Ana içeriğe atla

  
 
Print Friendly and PDF

19. YÜZYILDA OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAKİ AMERİKAN MİSYONER OKULLARI

 

Dr. Uygur Kocabaşoğlu

Kendi Belgeleriyle
 

19. YÜZYILDA

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAKİ AMERİKAN

MİSYONER OKULLARI

ÖNSÖZ

Bu çalışma bir monografi. Yakın tarihimizin, kalıcı etkileri oldu­ğuna inandığım bir olgusunu, başrolü oynayan aktörün belgelerine dayanarak sergilemeye çalıştım. İzleyen sayfalarda, Anadolu'daki Amerikan yayılmasının XIX. yüzyıldaki görünümünü, misyoner faali­yetleri çerçevesinde ve özellikle eğitim dizgesi ekseninde özetlemeye çaba göstereceğim. Ancak, çalışmanın başlıca iki eksiği olduğunu bi­liyorum.

Bir kere, sürekli «Pişekâr>ı konuşturdum. Oysa «Kavuklu»nun da kuşkusuz söyleyecek sözü vardı. Bunu, yani olayın Osmanlı belgeleri­ne yansıyan yanını, bir başka söyleyişle, Devlet-i Âliyye'nin tepkisini, ilerde ayrı bir çalışma olarak gerçekleştirmeyi planlıyorum.

Bu çalışmada ayrıca, bir buçuk yüzyılı aşan bir serüvenin yalnız­ca ilk perdesi, XIX. yüzyılda kalan yaklaşık 80 yıllık bölümü, anlatı­lıyor. XX. yüzyıldaki gelişmeleri ayrı bir çalışma halinde toparlama­yı umuyorum.

Çalışmam sırasında pek çok kişinin yardım ve desteğini gördüm. Hepsine şükran borçluyum. Arşivde çalışmama olanak veren Uni- ted Church Board for World Ministries yetkililerine ve başlangıçta be. ni yüreklendiren saygıdeğer hocalarım Ann ve William Edmonds'a te­şekkür ederim. Aynı konuda araştırmalar yapmış olan Dr. Frank And- rews Stone, bulgularından yararlanmama olanak verdi. Kendisine minnettarım. Harvard Üniversitesi'ne bağlı Houghton kitaplığında gör­düğüm içten yardımseverliği hiç unutmayacağım. Genç meslektaşım ve dostum Cemal Kafadar'ın özverili desteği benim için çok değer­liydi. Müsveddeleri okumak zahmetine katlanarak, çok yararlı eleş­tiri ve görüşlerini esirgemeyen Sayın Semahat Cebecioğlu'na, sevgili

hocam Mete Tunçay'a ve arkadaşım Metin Berge'ye sonsuz teşekkür­ler ederim. Kitabın ortaya çıkmasında emeği geçen herkese «elinize sağlık» demek istiyorum ve teşekkür ediyorum.

1820 yılından başlayarak Osmanlı İmparatorluğu'nda faaliyet gös­teren bir Amerikan misyoner örgütünün (ABCFM) arşivine, eğer bana söylenen doğruysa, sonunda bir Türk de girmiş oldu! Yabancı araş­tırmacıların pek çok rağbet ettikleri söz konusu arşive neden sonra (1980'lerde!) bir Türk'ün girmiş olması, payımıza düşen ayıbı hafif­letir mi bilemiyorum ama, hiç değilse serüveni bir de «mağdur»un ağzından dinleme olanağı vereceği için, kanımca boşuna bir uğraş de­ğildir.

Ankara, Ocak 1989

Uygur Kocabaşoğlu

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

GİRİŞ                                   9- 28

Türk-Amerikan İlişkilerinin Şafağında     9

Misyon ve Misyonerler                               14

Okullar                                         ...          23

Giriş Bölümünün Dipnotları                      26

BİRİNCİ BÖLÜM: HAZIRLIK DÖNEMİ (1820-1839)       29- 69

Sondaj Çalışmaları                                    30

Temeller Atılıyor                                   ...  46

«Yaşasın Okulumuz»                                 58

Birinci Bölümün Dipnotları                       62

İKİNCİ BÖLÜM : YERLEŞME DÖNEMİ (1840-1870)      71—118

Hedefte Düzeltme                                      75

Eğitimde Yeni Strateji, Yeni Oluşumlar    77

İstikamet Ağrı Dağı                                   91

İkinci Bölümün Dipnotları                         113

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : HASAT DÖNEMİ (1871-1900)         119-223

Yeni Gelişmeler                                         122

Anadolu'da, Olup Bitenler                         129

Amerikan Misyoner Eğitimi Dizgesi (1870-1900)         152

Üçüncü Bölümün Dipnotları                      206

SONUÇ                                                         219-223

Sonuç Bölümünün Dipnotları ...                223

KAYNAKÇA ...                                              223-245

DİZİN                                                            247-255

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo— 1: ABCEM'in Bütçesi ve Anadolu'nun Payı (1820-1839) s. 57

Tablo — 2: Amerikan Misyoner Matbaasının Üretimi (1840-1852)       s. 88

Tablo — 3: Anadolu'daki (İstanbul dahil) Protestan Cemaati­nin Gelişmesi (1846-1870) ...                       s. 105

Tablo —   4:                                        Misyoner Faaliyetlerinin Gelişimi            (1840-1870)                             s.           107

Tablo —   5:                                                     Okullar ve Öğrenci Sayıları (1840-1870)                                                      s.   109

Tablo — 6: ABCEM'in Bütçesi ve Bunun İçinde Anadolu'nun Payı (1840-1870)                                                               s. 111

Tablo — 7: Anadolu'daki Protestan Cemaat (1882-1900)  s. 131

Tablo— 8: Kayseri İstasyonu 1896 Malî Raporu     ... s. 137

Tablo — 9: ABCEM'in Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Harca­maları (1819-1914)                                                      s. 139

Tablo — 10: ABCEM'in Bütçesi ve Bunun İçinde Anadolu'nun Payı (1871-1901)                                                      s. 140

Tablo — 11: Batı Türkiye Misyonu'nda         Sayısal Gelişmeler

(1875-1900)                                      s. 142

Tablo — 12: Amerikan Misyoner Matbaasının Yayınları (1886-1897)   s. 145

Tablo — 13: Merkezi Türkiye Misyonu'nda Sayısal Gelişmeler (1872-1900)                                                           ... s. 150

Tablo — 14: Doğu Türkiye         Misyonu'nda          Sayısal Gelişmeler

(1880-1900)       .                              s. 153

Tablo — 15: Anadolu'daki Amerikan Misyoner Okulları ve Öğ­renci Sayıları (1900)                                          ...  s. 157

Tablo — 16: Batı Türkiye Misyonu'nda Okullar (1875-1899) ...    s.       160

Tablo — 17: Merkezi Türkiye Misyonu'nda Okullar (1872-1899)  s.       161

Tablo — 18: Doğu Türkiye Misyonu'nda Okullar (1880-1898) ..    s.       162

GİRİŞ

TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN ŞAFAĞINDA

İngiliz bandıralı Amerikan ticaret gemilerinin Osmanlı limanlarını ziyareti XVII. yüzyılda başlar. Bununla birlikte bir Osmanlı rıhtımına yanaşan Ame­rikan bandıralı ilk gemi, Salem'de 1782'de denize in­dirilen Grand Turk oldu. (1) Grand Turk, 1790'lı yıl­larda halı, reçine, kuru üzüm, ve incir, deri, afyon vb. Levant'ın geleneksel ihraç ürünlerinden oluşan ha­mulesini New England limanlarına taşıdı. Bazı kayıt­lara göre, Amerikan ticaret gemileri, 1786 yılında İs­tanbul'u, 1797 yılında İzmir'i, 1800 yılında ise İsken­deriye'yi ilk kez ziyaret ettiler. (2) Ve ilk kez 1803 yı­lında Amerikan Maliye Bakanlığı'nın ithalat-ihracat istatistiklerinde Türkiye için ayrı bir sütun açıldı. (3)

1810'u izleyen on yılda yaklaşık 80 Amerikan ge­misi İzmir limanına uğramış, afyon, kuru üzüm ve incir, deri, yün vb. mallar karşılığında başta rom ve pamuklu mallar olmak üzere Amerikan ihraç ürün­lerini boşaltmıştı. (4) 1820'li yıllarda Türk-Amerikan ticareti Amerikan ticaret çevrelerinin gözünü öylesi­ne karartmıştı ki, bağımsızlık savaşma girişen Yuna-

nistan karşısında Osmanlı Devleti'ni desteklemişler­di! ABD Temsilciler Meclisi'nin Kentucky Temsilcisi Henry Clay bu tutumdan şu sözlerle yakmıyordu: (5) «İnsanlığımızı kökünden kazımamız ve duyarlılıkla­rımızı bastırmamız için önümüze adî bir incir ve af­yon faturası sürülüyor.» Özgürlük ve bağımsızlık gi­bi Amerikan ideallerine sıkı sıkıya bağlı olan Henry Clay haksız değildi. Monroe yönetimi, Türk-Amerikan ticareti uğruna Yunanistan'ın bağımsızlığını tanıma­yı bile geciktirmişti. (6)

1780'li yıllarda başlayan ve 1811 yılına kadar İn­giliz Levant Company'nin kanatları altında devam eden Osmanlı-Amerikan ticareti artık kendi kanatla­rına sahip olmak istiyordu. Sonraki yıllarda İzmir'de konsolosluk yapacak ve ilerde göreceğimiz gibi Ame­rikalı misyonerlere çok değerli öğütler verecek olan Philadelphia'lı David Offley'in önderliğindeki Ameri­kan iş adamları 1811 yılında İzmir'de ilk Amerikan Ticaret Odası'nı açtılar. (7)

Amerikalılara kapitüler haklardan yararlanma olanağı veren ve bu ülkeyi «en ziyade müsaadeye maz- har memleket» statüsüne geçiren ticaret sözleşmesi 1830'da imzalandı. Bu tarihten on yıl önce ilk Ameri­kalı misyonerler İzmir'e ayak basmışlardı bile. 1830 sözleşmesini 1862 yılında imzalanan bir başka «tica­ret ve seyr-ü sefain» sözleşmesi, bunu da, doğal ola­rak, iki ülke arasındaki ticaretin artışı ve çeşitlenişi izledi. (8) Örneğin, ABD, Osmanlı Devleti'ne artık yalnızca rom ve pamuklu satmakla kalmıyor, silah da satıyordu. O kadar ki, ABD'nin Osmanlı İmparatorlu­ğu ile yaptığı ticaret içinde silah ve cephanenin payı 1869 yılında %79'u, 1877'de ise %97'yi bulmuştu. (9)

Yalnızca 1830 yılında 30 Amerikan gemisi İzmir limanına giriş yapmıştı. (10) 1843 yılında Çanakkale Boğazı'ndan geçen 6286 gemiden yalnızca iki tanesi Amerikan gemisi iken, Kırım Savaşı'nı izleyen yıllar­da İstanbul limanına her hafta bir Amerikan gemisi giriyordu. (11)

Gelişen Türk-Amerikan ilişkileri yalnızca ithalat- ihracatla sınırlı değildi. Navarin'de donanmasını kay­beden Osmanlı Devleti daha 1830 yılında gemi yapım­cısı Henry Eckford ve yardımcısı Foster Rhodes'u im­dada çağırıyor; (12) 1846 yılında Sultan Abdülmecid'in isteği ile Amerikan pamuğunun Osmanlı güneşinde yetiştirilmesi için deneyler yapılıyor ve Lawrence Smith adlı bir madenciye dağlarda maden arattırılı­yordu. Muazzam maaşlar ve murassa nişanlara gark edilen Amerikalılar, pamuk üretimini gerçekleştirme­yi beceremediler ama kömür, krom ve zımpara taşı gibi bazı madenleri saptadılar. (13) Ayrıca, İstanbul'­daki Amerikalı misyonerlerden birinin ve John Fos- ter Brown adlı ABD diplomatının huzuruyla 1847 yı­lında Sultan Abdülmecid'e telgraf makinesinin «de- mo»su bile yapıldı. (14) 1879 yılında, «Mekke'de Pey- gamber'in mezarının üstünde yanan kutsal lambala­rın gazı bile Pennysylvania'dan geliyor» diyen ABD İstanbul Konsolosu'nun sevincine diyecek yoktu. (15)

Bu örnekler artırılabilir. Ancak bu aşamada vur­gulanması gereken şey, Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştiği ya da daha doğru bir nitelemeyle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan varlığının giderek pe­kiştiğidir. İngiltere, Fransa, Almanya ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu gibi düvel-i muazzama ile karşılaştırıldığında «esamisi okunamayacak» olan Türk-ABD ticareti Birinci Cihan Harbi'nin başladığı

yıl şöyle bir manzara gösteriyordu: (16) Amerika'nın yıllık ihracatı içinde Osmanlı İmparatorluğu'nun pa­yı binde 17, Türkiye'den satın aldığı mallar ise ithala­tının yüzde l'idir. Öte yandan Osmanlı Devleti'nin ih­racatı içinde ABD'ye yapılan ihracatın payı yüzde 23' dür. (17) Aynı yıl, American Tobacco Co., Standart Oil Co. (Socony), Singer Sewing Machine Co. ve Wes- tern Electric Co. gibi tanınmış Amerikan firmaları Osmanlı İmparatorluğu'nda icra-i faaliyet etmekte­dir. Yalnızca Singer Dikiş Makineleri Şirketi'nin İm­paratorlukta 200 bayi ya da mağazası vardır. (18) Yal­nızca ticari ilişkilerle sınırlı olmamak koşuluyla, Os­manlı İmparatorluğu'nda zamanla giderek artan Ame­rikan varlığının[*] oluşmasında, XIX. yüzyılda araçsal rol oynayan iki kurumdan birisi Amerikan donanma­sı ikincisi de misyonerler olmuştur.

XVIII. yüzyılın sonunda bağımsızlığını kazanan genç Amerikan devletinin, deyim yerinde ise istikbali ticaretteydi. ABD ticareti Baltık, Levant ve Uzak Do­ğu olmak üzere başlıca üç yönde gelişebilirdi. Ancak bu gelişme yollarının üzerinde bazı engeller, donan­ma diliyle söylemek gerekirse «mayınlar» yok değil­di. Bu mayınları temizlemek üzere ABD'nin donanma­ya gereksinmesi vardı. Ve kuruluş hazırlıkları daha George Washington'un sağlığında başlayan Amerikan donanması, «Kim olursa olsun, haraç vermektense sa­vaşmayı tercih ederiz!» diyen Thomas Jefferson'un baş­kan seçildiği 1801 yılında Cebelitarık'tan geçerek Ak­deniz'e girdi. (19)

Donanma işin «yüzü sert ve soğuk» yanıydı. Bir de «yüzü sıcak», sempatik, insancıl bir mekanizmaya ih­tiyaç vardı. Üstelik, Akdeniz'de dolaştırılacak bir fir­kateynin yıllık masrafı 80.000 Dolar'ken, bir misyoner ailesinin yıllık gideri 1.000 Doları bulmuyordu bi­le! (20)

Amerika'nın Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkileri bu genç ülkenin kârlı bir dış ticaret yapma ihtiyacın­dan doğdu ama onunla sınırlı kalmadı. XIX. yüzyılın ilk yarısında başta tacirler ve denizciler olmak üzere misyonerler, mühendisler, mucitler, zanaatkarlar, bi­lim adamları, maceracılar ve hatta serseriler Levant'ın yolunu tuttular. Bunların içersinde, etkileri itibariyle en kalıcı olanlar kuşkusuz misyonerler oldu. Bu kalı­cı etkiler yalnızca Amerika'nın bölgedeki ekonomik- ticari çıkarlarının geliştirilmesi yönünden değil, fa­kat sonuçları günümüzde bile hissedilen diğer oluşum­lar açısından da böyle idi. Şimdi kısaca, ünlü yazar Herman Melville'in, pek hoşlanmadığı için olsa gerek, «İsa ve Ticaret adına, dünyanın yeşil kalmış son par-

çasının da ırzına geçtiler» (21) dediği misyonerlere bi­raz daha yakından bakalım.

«MİSYON» VE MİSYONERLER

Misyonerliğin ilâhî gerekçesi, İsa'nın, Havarileri­ne, «Gidiniz! Gerçeği (Kutsal Kitabı) onlara anlatı­nız!» şeklindeki buyruğunda gizli. Nitekim misyoner sözcüğü, Lâtince mittere (göndermek) fiiliyle ilgi­lidir XVI. yüzyıldan itibaren Hıristiyan inanışmı vaaz etmek ve ayinleri yönetmek yetkisiyle donatılmış din adamlarının çevreye gönderilmesine misyon (mis- sion), bu gibi görevlilere de misyoner (missionary) de­niyor. XVII. yüzyıldan itibaren ise ticarî ya da siyasî amaçlarla yabancı bir ülkeye özel görevliler gönderil­mesine de misyon denmiş. Kısaca, özel bir görevle gö­revlendirilerek ve yetkili kılınarak yabancı diyarlara gönderilmek olgusuna misyon dendiği anlaşılıyor. (22)

Dinsel anlamdaki misyon ve misyonerlik, ilk Ha­variler döneminden günümüze gelen evriminde, esas itibariyle İncil'i öğretmek, Hıristiyan olmayanları bu dine kazanmak ya da belirli bir mezhepten olmayan­ları o mezhebe çevirmek şeklinde algılanmış ve mat­baa, tıbbî bakım, okul gibi araçların yardımıyla uygu­lamaya konulmuştur. Misyonlar ve misyonerlik faa­liyetleri dinsel anlamdaki varlığını günümüzde de ko­rumakla birlikte, 1960'lardan bu yana barış, toplum­sal ahenk, endüstriyel ilişkilerin insancıllaştırılması, renkli ırkların özgürleştirilmesi, kırsal alanların ge­liştirilmesi, sınıf farklılıklarının giderilmesi (!) gibi lâik ve çağdaş amaçlar da misyoner faaliyetlerinin kapsamı içine alınmıştır. (23)

Misyonerlik tarihi ile uğraşanlar bu faaliyeti Ha­variler Dönemi (MS 33-100), Kilise Kurucuları Döne­mi (MS 100-800), Ortaçağ dönemi (800-1500), Reformas- yon Dönemi (1500-1650), Reformasyon Sonrası Dönem (1650-1800) olarak başlıca beş döneme ayırırlar ve Mo­dern Misyonlar Dönemi'ni ise 1793 yılında Misyoner William Carey'in Hindistan'a ayak basmasıyla başla­tırlar. (24) Misyoner Carey modern misyonların kuru­cusu sayılır. Çünkü onun çalışmalarıyla birlikte İngi­lizce konuşan dünya misyonerlik alemine ağırlığını koymuştur ve o günden bu güne Katolikler dışındaki misyonerlerin, 4/5'ini bünyesinde barındırmıştır. (25)

XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk çeyreği mis­yonerliğin altın çağıdır. Zira bu çağ aynı zamanda kapitalizmin emperyalizme dönüştüğü çağdır. Bu dö­nüşümde araçsal görev üstlenen mekanizmalardan bi­risi de misyoner dizgesi olduğuna göre, bunda şaşıla­cak bir yan olmasa gerektir. Ayrıca yeri gelmişken belirtilmelidir ki misyonerliğin belki de en ironik ve paradoksal yanı, aslında kendisi başka şeylerin aracı olmasına karşın, önemli ve ulvi bir amaçmış gi­bi ortaya konmuş olmasıdır. Misyonerliğin yapısı ve işlevleri dikkate alındığında bunu anlamak müm­kündür.

Misyonerliğin özü dindir. Başlıca araçları ise okul, matbaa, kitap, hastane vb. modern (secular) kurum- lardır. Misyonerler, bu kurumların, içinde derece de­rece yer aldığı, iyi işleyen, etkin bir sistem yardımıy­la iktisadî-ticarî çıkarların, siyasal-kültürel etki ve ya­yılmanın bir aracı olmaktan öteye gidememişlerdir. Bu saptama, kişisel özveri, beceri ve çalışkanlıkları dillere destan olan misyonerleri küçümsemek anlamı taşımaz; olsa olsa misyoner faaliyetlerini sağlıklı bir

perspektife oturtur. Kısaca misyonerlik bütün uhrevî görünüşüne rağmen bir hayli dünyevîdir! Bu çalış­mada, XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan misyoner faaliyetleri, okullar (eğitim diz­gesi) çerçevesinde incelenecek ve Amerikan varlığı­nın XIX. yüzyılda Anadolu'da oluşması ve gelişmesi bu çerçevede izlenecektir.

Osmanlı mülküne ayak basan ilk Protestan mis­yoner, 1815 yılında Mısır'a gönderilen İngiliz Church of Missionary Society'e bağlı bir papazdır. (26) Onu, 1820 yılının 15 Ocak'ında İzmir'e ayak basan Pliny Fisk ve Levi Parsons adlı Amerikalı misyonerler izle­miştir. Bu iki misyoner, çalışmamızın asıl kahrama­nı olan American Board of Commissioners for Fore- ign Missions adlı Amerikan misyoner örgütünün ele­manlarıdır. Kısaltılmış olarak ABCFM ya da BOARD diye anılan bu misyoner örgütü ABD'deki Protestan misyoner örgütlerinin en kıdemlisi ve de en büyükle­rinden birisidir. ABCFM, Calvinci geleneği temsil eden, XVI. yüzyıl sonları ile XVII. yüzyılda İngiltere ve Amerika'nın doğusunda filizlenen Puritan akımın belli başlı üç temsilcisinden birisi olan Congregationa- list'lerce 1810 yılında Boston'da kurulmuştur. ABCFM 1868 yılında ABD'deki 16 Protestan misyoner örgütün­den yalnızca bir tanesidir ama bu 16 örgütün topluca yaptığı harcamanın %30'unu tek başına yapmakta ve istihdam edilen misyonerlerin yine yaklaşık %30'unu barındırmaktadır. (27) 1886 yılında dünyada 80'in üze­rinde Protestan misyoner örgütü vardır ve bunlardan 32'si ABD, 2,4'ü İngiltere, 25'i ise kıta Avrupası kö­kenlidir. Bu örgütlerce toplam 3226 misyoner istihdam edilmekte, yılda 10 milyon Dolar'a yakın para harcan­maktadır. (28) 1896 yılına gelindiğinde ise dünyada­ki tüm Protestan misyoner örgütlerinin sayısı 150'leri

bulmakta, buralarda toplam 11.574 misyoner faaliyet göstermekte, yılda 15 milyon Dolar'a yakın harcama yapılmaktadır. Tüm Protestan misyoner örgütleri için­de gelir ve misyoner sayısı yönünden ABD %30-35'lik bir paya sahip olmakta ve Amerikan misyoner örgüt­leri içinde de aslan payını alan örgütlerden birisi (her zaman ilk üçe girmek üzere) ABCFM olmaktadır. (29)

Protestan misyoner örgütlerinin dünyayı arala­rında paylaşmalarında Osmanlı İmparatorluğu esas itibariyle ABD'nin payına düşmüş ve ilerde görülece­ği gibi, Osmanlı mülkündeki faaliyetlerinde ABCFM, 1870 yılına kadar tek başına, o yıldan itibaren ise Bo- ard of Foreign Missions of the Presbyterian Church' le (BFMPC) birlikte çalışmıştır. Bu arada başka bazı yan ve yardımcı kuruluşlar da —yine ilerde görüle­ceği gibi— devreye girmiştir.

Esas itibariyle ABD'deki, sayıları beş bini aşan kiliseye devam eden milyonlarca dini bütün Protes­tan'ın üç cent'le binlerce Dolar arasında değişen ba­ğışlarından beslenen ABCFM'in tüzüğüne göre ama­cı, «Dinsizler arasında Hıristiyanlığı yaymak»tı. (30) Ancak amaç hiçbir zaman bu denli sınırlı tutulmadı. Amacın zamanla nasıl değiştiğini Anadolu'daki prati­ği izlerken göreceğiz. Ancak, herşeyden önce belirtil­melidir ki, ABCFM bu amacını gerçekleştirmek üzere yola çıktığında dünya üzerinde dinsiz (heathen) pek kalmamıştı! Bu nedenle, amaçta yerine ve zamanına göre gerekli değişikliklerin yapılması doğal sayılmalı­dır!

BOARD'un, yapısı ve işleyişi iyi belirlenmiş, katı bir örgütsel dizgesi vardı. Bu dizgeye zaman zaman ABD içinden bile itirazlar olmuş, ABCFM, «Anayasal

yönetim içinde bir tür usule aykırı yönetim yarat­makla» (31) suçlanmıştır. ABCFM'in «devlet içinde devlet» olduğu iddiası abartılmış bir iddia olabilir ama ticaret ve politikayla iç içe olduğu söz götürmez.

Dünya pazarı için mücadele eden emperyalist ül­kelerin dış ticaretiyle yabancı ülkelere yönelik mis­yoner faaliyetleri arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Örneğin Amerikan tacirleri başından iti­baren ABCFM'le sıkı işbirliği yapmışlardır. Pek çok gemi kaptanı, misyonerlerin eşyalarını ya da kendi­lerini ücret almadan taşımış, pek çok misyoner de tüc­carın ve denizcinin gönüllü rehberliğini, meccani sim­sarlığını üstlenmiştir. BOARD'un bir yöneticisi bu karşılıklı yardımlaşmayı 1850 yılında şu sözcüklerle dile getiriyor ve haklılaştırıyordu: (32) «Eğer ülkemi­zin imalatçıları Çin'e ve Afrika'ya, Sandwich Adala- rı'na ve Hindistan'a artan oranlarda çıkıyorlar ve bu­ralardan verimli sonuçlar elde ediyorlarsa, bütün bun­lar o yörelere ulaşarak insanların yaşama alışkanlık­larını değiştiren, önyargılarını kıran ve daha önce ta­nımadıkları rahat ve zenginliklere talep yaratan kur­tuluş müjdecileri sayesindedir.» Ünlü kâşif ve seyyah Livingstone'un şu sözü de hatırlanmalıdır. «Coğrafi eylemin bittiği yerde misyoner girişimi başlar.» (33) Gerçekten de coğrafya misyonerlere çok şey borçlu olmuş ama kâşifler ve tacirler bunun altında kalma­mışlardır.

Coğrafî genişleme, ticaret ve dinî yayılmanın ortak bir geçmişi var. Kâşifler misyonerlerin ön­cüsü oluyor, misyonerler ise çoğu zaman bizzat ke­şiflerde bulunuyorlar. Ticari ilişkilerin kurulduğu ye­re misyonerler gidip yerleşiyorlar, öte yandan misyo­nerlerin yerleştikleri yerlerde ticari ilişkiler kurulup

gelişiyor. Hindistan'daki İngiliz Genel Valisi'nin East India Company'e ticareti geliştirmek istiyorlarsa yön­temlerini değiştirmelerini, pahalı mallar satan bezir­ganlar yerine misyonerler göndermelerini salık ver­mesi ilginçtir. Genel Vali'ye göre pahalı İngiliz mal­larını satın alabilecek olanlar, yalnızca misyonerlerce gözleri açılmış yerliler olabilirdi. (34) Bu gerçeği İn­giliz Genel Valisi'nden çok önce kavramış olan ABCFM, Pasifik'teki Güney Denizi Adaları'na ilk çıkışında dört vaize karşılık altı marangoz, iki demirci, iki duvarcı, iki terzi, iki kunduracı, iki dokumacı, iki çiftçi, bir doktor ve bir mimar göndermiş ve yöreye ayak basış­larından 40 yıl sonra her hafta bir Amerikan gemisi­nin New England limanlarının mallarını buraya ta­şıdığına tanık olmuştur. (35) Misyoner faaliyetleriyle ticaret arasındaki ilişkinin değerlendirildiği Ne Ver­dik Karşılığında Ne Aldık adlı bir kitapta şu ilginç saptama yapılmaktadır: «Geçen yıl (1869) bu ülkede satılan Amerikan pullukları Zulu misyonunun mas­raflarından daha fazla para getirmiştir.» (36)

Misyoner faaliyetiyle ticaret arasındaki ilişkiyi en iyi bilebilecek olanlardan birisi kuşkusuz BOARD' un üst düzey yöneticileridir. Nitekim uzun yıllar ABCFM'in dış ilişkiler sekreterliğini yürüten ilahiyat doktoru James L. Barton, Daybreak In Turkey adlı kitabında bu ilişkiyi, hem de okullar bağlamında, şöy­le dile getiriyor: (37)

«Türkiye'deki bu modern eğitim kurumları bu ül­kenin insanlarının yaşam, düşünce, adet ve alışkan­lıklarını yeniden biçimlendirmede önemli bir güçtür. Bu okullardan çıkan erkek ve kadınlar bilgi isteyen mesleklerde olduğu gibi iş ve ticarette de ön sıralar­da yer almaktadırlar. Misyoner okullarının eski öğ-

rencilerinin büyük bir kısmı şimdi Avrupa ve Ameri­ka'nın varlıklı tüccar ve iş adamlarıdırlar. Modern dü­şünceli bu adamlar aracılığıyla fabrikalarımızın ürün­leri ve Batı'nın makineleri Doğu'nun bu bölümüne artan oranlarda girebiliyor, bunun karşılığında Tür­kiye'nin ürünleri de bize ulaşıyor. Sık sık ifade edil­miş olduğu gibi, Türkiye'deki Amerikan kolejlerini kurmak ve desteklemek için Amerika'dan gönderilen paranın, bu ülkeyle artan ticaret sayesinde, yüklü fa­iziyle birlikte fazlasıyla geri ödendiğini söylemek doğ­ru olacaktır.»

Öte yandan misyonerler, Batı uygarlığının kimi hoşluklarını ve çeşitli tarım ve sanayi ürünlerini dün­yaya yaymış olmak onuruna da sahip çıkarlar. Örne­ğin patates (1827), gaz lambası (1865), fotoğraf ma­kinesi (1856), dikiş makinesi ve salon orgu (1854) gi­bi şeyleri Orta Doğu'ya ilk kendilerinin soktuklarını söylerler. (38) Görüldüğü gibi misyonerler, ticaret gi­bi, dünyevî işlerin en dünyevîsine şu ya da bu şekilde bulaşmış olmaktan herhangi bir rahatsızlık duymaz­lar.

Oysa aynı şey politika için geçerli değildir. Özel­likle Amerikan misyonerlerinin apolitik oldukları, po­litika yapmadıkları ya da politik ilişkiler içine girme­dikleri —başta misyoner çevreleri olmak üzere— pek çok kişi tarafından ileri sürülegelmiştir.

Kimi çağdaş gözlemcilerin ileri sürdüğü gibi, (39) eğer söylenmek istenen, Amerikalı misyonerlerin, baş­ta Fransa ve Rusya olmak üzere, kimi Avrupa ülke­lerinin misyonerleri gibi ülkelerinin dış politika ma­nevralarında doğrudan ve etkin bir şekilde rol alma-

dutlarını dile getirmekse, bu görüş kabul edilebilir. Ancak Amerikalı misyonerler de, başta kendi hayat alanlarını ilgilendiren konular olmak üzere pek çok alanda ve değişik platformlarda politika yapmışlar­dır. İlerde görüleceği gibi, İngiliz Parlamentosu ku­lislerinde hararetle loby'cilik yapan misyonerler bile olmuştur. Ya da Türkiye'deki misyonların yıllık top­lantılarında Hıristiyan Osmanlı uyrukluların asker­lik yükümlülüğünden muaf tutulmaları konusunda çaba gösterilmesi için kararlar alınmıştır.(40)

Amerikan İç Savaşı sona erinceye kadar kendi diplomatlarından çok İngiliz hariciyesinin kanatları altına sığınan Amerikalı misyonerler 1880'li yıllardan itibaren kendi ülkelerinin diplomatik koruması altına girmişlerdir. Bununla birlikte zaman zaman misyo­nerlerle ABD diplomatları arasında sürtüşmeler ol­muş; misyonerler o her zamanki ısrarlı ve enerjik tu­tumlarıyla ABD Başkanı'nı ve Dışişleri Bakanlığı'nı pek çok konuda dilekçe yağmuruna tutmuşlardır. (41)

Misyonerler, ABD yönetimi ya da hariciyesiyle doğrudan işbirliği yapıyor görünmemeğe özen göster­mişler; ancak bir baskı grubu olarak yönetim üzerin­de her türlü etkiyi yapmaktan da geri durmamışlar­dır. (42) Misyonerlerin özellikle ABD'deki yerel bası­nı harekete geçirebilme konusundaki becerileri, yö­netimin misyoner taleplerine karşı her zaman duyar­lı olmasını sağlamıştır. Bu talepler, bir ABD'li diplo­matın görevinden alınması (43) ya da alınmaması, ör­neğin Erzurum'da konsolosluk açılması ya da Osman­lı yönetiminden tazminat alınabilmesi; ya da bir mis­yonerin sınır dışı edilmesinin önlenmesi için Türk ka­rasularına savaş gemisi gönderilmesine kadar çok de­ğişik biçimler almıştır. (44)

1890'lı yıll olaylar (Erme

Bir başka anlatımla ABD XIX. yüzyılın son çeyre­ğinde diplomatik bağlamda Osmanlı Devleti ile daha fazla ilgilenmeye, yani ünlü Doğu Sorunu'na bulaş­maya başlamıştır. Bunda misyonerlerin oldukça bü­yük payı vardır. Çünkü ABD'nin politik olarak ve diplomatik yollardan Osmanlı Devleti ile her türlü ilişkisi az ya da çok misyonerlerle ilintiliydi. Örneğin en büyük sürtüşme konusu okullardı. Osmanlı Devle­ti 1869'tan itibaren her türlü yabancı okulu, bu ara­da Amerikan misyoner okullarını daha yakından iz­lemeye başlamıştı. Dolayısıyla Amerikan okulları, Türk Amerikan ilişkilerinde az ya da çok, ama sürekli bir sürtüşme odağı idi.

rtalarından itibaren baş gösteren yları) da yine iki ülke arasındaki

başlıca sürtüşme konularından birisiydi ve bir ucun­dan misyonerlerle ilintiliydi ya da en azından öyle al­gılanıyordu.

Öte yandan misyonerler kendileriyle ilgili olaylar­la Osmanlı yönetimine baskı yapılması için her türlü olanaktan yararlanıyorlardı. Başkan McKinley (1897­1901) yönetiminin Dışişleri Bakanı John Hay, Robert Kolejin ünlü müdürü George Washburn'un kuzeniy­di. Suriye Protestan Koleji'nin ünlü müdürü Howard Bliss ise Başkan Theodore Roosevelt'in (1901-1909) ço­cukluk arkadaşıydı. Robert Kolejin kurucusu George Washburn'un kayın pederi ünlü misyoner 86 yaşında­ki Cyrus Hamlin Başkan Cleveland'a (1885-89 ve 1893­97) Osmanlı karasularına savaş gemileri göndermesi­ni salık vererek saldırgan bir «gunboat» diplomasisi kışkırtıcılığı yapıyordu. Ve 1901 yılında başkan seçi­len Theodore Roosevelt, daha 1898 yılında şunları söy-

lüyordu: «Dünyada herkesten önce ezmek istediğim iki güç İspanya ve Türkiye'dir (Osmanlı İmparator­luğu).» (45)

OKULLAR...

Misyoner faaliyetlerinin şeması kabaca şöyle çi­zilebilir: Bir misyonerin yapacağı ilk iş kendisini din­leyecek insanlar bulmaktır. Bu insanlar basılı malze­meyle ve sözlü olarak yoğun bir ideolojik bombardı­mana tabi tutulurlar. Bu aşamada çeviri, kitap bası­mı ve dağıtımı gibi işler çok önemlidir. İlk temaslarla oluşturulan sağlam bir nüve ve bu nüvedeki insanla­rın çocukları için ilk eğitim çalışmaları başlatılır. Bu arada bir kilise kurularak onun çevresinde bir cema­at oluşturulur. Bu cemaatin en azından İncil'i okuya­bilecek kadar eğitilmesi zorunludur. Bu nedenle ilk zamanlarda kiliselerde halk eğitimi türünden çalış­malar yapılır. Daha sonra ise yetişkinler için «Pazar Okulları» (Sabbath School) çocuklar için de ilkokul­lar (primary school/common school) faaliyete geçi­rilir.

Misyoner faaliyetleri açısından ilk aşamadaki eği­tim ihtiyacı bu kadardır. Misyoner dizgesinin genişle­mesi ve yaygınlaşmasıyla başlıca iki yeni ihtiyaç, ya­ni kiliselere papaz/vaiz ve ilkokullara öğretmen ye­tiştirilmesi ihtiyacı eğitim sisteminin geliştirilmesine, daha ileri düzeyde okullar açılmasına neden olur. İla­hiyat okulları (Theological Seminary) ve yatılı/gün- düzlü liseler (high school) başlıca bu amaca hizmet eder. Eğitim açısından buraya kadar anlatılanlar işin

doğasında vardır; yani misyoner faaliyetinin sine qua non'udur. Eğer bir benzetme yapmaya izin verilirse köpeğin kuyruğunu sallamasıdır.

Ancak misyoner faaliyetleri dizgesinin bir parça­sı olan eğitim burada durmaz. Çünkü misyoner faa­liyeti, kendi iddiasının aksine, yalnızca dinsel bir ol­gu değildir. Dinsel boyutları çok aşan, ekonomik-sos- yal-kültürel boyutları olan bir tür nüfuz etme aracı­dır. Örneğin bu çalışmanın konusu açısından Ameri­ka'nın (ABD) Orta Doğu'da, Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda kendine ekonomik-sosyal-kültürel bir hayat alanı yaratma çabalarının bir aracıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, uhrevî bir amaç değil, dünyevî bir araçtır. İşte kendisi bir araç olan misyoner dizgesi­nin en önemli araçlarından birisi de okuldur. Hem de New England tipi bir Amerikan okulu! Çünkü okul, ideoloji, bilgi ve beceri aktaran bir kurumdur. Bir toplumun içinde bulunduğu maddî ve manevî ilişki­lerin yeniden üretilmesini sağlayan kurumların en önemlilerinden birisidir.

Dolayısıyla XIX. yüzyılda Osmanlı toplumsal ya­pısındaki dönüşümler, yani dışarda Batı kapitalizmiy­le bütünleşme, içerde ise bu bütünleşmeye uygun yö­netsel, hukuksal, ideolojik ve kültürel değişiklikler, ge­nelde tüm eğitim kurumlarında olduğu gibi Amerikan misyoner okullarının işlevlerinin sınırını belirliyordu. Bir başka söyleyişle, Amerikalı misyonerler, en azın­dan ülkedeki Hıristiyan azınlıklardan eğitilmiş bir orta sınıf oluşturulmasına karınca kararınca katkıda bulunacaklardı. Yukardaki benzetmemize dönersek, artık kuyruk köpeği sallamaya başlayacaktı.

İzleyen sayfalarda XIX. yüzyılda Osmanlı İmpa-

ratorluğu'ndaki işte bu Amerikan misyoner okulları­nın* öyküsü anlatılacak.

(*) «Amerikan misyoner okulları» ya da yalnızca «Amerikan okul­ları» nitelemesi bir parça açıklamaya muhtaç. Amerikan misyo ner okulları dizgesi ilkokuldan koleje kadar çeşitli düzeylerdeki okulları içeriyor. Bunlardan ilkokullar ana dilde okuma-yazma ve dört işlemin öğretildiği, yerli Hıristiyan öğretmenlerin yöne­timinde ve esas olarak Ermeni Protestan cemaatine bağlı okul­lardır. Bu okulların misyonerlerle ilgisi, misyonerlerin çalışma yaptıkları yörelerde bulunmalarından, kuruluşları sırasında ABCFM'in az ya da çok parasal desteğini görmüş olmalarından, öğretmenlerinin genellikle orta dereceli Amerikan misyoner okul­larından gelmiş olmalarından, ders araç gereç ve kitapların sağ lanması başta olmak üzere misyonerlerin genel gözetimi altında bulunmalarından kaynaklanır. Örneğin 1900 yılında Anadolu'da Amerikan misyoner dizgesi içinde yer alan toplam 417 okuldan 378'i (yaklaşık %91'i) bu tür okullardır.

Oysa orta dereceli okulların önemlice bir bölümünün ve yük­sek okulların (College) tümünün durumu oldukça farklıdır. Bun­ların yöneticileri hemen her zaman Amerikalılardır. Misyonerler bu okullarda öğretim faaliyetine doğrudan katılırlar, ders verir­ler. Öğretim dili İngilizce'dir. Ders kitapları genellikle ABD'den gelir. Dolayısıyla bu okullar- «Amerikan Okulu» nitelemesini hak­kıyla taşıyabilirler. Yukarda sözü edilen ilk dereceli okullar için ise «misyoner okulu» nitelemesi daha uygun olabilir. Ancak bu okulların tümü bir misyoner faaliyetleri dizgesi içinde yer aldı­ğına ve bu dizgenin kurucusu ve işleticisi Amerikalılar olduğuna göre, bu okulların tümü için «Amerikan Misyoner Okulları» ni telemesi yine de çok yanlış bir niteleme olmasa gerektir.

GİRİŞ BÖLÜMÜNÜN DİPNOTLARI

(1)      Joseph L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East: Missionary Influence on American Policy 1810-1927, Minneapo- lis, University of Minnesota Press, 1971, s. 36.

(2)      James A. Field, Jr.. America and the Mediterranean World 1776-1882, Princeton, New Jersey, Princeton University Press, 1969,     s.        113;  ayrıca    bkz.  Orhan    F.       Köprülü,       «Tarihte       Türk-Ame-

rikan Münasebetleri», Belleten, Cilt Ll, Sa. 200 (Ağustos 1987) s. 927-947)

(3)      a.k.

(4)      Grabill, a.g.e., s. 36.

(5)      a.k.

(6)      a-k.

(7)      Oral Sander, Kurthan Fişek, ABD Dışişleri Belgeleriyle Türk- ABD Silah Ticaretinin İlk Yüzyılı 1829-1929, İstanbul, Çağdaş Ya­yınları, 1977, s. 19.

(8)      Leland James Gordon, American Relations With Turkey 1830­1930, Philadelphia, University of Pennsylvania Press, 1932, s. 345.

(9)      Sander, Fişek, a.g.e., s. 7 ve 17.

(10)     Field, Jr., a.g.e., s. 114.

(11)     a.k., s. 197 ve 247.

(12)     Grabill, a.g-e., s. 37; Friend, Jr., a.g.e., s. 249-250.

(13)     Grabill, a.g.e., s- 37; Friend, Jr., a.g.e., s. 245-249.

(14)     Friend, Jr., a.g.e., s. 249.

(15)   James A. Field, Jr., .Trade Skills and Sympathy: The First Cen- tury and a Half of Commerce with the Near East», The Annal of the American Academy of Political and Social Sciences, Vol. 401, May 1972, s- 6.

(16)     Grabill, a.g-e-, s. 38.

(17)     a.k.

(18)     a.k.

(19)   Amerikan donanmasının kuruluş öyküsü ve Akdeniz'deki Ame rikan çıkarlarının kovalanmasında donanmanın rolü konusunda Field, Jr.'un America and the Mediterranean... adlı yapıtında çok değerli bilgiler vardır.

(20)     Field, Jr., America and the..., s. 176.

(21)     Herman Melville'in bu değerlendirmesinin orijinali şöyle: «Who in the name of Christ and Trade Deflower the World's last sylvan glade.»

aktaran Field, Jr., America and the..., s. 282.

(22)     The Oxford English Dictionary, Vol. VI (L-M), Oxford, Claren- don Press, 1961 Printing, s. 531-532; Webster's New Twentieth Century Dictionary of the English Language, Unabridged, (Se- cond Edition) Collings and World, 1978, s. 1151.

(23)     John Stott, Christian Missions in the Modern World, London, Falcon Books, 1975, s. 15 18.

(24)     Alfred DeWitt Mason, Outlines of Missionary History, New York, George H. Doran Co., 1912, s. 317-325.

(25)     Stephan Neill, A History of Christian Missions, Middlesex, Pen- guin Books, 1980, s. 261.

(26)     Leon Arpee, The Armenian Awakening, A History of Armenian Church, 1820-1860, Chicago, The University of Chicago Press, 1909, s. 93.

(27)     Rufus Anderson, Foreign Missions, Their Relations and Claims, New York, Charles Scriber and Co., 1869, s. 342.

(28)     ABCFM, Almanac 1886, Boston, Stanley and Usher Press, 1886, s. 21.

(29)     ABCFM, Almanac 1896, Boston, 1896, s. 37.

(30)     Report of  the    ABCFM    at      the     Fourth     Annual       Meeting,   Boston,

Samuel T. Armstrong, 1813, s. 25.

(31)     Clifton Jackson Phillips, Protestant America and the Pagan World: The First Half Century of ABCFM 1810-1860, East Asian Research Center, Harvard University (çoğaltma), 1969, s. 238.

(32)     Aktaran Phillips, a.k., s. 260-261.

(33)     Gustav Warnek, Modern Missions and Culture: Their Mutual Relations (Çev. Thomas Smith), Edinburg, James Gemmel, 1883, s. 228.

(34)     The Haystack Centennial (Proceedings of the 97th Annual Mee- ting of the ABCFM, October 9-12, 1906), Boston, ABCFM Yayı­nı, 1907, s. 98.

(35)     a.k.

(36)     William Warren, These for Those, Our Indebtedness to Foreign Missions or What ve Get For What We Give, Portland, Hayt, Fogg and Breed, 1870, s- 204.

(37)     James L. Barton, Daybreak In Turkey, Boston, The Pilgrim Press, (Second Ed.), 1908, s. 192-193.

(38)     Aktaran      David    H.       Finnie,  Pioneers  East: The   Early      American

Experience in the Middle East, Cambridge, (Mass.), Harvard University Press, 1967, s. 133.

(39)     Örneğin Finnie, a.g.e., s. 129'da, «ABD, misyonerleri hiçbir za-

man dış politika aracı olarak kullanmamıştır.» diyor.

(40)   ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol. 1, No. 22.

(41)   1881-1890 yılları arasında Beyaz Saray özel kaleminden ve ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan ABCFM'e gelen yazılar, misyonerlerin kendilerini ilgilendiren en küçük sorunu nasıl inatla izlediklerini göstermektedir. ABCFM Arşivi, Seri ABD, 16:9:3, Vol. 9 ve 21 bu tür dilekçelerin kopyalarıyla bir hayli kabarıktır.

(42)   ABD Başkanı Abraham Lincoln 1861 yılında Misyoner Henry Harris Jessup'un kendisi de misyoner olan kardeşi Samuel Jes- sup'u Beyrut'a konsolos olarak atamak ister. Ancak misyonerler işe müdahale ederek ve bir misyonerin konsolos olarak atanma­sının «işe politik bir renk vereceği» gerekçesiyle bu tayini ön­lerler. Bkz. Henry Harris Jessup, Fifty Three Years In Syria, New York, Fleming H. Revell Co., 1910, s- 234.

Oysa aynı misyoneler, kendilerine yakın bir ABD diplomatı­nın tayini için 1887 yılında ABCFM yönetimi kanalıyla ABD Baş- kanı'ndan ricada bulunurlar ve bu tayinin gerçekleşmesini sağ­larlar. İstanbul'daki diplomatik misyonda görevlendirilecek olan bu kişinin adı Oscar S. Strauss'dur. Bu zat ABCFM'e yazdığı 6 Ağustos 1887 tarihli mektupta, «...tayinim için göstermiş olduğu­nuz ilgiye, alacağım sonuçlarla lâyık olmağa çalışacağım...» di­ye teminat vermeği ihmal etmez. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol. 9, No 68 ve 71.

(43)   Örneğin misyonerler ABD'nin İstanbul'daki temsilcisi A.R. Ter- rell'e bir türlü ısınamazlar. Onlara göre Terrell Ermeniler'den «nefret etmektedir». Misyonerler 1896 yılında ABD'de bir kam­panya başlatarak bu diplomatın değiştirilmesini ve yerine Oscar . Strauss'un atanmasını sağlarlar. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 21, No 399.

(44)   ABD yönetimi 1880 ve 1890'lı yıllarda misyonerler lehine çeşitli müdahalelerde bulunmuştur. Osmanlı karasularına savaş gemi­leri gönderilmesi konusunda bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 313-366, Erzurum'da Konsolosluk açılması konusunda ise Seri ABC, 16:9:3, VI. 21, No 153.

(45)    Grabill, a.g.e., s. 45.

BİRİNCİ BÖLÜM: HAZIRLIK DÖNEMİ
(1820-1839)

ABCFM'in faaliyetlerini özetleyen 1880 tarihli Bartlett Raporu'nun ilk cümlesi şöyledir: «Misyoner faaliyetleri açısından Türkiye, Asya'nın anahtarı­dır.» (1) Amerikalı misyonerler işte bu anahtarı 15 Ocak 1820 tarihinde kilide soktular. Zira bu kilidi aç­mak üzere anahtarı çevirmekle görevli ABCFM mis­yonerleri Pliny Fisk ve Levi Parsons bu tarihte Osman­lı mülküne ayak basmışlardı. Fisk ve Parsons'un nihai hedefleri Kudüs'tü. Bu kutsal kente gidecekler ve or- dan başlayarak tüm dinsizleri, Müslümanları, Muse- vileri ve de sözde Hıristiyanları (Bu tanımın içine Pro- testanlar dışındaki tüm Hıristiyan mezhep ve tarikat­ları giriyor!) doğru yola davet edeceklerdi.

Oysa bu aşamada Baylar Fisk ve Parsons'un asıl görevleri başkaydı. Büyük bir sondaj ameliyesini baş­latacaklardı. Gerçekten de ilk yıllardaki çalışmalar her anlamda sondaj ameliyesini andırır. Nitekim çağdaş bir araştırmacı da bu gerçeği şöyle dile getiriyor: «American Board'un Orta-Doğu'daki başlangıç yılla­rının birincil amacı, içinde çalışılacak yeni alanın de­rinlemesine araştırılmasıydı.» (2)

SONDAJ ÇALIŞMALARI

Fisk ve Parsons'dan yaklaşık üç yıl sonra, çok uzun yıllar sürecek bir hizmet dönemi için Osmanlı topraklarına ayak basacak olan Misyoner William Goodell'in 1829 yılında Boston'daki meslektaşlarına yazdığı gibi, misyonerler halkın arasına karışacaklar­dı: «...bana öyle geliyor ki, bir misyoner ilk üç yıl baş­ka hiçbir şey yapmadan halkın arasına karışsa ve on­ların gerçekte ne denli zayıf, cahil, aptal ve önyargı­lı olduğunu öğrense, bu kendisi için, Osmanlı İmpara- torluğu'nda konuşulan tüm dilleri öğrenmekten daha büyük bir kazanım olur...» (3)

Misyonerler halkın arasına karışıp neyi öğrene­ceklerdi? Bunu ABCFM'in dış ilişkiler sekreteri ve ilk yıllardaki en güçlü adamı Rufus Anderson'un 1829 yılında bölgeye yapacağı ilk gezide dikkat etmesi ge­reken şeyleri kendisine «talimat» olarak bildiren bir belgeden açıklıkla öğrenmek mümkün. Daha sonraki yıllarda alana çıkan bütün misyonerlerden de sistem­li bir biçimde beklenecek olan bu bilgiler şunlardır: (4)

    Dinsel açıdan halkın durumu nedir?

       İbadet biçimlerine ne derece riayet edil yor?

      Toplu ibadete hangi sıklıkla katılmıyor?

      Halk pazar gününü nasıl geçiriyor?

    Ruhbanın (din adamlarının) durumu nedir?

      Sayıları nedir?

      Eğitim düzeyleri nedir?

      Bilgi düzeyleri nedir?

       Kutsal Kitab'a hakimiyetleri ne düzeydedir? • Ahlâk düzeyleri nedir?

• Ülkede eğitim ve öğretime ilişkin durum ne­dir?

     Yetişkin nüfusun ne kadarı sıradan bir ki­

tabı okuyup anlayabilecek düzeydedir?

     Dinsel ve lâik okulların durumu nedir? Ne

tür okullar faaliyettedir?

    Sıradan insanlar çocuklarını okutmak eği­liminde midirler?

     Böyle bir eğitimin masraflarını üstlenmeğe

hazır mıdırlar?

     Eğitimi geliştirmek amacıyla yabancılarca

girişilecek çabalar nasıl karşılanabilir?

     ABCFM tarafından okullar açmak ve ders

kitapları dağıtmak girişimleri halk tara­fından nasıl karşılanır?

     Öğretmen istihdam etmenin ve okul bina­

       ı kiralamanın malî külfeti ne düzeyde ola­caktır?

        Halkın moral durumu nasıldır?

Halk arasındaki sınıf farklılıkları ne düzey­dedir?

Doğuştan kazanılan sosyal ayrıcalıklar ne düzeydedir?

Ülkede siyasal bütünlük (political integ- rity) diye bir şey söz konusu mudur?

Tüccarın ahlakî bütünlük ya da dürüstlük düzeyi nedir?

Tüccar sınıfı, yalan söyleme, hile, içki alış­kanlığı vb. açılardan nasıl bir durumdadır?

Her dönemde misyonerlere benzer talimatlar ve­rilmiş, kendilerinden çeşitli konularda gözlemler yap­maları istenmiştir. Bu konuda pek çok örnek vardır.

Museviler arasında sondaj çalışmaları yapmakla gö­revlendirilen William G. Schauffler'e 30 Kasım 1831 tarihli talimat mektubuyla şu görevler veriliyordu:

      Musevilerin tarihi, bugünkü konumları ve

sayıları hakkında bilgi toplamak.

     İmparatorluk içinde en yoğun bulundukla­rı yerleri saptamak.

      Türk yönetiminin Yahudilere karşı olan tu­

tumunu saptamak.

      Musevilerin Hıristiyan ve Müslümanlarla

ilişkileri, bu konudaki duygu ve davranış­ları ile diğer iki din mensuplarının Yahu- dilere karşı tutumunu belirlemek.

      Musevilerin okullarının durumunu belirle-

mek.

ayrıntılı

çüde mak.

ne öl- sapta-

tarım

Misyonerlere verilen talimatlarda,

biçimde

ülkedeki

Kendi dinlerinin ibadet biçimlerine

ve zanaatların durumu, tarım alanlarının ne oranda

kullanıldığı, ülkedeki yönetimin istikrarına güvenilip güvenilemeyeceği gibi sorular da yer alıyordu. Pinkwy Johnston ve Benjamin Schneider'e nelere dikkat etme­leri konusunda şu uyarıda bulunuluyordu: «Halkın coğrafî durumunu da araştırın ki kişilik ve davranış­larını etkileyen fizikî nedenleri belirleyebilesiniz ve bunun bizim operasyonlarımızı kolaylaştırıp kolaylaş­tırmayacağını tayin edebilesiniz. Her türlü durumun istatistik olarak saptanması gereklidir, çünkü okulla­ra toplanması gereken gençlerin, İncil'den mahrum kalmış ailelerin vs. sayısını tam olarak bilmek zorun­dasınız.

İnsanları sosyal ilişkileri içinde inceleyelim ki on-

ları bir arada tutan bağların (komşuluk bağı, ticarî bağlar, dinsel bağlar, yönetsel bağlar vs.) niteliğini anlayabilelim.»

Yukarda adı geçen iki misyonere verilen 1 Aralık 1833 tarihli talimat mektubunda aynen şu ifade kulla­nılıyordu : «Bir fetih savaşına girmiş askerler olduğu­nuzu unutmayın. Ve her ne kadar mücadele manevi alanda, kafanın kafayla, kalbin kalple mücadelesi ise de ve sizin silâhınız Tanrının inayeti ile güçlendirilmiş manevî bir silâhsa da Napolyon'un askerî girişimlerin­deki kadar araştırma, bilgi ve düşünmeye ihtiyaç gös­terir. Bu mukaddes ve vaadedilmiş topraklar silâhsız bir haçlı seferiyle geri alınacaktır..»

1835 yılında William C. Jackson, John F. Lannean, James L. Thompson'a verilen talimatta da, bölgenin dini coğrafyası, halkın gerçek halet-i ruhiyesi, birey­lerin ve grupların entellektüel ve ahlakî durumları, bireyleri ve grupları iyi ya da kötü davranmaya iten gerçek saiklerin araştırılması ve ayrıntılı olarak bildi­rilmesi isteniyordu.

Örneklerden de görüldüğü gibi misyonerlerin ya­pacak bir hayli işleri vardı. Fisk ve Parsons (ikincisi­nin 1822'deki ölümüne kadar) yaklaşık üç yıl İzmir'­den Kudüs'e, Beyrut'tan İskenderiye'ye kadar esas iti­bariyle ticaret yollarını izleyerek dolaştılar. Bir yan­dan yukarda örnekleri verilen şablonlara göre sondaj­larını yaptılar, bir yandan da çeşitli dillerdeki hedi­yelerini! (Kutsal Kitap çevirileri ve öteki dinsel mal­zeme) dağıttılar. Bu arada Kudüs'te ilk kez Ermeni- ler'le karşılaşan Amerikalı misyonerler yalnızca yu- kardaki bilgileri toplamakla kalmıyorlar, gittikleri yö­relerin coğrafî, topoğrafik, jeolojik, meteorolojik özel-

liklerini de düzenli raporlar halinde Boston'a bildiri­yorlardı. (5)

Parsons'un 1822'deki beklenmeyen ölümünden sonra Fisk, 1825 yılındaki ölümüne kadar, inceleme­lerini kendi başına sürdürdü. Karar verilmişti. Bir başka misyonerin yıllar sonra belirteceği gibi, «...mis­yoner çalışmasına korkunç gereksinme duyan ve bu­na hazır olan bir alana girilecekti... Bu tarlayı, Tan­rının inayeti ile ABCFM'in misyonerleri sürüp eke­cekti.» (6)

Fisk ve Parsons Suriye Misyonu'nun kurucuları olmuşlardı. Bölgede Malta'dan sonraki ilk merkezi, özlendiği gibi Kudüs'te değilse de Beyrut'ta faaliyete açmışlardı. (7)

1823 yılı sonlarında ikinci grup Amerikalı misyo­ner, Malta üzerinden Beyrut'a ulaştı. Bunlardan Wil- liam Goodell, 16 Mart 1824 tarihli mektubunda Bos­ton'a şunları yazıyordu : «Her yerde İngiliz konsolos­ları ağırlıklarını bizden yana koyuyorlar ve burada bir İngiliz konsolosunun adı başka yerlerde kimi dev­letlerin sahip oldukları ağırlıktan daha fazlasına sa­hip.» (8) Goodell, çalışmalarında ve temaslarında Ka- toliklerin büyük engellemeleriyle karşılaştıklarını be­lirttiği mektubunda bu engelleri de yine İngilizlerin sa­yesinde aşmaya çalıştıklarını söylüyor: «Latin Peder­ler, eğer Türklerden korkmasalar bizim kafamızı ke­ser, zehirler, yakar ya da boğarlardı. Eğer Türkler İngilizler'den korkmasalardı, istediklerini yapabilmek için Latin Pederler Türkleri rüşvetle kolayca yola ge­tirebilirlerdi.» (9)

Eşleriyle birlikte Beyrut'a yerleşen William Goo- dell ve Isaac Bird, bir yandan yoğun bir şekilde dil

(Türkçe, Arapça, Ermenice) öğrenmeye giriştiler, bir yandan da asıl çalışmalarına hız verdiler. İlk hasat­ları, bir okul ve Protestanlaştırılmış iki Ermeni din adamı oldu. Diyonisos Karabet ve Kirkor Vartabet, Amerikalı misyonerlere Ermenice dersleri verirken, Protestanlığın cazibesinden kurtulamamışlardı. Bu arada, misyonerlerin karıları boş kalmasın diye, ihti­yaç içindeki ailelerin çocuklarına yönelik olarak baş­latılan eğitim (10) çalışmaları formel bir yapıya bü­rünmüş, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk Protestan Amerikan misyoner okulu 28 Temmuz 1824 tarihinde Beyrut'ta, Hıristiyan Arap Tannus el Haddad'ın baş­öğretmenliği ve yedi öğrenci ile öğrenime açılmış­tı. (11) Bu okulun misyonerlerin beklentilerini bile aşan bir hızla büyüdüğünü ve yaklaşık bir yıl sonra 90 öğrenciye sahip olduğunu Goodell'in bir mektubun­dan öğreniyoruz. (12)

Amerikalı misyonerlere karşı yerli ruhbanın tep­kisi yoğunlaşırken bir yandan da uluslararası durum giderek bozuluyordu. Osmanlı-Rus Savaşı, Lübnan' daki karışıklıklar uluslararası ticarî ve malî işlemler­de gerilemeye yol açıyor, bu ise bölgedeki ulaşım ve haberleşmeyi güçleştiriyordu. Nitekim, Goodell'in 15 Mayıs 1826 tarihli mektubundan öğrendiğimize göre, iki ay öncesine kadar 100'e yakın öğrencisi bulunan Beyrut'daki öncü okul neredeyse kapanmak durumu­na gelmişti. (13)

Misyonerlerin koruyucu meleği Beyrut'daki İngi­liz konsolosu bile 1828 Nisan'ında kenti terketmek zo­runda kalınca, Amerikalı misyonerler de 2 Mayıs 1828 de Ermeni yardımcılarıyla birlikte Malta'ya göç et­mek zorunda kaldılar. Filistin ya da Suriye misyonu «şimdilik» askıya alınmıştı. (14) Aslında bu gerileme

geçiciydi. Bir bakıma Anadolu'ya yapılacak büyük çı­karma için cephe gerisinde yığmak yapmak anlamma geliyordu.

