Dr. Uygur Kocabaşoğlu
19. YÜZYILDA
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAKİ AMERİKAN
ÖNSÖZ
Bu çalışma bir
monografi. Yakın tarihimizin, kalıcı etkileri olduğuna inandığım bir olgusunu,
başrolü oynayan aktörün belgelerine dayanarak sergilemeye çalıştım. İzleyen
sayfalarda, Anadolu'daki Amerikan yayılmasının XIX. yüzyıldaki görünümünü,
misyoner faaliyetleri çerçevesinde ve özellikle eğitim dizgesi ekseninde
özetlemeye çaba göstereceğim. Ancak, çalışmanın başlıca iki eksiği olduğunu biliyorum.
Bir kere,
sürekli «Pişekâr>ı konuşturdum. Oysa «Kavuklu»nun da kuşkusuz söyleyecek
sözü vardı. Bunu, yani olayın Osmanlı belgelerine yansıyan yanını, bir başka
söyleyişle, Devlet-i Âliyye'nin tepkisini, ilerde ayrı bir çalışma olarak
gerçekleştirmeyi planlıyorum.
Bu çalışmada
ayrıca, bir buçuk yüzyılı aşan bir serüvenin yalnızca ilk perdesi, XIX.
yüzyılda kalan yaklaşık 80 yıllık bölümü, anlatılıyor. XX. yüzyıldaki
gelişmeleri ayrı bir çalışma halinde toparlamayı umuyorum.
Çalışmam
sırasında pek çok kişinin yardım ve desteğini gördüm. Hepsine şükran borçluyum.
Arşivde çalışmama olanak veren Uni- ted Church Board for World Ministries
yetkililerine ve başlangıçta be. ni yüreklendiren saygıdeğer hocalarım Ann ve
William Edmonds'a teşekkür ederim. Aynı konuda araştırmalar yapmış olan Dr.
Frank And- rews Stone, bulgularından yararlanmama olanak verdi. Kendisine
minnettarım. Harvard Üniversitesi'ne bağlı Houghton kitaplığında gördüğüm
içten yardımseverliği hiç unutmayacağım. Genç meslektaşım ve dostum Cemal
Kafadar'ın özverili desteği benim için çok değerliydi. Müsveddeleri okumak
zahmetine katlanarak, çok yararlı eleştiri ve görüşlerini esirgemeyen Sayın
Semahat Cebecioğlu'na, sevgili
hocam Mete Tunçay'a ve arkadaşım
Metin Berge'ye sonsuz teşekkürler ederim. Kitabın ortaya çıkmasında emeği
geçen herkese «elinize sağlık» demek istiyorum ve teşekkür ediyorum.
1820 yılından
başlayarak Osmanlı İmparatorluğu'nda faaliyet gösteren bir Amerikan misyoner
örgütünün (ABCFM) arşivine, eğer bana söylenen doğruysa, sonunda bir Türk de
girmiş oldu! Yabancı araştırmacıların pek çok rağbet ettikleri söz konusu
arşive neden sonra (1980'lerde!) bir Türk'ün girmiş olması, payımıza düşen
ayıbı hafifletir mi bilemiyorum ama, hiç değilse serüveni bir de «mağdur»un
ağzından dinleme olanağı vereceği için, kanımca boşuna bir uğraş değildir.
Ankara, Ocak 1989
Uygur Kocabaşoğlu
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
Türk-Amerikan İlişkilerinin Şafağında 9
Misyon ve Misyonerler 14
Giriş Bölümünün Dipnotları 26
BİRİNCİ BÖLÜM:
HAZIRLIK DÖNEMİ (1820-1839) 29- 69
Sondaj Çalışmaları 30
Temeller
Atılıyor ... 46
«Yaşasın Okulumuz» 58
Birinci Bölümün Dipnotları 62
İKİNCİ BÖLÜM :
YERLEŞME DÖNEMİ (1840-1870) 71—118
Hedefte Düzeltme 75
Eğitimde Yeni Strateji, Yeni
Oluşumlar 77
İstikamet Ağrı Dağı 91
İkinci Bölümün Dipnotları 113
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM :
HASAT DÖNEMİ (1871-1900) 119-223
Yeni Gelişmeler 122
Amerikan Misyoner Eğitimi Dizgesi
(1870-1900) 152
SONUÇ 219-223
Sonuç Bölümünün Dipnotları ... 223
KAYNAKÇA ... 223-245
DİZİN 247-255
TABLOLAR
DİZİNİ
Tablo— 1: ABCEM'in Bütçesi ve
Anadolu'nun Payı (1820-1839) s. 57
Tablo
— 2: Amerikan Misyoner Matbaasının Üretimi (1840-1852) s. 88
Tablo — 3: Anadolu'daki (İstanbul dahil) Protestan Cemaatinin
Gelişmesi (1846-1870) ... s.
105
Tablo — 4: Misyoner
Faaliyetlerinin Gelişimi (1840-1870) s. 107
Tablo — 5: Okullar
ve Öğrenci Sayıları (1840-1870) s. 109
Tablo — 6: ABCEM'in Bütçesi ve Bunun İçinde Anadolu'nun Payı
(1840-1870) s.
111
Tablo — 7:
Anadolu'daki Protestan Cemaat (1882-1900) s.
131
Tablo— 8:
Kayseri İstasyonu 1896 Malî Raporu ...
s. 137
Tablo — 9: ABCEM'in Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Harcamaları
(1819-1914) s.
139
Tablo — 10: ABCEM'in Bütçesi ve Bunun İçinde Anadolu'nun Payı
(1871-1901) s.
140
Tablo — 11: Batı Türkiye Misyonu'nda Sayısal Gelişmeler
(1875-1900) s. 142
Tablo — 12:
Amerikan Misyoner Matbaasının Yayınları (1886-1897) s. 145
Tablo — 13: Merkezi Türkiye Misyonu'nda Sayısal Gelişmeler
(1872-1900) ...
s. 150
Tablo — 14: Doğu Türkiye Misyonu'nda Sayısal Gelişmeler
(1880-1900) . s.
153
Tablo — 15: Anadolu'daki Amerikan Misyoner Okulları ve Öğrenci
Sayıları (1900) ... s. 157
Tablo — 16: Batı
Türkiye Misyonu'nda Okullar (1875-1899) ... s. 160
Tablo — 17: Merkezi
Türkiye Misyonu'nda Okullar (1872-1899) s. 161
Tablo — 18: Doğu
Türkiye Misyonu'nda Okullar (1880-1898) .. s. 162
TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN ŞAFAĞINDA
İngiliz bandıralı Amerikan ticaret
gemilerinin Osmanlı limanlarını ziyareti XVII. yüzyılda başlar. Bununla
birlikte bir Osmanlı rıhtımına yanaşan Amerikan bandıralı ilk gemi, Salem'de
1782'de denize indirilen Grand Turk oldu. (1) Grand Turk,
1790'lı yıllarda halı, reçine, kuru üzüm, ve incir, deri, afyon vb.
Levant'ın geleneksel ihraç ürünlerinden oluşan hamulesini New England
limanlarına taşıdı. Bazı kayıtlara göre, Amerikan ticaret gemileri, 1786
yılında İstanbul'u, 1797 yılında İzmir'i, 1800 yılında ise İskenderiye'yi ilk
kez ziyaret ettiler. (2) Ve ilk kez 1803 yılında Amerikan Maliye
Bakanlığı'nın ithalat-ihracat istatistiklerinde Türkiye için ayrı bir sütun
açıldı. (3)
1810'u izleyen on yılda yaklaşık 80
Amerikan gemisi İzmir limanına uğramış, afyon, kuru üzüm ve incir, deri, yün
vb. mallar karşılığında başta rom ve pamuklu mallar olmak üzere Amerikan ihraç
ürünlerini boşaltmıştı. (4) 1820'li yıllarda Türk-Amerikan ticareti
Amerikan ticaret çevrelerinin gözünü öylesine karartmıştı ki, bağımsızlık
savaşma girişen Yuna-
nistan karşısında Osmanlı Devleti'ni
desteklemişlerdi! ABD Temsilciler Meclisi'nin Kentucky Temsilcisi Henry Clay
bu tutumdan şu sözlerle yakmıyordu: (5) «İnsanlığımızı kökünden
kazımamız ve duyarlılıklarımızı bastırmamız için önümüze adî bir incir ve afyon
faturası sürülüyor.» Özgürlük ve bağımsızlık gibi Amerikan ideallerine sıkı
sıkıya bağlı olan Henry Clay haksız değildi. Monroe yönetimi, Türk-Amerikan
ticareti uğruna Yunanistan'ın bağımsızlığını tanımayı bile geciktirmişti. (6)
1780'li yıllarda başlayan ve 1811
yılına kadar İngiliz Levant Company'nin kanatları altında devam eden
Osmanlı-Amerikan ticareti artık kendi kanatlarına sahip olmak istiyordu.
Sonraki yıllarda İzmir'de konsolosluk yapacak ve ilerde göreceğimiz gibi Amerikalı
misyonerlere çok değerli öğütler verecek olan Philadelphia'lı David Offley'in
önderliğindeki Amerikan iş adamları 1811 yılında İzmir'de ilk Amerikan Ticaret
Odası'nı açtılar. (7)
Amerikalılara kapitüler haklardan
yararlanma olanağı veren ve bu ülkeyi «en ziyade müsaadeye maz- har memleket»
statüsüne geçiren ticaret sözleşmesi 1830'da imzalandı. Bu tarihten on yıl önce
ilk Amerikalı misyonerler İzmir'e ayak basmışlardı bile. 1830 sözleşmesini
1862 yılında imzalanan bir başka «ticaret ve seyr-ü sefain» sözleşmesi, bunu
da, doğal olarak, iki ülke arasındaki ticaretin artışı ve çeşitlenişi izledi.
(8) Örneğin, ABD, Osmanlı Devleti'ne artık yalnızca rom ve pamuklu
satmakla kalmıyor, silah da satıyordu. O kadar ki, ABD'nin Osmanlı İmparatorluğu
ile yaptığı ticaret içinde silah ve cephanenin payı 1869 yılında %79'u, 1877'de
ise %97'yi bulmuştu. (9)
Yalnızca 1830 yılında 30 Amerikan
gemisi İzmir limanına giriş yapmıştı. (10) 1843 yılında Çanakkale
Boğazı'ndan geçen 6286 gemiden yalnızca iki tanesi Amerikan gemisi iken, Kırım
Savaşı'nı izleyen yıllarda İstanbul limanına her hafta bir Amerikan gemisi
giriyordu. (11)
Gelişen Türk-Amerikan ilişkileri
yalnızca ithalat- ihracatla sınırlı değildi. Navarin'de donanmasını kaybeden
Osmanlı Devleti daha 1830 yılında gemi yapımcısı Henry Eckford ve yardımcısı
Foster Rhodes'u imdada çağırıyor; (12) 1846 yılında Sultan
Abdülmecid'in isteği ile Amerikan pamuğunun Osmanlı güneşinde yetiştirilmesi
için deneyler yapılıyor ve Lawrence Smith adlı bir madenciye dağlarda maden
arattırılıyordu. Muazzam maaşlar ve murassa nişanlara gark edilen
Amerikalılar, pamuk üretimini gerçekleştirmeyi beceremediler ama kömür, krom
ve zımpara taşı gibi bazı madenleri saptadılar. (13) Ayrıca,
İstanbul'daki Amerikalı misyonerlerden birinin ve John Fos- ter Brown adlı ABD
diplomatının huzuruyla 1847 yılında Sultan Abdülmecid'e telgraf makinesinin
«de- mo»su bile yapıldı. (14) 1879 yılında,
«Mekke'de Pey- gamber'in mezarının üstünde yanan kutsal lambaların gazı bile
Pennysylvania'dan geliyor» diyen ABD İstanbul Konsolosu'nun sevincine diyecek
yoktu. (15)
Bu örnekler artırılabilir. Ancak bu
aşamada vurgulanması gereken şey, Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştiği ya da
daha doğru bir nitelemeyle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan varlığının
giderek pekiştiğidir. İngiltere, Fransa, Almanya ve Avusturya- Macaristan
İmparatorluğu gibi düvel-i muazzama ile karşılaştırıldığında «esamisi
okunamayacak» olan Türk-ABD ticareti Birinci Cihan Harbi'nin başladığı
yıl şöyle bir manzara gösteriyordu: (16)
Amerika'nın yıllık ihracatı içinde Osmanlı İmparatorluğu'nun payı binde 17,
Türkiye'den satın aldığı mallar ise ithalatının yüzde l'idir. Öte yandan
Osmanlı Devleti'nin ihracatı içinde ABD'ye yapılan ihracatın payı yüzde 23'
dür. (17) Aynı yıl, American Tobacco Co., Standart Oil Co. (Socony),
Singer Sewing Machine Co. ve Wes- tern Electric Co. gibi tanınmış Amerikan
firmaları Osmanlı İmparatorluğu'nda icra-i faaliyet etmektedir. Yalnızca
Singer Dikiş Makineleri Şirketi'nin İmparatorlukta 200 bayi ya da mağazası
vardır. (18) Yalnızca ticari ilişkilerle sınırlı olmamak koşuluyla,
Osmanlı İmparatorluğu'nda zamanla giderek artan Amerikan varlığının[*] oluşmasında,
XIX. yüzyılda araçsal rol oynayan iki kurumdan birisi Amerikan donanması
ikincisi de misyonerler olmuştur.
XVIII. yüzyılın sonunda
bağımsızlığını kazanan genç Amerikan devletinin, deyim yerinde ise istikbali
ticaretteydi. ABD ticareti Baltık, Levant ve Uzak Doğu olmak üzere başlıca üç
yönde gelişebilirdi. Ancak bu gelişme yollarının üzerinde bazı engeller, donanma
diliyle söylemek gerekirse «mayınlar» yok değildi. Bu mayınları temizlemek
üzere ABD'nin donanmaya gereksinmesi vardı. Ve kuruluş hazırlıkları daha
George Washington'un sağlığında başlayan Amerikan donanması, «Kim olursa olsun,
haraç vermektense savaşmayı tercih ederiz!» diyen Thomas Jefferson'un başkan
seçildiği 1801 yılında Cebelitarık'tan geçerek Akdeniz'e girdi. (19)
Donanma işin «yüzü sert ve soğuk»
yanıydı. Bir de «yüzü sıcak», sempatik, insancıl bir mekanizmaya ihtiyaç
vardı. Üstelik, Akdeniz'de dolaştırılacak bir firkateynin yıllık masrafı
80.000 Dolar'ken, bir misyoner ailesinin yıllık gideri 1.000 Doları bulmuyordu
bile! (20)
Amerika'nın Osmanlı İmparatorluğu ile
ilişkileri bu genç ülkenin kârlı bir dış ticaret yapma ihtiyacından doğdu ama
onunla sınırlı kalmadı. XIX. yüzyılın ilk yarısında başta tacirler ve
denizciler olmak üzere misyonerler, mühendisler, mucitler, zanaatkarlar, bilim
adamları, maceracılar ve hatta serseriler Levant'ın yolunu tuttular. Bunların içersinde,
etkileri itibariyle en kalıcı olanlar kuşkusuz misyonerler oldu. Bu kalıcı
etkiler yalnızca Amerika'nın bölgedeki ekonomik- ticari çıkarlarının
geliştirilmesi yönünden değil, fakat sonuçları günümüzde bile hissedilen diğer
oluşumlar açısından da böyle idi. Şimdi kısaca, ünlü yazar Herman Melville'in,
pek hoşlanmadığı için olsa gerek, «İsa ve Ticaret adına, dünyanın yeşil kalmış
son par-
çasının da ırzına geçtiler» (21)
dediği misyonerlere biraz daha yakından bakalım.
«MİSYON» VE MİSYONERLER
Misyonerliğin ilâhî gerekçesi,
İsa'nın, Havarilerine, «Gidiniz! Gerçeği (Kutsal Kitabı) onlara anlatınız!»
şeklindeki buyruğunda gizli. Nitekim misyoner sözcüğü, Lâtince mittere
(göndermek) fiiliyle ilgilidir XVI. yüzyıldan itibaren Hıristiyan inanışmı vaaz
etmek ve ayinleri yönetmek yetkisiyle donatılmış din adamlarının çevreye
gönderilmesine misyon (mis- sion), bu gibi görevlilere de misyoner (missionary)
deniyor. XVII. yüzyıldan itibaren ise ticarî ya da siyasî amaçlarla yabancı
bir ülkeye özel görevliler gönderilmesine de misyon denmiş. Kısaca, özel bir
görevle görevlendirilerek ve yetkili kılınarak yabancı diyarlara gönderilmek
olgusuna misyon dendiği anlaşılıyor. (22)
Dinsel anlamdaki misyon ve
misyonerlik, ilk Havariler döneminden günümüze gelen evriminde, esas
itibariyle İncil'i öğretmek, Hıristiyan olmayanları bu dine kazanmak ya da
belirli bir mezhepten olmayanları o mezhebe çevirmek şeklinde algılanmış ve
matbaa, tıbbî bakım, okul gibi araçların yardımıyla uygulamaya konulmuştur.
Misyonlar ve misyonerlik faaliyetleri dinsel anlamdaki varlığını günümüzde de
korumakla birlikte, 1960'lardan bu yana barış, toplumsal ahenk, endüstriyel
ilişkilerin insancıllaştırılması, renkli ırkların özgürleştirilmesi, kırsal
alanların geliştirilmesi, sınıf farklılıklarının giderilmesi (!) gibi lâik ve
çağdaş amaçlar da misyoner faaliyetlerinin kapsamı içine alınmıştır. (23)
Misyonerlik tarihi ile uğraşanlar bu
faaliyeti Havariler Dönemi (MS 33-100), Kilise Kurucuları Dönemi (MS
100-800), Ortaçağ dönemi (800-1500), Reformas- yon Dönemi (1500-1650),
Reformasyon Sonrası Dönem (1650-1800) olarak başlıca beş döneme ayırırlar ve Modern
Misyonlar Dönemi'ni ise 1793 yılında Misyoner William Carey'in Hindistan'a ayak
basmasıyla başlatırlar. (24) Misyoner Carey modern misyonların kurucusu
sayılır. Çünkü onun çalışmalarıyla birlikte İngilizce konuşan dünya
misyonerlik alemine ağırlığını koymuştur ve o günden bu güne Katolikler
dışındaki misyonerlerin, 4/5'ini bünyesinde barındırmıştır. (25)
XIX. yüzyıl ve XX. yüzyılın ilk
çeyreği misyonerliğin altın çağıdır. Zira bu çağ aynı zamanda kapitalizmin
emperyalizme dönüştüğü çağdır. Bu dönüşümde araçsal görev üstlenen
mekanizmalardan birisi de misyoner dizgesi olduğuna göre, bunda şaşılacak bir
yan olmasa gerektir. Ayrıca yeri gelmişken belirtilmelidir ki misyonerliğin
belki de en ironik ve paradoksal yanı, aslında kendisi başka şeylerin aracı
olmasına karşın, önemli ve ulvi bir amaçmış gibi ortaya konmuş olmasıdır.
Misyonerliğin yapısı ve işlevleri dikkate alındığında bunu anlamak mümkündür.
Misyonerliğin özü dindir. Başlıca
araçları ise okul, matbaa, kitap, hastane vb. modern (secular) kurum- lardır.
Misyonerler, bu kurumların, içinde derece derece yer aldığı, iyi işleyen,
etkin bir sistem yardımıyla iktisadî-ticarî çıkarların, siyasal-kültürel etki
ve yayılmanın bir aracı olmaktan öteye gidememişlerdir. Bu saptama, kişisel
özveri, beceri ve çalışkanlıkları dillere destan olan misyonerleri küçümsemek
anlamı taşımaz; olsa olsa misyoner faaliyetlerini sağlıklı bir
perspektife oturtur. Kısaca
misyonerlik bütün uhrevî görünüşüne rağmen bir hayli dünyevîdir! Bu çalışmada,
XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan misyoner faaliyetleri,
okullar (eğitim dizgesi) çerçevesinde incelenecek ve Amerikan varlığının XIX.
yüzyılda Anadolu'da oluşması ve gelişmesi bu çerçevede izlenecektir.
Osmanlı mülküne ayak basan ilk
Protestan misyoner, 1815 yılında Mısır'a gönderilen İngiliz Church of
Missionary Society'e bağlı bir papazdır. (26) Onu, 1820 yılının
15 Ocak'ında İzmir'e ayak basan Pliny Fisk ve Levi Parsons adlı Amerikalı
misyonerler izlemiştir. Bu iki misyoner, çalışmamızın asıl kahramanı olan American
Board of Commissioners for Fore- ign Missions adlı Amerikan misyoner
örgütünün elemanlarıdır. Kısaltılmış olarak ABCFM ya da BOARD diye anılan bu
misyoner örgütü ABD'deki Protestan misyoner örgütlerinin en kıdemlisi ve de en
büyüklerinden birisidir. ABCFM, Calvinci geleneği temsil eden, XVI. yüzyıl
sonları ile XVII. yüzyılda İngiltere ve Amerika'nın doğusunda filizlenen Puritan
akımın belli başlı üç temsilcisinden birisi olan Congregationa- list'lerce
1810 yılında Boston'da kurulmuştur. ABCFM 1868 yılında ABD'deki 16 Protestan
misyoner örgütünden yalnızca bir tanesidir ama bu 16 örgütün topluca yaptığı
harcamanın %30'unu tek başına yapmakta ve istihdam edilen misyonerlerin yine
yaklaşık %30'unu barındırmaktadır. (27) 1886 yılında dünyada 80'in
üzerinde Protestan misyoner örgütü vardır ve bunlardan 32'si ABD, 2,4'ü
İngiltere, 25'i ise kıta Avrupası kökenlidir. Bu örgütlerce toplam 3226
misyoner istihdam edilmekte, yılda 10 milyon Dolar'a yakın para harcanmaktadır.
(28) 1896 yılına gelindiğinde ise dünyadaki tüm Protestan misyoner
örgütlerinin sayısı 150'leri
bulmakta, buralarda toplam 11.574
misyoner faaliyet göstermekte, yılda 15 milyon Dolar'a yakın harcama
yapılmaktadır. Tüm Protestan misyoner örgütleri içinde gelir ve misyoner
sayısı yönünden ABD %30-35'lik bir paya sahip olmakta ve Amerikan misyoner
örgütleri içinde de aslan payını alan örgütlerden birisi (her zaman ilk üçe
girmek üzere) ABCFM olmaktadır. (29)
Protestan misyoner örgütlerinin
dünyayı aralarında paylaşmalarında Osmanlı İmparatorluğu esas itibariyle
ABD'nin payına düşmüş ve ilerde görüleceği gibi, Osmanlı mülkündeki
faaliyetlerinde ABCFM, 1870 yılına kadar tek başına, o yıldan itibaren ise Bo-
ard of Foreign Missions of the Presbyterian Church' le (BFMPC) birlikte
çalışmıştır. Bu arada başka bazı yan ve yardımcı kuruluşlar da —yine ilerde
görüleceği gibi— devreye girmiştir.
Esas itibariyle ABD'deki, sayıları
beş bini aşan kiliseye devam eden milyonlarca dini bütün Protestan'ın üç
cent'le binlerce Dolar arasında değişen bağışlarından beslenen ABCFM'in
tüzüğüne göre amacı, «Dinsizler arasında Hıristiyanlığı yaymak»tı. (30)
Ancak amaç hiçbir zaman bu denli sınırlı tutulmadı. Amacın zamanla nasıl
değiştiğini Anadolu'daki pratiği izlerken göreceğiz. Ancak, herşeyden önce
belirtilmelidir ki, ABCFM bu amacını gerçekleştirmek üzere yola çıktığında
dünya üzerinde dinsiz (heathen) pek kalmamıştı! Bu nedenle, amaçta yerine ve
zamanına göre gerekli değişikliklerin yapılması doğal sayılmalıdır!
BOARD'un, yapısı ve işleyişi iyi
belirlenmiş, katı bir örgütsel dizgesi vardı. Bu dizgeye zaman zaman ABD
içinden bile itirazlar olmuş, ABCFM, «Anayasal
yönetim içinde bir tür usule aykırı
yönetim yaratmakla» (31) suçlanmıştır. ABCFM'in «devlet içinde
devlet» olduğu iddiası abartılmış bir iddia olabilir ama ticaret ve politikayla
iç içe olduğu söz götürmez.
Dünya pazarı için mücadele eden
emperyalist ülkelerin dış ticaretiyle yabancı ülkelere yönelik misyoner
faaliyetleri arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Örneğin Amerikan
tacirleri başından itibaren ABCFM'le sıkı işbirliği yapmışlardır. Pek çok gemi
kaptanı, misyonerlerin eşyalarını ya da kendilerini ücret almadan taşımış, pek
çok misyoner de tüccarın ve denizcinin gönüllü rehberliğini, meccani simsarlığını
üstlenmiştir. BOARD'un bir yöneticisi bu karşılıklı yardımlaşmayı 1850 yılında
şu sözcüklerle dile getiriyor ve haklılaştırıyordu: (32) «Eğer
ülkemizin imalatçıları Çin'e ve Afrika'ya, Sandwich Adala- rı'na ve
Hindistan'a artan oranlarda çıkıyorlar ve buralardan verimli sonuçlar elde
ediyorlarsa, bütün bunlar o yörelere ulaşarak insanların yaşama alışkanlıklarını
değiştiren, önyargılarını kıran ve daha önce tanımadıkları rahat ve
zenginliklere talep yaratan kurtuluş müjdecileri sayesindedir.» Ünlü
kâşif ve seyyah Livingstone'un şu sözü de hatırlanmalıdır. «Coğrafi eylemin
bittiği yerde misyoner girişimi başlar.» (33) Gerçekten de coğrafya
misyonerlere çok şey borçlu olmuş ama kâşifler ve tacirler bunun altında kalmamışlardır.
Coğrafî genişleme, ticaret ve dinî
yayılmanın ortak bir geçmişi var. Kâşifler misyonerlerin öncüsü oluyor,
misyonerler ise çoğu zaman bizzat keşiflerde bulunuyorlar. Ticari ilişkilerin
kurulduğu yere misyonerler gidip yerleşiyorlar, öte yandan misyonerlerin
yerleştikleri yerlerde ticari ilişkiler kurulup
gelişiyor. Hindistan'daki İngiliz
Genel Valisi'nin East India Company'e ticareti geliştirmek istiyorlarsa
yöntemlerini değiştirmelerini, pahalı mallar satan bezirganlar yerine
misyonerler göndermelerini salık vermesi ilginçtir. Genel Vali'ye göre pahalı
İngiliz mallarını satın alabilecek olanlar, yalnızca misyonerlerce gözleri
açılmış yerliler olabilirdi. (34) Bu gerçeği İngiliz Genel
Valisi'nden çok önce kavramış olan ABCFM, Pasifik'teki Güney Denizi Adaları'na
ilk çıkışında dört vaize karşılık altı marangoz, iki demirci, iki duvarcı, iki
terzi, iki kunduracı, iki dokumacı, iki çiftçi, bir doktor ve bir mimar göndermiş
ve yöreye ayak basışlarından 40 yıl sonra her hafta bir Amerikan gemisinin
New England limanlarının mallarını buraya taşıdığına tanık olmuştur. (35)
Misyoner faaliyetleriyle ticaret arasındaki ilişkinin değerlendirildiği Ne
Verdik Karşılığında Ne Aldık adlı bir kitapta şu ilginç saptama
yapılmaktadır: «Geçen yıl (1869) bu ülkede satılan Amerikan pullukları Zulu
misyonunun masraflarından daha fazla para getirmiştir.» (36)
Misyoner faaliyetiyle ticaret
arasındaki ilişkiyi en iyi bilebilecek olanlardan birisi kuşkusuz BOARD' un üst
düzey yöneticileridir. Nitekim uzun yıllar ABCFM'in dış ilişkiler
sekreterliğini yürüten ilahiyat doktoru James L. Barton, Daybreak In Turkey adlı
kitabında bu ilişkiyi, hem de okullar bağlamında, şöyle dile getiriyor: (37)
«Türkiye'deki bu modern eğitim
kurumları bu ülkenin insanlarının yaşam, düşünce, adet ve alışkanlıklarını
yeniden biçimlendirmede önemli bir güçtür. Bu okullardan çıkan erkek ve
kadınlar bilgi isteyen mesleklerde olduğu gibi iş ve ticarette de ön sıralarda
yer almaktadırlar. Misyoner okullarının eski öğ-
rencilerinin büyük bir kısmı şimdi
Avrupa ve Amerika'nın varlıklı tüccar ve iş adamlarıdırlar. Modern düşünceli
bu adamlar aracılığıyla fabrikalarımızın ürünleri ve Batı'nın makineleri
Doğu'nun bu bölümüne artan oranlarda girebiliyor, bunun karşılığında Türkiye'nin
ürünleri de bize ulaşıyor. Sık sık ifade edilmiş olduğu gibi, Türkiye'deki
Amerikan kolejlerini kurmak ve desteklemek için Amerika'dan gönderilen paranın,
bu ülkeyle artan ticaret sayesinde, yüklü faiziyle birlikte fazlasıyla geri
ödendiğini söylemek doğru olacaktır.»
Öte yandan misyonerler, Batı
uygarlığının kimi hoşluklarını ve çeşitli tarım ve sanayi ürünlerini dünyaya
yaymış olmak onuruna da sahip çıkarlar. Örneğin patates (1827), gaz lambası
(1865), fotoğraf makinesi (1856), dikiş makinesi ve salon orgu (1854) gibi
şeyleri Orta Doğu'ya ilk kendilerinin soktuklarını söylerler. (38)
Görüldüğü gibi misyonerler, ticaret gibi, dünyevî işlerin en dünyevîsine şu ya
da bu şekilde bulaşmış olmaktan herhangi bir rahatsızlık duymazlar.
Oysa aynı şey politika için geçerli
değildir. Özellikle Amerikan misyonerlerinin apolitik oldukları, politika
yapmadıkları ya da politik ilişkiler içine girmedikleri —başta misyoner
çevreleri olmak üzere— pek çok kişi tarafından ileri sürülegelmiştir.
Kimi çağdaş gözlemcilerin ileri
sürdüğü gibi, (39) eğer söylenmek istenen, Amerikalı misyonerlerin,
başta Fransa ve Rusya olmak üzere, kimi Avrupa ülkelerinin misyonerleri gibi
ülkelerinin dış politika manevralarında doğrudan ve etkin bir şekilde rol
alma-
dutlarını dile getirmekse, bu görüş
kabul edilebilir. Ancak Amerikalı misyonerler de, başta kendi hayat alanlarını
ilgilendiren konular olmak üzere pek çok alanda ve değişik platformlarda
politika yapmışlardır. İlerde görüleceği gibi, İngiliz Parlamentosu kulislerinde
hararetle loby'cilik yapan misyonerler bile olmuştur. Ya da Türkiye'deki
misyonların yıllık toplantılarında Hıristiyan Osmanlı uyrukluların askerlik
yükümlülüğünden muaf tutulmaları konusunda çaba gösterilmesi için kararlar
alınmıştır.(40)
Amerikan İç Savaşı sona erinceye
kadar kendi diplomatlarından çok İngiliz hariciyesinin kanatları altına sığınan
Amerikalı misyonerler 1880'li yıllardan itibaren kendi ülkelerinin diplomatik
koruması altına girmişlerdir. Bununla birlikte zaman zaman misyonerlerle ABD
diplomatları arasında sürtüşmeler olmuş; misyonerler o her zamanki ısrarlı ve
enerjik tutumlarıyla ABD Başkanı'nı ve Dışişleri Bakanlığı'nı pek çok konuda
dilekçe yağmuruna tutmuşlardır. (41)
Misyonerler, ABD yönetimi ya da
hariciyesiyle doğrudan işbirliği yapıyor görünmemeğe özen göstermişler; ancak
bir baskı grubu olarak yönetim üzerinde her türlü etkiyi yapmaktan da geri
durmamışlardır. (42) Misyonerlerin özellikle ABD'deki yerel basını
harekete geçirebilme konusundaki becerileri, yönetimin misyoner taleplerine
karşı her zaman duyarlı olmasını sağlamıştır. Bu talepler, bir ABD'li diplomatın
görevinden alınması (43) ya da alınmaması, örneğin Erzurum'da
konsolosluk açılması ya da Osmanlı yönetiminden tazminat alınabilmesi; ya da
bir misyonerin sınır dışı edilmesinin önlenmesi için Türk karasularına savaş
gemisi gönderilmesine kadar çok değişik biçimler almıştır. (44)
1890'lı yıll olaylar (Erme
Bir başka anlatımla ABD XIX. yüzyılın
son çeyreğinde diplomatik bağlamda Osmanlı Devleti ile daha fazla
ilgilenmeye, yani ünlü Doğu Sorunu'na bulaşmaya başlamıştır. Bunda
misyonerlerin oldukça büyük payı vardır. Çünkü ABD'nin politik olarak ve
diplomatik yollardan Osmanlı Devleti ile her türlü ilişkisi az ya da çok
misyonerlerle ilintiliydi. Örneğin en büyük sürtüşme konusu okullardı. Osmanlı
Devleti 1869'tan itibaren her türlü yabancı okulu, bu arada Amerikan misyoner
okullarını daha yakından izlemeye başlamıştı. Dolayısıyla Amerikan okulları,
Türk Amerikan ilişkilerinde az ya da çok, ama sürekli bir sürtüşme odağı idi.
rtalarından itibaren baş gösteren
yları) da yine iki ülke arasındaki
başlıca sürtüşme konularından
birisiydi ve bir ucundan misyonerlerle ilintiliydi ya da en azından öyle algılanıyordu.
Öte yandan misyonerler kendileriyle
ilgili olaylarla Osmanlı yönetimine baskı yapılması için her türlü olanaktan
yararlanıyorlardı. Başkan McKinley (18971901) yönetiminin Dışişleri Bakanı
John Hay, Robert Kolejin ünlü müdürü George Washburn'un kuzeniydi. Suriye
Protestan Koleji'nin ünlü müdürü Howard Bliss ise Başkan Theodore Roosevelt'in
(1901-1909) çocukluk arkadaşıydı. Robert Kolejin kurucusu George Washburn'un
kayın pederi ünlü misyoner 86 yaşındaki Cyrus Hamlin Başkan Cleveland'a
(1885-89 ve 189397) Osmanlı karasularına savaş gemileri göndermesini salık
vererek saldırgan bir «gunboat» diplomasisi kışkırtıcılığı yapıyordu. Ve
1901 yılında başkan seçilen Theodore Roosevelt, daha 1898 yılında şunları söy-
lüyordu: «Dünyada herkesten önce
ezmek istediğim iki güç İspanya ve Türkiye'dir (Osmanlı İmparatorluğu).» (45)
Misyoner faaliyetlerinin şeması
kabaca şöyle çizilebilir: Bir misyonerin yapacağı ilk iş kendisini dinleyecek
insanlar bulmaktır. Bu insanlar basılı malzemeyle ve sözlü olarak yoğun bir
ideolojik bombardımana tabi tutulurlar. Bu aşamada çeviri, kitap basımı ve
dağıtımı gibi işler çok önemlidir. İlk temaslarla oluşturulan sağlam bir nüve
ve bu nüvedeki insanların çocukları için ilk eğitim çalışmaları başlatılır. Bu
arada bir kilise kurularak onun çevresinde bir cemaat oluşturulur. Bu cemaatin
en azından İncil'i okuyabilecek kadar eğitilmesi zorunludur. Bu nedenle ilk
zamanlarda kiliselerde halk eğitimi türünden çalışmalar yapılır. Daha sonra
ise yetişkinler için «Pazar Okulları» (Sabbath School) çocuklar için de
ilkokullar (primary school/common school) faaliyete geçirilir.
Misyoner faaliyetleri açısından ilk
aşamadaki eğitim ihtiyacı bu kadardır. Misyoner dizgesinin genişlemesi ve
yaygınlaşmasıyla başlıca iki yeni ihtiyaç, yani kiliselere papaz/vaiz ve
ilkokullara öğretmen yetiştirilmesi ihtiyacı eğitim sisteminin
geliştirilmesine, daha ileri düzeyde okullar açılmasına neden olur. İlahiyat
okulları (Theological Seminary) ve yatılı/gün- düzlü liseler (high
school) başlıca bu amaca hizmet eder. Eğitim açısından buraya kadar
anlatılanlar işin
doğasında vardır; yani misyoner
faaliyetinin sine qua non'udur. Eğer bir benzetme yapmaya izin verilirse
köpeğin kuyruğunu sallamasıdır.
Ancak misyoner faaliyetleri
dizgesinin bir parçası olan eğitim burada durmaz. Çünkü misyoner faaliyeti,
kendi iddiasının aksine, yalnızca dinsel bir olgu değildir. Dinsel boyutları
çok aşan, ekonomik-sos- yal-kültürel boyutları olan bir tür nüfuz etme aracıdır.
Örneğin bu çalışmanın konusu açısından Amerika'nın (ABD) Orta Doğu'da, Osmanlı
İmparatorlu- ğu'nda kendine ekonomik-sosyal-kültürel bir hayat alanı yaratma
çabalarının bir aracıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, uhrevî bir amaç
değil, dünyevî bir araçtır. İşte kendisi bir araç olan misyoner dizgesinin en
önemli araçlarından birisi de okuldur. Hem de New England tipi bir Amerikan
okulu! Çünkü okul, ideoloji, bilgi ve beceri aktaran bir kurumdur. Bir toplumun
içinde bulunduğu maddî ve manevî ilişkilerin yeniden üretilmesini sağlayan
kurumların en önemlilerinden birisidir.
Dolayısıyla XIX. yüzyılda Osmanlı
toplumsal yapısındaki dönüşümler, yani dışarda Batı kapitalizmiyle
bütünleşme, içerde ise bu bütünleşmeye uygun yönetsel, hukuksal, ideolojik ve
kültürel değişiklikler, genelde tüm eğitim kurumlarında olduğu gibi Amerikan
misyoner okullarının işlevlerinin sınırını belirliyordu. Bir başka söyleyişle,
Amerikalı misyonerler, en azından ülkedeki Hıristiyan azınlıklardan eğitilmiş
bir orta sınıf oluşturulmasına karınca kararınca katkıda bulunacaklardı.
Yukardaki benzetmemize dönersek, artık kuyruk köpeği sallamaya başlayacaktı.
İzleyen sayfalarda XIX. yüzyılda
Osmanlı İmpa-
ratorluğu'ndaki işte bu Amerikan
misyoner okullarının* öyküsü anlatılacak.
(*) «Amerikan misyoner
okulları» ya da yalnızca «Amerikan okulları» nitelemesi bir parça açıklamaya
muhtaç. Amerikan misyo ner okulları dizgesi ilkokuldan koleje kadar çeşitli
düzeylerdeki okulları içeriyor. Bunlardan ilkokullar ana dilde okuma-yazma ve
dört işlemin öğretildiği, yerli Hıristiyan öğretmenlerin yönetiminde ve esas
olarak Ermeni Protestan cemaatine bağlı okullardır. Bu okulların misyonerlerle
ilgisi, misyonerlerin çalışma yaptıkları yörelerde bulunmalarından, kuruluşları
sırasında ABCFM'in az ya da çok parasal desteğini görmüş olmalarından,
öğretmenlerinin genellikle orta dereceli Amerikan misyoner okullarından gelmiş
olmalarından, ders araç gereç ve kitapların sağ lanması başta olmak üzere
misyonerlerin genel gözetimi altında bulunmalarından kaynaklanır. Örneğin 1900
yılında Anadolu'da Amerikan misyoner dizgesi içinde yer alan toplam 417 okuldan
378'i (yaklaşık %91'i) bu tür okullardır.
Oysa orta dereceli okulların önemlice
bir bölümünün ve yüksek okulların (College) tümünün durumu oldukça farklıdır.
Bunların yöneticileri hemen her zaman Amerikalılardır. Misyonerler bu
okullarda öğretim faaliyetine doğrudan katılırlar, ders verirler. Öğretim dili
İngilizce'dir. Ders kitapları genellikle ABD'den gelir. Dolayısıyla bu okullar-
«Amerikan Okulu» nitelemesini hakkıyla taşıyabilirler. Yukarda sözü edilen ilk
dereceli okullar için ise «misyoner okulu» nitelemesi daha uygun olabilir.
Ancak bu okulların tümü bir misyoner faaliyetleri dizgesi içinde yer aldığına
ve bu dizgenin kurucusu ve işleticisi Amerikalılar olduğuna göre, bu okulların
tümü için «Amerikan Misyoner Okulları» ni telemesi yine de çok yanlış bir
niteleme olmasa gerektir.
GİRİŞ BÖLÜMÜNÜN DİPNOTLARI
(1)
Joseph L. Grabill, Protestant
Diplomacy and the Near East: Missionary Influence on American Policy 1810-1927,
Minneapo- lis, University of Minnesota Press, 1971, s. 36.
(2)
James A. Field, Jr.. America and
the Mediterranean World 1776-1882, Princeton, New Jersey, Princeton
University Press, 1969, s. 113; ayrıca bkz. Orhan F. Köprülü, «Tarihte Türk-Ame-
rikan Münasebetleri», Belleten, Cilt
Ll, Sa. 200 (Ağustos 1987) s. 927-947)
(3)
a.k.
(4)
Grabill, a.g.e., s. 36.
(5)
a.k.
(6)
a-k.
(7)
Oral Sander, Kurthan Fişek, ABD
Dışişleri Belgeleriyle Türk- ABD Silah Ticaretinin İlk Yüzyılı 1829-1929,
İstanbul, Çağdaş Yayınları, 1977, s. 19.
(8)
Leland James Gordon, American
Relations With Turkey 18301930, Philadelphia, University of Pennsylvania
Press, 1932, s. 345.
(9)
Sander, Fişek, a.g.e., s. 7 ve 17.
(10)
Field, Jr., a.g.e., s. 114.
(11)
a.k., s. 197 ve 247.
(12)
Grabill, a.g-e., s. 37; Friend, Jr.,
a.g.e., s. 249-250.
(13)
Grabill, a.g.e., s- 37; Friend, Jr.,
a.g.e., s. 245-249.
(14)
Friend, Jr., a.g.e., s. 249.
(15)
James A. Field, Jr., .Trade Skills
and Sympathy: The First Cen- tury and a Half of Commerce with the Near East», The
Annal of the American Academy of Political and Social Sciences, Vol. 401,
May 1972, s- 6.
(16)
Grabill, a.g-e-, s. 38.
(17)
a.k.
(18)
a.k.
(19)
Amerikan donanmasının kuruluş öyküsü
ve Akdeniz'deki Ame rikan çıkarlarının kovalanmasında donanmanın rolü konusunda
Field, Jr.'un America and the Mediterranean... adlı yapıtında çok
değerli bilgiler vardır.
(20)
Field, Jr., America and the...,
s. 176.
(21)
Herman Melville'in bu
değerlendirmesinin orijinali şöyle: «Who in the name of Christ and Trade Deflower the World's last
sylvan glade.»
aktaran Field,
Jr., America and the..., s. 282.
(22)
The Oxford English Dictionary, Vol. VI (L-M),
Oxford, Claren- don Press, 1961 Printing, s. 531-532; Webster's New
Twentieth Century Dictionary of the English Language, Unabridged, (Se- cond
Edition) Collings and World, 1978, s. 1151.
(23)
John Stott, Christian Missions in
the Modern World, London, Falcon Books, 1975, s. 15 18.
(24)
Alfred DeWitt Mason, Outlines of
Missionary History, New York, George H. Doran Co., 1912, s. 317-325.
(25)
Stephan Neill, A History of
Christian Missions, Middlesex, Pen- guin Books, 1980, s. 261.
(26)
Leon Arpee, The Armenian
Awakening, A History of Armenian Church, 1820-1860, Chicago, The University
of Chicago Press, 1909, s. 93.
(27)
Rufus Anderson, Foreign Missions,
Their Relations and Claims, New York, Charles Scriber and Co., 1869, s. 342.
(28)
ABCFM, Almanac 1886, Boston,
Stanley and Usher Press, 1886, s. 21.
(29)
ABCFM, Almanac 1896, Boston,
1896, s. 37.
(30)
Report of the ABCFM at the Fourth Annual Meeting, Boston,
Samuel T.
Armstrong, 1813, s. 25.
(31)
Clifton Jackson Phillips, Protestant
America and the Pagan World: The First Half Century of ABCFM 1810-1860,
East Asian Research Center, Harvard University (çoğaltma), 1969, s. 238.
(32)
Aktaran Phillips, a.k., s. 260-261.
(33)
Gustav Warnek, Modern Missions and
Culture: Their Mutual Relations (Çev. Thomas Smith), Edinburg, James
Gemmel, 1883, s. 228.
(34)
The Haystack Centennial (Proceedings
of the 97th Annual Mee- ting of the ABCFM, October 9-12, 1906), Boston, ABCFM
Yayını, 1907, s. 98.
(35)
a.k.
(36)
William Warren, These for Those,
Our Indebtedness to Foreign Missions or What ve Get For What We Give, Portland,
Hayt, Fogg and Breed, 1870, s- 204.
(37)
James L. Barton, Daybreak In
Turkey, Boston, The Pilgrim Press, (Second Ed.), 1908, s. 192-193.
(38)
Aktaran David H. Finnie, Pioneers East: The Early American
Experience
in the Middle East, Cambridge, (Mass.), Harvard
University Press, 1967, s. 133.
(39)
Örneğin Finnie, a.g.e., s. 129'da,
«ABD, misyonerleri hiçbir za-
man dış
politika aracı olarak kullanmamıştır.» diyor.
(40)
ABCFM Arşivi, Seri ABC,
16:9:3, Vol. 1, No. 22.
(41)
1881-1890 yılları arasında Beyaz
Saray özel kaleminden ve ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan ABCFM'e gelen yazılar,
misyonerlerin kendilerini ilgilendiren en küçük sorunu nasıl inatla
izlediklerini göstermektedir. ABCFM Arşivi, Seri ABD, 16:9:3, Vol. 9 ve
21 bu tür dilekçelerin kopyalarıyla bir hayli kabarıktır.
(42)
ABD Başkanı Abraham Lincoln 1861
yılında Misyoner Henry Harris Jessup'un kendisi de misyoner olan kardeşi Samuel
Jes- sup'u Beyrut'a konsolos olarak atamak ister. Ancak misyonerler işe
müdahale ederek ve bir misyonerin konsolos olarak atanmasının «işe politik bir
renk vereceği» gerekçesiyle bu tayini önlerler. Bkz. Henry Harris Jessup, Fifty
Three Years In Syria, New York, Fleming H. Revell Co., 1910, s- 234.
