Ana içeriğe atla

  
 
Print Friendly and PDF

Beni Seven Koca

 


İki insan, hayatlarının geri kalanını birlikte yaşamaya karar verdiklerinde, aşkın yok olabileceği akıllarına gelmez. Ama bu da olur - karı koca birbirlerine yabancı olurlar. Bu neden oluyor?

 Bu konuda bir kadının bir zamanlar sevgili kocasına yazdığı isimsiz bir mektupta.

Tanıştığımızda güzelliğinden nasıl etkilendiğimi asla unutmayacağım. Sana ne kadar güzel olduğunu söylemekten hiç bıkmadım. Ve bazen bu seni gerçekten kızdırdı. Hırslıydın ve bulaşıcıydı. Bir şeyi yapmaya söz verdiyseniz, her zaman sözünü tuttunuz.

Hayat çok heyecanlıydı. Birlikte bir yerlere gitmeyi ve egzotik ülkelere tatile gitmeyi severdik. Beni istediğini ve sevdiğini hissettim. Evlendik ve çocuklarımız oldu. Ve sonra her şey değişti. Artık hayatındaki ana kişi olmadığımı ve asla olmayacağımı anladım.

Hayata olan ilgini kaybettin, artık aletlerin dışında hiçbir şeyi umursamıyorsun. İletişim tek taraflı hale geldi. Soru sormayı bıraktın ve benimkileri tek heceli olarak yanıtladın. Homurdanıyorsun ve gözlerime bakmamaya çalışıyorsun. Geceleri dokunmadan, konuşmadan yan yana yatarız. Artık yatmadan önce ağlamıyorum çünkü gözyaşlarının faydasız olduğunu biliyorum. Kimse beni duymayacak.

İkinci çocuğumuz olduğundan beri bana dokunmadın. Ve bana sarılmana, sabahları yatağa çay getirmene ve bana minnettar olduğunu söylemene ihtiyacım var. Tüm hayatımı ve dünyamı paylaşacağım kişiyle hayatın küçük mutluluklarını paylaşmak istiyorum. Ama bütün aile için bir tatil düzenlemeye çalışmam seni rahatsız ediyor. Sadece uyumak istiyorsun.

Kendimi her zaman güçlü gördüm ama aynı ruhla devam edersem kırılırım. Lütfen bunun olmasına izin vermeyin.

İkimiz de tam zamanlı çalışıyoruz ve aynı parayı kazanıyoruz. Ama bana zihinsel engelliymişim gibi davranıyorsun. Senin iş günün bittiğinde, benimki devam ediyor. Çamaşırlarım, market alışverişim var, yemek yapıyorum, ödevlerim var, hediye alışverişim var... Bazen o kadar çok şey oluyor ki dayanamıyorum ki. Çığlık atmak istiyorum: "Aşık olduğum adam nerede?”

Aşık çiftler yakınlardayken acı daha şiddetli hissedilir. Kelimelerden daha yüksek sesle konuşan hafif bir dokunuş ya da boyuna bir öpücük beni üzüyor. Çünkü anlıyorum: bana asla böyle dokunup öpmeyeceksin. Hassasiyet ifadelerini gerçekten özlüyorum. Onlar benim yakıtım olmalıydı, sevginin yerini alan öfke değil.

Arkadaşlar durumumun umutsuz olduğu konusunda hemfikir. Olanlardan benim de sorumlu olduğumu anlıyorum. Aileme bundan bahsettiğimde cevap şuydu: "Tatlım, o sadece çok çalışıyor. Lütfen ona baskı yapmayın." Hiçbir şeye cevap vermiyorum. Ağlamak istiyorum ve kalbimden bir parça daha kopuyor.

Korkarım ki çocuklar birbirleriyle iletişim kurmaktan çok koptukları bir dünyada büyüyorlar, tüm aileden anne sorumlu, sevgi hiçbir şey ifade etmiyor. Bu şimdi veya gelecekte böyle olmamalı.

Senin hayata karşı tutumun benimkinin tam tersi. Kontrolsüzce gülmek istiyorum ama ne zaman güldüğünü hatırlamıyorum. Eve döndüğünde kendimi senin kollarına atmak ve aynısını bana geri vermeni istiyorum. Ve sizlerle görev ve sorumlulukları paylaşmak istiyorum.