1826 yılında Beyrut'da Goodell ve Bird'ün iki Er­meni din adamını Protestanlaştırmakta gösterdikleri —muhtemelen hiç kimsenin beklemediği kadar ça­buk— başarı, dikkatleri Anadolu'ya ve Ermeniler'e yöneltmişti. Nitekim daha Goodell ve Bird Beyrut'dan ayrılmadan, üç yıldır İzmir'de bulunmakta olan Jonas King, Vak'a-i Hayriyye'den yaklaşık bir hafta sonra İstanbul'a geliyor ve «korunmuş Kostantiniyye» ken­tine ayak basan ilk Amerikalı misyoner oluyordu. (15)

ABD Yüksek Mahkemesi üyelerinden yargıç Bre- wer'ın babası, misyoner Josiah Brewer, Museviler ara­sında çalışmalar yapmak üzere 2 Şubat 1827'de İstan­bul'a ayak basan ikinci Amerikalı misyoner olmak onurunu kazanıyordu. (") Amerikalı misyonerlerin bu dönemdeki nabız yoklamaları İstanbul'la sınırlı değildi. Nitekim Peder Brewer'la birlikte. Boston'dan yola çıkan Peder Elnathan Gridley, Ermenice öğret­meniyle birlikte, Türkçe öğrenmek ve çevreyi kolaçan etmek amacıyla aynı yıl Kayseri'ye ulaşmıştı. Ne ki Anadolu'nun amansız sıtmasma yakalanan Gridley, Erciyes dağına tırmanmak ve ünlü Yunanlı coğraf­yacı Strabon'un (MÖ. 63 - MS. 24) «Bu dağın zirvesin­den hem Karadeniz hem de Akdeniz görünür» sek­lindeki savını bizzat tahkik etmek tutkusundan vazgeçemediği için yaşamını yitirmiş ve doruğu kar­larla kaplı bu dağın eteklerinde 1827 yılında gömül­mek zorunda kalmıştı. (17)

Aslında 1820 yılı başında Fisk ve Parsons'un İz­mir'e ayak bastıkları andan itibaren BOARD'un baş-

lıca uğraşı, İmparatorluğun azınlık gruplarını tanı­mak olmuştur. Çeşitli tarihlerde bölgeye gönderilen misyonerlerin görevleri tanımlanırken, «Rumlara», «Ermenilere», «Museviler»e, «Bulgarlar»a gönderilen Misyoner deyiminin kullanıldığı görülmektedir.

Beyrut'u tahliye eden misyonerler Malta'da bir yandan matbaa işleriyle uğraşırken bir yandan da dil öğreniyor ve büyük çıkarma gününü sabırsızlıkla bekliyorlardı. Bu arada sondaj ameliyeleri çerçevesin­de, iki büyük keşif harekâtından da kısaca söz et­mek gerekir. Bunlardan birincisi, «büyük patron» Ru- fus Anderson'un 1829 yılı başında bölgeye yaptığı «tetkik gezisi»ydi. Bu tetkik gezisiyle ilgili olarak An- derson'u görevlendiren 24 Kasım 1828 tarihli yetki mektubunda şöyle deniyordu: «Çok ciddî ve sorum­luluk isteyen bir hizmeti yerine getirmeye davet edil­diğinizin ve bu işin gerçekleştirilmesiyle yalnızca bu­günkü nesiller için değil, fakat henüz çok uzaktaki günler için de hayatî önemi olacak sonuçların ortaya çıkabileceğinin bilincinde olmalısınız.» (18) 1 Ocak 1829 tarihinde Malta'ya ulaşan Anderson, misyoner­lerle yaptığı toplantılar ve yöreden edindiği izlenim­ler sonucu Anadolu'da çalışmanın zorunluluğuna ikna olmuştu. Yunan ihtilâlinin ve Osmanlı-Rus Savaşı'- nın sona ermesi çalışma koşullarını bir hayli kolay­laştırıyordu. Nitekim Malta'da alınan kararlardan bi­risi, koşullar elverir elvermez Beyrut'u yeniden «işgal etmek»; bir diğeri de İzmir ya da İstanbul'da kuru­lacak bir misyonla hem Yunanistan hem de Anadolu'­da çalışmalara yönelmekti. (19) Malta'daki matbaanın da Rumca ve Ermeni harfli Türkçe ders kitaplarına (alfabe, okuma kitabı, ilâhi kitabı vs.) ağırlık ver­mesi karar altına alınmıştı.

ABCFM'in üst yönetimi (Prudential Committee)

Malta'da alınan kararları onaylamakla kalmadı, bun­ların hayata geçirilmesi için gerekli önlemleri de aldı. Örneğin, Goodell artık Suriye Misyonu'nun adamı de­ğil, Anadolu'ya yönelik harekâtın komutanıydı. 1831 yılı Nisan'ında İstanbul'a hareket emrini alacaktı! (20)

İkinci büyük keşif harekâtı ise Eli Smith ve Har- rison Gray Otis Dwight adlı iki BOARD misyonerinin Anadolu'nun derinliklerinde yapacakları büyük «araştırma gezisi»ydi. Kısaca «Researches» ya da «Re- searches in Armenia» diye anılan ve bilinen bu araş­tırma gezisi sonunda, daha önce 1821 - 1827 yılları ara­sında Fisk, Parsons, King, Bird, Goodell ve Smith'in Filistin ve Suriye'de yaptıkları gözlemler sonucu, Er- menilerin misyoner çalışmasının hedefi olabileceği kanısı kesinlik kazanmıştı. Ayrıca BOARD, Anadolu'­da oluşturulacak ilk misyon istasyonlarını bu gezi­nin bulgularına dayanarak belirlemişti. (21)

1830 Mayıs'ından ertesi yıl Mayıs ayına kadar sü­ren bu araştırma gezisi sonunda, özellikle Ermenile- rin yoğun olduğu yörelerin ekonomik, sosyal, kültü­rel özellikleri, eğitim ve haberleşme durumları sap­tanmıştır. Amerikalı misyonerlere göre, Anadolu'daki Hıristiyanların maddî ve manevî durumları «feci»dir. Ahlak ve maneviyat yok olmuştur. Ancak, «reforma tabi tutulmaları mümkün»dür. Osmanlı yöneticileri de buna bir engel teşkil etmeyeceklerdir, (22)

Eli Smith, araştırmalarının sonuçlarını sıcağı sı­cağına yayımladığı iki ciltlik kitabında, Müslümanla­rın. Protestanlaştırılmasının olanaksızlığına değindik­ten sonra şu görüşe yer veriyor: (23) «... ancak Hıris- tiyanlar arasında çalışmak suretiyle, düşman toprak­larının ta kalbine kolayca girme olanağına kavuşmuş oluyoruz.»

ABCFM üst yönetimi (Prudential Committee) Anadolu'da Ermenilere yönelik bir misyon kurulma­sına 1829 yılında, yani Smith ve Dwight henüz ünlü gezilerine başlamadan önce karar vermişti bile. İki misyonerin araştırma ve tetkik gezisi, «düşman top­raklarının kalbine yönelik» harekâtın strateji ve tak­tiklerinin daha etkin bir şekilde hazırlanmasına vesi­le olmuştu yalnızca.

Amerikalı misyonerlerin Anadolu'daki sondajla­rına kısaca değindikten sonra, bu çalışmaları omuz­layacak insanlara, yani misyonerlere de bir göz at­mak gereklidir.

Bir arşiv belgesine göre, başlangıcından 1895 yılı­na kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içinde kalan alanlarda faaliyet gösteren BOARD misyoner­lerinin sayısı 540'tır. (24) Bunun 427'si, yani %79'u yalnızca Anadolu'nun payma düşen sayıdır ve XIX. yüzyılın sonuna kadar bu sayının 450'yi bulduğu söy­lenebilir. Öte yandan 1819'dan 1844 yılına kadar ABD' den Orta Doğu'ya gönderilen misyonerlerin sayısı da 60 kadardır ve bunların —bir iki kişi dışında—• tümü ABCFM misyoneridir. (25).

Kimdir bu misyonerler, sosyal kökenleri, eğitim­leri, dünya görüşleri nedir? Güçlü ve zayıf yanları nelerdir? önce, ABCFM'e göre misyoner, «İncil'i Şe­rifin hizmetkârlığına atanmış kişi»dir. Misyoner İsa'ya karşı olan kişisel sorumluluğunun yönetimin­de yola çıkar. Kilise, okul, hastane vs. bu kutsal mis­yonunda kendisine yalnızca yardımcıdır. (26) Misyo­nerlik tamamiyle gönüllülük esasına dayanır. ABCFM' in, seçerken büyük titizlik gösterdiği misyonerlerine, her konuda önemli ölçüde yetki devrettiği söylenebi-

lir. Dolayısıyla yapılması gerekene karar veren ge­nellikle misyonerin kendisi ya da o yöredeki misyo­nerlerin çoğunluğudur.

XIX. yüzyıl başının Amerikan misyoneri tipik bir Yankee'dir. Amerikan bağımsızlık hareketinin ve XIX. yüzyıl başında New England'da gözlenen dinsel ve ticarî canlanışın ortak ürünüdür. Bu nedenle ba­ğımsızlıkçı ve özgürlükçüdür. Dinsel saplantısı bir yana bırakılırsa akılcıdır, pratiktir ve yapıcıdır. Üs­telik son derece inatçı ve çalışkandır.

Amerikalı misyonerlerin pek çoğu Massachusetts, Connecticut, Maine, New York vb. New England eya­letlerindeki küçük kasaba ve çiftliklerin fakir ailele­rinden geliyordu. O günün koşullarına göre iyi eği­tim görmüş sayılabilirlerdi. Yale, Amherst, Dart- mouth, Brown, Bowdain, Princeton, Williams gibi College'lerde (27) dört yıllık yüksek öğrenim gördük­ten sonra Andover, Bangor, New Haven, Auburn, Princeton, East Windsor ve Union gibi ilahiyat okul­larını (Theological Seminary) bitiriyorlardı. (28) özellikle XIX. yüzyılın ilk yarısında görev yapan misyonerler iyi bir formel eğitim (lâik ve dinsel) gördükleri gibi, ABD'den ayrılmadan önce gidecek­leri ülkenin coğrafî - kültürel - ekonomik - siyasal du­rumuna ilişkin ayrıntılı bilgiler de ediniyorlardı. Ay­rıca misyonerlerin pek çoğu Amerikan hastanelerin­de bir süre, deyim yerinde ise kurs görüyorlar, ilk yardım kuralları, basit tıbbî müdahaleler vb. konu­larda elden geldiğince bilgi ve beceri ediniyorlardı, İçlerinde «pratik diş hekimliği» öğrenenler bile vardı! (29)

Önceleri —1843 yılına kadar— misyonerlere her­hangi bir ücret ödenmez, yalnızca tüm masrafları

ABCFM'ce karşılanırdı. Misyoner Goodell'in 1823­1843 yılları arasında Malta ve İzmir'deki dostu Da- niel Temple'a yazdığı mektuplarda, sık sık para sı­kıntısından yakındığı görülür. Zira ABCFM'in «mis­yonda ekonomi» sloganıyla ünlü dış ilişkiler sekre­teri Rufus Anderson, binek hayvanı olarak atı bile lüks buluyor ve misyonerlerinden esirgiyordu. Yan- kee misyonerler bunun da kolaymı bulmakta gecik­mediler. 1844 yılında Orta Doğu'da yaptığı ikinci ge­zide Anderson'u Lübnan'ın yakıcı güneşi altmda tam dokuz mil dili dışarda öylesine yürüttüler ki, dış iliş­kiler sekreterinin Boston'a döndüğünde ilk işi, Suri­ye'deki misyonerlerin isterlerse bir at satm alabil­meleri yolunda karar çıkartmak oldu. Ancak bir kü­çük şartı vardı: Misyonerler atları kendi paralarıy­la satm alacaklar, BOARD yalnızca atların yiyeceği arpanın bedelini ödeyecekti! (30) Bununla birlikte misyonerlerin XIX. yüzyıl Anadolu'sunun koşulların­da yine de müreffeh bir yaşam sürdükleri, New Eng- land'daki standartlarının çok fazla gerisine düşme­meye gayret sarfetikleri söylenebilir. Nitekim, bu konu, yani misyonerlerin «pek müreffeh» (!) yaşadı­ğı, zaman zaman yerli Hıristiyanlarla misyonerler arasında sürtüşme konusu bile olmuştur.

1819 -1844 yılları arasında görev yapan 60'a ya­kın misyonerin ortalama ömrü 67 yıldı. Genellikle 20'li yaşlarında misyonerliğe başlayan bu kişilerin yaklaşık üçte biri yaşama Orta - Doğu'da veda et­mişlerdir ki bu durum söz konusu grubun yaşam süresi ortalamasını 39 yıla düşürmektedir. (31) 1830­1840 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nda gö­rev yapan 24 misyonerin 11'i kısa bir hizmet süresin­den sonra yaşamını yitirmiştir. Sağ kalan 13 kişinin yaş ortalaması ise 76 olmuştur. Bunlar arasmda en

büyük rekora sahip olan Dr. Elias Riggs'dir. Riggs, 69 yıldan on gün eksik aktif misyonerlik süresiyle bu alanda erişilmez bir rekora sahiptir. Riggs 1901 yılında İstanbul'da öldüğünde, Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda en uzun süre görev yapan misyoner olma re­korunu da elinde bulunduruyordu. (32) Bu arada Elias Riggs'in bir başka rekoruna da değinmek ye­rinde olur: Riggs'in üç çocuğu, 11 torunu ve iki de torununun çocuğu baba/dede mesleğini yani misyo­nerliği sürdürmüşler, pek çoğu Orta Doğu'da olmak üzere görev yapmışlardır. (33)

BOARD, misyonerlerine genelde iyi bakmış, öde­meye başladıktan sonra iyi ücret ödemiş, misyoner çocuklarının «lâik» öğrenimlerine özen göstermiş ve onlara iyi bir yaşam sağlamıştır. Buna karşılık mis­yonerler de görevlerine bağlı, misyonlarına sadık in­sanlar olarak gerçekten canla başla çalışmışlardır!

XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde çalışan Amerikalı misyonerlerin pek çoğu ger­çekten iyi yetişmiş, bilgili kişilerdi, özellikle bunlar­dan bazıları âlim diye nitelenebilecek kişilerdi. Bu türün önde gelen bir iki örneğini ana çizgileriyle ta­nımak, XIX. yüzyıl Anadolu'sunu kuşatan Amerika­lı misyoner tipini daha iyi canlandırabilmek açısın­dan yararlıdır.

William Goodel (1792-1867)

İstanbul'daki misyonu kuran adamdır. İncil'i Türkçeye çevirenlerdendir. Türkçenin iyi bir uzmanı olduğu kadar, son derece mücadeleci ve örgütçü bir kişiliğe sahiptir. Aktif misyonerlik yaşamı 40 yıldır. Çok fakir bir New England ailesinin çoğucudur. Phil- lips Academy ve Dartmouth College'den mezun ol-

duktan sonra Andover İlahiyat Okulu'nda okumuş­tur. İyi düzeyde Lâtince ve Grekçe bilgisinin yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu'na geldikten sonra Türk­çe, Ermenice, Rumca ve Arapça'yı hakkıyla öğren­miştir. (34)

William G. Schauffler (1798 - 1883)

Yirmi beş yaşından sonra İngilizce öğrenmeye başladığında Almanca, Fransızca, Rusça, İtalyanca, Lâtince ve Grekçe biliyordu. Eğitimi özel. Daha son­ra Andover İlahiyat Okulu'nda beş yıl okumuştur. Almanca, Rusça, İngilizce, Türkçe dillerinde kusur­suz vaaz verebildiği gibi Arapça, Farsça, Süryanice, Keldanice de biliyordu. 1832 yılında İstanbul'a gel­miş, Eski ve Yeni Ahitlerin Türkçe'ye çevrilmesi işin­de çalışmıştır. 1874'te ABD'ye döndükten sonra İla­hiyat ve Hukuk Doktoru oldu. Oğullarının dördü de baba mesleğini sürdürdüler. Aktif misyonerlik ha­yatı 49 yıldır. (35)

Elias Riggs (1810-1901)

Misyonerlerin piridir. Misyonerlikteki hizmet sü­resi 69 yıldır. Dört yaşında okumayı öğrenmiş, do­kuz yaşında Grekçe'ye, 13 yaşında İbranice'ye baş­lamıştır. On dört yaşında Amherst College'e girmiş ve buradaki öğrenimi sırasında Keldanice, Süryani- ce, Arapça öğrenmiş ve yirmi yaşında iken Keldani grameri üzerine bir kitap yayımlamıştır. Rumca, Er­menice, Bulgarca ve Türkçe, misyoner olduktan son­ra öğrendiği dillerdir. İncil'in Türkçe'ye çevrilmesi işinde çalışanlardan birisi de Riggs'dir. İlahiyat dok­torası yapmıştır. Ömrünün tam 50 yılını geçirdiği İs­tanbul'da ölmüştür. (36)

XIX. yüzyıl Amerikalı misyoner tipini canlandır­mak amacıyla verilen bu örnekler artırılabilir. Ku­yumculuktan kolej kuruculuğuna, fırıncılıktan çama­şırhane işleticiliğine kadar her kalıba giren, XIX. yüzyıl Amerikan bireyciliğinin olağanüstü örneği be­cerikli Cyrus Hamlin (1811 - 1900) (37); ailesinden ge­len misyonerlerin Orta-Doğu'daki hizmet süresi top­lamı 200 yılı aşan Isaac Bird (1793 - 1876) (38); Bursa, Antep ve Merzifon'daki çalışmaları 43 yılı aşan Ben- jamin Schneider (1807-1877); (39) 1859 yılında ya­yımlanan Suriye'ye ilişkin The Land and the Book adlı kitabı yaklaşık 200.000 adet satılan ve o dönem­de Tom Amca'nın Kulübesi'nden sonra en çok satan kitap unvanmı alan iki ciltlik kitabm yazarı William Thompson (40) ve daha niceleri bu bağlamda hatır­lanabilir. Dönemin Amerikalı misyonerlerinde New England insanının dinamizmi, çalışkanlığı, pragma­tizmi ve rasyonelliği vardı. Ancak mesleklerinden yani «misyonlarından gelen bir büyük kusurları da vardı: Olaylara hep at gözlüğü ile yani dinsel doğ­malar çerçevesinde bakmaktan kendilerini kurtara- mıyorlardı.

Başlangıcından 1839 yılına kadar Anadolu'da görev yapan misyonerlerin adları ile alana çıkış ve ölüm ya da emeklilik gibi nedenlerle bilinen ayrılış tarihleri şöyledir: (41)

Adı

MİSYONERLER

Daniel Temple William Goodell Josiah Brewer Elnathan Gridley

Alana Giriş Tarihi Ayrılış Tarihi

1822

1823

1826          1828

1826          1827 (ölüm)

Adı

Alana Giriş Tarihi Ayrılış Tarihi

Harrison G. O. Dwight William G. Schauffler Elias Riggs

1830

1832

1833

1834

1834

1834

1835

1835

1836

1836

1836

1839

Benjamin Schneider Thomas P. Johnston John B. Adger Philander O. Powers Henry A. Homes Nathan Benjamin Daniel Ladd William C Jackson Cyrus Hamli

Homan        Hallock (Matbaacı) 1826

Bayan          Hallock        1826

Bayan       Temple 1822   1827

Bayan          Goodell        1823

Bayan        Dwight 1830   1837

Bayan          Schauffler    1832

Bayan          Riggs 1833

Bayan          Schneider    1834

Bayan          Johnston      1834

Bayan          Adger 1834

Bayan          Powers         1835

Bayan          Homes         1835

Bayan          Benjamin     1836

Bayan          Ladd  1836

Bayan          Jackson       1836

Bayan          Hamlin        1839

MİSYONER YARDIMCILARI

(ölüm)

(ölüm)

TEMELLER ATILIYOR...

Matbaa

Yeni göreve başlayacak bir misyonere, ya da kendi aralarında kullandıkları deyimle «biradere», «Yılan gibi akıllı ol» ve «insanlardan kendini kolla» diye öğüt verildiğini bizzat misyonerlerin mektupla­rından öğreniyoruz. (42) Ve misyonerlerin kendileri­ni gerçekte, «kurtların ortasında kalmış bir kuzu» olarak nitelemeyi uygun gördüklerini de yine kendi belgelerinden biliyoruz. (43) İzleyen bölümlerde, «kurtların ortasmda kalmış kuzular» m eğitim ala­nındaki öyküsünü izleyeceğiz.

Aslında temelin ilk taşı, Malta'daki matbaanın

1822 yılında işler duruma getirilmesiyle çoktan yeri­ne konmuştu. Zira önce Malta, sonra sırasıyla İzmir ve İstanbul'da faaliyetini sürdürecek olan misyoner matbaası esas olarak «Batı Asya»ya ya da Anadolu'­ya destek verecekti. (44) Malta'daki matbaa, ken­dinden önceki İngiliz Protestan misyoner örgütlerine ait —dört küçük matbaadan sonra bölgedeki ilk Amerikan matbaası idi. (45)— İşte bu matbaa Tem­muz 1822'de faaliyete geçtikten sonra, Aralık 1826'ya kadar geçen 4,5 yıllık sürede, sekiz milyon sayfaya

yakın (211.850 adet) baskı işi yaptı. (46) Smith, Goo- dell ve Bird tarafından 8 Ekim 1829 tarihinde Malta'- da hazırlandığı anlaşılan bir raporda, bölgede nite­lik ve nicelikçe yeterli Rumca, Ermenice, Türkçe ve Arapça ders kitabı bulunmadığına işaret edilerek, bu boşluğun doldurulması için Malta'daki matbaadan mutlaka yararlanılması BOARD yönetiminden talep

ediliyordu, (47) Bu talep ileriki yıllarda artarak kar­şılanacaktı.

Elle çalışır makinesi 1822'de dönmeye başlayan Malta Matbaası, 1824 ve 1827'de iki yeni ve daha güç­lü, makineye kavuştu. 1828 yılında üç makinesi, üç dilde baskıya olanak veren hurufatı ve her türlü malzeme stokuyla 7-8 bin dolarlık bir girişim boyut­larına ulaşan bu matbaada misyoner Daniel Temple, matbaacı Homan Hallock'un dışında ikisi kadın yedi işçi çalışıyordu. 1830 yılına gelindiğinde matbaanın yönetimi artık bütünüyle, Anadolu'ya çıkarma yap­maya hazırlanan Türkiye Misyonu'nun (diğer adı Ermeni Misyonu) eline geçmişti. Matbaa konusunda birinci derecede söz sahibi olanlar Daniel Temple ve William Goodell'di. 1830 yılında Ermeni harfli Türk­çe kitaplar basımına karar verildiği gibi, Ermeni harfli ilk Türkçe İncil'in (Ahd-i Cedid) basımına da başlanmıştı. (48)

1830 yılı Mayıs'ında Türk - Amerikan ilişkilerinin resmen başlaması ve bir yıl sonra da İstanbul'daki ABD diplomatik temsilciliğinin faaliyete geçmesi, misyoner faaliyetinin tümüne olduğu gibi matbaaya da «legale çıkma» olanağı veriyordu. Yalnızca bir so­run vardı: Malta Matbaası, İzmir'e mi yoksa İstan­bul'a mı taşınmalıydı? Konu epeyce tartışıldı ve so­nunda büyük sözü dinlendi. Türk - Amerikan ilişki­lerinin kurulmasına büyük emeği geçmiş, ABD'nin İzmir ve İstanbul konsolosluklarında görev yapmaya aday Philadelphia'lı zengin işadamı David Offley'in uyarılarına kulak verildi. Matbaa ilk etapta Malta'- dan İzmir'e taşınacaktı. Tecrübeli Offley, İstanbul'da sürdürülecek yayımcılık faaliyetine Bâb-ı Âlî'nin ko­laylıkla burnunu sokabileceğine işaret ediyor ve doğ-

rudan padişahın izni olmadan kurulacak bir mat­baaya yönelik herhangi bir müdahaleye kendilerinin de birşey yapamayacaklarını hatırlatıyordu. (49)

Misyoner faaliyetinin temel taşlarından birisi ol­duğu kadar okulların da en büyük destekçisi olan misyoner matbaası 1833 yılından 1853 yılına kadar İzmir'de daha sonra da İstanbul'da faaliyetini sür­dürdü. Matbaanın sonraki yıllardaki gelişmesini iler­de yeniden ele almak üzere, şimdi atılan bir başka temelden daha, kısaca söz edebiliriz.

Süreli Yayınlar ve Kitaplıklar

Bir ucu Boston'daki hayırseverler diğer ucu Ana­dolu'daki yerli Hıristiyan unsurlar olmak üzere mer­kez odağında misyonerlerin bulunduğu bir iletişim ağının önemli araçlarından birisidir süreli yaymlar. Dolayısıyla Amerikalı misyonerlerce bu konuya da gereken özen gösterilmiştir. Bu tür süreli yayınların öncüsü, ilk sayısı 15 Eylül 1832 tarihini taşıyan The Friend of Youth (Gençliğin Dostu) adlı, küçük boy dört sayfadan oluşan (üç sayfası İngilizce, bir say­fası Rumca) onbeş günde bir yayımlanan ve yıllık abone bedeli iki Dolar olan dergidir. (50) Muhteme­len Malta'daki matbaada basılan ve yayın hayatı pek uzun olmayan bu dergiden sonra yine Rumca Ya­rarlı Bilgiler Dergisi, 1837-1843 yılları arasında ya­yımlanmıştır. 1839 yılında derginin 1200 abonesi ol­duğunu biliyoruz. (51) Bu ilk örneklerden sonra haf­talık ve aylık Ermenice ve Ermeni harfli Türkçe Avedaper, Rumca Angeliophoros, Bulgarca Zornitza, Arapça haftalık Neşra, Kukab Es Sabah, aylık Muk- tatif ve İngilizce olarak yayımlanan Harpoot News, Station Notes vb. süreli yayınlar misyonerlerin iki

yönlü iletişime özen gösterdiklerinin birer kanıtı-

dır.  (52)

Misyonerler bir yandan matbaa yoluyla yayım­cılık faaliyetine girişirken bir yandan da misyon is­tasyonlarının bulunduğu kentlerde birer kitaplık oluş­turmayı ihmal etmediler. Bu kitaplıklarda yalnızca kutsal edebiyat, ya da din ve ilahiyata ilişkin eserler yer almıyor, fakat aynı zamanda değerli başvurma kaynakları ve her türlü yayına da rastlanıyordu. Da­ha ilk yıllarda, örneğin 1836 yılında istanbul'daki ki­taplıkta toplam 155, Bursa'dakinde 113, İzmir'de ise 1100 cilt eser bulunduğu, bunlardan İzmir'deki kitap­lıkta North American Review, Journal of Arts and Sci-

ences, Annals of Education vb. akademik nitelikte 20 süreli yayının varlığı dikkate alınırsa ve bu eserler arasında Boccacio'nun Decameron'unun bile yer aldı­ğı düşünülürse kitaplık işine gerçekten önem verildi­ği görülür. Ayrıca, 1950'li yıllara ulaşabilen birkaç Amerikan misyoner okulunun yirmi bini aşan sayıda kitap içeren kitaplıklarının nedeni anlaşılabilir. (53)

Örgüt ve Yöntem.

William Goodell, 21 Mayıs 1827 tarihli bir mek­tubunda, «İstanbul'a gidip yerleşmek için Osmanlı - İngiliz ilişkilerinin düzelmesini bekliyoruz» diye ya­zar. (54) Bundan da anlaşıldığı gibi, İstanbul, misyo­nerlerin, en azından gönüllerinde, uzun bir süredir taht kurmuştu. Üç yıl gibi kısa bir sürede, Osmanlı- İngiliz ilişkilerinin düzelmesini beklemeye bile gerek duyulmayacak yeni gelişmeler olmuştu. Misyonerle­rin kullanmayı çok sevdikleri bir deyimle, «Tanrının inayetiyle» (By Providence of God) Osmanlı-ABD ilişkileri resmen kuruldu ve İstanbul'daki Amerikan

diplomatik temsilciliği 2 Mart 1831'de faaliyete geç­ti. (55) Artık misyona da «legale çıkma» yolu açılmış­tı. Konstantiniyye Misyonu'nu (Mission to Constan- tinople) kurmakla görevlendirilen William Goodell, 26 Nisan 1831'de İstanbul'a hareket talimatını aldı ve 9 Haziran 1831'de İstanbul'a vardı. (56) İlerde İstan­bul misyonunun ağır toplarından birisi olacak Wil- liam G. Schauffler de bir yıl sonra, 31 Temmuz 1832' de İstanbul'daydı. (57) Goodell ve Schauffler yalnız­ca İstanbul'a kavuşmakla kalmıyorlar, aynı zaman- de ABD'nin Osmanlı Devleti nezdindeki ilk Charge d'affaires'i Komodor David Porter'in —kısa bir süre evini paylaşacak kadar— dostluğunu kazanıyorlar­dı. (58)

Artık misyonerler İstanbul'da çalışmalara başla­yabilirlerdi. Bu çalışmaların ne olacağını Misyoner Dwight'ın bir mektubundan net olarak öğrenebiliriz. Söz konusu mektupta, o zamanki adıyla, İstanbul Mis- yonu'nun faaliyetleri başlıca dört kümede toplanıyor­du: (59)

     Dil çalışmaları: Bunlar misyonerlerin ve yar­dımcılarının Türkçe, Ermenice, Rumca gibi ye­rel dilleri öğrenme çalışmalarıydı. Misyonerin en önemli organı dil olduğuna göre bu çalış­malara büyük önem veriliyordu.

     Kitap hazırlıkları: Dinsel içerikli kitaplarla, her türlü ders ve yardımcı ders kitabının ha­zırlanması, gerekli çeviri ve derlemelerin ya­pılması bu cümledendi.

     Öğretim çalışmaları: Gerek formel biçimde okulda, gerekse okul dışında yapılan her tür­lü lâik ve dinsel eğitim/öğretim çabaları, ders,

seminer, konferans vb. her türlü faaliyet öğre­tim çalışmalarını oluşturuyordu.

      Halkla temas: Giriş Bölümü'nde ana çizgileri

belirtilen misyoner dizgesinin özü, halkla te­mas ya da günümüzdeki moda terimle halkla ilişkileri çok iyi yürütebilmekti. Bir başka an­latımla misyonerler, halkın arasına karışacak ve kurt sürüsünün ortasındaki kuzular gibi ça­lışacaklardı.

Kuşkusuz, misyoner faaliyetlerinin öncelikleri za­man içinde değişiyordu. Ancak yukardaki faaliyet tür­lerinin hepsi mutlaka kapsanacaktı. Nitekim Türkiye Misyonu'nun (İstanbul Misyonu bir süre sonra bu ad­la anılmaya başlanmıştır.) 1841 yılında.yaptığı «Yıllık Toplantı» da, başlıca faaliyet türleri olarak 1. Eğitim, 2. Kitapların hazırlanması ve dağıtılması, 3. İncil'in va'zı gösterilmektedir. (60)

Bu faaliyetler, ana çizgileriyle şöyle bir örgütsel yapı ve işleyiş içinde gerçekleşiyordu. Eğitim çalışma­sı başta olmak üzere, tüm faaliyetlerle kapsanacak temel bölge misyon olarak tanımlanıyor ve ABCFM'in tüzük, yönetmelik, kural ve teamülleri içinde kalmak koşuluyla özyönetim esasına dayalı bir örgütsel bi­rim oluşturuluyordu. Bir başka deyişle, misyoner faa­liyetlerinde temel birim, ülke değil misyondu. Bir ül­kede birden fazla misyon olabiliyordu ve bu misyon­ların her biri örgütsel ve yönetsel bütünlük içinde doğ­rudan Boston'a (ABCFM'e) bağlı oluyordu.

Her misyon, constitution adını verdiği tüzüğünü, yönetmeliklerini (by-laws) ve toplantı içtüzüğünü (parliamentary procedures) BOARD'un geliştirmiş ol­duğu modele göre kendisi yapıyordu. Her misyon ya-

pacağı yıllık toplantılarla hedeflerini belirliyor, stra­teji ve taktiklerini saptıyor ve faaliyet programını oluşturuyordu. Yine bu yıllık toplantılarda misyonun bütçesi görüşülüyor, Boston'a önerilecek konular sap­tanıyor ve bir önceki yılın çalışması irdeleniyordu, ör­neğin Türkiye Misyonu'nun ilk yıllık toplantısı (61) 18-26 Mart 1839 tarihleri arasında yapılmış, alınan ka­rarlar BOARD üst yönetiminin onayına sunulduktan sonra, bütünüyle yaşama geçirilmiştir. Bu toplantıda faaliyetlerin Erzurum'u içine alacak şekilde yaygın­laştırılması istenmiş, İstanbul'da bir ilahiyat okulu (Theological Seminary) açılması önerilmiş ve bunlar kısa sürede gerçekleşmiştir. (62) Misyon toplantıların­da genellikle diğer misyonların temsilcileri de bulu­nur, her istasyondan bir delege ile matbaanın temsil­cileri bu yıllık toplantılara mutlaka katılırdı.

Her misyonda seçimle işbaşına gelen aşağıdaki görevliler bulunurdu:

Sekreter: Misyonun yönetiminden sorumlu kişi.

Veznedar: Misyonun akçalı işlerinden sorumlu kişi.

Müfettişler: Başta akçalı işler olmak üzere iç de­netimi sağlayan görevliler.

Mütevelliler: Misyona bağlı üst dereceli okulların her türlü yönetiminden sorumlu ve genellik­le misyonerler ya da diğer Amerikalılar (iler- ki yıllarda yerli Hıristiyanlar) arasından se­çilen kişiler.

Ofis komitesi: Başta satınalma işleri olmak üze-

re parasal yönü ağır basan idarî işlere bakan görevliler.

Ayrıca, kütüphaneci, yayın komitesi (daha son­raki yıllarda tüm misyonlar için ortak bir yayın komi­tesi oluşturuldu) gibi işlevsel birimlerin görevlileri de seçimle belirlenirdi, (63) İlerde görüleceği üzere, XIX. yüzyıl sonunda İmparatorluğun esas itibariyle Anadolu'da kalan kesimi en çok üç misyonla kapsan- mıştır. İmparatorluğun bütünü ise —faaliyetlerin en gelişkin olduğu dönemde— en çok beş misyonla kap- sanabilmiştir. ABCFM'in dünya ölçeğindeki tüm mis­yonlarının sayısı da XIX. yüzyılda hiçbir zaman 22- 23'ü geçmemiştir.

Misyonlar, yönetsel alt birimler olarak istasyon­lara (Station) ayrılmıştı. Başmda mutlaka bir misyo­ner bulunan (istasyonun büyüklüğüne göre daha çok sayıda misyoner de bulunabilir ) ve genellikle kent­lerde (64) kurulan organizasyonu istasyon olarak ta­nımlamak mümkündür. Tüm XIX. yüzyıl boyunca, Os­manlı İmparatorluğu'ndaki misyonlarda istasyon sa­yısı hiçbir zaman yediyi aşmamıştır. Bir istasyondaki belli başlı işlevler (görevler) şöyle sıralanabilir: (65)

Düzenli turlar: Osmanlı İmparatorluğu'nun klâ­sik döneminde yerel yöneticilerin «devre çıkması» gi­bi, uç-istasyonlarının (out-station), eğitim kurumları- nın belirli aralıklarla ziyaret edilerek sorunlarına çö­züm aranması ve denetlenmesi amacmı güden bir faa­liyettir.

Yerel denetim ve gözetim: Misyonerler, kilise ce­maatinden okula, ıslahevinden hastahaneye kadar, kuruluşuna ve işleyişine parasal olarak katkıda bu­lundukları tüm kurumları titizlikle denetlerlerdi. Ki­tap ve diğer basılı malzeme hesaplarının tutulması ve

izlenmesi; akçalı işlerin teftişi; her türlü okulun yö­netim ve gözetimi; istasyonun tasarrufu altında bu­lunan tüm gayrimenkullerin bakım, onarım ve yöne­timi; eğitim; tıbbî bakım ve yardım; basım ve yayım işleri; Pazar Okulları'nı denetlemek; va'az vermek gi­bi...

Her istasyon, ambarına girip çıkan şeylerle, kitap ve basılı malzeme stoklarını kendisi yönetiyor; hesap­larını kendisi tutuyor; ihtiyaç duyduğu çevirmen, am­barcı vb. personeli kendisi tayin ediyordu. Her istas­yon ayrıca düzenlediği iş toplantılarının kayıtlarını tutuyor ve saklıyordu. Misyonların yıllık toplantıları­nın özet tutanakları da her istasyon tarafından ayrı ayrı tutuluyordu.

Uç-istasyonlar ise kasaba ve köylerde, yerli Hıristi­yan ahaliden bir yardımcının yönetimindeki birimle­re verilen addı. Uç-istasyonlar karar almaktan çok alınan kararları uygulamak durumunda olan birim­lerdi. Her istasyonun denetimindeki uç-istasyon sayı­sı farklı olmakla birlikte, örneğin Harput'da olduğu gibi, belirli dönemlerde, 70 kadar uç-istasyona sahip istasyonlar da bulunabiliyordu.

Gerek misyonların yıllık toplantı tutanaklarından gerekse istasyonların yıllık olarak hazırladıkları ra­porlardan anlaşılıyor ki;

     BOARD'un en üst yönetiminden (Prudential Committee) uç-istasyona kadar, dikey ve ya­tay haberleşme kanalları çok iyi işlemektedir.

     Başta stratejik kararlar olmak üzere her tür­lü karar misyon düzeyinde alınmakta, bunun­la birlikte kararların oluşturulmasında istas­yonların önemli katkı ve payı bulunmaktadır.

     Önceleri daha çok misyon düzeyinde, Ameri­kalı misyonerlerce verilen ve uygulanan karar-

tılımını gerekli kılmıştır. Bu durum, misyoner- lar zamanla, yerli Hıristiyan unsurların da ka- lerle yerli unsurlar arasında önemli görüş ay­rılıklarına ve sürtüşmelere yol açmıştır. Bu sür­tüşmeleri en azda tutabilmek için çeşitli me­kanizmalar geliştirilmiştir. Örneğin, «Konfe­rans» adı altında, çeşitli misyonlardan gelen delegelerin katıldığı, yerli Hıristiyan unsurla­ra da az ya da çok söz hakkı tanıyan, koordi­nasyon toplantıları yapılmıştır. İlerde görüle­ceği gibi, Ermeni Protestan cemaatının «mil­let» olarak Osmanlı yönetimince tanınmasın­dan sonra, misyonerlerle yerli unsurlar ortak komiteler oluşurmuşlar, bu ortak komitelerin toplanma, çalışma ve karar alma süreçlerini belirli protokollara bağlamışlardır. Sürtüşme­lerin daha ileri boyutlara ulaşması durumun­da ise BOARD'un hakemliğine baş vurulmuş; ABCFM üst yönetiminin ABD'den gönderdiği «murahhas» ya da «murahhaslar» komşu mis­yonlardan gözlemciler de alarak adeta bir tür «tetkik heyetleri» oluşturmuşlardı. Bu heyet­lerin verdiği raporların ışığında son söz BO- ARD yönetiminin olmuştur. (66)

Şimdi bu bilgilerin ışığında, 1831 Haziran'ında Go- odell'in İstanbul'a ayak basmasından sonra misyon ve istasyonlardaki gelişmeleri izleyebiliriz.

1830 yılında Smith ve Dwight ünlü araştırma gezi­leri nedeniyle Anadolu'daydılar. Geçici olarak İzmir' de bulunan iki misyonerin dışında, Toroslar'ın kuze­yinde tek bir Amerikalı misyoner yoktu. Daha önce be­lirtildiği gibi, 1831 Haziran'ında Goodell, 1832 yılında ise Dwight ve Schauffler İstanbul'a geldiler. Ertesi yı-

lın sonunda, 23 Aralık 1833'te, Daniel Temple ve mat­baa ustası Homan Hallock, matbaalarını da yanları­na alarak Malta'dan İzmir'e göçtüler. (67) İstanbul ve İzmir'den sonra, 1834 yılında Bursa ve Trabzon istas­yon olarak seçildi. Trabzon, ilk kez, 1834 yılında Mis­yoner Johnston tarafından «işgal edildi». Johnston'un ikamet izninin alınmasında Komodor Porter'in büyük emeği geçmişti. Böylece 1835 baharında Trabzon mis­yoner istasyonu resmen kurulmuş oldu.

Bursa istasyonu da misyoner P.O. Powers'in 1835 Şubat'ında Anadolu'yu teşrifiyle devreye girdi. (68) Böylelikle 1835 yılı sonlarında Türkiye'de iki misyon, beş istasyon, iki uç-istasyon, onbir misyoner, bir mat­baa ustası, altı misyoner yardımcısı (hanım) altı yer­li yardımcıdan oluşan küçük ama «imanlı» bir Ame­rikan misyoner dizgesi oluşmuştu. (69) 1836-1838 yıl­larında da durum pek fazla değişmemiş, faaliyetler iki misyon (İstanbul ve Küçük Asya) dört istasyon (İstanbul, Bursa, İzmir ve Trabzon) çerçevesinde, on bir misyoner, bir matbaacı, on bir misyoner yardımcı­sı ve on yerli yardımcı ile sürdürülmüştür. (70)

Bütün bu çalışmalar —iman bir yana— eninde sonunda parayla dönen işlerdi. Peki o zaman bu de­ğirmenin suyu nereden geliyordu? Değirmenin çark­larını çevirmek için gerekli başlangıç suyu, ABD'nin Doğu'sundaki Connecticut, Maine, Massachusets, New York, New Haven ve New Jersey gibi yörelerin dini bütün, hayırsever Protestan cemaatının gönlünden kopan Cent ve Dolar'ların damlaya damlaya göl ol­masıyla oluşuyordu. Örneğin 1821 yılında ABCFM'in toplam yıllık bütçesi olan 81.019 Dolar, 37 Cent'le 2000 Dolar arasında değişen aynî ve nakdî 2300 kişinin kat­kısıyla oluşmuştu. (71)

Başlangıcından 1840 yılına kadar ABCFM'in büt-

çesi ve bunun içinde Anadolu'nun payına düşen mik­tar (72) şöyle bir seyir izlemiştir: (73)

Tablo-1: ABCFM'in Bütçesi ve Anadolu'nun Payı
(1820-1839)

ABCFM'in    Anadolu'nun

            Osm. İmp.

Payına Düş. (Dolar)         Payına Düşen (Dolar)

Yıllar Bütçesi (Dolar)      Bağışlar (Dolar)                

1820   90.670                  2.348 

1821   81.019                  824   

1822   95.486          59.467          2.090 

1823   66.379          48.586          2.932 

1824                  1.035 

1826                       6.903 

1827                             5.745

1828                              8.093

1829                          5.319

1830                          13.407

1831                                  

1832                              

1833                             

1834                   31.665          19.230

1835                         21.594          11.741

1836         215.098        164.817        35.913          21.154

1837         293.456        233.443        42.078          24.425

1838         272.022        227.338        34.812          20.348

1839   263.342        223.987        37.084          17.500

 

Kaynak : BOARD'un bütçesi ABCFM'in her yıl ya­yımlanan yıllık raporlarından (Annual Reports); Os­manlı İmparatorluğu'nun ve Anadolunun payına dü­şen miktarlar ise ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5 No 1-11'den hesaplanmıştır.

İlerki yıllarda da değirmenin suyunu izlemeye devam edeceğiz. Şimdilik şu kadarını söyleyelim ki, BOARD'un 1914 yılına kadar Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda harcadığını ileri sürdüğü 15-40 milyon Dolar arasında değişen tutarın çok küçük bir bölümü (yak­laşık 400.000 Dolar) 1839 yılına kadar harcanmış­tır. (74) Bir başka deyişle başlangıç sermayesi olduk­ça düşük tutulmuştur.

Levi Parsons ile Pliny Fisk 1819 yılında Boston'dan kutsal topraklara doğru yelken açarken yanlarında 800 Dolar para vardı. Bu paranın 114 Dolar'ını Malta' da harcamışlar, 15 Ocak 1820'de İzmir'e, ceplerinde 786 Dolar'la çıkmışlardı. (75)

ABCFM'in 1819-1824 yılları arasında harcadığı pa­ranın toplamı bir başka arşiv belgesine göre 12.479 Dolar'dı. 1825-1834 yıllarını kapsayan on yıllık dönem­de ise 128.966 Dolar harcanmıştı. (76) Bu artış hızı, son­suza dek böyle devam etmedi. Ancak 1880'li, 1890'lı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda on yıllık dönem­ler içinde harcanan «misyoner parası» iki milyon Do­lar sınırını aşacaktı. (77)

«YAŞASIN OKULUMUZ»

Okuma yazma bilmeyene kitap ne söylesin? Asıl misyonları Kitab'ı öğretmek olan (!) Amerikalı mis­yonerler bu gerçeği hemen gördüler. Osmanlı İmpara- torluğu'nda her din, mezhep ve ulustan insanın önde gelen ihtiyaçlarından birisi eğitimdi. Bir başka deyiş­le, özellikle XIX. yüzyılın ilk çeyreğindeki Osmanlı in­sanı, bilgiye-eğitime-okula açtı. Bu gerçeği, Osmanlı yönetimi gördüğü gibi (III. Selim ve II Mahmut re-

formları) çeşitli Osmanlı milletlerinin yöneticileri, di­ğer misyoner örgütleri ve bu arada ABCFM misyoner­leri kavramakta gecikmediler. (78) Amerikalılar, eğer bu okul işinde, Bâb-ı Âlî'den, yerli ruhbandan ve ra­kip misyoner örgütlerinden daha etkin, becerikli ve uyanık olabilirlerse, Osmanlı İmparatorluğu'nda on­ların da şansı olabilirdi. Bir başka anlatımla Küçük Asya insanına nüfuz edebilmenin en geçerli yolu okul olacaktı. (79)

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk Amerikan mis­yoner okulu Beyrut'ta 1824 yılında açılmıştı. Bir yıl sonra Suriye Misyonu'ndaki okulların sayısı (ikisi kız okulu olmak üzere) beşi buldu. (80) İstanbul ve Ana­dolu'daki gelişme ise şöyle oldu :

William Goodell ve eşini İstanbul'da önce bir fe­lâket sonra da mutlu bir olay bekliyordu. Felâket, İs­tanbul'a gelişlerinden yaklaşık iki ay sonra, Pera'da kiralamış bulundukları evin, içindeki değerli kitap­larla birlikte yanması oldu. (81) Mutlu olay ise Goo- dell'lerin 1831 yılında doğan oğullarıydı. Bu çocuk İs­tanbul'da dünyaya gelen ilk Amerikan vatandaşı olu­yordu. Adı, olayın tarihsel önem ve anlamına uygun olarak kondu: Constantin Washington! (82)

Misyoner Goodell, her ne kadar, Ermeniler arasın­da çalışmak üzere İstanbul'a gönderilmiş idiyse de, yangından sonra taşındığı Büyükdere'de Rumların or­tasına düştü ve eğitim konusunda yaptığı ilk iş Rum- lar için «Lancaster tipi» (83) dört okul örgütlemek ol­du. (84)

Yaklaşık bir yıl içinde otuz kadar Lancaster tipi okul devreye sokulmuştu. (85) Goodell bununla da kal­mamış, Aziz Bey adındaki bir Osmanlı memurunun

gözetiminde, Osmanlı eratma okuma-yazma öğrete­cek bu tip bir okul örgütlenmesi girişiminde bile bu­lunmuştu. (86)

Amerikalı misyonerlerin eğitim alanındaki bu gi­rişimleri İstanbul'daki Ermeni cemaatinin dikkatini çekmekte gecikmedi. Öte yandan Ermeni ruhbanda da alttan alta bir muhalefet duygusu ve engelleme eğili­mi gelişmeye başladı. Herşeye rağmen Mrs. Goodell' in yönetiminde Goodell'lerin evinde açılan kız okulu­nun 1832 yılı ortalarında 28 öğrencisi bulunuyor­du. (87)

Amerikalı misyonerler ayrıca Ermeni çocukları için 1834 yılı Ekim'inde Pera'da bir tür erkek lisesini de hizmete soktular. (88) Amerikalı misyonerlerin yö­netimindeki okulları o dönemdeki Müslüman ve azın-

naklanıyordu. Örneğin, Goodell ve Dwight, 28 Ağus-

lık okullarına göre, en azından araç, gereç ve öğretim yöntemleri açısından daha cazip olduğunu düşünmek mümkündür. Misyonerlerin eğitim alanındaki avan­tajları, daha aktif ve katılımcı eğitim yöntemleriyle, çok daha gelişkin eğitim araç ve gereçlerinden kay-

tos 1833 tarihli mekuplarında, BOARD'dan pirizma,

piramit, paralelkenar vb. geometri malzemesi yanın-

da, okuma ve yazmayı kolaylaştıracak kartlar, büyük

harflerle yazılmış okuma kartonları vs. istemektedir-

ler.

(89)

Bu ilk yıllardan başlayarak, Amerikalı misyoner­ler, İstanbul'un yanı sıra, İzmir, Bursa, ve Trabzon'da da okullar açtılar. Yerel Ermeni egemen çevrelerinin başlangıçta direnci ile karşılaşan bu okullar kısa sü­rede kendini kabul ettirdi, örneğin misyonerlerin İz­mir'de açtıkları kız okulunda 1836 yılında yaklaşık 40

öğrenci, Bursa'daki okulda ise yaklaşık 70 öğrenci oku­yordu. (90)

ABCFM istatistiklerine bakılırsa 1836 yılında, is­tanbul'da, biri orta dereceli olmak üzere üç okul var­dı ve buralarda okuyan öğrenci sayısı (46'sı kız öğ­renci olmak üzere) 120'yi bulmuştu. Bu okulların (özellikle Pera'daki orta-lise) sekiz öğretmeninden bi­risi Amerikalı, birisi italyan, biri Türk, ikisi Rum ve üçü ise Ermeni'ydi. (91) Aynı yıl Bursa istasyonuna bağlı üç uç-istasyondaki ilkokullarda okuyan öğrenci­lerin sayısı 200'ü bulmuştu. (92) Aynı şekilde izmir'de Rum ve Ermeni cemaatlerine bağlı ama misyonerler­den yardım gören okullarda okuyan öğrenci sayısı da 300'ü aşmıştı. (93)

Giriş Bölümü'nde de değinildiği gibi, özellikle kır­sal kesimdeki bu tür okulların ne ölçüde Amerikan misyoner okulu sayılabileceği tartışmalıdır. Bununla birlikte misyonerler, şu ya da bu düzeyde etki yapa­bildikleri, araç, gereç, malzeme temin ettikleri veya yalnızca akıl verdikleri tüm okulları yıllık istatistik cetvellerinde (Annual Tabular View) Amerikan mis­yoner okulu kapsamında değerlendirmektedirler. Çün­kü onların başarısı, Boston'da okul, öğrenci, basılan kitap sayısı vb. somut, elle tutulur ölçütlere göre be­lirleniyordu.

BİRİNCİ BÖLÜMÜN DİPNOTLARI:

(1)     Samuel Colcord Bartlett, Historical Sketch of the Missions of the American Board in Turkey, Boston, ABCFM Yayını, 1880, s. 1.

(2)     Frank Andrews Stone, Academia for Anatolia: A Study of the Rationale, Program and Impact of the Educational Institutions Sponsored By the American Board in Turkey, 1830-1980, (dakti­lo edilmiş metin) 1981, s- 35.

(3)     «Hints and Cautions Addressed to Missionaries Destined to the Mediterranean by William Goodell and William G. Schauffler», ABCFM Arşivi, Seri ABD 16:5, Vol. 14'te 30 Temmuz 1829 tarih­li mektup ekinde.

(4)     Rufus            Andersoıı'a   verilen   24      Kasım         1828   tarihli     talimat,         ABCFM

Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol. 1, No 1; Musevilerle ilgili Schauffler'e verilen talimat için bkz, ABCFM Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol. 1, No 8; Johnston ve Schneider'e verilen 1 Aralık 1833 tarihli ta­limat için bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol. 2, No 13-22; Jackson, La'nnean, Thompson'a verilen (1835'te) talimat için bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol. 2, No 153-161.

(5)     Levi Parsons'un 1820 tarihli bir raporunda, 17 Şubat - 5 Mayıs 1820 tarihleri arasında beş dilde 155 adet yayın dağıtıldığı ve özellikle Ermenilerin Ermenice İncil için pek çok talepte bulun­duğu yazılıdır. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6, Vol. 1, No 48.

(6)     Joseph, K. Greene, Leaving the Levant, Boston, Pilgrim Press, 1916, s. 66.

(7)     Suriye'nin o dönemde Osmanlı mülkü içinde yer almasına kar­şın, bu çalışma Anadolu ile sınırlı olduğu için, Suriye Misyo- nu'na ilişkin gelişmeleri doğrudan izlemeyeceğiz. Ayrıca, yak­laşık 50 yıllık bir dönemin sonunda, 1870 yılında, Suriye bölge­si başka bir Amerikan Protestan misyoner örgütünün faaliyet alanına girdi. Kısa adı BFMPC olan, Board of Foreign Missions of the Presbyterian Church, bölgeyi ABCFM'den devraldı. Ame­rikalı misyonerlerin Suriye, Lübnan ve Filistin'deki faaliyetleri çağdaş bir araştırmacı tarafından ayrıntılı bir şekilde incelen­miş olduğu için bu alanda bir boşluk olduğu da söylenemez. Anı­lan çalışma için bkz. A.L. Tibawi, American Interests In Syria: A Study of the Educational, Literary and Religious Work, Ox- ford, Clarendon Press, 1966. Aynı yazarın British Interests In

Palestine 1800-1901, Oxford University Press, 1961 adlı yapıtının

yanı sıra Suriye'deki Amerikan misyoner faaliyetleri konusunda şu kaynaklarda derli toplu bilgi bulunabilir:

Henry Harris Jessup, Fifty Three Tears In Syria, New York, Fleming H. Re veil Co., 1910; William A. Strong, The Story of American Board, Boston, Pilgrim Press, 1910; Julius Richter, A History of Protestant Missions in the Near East, New York, Fle- ming H. Revell Co., 1910.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, No 18-22. a.k.

William Goodell'in 16 Nisan 1824 tarihli mektubunda bu konuda şu bilgiler yer alıyor: «Son 12 gündür, birer tanesi bizim ço­cuklardan olmak üzere dördü kız, ikisi erkek tam altı çocuktan oluşan düzenli bir sınıfımız var. Hanımlardan birisi de günde bir saatini bu işe ayırıyor.» Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:6, Vol. 2, No 27.

Tibawi, American Interests.., s. 33 ve 35.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, No 32-35.

Goodell'in 15 Mayıs 1826 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6, Vol. 2, No 61.

Tibawi, American Interests.., s. 50.

Greene, a.g.e., s. 66.

a.k.

a.k.

ABCFM Arşivi, Seri ABD 8: 1, Vol. 1, No 1.

Strong, a.g.e., s. 88; Tibawi, American Interests.., s. 54-56.

E.D.G. Prime, Forty Years In the Turkish Empire; or Memoirs of Rev. William Goodell D.D., Boston, ABCFM Yayını, 1891, s. 112.

Bu araştırma gezisinin ayrıntılı bir dökümünü Smith ve Dwight' in kitaplarında bulmak mümkün. Bkz. Eli Smith, Researches (of the Rev. Smith and Rev. H.G.O. Dwight) in Armenia, Bos­ton, Crocker and Brewster, 1833 (iki cilt); Harrison Gray Otis Dwight, Christianity Revised in the East, New York, Baker and Scribner, 1850.

Smith, a.g.e., s- 330-331.

a.k., s. 335.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol 5, No 1. Bu misyonerlerin gönderildikleri yöreler itibariyle dökümü şöyle :

Yunanistan'a yönelik     :              6

3

Kıbrıs'a yönelik

Musevilere yönelik                4

Batı Türkiye'ye yönelik     227

Merkezi Türkiye'ye yönelik 98

Doğu Türkiye'ye yönelik    102

Suriye'ye yönelik                  59

Avrupa Türkiye'sine yönelik 41

540

TOPLAM

(25)     David H. Finnie, Pioneers East: The Early American Experien- ce In the Middle East, Cambridge (Mass.), Harvard University Press, 1967, s. 118.

(26)     Rufus           Anderson,      Memorial     Volume      of       the    First      Fifty Years  of

the American Board of Commissioners for Foreign Missions, Boston, ABCFM Yayını, 1862, s. 270.

(27)     1854               yılına kadar       ABCFM'in   hizmetinde        .      çalışmış          ya         da          çalış­

makta bulunan 239 kişinin 199'u College mezunu idi. Bunun yö­redeki belli başlı College'ler bakımından dağılımı ise şöyle idi : Yale 27, Amherst 27, Williams 24, Darthmouth 22, Middlebury 21, Union 15, Bowdoin 9, Princeton 9 vs. Bkz. ABCFM, The Culti- vation of the Spirit of Missions In Our Literary and Theological Institutions, Boston, T.R. Martin, 1845, s. 2. Misyonerlerin ilk yıllardaki eğitimsel kökenleri için ayrıca bkz. Clifton Jackson Phillips, Protestant America and the Pagan World : The First Half Century of ABCFM 1810-1860, East Asian Research Center, (çoğaltma), Harvard University, 1969, s. 29.

(28)     Finnie, a.g.e., s. 117-118; Anderson, a.g.e., s. 274; yukarda sözü edilen 239 misyonerden 189'u College'den sonra bir ilahiyat oku­lunu da bitirmişti. Misyonerlerin mezun oldukları ilahiyat okul­larının (Theological Seminary) adları ve buralardan mezun olan misyoner sayısı şöyle: Andover 91, Princeton 28, Auburn 19, New Haven 12, New Brunswick 9, Bangor 7... vs. Bkz. ABCFM, The Cultivation..., s. 4.

(29)     Jessup, a.g.e., s. 17.

(30)     Finnie, a-g.e., s. 121.

(31)     a.k., s. 119.

(32)     Greene, a.g.e., s. 256; Finnie, a.g.e., s. 119.

(33)     Joseph L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East, Min- neapolis, University of Minnesota Press, 1971, s. 21.

(34)     Greene, a.g.e., s. 68-69; Goodell'in E.D.G. Prime tarafından der­lenmiş anılan Forty Years in the Turkish Empire çok ilginçtir- Ayrıca, The Old and the New, New York, M.W. Dodd Publishers,

1853 adlı kitabından 1830-1840'lar İstanbul'unu izlemek de ola­naklıdır.

(35)     Greene, a-g.e., s. 71-73; Dr. Schauffler'in anıları 1887'de yayım­lanmıştır. Bkz. E.W.S. (Ed.), Autobiography of William G. Scha- uffler, For "Forty Nine Years A Missionary in the Orient, New York, Anson D.F. Randolf and Co., 1887. Metinde geçen bilgi­lerin bir kısmı bu kaynaktan derlenmiştir.

(36)     Greene, a.g.e., s. 73-75; Grabil, a.g.e., s. 21.

(37)     ABCFM      Arşivi, Seri    ABC 16:5,       VI.     6,       No      69      D; Hamlin'in anıla­

rını ve içinde yaşadığı dönemlere ilişkin ilginç gözlemleri içe­ren iki kitabı vardır: Among The Turks, New York, Robert Car- ter and Brothers, 1878 ve My Life and Times, Boston, Congrega- tional Sunday School and Publishing Sciety, 1893.

(38)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 3-7.

(39)     Greene, a-g.e., s. 82-89.

(40)     Grabill, a.g.e., s- 38-39.

(41)     Historical    Sketch      of                the  Missions   of       the American  Board of Com-

missioners for Foreign Missions, in Turkey, Asia Minor and Ar- menia, New York, John A. Gray, Printer Streotyper and Binder, 1862, Appendix IV, s. 47-48.

(42)     William Goodell'in İstanbul'dan yazılmış 26 Kasım 1834 tarihli mektubu için ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 4, No 35.

(43)     a.k.

(44)     Report of the    ABCFM       at     the Fourteenth          Annual      Meeting (1823),

Boston, Crocker and Brewster, 1823, s. 123-124.

(45)     Tibawi, American Interests..., s. 37. XIX. yüzyılda Osmanlı İm- paratorluğu'nda Amerikan misyoner matbaasının geçirdiği ev­rim için bkz. Uygur Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX. Yüzyılda Amerikan Matbaaları ve Yayımcılığı», Murat Sa­rıca Armağanı, İstanbul, Aybay Yayınları, 1988, s. 267-285.

(46)     Kocabaşoğlu, a.g-m., s. 270.