Oysa aynı
misyoneler, kendilerine yakın bir ABD diplomatının tayini için 1887 yılında
ABCFM yönetimi kanalıyla ABD Baş- kanı'ndan ricada bulunurlar ve bu tayinin gerçekleşmesini
sağlarlar. İstanbul'daki diplomatik misyonda görevlendirilecek olan bu kişinin
adı Oscar S. Strauss'dur. Bu zat ABCFM'e yazdığı 6 Ağustos 1887 tarihli
mektupta, «...tayinim için göstermiş olduğunuz ilgiye, alacağım sonuçlarla
lâyık olmağa çalışacağım...» diye teminat vermeği ihmal etmez. Bkz. ABCFM
Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol. 9, No 68 ve 71.
(43)
Örneğin misyonerler ABD'nin
İstanbul'daki temsilcisi A.R. Ter- rell'e bir türlü ısınamazlar. Onlara göre
Terrell Ermeniler'den «nefret etmektedir». Misyonerler 1896 yılında ABD'de bir
kampanya başlatarak bu diplomatın değiştirilmesini ve yerine Oscar .
Strauss'un atanmasını sağlarlar. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3,
Vol. 21, No 399.
(44)
ABD yönetimi 1880 ve 1890'lı yıllarda
misyonerler lehine çeşitli müdahalelerde bulunmuştur. Osmanlı karasularına
savaş gemileri gönderilmesi konusunda bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 11, No 313-366, Erzurum'da Konsolosluk açılması konusunda ise Seri
ABC, 16:9:3, VI. 21, No 153.
(45)
Grabill, a.g.e., s. 45.
BİRİNCİ BÖLÜM: HAZIRLIK DÖNEMİ
(1820-1839)
ABCFM'in faaliyetlerini özetleyen
1880 tarihli Bartlett Raporu'nun ilk cümlesi şöyledir: «Misyoner faaliyetleri
açısından Türkiye, Asya'nın anahtarıdır.» (1) Amerikalı misyonerler
işte bu anahtarı 15 Ocak 1820 tarihinde kilide soktular. Zira bu kilidi açmak
üzere anahtarı çevirmekle görevli ABCFM misyonerleri Pliny Fisk ve Levi
Parsons bu tarihte Osmanlı mülküne ayak basmışlardı. Fisk ve Parsons'un nihai
hedefleri Kudüs'tü. Bu kutsal kente gidecekler ve or- dan başlayarak tüm
dinsizleri, Müslümanları, Muse- vileri ve de sözde Hıristiyanları (Bu tanımın
içine Pro- testanlar dışındaki tüm Hıristiyan mezhep ve tarikatları giriyor!)
doğru yola davet edeceklerdi.
Oysa bu aşamada Baylar Fisk ve
Parsons'un asıl görevleri başkaydı. Büyük bir sondaj ameliyesini başlatacaklardı.
Gerçekten de ilk yıllardaki çalışmalar her anlamda sondaj ameliyesini andırır.
Nitekim çağdaş bir araştırmacı da bu gerçeği şöyle dile getiriyor: «American
Board'un Orta-Doğu'daki başlangıç yıllarının birincil amacı, içinde
çalışılacak yeni alanın derinlemesine araştırılmasıydı.» (2)
SONDAJ ÇALIŞMALARI
Fisk ve Parsons'dan yaklaşık üç yıl
sonra, çok uzun yıllar sürecek bir hizmet dönemi için Osmanlı topraklarına ayak
basacak olan Misyoner William Goodell'in 1829 yılında Boston'daki
meslektaşlarına yazdığı gibi, misyonerler halkın arasına karışacaklardı:
«...bana öyle geliyor ki, bir misyoner ilk üç yıl başka hiçbir şey yapmadan
halkın arasına karışsa ve onların gerçekte ne denli zayıf, cahil, aptal ve
önyargılı olduğunu öğrense, bu kendisi için, Osmanlı İmpara- torluğu'nda
konuşulan tüm dilleri öğrenmekten daha büyük bir kazanım olur...» (3)
Misyonerler halkın arasına karışıp
neyi öğreneceklerdi? Bunu ABCFM'in dış ilişkiler sekreteri ve ilk yıllardaki
en güçlü adamı Rufus Anderson'un 1829 yılında bölgeye yapacağı ilk gezide
dikkat etmesi gereken şeyleri kendisine «talimat» olarak bildiren bir belgeden
açıklıkla öğrenmek mümkün. Daha sonraki yıllarda alana çıkan bütün
misyonerlerden de sistemli bir biçimde beklenecek olan bu bilgiler şunlardır:
(4)
•
Dinsel açıdan halkın durumu nedir?
•
İbadet biçimlerine ne derece riayet
edil yor?
•
Toplu ibadete hangi sıklıkla
katılmıyor?
•
Halk pazar gününü nasıl geçiriyor?
•
Ruhbanın (din adamlarının) durumu
nedir?
•
Sayıları nedir?
•
Eğitim düzeyleri nedir?
•
Bilgi düzeyleri nedir?
•
Kutsal Kitab'a hakimiyetleri ne
düzeydedir? • Ahlâk düzeyleri nedir?
• Ülkede eğitim
ve öğretime ilişkin durum nedir?
•
Yetişkin nüfusun ne kadarı sıradan
bir ki
tabı okuyup anlayabilecek düzeydedir?
•
Dinsel ve lâik okulların durumu
nedir? Ne
tür okullar faaliyettedir?
•
Sıradan insanlar çocuklarını okutmak
eğiliminde midirler?
•
Böyle bir eğitimin masraflarını
üstlenmeğe
hazır mıdırlar?
•
Eğitimi geliştirmek amacıyla
yabancılarca
girişilecek çabalar nasıl karşılanabilir?
•
ABCFM tarafından okullar açmak ve
ders
kitapları
dağıtmak girişimleri halk tarafından nasıl karşılanır?
•
Öğretmen istihdam etmenin ve okul
bina
•
ı kiralamanın malî külfeti ne düzeyde
olacaktır?
•
Halkın moral durumu nasıldır?
Halk arasındaki
sınıf farklılıkları ne düzeydedir?
Doğuştan
kazanılan sosyal ayrıcalıklar ne düzeydedir?
Ülkede siyasal
bütünlük (political integ- rity) diye bir şey söz konusu mudur?
Tüccarın ahlakî
bütünlük ya da dürüstlük düzeyi nedir?
Tüccar sınıfı,
yalan söyleme, hile, içki alışkanlığı vb. açılardan nasıl bir durumdadır?
Her dönemde
misyonerlere benzer talimatlar verilmiş, kendilerinden çeşitli konularda
gözlemler yapmaları istenmiştir. Bu konuda pek çok örnek vardır.
Museviler arasında sondaj çalışmaları
yapmakla görevlendirilen William G. Schauffler'e 30 Kasım 1831 tarihli talimat
mektubuyla şu görevler veriliyordu:
•
Musevilerin tarihi, bugünkü konumları
ve
sayıları
hakkında bilgi toplamak.
•
İmparatorluk içinde en yoğun
bulundukları yerleri saptamak.
•
Türk yönetiminin Yahudilere karşı
olan tu
tumunu saptamak.
•
Musevilerin Hıristiyan ve
Müslümanlarla
ilişkileri, bu
konudaki duygu ve davranışları ile diğer iki din mensuplarının Yahu- dilere
karşı tutumunu belirlemek.
•
Musevilerin okullarının durumunu
belirle-
mek.
ayrıntılı
çüde mak.
ne öl- sapta-
tarım
Misyonerlere
verilen talimatlarda,
biçimde
ülkedeki
Kendi
dinlerinin ibadet biçimlerine
ve zanaatların durumu, tarım
alanlarının ne oranda
kullanıldığı, ülkedeki yönetimin
istikrarına güvenilip güvenilemeyeceği gibi sorular da yer alıyordu. Pinkwy
Johnston ve Benjamin Schneider'e nelere dikkat etmeleri konusunda şu uyarıda
bulunuluyordu: «Halkın coğrafî durumunu da araştırın ki kişilik ve davranışlarını
etkileyen fizikî nedenleri belirleyebilesiniz ve bunun bizim operasyonlarımızı
kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağını tayin edebilesiniz. Her türlü durumun
istatistik olarak saptanması gereklidir, çünkü okullara toplanması gereken
gençlerin, İncil'den mahrum kalmış ailelerin vs. sayısını tam olarak bilmek
zorundasınız.
İnsanları sosyal ilişkileri içinde
inceleyelim ki on-
ları bir arada tutan bağların
(komşuluk bağı, ticarî bağlar, dinsel bağlar, yönetsel bağlar vs.) niteliğini
anlayabilelim.»
Yukarda adı geçen iki misyonere
verilen 1 Aralık 1833 tarihli talimat mektubunda aynen şu ifade kullanılıyordu
: «Bir fetih savaşına girmiş askerler olduğunuzu unutmayın. Ve her ne kadar
mücadele manevi alanda, kafanın kafayla, kalbin kalple mücadelesi ise de ve
sizin silâhınız Tanrının inayeti ile güçlendirilmiş manevî bir silâhsa da
Napolyon'un askerî girişimlerindeki kadar araştırma, bilgi ve düşünmeye
ihtiyaç gösterir. Bu mukaddes ve vaadedilmiş topraklar silâhsız bir haçlı
seferiyle geri alınacaktır..»
1835 yılında William C. Jackson, John
F. Lannean, James L. Thompson'a verilen talimatta da, bölgenin dini coğrafyası,
halkın gerçek halet-i ruhiyesi, bireylerin ve grupların entellektüel ve ahlakî
durumları, bireyleri ve grupları iyi ya da kötü davranmaya iten gerçek
saiklerin araştırılması ve ayrıntılı olarak bildirilmesi isteniyordu.
Örneklerden de görüldüğü gibi
misyonerlerin yapacak bir hayli işleri vardı. Fisk ve Parsons (ikincisinin
1822'deki ölümüne kadar) yaklaşık üç yıl İzmir'den Kudüs'e, Beyrut'tan
İskenderiye'ye kadar esas itibariyle ticaret yollarını izleyerek dolaştılar.
Bir yandan yukarda örnekleri verilen şablonlara göre sondajlarını yaptılar,
bir yandan da çeşitli dillerdeki hediyelerini! (Kutsal Kitap çevirileri ve
öteki dinsel malzeme) dağıttılar. Bu arada Kudüs'te ilk kez Ermeni- ler'le
karşılaşan Amerikalı misyonerler yalnızca yu- kardaki bilgileri toplamakla
kalmıyorlar, gittikleri yörelerin coğrafî, topoğrafik, jeolojik, meteorolojik
özel-
liklerini de düzenli raporlar halinde
Boston'a bildiriyorlardı. (5)
Parsons'un 1822'deki beklenmeyen
ölümünden sonra Fisk, 1825 yılındaki ölümüne kadar, incelemelerini kendi
başına sürdürdü. Karar verilmişti. Bir başka misyonerin yıllar sonra
belirteceği gibi, «...misyoner çalışmasına korkunç gereksinme duyan ve buna
hazır olan bir alana girilecekti... Bu tarlayı, Tanrının inayeti ile ABCFM'in
misyonerleri sürüp ekecekti.» (6)
Fisk ve Parsons Suriye Misyonu'nun
kurucuları olmuşlardı. Bölgede Malta'dan sonraki ilk merkezi, özlendiği gibi
Kudüs'te değilse de Beyrut'ta faaliyete açmışlardı. (7)
1823 yılı sonlarında ikinci grup
Amerikalı misyoner, Malta üzerinden Beyrut'a ulaştı. Bunlardan Wil- liam
Goodell, 16 Mart 1824 tarihli mektubunda Boston'a şunları yazıyordu : «Her
yerde İngiliz konsolosları ağırlıklarını bizden yana koyuyorlar ve burada bir
İngiliz konsolosunun adı başka yerlerde kimi devletlerin sahip oldukları
ağırlıktan daha fazlasına sahip.» (8) Goodell, çalışmalarında ve
temaslarında Ka- toliklerin büyük engellemeleriyle karşılaştıklarını belirttiği
mektubunda bu engelleri de yine İngilizlerin sayesinde aşmaya çalıştıklarını
söylüyor: «Latin Pederler, eğer Türklerden korkmasalar bizim kafamızı keser,
zehirler, yakar ya da boğarlardı. Eğer Türkler İngilizler'den korkmasalardı,
istediklerini yapabilmek için Latin Pederler Türkleri rüşvetle kolayca yola getirebilirlerdi.»
(9)
Eşleriyle birlikte Beyrut'a yerleşen
William Goo- dell ve Isaac Bird, bir yandan yoğun bir şekilde dil
(Türkçe, Arapça, Ermenice) öğrenmeye
giriştiler, bir yandan da asıl çalışmalarına hız verdiler. İlk hasatları, bir
okul ve Protestanlaştırılmış iki Ermeni din adamı oldu. Diyonisos Karabet ve
Kirkor Vartabet, Amerikalı misyonerlere Ermenice dersleri verirken,
Protestanlığın cazibesinden kurtulamamışlardı. Bu arada, misyonerlerin karıları
boş kalmasın diye, ihtiyaç içindeki ailelerin çocuklarına yönelik olarak başlatılan
eğitim (10) çalışmaları formel bir yapıya bürünmüş, Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki ilk Protestan Amerikan misyoner okulu 28 Temmuz 1824
tarihinde Beyrut'ta, Hıristiyan Arap Tannus el Haddad'ın başöğretmenliği ve
yedi öğrenci ile öğrenime açılmıştı. (11) Bu okulun misyonerlerin
beklentilerini bile aşan bir hızla büyüdüğünü ve yaklaşık bir yıl sonra 90
öğrenciye sahip olduğunu Goodell'in bir mektubundan öğreniyoruz. (12)
Amerikalı misyonerlere karşı yerli
ruhbanın tepkisi yoğunlaşırken bir yandan da uluslararası durum giderek
bozuluyordu. Osmanlı-Rus Savaşı, Lübnan' daki karışıklıklar uluslararası ticarî
ve malî işlemlerde gerilemeye yol açıyor, bu ise bölgedeki ulaşım ve
haberleşmeyi güçleştiriyordu. Nitekim, Goodell'in 15 Mayıs 1826 tarihli
mektubundan öğrendiğimize göre, iki ay öncesine kadar 100'e yakın öğrencisi
bulunan Beyrut'daki öncü okul neredeyse kapanmak durumuna gelmişti. (13)
Misyonerlerin koruyucu meleği
Beyrut'daki İngiliz konsolosu bile 1828 Nisan'ında kenti terketmek zorunda
kalınca, Amerikalı misyonerler de 2 Mayıs 1828 de Ermeni yardımcılarıyla
birlikte Malta'ya göç etmek zorunda kaldılar. Filistin ya da Suriye misyonu
«şimdilik» askıya alınmıştı. (14) Aslında bu gerileme
geçiciydi. Bir bakıma Anadolu'ya
yapılacak büyük çıkarma için cephe gerisinde yığmak yapmak anlamma geliyordu.
1826 yılında Beyrut'da Goodell ve
Bird'ün iki Ermeni din adamını Protestanlaştırmakta gösterdikleri —muhtemelen
hiç kimsenin beklemediği kadar çabuk— başarı, dikkatleri Anadolu'ya ve
Ermeniler'e yöneltmişti. Nitekim daha Goodell ve Bird Beyrut'dan ayrılmadan, üç
yıldır İzmir'de bulunmakta olan Jonas King, Vak'a-i Hayriyye'den yaklaşık bir
hafta sonra İstanbul'a geliyor ve «korunmuş Kostantiniyye» kentine ayak basan
ilk Amerikalı misyoner oluyordu. (15)
ABD Yüksek Mahkemesi üyelerinden
yargıç Bre- wer'ın babası, misyoner Josiah Brewer, Museviler arasında
çalışmalar yapmak üzere 2 Şubat 1827'de İstanbul'a ayak basan ikinci Amerikalı
misyoner olmak onurunu kazanıyordu. (") Amerikalı misyonerlerin bu dönemdeki
nabız yoklamaları İstanbul'la sınırlı değildi. Nitekim Peder Brewer'la
birlikte. Boston'dan yola çıkan Peder Elnathan Gridley, Ermenice öğretmeniyle
birlikte, Türkçe öğrenmek ve çevreyi kolaçan etmek amacıyla aynı yıl Kayseri'ye
ulaşmıştı. Ne ki Anadolu'nun amansız sıtmasma yakalanan Gridley, Erciyes dağına
tırmanmak ve ünlü Yunanlı coğrafyacı Strabon'un (MÖ. 63 - MS. 24) «Bu dağın
zirvesinden hem Karadeniz hem de Akdeniz görünür» seklindeki savını bizzat
tahkik etmek tutkusundan vazgeçemediği için yaşamını yitirmiş ve doruğu karlarla
kaplı bu dağın eteklerinde 1827 yılında gömülmek zorunda kalmıştı. (17)
Aslında 1820 yılı başında Fisk ve
Parsons'un İzmir'e ayak bastıkları andan itibaren BOARD'un baş-
lıca uğraşı, İmparatorluğun azınlık
gruplarını tanımak olmuştur. Çeşitli tarihlerde bölgeye gönderilen
misyonerlerin görevleri tanımlanırken, «Rumlara», «Ermenilere», «Museviler»e,
«Bulgarlar»a gönderilen Misyoner deyiminin kullanıldığı görülmektedir.
Beyrut'u tahliye eden misyonerler
Malta'da bir yandan matbaa işleriyle uğraşırken bir yandan da dil öğreniyor ve
büyük çıkarma gününü sabırsızlıkla bekliyorlardı. Bu arada sondaj ameliyeleri
çerçevesinde, iki büyük keşif harekâtından da kısaca söz etmek gerekir.
Bunlardan birincisi, «büyük patron» Ru- fus Anderson'un 1829 yılı başında
bölgeye yaptığı «tetkik gezisi»ydi. Bu tetkik gezisiyle ilgili olarak An-
derson'u görevlendiren 24 Kasım 1828 tarihli yetki mektubunda şöyle deniyordu:
«Çok ciddî ve sorumluluk isteyen bir hizmeti yerine getirmeye davet edildiğinizin
ve bu işin gerçekleştirilmesiyle yalnızca bugünkü nesiller için değil, fakat
henüz çok uzaktaki günler için de hayatî önemi olacak sonuçların ortaya
çıkabileceğinin bilincinde olmalısınız.» (18) 1 Ocak 1829 tarihinde
Malta'ya ulaşan Anderson, misyonerlerle yaptığı toplantılar ve yöreden
edindiği izlenimler sonucu Anadolu'da çalışmanın zorunluluğuna ikna olmuştu.
Yunan ihtilâlinin ve Osmanlı-Rus Savaşı'- nın sona ermesi çalışma koşullarını
bir hayli kolaylaştırıyordu. Nitekim Malta'da alınan kararlardan birisi,
koşullar elverir elvermez Beyrut'u yeniden «işgal etmek»; bir diğeri de İzmir
ya da İstanbul'da kurulacak bir misyonla hem Yunanistan hem de Anadolu'da
çalışmalara yönelmekti. (19) Malta'daki matbaanın da Rumca ve Ermeni
harfli Türkçe ders kitaplarına (alfabe, okuma kitabı, ilâhi kitabı vs.) ağırlık
vermesi karar altına alınmıştı.
ABCFM'in üst yönetimi (Prudential
Committee)
Malta'da alınan kararları onaylamakla
kalmadı, bunların hayata geçirilmesi için gerekli önlemleri de aldı. Örneğin,
Goodell artık Suriye Misyonu'nun adamı değil, Anadolu'ya yönelik harekâtın
komutanıydı. 1831 yılı Nisan'ında İstanbul'a hareket emrini alacaktı! (20)
İkinci büyük keşif harekâtı ise Eli
Smith ve Har- rison Gray Otis Dwight adlı iki BOARD misyonerinin Anadolu'nun
derinliklerinde yapacakları büyük «araştırma gezisi»ydi. Kısaca «Researches»
ya da «Re- searches in Armenia» diye anılan ve bilinen bu araştırma
gezisi sonunda, daha önce 1821 - 1827 yılları arasında Fisk, Parsons, King,
Bird, Goodell ve Smith'in Filistin ve Suriye'de yaptıkları gözlemler sonucu,
Er- menilerin misyoner çalışmasının hedefi olabileceği kanısı kesinlik
kazanmıştı. Ayrıca BOARD, Anadolu'da oluşturulacak ilk misyon istasyonlarını bu
gezinin bulgularına dayanarak belirlemişti. (21)
1830 Mayıs'ından ertesi yıl Mayıs
ayına kadar süren bu araştırma gezisi sonunda, özellikle Ermenile- rin yoğun
olduğu yörelerin ekonomik, sosyal, kültürel özellikleri, eğitim ve haberleşme
durumları saptanmıştır. Amerikalı misyonerlere göre, Anadolu'daki
Hıristiyanların maddî ve manevî durumları «feci»dir. Ahlak ve maneviyat yok
olmuştur. Ancak, «reforma tabi tutulmaları mümkün»dür. Osmanlı yöneticileri de
buna bir engel teşkil etmeyeceklerdir, (22)
Eli Smith, araştırmalarının
sonuçlarını sıcağı sıcağına yayımladığı iki ciltlik kitabında, Müslümanların.
Protestanlaştırılmasının olanaksızlığına değindikten sonra şu görüşe yer
veriyor: (23) «... ancak Hıris- tiyanlar arasında çalışmak
suretiyle, düşman topraklarının ta kalbine kolayca girme olanağına kavuşmuş
oluyoruz.»
ABCFM üst yönetimi (Prudential
Committee) Anadolu'da Ermenilere yönelik bir misyon kurulmasına 1829
yılında, yani Smith ve Dwight henüz ünlü gezilerine başlamadan önce karar
vermişti bile. İki misyonerin araştırma ve tetkik gezisi, «düşman topraklarının
kalbine yönelik» harekâtın strateji ve taktiklerinin daha etkin bir şekilde
hazırlanmasına vesile olmuştu yalnızca.
Amerikalı misyonerlerin Anadolu'daki
sondajlarına kısaca değindikten sonra, bu çalışmaları omuzlayacak insanlara,
yani misyonerlere de bir göz atmak gereklidir.
Bir arşiv belgesine göre,
başlangıcından 1895 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içinde
kalan alanlarda faaliyet gösteren BOARD misyonerlerinin sayısı 540'tır. (24)
Bunun 427'si, yani %79'u yalnızca Anadolu'nun payma düşen sayıdır ve XIX.
yüzyılın sonuna kadar bu sayının 450'yi bulduğu söylenebilir. Öte yandan
1819'dan 1844 yılına kadar ABD' den Orta Doğu'ya gönderilen misyonerlerin
sayısı da 60 kadardır ve bunların —bir iki kişi dışında—• tümü ABCFM
misyoneridir. (25).
Kimdir bu misyonerler, sosyal
kökenleri, eğitimleri, dünya görüşleri nedir? Güçlü ve zayıf yanları nelerdir?
önce, ABCFM'e göre misyoner, «İncil'i Şerifin hizmetkârlığına atanmış
kişi»dir. Misyoner İsa'ya karşı olan kişisel sorumluluğunun yönetiminde yola
çıkar. Kilise, okul, hastane vs. bu kutsal misyonunda kendisine yalnızca
yardımcıdır. (26) Misyonerlik tamamiyle gönüllülük esasına dayanır.
ABCFM' in, seçerken büyük titizlik gösterdiği misyonerlerine, her konuda önemli
ölçüde yetki devrettiği söylenebi-
lir. Dolayısıyla yapılması gerekene
karar veren genellikle misyonerin kendisi ya da o yöredeki misyonerlerin
çoğunluğudur.
XIX. yüzyıl başının Amerikan
misyoneri tipik bir Yankee'dir. Amerikan bağımsızlık hareketinin ve XIX. yüzyıl
başında New England'da gözlenen dinsel ve ticarî canlanışın ortak ürünüdür. Bu
nedenle bağımsızlıkçı ve özgürlükçüdür. Dinsel saplantısı bir yana bırakılırsa
akılcıdır, pratiktir ve yapıcıdır. Üstelik son derece inatçı ve çalışkandır.
Amerikalı misyonerlerin pek çoğu
Massachusetts, Connecticut, Maine, New York vb. New England eyaletlerindeki
küçük kasaba ve çiftliklerin fakir ailelerinden geliyordu. O günün koşullarına
göre iyi eğitim görmüş sayılabilirlerdi. Yale, Amherst, Dart- mouth, Brown,
Bowdain, Princeton, Williams gibi College'lerde (27) dört yıllık
yüksek öğrenim gördükten sonra Andover, Bangor, New Haven, Auburn, Princeton,
East Windsor ve Union gibi ilahiyat okullarını (Theological Seminary)
bitiriyorlardı. (28) özellikle XIX. yüzyılın ilk yarısında görev
yapan misyonerler iyi bir formel eğitim (lâik ve dinsel) gördükleri gibi,
ABD'den ayrılmadan önce gidecekleri ülkenin coğrafî - kültürel - ekonomik -
siyasal durumuna ilişkin ayrıntılı bilgiler de ediniyorlardı. Ayrıca
misyonerlerin pek çoğu Amerikan hastanelerinde bir süre, deyim yerinde ise
kurs görüyorlar, ilk yardım kuralları, basit tıbbî müdahaleler vb. konularda
elden geldiğince bilgi ve beceri ediniyorlardı, İçlerinde «pratik diş
hekimliği» öğrenenler bile vardı! (29)
Önceleri —1843 yılına kadar—
misyonerlere herhangi bir ücret ödenmez, yalnızca tüm masrafları
ABCFM'ce karşılanırdı. Misyoner
Goodell'in 18231843 yılları arasında Malta ve İzmir'deki dostu Da- niel
Temple'a yazdığı mektuplarda, sık sık para sıkıntısından yakındığı görülür.
Zira ABCFM'in «misyonda ekonomi» sloganıyla ünlü dış ilişkiler sekreteri
Rufus Anderson, binek hayvanı olarak atı bile lüks buluyor ve misyonerlerinden
esirgiyordu. Yan- kee misyonerler bunun da kolaymı bulmakta gecikmediler. 1844
yılında Orta Doğu'da yaptığı ikinci gezide Anderson'u Lübnan'ın yakıcı güneşi
altmda tam dokuz mil dili dışarda öylesine yürüttüler ki, dış ilişkiler
sekreterinin Boston'a döndüğünde ilk işi, Suriye'deki misyonerlerin isterlerse
bir at satm alabilmeleri yolunda karar çıkartmak oldu. Ancak bir küçük şartı
vardı: Misyonerler atları kendi paralarıyla satm alacaklar, BOARD yalnızca
atların yiyeceği arpanın bedelini ödeyecekti! (30) Bununla birlikte
misyonerlerin XIX. yüzyıl Anadolu'sunun koşullarında yine de müreffeh bir
yaşam sürdükleri, New Eng- land'daki standartlarının çok fazla gerisine düşmemeye
gayret sarfetikleri söylenebilir. Nitekim, bu konu, yani misyonerlerin «pek
müreffeh» (!) yaşadığı, zaman zaman yerli Hıristiyanlarla misyonerler arasında
sürtüşme konusu bile olmuştur.
1819 -1844 yılları arasında görev
yapan 60'a yakın misyonerin ortalama ömrü 67 yıldı. Genellikle 20'li
yaşlarında misyonerliğe başlayan bu kişilerin yaklaşık üçte biri yaşama Orta -
Doğu'da veda etmişlerdir ki bu durum söz konusu grubun yaşam süresi
ortalamasını 39 yıla düşürmektedir. (31) 18301840 yılları arasında
Osmanlı İmparatorluğu'nda görev yapan 24 misyonerin 11'i kısa bir hizmet
süresinden sonra yaşamını yitirmiştir. Sağ kalan 13 kişinin yaş ortalaması ise
76 olmuştur. Bunlar arasmda en
büyük rekora sahip olan Dr. Elias
Riggs'dir. Riggs, 69 yıldan on gün eksik aktif misyonerlik süresiyle bu alanda
erişilmez bir rekora sahiptir. Riggs 1901 yılında İstanbul'da öldüğünde,
Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda en uzun süre görev yapan misyoner olma rekorunu da
elinde bulunduruyordu. (32) Bu arada Elias Riggs'in bir başka
rekoruna da değinmek yerinde olur: Riggs'in üç çocuğu, 11 torunu ve iki de
torununun çocuğu baba/dede mesleğini yani misyonerliği sürdürmüşler, pek çoğu
Orta Doğu'da olmak üzere görev yapmışlardır. (33)
BOARD, misyonerlerine genelde iyi
bakmış, ödemeye başladıktan sonra iyi ücret ödemiş, misyoner çocuklarının
«lâik» öğrenimlerine özen göstermiş ve onlara iyi bir yaşam sağlamıştır. Buna
karşılık misyonerler de görevlerine bağlı, misyonlarına sadık insanlar olarak
gerçekten canla başla çalışmışlardır!
XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu
sınırları içinde çalışan Amerikalı misyonerlerin pek çoğu gerçekten iyi yetişmiş,
bilgili kişilerdi, özellikle bunlardan bazıları âlim diye nitelenebilecek
kişilerdi. Bu türün önde gelen bir iki örneğini ana çizgileriyle tanımak, XIX.
yüzyıl Anadolu'sunu kuşatan Amerikalı misyoner tipini daha iyi
canlandırabilmek açısından yararlıdır.
İstanbul'daki misyonu kuran adamdır.
İncil'i Türkçeye çevirenlerdendir. Türkçenin iyi bir uzmanı olduğu kadar, son
derece mücadeleci ve örgütçü bir kişiliğe sahiptir. Aktif misyonerlik yaşamı 40
yıldır. Çok fakir bir New England ailesinin çoğucudur. Phil- lips Academy ve
Dartmouth College'den mezun ol-
duktan sonra Andover İlahiyat
Okulu'nda okumuştur. İyi düzeyde Lâtince ve Grekçe bilgisinin yanı sıra,
Osmanlı İmparatorluğu'na geldikten sonra Türkçe, Ermenice, Rumca ve Arapça'yı
hakkıyla öğrenmiştir. (34)
William G. Schauffler (1798 - 1883)
Yirmi beş yaşından sonra İngilizce
öğrenmeye başladığında Almanca, Fransızca, Rusça, İtalyanca, Lâtince ve Grekçe
biliyordu. Eğitimi özel. Daha sonra Andover İlahiyat Okulu'nda beş yıl
okumuştur. Almanca, Rusça, İngilizce, Türkçe dillerinde kusursuz vaaz
verebildiği gibi Arapça, Farsça, Süryanice, Keldanice de biliyordu. 1832
yılında İstanbul'a gelmiş, Eski ve Yeni Ahitlerin Türkçe'ye çevrilmesi işinde
çalışmıştır. 1874'te ABD'ye döndükten sonra İlahiyat ve Hukuk Doktoru oldu.
Oğullarının dördü de baba mesleğini sürdürdüler. Aktif misyonerlik hayatı 49
yıldır. (35)
Misyonerlerin piridir.
Misyonerlikteki hizmet süresi 69 yıldır. Dört yaşında okumayı öğrenmiş, dokuz
yaşında Grekçe'ye, 13 yaşında İbranice'ye başlamıştır. On dört yaşında Amherst
College'e girmiş ve buradaki öğrenimi sırasında Keldanice, Süryani- ce, Arapça
öğrenmiş ve yirmi yaşında iken Keldani grameri üzerine bir kitap yayımlamıştır.
Rumca, Ermenice, Bulgarca ve Türkçe, misyoner olduktan sonra öğrendiği
dillerdir. İncil'in Türkçe'ye çevrilmesi işinde çalışanlardan birisi de
Riggs'dir. İlahiyat doktorası yapmıştır. Ömrünün tam 50 yılını geçirdiği İstanbul'da
ölmüştür. (36)
XIX. yüzyıl Amerikalı misyoner tipini
canlandırmak amacıyla verilen bu örnekler artırılabilir. Kuyumculuktan kolej
kuruculuğuna, fırıncılıktan çamaşırhane işleticiliğine kadar her kalıba giren,
XIX. yüzyıl Amerikan bireyciliğinin olağanüstü örneği becerikli Cyrus Hamlin
(1811 - 1900) (37); ailesinden gelen misyonerlerin Orta-Doğu'daki
hizmet süresi toplamı 200 yılı aşan Isaac Bird (1793 - 1876) (38);
Bursa, Antep ve Merzifon'daki çalışmaları 43 yılı aşan Ben- jamin Schneider
(1807-1877); (39) 1859 yılında yayımlanan Suriye'ye ilişkin The
Land and the Book adlı kitabı yaklaşık 200.000 adet satılan ve o dönemde Tom
Amca'nın Kulübesi'nden sonra en çok satan kitap unvanmı alan iki ciltlik kitabm
yazarı William Thompson (40) ve daha niceleri bu bağlamda hatırlanabilir.
Dönemin Amerikalı misyonerlerinde New England insanının dinamizmi,
çalışkanlığı, pragmatizmi ve rasyonelliği vardı. Ancak mesleklerinden yani
«misyonlarından gelen bir büyük kusurları da vardı: Olaylara hep at gözlüğü ile
yani dinsel doğmalar çerçevesinde bakmaktan kendilerini kurtara- mıyorlardı.
Başlangıcından 1839 yılına kadar
Anadolu'da görev yapan misyonerlerin adları ile alana çıkış ve ölüm ya da
emeklilik gibi nedenlerle bilinen ayrılış tarihleri şöyledir: (41)
MİSYONERLER
Daniel Temple William
Goodell Josiah Brewer Elnathan Gridley
Alana Giriş Tarihi
Ayrılış Tarihi
1822
1823
1826 1828
1826 1827
(ölüm)
Alana Giriş Tarihi
Ayrılış Tarihi
Harrison G. O. Dwight William G. Schauffler Elias
Riggs
1830
1832
1833
1834
1834
1834
1835
1835
1836
1836
1836
1839
Benjamin Schneider Thomas P. Johnston John B. Adger
Philander O. Powers Henry A. Homes Nathan Benjamin Daniel Ladd William C
Jackson Cyrus Hamli
Homan Hallock
(Matbaacı) 1826
Bayan Hallock 1826
Bayan Temple 1822 1827
Bayan Goodell 1823
Bayan Dwight 1830 1837
Bayan Schauffler 1832
Bayan Riggs 1833
Bayan Schneider 1834
Bayan Johnston 1834
Bayan Adger 1834
Bayan Powers 1835
Bayan Homes 1835
Bayan Benjamin 1836
Bayan Ladd 1836
Bayan Jackson 1836
Bayan Hamlin 1839
MİSYONER YARDIMCILARI
(ölüm)
(ölüm)
TEMELLER ATILIYOR...
Matbaa
Yeni göreve başlayacak bir misyonere,
ya da kendi aralarında kullandıkları deyimle «biradere», «Yılan gibi akıllı ol»
ve «insanlardan kendini kolla» diye öğüt verildiğini bizzat misyonerlerin
mektuplarından öğreniyoruz. (42) Ve misyonerlerin kendilerini
gerçekte, «kurtların ortasında kalmış bir kuzu» olarak nitelemeyi uygun
gördüklerini de yine kendi belgelerinden biliyoruz. (43) İzleyen
bölümlerde, «kurtların ortasmda kalmış kuzular» m eğitim alanındaki öyküsünü
izleyeceğiz.
Aslında temelin ilk taşı, Malta'daki
matbaanın
1822 yılında işler duruma
getirilmesiyle çoktan yerine konmuştu. Zira önce Malta, sonra sırasıyla İzmir
ve İstanbul'da faaliyetini sürdürecek olan misyoner matbaası esas olarak «Batı
Asya»ya ya da Anadolu'ya destek verecekti. (44) Malta'daki matbaa,
kendinden önceki İngiliz Protestan misyoner örgütlerine ait —dört küçük
matbaadan sonra bölgedeki ilk Amerikan matbaası idi. (45)— İşte bu
matbaa Temmuz 1822'de faaliyete geçtikten sonra, Aralık 1826'ya kadar geçen
4,5 yıllık sürede, sekiz milyon sayfaya
yakın (211.850 adet) baskı işi yaptı.
(46) Smith, Goo- dell ve Bird tarafından 8 Ekim 1829 tarihinde
Malta'- da hazırlandığı anlaşılan bir raporda, bölgede nitelik ve nicelikçe
yeterli Rumca, Ermenice, Türkçe ve Arapça ders kitabı bulunmadığına işaret
edilerek, bu boşluğun doldurulması için Malta'daki matbaadan mutlaka
yararlanılması BOARD yönetiminden talep
ediliyordu, (47) Bu talep
ileriki yıllarda artarak karşılanacaktı.
Elle çalışır makinesi 1822'de dönmeye
başlayan Malta Matbaası, 1824 ve 1827'de iki yeni ve daha güçlü, makineye
kavuştu. 1828 yılında üç makinesi, üç dilde baskıya olanak veren hurufatı ve
her türlü malzeme stokuyla 7-8 bin dolarlık bir girişim boyutlarına ulaşan bu
matbaada misyoner Daniel Temple, matbaacı Homan Hallock'un dışında ikisi kadın
yedi işçi çalışıyordu. 1830 yılına gelindiğinde matbaanın yönetimi artık
bütünüyle, Anadolu'ya çıkarma yapmaya hazırlanan Türkiye Misyonu'nun (diğer
adı Ermeni Misyonu) eline geçmişti. Matbaa konusunda birinci derecede söz
sahibi olanlar Daniel Temple ve William Goodell'di. 1830 yılında Ermeni harfli
Türkçe kitaplar basımına karar verildiği gibi, Ermeni harfli ilk Türkçe
İncil'in (Ahd-i Cedid) basımına da başlanmıştı. (48)
1830 yılı Mayıs'ında Türk - Amerikan
ilişkilerinin resmen başlaması ve bir yıl sonra da İstanbul'daki ABD diplomatik
temsilciliğinin faaliyete geçmesi, misyoner faaliyetinin tümüne olduğu gibi
matbaaya da «legale çıkma» olanağı veriyordu. Yalnızca bir sorun vardı: Malta
Matbaası, İzmir'e mi yoksa İstanbul'a mı taşınmalıydı? Konu epeyce tartışıldı
ve sonunda büyük sözü dinlendi. Türk - Amerikan ilişkilerinin kurulmasına
büyük emeği geçmiş, ABD'nin İzmir ve İstanbul konsolosluklarında görev yapmaya
aday Philadelphia'lı zengin işadamı David Offley'in uyarılarına kulak verildi.
Matbaa ilk etapta Malta'- dan İzmir'e taşınacaktı. Tecrübeli Offley,
İstanbul'da sürdürülecek yayımcılık faaliyetine Bâb-ı Âlî'nin kolaylıkla
burnunu sokabileceğine işaret ediyor ve doğ-
rudan padişahın izni olmadan
kurulacak bir matbaaya yönelik herhangi bir müdahaleye kendilerinin de birşey
yapamayacaklarını hatırlatıyordu. (49)
Misyoner faaliyetinin temel
taşlarından birisi olduğu kadar okulların da en büyük destekçisi olan misyoner
matbaası 1833 yılından 1853 yılına kadar İzmir'de daha sonra da İstanbul'da
faaliyetini sürdürdü. Matbaanın sonraki yıllardaki gelişmesini ilerde yeniden
ele almak üzere, şimdi atılan bir başka temelden daha, kısaca söz edebiliriz.
Süreli Yayınlar ve Kitaplıklar
Bir ucu Boston'daki hayırseverler
diğer ucu Anadolu'daki yerli Hıristiyan unsurlar olmak üzere merkez odağında
misyonerlerin bulunduğu bir iletişim ağının önemli araçlarından birisidir
süreli yaymlar. Dolayısıyla Amerikalı misyonerlerce bu konuya da gereken özen
gösterilmiştir. Bu tür süreli yayınların öncüsü, ilk sayısı 15 Eylül 1832
tarihini taşıyan The Friend of Youth (Gençliğin Dostu) adlı, küçük boy
dört sayfadan oluşan (üç sayfası İngilizce, bir sayfası Rumca) onbeş günde bir
yayımlanan ve yıllık abone bedeli iki Dolar olan dergidir. (50)
Muhtemelen Malta'daki matbaada basılan ve yayın hayatı pek uzun olmayan bu
dergiden sonra yine Rumca Yararlı Bilgiler Dergisi, 1837-1843 yılları
arasında yayımlanmıştır. 1839 yılında derginin 1200 abonesi olduğunu
biliyoruz. (51) Bu ilk örneklerden sonra haftalık ve aylık Ermenice
ve Ermeni harfli Türkçe Avedaper, Rumca Angeliophoros, Bulgarca Zornitza, Arapça
haftalık Neşra, Kukab Es Sabah, aylık Muk- tatif ve İngilizce
olarak yayımlanan Harpoot News, Station Notes vb. süreli yayınlar
misyonerlerin iki
yönlü iletişime özen gösterdiklerinin
birer kanıtı-
dır. (52)
Misyonerler bir yandan matbaa yoluyla
yayımcılık faaliyetine girişirken bir yandan da misyon istasyonlarının
bulunduğu kentlerde birer kitaplık oluşturmayı ihmal etmediler. Bu
kitaplıklarda yalnızca kutsal edebiyat, ya da din ve ilahiyata ilişkin eserler
yer almıyor, fakat aynı zamanda değerli başvurma kaynakları ve her türlü yayına
da rastlanıyordu. Daha ilk yıllarda, örneğin 1836 yılında istanbul'daki kitaplıkta
toplam 155, Bursa'dakinde 113, İzmir'de ise 1100 cilt eser bulunduğu, bunlardan
İzmir'deki kitaplıkta North American Review, Journal of Arts and Sci-
ences, Annals of Education vb. akademik
nitelikte 20 süreli yayının varlığı dikkate alınırsa ve bu eserler arasında
Boccacio'nun Decameron'unun bile yer aldığı düşünülürse kitaplık işine
gerçekten önem verildiği görülür. Ayrıca, 1950'li yıllara ulaşabilen birkaç
Amerikan misyoner okulunun yirmi bini aşan sayıda kitap içeren kitaplıklarının
nedeni anlaşılabilir. (53)
William Goodell, 21 Mayıs 1827
tarihli bir mektubunda, «İstanbul'a gidip yerleşmek için Osmanlı - İngiliz
ilişkilerinin düzelmesini bekliyoruz» diye yazar. (54) Bundan da
anlaşıldığı gibi, İstanbul, misyonerlerin, en azından gönüllerinde, uzun bir
süredir taht kurmuştu. Üç yıl gibi kısa bir sürede, Osmanlı- İngiliz
ilişkilerinin düzelmesini beklemeye bile gerek duyulmayacak yeni gelişmeler
olmuştu. Misyonerlerin kullanmayı çok sevdikleri bir deyimle, «Tanrının
inayetiyle» (By Providence of God) Osmanlı-ABD ilişkileri resmen kuruldu
ve İstanbul'daki Amerikan
diplomatik temsilciliği 2 Mart
1831'de faaliyete geçti. (55) Artık misyona da «legale çıkma» yolu
açılmıştı. Konstantiniyye Misyonu'nu (Mission to Constan- tinople) kurmakla
görevlendirilen William Goodell, 26 Nisan 1831'de İstanbul'a hareket talimatını
aldı ve 9 Haziran 1831'de İstanbul'a vardı. (56) İlerde İstanbul
misyonunun ağır toplarından birisi olacak Wil- liam G. Schauffler de bir yıl
sonra, 31 Temmuz 1832' de İstanbul'daydı. (57) Goodell ve Schauffler
yalnızca İstanbul'a kavuşmakla kalmıyorlar, aynı zaman- de ABD'nin Osmanlı
Devleti nezdindeki ilk Charge d'affaires'i Komodor David Porter'in —kısa
bir süre evini paylaşacak kadar— dostluğunu kazanıyorlardı. (58)
Artık misyonerler İstanbul'da
çalışmalara başlayabilirlerdi. Bu çalışmaların ne olacağını Misyoner Dwight'ın
bir mektubundan net olarak öğrenebiliriz. Söz konusu mektupta, o zamanki
adıyla, İstanbul Mis- yonu'nun faaliyetleri başlıca dört kümede toplanıyordu:
(59)
•
Dil çalışmaları: Bunlar
misyonerlerin ve yardımcılarının Türkçe, Ermenice, Rumca gibi yerel dilleri
öğrenme çalışmalarıydı. Misyonerin en önemli organı dil olduğuna göre bu çalışmalara
büyük önem veriliyordu.
•
Kitap hazırlıkları: Dinsel içerikli
kitaplarla, her türlü ders ve yardımcı ders kitabının hazırlanması, gerekli
çeviri ve derlemelerin yapılması bu cümledendi.
•
Öğretim çalışmaları: Gerek formel
biçimde okulda, gerekse okul dışında yapılan her türlü lâik ve dinsel
eğitim/öğretim çabaları, ders,
seminer,
konferans vb. her türlü faaliyet öğretim çalışmalarını oluşturuyordu.
•
Halkla temas: Giriş
Bölümü'nde ana çizgileri
belirtilen
misyoner dizgesinin özü, halkla temas ya da günümüzdeki moda terimle halkla
ilişkileri çok iyi yürütebilmekti. Bir başka anlatımla misyonerler, halkın
arasına karışacak ve kurt sürüsünün ortasındaki kuzular gibi çalışacaklardı.
Kuşkusuz, misyoner faaliyetlerinin
öncelikleri zaman içinde değişiyordu. Ancak yukardaki faaliyet türlerinin
hepsi mutlaka kapsanacaktı. Nitekim Türkiye Misyonu'nun (İstanbul Misyonu bir
süre sonra bu adla anılmaya başlanmıştır.) 1841 yılında.yaptığı «Yıllık
Toplantı» da, başlıca faaliyet türleri olarak 1. Eğitim, 2. Kitapların
hazırlanması ve dağıtılması, 3. İncil'in va'zı gösterilmektedir. (60)
Bu faaliyetler, ana çizgileriyle
şöyle bir örgütsel yapı ve işleyiş içinde gerçekleşiyordu. Eğitim çalışması
başta olmak üzere, tüm faaliyetlerle kapsanacak temel bölge misyon olarak
tanımlanıyor ve ABCFM'in tüzük, yönetmelik, kural ve teamülleri içinde kalmak
koşuluyla özyönetim esasına dayalı bir örgütsel birim oluşturuluyordu. Bir
başka deyişle, misyoner faaliyetlerinde temel birim, ülke değil misyondu. Bir
ülkede birden fazla misyon olabiliyordu ve bu misyonların her biri örgütsel
ve yönetsel bütünlük içinde doğrudan Boston'a (ABCFM'e) bağlı oluyordu.
Her misyon, constitution adını
verdiği tüzüğünü, yönetmeliklerini (by-laws) ve toplantı içtüzüğünü (parliamentary
procedures) BOARD'un geliştirmiş olduğu modele göre kendisi yapıyordu. Her
misyon ya-
pacağı yıllık toplantılarla
hedeflerini belirliyor, strateji ve taktiklerini saptıyor ve faaliyet
programını oluşturuyordu. Yine bu yıllık toplantılarda misyonun bütçesi
görüşülüyor, Boston'a önerilecek konular saptanıyor ve bir önceki yılın çalışması
irdeleniyordu, örneğin Türkiye Misyonu'nun ilk yıllık toplantısı (61)
18-26 Mart 1839 tarihleri arasında yapılmış, alınan kararlar BOARD üst
yönetiminin onayına sunulduktan sonra, bütünüyle yaşama geçirilmiştir. Bu
toplantıda faaliyetlerin Erzurum'u içine alacak şekilde yaygınlaştırılması
istenmiş, İstanbul'da bir ilahiyat okulu (Theological Seminary) açılması
önerilmiş ve bunlar kısa sürede gerçekleşmiştir. (62) Misyon
toplantılarında genellikle diğer misyonların temsilcileri de bulunur, her istasyondan
bir delege ile matbaanın temsilcileri bu yıllık toplantılara mutlaka
katılırdı.
