Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Aralık 2023
Kasım 2023 başlarından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nde Siyonistlerin kolonileşme çabalarına ilişkin haberler büyük artış kaydetti. KKTC’nin merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın danışmanlığını da yapmış olan gazeteci Sabahattin İsmail’in hemen her fırsatta dile getirmiş olduğu bu konu öncesiyle birlikte ele alındı.
KKTC’de Yahudi Yerleşim Yerleri İddiası
İsmail’in iddiasına göre Siyonistler, dünyanın her tarafından 15 yıldan beri Kıbrıs’a gelerek, özellikle İskele Bölgesi’ne yerleşiyorlar. Sayısı 2000’i bulan bu şirketler vasıtasıyla alınan geniş arazilerde siteler kuruldu. Öyle ki, nüfusu 380 bin olan KKTC’de yerleşen Yahudilerin sayısı 35 bini geçti. Bu arada Siyonistler tarafından satın alınan araziler de 25 bin dönüme ulaştı.
Şayet 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail-HAMAS çatışması artan şekilde bir vahşete dönüşünce konu nispeten daha iyi fark edilebildi. Başlangıçta umursanmayan iddialar son günlerde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve KKTC Meclisi’nin de gündemine girdi.
Asil Nadir’e Kadar Uzanan Siyonist Kolonileşmesi İddialarının Başlangıcı
Elde edilen bilgilere göre konunun başlangıcı David Lewis ismindeki bir İngiliz vatandaşının, Kıbrıs’ın kuzeydoğusuna doğru uzanan Karpaz Burnu’nda marina sevdasına kadar uzanıyor. Bir zamanlar İngiltere’nin zenginlerinden iken işleri bozulunca KKTC’ye dönen Asil Nadir’e 1990’lı yıllarda o dönem için oldukça ucuz sayılacak bir meblağ karşılığında 450 dönümlük bir arazi hükümetçe kiraya verilmiş. Asil Nadir, işleri daha da bozulunca bu araziyi çerez parası diye nitelendirilebilecek 10 milyon dolar karşılığında David Lewis’e devretmiş. Bu arada devredilen sahada Karpaz Gate Marina adlı bir de yat limanı yapılmış.
O dönemde İsmail bu sahanın devri konusunda çok büyük bir direnç göstermişse de, Asil Nadir’in hükümet üzerindeki ciddi nüfuzu sebebiyle başarılı olamamış. Ancak İngiliz Lewis’in çok abartılı talepleri karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) de şerh koyarak Sabahattin İsmail’e destek vermiş. Lewis’in istekleri özetle şöyle imiş: “Yat limanı bitince diğer yatırımları yapmak için yat limanına resmi ülkeye giriş limanı statüsü verilmesi”, “Kira süresinin 49 yıldan 99 yıla çıkarılması” ve “Bölgeye Serbest Bölge statüsü verilmesi.” Bu talepler kabul edilmeyince, taahhüt edilen tatil köyü de yapılmamış. Anlaşıldığı kadarıyla TSK’nin karşı çıkmasının gerekçesi, Karpaz Burnu’nda kurulacak “İngiliz” malikli bir yat limanının gelecekte üsse dönüşerek, Türkiye’nin güneyinde Antalya’dan İskenderun’a kadar deniz alanını kontrol etme fırsatını verecek olmasıdır.
Sabahattin İsmail’in kuşkusu ise Lewis’in projesinin arkasında Siyonistler ve İsrailli şirketlerin olduğu üzerinedir. Zira Lewis’in, Dünya Siyonist Kongresi tarafından ödüllendirildiğini ve İsrail’e hizmetlerinin karşılığı olarak İsrail hükümetleri tarafından onore edildiğini ileri sürmektedir. Bir bakıma I. Siyonist Kongresi’nde alınan kararlar sonucunda Filistin’de yurt kurmak için sistematik şekilde toprak satın alarak kolonileşmeyi gerçekleştiren şirketler gibi, Lewis de yat limanı etrafında benzer kolonileşmeyi sağlayacaktı.
İkinci iddia ise 2003’ten beri kökten dinci CHABAD tarikatı tarafından organize edilen Siyonistlerin KKTC’de ve Güney Kıbrıs’ta mülk alımları üzerinedir. Gene iddiaya göre İsrail Başbakanı Netanyahu’ya ilaveten MOSSAD ve İsrail ordusu içerisinde de çok sayıda bu tarikat üyesi üst düzey personel mevcuttur. Hatta Rus ve Ukraynaları oligarklar da üyedirler. Tarikat, 2003’de Güney Kıbrıs’ta, 2008’de de KKTC’de merkez açıp bir de Haham atamıştır.