(47)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6, Vol. 3, No 165.

(48)     Kocabaşoğlu, a.g.m., s. 270.

(49)     Misyoner Eli Mmith'in 22 Nisan 1830 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 64; Goodell'in 16 Ekim 1832 ta­rihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1. No 156; Dwight'in 17 Ekim 1832 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 2, No 5.

(50)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 3, No. 1.

(51)     Kocabaşoğlu, a.g.m., s. 281.

(52)     Süreli yayınlar konusunda biraz daha ayrıntılı bilgi için Koca- başoğlu, a-g.m., s. 281-284'e bakılabilir.

(53)     ABCFM      Arşivi, Seri        ABC 16:7:1, Vol. 6,       No      7;      Catalogue of

Books of the ABCFM in the Possession of Mr. Temple, Smyrna, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol 6, No 29; ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 3, No 163.

(54)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6, Vol. 2, No 80.

(55)     Leland James Gordon, American Relations With Turkey, 1830­1930, Philadelphia, University of Pennyslvania Press, 1932, s. 371.

(56)     Prime, a.g.e., s .112.

(57)     E.W.S. (Ed.) a.g.e., s. 93.

(58)     a.k.; Prime, a.g-e., s. 122-123. İlginçtir ki Goodell'in İstanbul'a hareket talimatını aldığı tarihle Komodor Porter'in atanma ta­rihi arasında yalnızca on bir gün vardır. Kuşkusuz Porter'in atan­ma tarihi daha önce! (15 Nisan 1831).

(59)     H.G.O. Dwight'in 17 Temmuz 1834 tarihli mektubu, ABCFM Ar­şivi, Seri ABC 16:9, Vol. 2, No 25.

(60)     .Mission Report-26 May 1841», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 15.

(61)     1835 yılında Osmanlı İmparatorluğumda —Suriye dışında— iM misyon vardı: İstanbul Misyonu ve Küçük Asya Misyonu (Er­meni Misyonu). İstanbul Misyonu, tek istasyonlu bir misyondu ve dört misyoner üç bayan misyoner yardımcısı ve bir yerli yardımcıdan müteşekkildi. İkinci misyon Küçük Asya Misyonu idi- Dört istasyonu (İzmir, Bursa, Trabzon ve bir süre için Sa­kız Adası) ile iki uç-istasyonu (Gemlik ve Demirtaş) içeriyor­du ve yedi misyoner, bir matbaacı, 3 bayan misyoner yardımcı­sı ve bir yerli yardımcı çalışıyordu. 1839 yılında bu iki misyo­nun yerini, adı zaman zaman Ermeni Misyonu (Armenian Mis- sion) olarak da geçen Türkiye Misyonu (Mission In Turkey) al­dı. Bkz. Twenty Seventh Annual Report of the ABCFM, Boston, Crocker and Brewster, 1836, s. 43-47; "Abstracts of the Doings of the First Annual Meeting of the Mission in Turkey", ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 28.

(62)     .Abstracts of the Doings...», a.k.,

(63)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 8.

(64)     Bir kentin          misyoner     istasyonu  olarak  seçilmesi      için    çeşitli      kıs­

taslar geliştirilmişti. İklim, yaşam koşulları, hayat pahalılığı.

Rusların ya da Fransızların kentteki nüfuzlarının derecesi, Ka­tolik misyonerlerin varlığı vb. kıstasların yanı sıra, öncelikle kentteki Ermeni nüfusun büyüklüğü ve niteliği, kentin bir iş ve ticaret merkezi olarak önemi ve kentin ülkedeki ulaşım/haberleş- me sistemi içinde işgal ettiği yer değerlendirmeye esas olan baş­lıca etkenlerdi. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 1, No 8.

(65)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol 3, No 28.

(66)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 126.

(67)     Dwight, a.g-e., s. 29.

(68)     a.k., s. 38 ve 48.

(69)     Twenty       Seventh    Annual...,    a.k.;     .Abstracts       of       the      Doings..»,     a.k.

(70)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 120

Seri ABC 16:7:1, Vol. 1, No 2-3.

Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 1.

Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 1-6.

(71)     Reports of the ABCFM, 1820-1823, Boston Crocker and Brewster, 1823.

(72)     Özellikle eğitim faaliyetleri konusunda BOARD'un parasal kat­kısı misyonerlerin ücretlerinin ve diğer gereksinmelerinin kar­şılanması, yerli yardımcıların maaşlarının ödenmesi, kütüpha­ne, ders araç ve gereçleri, gayrimenkul kiraları gibi alanlara inhisar ediyordu. Eğitim alanında kurumsallaşma gerçekleştik­ten sonra, gerek yatılı gerekse gündüzlü öğrencilerden okul üc­reti (tuition) adı altında bir para alınmıştır.

(73)     BOARD'un bütçesine ilişkin sayılar ABCFM'in her yıl yayımla­nan yıllık raporlarından (Annual Reports), bu tutarlar içinde Osmanlı İmparatorluğunun payına düşen kısım ise ABCFM Arşi­vi, Seri ABC 16:5, Vol. 5 ,No 1-11'den derlenmiştir.

(74)     «American Interests In Turkey», (Rapor) ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 161-A.

(75)     ABCFM      Arşivi,       Seri  ABC, 16:6,  Vol.  1        No      39'daki Fisk      ve       Par-

sons'un 28 Ekim 1820 tarihli mektupları.

(76)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 261-B

(77)     a.k.

(78)     Bu olguyu, Goodell, Schauffler ve Dwight'ın 8 Mayıs 1837 tarih­li ortak mektuplarında çok canlı bir biçimde görmek mümkün­dür: «Tüm Ermeni ulusu eğitimin önemine yönelik fevkalâde bir uyanış içindedir. Şimdi Üsküdar'da bir büyük kolej ya da üniversite kuruyorlar. Ancak, binaları, paraları olmasına rağmen adamları yok. Bütün bu girişime biçim ve hayat verebilmek

için Ohannes'e bağımlı olacaklar, o da bize. Öğretmenlerinin öğretilmesi, eğitmenlerinin eğitilmesi gerekecek...» Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9, Vol. 1, No 124.

(79)    Goodell ve Dwight'in 23 Haziran 1832 tarihli mektuplarından alı­nan aşağıdaki bölüm de oldukça dikkat çekicidir: «Sorun, Er- meniler'in iyiliği için mümkün olan en yararlı işi hangi yoldan yapacağımızdır... Onlarla ilgili olarak işe doğru uçtan başla­mak için ilkokullar açmalıyız... Bir çocuğun kafasında yetişkin insanınkinden çok daha kolay iz bırakılabilir... üstelik bunların pek çoğu okuyamıyor, hemen hemen tümü yazamıyor... şimdi, iki harfi birbirinden ayıramayan bu adamlara biz Tanrı'nın Ki- tabı'nı versek ne olur? Genişlememize gerek yok; demek ki işe okuldan başlamalıyız...» Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 103.

(80)    Twenty Seventh Annual Report of the ABCFM, Boston, Crocker and Brewster, 1836, s. 50.

(81)    Prime,      a.g.e.,                   s.   115-117. Büyükdere'de       yeni   bir      ev      bulup  taşının-

caya kadar felâketzede Goodell'leri evinde konuk eden kişi Ceride-i Havadis'in patronu tüccar-gazeteci William Churchill'di.

(82)    a.k., s. 123.

(83)    Lancaster tipi okul, 1798 yılı dolaylarında Joseph Lancaster adlı Quaker mezhebinden bir başöğretmenin İngiltere'de başarılı öğ­rencilerin ders vermesi ve böylelikle malî olanakların sınırlı ol­duğu durumlarda daha etkin eğitim olanağı sağlayan bir yön­temle yönetilen okullardı. Bu yöntemin misyonerlerce pek re­vaçta olmasının nedeni, öğretim masraflarının bir hayli düşük tutulabilmesine olanak vermesindendi. Lancaster tipi okul ko­nusunda bkz. Dictionary of Education, New York, McGraw-Hill Book Co. Inc., 1959, s. 310.

(84)    Goodell'den Malta'daki Daniel Temple'a 24 Kasım 1831 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, N 49-53.

(85)    Goodell'in Malta'daki Daniel Temple'a 18 Ağustos 1832 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, No 54-58.

(86)    Goodell'den Daniel Temple'a mektup, 27 Ağustos 1833, ABCFM Arşivi,         Seri      ABC         16:5, Vol. 4,      No     59-64;   bir      başka         belgede de

Dolmabahçe'deki erat okulunun 250 öğrencisi, kütüphanesi, ha­ritaları, 50 yataklı reviri bulunduğu, çok mükemmel bir okul olduğu ve müdürünün adının Aziz Bey olduğu kaydediliyor. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 120.

(87)     Goodell'den Daniel Temple'a 13 Haziran 1832 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, No 54-58.

(88)     Stone, a.g.e., s. 51.

(89)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 106. Pera'daki ortaokul- lisede de ders malzemesi olarak dinamo, batarya, galvanizli ateşleme aygıtı, su pompası, teleskop, sekstant, küre, mikroskop gibi şeylerin bulunduğunu ve bunların toplam değerinin 330 Do­lar olduğunu öğreniyoruz. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1 ,No 113.

(90)     Stone, a-g.e., s. 54-55.

(91)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 113.

(92)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 1, No2.

(93)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 1-6.

İKİNCİ BÖLÜM:

YERLEŞME DÖNEMİ (1840- 1870)

Topkapı Saray-ı Humayûnu'nun Gülhane bahçe­sinde 1839 yılı sonbaharında hayırlısı ile kıraat olu­nan Hatt-ı Hümayun, Amerikan misyoner faaliyetle­rinde âdeta yeni bir dönemin habercisi oldu. Nasıl ol- masındı ki.. Artık Osmanlı mülkünde yasalar ege­men olacaktı. Padişaha kullukta din, mezhep farkı gözetilmeksizin herkes eşit sayılacaktı. Can, ırz, mal güvenliği sağlanacaktı. Ulaşım, haberleşme, ticaret, yüce padişahın güvencesi altında selâmetle yapılacak­tı. Kuşkusuz bütün bunlar, misyonerlerin ekmeğine yağ sürecek gelişmelerdi. Ancak bunlar yeterli olma­yacaktı ve daha fazlasının sağlanması için misyoner­ler de —Tanrı'nın inayetiyle— bizzat çaba harcaya­caklardı.

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki küçücük Protestan cemaatin 1850 yılında millet statüsüne kavuşması için «Koca Elçi» Sir Stratford Canning'in cansiperane çaba­larının arkasındaki görünmez adam misyoner Willi- am Goodell'di. İstanbul'daki Ermeni Protestan cema­atla Sir Canning arasındaki irtibatı «gizlice» o sağlıyor­du. (1) Aynı şekilde 1846 yılında Ermeni Protestan Ki-

lisesi'nin resmen organize edilmesinde, 1856 Hatt-ı Humayûnu'nun (Islahat Fermanı!) Osmanlı yöneti­mine empoze edilmesinde İngiliz Büyükelçisi ile Ame­rikalı misyonerler gıpta edilecek bir işbirliği yapmış­lardı. Nitekim Redcliffe Lordu Sir Canning 1858 yılın­da İstanbul'da ayrılırken, kendisine veda eden misyo­nerler, yeniçeri ocağının lağvı, işkencenin ilgası, dön­melerin eski dinlerine dönmelerine izin verilmesi, Ku­düs'te ilk Protestan kilisesinin açılması, 1856 «Islahat Fermanı» nın hazırlanması ve Amerikalı misyonerlere kol kanat gerilmesi konusundaki yardım ve katkıla­rından dolayı büyükelçiye teşekkür ediyorlardı. Bü­yükelçi ise cevabında, kendisinin, Amerikalı misyoner­lerle birlikte Protestanlığın zaferi için mücadele et­tiklerini belirtiyor ve «Osmanlı İmparatorluğu'nun ha­yatta kalmasına» çalıştığını, «çünkü, bu İmparator­luğun kaderinin Avrupa'nın çıkarları ile çok yakın­dan ilgili» olduğunu söylüyordu. (2) Oysa Sir Canning' in çabalarının en iyi değerlendirmesini ABCFM'in dış ilişkiler sekreteri Anderson yapıyordu: «Bütün bun­ları, Tanrı sayesinde, İngiltere'nin Hindistan'da bir imparatorluğa sahip oluşu ve oraya engelsiz ulaşmak ihtiyacının ilâhî gerçeğine borçluyuz.» (3)

Aslında 1820'lerden sonra İngiltere'nin artan ham­madde ve pazar ihtiyaçları, buharlı gemilerin geliş­mesi ve daha sık arlıklarla ikmal yapma ihtiyacı Doğu ticaretinin önemini ve dolayısıyla Osmanlı İmparator- luğu'nun ağırlığını artırıyordu. Üstelik, Türkiye'nin kendisi de İngiliz ticaretinde önemli bir yere sahipti, Öte yandan, 1833 Hünkâr İskelesi Anlaşması, hem ko­ca imparatorluğun kofluğunu gözler önüne sermiş hem de İngiltere'yi gözünü açması, aksi halde parsa­yı başkalarının toplayıvereceği konusunda uyarmış­tı. Sir Canning, esas itibariyle İngiliz egemen çevrele-

rinde yerleşmeye başlayan kanıya göre hareket edi­yordu. Büyükelçi, başlıca, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü korumaya ve imparatorluğun iç bünye­sinde birtakım «reformlar» tezgahlamaya çalışıyor­du. (4) Büyükelçinin dini bütün Protestan tutumu ve reformlar konusundaki çabaları, doğal olarak onu Amerikalı misyonerlerle müttefik yapıyordu. Önce ekonomik kriz daha sonra da iç savaşla uğraşan ken­di ülkelerini arkalarında bulamayan misyonerlerin aslında başka seçenekleri de yoktu. Ayrıca misyoner­ler açısından tam anlamıyla bir yol ayrımına gelin­mişti. Gerek Amerikalı misyonerler, gerekse Protes- tanlaştırdıkları az sayıdaki kişi İstanbul'da Ermeni Kilisesi'nce kesinlikle dışlanmıştı. Misyonerler, eğer «bu diyardan gitmeyeceklerse», yeni bir Protestan ki­lisesi oluşturmak ve bunu Bâb-ı Âli'ye kabul ettirmek­ten başka bir olanağa sahip değillerdi. Aynı «deveyi gütmek» o sıralar İngiltere'nin de çok işine geliyordu.

1870'li yıllardan başlayarak ABD Hükümeti'nin desteğini artan biçimde sağlayan Amerikalı misyoner­ler, o tarihe kadar İngiltere'nin yardımına muhtaç kal­mışlardı. Nitekim 1857 yılında ABD'deki olumsuz eko­nomik koşullar, ABCFM'in Türkiye'ye kaynak trans­ferini güçleştirince, Dr. H.G.O. Dwight'ın girişimiyle İngiliz Kilisesi imdada çağrılmış ve kurulan Turkish Missions Aid Society, Anadolu'daki Amerikalı misyo­nerlere yardım elini uzatmıştı. (5)

İngiliz diplomatlarla (örneğin Stratford Canning) Amerikalı misyonerlerin görüş birliğinde oldukları bir başka ortak nokta, Türkler (Müslümanlar) egemen konumdan çıkarılmadıkça, Hıristiyan azınlıklar öz­gürleştirilmedikçe, Osmanlı İmparatorluğu için kur­tuluş umudu olmadığı inancıydı. Bu nedenle Büyükel­çi Canning, İmparatorlukta Müslüman olmayanların

durumunu iyileştirmeye yönelik her türlü çabaya des­tek oluyordu, çünkü inanıyordu ki Müslümanlarla Hı­ristiyan halklar arasındaki farklılıklar giderilmeden, Türkiye hiçbir zaman ulusal bir ruh kazanamazdı. (6) Önde gelen Amerikalı misyonerlerden birisi olan Till- man C. Trowbridge, aynı tarihlerde Anadolu'da yap­tığı gezinin notlarında, tipik misyoner görüşünü net bir şekilde dile getiriyordu. Ermenistan'da Bir Turdan Notlar, (Notes of A Tour In Armenia) adını taşıyan, 1858 yılında kaleme alınmış ve 200 sayfa tutan bu met­nin özeti şuydu: «Türklerin gerek insan olarak kendi­leri, gerekse tüm toplumsal kurumları ilkeldir. Bunun bir nedeni ırksal ise, bir nedeni de dinseldir (İslâm). Türkler Hıristiyanlaştırılmadıkça ve tüm kurumları Batılılaştırılmadıkça kurtuluş yoktur. Kurtuluşun yo­lu ise Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hıristiyan halkla­rı bir bir Protestanlaştırmak (evangelization) ve öz­gürleştirmektir.» (7) Bu saptamanın önemi şuradadır ki, en azından Amerikalı misyonerler açısından izle­necek politikaların bel kemiğini işte bu kabul oluş­turuyordu.

Tanzimat, hiç kuşkusuz, misyonerlerce iyi karşı­landı. Hatt-ı Humayûn'un okunduğu günlerde İstan­bul'da olan Dwight 1850 yılında yayımlanan anıların­da Tanzimat'ı şöyle değerlendirir: (8) «Tanzimat, bir aldatmaca ya da kâğıt üstünde kalan bir taahhüt de­ğildir. Çok önemli etkileri olmuştur.» Dwight, aynı yer­de şu yorumu yapmaktan da kendini alamaz: «Özel­likle kamu görevlilerinin maaşa bağlanması, Ermeni bankerlerin (sarraf) Osmanlı bürokrasisi üzerindeki etkisini zayıflatmıştır.»

Cyrus Hamlin de anılarında, «Tanzimat'ın etkisiy­le yönetimdeki değişiklik, büyük ermeni sarrafları çok arka plana itti... Ermeni toplumundaki büyük esnaf

ve tacir sınıfı öne çıktı ve ulusal yönetimde (millet yönetimi) söz hakkı istemeye başladı.» şeklinde bir değerlendirme yapar. (9)

Misyonerler Tanzimat'a ilişkin yalnızca yorum yapmakla kalmadılar, nimetlerinden yararlanmanın yollarını da aradılar. İlk iş olarak, bir tür halkla iliş­kiler bürosu ve kitap deposu olarak kullandıkları yer­lerini Pera'dan (Beyoğlu) kentin göbeğine taşıdı­lar. (10) Artık yeni bir dönem başlıyordu. Misyoner te­rimiyle ya da Kitabî söylemek gerekirse, buna «ekme ve sulama» dönemi diyebiliriz; biz yalnızca «yerleşme dönemi» demekle yetineceğiz.

HEDEFTE DÜZELTME

Gerek genel olarak misyoner faaliyetleri, gerekse özellikle eğitim açısından izleyeceğimiz dönem ger­çekten bir yayılma ve gelişme dönemi olmuştur. Bu dönemde, ayrıca, hedefte yapılan birtakım düzeltme­ler de söz konusuydu.

Bir kere, Anadolu'daki misyoner faaliyetlerinin bütün yoğunluğu Ermeniler üzerinde teksif edilmiş­ti. O kadar ki, 1844 yılında Rufus Anderson'un bölge­ye yaptığı ikinci tetkik gezisinden sonra Rumlara yö­nelik faaliyetler durduruldu. Bunun bir nedeni; Rum- lar arasında o tarihe kadar pek fazla başarı sağlana­mamış olması ise, bir nedeni de 1840'lı yıllardan başla­yarak artık tüm ağırlığın Ermeniler'den yana konmuş olmasıydı. (11) Öylesine ki artık misyonun resmî adı bile Ermeni Misyonu (Mission to Armenians) olmuş­tu. (12) İşler iyice genişleyip, Ermeniler'e yönelik faa­liyetleri üç ayrı misyon içinde yürütmek üzere 1860 yılından sonra yapılan düzenlemelere kadar da bu böyle kalmıştı. (13)

Hedefte yapılan bir başka düzeltme de, aslında işin başından beri yapılan düzeltmelere yeni bir hal­ka eklenmesiydi. Şöyle ki, misyoner yola koyulduğun­da amacı dinsizleri yola getirmektir. Bu amaç hiç de­ğişmez. Oysa Amerikalı misyonerler Anadolu'ya çık­tıklarında karşılarında dinsiz bulamadılar. Herkesin iyi kötü bir dini vardı! Böylece ilk düzeltme yapıldı: Müslümanlar ve Museviler Protestanlaştırılacaktı. Oy­sa bu alandaki başarısızlık tam bir fiyasko idi. Söz ge- limi Müslümanlar arasından bir çivi bile sökmek mümkün olmadı. O zaman geriye, kala kala Doğu'nun «sözde Hıristiyanları»nı (Nominal Christians) yola getirmek kalıyordu. Bu da sosyolojik, ekonomik ve po­litik nedenlerle göründüğü kadar kolay bir iş değil­di. Ancak umut vaad eden bir unsur da yok değildi. Bu unsur, Osmanlı'nın «millet-i sadıka» diye övdüğü bir Amerikalı misyonerin ise «Doğu'nun Anglo-Saxon' ları» (14) şeklinde nitelediği Ermeniler'di. Ancak Erme- nilere yönelik çalışmalarda da Amerikalıların başlan­gıçta ayrı bir kilise oluşturmak gibi bir niyetleri yok­tu. Eski Kilise'nin içinde reformation'u gerçekleştir­mek onlar için yeterli olacaktı. Ne ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Gregoryan olsun, Katolik olsun Er­meni ruhban Amerikalılara karşı savaş açtı. 1831'le 1846 yılları arasında kalan sürede, Ermeni yö­netici sınıfların ve ruhbanın, cemaatlarını Ameri­kalıların okullarından, toplantılarından, yayınların­dan uzak tutmak birincil görevleri oldu. Bu durum karşısında Amerikalı misyonerler de stratejilerinde yaptıkları değişiklik sonucu, «Tanrının inayeti», İngil­tere'nin yardımı ve bazı ülkelerin büyükelçilerinin huzuruyla, 1 Temmuz 1846'da İstanbul'da ilk Protes­tan Kilisesi'ni ibadete açmayı başardılar. (15) Kuşku­suz bütün bunlar, Ermeni toplumunun sosyo-ekono-

mik yapısında, sınıfsal ilişkilerinde meydana gelen de­ğişmelerin sonucuydu. Ermeni cemaati içinde sarraf­ların siyasal-yönetimsel hegemonyası azalıyor, buna karşılık esnaf-tüccar unsurlar öne çıkıyordu. Misyo­nerlerin anılarında bunu açıkça görmek olanaklıdır. Tanzimat-ı Hayriyye'yi Ermeni sarrafların bürokrasi üzerindeki etkisi açısından değerlendiren Dwight, anı­larında şu değerlendirmeyi yapıyordu: «Ermeni cemaatinde sarraf —ruhban ittifakı ile esnaf-tüc- car— Protestan ittifakı arasında mücadele vardı. Biz esnaf-tüccarı destekledik.» (16) «Ermeni cemaatindeki sarraf-esnaf çatışmasından esnaf galip çıktı» di­yen (17) Cyrus Hamlin de gelişmeyi ilk sezenlerden bi­risi olmuştu. Hamlin'in ne denli dini bütün bir Protes­tan olursa olsun, rasyonal-pragmatik yanı ağır bas­mış, ticarî ve endüstri hayatının isterlerine uygun adam yetiştirmeyi, «iyi Hıristiyan» yetiştirmenin önü­ne koyabilmişti. Nitekim, ilerde göreceğimiz gibi, eği­tim politikası konusunda BOARD yönetimiyle düş­tüğü anlaşmazlığın temelinde de işte bu gözlemin yol açtığı görüş ayrılığı yatıyordu.

Özetlemek gerekirse, bu yerleşme ve yayılma dö­neminde hedefte yapılan düzeltmelerle Anadolu'daki misyoner faaliyetinin odağına Ermeniler oturtulmuş, Ermeniler içinde de yükselen esnaf tabakasıyla itti­fak edilmiştir. Bu durum kuşkusuz okullara da yan­sıyacak, Ermenilere yönelik eğitim politikasında yan­kısını bulacaktır.

EĞİTİMDE YENİ STRATEJİ, YENİ OLUŞUMLAR

Amerikan misyoner eğitiminin nitelik ve niceli­ğinde 1840'lı yıllardan itibaren ortaya çıkan değişik­liklerin altında yatan nedenleri başlıca dört kümede toplamak olanaklıdır.

Bir kere, İmparatorluğun her kesiminden, her sı­nıftan insanın eğitim ihtiyacı artmıştı. İmparatorluk, XIX. yüzyılda, yapısal bir değişim içindeydi. Tanzi­mat, bir anlamda bu değişimin, bir anlamda da bu değişimi yönlendirebilme özleminin sonucuydu. Dola­yısıyla Tanzimat'ın en çok üstünde durduğu şey eği­timdi, ya da eğitilmiş insandı. Bu gerçek, sınıf, din, mezhep farkı olmaksızın İmparatorluğun tüm halk­ları için geçerliydi! Ermeniler gibi, ticaret ve zanaat hayatında ağırlığı olan bir halk için haydi haydi ge- çerliydi. Bu olguyu meslekdaşı misyonerlerden daha önce fark eden Cyrus Hamlin, görüşünü 1857 tarihli bir raporda şöyle dile getiriyordu: «Birinci ve en önem­li talep, New England kolejleri niteliğinde genel eği­tim veren bir eğitim kurumuna olan taleptir. Yüksek ve varlıklı sınıfların gerçek isteği bunu düşündürmek­tedir. Kimi, çocuklarını deniz aşırı ülkelere yollamak istemez, kimi ise istese de yollayamaz.» (18) Halkın okula olan talebini gözler önüne seren bir belge de Antep istasyonunun 1860 yılı için hazırladığı rapor­daki şu değerlendirmedir: «İlkokullar: Bunlara yardım ediyoruz ve akıl veriyoruz ;ancak öğretmenlerinin üc­retlerini 'Okul Komitesi' aracılığıyla Cemaat'in ken­disi ödüyor. Kadınlar arasında okumayı öğrenmek ar­zusu öylesine güçlü ve öylesine güncel hale gelmiştir ki Protestan kadınların pek çoğu kendi eğitimleri için şimdi para ödemektedirler.» (19)

Okullara olan talebi, misyoner dizgesi içinde son derece paradoksal bir biçimde ortaya koyan bir baş­ka belge de Misyoner Dwight'ın 23 Eylül 1847 tari­hinde Boston'a yazdığı mektuptur. Mektupta, misyo­nerlerin ve yerli halkın ilkokullara verdikleri önemi anlatan Dwight, «Protestan cemaatin bu ülkede gele­cekteki etkinliği ve niteliği, Tanrı'nın izniyle, büyük

ölçüde buna bağlı olacaktır» diyor ve ekliyor: «Ayrıca, Protestanlar arasında okulların varlığı, Ermeni ana babalar için Protestan cemaata katılmak yolunda önemli bir saik oluşturmaktadır.» (20)

İkinci olarak, kısmen Tanzimat'ın getirdiği atmos­fer, büyük ölçüde ise Protestanların kendi kiliselerine kavuşmaları ve Bâb-ı Âli'ce ayrı bir millet olarak ka­bul edilmeleri, Ermenilerin Amerikan misyoner okul­larına olan talebini artırdı. Protestan cemaatine olan katılmalarda artış olduğu gibi, misyoner okullarına daha korkusuzca - koğuşturma ve afaroz edilme kor­kusu ve tehlikesi olmadan - kaydolma olanağı ortaya çıkmıştı. Nitekim, Protestanların bu hukuki güvence­ye sahip olmalarından sonradır ki, (1846'dan sonra) BOARD Orta ve Doğu Anadolu'ya yönelik girişimleri­ne hız verdi. (21) Osmanlı İmparatorluğu'nda azınlık­ların eğitimi kendi cemaatleri ve kiliseleri eliyle yürü­tüldüğü için, bu durum işin doğasına da uygundu. Kal­dı ki, bu konu başıboş da bırakılmamış, 1860'lı yıllar­da oluşturulan Bölgesel Ermeni Protestan Kilisesi Bir- likleri'yle (22) başta eğitim olmak üzere, cemaatin her türlü sorunuyla ilgilenilmesi sağlanmıştı.

Üçüncü olarak, Tanzimat'la hukuki ve idari çer­çevesine kavuşan ekonomik-sosyal hayattaki gelişme (değişme) ve dışa açılma, daha nitelikli eğitim ihtiya­cını öne çıkarıyordu. Bu ihtiyaç 1860'lı yılların başın­dan itibaren New England tipi yüksek okulların (Col- lege) kurulmasına yol açacaktır. Bu gelişmeyi ilerde izleyeceğiz. Şimdilik şu kadarını söyleyebiliriz ki, da­ha kaliteli eğitim veren okullardan mezun olanların önemlice bir kesimi iş hayatına atılıyor ya da öğret­menlik, doktorluk, eczacılık gibi meslekleri —bu ara­da papaz olanlar da çıkıyordu— tercih ediyordu. Pek

azı Osmanlı kamu yönetiminde görev alırken, pek çoğu İngiliz şirketlerince istihdam ediliyordu. (23) O kadar ki, din adamı yetiştirmek üzere kurulmuş ila­hiyat okullarından mezun olanların büyük bir kesi­mi, öğretmenlik, tercümanlık, mütercimlik gibi işle­ri tercih ediyorlardı ve bu durum daha 1849 yılında misyonerlerin gözünden kaçmıyordu. (24) Öte yandan yerel Ermeni unsurların da gözünden bir şey kaçmı­yordu: Kendi geleneksel okullarına göre, matematiğe, doğa bilimlerine, modern dillere ve el becerilerine, ay­rıca da çağdaş İncil tetkiklerine yer veren misyoner okulları oldukça farklıydı. (25)

Son olarak, başta Katolikler olmak üzere diğer misyoner kuruluşları eğitim alanında başa baş, dişe diş bir mücadele ortaya koyuyorlar ve rekabet edi­yorlardı. Bu da Amerikalı misyonerleri eğitime önem vermeğe zorlayan bir öğe idi.

Bütün bu etkenler bir arada ABCFM'in eğitim stratejisinde birtakım değişiklikler yapılmasına yol aç­tı. İlk ve en önemli değişiklik, atı arabanın önüne bağ­lamak oldu! ABCFM'in ve özellikle de onun ünlü dış ilişkiler sekreteri Rufus Anderson'un okulu kitaba (İn- cil'e, dolayısıyla kiliseye) bağımlı kılan politikası ger­çek hayatın isterlerine cevap vermiyordu. Anderson'a göre okul, mümkün olan en alt düzeyde tutulacaktı. Okulun işlevi, daha doğrusu, misyoner okulunun işle­vi insanlara İncil'in okunmasını öğretmekle sınırlıy­dı. Kısaca misyonerin işi eğitim değildi. (26)

Bu politika olayların zorlamasıyla 1860'dan itiba­ren kesinlikle terk edildi. Ancak bu politikadaki ilk gedik, beş yıl kadar önce, Anderson'un bölgeye yaptı­ğı üçüncü tetkik gezisi sırasında Cyrus Hamlin'le ara­larında başgösteren görüş ayrılığı nedeniyle çoktan

açılmıştı. Cyrus Hamlin, ilerde göreceğimiz gibi, Be­bek'te Çelebi Yorgaki'nin evinde 1840 yılında açtığı okulda Anderson'un politikasına ters bir yol izliyor ve işin kötüsü başarı sağlıyordu. Hamlin, kendi poli­tikasını ve yönteminin doğru olduğunu ısrarla savu­nuyordu. Gerekçeleri mantıklıydı: Bir kere, İngilizce misyonerlerin büyük bir çoğunluğunun ana diliydi, öğretimde onlara kolaylık sağlıyordu. İkinci olarak, ticaret ve sömürgecilik sayesinde İngilizce revaçtaydı. Bu dili bilmek öğrencileri daha hareketli (mobil) kı­labilirdi. Bu dil ayrıca, Hıristiyan düşüncesi, felsefesi ve bilimine ulaşmanın en önemli anahtarıydı. (27) Hamlin, misyoner okullarında yerli halka kendi ana dilinde eğitim verilmesine de şu gerekçelerle karşı çı­kıyordu: Bir kere, bu durum insanın doğasına uygun değildi. Aklın kapasitesine ve insanın isteklerine ay­kırıydı. Ayrıca, Protestan din adamlarının tümü, ya­bancı dil bilen Cizvit papazlarına mahkum edilmiş ola­caktı. Ermeni Protestan cemaatinde genel ve büyük bir hoşnutsuzluğa yol açılmış olacaktı ve misyonerler­le yerli unsurların içten işbirliği tehlikeye girecekti. Üstelik eğitimde geride kalmış olmak, Amerikan mis­yonerlerinin uluslararası prestijini yok edecekti, (28)

Hamlin'in haklı çıktığını görmek için çok fazla beklemek gerekmedi. Bir kere, Amerikan misyoner okulları ilk yıllardaki olanakları sınırlı konumların­dan yavaş yavaş uzaklaştılar. Ayrıca, misyoner okul­larında lâik (secular) eğitime verilen önem giderek arttı. (29)

Öncelikle ve özellikle din adamı yetiştirmeyi amaç­layan ilahiyat okullarından, yatılı ya da gündüzlü or­ta dereceli okullara doğru bir yöneliş başladı. Bu ara­da bu tür okulların maddî külfeti, giderek, eğitime su­samış insanlara daha fazla oranlarda yükletildi. Bir

başka anlatımla, paralı eğitime doğru önemli adım­lar atıldı. Daha 1862 yılında, Urfa, Siverek, Adıyaman gibi yerlerde okulların tüm giderlerinin yöre halkın­ca (yörenin Protestan cemaati) karşılandığını buna rağmen okullara olan talep ve rağbetin giderek art­tığını, disiplin ve kalitenin ise giderek yükseldiğini misyoner raporlarından öğreniyoruz. (30)

Misyoner eğitim stratejisinin evrimini gördükten sonra, şimdi de, ana çizgileriyle eğitim alanındaki so­mut gelişmeleri izleyebiliriz.

1860'lı yılların sonuna gelindiğinde, Anadolu'da dört ilahiyat okulu, (31) ve buralarda okuyan 74 öğ­renci, dokuz adet orta dereceli (orta-lise) yatılı kız okulu ve 64 öğrencisi, 220 ilkokul ve buralarda okuyan 5617 öğrenciyi içeren bir eğitim dizgesi oluşmuştu. (32) Bunun, 1870 yılında BOARD'un dünya ölçeğindeki faa­liyetleri içindeki ağırlığı neydi? Hemen belirtelim ki ağırlığı bir hayli fazlaydı. BOARD'un bütün dünyada sahip olduğu ilahiyat okullarının %25'i (4/16), yatılı kız okullarının %45'i (9/20) ve ilkokulların da %44'ü Anadolunun payına düşmüştü. (33)

Bu okullar içinde ilahiyat okullarının durumunu, bu dönemin eğitimindeki ağırlık ve önemleri nedeniy­le, daha yakından izlememiz gerekir.

Cyrus Hamlin İstanbul'a ayak bastığında (Ocak 1839) henüz Tanzimat ilân edilmemişti. ABD'de ku­yumculuk vb. işleri yaptıktan sonra kendini misyo­nerlik ve eğitime adayan Hamlin, ilk iş olarak, 1834' te Pera'da açılan ancak Patrikhane'nin hışmına uğra­yan liseyi ihya etmeye çalıştı. Okulu, Tanzimat'ın ilâ­nından günü gününe bir yıl sonra, 4 Kasım 1840'ta Avadis ve Toros adlı iki öğrenci ile öğrenime açtı. Bu

öğrencilerden Toros, yıllar sonra Osmanlı Bahriye Ne- zareti'nde Albay rütbesi ile baştercüman olarak gö­rev yapacaktı. (34) Bu okul da, Tanzimat'a rağmen, Patrikhane'nin hışmından yine de kurtulamadı. 1841 yılında, ana babaları afaroz edilmekten korumak için kapatıldı. (35) 1842 yılında 22 öğrenci ile yeniden açıl­dı. 1843 yılında Çelebi Yorgaki'nin Bebek'teki yerine taşındı. Eğitimin İngilizce olarak yapıldığı bu okulda, 1845-46 yılında bir ilahiyat bölümü oluşturuldu. (36) Okulun ta manlamıyla bir ilahiyat okulu niteliği ka­zanması 1856 yılında oldu. (37) Bu tarihte Hamlin'le BOARD arasında eğitim stratejisine ilişkin görüş ay­rılığı da su yüzüne çıkmıştı. Bir süre Avrupa ve Ame­rika'da dolaşan Hamlin 1860 yılında BOARD'dan ay­rıldı ve kendini tümüyle Robert College'in kuruluş hazırlıklarına verdi. Aynı yıl Bebek İlahiyat Okulu da (Bebek Seminary) Merzifon'a taşındı. (38) 1845 yılın­da, 3075 Dolarlık bir bütçe ile, (39) misyoner maaşla­rı dışındaki tüm giderlerini karşılayan Bebek Okulu, Amerikalı misyonerlerin Osmanlı İmparatorluğu'nda açtıkları ilk ciddî orta öğretim kurumu sayılabilir. 1856 yılında tamamen bir ilahiyat okulu kimliği kaza­nana kadar, birtakım bilgilerin yanı sıra beceriler de kazandıran bir okul niteliğinde idi. Örneğin 1852 yı­lında okulun dört yıllık programında şu dersler yer alıyordu: Aritmetik, cebir, geometri, trigonometri. Aritmetik dışmdaki tüm dersler İngilizce okutuluyor­du. Coğrafya ve tarih İngilizce ve Ermenice'ydi. Felse­fe (Eğitim Felsefesi ve Doğa Felsefesi), kimya, ekono­mi politik, ahlâk felsefesi İngilizce okutulan derslerdi. Türkçe ve Ermenice yoğun bir şekilde okutuluyordu. İngilizce eğitiminin amacı, «öğrencilerin İngilizce olan ders kitaplarını izleyebilmelerini sağlamak ve istedik­leri herhangi bir alanda öğrenimlerini sürdürmeleri-

ne olanak vermek» şeklinde tanımlanıyordu. (40) Kuş­kusuz bütün bunlara ek olarak yoğun bir ilahiyat eği­timi de veriliyordu.

Cyrus Hamlin bu okulda okutulmak üzere hazır­ladığı (Ermeni harfli Türkçe) bir matematik kitabını, kişisel dostu Maarif Nazırı Ahmet Vefik Efendi'ye tak­dim etmiş, o da kitabı Arap harfleriyle yayımlatarak Maarif müdürlüklerine dağıtmıştı. (41)

bir başka özelliği de öğrencilerin kendine yardım (self-help) ilkesi çerçevesinde üretici faaliyetlerde bu­lunmaları, böylelikle hem çeşitli alanlarda beceri ka­zanmaları hem de kendi öğrenim giderlerine katkıda

Hamlin'in damgasını taşıyan Bebek Okulu'nun

bulunmalarıydı. İlerideki yıllarda başka bazı Amerikan misyoner okullarında da görülecek olan bu üretici faa­liyetleri, Hamlin 1854 yılında şöyle savunuyordu: (42) «Bu girişimin (un değirmeni ve ekmek fabrikası) amaçları şunlardır:

Öğrencilere giderlerini karşılayabilecek bir is­tihdam alanı sağlamak.

Ayrıca on öğrenicinin burdan sağlanan gelirle okutulmasına olanak vermek.

• Gençlere mekanik zanaatlar ve endüstri alış-

kanlıkları kazandırmak.»

Dış ilişkiler sekreteri Rufus Anderson, Hamlin'e ne kadar kızsa yeriydi. Din adamı yetiştirmek üze­re kurulan bu okuldan mezun olanların pek çoğu iş hayatına atılıyor, diğerleri de ya öğretmenlik ya da başka itibarlı meslekleri tercih ediyorlardı. Arada bir din adamı da çıkıyordu. (43) BOARD belki de özellik­le bu nedenle okulu 1860 yılında Merzifon'a nakletme

kararı aldı; (44) bu tür diri adamı yetiştiren okulların bundan böyle, Merzifon, Harput, Mardin ve Maraş gi­bi iç bölgelerde açılmasını tercih etti. Bebek Okulu' nun serencamını izledikten sonra, insan, İngilizceyi yasaklamaya çalışan Rufus Anderson'a hak verme- mezlik edemiyor!

Sonraki yıllarda Anadolu'nun içlerinde açılan ila­hiyat okullarında, Hamlin'in okulunun dinamizmini bulmak olanaklı değildi. Herşeyden önce bu okullar­daki öğrenim dili İngilizce değil, Türkçe ve Ermenice idi. Programlarda ise din derslerine çok daha fazla ağırlık veriliyordu. Örneğin 1860 ders yılında faaliye­te geçen Harput İlahiyat Okulu'nda, o yıl 25 öğrenci okuyordu. (45) Dört yıllık öğrenim süresince «dinî ve pratik bir eğitim vermek» hedefleniyor, pozitif bilim­lerden yalnızca matematik okutuluyordu. (46)

Bu okullara kabul edilmek için okuma-yazma bil­mekle, dört işlemi yapabilmekten başka koşul aran­mıyor, ancak «dinsel çalışmaya daha yatkın» olduk­ları gerekçesiyle 25-35 yaşları arasındaki erkekler ter­cih ediliyordu. (47)

Amerikalı misyonerler 1832 yılında İstanbul'da William Goodell'in evinde açtıkları ilk kız okulundan başlayarak, cins-i lâtif'in eğitimine önem verdiler. Da­ha doğru bir anlatımla, o yıllarda lâtif cins, okula ve öğrenime ilgi göstermeye, heves etmeye başladı. Do­layısıyla 1870 yılına gelindiğinde dokuz adet orta de­receli kız okulu kurulmuştu. (48)

Sırasıyla Pera, Bebek ve Hasköy'de faaliyet gös­teren İstanbul'daki kız okulu, Bebek Okulu ile birlik­te 1860 yılında içerilere (Merzifon) taşınmıştı. Bunun gibi, Merzifon, Antep, Maraş, Bitlis, Erzincan, Harput

ve Mardin'de yatılı kız okulları açıldı. Bu okulların amacı ikiliydi: Bir kere genel amaç kızların eğitimini artırmaktı, özel amaç ise bayan öğretmenlerin yetiş­mesine katkıda bulunmak, hiç değilse yerli misyoner yardımcılarına ve yerli öğretmenlere «okumuş eşler» yetiştirmekti. (49) Kabul şartları olarak okuma-yazma bilmenin ve dört işlemi yapabilmenin yeterli olduğu bu kız okulları aslında misyonerlerin «common schools» dediği ilk okulların devamı niteliğinde idi. Eğitim süresi üç yıl olan bu okullarda okutulan ders­ler de bunların niteliği hakkında bir fikir verecektir. Bu okullarda eğitim ana dillerde, yani Türkçe ve Er­menice idi. Orta dereceli kız okullarının birinci sınıf­larında, İncil Okuma, Aritmetik, Ermenice Gramer, Coğrafya, Yazı, Müzik ve Kompozisyon; ikinci sınıf­larında İncil Okuma, Aritmetik, Ermeni Coğrafyası, Müzik, Kompozisyon, Fizyoloji, Astronomi; üçüncü sı­nıflarında ise İncil Okuma, Aritmetik Ermeni Coğraf­yası, Müzik, Kompozisyon, Tarih ve Teoloji okutulu­yordu. (50)

Bu okulların yatılı olmasının başlıca nedeni de, değişik kent ve kasabalardan bir ya da iki öğrenci se­çilerek, bu eğitim görmüş kızların etkisini mümkün olduğu kadar geniş alanlara yaymak düşüncesiydi. Ni­tekim bu okullarda okuyan ya da mezun olan kızlar aracılığıyla bir tür halk eğitimi programları da yürü­tülmüştür. Örneğin 1862 yılında Maraş'ta kız öğrenci­ler kendi okul saatleri dışında, ders başına çok cüz'i bir ücret karşılığında 200 kadar yetişkin kadını eğit­mişlerdir. (51)

Misyonerlerin gözetimindeki ilkokullar ise okuma yazma ve dört işlemi öğretmek amacıyla kurulmuş okullardır. 1870 yılında tüm Anadolu'da (İstanbul da-

hil) böyle 220 ilkokul ve buralarda okuyan 5617 öğren­ci bulunuyordu.

Bir yandan Protestan cemaatin gelişmesi bir yan­dan da okul ve öğrenci sayısının artışı matbaadan beklenenleri de doğal olarak artırıyordu. 1833 yılında Malta'dan İzmir'e taşındığını daha önce belirttiğimiz matbaa ise hani harıl çalışıyordu. Aslında 1844 yılın­da Rumlara yönelik faaliyetler durdurulduktan sonra İzmir İstasyonu'nun asıl ve önemli işi —1853 yılına kadar— matbaaya destek vermek oldu. Gerek matbaa­nın gerekse genel olarak basım ve yayım faaliyetleri­nin çalışma ilkelerini belirlemek üzere 1839 ve 1841 yıllarında yerli unsurların (Protestan cemaat ile öğ­retmen, papaz, vaiz gibi yerli yardımcılar) görüşünün alınması, yayın kuruluna sunulmadan önce müsved­delerin her istasyon tarafından görülüp onaylanması, öncelik misyon matbaasında olmakla birlikte, yaban­cı matbaalarda da kitap ve broşür bastırılabilmesi ka­rara bağlanmıştı. (52) 1841 yılında alınan kararlarla ise, yayımlanacak kitaplar üzerindeki son söz hakkı ve yetkisi tek tek misyon istasyonlarına devredildi. Bir istasyonla «Yayın Komitesi» arasında çıkabilecek gö­rüş ayrılıklarında Türkiye Misyonu'nun hakemliğine başvurulması öngörülüyor ve yabancı matbaalardan yararlanabilmek için en az iki istasyonun onayının alınması karara bağlanıyordu. (53)

İzmir matbaasının makine parkı (üç makinesi vardı), hurufatı, mücellithanesi ve malzeme stokuyla malî portesi daha 1840 yılında 10.000 Dolar'ı bulmuş­tu. (54)

İzmir'de 1840-1852 yılları arasındaki yayım faali­yetinin nicelik boyutları Tablo-2'den izlenebilir: (55)

Tablo-2: Amerikan. Misyoner Matbaasının
Üretimi (1840- 1852)

Yıl   Dili    Kitap/Risale Top. Baskı         Top. Sayfa Sayısı

                        Sayısı          Sayısı         

1840   Ermenice     8        34.000          2.340.000

            Ermeni Harfli Türkçe      1        8.000  3.868.000

            Rumca         7        36.500          1.780.000

1841   Ermenice     15      42.500          4.147.200

     Ermeni harfli Türkçe      1        3.000 

            Rumca         21      100.400        10.418.400

1844   Ermenice     11             

            Ermeni harfli Türkçe      10             

            Bulgarca      1               

1845   Ermenice     9        9.500  1.123.000

            Ermeni harfli Türkçe      5        8-000 1.056.000

1846   Ermenice     11      12.500         

            Ermeni harfli Türkçe      3        3.000 

            İbranice (Ladino)   1        5.000 

1847   Ermenice     7        9.000  2.318.000

            Ermeni harfli Türkçe      5        5.000  682.000

            İbranice (Ladino)               5.000  3.780.000

       Rumca         1        3.000  504.000

1849   Ermenice     4        5.000  2.920.000

       Ermeni harfli Türkçe      4        4.000  370.000

1852   Ermenice     13      33.500          6.374.500

       İbranice (Ladino)   3        5.000  304.000

 

Kaynak: 1840 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 6, No- 6;

1841 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 3, No. 55;

1844 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 2, No. 123;

1845 yılı için: Annual Report of the ABCFM for 1845, Boston T.R. Marvin and Son, 1846, s. 100;

1846 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 8, No. 34;

1847 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 9, No. 3;

1849 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 9, No. 5;

1852 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 9, No. 13.

İzmir'deki matbaada, 1833-1853 arasındaki yak­laşık 20 yıllık sürede toplam 20 milyon sayfayı bulan yayın gerçekleştirildi. (56) Bu, 100 sayfayı aşan her­hangi bir yaymı bir cilt sayan (57) misyonerlere göre tam 200.000 cilt basılı malzeme demekti. Tirajın orta­lama 1000 olduğu kabul edilirse 200 dolaylarında ya­yın demektir ki İbrahim Müteferrika'dan (1729) Tan­zimat'a (1839) kadar bizde yayımlanan kitapların sa­yısının 500'ü aşmadığı düşünülürse, işin boyutları da­ha iyi anlaşılabilir.

1830'lu yıllarda 100-150 kitapla nüvesi oluşturu­lan misyoner kitaplıkları da gelişmiş, Türkiye Misyo­nu kitaplığı 1840 yılında 224, 1850 yılında 3265 kitap içeren bir kütüphane halini almıştı. (58)

Amerikalı misyonerlerin merkez üssünün İstan­bul'da, matbaanm ise İzmir'de bulunması birtakım güçlüklere yol açıyordu. İlk kez 1844 yılı başında mat­baanın da İstanbul'a taşınması fikri tartışılmaya baş­landı. (59) Konu, birkaç yıl içinde olgunlaştı ve Türki­ye Misyonu'nun 1852 Yıllık Toplantısı'nda, «...eskiden olduğu gibi siyasal sakınca kalmadığı..» ve «..başkent­le İmparatorluğun diğer bölgeleri arasındaki ilişki ve eşgüdümün en iyi şekilde ancak İstanbul'dan sağla­nabileceği» gibi gerekçelerle, matbaanm İstanbul'a ta­şınması kararlaştırıldı. (60)

İstanbul'a taşınmasıyla Amerikan misyoner mat­baasının günümüze ulaşan tarihinde yepyeni bir ev­re başlamış oluyordu. Matbaa ilkin Pera'da bir bina­ya yerleşti. Daha sonra ise İstanbul yakasına taşındı. 1872 yılında Rıza Paşa Yokuşu'ndaki, (Vasıf Çınar Cad.), bugün de varolan bina inşa ettirilerek buraya yerleşildi. (61)

1840-1863 yılları arasında Modern Ermenice, Er­meni harfli Türkçe, Grek harfli Türkçe, Kürtçe, Bul­garca, Türkçe ve Ladino (İspanyol Yahudicesi) dille­rinde yayımlanan yalnızca kutsal kitap sayısı 160.000'i aşıyordu. Yayımlanan ve dağıtılan bu kitapların 100.000 cildi British and Foreign Bible Society, 54.000 cildi American Bible Society, 7000 cildi ise American. Tract Society tarafından finanse edilmişti. Ayrıca New- York ve Londra'da basılmış 15.500 cilt kutsal kitap da ABCFM kanalıyla dağıtılmıştı. (62) Buradan da anla­şıldığı gibi, dinsel yayım faaliyetlerine ABCFM dışın­da çeşitli kuruluşlar katkıda bulunuyordu, örneğin 1860 yılında çeşitli kuruluşlardan sağlanan yardım tu­tarları şöyle i

4440   Dolar

3257        »

2036        »

1766        »

1305        »

12.804         

ABCFM

British and Foreign Bible Soc.

American Bible Soc.

American Tract Soc.

zaman bu ka-

London Religious Tract Soc.

TOPLAM

ABCFM dışındaki kuruluşları

dar cömert olduklarını sanmak yanlış olur. Örneğin 1843 yılında bu örgütlerin misyoner matbaasının gi­derlerine katılma oranı %38, 1844 yılında ise yalnız-

ca %23 olmuştur. (64)

Basım ve yayım faaliyeti pahalı bir işti ve gider­lerin ancak üçte biri satışlardan karşılanabiliyor­du. (65) Dolayısıyla yukardaki türden katkılar hem ge­rekliydi hem de şükranla karşılanıyordu!

1850'li yılların sonundan itibaren, yani Protestan cemaatindeki gelişmelere ve okullaşmaya paralel ola-

rak basım ve yayım faaliyeti de giderek canlandı. 1857 tarihli bir belgeden öğrendiğimize göre: (66)

   Kitaba olan talep artmaktadır. Bunun bir ne­deni bireysel uyanışın daha geniş alanlara ya­yılmasıdır. Diğer nedeni ise Protestanlığı ka­bul edenlerin yeni dinlerine ve genel olarak bilgiye saygılarının artışıdır.

   1856 yılında İstanbul deposundan 19.639 adet kitap ve dinî broşür gönderilmiştir. Bir sonraki yılın (1857) ilk üç ayında gönderilen yayının miktarı 8033 olmuştur. Aynı şekilde 1856 yılın­da yayımlanan kitap/broşür adedinin önceki yıllardan fazla olmasına rağmen, talebi bütü­nüyle karşılamak mümkün olmamıştır.

Görüldüğü gibi yayımcılık da hızlı bir gelişme içine girmiştir. Matbaanın 1872 yılında yeni ve modern binasına taşınmasıyla başlayan yeni dönemi ise bir sonraki bölümde izleyeceğiz.

İSTİKAMET AĞRI DAĞI!

Amerikalı misyonerlerin Anadolu'daki faaliyetle­rinde 1850'lerde başlayan canlanma ve hareketlenme hem örgütsel yapıyı geliştirmeyi ,hem de yerel unsur­larla (Protestan cemaat) ilişkileri yeni esaslara bağ- lamavı gerektiriyordu. Ancak o zaman yerleşme ta­mamlanmış, işler yoluna konmuş olabilirdi. Gerçekten de incelenen dönemin (1840-1870) ilk on beş yılı ya- yılına, ikinci on beş yılı ise yerleşme, örgütlenme dö­nemi şeklinde nitelenebilir.

1839 yılında beş olan toplam misyoner istasyonu sayısı, 1870 yılında 17'yi bulmuş, bunlara bağlı uç-is- tasyonların sayısı ise 180'i aşmıştı. Yayılma, İstan­bul'u üs ya da çıkış noktası olarak almak suretiyle Ba- tı'dan Doğu'ya doğru olmuştu. Gerçekten de İstanbul' un, tüm faliyetlerin koordine edildiği bir merkez ola­rak misyonerler açısından ortaya koyduğu önemi, da­ha 1844 tarihli bir belgeden (67) açıklıkla görmek müm­kündür. Buna göre, İstanbul, nüfusu, İmparatorluğun en büyük metropolü olması, ülkedeki bütün büyük atılımların buradan kaynaklanması ve böylesine bü­yük bir kentin misyonerlere büyük kamuflaj olanakla­rı sağlaması gibi gerekçelerle tercih edilen bir kent oluyordu. Ayrıca «kentteki Ermeniler'in ülkenin diğer bölgelerindeki Ermeniler'den daha akıllı, daha münev­ver ve daha az yobaz olmaları», ülkenin her yanından Ermenilerin iş nedeniyle buraya uğramaları, iç böl­gelerdeki Osmanlı Paşaları'nın pek çoğunun İstanbul' daki Ermeni sarrafların eline bakması vb. gerekçe­ler de kentin misyoner faaliyetleri açısından önemini artırıyordu.

İşte bu İstanbul'u üs tutarak 1839 yılına kadar İz­mir, Bursa, Trabzon'da misyon istasyonları kurulmuş­tur. 1839'un Eylül'ünde Misyoner Jackson istasyon kurma çalışmaları için Trabzon'dan Erzurum'a hare­ket ediyordu. (68) O zamanki adıyla Türkiye Misyonu' nun 1850 yılı «Yıllık Toplantısında Tokat, Sivas, Amasya ve Merzifon'un Trabzon; Harput, Muş, Bitlis ve Van'ın Erzurum İstasyonlarınca yakından izlen­mesi ve Kayseri ile Tarsus'a da önem verilmesi karar­laştırılıyordu. (69) Antep, misyoner tabiriyle 1848 yı­lında «işgal edilmişti» (occupied). Musul 1850'de, Arapkir 1853'te, Tokat ve Kayseri 1854'te, Maraş, Halep, Sivas ve Harput 1855'te, Urfa, Antakya ve İzmit 1856'da, Musul ve Diyarbakır 1857'de, Mardin, Bitlis ve Edirne 1858'de, Adana ise 1863'te bir biri ardı sıra «işgal edildi» yani buralarda birer misyoner istasyo­nu kuruldu. (70)

Merkezî Türkiye Misyonu ya da önceki adıyla Gü­ney Ermenistan Misyonu'nun en önemli istasyonu ve pây-i tahtı Antep (Ayıntab) kentinin işgal ediliş öy­küsü, misyoner yayılmasının aşamalarını, hızını ve gücünü sergilemesi bakımından ilginç olabilir. Bir ar­şiv belgesinden şimdi bu öyküyü özetleyelim: (71)

Antep'e ayak basan ilk Amerikalı misyonerler, 1830 yılında Bağdat'a giderken kente uğrayan Par- nell, Hamilton ve Newman oldu. Bu misyonerler kent­te 1819 St. Petersburg baskısı Ermeni harfli Türkçe İnciller dağıttılar. Sonraki yıllarda da bu kente iz­mir'den pek çok kutsal yayın gönderildi. Dr. Azariah Smith 1844 Kasım'ında kentte bir yandan dinsel kitap­ların satışını yaptı, bir yandan da Ermenice öğrenme­ye çalıştı. 1847 yılında Boston'daki Ermeni cemaati, Misyoner Van Lennep'in Antep'e gönderilmesini BO- ARD'a tavsiye etti. Tavsiyeye Uyuldu; 28 Mart 1848'de Van Lennep Antep'e ayak bastı ve ilk iş olarak 12 üyesi olan bir Protestan kilisesi oluşturuldu. Bu ara­da yerel ruhbanın ve yerel yöneticilerin çeşitli engel­leriyle karşılaşıldı. Misyoner Thomas Johnston, kent dışına sürüldü. 1848 Kasım'ında, yani kuruluşundan 7-8 ay sonra Antep Protestan Kilisesi'nin 86 üyesi bu­lunuyordu. Aynı yıl, kitap ve yardım parası olarak An- tep için ayrılmış 58 Dolar'lık bir bütçe söz konusuydu. Bir yıl sonra bu bütçe 150 Dolar'a çıktı. 1850 yılından itibaren eğitim alanında çeşitli girişimler başladı. Be­bek ilahiyat Okulu'ndan bir öğretmen getirtildi. Yıl

sonunda üç öğretmeni ve 114 öğrencisiyle bir ilkokul, bir öğretmeni ve 14 öğrencisiyle bir ortaokul faaliyete geçmişti. Diyarbakır, Maraş, Urfa, Kilis gibi yerlere düzenli ziyaretler yapılıyordu. 1851 yılında istasyonun bütçesi 200 Dolar'ı aşmıştı. 1852 yılında Misyoner Sch- neider, Misyoner Crane ve Dr. Smith eşleriyle bir­likte Antep'e gönderildiler. Dördü Amerikalıların ço­cukları olmak üzere 18 öğrencisi olan bir lise öğre­nime açıldı. İlkokulda 200'e yakın öğrenci vardı ve bunun 120'si Ermeni çocuklarıydı. Kilis, Adana, Ma- raş, Urfa, Adıyaman gibi yerlerle düzenli ilişkiler ku­ruldu. Bu arada istasyonun bütçesi 2000 Dolar'ı aş­mıştı.

1860 yılına gelindiğinde beş istasyonu, 20 uç-is- tasyonu ile Merkezî Türkiye Misyonu'nun başkenti Antep olmuştu. Bölgedeki 12 Protestan kilisesine ka­yıtlı üyelerin sayısı 600'ü bulmuştu. Bölgedeki Protes­tan cemaatin toplam sayısı da 3690'ı geçmişti. Yörede 26 okul ve buralarda okuyan 567'si kız, 1365 öğrenci bulunuyordu. Bölgedeki Amerikan kolonisinin sayısı sekizi misyoner olmak üzere, 16'yı bulmuştu. (72)

Doğal olarak bu hızlı gelişme, işgal edilen tüm alanın misyonlar arasında yeniden bölünmesini zorun­lu kılıyordu. Daha önce gördüğümüz gibi, Anadolu'da­ki faaliyetin esas olarak Ermeni'leri kapsayacağı ke­sinlik kazanınca, daha önce Batı Türkiye (Western Turkey) Misyonu olan misyonun adı Ermeni Misyo- nu'na (Armenian Mission) dönüştürülmüştü. Aynı şey İmparatorluk içindeki öteki misyonlar için de söz ko­nusuydu. Bulgar Misyonu, Asur Misyonu (Diyarbakır ve çevresi), Nasturî Misyonu (Doğu Anadolu'nun dağ­lık yöreleri), Suriye Misyonu gibi...

1856 yılında Ermeni Misyonu kuzey ve güney ol­mak üzere ikiye ayrılmıştı. Yahudilere yönelik faali-

yetler de, daha önce Rumlara yönelik faaliyetlerde ol­duğu gibi, durdurulmuştu. Yeni ayırıma göre, Güney Ermenistan Misyonu Antep, Maraş Antakya; Kuzey Ermenistan Misyonu ise İstanbul, İzmir, Trabzon, Er­zurum, Tokat, Sivas, Kayseri, Arapkir ve Harput'dan oluşuyordu.