Her misyonda seçimle işbaşına gelen
aşağıdaki görevliler bulunurdu:
Sekreter: Misyonun
yönetiminden sorumlu kişi.
Veznedar: Misyonun akçalı
işlerinden sorumlu kişi.
Müfettişler:
Başta akçalı işler olmak üzere iç denetimi sağlayan
görevliler.
Mütevelliler:
Misyona bağlı üst dereceli okulların her türlü yönetiminden
sorumlu ve genellikle misyonerler ya da diğer Amerikalılar (iler- ki yıllarda
yerli Hıristiyanlar) arasından seçilen kişiler.
Ofis komitesi: Başta satınalma
işleri olmak üze-
re parasal yönü
ağır basan idarî işlere bakan görevliler.
Ayrıca, kütüphaneci, yayın komitesi
(daha sonraki yıllarda tüm misyonlar için ortak bir yayın komitesi
oluşturuldu) gibi işlevsel birimlerin görevlileri de seçimle belirlenirdi, (63)
İlerde görüleceği üzere, XIX. yüzyıl sonunda İmparatorluğun esas itibariyle
Anadolu'da kalan kesimi en çok üç misyonla kapsan- mıştır. İmparatorluğun
bütünü ise —faaliyetlerin en gelişkin olduğu dönemde— en çok beş misyonla kap-
sanabilmiştir. ABCFM'in dünya ölçeğindeki tüm misyonlarının sayısı da XIX.
yüzyılda hiçbir zaman 22- 23'ü geçmemiştir.
Misyonlar, yönetsel alt birimler
olarak istasyonlara (Station) ayrılmıştı. Başmda mutlaka bir misyoner
bulunan (istasyonun büyüklüğüne göre daha çok sayıda misyoner de bulunabilir )
ve genellikle kentlerde (64) kurulan organizasyonu istasyon olarak
tanımlamak mümkündür. Tüm XIX. yüzyıl boyunca, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki
misyonlarda istasyon sayısı hiçbir zaman yediyi aşmamıştır. Bir istasyondaki
belli başlı işlevler (görevler) şöyle sıralanabilir: (65)
Düzenli turlar: Osmanlı
İmparatorluğu'nun klâsik döneminde yerel yöneticilerin «devre çıkması» gibi,
uç-istasyonlarının (out-station), eğitim kurumları- nın belirli
aralıklarla ziyaret edilerek sorunlarına çözüm aranması ve denetlenmesi amacmı
güden bir faaliyettir.
Yerel denetim ve gözetim: Misyonerler,
kilise cemaatinden okula, ıslahevinden hastahaneye kadar, kuruluşuna ve
işleyişine parasal olarak katkıda bulundukları tüm kurumları titizlikle
denetlerlerdi. Kitap ve diğer basılı malzeme hesaplarının tutulması ve
izlenmesi; akçalı işlerin teftişi;
her türlü okulun yönetim ve gözetimi; istasyonun tasarrufu altında bulunan
tüm gayrimenkullerin bakım, onarım ve yönetimi; eğitim; tıbbî bakım ve yardım;
basım ve yayım işleri; Pazar Okulları'nı denetlemek; va'az vermek gibi...
Her istasyon, ambarına girip çıkan
şeylerle, kitap ve basılı malzeme stoklarını kendisi yönetiyor; hesaplarını
kendisi tutuyor; ihtiyaç duyduğu çevirmen, ambarcı vb. personeli kendisi tayin
ediyordu. Her istasyon ayrıca düzenlediği iş toplantılarının kayıtlarını
tutuyor ve saklıyordu. Misyonların yıllık toplantılarının özet tutanakları da
her istasyon tarafından ayrı ayrı tutuluyordu.
Uç-istasyonlar ise kasaba ve
köylerde, yerli Hıristiyan ahaliden bir yardımcının yönetimindeki birimlere
verilen addı. Uç-istasyonlar karar almaktan çok alınan kararları uygulamak
durumunda olan birimlerdi. Her istasyonun denetimindeki uç-istasyon sayısı
farklı olmakla birlikte, örneğin Harput'da olduğu gibi, belirli dönemlerde, 70
kadar uç-istasyona sahip istasyonlar da bulunabiliyordu.
Gerek misyonların yıllık toplantı
tutanaklarından gerekse istasyonların yıllık olarak hazırladıkları raporlardan
anlaşılıyor ki;
•
BOARD'un en üst yönetiminden (Prudential
Committee) uç-istasyona kadar, dikey ve yatay haberleşme kanalları çok iyi
işlemektedir.
•
Başta stratejik kararlar olmak üzere
her türlü karar misyon düzeyinde alınmakta, bununla birlikte kararların
oluşturulmasında istasyonların önemli katkı ve payı bulunmaktadır.
•
Önceleri daha çok misyon düzeyinde,
Amerikalı misyonerlerce verilen ve uygulanan karar-
tılımını
gerekli kılmıştır. Bu durum, misyoner- lar zamanla, yerli Hıristiyan unsurların
da ka- lerle yerli unsurlar arasında önemli görüş ayrılıklarına ve
sürtüşmelere yol açmıştır. Bu sürtüşmeleri en azda tutabilmek için çeşitli mekanizmalar
geliştirilmiştir. Örneğin, «Konferans» adı altında, çeşitli misyonlardan gelen
delegelerin katıldığı, yerli Hıristiyan unsurlara da az ya da çok söz hakkı
tanıyan, koordinasyon toplantıları yapılmıştır. İlerde görüleceği gibi,
Ermeni Protestan cemaatının «millet» olarak Osmanlı yönetimince tanınmasından
sonra, misyonerlerle yerli unsurlar ortak komiteler oluşurmuşlar, bu ortak
komitelerin toplanma, çalışma ve karar alma süreçlerini belirli protokollara
bağlamışlardır. Sürtüşmelerin daha ileri boyutlara ulaşması durumunda ise
BOARD'un hakemliğine baş vurulmuş; ABCFM üst yönetiminin ABD'den gönderdiği
«murahhas» ya da «murahhaslar» komşu misyonlardan gözlemciler de alarak adeta
bir tür «tetkik heyetleri» oluşturmuşlardı. Bu heyetlerin verdiği raporların
ışığında son söz BO- ARD yönetiminin olmuştur. (66)
Şimdi bu bilgilerin ışığında, 1831
Haziran'ında Go- odell'in İstanbul'a ayak basmasından sonra misyon ve
istasyonlardaki gelişmeleri izleyebiliriz.
1830 yılında Smith ve Dwight ünlü
araştırma gezileri nedeniyle Anadolu'daydılar. Geçici olarak İzmir' de bulunan
iki misyonerin dışında, Toroslar'ın kuzeyinde tek bir Amerikalı misyoner
yoktu. Daha önce belirtildiği gibi, 1831 Haziran'ında Goodell, 1832 yılında
ise Dwight ve Schauffler İstanbul'a geldiler. Ertesi yı-
lın sonunda, 23 Aralık 1833'te,
Daniel Temple ve matbaa ustası Homan Hallock, matbaalarını da yanlarına
alarak Malta'dan İzmir'e göçtüler. (67) İstanbul ve İzmir'den sonra,
1834 yılında Bursa ve Trabzon istasyon olarak seçildi. Trabzon, ilk kez, 1834
yılında Misyoner Johnston tarafından «işgal edildi». Johnston'un ikamet
izninin alınmasında Komodor Porter'in büyük emeği geçmişti. Böylece 1835
baharında Trabzon misyoner istasyonu resmen kurulmuş oldu.
Bursa istasyonu da misyoner P.O.
Powers'in 1835 Şubat'ında Anadolu'yu teşrifiyle devreye girdi. (68)
Böylelikle 1835 yılı sonlarında Türkiye'de iki misyon, beş istasyon, iki
uç-istasyon, onbir misyoner, bir matbaa ustası, altı misyoner yardımcısı
(hanım) altı yerli yardımcıdan oluşan küçük ama «imanlı» bir Amerikan
misyoner dizgesi oluşmuştu. (69) 1836-1838 yıllarında da durum pek
fazla değişmemiş, faaliyetler iki misyon (İstanbul ve Küçük Asya) dört istasyon
(İstanbul, Bursa, İzmir ve Trabzon) çerçevesinde, on bir misyoner, bir
matbaacı, on bir misyoner yardımcısı ve on yerli yardımcı ile sürdürülmüştür.
(70)
Bütün bu çalışmalar —iman bir yana—
eninde sonunda parayla dönen işlerdi. Peki o zaman bu değirmenin suyu nereden
geliyordu? Değirmenin çarklarını çevirmek için gerekli başlangıç suyu, ABD'nin
Doğu'sundaki Connecticut, Maine, Massachusets, New York, New Haven ve New
Jersey gibi yörelerin dini bütün, hayırsever Protestan cemaatının gönlünden
kopan Cent ve Dolar'ların damlaya damlaya göl olmasıyla oluşuyordu. Örneğin
1821 yılında ABCFM'in toplam yıllık bütçesi olan 81.019 Dolar, 37 Cent'le
2000 Dolar arasında değişen aynî ve nakdî 2300 kişinin katkısıyla
oluşmuştu. (71)
Başlangıcından 1840 yılına kadar
ABCFM'in büt-
çesi ve bunun içinde Anadolu'nun payına düşen miktar
(72) şöyle bir seyir izlemiştir: (73)
Tablo-1: ABCFM'in Bütçesi ve Anadolu'nun Payı
(1820-1839)
ABCFM'in Anadolu'nun
Osm. İmp.
Payına Düş. (Dolar) Payına Düşen (Dolar)
Yıllar Bütçesi (Dolar) Bağışlar (Dolar)
1820 90.670 — 2.348 —
1821 81.019 — 824 —
1822 95.486 59.467 2.090 —
1823 66.379 48.586 2.932 —
1824 — — 1.035 —
1826 — — 6.903 —
1827 — — — 5.745
1828 — — 8.093
1829 — — — 5.319
1830 — — — 13.407
1831 — — —
1832 — — — —
1833 — — — —
1834 — — 31.665 19.230
1835 — — 21.594 11.741
1836 215.098 164.817 35.913 21.154
1837 293.456 233.443 42.078 24.425
1838 272.022 227.338 34.812 20.348
1839 263.342 223.987 37.084 17.500
Kaynak : BOARD'un bütçesi ABCFM'in
her yıl yayımlanan yıllık raporlarından (Annual Reports); Osmanlı
İmparatorluğu'nun ve Anadolunun payına düşen miktarlar ise ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:5, Vol. 5 No 1-11'den hesaplanmıştır.
İlerki yıllarda da değirmenin suyunu
izlemeye devam edeceğiz. Şimdilik şu kadarını söyleyelim ki, BOARD'un 1914
yılına kadar Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda harcadığını ileri sürdüğü 15-40 milyon
Dolar arasında değişen tutarın çok küçük bir bölümü (yaklaşık 400.000 Dolar)
1839 yılına kadar harcanmıştır. (74) Bir başka deyişle başlangıç
sermayesi oldukça düşük tutulmuştur.
Levi Parsons ile Pliny Fisk 1819
yılında Boston'dan kutsal topraklara doğru yelken açarken yanlarında 800 Dolar
para vardı. Bu paranın 114 Dolar'ını Malta' da harcamışlar, 15 Ocak 1820'de
İzmir'e, ceplerinde 786 Dolar'la çıkmışlardı. (75)
ABCFM'in 1819-1824 yılları arasında
harcadığı paranın toplamı bir başka arşiv belgesine göre 12.479 Dolar'dı.
1825-1834 yıllarını kapsayan on yıllık dönemde ise 128.966 Dolar harcanmıştı.
(76) Bu artış hızı, sonsuza dek böyle devam etmedi. Ancak 1880'li,
1890'lı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda on yıllık dönemler içinde harcanan
«misyoner parası» iki milyon Dolar sınırını aşacaktı. (77)
«YAŞASIN OKULUMUZ»
Okuma yazma bilmeyene kitap ne
söylesin? Asıl misyonları Kitab'ı öğretmek olan (!) Amerikalı misyonerler
bu gerçeği hemen gördüler. Osmanlı İmpara- torluğu'nda her din, mezhep ve
ulustan insanın önde gelen ihtiyaçlarından birisi eğitimdi. Bir başka deyişle,
özellikle XIX. yüzyılın ilk çeyreğindeki Osmanlı insanı, bilgiye-eğitime-okula
açtı. Bu gerçeği, Osmanlı yönetimi gördüğü gibi (III. Selim ve II Mahmut re-
formları) çeşitli Osmanlı
milletlerinin yöneticileri, diğer misyoner örgütleri ve bu arada ABCFM
misyonerleri kavramakta gecikmediler. (78) Amerikalılar, eğer bu
okul işinde, Bâb-ı Âlî'den, yerli ruhbandan ve rakip misyoner örgütlerinden
daha etkin, becerikli ve uyanık olabilirlerse, Osmanlı İmparatorluğu'nda onların
da şansı olabilirdi. Bir başka anlatımla Küçük Asya insanına nüfuz edebilmenin
en geçerli yolu okul olacaktı. (79)
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk
Amerikan misyoner okulu Beyrut'ta 1824 yılında açılmıştı. Bir yıl sonra Suriye
Misyonu'ndaki okulların sayısı (ikisi kız okulu olmak üzere) beşi buldu. (80)
İstanbul ve Anadolu'daki gelişme ise şöyle oldu :
William Goodell ve eşini İstanbul'da
önce bir felâket sonra da mutlu bir olay bekliyordu. Felâket, İstanbul'a
gelişlerinden yaklaşık iki ay sonra, Pera'da kiralamış bulundukları evin,
içindeki değerli kitaplarla birlikte yanması oldu. (81) Mutlu olay
ise Goo- dell'lerin 1831 yılında doğan oğullarıydı. Bu çocuk İstanbul'da
dünyaya gelen ilk Amerikan vatandaşı oluyordu. Adı, olayın tarihsel önem ve
anlamına uygun olarak kondu: Constantin Washington! (82)
Misyoner Goodell, her ne kadar, Ermeniler
arasında çalışmak üzere İstanbul'a gönderilmiş idiyse de, yangından sonra
taşındığı Büyükdere'de Rumların ortasına düştü ve eğitim konusunda yaptığı ilk
iş Rum- lar için «Lancaster tipi» (83) dört okul örgütlemek oldu. (84)
Yaklaşık bir yıl içinde otuz kadar
Lancaster tipi okul devreye sokulmuştu. (85) Goodell bununla da kalmamış,
Aziz Bey adındaki bir Osmanlı memurunun
gözetiminde, Osmanlı eratma
okuma-yazma öğretecek bu tip bir okul örgütlenmesi girişiminde bile bulunmuştu.
(86)
Amerikalı misyonerlerin eğitim
alanındaki bu girişimleri İstanbul'daki Ermeni cemaatinin dikkatini çekmekte
gecikmedi. Öte yandan Ermeni ruhbanda da alttan alta bir muhalefet duygusu ve
engelleme eğilimi gelişmeye başladı. Herşeye rağmen Mrs. Goodell' in
yönetiminde Goodell'lerin evinde açılan kız okulunun 1832 yılı ortalarında 28
öğrencisi bulunuyordu. (87)
Amerikalı misyonerler ayrıca Ermeni
çocukları için 1834 yılı Ekim'inde Pera'da bir tür erkek lisesini de hizmete
soktular. (88) Amerikalı misyonerlerin yönetimindeki okulları o
dönemdeki Müslüman ve azın-
naklanıyordu. Örneğin, Goodell ve
Dwight, 28 Ağus-
lık okullarına göre, en azından araç,
gereç ve öğretim yöntemleri açısından daha cazip olduğunu düşünmek mümkündür.
Misyonerlerin eğitim alanındaki avantajları, daha aktif ve katılımcı eğitim
yöntemleriyle, çok daha gelişkin eğitim araç ve gereçlerinden kay-
tos 1833 tarihli mekuplarında,
BOARD'dan pirizma,
piramit, paralelkenar vb. geometri
malzemesi yanın-
da, okuma ve yazmayı kolaylaştıracak
kartlar, büyük
harflerle yazılmış okuma kartonları
vs. istemektedir-
ler.
(89)
Bu ilk yıllardan başlayarak,
Amerikalı misyonerler, İstanbul'un yanı sıra, İzmir, Bursa, ve Trabzon'da da
okullar açtılar. Yerel Ermeni egemen çevrelerinin başlangıçta direnci ile
karşılaşan bu okullar kısa sürede kendini kabul ettirdi, örneğin misyonerlerin
İzmir'de açtıkları kız okulunda 1836 yılında yaklaşık 40
öğrenci, Bursa'daki okulda ise
yaklaşık 70 öğrenci okuyordu. (90)
ABCFM istatistiklerine bakılırsa 1836
yılında, istanbul'da, biri orta dereceli olmak üzere üç okul vardı ve
buralarda okuyan öğrenci sayısı (46'sı kız öğrenci olmak üzere) 120'yi
bulmuştu. Bu okulların (özellikle Pera'daki orta-lise) sekiz öğretmeninden birisi
Amerikalı, birisi italyan, biri Türk, ikisi Rum ve üçü ise Ermeni'ydi. (91)
Aynı yıl Bursa istasyonuna bağlı üç uç-istasyondaki ilkokullarda okuyan öğrencilerin
sayısı 200'ü bulmuştu. (92) Aynı şekilde izmir'de Rum ve Ermeni
cemaatlerine bağlı ama misyonerlerden yardım gören okullarda okuyan öğrenci
sayısı da 300'ü aşmıştı. (93)
Giriş Bölümü'nde de değinildiği gibi,
özellikle kırsal kesimdeki bu tür okulların ne ölçüde Amerikan misyoner okulu
sayılabileceği tartışmalıdır. Bununla birlikte misyonerler, şu ya da bu düzeyde
etki yapabildikleri, araç, gereç, malzeme temin ettikleri veya yalnızca akıl
verdikleri tüm okulları yıllık istatistik cetvellerinde (Annual Tabular
View) Amerikan misyoner okulu kapsamında değerlendirmektedirler. Çünkü
onların başarısı, Boston'da okul, öğrenci, basılan kitap sayısı vb. somut, elle
tutulur ölçütlere göre belirleniyordu.
BİRİNCİ
BÖLÜMÜN DİPNOTLARI:
(1)
Samuel Colcord Bartlett, Historical
Sketch of the Missions of the American Board in Turkey, Boston, ABCFM
Yayını, 1880, s. 1.
(2)
Frank Andrews Stone, Academia for
Anatolia: A Study of the Rationale, Program and Impact of the Educational
Institutions Sponsored By the American Board in Turkey, 1830-1980, (daktilo
edilmiş metin) 1981, s- 35.
(3)
«Hints and Cautions Addressed to
Missionaries Destined to the Mediterranean by William Goodell and William G.
Schauffler», ABCFM Arşivi, Seri ABD 16:5, Vol. 14'te 30 Temmuz 1829
tarihli mektup ekinde.
(4)
Rufus Andersoıı'a verilen 24 Kasım 1828 tarihli talimat, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 8:1,
Vol. 1, No 1; Musevilerle ilgili Schauffler'e verilen talimat için bkz, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol. 1, No 8; Johnston ve Schneider'e verilen 1
Aralık 1833 tarihli talimat için bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol.
2, No 13-22; Jackson, La'nnean, Thompson'a verilen (1835'te) talimat için bkz. ABCFM
Arşivi, Seri ABC 8:1, Vol. 2, No 153-161.
(5)
Levi Parsons'un 1820 tarihli bir
raporunda, 17 Şubat - 5 Mayıs 1820 tarihleri arasında beş dilde 155 adet
yayın dağıtıldığı ve özellikle Ermenilerin Ermenice İncil için pek çok talepte
bulunduğu yazılıdır. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6, Vol. 1, No 48.
(6)
Joseph, K. Greene, Leaving the
Levant, Boston, Pilgrim Press, 1916, s. 66.
(7)
Suriye'nin o dönemde Osmanlı mülkü
içinde yer almasına karşın, bu çalışma Anadolu ile sınırlı olduğu için, Suriye
Misyo- nu'na ilişkin gelişmeleri doğrudan izlemeyeceğiz. Ayrıca, yaklaşık 50
yıllık bir dönemin sonunda, 1870 yılında, Suriye bölgesi başka bir Amerikan
Protestan misyoner örgütünün faaliyet alanına girdi. Kısa adı BFMPC olan, Board
of Foreign Missions of the Presbyterian Church, bölgeyi ABCFM'den devraldı.
Amerikalı misyonerlerin Suriye, Lübnan ve Filistin'deki faaliyetleri çağdaş
bir araştırmacı tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenmiş olduğu için bu
alanda bir boşluk olduğu da söylenemez. Anılan çalışma için bkz. A.L. Tibawi, American
Interests In Syria: A Study of the Educational, Literary and Religious Work, Ox-
ford, Clarendon Press, 1966. Aynı yazarın British Interests In
Palestine 1800-1901, Oxford
University Press, 1961 adlı yapıtının
yanı sıra Suriye'deki Amerikan
misyoner faaliyetleri konusunda şu kaynaklarda derli toplu bilgi bulunabilir:
Henry Harris Jessup, Fifty Three
Tears In Syria, New York, Fleming H. Re veil Co., 1910; William A. Strong, The
Story of American Board, Boston, Pilgrim Press, 1910; Julius Richter, A
History of Protestant Missions in the Near East, New York, Fle- ming H.
Revell Co., 1910.
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol. 4, No 18-22. a.k.
William
Goodell'in 16 Nisan 1824 tarihli mektubunda bu konuda şu bilgiler yer
alıyor: «Son 12 gündür, birer tanesi bizim çocuklardan olmak üzere dördü kız,
ikisi erkek tam altı çocuktan oluşan düzenli bir sınıfımız var. Hanımlardan
birisi de günde bir saatini bu işe ayırıyor.» Bkz. ABCFM Arşivi, Seri
ABC, 16:6, Vol. 2, No 27.
Tibawi, American Interests.., s.
33 ve 35.
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol. 4, No 32-35.
Goodell'in 15 Mayıs 1826 tarihli
mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6, Vol. 2, No 61.
Tibawi, American Interests.., s.
50.
Greene, a.g.e., s. 66.
a.k.
a.k.
ABCFM Arşivi, Seri ABD 8: 1,
Vol. 1, No 1.
Strong, a.g.e., s. 88; Tibawi, American
Interests.., s. 54-56.
E.D.G. Prime, Forty Years In the
Turkish Empire; or Memoirs of Rev. William Goodell D.D., Boston, ABCFM
Yayını, 1891, s. 112.
Bu araştırma gezisinin ayrıntılı bir
dökümünü Smith ve Dwight' in kitaplarında bulmak mümkün. Bkz. Eli Smith, Researches
(of the Rev. Smith and Rev. H.G.O. Dwight) in Armenia, Boston, Crocker and
Brewster, 1833 (iki cilt); Harrison Gray Otis Dwight, Christianity Revised
in the East, New York, Baker and Scribner, 1850.
Smith, a.g.e., s- 330-331.
a.k., s. 335.
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol 5, No 1. Bu misyonerlerin gönderildikleri yöreler itibariyle dökümü şöyle :
Yunanistan'a
yönelik : 6
3
Kıbrıs'a yönelik
Musevilere
yönelik 4
Batı Türkiye'ye yönelik 227
Merkezi Türkiye'ye yönelik 98
Doğu Türkiye'ye yönelik 102
Suriye'ye yönelik 59
Avrupa Türkiye'sine yönelik 41
540
TOPLAM
(25)
David H. Finnie, Pioneers East:
The Early American Experien- ce In the Middle East, Cambridge (Mass.),
Harvard University Press, 1967, s. 118.
(26)
Rufus Anderson, Memorial Volume of the First Fifty Years of
the American Board of Commissioners
for Foreign Missions, Boston, ABCFM Yayını, 1862, s. 270.
(27)
1854 yılına
kadar ABCFM'in hizmetinde . çalışmış ya da çalış
makta bulunan 239 kişinin 199'u College
mezunu idi. Bunun yöredeki belli başlı College'ler bakımından
dağılımı ise şöyle idi : Yale 27, Amherst 27, Williams 24, Darthmouth 22,
Middlebury 21, Union 15, Bowdoin 9, Princeton 9 vs. Bkz. ABCFM, The Culti-
vation of the Spirit of Missions In Our Literary and Theological Institutions, Boston,
T.R. Martin, 1845, s. 2. Misyonerlerin ilk yıllardaki eğitimsel kökenleri için
ayrıca bkz. Clifton Jackson Phillips, Protestant America and the Pagan World
: The First Half Century of ABCFM 1810-1860, East Asian Research Center,
(çoğaltma), Harvard University, 1969, s. 29.
(28)
Finnie, a.g.e., s. 117-118; Anderson,
a.g.e., s. 274; yukarda sözü edilen 239 misyonerden 189'u College'den sonra bir
ilahiyat okulunu da bitirmişti. Misyonerlerin mezun oldukları ilahiyat okullarının
(Theological Seminary) adları ve buralardan mezun olan misyoner sayısı
şöyle: Andover 91, Princeton 28, Auburn 19, New Haven 12, New Brunswick 9,
Bangor 7... vs. Bkz. ABCFM, The Cultivation..., s. 4.
(29)
Jessup, a.g.e., s. 17.
(30)
Finnie, a-g.e., s. 121.
(31)
a.k., s. 119.
(32)
Greene, a.g.e., s. 256; Finnie,
a.g.e., s. 119.
(33)
Joseph L. Grabill, Protestant
Diplomacy and the Near East, Min- neapolis, University of Minnesota Press,
1971, s. 21.
(34)
Greene, a.g.e., s. 68-69; Goodell'in
E.D.G. Prime tarafından derlenmiş anılan Forty Years in the Turkish Empire çok
ilginçtir- Ayrıca, The Old and the New, New York, M.W. Dodd Publishers,
1853 adlı kitabından 1830-1840'lar
İstanbul'unu izlemek de olanaklıdır.
(35)
Greene, a-g.e., s. 71-73; Dr.
Schauffler'in anıları 1887'de yayımlanmıştır. Bkz. E.W.S. (Ed.), Autobiography
of William G. Scha- uffler, For "Forty Nine Years A Missionary in the
Orient, New York, Anson D.F. Randolf and Co., 1887. Metinde geçen bilgilerin
bir kısmı bu kaynaktan derlenmiştir.
(36)
Greene, a.g.e., s. 73-75; Grabil,
a.g.e., s. 21.
(37)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, VI. 6, No 69 D;
Hamlin'in anıla
rını ve içinde yaşadığı dönemlere
ilişkin ilginç gözlemleri içeren iki kitabı vardır: Among The Turks, New York,
Robert Car- ter and Brothers, 1878 ve My Life and Times, Boston, Congrega-
tional Sunday School and Publishing Sciety, 1893.
(38)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol. 5, No 3-7.
(39)
Greene, a-g.e., s. 82-89.
(40)
Grabill, a.g.e., s- 38-39.
(41)
Historical Sketch of the Missions of the American Board of Com-
missioners for Foreign Missions, in
Turkey, Asia Minor and Ar- menia, New York, John A. Gray, Printer
Streotyper and Binder, 1862, Appendix IV, s. 47-48.
(42)
William Goodell'in İstanbul'dan
yazılmış 26 Kasım 1834 tarihli mektubu için ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
5, Vol. 4, No 35.
(43)
a.k.
(44)
Report of the ABCFM at the Fourteenth Annual Meeting
(1823),
Boston,
Crocker and Brewster, 1823, s. 123-124.
(45)
Tibawi, American Interests..., s.
37. XIX. yüzyılda Osmanlı İm- paratorluğu'nda Amerikan misyoner matbaasının
geçirdiği evrim için bkz. Uygur Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX.
Yüzyılda Amerikan Matbaaları ve Yayımcılığı», Murat Sarıca Armağanı, İstanbul,
Aybay Yayınları, 1988, s. 267-285.
(46)
Kocabaşoğlu, a.g-m., s. 270.
(47)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6,
Vol. 3, No 165.
(48)
Kocabaşoğlu, a.g.m., s. 270.
(49)
Misyoner Eli Mmith'in 22 Nisan 1830
tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 64; Goodell'in
16 Ekim 1832 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1. No
156; Dwight'in 17 Ekim 1832 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9, Vol. 2, No 5.
(50)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9,
Vol. 3, No. 1.
(51)
Kocabaşoğlu, a.g.m., s. 281.
(52)
Süreli yayınlar konusunda biraz daha
ayrıntılı bilgi için Koca- başoğlu, a-g.m., s. 281-284'e bakılabilir.
(53)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 7; Catalogue of
Books of
the ABCFM in the Possession of Mr. Temple, Smyrna, ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol 6, No 29; ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 3, No 163.
(54)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:6,
Vol. 2, No 80.
(55)
Leland James Gordon, American
Relations With Turkey, 18301930, Philadelphia, University of Pennyslvania
Press, 1932, s. 371.
(56)
Prime, a.g.e., s .112.
(57)
E.W.S. (Ed.) a.g.e., s. 93.
(58)
a.k.; Prime, a.g-e., s. 122-123.
İlginçtir ki Goodell'in İstanbul'a hareket talimatını aldığı tarihle
Komodor Porter'in atanma tarihi arasında yalnızca on bir gün vardır. Kuşkusuz
Porter'in atanma tarihi daha önce! (15 Nisan 1831).
(59)
H.G.O. Dwight'in 17 Temmuz 1834
tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 2, No 25.
(60)
.Mission Report-26 May 1841», ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 15.
(61)
1835 yılında Osmanlı İmparatorluğumda
—Suriye dışında— iM misyon vardı: İstanbul Misyonu ve Küçük Asya Misyonu (Ermeni
Misyonu). İstanbul Misyonu, tek istasyonlu bir misyondu ve dört misyoner üç
bayan misyoner yardımcısı ve bir yerli yardımcıdan müteşekkildi. İkinci misyon
Küçük Asya Misyonu idi- Dört istasyonu (İzmir, Bursa, Trabzon ve bir süre için
Sakız Adası) ile iki uç-istasyonu (Gemlik ve Demirtaş) içeriyordu ve yedi
misyoner, bir matbaacı, 3 bayan misyoner yardımcısı ve bir yerli yardımcı
çalışıyordu. 1839 yılında bu iki misyonun yerini, adı zaman zaman Ermeni
Misyonu (Armenian Mis- sion) olarak da geçen Türkiye Misyonu (Mission
In Turkey) aldı. Bkz. Twenty Seventh Annual Report of the ABCFM, Boston,
Crocker and Brewster, 1836, s. 43-47; "Abstracts of the Doings of the
First Annual Meeting of the Mission in Turkey", ABCFM Arşivi, Seri
ABC 16:7:1, Vol. 3, No 28.
(62)
.Abstracts of the Doings...», a.k.,
(63)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 5, No 8.
(64)
Bir kentin misyoner istasyonu olarak seçilmesi için çeşitli kıs
taslar
geliştirilmişti. İklim, yaşam koşulları, hayat pahalılığı.
Rusların ya da
Fransızların kentteki nüfuzlarının derecesi, Katolik misyonerlerin varlığı vb.
kıstasların yanı sıra, öncelikle kentteki Ermeni nüfusun büyüklüğü ve niteliği,
kentin bir iş ve ticaret merkezi olarak önemi ve kentin ülkedeki
ulaşım/haberleş- me sistemi içinde işgal ettiği yer değerlendirmeye esas olan
başlıca etkenlerdi. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 1, No 8.
(65)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol 3, No 28.
(66)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 11, No 126.
(67)
Dwight, a.g-e., s. 29.
(68)
a.k., s. 38 ve 48.
(69)
Twenty Seventh Annual..., a.k.; .Abstracts of the Doings..», a.k.
(70)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9,
Vol. 1, No 120
Seri ABC 16:7:1, Vol. 1, No 2-3.
Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 1.
Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 1-6.
(71)
Reports of the ABCFM, 1820-1823,
Boston Crocker and Brewster, 1823.
(72)
Özellikle eğitim faaliyetleri
konusunda BOARD'un parasal katkısı misyonerlerin ücretlerinin ve diğer
gereksinmelerinin karşılanması, yerli yardımcıların maaşlarının ödenmesi,
kütüphane, ders araç ve gereçleri, gayrimenkul kiraları gibi alanlara inhisar
ediyordu. Eğitim alanında kurumsallaşma gerçekleştikten sonra, gerek yatılı
gerekse gündüzlü öğrencilerden okul ücreti (tuition) adı altında bir para
alınmıştır.
(73)
BOARD'un bütçesine ilişkin sayılar
ABCFM'in her yıl yayımlanan yıllık raporlarından (Annual Reports), bu
tutarlar içinde Osmanlı İmparatorluğunun payına düşen kısım ise ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:5, Vol. 5 ,No 1-11'den derlenmiştir.
(74)
«American Interests In Turkey»,
(Rapor) ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 161-A.
(75)
ABCFM Arşivi, Seri ABC,
16:6, Vol. 1 No 39'daki Fisk ve Par-
sons'un 28
Ekim 1820 tarihli mektupları.
(76)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol. 6, No 261-B
(77)
a.k.
(78)
Bu olguyu, Goodell, Schauffler ve Dwight'ın
8 Mayıs 1837 tarihli ortak mektuplarında çok canlı bir biçimde görmek
mümkündür: «Tüm Ermeni ulusu eğitimin önemine yönelik fevkalâde bir uyanış
içindedir. Şimdi Üsküdar'da bir büyük kolej ya da üniversite kuruyorlar. Ancak,
binaları, paraları olmasına rağmen adamları yok. Bütün bu girişime biçim ve
hayat verebilmek
için Ohannes'e
bağımlı olacaklar, o da bize. Öğretmenlerinin öğretilmesi, eğitmenlerinin
eğitilmesi gerekecek...» Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9, Vol. 1, No
124.
(79)
Goodell ve Dwight'in 23 Haziran 1832
tarihli mektuplarından alınan aşağıdaki bölüm de oldukça dikkat çekicidir:
«Sorun, Er- meniler'in iyiliği için mümkün olan en yararlı işi hangi yoldan
yapacağımızdır... Onlarla ilgili olarak işe doğru uçtan başlamak için
ilkokullar açmalıyız... Bir çocuğun kafasında yetişkin insanınkinden çok daha
kolay iz bırakılabilir... üstelik bunların pek çoğu okuyamıyor, hemen hemen
tümü yazamıyor... şimdi, iki harfi birbirinden ayıramayan bu adamlara biz
Tanrı'nın Ki- tabı'nı versek ne olur? Genişlememize gerek yok; demek ki işe
okuldan başlamalıyız...» Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No
103.
(80)
Twenty Seventh Annual Report of the
ABCFM, Boston, Crocker and Brewster, 1836, s. 50.
(81)
Prime, a.g.e., s. 115-117. Büyükdere'de yeni bir ev bulup taşının-
caya kadar
felâketzede Goodell'leri evinde konuk eden kişi Ceride-i Havadis'in patronu
tüccar-gazeteci William Churchill'di.
(82)
a.k., s. 123.
(83)
Lancaster tipi okul, 1798 yılı
dolaylarında Joseph Lancaster adlı Quaker mezhebinden bir başöğretmenin İngiltere'de
başarılı öğrencilerin ders vermesi ve böylelikle malî olanakların sınırlı olduğu
durumlarda daha etkin eğitim olanağı sağlayan bir yöntemle yönetilen
okullardı. Bu yöntemin misyonerlerce pek revaçta olmasının nedeni, öğretim
masraflarının bir hayli düşük tutulabilmesine olanak vermesindendi. Lancaster
tipi okul konusunda bkz. Dictionary of Education, New York, McGraw-Hill Book
Co. Inc., 1959, s. 310.
(84)
Goodell'den Malta'daki Daniel
Temple'a 24 Kasım 1831 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol.
4, N 49-53.
(85)
Goodell'in Malta'daki Daniel Temple'a
18 Ağustos 1832 tarihli mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, No
54-58.
(86)
Goodell'den Daniel Temple'a mektup,
27 Ağustos 1833, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol. 4, No 59-64; bir başka belgede de
Dolmabahçe'deki
erat okulunun 250 öğrencisi, kütüphanesi, haritaları, 50 yataklı reviri
bulunduğu, çok mükemmel bir okul olduğu ve müdürünün adının Aziz Bey olduğu
kaydediliyor. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1, No 120.
(87)
Goodell'den Daniel Temple'a 13
Haziran 1832 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 4, No
54-58.
(88)
Stone, a.g.e., s. 51.
(89)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9,
Vol. 1, No 106. Pera'daki ortaokul- lisede de ders malzemesi olarak dinamo,
batarya, galvanizli ateşleme aygıtı, su pompası, teleskop, sekstant, küre,
mikroskop gibi şeylerin bulunduğunu ve bunların toplam değerinin 330 Dolar
olduğunu öğreniyoruz. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 1 ,No 113.
(90)
Stone, a-g.e., s. 54-55.
(91)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9,
Vol. 1, No 113.
(92)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 1, No2.
(93)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 6, No 1-6.
İKİNCİ BÖLÜM:
YERLEŞME DÖNEMİ (1840- 1870)
Topkapı Saray-ı Humayûnu'nun Gülhane
bahçesinde 1839 yılı sonbaharında hayırlısı ile kıraat olunan Hatt-ı Hümayun,
Amerikan misyoner faaliyetlerinde âdeta yeni bir dönemin habercisi oldu. Nasıl
ol- masındı ki.. Artık Osmanlı mülkünde yasalar egemen olacaktı. Padişaha
kullukta din, mezhep farkı gözetilmeksizin herkes eşit sayılacaktı. Can, ırz,
mal güvenliği sağlanacaktı. Ulaşım, haberleşme, ticaret, yüce padişahın
güvencesi altında selâmetle yapılacaktı. Kuşkusuz bütün bunlar, misyonerlerin
ekmeğine yağ sürecek gelişmelerdi. Ancak bunlar yeterli olmayacaktı ve daha
fazlasının sağlanması için misyonerler de —Tanrı'nın inayetiyle— bizzat çaba
harcayacaklardı.
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki küçücük
Protestan cemaatin 1850 yılında millet statüsüne kavuşması için «Koca Elçi» Sir
Stratford Canning'in cansiperane çabalarının arkasındaki görünmez adam
misyoner Willi- am Goodell'di. İstanbul'daki Ermeni Protestan cemaatla Sir
Canning arasındaki irtibatı «gizlice» o sağlıyordu. (1) Aynı
şekilde 1846 yılında Ermeni Protestan Ki-
lisesi'nin resmen organize
edilmesinde, 1856 Hatt-ı Humayûnu'nun (Islahat Fermanı!) Osmanlı yönetimine
empoze edilmesinde İngiliz Büyükelçisi ile Amerikalı misyonerler gıpta
edilecek bir işbirliği yapmışlardı. Nitekim Redcliffe Lordu Sir Canning 1858
yılında İstanbul'da ayrılırken, kendisine veda eden misyonerler, yeniçeri
ocağının lağvı, işkencenin ilgası, dönmelerin eski dinlerine dönmelerine izin
verilmesi, Kudüs'te ilk Protestan kilisesinin açılması, 1856 «Islahat Fermanı»
nın hazırlanması ve Amerikalı misyonerlere kol kanat gerilmesi konusundaki
yardım ve katkılarından dolayı büyükelçiye teşekkür ediyorlardı. Büyükelçi
ise cevabında, kendisinin, Amerikalı misyonerlerle birlikte Protestanlığın
zaferi için mücadele ettiklerini belirtiyor ve «Osmanlı İmparatorluğu'nun hayatta
kalmasına» çalıştığını, «çünkü, bu İmparatorluğun kaderinin Avrupa'nın
çıkarları ile çok yakından ilgili» olduğunu söylüyordu. (2) Oysa
Sir Canning' in çabalarının en iyi değerlendirmesini ABCFM'in dış ilişkiler
sekreteri Anderson yapıyordu: «Bütün bunları, Tanrı sayesinde, İngiltere'nin
Hindistan'da bir imparatorluğa sahip oluşu ve oraya engelsiz ulaşmak
ihtiyacının ilâhî gerçeğine borçluyuz.» (3)
Aslında 1820'lerden sonra
İngiltere'nin artan hammadde ve pazar ihtiyaçları, buharlı gemilerin gelişmesi
ve daha sık arlıklarla ikmal yapma ihtiyacı Doğu ticaretinin önemini ve
dolayısıyla Osmanlı İmparator- luğu'nun ağırlığını artırıyordu. Üstelik,
Türkiye'nin kendisi de İngiliz ticaretinde önemli bir yere sahipti, Öte yandan,
1833 Hünkâr İskelesi Anlaşması, hem koca imparatorluğun kofluğunu gözler önüne
sermiş hem de İngiltere'yi gözünü açması, aksi halde parsayı başkalarının
toplayıvereceği konusunda uyarmıştı. Sir Canning, esas itibariyle İngiliz
egemen çevrele-
rinde yerleşmeye başlayan kanıya göre
hareket ediyordu. Büyükelçi, başlıca, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü
korumaya ve imparatorluğun iç bünyesinde birtakım «reformlar» tezgahlamaya
çalışıyordu. (4) Büyükelçinin dini bütün Protestan tutumu ve
reformlar konusundaki çabaları, doğal olarak onu Amerikalı misyonerlerle
müttefik yapıyordu. Önce ekonomik kriz daha sonra da iç savaşla uğraşan kendi
ülkelerini arkalarında bulamayan misyonerlerin aslında başka seçenekleri de
yoktu. Ayrıca misyonerler açısından tam anlamıyla bir yol ayrımına gelinmişti.
Gerek Amerikalı misyonerler, gerekse Protes- tanlaştırdıkları az sayıdaki kişi
İstanbul'da Ermeni Kilisesi'nce kesinlikle dışlanmıştı. Misyonerler, eğer «bu
diyardan gitmeyeceklerse», yeni bir Protestan kilisesi oluşturmak ve bunu
Bâb-ı Âli'ye kabul ettirmekten başka bir olanağa sahip değillerdi. Aynı
«deveyi gütmek» o sıralar İngiltere'nin de çok işine geliyordu.
1870'li yıllardan başlayarak ABD
Hükümeti'nin desteğini artan biçimde sağlayan Amerikalı misyonerler, o tarihe
kadar İngiltere'nin yardımına muhtaç kalmışlardı. Nitekim 1857 yılında
ABD'deki olumsuz ekonomik koşullar, ABCFM'in Türkiye'ye kaynak transferini
güçleştirince, Dr. H.G.O. Dwight'ın girişimiyle İngiliz Kilisesi imdada
çağrılmış ve kurulan Turkish Missions Aid Society, Anadolu'daki
Amerikalı misyonerlere yardım elini uzatmıştı. (5)
İngiliz diplomatlarla (örneğin
Stratford Canning) Amerikalı misyonerlerin görüş birliğinde oldukları bir başka
ortak nokta, Türkler (Müslümanlar) egemen konumdan çıkarılmadıkça, Hıristiyan
azınlıklar özgürleştirilmedikçe, Osmanlı İmparatorluğu için kurtuluş umudu
olmadığı inancıydı. Bu nedenle Büyükelçi Canning, İmparatorlukta Müslüman
olmayanların
durumunu iyileştirmeye yönelik her
türlü çabaya destek oluyordu, çünkü inanıyordu ki Müslümanlarla Hıristiyan
halklar arasındaki farklılıklar giderilmeden, Türkiye hiçbir zaman ulusal bir
ruh kazanamazdı. (6) Önde gelen Amerikalı misyonerlerden birisi olan
Till- man C. Trowbridge, aynı tarihlerde Anadolu'da yaptığı gezinin
notlarında, tipik misyoner görüşünü net bir şekilde dile getiriyordu. Ermenistan'da
Bir Turdan Notlar, (Notes of A Tour In Armenia) adını taşıyan, 1858 yılında
kaleme alınmış ve 200 sayfa tutan bu metnin özeti şuydu: «Türklerin gerek
insan olarak kendileri, gerekse tüm toplumsal kurumları ilkeldir. Bunun bir
nedeni ırksal ise, bir nedeni de dinseldir (İslâm). Türkler
Hıristiyanlaştırılmadıkça ve tüm kurumları Batılılaştırılmadıkça kurtuluş
yoktur. Kurtuluşun yolu ise Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Hıristiyan halkları
bir bir Protestanlaştırmak (evangelization) ve özgürleştirmektir.» (7)
Bu saptamanın önemi şuradadır ki, en azından Amerikalı misyonerler açısından
izlenecek politikaların bel kemiğini işte bu kabul oluşturuyordu.
Tanzimat, hiç kuşkusuz, misyonerlerce
iyi karşılandı. Hatt-ı Humayûn'un okunduğu günlerde İstanbul'da olan Dwight
1850 yılında yayımlanan anılarında Tanzimat'ı şöyle değerlendirir: (8)
«Tanzimat, bir aldatmaca ya da kâğıt üstünde kalan bir taahhüt değildir. Çok
önemli etkileri olmuştur.» Dwight, aynı yerde şu yorumu yapmaktan da kendini
alamaz: «Özellikle kamu görevlilerinin maaşa bağlanması, Ermeni bankerlerin
(sarraf) Osmanlı bürokrasisi üzerindeki etkisini zayıflatmıştır.»
Cyrus Hamlin de anılarında,
«Tanzimat'ın etkisiyle yönetimdeki değişiklik, büyük ermeni sarrafları çok
arka plana itti... Ermeni toplumundaki büyük esnaf
ve tacir sınıfı öne çıktı ve ulusal
yönetimde (millet yönetimi) söz hakkı istemeye başladı.» şeklinde bir
değerlendirme yapar. (9)
Misyonerler Tanzimat'a ilişkin
yalnızca yorum yapmakla kalmadılar, nimetlerinden yararlanmanın yollarını da
aradılar. İlk iş olarak, bir tür halkla ilişkiler bürosu ve kitap deposu
olarak kullandıkları yerlerini Pera'dan (Beyoğlu) kentin göbeğine taşıdılar.
(10) Artık yeni bir dönem başlıyordu. Misyoner terimiyle ya da
Kitabî söylemek gerekirse, buna «ekme ve sulama» dönemi diyebiliriz; biz
yalnızca «yerleşme dönemi» demekle yetineceğiz.
HEDEFTE DÜZELTME
Gerek genel olarak misyoner
faaliyetleri, gerekse özellikle eğitim açısından izleyeceğimiz dönem gerçekten
bir yayılma ve gelişme dönemi olmuştur. Bu dönemde, ayrıca, hedefte yapılan
birtakım düzeltmeler de söz konusuydu.