Senin için çok üzgünüm ve üzgünüm. Üzgünüm, çocuklar için üzgünüm. Sahip olabileceğimiz hayat. Ama çocuklar için bile seninle kalamam. Biliyorum bu sadece bu ıstırabı uzatacak.

Kendimi her zaman güçlü gördüm ama aynı ruhla devam edersem kırılırım. Lütfen bunun olmasına izin vermeyin. Yenilgiyi kabul edelim ve arkadaş olarak ayrılalım.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahmad al-Ghazali, The Metaphysics of Love

  Ahmad al-Ghazali, Remembrance, and the Metaphysics of Love JOSEPH E. B. LUMBARD For Alexis “Love is not love which alters when it alteration finds, or bends with the remover to remove.” Acknowledgments This book derives from a doctoral dissertation submitted to Yale University’s Department of Religious Studies. I am deeply indebted to my dissertation advisor, Gerhard Bowering, who first suggested this topic and saw the project through to completion. I must also thank Seyyed Hossein Nasr, under whom I completed an MA thesis on Abu Hamid al-Ghazali and who first introduced me to the fields of Islamic Studies and Sufi Studies. Beatrice Gruendler served as a meticulous reader for the dissertation and provided the overall structure that I have maintained in the final book. As a reader for the dissertation, William Chittick provided many excellent suggestions. His thorough critique of the revised manuscript many years later was invaluable. Neither the dissertation nor thi...

YEZİDİLİĞİN YOKEDİLMESİ ÜZERİNE BİLİMSEL SAHTEKÂRLIK

  Yezidiliği yoketmek için yapılan sinsi uygulama… Yezidilik yerine EZİDİLİK kullanılarak,   bir kelime değil br topluluk   yok edilmeye çalışılıyor. Ortadoğuda geneli Şafii Kürtler arasında   Yezidiler   bir ayrıcalık gösterirken adlarının   “Ezidi” olarak değişimi   -mesnetsiz uydurmalar ile-   bir topluluk tarihinden koparılmak isteniyor. Lawrensin “Kürtleri Türklerden   koparmak için bir yüzyıl gerekir dediği gibi.” Yezidiler içinde   bir elli sene yeter gibi. Çünkü Yezidiler kapalı toplumdan yeni yeni açılım gösteriyorlar. En son İŞİD in terör faaliyetleri ile Yezidiler ağır yara aldılar. Birde bu hain plan ile 20 sene sonraki yeni nesil tarihinden kopacak ve istenilen hedef ne ise [?]  o olacaktır.   YÖK tezlerinde bile son yıllarda     Yezidilik, dipnotlarda   varken, temel metinlerde   Ezidilik   olarak yazılması ilmi ve araştırma kurallarına uygun değilken o tezler nasıl ilmi kurullardan ...

Ticani Tarikat Gerçeği

  Abdullah Muradoğlu 3/10/2010 Pazar Her darbe girişiminin yahut siyasette önemli değişimlerin öncesinde hep ilginç olaylara tanık olmuşuzdur. Genç kuşaklar bilmeyebilirler.. Türkiye''nin tek parti rejiminden çok partili rejime geçmesinden sonra "Ticaniler" diye bir grup zuhur etmişti. Ne idiğü belirsiz, bir silsilesi ve bir geleneği olmayan bir düzmece tarikatın adıydı Ticanilik. İşleri güçleri, Atatürk heykellerine saldırmak idi. 1950''de Demokrat Parti''nin iktidara gelmesinin ardından Ticaniler Atatürk heykellerine saldırılarını daha da sıklaştırdılar. Demokrat Parti, siyasi rakiplerinin Ticaniler üzerinden ne tür faydalar hasıl edeceklerini anlayarak derhal Atatürk''ü Koruma Kanunu''nu çıkardı. Tıpkı 11 Eylül 1980''de orda burada patlayan bombaların 12 Eylül sabahı susması gibi, Atatürk''ü Koruma Kanunu''nun çıkmasının ardından heykellere yönelik saldırılar da son buldu. Maksat hasıl olmuştu. Üstelik bu Tica...