1860 yılında Harput'da yapılan yıllık toplantıda ise Ermenilere yönelik misyoner faaliyetlerinin (yani Anadolu'daki tüm faaliyetlerin) üç misyon çerçeve­sinde yürütülmesi kararlaştırıldı. (73) Yüzyılın sonu­na kadar bir daha değişmeyecek olan bu bölünmeye göre (Bkz. Harita), kabaca Trabzon'dan Mersin'e çe­kilecek bir doğrunun Batısında kalan bölge Batı Tür­kiye Misyonu'nu oluşturuyordu. Zaman zaman bazı değişiklikler geçirmekle birlikte, bu misyonun istas­yonları (1870 yılında) şunlardı: İstanbul, Merzifon, İzmit, Kayseri, Bursa, Manisa, ve, Sivas. Misyonun pây-i tahtı İstanbul'du.

Sivas'ın güneyinde Mersin'e, Mersin'den de Ha- lep'e çekilen doğrular içinde kalan üçgen alanda ise Merkezî Türkiye Misyonu yer alıyordu. Antep, Ha­lep, Adana, Antakya ve Maraş bu misyonun 1870 yı­lındaki istasyonlarıydı. Bu misyonun pây-i tahtı ise Antep kentiydi.

Bu iki misyonun Doğusunda kalan alanlar ise Doğu Türkiye Misyonu ile kapsanıyordu. Bu misyo­nun pây-i tahtı Harput'tu ve 1870 yılındaki belli baş­lı istasyonları Harput, Bitlis, Erzurum ve Mardin'di.

Misyoner Cyrus Hamlin, BOARD'a yazdığı 14 Ka­sım 1858 tarihli mektupta, misyoner faaliyetlerinden ne anladığını anlatır ve misyonerlerin görev yapar­ken özerk olmaları gerektiğini vurgular. (74) Gerçek-

ten de misyonerler oldukça özerk ve demokratik bir yapı içinde faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. (75) özerk­likleri .politik ve yönetsel kararları —kuşkusuz belir­li sınırlar içinde— bizzat kendilerinin üretmesinden ve uygulamasından; demokratiklikleri ise, bu karar­ları ve belirli görevlere getirilecek kişileri seçimle be­lirlemelerinden gelmektedir. 1860 yılındaki yeniden ya­pılanmadan sonra, Anadolu'da faaliyet gösteren her üç misyon da tüzük (constitution), yönetmelik (by- law) ve tartışma/karar alma kurallarını (parliamen- tary procedures) yeniden saptamışlar ve yüzyılın so­nuna kadar da bu çerçevede faaliyetlerini sürdürmüş­lerdir.

Bunlardan Doğu Türkiye Misyonu'nun 7 Haziran 1861 tarihinde Harput'da yapılan toplantısmda onay­lanan tüzük, yönetmelik ve tartışma kurallarını bir örnek olmak üzere biraz daha yakından inceleyebili­riz. (76)

Adı geçen misyonun tüzüğü başlıca dört bölüm ve 23 maddeden oluşmaktadır. Birinci bölümde misyonun adı, belli başlı görevlileri belirlenmektedir. Bir mis­yonun en üst düzey görevlisi sekreteridir (clerk). Ay­nı şekilde istasyonların da sekreterleri vardır.

İkinci bölüm çeşitli görevleri tanımlamaktadır. Üçüncü bölümde her misyonun ve istasyonun tutma­sı gerekli kayıtlar ve bunların yerine getiriliş biçim­leri düzenlenmektedir. Dördüncü bölümde ise, politi­kaların üretildiği, kararların alındığı yıllık toplantıla­rın toplanma, çalışma, karar alma kuralları belirlen­mektedir. Buna göre örneğin yıllık toplantılara üçten fazla misyonere sahip olan istasyonlar iki, diğerlerinin birer misyonerle katılacağı hükme bağlanmaktadır.

Yıllık toplantıda seçimle iş başına gelecek görevliler, bütçenin hazırlanma ve onaylanma biçimi, bütçe ve tüzükte yapılacak değişiklikler konusundaki kurallar ayrıntılı bir biçimde saptanmaktadır.

İkisi bir arada 29 maddeden oluşan yönetmelik ve tartışma/karar alma kuralları ise, toplantılarda ko­nuşma ve oy verme hakkı, uyulması gereken kural­lar, yıllık toplantılarda yapılması gerekli işler ve uyul­ması gerekli formaliteler, komisyonların seçimine ve çalışmalarına ilişkin bilgilerle, yıllık toplantıyı yöne­tecek başkanın görevleri, yetkileri ve uyması gereken kurallar, yıllık toplantılarda yapılması gerekli işler ve uyulması gerekli formaliteler, komisyonların seçimine ve çalışmalarına ilişkin bilgilerle, yıllık toplantıyı yö­netecek başkanın görevleri, yetkileri ve uyması gere­ken kurallar, oylama ve tartışma süreçleri gibi pek çok konu ayrıntılı bir biçimde belirlenmiştir. Böyle-

likle hem oyunun kuralları saptanmış, hem de demok­ratik bir katılmanın gerekleri yerine getirilmiş olmak­tadır.

İlerde göreceğimiz gibi, okulların yönetiminde önemli bir yeri olan mütevelli heyetlerinin yetkileri bu tüzükte belirlendiği gibi, yıllık toplantıda seçilen en önemli komisyonlardan ikisi olan Eğitim ve Mat­baa komisyonları, eğitim ve basım işlerini bu tüzük ve yönetmeliklere göre yürütmektedirler. Ayrıca eği­tim ve yayın alanında istasyonlar arasında çıkabile­cek görüş ayrılıkları da misyonun nihaî kararma gö­re, demokratik bir biçimde sonuçlandırılıyordu. Öte yandan, basım işlerinde asıl karar mercii istasyonlar oluyordu. Yazılacak ya da çevrilecek kitap ve bro­şürler ise esas olarak istasyonların kararına göre be­lirleniyordu.

İncelediğimiz dönem sonunda (1870) Anadolu'da­ki üç misyonun bünyesinde yer alan istasyonlarda 35 misyoner görev yapıyordu. Bu misyonerlerin büyük bir çoğunluğu artık Anadolu'daki ikinci ve hatta üçün­cü kuşak Amerikalı misyonerlerdi. Sosyal köken, eği­tim gibi özellikleri açısından belki kendilerinden ön­ce gelenlerden pek farklı değillerdi ama onlar kadar «âlim» de değillerdi. Goodell, Dwight, Schauffler gibi ağır toplar ülkelerine dönmüş bunların yerine örne­ğin Dwight ve Schauffler'in çocukları geçmişti.

1840-1870 yılları arasında Anadolu'da görev ya-

pan misyonerlerle bunların       alana çıkış ve ayrılış ta-

rihleri aşağıdaki gibidir: (77)

%                    Alana Giriş       Ayrılış

Adı              Tarihi     Tarihi

Henry J. Van Lennep George W. Wood Edwin E. Bliss

Azariah Smith (Hekim) John S. Everett Isaac G. Bliss

Josiah Peabody Edward M. Dodd Justin W. Parsons Oliver Crane

George W. Dunmore Joseph W. Sutphen Homer B. Morgan Andrew T. Pratt George B. Nutting Alfred G. Beebe George A. Perkins       1840

1842     1850

1843      1851 (ölüm)

1845      1856 (ölüm)

1846     1856

1841

1849

1850

1849

1851       1861

1852       1852 (ölüm)

1852

1843

1853

1854       1859

1854       1859

 

 

Jackson G. Coffing  1857

George H. White    1857

Alvin B. Goodale    1860

Zenas Goss  1860

William F. Williams        1849

18

William Clark                        1853

Dwight W. Marsh

1850

 

Henry Lobdell

1852

 

Augustus Walker

1853

 

George C Knapp

1856

 

Lysander T. Burbank

1860

 

Wilson A. Farnsworth

1853

 

 

1855 (ölüm)

1859

Jasper N. Ball                        1853

Sanford Richardson               1854

Edwin Goodell                       1854

Benjamin Parsons Alexander R. Plumer Ira F. Pettibone Orson P. Allen George A. Pollard

Tillman C. Trowbridge Crosby H. Wheeler Charles F. Morse Oliver W. Winchester Theodore L. Byington

1854

1855

1855

1855

1856

1856

1857

1857

1855

1859

1859

William Hutchison                 1858

1859

William W. Meriam               1859

Joseph K. Greene                  1859

James F. Clark                      1859

Herman N. Barnum               1859

George F. Herrick      1859

William F. Arms        1860

William W. Livingstone        1860

Fayette Jewett (Hekim)       1853

 

 

Henry S. West (Hekim)         1859

David H. Nutting (Hekim)    1854

Henry B. Haskell (Hekim)    1856

John F. Smith   1863

Henry T. Perry  1866

Theodore A. Baldwin   1868

Charles C. Tracy         1867

Lyman Bartlett 1867

Henry Otis Dwight      1867

John E. Pierce   1868

Milan H. Hitchcock     1869

Edward Biggs    1869

J.O. Barrows     1869

Giles F. Montgomery   1863

L.H. Adams       1865

Henry Marden   1869

Moses P. Parmelee      1863

Henry S. Barnum        1867

A.N. Andrus      1868

R.M. Cole 1868

George C. Raynolds     1869

 

Sayıları artan misyonerlerle, cemaatleri —yavaş

da olsa— büyüyen yerli Hıristiyanlar arasındaki iliş­kiler de 1860'lı yılların başında önem kazanmıştı. Amerikalı misyonerler genel olarak tüm Hıristiyan mezheplerin yöneticileri ve özellikle de Ermeni Pat­rikliği ile sürekli sürtüşme halindeydiler. Konumla­rı ve işlevlerinin ışığında bunu doğal karşılamak ge­rekir. Ancak misyonerler ebeliğini ve vaftiz babalı­ğını yaptıkları —benzetme hoş görülürse— kendi «tüp bebekleri» Ermeni Protestan cemaati ile de sür­tüşmekten geri kalmıyorlardı. Bu çatışmanın temel nedeni büyüyen, güçlenen Ermeni Protestan cemaa-

tinin kilise, eğitim vb. kendisini ilgilendiren konular­da —doğal olarak— daha fazla söz hakkı ve karar ver­me yetkisi istemesi, Amerikalıların ise bu alandaki egemen konumlarını terk etmek istemeyişleriydi. I860' lı yıllarda doruk noktasına çıkan bu sürtüşmenin ilk örnekleri daha önceki yıllarda görülmeye başlamıştı. Örneğin 1845 yılında Misyoner Dwight «çok gizli» ni­telemesi taşıyan bir mektubunda, Dr. Senekerim ad­lı, ABD'de eğitim görmüş bir Protestan Ermeni'nin, «Niye Amerikalılara gidiyorsunuz? Bize gelin, eğiti­minizi biz sağlayalım.» şeklinde halk arasında ajitas- yon yaptığmı yazıyor ve bundan yakmıyordu. (78) Bu tür sürtüşmelerin nedenleri ve aldığı biçimler çeşitli­dir. Eğitimin yeterli oluşu ya da olmayışı, yerli yar­dımcıların maaşlarının azlığı ya da çokluğu, bir şa­pelin mülkiyetinin kime ait olacağı gibi konular bü­yük tartışmalara neden olabilmekteydi. Bu tartışma­ların tek hakemi ise ABD'deki kiliseler ve Protestan kamuoyu idi. (79)

Anadolu'daki Protestan kiliselerin organizasyonu konusunda, tek tek kiliseler arasında irtibat olmadığı gerekçesiyle yakınmalar oluyordu. Bunun bir bakıma önlemi, Ermeni Protestan Bölge Birlikleri yoluyla alın­dı. Çeşitli bölgelerin farklı adlar altında, (Bithynian Evangelical Union ya da Central Turkey Evangelical Union), Bitinya Protestan Birliği ya da Merkezi Tür­kiye Protestan Birliği gibi, ülkedeki tüm birlikleri bir çatı altında toplayan Türkiye Protestan Kiliseleri Mer­kez Birliği (Central Union of the Evangelical Churches in Turkey) ile yatay ve dikey bir örgütlenme gerçek­leştirilmişti.

Misyonerlerin kiliselerle olan ilişkileri de önde gelen yakınma konularındandı. Yerli ahali, daha doğ­rusu yerli önderler, «misyonerler kiliselerimiz üzerin-

de sınırsız yetki kullanıyorlar» diye şikâyet ediyorlar­dı. (80) Bir başka şikâyet konusu da Amerikalılarca verilen eğitimin yetersizliği idi. (81) Öte yandan mis­yonerler, «bizim amacımız uygarlık götürmek ya da ileri düzeyde eğitim sağlamak değildir, biz ruhları kur­tarmakla (saving souls) görevliyiz» diyerek kendile­rini savunuyorlardı. (82) Aslında işin özü parayı ve­renin düdüğü çalıp çalamayacağı sorunu idi. Misyo­nerlerin eğitim konusundaki çağdaş olmayan tutum­ları zamanla değişti çünkü hayatın gerçekleriyle bağ­daşmıyordu; yerli unsurlar ise daha fazla para ver­dikleri ölçüde daha fazla düdük çaldılar. Bir belgeye göre, Amerikalılar bu konuya kendi açılarından şöy­le bakıyorlardı: (83)

     Amerikalı misyonerlerin işi büyük ölçüde ma­nevîdir.

     Misyonerlerle Protestan kiliseleri arasındaki ilişkide misyonerler bu kiliselerin manevî ba­balarıdırlar ve bu kiliselerin papazlarıyla eşit konuma sahiptirler.

     Misyonerler Amerikan kiliselerince sağlanan önemli miktarlardaki parayı harcayarak ve çe­şitli faaliyetleri gerçekleştirerek BOARD'ca belirlenmiş büyük bir harekât planını yürüt­mekle yükümlüdürler. Bu amaca tahsis edilen para, kitap çeviri ve basımında, kilise ya da okul binalarının satın alınması ya da kiralan­masında, yerli yardımcıların istihdammda ve mevcut kiliselere yardım için kullanılır.

     Misyonerler yerli unsurlara her konuda danı­şırlar, ancak «ne yapılacağına onlar karar ve­rirler».

     Bu ülkedeki Protestan kiliselerin organizasyo­nu Amerikalı misyonerlerce yapılmıştır ve bu

kiliselerin bağımsız olabilmeleri için gerekli önlemler alınmıştır.

     Bu kiliselere ilişkin olarak misyonerlerin söz hakkına sahip oldukları tek konu, BOARD büt­çesinden yapılan yardımın nasıl harcanacağı­dır.

     Bu ülkedeki ilkokulların tüm masraflarının yaklaşık 4/5 ya da 9/10'u BOARD tarafmdan karşılanmaktadır.

Kimi can alıcı noktalarını özetleyerek aktardığı­mız söz konusu rapor, düdüğü ancak parayı verenin çalabileceğini açıkça gözler önüne sermektedir. An­cak bu durum zamanla değişmiştir. Bu raporun yazıl­dığı tarihten yaklaşık on yıl sonra (1869'da) örneğin Doğu Türkiye Misyonu'ndaki 17 kiliseden 8'i ABCFM' den hiçbir yardım almadan kendi giderlerini kendisi karşılayabiliyordu. Aynı şekilde bu kiliselerin papaz ve vaizlerinin aylıkları için gerekli paranın %80'i yer­li halkça, yalnızca %20'si ABCFM'ce karşılanmaktay­dı. Okulların masrafları açısından da durum tersine dönmüştü. Okulların aylık giderlerinin %75'i yerli un­surların, %25'i ise misyonerlerin payma düşmektey­di. (84)

Bu değişme zaman içinde olmuştur ve misyoner­ler, dizginleri tümüyle elden bırakmadan yerli unsur­ları da karar alma sürecine dahil eden bir mekanizma geliştirmişlerdir. Örneğin 1859 yılı sonunda alınan bir kararla her istasyonda eşit sayıda misyoner ve yer­li görevliden oluşan ortak bir komite kurulması ger­çekleştirilmiştir. Uç-istasyonlardaki yerli görevliler de bu ortak komitelerde temsil edileceklerdir. Ortak ko­mitelerin, ne misyonerlerin ne de yerel kiliselerin işle­rine doğrudan ve resmen karışması söz konusu değil­dir. Ancak bu komiteler önlerine getirilen her konuda

bağımsız olarak hareket edebilecektir. Ortak komite­lerin görevi, daha çok kutsal konularda görüş bildir­mektir. Ortak komiteler BOARD'la olan ilişkilerini ve yazışmalarını da yine misyoner istasyonları kanalıyla yürüteceklerdir. (85)

Yerli Protestanlara belirli konularda danışılması', belki sürtüşmelerin daha ileri boyutlara ulaşmasını önlüyordu ama yakınmalar hiçbir zaman sona erini­yordu. (86) Öte yandan bütün bu patırtılar, Tablo-3'ten izlenebileceği gibi, 1870 yılına gelindiğinde bile, 35'i misyoner olmak üzere 96 kişilik bir Amerikan koloni­siyle yaklaşık 20.000 kişilik Ermeni Protestan Cemaati arasında kopuyordu.

Tablo-3 : Anadolu'daki (İstanbul dahil)

Protestan Cemaatinin Gelişmesi (1846-1870)

Kilise Üyeleri Protestan Cemaaat

Yıllar       Kilise Sayısı        Sayısı          Erkek         Vergi Mükellefleri        Kayıtlı

Protestan

1846   4        105                           

1850   6        158                 

1855   24      627                 

1860* 27      1278                     

1865**      50      2079                

1870***     73 -    3748   10.277          4.589  20.051

(*) Üç misyon birlikte alınmıştır ve Batı Türkiye Misyonu'nun ve­rileri 1861 yılına aittir.

(**)    Üç     misyon          birlikte        alınmıştır     ve      Batı   Türkiye     Misyonu'nun   ve­

rileri 1866 yılına aittir.

(***) Üç misyon birlikte alınmıştır ve Batı Türkiye Misyonu'nun ve­rileri 1871 yılına aittir.

Kaynak : ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 1, No 1 ve 7, Vol. 5, No 13-14.

Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 1, 5 ve 10.

Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 1,8 ve 17.

Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 1 ve 10.

Ancak olup bitenlerin toplumsal etkilerini, yalnız­ca sayıların büyüklükleriyle sınırlı saymak yanlış olur. Diğer yandan, Amerikalı misyonerlerin, Anadolu'nun bağrında yoktan var ettikleri Ermeni Protestan cema­ati ile bu kadarlık sürtüşmeyi de seve seve göğüsleye­cekleri düşünülebilir!

Misyoner eğitimindeki gelişmeleri yıllar itibariy­le izlemeye geçmeden önce, misyoner yayılmasının coğrafyasma bir göz atmamız yararlı olabilir. Ameri­kalı ve yerli yardımcılardan oluşan misyoner gücü­nün, istasyon ve uç-istasyon sayılarının zaman içinde nasıl bir artış gösterdiği ve coğrafî mekânda nasıl da­ğıldığı Tablo-4'ten izlenebilir.

Sayıların ortaya koyduğu en önemli olgu, 1870 yıhna gelindiğinde bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sı­nırları içinde kalan tüm alanların Amerikan misyo­ner faaliyetinin etki alanı içine alınmış olduğudur. Ya- yılına, daha önce de belirtildiği gibi, Batı'dan Doğu'ya doğru olmuştur. 1840 yılında İstanbul dışmda yalnız­ca dört kentte misyoner istasyonu varken, 1870 yılın­da Türkiye'nin 17 büyük yerleşmesinde istasyon, 180'i aşkın kasaba ve köyünde ise uç-istasyon faaliyet gös­terir durumdadır. Bu yerleşme birimleri, belirtmeye gerek yok ki, Ermeni nüfusun yoğun olduğu yerleş­melerdir. Bu yayılışın coğrafyasını gözümüzde daha iyi canlandırabilmek için 1870 yılındaki durumu bi­raz daha ayrıntılı olarak inceleyebiliriz.

İstanbul'dan yönetilen Batı Türkiye Misyonu'nda Merzifon, İzmit, Kayseri, Bursa, Manisa ve Sivas'ta birer istasyon kurulmuştur. Amasya, Tokat, Çarşam­ba, Çorum, Samsun ve Ünye Merzifon'a bağlı uç istas­yonlardır. Kayseri'ye bağlı uç-istasyonlar arasında ise Yozgat, Niğde, Aksaray, Sungurlu ve Talas yer al­maktadır. Bandırma, Bilecik, Kütahya Bursa'ya; İz-

(1840- 1870)

Yıllar  Kapsanan Alan         Çalışanlar

            Misyon Sayısı İstasyon Sayısı         Uç-İstasyon

Sayısı  Amerikalı      Yerli Misyoner Yardımcısı

                                            Misyoner       Doktor Kadın

Yard.  Diğer 

1840   1        5               13              12       1        18

1846  1        5        2        17                   17              18

1850  1        6        11       19                   21              33

1855  1        12       25       24                   27       ——   89

1860* 3        21       85       43       3        45       1        159

1865**         3        21       140     35       ı         40       1        224

1870***        3        17       188                 3        58       1        372

 

(*) Batı Türkiye Misyonu'nun verileri 1861 yılına ait (**) Batı Türkiye Misyonu’nun verileri 1866 yılına ait (***) Bat! Türkiye Misyonu'nun verileri 1871 yılına ait.

Kaynak : ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 4, Vol. 8, No 1, 10 ve 56.

Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 1, 8 ve 17.

Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 1, 5 ve 10.

Seri ABC 16:9:3, Vol. 1. No 1 ve 7, Vol. 5, No 13-14.

mir, Aydın, Akhisar ve Afyon da Manisa'ya bağlı uç istasyonlardır. Tokat, Zara, Gürün Sivas'ın önde ge­len uç-istasyonlarıdır.

Antep'ten yönetilen Merkezî Türkiye Misyonu'n- da Halep, Adana, Antakya ve, Maraş'ta istasyonlar kurulmuştur. Urfa, Kilis, Elbistan, Adıyaman, Siverek bu misyondaki uç-istasyonlardan bazılarıdır.

Harput'tan yönetilen Doğu Türkiye Misyonu'nun istasyonları Harput, Bitlis, Erzurum ve Mardin'dir. Arapgir, Malatya, Eğin, Muş, Diyarbekir ve Trabzon bu misyonun önde gelen uç-istasyonlarıdır.

Bu üç misyona bağlı istasyon ve uç-istasyonlar- daki eğitim faaliyetlerinin yıllar itibariyle gelişmesi­ne ilişkin kimi verileri Tablo-5'ten izleyebiliriz.

Eğitim alanındaki gelişmelerde de 1850'lerden son­ra bir canlanma olduğu ancak asıl hızlı gelişmenin 1865 yılından sonra yaşandığı görülüyor. Ancak, bu dönemde eğitim alanında çok önemli stratejik karar­lar alınmış olmasına rağmen niceliksel gelişmeler çok büyük olmamıştır. Büyük gelişmeler bir sonraki dö­nemde gözlenecektir. Nitekim bu dönemde eğitime ay­rılan kaynaklarda da çok büyük artışlar olmamıştır, örneğin 1840 yılında eğitime ayrılan kaynak matbaa ve yayım işlerine ayrılan kaynağın yaklaşık onda bi­ri mertebesinde kalmıştır. (87) Aslında bu durum son­raki yıllarda da çok fazla değişmemiştir. Örneğin 1866 yılında (88) istanbul İstasyonu'nun eğitim giderleri, matbaaya harcanan paranın % 17'si dolaylarında kal­mıştır. Kuşkusuz bunun bir nedeni, daha önce gör­düğümüz gibi, eğitim masraflarına yerli cemaatin gi­derek artan oranlarda katılmaya başlaması bir başka nedeni de matbaa ve yayım işlerinin hem önemce hem


            1840     1846     1850      1855     1860     1865   1870

        İlahiyat Okulları

        Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı                 1            1            1            3          2          4

           35          25         40          76          21          74

• Yatılı Erkek Okulları

        Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı  1                            2          i-_

7                                 15          17                   

        Yatılı Kız O kull arı © Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı                                      11112   3           9

3          15          22          25          30          70        189

        İlkokullar

        Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı    4          7            S            43        64 47       220

74       114        178      1136     2305     1361     5617

TOPLAM

© Okul Sayısı

• Öğrenci Sayısı  6          9            7            47        70 52       233

84       164       225      1216     2428      1452    5880

Kaynak: Tablo-4’te belirtilen kaynaklardan yararlanılmıştır.

de paraca, misyoner dizgesi içinde, çok önemli bir ye­re sahip olmasıdır.

Doğal olarak bu dönemde değirmenin suyu önce­ki döneme göre gürleşmiştir. Amerikan İç Harbi ne­deniyle kaynakta zaman zaman su seviyesinin düş­mesine rağmen, artış düzenlidir. Bu konuda belki de en önemli gelişme, değirmenin suyuna Boston'daki ana kaynağın yanı sıra Anadolu'daki pınarlardan da ka­tılmaların eklenmiş olmasıdır. Bir örnek vermek ge­rekirse, Doğu Türkiye Misyonu için 1870 yılında 38.179 Dolar Boston'dan gönderilmişken, 8882 Dolar da yerli Hıristiyanlar arasında toplanmıştır. Yaklaşık %23 dolaylarındaki bu yerel katkı, kuşkusuz zaman­la artacaktır.

1840-1870 yıllarında ABCFM'in bütçesi ve bunun içinde Osmanlı İmparatorluğu ve özellikle de Anado­lu'nun payma düşen Dolar'ların durumunu Tablo-6'dan izleyebiliriz.

İncelenen dönem boyunca, Amerikan İç Savaşı' mn yarattığı istisnai durum sayılmazsa, ABCFM'in dünya ölçeğinde harcadığı para sürekli olarak artmış­tır. Bu tutarlar içinde Osmanlı İmparatorluğu'ndaki faaliyetleri finanse etmek üzere harcanan paralar da sürekli artış göstermiştir. Örneğin ABCFM bütçesinin 1836'da %17'si, 1839'da %14'ü, Osmanlı İmparatorluğu' ndaki faaliyetlere tahsis edilmişken, bu oran 1850'de % 23, 1860'ta %30, 1870'te %35 olmuştur. (89) Öte yan­dan misyoner faaliyetleri çerçevesinde Osmanlı İmpa- ratorluğu'nda harcanan paranın 1836'da %58'i, 1839' da %47'si, 1845'te %61'i Anadolu'da harcanmışken, bu oranlar 1855'te %75, 1860'ta %81, 1866'da %84 ve 1870' de %83 olmuştur. Bütün bu oranlar Anadolu'daki ope­rasyona verilen önemi kanıtlayan göstergelerdir.

Tablo-6: ABCFM'in Bütçesi ve Bunun İçinde
Anadolu'nun Payı (1840-1870)

Anadolu'nun

ABCFM'in  Osmanlı İmp.

Payına Düşen (Dolar)  Payına Düşen (Dolar)

Toplam Bütçesi  Bağışlar (Dolar)             

Yıllar (Dolar)                              

1840   265.774        228.777        38.005          20.785

1841   242.998        213.236        52.726          32.722

1842   318.955        277.495        53.864          27.054

1843   257.247        222.014        46.339          29.237

1844   257.393        217.912        50.683          33.586

1845   255.112        220.363        41.791          25.614

1846   279.369        196.208        63.178          44.293

1847   264.783        192.816        53.164          41.125

1848   313.947        225.595        65.884          48.045

1849   323.309        261.431        . 58.855        39.985

1850   285.933        217.839        66.962          48.132

1851   318.901        244.521        65.005          42.930

1852                   85.018          41.660

1853                               57.388

1854                   87.729          65.248

1855                   86.075          64.750

1856                   118.836        93.377

1857                   119.045        93.609

1858   374.889        265.827        118.115        89.245

1859   417.289        263.804        129.817        100.947

1860   429.799        302.443        131.405        106.523

1861   369.879        283.186        139.399        120.502

1862   350.184        247.488        107.811        89.404

1863   403.264        304.905        131.256        98.470

1864   531.985        428.511        171.844        126.568

 

 

1865         537.001        440.066        180.253        143.405

1866         441.883        373.051        162,256        136.160

1867         448.524        350.672        152.646        126.257

1868         535.838        453.260        211.839        177.220

1869         531.661        424.457        198.737        169.156

1870         483.390        378.688        167.073        139.287

 

Kaynak: Birinci Bölümün 73 Nolu dipnotuna bakınız.

İKİNCİ BÖLÜMÜN DİPNOTLARI :

Finnie, a.g.e., s. 131.

«Farewell Address Presented by the American Missionaries at Constantinople to the Lord Viscount Stratford de R'edcliffe With the      Reply   of  his           Excelencey., ABCFM    Arşivi,         Seri    ABC      16:5,

Vol. 4, No 12.

Aktaran Finnie, a.g.e., s- 131.

Frank Edgar Bailey, British Policy and the Turkish Reform Mo- vement, Cambridge (Mass.), Harvard University Press, 1942, s. 39-129.

Bartlett, a.g.e., s. 15; Hamlin, My Life and..., s. 380-381. Bailey, a.g.e., s. 226.

Tillman C. Trowbridge, .Notes of A Tour In Armenia. (1858 ta­rihinde kaleme alınmış 200 sayfalık el yazısı notlar) ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 15, No 291.

Dwight, a.g.e., s. 87.

Hamlin, Among the Turks, s. 66-67.

a.k., s. 95.

"Report on the Future Relations of the Greek Mission" (1844), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 90; Strong, a-g.e., s. 104.

Thirthy Fifth Annual Report of the ABCFM 1844, Boston, T.R. Marvin, 1844, s. 98.

Strong, a.g.e., s. 200.

Bartlett, a.g.e., s. 2.

Anderson, Memorial Volume of.., s. 287.

Dwight, a.g.e., s. 112-113.

Hamlin, My Life and.., s. 215-216; ayrıca bkz. Hamlin, Among the Turks, s. 66-67.

"Educational Institutions and English Literature for Turkey", ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 12 No 269.

"Annual Report of the Aintab Station-1860", ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 43.

H.G.O. Dwight'tan Anderson'a mektup, 23 Eylül 1847, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 39. Buradaki paradoks, eğitim ve okulu Protestanlaştırmanın bir aracı olarak gören misyoner­lerin, okul sayesinde dinsel amaçlarına ulaşabilir bir duruma düşmüş olmalarıdır.

Richter, a.g.e., s. 123; ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:7:1, Vol. 5, No 194.

(22)     Bu tür birliklerin belli başlıları 1864'de kurulan Bursa, İznik, Adapazarı ve çevresini kapsayan Bitinya Ermeni Protestan Ki­liseleri Birliği, 1865'te kurulan Harput Protestan Birliği, 1868'de Merzifon'da kurulan Merkezî Türkiye Protestan Birliği, ve Güney illerini kapsayan Kilikya Protestan Birliği'dir. Bu konuda bkz. Richter, a.g.e., s. 121-122.

(23)     Bayard Dodge, «American Educational and Missionary Efforts in the Nineteenth and Early Twentieth Centruies», The Annals of the American Academy of Political and Social Sciences, Vol. 401, May 1972, s- 20.

(24)     «Report  of             the Associate            Principles     of       the       Seminary               at         Bebek»

(Raporu Hazırlayanlar Cyrus Hamlin ve G.W. Wood), 11 Hazi­ran 1849, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 184.

(25)     Stone, Academia For Anatolia.., s. 67.

(26)      Tibawi,          American  Interests           In..,        s.       152;   Stone, Academia..,          s.        77.

(27)     Hamlin, Among the Turks, s. 282.

(28)     Hamlin, My Life and..., s. 414.

(29)     «Report of the Associate Principles of the Seminary at Bebek», 11 Haziran 1849, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 184.

(30)     «Annual      Report     of       the   Oorfa         Station, 1 April         1862»,       ABCFM      Ar­

şivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 56.

(31)     İlahiyat Okulu terimini İngilizcedeki Theological Seminary kar­şılığı olarak kullanıyorum. Ancak Anadolu'daki ilahiyat okulla­rının ABD'dekilerle tek ortak yanı din adamı yetiştirme ereği­dir. Yoksa, özellikle ilk yıllarda görülen şekliyle bu okulları ABD' deki normal kolej eğitiminden sonra üç yıllık program izleyen söz gelimi Andover, Princeton gibi yüksek ilahiyat okullarıyla karşılaştırmak doğru olmaz.

(32)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 17; Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 10; Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 13-14.

(33)     Sixtieth     Annual    Report            of       the      ABCFM,       Cambridge  (Mass.), Ri-

verside Press, 1870, s. 110.

(34)     Hamlin, My Life and.., s. 208-210.

(35)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 58.

(36)     a.k.

(37)     Hamlin, My Life and.., s. 371.

(38)     a.k., s. 413.

(39)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 188.

(40)     «Eleventh      Annual Report  of         the   Bebek        Seminary,    1852»,       ABCFM

Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 189.

(41)     Hamlin, My Life and.., s. 255.

(42)     «Steam Flour Mill and Bakery of the Bebek Seminary» (Nisan 1864 tarihli el yazısı rapor), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol.

9,      No 191.       Cyrus   Hamlin'in   anılarında   (My     Life   and           Times       ve

Among The Turks) Kırım Harbi sırasında müttefik askerlerinin bitli çamaşırlarını dezenfekte eden bir çamaşır fabrikasının ve askerlerin ekmeğini temin eden buharlı değirmenin ve ekmek fabrikasının ilginç öyküleri anlatılır.

(43)     Greene, a.g.e., s. 114.

(44)     Yirmi Birinci Yıllık Toplantı'da okulun, «Bebek'in konumunun Ermeniler yönünden merkezî olmayışı ve İstanbul'daki olumsuz etkiler, nedeniyle Anadolu'ya taşınması kararlaştırıldı. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 1, No 23.

(45)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 90.

(46)     ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:7, Vol. 1, No 140.

(47)     a.k.

(48)     Burada Osmanlı eğitim sistemindeki bir paralelliğe dikkat çek­mek gerekir. Bizde ilk kız rüşdiyesi 1859 yılında İstanbul'da açılmış, 1870'lerden itibaren kız okullarının sayısı artmış ve taş­raya da yayılmaya başlamıştır. Bkz. Yahya Akyüz, Türk Eği­tim Tarihi (Başlangıçtan 1982'ye), Ankara, A.Ü. Eğitim Bilimle­ri Fakültesi Yayını, 1982, s. 109.

(49)     «Report  of  the      Trustees                of the    Harpoot Seminary for       the     Year

1864,    ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 92.

(50)     «Report  of  the        Committee  of  Education  on      the     Female       Boarding

School-Aintab, 29 April 1861», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 106.

(51)     ABCFM Arşivi, Seri BC, 16:9:5, Vol. 1, No 64.

(52)     .Abstracts of the Doings of the First Annual Meeting of the Mis- sion In Turkey. (1839), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 28

(53)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 45.

(54)     .Inventory of the Printing Establishment-1840», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 33.

(55)     Kocabaşoğlu, a.g-m., s. 274.

(56)     Thomas Laurie, The Contributions of Our Foreign Missions To Science and Human Well-Being, Boston, ABCFM Yayını, 1885, s. 206.

(57)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 2.

(58)     ABCFM      Arşivi,        Seri 16:7:1, Vol.      3, No      4; Seri          ABC 16:7:1,       Vol.

8,      No 1.

(59)     Bu konudaki tartışmalar için bakınız. Kocabaşoğlu, a.g.m., s. 275.

(60)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 75.

(61)     Robert Avery, Ink On Their Thumbs, Istanbul, Amerikan Board Heyeti Yayını, Redhouse Press, 1970, s. 1.

(62)     Annual Report of ABCFM-1864, Boston, T.R. Marvin and Sons, 1864, s. 60

(63)     1860 Yıllık Raporu'ndan aktaran Avery, a.g.e., s. 5.

(64)     «Report of the Smyrna Treasurer», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1; Vol. 2, No. 75.

(65)     Avery, a.g.e., s. 5.

(66)     .Memorandum In Regard to Printing Operations of Armenian Mission-1857», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 144.

(67)     .Report on the Importance of Constantinople as a Missionary Station-1844., ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 86.

(68)     Dwight, a.g.e., s. 85.

(69)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 54.

(70)     Edwin  E.    Bliss,    Condensed       Sketch  of       the    Missions       of      the     Ameri-

can Board in Asiatic Turkey, Boston, ABCFM Yayını, 1897, s. 18.

(71)     «History of the Aintab Station Previous to December 1856», ABCFM Arşivi, Seri 16:5, Vol. 5, No 28 C.

(72)     Fifty-First Annual Report of the ABCFM, 1860, Cambridge (Mass.), 1860, s. 64-65.

(73)     Strong, a.g.e., s. 200.

(74)     C. Hamlin'in 14 Kasım 1858 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 12, No 289.

(75)     İlerde görüleceği gibi yerli unsurlarla misyonerler arasındaki sürtüşme konularından birisi de yerli Protestanların, misyoner­lerin kimseye hesap vermek durumunda bulunmadıkları yolun­daki yalanmalarıdır. .An Appeal Against the Policy of the Ame- rican Missionaries Among the Armenian Christians. (El yazısı sirküler), 1867, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:3, Vol. 4.

(76)     «Constitution   of       the        Mission         of   Eastern        Turkey»,      ABCFM  Arşivi,

Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 29.

(77)     Historical Sketch of.. (1862), s. 47-48; Bartlett, a.g-e., s. 33-35.

(78)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 5, No 80.

(79)     «The American Missionaries and the Evangelical Armenian Church and Mission Chapel in Stamboul» (sirküler), 1869, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:3, Vol. 4.

(80)     Bir belgede bu şikâyet şöyle dile getiriliyordu: «Misyonerler bu ülkedeki dinî çalışmaların yürütülmesinde Amerikan kiliseleri-

nin yetkili ajanlarıdırlar. Bu iş için Amerikan kiliselerince sağ­lanan fonların kontrolü onların elindedir. Misyonerler ne bu ül­kedeki dinî örgütlerin ne de yerli kiliselerin papazı olmuyorlar ve böylelikle de bizzat kendilerinin tohumunu attığı kiliselerin kontrolü dışında kalıyorlar ve hiçbir şekilde sorumluluk taşımı­yorlar.» ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol 5 ,No 89-1.

(81)    «An Appeal        Against  the    Policy    of          the     American      Missionaries

Among the Armenian Christians., ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 7:3, Vol. 4

(82)    «The American Missionaries and the Armenian Protestant Com- munity, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:3, Vol. 4; Seri ABC 16: 9:3, Vol. 1, No 217-220.

(83)    «Relation of  the       American   Missionaries    to       the     Native      Protestant

Churches and Committees Formed in Connection with their La- bors in Turkey., ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 175.

(84)    Misyoner Crosby H. Wheeler'den Turkish Missionary Aid Soci- ety'ye yazılan 1869 tarihli bir yazı, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 0:7, Vol. 2, No 564.

(85)    «The Office, Powers and Privileges of the Mixed Meeting of Mis- sionaries, Native Pastors and Brethren., ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 190.

(86)    ABCFM      Arşivi              bu    tür            tartışmalara       ilişkin      sirküler, rapor    ve           bro­

şür yönünden bir hayli zengindir. Bunlar arasından bizim oku­duklarımız şunlardır: -

a.     The American Missionaries and the Armenian Protestant Community, Constantinople, 1869 (35 sayfa).

b.     Reply      of the    Missionaries at Constantinople    to      the          Charges  of

Rev. Horatio Southgate, Boston, Crocker and Brewster, 1844 (44 sayfa).

c.     ABCFM, Report of the Special Committee on the Turkish Mis- sions Presented at the Annual Meeting at Detroit, 1883 (34 Sayfa).

d.     Correspondence and Other Documents Relating to the Troub- les in the Turkish Missions of the ABCFM, New York, Atkin and Prout, 1883 (45 Sayfa).

e.     Controversy Between the Missionaries of the American Board and the American Board and the Evangelical Armenian Church in Turkey, New York, 1882 (40 sayfa).

Bu raporlar için ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:3 Vol. 4'e bakıl-

malıdır.

(87)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 4.

(88)     ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol. 1, No 17.

(89)   1840'tan önceki veriler için Tablo-l'e bakılabilir. Amerika'dan gönderilen paranın nerelere harcandığım daha yakından görmek bakımından örneğin 1870 yılına ait olan miktarı (139.287 Dolar) misyonlar ve harcama kalemleri itibariyle izleyelim:

Misyoner maaşları ve satınalma

69.353

 

Bayan Griswold ve Beach'in ihtiyacı

599

 

Bayan Griswold ve Beach'in Liverpool'a seyahati

160

 

Mr. Barrows ve ailesinin ihtiyacı

865

 

Mr. Barrows ve ailesinin Liverpool'a seyahati

200

 

Mr. Ball ve ailesinin harcamaları

304

 

Mr. Greene ve ailesinin harcamaları

1.000

 

Mr. ve Mrs. Leonard'ın harcamaları

800

 

Miss Fritcher'in harcamaları

255

 

Mr. Ladd'e emeklilik ödemesi

800

 

Özel komite kararıyla TP. Johnston'a yapılan ödeme

750

 

 

25.680 Dolar

Batı Türkiye Misyonu           75.428 Dolar

Misyoner maaşları ve satınalma         23.874

Mr. ve Mrs. Marden'in ihtiyacı  905

Mr. ve Mrs- Marden, Mr. Adams ve Miss Proctor'un Liverpool'a seyahat masrafları    320

Mr. Coffin'in Liverpool'a seyahat masrafı     80

Mr. Nutting'e emeklilik ödemesi         500

Doğu Türkiye Misyonu    38-179 Dolar         

Misyoner maaşları ve satınalma         36.479

Dr. ve Mrs. Raynolds'un seyahat masrafları 160

Mr. Allen ve ailesinin ihtiyacı   1.200

Miss Bush'un ihtiyacı ve Liverpool'a seyahat masrafı       340

Merkezî Türkiye Misyonu

Bkz. Sixtieth Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1870, s. 111.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: HASAT DÖNEMİ
(1871-1900)

1870'li yıllarla birlikte, gerek imparatorluğun ya­şamında, gerekse Amerikalı misyonerlerin faaliyetle­rinde yeni bir dönem başlıyordu. Bu dönemin en be­lirgin özelliği, denklemdeki pek çok unsurun değişme­siydi. Bir kere, Batı'nın Osmanlı Devleti'ne karşı tu­tumu değişmişti. Her şeye rağmen yaşatılması gere­ken bir «hasta adam» gitmiş, yerine paylaşılacak mi­rası öne çıkmış «ölümcül bir hasta adam» gelmişti, im­paratorluk dağılacaktı. Bu kaçınılmaz görünüyordu. Batı kendi çıkarlarını İmparatorluk bünyesindeki ulu­sal azınlıklar kanalıyla koruma yol ve yöntemleri ge­liştirme peşindeydi. O yıllarda Avrupa başkentlerin­de dillerden düşmeyen «Osmanlı İmparatorluğu'nda reform» yaygarasının dış yüzü buydu. London Times gazetesi editörünce Misyoner Tillman C. Trowbridge'e gönderilen 17 Ocak 1880 tarihli mektup, bu tutumun tipik bir örneğidir: «Küçük Asya ve Suriye, Hıristiyan Devletlerin vesayeti altında, fiili yönetim olmasa bile gerçek denetimi şimdi bu ülkeleri kötü yönetenlerin elinden alınmadan, hiçbir zaman ıslah edilemez.» (1) Misyonerler de çoktan bu sonuca ulaşmışlardı. Yukar- daki mektubun muhatabı Trowbridge, 1872 yılında ka-

leme aldığı bir raporda (2) aynen şunları söylüyordu: «Osmanlı İmparatorluğu'nun korunması, uzun süredir, Avrupa'daki genel barış için zorunlu sayılmıştır. İm­paratorluğun dağılmasını önlemek için büyük feda­kârlıklara katlanılmıştır. Bununla birlikte, tamamen kokuşmuş bir yönetimi veya halkı uzun süre muhafa­za etmek imkânsızdır. Dolayısıyla Türk İmparatorlu­ğunun ahlâkî reformasyonu Avrupa'nın ortak çıkar­ları yönünden büyük önem taşımaktadır. Böyle bir re- formasyonun gerçekleştirilebilmesi mümkün görün­mektedir; ülkenin sözde Hıristiyan toplumlarında bu­nun için bir temel vardır. Türkiye'nin tüm nüfusunun yaklaşık yarısı Rum, Ermeni ve Bulgar'lardan oluş­maktadır. Amerikalılar ve diğer misyonerler bu top­lumlar içinde uzun süredir çalışmaktadırlar ve özel­likle Ermeniler arasında başarılı olmuşlardır. Yukar­da belirtilen doğrultuda operasyonlarını genişletmeyi önermektedirler ve bunu yaparken de Amerika'daki- ler kadar İngiltere'deki dostlarının işbirliğine güven­mektedirler.»

Bu tutum, doğal olarak Osmanlı Devleti'nin tutu­munu da etkilemiş ve özellikle 1870'den sonra, yerli ve yabancı, müslim ve gayrimüslim tüm eğitim ku- rumları disiplin altına almmak istenmiştir. Bunun, ilk örneği 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamname- si'dir. Bu nizamnamenin 129'ncu maddesiyle, özellik­le cemaat ve yabancı okulları hedeflenmiştir. Örneğin bu madde, bu tür okulların öğretmenlerinin diploma­larının Osmanlı Maarif Nezareti'nce onaylanmasını, okutulacak derslerin bir listesinin verilmesini ve ders kitaplarının Nezaret'çe onaylanmasını öngörüyordu. Bunların pek azına uyulduğunu belirtmeye gerek yok. Ancak bu masum istekler karşısında, özellikle Ame­rikalı misyonerler, «faaliyetlerimize set çekiliyor» diye

epeyce gürültü çıkarmışlardır. Ayrıca belirtilmelidir ki bu maddenin işlerlik kazanabilmesi için 1886 yılın­da Mekatib-i Ecnebiye ve Gayri Müslime Müfettişli- ği'nin ihdas edilmesi ve basma da Selanik Vali Mua­vini saadetlû Kostantinidi Paşa'nın geçirilmesini bek­lemek gerekmişti! (3)

Ayrıca Osmanlı yönetimince alınan, sokakta vaaz verilmesinin yasaklanması, Matbaalar Nizamnamesi (1857) uyarmca matbaalar için ruhsat alınma zorun­luluğunun getirilmesi, her türlü süreli yayın ve kita­bın Encümen-i Teftiş ve Muayene'den geçirilmesi, ta­biplerin icra-i meslek edebilmesi için diplomalarının Tıbbiye-i Şahane'ce onaylanması gibi önlemler, misyo- nerlerce, anlaşmalardan ve kapitülâsyonlardan doğan haklarına (!) yönelik kısıtlamalar olarak değerlendi­riliyor (4) ve Anglo-Saxon kamuoyunda fırtına kopa­rılıyordu.

Bu arada Amerikan Hükümeti'nin tutumunda da bir değişiklik olmuş, gerek misyonerlerin gerekse Bos­ton'daki öteki etkili çevrelerin çabalarıyla Amerikan hariciyesi misyonerlerine daha yakın diplomatik ko­ruma sağlamaya başlamıştır. Önceleri diplomatik ko­runmaları için daha çok ingiltere'nin eline bakan mis­yonerler artık kendi ülkelerini arkalarında bulmaya başlamışlardır.

Kuşkusuz Amerikan misyoner faaliyetlerinde de önemli gelişmeler, değişmeler olmaktaydı. Bir kere, «Okul Kitab'ı (İncil) izleyecek, onun önüne geçmeye­cek!» ilkesi artık ister istemez bir yana bırakılmıştı. Gerçi ABCFM'in yeni sekreteri bu ilkenin hâlâ geçer­li olduğunu savunuyordu ama buna kendisinin de inandığı kuşkuluydu. Bu biraz da zevahiri kurtarma

türünden bir savunmaydı. Zira Mr. Clark, kendi ken­dine yeterli Hıristiyan topluluklar kurulabilmesi için kendine güvenen ve kendine saygısı olan gençler ye­tiştirilmesi gerektiğini bunun da ancak eğitimle ola­cağını söylüyordu. Cyrus Hamlin'in ve Bebek İlahiyat Okulu'nun bu alandaki en iyi örnek olduğuna işaret eden Clark, «Öyleyse», diyordu, «bırakalım eğitim, Tanrı'nın kelâmının va'zı ile atbaşı gitsin ve Hıristi­yan uygarlığı, İncil'in yolunu açsın.» (5)

Öte yandan yine Mr. Clark'ın saptamasma göre, Türkiye'deki misyoner faaliyeti sınırlarına ulaşmış-, tı. (6) Her ne kadar sayısal büyüme 1914 yılına kadar devam edecektiyse de, 1890'ların ortasına gelindiğin­de, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan misyoner faaliyetinin gerçekten sınırlarına ulaşılmıştı. Bu, faa­liyetlerin mekândaki yayılması anlamında olduğu ka­dar, yüksek öğrenim, tıbbî yardım ve bakım gibi ye­ni işlevlerin devreye girmesi açısından da geçerliydi. İlerki sayfalarda bu gelişmeleri izleyeceğiz.

YENİ GELİŞMELER

XIX.     yüzyılın son 30 yılında Osmanlı İmparator- luğu'ndaki Amerikan misyoner faaliyetlerinde dik­kate değer gelişmeler oldu. Yeni cepheler açıldı, yeni ittifaklar kuruldu, bir misyon el değiştirdi; eğitim, tıb­bî yardım, basım ve yayım işlerine hız verildi. Bu ça­lışmanın kapsamı dışında kalmakla birlikte önce açı­lan yeni cepheden kısaca söz edelim.

«Avrupa Türkiyesi Misyonu»

Bulgarları, «Ortodoks hiyerarşisinin ve Türk des­potizminin» pençesinden kurtarmak (7) amacıyla baş-

latılan operasyonun geçmişi 1850'li yıllara kadar ge­ri gidiyor. Balkan yarımadasındaki çalışmaları tek ba­sma üstlenemeyeceğini düşünen ABCFM, o sıralar böl­gede iş yapmaya hevesli bir başka Amerikan misyoner örgütüne (Methodist Episcopal Mission) 1851 yılında ortaklık önermiş, hatta bölgeyi kâğıt üstünde arala­rında paylaşmışlardı bile. Bu paylaşıma göre, Balkan Dağlan'nın Güney ve Batı'smdaki yöreler BOARD'un payına düşmüştü. (8) Bu arada 1856 yılında İngiltere' ye giden Cyrus Hamlin, orada yaptığı temaslar so­nunda yeni kurulmuş bulunan Turkish Missions Aids Society ile Bulgaristan'da ortak çalışma yapılması için BOARD yönetimini hararetle iknaya çalışıyordu. Ham- lin'e göre, «Bulgarlar o güne kadar dünyada misyo- nersiz kalmış en ilginç ve en ümit verici halk»tı. (9) İstanbul'daki diğer ağır toplar da Hamlin'le aynı gö­rüşteydiler. Sekiz misyonerin imzasını taşıyan 30 Ocak 1857 tarihli bir mektupta, Bulgaristan Protestanlaştı- rılmadan Osmanlı İmparatorluğu'nda yapılan işin ta­mamlanmış sayılamayacağı, çünkü Ermenilerin en iyi ihtimalle İmparatorluk ahalisinin 1/20'nden çok ol­madığı belirtiliyordu. Yörede İngilizler'in konsolosluk­lar açmaya başladıkları ve bu konsoloslardan en az üçünün Protestan misyonları konusunda yardım va- adettiği kaydedilen mektupta, bölgenin yakm bir ge­lecekte sosyo-ekonomik yönden büyük gelişmeler gös­tereceği de vurgulanıyordu. (10)

Gerçekten de 1858 yılında Methodistler ve ABCFM Bulgaristan'da birer misyon istasyonu kurdular. ABCFM'in Plovdiv'deki misyonu, bir süre İstanbul'a bağlı olarak çalıştı. Hatta Amerikalı misyonerler Os­manlı topraklarındaki ilk «görev şehidi»ni burada verdiler. Misyoner Meriam 1862 yılında İstanbul dönü­şü Rumeli'nin o ünlü haydutlarınca öldürüldü. (11) Uğ-

randa şehit verilmesine rağmen Bulgaristan'da işler iyi gitmedi. Plovdiv, Eski Zağra ve Samakov'da açılan okullar pek fazla rağbet görmedi. Hatta Eski Zağra' daki bir kız okulu, 1867 yılında kızgın bir kalabalığın saldırısına bile uğradı. (12) Ancak bu alan tamamen terkedilmedi ve koşullar elverince yani 30 Haziran 1871'de yeni baştan Avrupa Türkiyesi Misyonu (Euro- pean Turkey Mission) adıyla yeniden örgütlendi. (13) Bu kez maya tutmuştu. 1876 tarihli bir raporda belir­tildiği gibi, «Geçmiş olaylar, çok kısa bir süre içinde Avrupa Türkiye'sinde çok ciddi siyasal değişiklikle­rin olabileceğini gösteriyor»du. (14) Bu değişiklikler olmakta gecikmedi. O kadar, ki, 1876-1878 yılları ara­sında, terör ve karışıklık nedeniyle, misyonerlerin faa­liyet göstermeleri bile güçleşti. Misyoner okulları zap- tiyelerce korundu ve Amerikalı misyonerler Türk su­baylarına sığındılar. (15) Misyoner faaliyeti zaman za­man güç anlar yaşadı ama gelişerek devam etti. 1890' lı yıllarda Selanik ve Manastır'ı da kapsayan genişçe bir alana yayılmıştı.

Avrupa Türkiyesi Misyonu'nda 1873 yılında beş misyoner, yedi Amerikalı yardımcı, 12 yerli yardımcı, yedi istasyon ve uç-istasyonda örgütlenmiş olarak ça­lışıyorlardı. Toplam üye sayısı 75 olan bir Protestan kilisesi kurulmuştu. Pazar Okulları'nda okuyan öğ­renci sayısı 175, yatılı kız okullarında okuyan öğren­ci sayısı ise 30'u aşmıştı. (16) 1899 yılına gelindiğinde ise, on misyoner, on iki Amerikalı misyoner yardımcı­sı, 81 yerli yardımcı görev yapıyordu. Dört istasyon ve 12 dolaylarında uç-istasyon örgütlenmişti. Protestan kiliselerinin sayısı 15'i, Pazar Okulları'na devam eden­lerin sayısı 1250'leri bulmuştu. Eğitim alanında, orta dereceli dört okulda 146, yaklaşık yirmi ilkokulda ise 446 öğrenci okuyordu. (17) 1870-80'li yıllarda İstanbul'

daki matbaanın üretimi içinde Bulgarca yayımların neredeyse yarı yarıya bir yer tuttuğunu bu arada ha­tırlatalım, örneğin 1870 yılında basılan 10.5 milyon sayfa tutarındaki toplam yayının, beş milyon sayfa­dan fazlası Bulgarca idi. (18)

Bulgaristan'ın «kurtarılması» davasının bayrağı­nı ilk açan misyoner, Robert Kolej'in kurucusu Cyrus Hamlin olduysa, sonuç alınmasına en çok emeği ge­çen misyoner de Cyrus'un damadı ve Kolej'in ünlü müdürü George Washburn oldu. Kayınpeder ve da­madı, gerek derin Bulgarofilliklerinin, gerekse sonsuz Rusofobyalarının etkisiyle ve hiç kuşkusuz ehl-i salib ehl-i islâm çelişkisinin verdiği iman gücüyle bu dava­ya soyundular. Amerikalıların Bulgaristanın kurtarıl­masındaki rollerini araştıran çağdaş bir araştırmacı, «Nisan Ayaklanması ve Amerikalılar» adlı makalesin­de (19) Bulgaristan'ın kurtuluşunda (!) Amerikalılar' m rolünü ayrıntılarıyla anlatıyor. Ancak bize göre, Amerikalı misyonerler Bulgaristan'daki olayları ne başlatmış ne de sonuçlandırmış olamazlar. Onların asıl katkısı, olayları kendi perspektiflerinden dünya kamuoyunu yansıtmadaki başarılarıyla sınırlıdır. Ni­tekim ABCFM misyoneri Tillman C. Trowbridge, 1876 Temmuz - Ağustos aylarında kulis yapmak ve Parla­mentodaki görüşmeleri izlemek için bulunduğu Lond­ra'dan, İsviçre'de St. Moritz'de bulunan George Wash- burn'a yazdığı beş mektupta, gerçek anlamda nasıl «loby»cilik yaptığını anlatır. (20)

Elden Çıkan Misyon

Bir yandan yeni bir cephe açılırken, hemen he­men aynı tarihlerde bir başka cephe müttefiklere dev­rediliyordu. Bu çalışmanm kapsamına girmediği için-

yalnızca Osmanlı mülkünde açılan ilk Amerikan mis­yoner okulu nedeniyle değindiğimiz Suriye Misyonu, 1870 yılında el değiştirdi. ABCFM, kısa adı BFMPC olan Board of Foreign Missions of the Presbyterian Church'e, menkul, gayrimenkul ve personel dahil, Su­riye Misyonu'nu in toto devir ve teslim etti. Bu devir- teslim işinin asıl nedeni, Presbyterian Kilisesi'nin ken­di içindeki gelişmelerle, bunların ABCFM'le olan iliş­kilerindeki değişikliklerdi. Daha önce değinildiği gibi Tibawi'nin American Interests In Syria adlı kitabında öyküsü derli toplu verilen Suriye Misyonu'nun elden çıkması, BOARD'un Anadolu'ya daha fazla para, per­sonel ve zaman ayırmasını olanaklı kılıyordu.

Kadın Misyoner Heyetleri

İç Savaşla birlikte Amerika'da hanımlar da mis­yonerliğe soyundular; daha önce yalnızca misyoner yardımcılığıyla idare ediyorlardı! İç Savaş'ın yarala­rını sarmaya yönelik Woman's Union Missionary So- ciety bu alandaki ilk örnek oldu. Bu örneği Boston'un Güney Kilisesi'nde 7 Ocak 1868'de kurulan Woman's Board of Missions (WBM) ve aynı yılın Ekim'inde ku­rulan Woman's Board of Missions of the Interior (WBMI) izledi. (21) Bu iki kadın misyoner örgütü. BO- ARD'a para ve personel yardımı yapmak suretiyle uzun yıllar katkılarda bulunmuşlardı. WBM'nin 1872 yılındaki parasal katkısı, ABCFM bütçesinin yaklaşık %8'i kadarken bu oran 1877'de %15'i, 1912'de ise yak­laşık %27'yi bulmuştur. (22) 1900 senesinde Batı Tür­kiye Misyonu'nun, misyoner ücretleri de dahil tüm giderleri 77.784 Dolar'dı. Bu tutarın yaklaşık %16'sı ka­dın misyoner heyetlerince karşılanmıştı. (23) Anılan

bu iki örgüt (WBM ve WBMI) 1912 yılında yalnızca Anadolu'da 3960 öğrencinin okuduğu orta ve lise dü­zeyinde 16 kız okulunu para ve personel yönünden destekliyorlardı. (24) Kısaca, incelenen dönemde, BO- ARD'un hanım yardımcıları olmuştu. Özellikle yetim­haneler, yuvalar ve her düzeydeki kız okullarına ka­dın misyoner heyetlerinin önemli katkıları oluyordu.

Tıbbî Misyonlar

Hazreti İsa'nın kendisi Tanrısal gücünün bir kıs­mını hastaları iyileştirmekte kullandığına göre, tıb­bî yardım ve bakımın misyoner faaliyetlerinin ayrıl­maz bir parçası olması doğaldır. Dolayısıyla misyoner faaliyetlerinin başladığı yerde, bu alandaki çalışma­lar da başlar. Nitekim Osmanlı topraklarında boy gös­teren ilk misyoner hekim 1833 yılında Beyrut'a gelen Dr. Asa Dodge olmuştur. Bir yıl sonra Kudüs'e geçen Dr. Dodge, tifüse yakalarak 1835 yılında kutsal top­raklarda ölmüştür. (25) İzleyen yıllarda da Dr. Cor- nelius Van Dyke (1840), Dr. Azariah Smith (1843), Dr. Asakel Grant, Dr. Henry Lobdell ve Dr. George E. Post gibi hekimler Trablusşam'dan Kafkaslara kadar ül­kenin çeşitli yerlerinde gezici hekimlik yapmışlar­dır. (26) Ancak tıbbî bakım ve yardım konusundaki sistemli çalışmalar, hekimleri kaynağında yetiştirecek düzen kurulana kadar ertelenmiş ve 1880'lerden itiba­ren hız kazanmıştır.