Bir kere, Anadolu'daki misyoner
faaliyetlerinin bütün yoğunluğu Ermeniler üzerinde teksif edilmişti. O kadar
ki, 1844 yılında Rufus Anderson'un bölgeye yaptığı ikinci tetkik gezisinden
sonra Rumlara yönelik faaliyetler durduruldu. Bunun bir nedeni; Rum- lar
arasında o tarihe kadar pek fazla başarı sağlanamamış olması ise, bir nedeni
de 1840'lı yıllardan başlayarak artık tüm ağırlığın Ermeniler'den yana konmuş
olmasıydı. (11) Öylesine ki artık misyonun resmî adı bile Ermeni
Misyonu (Mission to Armenians) olmuştu. (12) İşler iyice
genişleyip, Ermeniler'e yönelik faaliyetleri üç ayrı misyon içinde yürütmek
üzere 1860 yılından sonra yapılan düzenlemelere kadar da bu böyle kalmıştı. (13)
Hedefte yapılan bir başka düzeltme
de, aslında işin başından beri yapılan düzeltmelere yeni bir halka
eklenmesiydi. Şöyle ki, misyoner yola koyulduğunda amacı dinsizleri yola
getirmektir. Bu amaç hiç değişmez. Oysa Amerikalı misyonerler Anadolu'ya çıktıklarında
karşılarında dinsiz bulamadılar. Herkesin iyi kötü bir dini vardı! Böylece ilk
düzeltme yapıldı: Müslümanlar ve Museviler Protestanlaştırılacaktı. Oysa bu
alandaki başarısızlık tam bir fiyasko idi. Söz ge- limi Müslümanlar arasından
bir çivi bile sökmek mümkün olmadı. O zaman geriye, kala kala Doğu'nun «sözde
Hıristiyanları»nı (Nominal Christians) yola getirmek kalıyordu. Bu da
sosyolojik, ekonomik ve politik nedenlerle göründüğü kadar kolay bir iş değildi.
Ancak umut vaad eden bir unsur da yok değildi. Bu unsur, Osmanlı'nın «millet-i
sadıka» diye övdüğü bir Amerikalı misyonerin ise «Doğu'nun Anglo-Saxon' ları» (14)
şeklinde nitelediği Ermeniler'di. Ancak Erme- nilere yönelik çalışmalarda da
Amerikalıların başlangıçta ayrı bir kilise oluşturmak gibi bir niyetleri yoktu.
Eski Kilise'nin içinde reformation'u gerçekleştirmek onlar için yeterli
olacaktı. Ne ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Gregoryan olsun, Katolik olsun Ermeni
ruhban Amerikalılara karşı savaş açtı. 1831'le 1846 yılları arasında kalan
sürede, Ermeni yönetici sınıfların ve ruhbanın, cemaatlarını Amerikalıların
okullarından, toplantılarından, yayınlarından uzak tutmak birincil görevleri
oldu. Bu durum karşısında Amerikalı misyonerler de stratejilerinde yaptıkları
değişiklik sonucu, «Tanrının inayeti», İngiltere'nin yardımı ve bazı ülkelerin
büyükelçilerinin huzuruyla, 1 Temmuz 1846'da İstanbul'da ilk Protestan
Kilisesi'ni ibadete açmayı başardılar. (15) Kuşkusuz bütün bunlar,
Ermeni toplumunun sosyo-ekono-
mik yapısında, sınıfsal ilişkilerinde
meydana gelen değişmelerin sonucuydu. Ermeni cemaati içinde sarrafların
siyasal-yönetimsel hegemonyası azalıyor, buna karşılık esnaf-tüccar unsurlar
öne çıkıyordu. Misyonerlerin anılarında bunu açıkça görmek olanaklıdır.
Tanzimat-ı Hayriyye'yi Ermeni sarrafların bürokrasi üzerindeki etkisi açısından
değerlendiren Dwight, anılarında şu değerlendirmeyi yapıyordu: «Ermeni
cemaatinde sarraf —ruhban ittifakı ile esnaf-tüc- car— Protestan ittifakı
arasında mücadele vardı. Biz esnaf-tüccarı destekledik.» (16)
«Ermeni cemaatindeki sarraf-esnaf çatışmasından esnaf galip çıktı» diyen (17)
Cyrus Hamlin de gelişmeyi ilk sezenlerden birisi olmuştu. Hamlin'in ne denli
dini bütün bir Protestan olursa olsun, rasyonal-pragmatik yanı ağır basmış,
ticarî ve endüstri hayatının isterlerine uygun adam yetiştirmeyi, «iyi
Hıristiyan» yetiştirmenin önüne koyabilmişti. Nitekim, ilerde göreceğimiz
gibi, eğitim politikası konusunda BOARD yönetimiyle düştüğü anlaşmazlığın
temelinde de işte bu gözlemin yol açtığı görüş ayrılığı yatıyordu.
Özetlemek gerekirse, bu yerleşme ve
yayılma döneminde hedefte yapılan düzeltmelerle Anadolu'daki misyoner
faaliyetinin odağına Ermeniler oturtulmuş, Ermeniler içinde de yükselen esnaf
tabakasıyla ittifak edilmiştir. Bu durum kuşkusuz okullara da yansıyacak,
Ermenilere yönelik eğitim politikasında yankısını bulacaktır.
EĞİTİMDE YENİ STRATEJİ, YENİ
OLUŞUMLAR
Amerikan misyoner eğitiminin nitelik
ve niceliğinde 1840'lı yıllardan itibaren ortaya çıkan değişikliklerin
altında yatan nedenleri başlıca dört kümede toplamak olanaklıdır.
Bir kere, İmparatorluğun her
kesiminden, her sınıftan insanın eğitim ihtiyacı artmıştı. İmparatorluk, XIX.
yüzyılda, yapısal bir değişim içindeydi. Tanzimat, bir anlamda bu değişimin,
bir anlamda da bu değişimi yönlendirebilme özleminin sonucuydu. Dolayısıyla
Tanzimat'ın en çok üstünde durduğu şey eğitimdi, ya da eğitilmiş insandı. Bu
gerçek, sınıf, din, mezhep farkı olmaksızın İmparatorluğun tüm halkları için
geçerliydi! Ermeniler gibi, ticaret ve zanaat hayatında ağırlığı olan bir halk
için haydi haydi ge- çerliydi. Bu olguyu meslekdaşı misyonerlerden daha önce
fark eden Cyrus Hamlin, görüşünü 1857 tarihli bir raporda şöyle dile
getiriyordu: «Birinci ve en önemli talep, New England kolejleri niteliğinde
genel eğitim veren bir eğitim kurumuna olan taleptir. Yüksek ve varlıklı
sınıfların gerçek isteği bunu düşündürmektedir. Kimi, çocuklarını deniz aşırı
ülkelere yollamak istemez, kimi ise istese de yollayamaz.» (18)
Halkın okula olan talebini gözler önüne seren bir belge de Antep istasyonunun
1860 yılı için hazırladığı rapordaki şu değerlendirmedir: «İlkokullar: Bunlara
yardım ediyoruz ve akıl veriyoruz ;ancak öğretmenlerinin ücretlerini 'Okul
Komitesi' aracılığıyla Cemaat'in kendisi ödüyor. Kadınlar arasında okumayı öğrenmek
arzusu öylesine güçlü ve öylesine güncel hale gelmiştir ki Protestan
kadınların pek çoğu kendi eğitimleri için şimdi para ödemektedirler.» (19)
Okullara olan talebi, misyoner
dizgesi içinde son derece paradoksal bir biçimde ortaya koyan bir başka belge
de Misyoner Dwight'ın 23 Eylül 1847 tarihinde Boston'a yazdığı mektuptur.
Mektupta, misyonerlerin ve yerli halkın ilkokullara verdikleri önemi anlatan
Dwight, «Protestan cemaatin bu ülkede gelecekteki etkinliği ve niteliği,
Tanrı'nın izniyle, büyük
ölçüde buna bağlı olacaktır» diyor ve
ekliyor: «Ayrıca, Protestanlar arasında okulların varlığı, Ermeni ana babalar
için Protestan cemaata katılmak yolunda önemli bir saik oluşturmaktadır.» (20)
İkinci olarak, kısmen Tanzimat'ın
getirdiği atmosfer, büyük ölçüde ise Protestanların kendi kiliselerine
kavuşmaları ve Bâb-ı Âli'ce ayrı bir millet olarak kabul edilmeleri,
Ermenilerin Amerikan misyoner okullarına olan talebini artırdı. Protestan
cemaatine olan katılmalarda artış olduğu gibi, misyoner okullarına daha
korkusuzca - koğuşturma ve afaroz edilme korkusu ve tehlikesi olmadan -
kaydolma olanağı ortaya çıkmıştı. Nitekim, Protestanların bu hukuki güvenceye
sahip olmalarından sonradır ki, (1846'dan sonra) BOARD Orta ve Doğu Anadolu'ya
yönelik girişimlerine hız verdi. (21) Osmanlı İmparatorluğu'nda
azınlıkların eğitimi kendi cemaatleri ve kiliseleri eliyle yürütüldüğü için,
bu durum işin doğasına da uygundu. Kaldı ki, bu konu başıboş da bırakılmamış,
1860'lı yıllarda oluşturulan Bölgesel Ermeni Protestan Kilisesi Bir-
likleri'yle (22) başta eğitim olmak üzere, cemaatin her türlü
sorunuyla ilgilenilmesi sağlanmıştı.
Üçüncü olarak, Tanzimat'la hukuki ve
idari çerçevesine kavuşan ekonomik-sosyal hayattaki gelişme (değişme) ve dışa
açılma, daha nitelikli eğitim ihtiyacını öne çıkarıyordu. Bu ihtiyaç 1860'lı
yılların başından itibaren New England tipi yüksek okulların (Col- lege) kurulmasına
yol açacaktır. Bu gelişmeyi ilerde izleyeceğiz. Şimdilik şu kadarını
söyleyebiliriz ki, daha kaliteli eğitim veren okullardan mezun olanların
önemlice bir kesimi iş hayatına atılıyor ya da öğretmenlik, doktorluk,
eczacılık gibi meslekleri —bu arada papaz olanlar da çıkıyordu— tercih
ediyordu. Pek
azı Osmanlı kamu yönetiminde görev
alırken, pek çoğu İngiliz şirketlerince istihdam ediliyordu. (23) O
kadar ki, din adamı yetiştirmek üzere kurulmuş ilahiyat okullarından mezun
olanların büyük bir kesimi, öğretmenlik, tercümanlık, mütercimlik gibi işleri
tercih ediyorlardı ve bu durum daha 1849 yılında misyonerlerin gözünden
kaçmıyordu. (24) Öte yandan yerel Ermeni unsurların da gözünden bir
şey kaçmıyordu: Kendi geleneksel okullarına göre, matematiğe, doğa
bilimlerine, modern dillere ve el becerilerine, ayrıca da çağdaş İncil
tetkiklerine yer veren misyoner okulları oldukça farklıydı. (25)
Son olarak, başta Katolikler olmak
üzere diğer misyoner kuruluşları eğitim alanında başa baş, dişe diş bir
mücadele ortaya koyuyorlar ve rekabet ediyorlardı. Bu da Amerikalı
misyonerleri eğitime önem vermeğe zorlayan bir öğe idi.
Bütün bu etkenler bir arada ABCFM'in
eğitim stratejisinde birtakım değişiklikler yapılmasına yol açtı. İlk ve en
önemli değişiklik, atı arabanın önüne bağlamak oldu! ABCFM'in ve özellikle de
onun ünlü dış ilişkiler sekreteri Rufus Anderson'un okulu kitaba (İn- cil'e,
dolayısıyla kiliseye) bağımlı kılan politikası gerçek hayatın isterlerine
cevap vermiyordu. Anderson'a göre okul, mümkün olan en alt düzeyde tutulacaktı.
Okulun işlevi, daha doğrusu, misyoner okulunun işlevi insanlara İncil'in
okunmasını öğretmekle sınırlıydı. Kısaca misyonerin işi eğitim değildi. (26)
Bu politika olayların zorlamasıyla
1860'dan itibaren kesinlikle terk edildi. Ancak bu politikadaki ilk gedik, beş
yıl kadar önce, Anderson'un bölgeye yaptığı üçüncü tetkik gezisi sırasında Cyrus
Hamlin'le aralarında başgösteren görüş ayrılığı nedeniyle çoktan
açılmıştı. Cyrus Hamlin, ilerde
göreceğimiz gibi, Bebek'te Çelebi Yorgaki'nin evinde 1840 yılında açtığı
okulda Anderson'un politikasına ters bir yol izliyor ve işin kötüsü başarı sağlıyordu.
Hamlin, kendi politikasını ve yönteminin doğru olduğunu ısrarla savunuyordu.
Gerekçeleri mantıklıydı: Bir kere, İngilizce misyonerlerin büyük bir
çoğunluğunun ana diliydi, öğretimde onlara kolaylık sağlıyordu. İkinci olarak,
ticaret ve sömürgecilik sayesinde İngilizce revaçtaydı. Bu dili bilmek
öğrencileri daha hareketli (mobil) kılabilirdi. Bu dil ayrıca,
Hıristiyan düşüncesi, felsefesi ve bilimine ulaşmanın en önemli anahtarıydı. (27)
Hamlin, misyoner okullarında yerli halka kendi ana dilinde eğitim verilmesine
de şu gerekçelerle karşı çıkıyordu: Bir kere, bu durum insanın doğasına uygun
değildi. Aklın kapasitesine ve insanın isteklerine aykırıydı. Ayrıca,
Protestan din adamlarının tümü, yabancı dil bilen Cizvit papazlarına mahkum
edilmiş olacaktı. Ermeni Protestan cemaatinde genel ve büyük bir hoşnutsuzluğa
yol açılmış olacaktı ve misyonerlerle yerli unsurların içten işbirliği
tehlikeye girecekti. Üstelik eğitimde geride kalmış olmak, Amerikan misyonerlerinin
uluslararası prestijini yok edecekti, (28)
Hamlin'in haklı çıktığını görmek için
çok fazla beklemek gerekmedi. Bir kere, Amerikan misyoner okulları ilk
yıllardaki olanakları sınırlı konumlarından yavaş yavaş uzaklaştılar. Ayrıca,
misyoner okullarında lâik (secular) eğitime verilen önem giderek arttı. (29)
Öncelikle ve özellikle din adamı
yetiştirmeyi amaçlayan ilahiyat okullarından, yatılı ya da gündüzlü orta
dereceli okullara doğru bir yöneliş başladı. Bu arada bu tür okulların maddî
külfeti, giderek, eğitime susamış insanlara daha fazla oranlarda yükletildi.
Bir
başka anlatımla, paralı eğitime doğru
önemli adımlar atıldı. Daha 1862 yılında, Urfa, Siverek, Adıyaman gibi
yerlerde okulların tüm giderlerinin yöre halkınca (yörenin Protestan cemaati)
karşılandığını buna rağmen okullara olan talep ve rağbetin giderek arttığını,
disiplin ve kalitenin ise giderek yükseldiğini misyoner raporlarından
öğreniyoruz. (30)
Misyoner eğitim stratejisinin
evrimini gördükten sonra, şimdi de, ana çizgileriyle eğitim alanındaki somut
gelişmeleri izleyebiliriz.
1860'lı yılların sonuna gelindiğinde,
Anadolu'da dört ilahiyat okulu, (31) ve buralarda okuyan 74 öğrenci,
dokuz adet orta dereceli (orta-lise) yatılı kız okulu ve 64 öğrencisi, 220
ilkokul ve buralarda okuyan 5617 öğrenciyi içeren bir eğitim dizgesi oluşmuştu.
(32) Bunun, 1870 yılında BOARD'un dünya ölçeğindeki faaliyetleri
içindeki ağırlığı neydi? Hemen belirtelim ki ağırlığı bir hayli fazlaydı.
BOARD'un bütün dünyada sahip olduğu ilahiyat okullarının %25'i (4/16), yatılı
kız okullarının %45'i (9/20) ve ilkokulların da %44'ü Anadolunun payına
düşmüştü. (33)
Bu okullar içinde ilahiyat
okullarının durumunu, bu dönemin eğitimindeki ağırlık ve önemleri nedeniyle,
daha yakından izlememiz gerekir.
Cyrus Hamlin İstanbul'a ayak
bastığında (Ocak 1839) henüz Tanzimat ilân edilmemişti. ABD'de kuyumculuk vb.
işleri yaptıktan sonra kendini misyonerlik ve eğitime adayan Hamlin, ilk iş
olarak, 1834' te Pera'da açılan ancak Patrikhane'nin hışmına uğrayan liseyi
ihya etmeye çalıştı. Okulu, Tanzimat'ın ilânından günü gününe bir yıl sonra, 4
Kasım 1840'ta Avadis ve Toros adlı iki öğrenci ile öğrenime açtı. Bu
öğrencilerden Toros, yıllar sonra
Osmanlı Bahriye Ne- zareti'nde Albay rütbesi ile baştercüman olarak görev
yapacaktı. (34) Bu okul da, Tanzimat'a rağmen, Patrikhane'nin
hışmından yine de kurtulamadı. 1841 yılında, ana babaları afaroz edilmekten
korumak için kapatıldı. (35) 1842 yılında 22 öğrenci ile yeniden
açıldı. 1843 yılında Çelebi Yorgaki'nin Bebek'teki yerine taşındı. Eğitimin
İngilizce olarak yapıldığı bu okulda, 1845-46 yılında bir ilahiyat bölümü
oluşturuldu. (36) Okulun ta manlamıyla bir ilahiyat okulu niteliği
kazanması 1856 yılında oldu. (37) Bu tarihte Hamlin'le BOARD
arasında eğitim stratejisine ilişkin görüş ayrılığı da su yüzüne çıkmıştı. Bir
süre Avrupa ve Amerika'da dolaşan Hamlin 1860 yılında BOARD'dan ayrıldı ve
kendini tümüyle Robert College'in kuruluş hazırlıklarına verdi. Aynı yıl Bebek
İlahiyat Okulu da (Bebek Seminary) Merzifon'a taşındı. (38)
1845 yılında, 3075 Dolarlık bir bütçe ile, (39) misyoner maaşları
dışındaki tüm giderlerini karşılayan Bebek Okulu, Amerikalı misyonerlerin
Osmanlı İmparatorluğu'nda açtıkları ilk ciddî orta öğretim kurumu sayılabilir.
1856 yılında tamamen bir ilahiyat okulu kimliği kazanana kadar, birtakım
bilgilerin yanı sıra beceriler de kazandıran bir okul niteliğinde idi. Örneğin
1852 yılında okulun dört yıllık programında şu dersler yer alıyordu:
Aritmetik, cebir, geometri, trigonometri. Aritmetik dışmdaki tüm dersler
İngilizce okutuluyordu. Coğrafya ve tarih İngilizce ve Ermenice'ydi. Felsefe
(Eğitim Felsefesi ve Doğa Felsefesi), kimya, ekonomi politik, ahlâk felsefesi
İngilizce okutulan derslerdi. Türkçe ve Ermenice yoğun bir şekilde
okutuluyordu. İngilizce eğitiminin amacı, «öğrencilerin İngilizce olan ders
kitaplarını izleyebilmelerini sağlamak ve istedikleri herhangi bir alanda
öğrenimlerini sürdürmeleri-
ne olanak vermek» şeklinde
tanımlanıyordu. (40) Kuşkusuz bütün bunlara ek olarak yoğun bir
ilahiyat eğitimi de veriliyordu.
Cyrus Hamlin bu okulda okutulmak
üzere hazırladığı (Ermeni harfli Türkçe) bir matematik kitabını, kişisel dostu
Maarif Nazırı Ahmet Vefik Efendi'ye takdim etmiş, o da kitabı Arap harfleriyle
yayımlatarak Maarif müdürlüklerine dağıtmıştı. (41)
bir başka özelliği de öğrencilerin
kendine yardım (self-help) ilkesi çerçevesinde üretici faaliyetlerde bulunmaları,
böylelikle hem çeşitli alanlarda beceri kazanmaları hem de kendi öğrenim
giderlerine katkıda
Hamlin'in damgasını taşıyan Bebek
Okulu'nun
•
•
bulunmalarıydı. İlerideki yıllarda
başka bazı Amerikan misyoner okullarında da görülecek olan bu üretici faaliyetleri,
Hamlin 1854 yılında şöyle savunuyordu: (42) «Bu girişimin (un
değirmeni ve ekmek fabrikası) amaçları şunlardır:
Öğrencilere giderlerini karşılayabilecek
bir istihdam alanı sağlamak.
Ayrıca on öğrenicinin burdan sağlanan
gelirle okutulmasına olanak vermek.
• Gençlere mekanik zanaatlar ve
endüstri alış-
kanlıkları kazandırmak.»
Dış ilişkiler sekreteri Rufus
Anderson, Hamlin'e ne kadar kızsa yeriydi. Din adamı yetiştirmek üzere kurulan
bu okuldan mezun olanların pek çoğu iş hayatına atılıyor, diğerleri de ya
öğretmenlik ya da başka itibarlı meslekleri tercih ediyorlardı. Arada bir din
adamı da çıkıyordu. (43) BOARD belki de özellikle bu nedenle okulu
1860 yılında Merzifon'a nakletme
kararı aldı; (44) bu tür
diri adamı yetiştiren okulların bundan böyle, Merzifon, Harput, Mardin ve Maraş
gibi iç bölgelerde açılmasını tercih etti. Bebek Okulu' nun serencamını
izledikten sonra, insan, İngilizceyi yasaklamaya çalışan Rufus Anderson'a hak
verme- mezlik edemiyor!
Sonraki yıllarda Anadolu'nun
içlerinde açılan ilahiyat okullarında, Hamlin'in okulunun dinamizmini bulmak
olanaklı değildi. Herşeyden önce bu okullardaki öğrenim dili İngilizce değil,
Türkçe ve Ermenice idi. Programlarda ise din derslerine çok daha fazla ağırlık
veriliyordu. Örneğin 1860 ders yılında faaliyete geçen Harput İlahiyat
Okulu'nda, o yıl 25 öğrenci okuyordu. (45) Dört yıllık öğrenim
süresince «dinî ve pratik bir eğitim vermek» hedefleniyor, pozitif bilimlerden
yalnızca matematik okutuluyordu. (46)
Bu okullara kabul edilmek için
okuma-yazma bilmekle, dört işlemi yapabilmekten başka koşul aranmıyor, ancak
«dinsel çalışmaya daha yatkın» oldukları gerekçesiyle 25-35 yaşları arasındaki
erkekler tercih ediliyordu. (47)
Amerikalı misyonerler 1832 yılında
İstanbul'da William Goodell'in evinde açtıkları ilk kız okulundan başlayarak, cins-i
lâtif'in eğitimine önem verdiler. Daha doğru bir anlatımla, o yıllarda
lâtif cins, okula ve öğrenime ilgi göstermeye, heves etmeye başladı. Dolayısıyla
1870 yılına gelindiğinde dokuz adet orta dereceli kız okulu kurulmuştu. (48)
Sırasıyla Pera, Bebek ve Hasköy'de
faaliyet gösteren İstanbul'daki kız okulu, Bebek Okulu ile birlikte 1860
yılında içerilere (Merzifon) taşınmıştı. Bunun gibi, Merzifon, Antep, Maraş,
Bitlis, Erzincan, Harput
ve Mardin'de yatılı kız okulları
açıldı. Bu okulların amacı ikiliydi: Bir kere genel amaç kızların eğitimini
artırmaktı, özel amaç ise bayan öğretmenlerin yetişmesine katkıda bulunmak,
hiç değilse yerli misyoner yardımcılarına ve yerli öğretmenlere «okumuş eşler»
yetiştirmekti. (49) Kabul şartları olarak okuma-yazma bilmenin ve
dört işlemi yapabilmenin yeterli olduğu bu kız okulları aslında misyonerlerin «common
schools» dediği ilk okulların devamı niteliğinde idi. Eğitim süresi üç yıl
olan bu okullarda okutulan dersler de bunların niteliği hakkında bir fikir
verecektir. Bu okullarda eğitim ana dillerde, yani Türkçe ve Ermenice idi.
Orta dereceli kız okullarının birinci sınıflarında, İncil Okuma, Aritmetik,
Ermenice Gramer, Coğrafya, Yazı, Müzik ve Kompozisyon; ikinci sınıflarında
İncil Okuma, Aritmetik, Ermeni Coğrafyası, Müzik, Kompozisyon, Fizyoloji,
Astronomi; üçüncü sınıflarında ise İncil Okuma, Aritmetik Ermeni Coğrafyası,
Müzik, Kompozisyon, Tarih ve Teoloji okutuluyordu. (50)
Bu okulların yatılı olmasının başlıca
nedeni de, değişik kent ve kasabalardan bir ya da iki öğrenci seçilerek, bu
eğitim görmüş kızların etkisini mümkün olduğu kadar geniş alanlara yaymak düşüncesiydi.
Nitekim bu okullarda okuyan ya da mezun olan kızlar aracılığıyla bir tür halk
eğitimi programları da yürütülmüştür. Örneğin 1862 yılında Maraş'ta kız
öğrenciler kendi okul saatleri dışında, ders başına çok cüz'i bir ücret
karşılığında 200 kadar yetişkin kadını eğitmişlerdir. (51)
Misyonerlerin gözetimindeki
ilkokullar ise okuma yazma ve dört işlemi öğretmek amacıyla kurulmuş
okullardır. 1870 yılında tüm Anadolu'da (İstanbul da-
hil) böyle 220 ilkokul ve buralarda
okuyan 5617 öğrenci bulunuyordu.
Bir yandan Protestan cemaatin
gelişmesi bir yandan da okul ve öğrenci sayısının artışı matbaadan
beklenenleri de doğal olarak artırıyordu. 1833 yılında Malta'dan İzmir'e
taşındığını daha önce belirttiğimiz matbaa ise hani harıl çalışıyordu. Aslında
1844 yılında Rumlara yönelik faaliyetler durdurulduktan sonra İzmir
İstasyonu'nun asıl ve önemli işi —1853 yılına kadar— matbaaya destek vermek
oldu. Gerek matbaanın gerekse genel olarak basım ve yayım faaliyetlerinin
çalışma ilkelerini belirlemek üzere 1839 ve 1841 yıllarında yerli unsurların
(Protestan cemaat ile öğretmen, papaz, vaiz gibi yerli yardımcılar) görüşünün
alınması, yayın kuruluna sunulmadan önce müsveddelerin her istasyon tarafından
görülüp onaylanması, öncelik misyon matbaasında olmakla birlikte, yabancı
matbaalarda da kitap ve broşür bastırılabilmesi karara bağlanmıştı. (52)
1841 yılında alınan kararlarla ise, yayımlanacak kitaplar üzerindeki son söz
hakkı ve yetkisi tek tek misyon istasyonlarına devredildi. Bir istasyonla
«Yayın Komitesi» arasında çıkabilecek görüş ayrılıklarında Türkiye Misyonu'nun
hakemliğine başvurulması öngörülüyor ve yabancı matbaalardan yararlanabilmek
için en az iki istasyonun onayının alınması karara bağlanıyordu. (53)
İzmir matbaasının makine parkı (üç
makinesi vardı), hurufatı, mücellithanesi ve malzeme stokuyla malî portesi daha
1840 yılında 10.000 Dolar'ı bulmuştu. (54)
İzmir'de 1840-1852 yılları arasındaki
yayım faaliyetinin nicelik boyutları Tablo-2'den izlenebilir: (55)
Tablo-2: Amerikan. Misyoner Matbaasının
Üretimi (1840- 1852)
Yıl Dili Kitap/Risale Top. Baskı Top.
Sayfa Sayısı
Sayısı Sayısı
1840 Ermenice 8 34.000 2.340.000
Ermeni Harfli Türkçe 1 8.000 3.868.000
Rumca 7 36.500 1.780.000
1841 Ermenice 15 42.500 4.147.200
Ermeni harfli Türkçe 1 3.000 —
Rumca 21 100.400 10.418.400
1844 Ermenice 11 — —
Ermeni harfli Türkçe 10 — —
Bulgarca 1 — —
1845 Ermenice 9 9.500 1.123.000
Ermeni harfli Türkçe 5 8-000 1.056.000
1846 Ermenice 11 12.500 —
Ermeni harfli Türkçe 3 3.000 —
İbranice (Ladino) 1 5.000 —
1847 Ermenice 7 9.000 2.318.000
Ermeni harfli Türkçe 5 5.000 682.000
İbranice (Ladino) 5.000 3.780.000
Rumca 1 3.000 504.000
1849 Ermenice 4 5.000 2.920.000
Ermeni harfli Türkçe 4 4.000 370.000
1852 Ermenice 13 33.500 6.374.500
İbranice (Ladino) 3 5.000 304.000
Kaynak: 1840 yılı için: ABCFM
Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 6, No- 6;
1841 yılı için: ABCFM Arşivi, Seri
ABC: 16: 7: 1, Vol. 3, No. 55;
1844 yılı için: ABCFM Arşivi,
Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 2, No. 123;
1845 yılı
için: Annual Report of the ABCFM for 1845, Boston T.R. Marvin and Son,
1846, s. 100;
1846 yılı
için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 8, No. 34;
1847 yılı
için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 9, No. 3;
1849 yılı
için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 9, No. 5;
1852 yılı
için: ABCFM Arşivi, Seri ABC: 16: 7: 1, Vol. 9, No. 13.
İzmir'deki matbaada, 1833-1853
arasındaki yaklaşık 20 yıllık sürede toplam 20 milyon sayfayı bulan yayın
gerçekleştirildi. (56) Bu, 100 sayfayı aşan herhangi bir yaymı bir
cilt sayan (57) misyonerlere göre tam 200.000 cilt basılı malzeme
demekti. Tirajın ortalama 1000 olduğu kabul edilirse 200 dolaylarında yayın
demektir ki İbrahim Müteferrika'dan (1729) Tanzimat'a (1839) kadar bizde
yayımlanan kitapların sayısının 500'ü aşmadığı düşünülürse, işin boyutları daha
iyi anlaşılabilir.
1830'lu yıllarda 100-150 kitapla
nüvesi oluşturulan misyoner kitaplıkları da gelişmiş, Türkiye Misyonu
kitaplığı 1840 yılında 224, 1850 yılında 3265 kitap içeren bir kütüphane halini
almıştı. (58)
Amerikalı misyonerlerin merkez
üssünün İstanbul'da, matbaanm ise İzmir'de bulunması birtakım güçlüklere yol
açıyordu. İlk kez 1844 yılı başında matbaanın da İstanbul'a taşınması fikri
tartışılmaya başlandı. (59) Konu, birkaç yıl içinde olgunlaştı ve
Türkiye Misyonu'nun 1852 Yıllık Toplantısı'nda, «...eskiden olduğu gibi
siyasal sakınca kalmadığı..» ve «..başkentle İmparatorluğun diğer bölgeleri
arasındaki ilişki ve eşgüdümün en iyi şekilde ancak İstanbul'dan sağlanabileceği»
gibi gerekçelerle, matbaanm İstanbul'a taşınması kararlaştırıldı. (60)
İstanbul'a taşınmasıyla Amerikan
misyoner matbaasının günümüze ulaşan tarihinde yepyeni bir evre başlamış
oluyordu. Matbaa ilkin Pera'da bir binaya yerleşti. Daha sonra ise İstanbul
yakasına taşındı. 1872 yılında Rıza Paşa Yokuşu'ndaki, (Vasıf Çınar Cad.),
bugün de varolan bina inşa ettirilerek buraya yerleşildi. (61)
1840-1863 yılları arasında Modern
Ermenice, Ermeni harfli Türkçe, Grek harfli Türkçe, Kürtçe, Bulgarca, Türkçe
ve Ladino (İspanyol Yahudicesi) dillerinde yayımlanan yalnızca kutsal kitap
sayısı 160.000'i aşıyordu. Yayımlanan ve dağıtılan bu kitapların 100.000 cildi British
and Foreign Bible Society, 54.000 cildi American Bible Society, 7000
cildi ise American. Tract Society tarafından finanse edilmişti. Ayrıca New-
York ve Londra'da basılmış 15.500 cilt kutsal kitap da ABCFM kanalıyla
dağıtılmıştı. (62) Buradan da anlaşıldığı gibi, dinsel yayım
faaliyetlerine ABCFM dışında çeşitli kuruluşlar katkıda bulunuyordu, örneğin
1860 yılında çeşitli kuruluşlardan sağlanan yardım tutarları şöyle i
4440 Dolar
3257 »
2036 »
1766 »
1305 »
12.804
ABCFM
British and Foreign Bible Soc.
American Bible Soc.
American Tract Soc.
zaman bu ka-
London Religious Tract Soc.
TOPLAM
ABCFM dışındaki kuruluşları
dar cömert olduklarını sanmak yanlış
olur. Örneğin 1843 yılında bu örgütlerin misyoner matbaasının giderlerine
katılma oranı %38, 1844 yılında ise yalnız-
ca %23 olmuştur. (64)
Basım ve yayım faaliyeti pahalı bir
işti ve giderlerin ancak üçte biri satışlardan karşılanabiliyordu. (65)
Dolayısıyla yukardaki türden katkılar hem gerekliydi hem de şükranla
karşılanıyordu!
1850'li yılların sonundan itibaren,
yani Protestan cemaatindeki gelişmelere ve okullaşmaya paralel ola-
rak basım ve yayım faaliyeti de
giderek canlandı. 1857 tarihli bir belgeden öğrendiğimize göre: (66)
• Kitaba olan talep artmaktadır. Bunun bir nedeni bireysel uyanışın daha
geniş alanlara yayılmasıdır. Diğer nedeni ise Protestanlığı kabul edenlerin
yeni dinlerine ve genel olarak bilgiye saygılarının artışıdır.
• 1856 yılında İstanbul deposundan 19.639 adet kitap ve dinî broşür
gönderilmiştir. Bir sonraki yılın (1857) ilk üç ayında gönderilen yayının
miktarı 8033 olmuştur. Aynı şekilde 1856 yılında yayımlanan kitap/broşür
adedinin önceki yıllardan fazla olmasına rağmen, talebi bütünüyle karşılamak
mümkün olmamıştır.
Görüldüğü gibi yayımcılık da hızlı
bir gelişme içine girmiştir. Matbaanın 1872 yılında yeni ve modern binasına
taşınmasıyla başlayan yeni dönemi ise bir sonraki bölümde izleyeceğiz.
İSTİKAMET AĞRI DAĞI!
Amerikalı misyonerlerin Anadolu'daki
faaliyetlerinde 1850'lerde başlayan canlanma ve hareketlenme hem örgütsel
yapıyı geliştirmeyi ,hem de yerel unsurlarla (Protestan cemaat) ilişkileri
yeni esaslara bağ- lamavı gerektiriyordu. Ancak o zaman yerleşme tamamlanmış,
işler yoluna konmuş olabilirdi. Gerçekten de incelenen dönemin (1840-1870) ilk
on beş yılı ya- yılına, ikinci on beş yılı ise yerleşme, örgütlenme dönemi
şeklinde nitelenebilir.
1839 yılında beş olan toplam misyoner
istasyonu sayısı, 1870 yılında 17'yi bulmuş, bunlara bağlı uç-is- tasyonların
sayısı ise 180'i aşmıştı. Yayılma, İstanbul'u üs ya da çıkış noktası olarak
almak suretiyle Ba- tı'dan Doğu'ya doğru olmuştu. Gerçekten de İstanbul' un,
tüm faliyetlerin koordine edildiği bir merkez olarak misyonerler açısından
ortaya koyduğu önemi, daha 1844 tarihli bir belgeden (67) açıklıkla
görmek mümkündür. Buna göre, İstanbul, nüfusu, İmparatorluğun en büyük
metropolü olması, ülkedeki bütün büyük atılımların buradan kaynaklanması ve
böylesine büyük bir kentin misyonerlere büyük kamuflaj olanakları sağlaması
gibi gerekçelerle tercih edilen bir kent oluyordu. Ayrıca «kentteki
Ermeniler'in ülkenin diğer bölgelerindeki Ermeniler'den daha akıllı, daha münevver
ve daha az yobaz olmaları», ülkenin her yanından Ermenilerin iş nedeniyle
buraya uğramaları, iç bölgelerdeki Osmanlı Paşaları'nın pek çoğunun İstanbul'
daki Ermeni sarrafların eline bakması vb. gerekçeler de kentin misyoner
faaliyetleri açısından önemini artırıyordu.
İşte bu İstanbul'u üs tutarak 1839
yılına kadar İzmir, Bursa, Trabzon'da misyon istasyonları kurulmuştur.
1839'un Eylül'ünde Misyoner Jackson istasyon kurma çalışmaları için Trabzon'dan
Erzurum'a hareket ediyordu. (68) O zamanki adıyla Türkiye Misyonu'
nun 1850 yılı «Yıllık Toplantısında Tokat, Sivas, Amasya ve Merzifon'un
Trabzon; Harput, Muş, Bitlis ve Van'ın Erzurum İstasyonlarınca yakından izlenmesi
ve Kayseri ile Tarsus'a da önem verilmesi kararlaştırılıyordu. (69)
Antep, misyoner tabiriyle 1848 yılında «işgal edilmişti» (occupied). Musul
1850'de, Arapkir 1853'te, Tokat ve Kayseri 1854'te, Maraş, Halep, Sivas ve
Harput 1855'te, Urfa, Antakya ve İzmit 1856'da, Musul ve Diyarbakır 1857'de,
Mardin, Bitlis ve Edirne 1858'de, Adana ise 1863'te bir biri ardı sıra «işgal
edildi» yani buralarda birer misyoner istasyonu kuruldu. (70)
Merkezî Türkiye Misyonu ya da önceki
adıyla Güney Ermenistan Misyonu'nun en önemli istasyonu ve pây-i tahtı Antep
(Ayıntab) kentinin işgal ediliş öyküsü, misyoner yayılmasının aşamalarını, hızını
ve gücünü sergilemesi bakımından ilginç olabilir. Bir arşiv belgesinden şimdi
bu öyküyü özetleyelim: (71)
Antep'e ayak basan ilk Amerikalı
misyonerler, 1830 yılında Bağdat'a giderken kente uğrayan Par- nell, Hamilton
ve Newman oldu. Bu misyonerler kentte 1819 St. Petersburg baskısı Ermeni
harfli Türkçe İnciller dağıttılar. Sonraki yıllarda da bu kente izmir'den pek
çok kutsal yayın gönderildi. Dr. Azariah Smith 1844 Kasım'ında kentte bir
yandan dinsel kitapların satışını yaptı, bir yandan da Ermenice öğrenmeye
çalıştı. 1847 yılında Boston'daki Ermeni cemaati, Misyoner Van Lennep'in
Antep'e gönderilmesini BO- ARD'a tavsiye etti. Tavsiyeye Uyuldu; 28 Mart
1848'de Van Lennep Antep'e ayak bastı ve ilk iş olarak 12 üyesi olan bir
Protestan kilisesi oluşturuldu. Bu arada yerel ruhbanın ve yerel yöneticilerin
çeşitli engelleriyle karşılaşıldı. Misyoner Thomas Johnston, kent dışına
sürüldü. 1848 Kasım'ında, yani kuruluşundan 7-8 ay sonra Antep Protestan
Kilisesi'nin 86 üyesi bulunuyordu. Aynı yıl, kitap ve yardım parası olarak An-
tep için ayrılmış 58 Dolar'lık bir bütçe söz konusuydu. Bir yıl sonra bu bütçe
150 Dolar'a çıktı. 1850 yılından itibaren eğitim alanında çeşitli girişimler
başladı. Bebek ilahiyat Okulu'ndan bir öğretmen getirtildi. Yıl
sonunda üç öğretmeni ve 114
öğrencisiyle bir ilkokul, bir öğretmeni ve 14 öğrencisiyle bir ortaokul
faaliyete geçmişti. Diyarbakır, Maraş, Urfa, Kilis gibi yerlere düzenli
ziyaretler yapılıyordu. 1851 yılında istasyonun bütçesi 200 Dolar'ı aşmıştı.
1852 yılında Misyoner Sch- neider, Misyoner Crane ve Dr. Smith eşleriyle birlikte
Antep'e gönderildiler. Dördü Amerikalıların çocukları olmak üzere 18 öğrencisi
olan bir lise öğrenime açıldı. İlkokulda 200'e yakın öğrenci vardı ve bunun
120'si Ermeni çocuklarıydı. Kilis, Adana, Ma- raş, Urfa, Adıyaman gibi yerlerle
düzenli ilişkiler kuruldu. Bu arada istasyonun bütçesi 2000 Dolar'ı aşmıştı.
1860 yılına gelindiğinde beş
istasyonu, 20 uç-is- tasyonu ile Merkezî Türkiye Misyonu'nun başkenti Antep
olmuştu. Bölgedeki 12 Protestan kilisesine kayıtlı üyelerin sayısı 600'ü
bulmuştu. Bölgedeki Protestan cemaatin toplam sayısı da 3690'ı geçmişti.
Yörede 26 okul ve buralarda okuyan 567'si kız, 1365 öğrenci bulunuyordu.
Bölgedeki Amerikan kolonisinin sayısı sekizi misyoner olmak üzere, 16'yı
bulmuştu. (72)
Doğal olarak bu hızlı gelişme, işgal
edilen tüm alanın misyonlar arasında yeniden bölünmesini zorunlu kılıyordu.
Daha önce gördüğümüz gibi, Anadolu'daki faaliyetin esas olarak Ermeni'leri
kapsayacağı kesinlik kazanınca, daha önce Batı Türkiye (Western Turkey) Misyonu
olan misyonun adı Ermeni Misyo- nu'na (Armenian Mission) dönüştürülmüştü.
Aynı şey İmparatorluk içindeki öteki misyonlar için de söz konusuydu. Bulgar
Misyonu, Asur Misyonu (Diyarbakır ve çevresi), Nasturî Misyonu (Doğu
Anadolu'nun dağlık yöreleri), Suriye Misyonu gibi...
1856 yılında Ermeni Misyonu kuzey ve
güney olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Yahudilere yönelik faali-
yetler de, daha önce Rumlara yönelik
faaliyetlerde olduğu gibi, durdurulmuştu. Yeni ayırıma göre, Güney Ermenistan
Misyonu Antep, Maraş Antakya; Kuzey Ermenistan Misyonu ise İstanbul, İzmir,
Trabzon, Erzurum, Tokat, Sivas, Kayseri, Arapkir ve Harput'dan oluşuyordu.
1860 yılında Harput'da yapılan yıllık
toplantıda ise Ermenilere yönelik misyoner faaliyetlerinin (yani Anadolu'daki
tüm faaliyetlerin) üç misyon çerçevesinde yürütülmesi kararlaştırıldı. (73)
Yüzyılın sonuna kadar bir daha değişmeyecek olan bu bölünmeye göre (Bkz.
Harita), kabaca Trabzon'dan Mersin'e çekilecek bir doğrunun Batısında kalan
bölge Batı Türkiye Misyonu'nu oluşturuyordu. Zaman zaman bazı değişiklikler
geçirmekle birlikte, bu misyonun istasyonları (1870 yılında) şunlardı:
İstanbul, Merzifon, İzmit, Kayseri, Bursa, Manisa, ve, Sivas. Misyonun pây-i
tahtı İstanbul'du.
Sivas'ın güneyinde Mersin'e,
Mersin'den de Ha- lep'e çekilen doğrular içinde kalan üçgen alanda ise Merkezî
Türkiye Misyonu yer alıyordu. Antep, Halep, Adana, Antakya ve Maraş bu
misyonun 1870 yılındaki istasyonlarıydı. Bu misyonun pây-i tahtı ise Antep kentiydi.
Bu iki misyonun Doğusunda kalan
alanlar ise Doğu Türkiye Misyonu ile kapsanıyordu. Bu misyonun pây-i tahtı
Harput'tu ve 1870 yılındaki belli başlı istasyonları Harput, Bitlis, Erzurum
ve Mardin'di.
Misyoner Cyrus Hamlin, BOARD'a
yazdığı 14 Kasım 1858 tarihli mektupta, misyoner faaliyetlerinden ne
anladığını anlatır ve misyonerlerin görev yaparken özerk olmaları gerektiğini
vurgular. (74) Gerçek-
ten de misyonerler oldukça özerk ve
demokratik bir yapı içinde faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. (75) özerklikleri
.politik ve yönetsel kararları —kuşkusuz belirli sınırlar içinde— bizzat
kendilerinin üretmesinden ve uygulamasından; demokratiklikleri ise, bu kararları
ve belirli görevlere getirilecek kişileri seçimle belirlemelerinden
gelmektedir. 1860 yılındaki yeniden yapılanmadan sonra, Anadolu'da faaliyet
gösteren her üç misyon da tüzük (constitution), yönetmelik (by- law) ve
tartışma/karar alma kurallarını (parliamen- tary procedures) yeniden
saptamışlar ve yüzyılın sonuna kadar da bu çerçevede faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Bunlardan Doğu Türkiye Misyonu'nun 7
Haziran 1861 tarihinde Harput'da yapılan toplantısmda onaylanan tüzük,
yönetmelik ve tartışma kurallarını bir örnek olmak üzere biraz daha yakından
inceleyebiliriz. (76)
Adı geçen misyonun tüzüğü başlıca
dört bölüm ve 23 maddeden oluşmaktadır. Birinci bölümde misyonun adı, belli
başlı görevlileri belirlenmektedir. Bir misyonun en üst düzey görevlisi
sekreteridir (clerk). Aynı şekilde istasyonların da sekreterleri
vardır.
İkinci bölüm çeşitli görevleri
tanımlamaktadır. Üçüncü bölümde her misyonun ve istasyonun tutması gerekli
kayıtlar ve bunların yerine getiriliş biçimleri düzenlenmektedir. Dördüncü
bölümde ise, politikaların üretildiği, kararların alındığı yıllık toplantıların
toplanma, çalışma, karar alma kuralları belirlenmektedir. Buna göre örneğin
yıllık toplantılara üçten fazla misyonere sahip olan istasyonlar iki,
diğerlerinin birer misyonerle katılacağı hükme bağlanmaktadır.
Yıllık toplantıda seçimle iş başına
gelecek görevliler, bütçenin hazırlanma ve onaylanma biçimi, bütçe ve tüzükte
yapılacak değişiklikler konusundaki kurallar ayrıntılı bir biçimde
saptanmaktadır.
İkisi bir arada 29 maddeden oluşan
yönetmelik ve tartışma/karar alma kuralları ise, toplantılarda konuşma ve oy
verme hakkı, uyulması gereken kurallar, yıllık toplantılarda yapılması gerekli
işler ve uyulması gerekli formaliteler, komisyonların seçimine ve
çalışmalarına ilişkin bilgilerle, yıllık toplantıyı yönetecek başkanın
görevleri, yetkileri ve uyması gereken kurallar, yıllık toplantılarda yapılması
gerekli işler ve uyulması gerekli formaliteler, komisyonların seçimine ve
çalışmalarına ilişkin bilgilerle, yıllık toplantıyı yönetecek başkanın
görevleri, yetkileri ve uyması gereken kurallar, oylama ve tartışma süreçleri
gibi pek çok konu ayrıntılı bir biçimde belirlenmiştir. Böyle-
likle hem oyunun kuralları saptanmış,
hem de demokratik bir katılmanın gerekleri yerine getirilmiş olmaktadır.
