Knez Lazar’ın kızı olarak dünyaya
gelen, babasının ölüm emrini veren Yıldırım Bayezid ile evlenerek Osmanlı
sarayına giren, Ankara Savaşı’nın ardından Timur’a esir düşen ve daha sonra
serbest kalarak memleketine dönen Olivera’nın hayatı travma ve trajediler ile
örülmüş romantik bir serüveni andırmaktır. Sırplara göre kendisini ülkesi için
feda eden bir kahraman, Osmanlılara göre Bayezid’i içki ve eğlenceye alıştıran
kötü kadın, Avrupa kökenli oryantalist mitlere göre eline esir düştüğü
barbarlar tarafından hakarete uğramış bir prensestir.
**
[Oliviera] güzeller göğünde yeni doğan ay gibi parmakla gösterilir, gülistanda yeni boy atmış taze bir gonca gibi övülürdü. Peri suretindeki bu kızın parıldayan saçları gönüller için tuzak, amber gibi kokular saçan ağzı dertlerin acılığını kesen deva, tazelikten alacağını almış, melek yüzlü bir dilber idi. Onun güzelliğinin şöhreti, cihan padişahlarının kulaklarına ulaşmış, sevinçler getirecek birleşme dileği her birinin başlıca isteği olmuştu. Vlakoğlu [Stefan Lazarevic] bu kızın ülkeler padişahına armağan edilmesini, otağında hizmete koşulmasının yerinde olacağını düşünerek, dileğini belirtmiş, padişahın haremi için bu yola söz kestiğini açıklamıştı. Yüce yaradılışlı padişah da gençliğinin verdiği hızla, bu işin bir an önce bitirilmesi için güvenilir emektarlarını saflık bağında yetiştirilmiş, iffet örtüsüyle örtünmüş güzeli alıp getirmek üzere göndermişti. Vlakoğlu da çeyizini, çemenini düzerek, pek değerli eşyalar ve hesapsız mal ile hemşiresini sultanın otağına yolcu etmişti. (…) Dolunaylar kadar güzel olan gelin, yıldızı parlak padişahın önünde cilvelenmeye başlayınca yiğit sultan, gönülleri kendine bağlayan bu güzelin zülfünün tellerine öyle bir dolandı ki, çevrede ne kadar ince hesapla uğraşan akıllı varsa, bunu çözmeye çalıştı da bir sonuç alamadı. Yemekler, içki alemleri, sohbet demleri sürüp gitti ve gönül hanesine muhabbet tohumları ekildi. Padişah, memleket konularından el çekti, ol zülfü kafirin sözüne bağlandı, birkaç gün adeta ....
***
Pavle Čortanovic tarafından yapılan ‘Çar Lazar ve Ailesi’ isimli 1860 tarihli taş baskı (Princess Olivera Foundation’ın izniyle).
Bu araştırma, temelde Osmanlı hanedanının bir üyesi olmasına rağmen Türkiye’de üzerine herhangi bir monografi yapılmamış olan Olivera’nın hayat hikâyesine odaklanmakla birlikte, çağdaş Osmanlı, Bizans, Sırp, Timurlu ve Avrupa kaynak, anlatı ve sanat eserlerine yansıyan Olivera imgesini ortaya koymayı amaçlamaktadır
Devamı