Zaman içersinde belli başlı misyoner istasyonla­rı doktor, klinik ve hastane ile donatılmıştır. İlk has­taneler Antep, Talaş (Kayseri), Mardin ve Van'da ku­rulmuştur. (27) Daha sonra İstanbul, Merzifon, Sivas Harput, ve Diyarbakır'da da birer hastane/klinik açıl-

mıştır. İlk binası 1878 yılında inşa edilen Antep'deki Azariah Smith Hastanesi 1886 yılında 3130 hastaya hiz­met vermiş; burada 300 dolaymda ameliyat yapılmış­tır. (28) 1899 senesinde 32 yataklı bir hastane olan Aza- riah Smith'de ayrıca bir dispanser de bulunuyordu ve o yıl 325 hasta yatarak 4500 hasta ise ayakta tedavi görmüştü. Hastanenin toplam giderleri 1302 Osmanlı Lirası olmuş, bunun 691 lirası (%53'ü) tedavi/bakım ücreti adı altında hastalardan tahsil edilmiştir. (29) Talas'daki hastanede ise 1900 yılında 7729 hastaya ba­kılmış ve toplam masrafların yaklaşık 3/4'ü hastalar­dan tahsil edilmiştir. (30) Talas'saki bu hastanede 1887' de 1200, 1889'da 4236 hastaya bakılmıştı. (31) Burada 1892 yılında bakılan hasta sayısı ise 5214 olmuştu. (32)

Tıbbi tedavi ve bakım konusundaki çalışmalara 1880'lerden itibaren hız verilmiş olması, kiliseleri, okulları ve matbaasıyla bir hayli yaygınlık ve yoğun­luk kazanmış olan misyoner faaliyetlerine hem hal­kın hem de yönetimin gözünde sempati kazandırma­nın yanı sıra, kendi çalışmalarına da taze kan pompa- lamıştır. Bu tür hastane ve dispanserlere gayrimüslim ahalinin yanı sıra Müslüman ahalinin de başvuruyor olması ve o tarihlerde Anadolu'da sağlık hizmetleri­nin son derece yetersiz oluşu, Bâb-ı Âli'nin de bu işe hoşgörü ile bakmasına yol açmış olabilir.

XX.       yüzyılın başmda (1909 yılında) Van, Erzu­rum, Mardin, Diyarbakır, Harput, Merzifon, Sivas, Ta­laş, Adana ve Antep'te birer hastane ya da dispanser faaliyette bulunuyordu. (33) Aynı yıl, ABCFM'in dün­ya ölçeğinde faaliyet gösteren 30 benzer kuruluşun­dan 10'unun Anadolu'da bulunuşu bu alana verilen önemi göstermektedir.

ANADOLU'DA OLUP BİTENLER ([†])

Merzifon istasyonunun 1899 tarihli yıllık raporun­da; «Eğitim çalışmalarımızın momenti, hareket halin­deki ağır bir treninkine benzemektedir, Kolej'de (Ana­dolu Koleji) kayıtların çok hızlı artışı karşısında fre­ne basmak zorunda kaldık» deniyor ve tıbbî çalışma­lar konusunda da aynı şeyin geçerli olduğu belirtili­yordu. (34) ABCFM'in iki yıl önceki (1897) yıllık genel raporunda da, Türkiye'deki çalışmaların «daha önce hiç olmadığı kadar tatminkâr sonuçlar» verdiğine işa­ret ediliyor, çok acil takviye isteniyor ve aynen şöyle deniyordu: «Türkiye'deki korkunç ateş ve kanın için­den haykıran şehit ruhu, daha önce hiç olmadığı ka­dar hasat işçilerini çağırmaktadır.» (35)

ABCFM'in yöneticileri hasat için yeni işgücü pe­şindeydiler ama Boston'da işler iyi gitmiyordu. ABD' de 1890'h yıllarda yaşanan depresyon nedeniyle ba­ğışlar azalmış, 1897'de ABCFM bütçesi 45.000 dolar açık vermişti, (36) Misyoner faaliyetlerine olan ilgi azalmıştı. 1896 yılında ABD'deki 5554 Congregationa- list kiliseden 2046'sı BOARD'a tek bir cent bile vere­memişti. (37)

Bu durum, yani yapacak çok iş olması buna kar­şılık kaynaklarda daralma başgöstermesi birtakım yeni önlemler almayı gerektiriyordu. Alman ilk ön­lem, ABCFM'in 1860'lardan bu yana yürürlükte olan

üç yönetimsel ilkesinden (38) hiç değilse birini —ken­di kendine yeterli olma ilkesini— gerçekten hayata geçirme konusundaki girişimlerdi. Nitekim, örgütün 1894 yılı raporunda dış ilişkiler sekreteri Clark, ken­di kendine yeterli olma ilkesinin hayata geçirileceği­ni ve her ulusal cemaatin kendi kilisesini, kendi oku­lunu parasal açıdan destekleyeceğini açıklıyordu. (39) Bu ilke kararı, bir yandan da hiçbir şeyden memnun olmayan yerli ahaliye, uyarı dozu yüksek bir yanıt oluyordu : «Pamuk eller cebe!»

Başvurulan ikinci önlem, yüksek öğrenime hız vermek oldu. «Bizim amacımız eğitim değil İncil'i öğ­retmektir» şeklinde formüle edilen katı misyoner tu­tumu, olayların ve zamanın karşısında geçersiz kal­mıştı. Bu gerçek artık resmen kabul ediliyordu. Bun­dan böyle, «endüstrinin isterlerine» ve «doğmakta olan yeni yaşam biçimine» uygun bir eğitim verilme­sine özen gösterilecekti. (40) Bu ise tek kelimeyle New England tipi «Kolej» eğitimi idi. Paralı olması öngö­rülen bu eğitim, yukarda sözü edilen kendi kendine yeterli olma ilkesine de uygundu. Ayrıca, yerli un­surların bir süredir şiddetle talep ettikleri «daha faz­la eğitim» de böylece sağlanmış olacaktı.

İncelenen dönemin —özellikle 1880'lerden sonra— ortaya çıkan iki temel yönsemesi, kendi kendine ye­terli olmak ve daha kaliteli eğitim sağlamak politi­kaları oldu. Kendi kendine yeterlilik, iane, yardım, bağış vb. katkıların yanı sıra, hizmetten yararlana­nın külfete katlanmasını gerektiriyordu. Diğer yan­dan parayı veren düdüğü daha fazla çalacağına gö­re, ABCFM'in bir başka temel yönetim ilkesine, yani kendi kendini yönetme ilkesine daha fazla kapı açıl­mış oluyordu. Üstelik bütün bunlar, ilerde bütün işle­rin asıl sahiplerine devredilmesini kolaylaştıran ge-

lişmelerdi. Çünkü misyonerler kalıcı değillerdi. Onla­rın görevi yolu açmaktı. Başlattıkları «misyon»u so­nuca ulaştıracak yerli unsurlar yetişip örgütlenince, onların görevi sona erecekti. (41)

Eğitim alanındaki gelişmeleri ilerde ayrıntılarıy­la inceleyeceğiz. Şimdi, misyonerlerle yerli unsurlar arasındaki ilişkilere, yerel katkıların boyutlarına, de­ğirmenin suyunun durumuna ve misyonlardaki so­mut gelişmelere bir göz atalım. Protestan cemaatin gelişmesi Tablo: 7'den izlenebilir:

Tablo: 7 — Anadolu'daki Protestan Cemaat

(1882 - 1900)

Yıllar ve Misyonlar      Kilise Sayısı        Kilise Üyeleri

Sayısı          Kayıtlı Pro­testan Sayısı

1882 

Batı Türkiye Mis.     27      1938  

Merkezi Türkiye Mis.         40      2973  

Doğu Türkiye Mis. TOPLAM  41

108          2579

7490    

1890

Batı Türkiye Mis.  34      X

3118   11.485

Merkezi Türkiye Mis.

Doğu Türkiye Mis.        33

41      2807   16.061

16.152

TOPLAM     108    10.980          43.698

1900 

Batı Türkiye Mis.  31      3557   13.085

Merkezi Türkiye Mis.      32      6005   19.268

Doğu Türkiye Mis. 49      2547   12.606

TOPLAM     112    12.109          44.959

Kaynak : Annual Report of the ABCFM, 1882;

Annual Report of the ABCFM 1890;

Annual Report of the ABCFM 1900.

Tablodan da görüldüğü gibi, son 30 yılda epeyce yol alınmıştı, örgütlü kiliselerin sayısı 73'ten 112'ye, kilise üyelerinin sayısı 3748'den 12.109'a, Protestan cemaatinin toplamı ise 20.051'den 44,959'a yükselmiş­ti. Ne ki bu başarı yine de «ummanda bir katre» idi. 1897 yılı rakamlarıyla gerek İmparatorluğun toplam gayrimüslim nüfusu içindeki yeri (44.949 / 4.938.362 — %9) gerekse toplam Ermeni nüfus içindeki payı, (yak­laşık %4) Protestan cemaatini «ummanda bir katre» yapıyordu. (42) Ancak arkalarına Amerikalı misyo­nerleri de almış olan bu cemaatin içte ve dıştaki ağırlığının sayısal büyüklüğü ile doğru orantılı oldu­ğunu düşünmek yanıltıcı olur. Doğrudan ya da do­laylı yollarla seslerini ABD'deki 5500'den fazla kili­seye ve onların aracılığıyla Amerikan kamuoyunun hiç değilse bir kesimine duyurabiliyorlardı. Anadolu'­daki eğitim ve sağlık olanaklarından başkalarına gö­re daha çok yararlanabiliyorlardı. Ve daha da önem­lisi gerektiğinde kendilerini «Yeni Dünya»ya atabili­yorlardı.

Bu dönemde yerli unsurlarla misyonerler arasın­daki ilişkiler, zaman zaman sürtüşmeler olmakla bir­likte daha sağlıklı bir temele oturtulmuştu. Yerli ce­maatin Amerikalılar'dan en büyük şikâyeti, «BO- ARD'un kendilerine yukardan bakması» ve güvenme- mesiydi. Boston'la olan ilişkilerini —misyonerlerin aracılığı olmaksızın— doğrudan sürdürebilme istek­leri reddediliyordu. (43) Onlar bu tutuma içerliyorlar­dı ama, yeni bir okul ya da klinik istemek gerektiğin­de, «...ufuktan aniden doğan parlak güneşin ışıkları zorbalığın karanlığında yatan dünyayı aydınlatır ve onu yeni bir hayatla canlandırırken, haklılığın güne­şi ufuktan kafasını kaldırarak Amerikan Board kana­lıyla ışınlarını ülkemizin üzerine saçtı...» türünden

dilekçeleri Boston'a postalamayı da hiç ihmal etmiyor­lardı. (44)

Yine en büyük sürtüşmeler fonların nerelere sar- fedileceği ve işbölümünün nasıl olacağı konusunda or­taya çıkıyordu. Buna bir de misyoner okullarında (özellikle kolejlerde ) okuyan gençlerin ilk fırsatta, başta ABD olmak üzere kendilerini yurt dışına atışla­rı yani Exodus eklenmişti. Kimin kimi suçladığı ise pek belli değildi. Amerikalılar, «yetişmiş elemanları­nızı dışarıya kaçırıyorsunuz» diye yerlileri suçluyor, yerli halk ise, «adamlarımızı ayartıyorsunuz» diye Amerikalıları suçluyordu. Ancak bütün bunlara rağ­men yerli halkın misyon işlerine daha fazla katılması­nı sağlayacak mekanizmalar oluşturulmuştu. Zira her- şeyden önce yerli unsurların masraflara daha fazla katılması sağlanmıştı!

İlerde göreceğimiz gibi okulların yönetimi, duru­ma göre yerli önderlerin de içinde değişik oranlarda yer aldığı mütevelli heyetleri ve yönetim kurulların­ca sağlanıyordu. Yerlilerin misyon işlerine katılmala­rının sağlanması kendiliğinden ve kolay olmadı. Örne­ğin 1882 yılında yerli Protestanlar, Merkezi Türkiye Misyonu'nun yıllık toplantılarına misyonerlerle eşit sayıda ve aynı haklarla katılmak istediler. Buna kar­şı BOARD'un tepkisi çok net oldu: «Amerikan parası ancak Amerikalılar eliyle harcanır. Kendi paralarını kendileri harcayabilirler!» (45) Oysa yerli halk da ar­tık kaynak yaratıyordu ve aslında bu nedenle daha fazla söz hakkı istiyordu. Nitekim çok geçmeden, 1880' lerin ortalarından itibaren yeni bir örgütlenme mode­li konusunda uzlaşma da sağlandı. Buna göre, yerli halkın dinsel ve eğitsel çalışmalara ve karar verme süreçlerine katılabilmesi için istasyon düzeyinde kong-

re'ler, misyon düzeyinde ise konsey'ler oluşturuldu. Kongrelere istasyonlardaki kiliselerin seçecekleri de­legelerle tüm papaz ve vaizler katılacak ve o istasyon­daki Amerikalı misyonerlerin tümü bu kongrelerin doğal üyesi sayılacaktı. Kongre, misyonun yıllık top­lantısından önce yılda bir kez toplanacak, dinsel ve eğitsel sorunları görüşecek, bütçenin hazırlanması ve harcamaların nasıl yapılması gerektiği konusunda gö­rüş bildirecekti. Ayrıca, misyonerlere bütün yıl bo­yunca «istişarî» yardımlarda bulunmak üzere yerli unsurlardan oluşan bir ya da daha fazla daimî kurul kurulabilecekti. Konsey ise o misyondaki tüm misyo­nerlerle, o bölgenin yerel dinsel birliğinden oluşacak­tı ve her yıl misyonların yıllık toplantısından önce toplanarak eğitimsel, dinsel ve mali konularda BO- ARD'a, yerel Protestan birliğine ve kiliselere tavsiye­lerde bulunacaktı, (46) Öyle anlaşılıyor ki misyonerler böylelikle asıl söz ve karar hakkını elden bırakmadan yerli halkı da devreye sokmuş oluyorlardı.

Şimdi bir de kısaca yerli halkın parasal katkısı­nın, düdüğü çalmaya yetip yetmeyeceği konusunda elimizdeki iki örneği değerlendirelim. Doğu Türkiye Misyonu'nda, 1890 yılında, yerli halkın parasal katkı­sı, istasyonlar ve faaliyet türleri itibariyle şöyle ol­muştur: (47) Bitlis istasyonunda yerli görevlilerin ma­aşlarının % 12'si, eğitim harcamalarının % 31'i, ba­ğış ve yardımların %32'si, kadınlara yönelik çalış­malardaki masrafların %45'i ve arızî giderlerin %42' si yerli halk tarafından karşılanmıştır. Erzurum istas­yonunda da bu oranlar sırasıyla %34, %31, %26, %56, %50 olmuştur. Harput istasyonunda ise yerel katkının daha büyük olduğu görülmektedir. Burada yerli hal­kın eğitime katkısı % 72, kadınlara yönelik çalışma­lara katkısı %62 ve yerli görevlilerin giderlerine kat-

kıları ise %67 olmuştur. Bu tür yerli katkılar Mardin istasyonunda %22 ile %67, Van istasyonunda ise %14' le %45 arasında değişmiştir.

1900 yılında BOARD'un Anadolu'da yaptığı top­lam yıllık harcama, yerli halkın toplam yıllık katkısı ve yerli katkının toplam içindeki payı şöyle olmuştur: (Bkz. ABCFM Annual Report 1900, s. 44, 51, 59)

            BOARD (Dolar)   YERLİ (Dolar)     %

Batı Türkiye Misyonu      81.172          53.375          40

Merkezi Türkiye Misyonu         27.169          10.795          28

Doğu Türkiye Misyonu    38.834          14.134          27

 

Batı Türkiye Misyonu'na bağlı Kayseri istasyonu­nun 1896 yılı malî raporu yerel katkıların mertebesi­ni daha net biçimde ortaya koyduğu gibi iki gerçeği daha gözler önüne sermektedir. Bunlardan birincisi yapılan hizmet karşılığında artık daha fazla oranlar­da ücret alındığıdır. Örneğin, eğitimde toplam gider­lerin yaklaşık %14'ü, yatılı ücreti, okul ücreti vb. ad­lar altmda öğrencilerden tahsil edilmiştir. İkinci ger­çek de ABCFM'in parasal katkısının dışmda başka ya­bancı kişi ve kuruluşların da katkıda bulunuyor ol­malarıdır. Kayseri istasyonunun 1896 yılı harcaması 1965 Osmanlı lirasıdır. Bunun 1104 lirası (%56) ABCFM'ce, 318 lirası (%16) yerli halkça, 267 lirası ise (%14) yabancı kişiler, diğer misyoner örgütleri, özel fonlar vb. yerlerden sağlanmıştır. (48)

Bir misyon istasyonun temel harcama kalemleri­ni ve bunların sağlama kaynaklarını göstermesi açı-

sından Kayseri istasyonunun 1896 yılı malî raporunu bir tablo halinde vermek yararlı olabilir. Tablo-8'den görüldüğü gibi, yerli halkın dinsel ve eğitsel çalışma­ların ilk kademesine (ilkokul) daha fazla parasal kat­kıda bulunması, yatılı ve gündüzlü orta dereceli okul­ların giderlerinin ise daha çok öğrencilerden alınan ücretlerle karşılanması yoluna gidildiği anlaşılmak­tadır, Hemen belirtilmelidir ki, misyonerlerin ücretle­ri bu toplama dahil değildir. Misyoner maaşları BO- ARD'ca ödendiği için istasyonların bütçesinde yer al­mamaktadır.

Misyoner ücretleri de dahil bir misyoner istasyo­nundaki tüm harcamaları göstermesi açısından Mu­sul istasyonunun 1897 yılı harcamalarına bir göz ata­biliriz. Tüm harcamalar altı başlık altında toplanabi-

lir:     (49)

I.                                                     Misyonerlere ilişkin giderler                                                        4055,5 Lira

A.       Alandaki Misyonerlerin Ücretleri (2325)

B.       Alanda olmayan misyonerlerin seyahat, nakliye, çocuk eğitimi vb.

giderleri (1730,5)

II.                                                        Dinî çalışmalara ilişkin giderler                                                           592 »

III.                                                      Eğitim çalışmalarına ilişkin giderler                                                           648 »

IV.                                                       Hastane ve dispanser giderleri 105 »

V.                                                         Menkul ve gayrimenkullere ilişkin giderler                                                177 »

VI.                                                              Misyon ve istasyona ilişkin diğer giderler 191                                                 »

TOPLAM                                                 5768,5 Lira

Tablo-8: Kayseri İstasyonu 1896 Yılı Mali Raporu

Sağlama Kaynakları

Harcama Alanları                          Yerli Hizmet Yabancı                                          Toplam

Katkı Karşılığı Kişi-Kurum ABCFM Harcama

I.        Protestan Cemaate Ait Harcamalar • Papaz ve Vaiz Ücretleri (173) • Tamir, bakım, kira, vergi vs. (29) • Diğer giderler (524)    296                 24       407     727

II.       Seyyar Vaizlerin Giderleri                              36       36

III.      Okul-kilise binaları satın alımı/yapımı       ——                       

IV.      ilkokullar için

        Öğrenci ücretleri (383)

        Kira, sigorta, onarım, vergi vs. (47)

Diğer (40)      23       191     25       189     428

V.       Yatılı Orta/Liseler

•Öğretmen ücretleri (221)

        Yatılı Bölüm Gid. (295)

Kira, sigorta, onarım, vergi vs. (26)              84       218     241     543

VI.      Diğer Masraflar

        Misyon binalarına harcanan (24)

Misyon ve istasyon masrafları (207)                                                                            231     231

TOPLAM      319     275     267     1104   1965

Kaynak: 48 Nolu dipnotta belirtilen kaynak.

Görüldüğü gibi, misyonerlere ilişkin giderler tüm giderler içinde en önemli yeri işgal etmektedir. Nitekim Batı Türkiye Misyonu'nun 1900 yılı toplam harcamala­rı içinde misyoner ücretlerinin payı %43 dolaylarında­dır. (50) Bu oran zaman zaman daha da büyük olabil­mektedir. Örneğin 1872 yılında İstanbul istasyonunun toplam 2366 lira olan giderleri içinde misyoner ücretleri­nin payı 1312 lira (%55) olmuştur. (51) Misyonerlere ya­pılan harcamalar dışında en çok para harcanan alan ise eğitimdir. Batı Türkiye Misyonu'nun Bursa, Kayseri, İstanbul, Manisa, Merzifon ve Sivas istasyonlarının 1875 yılı harcamaları içinde eğitimin payı %8'le %22 arasın­da değişmektedir. Eğer misyoner ücretleri hariç tutu­lursa, eğitim giderlerinin öteki giderlere oranı ise % 38 dolaylarındadır. (52) Misyonerlerin ücretleri de hesaba katıldığında toplam harcamalar içinde eğitim % 11'lik bir paya sahip olmaktadır.

On yıllık dönemler itibariyle ele almdığmda BO- ARD'un Osmanlı İmparatorluğu'nda en fazla parayı harcadığı iki dönemden birisi 1905-1914, diğeri ise 1885-1894 dönemidir. Tablo-9'da, ABCFM'in Osmanlı İmparatorluğu'ndaki harcamalarını (1819-1824 yılla­rı hariç) on yıllık dönemler halinde izlemek müm­kündür. Buna göre yüz yıla yakın bir sürede Osman­lı mülkünde yapılan misyoner harcamasının yaklaşık %44'ü 1875-1904 yıllarında ya da incelediğimiz şu son dönemde gerçekleşmiştir. Eğitim alanındaki gelişme­leri irdelerken de göreceğimiz gibi, gerek genel ola­rak Amerikan misyoner faaliyetlerindeki, gerekse özel olarak eğitim alanındaki en hızlı gelişmenin, bu kuruluşlarla en hızlı (!) mücadele edildiği bir dönem­de gerçekleşmiş olması ilginçtir.

1875-1884

1885-1894

1895-1904'

TOPLAM

1905-1914

Tablo-9: ABCFM'in Osmanlı İmparatorluğu'ndaki
Harcamaları (1819-1914)

YILLAR          HARCANAN MİKTARLAR (ABD Doları)

1819-1824

1825-1834

12.479

128.966

1835-1844

1845-1854

554.584

1855-1864

1865-1874

776.773

1.484.963

1.830.848

1.817.065

2.187.939

1.917.824

2.634.344

13.345.785

Kaynak: ABCFM Arşivi
261 B.

i ABC 16: 5, Vol. 6 No

Şimdi de ABCFM'in bütçesinin ve bunun içinde Osmanlı İmparatorluğunun ve Anadolu'nun payma düşen miktarları (Dolar cinsinden) Tablo-10'dan izle­yebiliriz.

ABCFM'in dünya ölçeğinde yaptığı harcamalar, zaman zaman gerilemeler olmakla birlikte, incelenen otuz yıllık süre içinde sürekli artmıştır. 1871 yılına gö­re 1901 yılında yapılan harcama yaklaşık %46 daha fazladır. Bu harcamaların yaklaşık % 24-34'ü Osman­lı İmparatorluğu'nun payma düşmüştür. Bir önceki döneme (1840-1870) göre oransal bir azalma olduğu gibi, 1870'ten 1900'e zaman içinde de bir azalma gö­rülmektedir. Bunun başlıca iki nedeni olduğu söyle-

Tablo-10: ABCFM'in Bütçesi ve Anadolu'nun Payı
(1871-1901)

ABCFM'in

Toplam

YILLAR Bütçesi  Osmanlı Anadolu'nun

İmparator. Payına

Bağışlar Payına Düşen Düşen

1871         432.847     333.439 144.340        128.957

1872          428.693     295.207 148.674        129.674

1873          435.018     309.067 153.719        133.795

1874         450.277     352.041 156.636        135.506

1875     456.591

1876         496.492      349.084 172.612        153.332

393.620    157.354      135.228

1877     489.377

1878          486.772     341.216 158.974        144.019

370.803     157.073     133.235

1879          518.386     283.627 184.406        149.752

1880          445.074     347.423 159.405        130.772

1881          453.273      349.424 152.833        126.366

1882          651.976     348.374 245.313        208.714

1883         591.488      393.319 232.687        193.994

1884          553.589     392,864 196.408        159.502

1885         657.090      387.013 192.243        154.250

1886          659.667      384.247 220.614        186.442

1887         680.954      366.958 206.497        176.389

1888         667.289      394.568 224.661        190.892

1889         686.001      395.044 210.983        178.100

1890         763.434      417.921 207.019        176.665

1891         824.812      484.463 230.719        196.961

1892          841.568     545.097 260.509        225.676

1893         768.333      483.187 218.751        183.969

1894     821.370

1895         831.469      483.108 215.938        183.987

516.003    202.109      166.968

1896          743.104     601.966 170.998        144.131

1897         688.414      417.108 216.754        181.022

 

1898         727.500        483.988        187.806        157.086

1899   732.738        530.796        169.168        139.370

1900   820.588        564.763        191.189        147.175

1901         799.712        553.233        194.643        159:296

Kaynak: Birinci bölümdeki 73 nolu dipnota bakınız.

nebilir. Birinci neden 1870'li yıllardan itibaren kadın misyoner heyetlerinin de Osmanlı arenasında harca­ma yapmaya başlamalarıdır. Bu heyetlerin her yıl BO- ARD'un bütçesinin % 10-15'i dolaylarında harcama yaptıkları hatırlanırsa ve bu katkı BOARD'un harca­malarına eklenirse, bu dönemde, önceki dönemlere göre yine de daha fazla misyoner parası harcandığı görülür. Bir başka önemli neden de yerli halkın gide­rek artan oranlarda masraflara katılmaya başlama­sıdır. Dolayısıyla faaliyetlerin artmasına karşılık har­canan ABCFM parasının aynı oranda artmamış gö­rünmesinin gerçek nedeni bunlardır.

Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yapılan harcamalarda da —zaman zaman gerilemeler olmak­la birlikte— artış gözlenmektedir. Dönem başı ile dö­nem sonu arasındaki artış % 26 dolaylarındadır. Bu olgu bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu'ndaki misyo­ner faaliyetlerinin sınırına gelindiği yolundaki değer­lendirmenin de kanıtıdır. Gerçi harcamalarda olduğu gibi diğer göstergelerde de artışlar 1914 yılına kadar devam edecektir ama, artış hızı 1890'ların ortasından itibaren azalan bir seyir izleyecektir. Öte yandan, İm- paratorluk'ta yapılan harcamadan Anadolu'nun payı­na düşen miktarlar önceki döneme göre daha da art­mış, % 80-90 dolaylarında bir seyir izlemiştir.

Şimdi de Anadolu'daki üç misyon çerçevesindeki

Tablo-lls Batı Türkiye Misyonu’nda Sayısal Gelişmeler
(1875'1900)

Yıllar                                                             Kapsanan Alan    Çalışanlar

1875

1879

1881

1885

1889

1894

1900                                                               Amerikalı       Yerli

İstasyon                                                         Kadın

Sayısı Uç-îstasyon Misyoner Dr. Yardımcı Diğer Toplam

7                74            18               1             30              1              50                 175

7                85            23               1             37              1              62                198

7                90            21                İ             42              1              65                211

8                              22               1             38              1              62                268

8              108            22               1             44              1              68                 281

8                             21               1             48              1              71                 309

7              102            19               2             49                           70                311

 

Kaynak: ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3 Vol, 5, No 2b 22,29-30; Vol. 9, No 34, 37, 44; ABCFM Annual Report 1900,

gelişmeleri ayrı ayrı izleyerek XX. yüzyılın başında­ki durumu saptayabiliriz.

Batı Türkiye Misyonu

Batı Türkiye Misyonu gerek kapsadığı alan, ge­rekse çalışan sayısı yönünden Osmanlı toprakların­daki en büyük Amerikan misyonu olma özelliğini bu dönemde de korudu. Trabzon-Mersin çizgisinin Batı' sında kalan yedi istasyonda (Trabzon, Merzifon, Si­vas, Kayseri, Bursa, İzmir ve İstanbul) ve toplam 102 uç-istasyonda örgütlenme tamamlanmıştı. Son çeyrek yüzyılda alandaki yayılışta %38 dolaylarında bir ar­tış olmuşken, Amerikalı çalışan sayısmda %40, yerli çalışan sayısında ise %78'lik artışlar kaydedilmiştir. Yerli yardımcının kapsamı içine, misyonerlerle birlik­te çalışan papaz, vaiz, öğretmen ve diğer çalışanlar girmektedir. Örneğin 1900 yılında Batı Türkiye Mis- yonu'nda görev yapan 311 yerli yardımcının 224'ü öğ­retmen, 67'si papaz/vaiz ve 20'si de diğer yardımcılar­dır. Oysa 1881 yılında bu misyonda görev yapan pa- paz/vaiz sayısı 43, öğretmen sayısı 133'tü. Aradan ge­çen 18 yıl içinde papaz/vaiz sayısı %56, öğretmen sa­yısı ise %68 artış göstermiştir. Okulun Kitab'ı geride bırakışının kanıtlarından birisi de budur!

Bu misyonun istasyonlarında zaman içinde bazı değişiklikler olmuştur. Şöyle ki, Rumlara yönelik ça­lışmaların durdurulmasından sonra istasyon olmak­tan çıkarılan ve Manisa'ya bağlanan İzmir 1880'den itibaren yeniden istasyon yapılmıştır. Bir ara (1885­1894) İzmit'te ayrı bir istasyon örgütlenmişse de da­ha sonra bundan vazgeçilmiştir. 1900 yılına gelindi­ğinde bu misyonun önde gelen iki istasyonu Merzifon

ve İstanbul'du. Merzifon'un önemi, ilkokulundan yük­sek okuluna, hastanesinden zanaat atölyesine, yetim­hanesinden kilisesine misyoner örgütlenme ve faali­yetinin tüm ayrıntılarını sergileyen bir istasyon olma­sından geliyordu. Aynı yıl bu istasyonda görevli Ame- rikalılar'ın sayısı (üç misyoner, bir hekim, sekiz bayan yardımcı) on iki idi. (53)

İstanbul ise her zaman olduğu gibi, Osmanlı top­raklarındaki misyoner faaliyetlerinin komuta odası, basım ve yayım işlerinin merkeziydi. Anadolu'daki üç misyon ve Bulgaristan'a yönelik çalışmaların yayın ihtiyacı İstanbul'dan karşılanıyordu ve 1900 yılında ikisi misyoner dört Amerikalı yalnızca bu işte çalışı­yordu. (54)

Basım ve Yayım Faaliyetlerindeki Gelişmeler

İncelenen dönemde doğal olarak matbaaya da çok iş düşmüştü, İstanbul'daki matbaanın yanı sıra An- tep'de de yeni bir matbaa kurma ihtiyacı duyulmuş­tu. İstanbul'daki matbaa ise 1872 yılında modern bir binaya kavuştuktan sonra eldeki araç, gereç ve maki­nelerle basım ve yayım faaliyetini genişleterek sür­dürdü. Bu iş için harcanan para, çoğu kez, tek tek is­tasyonların tüm giderlerinden büyük oldu. Batı Tür­kiye Misyonu'nun toplam giderleri içinde matbaanın payı % 15-25 dolaylarında seyretti. (55) Matbaanın XIX. yüzyılın sonuna kadar gerçekleştirdiği yayımla­rın boyutları hakkında bir fikir verebilmek açısından, kimi yıllara ilişkin veriler Tablo-12'den izlenebilir.

Eldeki verilerin ışığında, Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda Protestan misyoner faaliyetleriyle ilişkili kü-

Tablo-12: Amerikan Misyoner Matbaasının
Yayınları (1866-1897)

Yıl     Dili    Kitap/Risale Top. Baskı         Top. Sayfa Sayısı

                        Sayısı          Sayısı         

1866-a      Ermeni harfli Türkçe              109.042        11.162.680

1871-b      Ermenice     7        18.800          1.264.800

     Ermeni harfli Türkçe      5        14.000         

        Bulgarca              20.000          2.890.000

1873-c    Bulgarca      6        26.000         

1874-d    Bulgarca      9        28.139         

1879-e      Ermenice     28      65.244          6.781.416

        Ermeni harfli Türkçe      23      65.144          3.519.506

        Grek harfli Türkçe 11      21.195          1.571.280

1880-f       Ermenice     18      42.800          3.536.000

        Ermeni harfli Türkçe      17      47.460          2.676.380

        Arap harfli Türkçe 2        13.720          1.226.000

     Grek harfli Türkçe 8        13.890          859.820

     Rumca         6        6.500  21.000

1885-g      Ermenice     19      53.200          2.362.900

        Ermeni harfli Türkçe      21      62.050          3.817.400

        Arap harfli Türkçe 3        16.000          1.539.000

     Grek harfli Türkçe 12      20.650          975.000

1889-h      Ermenice     15      34.898          2.642.360

     Ermeni harfli Türkçe      11      27.332          995.704

        Grek harfli Türkçe 10      10.642          1.460.016

     Rumca         3        6.000  63.000

1897-i                   15      63.000          2.202.000

 

Kaynak : ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3 a: Vol. 1, No 7

b:      Vol. 3, No 49

c:      Vol. 5, No 45

d:      Vol. 5, No 46

e:      Vol. 5, No 47

f:      Vol. 10, No 103

g:      Vol. 10, No 108

h:      Vol. 10, No 111

i:      Vol. 10, No 94

çümsenmeyecek boyutlarda bir kitap ticaretinin var olduğu hükmüne varabiliriz. Bu ticareti ABCFM'in ya­nı sıra, BFMPC (Presbyterian Board), American Bib- le Society, American Tract Society, London Religious Tract Society ve 1870'den sonra da WBM, WBMI gibi kadın misyoner heyetleri yürütüyordu. Bu örgütlerin elindeki araç, gereç, kitap, malzeme, makine stokunun değeri 1890'lı yıllarda 500.000 Dolar'ı bulmuştu. (56) 1880, 1885 ve 1889 yıllarında basım ve yayım işlerine tahsis edilen gelir sırasıyla 7195, 6841 ve 3653 Osman­lı lirası olmuştu. Bu tutarların 1880'de 330, 1885'te 333 lirası London Religious Tract Society tarafmdan sağlanmıştı. American Tract Society'nin katkısı sıra­sıyla 68, 229 ve 113 lira olmuştu- ABCFM'in üstlendiği miktarlar ise 3370, 3257 ve 1951 lira idi. Gelirin geriye kalan kısmı kitap satışlarından elde edilmişti. (57)

Amerikalı misyonerlerin 1880-1900 yıllarında en büyük şikâyetlerini basılı malzemeye uygulanan san­sür, sansürden onay alınmış olduğu durumlarda bile yerel yöneticilerin keyfî engellemeleri oluşturuyor­du. (58) Buna karşın yayın faaliyetinin en hızlı geliş­me gösterdiği yıllar yine de bu yıllar olmuştur!

XIX. yüzyılın son çeyreğinde ABCFM'in dünya öl­çeğinde 23 dilde yayın yaptığmı biliyoruz. Bunlardan yarısına yakın bir bölümünün Osmanlı İmparatorlu­ğu sınırları içinde yapılmış olması ayrıca dikkat çeki­cidir. Bir başka dikkat çeken nokta ise bütün bu ya­yım faaliyeti içinde Türkçe olanların bir elin parmak­larıyla sayılacak denli az oluşudur. (59) Ancak Ame­rikalı misyonerlerin Türk dili ve kültürü için değer ifade eden tek katkılarının Redhouse (Türkçe-İngiliz- ce ve İngilizce-Türkçe) sözlükleri olduğu belirtilmeli­dir.

Elde mevcut bir kataloga göre, başlangıcından 1881 yılına kadar Malta, İzmir ve İstanbul matbaala­rında toplam 725 adet kitap, broşür, risale vb. yayın yapılmıştır. Bu yayımların diller itibariyle dağılımı şöyledir: (60)

Ermenice       193    358    %48

Ermeni harfli Türkçe      155               

Rumca  141    172    %24

Grek harfli Türkçe 32                 

Bulgarca                    100    %14

İtalyanca                    40      %6

Arap Harfli Türkçe              35      %4

Ladino (İspanyol Yahu       dicesi)          29      %4

TOPLAM                                    725               %100

Bu 725 adet yayının adlarına bakarak bir değer­lendirme yapmak olanaklıysa şu söylenebilir: Bunlar esas itibariyle dinsel ajitasyon ve propaganda yapma­ya yönelik yayınlardır. Yaklaşık 100 kadarı doğrudan doğruya Kutsal Kitab çevirisi vb. dinsel yayındır. Ge­riye kalanlar içinde ders kitabı ya da yardımcı ders kitabı niteliğinde olan yayın sayısı 70 kadardır. Bir başka deyişle, misyoner matbaasının 1881 yılına ka­dar verdiği ürünlerin yaklaşık %10'u okula yönelik­tir..

Bununla birlikte, Amerikan misyoner matbaala­rında kendi belirli amaçlarına yönelik oldukça yoğun bir yayım faaliyetinin gerçekleştirilmiş olduğu inkâr edilemez. Yalnızca 1898 yılında gerçekleştirilen baskı işi (İstanbul, Antep, Beyrut matbaaları birlikte) yak­laşık 28 milyon sayfadır. (61) Bu 100 sayfalık bir ki-

taptan 1000 adet basılması halinde 280 ayrı yayın de­mektir. Aynı şekilde 1822'den XIX. yüzyılın sonuna kadar tüm Amerikan misyoner matbaalarında bası­lan kitap, risale, broşür ve süreli yayınların toplam sayfa sayısı 600.000.000'u aşmıştı. Bu tutarın 40.000.000 sayfadan biraz fazlası Malta ve îzmir Matbaalarında geriye kalanı ise esas olarak İstanbul ve Beyrut mat­baalarında basılmıştır. 1880-1889 yıllarında, yılda or­talama 23.000, 1890-1899 yıllarında da yılda ortalama 39.000 adet kitap/broşür/risale basıldığı bilinmekte­dir. Bu basım ve yayım faaliyeti, hızından birşey kay­betmeden Birinci Dünya Harbi'ne kadar sürmüştür, ikinci Meşrutiyetin ilân edildiği yıl (1908), ilk günden beri yapılan baskı işi toplam 900.000.000 (dokuz yüz milyon) sayfayı aşmıştı. (62)

Merkezî Türkiye Misyonu

Eski adıyla Güney Ermenistan, 1860'tan sonra kul­lanılan adıyla Merkezî Türkiye Misyonu'ndaki sayı­sal gelişmeler Tablo-13'den izlenebilir.

Önceleri Antep ve Maraş daha sonraları ise bun­lara Adana ve Haçin'in (Saimbeyli) katılmasıyla dört istasyonda toplanan Amerikan misyoner faaliyetleri bu yörede XIX. yüzyılın ortalarından itibaren oldukça hızlı bir gelişme göstermiştir. Yukarda sayılan yerle­rin yanı sıra Halep, Antakya, Tarsus ve Urfa'yı da kapsayan bu misyonda, ilkokuldan yüksek okula bü­tünleşik bir eğitim dizgesi oluştuğu gibi, sağlık hiz­metleri oldukça gelişmişti ve îstanbul'dakinden ayrı bir ikinci matbaa da faaliyete geçirilmişti. Bu misyo­nun ilk bakışta dikkat çeken bir başka özelliği de, üç misyon içinde Protestan cemaati en kabarık misyon

oluşudur, (bkz. Tablo-7) Yerli unsurun, yani sözü edi­len Protestan cemaatinin, Amerikalı misyonerlerin gö­zetimindeki faaliyetlere (kilise, okul, hastane) para­sal ve diğer yönlerden katılma ve katkılarının da ol­dukça yüksek olduğu söylenebilir. Örneğin, 1900 yılı için BOARD'un Merkezî Türkiye Misyonu'na tahsis ettiği 27.169 Dolar'a karşılık yerli halk 10.795 Dolar'ı bulan parasal katkıda bulunmuştur. Bu toplam geli­rin %28'i dolaylarında bir katkıdır ki oldukça yüksek­tir. (63) Ayrıca WBM ve WBMI gibi kadın misyoner he­yetlerinin bu yöreye yaptıkları katkıların oranı da hatırı sayılır düzeydedir. Örneğin bu oranlar 1873'de ve 1876'da %23, 1880'de ise %38 dolaylarında olmuş­tur. (64)

1880 yılı Nisan'ında Antep'de yeni bir matbaa fa­aliyete geçirilmiştir. Antep'deki kız okulunun müdire­si Miss Mary Hollister'in girişimiyle kurulan bu mat­baada ilk yıl 500.000 sayfayı aşkın iş yapılmıştır. Ön­celeri yalnızca öğrencilerin katkılarıyla sürdürülen bu yayım faaliyeti daha sonra profesyonelce yürütülmüş­tür. (65) Antep'de bir matbaaya gereksinim duyulma­sının başlıca nedeni, ulaşım güçlükleri, 1880'lerden itibaren şiddetlenen Osmanlı sansürü gibi nedenlerle İstanbul kaynaklı basım, yayım, dağıtım işinin aksa- masıydı. Merkezî Türkiye Misyonu bu gerekçeler­le (66) kendi yayın işlerini kendisi yapmak istemiştir. Merkezî Türkiye Kolejinin müdürünün evinin bir kö­şesinde kurulan matbaa ilk yıl Ermenice, Kürtçe ve İngilizce yayım yaptı. İlk basılan kitaplar, İngilizce- Ermenice Okuma Kitabı (1200 adet), İngilizce Gra­mer (3000 adet), Kürtçe İlâhi Kitabı (660 adet) Erme­nice Okuma Kitabı (5000 adet) ve Ermenice Aritmetik Kitabı (3000 adet) oldu. (67) Matbaanın, kuruluşunun

Tablo-13: Merkezî Türkiye Misyonu’nda Sayısal Gelişmeler (1872-1900)

Yıllar                                                     Kapsanan Alan Çalışanlar

1872

1877

1882

1888

1893

1896

1899

1900                                       Amerikalı Yerli

t                         i x                                           j                          .... ’ Yardımcı

istasyon       Uç-İstasyon                              Kadın

Sayısı          Sayısı Misyoner Dr. Yardımcı Diğer Toplam

2              31              5            1               10                            16                 78

2              30              5            1               12                            18                 87

2              32              8            1               16                1             26               116

3              45              8            1               17                1             27               153

2              45              6            1 J             20                2             29               180

2              45              7                           19                            26               176

4                            6                              18                            24                237

4              48              8                           23                            31               267

 

Kaynak: ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 1-2, 13-14;

1-2,13-14;                                                          Vol. 6, No 26-28, 38;

Vol. 11, No 34-35, 52-53.

ABCFM Annual Report 1896; ABCFM Annual Report 1900.

ikinci yılındaki verimi toplam bir milyon sayfayı aş­mıştı. (68)

Merkezî Türkiye Misyonu'nda oluşan eğitim diz­gesini bir sonraki bölümde inceleyeceğiz. Daha önce de belirtildiği gibi, misyonerler yalnızca okul açmak­la kalmıyorlar, okulların yanı sıra yetimhaneler de kurup yönetiyorlardı. Ayrıca, özellikle ihtiyaç içinde olanlar için bir tür kendine yardım ilkesine göre ça­lışan atölyeler de açıyorlardı. Merkezî Türkiye Misyo- nu'nda Antep ve Maraş'ta bulunan yetimhanelerde, 1900 yılında, sırasıyla 132 ve 420 yetim çocuk barını­yordu. (69) Antep'deki kendine yardım atölyesinde ise yerel tığ ve iğne işleri yaptırılıp satılıyor ve gelir sağ­lanıyordu. 1900 yılında bir Amerikalı bir de yerli ça­lışanın gözetiminde sürdürülen bu faaliyette çoğu ye­tim 250 kişi çalışıyordu. (70)

Merkezî Türkiye Misyonu'nda ayrıca, kilise ve okul dışındaki halk kesimleriyle de iyi ilişkiler kurul­maya özen gösterildiği anlaşılıyor. Başta bilimsel, kül­türel konular olmak üzere çeşitli konularda halka açık konferansların sık sık yapılmış olması bunun bir gös­tergesi olarak» alınabilir. (71)

Doğu Türkiye Misyonu

BOARD'un yalnızca Türkiye'de değil, dünya öl­çeğinde en ünlü istasyonlarından birisi olan Harput' un pây-i taht olduğu Doğu Türkiye (eski adıyla Kuzey Ermenistan) Misyonu'na ilişkin veriler Tablo-14'te ser­gilenmiştir. Harput'un ünü, uç-istasyonlarının sayıca çokluğundan ve bu istasyonlardaki çalışmaların yay­gın, yoğun ve hızlı olmasmdan kaynaklanıyordu. Bu­günkü Doğu Anadolu Bölgesi'nin tümü ve Güney Do-

ğu Anadolu Bölgesi'nin de bir kısmını kapsayan, Mar­din dışında, ortalama yüksekliği bin metrenin üzerin­deki, iklim koşulları ve ulaşımı çetin bu misyonun is­tasyonları Erzurum, Harput. Mardin, Van ve Bitlis'di. 1900 yılında bu beş istasyona bağlı 97 uç-istasyonda, 36'sı Amerikalı, 266'sı yerli 302 görevlinin gözetimin­de sürdürülen faaliyetlerde misyoner çalışmasının her türü sergileniyordu. Misyondaki yetimhanelerde 1900 yılında barındırılan çocuk sayısı 2000 dolaylarındaydı ki bunun 1100 kadarı Harput'da idi. (72) Mardin ve Van'daki iki hastane ve bölgedeki beş dispanserle, sağ­lık hizmetleri de yoğun bir şekilde sürdürülüyordu. Aynı yıl tedavi edilen toplam hasta sayısı on bini aş­mıştı. (73) Müslüman ahaliye İncil ve okul yoluyla ulaşmanın olanaksızlığı, buna karşın doktor ve has­tane kanalıyla bu olanağın bir hayli fazla oluşuna, yörenin her türlü sağlık hizmet ve olanağından yok­sun oluşu da eklenince, Amerikalı misyonerlerin bu yörede sağlık işine neden önem verdikleri anlaşılır. Bununla birlikte, 1890'lı yıllarda Doğu Türkiye Misyo- nu'nda eğitime de büyük önem veriliyordu. Özellikle Erzurum ve Van gibi yörelerdeki öğretmen ve din ada­mı ihtiyacı eğitime öncelik verilmesini zorunlu kılı­yordu. (74)

AMERİKAN MİSYONER EĞİTİMİ DİZGESİ
(1870-1900)

Misyoner faaliyetleri içinde eğitimin yerini en iyi tayin edebilecek olan, kuşkusuz ABCFM'in kıdemli dış ilişkiler sekreteri Muhterem Peder N.G. Clark'tır. Mr. Clark, 1888 yazında Londra'da toplanan Protestan Misyonları Yüzüncü Yıldönümü Konferansı'na sun-

Tablo-14: Doğu Türkiye Misyonu’nda Sayısal Gelişmeler (1880-19001

Yıllar   Kapsanan Alan Çalışanlar

                        Amerikalı        Yerli

Yardımcı

         İstasyon Sayısı Uç-îstasyon Sayısı       Misyoner Dr.    Kadın

Yardımcı Diğer Toplam

1880   4        117    14                  1        22 \             37      208

1885   5        117    12                  1        23               36      245

1890   5        112    17                  1        32               50      295

1898   5        82      11                  2        '28              41      253

1900   5        97      10                  t         25      36      266

 

Kaynak: ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 14-17, 43;

Vol. 11, No 7-10, 47-51;

ABCFM Annual Report, 1900.

duğu bildiride, özetle şunu söylüyordu: «Bunca yıllık deneyim ve gözlemlerden aldığımız iki ders oldu. İn- cil'in öğretilmesi ve daha zeki, kişilikli etkili Protes­tan Hıristiyanlar yetiştirmek için ilkokul düzeyinde eğitim zorunludur.. Ayrıca, papaz, vaiz, öğretmen ve diğer yerli çalışanları yetiştirmek için de orta düzey­de eğitim gereklidir.» (75) Konu bir misyonerin ağzın­dan bundan daha iyi özetlenemezdi! Gerçekten de, dar anlamda misyoner faaliyetleri için bu kadar eğitim yeter de artardı bile. Oysa insanlar için bu kadarı ar­tık yeterli olmuyordu. Clark'ın anılan bildirisinden ay­nen aldığımız şu cümle, çağdaş eğitimin, yani başlıca lise ve kolej eğitiminin varlık nedenini açıklıyor: «Ar­tık hiç kimse, sanat, ticaret ve dünyanın Tanrısal ol­mayan kısmından ayrı yaşayamaz. Bu nedenle insan­lar, okullarda daha gelişmiş bir eğitim istemektedir­ler...» (76)

Hem de ne istemek! 1880'lerden itibaren yerli halk âdeta «sipariş üzerine» okul istiyordu, örneğin Mar­din'in yerli Protestan ahalisi, ABCFM'e verdikleri di­lekçelerinde, açılmasını istedikleri okulda aşağıdaki özelliklerin bulunmasmı istiyorlardı: (77)

      Eğitim düzeyi mevcut ortaokullardan yüksek olmalı.

Arapça, Kürtçe, Süryanice, Türkçe ve İngiliz­ce okutulmalı.

      Arapça öğretimine özellikle önem verilmeli.

      Aritmetik, cebir, geometri, felsefe, fizyoloji, mu­hasebe gibi dersler mutlaka okutulmalı.

Eğitim konusundaki açlığın bir başka çarpıcı ör­neği de Harput'daki Fırat Koleji'nden verilebilir. 1880' li yılların başında bir öğrencinin eğitim harcı ve ya-

tılı ücreti 69 Dolar veya 16 Osmanlı lirası dolayların­da idi. Birbirini izleyen dokuz yıl boyunca bu ücret sürekli artmış, 1880'lerin sonunda 1541 Dolar ya da 350 lirayı bulmuştur. Öğrenim harcı ve yatılı ücretle­rindeki bu 20 katı aşan artışa rağmen, öğrenci sayı­sında da %300'ü aşan bir artış görülmüştür. Bunun bir sonucu olarak Fırat Koleji 1887 yılı başından iti­baren ABCFM'den para yardımı almadan değirmeni döndürebilir hale gelmiştir. (78)

Eğitime karşı bu istek ve talebi yaratan temelde İmparatorluğun geçirdiği değişim, yani ülkenin Avru­pa ve bir ölçüde de Amerikan kapitalizmine açılma­sıyla buna paralel olarak iç bütyesinde meydana ge­len değişmelerdi. Amerikan okulları yönünden bu­nun eğitim alanına, yansıması ise bir yandan taban­dan gelen istekler, bir yandan da diğer misyoner ör­gütlerinin rekabeti vb. çevreden gelen etkilere göre oluyordu. İlk bakışta paradoksal görünse de Ameri­kan misyoner eğitim dizgesi içinde biri dinsel (evan- gelical), diğeri lâik (secular) ikili bir yapı ortaya çı­kıyordu. Bu ikili yapının dinsel olanı, ilkokul, orta­okul, ilahiyat okulu çizgisinde, lâik olanı ise ilkokul, ortaokul-lise, kolej (College) çizgisinde gelişiyordu. Böyle bir ikili yapıya gereksinim duyulması aslında 1870'li yıllarda başladı ama 1880'li yıllarda realize ol­du. Nitekim bu konu, yani kademelendirilmiş secu- lar bir eğitim, ilk kez Batı Türkiye Misyonu'nun 1880 Haziran'mdaki yıllık toplantısında gündeme geldi, da­ha doğrusu karara bağlandı. (79) Doğu Türkiye Misyo- nu'nunda ise bu uygulamaya 1880 Kasım'ında başlan­mıştı bile. Harput istasyonunun 1881 yıllık raporun­da, «Okullarımızı, her biri kesin bir şekilde tanımlan­mış müfredatıyla dört kademeye [ilkokul (primary school), ortaokul (grammer school), lise (highschool),

kolej (college)] ayırmak suretiyle eğitim çalışmaları­mızda bir yenilik yaptık.» (80) deniliyordu. İlkokul «şim­dilik» iki yıllık, diğerlerinin her biri dörder yıllık ola­caktı. (81) Bu eğitim kademelerinden ilk ikisi, yani primary ve grammer sochool (82) gerek lâik gerekse dinsel eğitim görecekler için zorunlu ilk iki basamak oluyor, yollar daha sonra ayrılıyordu. Tanrının hiz­metine girecek olanlar, ya doğrudan ya da liseden sonra ilahiyat okuluna, Sezar'ın hizmetine girecek olanlar da lise ve kolejlere devam edeceklerdi.

İlkokullar

1870-1900 arasını kapsayan 30 yıl içinde Anadolu' daki Amerikan misyoner eğitimi nitelik ve nicelik ola­rak bir hayli gelişti. Okuma yazma ve dört işlemi öğ­retmeyi esas alan ilkokullar bu dönemde okul sayısı açısından %72, öğrenci sayısı açısından ise %157'lik bir artış gösterdi. (Bkz. Tablo 15). Bu okullardaki öğ­retmenlerin ve kitapların niteliği iyileşti. İlkokullaş­ma yönünden en hızlı gelişmeyi gösteren ise Merkezî ve Doğu Türkiye Misyonları oldu. Amerikan misyoner eğitim dizgesi içinde yer alan ilkokulların yıllar itiba­riyle sayılarını ve buralarda okuyan öğrencilerin mik­tarını Tablo-16, 17 ve 18'den izlemek mümkündür. Tablo-15'deki veriler ise Amerikan misyoner eğitimin­de 1900 yılındaki durumu sergilemekte ve 1870 yılına göre karşılaştırma olanağı sunmaktadır. Buna göre her üç misyonda 1870 yılında 220 olan ilkokul sayısı 378'e, 5617 olan öğrenci sayısı ise 14.414'e yükselmiş­tir.

Tablo-15: Anadolu'daki Amerikan Misyoner Okulları ve Öğrenci Sayıları (1900)

1900

1870

Okullar                                    Batı   Merkezi Doğu

Yıllar Üç Misyon Türkiye Türkiye Türkiye Üç Misyon Birlikte Misyonu Misyonu Misyonu Birlikte

İlkokullar

      Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı    220

5617 108

4812   141

6466         129

3136   378

14414

Ortaokul ve Liseler         

        Öğrenci Sayısı       9        13      12      8        33

      Okul Sayısı  189    1283   844    473    2600

İlahiyat Okulları  

        Okul Sayısı  4        1        1        1        3

        Öğrenci Sayısı       74      5        12      5        22

Kolejler       

        Okul Sayısı          1        1        1        3

        Öğrenci Sayısı                   270*   150*   100*   520*

TOPLAM     233    123    155    139    147

        Okul Sayısı  5880   6370   7472   3714   17556

• Öğrenci Sayısı (*) Tahmini.

Kaynak : 1870 yılı verileri için Tablo-4'deki kaynaklar, 1900 yılı veri­leri için ise ABCFM Annual Report, 1900,

Orta Dereceli Okullar

Yukardaki Tablo'dan izlenebileceği gibi, okullar konusundaki asıl önemli sıçrama orta dereceli okul­larda olmuştur. Ancak bu kümede ele alınan okullar türdeş değildir. Bunların içinde kız ve erkek yatılı/

gündüzlü orta okullar, yine yatılı ve gündüzlü kız ve erkek liseleri (high schools) vardır. Ortaokul ve lise ayrımı da pek fazla geçerli ve tutarlı bir ayrım değil­dir. Nitekim belge ve raporlarda birbirinin yerine ge­çecek şekilde kullanıldığı görülmektedir. High school (lise) terimi, 1870'lerden sonra lâik eğitimin ağırlık kazanması üzerine açılan orta öğretim kurumlarına verilen genel ad olarak kabul edilebilir. Öte yandan misyoner belgelerinde yatılı okul (boarding school) olarak geçen okullar ise esas itibariyle din adamı ve öğretmen yetiştirmek için gerekli olan ilkokul sonrası okullardır. Bu yatılı okulların amacı önceleri daha çok din adamı yetiştirmekken, zamanla öğretmen yetiştir­mek işlevi öne çıkmıştır. Yatılı kız okullarının bir baş­ka önemli işlevi de papaz ve vaizlere eğitim görmüş eşler yetiştirmekti. (83) Misyoner belgelerinde kulla­nıldığı şekliyle yatılı okul terimi bir hayli belirsiz bir terim olup orta ve lise düzeyindeki okulları içerecek şekilde kullanılmaktadır. Bu okullarda ayrıca, yöre­nin özelliklerine, kız ya da erkek okulu oluşlarına gö­re değişen çeşitli zanaatlar, meslek sahibi kılıcı be­ceriler de kazandırılıyordu. Bazı yatılı kız okulların­da, «Kralın Kızları Topluluğu» ya da «Hıristiyan Ça­lışmalar Topluluğu» vb. topluluklar oluşturularak, kız­ların ayinlere ve İncil okuma seanslarına aktif olarak katılmaları sağlanıyordu, (84)

Şimdi bu yatılı okullardan bir ikisine biraz daha yakından bakabiliriz. İstanbul'dan, yaklaşık 100 ki­lometre uzaklıktaki Bağçecik (Bardezag) kız ve erkek yatılı okullarının amacı, «Hıristiyan nitelikleri önde gelen iyi bir lise (high school) eğitimi» olarak tanım­lanıyor. Kız okulunda 130, erkek okulunda 88 öğren­cinin öğrenim gördüğü dörder yıllık bu okulların ders programında şu dersler yer alıyor: Matematik, Cebir,

Trigonometri, Doğa Bilimleri, Tarih, Fransızca, İngi­lizce, Türkçe ve İncil Okuma. 1890 yılına kadar bu okullardan mezun olanların sayısı 60 kadar. Ayrıca erkek okuluna bağlı, yaklaşık 25 öğrencinin günde 3-5 saat çalıştığı bir de «Endüstri Bölümü» ya da kendine yardım atölyesi var. Bu atölyede bir ders yılında top­lam değeri 33 lira değerinde, iskemle, sallanan koltuk, masa, sehpa, kitap dolabı vb. 2589 adet eşya üretilmiş. (85) Yapılan işin parasal değerini gözümüzde canlan- dırabilmek için, Talas'daki erkek yatılı okulunun 1899 yılı tüm gelir ve giderlerinin 508 Osmanlı lirası oldu­ğunu belirtelim. (86)

Talas'daki erkek yatılı okulunun 1899-1900 öğre­nim yılı malî raporu, bize bu okulun paralı bir okul olduğunu gösteriyor. Bu okulda anılan yıl yatılı öğ­renciler için toplam 146 lira 69 kuruş harcama yapılı­yor, bunun 134 lira 45 kuruşluk bölümü eğitim ücreti adı altında öğrencilerden geri almıyor. (87) Yatılı öğ­rencilerin yeme içme masraflarından başka öğrenci­lerden ders ücreti (tuition) de alınmaktadır. Bu du­rum, Amerikan okullarını öteki yabancı okullar kar­şısında güç durumda bırakmaktadır çünkü Amerikan okulları genellikle daha pahalıdır! (88)

Talas'daki kız yatılı okulunda 1880 yılında okutu­lan dersler de bu okulların niteliği hakkmda ipuçları verebilir: Aritmetik, Ermenice Gramer ve Tercüme, Rumca Gramer, Cebir, Coğrafya, Fizyoloji, Osmanlı­ca İncil, İnşa, Miftah (Osmanlı Grameri), Ahd-i Atik Tarihi, İsa'nın Yaşamı, Vokal ve Enstrumental Mü­zik. (89)

Aynı yıl (1880) Tokat'daki Ermeni Protestan Ce­maati de kentlerinde bir erkek okulu açılmasını isti­yor ve okulun niteliği konusunda şu kararları alıyor-

 

Okullar

Yıllar 1875  1879  1885  1889  1894  1899

İlkokullar

      Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı     83

3181   105

3438   128

4668       141

4953   122

5027   116

5166

Kız Ortaokul ve Liseleri

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı    4

165    9

325    8

446       7

473       8

686    8

700

Erkek Ortaokul ve liseleri

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı               3

166    7

388       7

387       9

528    9

690

İlahiyat Okulları

     Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı    1

29      1

25      1

14         1

12         1

6        1

5

Kolejler

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı                             130    1        2

269

TOPLAM

      Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı     88

3375   118

3954   144

5516        157

5955   141

6247   136

6830

Kaynak : .Annual Tabular View 1879, 1885, 1889, 1894, Vol. 5, No 21-22, 29-30; for 1899, Vol.         Western Turkey Mission*

ABCFM Arşivi, Seri ABC 9, No 37, 44; Vol. 19, No         : 1875, 16:9:3, 68, 87,

103.

 

Okullar

, Yıllar       1872   1877   1882   1888   1893   1899

İlkokullar

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı     41

1202        62

2314        68

2844        89

3660        95

4286   131

6287

Kız Ortaokul-ve Liseleri

  Okul Sayısı

• Öğrenci Sayısı 2

40  2

33 2

97 4

161         5

323    5

485

Erkek Ortaokul ve Lise.

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı    1

15        4

96 6

195         7

313    9

366

İlahiyat Okulları

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı    1

26  2

23 1

8   1

6    . i

9        1

12

Kolejler

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayışı              1        V

1   1

84 1

108    1

125

TOPLAM

    Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı     45

1283        66

2370        75

3045   101

4106         109

5039   147

7275

 

Kaynak: .Annual Tabular View for the Central Turkey Mission* : 1872, .1877, 1882, 1888, 1893, 1899, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5 Vol. 3, No 1-2, 13-14; Vol .6, No 26-28, 38; Vol. 11, No 34-35, 52-53.