İlerde göreceğimiz gibi, okulların
yönetiminde önemli bir yeri olan mütevelli heyetlerinin yetkileri bu tüzükte
belirlendiği gibi, yıllık toplantıda seçilen en önemli komisyonlardan ikisi
olan Eğitim ve Matbaa komisyonları, eğitim ve basım işlerini bu tüzük ve
yönetmeliklere göre yürütmektedirler. Ayrıca eğitim ve yayın alanında
istasyonlar arasında çıkabilecek görüş ayrılıkları da misyonun nihaî kararma
göre, demokratik bir biçimde sonuçlandırılıyordu. Öte yandan, basım işlerinde
asıl karar mercii istasyonlar oluyordu. Yazılacak ya da çevrilecek kitap ve broşürler
ise esas olarak istasyonların kararına göre belirleniyordu.
İncelediğimiz dönem sonunda (1870)
Anadolu'daki üç misyonun bünyesinde yer alan istasyonlarda 35 misyoner görev
yapıyordu. Bu misyonerlerin büyük bir çoğunluğu artık Anadolu'daki ikinci ve
hatta üçüncü kuşak Amerikalı misyonerlerdi. Sosyal köken, eğitim gibi
özellikleri açısından belki kendilerinden önce gelenlerden pek farklı
değillerdi ama onlar kadar «âlim» de değillerdi. Goodell, Dwight, Schauffler
gibi ağır toplar ülkelerine dönmüş bunların yerine örneğin Dwight ve
Schauffler'in çocukları geçmişti.
1840-1870
yılları arasında Anadolu'da görev ya-
pan misyonerlerle bunların alana çıkış ve ayrılış ta-
rihleri aşağıdaki gibidir: (77)
% Alana Giriş Ayrılış
Adı Tarihi Tarihi
Henry J. Van Lennep George W. Wood Edwin E. Bliss
Azariah Smith (Hekim) John S. Everett Isaac G. Bliss
Josiah Peabody Edward M. Dodd Justin W. Parsons Oliver Crane
George W. Dunmore Joseph W. Sutphen
Homer B. Morgan Andrew T. Pratt George B. Nutting Alfred G. Beebe George A.
Perkins 1840
1842 1850
1843 1851 (ölüm)
1845 1856 (ölüm)
1846 1856
1841
1849
1850
1849
1851 1861
1852 1852 (ölüm)
1852
1843
1853
1854 1859
1854 1859
Jackson G. Coffing 1857
George H. White 1857
Alvin B. Goodale 1860
Zenas Goss 1860
William F. Williams 1849
18
William Clark 1853
Dwight W. Marsh
1850
Henry Lobdell
1852
Augustus Walker
1853
George C Knapp
1856
Lysander T. Burbank
1860
Wilson A. Farnsworth
1853
1855 (ölüm)
1859
Jasper N. Ball 1853
Sanford Richardson 1854
Edwin Goodell 1854
Benjamin Parsons Alexander R. Plumer
Ira F. Pettibone Orson P. Allen George A. Pollard
Tillman C. Trowbridge Crosby H.
Wheeler Charles F. Morse Oliver W. Winchester Theodore L. Byington
1854
1855
1855
1855
1856
1856
1857
1857
1855
1859
1859
William Hutchison 1858
1859
William W. Meriam 1859
Joseph K. Greene 1859
James F. Clark 1859
Herman N.
Barnum 1859
George F. Herrick 1859
William F. Arms 1860
William W. Livingstone 1860
Fayette Jewett (Hekim) 1853
Henry S. West (Hekim) 1859
David H. Nutting (Hekim) 1854
Henry B. Haskell (Hekim) 1856
John F. Smith 1863
Henry T. Perry 1866
Theodore A. Baldwin 1868
Charles C. Tracy 1867
Lyman Bartlett 1867
Henry Otis Dwight 1867
John E. Pierce 1868
Milan H. Hitchcock 1869
Edward Biggs 1869
J.O. Barrows 1869
Giles F. Montgomery 1863
L.H. Adams 1865
Henry Marden 1869
Moses P. Parmelee 1863
Henry S. Barnum 1867
A.N. Andrus 1868
R.M. Cole 1868
George C. Raynolds 1869
Sayıları artan misyonerlerle,
cemaatleri —yavaş
da olsa— büyüyen yerli Hıristiyanlar
arasındaki ilişkiler de 1860'lı yılların başında önem kazanmıştı. Amerikalı
misyonerler genel olarak tüm Hıristiyan mezheplerin yöneticileri ve özellikle
de Ermeni Patrikliği ile sürekli sürtüşme halindeydiler. Konumları ve
işlevlerinin ışığında bunu doğal karşılamak gerekir. Ancak misyonerler
ebeliğini ve vaftiz babalığını yaptıkları —benzetme hoş görülürse— kendi «tüp
bebekleri» Ermeni Protestan cemaati ile de sürtüşmekten geri kalmıyorlardı. Bu
çatışmanın temel nedeni büyüyen, güçlenen Ermeni Protestan cemaa-
tinin kilise, eğitim vb. kendisini
ilgilendiren konularda —doğal olarak— daha fazla söz hakkı ve karar verme
yetkisi istemesi, Amerikalıların ise bu alandaki egemen konumlarını terk etmek
istemeyişleriydi. I860' lı yıllarda doruk noktasına çıkan bu sürtüşmenin ilk
örnekleri daha önceki yıllarda görülmeye başlamıştı. Örneğin 1845 yılında
Misyoner Dwight «çok gizli» nitelemesi taşıyan bir mektubunda, Dr. Senekerim
adlı, ABD'de eğitim görmüş bir Protestan Ermeni'nin, «Niye Amerikalılara
gidiyorsunuz? Bize gelin, eğitiminizi biz sağlayalım.» şeklinde halk arasında
ajitas- yon yaptığmı yazıyor ve bundan yakmıyordu. (78) Bu tür
sürtüşmelerin nedenleri ve aldığı biçimler çeşitlidir. Eğitimin yeterli oluşu
ya da olmayışı, yerli yardımcıların maaşlarının azlığı ya da çokluğu, bir şapelin
mülkiyetinin kime ait olacağı gibi konular büyük tartışmalara neden
olabilmekteydi. Bu tartışmaların tek hakemi ise ABD'deki kiliseler ve
Protestan kamuoyu idi. (79)
Anadolu'daki Protestan kiliselerin
organizasyonu konusunda, tek tek kiliseler arasında irtibat olmadığı
gerekçesiyle yakınmalar oluyordu. Bunun bir bakıma önlemi, Ermeni Protestan
Bölge Birlikleri yoluyla alındı. Çeşitli bölgelerin farklı adlar altında,
(Bithynian Evangelical Union ya da Central Turkey Evangelical Union), Bitinya
Protestan Birliği ya da Merkezi Türkiye Protestan Birliği gibi, ülkedeki tüm
birlikleri bir çatı altında toplayan Türkiye Protestan Kiliseleri Merkez
Birliği (Central Union of the Evangelical Churches in Turkey) ile yatay ve
dikey bir örgütlenme gerçekleştirilmişti.
Misyonerlerin kiliselerle olan
ilişkileri de önde gelen yakınma konularındandı. Yerli ahali, daha doğrusu
yerli önderler, «misyonerler kiliselerimiz üzerin-
de sınırsız yetki kullanıyorlar» diye
şikâyet ediyorlardı. (80) Bir başka şikâyet konusu da
Amerikalılarca verilen eğitimin yetersizliği idi. (81) Öte yandan
misyonerler, «bizim amacımız uygarlık götürmek ya da ileri düzeyde eğitim
sağlamak değildir, biz ruhları kurtarmakla (saving souls) görevliyiz»
diyerek kendilerini savunuyorlardı. (82) Aslında işin özü parayı verenin
düdüğü çalıp çalamayacağı sorunu idi. Misyonerlerin eğitim konusundaki çağdaş
olmayan tutumları zamanla değişti çünkü hayatın gerçekleriyle bağdaşmıyordu;
yerli unsurlar ise daha fazla para verdikleri ölçüde daha fazla düdük
çaldılar. Bir belgeye göre, Amerikalılar bu konuya kendi açılarından şöyle
bakıyorlardı: (83)
•
Amerikalı misyonerlerin işi büyük
ölçüde manevîdir.
•
Misyonerlerle Protestan kiliseleri
arasındaki ilişkide misyonerler bu kiliselerin manevî babalarıdırlar ve bu
kiliselerin papazlarıyla eşit konuma sahiptirler.
•
Misyonerler Amerikan kiliselerince
sağlanan önemli miktarlardaki parayı harcayarak ve çeşitli faaliyetleri
gerçekleştirerek BOARD'ca belirlenmiş büyük bir harekât planını yürütmekle
yükümlüdürler. Bu amaca tahsis edilen para, kitap çeviri ve basımında, kilise
ya da okul binalarının satın alınması ya da kiralanmasında, yerli
yardımcıların istihdammda ve mevcut kiliselere yardım için kullanılır.
•
Misyonerler yerli unsurlara her konuda
danışırlar, ancak «ne yapılacağına onlar karar verirler».
•
Bu ülkedeki Protestan kiliselerin
organizasyonu Amerikalı misyonerlerce yapılmıştır ve bu
kiliselerin
bağımsız olabilmeleri için gerekli önlemler alınmıştır.
•
Bu kiliselere ilişkin olarak misyonerlerin
söz hakkına sahip oldukları tek konu, BOARD bütçesinden yapılan yardımın nasıl
harcanacağıdır.
•
Bu ülkedeki ilkokulların tüm
masraflarının yaklaşık 4/5 ya da 9/10'u BOARD tarafmdan karşılanmaktadır.
Kimi can alıcı noktalarını
özetleyerek aktardığımız söz konusu rapor, düdüğü ancak parayı verenin
çalabileceğini açıkça gözler önüne sermektedir. Ancak bu durum zamanla
değişmiştir. Bu raporun yazıldığı tarihten yaklaşık on yıl sonra (1869'da)
örneğin Doğu Türkiye Misyonu'ndaki 17 kiliseden 8'i ABCFM' den hiçbir yardım
almadan kendi giderlerini kendisi karşılayabiliyordu. Aynı şekilde bu
kiliselerin papaz ve vaizlerinin aylıkları için gerekli paranın %80'i yerli
halkça, yalnızca %20'si ABCFM'ce karşılanmaktaydı. Okulların masrafları
açısından da durum tersine dönmüştü. Okulların aylık giderlerinin %75'i yerli
unsurların, %25'i ise misyonerlerin payma düşmekteydi. (84)
Bu değişme zaman içinde olmuştur ve
misyonerler, dizginleri tümüyle elden bırakmadan yerli unsurları da karar
alma sürecine dahil eden bir mekanizma geliştirmişlerdir. Örneğin 1859 yılı
sonunda alınan bir kararla her istasyonda eşit sayıda misyoner ve yerli
görevliden oluşan ortak bir komite kurulması gerçekleştirilmiştir.
Uç-istasyonlardaki yerli görevliler de bu ortak komitelerde temsil
edileceklerdir. Ortak komitelerin, ne misyonerlerin ne de yerel kiliselerin
işlerine doğrudan ve resmen karışması söz konusu değildir. Ancak bu komiteler
önlerine getirilen her konuda
bağımsız olarak hareket
edebilecektir. Ortak komitelerin görevi, daha çok kutsal konularda görüş
bildirmektir. Ortak komiteler BOARD'la olan ilişkilerini ve yazışmalarını da
yine misyoner istasyonları kanalıyla yürüteceklerdir. (85)
Yerli Protestanlara belirli konularda
danışılması', belki sürtüşmelerin daha ileri boyutlara ulaşmasını önlüyordu ama
yakınmalar hiçbir zaman sona eriniyordu. (86) Öte yandan bütün bu
patırtılar, Tablo-3'ten izlenebileceği gibi, 1870 yılına gelindiğinde bile,
35'i misyoner olmak üzere 96 kişilik bir Amerikan kolonisiyle yaklaşık 20.000
kişilik Ermeni Protestan Cemaati arasında kopuyordu.
Tablo-3 : Anadolu'daki (İstanbul
dahil)
Protestan Cemaatinin Gelişmesi
(1846-1870)
Kilise
Üyeleri Protestan Cemaaat
Yıllar Kilise Sayısı Sayısı Erkek Vergi
Mükellefleri Kayıtlı
Protestan
1846 4 105
1850 6 158 — — —
1855 24 627 — — —
1860* 27 1278 — —
1865** 50 2079 — — —
1870*** 73
- 3748 10.277 4.589 20.051
(*) Üç misyon birlikte alınmıştır ve
Batı Türkiye Misyonu'nun verileri 1861 yılına aittir.
(**) Üç misyon birlikte alınmıştır ve Batı Türkiye Misyonu'nun ve
rileri 1866 yılına aittir.
(***) Üç misyon birlikte alınmıştır
ve Batı Türkiye Misyonu'nun verileri 1871 yılına aittir.
Kaynak : ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 1, No 1 ve 7, Vol. 5, No 13-14.
Seri ABC
16:9:5, Vol. 1, No 1, 5 ve 10.
Seri ABC
16:9:7, Vol. 1, No 1,8 ve 17.
Seri ABC
16:7:1, Vol. 8, No 1 ve 10.
Ancak olup bitenlerin toplumsal
etkilerini, yalnızca sayıların büyüklükleriyle sınırlı saymak yanlış olur.
Diğer yandan, Amerikalı misyonerlerin, Anadolu'nun bağrında yoktan var
ettikleri Ermeni Protestan cemaati ile bu kadarlık sürtüşmeyi de seve seve
göğüsleyecekleri düşünülebilir!
Misyoner eğitimindeki gelişmeleri
yıllar itibariyle izlemeye geçmeden önce, misyoner yayılmasının coğrafyasma
bir göz atmamız yararlı olabilir. Amerikalı ve yerli yardımcılardan oluşan
misyoner gücünün, istasyon ve uç-istasyon sayılarının zaman içinde nasıl bir
artış gösterdiği ve coğrafî mekânda nasıl dağıldığı Tablo-4'ten izlenebilir.
Sayıların ortaya koyduğu en önemli
olgu, 1870 yıhna gelindiğinde bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
kalan tüm alanların Amerikan misyoner faaliyetinin etki alanı içine alınmış
olduğudur. Ya- yılına, daha önce de belirtildiği gibi, Batı'dan Doğu'ya doğru
olmuştur. 1840 yılında İstanbul dışmda yalnızca dört kentte misyoner istasyonu
varken, 1870 yılında Türkiye'nin 17 büyük yerleşmesinde istasyon, 180'i aşkın
kasaba ve köyünde ise uç-istasyon faaliyet gösterir durumdadır. Bu yerleşme
birimleri, belirtmeye gerek yok ki, Ermeni nüfusun yoğun olduğu yerleşmelerdir.
Bu yayılışın coğrafyasını gözümüzde daha iyi canlandırabilmek için 1870
yılındaki durumu biraz daha ayrıntılı olarak inceleyebiliriz.
İstanbul'dan yönetilen Batı Türkiye
Misyonu'nda Merzifon, İzmit, Kayseri, Bursa, Manisa ve Sivas'ta birer istasyon
kurulmuştur. Amasya, Tokat, Çarşamba, Çorum, Samsun ve Ünye Merzifon'a bağlı
uç istasyonlardır. Kayseri'ye bağlı uç-istasyonlar arasında ise Yozgat, Niğde,
Aksaray, Sungurlu ve Talas yer almaktadır. Bandırma, Bilecik, Kütahya
Bursa'ya; İz-
(1840- 1870)
Yıllar Kapsanan Alan Çalışanlar
Misyon Sayısı İstasyon Sayısı Uç-İstasyon
Sayısı Amerikalı Yerli Misyoner Yardımcısı
Misyoner Doktor Kadın
Yard. Diğer
1840 1 5 — 13 — 12 1 18
1846 1 5 2 17 17 — 18
1850 1 6 11 19 21 — 33
1855 1 12 25 24 27 —— 89
1860* 3 21 85 43 3 45 1 159
1865** 3 21 140 35 ı 40 1 224
1870*** 3 17 188 3 58 1 372
(*) Batı Türkiye Misyonu'nun
verileri 1861 yılına ait (**) Batı Türkiye Misyonu’nun verileri 1866 yılına ait
(***) Bat! Türkiye Misyonu'nun verileri 1871 yılına ait.
Kaynak : ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 3, No 4, Vol. 8, No 1, 10 ve 56.
Seri ABC 16:9:7, Vol. 1, No 1, 8 ve
17.
Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 1, 5 ve
10.
Seri ABC 16:9:3, Vol. 1. No 1 ve 7,
Vol. 5, No 13-14.
mir, Aydın, Akhisar ve Afyon da
Manisa'ya bağlı uç istasyonlardır. Tokat, Zara, Gürün Sivas'ın önde gelen
uç-istasyonlarıdır.
Antep'ten yönetilen Merkezî Türkiye
Misyonu'n- da Halep, Adana, Antakya ve, Maraş'ta istasyonlar kurulmuştur. Urfa,
Kilis, Elbistan, Adıyaman, Siverek bu misyondaki uç-istasyonlardan bazılarıdır.
Harput'tan yönetilen Doğu Türkiye
Misyonu'nun istasyonları Harput, Bitlis, Erzurum ve Mardin'dir. Arapgir,
Malatya, Eğin, Muş, Diyarbekir ve Trabzon bu misyonun önde gelen
uç-istasyonlarıdır.
Bu üç misyona bağlı istasyon ve
uç-istasyonlar- daki eğitim faaliyetlerinin yıllar itibariyle gelişmesine
ilişkin kimi verileri Tablo-5'ten izleyebiliriz.
Eğitim alanındaki gelişmelerde de
1850'lerden sonra bir canlanma olduğu ancak asıl hızlı gelişmenin 1865
yılından sonra yaşandığı görülüyor. Ancak, bu dönemde eğitim alanında çok
önemli stratejik kararlar alınmış olmasına rağmen niceliksel gelişmeler çok
büyük olmamıştır. Büyük gelişmeler bir sonraki dönemde gözlenecektir. Nitekim
bu dönemde eğitime ayrılan kaynaklarda da çok büyük artışlar olmamıştır,
örneğin 1840 yılında eğitime ayrılan kaynak matbaa ve yayım işlerine ayrılan
kaynağın yaklaşık onda biri mertebesinde kalmıştır. (87) Aslında bu
durum sonraki yıllarda da çok fazla değişmemiştir. Örneğin 1866 yılında (88)
istanbul İstasyonu'nun eğitim giderleri, matbaaya harcanan paranın %
17'si dolaylarında kalmıştır. Kuşkusuz bunun bir nedeni, daha önce gördüğümüz
gibi, eğitim masraflarına yerli cemaatin giderek artan oranlarda katılmaya
başlaması bir başka nedeni de matbaa ve yayım işlerinin hem önemce hem
1840 1846 1850 1855 1860 1865 1870
•
İlahiyat Okulları
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı — 1 1 1 3 2 4
— 35 25 40 76 21 74
• Yatılı Erkek Okulları
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 1 — — 2 i-_
7 — — 15 17 — —
•
Yatılı Kız O kull arı © Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 11112 3 9
3 15 22 25 30 70 189
•
İlkokullar
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 4 7 S 43 64 47 220
74 114 178 1136 2305 1361 5617
TOPLAM
© Okul Sayısı
• Öğrenci Sayısı 6 9 7 47 70 52 233
84 164 225 1216 2428 1452 5880
Kaynak:
Tablo-4’te belirtilen kaynaklardan yararlanılmıştır.
de paraca, misyoner dizgesi içinde,
çok önemli bir yere sahip olmasıdır.
Doğal olarak bu dönemde değirmenin
suyu önceki döneme göre gürleşmiştir. Amerikan İç Harbi nedeniyle kaynakta
zaman zaman su seviyesinin düşmesine rağmen, artış düzenlidir. Bu konuda belki
de en önemli gelişme, değirmenin suyuna Boston'daki ana kaynağın yanı sıra
Anadolu'daki pınarlardan da katılmaların eklenmiş olmasıdır. Bir örnek vermek
gerekirse, Doğu Türkiye Misyonu için 1870 yılında 38.179 Dolar Boston'dan
gönderilmişken, 8882 Dolar da yerli Hıristiyanlar arasında toplanmıştır.
Yaklaşık %23 dolaylarındaki bu yerel katkı, kuşkusuz zamanla artacaktır.
1840-1870 yıllarında ABCFM'in bütçesi
ve bunun içinde Osmanlı İmparatorluğu ve özellikle de Anadolu'nun payma düşen
Dolar'ların durumunu Tablo-6'dan izleyebiliriz.
İncelenen dönem boyunca, Amerikan İç
Savaşı' mn yarattığı istisnai durum sayılmazsa, ABCFM'in dünya ölçeğinde
harcadığı para sürekli olarak artmıştır. Bu tutarlar içinde Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki faaliyetleri finanse etmek üzere harcanan paralar da
sürekli artış göstermiştir. Örneğin ABCFM bütçesinin 1836'da %17'si, 1839'da
%14'ü, Osmanlı İmparatorluğu' ndaki faaliyetlere tahsis edilmişken, bu oran
1850'de % 23, 1860'ta %30, 1870'te %35 olmuştur. (89) Öte yandan
misyoner faaliyetleri çerçevesinde Osmanlı İmpa- ratorluğu'nda harcanan paranın
1836'da %58'i, 1839' da %47'si, 1845'te %61'i Anadolu'da harcanmışken, bu
oranlar 1855'te %75, 1860'ta %81, 1866'da %84 ve 1870' de %83 olmuştur. Bütün
bu oranlar Anadolu'daki operasyona verilen önemi kanıtlayan göstergelerdir.
Tablo-6: ABCFM'in Bütçesi ve Bunun İçinde
Anadolu'nun Payı (1840-1870)
Anadolu'nun
ABCFM'in Osmanlı
İmp.
Payına Düşen (Dolar) Payına Düşen (Dolar)
Toplam Bütçesi Bağışlar (Dolar)
Yıllar (Dolar)
1840 265.774 228.777 38.005 20.785
1841 242.998 213.236 52.726 32.722
1842 318.955 277.495 53.864 27.054
1843 257.247 222.014 46.339 29.237
1844 257.393 217.912 50.683 33.586
1845 255.112 220.363 41.791 25.614
1846 279.369 196.208 63.178 44.293
1847 264.783 192.816 53.164 41.125
1848 313.947 225.595 65.884 48.045
1849 323.309 261.431 . 58.855 39.985
1850 285.933 217.839 66.962 48.132
1851 318.901 244.521 65.005 42.930
1852 — — 85.018 41.660
1853 — — 57.388
1854 — — 87.729 65.248
1855 — — 86.075 64.750
1856 — — 118.836 93.377
1857 — — 119.045 93.609
1858 374.889 265.827 118.115 89.245
1859 417.289 263.804 129.817 100.947
1860 429.799 302.443 131.405 106.523
1861 369.879 283.186 139.399 120.502
1862 350.184 247.488 107.811 89.404
1863 403.264 304.905 131.256 98.470
1864 531.985 428.511 171.844 126.568
1865 537.001 440.066 180.253 143.405
1866 441.883 373.051 162,256 136.160
1867 448.524 350.672 152.646 126.257
1868 535.838 453.260 211.839 177.220
1869 531.661 424.457 198.737 169.156
1870 483.390 378.688 167.073 139.287
Kaynak: Birinci
Bölümün 73 Nolu dipnotuna bakınız.
İKİNCİ BÖLÜMÜN DİPNOTLARI :
Finnie, a.g.e.,
s. 131.
«Farewell
Address Presented by the American Missionaries at Constantinople to the
Lord Viscount Stratford de R'edcliffe With the Reply of his Excelencey., ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5,
Vol. 4, No 12.
Aktaran
Finnie, a.g.e., s- 131.
Frank Edgar
Bailey, British Policy and the Turkish Reform Mo- vement, Cambridge
(Mass.), Harvard University Press, 1942, s. 39-129.
Bartlett, a.g.e.,
s. 15; Hamlin, My Life and..., s. 380-381. Bailey, a.g.e.,
s. 226.
Tillman C.
Trowbridge, .Notes of A Tour In Armenia. (1858 tarihinde kaleme alınmış
200 sayfalık el yazısı notlar) ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 15,
No 291.
Dwight, a.g.e.,
s. 87.
Hamlin, Among the
Turks, s. 66-67.
a.k., s. 95.
"Report on the
Future Relations of the Greek Mission" (1844), ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 3, No 90; Strong, a-g.e., s. 104.
Thirthy
Fifth Annual Report of the ABCFM 1844, Boston, T.R. Marvin, 1844, s.
98.
Strong, a.g.e.,
s. 200.
Bartlett, a.g.e.,
s. 2.
Anderson,
Memorial Volume of.., s. 287.
Dwight, a.g.e.,
s. 112-113.
Hamlin, My
Life and.., s. 215-216; ayrıca bkz. Hamlin, Among the Turks, s.
66-67.
"Educational
Institutions and English Literature for Turkey", ABCFM Arşivi, Seri
ABC 16:7:1, Vol. 12 No 269.
"Annual Report
of the Aintab Station-1860", ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 1,
No 43.
H.G.O.
Dwight'tan Anderson'a mektup, 23 Eylül 1847, ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 8, No 39. Buradaki paradoks, eğitim ve okulu Protestanlaştırmanın
bir aracı olarak gören misyonerlerin, okul sayesinde dinsel amaçlarına
ulaşabilir bir duruma düşmüş olmalarıdır.
Richter, a.g.e.,
s. 123; ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:7:1, Vol. 5, No 194.
(22)
Bu tür birliklerin belli başlıları
1864'de kurulan Bursa, İznik, Adapazarı ve çevresini kapsayan Bitinya Ermeni
Protestan Kiliseleri Birliği, 1865'te kurulan Harput Protestan Birliği,
1868'de Merzifon'da kurulan Merkezî Türkiye Protestan Birliği, ve Güney
illerini kapsayan Kilikya Protestan Birliği'dir. Bu konuda bkz. Richter,
a.g.e., s. 121-122.
(23)
Bayard Dodge, «American Educational
and Missionary Efforts in the Nineteenth and Early Twentieth Centruies», The
Annals of the American Academy of Political and Social Sciences, Vol. 401,
May 1972, s- 20.
(24)
«Report of the
Associate Principles of the Seminary at Bebek»
(Raporu Hazırlayanlar Cyrus Hamlin ve
G.W. Wood), 11 Haziran 1849, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No
184.
(25)
Stone, Academia For Anatolia.., s.
67.
(26)
Tibawi, American Interests In.., s. 152; Stone,
Academia.., s. 77.
(27)
Hamlin, Among the Turks, s.
282.
(28)
Hamlin, My Life and..., s.
414.
(29)
«Report of the
Associate Principles of the Seminary at Bebek», 11 Haziran 1849, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 184.
(30)
«Annual Report of the Oorfa Station, 1 April 1862», ABCFM Ar
şivi, Seri ABC
16:9, Vol. 1, No 56.
(31)
İlahiyat Okulu terimini İngilizcedeki
Theological Seminary karşılığı olarak kullanıyorum. Ancak Anadolu'daki
ilahiyat okullarının ABD'dekilerle tek ortak yanı din adamı yetiştirme ereğidir.
Yoksa, özellikle ilk yıllarda görülen şekliyle bu okulları ABD' deki normal
kolej eğitiminden sonra üç yıllık program izleyen söz gelimi Andover, Princeton
gibi yüksek ilahiyat okullarıyla karşılaştırmak doğru olmaz.
(32)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 1, No 17; Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 10; Seri ABC 16:9:3, Vol. 5,
No 13-14.
(33)
Sixtieth Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Ri-
verside Press,
1870, s. 110.
(34)
Hamlin, My Life and.., s.
208-210.
(35)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 3, No 58.
(36)
a.k.
(37)
Hamlin, My Life and.., s. 371.
(38)
a.k., s. 413.
(39)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1,
Vol. 3, No 188.
(40)
«Eleventh Annual Report of the Bebek Seminary, 1852», ABCFM
Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 9, No 189.
(41)
Hamlin, My Life and.., s. 255.
(42)
«Steam Flour Mill and Bakery of the
Bebek Seminary» (Nisan 1864 tarihli el yazısı rapor), ABCFM Arşivi, Seri
ABC 16:7:1, Vol.
9,
No 191. Cyrus Hamlin'in anılarında (My Life and Times ve
Among The
Turks) Kırım Harbi sırasında müttefik askerlerinin bitli
çamaşırlarını dezenfekte eden bir çamaşır fabrikasının ve askerlerin ekmeğini
temin eden buharlı değirmenin ve ekmek fabrikasının ilginç öyküleri anlatılır.
(43)
Greene, a.g.e., s. 114.
(44)
Yirmi Birinci Yıllık Toplantı'da
okulun, «Bebek'in konumunun Ermeniler yönünden merkezî olmayışı ve
İstanbul'daki olumsuz etkiler, nedeniyle Anadolu'ya taşınması kararlaştırıldı. ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 1, No 23.
(45)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 1, No 90.
(46)
ABCFM Arşivi, Seri ABC,
16:9:7, Vol. 1, No 140.
(47)
a.k.
(48)
Burada Osmanlı eğitim sistemindeki
bir paralelliğe dikkat çekmek gerekir. Bizde ilk kız rüşdiyesi 1859 yılında
İstanbul'da açılmış, 1870'lerden itibaren kız okullarının sayısı artmış ve taşraya
da yayılmaya başlamıştır. Bkz. Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi
(Başlangıçtan 1982'ye), Ankara, A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayını,
1982, s. 109.
(49)
«Report of the Trustees of the Harpoot
Seminary for the Year
1864,
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 1, No 92.
(50)
«Report of the Committee of Education on the Female Boarding
School-Aintab,
29 April 1861», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 106.
(51)
ABCFM Arşivi, Seri BC,
16:9:5, Vol. 1, No 64.
(52)
.Abstracts of the Doings of the First
Annual Meeting of the Mis- sion In Turkey. (1839), ABCFM Arşivi, Seri
ABC 16:7:1, Vol. 3, No 28
(53)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 3, No 45.
(54)
.Inventory of the Printing
Establishment-1840», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 33.
(55)
Kocabaşoğlu, a.g-m., s. 274.
(56)
Thomas Laurie, The Contributions
of Our Foreign Missions To Science and Human Well-Being, Boston, ABCFM
Yayını, 1885, s. 206.
(57)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 6, No 2.
(58)
ABCFM Arşivi, Seri 16:7:1,
Vol. 3, No 4; Seri ABC 16:7:1, Vol.
8,
No 1.
(59)
Bu konudaki tartışmalar için bakınız.
Kocabaşoğlu, a.g.m., s. 275.
(60)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 8, No 75.
(61)
Robert Avery, Ink On Their Thumbs,
Istanbul, Amerikan Board Heyeti Yayını, Redhouse Press, 1970, s. 1.
(62)
Annual Report of ABCFM-1864, Boston, T.R.
Marvin and Sons, 1864, s. 60
(63)
1860 Yıllık Raporu'ndan aktaran
Avery, a.g.e., s. 5.
(64)
«Report of the Smyrna Treasurer», ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:1; Vol. 2, No. 75.
(65)
Avery, a.g.e., s. 5.
(66)
.Memorandum In Regard to Printing
Operations of Armenian Mission-1857», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1,
Vol. 8, No 144.
(67)
.Report on the Importance of
Constantinople as a Missionary Station-1844., ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 3, No 86.
(68)
Dwight, a.g.e., s. 85.
(69)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 8, No 54.
(70)
Edwin E. Bliss, Condensed Sketch of the Missions of the Ameri-
can Board
in Asiatic Turkey, Boston, ABCFM Yayını, 1897, s. 18.
(71)
«History of the Aintab Station
Previous to December 1856», ABCFM Arşivi, Seri 16:5, Vol. 5, No 28 C.
(72)
Fifty-First Annual Report of the
ABCFM, 1860, Cambridge (Mass.), 1860, s. 64-65.
(73)
Strong, a.g.e., s. 200.
(74)
C. Hamlin'in 14 Kasım 1858 tarihli
mektubu, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 12, No 289.
(75)
İlerde görüleceği gibi yerli
unsurlarla misyonerler arasındaki sürtüşme konularından birisi de yerli
Protestanların, misyonerlerin kimseye hesap vermek durumunda bulunmadıkları
yolundaki yalanmalarıdır. .An Appeal Against the Policy of the Ame- rican
Missionaries Among the Armenian Christians. (El yazısı sirküler), 1867, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:3, Vol. 4.
(76)
«Constitution of the Mission of Eastern Turkey», ABCFM Arşivi,
Seri ABC
16:9:7, Vol. 1, No 29.
(77)
Historical Sketch of.. (1862), s.
47-48; Bartlett, a.g-e., s. 33-35.
(78)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 5, No 80.
(79)
«The American Missionaries and the
Evangelical Armenian Church and Mission Chapel in Stamboul» (sirküler), 1869, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:3, Vol. 4.
(80)
Bir belgede bu şikâyet şöyle dile
getiriliyordu: «Misyonerler bu ülkedeki dinî çalışmaların yürütülmesinde
Amerikan kiliseleri-
nin yetkili
ajanlarıdırlar. Bu iş için Amerikan kiliselerince sağlanan fonların kontrolü
onların elindedir. Misyonerler ne bu ülkedeki dinî örgütlerin ne de yerli
kiliselerin papazı olmuyorlar ve böylelikle de bizzat kendilerinin tohumunu
attığı kiliselerin kontrolü dışında kalıyorlar ve hiçbir şekilde sorumluluk
taşımıyorlar.» ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol 5 ,No 89-1.
(81)
«An Appeal Against the Policy of the American Missionaries
Among the
Armenian Christians., ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 7:3, Vol. 4
(82)
«The American Missionaries and the
Armenian Protestant Com- munity, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:3, Vol. 4;
Seri ABC 16: 9:3, Vol. 1, No 217-220.
(83)
«Relation of the American Missionaries to the Native Protestant
Churches and
Committees Formed in Connection with their La- bors in Turkey., ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 175.
(84)
Misyoner Crosby H. Wheeler'den Turkish
Missionary Aid Soci- ety'ye yazılan 1869 tarihli bir yazı, ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16: 0:7, Vol. 2, No 564.
(85)
«The Office, Powers and Privileges of
the Mixed Meeting of Mis- sionaries, Native Pastors and Brethren., ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 190.
(86)
ABCFM Arşivi bu tür tartışmalara ilişkin sirküler,
rapor ve bro
şür yönünden
bir hayli zengindir. Bunlar arasından bizim okuduklarımız şunlardır: -
a.
The American Missionaries and the
Armenian Protestant Community, Constantinople, 1869 (35 sayfa).
b.
Reply of
the Missionaries at Constantinople to the Charges of
Rev. Horatio Southgate, Boston,
Crocker and Brewster, 1844 (44 sayfa).
c.
ABCFM, Report of the Special
Committee on the Turkish Mis- sions Presented at the Annual Meeting at Detroit,
1883 (34 Sayfa).
d.
Correspondence and Other Documents
Relating to the Troub- les in the Turkish Missions of the ABCFM, New York,
Atkin and Prout, 1883 (45 Sayfa).
e.
Controversy Between the Missionaries
of the American Board and the American Board and the Evangelical Armenian
Church in Turkey, New York, 1882 (40 sayfa).
Bu raporlar
için ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:7:3 Vol. 4'e bakıl-
malıdır.
(87)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:7:1, Vol. 3, No 4.
(88)
ABCFM Arşivi, Seri ABC,
16:9:3, Vol. 1, No 17.
(89)
1840'tan önceki veriler için
Tablo-l'e bakılabilir. Amerika'dan gönderilen paranın nerelere harcandığım daha
yakından görmek bakımından örneğin 1870 yılına ait olan miktarı (139.287 Dolar)
misyonlar ve harcama kalemleri itibariyle izleyelim:
Misyoner maaşları ve satınalma
69.353
Bayan Griswold ve Beach'in ihtiyacı
599
Bayan Griswold ve Beach'in Liverpool'a seyahati
160
Mr. Barrows ve ailesinin ihtiyacı
865
Mr. Barrows ve ailesinin Liverpool'a seyahati
200
Mr. Ball ve ailesinin harcamaları
304
Mr. Greene ve ailesinin harcamaları
1.000
Mr. ve Mrs. Leonard'ın harcamaları
800
Miss Fritcher'in harcamaları
255
Mr. Ladd'e emeklilik ödemesi
800
Özel komite kararıyla TP. Johnston'a yapılan ödeme
750
25.680 Dolar
Batı Türkiye Misyonu 75.428
Dolar
Misyoner maaşları ve satınalma 23.874
Mr. ve Mrs. Marden'in ihtiyacı 905
Mr. ve Mrs- Marden, Mr. Adams ve Miss Proctor'un Liverpool'a
seyahat masrafları 320
Mr. Coffin'in Liverpool'a seyahat masrafı 80
Mr. Nutting'e emeklilik ödemesi 500
Doğu Türkiye Misyonu 38-179 Dolar
Misyoner maaşları ve satınalma 36.479
Dr. ve Mrs. Raynolds'un seyahat masrafları 160
Mr. Allen ve ailesinin ihtiyacı 1.200
Miss Bush'un ihtiyacı ve Liverpool'a seyahat masrafı 340
Merkezî Türkiye Misyonu
Bkz. Sixtieth
Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1870, s.
111.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: HASAT DÖNEMİ
(1871-1900)
1870'li yıllarla birlikte, gerek
imparatorluğun yaşamında, gerekse Amerikalı misyonerlerin faaliyetlerinde
yeni bir dönem başlıyordu. Bu dönemin en belirgin özelliği, denklemdeki pek
çok unsurun değişmesiydi. Bir kere, Batı'nın Osmanlı Devleti'ne karşı tutumu
değişmişti. Her şeye rağmen yaşatılması gereken bir «hasta adam» gitmiş,
yerine paylaşılacak mirası öne çıkmış «ölümcül bir hasta adam» gelmişti, imparatorluk
dağılacaktı. Bu kaçınılmaz görünüyordu. Batı kendi çıkarlarını İmparatorluk
bünyesindeki ulusal azınlıklar kanalıyla koruma yol ve yöntemleri geliştirme
peşindeydi. O yıllarda Avrupa başkentlerinde dillerden düşmeyen «Osmanlı
İmparatorluğu'nda reform» yaygarasının dış yüzü buydu. London Times gazetesi
editörünce Misyoner Tillman C. Trowbridge'e gönderilen 17 Ocak 1880 tarihli
mektup, bu tutumun tipik bir örneğidir: «Küçük Asya ve Suriye, Hıristiyan
Devletlerin vesayeti altında, fiili yönetim olmasa bile gerçek denetimi şimdi
bu ülkeleri kötü yönetenlerin elinden alınmadan, hiçbir zaman ıslah edilemez.»
(1) Misyonerler de çoktan bu sonuca ulaşmışlardı. Yukar- daki
mektubun muhatabı Trowbridge, 1872 yılında ka-
leme aldığı bir raporda (2)
aynen şunları söylüyordu: «Osmanlı İmparatorluğu'nun korunması, uzun süredir,
Avrupa'daki genel barış için zorunlu sayılmıştır. İmparatorluğun dağılmasını
önlemek için büyük fedakârlıklara katlanılmıştır. Bununla birlikte, tamamen
kokuşmuş bir yönetimi veya halkı uzun süre muhafaza etmek imkânsızdır.
Dolayısıyla Türk İmparatorluğunun ahlâkî reformasyonu Avrupa'nın ortak çıkarları
yönünden büyük önem taşımaktadır. Böyle bir re- formasyonun
gerçekleştirilebilmesi mümkün görünmektedir; ülkenin sözde Hıristiyan
toplumlarında bunun için bir temel vardır. Türkiye'nin tüm nüfusunun yaklaşık
yarısı Rum, Ermeni ve Bulgar'lardan oluşmaktadır. Amerikalılar ve diğer
misyonerler bu toplumlar içinde uzun süredir çalışmaktadırlar ve özellikle
Ermeniler arasında başarılı olmuşlardır. Yukarda belirtilen doğrultuda
operasyonlarını genişletmeyi önermektedirler ve bunu yaparken de Amerika'daki-
ler kadar İngiltere'deki dostlarının işbirliğine güvenmektedirler.»
Bu tutum, doğal olarak Osmanlı
Devleti'nin tutumunu da etkilemiş ve özellikle 1870'den sonra, yerli ve
yabancı, müslim ve gayrimüslim tüm eğitim ku- rumları disiplin altına almmak
istenmiştir. Bunun, ilk örneği 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamname- si'dir.
Bu nizamnamenin 129'ncu maddesiyle, özellikle cemaat ve yabancı okulları
hedeflenmiştir. Örneğin bu madde, bu tür okulların öğretmenlerinin diplomalarının
Osmanlı Maarif Nezareti'nce onaylanmasını, okutulacak derslerin bir listesinin
verilmesini ve ders kitaplarının Nezaret'çe onaylanmasını öngörüyordu. Bunların
pek azına uyulduğunu belirtmeye gerek yok. Ancak bu masum istekler karşısında,
özellikle Amerikalı misyonerler, «faaliyetlerimize set çekiliyor» diye
epeyce gürültü çıkarmışlardır. Ayrıca
belirtilmelidir ki bu maddenin işlerlik kazanabilmesi için 1886 yılında Mekatib-i
Ecnebiye ve Gayri Müslime Müfettişli- ği'nin ihdas edilmesi ve basma da
Selanik Vali Muavini saadetlû Kostantinidi Paşa'nın geçirilmesini beklemek
gerekmişti! (3)
Ayrıca Osmanlı yönetimince alınan,
sokakta vaaz verilmesinin yasaklanması, Matbaalar Nizamnamesi (1857) uyarmca
matbaalar için ruhsat alınma zorunluluğunun getirilmesi, her türlü süreli
yayın ve kitabın Encümen-i Teftiş ve Muayene'den geçirilmesi, tabiplerin
icra-i meslek edebilmesi için diplomalarının Tıbbiye-i Şahane'ce onaylanması
gibi önlemler, misyo- nerlerce, anlaşmalardan ve kapitülâsyonlardan doğan haklarına
(!) yönelik kısıtlamalar olarak değerlendiriliyor (4) ve
Anglo-Saxon kamuoyunda fırtına koparılıyordu.
Bu arada Amerikan Hükümeti'nin
tutumunda da bir değişiklik olmuş, gerek misyonerlerin gerekse Boston'daki
öteki etkili çevrelerin çabalarıyla Amerikan hariciyesi misyonerlerine daha
yakın diplomatik koruma sağlamaya başlamıştır. Önceleri diplomatik korunmaları
için daha çok ingiltere'nin eline bakan misyonerler artık kendi ülkelerini
arkalarında bulmaya başlamışlardır.
Kuşkusuz Amerikan misyoner
faaliyetlerinde de önemli gelişmeler, değişmeler olmaktaydı. Bir kere, «Okul
Kitab'ı (İncil) izleyecek, onun önüne geçmeyecek!» ilkesi artık ister istemez
bir yana bırakılmıştı. Gerçi ABCFM'in yeni sekreteri bu ilkenin hâlâ geçerli
olduğunu savunuyordu ama buna kendisinin de inandığı kuşkuluydu. Bu biraz da
zevahiri kurtarma
türünden bir savunmaydı. Zira Mr.
Clark, kendi kendine yeterli Hıristiyan topluluklar kurulabilmesi için kendine
güvenen ve kendine saygısı olan gençler yetiştirilmesi gerektiğini bunun da
ancak eğitimle olacağını söylüyordu. Cyrus Hamlin'in ve Bebek İlahiyat
Okulu'nun bu alandaki en iyi örnek olduğuna işaret eden Clark, «Öyleyse»,
diyordu, «bırakalım eğitim, Tanrı'nın kelâmının va'zı ile atbaşı gitsin ve
Hıristiyan uygarlığı, İncil'in yolunu açsın.» (5)
Öte yandan yine Mr. Clark'ın
saptamasma göre, Türkiye'deki misyoner faaliyeti sınırlarına ulaşmış-, tı. (6)
Her ne kadar sayısal büyüme 1914 yılına kadar devam edecektiyse de, 1890'ların
ortasına gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan misyoner
faaliyetinin gerçekten sınırlarına ulaşılmıştı. Bu, faaliyetlerin mekândaki
yayılması anlamında olduğu kadar, yüksek öğrenim, tıbbî yardım ve bakım gibi
yeni işlevlerin devreye girmesi açısından da geçerliydi. İlerki sayfalarda bu
gelişmeleri izleyeceğiz.
YENİ GELİŞMELER
XIX.
yüzyılın son 30 yılında Osmanlı
İmparator- luğu'ndaki Amerikan misyoner faaliyetlerinde dikkate değer
gelişmeler oldu. Yeni cepheler açıldı, yeni ittifaklar kuruldu, bir misyon el
değiştirdi; eğitim, tıbbî yardım, basım ve yayım işlerine hız verildi. Bu çalışmanın
kapsamı dışında kalmakla birlikte önce açılan yeni cepheden kısaca söz edelim.
Bulgarları, «Ortodoks hiyerarşisinin
ve Türk despotizminin» pençesinden kurtarmak (7) amacıyla baş-
latılan operasyonun geçmişi 1850'li
yıllara kadar geri gidiyor. Balkan yarımadasındaki çalışmaları tek basma
üstlenemeyeceğini düşünen ABCFM, o sıralar bölgede iş yapmaya hevesli bir
başka Amerikan misyoner örgütüne (Methodist Episcopal Mission) 1851 yılında
ortaklık önermiş, hatta bölgeyi kâğıt üstünde aralarında paylaşmışlardı bile.
Bu paylaşıma göre, Balkan Dağlan'nın Güney ve Batı'smdaki yöreler BOARD'un
payına düşmüştü. (8) Bu arada 1856 yılında İngiltere' ye giden Cyrus
Hamlin, orada yaptığı temaslar sonunda yeni kurulmuş bulunan Turkish Missions
Aids Society ile Bulgaristan'da ortak çalışma yapılması için BOARD yönetimini
hararetle iknaya çalışıyordu. Ham- lin'e göre, «Bulgarlar o güne kadar dünyada
misyo- nersiz kalmış en ilginç ve en ümit verici halk»tı. (9)
İstanbul'daki diğer ağır toplar da Hamlin'le aynı görüşteydiler. Sekiz
misyonerin imzasını taşıyan 30 Ocak 1857 tarihli bir mektupta, Bulgaristan
Protestanlaştı- rılmadan Osmanlı İmparatorluğu'nda yapılan işin tamamlanmış
sayılamayacağı, çünkü Ermenilerin en iyi ihtimalle İmparatorluk ahalisinin
1/20'nden çok olmadığı belirtiliyordu. Yörede İngilizler'in konsolosluklar
açmaya başladıkları ve bu konsoloslardan en az üçünün Protestan misyonları
konusunda yardım va- adettiği kaydedilen mektupta, bölgenin yakm bir gelecekte
sosyo-ekonomik yönden büyük gelişmeler göstereceği de vurgulanıyordu. (10)
Gerçekten de 1858 yılında
Methodistler ve ABCFM Bulgaristan'da birer misyon istasyonu kurdular. ABCFM'in
Plovdiv'deki misyonu, bir süre İstanbul'a bağlı olarak çalıştı. Hatta Amerikalı
misyonerler Osmanlı topraklarındaki ilk «görev şehidi»ni burada verdiler.