Son yıllarda İsrailli paravan şirketler üzerinden on binlerce Yahudi KKTC’de büyük araziler aldılar. Kıbrıs Rum Yönetimi ve adada üssü bulunan İngiltere, eski Rum mülkleri üzerindeki yatırımlara direnç gösterirken bu gelişmeye sessiz kaldılar. Halen KKTC yasaları yabancı yerleşimcilerin içerisinde ev olmayan 5 dönümlük araziyi alabilmesini mümkün kılmaktadır.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Tatar ve KKTC Meclisi yeni bir düzenlemeye gidecek ise de, Siyonistlerin Kıbrıs’ı “Vaat edilmiş topraklar” içinde gördüğü ve inandığı unutulmamalıdır.
**************
İsrail, KKTC’yi silahsız olarak işgal etmektedir!
Nermin Seçkin
Yahudi dünyasında tam adıyla Chabad-Lubavitcholan örgütü bir tarikat gibidir.
Chabad, özellikle sosyal yardım faaliyetleri nedeniyle dünyanın en tanınmış, en çok yayılan ve en büyük Hasidik Hareketlerinden biridir.
Çıkış yeri Polonya asıllı Haham Liadili Shneur Zalman Baruchovitch (1745-1812) tarafından 18. YY sonlarına (1775) doğru Rusya’da kurulmuş ve bütün Rusya’yı etkisi altına almıştır.
Chabad1930'larda, hareket merkezini Rusya'dan Polanya’ya, II. Dünya Savaşının başlaması ile bu sefer de merkezini Amerika Birleşik Devletleri'ne taşıdı.Günümüzde ise merkez olarak ABD ve İsrail’i kullanıyor.
Chabad hareketi dünyadaki Yahudi hareketinin en dinamik gücü olarak kabul edilmektedir.
KKTC’de Chabad-Lubavitch 2008’den itibaren aktif olmaya başlamıştır.
KKTC’DE DE FAALİYET GÖSTEREN CHABAD-LUBAVİTCH, FETÖ BENZERİ BİR ÖRGÜTTÜR!
Chabad Rus Yahudileri olarak bilinirler, Türkiye’deki Hahamı devirmek için 5. kol faaliyetinde bulundular.
Bunlarda kavga yoktur Deviremeyince kollarına girer işbirliklerine devam ederler. Bunların kolları uzun, mali güçleri çok kuvvetlidir. Daha önce Türkiye’de okullarda kayıt yaptıramama sorunları vardı.
Abdullah GÜL’ün ABD ziyareti sırasında, Türkiye’deki çocuklar GÜL’ün talimatı ile öğrenime başladılar.
Sadece Türkiye’de eğitim alanında değil 2008’de ilk tohumlarını atan Chabad 2014 yılından itibaren İsrail'in KKTC'de toprak alımlarının dikkat çekici boyuta ulaşmasını sağlamıştır.
KKTC'NİN HEMEN HER YERİNDEN TOPRAK ALABİLİYORLAR
Özellikle Magosa'nın İskele Bölgesi'ndeki toprakların İsraillilere satıldığı, aralarında KKTC gazetecilerinin de bulunduğu 2000 şirketin aracılık yaparak İsraillilere satıldığı, bu bölgede çeşitli siteler kurulduğuna dair iddialar var.
Bu durum buradaki deniz üssünün varlığını tehlikeye atmaktadır.
Magosa İskele Bölgesi'ndeki toprakların yabancılara satışı, en başta istihbarat açısından tehlike oluşturur.
Tabii ki Chabad-Lubavitch Örgütü, akıllara FETÖ benzeri bir organizasyonu getirmektedir.
Çok sayıda İsraillinin KKTC vatandaşlık alımı,
KKTC’de yaşayan tarihin her döneminde vatanlarını terk etmek durumunda kalan eski Türkler ile, Türkiye’den 1974 sonrası adaya gelenler arasında uçurumun derinleştiğini, ve bu durumun acilen çözülmesi gerektiğini göstermektedir.
Sanki adada ayrışan Türklerin çatışması için bir zemin yaratılmış ve fitilin ateşlenmesi beklenmektedir.
Türkiye'nin büyük bir titizlik ile yürüttüğü ve savunuculuğunu hem bölgede hem de dünyada gerçekleştirdiği Mavi Vatan fikri, dünya ülkeleri tarafından bölünmek, baltalanmak için oldukça fazla bir biçimde zorlanıyor. Özellikle KKTC üzerinden Türkiye'yi pasifize etmeye çalışan Yunan-Rum lobisi, bölgesel gerilimi artıran adımlar atmaktadır.
Geç kalınmadan istihbarat açısından tehlike oluşturan toprak satışlarına ve Chabad örgütünün yayılmasına karşı stratejik önlemler alınmalıdır!
Kalın sağlıcakla...