 

Okullar    1898

Yıllar 1880   1885   1890  

İlkokullar                                      

• Okul Sayısı   117    136    146    114

• Öğrenci Sayısı 4354   4909   6702   6515

Kız Ortaokul ve Liseleri                                    

• Okul Sayısı  6        3        5        7

• Öğrenci Sayısı 142    130    193    282

Erkek Ortaokul ve Liseleri                                          

• Okul Sayısı  11      13      13      6

    Öğrenci Sayısı       223    429    481    460

İlahiyat Okulları                                     

Okul Sayısı  1        1        1        1

Öğrenci Sayısı                               7        5

Kolejler                                          

Okul Sayısı                1        1

        Öğrenci Sayısı                               146    75»

TOPLAM                                       

    Okul Sayısı  135    153    166    129

        Öğrenci Sayısı       4854   5468   7529   7332

 

Kaynak: .Annual Tabular View for Eastern Turkey. : 1880, 1885, 1890, 1898, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 14­17, 43; Vol. 11, No 7-12, 47-51.

du: Okulun eğitim dili Türkçe ve Ermenice olmalıdır. Aritmetik, Fizyoloji, Coğrafya, İngilizce, Cebir, Tarih dersleri mutlaka okutulmalıdır. Cemaatin söz konu­su kararında, bu yolda parasal her türlü katkıya da hazır oldukları kaydediliyordu. (90)

Talas'daki okulun yukarda anılan malî raporu bu tür yatılı okulların malî bünyesine ışık tutulacak nite­likte olduğu için gelir ve giderlerine bir göz atabiliriz. Okulun harcama kalemleri içinde en büyük yeri (% 34) öğretmenlere ödenen ücretler işgal etmekte­dir. Yatılı öğrenciler için yapılan tüm yeme, içme, ba­rınma masraflarının giderlere oranı ise %29 dolayla­rındadır. Kitap, kırtasiye vb. öğretim giderlerinin yıl­lık tutarı 32 liradır ve giderler içinde ancak %6'lık bir yer tutmaktadır.

Gelirler içinde en büyük pay ise (% 26) öğrenci­lerden alınan ücretlere aittir. Bu okula BOARD'un verdiği tahsisat 113 liradır ki toplam gelirin ancak %22'sini oluşturmaktadır. BOARD'un katkısını, yetim fonundan alınan paralar (%18) ve «özel yardımlar» (%18) izlemektedir. (91)

Misyoner eğitim dizgesi içinde, başta liseler olmak üzere, orta öğretimin şekillenmesi 1860'lı yılların ba­şında oldu. 1870'lerin sonuna gelindiğinde ise Ame­rikan misyoner eğitimini başlıca üç gelişme tehdit edi­yordu:

     Lâtin ve Ortodoks misyoner okulları ciddî bi­rer rakipti.

     Eğitimin giderek paralı bir hale gelişi, kitap ve malzemeye varıncaya kadar tüm masrafla­rın öğrencilerden talep edilmeye başlanması

halkla Amerikalılar'ın arasını açma tehlikesi taşıyordu.

     Misyoner eğitim dizgesi giderek daha lâik (se- cular) bir nitelik kazanıyordu.

Bu gelişmeler karşısında İstanbul ve Boston'da ya­pılan değerlendirmeler sonunda yeni ilke kararları alındı. Buna göre, herşeyden önce, kaliteli bir eğitim düzeyi tutturulmalıydı, «Halkın fakirliği, yönetimin- baskıcı özelliği ve endüstrinin yetersizliği» bunu ge­rekli kılıyordu. (92) «Yerli halkla işbirliği yapılarak ve misyoner örgütünün maliyesine yük olmadan, ken­di ülkesinin kültürel, sosyal ve maddî kalkınmasını hazırlamak için entellektüel kazanımlar peşinde olan gençler yetiştirmek ancak böyle mümkün olabilir­di.» (93) Misyon istasyonlarında açılacak olan okullar yerli Hıristiyan cemaatin seçeceği mütevellilerce yö­netilmeli ancak misyonerler yönetimde eşit söz hak­kına sahip olarak görevleri gereği (ex officio) bu ku­rullarda yer almalıydılar. (94) Dinsel niteliği ağır ba­san eğitim kurumlarına daha çok, lâik okullara daha az yardım yapılmalı ve hiçbir durumda BOARD ge­rekli paranın yarısından fazlasını vermemeliydi. (95) Genel olarak dinsel ve eğitsel çalışmalar için BOARD' dan yapılacak yardım zamanla giderek azalmalı ve sonunda sıfırlanmalıydı. Kız ve erkek tüm öğrencile- lerin, gördükleri eğitimin karşılığını para ya da çeşit­li başka hizmetlerle karşılamalarına ve öğrencilere yapılacak yardımların yalnızca liyataka dayalı olma­sına özen gösterilmeliydi. (96)

Sayılan yüzyılın sonunda otuzu aşan bu okullar, Amerikan misyoner eğitim dizgesinin deyim yerinde ise belkemiğini oluşturmuştur. Bu okulların bazıları-

nın kuruluş ve işleyişlerine ilişkin bulunabilen veri­leri değerlendirmek yararlı olabilir.

Orta dereceli Amerikan misyoner okullarının yö­netimsel hiyerarşisi genellikle şöyledir: En yukarda doğal olarak ABCFM yer alır. Ne de olsa parayı ve­ren odur. Misyonerler, yıllık toplantılarda, bu okulla­ra ilişkin stratejik ve taktik kararları oluştururlar. An­cak yerli katkının büyüklüğüne ve yerli unsurların gücüne bağlı olarak, yerli Hıristiyanların söz hakkı da vardır. Bu okulların pek çoğu için bir mütevelli he­yeti belirlenir. Bu heyette genellikle misyonerlerin gü­vendikleri yerli önderler yer alır. Okulların fiilen yö­netimini ise okul yönetim kurulları (Board of Mana- gers) üstlenmiştir. Yönetim kurullarında başlangıçta Amerikalı misyonerlerde olan ağırlık, zamanla yerli unsurlara kaymıştır. Yönetim kurullarını belirleyen mütevelli heyetleri, bunları denetleyen de —BOARD' un parasal katkısı oranında— misyonerlerdir. Yöne­tim kurulları bazı durumlarda yalnızca ex officio Ame­rikalı misyonerlerden oluşabilmektedir. Ancak yöne­timin zamanla yerli unsurlara devredilmesi esastır. Bu devir işi gerçekleşene kadar yerli üyelerin yöne­tim kurallarındaki görevi daha çok istişarî nitelikte­dir. Okulun yönetilmesinden ve derslerin yürütülme­sinden bu yönetim kurulu sorumludur. Örneğin 1880' lerde Mardin'deki kız lisesinin tüzüğüne göre, Mar­din istasyonunca seçilecek üç Amerikalı misyoner oku­lu fiilen yönetecektir. Yerli unsurlar yönetimi devra- lıncaya kadar Mezopotamya Protestan Birliği'nce se­çilecek iki kişi yönetim kurulu nezdinde danışman üye olarak görev yapacaklardır. (97)

Erkek okullarında —1870'ten sonra— parayı ve­ren esas olarak ABCFM olduğuna göre söz hakkı da

onundu. Oysa kız okullarında parayı veren WBM ve WBMI gibi kadın misyoner heyetleriydi ve dolayısıy­la söz hakkı da onların elindeydi. Uygulanan yönetim modelinde temelde başka bir değişiklik yoktu.

Bu orta dereceli okulların gelirleri başlıca üç kay­naktan sağlanıyordu. Birinci kaynak, ABCFM, WBM ve WBMI gibi kadın ya da erkek misyoner heyetle­riydi. İkinci kaynak, yerli ve yabancı hayırseverlerin gönüllerinden kopanlardan oluşan fonlardı. Yabancı hayırsever deyince İngiltere ve Amerika'daki kişi ve- kuruluşların kastedildiğini belirtmeye gerek yoktur. Yerli hayırseverler ise genellikle yörenin Protestan cemaatine mensup varlıklı kişilerdir. Ancak Protes­tan olmayan Hıristiyan ahalinin ve hatta Müslüman­ların da hayır işlemesine hiçbir engel yoktur. (98) Üçüncü kaynak ise, yatılı ücreti, ders ücreti, kitap ki­rası vb. adlar altında öğrencilerden alınan paralardır. Bu gelir kaynaklarında, zaman içinde, yerli kaynak­lar ve ücretler lehine bir artışın olduğu söylenebilir. Bir başka deyişle, Adam Smith'in «görünmeyen eli» yle, Tanrı'nın görünmeyen varlığı zamanla yer değiş­tirmektedir. Okullar giderek birer ticarî işletme imiş- çesine yönetilmektedir. Örneğin 1885 yılında öğreni­me açılan Mardin erkek lisesinde ilk yıl 20, ikinci yıl 45, üçüncü yıl ise 48 öğrenci okumaktadır. Bu öğren­cilerin ilk yıl 20'si, ikinci yıl 36'sı, üçüncü yıl ise yine 20'si yatılı öğrencidir. Bu öğrenciler 1886-87 ders yı­lında yatılı ücreti ve ders ücreti olarak toplam 94 lira 25 kuruş (öğrenci başına iki lira kadar) ödemiş­lerdi. 1887-88 ders yılında ödenen toplam miktar ise 78.5 liradır (öğrenci başına 1.6 lira). (99) Oysa bu okul­da öğrenci basma isabet eden maliyet ilk yıl beş lira, ikinci yıl beş buçuk lira, üçüncü yıl ise altı buçuk li­ra olmuştur. Aradaki fark, yerli ve yabancı hayırse-

verler ve BOARD'ca karşılanmıştır. Nitekim, 1885 yı­lı için yerli katkı 20 lira 70 kuruş, BOARD'un katkısı ise 81 lira 48 kuruş olmuştur. Bir sonraki yıl 61 lira 25 kuruşluk yerli katkıya karşılık, 110 lira 99 kuruş­luk ABCFM katkısı gerçekleşmiştir. Üçüncü yıl ise yerli katkı 36.5 lira, ABCFM'in katkısı ise 93.5 liray­dı. (100) Bu miktarlar ve oranlar, zamana, yöreye ve okula göre kuşkusuz büyük farklılıklar göstermiştir. Ancak belirgin olan bir eğilim vardır ki, o da şudur: Kuruluş yıllarında, başta yabancı kaynaklı katkılar olmak üzere oransal olarak yüksek olan her türlü ha­yırsever katkısı, zamanla azalmakta, okulların kendi kendine yetebilen bir malî yapıya kavuşmasına özen gösterilmektedir. Böylelikle BOARD'un «kendi kendi­ne yeterlik» ilkesi de hayata geçirilmiş olmaktadır.

Amerikan okullarının en dikkate değer yanların­dan birisi de ders programları, eski dildeki ifadesiy­le müfredatlarıydı. Bu konuda bir fikir edinebilmek için bazı okulların ders programlarını (curriculum) ana çizgileriyle inceleyebiliriz.

1871 yılında Gedikpaşa'da üç öğrenci ile öğreni­me açılan ve daha sonra Üsküdar'daki yeni binasına geçerek 1890 yılında Kolej (College) statüsüne kavu­şan ünlü İstanbul Kız Koleji'nin henüz liseyken ve eğitim dilinin Ermenice olduğu dönemdeki dersleri şunlardı: (101)

       Aritmetik, Cebir, Geometri

       Kimya, Botanik, Fizyoloji

       Coğrafya

       Sağlık Bilgisi

       Felsefe

       İncil Okuma

        Vokal Müzik, Resim ve Dikiş/Nakış

        Enstrumental Müzik, Fransızca (seçimlik)

Bu okulda eğitim dili 1876 yılında İngilizce oldu. Bu değişiklikten sonraki dersler (1882'de) şöyle idi:

Hazırlık Sınıfı

        İngilizce, Aritmetik, Coğrafya

Normal Sınıflar (3 sınıf)

        İngilizce, Coğrafya, Antik ve Modern Tarih

        Aritmetik, Cebir, Geometri, Astronomi

        Fizyoloji, Zooloji, Botanik

        Fizikî Coğrafya, Jeoloji

        Doğa Felsefesi, Ahlâk Felsefesi

        Genel Edebiyat ve İncil

Bu zorunlu derslere ek olarak Vokal Müzik, Kom­pozisyon, Hitabet, Resim, Jimnastik ve Dikiş/Nakış gibi dersler seçimlik olarak öğretiliyordu. (102) Okul­da İngilizcenin yanı sıra Türkçe, Bulgarca, Ermenice, Rumca ve Fransızca öğretiliyordu. (103) Orta derece­li bütün Amerikan misyoner okullarının müfredatı­nın böylesine zengin olduğunu varsaymak mümkün değildir. Bununla birlikte, sözgelimi Bitlis'deki bir li­senin ders programı da, aşağıda görüleceği gibi, İs­tanbul'daki bir lisenin programından pek farklı de­ğildir. Bitlis'deki Protestan Lisesi'nin 1889-90 ders yı­lındaki müfredatı şöyledir: (104)

 

Birinci Sınıf İkinci Sınıf

Fizikî Coğrafya         

Muhasebe                

İngilizce Retorik       

Türkçe İncil              

        Aritmetik, Cebir

Coğrafya

İngilizce

Gramer (Ermenice)

Türkçe

Resullerin İşleri

Üçüncü Sınıf         Dördüncü Sınıf

Tarih                        

Cebir                        

Eski Ermenice Grameri  

Astronomi                

İngilizce                   

Türkçe                 Aritmetik

Gramer (Ermenice)

Coğrafya

İngilizce

Türkçe

Ahd-i Cedid Tarihi

Bitlis'deki bu okulun ikisi Amerikalı, dördü Er­meni altı öğretmeni vardır ve 1889-90 ders yılında bu okulda 52 öğrenci okumaktadır. (105)

Bursa'daki Amerikan Kız Okulu'nun 1893 yılın­daki ders programı da şöyledir: (106)

Birinci Sınıf                     İkinci Sınıf

Rumca veya Ermenice •

Aritmetik (Rumca    

veya Ermenice)         

Coğrafya (Rumca)    

veya Ermenice) İngilizce

Üçüncü Sınıf

Rumca veya Ermenice •

Geometri                  

Botanik (İngilizce)    

   Rumca veya Ermenice Cebir

Fizikî Coğrafya İngilizce

Dördüncü Sınıf

Rumca veya Ermenice Fizik

Astronomi (İngilizce)

Tarih (İngilizce)

 

Son olarak İzmit yöresindeki bir okulun, Bitinya Lisesi'nin 1898 yılı ders programma bir göz atabiliriz. Bu okulda eğitim Ermenice ve İngilizce olmak üzere iki dilde yürütülüyordu. Ayrıca Türkçe bütün sınıf­larda zorunlu ders olarak yer alıyordu ve isteyen Fran­sızca ya da Lâtince'yi seçimlik ders olarak görebili­yordu.

Ermenice okutulan dersler şunlardı:

      Gramer, Okuma ve Kompozisyon

      Eski Ermenice Grameri ve Tercüme

      Edebiyat tarihi

     Eski ve Modern Ermenice Okuma ve Kompozisyon

İleri Gramer, Etimoloji ve

İngilizce okutulan dersler ise şunlardı:

• Okuma

Başlangıç Grameri, Çözümleme

III,   Okuma   IV,

Kompozisyon

İngiliz Edebiyatı

Tarih

Felsefe

İncil Dersleri

Ayrıca, vokal müzik ve beden eğitimi dersleri de programda yer alıyordu. (107)

Örneklerin de ortaya koyduğu gibi, okuldan oku­la, yöreden yöreye farklılık göstermekle birlikte, bu okullar misyoner faaliyetlerinin eleman ihtiyacını (ge­rek din adamı, gerekse öğretmen) karşıladığı gibi, profesyonel meslekler ve iş hayatına da adam yetiş­tiriyordu. İncelenen okullar, XIX. yüzyılın ikinci ya-

rısından itibaren Osmanlı eğitim sisteminde yerini alan rüşdiye-idadiye okul tipleriyle benzerlikler gös­termektedir. Özellikle İmparatorluğun farklı unsurla­rını kaynaştırma düşüncesiyle iki dilde eğitim veril­mesi öngörülen (ancak uygulanamayan) idadiyeler- le bu okullar arasında çeşitli benzerlikler vardır. (108) Herşeyden önce, 1869 Nizamnamesi'nden sonra, idadi- yelerin dersleri ile Amerikan okullarının müfredatı birbirine bir hayli yakındır. (109)

Amerikan misyoner okulları esas itibariyle Erme- nilerin ve özellikle Protestan Ermenilerin devam et­tikleri okullardı. Bununla birlikte öteki Hıristiyan ce­maatlere mensup çocuklarla, Museviler ve 1880'li yıl­ların sonlarına doğru Müslüman ailelerin çocukları da bu okullara gönderilmeğe başlanmıştır. 1891-1892 ders yılında Maraş'daki okulun 61 öğrencisinden 58'i Ermeni, biri Rus, biri Amerikalı biri de Müslüman' dı. (110) Aynı yıl, İstanbul'daki kız kolejinin 137 öğren­cisinden 51'i Ermeni, 29'u Bulgar, 22'si Rum, 14'ü İn­giliz, 10'u Amerikalı, 6'sı Musevi, 4'ü Türk ve 1'i de Fransızdı. (111) Mardin'deki erkek okulunun 1887-88 ders yılındaki 48 öğrencisinden 37'si Protestan Erme­ni, 5'i Yakubî, 1'i Gregoryan Ermeni ve 5'i de Kato­lik'ti. (112) Aynı okulda 1885-86 ders yılında bir Müs­lüman öğrenci de vardı. (113) Maraş'daki Merkezî Tür­kiye Kız Koleji'nde de 1886 yılında yöredeki tanınmış bir Müslüman ailenin iki kızı, 1890 yılında ise önemli bir devlet memurunun kızı öğrenim görüyordu. (114) Bu örnekler, 1880'li yılların ortalarından itibaren Müs­lüman çocukların da bu «gavur» okullarına gönderil­meye başlandığını gösteriyor. Bununla birlikte XIX. yüzyılda Müslüman çocuklarının Amerikan okulla­rında okuması son derece istisnai idi. (115) Türk ve Müslüman çocukların Amerikan okullarına rağbet et-

meye başlaması II. Meşrutiyet'ten sonra, «tahaccü- mü» ise Cumhuriyet dönemindedir.

İlahiyat Okulları

Amerikan misyoner eğitiminin dinsel kanadını İlahiyat Okulu (Theological Seminary) lâik kanadını ise Kolej (College) taçlandırmaktadır. ABCFM'in ila­hiyat okullarının kuruluş ve çalışmasına ilişkin aldı­ğı ilke kararları 1836 yılına kadar geri gider. Deniz­aşırı ülkelerde ilahiyat okulları açılmasının nedeni son derece yalın ve pragmatiktir: «...iklimi tanıdıkları bir iklim, dili kendi ana dilleri, âdet, alışkanlık ve davra­nışları aşina oldukları âdet, alışkanlık ve davranışlar­ken, vaiz ve papaz ihtiyacının üçte dördünü neden bu insanlardan karşılayamayalım?» (116) deniyordu.

Bu tür eğitim kurumlarına uygulanacak temel ilkeler ise şöyle sıralanıyordu: (117)

      BOARD'la ilişkili ilahiyat okullarının yöneti­cileri misyonerler arasından seçilecekti.

      Bunların büyük ve pahalı kurumlar olmama­sına özen gösterilecekti.

      Bu okulların temel gelir kaynakları bulunduk­ları yerlerde yaratılacaktı.

      Okulların amacı, yetişkinleri değil, gençleri ve özellikle de daha önce misyoner eğitiminden geçmiş gençleri yetiştirmek olacaktı.

      Bu okullar ne yalnızca ilahiyat okulu ne de yalnızca kolej olmayacaktı; her ikisinin özellik­lerini de bünyesinde barındıracaktı.

      Nihayet, bu okulların amacı en kısa sürede misyonerlerin yerini alacak yerli yardımcıları yetiştirmek olacaktı.

Bu okulların ilk örneği, Bebek İlahiyat Okulu adıyla 1840 yılında İstanbul'da Çelebi Yorgaki'nin evinde iki öğrenciyle öğretime başlayan okuldu. An­cak bu okul 1856 yılından sonra gerçek anlamıyla bir ilahiyat okulu niteliği kazandı ve dört yıl sonra da Merzifon'a nakledildi.

Artan ihtiyaca bağlı olarak, Anadolu'daki her üç misyonda birer ilahiyat okulu örgütlendi. Merzifon' daki okul, bu kentte 31 yıl hizmet yapan misyoner John F. Smith'in adına bağlı olarak asıl gelişmesini 1865'ten itibaren gösterdi. Batı Türkiye Misyonunun 1872 yılındaki 32'nci yıllık toplantısında, İlahiyat Oku- lu'nda eğitim kalitesinin yükseltilmesi ve bu cümle­den olarak İngilizce ve Türkçe derslerine özen göste­rilmesi kararlaştırıldı. (118) Nitekim 1890'lara gelin­diğinde, ders programları 1870'lere göre bir hayli de­ğişmişti. Bunun başlıca nedeni, önceki dönemlerde, arada başka okullar olmadığı için, öğrencilere temel eğitim de verilmesi nedeniyle teoloji derslerinin zayıf geçmesiydi. 1870'lerden başlayarak yatılı okullardan, 1880'lerin ortalarından itibaren ise kolejlerden, deyim yerinde ise «hazır» öğrenci alınmak suretiyle ilahiyat eğitimi güçlendirildi. Hatta bir ara, ilahiyat okulları­nın hazırlık sınıflan mahiyetinde, academy ya da training school adı altında Maraş ve Mardin gibi kent­lerde orta dereceli okullar bile kuruldu. (119) İngiliz­ce ve Türkçe'nin yanı sıra Ermenice, Rumca, Lâtince ve hatta Ladino (İspanyol Yahudicesi) derslerine ağır­lık verildi. Eğitim süresi üç ya da dört yıl olan bu okullarda staj çalışmalarına da büyük önem verili-

yordu. (120) Örneğin, Merzifon'daki okul dört yıllık, Maraş'daki okul ise üç yıllıktı. Öğrencilerin yaş orta­laması genellikle yüksekti. 1878 yılında Merzifon'da okuyan 28 öğrencinin en büyüğü 33 en küçüğü 16 ya­şında idi; ve yaş ortalaması 20 dolaylarındaydı. (121) Bu okulların öğrencileri genellikle misyon istasyonla­rının bulunduğu kentlerde misyonerlerce seçilen «ye­tenekli» öğrencilerden oluşuyordu. 1872 yılında Merzi­fon İlahiyat Okulu'nda öğrenim gören 12 öğrencinin 4'ü Kayseri, 2'si Sivas, 2'si Merzifon, 2'si İzmit ve bi­rer tanesi de İstanbul ve Bursa'dan gelmişti. (122)

Harput'daki ilahiyat okulunda 1891 yılında okutu­lan dersler, bize bu okulların yüzyılın sonundaki aka­demik nitelikleri hakkında bir fikir verebilir. Bu okul­daki teoloji dersleri beş ana küme içinde toplanıyordu. Birinci kümede «Sistematik Teoloji» başlığı altında, Hıristiyanlığın tarihsel ve felsefî savunması okutulu­yordu. «Tarihsel Teoloji» başlığı altındaki ikinci kü­mede, Tevrat dönemi, Tevrat'la İncil arasındaki dö­nem, Hıristiyan Kilisesinin tarihi, Hıristiyan doktrini tarihi, Mezhepler, misyonlar, Ermeni Kilisesi tarihi, vb. dersler okutuluyordu. «Tefsir» başlığı altındaki kü­mede okutulan dersler ise şunlardı:

      Tefsir İlke ve Yöntemleri

      İncil'deki Diller

      İncil'den Metinler

      Eski ve Yeni Ahid'deki en önemli kitapların tefsiri.

«Pratik Teoloji» admı taşıyan dördüncü grupta, Hıristiyanlıkta Papazlık Mesleği, Va'az Sanatı, Reto­rik, Hitabet, Papazlığa ve Pastörlüğe İlişkin Çalışma­lar adlı dersler yer alıyordu. «Kitab-ı Mukaddes'in

Teolojisi» adını taşıyan beşinci kümede ise şu konular kapsanıyordu:

      Mukaddes Kitabm Kaynakları

      Musa ve On Emir

      Peygamberlik, Kehanet ve Teoloji

      Ahd-i Atik

      Eski ve Yeni Ahid İlişkisi

      İsa ve Havarilerinin Doktrin ve Teolojisi

Ayrıca, Hıristiyan Ahlâkı, Ahlâk Felsefesi, İngiliz Edebiyatı, Kutsal Müziğin İlkeleri ve İcrası gibi ders­ler de okutuluyordu. (123) Öyle anlaşılıyor ki orta öğ­retim kurumlarından «hazır» öğrenci gelmeye başla­dıktan sonra, ilahiyat okulları adlarına uygun bir şe­kilde ilahiyatla derinlemesine uğraşmak olanağmı bul­dular. Tablo: 16, 17 ve 18'den de görüldüğü gibi, ila­hiyat okullarında öğrenim gören öğrenci sayısında 1870'lerin sonundan itibaren bir azalma söz konusu­dur. Kilise sayısı arttığı, papaz ve vaiz, ihtiyacı çoğal­dığı halde bu azalmayı başlıca iki şekilde yorumla­mak mümkündür. İyimser bir yorumla bu değişikliği nicelikle niteliğin yer değiştirmesi şeklinde düşünebi­liriz. Daha gerçekçi bir yorum ise, 1870'ler sonrası Ana­dolu'da artık ilahiyatın daha az karın doyurmaya baş­lamış olmasıdır.

Yüksek Okullar

Amerikan misyoner eğitim dizgesinin «mostralık malları», bir başka deyişle ABCFM'in vitrine koyduğu okulları, kolejler (College) yani yüksek okullardı. (124) Bu Amerikan yüksek okulları bir yandan Osmanlı

İmparatorluğu'ndaki «Amerikan çıkarlarının bal ke­miğini oluşturuyor, bir yandan da «yeni dünya»nın eğitim alanındaki prestijini simgeliyordu.

Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıl, misyoner- lerce hazırlanan ve ABD Dışişleri Bakanlığı'na tahsi­le gönderilen bir faturaya göre, 1914 yılına kadar ABCFM, BFMPC, American Bible Society, American Tract Society, YMCA, YWCA gibi kuruluşların Os­manlı topraklarında yapmış oldukları yatırımın tuta­rı 39.524.000 Dolar'dı. Söz konusu kuruluşların, 1914

yılında Osmanlı ülkesindeki mal varlıklarının topla­mı ise 8.390.000 Doları bulmuştu. (126) Bu tutarların,

yani başlangıcından 1914 yılına kadar harcanan Do-

larların yaklaşık %10'u, 1914 yılındaki mevcutların

ise yaklaşık %46'sı, Osmanlı mülkündeki Amerikan

yüksek okullarına aitti. Ge lan harcamaların, gerekse okullara dağılımı ise şöyle  rek 1914 yılına kadar yapı- o yılki mevcutların yüksek idi:         (127)

Başlangıcından

1914'e kadar          1914 Yılındaki

Okulun Adı  Harcanan (Dolar) Değeri (Dolar)

Syrian Protestant College Robert College

Constantinople College for Euphrates College Central Turkey College St. Paul's Institute Anatolia College

International College Central Turkey College for    2.800.000                           900.000

3.070.000 1.140.000

Girls  1.800.000 1.000.000

378.000   184.000

280.000   116.000

110.000     54.000

324.000   190.000

395.000   185.000

Girls 210.000       95.000

 

XIX. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, başlan­gıçta okuma, yazma ve aritmetikten ibaret olan mis-

yoner eğitimi gelişmiş, orta dereceli eğitim kurumları- nı bünyesinde barındırır hale gelmişti. Bu kurumlara öğretmen yetiştirilmesi, gelişen Protestan cemaatine din adamı hazırlanması, giderek artan bir ihtiyaç ola­rak kendini duyurmaya başlamıştı. Üstelik misyoner­lerin «kendi kendini yönetme» ilkesi uyarınca bilgili, yetkin yerli elemanların kısa sürede yetiştirilmesi ve sorumluluk üstlenmesi gerekliydi. Bunu gerçekleştir­menin en ekonomik yolu ise eğitimi kaynağında ver­mekti. BOARD'un hesaplamalarına göre, herhangi bir Asya ülkesinde bir genci eğitmek için harcanan para, aynı genci ABD'de eğitmek için harcanan paranın dokuzda biriydi. Bir başka anlatımla, Anadolu'dan bir genci alıp Boston'da okutmak için harcanan para ile, Anadolu'da dokuz genç öğrenim görebiliyordu. (128) Ayrıca, sorun yalnızca öğretmen ve din adamı yetiş­tirilmesiyle sınırlı da değildi. XIX. yüzyılın ortaların­dan itibaren, başta Ermeniler olmak üzere, Batı bur­juvazisinin aracılığı rolünü artan oranda üstlenen azınlık orta ve yüksek sınıflarının daha nitelikli eği­tim talebi, ilk, orta ve yüksek öğretim şeklinde kade- melenmiş, formel bir eğitim sitemini zorunlu kılıyor­du. Kısaca, bir yandan Batı sermayesine açılan impa­ratorluğun değişen koşullarında gereksinme duyulan daha nitelikli, en azından yabancı dil bilen genç ku­şakların, öte yandan ulusal bilinç ve kendi kaderini tayin etme özlemleri güçlenen (ya da güçlendirilen) azınlıkların bu değişimi hızlandırabilmek için gerek­sinme duydukları kadroların yetiştirilmesi yüksek okulların asıl kuruluş nedeni oldu. Daha 1864 yılında misyonerler kolej eğitiminden ne anladıklarını şöyle dile getiriyorlardı: «Kolej eğitiminden esas itibariyle bizim anladığımız, mezun olan kişi hangi mesleği se­çerse seçsin, genel kültür temeli veren ve herhangi

bir New England kolejinde elde edilebilen eğitim­dir.» (129) Oysa misyonerlerin amacı «maddeci olma­yan» ya da açıkça dinsel bir eğitim vermek değil miy­di? Onların hedefi «Protestan ilkeleri»nin ve «Ameri­kan ideallerinin» yol göstereceği genç kuşaklar yetiş­tirmekti. Ne ki hayat bir kez daha misyonerleri yad­sıyordu. «Protestan ahlâkı»nın aşısı tutmuyor ama maddeci temele dayanan Amerikan idealleri genç ku­şaklarda yeşeriyordu. Bu yüksek okullardan mezun olanların pek çoğu iş hayatına atıldılar, pek azı ken­dini yüce amaçlara adadı. Çok azı bağlı oldukları devlette çalışmayı yeğlerken, büyük çoğunluğu başta İngiliz şirketleri olmak üzere yabancı şirketlerce is­tihdam edildiler. Tanrının kelâmını egemen kılmak için kurulduğu savunulan bir eğitim sistemi, kısa sü­rede Batı kapitalizminin değerlerini ve bir ölçüde de bilgi ve becerisini aktaran kurumlar haline geldi.

Daha 1870'lerin başında ABCFM, kolej örgütlen­mesinin plânını yapmıştı bile. Buna göre, bu tür ko­lejler 12 kişilik mütevelli heyetlerince yönetilecekti. Söz konusu 12 kişinin altısı ABCFM'ce, altısı ise yerel Hıristiyan birliklerince belirlenecekti. İlk 25 yıl için­de ABCFM'in seçtiği 6 kişiden üçü Türkiye'de ikamet eden misyonerlerden oluşacaktı. İlk 25 yıl içinde mü­tevelli heyetindeki boş yerleri ABCFM dolduracaktı. Yirmibeş yıldan sonra, yani kolej kuruluşunu tamam­layıp yerli yerine oturduktan sonra, seçimleri yerel «birlik» yapacaktı. Mütevelli heyetinin Türkiye'deki üyeleri, kolejin yönetimini fiilen üstlenecek ayrı bir organı (Yönetim Kurulu - Board of Managers) oluştu­racaklardı. Genellikle dokuz üyeden oluşan bu yöne­tim kurullarının başkanı ABCFM'ce atanacak, geri kalan sekiz üyeden dördü misyonerlerden, dördü de yerli Hıristiyanlardan seçilecekti. Yönetim kurulu her

yıl BOARD'a bir yıllık rapor sunacak, ABCFM de ABD'de yaratılan fonların bu rapora göre okula tah­sis edecekti. Kolejin kuruluşunun üzerinden 50 yıl geç­tikten sonra, okula ilişkin tüm malî kaynakların ve fonların yönetim hakkı, mütevelli heyetinin Türkiye' deki bölümüne terk edilecekti. (130)

Merkezî Türkiye Koleji için hazırlandığı anlaşı­lan bu kolej örgütlenme modelinin, birtakım küçük değişikliklerle tüm yüksek öğrenim kurumlarında, uy­gulanan' bir model olduğu söylenebilir. ABCFM'e bağ­lı olarak Anadolu'da kurulan kolejler, gerçekten de bu modele uygun olarak kurulmuşlardır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk faaliyete geçen ve çok değişik biçimlerde de olsa varlığını bugün de sür­düren iki Amerikan yüksek okulu Robert Kolej (Ro- bert College) ve Suriye Protestan Koleji'dir (Syrian Protestant College). Bunlardan Robert Kolej ayrıca, Amerikalıların denizaşırı ülkelerdeki ilk yüksek öğ­retim kurumudur. Robert Kolej'in bir başka ilginç özelliği de, öğretmeni öğrencisinden fazla olan belki de dünyanın ilk ve son yüksek okulu oluşuydu. Zira Robert Kolej'de öğretimin başladığı yıl (1863) öğretim kadrosu beş, öğrenci kitlesi ise dört kişiden ibaretti.

Gerek Robert Kolej, gerekse Suriye Protestan Ko­leji, bu çalışmanın sınırları dışında kalıyor. Robert Kolej, ABCFM'e bağlı bir okul olmadığı ve misyoner­lerle amicus usque ad aras (sonuna, kadar dost) olmak dışında bir ilişkisi bulunmadığı için; Suriye Protestan Koleji ise, bir misyoner koleji olmasına karşın, bu ça­lışmanın mekansal sınırları dışında kalması nedeniy­le burada incelenmiyor. Ancak bu iki okul da, bir yandan bu alandaki öncülük işlevleri, diğer yandan Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulan yüksek okulların

en önemlileri olmaları ve günümüze kadar gelen bir yaşam çizgisi sürdürmüş bulunmaları nedeniyle ay­rıntılarıyla incelenmeye değer iki yüksek öğrenim ku- rumudur. (131)

Merkezî Türkiye Koleji: Antep-1876

Robert Kolej ve Suriye Protestan Koleji'nden son­ra Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulmuş üçüncü yük­sek okul Merkezî Türkiye Koleji (Central Turkey Col- lege) için 1872 yılında bastırılan bir broşürde aynen şöy­le deniyordu: «Böyle bir kolejin açılması zamanının geldiği konusunda en küçük bir kuşkuya yer yoktur. Türkiye, dünya ulusları arasında onurlu bir yer elde etme yolunda hızlı gelişmeler kaydetmektedir. Her yerde okullar açılmakta, kitaplar gazeteler yayımlan­makta, demiryolları inşa edilmekte, bankalar kurul­makta, sermaye yatırımları yapılmakta ve ülke iyi bir plâna göre yeniden yapılanmaktadır.» (132) Anado­lu'nun göbeğinde yabancılar eliyle bir yüksek okul açılmasının gerekçesi bu satırlarda açıkça kendini ortaya koymaktadır. Ancak bu, genel olarak Ameri­kan çıkarları açısından dile gelen bir açıklıktı. Bunun bir de misyoner mantığı ve düzeni içinde haklılaştı- rılması gerekmekteydi. Bu da o kadar zor birşey de­ğildi.

Misyonerlerin kutsal bir misyonları yok muydu? Bu misyon, «İslâm uygarlığı ile çepeçevre sarılmış Hı­ristiyan gençliği kötülüklerden korumak»tı. (133) İş­te yüksek öğrenim kurumları bu amacı gerçekleştir­mek için iyi" birer olanaktı. Ne ki bu, gerçekleştirilme­si, söylenmesi kadar kolay olmayan bir işti. Bu koleje

büyük emeği geçen misyoner Thomas D. Christie'ye göre de «bir misyoner kolejinin gerçek ülküsü, yalnız­ca gençlerin entellektüel ve kültürel düzeylerini yük­seltmek değil, fakat daha önemlisi, onları istekli, sa­dık ve fedakâr Hıristiyanlar olarak yetiştirmekti.» (134) Oysa kuruluşunun üzerinden dört yıl geçen Merkezî Türkiye Koleji'nde durum hiç de yüz ağartıcı bir gö­rünümde değildi. Okulda, içki, serkeşlik, çirkin söz ve hareketler, müstehcen görüntülerin çizilip elden ele dolaştırılması gibi davranışlar yaygınlaşmıştı. Ve bu­nun nedeni de Mr. Christie'ye göre, «Antep'deki ce­maatin ahlâk düzeyinin düşük oluşu, öğretim kadro­sunun kişilik yapısı ve okulda dine yeterince önem ve- rilmeyişi» idi. (135)

İşin bir de yerli Hıristiyanları ilgilendiren yanı vardı. Yüzyılın ortalarından itibaren Antep ve çevre­sinde faaliyetlerini yoğunlaştıran Amerikalı misyoner­lerin gayretiyle oluşan Protestan cemaat, 1865 yılına gelindiğinde iki kilise (Yakacık ve Hayik Kiliseleri) et­rafında örgütlenmişti. (136) Bu cemaatın ve çevrede­ki diğer Hıristiyanların bir yüksek okula olan talep­leri giderek artmaktaydı. Üstelik İstanbul ve Beyrut' ta bu tür iki okul kurulmuş, Bâb-ı Âlî'nin onayı alın­mış, kısaca yol açılmıştı. Antep'in yanı sıra Maraş, Urfa, Adana vd. kentlerden de «Hıristiyan bir koleje» artan oranlarda talep gelmeye başlayınca, işin mis­yonerler yönünden haklılığı da kendiliğinden kanıt­lanmıştı.

Kilikya Ermeni Protestan Birliği'nin 1870 yılında Urfa'da yapılan yıllık toplantısında, Antep'te bir yük­sek okul açılması yolunda ABCFM'e resmen başvu­rulmak üzere ilk kez harekete geçildi. (137) BOARD' un deneyimli misyonerlerinden Tillman C. Trowbrid- ge, 1871 yılında Türkiye'yi ziyaret eden ABCFM'in dış

ilişkiler sekreteri N.G. Clark'ı böyle bir okulun açıl­ması konusunda ikna etmeyi başardı. Hemen ardın­dan da İngiltere ve ABD'de bağış toplama turlarına başladı. Yalnızca İngiltere'de 15.000 Dolar toplamayı başaran Trowbridge'e yöre halkı da 5000 Dolar kadar bir katkıda bulundu. (138)

ABD'nin Boston kentinde, Amerikalı mütevelliler 1874 yılının Mart'ında Massachusetts Eyaleti'nden oku­lun kuruluş beratını (Charter) aldılar. Okulun yöne­tim kurulu ise dördü misyonerlerden, dördü yerli Hı- ristiyanlardan olmak üzere Kilikya Ermeni Protestan Birliği'nce belirlenecekti. İlerki yıllarda (okulun büt­çesine yapacakları katkı oranında) yerli halkın yöne­timdeki ağırlığı artacak ve ilk 50 yılın sonunda oku­lun tüm sorumluluğu Türkiye'deki yönetim kuruluna devredilecekti. (139)

Merkezî Türkiye Koleji, 1876 Ekim'inde küçük bir binada eğitime başladı. Yeni «campus»undaki ilk binanın temeli 1877'de atıldı ve ertesi yıl bu yeni bi­naya taşınıldı. 15 Ocak 1878'de Bâb-ı Âli okulu bir «idadiye» olarak tescil etti. (141)

1879 yılı başında okulda 80 öğrenci okuyordu. Ay­nı yıl Kolej'de okutulan dersler ise şunlardı: Dünya Edebiyatı, Retorik, Ekonomi Politik, Dünya Tarihi, Uy­garlık Tarihi, Kimya, Analitik Kimya, Mineroloji, Fi­zikî Coğrafya, Ahlâk Felsefesi, Muhasebe, Anatomi, Fizyoloji, Geometri, Cebir, Türkiye Tarihi, Amerikan Tarihi, Türkçe, Yüksek Cebir, Doğa Tarihi, Vokal Mü­zik, Ermeni Dili ve Edebiyatı, Ermenice ve İngilizce Güzel Yazı Yazma Sanatı. (142)

1888-1889 ders yılında okulda toplam 84 öğrenci bulunuyordu ve bunların 55'i yüksek kısımda okuyor-

du. Öğrencilerin 30'u Antep'den geriye kalan 54'ü ise 21 ayrı yerleşme biriminden geliyordu.

Öğrencilerin 63'ü Protestan Ermeni, 18'i Gregor- yan Ermeni ve üçü de Yahudi idi. 1887 yılına kadar Kolej'in Tıp Bölümü'nden 18 öğrenci mezun olmuş­tu. (143)

Kolej'in onbeşinci kuruluş yıldönümünün kutlan­dığı 1891 yılında 94 öğrencisi vardı ve bunların 48'i yüksek kısımda geriye kalanı da hazırlık bölümünde idi. Öğrencilerin 26'sı Antep'ten, 68'i ise 24 ayrı yer­leşmeden geliyordu. 71'i Protestan Ermeni, ikisi Pro­testan Süryani, 19'u Gregoryan Ermeni, biri Protes­tan Rum, biri Süryani olan bu öğrencilerin yaklaşık 40 kadarı, çalışma karşılığında okuldan yardım görü­yordu. (144)

1893 yılına gelindiğinde okulun vermiş olduğu me­zunların sayısı 110'u bulmuştu ve o yıl bu öğrencile­rin meslek dağılımları aşağıdaki gibiydi: (145)

Öğretmenlik yapanlar     32

Tıp öğrenimine devam edenler  5

İlahiyat öğrenimi görenler         15

Diğer alanlarda öğrenim görenler       4

Doktorluk yapanlar         10

İş hayatına atılanlar        14

Vaizler         9

Eczacılar      3

Avukatlar    2

Dişçiler        1

Elektrikçiler 1

Mühendisler          1

Edebiyat alanında çalışanlar     2

Fotoğrafçı    1

 

Diğer meslekler Ölü

TOPLAM

6

4

110

Merkezî Türkiye Koleji, her din ve mezhepten öğ­renciye açıktı. Okulun eğitim dili Türkçe'ydi. Bununla birlikte, özellikle fen derslerinin kitapları İngilizce ol­duğu için okul fiilen bilingual (iki dilli) bir okuldu. Bir ders yılı üç sömestre ayrılıyor ve okul her yıl Ekim' in ikinci Çarşamba'sında açılıyor, Temmuz'un üçün­cü Perşembe'sinde kapanıyordu. (146)

Başlangıçta okulda üç bölüm bulunuyordu. Ha­zırlık Bölümü, Bilimler (Sciences) Bölümü, Tıp Bölü­mü. İki yıl olan Hazırlık Bölümü'ne kabul edilebilmek için Türkçe bilmek, iyi ahlâka sahip olmak ve giriş sınavlarını başarmak gerekliydi. Bu bölümde ilk yıl İngilizcenin yanı sıra Aritmetik, Cebir ve Coğrafya; ikinci yıl ise Fizyoloji, Geometri ve Muhasebe öğreti­liyordu. (147)

İkinci Yıl (Sophomore)

Bilimler Bölümü'nde öğrenim dört dildi. İngiliz­ce, Türkçe, Aritmetik, Cebir, Geometri, Fizyoloji so­rularından oluşan bir giriş sınavını başarmak zorun­luydu. Türkçe ve İngilizce derslerine büyük önem ve­rilen bu bölümde 1880'li yılların sonunda okutulan dersler şunlardı: (148)

      Tarih         Trigonometri

      Yüksek Cebir                 Felsefe

      Felsefe                 Astronomi

••                  Fizikî Coğrafya      Kimya

Birinci Yıl (Freshman)

 

Üçüncü Yıl (Junior)       Dördüncü Yıl (Senior)

Genel Tarih

      Retorik

      Ekonomi Politik

Botanik,

      Analitik Geometri

      Ticaret Hukuku

      Mineroloji

      Yüksek Matematik (Calculus)    Uygarlık Tarihi

      Felsefe

        Mantık

Ahlâk Felsefesi

      Uluslararası Hukuk

      Jeoloji

      Analitik kimya

        Matematiksel Astronomi

      Felsefe Tarihi

Üçüncü ve dördüncü

sınıflardaki derslerin bir

kısmı seçimlikti. Gündüzlü öğrenciler yılda bir Os-

manlı lirası öğrenim harcı ödüyorlar, yatılılar ise ay­rıca on bir lira ödüyorlar; yatak vb. ihtiyaçlarını da kendileri karşılıyorlardı.

1883 yılında okulun 839,00 Osmanlı lira­sıdır. (150) Gelirlerin 100 lirası ABCFM'den, 66 lirası İngiltere'den, 110 lirası yerli kaynaklardan, 100 lira-

sı harçlardan, 150 lirası yatılı ücreti olarak öğrenci­lerden ve 313 lirası da Amerika'daki mütevellilerden

sağlanıyordu. Giderlerin ise 544 lirası öğretim ele­manların ücretlerine, 50 lirası kütüphane ,okuma oda­sı ve ders araç/gereçleri gibi giderlere, 200 lirası ih­tiyaç içinde olan öğrencilere yapılan yardımlara ve 45 lirası da diğer masraflara tahsis ediliyordu. (151)

1877 yılında 14 öğrenci ile öğretime başlayan Tıp Bölümü, 1880'lerde oldukça gelişkin bir görünüm ser­giliyordu. Örneğin 1888-89 ders yılında Tıp Bölümü' nün bütçesi 443 Osmanlı lirasını bulmuştu. Bu gelirin

65 lirası Londra'dan, 93 lirası ABD'den 285 lirası ise diğer kaynaklardan sağlanıyordu. (152)

1880'li yıllarda Tıp Bölümü'nde şu dersler okutu­luyordu: (153)

Birinci Yıl (Freshman) İkinci Yıl (Sophomore)

      Anatomi

      Botanik

      Kimya

        Pratik Anatomi Fizyoloji         Anatomi

        Analitik Kimya

        Fizyoloji

      Materia Medica Therapeutics

      Genel Pataloji

      Pratik Kimya

Pratik Anatomi

Klinik

Üçüncü Yıl (Junior)     Dördüncü Yıl (Senior)

 

Teşhis ve Uygulama •     Tedavi

Genel Cerrahî            • İşlevsel Cerrahî

Doğum Bilgisi               Göz ve Kulak

  Klinik                 Jinekoloji

 

Hastanede Çalışma    • Tababet Hukuku

   Pratik Eczacılık   • Klinik ve Hastanede Uygulama Mezuniyet Tezi

 

Merkezî Türkiye Koleji, doğrudan ABCFM'e bağlı olmamakla birlikte, misyonerlerle başından beri iyi ilişkileri sürdürüyor ve bu örgütün bütçesinden önem­li kaynaklar elde ediyordu. (154) Ne ki okulun malî durumu 1880'li yılların ortasından itibaren bozulma­ya başladı 1886 yılında son sınıfı Halep'e taşınan Tıp

Bölümü, 1888-1889 ders yılı sonunda kapatıldı. (155) Bir yandan Tıp Bölümünü yeniden faaliyete geçirmek için yerli ve yabancı kaynaklar zorlanırken, bir yan­dan da 1892 yılından itibaren yörede baş gösteren olaylar okulu ciddî bir şekilde etkilemeye başladı. Ki­mi öğrenci ve öğretim elemanları ihtilâlci Ermeni ör­gütleriyle ilişkili olan Kolej, XIX. yüzyılı, bir «nifak yuvası» olma suçlaması altında ve ayrıntıları bu ya­zının sınırlarını aşan çeşitli olaylarla kapadı. Bazı bö­lümleri ya da sınıfları zaten dağılmış olan okulun ken­disi de 1915 yılında kesin olarak faaliyetine son verdi. Mütareke ile birlikte, okulu yeniden canlandırma gi­rişimleri başladı. Merkezî Türkiye Koleji 1921 yılında yeniden açıldı. (156) Ne ki bu yeniden doğuş da uzun ömürlü olmayacak ve okul, 1924 yılında, «sürgünde­ki kolej» kimliği ile Halep'e taşınacak ve Anadolu'nun kaderinden bütünüyle çıkacaktır. (157)

1880'li yılların ortalarından itibaren, öteki misyo­ner okullarında olduğu gibi, Merkezî Türkiye Koleji' ne de müslüman öğrenciler itibar etmeğe başlamışlar­dır. Bunlar genellikle aydın ve varlıklı kesimlerle, ki­mi taşra bürokratlarının çocuklarıydı.

Merkezî Türkiye Koleji'nin kuruluş amaçlarından birisi de, «kendi anayurtlarını terk etmeyecek düzey­de bilgi ve beceri ile donatılmış genç kuşaklar yetiş­tirmekti». (158) Bir başka deyişle, iyi ahlâklı, özverili ve «inançlı» gençler yetiştirilmesi, entellektüel düze­yi yüksek, bilgili ve hünerli gençler yetiştirmeğe ter­cih ediliyordu. Ancak, daha önce okuldaki ahlâk dü­zeyini anlatan bir raporu aktarırken görmüş olduğu­muz gibi, bu amaca ulaşılabildiğini söylemek de pek zordur.

Ne misyonerlerin, ne yerli Hıristiyanların ne de okula çengel atan ihtilâlci Ermeni örgütlerinin bek-

lentilerini tam olarak yerine getiremeyen ve XX. yüz­yılın ilk yıllarındaki karanlık olaylarda yıpranan Mer­kezî Türkiye Koleji hakkında Kurtuluş Savaşı'nı ör­gütleyen kadronun da kanaatları son derece olum­suzdu. Nitekim Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Mi­ralay İsmet Bey (İnönü) 1920 yılında Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: «Ayntab civarında Amerikan mektepleri, kolejleri var­dır (Lanet olsun sesleri). Bu Amerikan kolejleri, Fran­sızların bugün üssülharekesidir. Bizim canımızı yak­mak için ve ahalimizi öldürmek için Amerikan mek­teplerini üssülhareke ittihaz ediyorlar. Taarruz eder­ler ve oraya top yerleştirirler, ambar olarak kullanır­lar. Hasılı mektep değil, memleketimizin içinde bir kale olarak inşa olunmuş zannolunur.» (159)

Fransızlar için askerî anlamda, «Amerikan çıkar­ları» için ise her anlamda üss-ül-hareke olarak kulla­nılan Merkezî Türkiye Koleji'nin banisi Trowbridge' in adı bugün Amerika'nın Boston (Cambridge) ken­tinde bir caddenin adı olarak varlığını sürdürmekte­dir!

Fırat Koleji: Harput-1878

1903 yılında Harput'daki ABD konsolosunun, «Bir­leşik Devletler'in bu topraklardaki müstakbel ticarî egemenliğini sağlayacak, Amerikan eğitim uygulama­ları ve kitapları, Amerikalı öğretmenler, Amerikan yöntem ve fikirleri gibi mükemmel potansiyel olanak­lardan daha iyi bir kazanım düşünemiyorum» (160) de­diği okul, özgün adı Ermenistan Koleji (Armenia Col- lege) olan Fırat Koleji'dir.

Kolej'in kuruluş hazırlıkları 1874 yılına kadar ge­ri gidiyor. Harput Ermeni Protestan Kiliseler Birliği, 1865 yılında kurulmuştu. 1877 yılına gelindiğinde 22 kilisesi, 1332 üyesi ve beş bin dolaylarında cemaati olan Birlik, o tarihte 83 tane de ilkokul açmıştı. (161) Ayrıca kentte erkek çocukları için bir yatılı okulla Tokat'tan buraya taşman bir ilahiyat okulu (Theolo- gical Seminary) da faaliyet gösteriyordu. (162) ABCFM' li misyoner Crosby H. Wheeler, 1875 yılında ABD'de- ki sondajları sonucu 140.000 Dolar bağış toplamıştı. Bu­na 40.000 Dolarl'ık yerli katkı da eklenince, kurulma­sı düşünülen yüksek okulun malî kaynakları büyük ölçüde yaratılmış oluyordu. Kuruluş sözleşmesi ve mü­tevelli heyeti Massachusetts Eyaleti Senatosu'nca 13 Mayıs 1875 resmen tescil edilen okul için, daha işe başlarken 181.000 Dolar tutarında para toplanmış­tı. (163)

Antep'deki yüksek okulun örgütlenmesine ben­zer şekilde, mütevelli heyet ABCFM'ce belirlendi. On kişiden oluşan bu heyetin tüm üyeleri Boston ve çev­resinde oturan Amerikalılar'dı. (164) Fırat Koleji'nde (Euphrates College) erkek çocukların yanı sıra kız çocukları da eğitim göreceğinden kadın misyoner he­yetlerine de (WBM) mütevellilerin üçte birini seçme hakkı tanınmıştı. Mütevelli heyet, «görevi kabul et­mesi ABCFM'den ayrılması anlamına gelmemek» ko­şuluyla Crosby H. "Wheeler'ı Koleje müdür (Presi- dent) seçti. Okulun Türkiye'de bulunan yönetim ku­rulu üyeleri de Harput'daki Amerikalı misyonerlerce seçildi. Bununla birlikte, Harput Ermeni Protestan Ki­liseleri Birliği'nin malî katkısı yılda bin Doları aşın­ca kuruldaki yerli Hıristiyan oranı üçe çıkabile­cekti. (165)

Özgün adı Ermenistan Koleji olan okula, Bâb-ı

Âli'nin itirazı üzerine 16 Şubat 1888'den itibaren Fırat Koleji adı uygun görüldü. (166) Kolej, ilkokuldan yük­seğe kadar tüm öğretim kademelerini içerdiği gibi, hem kız hem de erkeklere açık bir misyoner okulu ol­ması yönünden ayrı bir özellik taşıyordu. Nitekim, ilk­ten yükseğe, okulun tüm bölümleri 1891-92 ders yılın­dan itibaren Osmanlı yönetimince resmen tanındı. Harput Maarif Müdürü, kolej diploması alan bir öğ­renciyi, sözgelimi öğretmen olarak istihdam etmek için, ayrıca bir sınava sokmaya gerek görmüyordu. Mezunların büyük bir bölümü çevredeki okullarda öğ­retmen olarak görev yapıyorlardı. (167)

Kolej'in öğretim dili Ermenice idi. (168) Bununla birlikte, özellikle yüksek kısma devam eden öğrenci­ler, İngilizce olan ders kitaplarını okuyabilmek ve Amerikalı öğretmenleri izleyebilmek açısından, iyi dü-, zeyde İngilizce öğrenmek zorunda kalıyorlardı. Okul­da ayrıca Türkçe de öğretiliyordu. (169)

Okulun ilk, orta ve lise kısımlarında üçer yıl olan öğrenim süresi yüksek kısımda dört yıldı. BOARD'ca atanan 3-4 Amerikalı profesör dışındaki 21 kişilik öğ­retim kadrosunun —Türkçe öğretmeni Reşid Efendi hariç— tümü Ermeniler'den meydana geliyordu. (170) Misyoner kaynaklarına göre, 1876 yılında Harput'da- ki bir orta öğretim kurumunu ziyaret eden Osmanlı Valisi, bu okulların kendi okullarından iyi olduğunu halkın önünde açıklamıştı. (171)

Fırat Koleji de ötekiler gibi paralı bir yüksek okul­du. Yüksek bölümde bir erkek öğrencinin ödediği yıl­lık öğrenim harcı bir buçuk Osmanlı lirası dolayların­da (6,4 Dolar) idi. Yüksek kısımda bir öğrencinin bir yıllık yatılı ücreti ilk yıllarda 6 lira (26,4 Dolar) ka-

dardı. Kızlardan daha düşük harç ve yatılı ücreti alı­nıyordu. (172)

Fırat Koleji'nin yüksek bölümünde okuyan kız ve erkek öğrencilerin değişik yıllardaki sayıları hakkın­da aşağıdaki veriler bir fikir verebilir:

Yıllar                     Kız Bölümü        Erkek Bölümü

1882-1883 (173)

1887-1888    (174)

1890-1891 (175)

1898-1899             (176)      89      150

44                           50

67                           79

37 (Hazırlık dışında) 33 (Hazırlık dışında)

1890-1892    yıllarında, ana okulu dışında Kolej'in

tüm bölümlerindeki öğrenci sayıları da aşağıdaki gi­biydi: (177)

 

Yüksek

Yıllar  Er. Kız            Lise  Orta  İlkokul       Toplam Genel

Er. Kız Er. Kız Er. Kız      Er. Kız Toplam

1890  34  39

1891  30  32

1892 34 39  57    25   80   79 123 181    294    324    618

37 33   86  88  121 120 274 273 547

48 26 102  84  115 107 299 256 555

1897-1898 da dahil tüm   ders yılında Fırat Koleji'nin anaokulu bölümlerinde öğrenim gören öğrencile-

rin sayısı aşağıdaki gibiydi: (178)

 

                       Erkek       Kız       Toplam

Anaokulu

İlkokul

Ortaokul    168             190     358

132             130             262

119               80             199

Lise

Yüksek       72               37     109

33               37               70

Toplam       524              474    998

1891-1892 ders yılında Fırat Koleji'nin bütçesi 1034,5 Osmanlı lirası idi. (179) Gelirlerin 55 lirası Mr. Peet adlı bir Amerikalı hayırseverin bağışı, 256,6 lira­sı öğrencilerden alınan harçlardan oluşuyordu. Gider­ler içinde en büyük pay ise (tüm giderlerin yaklaşık % 82'si) 852 lira ile öğretim elemanlarının yıllık üc­retleriydi. (180)

Yüksek bölümünden ilk erkek mezunlarını 1880 yılında veren Fırat Koleji, ilk kız mezunlarını da 1883 yılında verdi. Fırat Koleji'nin yüksek bölümünden XX. yüzyıl başına kadar 148 erkek, 125 kız öğrenci mezun olmuştu ve bunların büyük bir kısmı öğretmen olarak istihdam edilmişti. 1905-1915 dönemindeki mezunların bir bölümü Beyrut'daki Suriye Protestan Koleji'nde tıp ve eczacılık öğrenimi görmüş, bir bölümü de 1915 yılındaki olaylardan önce ve sonra ABD'ye göç etmiş­tir. (181) Okuldan 1911 yılına kadar mezun olan öğren­cilerin sayısı, 317'si erkek, 191'i kız olmak üzere top­lam 508'i bulmuştu. (182)

Fırat Koleji, özgün adının da açıkça ortaya koy- dağu gibi, asıl olarak Ermenilere yönelik bir eğitim Kurumuydu. 1908 yılında Kolej'in Kürtlere de eğitim verecek biçimde yeniden örgütlenmesi okul yönetimin­ce önerilmişse de, ABD'deki Ermenilerin itirazı kar­şısında bu projeden vazgeçilmiştir. (183)

Otuz yedi yıllık tarihi boyunca, ABCFM'e bağlı altı misyoner Fırat Koleji'ne müdürlük (President) yapmıştır. (184)

1895 yılındaki olaylar okulu geniş ölçüde etkile­miş, daha yerinde bir deyişle, Fırat Koleji bu olayla­rın içinde çalkalanmış, okul binalarından sekizi yan­gın ya da yağmadan zarar görmüş ve o tarihte 88.000

Dolar olarak tahmin edilen zarar - ziyan (185), 1901 yı­lında 100.000 Dolar olarak Osmanlı Devleti'nce ABD' ye ödenmiştir. (186)

1915 yılındaki olaylara da karışan okul, Princeton mezunu müdürü Ernst Riggs'in Osmanlı Hükümeti'n- ce sınırdışı edilmesinden sonra, (187) kırk yıla yakla­şan ömrünü tamamlayarak tarihe karışmıştır.