Misyoner Meriam 1862 yılında İstanbul dönüşü Rumeli'nin o ünlü haydutlarınca
öldürüldü. (11) Uğ-
randa şehit verilmesine rağmen Bulgaristan'da
işler iyi gitmedi. Plovdiv, Eski Zağra ve Samakov'da açılan okullar pek fazla
rağbet görmedi. Hatta Eski Zağra' daki bir kız okulu, 1867 yılında kızgın bir
kalabalığın saldırısına bile uğradı. (12) Ancak bu alan tamamen
terkedilmedi ve koşullar elverince yani 30 Haziran 1871'de yeni baştan Avrupa
Türkiyesi Misyonu (Euro- pean Turkey Mission) adıyla yeniden örgütlendi. (13)
Bu kez maya tutmuştu. 1876 tarihli bir raporda belirtildiği gibi, «Geçmiş
olaylar, çok kısa bir süre içinde Avrupa Türkiye'sinde çok ciddi siyasal
değişikliklerin olabileceğini gösteriyor»du. (14) Bu değişiklikler
olmakta gecikmedi. O kadar, ki, 1876-1878 yılları arasında, terör ve
karışıklık nedeniyle, misyonerlerin faaliyet göstermeleri bile güçleşti.
Misyoner okulları zap- tiyelerce korundu ve Amerikalı misyonerler Türk subaylarına
sığındılar. (15) Misyoner faaliyeti zaman zaman güç anlar yaşadı
ama gelişerek devam etti. 1890' lı yıllarda Selanik ve Manastır'ı da kapsayan
genişçe bir alana yayılmıştı.
Avrupa Türkiyesi Misyonu'nda 1873
yılında beş misyoner, yedi Amerikalı yardımcı, 12 yerli yardımcı, yedi istasyon
ve uç-istasyonda örgütlenmiş olarak çalışıyorlardı. Toplam üye sayısı 75 olan
bir Protestan kilisesi kurulmuştu. Pazar Okulları'nda okuyan öğrenci sayısı 175,
yatılı kız okullarında okuyan öğrenci sayısı ise 30'u aşmıştı. (16)
1899 yılına gelindiğinde ise, on misyoner, on iki Amerikalı misyoner yardımcısı,
81 yerli yardımcı görev yapıyordu. Dört istasyon ve 12 dolaylarında uç-istasyon
örgütlenmişti. Protestan kiliselerinin sayısı 15'i, Pazar Okulları'na devam
edenlerin sayısı 1250'leri bulmuştu. Eğitim alanında, orta dereceli dört
okulda 146, yaklaşık yirmi ilkokulda ise 446 öğrenci okuyordu. (17)
1870-80'li yıllarda İstanbul'
daki matbaanın üretimi içinde
Bulgarca yayımların neredeyse yarı yarıya bir yer tuttuğunu bu arada hatırlatalım,
örneğin 1870 yılında basılan 10.5 milyon sayfa tutarındaki toplam yayının, beş
milyon sayfadan fazlası Bulgarca idi. (18)
Bulgaristan'ın «kurtarılması»
davasının bayrağını ilk açan misyoner, Robert Kolej'in kurucusu Cyrus Hamlin
olduysa, sonuç alınmasına en çok emeği geçen misyoner de Cyrus'un damadı ve
Kolej'in ünlü müdürü George Washburn oldu. Kayınpeder ve damadı, gerek derin
Bulgarofilliklerinin, gerekse sonsuz Rusofobyalarının etkisiyle ve hiç kuşkusuz
ehl-i salib ehl-i islâm çelişkisinin verdiği iman gücüyle bu davaya
soyundular. Amerikalıların Bulgaristanın kurtarılmasındaki rollerini araştıran
çağdaş bir araştırmacı, «Nisan Ayaklanması ve Amerikalılar» adlı makalesinde (19)
Bulgaristan'ın kurtuluşunda (!) Amerikalılar' m rolünü ayrıntılarıyla
anlatıyor. Ancak bize göre, Amerikalı misyonerler Bulgaristan'daki olayları ne
başlatmış ne de sonuçlandırmış olamazlar. Onların asıl katkısı, olayları kendi
perspektiflerinden dünya kamuoyunu yansıtmadaki başarılarıyla sınırlıdır. Nitekim
ABCFM misyoneri Tillman C. Trowbridge, 1876 Temmuz - Ağustos aylarında kulis
yapmak ve Parlamentodaki görüşmeleri izlemek için bulunduğu Londra'dan,
İsviçre'de St. Moritz'de bulunan George Wash- burn'a yazdığı beş mektupta,
gerçek anlamda nasıl «loby»cilik yaptığını anlatır. (20)
Bir yandan yeni bir cephe açılırken,
hemen hemen aynı tarihlerde bir başka cephe müttefiklere devrediliyordu. Bu
çalışmanm kapsamına girmediği için-
yalnızca Osmanlı mülkünde açılan ilk
Amerikan misyoner okulu nedeniyle değindiğimiz Suriye Misyonu, 1870 yılında el
değiştirdi. ABCFM, kısa adı BFMPC olan Board of Foreign Missions of the
Presbyterian Church'e, menkul, gayrimenkul ve personel dahil, Suriye
Misyonu'nu in toto devir ve teslim etti. Bu devir- teslim işinin asıl nedeni,
Presbyterian Kilisesi'nin kendi içindeki gelişmelerle, bunların ABCFM'le olan
ilişkilerindeki değişikliklerdi. Daha önce değinildiği gibi Tibawi'nin
American Interests In Syria adlı kitabında öyküsü derli toplu verilen Suriye
Misyonu'nun elden çıkması, BOARD'un Anadolu'ya daha fazla para, personel ve
zaman ayırmasını olanaklı kılıyordu.
İç Savaşla birlikte Amerika'da
hanımlar da misyonerliğe soyundular; daha önce yalnızca misyoner
yardımcılığıyla idare ediyorlardı! İç Savaş'ın yaralarını sarmaya yönelik
Woman's Union Missionary So- ciety bu alandaki ilk örnek oldu. Bu örneği
Boston'un Güney Kilisesi'nde 7 Ocak 1868'de kurulan Woman's Board of Missions
(WBM) ve aynı yılın Ekim'inde kurulan Woman's Board of Missions of the
Interior (WBMI) izledi. (21) Bu iki kadın misyoner örgütü. BO- ARD'a
para ve personel yardımı yapmak suretiyle uzun yıllar katkılarda bulunmuşlardı.
WBM'nin 1872 yılındaki parasal katkısı, ABCFM bütçesinin yaklaşık %8'i kadarken
bu oran 1877'de %15'i, 1912'de ise yaklaşık %27'yi bulmuştur. (22)
1900 senesinde Batı Türkiye Misyonu'nun, misyoner ücretleri de dahil tüm
giderleri 77.784 Dolar'dı. Bu tutarın yaklaşık %16'sı kadın misyoner
heyetlerince karşılanmıştı. (23) Anılan
bu iki örgüt (WBM ve WBMI) 1912
yılında yalnızca Anadolu'da 3960 öğrencinin okuduğu orta ve lise düzeyinde 16
kız okulunu para ve personel yönünden destekliyorlardı. (24) Kısaca,
incelenen dönemde, BO- ARD'un hanım yardımcıları olmuştu. Özellikle yetimhaneler,
yuvalar ve her düzeydeki kız okullarına kadın misyoner heyetlerinin önemli
katkıları oluyordu.
Hazreti İsa'nın kendisi Tanrısal
gücünün bir kısmını hastaları iyileştirmekte kullandığına göre, tıbbî yardım
ve bakımın misyoner faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olması doğaldır.
Dolayısıyla misyoner faaliyetlerinin başladığı yerde, bu alandaki çalışmalar
da başlar. Nitekim Osmanlı topraklarında boy gösteren ilk misyoner hekim 1833
yılında Beyrut'a gelen Dr. Asa Dodge olmuştur. Bir yıl sonra Kudüs'e geçen Dr.
Dodge, tifüse yakalarak 1835 yılında kutsal topraklarda ölmüştür. (25)
İzleyen yıllarda da Dr. Cor- nelius Van Dyke (1840), Dr. Azariah Smith (1843),
Dr. Asakel Grant, Dr. Henry Lobdell ve Dr. George E. Post gibi hekimler
Trablusşam'dan Kafkaslara kadar ülkenin çeşitli yerlerinde gezici hekimlik
yapmışlardır. (26) Ancak tıbbî bakım ve yardım konusundaki sistemli
çalışmalar, hekimleri kaynağında yetiştirecek düzen kurulana kadar ertelenmiş
ve 1880'lerden itibaren hız kazanmıştır.
Zaman içersinde belli başlı misyoner
istasyonları doktor, klinik ve hastane ile donatılmıştır. İlk hastaneler
Antep, Talaş (Kayseri), Mardin ve Van'da kurulmuştur. (27) Daha
sonra İstanbul, Merzifon, Sivas Harput, ve Diyarbakır'da da birer
hastane/klinik açıl-
mıştır. İlk binası 1878 yılında inşa
edilen Antep'deki Azariah Smith Hastanesi 1886 yılında 3130 hastaya hizmet
vermiş; burada 300 dolaymda ameliyat yapılmıştır. (28) 1899 senesinde
32 yataklı bir hastane olan Aza- riah Smith'de ayrıca bir dispanser de
bulunuyordu ve o yıl 325 hasta yatarak 4500 hasta ise ayakta tedavi görmüştü.
Hastanenin toplam giderleri 1302 Osmanlı Lirası olmuş, bunun 691 lirası (%53'ü)
tedavi/bakım ücreti adı altında hastalardan tahsil edilmiştir. (29)
Talas'daki hastanede ise 1900 yılında 7729 hastaya bakılmış ve toplam
masrafların yaklaşık 3/4'ü hastalardan tahsil edilmiştir. (30)
Talas'saki bu hastanede 1887' de 1200, 1889'da 4236 hastaya bakılmıştı. (31)
Burada 1892 yılında bakılan hasta sayısı ise 5214 olmuştu. (32)
Tıbbi tedavi ve bakım konusundaki
çalışmalara 1880'lerden itibaren hız verilmiş olması, kiliseleri, okulları ve
matbaasıyla bir hayli yaygınlık ve yoğunluk kazanmış olan misyoner faaliyetlerine
hem halkın hem de yönetimin gözünde sempati kazandırmanın yanı sıra, kendi
çalışmalarına da taze kan pompa- lamıştır. Bu tür hastane ve dispanserlere
gayrimüslim ahalinin yanı sıra Müslüman ahalinin de başvuruyor olması ve o
tarihlerde Anadolu'da sağlık hizmetlerinin son derece yetersiz oluşu, Bâb-ı
Âli'nin de bu işe hoşgörü ile bakmasına yol açmış olabilir.
XX.
yüzyılın başmda (1909 yılında) Van,
Erzurum, Mardin, Diyarbakır, Harput, Merzifon, Sivas, Talaş, Adana ve
Antep'te birer hastane ya da dispanser faaliyette bulunuyordu. (33)
Aynı yıl, ABCFM'in dünya ölçeğinde faaliyet gösteren 30 benzer kuruluşundan
10'unun Anadolu'da bulunuşu bu alana verilen önemi göstermektedir.
ANADOLU'DA OLUP BİTENLER ([†])
Merzifon istasyonunun 1899 tarihli
yıllık raporunda; «Eğitim çalışmalarımızın momenti, hareket halindeki ağır
bir treninkine benzemektedir, Kolej'de (Anadolu Koleji) kayıtların çok hızlı
artışı karşısında frene basmak zorunda kaldık» deniyor ve tıbbî çalışmalar
konusunda da aynı şeyin geçerli olduğu belirtiliyordu. (34)
ABCFM'in iki yıl önceki (1897) yıllık genel raporunda da, Türkiye'deki
çalışmaların «daha önce hiç olmadığı kadar tatminkâr sonuçlar» verdiğine işaret
ediliyor, çok acil takviye isteniyor ve aynen şöyle deniyordu: «Türkiye'deki korkunç
ateş ve kanın içinden haykıran şehit ruhu, daha önce hiç olmadığı kadar hasat
işçilerini çağırmaktadır.» (35)
ABCFM'in yöneticileri hasat için yeni
işgücü peşindeydiler ama Boston'da işler iyi gitmiyordu. ABD' de 1890'h
yıllarda yaşanan depresyon nedeniyle bağışlar azalmış, 1897'de ABCFM bütçesi
45.000 dolar açık vermişti, (36) Misyoner faaliyetlerine olan ilgi
azalmıştı. 1896 yılında ABD'deki 5554 Congregationa- list kiliseden 2046'sı
BOARD'a tek bir cent bile verememişti. (37)
Bu durum, yani yapacak çok iş olması
buna karşılık kaynaklarda daralma başgöstermesi birtakım yeni önlemler almayı
gerektiriyordu. Alman ilk önlem, ABCFM'in 1860'lardan bu yana yürürlükte olan
üç yönetimsel ilkesinden (38)
hiç değilse birini —kendi kendine yeterli olma ilkesini— gerçekten hayata
geçirme konusundaki girişimlerdi. Nitekim, örgütün 1894 yılı raporunda dış
ilişkiler sekreteri Clark, kendi kendine yeterli olma ilkesinin hayata
geçirileceğini ve her ulusal cemaatin kendi kilisesini, kendi okulunu parasal
açıdan destekleyeceğini açıklıyordu. (39) Bu ilke kararı, bir yandan
da hiçbir şeyden memnun olmayan yerli ahaliye, uyarı dozu yüksek bir yanıt
oluyordu : «Pamuk eller cebe!»
Başvurulan ikinci önlem, yüksek
öğrenime hız vermek oldu. «Bizim amacımız eğitim değil İncil'i öğretmektir»
şeklinde formüle edilen katı misyoner tutumu, olayların ve zamanın karşısında
geçersiz kalmıştı. Bu gerçek artık resmen kabul ediliyordu. Bundan böyle,
«endüstrinin isterlerine» ve «doğmakta olan yeni yaşam biçimine» uygun bir eğitim
verilmesine özen gösterilecekti. (40) Bu ise tek kelimeyle New
England tipi «Kolej» eğitimi idi. Paralı olması öngörülen bu eğitim, yukarda
sözü edilen kendi kendine yeterli olma ilkesine de uygundu. Ayrıca, yerli unsurların
bir süredir şiddetle talep ettikleri «daha fazla eğitim» de böylece sağlanmış
olacaktı.
İncelenen dönemin —özellikle
1880'lerden sonra— ortaya çıkan iki temel yönsemesi, kendi kendine yeterli
olmak ve daha kaliteli eğitim sağlamak politikaları oldu. Kendi kendine
yeterlilik, iane, yardım, bağış vb. katkıların yanı sıra, hizmetten yararlananın
külfete katlanmasını gerektiriyordu. Diğer yandan parayı veren düdüğü daha
fazla çalacağına göre, ABCFM'in bir başka temel yönetim ilkesine, yani kendi
kendini yönetme ilkesine daha fazla kapı açılmış oluyordu. Üstelik bütün
bunlar, ilerde bütün işlerin asıl sahiplerine devredilmesini kolaylaştıran ge-
lişmelerdi. Çünkü misyonerler kalıcı
değillerdi. Onların görevi yolu açmaktı. Başlattıkları «misyon»u sonuca
ulaştıracak yerli unsurlar yetişip örgütlenince, onların görevi sona erecekti.
(41)
Eğitim alanındaki gelişmeleri ilerde
ayrıntılarıyla inceleyeceğiz. Şimdi, misyonerlerle yerli unsurlar arasındaki
ilişkilere, yerel katkıların boyutlarına, değirmenin suyunun durumuna ve misyonlardaki
somut gelişmelere bir göz atalım. Protestan cemaatin gelişmesi Tablo: 7'den
izlenebilir:
Tablo: 7 — Anadolu'daki Protestan Cemaat
(1882 - 1900)
Yıllar ve Misyonlar Kilise
Sayısı Kilise
Üyeleri
Sayısı Kayıtlı Protestan Sayısı
1882
Batı Türkiye Mis. 27 1938 —
Merkezi Türkiye Mis. 40 2973 —
Doğu Türkiye Mis. TOPLAM 41
108 2579
7490 —
—
1890
Batı Türkiye Mis. 34 X
3118 11.485
Merkezi Türkiye Mis.
Doğu Türkiye Mis. 33
41 2807 16.061
16.152
TOPLAM 108 10.980 43.698
1900
Batı Türkiye Mis. 31 3557 13.085
Merkezi Türkiye Mis. 32 6005 19.268
Doğu Türkiye Mis. 49 2547 12.606
TOPLAM 112 12.109 44.959
Kaynak : Annual Report of the ABCFM, 1882;
Annual Report of the ABCFM 1890;
Annual Report of the ABCFM 1900.
Tablodan da görüldüğü gibi, son 30
yılda epeyce yol alınmıştı, örgütlü kiliselerin sayısı 73'ten 112'ye, kilise
üyelerinin sayısı 3748'den 12.109'a, Protestan cemaatinin toplamı ise
20.051'den 44,959'a yükselmişti. Ne ki bu başarı yine de «ummanda bir katre»
idi. 1897 yılı rakamlarıyla gerek İmparatorluğun toplam gayrimüslim nüfusu
içindeki yeri (44.949 / 4.938.362 — %9) gerekse toplam Ermeni nüfus içindeki
payı, (yaklaşık %4) Protestan cemaatini «ummanda bir katre» yapıyordu. (42)
Ancak arkalarına Amerikalı misyonerleri de almış olan bu cemaatin içte ve
dıştaki ağırlığının sayısal büyüklüğü ile doğru orantılı olduğunu düşünmek
yanıltıcı olur. Doğrudan ya da dolaylı yollarla seslerini ABD'deki 5500'den
fazla kiliseye ve onların aracılığıyla Amerikan kamuoyunun hiç değilse bir
kesimine duyurabiliyorlardı. Anadolu'daki eğitim ve sağlık olanaklarından
başkalarına göre daha çok yararlanabiliyorlardı. Ve daha da önemlisi
gerektiğinde kendilerini «Yeni Dünya»ya atabiliyorlardı.
Bu dönemde yerli unsurlarla
misyonerler arasındaki ilişkiler, zaman zaman sürtüşmeler olmakla birlikte
daha sağlıklı bir temele oturtulmuştu. Yerli cemaatin Amerikalılar'dan en
büyük şikâyeti, «BO- ARD'un kendilerine yukardan bakması» ve güvenme- mesiydi.
Boston'la olan ilişkilerini —misyonerlerin aracılığı olmaksızın— doğrudan
sürdürebilme istekleri reddediliyordu. (43) Onlar bu tutuma
içerliyorlardı ama, yeni bir okul ya da klinik istemek gerektiğinde,
«...ufuktan aniden doğan parlak güneşin ışıkları zorbalığın karanlığında yatan
dünyayı aydınlatır ve onu yeni bir hayatla canlandırırken, haklılığın güneşi
ufuktan kafasını kaldırarak Amerikan Board kanalıyla ışınlarını ülkemizin
üzerine saçtı...» türünden
dilekçeleri Boston'a postalamayı da
hiç ihmal etmiyorlardı. (44)
Yine en büyük sürtüşmeler fonların
nerelere sar- fedileceği ve işbölümünün nasıl olacağı konusunda ortaya
çıkıyordu. Buna bir de misyoner okullarında (özellikle kolejlerde ) okuyan
gençlerin ilk fırsatta, başta ABD olmak üzere kendilerini yurt dışına atışları
yani Exodus eklenmişti. Kimin kimi suçladığı ise pek belli değildi.
Amerikalılar, «yetişmiş elemanlarınızı dışarıya kaçırıyorsunuz» diye yerlileri
suçluyor, yerli halk ise, «adamlarımızı ayartıyorsunuz» diye Amerikalıları
suçluyordu. Ancak bütün bunlara rağmen yerli halkın misyon işlerine daha fazla
katılmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmuştu. Zira her- şeyden önce
yerli unsurların masraflara daha fazla katılması sağlanmıştı!
İlerde göreceğimiz gibi okulların
yönetimi, duruma göre yerli önderlerin de içinde değişik oranlarda yer aldığı
mütevelli heyetleri ve yönetim kurullarınca sağlanıyordu. Yerlilerin misyon
işlerine katılmalarının sağlanması kendiliğinden ve kolay olmadı. Örneğin
1882 yılında yerli Protestanlar, Merkezi Türkiye Misyonu'nun yıllık
toplantılarına misyonerlerle eşit sayıda ve aynı haklarla katılmak istediler.
Buna karşı BOARD'un tepkisi çok net oldu: «Amerikan parası ancak Amerikalılar
eliyle harcanır. Kendi paralarını kendileri harcayabilirler!» (45)
Oysa yerli halk da artık kaynak yaratıyordu ve aslında bu nedenle daha fazla
söz hakkı istiyordu. Nitekim çok geçmeden, 1880' lerin ortalarından itibaren
yeni bir örgütlenme modeli konusunda uzlaşma da sağlandı. Buna göre, yerli
halkın dinsel ve eğitsel çalışmalara ve karar verme süreçlerine katılabilmesi
için istasyon düzeyinde kong-
re'ler, misyon düzeyinde ise konsey'ler
oluşturuldu. Kongrelere istasyonlardaki kiliselerin seçecekleri delegelerle
tüm papaz ve vaizler katılacak ve o istasyondaki Amerikalı misyonerlerin tümü
bu kongrelerin doğal üyesi sayılacaktı. Kongre, misyonun yıllık toplantısından
önce yılda bir kez toplanacak, dinsel ve eğitsel sorunları görüşecek, bütçenin
hazırlanması ve harcamaların nasıl yapılması gerektiği konusunda görüş
bildirecekti. Ayrıca, misyonerlere bütün yıl boyunca «istişarî» yardımlarda
bulunmak üzere yerli unsurlardan oluşan bir ya da daha fazla daimî kurul
kurulabilecekti. Konsey ise o misyondaki tüm misyonerlerle, o bölgenin yerel
dinsel birliğinden oluşacaktı ve her yıl misyonların yıllık toplantısından
önce toplanarak eğitimsel, dinsel ve mali konularda BO- ARD'a, yerel Protestan
birliğine ve kiliselere tavsiyelerde bulunacaktı, (46) Öyle
anlaşılıyor ki misyonerler böylelikle asıl söz ve karar hakkını elden
bırakmadan yerli halkı da devreye sokmuş oluyorlardı.
Şimdi bir de kısaca yerli halkın
parasal katkısının, düdüğü çalmaya yetip yetmeyeceği konusunda elimizdeki iki
örneği değerlendirelim. Doğu Türkiye Misyonu'nda, 1890 yılında, yerli halkın
parasal katkısı, istasyonlar ve faaliyet türleri itibariyle şöyle olmuştur: (47)
Bitlis istasyonunda yerli görevlilerin maaşlarının % 12'si, eğitim
harcamalarının % 31'i, bağış ve yardımların %32'si, kadınlara yönelik çalışmalardaki
masrafların %45'i ve arızî giderlerin %42' si yerli halk tarafından
karşılanmıştır. Erzurum istasyonunda da bu oranlar sırasıyla %34, %31, %26,
%56, %50 olmuştur. Harput istasyonunda ise yerel katkının daha büyük olduğu
görülmektedir. Burada yerli halkın eğitime katkısı % 72, kadınlara yönelik
çalışmalara katkısı %62 ve yerli görevlilerin giderlerine kat-
kıları ise %67 olmuştur. Bu tür yerli
katkılar Mardin istasyonunda %22 ile %67, Van istasyonunda ise %14' le %45
arasında değişmiştir.
1900 yılında BOARD'un Anadolu'da
yaptığı toplam yıllık harcama, yerli halkın toplam yıllık katkısı ve yerli
katkının toplam içindeki payı şöyle olmuştur: (Bkz. ABCFM Annual Report 1900,
s. 44, 51, 59)
BOARD (Dolar) YERLİ (Dolar) %
Batı Türkiye Misyonu 81.172 53.375 40
Merkezi Türkiye Misyonu 27.169 10.795 28
Doğu Türkiye Misyonu 38.834 14.134 27
Batı Türkiye Misyonu'na bağlı Kayseri
istasyonunun 1896 yılı malî raporu yerel katkıların mertebesini daha net
biçimde ortaya koyduğu gibi iki gerçeği daha gözler önüne sermektedir.
Bunlardan birincisi yapılan hizmet karşılığında artık daha fazla oranlarda
ücret alındığıdır. Örneğin, eğitimde toplam giderlerin yaklaşık %14'ü, yatılı
ücreti, okul ücreti vb. adlar altmda öğrencilerden tahsil edilmiştir. İkinci
gerçek de ABCFM'in parasal katkısının dışmda başka yabancı kişi ve
kuruluşların da katkıda bulunuyor olmalarıdır. Kayseri istasyonunun 1896 yılı
harcaması 1965 Osmanlı lirasıdır. Bunun 1104 lirası (%56) ABCFM'ce, 318 lirası
(%16) yerli halkça, 267 lirası ise (%14) yabancı kişiler, diğer misyoner
örgütleri, özel fonlar vb. yerlerden sağlanmıştır. (48)
Bir misyon istasyonun temel harcama
kalemlerini ve bunların sağlama kaynaklarını göstermesi açı-
sından Kayseri istasyonunun 1896 yılı
malî raporunu bir tablo halinde vermek yararlı olabilir. Tablo-8'den görüldüğü
gibi, yerli halkın dinsel ve eğitsel çalışmaların ilk kademesine (ilkokul)
daha fazla parasal katkıda bulunması, yatılı ve gündüzlü orta dereceli okulların
giderlerinin ise daha çok öğrencilerden alınan ücretlerle karşılanması yoluna
gidildiği anlaşılmaktadır, Hemen belirtilmelidir ki, misyonerlerin ücretleri
bu toplama dahil değildir. Misyoner maaşları BO- ARD'ca ödendiği için
istasyonların bütçesinde yer almamaktadır.
Misyoner ücretleri de dahil bir
misyoner istasyonundaki tüm harcamaları göstermesi açısından Musul
istasyonunun 1897 yılı harcamalarına bir göz atabiliriz. Tüm harcamalar altı
başlık altında toplanabi-
lir: (49)
I. Misyonerlere ilişkin giderler 4055,5
Lira
A.
Alandaki Misyonerlerin Ücretleri
(2325)
B.
Alanda olmayan misyonerlerin seyahat,
nakliye, çocuk eğitimi vb.
giderleri (1730,5)
II. Dinî çalışmalara ilişkin giderler 592 »
III. Eğitim çalışmalarına ilişkin giderler 648 »
IV. Hastane ve dispanser giderleri 105 »
V. Menkul ve gayrimenkullere ilişkin giderler 177
»
VI. Misyon ve istasyona ilişkin diğer giderler 191 »
TOPLAM 5768,5
Lira
Tablo-8: Kayseri İstasyonu 1896 Yılı
Mali Raporu
Sağlama Kaynakları
Harcama Alanları Yerli Hizmet Yabancı Toplam
Katkı Karşılığı Kişi-Kurum ABCFM
Harcama
I. Protestan Cemaate Ait Harcamalar •
Papaz ve Vaiz Ücretleri (173) • Tamir, bakım, kira, vergi vs. (29) • Diğer giderler
(524) 296 24 407 727
II. Seyyar Vaizlerin Giderleri — — 36 36
III. Okul-kilise binaları satın
alımı/yapımı —— — — — —
IV. ilkokullar için
•
Öğrenci ücretleri (383)
•
Kira, sigorta, onarım, vergi vs.
(47)
Diğer (40) 23 191 25 189 428
V. Yatılı Orta/Liseler
•Öğretmen ücretleri (221)
•
Yatılı Bölüm Gid. (295)
Kira, sigorta, onarım, vergi vs. (26) 84 218 241 543
VI. Diğer Masraflar
•
Misyon binalarına harcanan (24)
Misyon ve istasyon masrafları (207) — 231 231
TOPLAM 319 275 267 1104 1965
Kaynak: 48 Nolu dipnotta
belirtilen kaynak.
Görüldüğü gibi, misyonerlere ilişkin
giderler tüm giderler içinde en önemli yeri işgal etmektedir. Nitekim Batı
Türkiye Misyonu'nun 1900 yılı toplam harcamaları içinde misyoner ücretlerinin
payı %43 dolaylarındadır. (50) Bu oran zaman zaman daha da büyük
olabilmektedir. Örneğin 1872 yılında İstanbul istasyonunun toplam 2366 lira
olan giderleri içinde misyoner ücretlerinin payı 1312 lira (%55) olmuştur. (51)
Misyonerlere yapılan harcamalar dışında en çok para harcanan alan ise
eğitimdir. Batı Türkiye Misyonu'nun Bursa, Kayseri, İstanbul, Manisa, Merzifon
ve Sivas istasyonlarının 1875 yılı harcamaları içinde eğitimin payı %8'le %22
arasında değişmektedir. Eğer misyoner ücretleri hariç tutulursa, eğitim
giderlerinin öteki giderlere oranı ise % 38 dolaylarındadır. (52)
Misyonerlerin ücretleri de hesaba katıldığında toplam harcamalar içinde eğitim
% 11'lik bir paya sahip olmaktadır.
On yıllık dönemler itibariyle ele
almdığmda BO- ARD'un Osmanlı İmparatorluğu'nda en fazla parayı harcadığı iki
dönemden birisi 1905-1914, diğeri ise 1885-1894 dönemidir. Tablo-9'da, ABCFM'in
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki harcamalarını (1819-1824 yılları hariç) on yıllık
dönemler halinde izlemek mümkündür. Buna göre yüz yıla yakın bir sürede Osmanlı
mülkünde yapılan misyoner harcamasının yaklaşık %44'ü 1875-1904 yıllarında ya
da incelediğimiz şu son dönemde gerçekleşmiştir. Eğitim alanındaki gelişmeleri
irdelerken de göreceğimiz gibi, gerek genel olarak Amerikan misyoner
faaliyetlerindeki, gerekse özel olarak eğitim alanındaki en hızlı gelişmenin,
bu kuruluşlarla en hızlı (!) mücadele edildiği bir dönemde gerçekleşmiş olması
ilginçtir.
1875-1884
1885-1894
1895-1904'
TOPLAM
1905-1914
Tablo-9: ABCFM'in Osmanlı İmparatorluğu'ndaki
Harcamaları (1819-1914)
YILLAR HARCANAN
MİKTARLAR (ABD Doları)
1819-1824
1825-1834
12.479
128.966
1835-1844
1845-1854
554.584
1855-1864
1865-1874
776.773
1.484.963
1.830.848
1.817.065
2.187.939
1.917.824
2.634.344
13.345.785
Kaynak: ABCFM Arşivi
261 B.
i ABC 16: 5, Vol. 6 No
Şimdi de ABCFM'in
bütçesinin ve bunun içinde Osmanlı İmparatorluğunun ve Anadolu'nun payma düşen
miktarları (Dolar cinsinden) Tablo-10'dan izleyebiliriz.
ABCFM'in dünya
ölçeğinde yaptığı harcamalar, zaman zaman gerilemeler olmakla birlikte,
incelenen otuz yıllık süre içinde sürekli artmıştır. 1871 yılına göre 1901
yılında yapılan harcama yaklaşık %46 daha fazladır. Bu harcamaların yaklaşık %
24-34'ü Osmanlı İmparatorluğu'nun payma düşmüştür. Bir önceki döneme
(1840-1870) göre oransal bir azalma olduğu gibi, 1870'ten 1900'e zaman içinde
de bir azalma görülmektedir. Bunun başlıca iki nedeni olduğu söyle-
Tablo-10: ABCFM'in Bütçesi ve Anadolu'nun Payı
(1871-1901)
ABCFM'in
Toplam
YILLAR Bütçesi Osmanlı Anadolu'nun
İmparator. Payına
Bağışlar Payına Düşen Düşen
1871 432.847 333.439 144.340 128.957
1872 428.693 295.207 148.674 129.674
1873 435.018 309.067 153.719 133.795
1874 450.277 352.041 156.636 135.506
1875 456.591
1876 496.492 349.084 172.612 153.332
393.620 157.354 135.228
1877 489.377
1878 486.772 341.216 158.974 144.019
370.803 157.073 133.235
1879 518.386 283.627 184.406 149.752
1880 445.074 347.423 159.405 130.772
1881 453.273 349.424 152.833 126.366
1882 651.976 348.374 245.313 208.714
1883 591.488 393.319 232.687 193.994
1884 553.589 392,864 196.408 159.502
1885 657.090 387.013 192.243 154.250
1886 659.667 384.247 220.614 186.442
1887 680.954 366.958 206.497 176.389
1888 667.289 394.568 224.661 190.892
1889 686.001 395.044 210.983 178.100
1890 763.434 417.921 207.019 176.665
1891 824.812 484.463 230.719 196.961
1892 841.568 545.097 260.509 225.676
1893 768.333 483.187 218.751 183.969
1894 821.370
1895 831.469 483.108 215.938 183.987
516.003 202.109 166.968
1896 743.104 601.966 170.998 144.131
1897 688.414 417.108 216.754 181.022
1898 727.500 483.988 187.806 157.086
1899 732.738 530.796 169.168 139.370
1900 820.588 564.763 191.189 147.175
1901 799.712 553.233 194.643 159:296
Kaynak: Birinci bölümdeki 73 nolu
dipnota bakınız.
nebilir. Birinci
neden 1870'li yıllardan itibaren kadın misyoner heyetlerinin de Osmanlı
arenasında harcama yapmaya başlamalarıdır. Bu heyetlerin her yıl BO- ARD'un
bütçesinin % 10-15'i dolaylarında harcama yaptıkları hatırlanırsa ve bu
katkı BOARD'un harcamalarına eklenirse, bu dönemde, önceki dönemlere göre yine
de daha fazla misyoner parası harcandığı görülür. Bir başka önemli neden de
yerli halkın giderek artan oranlarda masraflara katılmaya başlamasıdır.
Dolayısıyla faaliyetlerin artmasına karşılık harcanan ABCFM parasının aynı
oranda artmamış görünmesinin gerçek nedeni bunlardır.
Osmanlı
İmparatorluğu sınırları içinde yapılan harcamalarda da —zaman zaman gerilemeler
olmakla birlikte— artış gözlenmektedir. Dönem başı ile dönem sonu arasındaki
artış % 26 dolaylarındadır. Bu olgu bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu'ndaki
misyoner faaliyetlerinin sınırına gelindiği yolundaki değerlendirmenin de
kanıtıdır. Gerçi harcamalarda olduğu gibi diğer göstergelerde de artışlar 1914
yılına kadar devam edecektir ama, artış hızı 1890'ların ortasından itibaren
azalan bir seyir izleyecektir. Öte yandan, İm- paratorluk'ta yapılan harcamadan
Anadolu'nun payına düşen miktarlar önceki döneme göre daha da artmış, % 80-90
dolaylarında bir seyir izlemiştir.
Şimdi de
Anadolu'daki üç misyon çerçevesindeki
Tablo-lls Batı Türkiye Misyonu’nda
Sayısal Gelişmeler
(1875'1900)
Yıllar Kapsanan Alan Çalışanlar
1875
1879
1881
1885
1889
1894
1900 Amerikalı Yerli
İstasyon Kadın
Sayısı Uç-îstasyon Misyoner Dr. Yardımcı Diğer
Toplam
7 74 18 1 30 1 50 175
7 85 23 1 37 1 62 198
7 90 21 İ 42 1 65 211
8 — 22 1 38 1 62 268
8 108 22 1 44 1 68 281
8 — 21 1 48 1 71 309
7 102 19 2 49 — 70 311
Kaynak: ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3 Vol, 5, No 2b 22,29-30;
Vol. 9, No 34, 37, 44; ABCFM Annual Report 1900,
gelişmeleri ayrı
ayrı izleyerek XX. yüzyılın başındaki durumu saptayabiliriz.
Batı Türkiye
Misyonu gerek kapsadığı alan, gerekse çalışan sayısı yönünden Osmanlı
topraklarındaki en büyük Amerikan misyonu olma özelliğini bu dönemde de
korudu. Trabzon-Mersin çizgisinin Batı' sında kalan yedi istasyonda (Trabzon,
Merzifon, Sivas, Kayseri, Bursa, İzmir ve İstanbul) ve toplam 102
uç-istasyonda örgütlenme tamamlanmıştı. Son çeyrek yüzyılda alandaki yayılışta
%38 dolaylarında bir artış olmuşken, Amerikalı çalışan sayısmda %40, yerli
çalışan sayısında ise %78'lik artışlar kaydedilmiştir. Yerli yardımcının
kapsamı içine, misyonerlerle birlikte çalışan papaz, vaiz, öğretmen ve diğer
çalışanlar girmektedir. Örneğin 1900 yılında Batı Türkiye Mis- yonu'nda görev
yapan 311 yerli yardımcının 224'ü öğretmen, 67'si papaz/vaiz ve 20'si de diğer
yardımcılardır. Oysa 1881 yılında bu misyonda görev yapan pa- paz/vaiz sayısı
43, öğretmen sayısı 133'tü. Aradan geçen 18 yıl içinde papaz/vaiz sayısı %56,
öğretmen sayısı ise %68 artış göstermiştir. Okulun Kitab'ı geride bırakışının
kanıtlarından birisi de budur!
Bu misyonun
istasyonlarında zaman içinde bazı değişiklikler olmuştur. Şöyle ki, Rumlara
yönelik çalışmaların durdurulmasından sonra istasyon olmaktan çıkarılan ve
Manisa'ya bağlanan İzmir 1880'den itibaren yeniden istasyon yapılmıştır. Bir
ara (18851894) İzmit'te ayrı bir istasyon örgütlenmişse de daha sonra bundan
vazgeçilmiştir. 1900 yılına gelindiğinde bu misyonun önde gelen iki istasyonu
Merzifon
ve İstanbul'du. Merzifon'un önemi, ilkokulundan yüksek okuluna, hastanesinden
zanaat atölyesine, yetimhanesinden kilisesine misyoner örgütlenme ve faaliyetinin
tüm ayrıntılarını sergileyen bir istasyon olmasından geliyordu. Aynı yıl bu
istasyonda görevli Ame- rikalılar'ın sayısı (üç misyoner, bir hekim, sekiz
bayan yardımcı) on iki idi. (53)
İstanbul ise her zaman olduğu gibi, Osmanlı topraklarındaki misyoner
faaliyetlerinin komuta odası, basım ve yayım işlerinin merkeziydi. Anadolu'daki
üç misyon ve Bulgaristan'a yönelik çalışmaların yayın ihtiyacı İstanbul'dan
karşılanıyordu ve 1900 yılında ikisi misyoner dört Amerikalı yalnızca bu işte
çalışıyordu. (54)
Basım ve Yayım Faaliyetlerindeki
Gelişmeler
İncelenen dönemde doğal olarak matbaaya da çok iş düşmüştü,
İstanbul'daki matbaanın yanı sıra An- tep'de de yeni bir matbaa kurma ihtiyacı
duyulmuştu. İstanbul'daki matbaa ise 1872 yılında modern bir binaya
kavuştuktan sonra eldeki araç, gereç ve makinelerle basım ve yayım faaliyetini
genişleterek sürdürdü. Bu iş için harcanan para, çoğu kez, tek tek istasyonların
tüm giderlerinden büyük oldu. Batı Türkiye Misyonu'nun toplam giderleri içinde
matbaanın payı % 15-25 dolaylarında seyretti. (55) Matbaanın XIX.
yüzyılın sonuna kadar gerçekleştirdiği yayımların boyutları hakkında bir fikir
verebilmek açısından, kimi yıllara ilişkin veriler Tablo-12'den izlenebilir.
Eldeki verilerin ışığında, Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda Protestan
misyoner faaliyetleriyle ilişkili kü-
Tablo-12: Amerikan Misyoner Matbaasının
Yayınları (1866-1897)
Yıl Dili Kitap/Risale Top. Baskı Top.
Sayfa Sayısı
Sayısı Sayısı
1866-a Ermeni harfli Türkçe — 109.042 11.162.680
1871-b Ermenice 7 18.800 1.264.800
Ermeni harfli Türkçe 5 14.000 —
Bulgarca — 20.000 2.890.000
1873-c Bulgarca 6 26.000 —
1874-d Bulgarca 9 28.139 —
1879-e Ermenice 28 65.244 6.781.416
Ermeni harfli Türkçe 23 65.144 3.519.506
Grek harfli Türkçe 11 21.195 1.571.280
1880-f Ermenice 18 42.800 3.536.000
Ermeni harfli Türkçe 17 47.460 2.676.380
Arap harfli Türkçe 2 13.720 1.226.000
Grek harfli Türkçe 8 13.890 859.820
Rumca 6 6.500 21.000
1885-g Ermenice 19 53.200 2.362.900
Ermeni harfli Türkçe 21 62.050 3.817.400
Arap harfli Türkçe 3 16.000 1.539.000
Grek harfli Türkçe 12 20.650 975.000
1889-h Ermenice 15 34.898 2.642.360
Ermeni harfli Türkçe 11 27.332 995.704
Grek harfli Türkçe 10 10.642 1.460.016
Rumca 3 6.000 63.000
1897-i 15 63.000 2.202.000
Kaynak : ABCFM Arşivi, Seri
ABC 16:9:3 a: Vol. 1, No 7
b:
Vol. 3, No 49
c:
Vol. 5, No 45
d:
Vol. 5, No 46
e:
Vol. 5, No 47
f:
Vol. 10, No 103
g:
Vol. 10, No 108
h:
Vol. 10, No 111
i:
Vol. 10, No 94
çümsenmeyecek boyutlarda bir kitap ticaretinin var olduğu hükmüne
varabiliriz. Bu ticareti ABCFM'in yanı sıra, BFMPC (Presbyterian Board),
American Bib- le Society, American Tract Society, London Religious Tract
Society ve 1870'den sonra da WBM, WBMI gibi kadın misyoner heyetleri
yürütüyordu. Bu örgütlerin elindeki araç, gereç, kitap, malzeme, makine
stokunun değeri 1890'lı yıllarda 500.000 Dolar'ı bulmuştu. (56)
1880, 1885 ve 1889 yıllarında basım ve yayım işlerine tahsis edilen gelir
sırasıyla 7195, 6841 ve 3653 Osmanlı lirası olmuştu. Bu tutarların 1880'de
330, 1885'te 333 lirası London Religious Tract Society tarafmdan sağlanmıştı.
American Tract Society'nin katkısı sırasıyla 68, 229 ve 113 lira olmuştu-
ABCFM'in üstlendiği miktarlar ise 3370, 3257 ve 1951 lira idi. Gelirin geriye
kalan kısmı kitap satışlarından elde edilmişti. (57)
Amerikalı misyonerlerin 1880-1900 yıllarında en büyük şikâyetlerini
basılı malzemeye uygulanan sansür, sansürden onay alınmış olduğu durumlarda
bile yerel yöneticilerin keyfî engellemeleri oluşturuyordu. (58)
Buna karşın yayın faaliyetinin en hızlı gelişme gösterdiği yıllar yine de bu
yıllar olmuştur!
XIX. yüzyılın son çeyreğinde ABCFM'in dünya ölçeğinde 23 dilde yayın
yaptığmı biliyoruz. Bunlardan yarısına yakın bir bölümünün Osmanlı İmparatorluğu
sınırları içinde yapılmış olması ayrıca dikkat çekicidir. Bir başka dikkat
çeken nokta ise bütün bu yayım faaliyeti içinde Türkçe olanların bir elin
parmaklarıyla sayılacak denli az oluşudur. (59) Ancak Amerikalı
misyonerlerin Türk dili ve kültürü için değer ifade eden tek katkılarının
Redhouse (Türkçe-İngiliz- ce ve İngilizce-Türkçe) sözlükleri olduğu
belirtilmelidir.
Elde mevcut bir kataloga göre, başlangıcından 1881 yılına kadar Malta,
İzmir ve İstanbul matbaalarında toplam 725 adet kitap, broşür, risale vb.
yayın yapılmıştır. Bu yayımların diller itibariyle dağılımı şöyledir: (60)
Ermenice 193 358 %48
Ermeni harfli Türkçe 155
Rumca 141 172 %24
Grek harfli Türkçe 32
Bulgarca 100 %14
İtalyanca 40 %6
Arap Harfli Türkçe 35 %4
Ladino (İspanyol Yahu dicesi) 29 %4
TOPLAM 725 %100
Bu 725 adet yayının adlarına bakarak bir değerlendirme yapmak
olanaklıysa şu söylenebilir: Bunlar esas itibariyle dinsel ajitasyon ve
propaganda yapmaya yönelik yayınlardır. Yaklaşık 100 kadarı doğrudan doğruya
Kutsal Kitab çevirisi vb. dinsel yayındır. Geriye kalanlar içinde ders kitabı
ya da yardımcı ders kitabı niteliğinde olan yayın sayısı 70 kadardır. Bir başka
deyişle, misyoner matbaasının 1881 yılına kadar verdiği ürünlerin yaklaşık
%10'u okula yöneliktir..
Bununla birlikte, Amerikan misyoner matbaalarında kendi belirli
amaçlarına yönelik oldukça yoğun bir yayım faaliyetinin gerçekleştirilmiş
olduğu inkâr edilemez. Yalnızca 1898 yılında gerçekleştirilen baskı işi
(İstanbul, Antep, Beyrut matbaaları birlikte) yaklaşık 28 milyon sayfadır. (61)
Bu 100 sayfalık bir ki-
taptan 1000 adet basılması halinde 280 ayrı yayın demektir. Aynı
şekilde 1822'den XIX. yüzyılın sonuna kadar tüm Amerikan misyoner matbaalarında
basılan kitap, risale, broşür ve süreli yayınların toplam sayfa sayısı
600.000.000'u aşmıştı. Bu tutarın 40.000.000 sayfadan biraz fazlası Malta ve
îzmir Matbaalarında geriye kalanı ise esas olarak İstanbul ve Beyrut matbaalarında
basılmıştır. 1880-1889 yıllarında, yılda ortalama 23.000, 1890-1899 yıllarında
da yılda ortalama 39.000 adet kitap/broşür/risale basıldığı bilinmektedir. Bu
basım ve yayım faaliyeti, hızından birşey kaybetmeden Birinci Dünya Harbi'ne
kadar sürmüştür, ikinci Meşrutiyetin ilân edildiği yıl (1908), ilk günden beri
yapılan baskı işi toplam 900.000.000 (dokuz yüz milyon) sayfayı aşmıştı. (62)
Eski adıyla Güney Ermenistan, 1860'tan sonra kullanılan adıyla Merkezî
Türkiye Misyonu'ndaki sayısal gelişmeler Tablo-13'den izlenebilir.
