi kendi gelirinden veya varlığından ödemek zorundadır. Bakım
gören kişinin ödeme gücü yoksa (hiç geliri yoksa veya düşük bir geliri varsa)
masraflar adiiye kasası tarafından üstlenilir.
Bu
masrafların ödenmesinde hasta yakınlarının dahil edilmesi genellikle mümkün
değildir.
35
Ruh hastası insanların hastaneye yatırılmalarına ilişkin yasal
temeller son yıllarda tekrar düzenlenmiştir. Aşağıdaki hastaneye yatırma
nedenleri arasında ayrım yapılmalıdır:
Bakım yasası vasıtasıyla, Alman Medeni Kanunu'na göre medeni
hukuka ilişkin hastaneye yatırmalar (mahkeme tarafından tayin edilen bakıcılar
vasıtasıyla) ve eyalet hastaneye yatırma yasalarına göre kamu hukukuna ilişkin
hastaneye yatırmalar için tekdüze bir prosedür yaratılmıştır. Bunlar çoğu
eyaletlerde ruh hastaları için yardım ve koruma tedbirleri hakkında yasalardır.
Özel hastaneye yatırma yasaları halen Baden-Württemberg, Bayern, Hessen ve
Saarland'da bulunmaktadır.
Ceza hukukuna ilişkin hastaneye yatırma için hukuki dayanak olarak
eyaletlerin ceza yasaları ve tedbir icra yasaları geçerlidir.
Medeni hukuka ilişkin esasa dayanan (bir bakıcı veya vekil tayin
edilen kişi tarafından) bir hastaneye yatırma işlemine ancak hastanın iyiliği
için gerekliyse ve
• ruhsal bir hastalık nedeniyle veya bakım gören kişinin ruhsal veya
zihinsel bir özrü nedeniyle vahim bir kendi kendine zarar verme durumu
mevcutsa,
• bakım gören kişinin yatırılmadan yapılması mümkün olmayan sağlık
durumunun muayenesi, bir tedavi veya tıbbi müdahale gerekiyorsa veya ruhsal
hastalığı nedeniyle hastaneye yatırılmasının gerekliliğini ayırt edemeyecek
haldeyse (Alman Medeni Kanunu Madde 1906) izin verilmektedir.
Kamu hukukuna ilişkin hastaneye yatırma işlemi için geçerli eyalet
yasalarına göre hastaneye yatırma hem vahim kendi kendine zarar verme hem de
yabancılara zarar verme durumu için mümkündür.
Hastaneye yatırma olduğu kadar hastaneye yatırmaya benzer
tedbirler (örneğin ilaçlar vasıtasıyla sabitleme veya "hareketsiz hale
getirme") yalnızca mahkemeden alınacak bir onayla mümkündür.
Derhal hastaneye yatırmada (acil durumlarda hastaneye yatırma)
mahkemeden derhal alınmak zorunda olunan onay, bu düzenlemelerde istisna teşkil
eder. Derhal hastaneye yatırma işlemine, şayet gecikilirse bir tehlikenin
oluşması söz konusu ise izin verilir. Medeni hukuka ilişkin (yalnızca vahim bir
kendi kendine zarar verme tehlikesinde) ancak bakıcılar veya vekil tayin edilen
şahıslar tarafından gerçekleştirilebilir. (Alman Medeni Kanunu, Madde 1906,
Fıkra 2); kamu hukukuna ilişkin genelde yasal işlem olarak (yerel güvenlik
makamı sayesinde) eyalet yasalarında düzenlenmiştir.
Şayet hastalığın nüksetmesi veya bir psikozun baş göstermesi
tehlikesi mevcutsa veya hasta, doktor tarafından ruhsal hastalığın tedavisi
amacıyla reçete edilen ilaçları almayı reddediyorsa veya tedavi edilmeyi
reddediyorsa, hastaneye yatırılma için yeterli bir neden değildir.
36
Medeni hukuka ve kamu hukukuna ilişkin hastaneye yatırma için adli
işlem, Çekişmesiz Yargı İşleri hakkındaki yasada düzenlenmiştir. Talep olarak
aşağıdakileri içermektedir:
• şayet hasta kendi menfaatlerini kendi temsil edemiyorsa ve
kendisinin menfaatlerini temsil etmesi için bir vekil görevlendirilmemişse, bir
dava vasisinin atanması;
• bir hasta yakınının veya hasta tarafından adı verilen güvendiği
bir kişinin dinlenmesi için olanak;
• Uzman doktor tarafından düzenlenmiş bir bilirkişi raporunun
alınması (§§70 b - 70e FGG).
Bir hastaneye yatırma kararı,
aşağıdaki bilgileri içermelidir:
• Hastanın ismi ve hastaneye yatırma yöntemi hakkında ayrıntılı
açıklama,
• Öngörülen süre (azami bir yıl, istisnai durumlarda, tekrar muayene
edilene kadar azami iki yıl),
• Kanun yolu hakkının öğretilmesi (§ 70f FGG).
□ Unutmayın
Hastanın
kendisi veya onun bir yakını mahkemenin karan aleyhine itiraz edebilir.
Ruhsal hastalıkları olan insanların yakınları tarafından sıkça
sorulan soru, hasta olan aile bireylerinin hastalığı nedeniyle yol açtığı
kazadan kimin sorumlu olduğudur.
Reşit olan hastaların neden oldukları hasarlardan, hasta yakınları
sorumlu değildirler. Ruhsal hastalığın mevcudiyetiyle birlikte suç işleme
ehliyeti azalmış olabilir veya kusur ehliyetsizliği mevcut olabilir. Bu suretle
hasta tarafından yol açılan hasar yüzünden kendisi sorumlu tutulmayacaktır.
□ Unutmayın