Anadolu Koleji: Merzifon- 1886

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'da, «müstakil bir Pontus hükümeti teşkil etmek emeline» kapılan Rum- lar'dan söz ederken, «Ethniki Hetairia Cemiyeti pro­pagandacıları ve Merzifon Amerikan müessesatı ta­rafından manen yetiştirilen» yöredeki «Rum kütlesi» ne değinir. (188)

Merzifon'daki «Amerikan müessesatı»nın citadel'i Anadolu Koleji (Anatolia College) idi. Yöredeki Ame­rikan misyoner eğitimi 1860'lı yılların ortalarında başladı. İstanbul Hasköy'deki yatılı okul, «dış dünya­nın gözünden uzak» ve «ulaşılacak kitleye daha ya­kın» olsun diye 1865 yılında Merzifon'a taşındı. (189) Merzifon'un yanı sıra, Amasya, Tokat, Sivas, Yozgat ve Kayseri'deki orta dereceli misyoner okullarının öğ­retmen ihtiyacını karşılamak üzere, Merzifon'da bir yüksek okul açılması için, Batı Türkiye Misyonu, 1880 yılında BOARD'a başvurdu. (190) Bu arada, daha son­ra Kolej'in ilk müdürü olacak Dr. Charles Chapin Tracy, ilerideki yıllarda Kolej'in nüvesini oluşturacak bir liseyi 1883 yılında eğitime açtı. (191)

Anadolu Koleji 8 Eylül 1886'da, campus'u, binası, sözleşmesi vs. olmadan kurulmuş ve eğitime başla-

mıştı. Kolej'in sözleşmesinin ABD Massachusetts Eya­leti Senatosu'nca onaylanması 1894, Bâb-ı Âli'ce bir yüksek okul değilse bile bir «Amerikan mektebi» ola­rak resmen kabul edilmesi 1899 yılını buldu. (192)

Anadolu Koleji'nin ilk bakışta göze çarpan bir özelliği, tüm ulusal azınlıklara ve Müslüman - Türk öğrencilere açık olmasıdır. Bu durum okulun kuru­luş sözleşmesinde, «dinsel kanaatleri nedeniyle hiç­bir öğrencinin okula kabul edilmesi engellenemez» şeklinde belirtildiği gibi, (193) uygulamada da kendi­ni göstermektedir. Okulda Ermeni, Rum, Rus ve Türk öğrencilerin sayısı 1913 yılında sırasıyla 160, 200, 40 ve 25'di. Aynı çok ulusluluk öğretim kadrosu açısın­dan da geçerliydi. Yine 1913 yılında öğretim eleman­larının 11'i Ermeni, 10'u Amerikalı, 9'u Rum, 1'i Rus ve 1'i İsviçreli'ydi. (194)

Kolejin mütevelli heyeti ABCFM'ce kendi men­supları arasından seçilen 10 Amerikalı'dan oluşmak­taydı. (195) Okulun Merzifon'daki yönetim kurulunda da yine 10 üye yer alıyor, bunlardan 5'i Pontus Pro­testan Birliği (Pontus Evangelistic Association), diğer 5'i ise ABCFM'ce kendi misyonerleri arasından ata­nıyordu. (196)

İlk yıllarda ABCFM, okulu para, bina, araç - ge­reç ve eleman yönünden yoğun bir şekilde destekle­mişti. Zamanla, yerel katkıların artması ölçüsünde bu destek azalmıştır. (197) Nitekim Kolejin 1890 yılı büt­çesi 617,7 Osmanlı lirası idi. Gelirlerin 272,7 lirası yani %44'ü ABCFM'den, yaklaşık %10'u yerel kay­naklardan, geriye kalan ise öğrencilerden alınan harçlardan sağlanıyordu. Giderlerin ise %72'si (445 lira) öğretim elemanlarının ücretlerine ayrılıyor­du. (198)

Kuruluşundan iki yıl sonra, 1888 yılında, Anado­lu Koleji'nde, hazırlık sınıfları da dahil 130 öğrenci okuyordu. (199)

Hazırlık Sınıfları Birinci Sınıf İkinci Sınıf Üçüncü Sınıf Dördüncü Sınıf

60

30

2

8

10

Bu öğrencilerin geldikleri yöreler itibariyle dağı­lımları da şöyle idi: (200) Sivas 53, Ankara 43, Trab­zon 23, Kastamonu 6, Aydın 2, Konya 1, Diyarbakır 1, İstanbul 1.

1899 yılında Kolej'deki öğretim elemanlarının sa­yısı 15, öğrenci sayısı ise (191'i Ermeni, 55'i Rum ol­mak üzere) 246 idi. (201)

1890 -1891 ders yılında tulan dersler aşağıdaki gibiy

lu Koleji'nde oku-

Hazırlık Sınıfları:

     Aritmetik

     İngilizce

     Coğrafya ve Haritacılık

     Ermenice, Rumca, Türkçe (203)

     İngiliz Dili ve Edebiyatı

     Edebiyat Tarihi

     Gramer ve Tercüme

     Fizyoloji

     Cebir

     Resim - Müzik

     Resmi Yazışma ve Hukuk Dili

Birinci Sınıf (Freshman)

Geometri

Fizikî Coğrafya

İngiliz Klasikleri

Retorik

Edebiyatın İlkeleri

Ticaret Hukuku

Retorik ve Kompozisyon

Fransızca

İkinci Sınıf (Sophomore)

Trigonometri

Astronomi

Botanik

Tarih (Antik)

Tarih (Modern)

Mantık

Mecelle

Resmi Yazışma

Fransızca

Üçüncü Sınıf (Junior)          Dördüncü Sınıf (Senior)

Felsefe

Felsefe Tarihi

Ahlâki Bilimler Ekonomi Politik Uluslararası Hukuk Mineroloji

Jeoloji

Ticarî Ar Muhaseb Kimya

Ceza Hukuku Kompozisyon Fransızca

Anadolu Koleji'nde dil öğrenimine büyük önem verildiği anlaşılmaktadır. Üç yıl olan hazırlık sınıf­larında İngilizce, Türkçe, Ermenice, Rumca yoğun bir şekilde öğretiliyordu.

Anadolu Koleji ders dışı etkinlikler yönünden de dikkat çekmektedir. Okulda çeşitli müzik ve kültür kulüpleri oluşturulmuştu. Ermeni, Rum, Türk ve Rus öğrenciler kendi kulüplerini kurmuşlar, özellikle kış aylarında bu kulüplerce düzenlenen gecelere ve veri­len konserlere yöre halkı da katılmıştır. (204)

Kolej'in 10.000 cildi aşkın bir kütüphanesi ve 7000'den fazla türü içeren bir botanik/zooloji müzesi vardı. (205)

Anadolu Koleji'nin bir başka özelliği de kendine yardım (selfhelp) esasına dayanan uygulamalara ağırlık verilmesiydi. Bu tür uygulamalar, öğrencile­rin eğitim masraflarını kendilerinin karşılamasını, kendine güven duygusunun geliştirilmesini, yörede emeğe saygı fikrinin yaygınlaştırılmasını sağlayan uygulamalardı. Bunu aynı zamanda gençlerin pratik, yaratıcı, becerikli ve günlük yaşamda karşılaştıkları sorunları çözmeye dönük bir eğitim sisteminin aracı olarak da değerlendirmek mümkündür. Bu amaçla Kolej bünyesinde marangozhane, mücellitha- ne, terzihane, değirmen, deneme çiftliği vb. küçük iş­letmeler kurulmuştu. 1899 yılında Kolejin 70 kadar öğrencisi buralarda çalışıyor ve okul masraflarının yarısıyla 1/10'u kadar bir bölümünü bu yolla karşı­lıyordu. (206)

1890'lı yıllardan itibaren Anadolu'da başgösteren olaylar Merzifon'daki Kolej'in de sonunu hazırladı. Daha 1893 yılında bir ihtilâlci Ermeni örgütünün «manifestosu» okulun duvarına asılmış, bu olay Bâb-ı Âli'nin dikkatini okul üzerine çekmişti. Bununla bir­likte okul yönetimi yetkili makamları ikna ederek bu olay nedeniyle herhangi bir yaptırımla karşılaşma­mıştı. (207) Daha sonra gelişen olaylar —özellikle 1895 yılındakiler— başta Ermeni öğrenci ve öğretim ele­manları olmak üzere Anadolu Koleji'ni derinden et­kiledi. Bu arada okulda öğrenim devam etti. 10 Ma­yıs 1916'da okul binalarına İttihat Terakki Hüküme- ti'nce el konularak Kolej'in bir askerî hastaneye dö­nüştürülmesi üzerine Anadolu Koleji kapandı. (208) 1916 -1917 yıllarında yörede baş gösteren çiçek ve ti­füs salgınları sonucu okul 50'ye yakın öğretmen ve çalışanını yitirdi. (209) Bütün bunlara karşın Anado-

hi Koleji, 1 Ekim 1919'da 11 öğretim elemanı ve 150 öğrenci (72 Rum, 70 Ermeni, 7 Türk, 1 Rus) ile yeni­den öğrenime açıldı. (210)

1920 -1921 ders yılında okulda 218 öğrenci kayıt­lı bulunuyordu. Öğretim kadrosuna iki Müslüman Türk (Zeki Ketanî ve İsmail Şevket) de katılmıştı. 12 Şubat 1921'de Zeki Ketanî'nin bir suikast sonucu öl­dürülmesi, okulu yeniden karıştırdı. Kolejin Müdürü George W. White'in, İstanbul'daki Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol'a, «Kolej'in öğrencileri ve öğ­retmenleriyle siyaset dışı olduğunu ve Kolej yönetimi­nin, öğrenciler arasındaki siyasal duyguları bastır­mak, konusunda kararlı, farklı uluslardan gelen öğ- menlerin de siyasal sürtüşmelere girmeme konusun­da basiretli davrandıklarını» bildirmesine karşm, (211) olay büyüdü ve dört gün sonra TBMM Hükümetine bağlı birliklerce okulda arama yapıldı. (212) Aynı gün­lerde, Anadolu'da Yenigün'de, «Mektep Değil Fesat Ocağı» başlığı altında yayımlanan bir yazıda Ankara' nın tutumu açıkça dile geliyordu. Yazıda, okulda ya­pılan aramada Pontus teşkilâtının pek çok belgesinin ele geçirildiği belirtiliyor ve Anadolu Koleji'nin bir «fesat ocağı» olduğu anlatılıyordu. (213) Bu yazının yayımlanmasından bir hafta önce, okulun tüm ya­bancı öğretim elemanlarının ülkeyi terk etmesi isten­miş, okulun mallarına el konmuş ve öğrencileri evle­rine gönderilmişti. Bu arada, okulun Rum öğretim elemanlarından üçü, ayaklanma hazırlamak suçuyla 1921 Ağustos'unda idam edilmişti. (214)

Anadolu Koleji'nin Anadolu'daki serüveni işte böyle bir trajedi ile sona erdi. Ne ki okul, Yunanis­tan'da, Selanik yakınlarında bir yere taşınarak, ol-

dukça ironik bir biçimde «Anadolu» Koleji adıyla var­lığını günümüze kadar sürdürdü. (215)

Görüldüğü gibi, her misyonun birer «kolej»i, ya­ni yüksek okulu vardı. Ancak Amerikan misyoner eği­tim dizgesi içinde, orta öğretim kademesini aşan, ama tam anlamıyla birer yüksek okul sayılmaları da bir hayli zor olan —Osmanlı eğitim sistemindeki Sulta- nîyye'lere benzer— sui generis bazı eğitim kurumları da vardı. Şimdi kısaca bunlara değinelim.

Merkezî Türkiye Kız Koleji: Maraş-1882

Merkezî Türkiye Kolejine mekân olarak Antep' in seçilmesinden sonra, Maraş'ta da bir kız koleji ku­rulması kararlaştırılmıştı. Bu kız okulunun amacı,

Adana, Antep, Maraş, Haçin vb. kentlerdeki orta de-

receli okullardan gelen kız öğrencilere daha ileri dü-

zeyde eğitim olanağı yörelerdeki okulların tı.

sağla

e bu arada adı geçen

öğretmen ihtiyacını karşılamak-

Merkezî Türkiye

Kız Koleji 1882 yılında açıldı.

Kadın misyoner heyeti WBM'in ve yerli Protestan­ların maddî desteği ile kurulan okulun yönetimi, da-

ha önceki örneklerde de görüldüğü gibi, Amerikalı- lar'ın egemen olduğu bir mütevelli heyeti ve yöredeki misyonerlerle yerli halkın eşit ağırlıkta olduğu bir yönetim kurulundan oluşuyordu.

Okulun öğrenim süresi, iki yılı hazırlık sınıfların­da olmak üzere altı yıldı. Ancak okulun son iki yılı orta öğretimin üstünde sayılabilecek nitelikteydi. Bu­nunla birlikte, okuldan alınan diplomaların Osmanlı Maarif Nezareti'nce onaylandığı ve bu okuldan me-

zun olan öğrencilerin ülkenin herhangi bir yerinde öğretmenlik yapabildikleri belirtilmelidir. (216)

1890'lı yıllarda, okulda, Türkçe, Ermenice, İngiliz­ce, Doğa Bilimleri, Fizyoloji, Cebir, Psikiyatri, Genel Tarih, Dinler Tarihi, İngiliz Edebiyatı, Fizyoloji, Ev Ekonomisi gibi dersler okutuluyordu, (217) 1893 -1894 ders yılında Merkezî Türkiye Kız Koleji'nde ikisi Müs- lüman-Türk kızı olmak üzere 29 öğrenci bulunuyor­du. Bunların altısı hazırlık sınıflarında, 23'ü ise Kolej sınıflarında idi. Aynı yıl, ikisi Amerikalı dört öğret­men okulda görev yapıyordu. (218) Birinci Dünya Sa- vaşı'nın başladığı yıl, öğrenci sayısı 140'ı bulan Merke­zî Türkiye Kız Koleji, öteki misyoner okulları gibi iz­leyen yılların dağdağası içinde tarihe karıştı.

Aziz Pavlos'un Enstitüsü: Tarsus - 1888

Aziz Pavlos'un (St. Paul) doğduğu rivayet olunan Tarsus'ta kolej türünden bir Amerikan okulunun açıl­ması isteği, alışılmışın aksine, ne yöre halkından ne de ABCFM'li misyonerlerden kaynaklandı. 1885 yılında Kudüs'e hacı olmaya giderken Tarsus'a uğrayan New York'lu zengin iş adamı Albay Eliot Shepard, bu kasa­bayı çok sevmiş ve kendisini burada bir okul açma fik­rine kaptırmıştı. (219) Amerikalı zengin Albayın bu dü­şüncesi ABCFM yerine bir başka misyoner örgütü olan BFMPC (Presbyterian Board) tarafından desteklenince okulun kuruluşu gerçekleşme yoluna girdi. Her zaman olduğu gibi, ilk iş olarak Amerikalılar'dan oluşan bir mütevelli heyet belirlendi. 1887 yılında okulun kuru­luş sözleşmesi New York Eyaleti Senatosunca onay­landı. (220) New York'un ünlü Beşinci Caddesi'ndeki Presbyterian Kilisesi'nin Papazı Muhterem Peder Ho-

ward Crosby'nin başkanlığındaki mütevelli heyet pa­ra bulmak üzere kolları sıvadı. Bu arada, kuruldu­ğunda okulu yönetmek üzere, dördü Amerikalı, dör­dü Ermeniler'den oluşan bir danışma komitesi kurul­ması da ihmal edilmedi. Alışılagelmiş uygulamadan farklı olarak, okulun başına bir Amerikalı değil de Anadolu'daki misyoner okullarında ve ABD'de öğre­nim görmüş bir Ermeni'nin getirilmesi kararlaştırıl­dı. Harutyun S. Cenanyan adındaki bu Ermeni vaiz, Anadolu yollarına düşmeden önce, «Tarsus'daki bu projeyi bir Amerikan girişimi olarak kurabilmek için gerekli talimatları almak ve yetkililerin işbirliğini sağlamak üzere» ilkin Washington'a uğradı. (221) İkin­ci iş olarak evlenip yanma bir Amerikalı gelin aldık­tan sonra Servia adlı vapura binerek 1888 yılı Ocak' ında yola koyuldu. Aynı yılın sonbaharında, 22 Kasım 1888'de Aziz Pavlos'un Enstitüsü Tarsus'ta üç öğretmen ve 17 öğrenci ile öğrenime açılmıştı. (222)

Harutyun S. Cenanyan 1893 yılında, kimisi kişi­sel çeşitli nedenlerle okul yönetiminden ve Tarsus'tan ayrıldı. Bu tarihte bir ABCFM Misyoneri olan Dr. Tho- mas D. Christie okula müdür olarak atandı. Bu olay­dan birkaç gün sonra ölen Albay Shepard, mirasın­dan 100.000 Dolarlık bir bölümü okula miras bırak­mıştı. (223)

Okul asıl gelişmesini Dr. Christie'nin 27 yıl süren müdürlük döneminde gösterdi. Mütevelli heyetinin ve danışma kurulunun kararıyla, 1903 Kasım'ında Aziz Pavlos'un Enstitüsü, doğrudan ABCFM'in yönetimine geçti. (224)

Eldeki belgelerden, okulun 1895 -1896 ders yılın­da yedi öğretim elemanı ve 80 öğrencisinin (65 Erme­ni, 14 Rum, 1 Amerikalı) bulunduğunu ve öğrencile-

rin 30 ayrı yerleşme biriminden geldiğini öğreniyo­ruz. (225) Bu öğrencilerin 60'ı hazırlık sınıflarında, 20' si ise Enstitü'nün kolej kısmında okuyordu.

Okulun bastırdığı bir broşürde, 1897 yılında öğre­nim süresinin dört yılı hazırlık, dört yılı da «kolej» bölümünde olmak üzere toplam sekiz yıl olduğunun belirtilmesine karşılık, (226) çağdaş bir araştırmacı, Enstitü'nün beşi «akademi» (lise), beşi de «kolej»de olmak üzere on yıllık öğrenim süresi olduğunu ileri sürmektedir. (227)

Başlangıçta bir ilahiyat okulunu da içermesi ön­görülen Aziz Pavlos'un Enstitüsü, hiçbir zaman böyle bir kimlik kazanmadı. 1897 yılında okulun öğretim ele­manı sayısı 11'e, öğrenci sayısı ise 134'e yükselmişti. Bu öğrencilerin 59'u kolej bölümünde öğrenim görü­yordu ve tüm öğrencilerin yaklaşık % 70'i (95 öğren­ci) yatılıydı, öte yandan. öğrenci kitlesinin yaklaşık %16'sı Rum, geri kalanlar ise Ermeni'ydi. Okula çev­redeki yedi vilâyetten öğrenci geliyordu. (228) Dil ve müzik öğretimine önem verilen okulda, 1902-1903 ders yılında 204 öğrenci öğrenim görüyordu- Bu öğrencile­rin 152'si (%75) Ermeni, 36'sı (% 18) Rum, 12'si (%4) Arap, ikisi Türk, biri Kürt ve biri de İtalyan'dı. (229)

Aziz Pavlos'un Enstitüsü ilk mezunlarını 1893 yı­lında verdi. Mezunlarının sayısı 1906'da 80, 1914 -1915 ders yılı sonunda ise 163'ü bulmuştu. Bu 163 mezunun meslekî dağılımları şöyle idi: (230)

İş hayatına atılanlar 35      %21

Din görevlileri 35      %21

Tıp öğrenimi görenler         32      %20

 

Öğretmenlik yapanlar     32      %20

Hukukçular 7        %4

Değişik meslekler  19      %12

Bilinmeyen  3        %2

TOPLAM                            163            %100

Aziz Pavlos'un Enstitüsü XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başındaki olaylardan, gelişmelerden çeşitli bi­çimlerde etkilenmesine rağmen varlığını korudu. Cum- huriyet'in kuruluşundan sonra, yeni devletin millî eği­tim sistemi ile bütünleşerek günümüze kadar ulaştı ve kuruluşunun yüzüncü yıldönümünü bile kutladı.

İstanbul Kız Koleji: İstanbul-1890

Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX. yüzyılda kuru­lan ancak asıl gelişmesini XX. yüzyılda gösteren Ame­rikan okullarından biri de İstanbul Kız Koleji'dir (Constantinople College for Girls). (231) Ünlü mezun­larından Halide Edip'in (Adıvar), «Bu kolejin her şe­yini seviyorum, seviyorum, seviyorum» dediği rivayet olunan bu okulun nüvesi 1871 yılında kurulan «Home School» oldu.

İstanbul'daki yatılı kız okulunun 1860'tan sonra Anadolu'nun içlerine taşınması üzerine, Anadolu'da faaliyete henüz başlamış bulunan kadın misyoner he­yeti WBM, ilk iş olarak İstanbul'da bir kız okulu aç­mayı kararlaştırdı. 1871-1876 yılları arasında geçici faliyet gösteren okul için 50.000 Dolara Üsküdar sırt­larında arazi alındı ve okul 1876 yılında yeni campus' una taşındı. (232) Erzurum ve İstanbul'dan bir hayli deneyimli olan Mary Mills Patrick'in 1883 yılında mü-

dür tayin edilmesi bu okulun gelişmesinde önemli bir unsur oldu. (233)

Okulun bir «kolej»e dönüştürülmesine ilişkin ça­balar 1890 yılında sonuçlandı. O yıl Massachusetts Eyaleti Senatosu'nca kuruluş sözleşmesi onaylanan okul, artık tipik bir Amerikan kız koleji idi. (234) Da­ha önceki örneklerde gördüğümüz gibi, mütevelli he­yeti ABD'de, yönetim kurulu İstanbul'da bulunan kız koleji, XIX. yüzyıl kapanmadan 200'e yaklaşan öğren­ci sayısıyla hatırı sayılır bir öğrenim kurumu haline gelmişti. Kolej'deki öğrenci sayısı 1892'de 137, 1893'de 147 ve 1895'de 161 olmuştu. 1892 yılında, okuldaki öğ­rencilerin etnik köken bakımından dağılımları şöyle idi: Ermeni 51, Bulgar 29, Rum 22, İngiliz 14, Ameri­kalı 10, Yahudi 6, Türk 4, Fransız 1. (235)

1905 yılında bir binası yangında yok olan okul Üsküdar'daki yerinden Arnavutköy sırtlarına taşmdı. Üç yıl sonra da (1908) yeni bir beratla (Charter) ye­niden örgütlenen okul WBM ve ABCFM'deh bağımsız bir kimlik kazandı; 1912 yılında ise adı Constantinop- le College olarak değiştirildi. (236)

Hıristiyan azınlıkların yanı sıra özellikle Bulgar gençlerine eğitim olanakları sunmasıyla dikkat çeken İstanbul Kız Koleji, Müslüman - Türk kızlarının pek rağbet ettiği Amerikan okullarından birisidir, (237) Okulun müdiresine göre, bu okuldan mezun olan ilk Müslüman kız, Gülistan adında saraylı bir cariye idi. (238)

İstanbul Kız Koleji, geçirdiği çeşitli değişikliklere karşın, günümüze kadar varlığını sürdürebilen ender Amerikan okullarındandır.

Uluslararası Kolej: İzmir -1903

İzmir, Amerikan misyoner faaliyetlerinde en eski geçmişe sahip olan kentlerden birisiydi. Osmanlı top­raklarındaki ilk Amerikan misyoner matbaası bura­da kurulmuştu. 1880 yılında bu kentte biri erkek, di­ğeri kız iki lise (high school) faaliyetini sürdürüyordu.

ABCFM misyoneri İskoç kökenli James P. McNa- ughton, ilk kez-1893 yılında Boston'daki genel merke­ze başvurarak, kentteki erkek lisesinin geliştirilme­sini önermişti, (239) Gerçi bu öneri esas itibariyle XX. yüzyılda gerçekleşmiştir ama ilk çiviler de XIX. yüz­yılda çakılmıştı.

XX. yüzyılın başında İzmir'deki bu okul için ha­rekete geçildi. Okulun sözleşmesi 8 Nisan 1903'de Mas- sachusetts Eyaleti Senatosu'nca onaylandı. (240) Ku­ruluş sözleşmesinde amacı, «erkek çocuklara ve genç­lere, Hıristiyanlık ilkelerine dayalı dil, sanatlar ve bi­limler eğitimi vermek» diye belirlenmiş olan bu oku­lun dördü hazırlık, dördü yüksek bölümde olmak üze­re eğitim süresi sekiz yıldı. (241)

Kuruluşundan kısa bir süre sonra 275 öğrenciye sahip olan Uluslararası Kolej (International College) hızlı bir gelişme gösterdi. 1911 yılında New York'lu hayırsever Mrs. John S. Kennedy'nin 25.000 Dolar'lık bağışı ile satın alınan ve İzmir'in «Cennet» diye anı­lan bir köşesinde modern binasına kavuşan bu okul 1934 yılına kadar yaşadı. Büyük dünya bunalımı ne­deniyle dış kaynakları daralan; Cumhuriyet yönetimi­nin yabancı okulları ciddî biçimde denetlemesi ve sı­nırlandırmasıyla hareket serbestisi de ortadan kalkan Uluslararası Kolej, 31 Mart 1934'te kendi kendini fesh ederek tarihe karıştı, (242)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN DİPNOTLARI:

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 4, No 525.

Tillman C. Trowbridge, A Christian College in Central Turkey, (Broşür) 15 Ağustos 1872, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 68; 1878 Yıllık Raporu'nda da İstanbul ve çevresinde Os- manlı-Rus Savaşandan kaynaklanan olumsuz koşullar anlatıl­dıktan sonra, «reform» konusunda şöyle deniyor: «Türk'ün ken­disine gelince, onun için her türlü reformun dıştan başlaması ve sürdürülmesi gerektiği hiç akıldan çıkanlmamabdır; eğer kendine bırakılırsa, şimdiye kadar yaptığını yapacaktır. Ancak pek çok kişinin duası onun kendi başına bırakılmamasıdır ve Tanrı'nın bu duayı işitmeye başladığı görülmektedir.» ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 120.

Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye, İstanbul, 1316 (1898), s. 30.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 21, No 199;

Seri ABC 16:5, Vol. 8, No 79 B.

N.G. Clark, «Two Unsolved Mission Problems., Annual Report of the ABCFM-1893, Boston, ABCFM Yayını, 1893, s. XXII.

a.k.

Richter, a.g.e., s. 167.

a.k.

C. Hamlin ve W. Schauffler'den Dr. Rufus Anderson'a 28 Ara-

lık 1856 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 174.

Goodell, Dwight, Schauffler, Hamlin, Peabody, Clarck, Pettibo. ne ve Bliss imzalı ve 30 Ocak 1857 tarihli mektup, ABCFM Ar­şivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 176.

Strong, a.g.e., s. 212.

a.k., s. 213.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 4, No 1 ve 5-13.

(14)

«Report of the Constantinople Station for the Year Ending June

1876», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 5, No 47.

Strong, a.g.e., s. 215.

ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9, Vol. 5, No 2-3.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 11, No 41, 41-a, 41-b, 41-c.

Sixty First Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1871, s. 13.

James F. Clarke, .Americans and the April Uprising., East European Quarterly, VI. XI, No 4, 1977, s. 421-428.

Tillman C. Trowbridge'den George Washburn'a mektuplar (beş adet), Harvard Üniversitesi, Houghton Library, belge No. bMs

Am 1729 (31).

148.

Sixty Seventh An (Mass.), Riverside ABCFM Arşivi, Se

David Brewer Eddy, What Next In Turkey: Glimpses of the American Board's Work in the Near East, Boston, 1913, s. 147-

16:9:3, Vol.

19, No 96.

ual Report of the ABCFM-1877, Cambridge Press, 1877, s. 6-7; Eddy, a-g-e., s. 151.

Medical Mission In Turkey,

a.g.e., s. 144-145; Shepard,

Eddy, a.g.e., s. 162

Mary Alice Shepard, Care:

Istanbul, Redhouse Pr     , s. 1.

o 118.

Richter, a.g.e., s .157-158; Greene, a.g.e., s. 1-2.

Richter, a.g.e., s. 157.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5,

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 53.

Annual Report, 1900, s. 45.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 2.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 37.

Strong, a.g.e., s- 502-503-

«Annual Report of the Marsovan Station, 1899», ABCFM Arşi­vi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 102.

«A Special Business Paper from the Prudential Committee., Annual Report of the ABCFM-1897, Boston, 1897, s. XXVHL

a.k.

a.k.

ABCFM'in üç temel yönetimsel ilkesi, kendi kendine yeterli (self supporting), kendi kendini yöneten (self-governing) ve ken­di kendini çoğaltan (self-propagating) misyonlar kurmaktı. Bu ilkeler her zaman savunulmuştur. Ancak bir misyonun ya da faaliyetin kendi kendine yeterli olabilmesi için objektif bazı ko-

şullar gerektiğinden, ilkenin hayata geçirilmesi o kadar kolay olmamıştır.

(39)     N.G. Clark, «A Retrospect., Annual Report of the ABCFM-1894, Boston 1894, s- XXIV.

(40)     a.k.

(41)     «The Report on Missionary Methods. (1894), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 181.

(42)     Osmanlı İmparatrluğu'nun nüfus istatistikleri için Stanford J. Shaw, «The Ottoman Census System and Population 1831-1914., International Journal of Middle East Studies, Vol. 9, No 3, August 1978, s. 325-338'den yararlanıldı. Shaw'un esas olarak Os­manlı verilerine dayanarak hazırladığı tabloda (Appendix 1) 1897 ve 1906 yıllarında Protestan cemaat için verdiği sayılarla (1897: 44.360; 1906 : 53-880) bizim misyoner kaynaklarından çı­kardığımız sayılar (1900 : 44.959) uyumludur.

(43)     «Report of the Aintab Station-July 1894-June 1895», ABCFM Ar­şivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 74.

(44)     .A Petition from the Protestants and others of Adana for a Missionary in 1878 with One Hundred Signatures., ABCFM Ar­şivi, Seri 16:9:5, Vol. 3 ,No 135.

(45)      26 Haziran   1882 tarihli           mektup, ABCFM      Arşivi,         Seri       ABC       16:

9:5, Vol. 7, No 30.

(46)     «The Constitution of the Marash Station Conference-14 July 1886., ABCFM Arşivi, Seri 16:9:5, Vol. 6, No 169; Seri ABC 16: 9:5. Vol. 7, No 47.

(47)     ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:7, Vol. 11, No 1.

(48)     ABCFM      Arşivi,        Seri   ABC 16:9:3,  Vol.        19,     No.     75. Buradaki   pa­

ra birimi liradır. Bir altın Osmanlı lirası 100 kuruş; bir bra ise 4.4 Dolar üzerinden hesaplanmaktadır.

(49)     Musul, belgelerde zaman zaman istasyon zaman zaman da uç-istasyon olarak geçmektedir. Musul'a ilişkin veriler için bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 73.

(50)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 19, No 96.

(51)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 1, No 21.

(52)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 32.

(53)     Annual Report-1900, s. 43-51.

(54)     a.k.

(55)     1875 yılında  Batı                          Türkiye Misyonu'nun toplam       bütçesi    17.379 Os-

manh lirası   idi.                            Bunun 2688 lirası basım ve      yayım                      işine har­

canmıştı. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 21-22. 1879 yılında ise bu oran % 24 (3735/15117) olmuştu. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 32.

(56)   .Memorandum on the Interferences with the Book Trade of Americans In Turkey., ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol. 21, No 118.

(57)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 10, No 103, 108, 111.

(58)     ABCFM, Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 243.

(59)   İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce Redhouse sözlükleri sayıl­mazsa, XIX. yüzyıl boyunca yapılan Türkçe yayınlar bir iki ri­sale, bir aritmetik kitabı, bir okuma kitabı, birkaç ilâhi kita­bından ibaret kalmıştır. Bkz. Avery, a.g.e., s. 5.

(60)     Thomas        Laurie,         The   Contribution          of       Our      Foreign      Missions      to

Science and Human Well-Being, Boston, 1885, s. 498-507 (Appen- dix II).

(61)     Jessup, a.g.e., s 815-816.

(62)     a.k.

(63)     Annual Report-1900, s. 51.

(64)   «Estimates of the Central Turkey Mission for 1873», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 19; «Estimates of the Cent- ral Turkey Mission for 1880», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 26.

(65)   The Harpoot News, January 1, 1881, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 66 ve 68; Avery, a.g.e., s. 1-2.

(66)   «Report of the Publishing Committee», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 191.

(67)     The Harpoot News, January 1, 1881.

(68)   ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 68. Antep'deki Ame­rikan matbaası hakkında Uğurol Barlas'ın değerlendirmeleri için bkz. Uğurol Barlas, Gaziantep Basm Tarihi, 100. Yıl, Gazi­antep Kültür Derneği Yayını, No 60, Karabük, 1972, s. 11; ayrı­ca bkz. Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX...», a.g.m., s. 277. Antep'deki matbaanın kuruluş tarihi konusunda Barlas'ı yanıltmış olan, Parnell, Hamilton ve Newman adlı üç misyonerin Bağdat'a giderken 1830 yılında Antep'e uğramaları ve kentte 1819 St. Petersburg baskısı Ermeni harfli Türkçe In- ciller dağıtmaları olabilir. «History of the Aintab Station Previ- ous to December 1856. (el yazısı rapor), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 28 C.

(69)     Annual Report-1900, s. 54-55.

(70)     a.k., s. 53.

(71)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 7.

(72)     Annual Report-1900, s. 60 ve 64.

(73)     «Mission to                Eastern Turkey»      (prepared  by      A.N.      Andrus), 29                Şu-

bat 1904, ABCFM Arşivi, Seri 16:5, Vol. 6, No. 495.

(74)     «The Report on Missionary Methods. (1894) ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 181

(75)     N.G. Clark, «Higher Christian Education on A Missionary Agency», Report of the Cennennary Conference on the Protestant Missions of the World, London June 9-19, 1888, (Ed. James Johnston), VI. H, Lndan, James Nisbet and C, 1889, s. 186.

(76)     a.k.

(77)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 111.

(78)     Euphrates College, Harpoot: Its Possessions and Its Needs, (Broşür) 31 Aralık 1887, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 50. Aynı broşürde bir karşılaştırma öğesi olarak vasıfsız işçi ücretinin 10-20 cent, duvarcı ya da marangoz gibi vasıfh işçilerin günlük ücretlerinin ise 30-44 cent arasında değiştiği kay­dedilmektedir.

(79)     Memorandum    for      the   Missions      in  the         Turkish       Empire      and   Re-

comendations From the Prudential Committee, Boston, Beacon Press, 1881. s- 14.

(80)     .Annual Report of the Harpoot Field-1881», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 82..

(81)     a.k.

(82)     İlk öğretim düzeyinde eğitim veren okullara common school ve/veya primary school deniyor. Özellikle common schoool Ang- lo-Saxon dünyasında XIX yüzyıl başında ortaya çıkan ve her- şeyden önce ahlâkî yanı ağır basan bir temel eğitimin verildi­ği okullara verilen addır. Grammer school ise ilkokulla ortaokul arasında, ya da bu günkü ilkokulların 4 ve 5. sınıfları düzeyin­de eğitim veren okullardı. Bkz. Carter V. Good (Ed.), Dictio- nary of Education, New York, McGraw-Hill Book Co., 1959. s. 252 ve 313.

(83)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 34.

(84)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 102.

(85)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 28 D.

(86)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 19, No 96.

(87)     a.k.

(88)     «Report of the Broosa Station» (1893), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 33.

(89)     ABCFM     Arşivi,            Seri ABC       16:9:3, Vol.   5, No  47.

(90)     ABCFM     Arşivi,             Seri ABC      16:9:3, Vol.   5, No  48.

(91)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3., Vol. 19, No 96.

(92)     Memorandum for the Missions..., s. 15.

(93)     a.k., s. 15

(94)     a.k., s. 16

(95)     a.k.

(96)     a.k., s. 21-22.

(97)     «Constitution for üıe Girls Evangelical High School-Mardin», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 129.

(98)     İlerde göreceğimiz gibi, örneğin Antep'deki Merkezî Türkiye Koleji'nin kurulacağı arazi, Kethüdazade Hacı Göğüs Efendi ta­rafından bağışlanmıştır.

(99)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 123.

(100)     a.k.

(101)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 124.

(102)     The American School, Constantinople, July 1882,     (Broşür)

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 29-

(103)     a.k.

(104)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 1.

(105)     a.k.

(106)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, N0 34.

(107)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 92.

(108)    Faik Reşit Unat, Türkiye Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tari­hî Bir Bakış, Ankara, Millî Eğitim Basımevi, 1964, s- 45.

(109)     Akyüz, a.g.e., s- 111.

(110)     ABCFM                        Arşivi, Seri ABC 16:9:5,        Vol.    10,     No 39.

(111)     ABCFM                        Arşivi, Seri ABC 16:9:3,        Vol.    18,     No 27.

(112)     ABCFM Arşivi,, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 123.

(113)     a.k.

(114)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 6, No 164.

(115)    Akyüz, Türk Eğitim Tarihi adlı kitabında mutlakiyet dönemin­de azınlık ve yabancı okullarını anlatırken, Protestan okulları­na da değinmekte, Protestan okullarına ilişkin bir belgeyi ak­tardıktan sonra,  bu okulların öğrencilerinin büyük çoğunluğu Türk ve Müslüman ailelerin çocukları idi..» demektedir. Bu yargıya, Protestan misyoner okulları ve —en azından— XIX. yüz­yıldaki durumları açısından katılmak mümkün değildir. Bkz. Akyüz, a.g.e., s. 156.

(116)    .Principles on Which Missionary Seminaries are to be Rea- red., Twenty-Eight Annual Report of the ABCFM, Sept. 1837, Boston, Crocker and Brewster, 1837, s. 151.

(117)     a.k., s. 151-153.

(118)     ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol. 5, No 1.

(119)     ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:5, Vol. 10, No 39, Vol. 12, No 76;

Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 110.

(120)   ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 5, No 82;

Seri ABC 16:9:5, Vol. 6, No 188.

(121)   ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 40-

(122)   ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 34.

(123)   ABCFM Arşfivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 226;

Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 57'deki .Eastern Turkey Theological Seminary, Harpoot 1891. adlı, el yazısı rapor.

(124)   Anglo-Saxon aleminin koleji (College) kıta Avrupa'sının üniver­sitesinden farklı bir kurum. Özellikle ABD'de kolej, üniversite­ye öğrenci yetiştiren, orta öğretim kurumlarının (junior and senior high school) üstündeki okullardır. Amerikan kolejleri, uzun süre Bâb-ı Âli'ce de «Âli mektep, sayılmamışlardır. An­cak ilerde görüleceği gibi, bu okulların bir kısmı tıp, eczacılık, dişçilik, ticaret vb. bölümleriyle aslında birer yüksek okuldu­lar. Ayrıca bu okullara yasal dayanak sağlayan ve bazı ABD eyaletlerinin senatolarınça onaylanan sözleşmelerde de bu okulların ABD'deki kolejlere muadil olduğu belirtiliyordu. Bu çalışmada orta öğrenim kademesinin üzerindeki tüm okullar yüksek okul sayılmışta. Ancak, bu okullardan Fırat Koleji, Anadolu Koleji, Merkezî Türkiye Koleji ya da Robert Kolej gi­bi büyükleri gerçek anlamda birer yüksek okul sayılabilirken, aynı şey Aziz Pol'ün Enstitüsü, Uluslararası Kolej, Maraş'daki Merkezî Türkiye Kız Koleji gibi okullar için aynı rahatlıkla söylenemeyebilir. Ancak bunlar, sıradan orta dereceli okulların üzerinde eğitim veren okullar oldukları için yine de ayrı bir kümede ele alınmaları yanlış olmayabilir. Nitekim, çalışmada, bu okullar, «ikinci derecedeki yüksek okullar» olarak ayrı bir kümede ele alınmıştır.

(125)   Osmanlı Devleti'ne, buna benzer başka faturalar da çıkarılmış­tır. Örneğin, 1893 yılında New Yok Barosu avukatlarından Eve- rett P. Wheeler, dokuz milyon Doları aşkın bir başka fatura hazırlamıştı. Mr. Wheeler bu konuda bir risale de yayınlamış, 1830 Osmanlı - ABD anlaşmasının maddelerini kendine göre yo­rumlayarak, 1895 yılındaki Ermeni olaylarında Amerikan mal­larına verilen zararın ödenmesini ve bunun için Akdeniz'e do­nanma gönderilmesini, İzmir Limanının işgal edilerek gelirle­rine el konulmasını istemişti. New York'lu avukat bunun ABD geleneğine ve uluslararası hukuka uygun olduğunu da savun-

muştu. Bkz. Everett P. Wheeler, The Duty of the United States of America to American Citizens In Turkey, New York, Fleming H. Revell Co., 1896, s. 9 ve 21.

Bir başka fatura ise 1903 yılında Vladimir A. Tsanoff tara­fından hazırlanmıştı. Tsanoff, Boston Evening gazetesinde 2 Eylül 1903 tarihinde «Türkiye'deki Çıkarlarımızı, adıyla yayım­lanan yazısında, Amerikalıları, Türkiye'deki çıkarlarının büyük­lüğünü bilmemekle eleştiriyor, ve yalnızca Amerikan misyoner örgütlerinin o tarihte (1903) 6,5 milyon Dolar değerinde yatırım­ları bulunduğunu kaydediyordu. «Eğer biz ticaretimizi artırmaz­sak, Türkiye büsbütün alacaklıların eline düşecek» diye hayıf­lanan Tsanoff, «Ayrıca, Makedonya ve Ermenistan Osmanlı' dan koparıhrsa, ABD'nin bu yörelerle ticareti muazzam arta­caktır. Çünkü cahil Türkler ticaret yapmasını da bilmezler. Harbut'daki ABD Konsolosu Norton, dikiş makinelerini Türkiye' de tanıtmak için ne büyük güçlük çekmişti.» diye yazıyordu. Bkz. Vladimir Audreieff Tsanoff, .Our Interests In Turkey», Boston Evening, September 2, 1903. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 34.

(126)   «American Interests In Turkey» (Rapor), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 161-A.

(127)   a.k.

(128)   The Higher Educational Work of the American Board, A Stan- drad f Its Basis, Scope, Opportunity and Need, Boston 1907, s- 6. (129) Statements In Regards to Colleges in Unevangelized Lands, Bos. ton, 1864, s. 1.

(130)   «The Plan of College Organization, ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:5, Vol. 5, No 1-

(131)   Bu iki okul hakkında özet bilgiler için bkz. Uygur Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX. Yüzyılda Amerikan Yüksek Okulları», Bahri Savcı'ya Armağan, Ankara, Mülkiyeliler Bir­liği Vakfı Yayınları, 1988, s. 305-309. Daha geniş bilgi için bağ­lıca şu kaynaklara başvurulabilir: Keith Maurice Greenwood, Robert College-The American Founders, (Basılmamış Doktora Tezi) Univprsity Microfilm Incorporation, Ann Arbor, Michi- gan, 1966; George Washburn, Fifty Years In Cnstantinople, Bos­ton, Hougton Mifflin, 1909; Cyrus Hamlin, My Life and Times, Boston, Congi-egetional Study School and Publishing Society, 1893; Cyrus Hamlin, Among The Turks, New York, Robert Car- ter and Brothers, 1878; Bayard Dodge, The American Univer- sity of Beirut; An Introduction to Beirut and the University,

(çoğaltma) Princeton University, 1952; Stephen B.L. Penrose Jr., That They May Have Life: The Story of the American Uni- versity at Beirut 1866-1941, New York, 1941; Henry Harris Jes- sup, Fifty-Three Years In Syria, New York, Fleming H. Revell, Co., 1910.

(122)     Tillman C. Trowbridge, A Christian College In Central Turkey (Broşür), 15 Ağustos 1872, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 68.

(133)     Stone, Academia for Anatolia..., s- 158.

(134)     Thomas D. Christie'den N.G. Clark'a 10 Kasım 1880 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16Î:9:5, Vol. 7, No 4.

(135)     a.k.

(136)     Frank   A.     Stone,           The        Educational     Awakenenig        Among the  Ar-

menian Evangelists, of Aintab, Turkey 1845-1919, (Çoğaltma) Middle East Studies Association'un 10-12 Kasım 1977 tarihlerin­de yapılan onbirinci yıllık toplantısında düzenlenen panele su. nulan bildiri metni s. 3.

(137)     a.k., s. 8; ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No. 105.

(138)     Stone, The Educational Awakening.., s. 11

(139)     a.k., s. 110.

(140)     Yeni campus'un kurulacağı arazinin Antepli bir Müslüman, Kethüdazade Hacı Göğüs Efendi tarafından bağışlandığım ha­tırlatalım. Stone, The Educational Awakening..., s. 12'de H. Uğurol Barlas, Gaziantep Tıp Fakültesi Tarihi ve Azınlık Okul­ları, Gaziantep Kültür Demeği Yayını No 57, 1971, s. 21'den ak­tarıyor-

(141)     Stone, The Educational Awakening,. s. 12. Bâb-ı Âlî bu okulun bir yüksek okul olduğunu ancak 1914 yıbnda kabul etmiştir.

(142)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 65.

(143)     «Thirteenth Annual Report of Central Turkey College 1888-1889», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 5, No 36.

(144)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 15.

(145)     «Seventeenth Annual Report of the Central Turkey College», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 45. 1895 yılında bu mezunların 16'sı ABD'de, 4'ü İngiltere'de bulunuyordu.

(146)     a.k.

(147)     a.k.

(148)     a.k.

(149)     a.k.

(150)     Bu konuda    daha            önce     yayımlanan makalede     1883   yılına        ait          ge­

lir ve gider rakamları virgülün yer değiştirmesi sonucu yanlış ifade edilmiş ayrıca toplamlarda da hata olmuştur. 1883 yılın­da okulun toplam bütçesi 83900 kuruş ya da 839 Osmanlı lirası­dır. Bkz. Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XTX...», a.g.m., s. 312.

(151)     ABCFM     Arşivi,               Seri ABC   16:9:5, Vol. 5,         No      65.

(152)     ABCFM     Arşivi,               Seri ABC   16:9:5, Vol. S,        No      73.

(153)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 5, No 7.

(154)     «The Report  of   the             Sub-Committee   On     Missions      In        Turkey,

March, 1892», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 27.

(155)     Stone, Academia for Anatolia, s. 188-171.

(156)     a.k., s. 177.

(157)     a.k., s .179-180.

(158)     a.k., s. 177

(159)    TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima 1, Cilt 4 (İkinci Basıhş), 1942, s. 296.

(160)    Stone Academia for Anatolia.., s. 199'da, Thomas H. Norton «Influnce of an American College In Turkey», The Missionary World, 99 (7), July 1903, s. 298'den aktarıyor.

(161)     Stone, Academia for Anatolia..., s. 187.

(162)     Yörede    okul         açan        yalnızca         Amerikanlar    değildi.        El      Aziz'de (Ela­

zığ) Fransızların ve Almanların da misyoner okulları vardı. Ayrıca Ermeni Gregoryan Kilisesi de okullar açmıştı ve bunla­rın çoğu Fırat Koleji mezunlarının yönetimindeydi. Bkz. Stone, Academia, for Anatolia., s. 189.

(163)     Stone, Academia for Anatolie..., s- 188.

(164)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 5, No 65.

(165)     Stone, Academia for Anatolia..., s. 188.

(166)     a.k., s. 191.

(167)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5 ,No 51.

(168)    Euphrates College, Harpoot in Asia Minor (broşür) Jt.y.),; ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:5, Vol. 5, N 49.

(169)     Stone, Academia for Anatolia.., s. 191.

(170)     a.k.

(171)    «Facts About Armenia College» (Rapor, t.y.), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5. Vol. 5, No 47.

(172)     Stone, Academia for Anatolia.., s. 192.

(173)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 179.

(174)     Euphrates College, Harpoot: Its Possessions and Its Needs (Bro-

şür), 1887, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 50.

ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:7, Vol. 10, No 51.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 157; .Euphrates College and Students: Report for the Year 1898-1899», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 343.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 51.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 157.

Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XTX..», a.g.m.'de Kolej'in gelir ve giderleri yanlış olarak Dolar cinsinden ifade edilmiştir. Doğrusu Osmanlı lirasıdır ve metindeki gibidir.

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 209. Bu belgedeki ayrıntılar öğretim elemanlarının ücretleri hakkında bize bilgi vermektedir. Kolejin Amerikalı müdürü yılda 187,5 Osmanlı li­rası ücret almaktadır. Profesörlerin yıllık ücretleri 63 lira, özel öğretmenlerin ki 45 lira, Kolej'in ilk, orta ve lise kısımlarında görevli diğer öğretmenlerin ücretleri ise 12-14 lira arasındadır.

Stone, Academia for Anatolia.., s- 193.

Greene, a.g.e., s. 223.

Stone, Academia for Anatolia.., s. 194.

a.k., s. 195.

a.k., s- 193.

a.k.; Greene, a.g.e., s. 221.

Stone, Academia for Anatolia..., s. 194-195.

Kemal Atatürk, Nutuk (İkinci Cilt), İstanbul, Milli Epim Ba­sımevi, 1952, s. 626.

Stone, Academia for Anatolia., s. 200; Frank A Stone, «The American Middle West in the Ottoman Middle East: Anatolia College 1889 -1921», (Daktilo metin) Pittsburg, Pennyslvenia'da 27-29 Ekim 1980 tarihinde yapılan Duquesne University History Forum'a sunulan bildiri, s. 2-3.

Stone, Academia for Anatolia., s- 200.

a.k., s. 201; Stone, .The American Middle West.., s. 1.

Stone, Academia for Anatolia., s. 201-202; Greene, a.g.e., s. 215'de sözleşmenin onaylanma tarihi olarak 1886 yılını göstermektedir. Ancak Stone'un bilgileri daha doğru görünmektedir.

Stone, Academia for Anatolia., s. 201 ve 205.

Stone, «The American Middle West», a.g.m. s. 16-

ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 7, No. 81.

Stone, Academia for Anatolia., s. 202.

a.k.

ABCFM Arşivi Seri ABC 16: 9: 3, Vol. 19, No. 18.

(199)     «Marsovan                 Report», ABCFM Arşivi,         Seri    ABC   16:       9:           3, Vol.          10,

No. 12.

(200)     a.k.

(201)     ABCFM                   Arşivi, Seri ABC 16:      9:       3, Vol. 18, No.        102.

(202)     ABCFM                   Arşivi, Seri ABC 16:      9:       3, Vol. 18, No.        20.

(203)    Türkçe derslerde konular, Güldeste, Birinci Kıraat, Miftah, İnşa, Münşaat, Fezleke vb. adlar altında işleniyordu. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3, Vol. 10, No. 32.

(204)     Stone, Academia for Anatolia., s. 208.

(205)     a.k., s. 209.

(206)     ABCFM Arşivi, Seri    ABC 16:   9:  3, Vol.      18,     No.     64      ve        102.

(207)     Stone, Academia for Anatolia., s. 206.

(208)     a.k., s. 211.

(209)     a.k., s. 212.

(210)     a.k., s. 213; Stone, «The American Middle West.», a.g.m., s. 19.

(211)    Stone, Academia for Anatolia., s. 216; Stone, «The American Middle West.», a.g.m., s. 22.

(212)     Stone, Academia for Anatolia.., s. 217.

(213)     «Mektep Değil Fesat Ocağı», Anadolu'da Yenigün, 28 Mart 1921.

(214)    Stone, Academia for Anatolia.., s. 217-218; Stone, «The American Middle West.»., a.g.m., s. 23.

(215)    Stone, «The American Middle West..., a.g.m., s. 23; Stone, Academia for Anatolia.., s. 218.

(216)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 5, Vol. 10, No. 51.

(217)    ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 5, Vol. 10, No. 69; Greene, a.g.e., s. 186-7.

(218)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 5, Vol. 10, No. 69.

(219)     Greene,      a.g.e.,                                     s. 226-7; Stone, Academia for Anatolia., s.     218-9.

(220)     Greene,      a.g.e.,                                    s. 227; Stone, Academia for Anatolia.., s.     221.

(221)     Stone, Academia for Anatolia.., s. 221-2.

(222)     a.k.

(223)     a.k., s. 227.

(224)     a.k., s. 229.

(225)    «Report of the School Year 1895-96., ABCFM Arşivi, Seri 16: 9: 5, Vol. 10, No. 104.

(226)    St. Paul's Institute, Tarsus, Asia Minor, 1897 (Broşür), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 5, No. 77.

(227)    Stone, Academia for Anatolia.., s. 228'de, Greene, a.g.e., s. 227'de okulun öğrenim süresinin 10 yıl olduğunu belirtmektedirler.

(228)     ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 5, No. 77.

(229)     Greene, a.g.e., s. 228.

(230)     Stone, Academia for Anatolia.., s. 234.

(231)     Grabill, a.g.e., s. 25.

(232)     Greene, a.g.e., s- 188-9.

(233)     isviçre'deki Bern Üniversitesi'nde felsefe doktorası yapan Miss Mary Mills Patrick, okula ve Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin anılarını iki ayrı kitapta toplamıştır. Bunlardan birincisi Under Five Sultans, New York, Century and Company, 1929 ve ikincisi A Bosphorus Adventure, California, Stanford University Press, 1934'dür.

(234)     Act of Incorporation and Constitution and By-Laws of the Ame- rican College for Girls at Constantinople In Turkey, Boston, Frank Wood, 1890.

(235)     ABCFM Arşivi,    Seri ABC    16:          9:       3,       Vol.    18,     No-        27.

(236)     Greene, a.g-e., s. 189-190.

(237)     1880 yılında okulda dört Müslüman - Türk kız öğrenci bulunu­yordu. Bkz. Greene, a.g.e., s. 189.

(238)     Mary Mills Patrick, A Bosphorus Adventure, California, Stan- ford University Press, 1934, s. 225.

(239)     Stone, Academia for Anatolia.., s- 253-255.

(240)     a.k., s. 256.

(241)     a.k.

(242)     Greene,      a.g.e.,      s.          225;          Stone,         Academia   for        Anatolia.., s. 258-267.

SONUÇ

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan varlığı­nın oluşup gelişmesi XIX. yüzyıla özgü bir olaydır. Ça­lışmamızda bu olayın ilk 80 yılını, misyoner dizgesi içinde ve eğitim ağırlıklı olarak incelemeye çalıştık. Şimdi, ihtiyatı elden bırakmaksızın, genel bir değer­lendirme yapabiliriz.

Bir kere olayın bütününün en önemli, en can alı­cı yanı, örgütlü bir yabancı gücün —kendisinden ön­ce varolanlara ek olarak— Osmanlı mülkünde faali­yet göstermiş olmasıdır. Bu faaliyet sayıca az ya da çok, insanların bir bölümüne dinlerini, mezheplerini değiştirtip onları ayrı bir cemaat halinde örgütleme­ğe, matbaa ve hastane kurmaya, okul açıp öğrenci ye­tiştirmeğe kadar çeşitli biçimler almıştır. Sözü edilen alanlarda yapılan işin niceliksel boyutlarının küçük ya da büyük oluşu, olayın bu niteliksel özelliğini değiş­tirmez.

Öte yandan, bütün bu faaliyetler, doğrudan ya da dolaylı olarak Amerikanın bölgede kendisine bir ha­yat alanı yaratmaya yönelişinin sonucudur. Emperya­list bir güç olarak, dünya sahnesine biraz gecikmeyle çıkan ABD. Asya, Afrika, Lâtin Amerika ve Orta - Do­ğu gibi dünyanın değişik bölgelerine nüfuz ederken,

misyoner dizgesinden etkin bir şekilde yararlanmış­tır.

Misyoner dizgesinin, Amerikan emperyalist ya­yılmasına en büyük katkısı tanıma ve tanıtma konu­sunda olmuştur. Tanımak, nüfuz edebilmek için, ta­nıtmak ise öncelikle bu nüfuz edişi haklı kılmak için zorunluydu. Tanımak için, Anadolu'da, XIX. yüzyıl koşullarında, halkın arasında yirmi beş, otuz, kırk hatta elli yıl yaşamak, yörede konuşulan iki, üç, ba- zan dört dili su gibi bilmek, Anadolu yaylalarında at üstünde 100.000 kilometreden fazla yol kat etmeği bir ömre sığdırabilmek gerekliydi. Osmanlı aydınının Anadolu'yu, hayretler içinde tanımaya başlayışının ancak XX. yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu hatırlanır­sa, Amerikalı misyonerlerin Anadolu'yu iyi tanıdığı söylenebilir. İyi tanıdığı için de, her ulustan, her ke­simden halkın değerlerini, tutumlarını, özlemlerini, ön­yargılarını ve beklentilerini, muhtemelen, Osmanlı yö­neticisinden çok daha iyi biliyorlardı.

Amerikalı misyonerler, dolaysız gözlemleri sonu­cu elde ettikleri bilgileri değerlendirmekte ve başka­larına aktarmakta da başarılı olmuşlardır. ABCFM misyonerlerinin, 1820-1881 yılları arasında, Journal of American Oriental Societies, Bibliotheca Sacra, New Englander gibi bilimsel dergilere yazdıkları, arkeolo­jiden, dilbilime, bitki örtüsünden, yerel örf ve âdetle­re kadar çok değişik konuda Osmanlı toplumuyla il­gili makalelerin sayısı 80'in üzerindedir. Aynı sürede, misyonerlerce yayımlanan, anı, gezi notlan, tarih de­nemeleri vb. kitapların sayısı da 50'ye yakındır. (1) Şu rahatlıkla söylenebilir: Misyonerlerin en kalıcı et­kileri, Amerikalıların kafasında, bulundukları ülkele­re ve halklara ilişkin iyi ya da kötü bir imaj yaratmak konusunda ortaya çıkmıştır. Bu nedenle ABD'deki Türk imajının yaratıcısı büyük ölçüde misyonerlerdir. 220

Misyonerlerin almış oldukları eğitim, sahip ol­dukları pozitivist özellikler vs. tanıma konusunda on­ları oldukça iyi bir konuma yükseltirken, dinsel mis­yonlarından doğan önyargıları ve emperyalist bir ya­yılmanın ajanları olma talihsizlikleri, tanıtma alanın­da onlara aynı olanağı vermiyordu. Olaylara bakışla­rında ve özellikle olguları aktarışlarında hem bir «Haç­lı zihniyeti» hem de —bence daha da önemli— akıl vermek, yönlendirmek, yönetmek, egemen olmak çiz­gisinde gelişen bir buyuruculuk vardı. Kuşkusuz mis­yonerlerin kişiliklerinden değil, fakat üstlendikleri misyondan kaynaklanan bu durum, işbirliği yaptıkla­rı yerli unsurları bile en çok rahatsız eden yanlarıy­dı.

Görünürdeki ereği dinsel, gözlerden saklanan ere­ği ise ekonomik, siyasal, kültürel özellikler ortaya ko­yan misyoner faaliyet, matbaa, hastane, okul gibi mo­dern kurumlar ekseninde yürütülüyordu.

Basım ve yayım alanında —Osmanlı toplumu gibi yazılı kültürü bir hayli az gelişmiş bir toplumda— XIX. yüzyılın sonuna kadar 600 milyon sayfa baskı işi yapılmış olması azımsanamaz. Ne ki, çok özel amaçlı olan bu yayım faaliyetinden günümüze kalan­lar Kutsal Kitap çevirileriyle iki sözlüktür!

Çalışmamızın ası] konusunu oluşturan okul ise, misyoner faaliyetinin bir tür vitriniydi. XIX. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu'nda, ilk­okuldan yüksek okula oldukça gelişmiş bir Amerikan misyoner eğitim dizgesi oluşmuştu. 1900 yılında, yal­nızca Anadolu'da (İstanbul dahil) 400'ü aşkın okul­da, 17.500 dolaylarında öğrencinin okuyor olması kü­çümsenecek bir olgu değildir- Bu tutarlar, Akçuraoğlu Yusuf Bey'in anlatımıyla, «Memalik-i Osmaniye'de sair milletlerin ve kavimlerin malik oldukları mektepler»

ile «kâffesinde talim ve terbiye edilen talebe yekûnu» nun yaklaşık üçte biridir. (2) Yine Akçuraoğlu'nun ve­rilerine göre, 1913-1914 yıllarında tüm imparatorluk dahilindeki sultaniye ve idadiyelerin sayısı 69, bura­larda okuyan öğrenci sayısı ise 6800 dolaylarında­dır. (3) Orta ve lise düzeyindeki Amerikan misyoner okullarıyla buralarda okuyan öğrenci sayısı, hemen hemen bu tutarın yansına yakındır!

Bunlar işin niceliksel yanı. Nitelik yönünden de Amerikan misyoner okullarının birtakım özellikleri vardır. Bir kere, Amerikan misyoner okulları —para­doksal olarak— tüm dinsel kılıflarına rağmen poziti- vist ve liberal bir eğitim veriyorlardı. Bu okullarda in­gilizce, Türkçe ve Ermenice dil öğretimine önem ve­riliyordu. Yörenin sosyo-ekonomik özelliklerine ve yer­li ahalinin beklentilerine uygun olarak, ihtiyaca dö­nük bir eğitim yeğleniyordu, örneğin, İstanbul ve iz­mir'de dil, kültür ve ticaret derslerine daha fazla ağır­lık veriliyor, buna karşılık sözgelimi Merzifon'da iş eğitimi öne çıkarılıyordu. Aynca Amerikalı misyoner­lerin kız çocukların eğitimi konusuna özen gösterdik­leri ve bu alanda özellikle Anadolu'da öncülük yap­tıkları inkâr edilemez. Bu okullar sayesinde Amerika, yaşanan tüm olumsuzluklara karşın—ehven-i şer bir devlet imajını sürdürebilmiştir. Birinci Cihan Harbi' ni izleyen yıllarda Amerikan mandasına talip olan bir grup insanın bu değerlendirmesinde hiç kuşkusuz Amerikan okullarının rolü ve payı vardı!

Eğitim bir araçtır. Amerikan misyoner eğitimi de Anadolu insanına —hangi dinden, mezhepten, ırktan, kültürden olursa olsun— sağladığı iyiliklerle yargıla­nacaktır. XIX. yüzyıl sona erdiğinde, Amerikan mis­yoner eğitiminin Anadolu insanına —din, dil, ırk, cin­siyet farkı gözetmeksizin— iyilikler getirdiğini söyle­mek acaba mümkün müdür?

SONUÇ BÖLÜMÜNÜN DİPNOTLARI:

(1)      Thomas Laurie, The Contribution of Our Foreign Missions to Sci- ence and Human Well-Being, Boston, 1885, s. 485-494 (Appendix I).