Önceleri Antep ve Maraş daha sonraları ise bunlara Adana ve Haçin'in
(Saimbeyli) katılmasıyla dört istasyonda toplanan Amerikan misyoner
faaliyetleri bu yörede XIX. yüzyılın ortalarından itibaren oldukça hızlı bir
gelişme göstermiştir. Yukarda sayılan yerlerin yanı sıra Halep, Antakya,
Tarsus ve Urfa'yı da kapsayan bu misyonda, ilkokuldan yüksek okula bütünleşik
bir eğitim dizgesi oluştuğu gibi, sağlık hizmetleri oldukça gelişmişti ve
îstanbul'dakinden ayrı bir ikinci matbaa da faaliyete geçirilmişti. Bu misyonun
ilk bakışta dikkat çeken bir başka özelliği de, üç misyon içinde Protestan
cemaati en kabarık misyon
oluşudur, (bkz.
Tablo-7) Yerli unsurun, yani sözü edilen Protestan cemaatinin, Amerikalı
misyonerlerin gözetimindeki faaliyetlere (kilise, okul, hastane) parasal ve
diğer yönlerden katılma ve katkılarının da oldukça yüksek olduğu söylenebilir.
Örneğin, 1900 yılı için BOARD'un Merkezî Türkiye Misyonu'na tahsis ettiği
27.169 Dolar'a karşılık yerli halk 10.795 Dolar'ı bulan parasal katkıda
bulunmuştur. Bu toplam gelirin %28'i dolaylarında bir katkıdır ki oldukça
yüksektir. (63) Ayrıca WBM ve WBMI gibi kadın misyoner heyetlerinin
bu yöreye yaptıkları katkıların oranı da hatırı sayılır düzeydedir. Örneğin bu
oranlar 1873'de ve 1876'da %23, 1880'de ise %38 dolaylarında olmuştur. (64)
1880 yılı Nisan'ında Antep'de yeni bir matbaa faaliyete geçirilmiştir.
Antep'deki kız okulunun müdiresi Miss Mary Hollister'in girişimiyle kurulan bu
matbaada ilk yıl 500.000 sayfayı aşkın iş yapılmıştır. Önceleri yalnızca
öğrencilerin katkılarıyla sürdürülen bu yayım faaliyeti daha sonra
profesyonelce yürütülmüştür. (65) Antep'de bir matbaaya gereksinim
duyulmasının başlıca nedeni, ulaşım güçlükleri, 1880'lerden itibaren
şiddetlenen Osmanlı sansürü gibi nedenlerle İstanbul kaynaklı basım, yayım,
dağıtım işinin aksa- masıydı. Merkezî Türkiye Misyonu bu gerekçelerle (66)
kendi yayın işlerini kendisi yapmak istemiştir. Merkezî Türkiye Kolejinin
müdürünün evinin bir köşesinde kurulan matbaa ilk yıl Ermenice, Kürtçe ve
İngilizce yayım yaptı. İlk basılan kitaplar, İngilizce- Ermenice Okuma Kitabı
(1200 adet), İngilizce Gramer (3000 adet), Kürtçe İlâhi Kitabı (660 adet) Ermenice
Okuma Kitabı (5000 adet) ve Ermenice Aritmetik Kitabı (3000 adet) oldu. (67)
Matbaanın, kuruluşunun
Tablo-13: Merkezî Türkiye
Misyonu’nda Sayısal Gelişmeler (1872-1900)
Yıllar Kapsanan Alan Çalışanlar
1872
1877
1882
1888
1893
1896
1899
1900 Amerikalı Yerli
t i
x j —.... ’ Yardımcı
istasyon Uç-İstasyon Kadın
Sayısı Sayısı
Misyoner Dr. Yardımcı Diğer Toplam
2 31 5 1 10 — 16 78
2 30 5 1 12 — 18 87
2 32 8 1 16 1 26 116
3 45 8 1 17 1 27 153
2 45 6 1
J 20 2 29 180
2 45 7 — 19 — 26 176
4 — 6 18 — 24 237
4 48 8 — 23 — 31 267
Kaynak: ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 1-2, 13-14;
1-2,13-14; Vol. 6, No
26-28, 38;
Vol. 11, No 34-35, 52-53.
ABCFM Annual Report 1896; ABCFM
Annual Report 1900.
ikinci yılındaki
verimi toplam bir milyon sayfayı aşmıştı. (68)
Merkezî Türkiye
Misyonu'nda oluşan eğitim dizgesini bir sonraki bölümde inceleyeceğiz. Daha
önce de belirtildiği gibi, misyonerler yalnızca okul açmakla kalmıyorlar,
okulların yanı sıra yetimhaneler de kurup yönetiyorlardı. Ayrıca, özellikle
ihtiyaç içinde olanlar için bir tür kendine yardım ilkesine göre çalışan
atölyeler de açıyorlardı. Merkezî Türkiye Misyo- nu'nda Antep ve Maraş'ta
bulunan yetimhanelerde, 1900 yılında, sırasıyla 132 ve 420 yetim çocuk barınıyordu.
(69) Antep'deki kendine yardım atölyesinde ise yerel tığ ve iğne
işleri yaptırılıp satılıyor ve gelir sağlanıyordu. 1900 yılında bir Amerikalı
bir de yerli çalışanın gözetiminde sürdürülen bu faaliyette çoğu yetim 250
kişi çalışıyordu. (70)
Merkezî Türkiye
Misyonu'nda ayrıca, kilise ve okul dışındaki halk kesimleriyle de iyi ilişkiler
kurulmaya özen gösterildiği anlaşılıyor. Başta bilimsel, kültürel konular
olmak üzere çeşitli konularda halka açık konferansların sık sık yapılmış olması
bunun bir göstergesi olarak» alınabilir. (71)
BOARD'un yalnızca
Türkiye'de değil, dünya ölçeğinde en ünlü istasyonlarından birisi olan Harput'
un pây-i taht olduğu Doğu Türkiye (eski adıyla Kuzey Ermenistan) Misyonu'na
ilişkin veriler Tablo-14'te sergilenmiştir. Harput'un ünü, uç-istasyonlarının
sayıca çokluğundan ve bu istasyonlardaki çalışmaların yaygın, yoğun ve hızlı
olmasmdan kaynaklanıyordu. Bugünkü Doğu Anadolu Bölgesi'nin tümü ve Güney Do-
ğu Anadolu
Bölgesi'nin de bir kısmını kapsayan, Mardin dışında, ortalama yüksekliği bin
metrenin üzerindeki, iklim koşulları ve ulaşımı çetin bu misyonun istasyonları
Erzurum, Harput. Mardin, Van ve Bitlis'di. 1900 yılında bu beş istasyona bağlı
97 uç-istasyonda, 36'sı Amerikalı, 266'sı yerli 302 görevlinin gözetiminde
sürdürülen faaliyetlerde misyoner çalışmasının her türü sergileniyordu.
Misyondaki yetimhanelerde 1900 yılında barındırılan çocuk sayısı 2000
dolaylarındaydı ki bunun 1100 kadarı Harput'da idi. (72) Mardin ve
Van'daki iki hastane ve bölgedeki beş dispanserle, sağlık hizmetleri de yoğun
bir şekilde sürdürülüyordu. Aynı yıl tedavi edilen toplam hasta sayısı on bini
aşmıştı. (73) Müslüman ahaliye İncil ve okul yoluyla ulaşmanın
olanaksızlığı, buna karşın doktor ve hastane kanalıyla bu olanağın bir hayli
fazla oluşuna, yörenin her türlü sağlık hizmet ve olanağından yoksun oluşu da
eklenince, Amerikalı misyonerlerin bu yörede sağlık işine neden önem verdikleri
anlaşılır. Bununla birlikte, 1890'lı yıllarda Doğu Türkiye Misyo- nu'nda
eğitime de büyük önem veriliyordu. Özellikle Erzurum ve Van gibi yörelerdeki
öğretmen ve din adamı ihtiyacı eğitime öncelik verilmesini zorunlu kılıyordu.
(74)
AMERİKAN MİSYONER EĞİTİMİ DİZGESİ
(1870-1900)
Misyoner
faaliyetleri içinde eğitimin yerini en iyi tayin edebilecek olan, kuşkusuz
ABCFM'in kıdemli dış ilişkiler sekreteri Muhterem Peder N.G. Clark'tır. Mr.
Clark, 1888 yazında Londra'da toplanan Protestan Misyonları Yüzüncü Yıldönümü
Konferansı'na sun-
Tablo-14: Doğu
Türkiye Misyonu’nda Sayısal Gelişmeler (1880-19001
Yıllar Kapsanan Alan Çalışanlar
Amerikalı Yerli
Yardımcı
İstasyon Sayısı Uç-îstasyon Sayısı Misyoner Dr. Kadın
Yardımcı Diğer Toplam
1880 4 117 14 1 22 \ — 37 208
1885 5 117 12 1 23 — 36 245
1890 5 112 17 1 32 — 50 295
1898 5 82 11 2 '28 — 41 253
1900 5 97 10 t 25 36 266
Kaynak: ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 14-17, 43;
Vol. 11, No 7-10, 47-51;
ABCFM Annual Report, 1900.
duğu bildiride,
özetle şunu söylüyordu: «Bunca yıllık deneyim ve gözlemlerden aldığımız iki
ders oldu. İn- cil'in öğretilmesi ve daha zeki, kişilikli etkili Protestan
Hıristiyanlar yetiştirmek için ilkokul düzeyinde eğitim zorunludur.. Ayrıca,
papaz, vaiz, öğretmen ve diğer yerli çalışanları yetiştirmek için de orta düzeyde
eğitim gereklidir.» (75) Konu bir misyonerin ağzından bundan daha
iyi özetlenemezdi! Gerçekten de, dar anlamda misyoner faaliyetleri için bu
kadar eğitim yeter de artardı bile. Oysa insanlar için bu kadarı artık yeterli
olmuyordu. Clark'ın anılan bildirisinden aynen aldığımız şu cümle, çağdaş
eğitimin, yani başlıca lise ve kolej eğitiminin varlık nedenini açıklıyor: «Artık
hiç kimse, sanat, ticaret ve dünyanın Tanrısal olmayan kısmından ayrı
yaşayamaz. Bu nedenle insanlar, okullarda daha gelişmiş bir eğitim
istemektedirler...» (76)
Hem de ne istemek!
1880'lerden itibaren yerli halk âdeta «sipariş üzerine» okul istiyordu, örneğin
Mardin'in yerli Protestan ahalisi, ABCFM'e verdikleri dilekçelerinde,
açılmasını istedikleri okulda aşağıdaki özelliklerin bulunmasmı istiyorlardı: (77)
•
Eğitim düzeyi
mevcut ortaokullardan yüksek olmalı.
Arapça, Kürtçe, Süryanice, Türkçe ve İngilizce okutulmalı.
•
Arapça öğretimine
özellikle önem verilmeli.
•
Aritmetik, cebir,
geometri, felsefe, fizyoloji, muhasebe gibi dersler mutlaka okutulmalı.
Eğitim konusundaki
açlığın bir başka çarpıcı örneği de Harput'daki Fırat Koleji'nden verilebilir.
1880' li yılların başında bir öğrencinin eğitim harcı ve ya-
tılı ücreti 69
Dolar veya 16 Osmanlı lirası dolaylarında idi. Birbirini izleyen dokuz yıl
boyunca bu ücret sürekli artmış, 1880'lerin sonunda 1541 Dolar ya da 350 lirayı
bulmuştur. Öğrenim harcı ve yatılı ücretlerindeki bu 20 katı aşan artışa
rağmen, öğrenci sayısında da %300'ü aşan bir artış görülmüştür. Bunun bir
sonucu olarak Fırat Koleji 1887 yılı başından itibaren ABCFM'den para yardımı
almadan değirmeni döndürebilir hale gelmiştir. (78)
Eğitime karşı bu
istek ve talebi yaratan temelde İmparatorluğun geçirdiği değişim, yani ülkenin
Avrupa ve bir ölçüde de Amerikan kapitalizmine açılmasıyla buna paralel
olarak iç bütyesinde meydana gelen değişmelerdi. Amerikan okulları yönünden bunun
eğitim alanına, yansıması ise bir yandan tabandan gelen istekler, bir yandan
da diğer misyoner örgütlerinin rekabeti vb. çevreden gelen etkilere göre
oluyordu. İlk bakışta paradoksal görünse de Amerikan misyoner eğitim dizgesi
içinde biri dinsel (evan- gelical), diğeri lâik (secular) ikili bir yapı ortaya
çıkıyordu. Bu ikili yapının dinsel olanı, ilkokul, ortaokul, ilahiyat okulu
çizgisinde, lâik olanı ise ilkokul, ortaokul-lise, kolej (College) çizgisinde
gelişiyordu. Böyle bir ikili yapıya gereksinim duyulması aslında 1870'li
yıllarda başladı ama 1880'li yıllarda realize oldu. Nitekim bu konu, yani
kademelendirilmiş secu- lar bir eğitim, ilk kez Batı Türkiye Misyonu'nun 1880
Haziran'mdaki yıllık toplantısında gündeme geldi, daha doğrusu karara
bağlandı. (79) Doğu Türkiye Misyo- nu'nunda ise bu uygulamaya 1880
Kasım'ında başlanmıştı bile. Harput istasyonunun 1881 yıllık raporunda,
«Okullarımızı, her biri kesin bir şekilde tanımlanmış müfredatıyla dört
kademeye [ilkokul (primary school), ortaokul (grammer school), lise
(highschool),
kolej (college)]
ayırmak suretiyle eğitim çalışmalarımızda bir yenilik yaptık.» (80)
deniliyordu. İlkokul «şimdilik» iki yıllık, diğerlerinin her biri dörder
yıllık olacaktı. (81) Bu eğitim kademelerinden ilk ikisi, yani
primary ve grammer sochool (82) gerek lâik gerekse dinsel eğitim
görecekler için zorunlu ilk iki basamak oluyor, yollar daha sonra ayrılıyordu.
Tanrının hizmetine girecek olanlar, ya doğrudan ya da liseden sonra ilahiyat
okuluna, Sezar'ın hizmetine girecek olanlar da lise ve kolejlere devam
edeceklerdi.
1870-1900 arasını
kapsayan 30 yıl içinde Anadolu' daki Amerikan misyoner eğitimi nitelik ve
nicelik olarak bir hayli gelişti. Okuma yazma ve dört işlemi öğretmeyi esas
alan ilkokullar bu dönemde okul sayısı açısından %72, öğrenci sayısı açısından
ise %157'lik bir artış gösterdi. (Bkz. Tablo 15). Bu okullardaki öğretmenlerin
ve kitapların niteliği iyileşti. İlkokullaşma yönünden en hızlı gelişmeyi
gösteren ise Merkezî ve Doğu Türkiye Misyonları oldu. Amerikan misyoner eğitim
dizgesi içinde yer alan ilkokulların yıllar itibariyle sayılarını ve buralarda
okuyan öğrencilerin miktarını Tablo-16, 17 ve 18'den izlemek mümkündür.
Tablo-15'deki veriler ise Amerikan misyoner eğitiminde 1900 yılındaki durumu
sergilemekte ve 1870 yılına göre karşılaştırma olanağı sunmaktadır. Buna göre
her üç misyonda 1870 yılında 220 olan ilkokul sayısı 378'e, 5617 olan öğrenci
sayısı ise 14.414'e yükselmiştir.
Tablo-15:
Anadolu'daki Amerikan Misyoner Okulları ve Öğrenci Sayıları (1900)
1900
1870
Okullar Batı Merkezi Doğu
Yıllar Üç
Misyon Türkiye Türkiye Türkiye Üç Misyon Birlikte Misyonu Misyonu Misyonu
Birlikte
İlkokullar
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 220
5617 108
4812 141
6466 129
3136 378
14414
Ortaokul ve Liseler
• Öğrenci Sayısı 9 13 12 8 33
• Okul
Sayısı 189 1283 844 473 2600
İlahiyat Okulları
• Okul Sayısı 4 1 1 1 3
• Öğrenci Sayısı 74 5 12 5 22
Kolejler
• Okul Sayısı — 1 1 1 3
• Öğrenci Sayısı 270* 150* 100* 520*
TOPLAM 233 123 155 139 147
• Okul Sayısı 5880 6370 7472 3714 17556
• Öğrenci Sayısı (*) Tahmini.
Kaynak : 1870 yılı
verileri için Tablo-4'deki kaynaklar, 1900 yılı verileri için ise ABCFM
Annual Report, 1900,
Yukardaki
Tablo'dan izlenebileceği gibi, okullar konusundaki asıl önemli sıçrama orta
dereceli okullarda olmuştur. Ancak bu kümede ele alınan okullar türdeş
değildir. Bunların içinde kız ve erkek yatılı/
gündüzlü orta
okullar, yine yatılı ve gündüzlü kız ve erkek liseleri (high schools) vardır.
Ortaokul ve lise ayrımı da pek fazla geçerli ve tutarlı bir ayrım değildir.
Nitekim belge ve raporlarda birbirinin yerine geçecek şekilde kullanıldığı
görülmektedir. High school (lise) terimi, 1870'lerden sonra lâik eğitimin
ağırlık kazanması üzerine açılan orta öğretim kurumlarına verilen genel ad
olarak kabul edilebilir. Öte yandan misyoner belgelerinde yatılı okul (boarding
school) olarak geçen okullar ise esas itibariyle din adamı ve öğretmen
yetiştirmek için gerekli olan ilkokul sonrası okullardır. Bu yatılı okulların
amacı önceleri daha çok din adamı yetiştirmekken, zamanla öğretmen yetiştirmek
işlevi öne çıkmıştır. Yatılı kız okullarının bir başka önemli işlevi de papaz
ve vaizlere eğitim görmüş eşler yetiştirmekti. (83) Misyoner
belgelerinde kullanıldığı şekliyle yatılı okul terimi bir hayli belirsiz bir
terim olup orta ve lise düzeyindeki okulları içerecek şekilde kullanılmaktadır.
Bu okullarda ayrıca, yörenin özelliklerine, kız ya da erkek okulu oluşlarına
göre değişen çeşitli zanaatlar, meslek sahibi kılıcı beceriler de
kazandırılıyordu. Bazı yatılı kız okullarında, «Kralın Kızları Topluluğu» ya
da «Hıristiyan Çalışmalar Topluluğu» vb. topluluklar oluşturularak, kızların
ayinlere ve İncil okuma seanslarına aktif olarak katılmaları sağlanıyordu, (84)
Şimdi bu yatılı
okullardan bir ikisine biraz daha yakından bakabiliriz. İstanbul'dan, yaklaşık
100 kilometre uzaklıktaki Bağçecik (Bardezag) kız ve erkek yatılı okullarının
amacı, «Hıristiyan nitelikleri önde gelen iyi bir lise (high school) eğitimi»
olarak tanımlanıyor. Kız okulunda 130, erkek okulunda 88 öğrencinin öğrenim
gördüğü dörder yıllık bu okulların ders programında şu dersler yer alıyor:
Matematik, Cebir,
Trigonometri, Doğa
Bilimleri, Tarih, Fransızca, İngilizce, Türkçe ve İncil Okuma. 1890 yılına
kadar bu okullardan mezun olanların sayısı 60 kadar. Ayrıca erkek okuluna bağlı,
yaklaşık 25 öğrencinin günde 3-5 saat çalıştığı bir de «Endüstri Bölümü» ya da
kendine yardım atölyesi var. Bu atölyede bir ders yılında toplam değeri 33
lira değerinde, iskemle, sallanan koltuk, masa, sehpa, kitap dolabı vb. 2589
adet eşya üretilmiş. (85) Yapılan işin parasal değerini gözümüzde
canlan- dırabilmek için, Talas'daki erkek yatılı okulunun 1899 yılı tüm gelir
ve giderlerinin 508 Osmanlı lirası olduğunu belirtelim. (86)
Talas'daki erkek
yatılı okulunun 1899-1900 öğrenim yılı malî raporu, bize bu okulun paralı bir
okul olduğunu gösteriyor. Bu okulda anılan yıl yatılı öğrenciler için toplam
146 lira 69 kuruş harcama yapılıyor, bunun 134 lira 45 kuruşluk bölümü eğitim
ücreti adı altında öğrencilerden geri almıyor. (87) Yatılı öğrencilerin
yeme içme masraflarından başka öğrencilerden ders ücreti (tuition) de
alınmaktadır. Bu durum, Amerikan okullarını öteki yabancı okullar karşısında
güç durumda bırakmaktadır çünkü Amerikan okulları genellikle daha pahalıdır! (88)
Talas'daki kız
yatılı okulunda 1880 yılında okutulan dersler de bu okulların niteliği hakkmda
ipuçları verebilir: Aritmetik, Ermenice Gramer ve Tercüme, Rumca Gramer, Cebir,
Coğrafya, Fizyoloji, Osmanlıca İncil, İnşa, Miftah (Osmanlı Grameri), Ahd-i
Atik Tarihi, İsa'nın Yaşamı, Vokal ve Enstrumental Müzik. (89)
Aynı yıl (1880)
Tokat'daki Ermeni Protestan Cemaati de kentlerinde bir erkek okulu açılmasını
istiyor ve okulun niteliği konusunda şu kararları alıyor-
Okullar
Yıllar 1875 1879 1885 1889 1894 1899
İlkokullar
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 83
3181 105
3438 128
4668 141
4953 122
5027 116
5166
Kız Ortaokul ve Liseleri
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 4
165 9
325 8
446 7
473 8
686 8
700
Erkek Ortaokul ve liseleri
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı — 3
166 7
388 7
387 9
528 9
690
İlahiyat Okulları
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 1
29 1
25 1
14 1
12 1
6 1
5
Kolejler
• Okul
Sayısı
Öğrenci Sayısı — — — 130 1 2
269
TOPLAM
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 88
3375 118
3954 144
5516 157
5955 141
6247 136
6830
Kaynak : .Annual Tabular View 1879, 1885, 1889, 1894, Vol. 5,
No 21-22, 29-30; for 1899, Vol. Western
Turkey Mission*
ABCFM Arşivi, Seri ABC 9, No 37, 44; Vol. 19, No : 1875, 16:9:3, 68, 87,
103.
Okullar
, Yıllar 1872 1877 1882 1888 1893 1899
İlkokullar
• Okul
Sayısı
Öğrenci Sayısı 41
1202 62
2314 68
2844 89
3660 95
4286 131
6287
Kız Ortaokul-ve Liseleri
• Okul
Sayısı
• Öğrenci Sayısı 2
40 2
33 2
97 4
161 5
323 5
485
Erkek Ortaokul ve Lise.
• Okul
Sayısı
Öğrenci Sayısı 1
15 — 4
96 6
195 7
313 9
366
İlahiyat Okulları
•
Okul Sayısı
Öğrenci Sayısı 1
26 2
23 1
8 1
6 . i
9 1
12
Kolejler
• Okul
Sayısı
Öğrenci Sayışı — 1 V
1 1
84 1
108 1
125
TOPLAM
• Okul
Sayısı
Öğrenci Sayısı 45
1283 66
2370 75
3045 101
4106 109
5039 147
7275
Kaynak:
.Annual Tabular View for the Central Turkey Mission* : 1872, .1877, 1882, 1888,
1893, 1899, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5 Vol. 3, No 1-2, 13-14; Vol .6,
No 26-28, 38; Vol. 11, No 34-35, 52-53.
Okullar 1898
Yıllar 1880 1885 1890
İlkokullar
• Okul Sayısı 117 136 146 114
• Öğrenci Sayısı 4354 4909 6702 6515
Kız Ortaokul ve Liseleri
• Okul Sayısı 6 3 5 7
• Öğrenci Sayısı 142 130 193 282
Erkek Ortaokul ve Liseleri
• Okul Sayısı 11 13 13 6
• Öğrenci
Sayısı 223 429 481 460
İlahiyat Okulları
• Okul Sayısı 1 1 1 1
• Öğrenci Sayısı 7 5
Kolejler
• Okul Sayısı — — 1 1
• Öğrenci Sayısı 146 75»
TOPLAM
• Okul Sayısı 135 153 166 129
• Öğrenci Sayısı 4854 5468 7529 7332
Kaynak:
.Annual Tabular View for Eastern Turkey. : 1880, 1885, 1890, 1898, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 1417, 43; Vol. 11, No 7-12, 47-51.
du: Okulun eğitim
dili Türkçe ve Ermenice olmalıdır. Aritmetik, Fizyoloji, Coğrafya, İngilizce,
Cebir, Tarih dersleri mutlaka okutulmalıdır. Cemaatin söz konusu kararında, bu
yolda parasal her türlü katkıya da hazır oldukları kaydediliyordu. (90)
Talas'daki okulun
yukarda anılan malî raporu bu tür yatılı okulların malî bünyesine ışık
tutulacak nitelikte olduğu için gelir ve giderlerine bir göz atabiliriz.
Okulun harcama kalemleri içinde en büyük yeri (% 34) öğretmenlere ödenen
ücretler işgal etmektedir. Yatılı öğrenciler için yapılan tüm yeme, içme, barınma
masraflarının giderlere oranı ise %29 dolaylarındadır. Kitap, kırtasiye vb.
öğretim giderlerinin yıllık tutarı 32 liradır ve giderler içinde ancak %6'lık
bir yer tutmaktadır.
Gelirler içinde en
büyük pay ise (% 26) öğrencilerden alınan ücretlere aittir. Bu okula BOARD'un
verdiği tahsisat 113 liradır ki toplam gelirin ancak %22'sini oluşturmaktadır.
BOARD'un katkısını, yetim fonundan alınan paralar (%18) ve «özel yardımlar»
(%18) izlemektedir. (91)
Misyoner eğitim
dizgesi içinde, başta liseler olmak üzere, orta öğretimin şekillenmesi 1860'lı
yılların başında oldu. 1870'lerin sonuna gelindiğinde ise Amerikan misyoner
eğitimini başlıca üç gelişme tehdit ediyordu:
•
Lâtin ve Ortodoks
misyoner okulları ciddî birer rakipti.
•
Eğitimin giderek
paralı bir hale gelişi, kitap ve malzemeye varıncaya kadar tüm masrafların
öğrencilerden talep edilmeye başlanması
halkla
Amerikalılar'ın arasını açma tehlikesi taşıyordu.
•
Misyoner eğitim dizgesi giderek daha
lâik (se- cular) bir nitelik kazanıyordu.
Bu gelişmeler karşısında İstanbul ve
Boston'da yapılan değerlendirmeler sonunda yeni ilke kararları alındı. Buna
göre, herşeyden önce, kaliteli bir eğitim düzeyi tutturulmalıydı, «Halkın
fakirliği, yönetimin- baskıcı özelliği ve endüstrinin yetersizliği» bunu gerekli
kılıyordu. (92) «Yerli halkla işbirliği yapılarak ve misyoner
örgütünün maliyesine yük olmadan, kendi ülkesinin kültürel, sosyal ve maddî
kalkınmasını hazırlamak için entellektüel kazanımlar peşinde olan gençler
yetiştirmek ancak böyle mümkün olabilirdi.» (93) Misyon
istasyonlarında açılacak olan okullar yerli Hıristiyan cemaatin seçeceği
mütevellilerce yönetilmeli ancak misyonerler yönetimde eşit söz hakkına sahip
olarak görevleri gereği (ex officio) bu kurullarda yer almalıydılar. (94)
Dinsel niteliği ağır basan eğitim kurumlarına daha çok, lâik okullara daha az
yardım yapılmalı ve hiçbir durumda BOARD gerekli paranın yarısından fazlasını
vermemeliydi. (95) Genel olarak dinsel ve eğitsel çalışmalar için
BOARD' dan yapılacak yardım zamanla giderek azalmalı ve sonunda
sıfırlanmalıydı. Kız ve erkek tüm öğrencile- lerin, gördükleri eğitimin
karşılığını para ya da çeşitli başka hizmetlerle karşılamalarına ve
öğrencilere yapılacak yardımların yalnızca liyataka dayalı olmasına özen
gösterilmeliydi. (96)
Sayılan yüzyılın sonunda otuzu aşan
bu okullar, Amerikan misyoner eğitim dizgesinin deyim yerinde ise belkemiğini
oluşturmuştur. Bu okulların bazıları-
nın kuruluş ve işleyişlerine ilişkin
bulunabilen verileri değerlendirmek yararlı olabilir.
Orta dereceli Amerikan misyoner
okullarının yönetimsel hiyerarşisi genellikle şöyledir: En yukarda doğal
olarak ABCFM yer alır. Ne de olsa parayı veren odur. Misyonerler, yıllık
toplantılarda, bu okullara ilişkin stratejik ve taktik kararları oluştururlar.
Ancak yerli katkının büyüklüğüne ve yerli unsurların gücüne bağlı olarak,
yerli Hıristiyanların söz hakkı da vardır. Bu okulların pek çoğu için bir
mütevelli heyeti belirlenir. Bu heyette genellikle misyonerlerin güvendikleri
yerli önderler yer alır. Okulların fiilen yönetimini ise okul yönetim
kurulları (Board of Mana- gers) üstlenmiştir. Yönetim kurullarında başlangıçta
Amerikalı misyonerlerde olan ağırlık, zamanla yerli unsurlara kaymıştır.
Yönetim kurullarını belirleyen mütevelli heyetleri, bunları denetleyen de
—BOARD' un parasal katkısı oranında— misyonerlerdir. Yönetim kurulları bazı
durumlarda yalnızca ex officio Amerikalı misyonerlerden oluşabilmektedir.
Ancak yönetimin zamanla yerli unsurlara devredilmesi esastır. Bu devir işi
gerçekleşene kadar yerli üyelerin yönetim kurallarındaki görevi daha çok
istişarî niteliktedir. Okulun yönetilmesinden ve derslerin yürütülmesinden bu
yönetim kurulu sorumludur. Örneğin 1880' lerde Mardin'deki kız lisesinin
tüzüğüne göre, Mardin istasyonunca seçilecek üç Amerikalı misyoner okulu
fiilen yönetecektir. Yerli unsurlar yönetimi devra- lıncaya kadar Mezopotamya
Protestan Birliği'nce seçilecek iki kişi yönetim kurulu nezdinde danışman üye
olarak görev yapacaklardır. (97)
Erkek okullarında —1870'ten sonra—
parayı veren esas olarak ABCFM olduğuna göre söz hakkı da
onundu. Oysa kız okullarında parayı
veren WBM ve WBMI gibi kadın misyoner heyetleriydi ve dolayısıyla söz hakkı da
onların elindeydi. Uygulanan yönetim modelinde temelde başka bir değişiklik
yoktu.
Bu orta dereceli okulların gelirleri
başlıca üç kaynaktan sağlanıyordu. Birinci kaynak, ABCFM, WBM ve WBMI gibi
kadın ya da erkek misyoner heyetleriydi. İkinci kaynak, yerli ve yabancı
hayırseverlerin gönüllerinden kopanlardan oluşan fonlardı. Yabancı hayırsever
deyince İngiltere ve Amerika'daki kişi ve- kuruluşların kastedildiğini
belirtmeye gerek yoktur. Yerli hayırseverler ise genellikle yörenin Protestan
cemaatine mensup varlıklı kişilerdir. Ancak Protestan olmayan Hıristiyan
ahalinin ve hatta Müslümanların da hayır işlemesine hiçbir engel yoktur. (98)
Üçüncü kaynak ise, yatılı ücreti, ders ücreti, kitap kirası vb. adlar altında
öğrencilerden alınan paralardır. Bu gelir kaynaklarında, zaman içinde, yerli
kaynaklar ve ücretler lehine bir artışın olduğu söylenebilir. Bir başka
deyişle, Adam Smith'in «görünmeyen eli» yle, Tanrı'nın görünmeyen varlığı
zamanla yer değiştirmektedir. Okullar giderek birer ticarî işletme imiş-
çesine yönetilmektedir. Örneğin 1885 yılında öğrenime açılan Mardin erkek
lisesinde ilk yıl 20, ikinci yıl 45, üçüncü yıl ise 48 öğrenci okumaktadır. Bu
öğrencilerin ilk yıl 20'si, ikinci yıl 36'sı, üçüncü yıl ise yine 20'si yatılı
öğrencidir. Bu öğrenciler 1886-87 ders yılında yatılı ücreti ve ders ücreti
olarak toplam 94 lira 25 kuruş (öğrenci başına iki lira kadar) ödemişlerdi.
1887-88 ders yılında ödenen toplam miktar ise 78.5 liradır (öğrenci başına 1.6
lira). (99) Oysa bu okulda öğrenci basma isabet eden maliyet ilk
yıl beş lira, ikinci yıl beş buçuk lira, üçüncü yıl ise altı buçuk lira
olmuştur. Aradaki fark, yerli ve yabancı hayırse-
verler ve BOARD'ca karşılanmıştır.
Nitekim, 1885 yılı için yerli katkı 20 lira 70 kuruş, BOARD'un katkısı ise 81
lira 48 kuruş olmuştur. Bir sonraki yıl 61 lira 25 kuruşluk yerli katkıya
karşılık, 110 lira 99 kuruşluk ABCFM katkısı gerçekleşmiştir. Üçüncü yıl ise
yerli katkı 36.5 lira, ABCFM'in katkısı ise 93.5 liraydı. (100) Bu
miktarlar ve oranlar, zamana, yöreye ve okula göre kuşkusuz büyük farklılıklar
göstermiştir. Ancak belirgin olan bir eğilim vardır ki, o da şudur: Kuruluş
yıllarında, başta yabancı kaynaklı katkılar olmak üzere oransal olarak yüksek
olan her türlü hayırsever katkısı, zamanla azalmakta, okulların kendi kendine
yetebilen bir malî yapıya kavuşmasına özen gösterilmektedir. Böylelikle
BOARD'un «kendi kendine yeterlik» ilkesi de hayata geçirilmiş olmaktadır.
Amerikan okullarının en dikkate değer
yanlarından birisi de ders programları, eski dildeki ifadesiyle
müfredatlarıydı. Bu konuda bir fikir edinebilmek için bazı okulların ders
programlarını (curriculum) ana çizgileriyle inceleyebiliriz.
1871 yılında Gedikpaşa'da üç öğrenci
ile öğrenime açılan ve daha sonra Üsküdar'daki yeni binasına geçerek 1890
yılında Kolej (College) statüsüne kavuşan ünlü İstanbul Kız Koleji'nin henüz
liseyken ve eğitim dilinin Ermenice olduğu dönemdeki dersleri şunlardı: (101)
•
Aritmetik, Cebir, Geometri
•
Kimya, Botanik, Fizyoloji
•
Coğrafya
•
Sağlık Bilgisi
•
Felsefe
•
İncil Okuma
•
Vokal Müzik, Resim ve Dikiş/Nakış
•
Enstrumental Müzik, Fransızca
(seçimlik)
Bu okulda eğitim dili 1876 yılında
İngilizce oldu. Bu değişiklikten sonraki dersler (1882'de) şöyle idi:
Hazırlık Sınıfı
•
İngilizce, Aritmetik, Coğrafya
Normal Sınıflar (3 sınıf)
•
İngilizce, Coğrafya, Antik ve Modern
Tarih
•
Aritmetik, Cebir, Geometri, Astronomi
•
Fizyoloji, Zooloji, Botanik
•
Fizikî Coğrafya, Jeoloji
•
Doğa Felsefesi, Ahlâk Felsefesi
•
Genel Edebiyat ve İncil
Bu zorunlu derslere ek olarak Vokal
Müzik, Kompozisyon, Hitabet, Resim, Jimnastik ve Dikiş/Nakış gibi dersler seçimlik
olarak öğretiliyordu. (102) Okulda İngilizcenin yanı sıra Türkçe,
Bulgarca, Ermenice, Rumca ve Fransızca öğretiliyordu. (103) Orta
dereceli bütün Amerikan misyoner okullarının müfredatının böylesine zengin
olduğunu varsaymak mümkün değildir. Bununla birlikte, sözgelimi Bitlis'deki bir
lisenin ders programı da, aşağıda görüleceği gibi, İstanbul'daki bir lisenin
programından pek farklı değildir. Bitlis'deki Protestan Lisesi'nin 1889-90
ders yılındaki müfredatı şöyledir: (104)
Birinci Sınıf İkinci
Sınıf
Fizikî Coğrafya •
Muhasebe •
İngilizce Retorik •
Türkçe İncil •
•
• Aritmetik,
Cebir
Coğrafya
İngilizce
Gramer (Ermenice)
Türkçe
Resullerin İşleri
Üçüncü Sınıf Dördüncü Sınıf
Tarih •
Cebir •
Eski Ermenice
Grameri •
Astronomi •
İngilizce •
Türkçe • Aritmetik
Gramer (Ermenice)
Coğrafya
İngilizce
Türkçe
Ahd-i Cedid Tarihi
Bitlis'deki bu okulun ikisi
Amerikalı, dördü Ermeni altı öğretmeni vardır ve 1889-90 ders yılında bu
okulda 52 öğrenci okumaktadır. (105)
Bursa'daki Amerikan Kız Okulu'nun
1893 yılındaki ders programı da şöyledir: (106)
Birinci Sınıf İkinci Sınıf
Rumca veya Ermenice •
Aritmetik (Rumca •
veya Ermenice) •
Coğrafya (Rumca) •
veya Ermenice) İngilizce
Üçüncü Sınıf
Rumca veya Ermenice •
Geometri •
Botanik (İngilizce) •
• Rumca veya Ermenice Cebir
Fizikî Coğrafya İngilizce
Dördüncü Sınıf
Rumca veya Ermenice
Fizik
Astronomi (İngilizce)
Tarih (İngilizce)
Son olarak İzmit yöresindeki bir
okulun, Bitinya Lisesi'nin 1898 yılı ders programma bir göz atabiliriz. Bu
okulda eğitim Ermenice ve İngilizce olmak üzere iki dilde yürütülüyordu. Ayrıca
Türkçe bütün sınıflarda zorunlu ders olarak yer alıyordu ve isteyen Fransızca
ya da Lâtince'yi seçimlik ders olarak görebiliyordu.
Ermenice okutulan dersler şunlardı:
•
Gramer, Okuma ve Kompozisyon
•
Eski Ermenice Grameri ve Tercüme
•
Edebiyat tarihi
•
Eski ve Modern Ermenice Okuma ve
Kompozisyon
İleri Gramer, Etimoloji ve
İngilizce okutulan dersler ise
şunlardı:
• Okuma
Başlangıç
Grameri, Çözümleme
III, Okuma IV,
Kompozisyon
İngiliz Edebiyatı
Tarih
Felsefe
İncil Dersleri
Ayrıca, vokal müzik ve beden eğitimi
dersleri de programda yer alıyordu. (107)
Örneklerin de ortaya koyduğu gibi,
okuldan okula, yöreden yöreye farklılık göstermekle birlikte, bu okullar
misyoner faaliyetlerinin eleman ihtiyacını (gerek din adamı, gerekse öğretmen)
karşıladığı gibi, profesyonel meslekler ve iş hayatına da adam yetiştiriyordu.
İncelenen okullar, XIX. yüzyılın ikinci ya-
rısından itibaren Osmanlı eğitim
sisteminde yerini alan rüşdiye-idadiye okul tipleriyle benzerlikler göstermektedir.
Özellikle İmparatorluğun farklı unsurlarını kaynaştırma düşüncesiyle iki dilde
eğitim verilmesi öngörülen (ancak uygulanamayan) idadiyeler- le bu okullar
arasında çeşitli benzerlikler vardır. (108) Herşeyden önce, 1869
Nizamnamesi'nden sonra, idadi- yelerin dersleri ile Amerikan okullarının
müfredatı birbirine bir hayli yakındır. (109)
Amerikan misyoner okulları esas
itibariyle Erme- nilerin ve özellikle Protestan Ermenilerin devam ettikleri
okullardı. Bununla birlikte öteki Hıristiyan cemaatlere mensup çocuklarla,
Museviler ve 1880'li yılların sonlarına doğru Müslüman ailelerin çocukları da
bu okullara gönderilmeğe başlanmıştır. 1891-1892 ders yılında Maraş'daki okulun
61 öğrencisinden 58'i Ermeni, biri Rus, biri Amerikalı biri de Müslüman' dı. (110)
Aynı yıl, İstanbul'daki kız kolejinin 137 öğrencisinden 51'i Ermeni, 29'u
Bulgar, 22'si Rum, 14'ü İngiliz, 10'u Amerikalı, 6'sı Musevi, 4'ü Türk ve 1'i
de Fransızdı. (111) Mardin'deki erkek okulunun 1887-88 ders
yılındaki 48 öğrencisinden 37'si Protestan Ermeni, 5'i Yakubî, 1'i Gregoryan
Ermeni ve 5'i de Katolik'ti. (112) Aynı okulda 1885-86 ders yılında
bir Müslüman öğrenci de vardı. (113) Maraş'daki Merkezî Türkiye
Kız Koleji'nde de 1886 yılında yöredeki tanınmış bir Müslüman ailenin iki kızı,
1890 yılında ise önemli bir devlet memurunun kızı öğrenim görüyordu. (114)
Bu örnekler, 1880'li yılların ortalarından itibaren Müslüman çocukların da bu
«gavur» okullarına gönderilmeye başlandığını gösteriyor. Bununla birlikte XIX.
yüzyılda Müslüman çocuklarının Amerikan okullarında okuması son derece
istisnai idi. (115) Türk ve Müslüman çocukların Amerikan okullarına
rağbet et-
meye başlaması II. Meşrutiyet'ten
sonra, «tahaccü- mü» ise Cumhuriyet dönemindedir.
Amerikan misyoner eğitiminin dinsel
kanadını İlahiyat Okulu (Theological Seminary) lâik kanadını ise Kolej
(College) taçlandırmaktadır. ABCFM'in ilahiyat okullarının kuruluş ve
çalışmasına ilişkin aldığı ilke kararları 1836 yılına kadar geri gider. Denizaşırı
ülkelerde ilahiyat okulları açılmasının nedeni son derece yalın ve
pragmatiktir: «...iklimi tanıdıkları bir iklim, dili kendi ana dilleri, âdet,
alışkanlık ve davranışları aşina oldukları âdet, alışkanlık ve davranışlarken,
vaiz ve papaz ihtiyacının üçte dördünü neden bu insanlardan karşılayamayalım?»
(116) deniyordu.
Bu tür eğitim kurumlarına uygulanacak
temel ilkeler ise şöyle sıralanıyordu: (117)
•
BOARD'la ilişkili ilahiyat
okullarının yöneticileri misyonerler arasından seçilecekti.
•
Bunların büyük ve pahalı kurumlar olmamasına
özen gösterilecekti.
•
Bu okulların temel gelir kaynakları
bulundukları yerlerde yaratılacaktı.
•
Okulların amacı, yetişkinleri değil,
gençleri ve özellikle de daha önce misyoner eğitiminden geçmiş gençleri
yetiştirmek olacaktı.
•
Bu okullar ne yalnızca ilahiyat okulu
ne de yalnızca kolej olmayacaktı; her ikisinin özelliklerini de bünyesinde
barındıracaktı.
•
Nihayet, bu okulların amacı en kısa
sürede misyonerlerin yerini alacak yerli yardımcıları yetiştirmek olacaktı.
Bu okulların ilk örneği, Bebek İlahiyat
Okulu adıyla 1840 yılında İstanbul'da Çelebi Yorgaki'nin evinde iki öğrenciyle
öğretime başlayan okuldu. Ancak bu okul 1856 yılından sonra gerçek anlamıyla
bir ilahiyat okulu niteliği kazandı ve dört yıl sonra da Merzifon'a nakledildi.
Artan ihtiyaca bağlı olarak,
Anadolu'daki her üç misyonda birer ilahiyat okulu örgütlendi. Merzifon' daki
okul, bu kentte 31 yıl hizmet yapan misyoner John F. Smith'in adına bağlı
olarak asıl gelişmesini 1865'ten itibaren gösterdi. Batı Türkiye Misyonunun
1872 yılındaki 32'nci yıllık toplantısında, İlahiyat Oku- lu'nda eğitim
kalitesinin yükseltilmesi ve bu cümleden olarak İngilizce ve Türkçe derslerine
özen gösterilmesi kararlaştırıldı. (118) Nitekim 1890'lara gelindiğinde,
ders programları 1870'lere göre bir hayli değişmişti. Bunun başlıca nedeni,
önceki dönemlerde, arada başka okullar olmadığı için, öğrencilere temel eğitim
de verilmesi nedeniyle teoloji derslerinin zayıf geçmesiydi. 1870'lerden
başlayarak yatılı okullardan, 1880'lerin ortalarından itibaren ise kolejlerden,
deyim yerinde ise «hazır» öğrenci alınmak suretiyle ilahiyat eğitimi
güçlendirildi. Hatta bir ara, ilahiyat okullarının hazırlık sınıflan
mahiyetinde, academy ya da training school adı altında Maraş ve Mardin gibi
kentlerde orta dereceli okullar bile kuruldu. (119) İngilizce ve
Türkçe'nin yanı sıra Ermenice, Rumca, Lâtince ve hatta Ladino (İspanyol
Yahudicesi) derslerine ağırlık verildi. Eğitim süresi üç ya da dört yıl olan
bu okullarda staj çalışmalarına da büyük önem verili-
yordu. (120) Örneğin,
Merzifon'daki okul dört yıllık, Maraş'daki okul ise üç yıllıktı. Öğrencilerin
yaş ortalaması genellikle yüksekti. 1878 yılında Merzifon'da okuyan 28
öğrencinin en büyüğü 33 en küçüğü 16 yaşında idi; ve yaş ortalaması 20
dolaylarındaydı. (121) Bu okulların öğrencileri genellikle misyon
istasyonlarının bulunduğu kentlerde misyonerlerce seçilen «yetenekli»
öğrencilerden oluşuyordu. 1872 yılında Merzifon İlahiyat Okulu'nda öğrenim
gören 12 öğrencinin 4'ü Kayseri, 2'si Sivas, 2'si Merzifon, 2'si İzmit ve birer
tanesi de İstanbul ve Bursa'dan gelmişti. (122)
Harput'daki ilahiyat okulunda 1891
yılında okutulan dersler, bize bu okulların yüzyılın sonundaki akademik
nitelikleri hakkında bir fikir verebilir. Bu okuldaki teoloji dersleri beş ana
küme içinde toplanıyordu. Birinci kümede «Sistematik Teoloji» başlığı altında,
Hıristiyanlığın tarihsel ve felsefî savunması okutuluyordu. «Tarihsel Teoloji»
başlığı altındaki ikinci kümede, Tevrat dönemi, Tevrat'la İncil arasındaki dönem,
Hıristiyan Kilisesinin tarihi, Hıristiyan doktrini tarihi, Mezhepler,
misyonlar, Ermeni Kilisesi tarihi, vb. dersler okutuluyordu. «Tefsir» başlığı
altındaki kümede okutulan dersler ise şunlardı:
•
Tefsir İlke ve Yöntemleri
•
İncil'deki Diller
•
İncil'den Metinler
•
Eski ve Yeni Ahid'deki en önemli
kitapların tefsiri.