(2)      Nafi Atuf (Kansu) Türkiye Maarif Tarihi (Birinci Cild), İstan­bul, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, 1931, s. 151'de aktarıyor.

(3)     Akçuraoğlu Yusuf (Der.) Türk Yılı, İstanbul, Yeni Matbaa, 1928. s. 128.

KAYNAKÇA

ABCFM'in dünya ölçeğindeki faaliyetlerine iliş­kin tüm belgeleri, 18 seri halinde (Seri ABC 1-18) ABD'nin Boston kentindeki Harvard Üniversitesi Ki-

taplığımın bir parçası olan Houghton Kütüphanesin­de bulunmaktadır. Bu serilerden ABC 16:5 - ABC 16.-

9:7 arasında yer alan tüm belgeler Orta Doğu ve Os-, manh Imparatorluğu'ndaki faaliyetleri içermektedir.

Seri ABC 16:9:3, ABC 16:9:5 ve ABC 16:9: 7 özellikle

Anadolu'daki faaliyetlere ilişkin belgelerden oluşmak­tadır.

1.      Arşiv Belgeleri: ABCFM

A.        Belgeler:

Seri ABC 8:1-Çeşitli Belgeler:

Vol. 1, No 1, 8; Vol. 2, No 13-22, 153-161.

Seri ABC 16:5- Orta Doğu'ya İlişkin Çeşitli

Belgeler:

Vol. 4, No 18-22, 32-35, 49-53, 54-58, 59-64;

Vol. 5, No 1, 3-7, 8-11, 28D, 51, 65, 66, 68, 73,

77,     161-A

Vol. 6, No 69D; 261B;

Vol. 7, No 81;

Vol. 8, No 79B;

Vol. 14, 30 Temmuz 1829 tarihli mektup;

Vol. 15, No 89 I.

Seri ABC 16:6-Yahudi Misyonuna İlişkin Bel­geler:

Vol. 1, No 39, 48;

Vol. 2, No 27, 33, 35, 61, 80;

Vol. 3, No 165.

Seri ABC 16:7:1 - Ermeni Misyonuna İlişkin Belgeler:

Vol. 1, No 2-3, 8, 17, 120;

Vol. 2, No 123;

Vol. 3, No 1, 4, 45, 55, 58, 188;

Vol. 5, No 80, 194;

Vol. 6, No 1-6, 7;

Vol. 8, No 1, 10, 34, 54, 56, 75;

Vol. 9, No 3, 5, 13, 174, 176;

Vol. 12 No 289;

Vol. 13, No 28;

Vol. 15, No 80,

Seri ABC 16:9 - Türkiye Misyonuna İlişkin Belgeler:

Vol. 1, No 64, 103, 106, 113, 120, 124, 156;

Vol. 2, No 5, 25;

Vol. 3, No 1, 163;

Vol. 4, No 1, 5-13;

Vol. 5, No 2-3, 82;

Vol. 11, No 41, 41a, 41b, 41c.

Seri ABC 16:9:3 - Batı Türkiye Misyonu'na İlişkin Belgeler:

Vol. 1, No 1, 7, 17, 21, 22, 23, 217-220;

Vol. 3, No 49;

Vol. 5, No 1, 8, 9, 13-14, 21-22, 29-30, 32, 34, 40, 45, 46, 47, 48, 120, 124;

Vol. No 34, 37, 44, 68, 71;

Vol. 10, No 32, 94, 103, 108, 111;

Vol. 18, No 2, 20, 27, 34, 37, 64, 92;

Vol. 19, No 18. 68, 75, 87, 96, 103;

Vol. 21, No 153, 199, 399.

Vol.

Vol.

Vol.

Vol.

Vol.

1, No 1, 5, 10, 64, 105;

Seri ABC 16:9:5 - Merkezi Türkiye Misyonu' na İlişkin Belgeler:

3,     , 65;

4,     No 1, 2,

5,     No 525;

6,     No 7, 65, 73;

7,     No 26-28, 38,

Vol. 7, No 4, 30, 47;

Vol. 10, No 15, 39, 51, 69;

Vol. 11, No 7, 34-35, 52-53, 126;

Vol. 12, No 76.

Seri ABC 16:9:7 - Doğu Türkiye Misyonu'na İlişkin Belgeler:

Vol. 1, No 1, 8, 17, 90 ,140;

Vol. 2, No 564;

Vol. 6, No 14-17, 43, 110, 111, 123, 179,

Vol. 10, No 1, 51, 157, 209;

Vol. 11, No 1, 7-12, 47-51, 226, 243, 313-366.

B.       Arşivde yer alan yayımlanmamış rapor, sirkü­ler, memorandum vb. belgeler:

         «Abstracts of the Doings of the First Annual Mee- ting of the Mission To Turkey (1839)», Seri ABC, 16: 7:1, Vol. 3, No 28.

         «American Interests In Turkey» (Rapor), Seri ABC

16:5, Vol. 6, No 161-A.

         «The American Missionaries and the Armenian Protestant Community[‡], Seri ABC 16:7:3, Vol. 4.

         «The American Missionaries and the Evangelical Armenian Church and Mission Chapel in Stamboul, 1869», Seri ABC 16:7:3, Vol. 4

         «Annual Report of the Aintab Station-1860», Seri

ABC 16:9:5, Vol. 1, No 43.

          «Annual Report of

ABC 16:9:7, Vol. 6, No 82,

Harpoot Field-1881», Seri

        «Annual Report of the Marsovan Station-1899», Se­

ri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 102.

        «Annual Report of the Oorfa Station, 1 April 1862», Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 56.

        «An Appeal Against the Policy of American Mis- sionaries Among the Armenian Christians-1867», Se­ri ABC 16:7:3, Vol. 4.

        «Catalogue of Books of the ABCFM in the Posses- sion of Mr. Temple, Smyrna», Seri ABC 16:7:1, Vol. 16, No 29.

        «The Constitution of the Marash Station Confe-

rence-14 July 1886», Seri ABC 16:9:5, Vol. 6, No 169.

        Constitution of the Mission of Eastern Turkey[§], Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 29.

        «Eastern Turkey Theological Seminary Harpoot

1891», Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 57.

        Educational Institutions and English Literature for

Turkey», Seri ABC 16:7:1, Vol. 12, No 269.

        ' «Eleventh Annual Report of the Bebek Seminary- 1852», Seri ABC, 16:7:1, Vol. 9, No 189.

        «Estimates of the Central Turkey Mission-1873», Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 19.

        «Estimates of the Central Turkey Mission for 1876», Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 23.

        «Estimates of the Central Turkey Mission for 1880», Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 26.

        «Inventory of the Printing Establishment-1840», Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 33.

        «Marsovan Report», Seri ABC 16:9:3, Vol. 10, No 12.

        «Memorandum on the Interferences with the Book Trade of Americans In Turkey», Seri ABC 16:9:3, Vol. 21, No 118.

        «Memorandum In Regard to Printing Operations of Armenian Mission-1857», Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 144.

        «Mission to Eastern Turkey (Prepared by A.N. And- rus, 29 Feb. 1904)», Seri ABD 16:5, Vol. 6, No 495.

        «Mission Report-26 May 1841», Seri ABC 16:7:1, Vol.

3,      No 15.

        «The Office, Powers and Privileges of the Mixed Meeting of Missionaries, Native Pastors, and Bre- thren», Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 190.

        «A Petition from the Protestants and Others of Adana for a Missionary in 1878 with One Hundred Signatures[**], Seri ABC, 16:9:5, Vol. 3, No 135.

        «The Plan of College Organization, Seri ABC 16:

9:5, No 1.

         «Report of the Associate Principles of the Semi- nary at Bebek (By C. Hamlin and G.W. Wood, 11 Ju- ne 1849)», Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 184.

         «Report of the Broosa Station-1893», Seri ABC 16: 9:3 ,Vol. 18, No 33.

         «Report of the Comittee of Education on the Fe- male Boarding School-Aintab (29 April 1861)», Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 106.

«Report of the Constantinople Station for the Ye- ar Ending June 1876», Seri ABC 16:9, Vol. 5, No 47.

«Report on the Future Relations of the Greek Mis- sion (1844)», Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 90.

         «Report on the Importance of Constantinople as a Missionary Station-1844», Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 86.

         «The Report on Missionary Methods-1894», Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 181.

         «Report of the Publishing Committee», Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 191.

         «Report of the School Year 1895-1896», Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 104.

         «Report of the Smyrna Treasurer», Seri ABC 16:7:

1,    Vol. 2, No 75.

         «The Report of the Sub-Comittee On Missions In Turkey-March 1892», Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 27.

         «Report of the Trustees of the Harpoot Seminary

for the Year 1864», Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 92.

         «Seventeenth Annual Report of the Central Tur- key College», Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 45.

         «Steam Flour Mill and Bakery of the Bebek Se- minary (April 1854)», Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 191.

         "Thirteenth Annual Report of Central Turkey Col- lege», Seri ABC 16:9:5, Vol. 5, No 36.

         «Notes of a Tour In Armenia-1858 (Prepared by

T.C. Trowbridge)», Seri ABC 16:7:1, Vol. 15, No 291.

II.       YAYIMLANMAMIŞ ÇALIŞMALAR:

Barton, James L., American Educational and Philan- thropic Interests in the Near East, (Çoğaltma) 1932.

Fowler, Joseph Andrew, Christian Schools in Muslim Lands (Çoğaltma), October 1963.

Grabill, Joseph Leon, Missionaries Amid Conflict: The- ir Influences Upon American Relations with the Near East 1914-1927, Indiana University, Univer- sity Microfilms Inc., Ann Arbor, 1964.

Greenwood, Keith Maurice, Robert College: The Ame- rican Founders, University Microfilm Inc. Ann Ar- bor, 1964.

Okan, Kenan, Türkiye'de Yabancı Okullar Üzerine Bir İnceleme, Milli Eğitim Bakanlığı, (çoğaltma) Şu­bat 1971.

Phillips, Clifton Jackson, Protestan America and the Pagan World: The First Half Century of ABCFM (1810-1860), East Asian Research Center, Harvard University, (çoğaltma) 1969.

Stone, Frank Andrews, Academia for Anatolia: A Study of the Rationale, Program and Impact of

the Educational Institutions Sponsored by the American Board in Turkey 1830-1980, (daktilo me­tin) .1981.

———, The American Middle West in the Ottoman Middle East: Anatolia College, Turkey 1886-1921, Duquesne University History Forum, October 27­29 1980, Pittsburg, Pennsylvania'da sunulan bildi­ri metni (çoğaltma).

——— , The Educational «Awakening» Among the Ar- menian Evangelicals of Aintab, Turkey: 1845-1915, Middle East Studies Association'ın 10-12 Kasım 1977 tarihinde yapılan Onbirinci Yıllık Toplantı- sı'na sunulan bildiri metni (çoğaltma).

———, Jenanyan and Haigazian: Two Armenian Pro- testant Educators In Anatolia, (çoğaltma) t.y.

III.     MİSYONERLERCE YURT İÇİNDE VE DIŞINDA YAYIMLANMIŞ KAYNAKLAR:

ABCFM, Report of the ABCFM at the Fourth Annual Meeting, Boston, Samuel T. Armstrong, 1813.

———, Report of the ABCFM at the Fourteenth Annu- al Meeting, Boston, Crocker and Brewster, 1823.

———, Reports of the ABCFM: 1820-1823, Boston, Croc- ker and Brewster, 1823.

———, Report of the ABCFM at the Nineteenth An- nual Meeting, Boston, Crocker and Brewster, 1828.

———, Twenty-First Annual Report of the ABCFM, Oct. 1830, Boston, Crocker and Brewster, 1830.

———.First Ten Annual Reports of the ABCFM with Other Documents of the Board, Boston, Crocker and Brewster, 1834.

———, Constitutions, Laws and Regulations of the American Board of Commissioners for Foreign Missions, Boston, Crcker and Brewster, 1835.

———, Twenty" Seventh Annual Report of the ABCFM, Sept. 1836, Boston, Crocker and Brewster, 1836.

———, Twenty-Eighth Annual Report of the ABCFM, Sept. 1837, Boston, Crocker and Brewster, 1837.

———, Twenty-Ninth Annual Report of the ABCFM, Boston, Crocker and Brewster, 1838.

———, Thirty-Fifth Annual Report of the ABCFM, Sept. 1844, Boston, T.R. Marvin, 1844.

———, Report of the Prudential Committe of A Visit to the Missions In Levant by Rufus Anderson, Boston, T.R. Marvin, 1844.

———, The Cultivation of the Spirit of Missions In Our Literary and Theological Institutions, Boston, T.R. Marvin, and Son, 1845.

———; Annual Report of the ABCFM for 1845, Boston, T.R. Marvin and Son, 1846.

———, Annual Report of the ABCFM-1846, Boston, T.R. Marvin and Son, 1846.

———, Thirty-Eighth Annual Report of the ABCFM, Boston, T.R. Marvin and Son, 1847.

———, The Divine Instrumentality for the World's Conversion, Boston, 1856.

—, Fifty-First Annual Report of the. ABCFM-1860, Cambridge (Mass.) 1860)

———, Historical Sketch of the Missions of the Ame- rican Board of Commissioners for Foreign Missi- ons in European Turkey, Asia Minor, and Arme- nia, New York, John A. Gray, Streotyper and Bin- der, 1862.

———, Annual Report of the ABCFM-1863, Boston, T.R. Marvin and Son, 1864.

———, Fifty-Eight Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1868.

———.Sixtieth Annual Report of the ABCFM, Cam- ridge (Mass.), Riverside Press, 1870.

———, Sixty-First Annual Report of the ABCFM, Cam- bridge (Mass.), Riverside Press, 1871.

———, «Work of the American Board: Ten Years Re- view», Sixty-Fifth Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1785, s. XXIII XXXII.

———, Sixty-Seventh Annual Report of the ABCFM- 1877, Cambridge (Mass.) Riverside Press, 1877.

———, Memorandum For The Missions in the Turkish Empire and Recommendations from the Pruden- tial Committee, Boston, Beacon Press, 1881.

1881.

———, Seventy-First Annual Report of the ABCFM- 1881, Cambridge (Mass.) Riverside Press, 1881.

———, Annual Report of the ABCFM-1882, Boston, Ri- verside Press, 1882.

———, Correspondence and Other Documents Rela- ting to the Troubles In the Turkish Missions of the ABCFM, New York, Atkin and Prout, 1883.

———, Annual Report of the ABCFM-1883, Boston, Stanley and Usher, 1883.

———, Almanac 1886, Boston, Stanley and Usher Press, 1886.

———, Annual Report of the ABCFM-1890, Boston, Sa- muel Usher, 1890.

———, Act of Incorporation and Constitution and By- Laws of the American College for Girls at Cons- tantinople, Turkey, Boston, Frank Wood, 1890.

———, Annual Report of the ABCFM" 1900, Boston, 1900.

———, Almanac 1905, Boston, Samuel Usher, 1905.

———, The Haystack Centennial (Procedings of the 97th Annual Meeting of the ABCFM, October 9­12, 1906), Boston, 1907.

———, The Higher Educational Work of the American Board, A Statement of Its Basis, Scope, Opportu- nity and Need, Boston, 1907.

The American Missionaries and the Armenian Protes­tan Community, Constantinople, 1869.

The American School, Constantinople, Istanbul, Tem­muz, 1882.

The American School, Constantinople, July 1892.

The Constitution and By-Laws of the Missions of the ABCFM to the Armenians and Jews in Turkey, Constantinople, Journal de Constantinople Mat­baası, 1854.

Controversy Between the Missionaries of the Ameri- can Board and the Evangelical Armenian Churc- hes in Turkey, New York, 1882.

Euphrates College, Harpoot in Asia Minor, t.y.

Euphrates College, Harpoot: Its Possessions and Its Needs, 31 December 1887.

Reply of the Missionaries at Constantinople to the Charges of Rev. Horatio Southgate, Boston, Croc- ker and Brewster, 1844.

Statements in Regard to Colleges hi Unevangelized Lands, Boston, 1864.

St. Paul's Institute, Tarsus, Asia Minor, t.y.

Trowbridge, Tilman C, A Christian College in Central Turkey, 1872.

IV.      MAKALELER:

Akyüz, Yahya, «Abdülhamit Devrinde Protestan Okul­ları ile İlgili Orijinal İki Belge», A.Ü. Eğitim Fa­kültesi Dergisi, Cilt 3, No 1-4, 1970, s. 121-128.

Alden, E.K., «The Missionary Haritage of the Present Generation, Annual Report of the ABCFM-1882, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 182, s. XXLX- 1L.

Bryson, Thomas A., «Admiral Mark L. Bristol An Open Door Diplomat in Turkey», International Journal of Middle East Studies, Vol. 5, No 4, Sept, 1974, s. 450-467.

Clarke, James F., «Americans and the April Uprising*, East European Quarterly. Vol IX, No, 4, 1977, s. 421-428.

Clark, N.G., «A Review of Twenty-Five Years*, Annu- al Report of the ABCFM, Boston, Stanley and Us- her, 1885, s. XXIII-XXXI.

———, «A Retrospect*, Annual Report of the ABCFM- 1894, Boston, 1894, s. XVI-XXVI.

———, «Two Unsolved Mission Problems*, Annual Report of the ABCFM-1893, Boston, 1893, s. XXI- XXVI.

———, «Higher Christian Education as a Missionary Agency*, Report of the Centennary Conference on the Protestant Missions of the World (Ed. Ja- mes Johnston), Vol. II, London, James Nisbet and Co., 1889.

———, «The Gospel In the Ottoman Empire*, «Annu- al Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Ri- verside Press, 1878, s. XVII-XXVIII.

Davison, Roderic H., «Turkish Attitude Concerning Christian-Muslim Equality in the Nineteenth Cen- tury*, The American Historical Review, Vol. LIX, No 4, Jully 1954, s. 844-864.

Dodge, Bayard, «American Educational and Missio- nary Efforts in the Nineteenth and Early Twen- tieth Centruies», The Annals of the American Aca- demy of Political and Social, Sciences, Vol. 401, May 1972.

Field Jr., James A., «Trade, Skills and Sympathy: The First Century and a Half of Commerce with the Near East*, The Annals of the American Academy of Political and Social Sciences, Vol. 401, May 1972, s. 1-14.

Haddad, William W., «Nationalism in the Ottoman Empire*, Nationalism In a Non-National State, (Ed. Haddad and Ochsenweld), Columbus. Ohio State University Press, 1977.

Harper, F.J., «Medical Missions*, Methods of Missio- nary Work Among Moslems, New York, Fleming H. Revell Co., 1906.

Kocabaşoğlu, Uygur,     «Osmanlı İmparatorluğu'nda

XIX. Yüzyılda Amerikan Matbaaları ve Yayımcı­lığı», Murat Sarıca Armağanı, İstanbul, Ayfoay Yayınları, 1988, s. 267-285.

, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX. Yüzyılda Amerikan Yüksek Okulları», Bahri Savcı'ya Ar­mağan, Ankara, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayın­ları, 1988, S. 305-326.

Köprülü, F. Orhan, «Tarihte Türk - Amerikan Müna­sebetleri», Belleten, C- LI, S. 200 Ağustos 1987, s. 927-947.

Lannie, Vincent P., «Common School Movement», The Encyclopedia of Education (Ed. Lee C. Deighton), The MacMillan Co., 1971, Vol. II, s. 312-320.

Ortaylı, İlber, «Osmanlı İmparatorluğunda Amerikan Okulları Üzerine Bazı Gözlemler», Amme İdare­si Dergisi, C. 14, S. 13, Ankara, Eylül 1981, s. 87-96.

Shaw, Stanford J., «The Ottoman Census System and Population 1831-1914», International Journal of Middle East Studies, Vol. 9, No 3, August 1978, s. 325-338.

Sloan, Douglas, «History of Colonial Schools*, The Encyclopedia of Education, (Ed. L. C. Deighton), The MacMillan Co., 1971, Vol. 2, s. 293-300.

«A Special Business Paper from the Prudential Com- mittee*, Annual Report of the ABCFM-1897, Bos­ton, 1897, s. XXVIII-XXXIV.

Stone, Frank Andrews, «Mt. Holyoke's Impact on the Land of Mt. Ararat» The Muslim World, Vol. LXVI, No 1, January 1976, s. 44-57.

Watson, Charles W., «Higher Educational Institutions and Their Influence, «The Moslem World, Vol. 37, No 1,1947, s. 16-22.

VI. KİTAPLAR

Ahmet Şerif, Anadolu'da Tanin, İstanbul Kavram Ya­yınları, 1977.

Akçuraoğlu Yusuf (Der.), Türk Ydı, İstanbul, Yeni Matbaa, 1928.

Akgün, Seçil, General Harbord'un Anadolu Gezisi ve (Ermeni Meselesine Dair) Raporu, İstanbul, Ter­cüman Tarih Yayınları, 1981.

Akyüz, Yahya, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982' ye), Ankara, A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi, 1982.

Allen, Henry Elisha, The Turkish Transformation, Chi­cago, The University of Chicago Press, 1935.

Anderson, Rufus, Memorial Volume of the First Fifty Years of the American Board of Commissioners for Foreign Missions, Boston, 1862.

-, Foreign Missions Their Relations and Claims, New York, Charles Scriber and Co., 1869.

Arpee, Leon, The Armenian Awakening, A History of the Armenian Church 1820-1860, Chicago, The Uni- versity of Chicago Press, 1909.

Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk (2. Cild), İstanbul, Milli Eğitim Basımevi (13. Basılış), 1973,

Avery, Robert, Ink On Their Thumbs, İstanbul, Red- house Press, 1970,

Ayas, Nevzad, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitimi, Ku­ruluşlar ve Tarihçeler, Ankara, Milli Eğitim Ba­sımevi, 1948.

Bailey, Frank Edgar, British Policy and the Turkish Reform Movement, Cambridge (Mass.), Harvard University Press, 1942.

Barlas, Uğurol, Gaziantep Tıp Fakültesi Tarihi ve Azın­lık Okulları, Karabük, Gaziantep Kültür Derneği Yayını No 60, 1972.

, Gaziantep Basın Tarihi 100. Yıl, Karabük, Ga­ziantep Kültür Derneği Yaymı No 60, 1972-

Bartlett, Samuel Colcord, Historical Sketch of the Mis- sion of the American Board in Turkey, Boston, 1880.

Barton, James L., Daybreak In Turkey, Boston, Tb.8 Pilgrim Press, 1908.

Beaver, R. Pierce, Ecumenial Beginnings in Protestant World Mission, New York, Thomas Nelson and Sons, 1962.

Bliss, Edwin E., Condensed Sketch of the Missions of the American Board in Asiatic Turkey, Boston, 1897.

Bliss, Edwin Munsell, Turkey and the Armenian At- rocities. Philadelphia, Edgewood Publishing Co., 1896.

DeNovo, John A., American Interests and Policies in the Middle East 1900-1939, Minneapolis, The Uni- versity of Minnesota Press, (2. Baskı), 1968.

Dillenberger, John; Welch, Claude, Protestant Chris- tianity, New York, Charles Scribner's and Sons, 1954.

Dodge, Bayard, The American University of Beirut, Beirut, Khayat, 1958.

Dwight, Henry Otis, Constantinople and Its Problems, New York, Fleming H. Revell Co., 1901.

Dwight, Harrison Gray Otis, Christianity Revised in the East, New York, Baker and Scribner, 1850.

Eddy, David Brewer, What Next in Turkey, Boston, The American Board, 1913.

Ergin, Osman Nuri, Türkiye Maarif Tarihi (5 Cilt), İstanbul, Osmanbey Matbaası, 1939-1943.

E.W.S. (Ed.), Autobiography of William G. Schauff- ler, For Forty-Nine Years A Missionary in the Ori- ent, New York, Anson D.F. Randolph and Co., 1887.

Field Jr., James, A., America and the Mediterranean World 1776"1882, New Jersey, Princeton Univer- sity Press, 1969.

Finnie, David H., Pioneers East: The Early American Experience in the Middle East, Cambridge (Mass.), Harvard University Press, 1967.

Good, Charter V., (Ed.) Dictionary of Education, New York, McGraw-Hill Book Co. Inc., 1959.

Goodell, William, The Old and The New, New York, M.W. Dodd Publishers, 1853.

Grabill, Joseph L., Protestant Diplomacy and the Ne- ar East, Missionary Influence on American Po- licy 1810-1927, Minneapolis, University of Minne- sota Press, 1971.

Greene, Joseph K., Leaving the Levant, Boston, The Pilgrim Press, 1916.

Gordon, Leland James, American Relations with Tur- key 1830-1930, Philadelphia, University of Penn- slyvania Press, 1932.

Halidî, Mustafa; Ferruh, Ömer, İslam Ülkelerinde Mis­yonerlik ve Emperyalizm (Çev. Osman Şekerci), İstan­bul, Kalem Kitabevi, 1968.

Hamlin, Cyrus, Among The Turks, New York, Robert Carter and Brothers, 1878.

, My Life and Times, Boston, Congregational Sunday School and Publishing Society, 1893.

Hopwood, Derek, The Russian Presence in Syria and Palestine 1843-1914, Oxford, Clarendon Press, 1969.

Imbert, Paul, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yenileşme Hareketleri (Çev. Adnan Cemgil), İstanbul, Ha- vass Yayınları, 1981.

Jenkins .Hester Donaldson, An Educational Ambassa- dor to the East, New York, Fleming H. Revell Co., 1925.

Jessup, Henry Harris, Fifty-Three Years in Syria New York, Fleming H. Revell Co., 1910.

Jurji, Edward J. The Middle East Philadelphia, The Westminster Press, 1956.

(Kansu) Nafi Atuf, Türkiye Maarif Tarihi (2 Cilt), İstanbul, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, 1931 ve 1932.

Kodaman, Bayram, Abdülhamid Devri Eğitim Siste­mi, İstanbul, Ötüken Yayınları, 1980.

Kutay, Cemal, Türk Milli Mücadelesinde Amerika, İs-

tanbul, Boğaziçi Yayınları, 1979.

Laurie, Thomas, The Contributions of Our Foreign Mis- sions to Science and Human Well"Being, Boston, 1885.

Lawrence, Edward A., Modern Missions in the East, New York, Harper and Brothers Publishers, 1895.

Laying the Corner Stone of Robert College, July 4, 1869, Constantinople, Boyaciyan Matbaası, 1869.

Luke, Sir Harry, The Making of Modern Turkey, from Byzantium to Angora, London, MacMilan and Co. Ltd., 1936.

Mason, Alfred DeWitt, Outlines of Missionary History. New York, George H. Doran Co., 1912.

Neill, Stephan, A History of Christian Missions, Midd- lesex, Penguin oBoks, 1980.

The Oxford English Dictionary, Vol VI (L-F), Oxford, Clarendon Press,, 1961.

Özerdim, Sami N., Elli Yüda Kitap (1923-1973), Anka­ra, Sevinç Matbaası, 1974.

Patrick, Mary Mills, Under Five Sultans, New York, Century and Co., 1929.

, A Bosphorus Adventure, California, Stanford University Press, 1934.

Penrose Jr., Stephan B.L., That They May Have Life: The Story of the American University of Beirut 1866-1941, New York, The Trustees of AUB, 1941.

Pol van, Nurettin, Türkiye'de Yabancı Öğretim (1. Cilt), İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1952.

Poole, Stanley Lane, Lord Stratford Canning'in Tür-
kiye Andan, (2. Basım) Yurt Yayınları, 1988.

Prime, E.D.G., Forty Years in the Turkish Empire; or Memoirs of Rev. William Goodeil D.D., Boston, 1891.

Putney, Ethel W., A Brief History of the American Bo- ard Schools in Turkey, Istanbul, Amerikan Bord Neşriyat Dairesi, 1964.

Ramsay, W.M., Impressions of Turkey During Twelve Years of Wanderings, New York, G.P. Putnam's Sons, 1897.

Richter, Julius, A History of Protestant Missions in the Near East, New York, Fleming H. Revell Co., 1910.

Ross, Frank A.; Fry, C. Luther; Sibley, Elbridge, The Near East and American Philantrophy, New York, Columbia University Press, 1929.

Sabri, Marie Aziz, Pioneering Profiles: Beirut College for Women, Beirut, Khayat Book and Publishing Co., 1967.

Salname'i Nezaret-i Maarif-i Umumiye, Istanbul, 1316 (1898).

The Samakov American School, Boston, 1924.

Sander, Oral; Fişek, Kurthan, Türk-ABD Silâh Tica­retinin İlk Yüzyılı, İstanbul, Çağdaş Yayınları, 1977.

Sevinç, Necdet, Ajan Okulları, İstanbul, Oymak Ya­yınlan ) 3. baskı), t.y.

Shaw, P.E., American Contacts with the Eastern Churc-

hes, Chicago, The American Society of Church History, 1937.

Shepard, Mary Alice, Doctor's Care: Medical Mission In Turkey, Istanbul, Redhouse Press, 1970.

Smith, Eli, Researches (of the Rev. E. Smith and Rev. HGO Dwight) In Armenia, Boston, Crocker and Brewster, 1833.

Stone, Frank Andrews, The Impact of Culture on Edu- cation in Modern Turkey, Istanbul, Redhouse Press, 1970.

Stott, John, Christian Missions in the Modern World, London, Falcon Books, 1975.

Strong, Willam A., The Story of the American Board, Boston, The Pilgrim Press, 1910.

Syrian Protestan College, New York, Wm. C. Martin Printing House, 1896.

Tamim, Suha (Ed.), A Bibliography of A.U.B. Faculty Publications 1866-1966, Beirut, American Univer- sity of Beirut, 1967.

TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima 1, Cilt 4 (2. Ba­sılış) , 1942.

Tekeli, İlhan, Toplumsal Dönüşüm ve Eğitim Tarihi Üzerine Konuşmalar, Ankara, TMMOB Yayını, 1980.

Tibawi, A.L., American Interests in Syria 1800_1901, A Study of Educational, Literary and Religious Work, Oxford, Clarendon Press, 1966.

———, British Interests in Palestine, London, Oxford University Press, 1961.

Unat, Faik Reşit, Türk Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara, Milli Eğitim Basımevi, 1964.

Ülker, Recep, İstanbul Amerikan Kolejinin Tarihçe­si, (Kız ve Erkek Kısımları), İstanbul, Yeni Mat­baa, 1956.

Warneck, Gustav, Modern Missions and Culture: The- ir Mutual Relations, (Tran. Thomas Smith) Edin- burg, James Gemmel, George IV. Bridge, 1883.

Warren, William, These for Those, Our Indeptedness to Foreign Missions or What We Get for What We Give, Portland, Hoyt, Fogg and Breed, 1870.

Washburn, George, Fifty Years in Constantinople and Recollections of Robert College, Boston, Houghton Mifflin Co., 1909.

Webster's New Twentieth Century Dictionary of the English Language (Sec. Ed. - Unabridged), Collins and World, 1978.

Wheeler, Crosby Howard, Ten Years on the Euphra-

tes; or Primitive Missionary Policy Illustrated, Bos­ton, Amerikan Tract Society, 1868.

Wheeler, Everett P., The Duty of the United States of America to American Citizens in Turkey, New York, Fleming H. Revell Co., 1896.

DİZİN

Osmanlı Ticareti 10,

Temsilciler Meclisi 10,

Ticaret Odası 10, Yüksek Mahkemesi 36

ABCFM (BOARD): 16-19, 25n.

29-30, 34, 36-39, 41-42, 46, 51-61, 72-73, 77, 79-80, 82-84, 90, 95, 104-105, 110-111, 121, 123, 125­142, 146, 149-155, 163-167, 172, 175-179, 181,                 185-186, 189-194,

200-201, 204-205, 220.

ABD: 16, 17, 20, 182, 186, 193,

219, İlahiyat Okulları 40,

Abdülmecid, Sultan: 11.

Adams, L.H-: 101.

Adana: 93, 108, 128, 148, 181, 199.

Adger, John B.,: 45

Adıyaman: 82, 94, 108.

Afrika: 18.

Afyon: 108.

Ağrı Dağı: 91.

Ahd-i Cedid: 47.

Ahmed Vefik Ef. (Paşa): 84.

Akçuraoğlu Yusuf: 222.

Akdeniz: 13, 36.

Akhisar: 108-

Aksaray: 106.

Allen, Orson P.,: 100.

Almanya: 11.

Amasya: 92, 106, 193.

American Bible Society: 146, 176.

American Intereste In Syria: 126 American Tobacco Co.: 12.

American Tract Society: 90, 146, 176.

Amerikan İç Harbi: 110. Amherst College: 40, 43.

Amiral Bristol: 198

ABD Yüksek Komiseri

Anadolu Koleji: 193-199. Anadolu'da Yenigün: 198. Anatolia College: 176.

Anderson, Rufus: 30, 37, 41, 72, 75, 80, 81, 84, 85.

Andover İlahiyat Okulu: 43

Andrus, A.N.,: 101 Angeliophoros: 48. Anglo-Saxon: 121. Ankara: 195.

Annals of Education: 49. Antakya: 93, 95,108, 148.

Antep: 44, 78, 93, 95, 108, 127,

128,    147-148, 149, 151, 181, 183, 188, 199.

Antep Protestan Kilisesi: 93.

Arapkir: 92, 95, 108.

Arms, William F.,: 100.

Asur Misyonu: 94.

Asya '(kıtası): 29.

Atatürk, Mustafa Kemal: 193.

Avadis: 82.

Avedaper: 48.

Avrupa Türkiyesi Misyonu: 122­

123, 124.

Avusturya-Macaristan Imp.: 11. Aydın: 108, 195.

Azariath Smith Hastanesi: 128.

Aziz Bey: 59.

Aziz Pavlos'un Enstitüsün 200­

203,     (St. Paul's Institute)

Bâb-ı Âli: 47, 59, 73, 79, 181, 182, 189.

Bağçecik (Bardezag): 158.

Bağdat: 93.

Baldwin, Theodore A.,: 101.

Ball, Jasper N.,: 100.

Baltik: 13.

Bandırma: 106.

Barış Gönüllüleri: 12 n-

Barnum, Herman N.,: 100.

Barrow, s. J. 0.,: 101.

Barnum, Henry S.,: 101.

Bartlett Raporu: 29.

Bartlett, Lyman: 101.

Barton, James L.,: 19.

Batı Türkiye Misyonu: 94, 106, 135, 138, 142, 143, 160, 173, 193.

Beebe, Alfred G.,: 99.

Bebek (Istanbul): 81, 85, İlahiyat Okulu: 83-85, 93, 172, 173.

Benjamin, Nathan: 45.

Beyrut: 33-37, 59, 127, 147, 148, 181, 192.

BFMPC (Board of Foreign Mis- sions  of       the     Presbyterian

Church) 17, 126, 146, 176, 200, Bibliotheca Sacra: 220.

Bilecik: 108.

Bird, Isaac: 34, 36, 38, 44, 46.

Birinci Cihan Harbi (Birinci Dün­ya Savaşı): 11, 148, 176, 200, 222.

Bitinya Lisesi: 170

Bitinya Protestan Birliği: 102. Bitlis: 85,92, 93, 95, 108, 134, 152, 168.

Bliss, Edwin E.,: 99.

Bliss, Howard: 22.

Bliss, Isaac G.,: 99.

BOARD (Bkz. ABCFM).

Boccacio: 49.

Boston: 16, 30, 34, 36, 41, 51, 52, 58, 78, 93, 110, 126, 132, 133, 164, 177, 182, 188.

Botanik/zooloji müzesi: 196.

Bowdain College: 40.

Brown College: 40.

Brewer, Josiah: 36, 44.

British and Foreign Bible Soci- ety: 90.

Brown, John Foster; 11.

Bulgaristan: 123, 125.

Bulgarlara gönderilen misyoner: 37-

Bulgar Misyonu: 94.

Burbank, Lysander T.,: 100.

Bursa: 49, 56, 60, 92, 106, 138, 143, 169, 174.

Büyük Millet Meclisi: 188.

Byington, Theodore L.,: 100.

Calvin: 16.

Canning, Sir Stratford: 71-73. (İn-

giltere Büyükelçisi)

Carry, Williams: 15.

Cebelitarık: 13.

Cenanyan, Harutyun .,: 201.

«Cennet» (Izmir): 205.

Central Turkey College for Girls: 176.

Central Turkey College: 176.

Christie, Thomas D.,: 181, 201,

Church of Missionary Society: 16.

Cizvit Papazları: 81.

Clark, James F.,: 100.

Clark, N.G.,: 122, 130, 152, 154, 182.

Clark, William: 100.

Clay, Henry: 10.

Cleveland, Grover: 22.

(ABD Başkanı)

Coffing, Jackson G.,: 100.

Cole, R.M.,: 101.

Common schools: 86

(ders programları)

Congregationalist: 16, 129.

Constantinople College for Girls: 176.

Connecticut: 40, 56.

Crane, Oliver: 99.

Crosby, Howard: 201.

Çanakkale Boğazı: 11.

Çelebi Yorgaki: 81, 83, 173.

Çin: 18.

Çorum: 106.

Dartmouth College: 40, 42.

Decameron: 49.

ders programlan (curriculum): orta dereceli okullar: 159, 163, 167-170

ilahiyat okulları: 172-175

yüksek okullar: 182, 184-186, 195-196, 200.,

Dikiş makinesi: 20.

Diyarbakır                (Diyarbekir):      94,

108,    127, 128, 195.'

Dodd, Edward W.,: 99.

Dodge, Dr. Asa: 127.

Doğu Anadolu Bölgesi: 151.

Doğu Sorunu: 22

Doğu Türkiye Misyonu: 95, 97, 105, 110, 134, 135, 151, 152, 156, 157, 162.

Dunmore, George W.,: 99.

Dwight, Harrison Gray Otis: 38, 39, 45, 50, 55, 60, 73, 74, 77, 99.

Dwight, Herry Otis: 101.

East India Co.: 19.

Eckford, Henry; 11.

Edirne: 93.

Eğin: 108.

eğitim dizgesi

(1870-1900): 152-205

ullar: 156

dereceli okullar: 157-172

yat okulları: 172-175

yüksek okullar: 175-205 Elbistan: 108.

Encümen-i Teftiş ve Muayene: 121.

Erciyes Dağı: 36.

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Rei­si: 188.

Ermeniler: 39.

Ermeni Cemaati: 60, 61.

Ermeni Kilisesi: 73.

Ermenilere gönderilen misyoner:

37

Ermeni Misyonu: 47, 75, 94, Ermeni olayları: 22, 129 n- Ermeni Patrikliği: 101.

Ermeni Protestan Cemaati: 71, 81, 101, 105.

Ermeni Protestan Kiliseler Bir. ligi (Harput): 189.

Ermeni Protestan Kiliseler Bir­likleri: 79

Ermeni Protestan Kilisesi: 71, 72. '(Kuruluş)

Ermeni sarraflar: 74, 75.

Ermenistan Koleji: 188, 189.

Erzincan: 85.

Erzurum: 21, 52, 92, 95, 108, 128,

152, 203,

Eski Zağra: 124.

Ethniki Hetairia Cemiyeti: 193.

Euphrates College: İ76

Everett, John S.,: 99.

Famstworth, Wilson A. Fırat Koleji: 154,155, 188 Filistin: 35, 38.

The Friend of Youth: 48.

Fisk, Pliny: 16, 29, 30, 33, 36, 58.

Fotoğraf makinesi: 20

Fransa: 11, 20.

Gaz lambası: 20.

Gedikpaşa: 167.

Goodale, AlvinB.,: 100.

Goodell, Constantin Washington: 59.

Goodell, Edwin: 100-

Goodell, William: 30, 34-36, 38, 41-44, 46, 47, 49, 50, 55, 59, 60, 71, 85, 99.

Goss, Zenas',: 100.

Grand Turk: 9.

Grant, Dr. Asakel: 127.

Greene, Joseph K.,: 100.

Gregoryan (Ermeni ruhban): 76.

Gridley, Elnathan: 36, 44.

Gülistan (cariye): 204.

Güney Denizi Adaları: 19.

Güney Ermenistan Misyonu: 95, 148.

Gürün: 108.

Haçin (Saimbeyli): 148, 199.

Haddad, Tannus El: 35.

Halep: 108, 148, 187.

Hallock, Homan; 47, 56.

Hamlin, Cyrus: 22, 44, 45, 74, 77, 78, 80-85, 95, 122, 123, 125.

Harput: 85, 92, 93, 95, 97, 108, 127, 128, 151, 152, 154, 188-190.

Harput İlahiyat Okulu: 85.

89, 91, 92, 95, 106, 123, 127, 138, 143, 144, 147, 164, 171, 174, 181, . 195, 203, 204, 222.

Harpoot News: 48.

HaskeE, Dr. Henry B.,: 101.

Hasköy: 85.

Havariler: 14, 15.

Hay, John: 22

(ABD Başkanı)

Hayik Kilisesi: 181.

Hazreti İsa: 127.

Herrick, George F.,: 100.

Hıristiyan Çalışmalar Toplulu­ğu: 158

Hıristiyanlar: 76

(sözde Hıristiyanlar) Hindistan: 15, 18, 19, 72. Hitchcock, Milan H.,: 101.

Hollister, Miss Mary: 149.

Homes, Henry A.,: 45.

Hutchison, William: 100-

Hünkâr İskelesi Anlaşması: 72.

Islahat Fermanı (1856): 72.

International College: 176-

İbrahim Müteferrika: 89.

İdadiye: 182.

İkinci Meşrutiyet: 148.

İncil-i Şerif: 39

İngiltere: 11, 16, 72, 121,

Genel Valisi: 19,

Konsolosu: 34, 35, Protestan Misyoner Örgütleri: 46. •

İsa Peygamber: 14.

İskenderiye:9, 33.

İsmail gevket: 198.

İsmet Bey (İnönü): 188.

İspanya: 23-

İstanbul: 9, 11, 36. 43, 46, 47, 49, 50, 52, 55, 59, 61, 72, 76, 82, 85,

İstanbul İstasyonu: 108.

İstanbul Kız Koleji: 167, 203-204.

İstasyon (misyoner): 53, 54.

İttihat ve Terakki Hükümeti:

İzmir: 9, 10,   11,    16,     36,     37,     41,

46,     47, 49,   55,    56,     58,     60,     61,

95,     143, 147, 148, 205, 222.

İzmit: 95, 106, 143, 170.

Jackson, William C.,: 33, 45, 92.

Jefferson, Thomas: 13.

(ABD Başkanı)

Jewett, Dr. Fayette: 100.

Johnston, Pinkwy: 32.

Johnston, Thomas: 45, 93.

Journal of    American Oriental

Societies: 220.

Journal cf Arts and Sciences: 49.

Karabet, Diyonisos: 34.

Karadeniz: 36.

Kastamonu: 195.

Katolik (Ermeni Ruhban): 76.

Katolikler: 15.

Kayseri: 36, 92, 95, 106, 135, 136,

137,138, 143, 174, 193,

Kendine yardım ilkesi: 84 (self-help)

Kennedy, Mrs. John S.,: 205.

Kırım Savaşı: 11.

Kilikya Ermeni Protestan Birli­ği: 181, 182.

Kilis: 94, 108.

King, Jonas: 36, 38.

Kitaplıklar: 49

Rnapp, George C.,: 100.

Komodor David Porter: 50.

kongre: 134

konsey: 134

Konya: 195.

Konstantinidi Paşa: 121.

«Kralın Kızları Topluluğu»: 158.

Kudüs: 29, 33, 34, 127, 200.

Kukab Es Sabah: 48.

Kuzey Ermenistan Misyonu: 95.

Kuzey Ermenistan: 151 .

Küçük Asya: 59.

Kütahya: 106.

Ladd, Daniel: 45.

Lancaster okulları: 59, 68 n.

The Land and The Book: 44.

Lannean, John F.,: 33.

Latin Pederler: 34,

Levant: 9, 13,

Company 10.

Lincoln, Abraham: 28 n.

(ABD Başkanı)

Livingstone (kaşif): 18.

Livingstone, William W.,: 100.

Lobdell, Henry (Dr.): 100, 127.

London Religious Tract Society: 146.

London Times: 119.

Londra: 90, 152, 186.

Lübnan: 35, 41.

Maarif Müdürü (Harput): 190-

Maarif Nezareti: 120, 199.

Maarif-i Umumiye Nizamname­si: 120.

Maine (ABD): 40, 56.

Mahmut, Sultan İkinci: 58, 59.

Malatya: 108.

Malta (Adası): 34, 35, 37, 38, 41, 46, 48, 56, 58, 147, 148.

Manastır: 124.

Manisa: 106, 108, 138.

Maraş: 85-86, 94-95, 108, 148,

151,    171, 173, 174, 181, 199.

Marden, Henry:. 101.

Mardin: 85, 86, 108, 127, 128

165,    166, 171, 173.

Marsh, Dwight W.: 100.

Massachusetts (ABD):     40, 56,

182

Massachusetts Eyaleti Senatosu:

189,    194, 204, 205.

Matbaa (misyon/misyoner)

Malta: 46-49,

İzmir: 56, 87-91,

İstanbul: 144-148,

Antep: 144, 149-151,

Beyrut: 148

Matbaa Komisyonu: 98.

McKinley, William: 22

(ABD Başkanı)

McNaughton, James P.,: 205.

Mekatib-i Ecnebiye ve Gayri­müslime Müfettişliği: 121

Mekke: 11.

Merkezi Türkiye    Kız Koleji:

171, 199-200.

Merkezi Türkiye Koleji: 180-188.

Merkezi Türkiye Misyonu: 93, 94, 108, 133, 135, 148-151, 156, 157, 161.

Merkezi Türkiye Protestan Bir­liği: 102.

Meriam, William W.,: 100. 123.

Mersin: 95.

Merzifon: 44 ,83-85, 92, 106, 128, 129, 138, 143, 144, 173, 174, 193, 197, 222.

Methodist    Episcopal Mission:

123.

Mezopotamya Protestan Birliği: 165.

misyon/misyonerlik: 14

Monroe Yönetimi: 10

Montgomery, Siles F.,: 101.

Morgan, Joseph W.: 99.

Morse, Charles F.,: 100.

Muktatif: 48

Museviler: 32

Napolyon (Napoleon Bonaparte): 33.

Nasturi Misyonu: 94.

Navarin: 11.

Neşra: 48.

New England: 9, 19, 40, 41, 42, 44, 78, 130, 178.

New Englander: 220.

New Heaven (ABD): 56.

New Jersey (ABD): 56.

New York: 40, 56, 90,

Eyaleti Senatosu: 200.

Niğde: 106.

North American Review: 49.

Notes of A Tonr In Armenia: 74 Nutting, Dr. David H„: 101.

Nutting, George B.,: 99.

Nutuk: 193.

Offley, David,: 10, 47.

org: 20.

Orta Doğu: 24, 29, 39, 41, 42, 44.

Osmanlı Devleti/İmp.: 11, 12, 16, 24, 41, 42, 53, 83, 110, 119, 120, 122, 138, 139, 140, 141, 146, 219.

Osmanlı-Rus Savaşı: 35, 37.

Presbyterian Kilisesi: 200.

Princeton College: 40.

Protestan Misyonları Yüzüncü
Yıldönümü Konferansı: 152.

Prudential Committee:    37, 39,

54 (ABCFM)

Puritan: 16.

Raynolds, George C,: 101.

Redhouse Sözlüğü: 146.

Reformasyon: 15.

Researches In Armenia: 38.

Parmelee, Moses P-,: 101.

Parsons, Benjamin: 100.

Parsons, Justin W.,: 99-

Parsons, Levi: 16, 29, 30, 33, 34, 36, 38, 58,

Pasifik Okyanusu: 19 patates: 20.

Patrick, Mary Mills: 203.

Patrikhane: 82, 83.

Pazar Okulu: 23, 54,124, Peabody, Josiah: 99.

Peet, Mr.: 192.

Reşid Efendi: 190.

Rhodes, Foster: 11.

Richardson, Sanford: 100.

Riggs, Edward: 101.

Riggs, Ernst: 193.

Riggs, Dr. Elias: 42, 43, 45.

Robert College: 83, 176.

Robert Kolej: 22, 125, 179, 180.

Roosevelt, Theodore: 22.

(ABD Başkanı)

«Rumlara gönderilen misyoner»:

Pennysylvania: 11.

Pera (Beyoğlu): 59, 60, 61, 75,

82, 85, 89.

Perkins, George A.,: 99.

Perry, Henry T.,: 101.

Pettibone, Ira, F.: 100.

Philadelphia: 10, 47.

Phillips Academy: 42.

Pierce, John E.,: 101.

Plovdiv: 123, 124.

Plumer, Alexander R.,: 100.

Pollard, George A.,: 100.

Pontus Protestan Birliği: 194

Porter, David: 50, 56.

Post, Dr. George E,,: 127.

Powers, Philander O.,: 45, 56.

Pratt, Andrew T.,: 99.

Rusya: 20.

Salem (ABD): 9 Samakov: 124 Samsun: 106.

Sandwich Adaları: 18.

Sarraf: 77.

Sehauffler, William G.: 32, 43, 44, 50, 55, 99.

Schneider, Benjamin: 32, 44, 45, 94.

Selanik: 121, 124, 198.

Selim, Sultan Üçüncü: 58, 59.

Servia: 201.

Shepard, Albay Eliot: 200, 201.

Singer Sewing Machine. Co.: 12. Sivas: 25, 92, 93, 106, 108, 127,

128, 138, 143, 174, 193, 195.

Siverek: 82, 108.

Smith, Adam: 166

Smith, Dr. Azariah: 93, 99, 127.

Smith, Eli,: 38, 39, 46, 55.

Smith, John F.,: 101, 173.

Smith, Lawrence : 11.

Standart Oil C: 12.

Station Notes: 48.

St. Moritz: 125 .

St. Paul's Institute: 176.

Strabon: 36

St. Petersburg: 93.

sultaniyye: 199

Sungurlu: 106.

Suriye Misyonu: 34, 59, 94, 126,

Suriye Protestan Koleji: 22, 179, 180, 192,

Süreli Yayınlar: 48

Sutphen, Joseph W.,: 99.

Syrian Protestant College: 176.

Talas (Kayseri): 106, 127, 128, 159, 163,

Tanzimat-ı Hayriyye: 71, 72, 74, 75, 77-79, 82,

Tarsus: 92, 148, 200, 201.

TBMM Hükümeti: 198.

telgraf makinesi: 11.

Temple, Daniel: 41, 44, 46, 56.

Terrel, A.R'.,: 28 n.

Thompson, James L-,: 33.

Thompson, William: 44.

Tibawi, A.L.,: 126. '

Tıbbiye-i Şahane: 121.

Tokat: 92, 95, 106, 108, 159, 193.

Topkapı Saray-ı Hümâyûnu: 71.

Toros: 82, 83.

Trablusşam: 127.

Trabzon: 56, 60, 92, 108, 195.

Tracy, Charles Chapin (Dr.) 101, 193.

Trowbridge, Tilman C-,: 74, 100, 119, 125, 181, 182.

Turkish Missions Aid Society: 73, 123.

Türk - Amerikan ilişkileri: 47.

Türkiye Misyonu: 47, 51, 52.

Türkiye Protestan Kiliseleri Merkez Birliği: 102.

Uç-İstasyon (Misyoner): 53, 54.

Uluslararası Kolej: 205.

Urfa: 82, 93, 94, 108, 148, 181.

Ünye: 106.

Üsküdar: 167, 203.

Vak'a-i Hayriyye: 36.

Van: 92, 127', 128, 152.

Van Dyke, Cornelius: 127.

Van Lennep, Henry J.,: 93, 99.

Vartabet, Kirkor: 34.

Vasıf Çınar Caddesi: 89.

Walker, Agustus: 100.

Washington D.C.,: 201.

Washbum, George: 22, 125.

Washington, George: 13

(ABD Başkanı)

WBM (Woman's Board of Mis- sions): 126, 127, 149, 166, 199, 203, 204.

WBMI (Woman's Board of Mis- sions of the Interior): 126, 127, 149, 166.

West, Dr. Henry S.,: 101.

Western Electric Co.: 12.

Wheeler, Crosby H.,: 100, 189.

White, George H„: 100.

White, George W„: 198.

Williams College (ABD) 40.

Williams, William F.: 100.

Winchester, Oliver W.: 100-

Woman's Union Missionary So- ciety: 126.

Wood, George W.,: 99.

Yakacık Kilisesi: 181

(An tep)

Yale College: 40.

Yankee: 40, 41.

Yıllık Toplantı: 52.

Türkiye Misyonu'nun İlk-

Yozgat: 106, 193.

Yunan İhtilâli: 37.

Yunanistan: 10, 37, 198.

YMCA (Young Man's Christian Association: 176.

YWCA (Young Woman's Chris- tian Association): 176.

Zara: 108.

Zeki: Ketanî: 198.

Zornitza: 48.

Zulu Misyonu:

Dr. Uygur Kocabaşoğlu

Kendi Belgeleriyle

ANADOLU’DAKİ
AMERİKA

19.YÜZYILDA

OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAKİ AMERİKAN

MİSYONER OKULLARI

Kapak: Ali Alpaslan Yöney

Amerikalılar’a kapitüler haklardan yararlanma olanağı veren ve bu ülkeyi “en ziyade müsaadeye mazhar memleket" statüsüne geçiren ticaret sözleşmesi 1830’da imzalandı. Bu tarihten on yıl önce ilk Amerikalı misyonerler İzmir’e ayak basmışlardı bile. (...) Amerikan donanması Thomas Jefferson’un Başkan seçildiği 1801 yılında Cebelitarık’tan geçerek Akdeniz’e girdi. Donanma işin “yüzü sert ve soğuk” yanıydı. Bir de “yüzü sıcak”, sempa­tik, insancıl bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. Üstelik Akdeniz’de dolaştırılacak bir firkateynin yıllık masrafı 80.000 dolarken, bir mis­yoner ailesinin yıllık gideri 1000 doları bulmuyordu! (...) Emper­yalist bir güç olarak dünya sahnesine biraz gecikmeyle çıkan ABD, Asya, Afrika, Latin Amerika ve Ortadoğu gibi dünyanın de­ğişik bölgelerine nüfuz ederken, misyoner dizgesinden etkin bir şekilde yararlanmıştır, (...) Bu çalışmanın asıl konusunu oluştu­ran okul, misyoner faaliyetlerinin bir tür vitriniydi. XIX. yüzyılın sonuna gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nda, ilkokuldan yük­sekokula oldukça gelişkin bir Amerikan misyoner eğitim sistemi oluşmuştu. 1900 yılında, yalnızca Anadolu’da (İstanbul dahil) 400’ü aşkın okulda, 17.500 dolaylarında öğrencinin eğitim görü­yor olması azımsanacak bir olay değildir. (...) Şu rahatlıkla söy­lenebilir: Misyonerlerin en kalıcı etkileri, Amerikalılar’ın kafasın­da, bulundukları ülkelere ve halklara ilişkin iyi ya da kötü bir imaj yaratmak konusunda ortaya çıktı. Dolayısıyla ABD’deki Türk ima­jının yaratıcısı büyük ölçüde misyonerler oldu.

 



[*] Amerikalılar daha gerçekçi oldukları için olsa gerek «çıkar» (American interests) sözcüğünü kullanmayı seviyorlar. Amerikan çıkarları adını verdikleri bu sepetin içine de askeri, siyasi, kül­türel, ticari, endüstriyel ve insancıl (philanthropic) her türlü iliş-, kiyi koyuyorlar. Bu sepetin adına Amerikan çıkarları ya da Ame­rikan varlığı denmesi o denli önemli değil. Önemli olan bu sepe­tin içindeki şeylerden hangisinin belirleyen, hangisinin ise belir­lenen olduğunu iyi saptamak. Bence ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri boyutlarıyla Amerikan varlığının kendisi asıl dikkat ve ilgi odağı olmak durumunda. Amerikan varlığının oluşmasına, gelişmesine ve değişmesine, yani gelişen koşullara uyum gös termesine araçsal olarak olanak sağlayan (örneğin misyoner faa­liyetleri, donanma, okullar, Barış Gönüllüleri vs.) mekanizma­lar, işlevsellikleri ölçüsünde değer ve önem kazanıyorlar. Dola­yısıyla bu çalışmanın amacı, genel olarak Amerikan misyoner faaliyetlerini, özel olarak da Amerikan misyoner okullarını, ül­kedeki Amerikan varlığının oluşmasına ve gelişmesine katkılar; açısından ve XIX. yüzyılla sınırlı olarak incelemektir.

[†] İncelediğimiz dönemin sonlarından (1894'ten sonra) itibaren «Er­meni Olayları» diye nitelenen olaylar yaşandı. Bu çalışmada bu olaylarla doğrudan ilgilenilmedi.

[‡] «Constitution for the Girls Evangelical High School-Mardin», Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 129.

[§] Euphrates College and Students: Report for the Year 1898-1899», Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 343.

    «Facts About Armenia College», Seri ABC 16:5,

Vol. 5, No 47.

• «Farewell Address Presented by the American Mis- sionaries at Constantinople to the Lord Viscount Strat- ford de Redcliffe With the Reply of His Excelency», Seri ABC 16:5, Vol. 4, No 12.

• «Hints and Cautions Addressed to Missionaries Destined to the Mediterranean by William Goodell and William G. Schauffler», Seri ABC 16:5, Vol. 14.

   «History of the Aintab Station Previous to Decern-'

ber 1856», Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 28C.

[**] «Relation of the American Missionaries to the Na- tive Protestant Churches and Committees Formed in Connection with Their Labors in Turkey», Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 175.

    Report of the Aintab Station, July 1894-June 1895»,

Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 74.

Bu blogdaki popüler yayınlar

TWİTTER'DA DEZENFEKTÖR, 'SAHTE HABER' VE ETKİ KAMPANYALARI

Yazının Kaynağı:tıkla   İçindekiler SAHTE HESAPLAR bibliyografya Notlar TWİTTER'DA DEZENFEKTÖR, 'SAHTE HABER' VE ETKİ KAMPANYALARI İçindekiler Seçim Çekirdek Haritası Seçim Çevre Haritası Seçim Sonrası Haritası Rusya'nın En Tanınmış Trol Çiftliğinden Sahte Hesaplar .... 33 Twitter'da Dezenformasyon Kampanyaları: Kronotoplar......... 34 #NODAPL #Wiki Sızıntıları #RuhPişirme #SuriyeAldatmaca #SethZengin YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışma, 2016 seçim kampanyası sırasında ve sonrasında sahte haberlerin Twitter'da nasıl yayıldığına dair bugüne kadar yapılmış en büyük analizlerden biridir. Bir sosyal medya istihbarat firması olan Graphika'nın araçlarını ve haritalama yöntemlerini kullanarak, 600'den fazla sahte ve komplo haber kaynağına bağlanan 700.000 Twitter hesabından 10 milyondan fazla tweet'i inceliyoruz. En önemlisi, sahte haber ekosisteminin Kasım 2016'dan bu yana nasıl geliştiğini ölçmemize izin vererek, seçimden önce ve sonra sahte ve komplo haberl

FİRARİ GİBİ SEVİYORUM SENİ

  FİRARİ Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,  Sana kâfir dediler, diş biledim Hakk'a bile. Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,  Kahpelendin de garaz bağladın ahlâka bile... Sana çirkin demedim ben, sana kâfir demedim,  Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin. Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim,  Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin? Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine  Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek. Sen bir âhu gibi dağdan dağa kaçsan da yine  Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek!.. Faruk Nafiz Çamlıbel SEVİYORUM SENİ  Seviyorum seni ekmeği tuza batırıp yer gibi  geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,  ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,  seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi  İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık,  içimde kımıldanan bir şeyler gibi, seviyorum seni.  'Yaşıyoruz çok şükür' der gibi.  Nazım Hikmet  

YEZİDİLİĞİN YOKEDİLMESİ ÜZERİNE BİLİMSEL SAHTEKÂRLIK

  Yezidiliği yoketmek için yapılan sinsi uygulama… Yezidilik yerine EZİDİLİK kullanılarak,   bir kelime değil br topluluk   yok edilmeye çalışılıyor. Ortadoğuda geneli Şafii Kürtler arasında   Yezidiler   bir ayrıcalık gösterirken adlarının   “Ezidi” olarak değişimi   -mesnetsiz uydurmalar ile-   bir topluluk tarihinden koparılmak isteniyor. Lawrensin “Kürtleri Türklerden   koparmak için bir yüzyıl gerekir dediği gibi.” Yezidiler içinde   bir elli sene yeter gibi. Çünkü Yezidiler kapalı toplumdan yeni yeni açılım gösteriyorlar. En son İŞİD in terör faaliyetleri ile Yezidiler ağır yara aldılar. Birde bu hain plan ile 20 sene sonraki yeni nesil tarihinden kopacak ve istenilen hedef ne ise [?]  o olacaktır.   YÖK tezlerinde bile son yıllarda     Yezidilik, dipnotlarda   varken, temel metinlerde   Ezidilik   olarak yazılması ilmi ve araştırma kurallarına uygun değilken o tezler nasıl ilmi kurullardan geçmiş hayret ediyorum… İlk çıkışında İslami bir yapıya sahip iken, kapalı bir to