«Pratik Teoloji» admı taşıyan
dördüncü grupta, Hıristiyanlıkta Papazlık Mesleği, Va'az Sanatı, Retorik,
Hitabet, Papazlığa ve Pastörlüğe İlişkin Çalışmalar adlı dersler yer alıyordu.
«Kitab-ı Mukaddes'in
Teolojisi» adını taşıyan beşinci
kümede ise şu konular kapsanıyordu:
•
Mukaddes Kitabm Kaynakları
•
Musa ve On Emir
•
Peygamberlik, Kehanet ve Teoloji
•
Ahd-i Atik
•
Eski ve Yeni Ahid İlişkisi
•
İsa ve Havarilerinin Doktrin ve
Teolojisi
Ayrıca, Hıristiyan Ahlâkı, Ahlâk
Felsefesi, İngiliz Edebiyatı, Kutsal Müziğin İlkeleri ve İcrası gibi dersler
de okutuluyordu. (123) Öyle anlaşılıyor ki orta öğretim
kurumlarından «hazır» öğrenci gelmeye başladıktan sonra, ilahiyat okulları
adlarına uygun bir şekilde ilahiyatla derinlemesine uğraşmak olanağmı buldular.
Tablo: 16, 17 ve 18'den de görüldüğü gibi, ilahiyat okullarında öğrenim gören
öğrenci sayısında 1870'lerin sonundan itibaren bir azalma söz konusudur.
Kilise sayısı arttığı, papaz ve vaiz, ihtiyacı çoğaldığı halde bu azalmayı başlıca
iki şekilde yorumlamak mümkündür. İyimser bir yorumla bu değişikliği nicelikle
niteliğin yer değiştirmesi şeklinde düşünebiliriz. Daha gerçekçi bir yorum
ise, 1870'ler sonrası Anadolu'da artık ilahiyatın daha az karın doyurmaya başlamış
olmasıdır.
Amerikan misyoner eğitim dizgesinin
«mostralık malları», bir başka deyişle ABCFM'in vitrine koyduğu okulları,
kolejler (College) yani yüksek okullardı. (124) Bu Amerikan yüksek
okulları bir yandan Osmanlı
İmparatorluğu'ndaki «Amerikan çıkarlarının
bal kemiğini oluşturuyor, bir yandan da «yeni dünya»nın eğitim alanındaki
prestijini simgeliyordu.
Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı
yıl, misyoner- lerce hazırlanan ve ABD Dışişleri Bakanlığı'na tahsile
gönderilen bir faturaya göre, 1914 yılına kadar ABCFM, BFMPC, American Bible
Society, American Tract Society, YMCA, YWCA gibi kuruluşların Osmanlı
topraklarında yapmış oldukları yatırımın tutarı 39.524.000 Dolar'dı. Söz
konusu kuruluşların, 1914
yılında Osmanlı ülkesindeki mal
varlıklarının toplamı ise 8.390.000 Doları bulmuştu. (126) Bu
tutarların,
yani başlangıcından 1914 yılına kadar
harcanan Do-
larların yaklaşık %10'u, 1914
yılındaki mevcutların
ise yaklaşık %46'sı, Osmanlı
mülkündeki Amerikan
yüksek okullarına aitti. Ge lan
harcamaların, gerekse okullara dağılımı ise şöyle rek 1914 yılına kadar yapı- o yılki mevcutların yüksek idi: (127)
Başlangıcından
1914'e kadar 1914 Yılındaki
Okulun Adı Harcanan
(Dolar) Değeri (Dolar)
Syrian Protestant College Robert College
Constantinople College for Euphrates College Central Turkey
College St. Paul's Institute Anatolia College
International
College Central Turkey College for 2.800.000 900.000
3.070.000 1.140.000
Girls 1.800.000 1.000.000
378.000 184.000
280.000 116.000
110.000 54.000
324.000 190.000
395.000 185.000
Girls 210.000 95.000
XIX. yüzyılın ikinci yarısına
gelindiğinde, başlangıçta okuma, yazma ve aritmetikten ibaret olan mis-
yoner eğitimi gelişmiş, orta dereceli
eğitim kurumları- nı bünyesinde barındırır hale gelmişti. Bu kurumlara öğretmen
yetiştirilmesi, gelişen Protestan cemaatine din adamı hazırlanması, giderek
artan bir ihtiyaç olarak kendini duyurmaya başlamıştı. Üstelik misyonerlerin
«kendi kendini yönetme» ilkesi uyarınca bilgili, yetkin yerli elemanların kısa
sürede yetiştirilmesi ve sorumluluk üstlenmesi gerekliydi. Bunu gerçekleştirmenin
en ekonomik yolu ise eğitimi kaynağında vermekti. BOARD'un hesaplamalarına
göre, herhangi bir Asya ülkesinde bir genci eğitmek için harcanan para, aynı
genci ABD'de eğitmek için harcanan paranın dokuzda biriydi. Bir başka
anlatımla, Anadolu'dan bir genci alıp Boston'da okutmak için harcanan para ile,
Anadolu'da dokuz genç öğrenim görebiliyordu. (128) Ayrıca, sorun
yalnızca öğretmen ve din adamı yetiştirilmesiyle sınırlı da değildi. XIX.
yüzyılın ortalarından itibaren, başta Ermeniler olmak üzere, Batı burjuvazisinin
aracılığı rolünü artan oranda üstlenen azınlık orta ve yüksek sınıflarının daha
nitelikli eğitim talebi, ilk, orta ve yüksek öğretim şeklinde kade- melenmiş,
formel bir eğitim sitemini zorunlu kılıyordu. Kısaca, bir yandan Batı
sermayesine açılan imparatorluğun değişen koşullarında gereksinme duyulan daha
nitelikli, en azından yabancı dil bilen genç kuşakların, öte yandan ulusal
bilinç ve kendi kaderini tayin etme özlemleri güçlenen (ya da güçlendirilen)
azınlıkların bu değişimi hızlandırabilmek için gereksinme duydukları
kadroların yetiştirilmesi yüksek okulların asıl kuruluş nedeni oldu. Daha 1864
yılında misyonerler kolej eğitiminden ne anladıklarını şöyle dile getiriyorlardı:
«Kolej eğitiminden esas itibariyle bizim anladığımız, mezun olan kişi hangi
mesleği seçerse seçsin, genel kültür temeli veren ve herhangi
bir New England kolejinde elde
edilebilen eğitimdir.» (129) Oysa misyonerlerin amacı «maddeci olmayan»
ya da açıkça dinsel bir eğitim vermek değil miydi? Onların hedefi «Protestan
ilkeleri»nin ve «Amerikan ideallerinin» yol göstereceği genç kuşaklar yetiştirmekti.
Ne ki hayat bir kez daha misyonerleri yadsıyordu. «Protestan ahlâkı»nın aşısı
tutmuyor ama maddeci temele dayanan Amerikan idealleri genç kuşaklarda
yeşeriyordu. Bu yüksek okullardan mezun olanların pek çoğu iş hayatına
atıldılar, pek azı kendini yüce amaçlara adadı. Çok azı bağlı oldukları
devlette çalışmayı yeğlerken, büyük çoğunluğu başta İngiliz şirketleri olmak
üzere yabancı şirketlerce istihdam edildiler. Tanrının kelâmını egemen kılmak
için kurulduğu savunulan bir eğitim sistemi, kısa sürede Batı kapitalizminin
değerlerini ve bir ölçüde de bilgi ve becerisini aktaran kurumlar haline geldi.
Daha 1870'lerin başında ABCFM, kolej
örgütlenmesinin plânını yapmıştı bile. Buna göre, bu tür kolejler 12 kişilik
mütevelli heyetlerince yönetilecekti. Söz konusu 12 kişinin altısı ABCFM'ce,
altısı ise yerel Hıristiyan birliklerince belirlenecekti. İlk 25 yıl içinde
ABCFM'in seçtiği 6 kişiden üçü Türkiye'de ikamet eden misyonerlerden
oluşacaktı. İlk 25 yıl içinde mütevelli heyetindeki boş yerleri ABCFM
dolduracaktı. Yirmibeş yıldan sonra, yani kolej kuruluşunu tamamlayıp yerli
yerine oturduktan sonra, seçimleri yerel «birlik» yapacaktı. Mütevelli
heyetinin Türkiye'deki üyeleri, kolejin yönetimini fiilen üstlenecek ayrı bir
organı (Yönetim Kurulu - Board of Managers) oluşturacaklardı. Genellikle dokuz
üyeden oluşan bu yönetim kurullarının başkanı ABCFM'ce atanacak, geri kalan
sekiz üyeden dördü misyonerlerden, dördü de yerli Hıristiyanlardan seçilecekti.
Yönetim kurulu her
yıl BOARD'a bir yıllık rapor sunacak,
ABCFM de ABD'de yaratılan fonların bu rapora göre okula tahsis edecekti.
Kolejin kuruluşunun üzerinden 50 yıl geçtikten sonra, okula ilişkin tüm malî
kaynakların ve fonların yönetim hakkı, mütevelli heyetinin Türkiye' deki
bölümüne terk edilecekti. (130)
Merkezî Türkiye Koleji için
hazırlandığı anlaşılan bu kolej örgütlenme modelinin, birtakım küçük
değişikliklerle tüm yüksek öğrenim kurumlarında, uygulanan' bir model olduğu
söylenebilir. ABCFM'e bağlı olarak Anadolu'da kurulan kolejler, gerçekten de
bu modele uygun olarak kurulmuşlardır.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk
faaliyete geçen ve çok değişik biçimlerde de olsa varlığını bugün de sürdüren
iki Amerikan yüksek okulu Robert Kolej (Ro- bert College) ve Suriye Protestan
Koleji'dir (Syrian Protestant College). Bunlardan Robert Kolej ayrıca,
Amerikalıların denizaşırı ülkelerdeki ilk yüksek öğretim kurumudur. Robert
Kolej'in bir başka ilginç özelliği de, öğretmeni öğrencisinden fazla olan belki
de dünyanın ilk ve son yüksek okulu oluşuydu. Zira Robert Kolej'de öğretimin
başladığı yıl (1863) öğretim kadrosu beş, öğrenci kitlesi ise dört kişiden ibaretti.
Gerek Robert Kolej, gerekse Suriye
Protestan Koleji, bu çalışmanın sınırları dışında kalıyor. Robert Kolej,
ABCFM'e bağlı bir okul olmadığı ve misyonerlerle amicus usque ad aras (sonuna,
kadar dost) olmak dışında bir ilişkisi bulunmadığı için; Suriye Protestan
Koleji ise, bir misyoner koleji olmasına karşın, bu çalışmanın mekansal
sınırları dışında kalması nedeniyle burada incelenmiyor. Ancak bu iki okul da,
bir yandan bu alandaki öncülük işlevleri, diğer yandan Osmanlı
İmparatorluğu'nda kurulan yüksek okulların
en önemlileri olmaları ve günümüze
kadar gelen bir yaşam çizgisi sürdürmüş bulunmaları nedeniyle ayrıntılarıyla
incelenmeye değer iki yüksek öğrenim ku- rumudur. (131)
Merkezî Türkiye Koleji: Antep-1876
Robert Kolej ve Suriye Protestan Koleji'nden
sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulmuş üçüncü yüksek okul Merkezî Türkiye
Koleji (Central Turkey Col- lege) için 1872 yılında bastırılan bir broşürde
aynen şöyle deniyordu: «Böyle bir kolejin açılması zamanının geldiği konusunda
en küçük bir kuşkuya yer yoktur. Türkiye, dünya ulusları arasında onurlu bir
yer elde etme yolunda hızlı gelişmeler kaydetmektedir. Her yerde okullar
açılmakta, kitaplar gazeteler yayımlanmakta, demiryolları inşa edilmekte,
bankalar kurulmakta, sermaye yatırımları yapılmakta ve ülke iyi bir plâna göre
yeniden yapılanmaktadır.» (132) Anadolu'nun göbeğinde yabancılar
eliyle bir yüksek okul açılmasının gerekçesi bu satırlarda açıkça kendini
ortaya koymaktadır. Ancak bu, genel olarak Amerikan çıkarları açısından dile
gelen bir açıklıktı. Bunun bir de misyoner mantığı ve düzeni içinde haklılaştı-
rılması gerekmekteydi. Bu da o kadar zor birşey değildi.
Misyonerlerin kutsal bir misyonları
yok muydu? Bu misyon, «İslâm uygarlığı ile çepeçevre sarılmış Hıristiyan
gençliği kötülüklerden korumak»tı. (133) İşte yüksek öğrenim
kurumları bu amacı gerçekleştirmek için iyi" birer olanaktı. Ne ki bu,
gerçekleştirilmesi, söylenmesi kadar kolay olmayan bir işti. Bu koleje
büyük emeği geçen misyoner Thomas D.
Christie'ye göre de «bir misyoner kolejinin gerçek ülküsü, yalnızca gençlerin
entellektüel ve kültürel düzeylerini yükseltmek değil, fakat daha önemlisi,
onları istekli, sadık ve fedakâr Hıristiyanlar olarak yetiştirmekti.» (134)
Oysa kuruluşunun üzerinden dört yıl geçen Merkezî Türkiye Koleji'nde durum hiç
de yüz ağartıcı bir görünümde değildi. Okulda, içki, serkeşlik, çirkin söz ve
hareketler, müstehcen görüntülerin çizilip elden ele dolaştırılması gibi
davranışlar yaygınlaşmıştı. Ve bunun nedeni de Mr. Christie'ye göre, «Antep'deki
cemaatin ahlâk düzeyinin düşük oluşu, öğretim kadrosunun kişilik yapısı ve
okulda dine yeterince önem ve- rilmeyişi» idi. (135)
İşin bir de yerli Hıristiyanları
ilgilendiren yanı vardı. Yüzyılın ortalarından itibaren Antep ve çevresinde
faaliyetlerini yoğunlaştıran Amerikalı misyonerlerin gayretiyle oluşan
Protestan cemaat, 1865 yılına gelindiğinde iki kilise (Yakacık ve Hayik
Kiliseleri) etrafında örgütlenmişti. (136) Bu cemaatın ve çevredeki
diğer Hıristiyanların bir yüksek okula olan talepleri giderek artmaktaydı.
Üstelik İstanbul ve Beyrut' ta bu tür iki okul kurulmuş, Bâb-ı Âlî'nin onayı
alınmış, kısaca yol açılmıştı. Antep'in yanı sıra Maraş, Urfa, Adana vd.
kentlerden de «Hıristiyan bir koleje» artan oranlarda talep gelmeye başlayınca,
işin misyonerler yönünden haklılığı da kendiliğinden kanıtlanmıştı.
Kilikya Ermeni Protestan Birliği'nin
1870 yılında Urfa'da yapılan yıllık toplantısında, Antep'te bir yüksek okul
açılması yolunda ABCFM'e resmen başvurulmak üzere ilk kez harekete geçildi. (137)
BOARD' un deneyimli misyonerlerinden Tillman C. Trowbrid- ge, 1871 yılında
Türkiye'yi ziyaret eden ABCFM'in dış
ilişkiler sekreteri N.G. Clark'ı
böyle bir okulun açılması konusunda ikna etmeyi başardı. Hemen ardından da
İngiltere ve ABD'de bağış toplama turlarına başladı. Yalnızca İngiltere'de
15.000 Dolar toplamayı başaran Trowbridge'e yöre halkı da 5000 Dolar kadar bir
katkıda bulundu. (138)
ABD'nin Boston kentinde, Amerikalı
mütevelliler 1874 yılının Mart'ında Massachusetts Eyaleti'nden okulun kuruluş
beratını (Charter) aldılar. Okulun yönetim kurulu ise dördü misyonerlerden,
dördü yerli Hı- ristiyanlardan olmak üzere Kilikya Ermeni Protestan Birliği'nce
belirlenecekti. İlerki yıllarda (okulun bütçesine yapacakları katkı oranında)
yerli halkın yönetimdeki ağırlığı artacak ve ilk 50 yılın sonunda okulun tüm
sorumluluğu Türkiye'deki yönetim kuruluna devredilecekti. (139)
Merkezî Türkiye Koleji, 1876
Ekim'inde küçük bir binada eğitime başladı. Yeni «campus»undaki ilk binanın
temeli 1877'de atıldı ve ertesi yıl bu yeni binaya taşınıldı. 15 Ocak 1878'de
Bâb-ı Âli okulu bir «idadiye» olarak tescil etti. (141)
1879 yılı başında okulda 80 öğrenci
okuyordu. Aynı yıl Kolej'de okutulan dersler ise şunlardı: Dünya Edebiyatı,
Retorik, Ekonomi Politik, Dünya Tarihi, Uygarlık Tarihi, Kimya, Analitik
Kimya, Mineroloji, Fizikî Coğrafya, Ahlâk Felsefesi, Muhasebe, Anatomi,
Fizyoloji, Geometri, Cebir, Türkiye Tarihi, Amerikan Tarihi, Türkçe, Yüksek
Cebir, Doğa Tarihi, Vokal Müzik, Ermeni Dili ve Edebiyatı, Ermenice ve
İngilizce Güzel Yazı Yazma Sanatı. (142)
1888-1889 ders yılında okulda toplam
84 öğrenci bulunuyordu ve bunların 55'i yüksek kısımda okuyor-
du.
Öğrencilerin 30'u Antep'den geriye kalan 54'ü ise 21 ayrı yerleşme biriminden
geliyordu.
Öğrencilerin
63'ü Protestan Ermeni, 18'i Gregor- yan Ermeni ve üçü de Yahudi idi. 1887
yılına kadar Kolej'in Tıp Bölümü'nden 18 öğrenci mezun olmuştu. (143)
Kolej'in
onbeşinci kuruluş yıldönümünün kutlandığı 1891 yılında 94 öğrencisi vardı ve
bunların 48'i yüksek kısımda geriye kalanı da hazırlık bölümünde idi.
Öğrencilerin 26'sı Antep'ten, 68'i ise 24 ayrı yerleşmeden geliyordu. 71'i
Protestan Ermeni, ikisi Protestan Süryani, 19'u Gregoryan Ermeni, biri Protestan
Rum, biri Süryani olan bu öğrencilerin yaklaşık 40 kadarı, çalışma karşılığında
okuldan yardım görüyordu. (144)
1893 yılına
gelindiğinde okulun vermiş olduğu mezunların sayısı 110'u bulmuştu ve o yıl bu
öğrencilerin meslek dağılımları aşağıdaki gibiydi: (145)
Öğretmenlik yapanlar 32
Tıp öğrenimine devam edenler 5
İlahiyat öğrenimi görenler 15
Diğer alanlarda öğrenim görenler 4
Doktorluk yapanlar 10
İş hayatına atılanlar 14
Vaizler 9
Eczacılar 3
Avukatlar 2
Dişçiler 1
Elektrikçiler 1
Mühendisler 1
Edebiyat alanında çalışanlar 2
Fotoğrafçı 1
Diğer meslekler
Ölü
TOPLAM
6
4
110
Merkezî Türkiye
Koleji, her din ve mezhepten öğrenciye açıktı. Okulun eğitim dili Türkçe'ydi.
Bununla birlikte, özellikle fen derslerinin kitapları İngilizce olduğu için
okul fiilen bilingual (iki dilli) bir okuldu. Bir ders yılı üç sömestre
ayrılıyor ve okul her yıl Ekim' in ikinci Çarşamba'sında açılıyor, Temmuz'un
üçüncü Perşembe'sinde kapanıyordu. (146)
Başlangıçta
okulda üç bölüm bulunuyordu. Hazırlık Bölümü, Bilimler (Sciences) Bölümü, Tıp
Bölümü. İki yıl olan Hazırlık Bölümü'ne kabul edilebilmek için Türkçe bilmek,
iyi ahlâka sahip olmak ve giriş sınavlarını başarmak gerekliydi. Bu bölümde ilk
yıl İngilizcenin yanı sıra Aritmetik, Cebir ve Coğrafya; ikinci yıl ise
Fizyoloji, Geometri ve Muhasebe öğretiliyordu. (147)
İkinci Yıl
(Sophomore)
Bilimler
Bölümü'nde öğrenim dört dildi. İngilizce, Türkçe, Aritmetik, Cebir, Geometri,
Fizyoloji sorularından oluşan bir giriş sınavını başarmak zorunluydu. Türkçe
ve İngilizce derslerine büyük önem verilen bu bölümde 1880'li yılların sonunda
okutulan dersler şunlardı: (148)
• Tarih • Trigonometri
• Yüksek
Cebir • Felsefe
• Felsefe • Astronomi
•• Fizikî Coğrafya Kimya
Birinci Yıl (Freshman)
Üçüncü Yıl (Junior) Dördüncü Yıl (Senior)
Genel Tarih
•
Retorik
•
Ekonomi Politik
Botanik,
•
Analitik Geometri
•
Ticaret Hukuku
•
Mineroloji
•
Yüksek Matematik (Calculus) Uygarlık Tarihi
•
Felsefe
•
Mantık
Ahlâk Felsefesi
•
Uluslararası Hukuk
•
Jeoloji
•
Analitik kimya
•
Matematiksel Astronomi
•
Felsefe Tarihi
Üçüncü ve dördüncü
sınıflardaki derslerin bir
kısmı seçimlikti. Gündüzlü öğrenciler
yılda bir Os-
manlı lirası öğrenim harcı ödüyorlar,
yatılılar ise ayrıca on bir lira ödüyorlar; yatak vb. ihtiyaçlarını da
kendileri karşılıyorlardı.
1883 yılında okulun 839,00 Osmanlı
lirasıdır. (150) Gelirlerin 100 lirası ABCFM'den, 66 lirası
İngiltere'den, 110 lirası yerli kaynaklardan, 100 lira-
sı harçlardan, 150 lirası yatılı
ücreti olarak öğrencilerden ve 313 lirası da Amerika'daki mütevellilerden
sağlanıyordu. Giderlerin ise 544
lirası öğretim elemanların ücretlerine, 50 lirası kütüphane ,okuma odası ve
ders araç/gereçleri gibi giderlere, 200 lirası ihtiyaç içinde olan öğrencilere
yapılan yardımlara ve 45 lirası da diğer masraflara tahsis ediliyordu. (151)
1877 yılında 14 öğrenci ile öğretime
başlayan Tıp Bölümü, 1880'lerde oldukça gelişkin bir görünüm sergiliyordu.
Örneğin 1888-89 ders yılında Tıp Bölümü' nün bütçesi 443 Osmanlı lirasını
bulmuştu. Bu gelirin
65 lirası Londra'dan, 93 lirası ABD'den 285 lirası ise
diğer kaynaklardan sağlanıyordu. (152)
1880'li yıllarda Tıp Bölümü'nde şu
dersler okutuluyordu: (153)
Birinci Yıl (Freshman) İkinci Yıl (Sophomore)
•
Anatomi
•
Botanik
•
Kimya
•
Pratik Anatomi Fizyoloji Anatomi
•
Analitik Kimya
•
Fizyoloji
•
Materia Medica Therapeutics
•
Genel Pataloji
•
Pratik Kimya
Pratik Anatomi
Klinik
Üçüncü Yıl (Junior) Dördüncü Yıl (Senior)
Teşhis ve
Uygulama • Tedavi
Genel Cerrahî • İşlevsel Cerrahî
Doğum Bilgisi • Göz
ve Kulak
• Klinik • Jinekoloji
Hastanede
Çalışma • Tababet Hukuku
• Pratik
Eczacılık • Klinik ve Hastanede
Uygulama Mezuniyet Tezi
Merkezî Türkiye Koleji, doğrudan
ABCFM'e bağlı olmamakla birlikte, misyonerlerle başından beri iyi ilişkileri
sürdürüyor ve bu örgütün bütçesinden önemli kaynaklar elde ediyordu. (154)
Ne ki okulun malî durumu 1880'li yılların ortasından itibaren bozulmaya
başladı 1886 yılında son sınıfı Halep'e taşınan Tıp
Bölümü, 1888-1889 ders yılı sonunda
kapatıldı. (155) Bir yandan Tıp Bölümünü yeniden faaliyete geçirmek
için yerli ve yabancı kaynaklar zorlanırken, bir yandan da 1892 yılından
itibaren yörede baş gösteren olaylar okulu ciddî bir şekilde etkilemeye
başladı. Kimi öğrenci ve öğretim elemanları ihtilâlci Ermeni örgütleriyle
ilişkili olan Kolej, XIX. yüzyılı, bir «nifak yuvası» olma suçlaması altında ve
ayrıntıları bu yazının sınırlarını aşan çeşitli olaylarla kapadı. Bazı bölümleri
ya da sınıfları zaten dağılmış olan okulun kendisi de 1915 yılında kesin
olarak faaliyetine son verdi. Mütareke ile birlikte, okulu yeniden canlandırma
girişimleri başladı. Merkezî Türkiye Koleji 1921 yılında yeniden açıldı. (156)
Ne ki bu yeniden doğuş da uzun ömürlü olmayacak ve okul, 1924 yılında,
«sürgündeki kolej» kimliği ile Halep'e taşınacak ve Anadolu'nun kaderinden
bütünüyle çıkacaktır. (157)
1880'li yılların ortalarından
itibaren, öteki misyoner okullarında olduğu gibi, Merkezî Türkiye Koleji' ne
de müslüman öğrenciler itibar etmeğe başlamışlardır. Bunlar genellikle aydın
ve varlıklı kesimlerle, kimi taşra bürokratlarının çocuklarıydı.
Merkezî Türkiye Koleji'nin kuruluş
amaçlarından birisi de, «kendi anayurtlarını terk etmeyecek düzeyde bilgi ve
beceri ile donatılmış genç kuşaklar yetiştirmekti». (158) Bir başka
deyişle, iyi ahlâklı, özverili ve «inançlı» gençler yetiştirilmesi,
entellektüel düzeyi yüksek, bilgili ve hünerli gençler yetiştirmeğe tercih
ediliyordu. Ancak, daha önce okuldaki ahlâk düzeyini anlatan bir raporu
aktarırken görmüş olduğumuz gibi, bu amaca ulaşılabildiğini söylemek de pek
zordur.
Ne misyonerlerin, ne yerli
Hıristiyanların ne de okula çengel atan ihtilâlci Ermeni örgütlerinin bek-
lentilerini tam olarak yerine
getiremeyen ve XX. yüzyılın ilk yıllarındaki karanlık olaylarda yıpranan Merkezî
Türkiye Koleji hakkında Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen kadronun da kanaatları
son derece olumsuzdu. Nitekim Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Miralay İsmet
Bey (İnönü) 1920 yılında Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada şunları
söylüyordu: «Ayntab civarında Amerikan mektepleri, kolejleri vardır (Lanet
olsun sesleri). Bu Amerikan kolejleri, Fransızların bugün üssülharekesidir.
Bizim canımızı yakmak için ve ahalimizi öldürmek için Amerikan mekteplerini
üssülhareke ittihaz ediyorlar. Taarruz ederler ve oraya top yerleştirirler,
ambar olarak kullanırlar. Hasılı mektep değil, memleketimizin içinde bir kale
olarak inşa olunmuş zannolunur.» (159)
Fransızlar için askerî anlamda,
«Amerikan çıkarları» için ise her anlamda üss-ül-hareke olarak kullanılan
Merkezî Türkiye Koleji'nin banisi Trowbridge' in adı bugün Amerika'nın Boston
(Cambridge) kentinde bir caddenin adı olarak varlığını sürdürmektedir!
1903 yılında Harput'daki ABD
konsolosunun, «Birleşik Devletler'in bu topraklardaki müstakbel ticarî
egemenliğini sağlayacak, Amerikan eğitim uygulamaları ve kitapları, Amerikalı
öğretmenler, Amerikan yöntem ve fikirleri gibi mükemmel potansiyel olanaklardan
daha iyi bir kazanım düşünemiyorum» (160) dediği okul, özgün adı
Ermenistan Koleji (Armenia Col- lege) olan Fırat Koleji'dir.
Kolej'in kuruluş hazırlıkları 1874
yılına kadar geri gidiyor. Harput Ermeni Protestan Kiliseler Birliği, 1865
yılında kurulmuştu. 1877 yılına gelindiğinde 22 kilisesi, 1332 üyesi ve beş bin
dolaylarında cemaati olan Birlik, o tarihte 83 tane de ilkokul açmıştı. (161)
Ayrıca kentte erkek çocukları için bir yatılı okulla Tokat'tan buraya taşman
bir ilahiyat okulu (Theolo- gical Seminary) da faaliyet gösteriyordu. (162)
ABCFM' li misyoner Crosby H. Wheeler, 1875 yılında ABD'de- ki sondajları sonucu
140.000 Dolar bağış toplamıştı. Buna 40.000 Dolarl'ık yerli katkı da
eklenince, kurulması düşünülen yüksek okulun malî kaynakları büyük ölçüde
yaratılmış oluyordu. Kuruluş sözleşmesi ve mütevelli heyeti Massachusetts
Eyaleti Senatosu'nca 13 Mayıs 1875 resmen tescil edilen okul için, daha işe
başlarken 181.000 Dolar tutarında para toplanmıştı. (163)
Antep'deki yüksek okulun
örgütlenmesine benzer şekilde, mütevelli heyet ABCFM'ce belirlendi. On kişiden
oluşan bu heyetin tüm üyeleri Boston ve çevresinde oturan Amerikalılar'dı. (164)
Fırat Koleji'nde (Euphrates College) erkek çocukların yanı sıra kız çocukları
da eğitim göreceğinden kadın misyoner heyetlerine de (WBM) mütevellilerin üçte
birini seçme hakkı tanınmıştı. Mütevelli heyet, «görevi kabul etmesi ABCFM'den
ayrılması anlamına gelmemek» koşuluyla Crosby H. "Wheeler'ı Koleje müdür
(Presi- dent) seçti. Okulun Türkiye'de bulunan yönetim kurulu üyeleri de
Harput'daki Amerikalı misyonerlerce seçildi. Bununla birlikte, Harput Ermeni
Protestan Kiliseleri Birliği'nin malî katkısı yılda bin Doları aşınca
kuruldaki yerli Hıristiyan oranı üçe çıkabilecekti. (165)
Özgün adı Ermenistan Koleji olan
okula, Bâb-ı
Âli'nin itirazı üzerine 16 Şubat
1888'den itibaren Fırat Koleji adı uygun görüldü. (166) Kolej,
ilkokuldan yükseğe kadar tüm öğretim kademelerini içerdiği gibi, hem kız hem
de erkeklere açık bir misyoner okulu olması yönünden ayrı bir özellik
taşıyordu. Nitekim, ilkten yükseğe, okulun tüm bölümleri 1891-92 ders yılından
itibaren Osmanlı yönetimince resmen tanındı. Harput Maarif Müdürü, kolej
diploması alan bir öğrenciyi, sözgelimi öğretmen olarak istihdam etmek için,
ayrıca bir sınava sokmaya gerek görmüyordu. Mezunların büyük bir bölümü
çevredeki okullarda öğretmen olarak görev yapıyorlardı. (167)
Kolej'in öğretim dili Ermenice idi. (168)
Bununla birlikte, özellikle yüksek kısma devam eden öğrenciler, İngilizce olan
ders kitaplarını okuyabilmek ve Amerikalı öğretmenleri izleyebilmek açısından,
iyi dü-, zeyde İngilizce öğrenmek zorunda kalıyorlardı. Okulda ayrıca Türkçe
de öğretiliyordu. (169)
Okulun ilk, orta ve lise kısımlarında
üçer yıl olan öğrenim süresi yüksek kısımda dört yıldı. BOARD'ca atanan 3-4
Amerikalı profesör dışındaki 21 kişilik öğretim kadrosunun —Türkçe öğretmeni
Reşid Efendi hariç— tümü Ermeniler'den meydana geliyordu. (170)
Misyoner kaynaklarına göre, 1876 yılında Harput'da- ki bir orta öğretim
kurumunu ziyaret eden Osmanlı Valisi, bu okulların kendi okullarından iyi
olduğunu halkın önünde açıklamıştı. (171)
Fırat Koleji de ötekiler gibi paralı
bir yüksek okuldu. Yüksek bölümde bir erkek öğrencinin ödediği yıllık öğrenim
harcı bir buçuk Osmanlı lirası dolaylarında (6,4 Dolar) idi. Yüksek kısımda
bir öğrencinin bir yıllık yatılı ücreti ilk yıllarda 6 lira (26,4 Dolar) ka-
dardı. Kızlardan daha düşük harç ve
yatılı ücreti alınıyordu. (172)
Fırat Koleji'nin yüksek bölümünde
okuyan kız ve erkek öğrencilerin değişik yıllardaki sayıları hakkında
aşağıdaki veriler bir fikir verebilir:
Yıllar Kız Bölümü Erkek
Bölümü
1882-1883 (173)
1887-1888 (174)
1890-1891 (175)
1898-1899 (176) 89 150
44 50
67 79
37 (Hazırlık dışında) 33 (Hazırlık dışında)
1890-1892 yıllarında,
ana okulu dışında Kolej'in
tüm
bölümlerindeki öğrenci sayıları da aşağıdaki gibiydi: (177)
Yüksek
Yıllar Er. Kız Lise Orta İlkokul Toplam
Genel
Er. Kız Er. Kız Er. Kız Er. Kız
Toplam
1890 34 39
1891 30 32
1892 34 39 57 25 80 79 123 181 294 324 618
37 33 86 88 121 120 274 273 547
48 26 102 84 115 107 299 256 555
1897-1898 da dahil tüm ders yılında Fırat Koleji'nin anaokulu bölümlerinde öğrenim
gören öğrencile-
rin sayısı aşağıdaki gibiydi: (178)
Erkek Kız Toplam
Anaokulu
İlkokul
Ortaokul 168 190 358
132 130 262
119 80 199
Lise
Yüksek 72 37 109
33 37 70
Toplam 524 474 998
1891-1892 ders yılında Fırat
Koleji'nin bütçesi 1034,5 Osmanlı lirası idi. (179) Gelirlerin 55
lirası Mr. Peet adlı bir Amerikalı hayırseverin bağışı, 256,6 lirası
öğrencilerden alınan harçlardan oluşuyordu. Giderler içinde en büyük pay ise
(tüm giderlerin yaklaşık % 82'si) 852 lira ile öğretim elemanlarının yıllık ücretleriydi.
(180)
Yüksek bölümünden ilk erkek
mezunlarını 1880 yılında veren Fırat Koleji, ilk kız mezunlarını da 1883
yılında verdi. Fırat Koleji'nin yüksek bölümünden XX. yüzyıl başına kadar 148
erkek, 125 kız öğrenci mezun olmuştu ve bunların büyük bir kısmı öğretmen
olarak istihdam edilmişti. 1905-1915 dönemindeki mezunların bir bölümü Beyrut'daki
Suriye Protestan Koleji'nde tıp ve eczacılık öğrenimi görmüş, bir bölümü de
1915 yılındaki olaylardan önce ve sonra ABD'ye göç etmiştir. (181)
Okuldan 1911 yılına kadar mezun olan öğrencilerin sayısı, 317'si erkek, 191'i
kız olmak üzere toplam 508'i bulmuştu. (182)
Fırat Koleji, özgün adının da açıkça
ortaya koy- dağu gibi, asıl olarak Ermenilere yönelik bir eğitim Kurumuydu.
1908 yılında Kolej'in Kürtlere de eğitim verecek biçimde yeniden örgütlenmesi
okul yönetimince önerilmişse de, ABD'deki Ermenilerin itirazı karşısında bu
projeden vazgeçilmiştir. (183)
Otuz yedi yıllık tarihi boyunca,
ABCFM'e bağlı altı misyoner Fırat Koleji'ne müdürlük (President) yapmıştır. (184)
1895 yılındaki olaylar okulu geniş
ölçüde etkilemiş, daha yerinde bir deyişle, Fırat Koleji bu olayların içinde
çalkalanmış, okul binalarından sekizi yangın ya da yağmadan zarar görmüş ve o
tarihte 88.000
Dolar olarak tahmin edilen zarar -
ziyan (185), 1901 yılında 100.000 Dolar olarak Osmanlı Devleti'nce
ABD' ye ödenmiştir. (186)
1915 yılındaki olaylara da karışan
okul, Princeton mezunu müdürü Ernst Riggs'in Osmanlı Hükümeti'n- ce sınırdışı
edilmesinden sonra, (187) kırk yıla yaklaşan ömrünü tamamlayarak
tarihe karışmıştır.
Anadolu Koleji: Merzifon- 1886
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'da,
«müstakil bir Pontus hükümeti teşkil etmek emeline» kapılan Rum- lar'dan söz
ederken, «Ethniki Hetairia Cemiyeti propagandacıları ve Merzifon Amerikan
müessesatı tarafından manen yetiştirilen» yöredeki «Rum kütlesi» ne değinir. (188)
Merzifon'daki «Amerikan
müessesatı»nın citadel'i Anadolu Koleji (Anatolia College) idi. Yöredeki Amerikan
misyoner eğitimi 1860'lı yılların ortalarında başladı. İstanbul Hasköy'deki
yatılı okul, «dış dünyanın gözünden uzak» ve «ulaşılacak kitleye daha yakın»
olsun diye 1865 yılında Merzifon'a taşındı. (189) Merzifon'un yanı
sıra, Amasya, Tokat, Sivas, Yozgat ve Kayseri'deki orta dereceli misyoner
okullarının öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere, Merzifon'da bir yüksek okul
açılması için, Batı Türkiye Misyonu, 1880 yılında BOARD'a başvurdu. (190)
Bu arada, daha sonra Kolej'in ilk müdürü olacak Dr. Charles Chapin Tracy,
ilerideki yıllarda Kolej'in nüvesini oluşturacak bir liseyi 1883 yılında
eğitime açtı. (191)
Anadolu Koleji 8 Eylül 1886'da,
campus'u, binası, sözleşmesi vs. olmadan kurulmuş ve eğitime başla-
mıştı. Kolej'in sözleşmesinin ABD
Massachusetts Eyaleti Senatosu'nca onaylanması 1894, Bâb-ı Âli'ce bir yüksek
okul değilse bile bir «Amerikan mektebi» olarak resmen kabul edilmesi 1899
yılını buldu. (192)
Anadolu Koleji'nin ilk bakışta göze
çarpan bir özelliği, tüm ulusal azınlıklara ve Müslüman - Türk öğrencilere açık
olmasıdır. Bu durum okulun kuruluş sözleşmesinde, «dinsel kanaatleri nedeniyle
hiçbir öğrencinin okula kabul edilmesi engellenemez» şeklinde belirtildiği
gibi, (193) uygulamada da kendini göstermektedir. Okulda Ermeni,
Rum, Rus ve Türk öğrencilerin sayısı 1913 yılında sırasıyla 160, 200, 40 ve
25'di. Aynı çok ulusluluk öğretim kadrosu açısından da geçerliydi. Yine 1913
yılında öğretim elemanlarının 11'i Ermeni, 10'u Amerikalı, 9'u Rum, 1'i Rus ve
1'i İsviçreli'ydi. (194)
Kolejin mütevelli heyeti ABCFM'ce
kendi mensupları arasından seçilen 10 Amerikalı'dan oluşmaktaydı. (195)
Okulun Merzifon'daki yönetim kurulunda da yine 10 üye yer alıyor, bunlardan 5'i
Pontus Protestan Birliği (Pontus Evangelistic Association), diğer 5'i ise
ABCFM'ce kendi misyonerleri arasından atanıyordu. (196)
İlk yıllarda ABCFM, okulu para, bina,
araç - gereç ve eleman yönünden yoğun bir şekilde desteklemişti. Zamanla,
yerel katkıların artması ölçüsünde bu destek azalmıştır. (197)
Nitekim Kolejin 1890 yılı bütçesi 617,7 Osmanlı lirası idi. Gelirlerin 272,7
lirası yani %44'ü ABCFM'den, yaklaşık %10'u yerel kaynaklardan, geriye kalan
ise öğrencilerden alınan harçlardan sağlanıyordu. Giderlerin ise %72'si (445
lira) öğretim elemanlarının ücretlerine ayrılıyordu. (198)
Kuruluşundan iki yıl sonra, 1888
yılında, Anadolu Koleji'nde, hazırlık sınıfları da dahil 130 öğrenci okuyordu.
(199)
Hazırlık Sınıfları Birinci Sınıf İkinci Sınıf Üçüncü Sınıf
Dördüncü Sınıf
60
30
2
8
10
Bu öğrencilerin geldikleri yöreler
itibariyle dağılımları da şöyle idi: (200) Sivas 53, Ankara 43,
Trabzon 23, Kastamonu 6, Aydın 2, Konya 1, Diyarbakır 1, İstanbul 1.
1899 yılında Kolej'deki öğretim
elemanlarının sayısı 15, öğrenci sayısı ise (191'i Ermeni, 55'i Rum olmak
üzere) 246 idi. (201)
1890 -1891 ders yılında tulan dersler
aşağıdaki gibiy
lu Koleji'nde oku-
Hazırlık Sınıfları:
•
Aritmetik
•
İngilizce
•
Coğrafya ve Haritacılık
•
Ermenice, Rumca, Türkçe (203)
•
İngiliz Dili ve Edebiyatı
•
Edebiyat Tarihi
•
Gramer ve Tercüme
•
Fizyoloji
•
Cebir
•
Resim - Müzik
•
Resmi Yazışma ve Hukuk Dili
Birinci Sınıf (Freshman)
Geometri
Fizikî Coğrafya
İngiliz Klasikleri
Retorik
Edebiyatın İlkeleri
Ticaret Hukuku
Retorik ve Kompozisyon
Fransızca
İkinci Sınıf (Sophomore)
Trigonometri
Astronomi
Botanik
Tarih (Antik)
Tarih (Modern)
Mantık
Mecelle
Resmi Yazışma
Fransızca
Üçüncü Sınıf (Junior) Dördüncü
Sınıf (Senior)
Felsefe
Felsefe Tarihi
Ahlâki Bilimler Ekonomi Politik Uluslararası Hukuk Mineroloji
Jeoloji
•
•
•
•
•
Ticarî Ar Muhaseb Kimya
Ceza Hukuku Kompozisyon Fransızca
Anadolu Koleji'nde dil öğrenimine
büyük önem verildiği anlaşılmaktadır. Üç yıl olan hazırlık sınıflarında
İngilizce, Türkçe, Ermenice, Rumca yoğun bir şekilde öğretiliyordu.
Anadolu Koleji ders dışı etkinlikler
yönünden de dikkat çekmektedir. Okulda çeşitli müzik ve kültür kulüpleri
oluşturulmuştu. Ermeni, Rum, Türk ve Rus öğrenciler kendi kulüplerini
kurmuşlar, özellikle kış aylarında bu kulüplerce düzenlenen gecelere ve verilen
konserlere yöre halkı da katılmıştır. (204)
Kolej'in 10.000 cildi aşkın bir
kütüphanesi ve 7000'den fazla türü içeren bir botanik/zooloji müzesi vardı. (205)
Anadolu Koleji'nin bir başka özelliği
de kendine yardım (selfhelp) esasına dayanan uygulamalara ağırlık
verilmesiydi. Bu tür uygulamalar, öğrencilerin eğitim masraflarını
kendilerinin karşılamasını, kendine güven duygusunun geliştirilmesini, yörede
emeğe saygı fikrinin yaygınlaştırılmasını sağlayan uygulamalardı. Bunu aynı
zamanda gençlerin pratik, yaratıcı, becerikli ve günlük yaşamda karşılaştıkları
sorunları çözmeye dönük bir eğitim sisteminin aracı olarak da değerlendirmek
mümkündür. Bu amaçla Kolej bünyesinde marangozhane, mücellitha- ne, terzihane,
değirmen, deneme çiftliği vb. küçük işletmeler kurulmuştu. 1899 yılında
Kolejin 70 kadar öğrencisi buralarda çalışıyor ve okul masraflarının yarısıyla
1/10'u kadar bir bölümünü bu yolla karşılıyordu. (206)
1890'lı yıllardan itibaren Anadolu'da
başgösteren olaylar Merzifon'daki Kolej'in de sonunu hazırladı. Daha 1893
yılında bir ihtilâlci Ermeni örgütünün «manifestosu» okulun duvarına asılmış,
bu olay Bâb-ı Âli'nin dikkatini okul üzerine çekmişti. Bununla birlikte okul
yönetimi yetkili makamları ikna ederek bu olay nedeniyle herhangi bir
yaptırımla karşılaşmamıştı. (207) Daha sonra gelişen olaylar
—özellikle 1895 yılındakiler— başta Ermeni öğrenci ve öğretim elemanları olmak
üzere Anadolu Koleji'ni derinden etkiledi. Bu arada okulda öğrenim devam etti.
10 Mayıs 1916'da okul binalarına İttihat Terakki Hüküme- ti'nce el konularak
Kolej'in bir askerî hastaneye dönüştürülmesi üzerine Anadolu Koleji kapandı. (208)
1916 -1917 yıllarında yörede baş gösteren çiçek ve tifüs salgınları sonucu
okul 50'ye yakın öğretmen ve çalışanını yitirdi. (209) Bütün bunlara
karşın Anado-
hi Koleji, 1 Ekim 1919'da 11 öğretim
elemanı ve 150 öğrenci (72 Rum, 70 Ermeni, 7 Türk, 1 Rus) ile yeniden öğrenime
açıldı. (210)
1920 -1921 ders yılında okulda 218
öğrenci kayıtlı bulunuyordu. Öğretim kadrosuna iki Müslüman Türk (Zeki Ketanî
ve İsmail Şevket) de katılmıştı. 12 Şubat 1921'de Zeki Ketanî'nin bir suikast
sonucu öldürülmesi, okulu yeniden karıştırdı. Kolejin Müdürü George W.
White'in, İstanbul'daki Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol'a, «Kolej'in
öğrencileri ve öğretmenleriyle siyaset dışı olduğunu ve Kolej yönetiminin,
öğrenciler arasındaki siyasal duyguları bastırmak, konusunda kararlı, farklı
uluslardan gelen öğ- menlerin de siyasal sürtüşmelere girmeme konusunda
basiretli davrandıklarını» bildirmesine karşm, (211) olay büyüdü ve
dört gün sonra TBMM Hükümetine bağlı birliklerce okulda arama yapıldı. (212)
Aynı günlerde, Anadolu'da Yenigün'de, «Mektep Değil Fesat Ocağı» başlığı
altında yayımlanan bir yazıda Ankara' nın tutumu açıkça dile geliyordu. Yazıda,
okulda yapılan aramada Pontus teşkilâtının pek çok belgesinin ele geçirildiği
belirtiliyor ve Anadolu Koleji'nin bir «fesat ocağı» olduğu anlatılıyordu. (213)
Bu yazının yayımlanmasından bir hafta önce, okulun tüm yabancı öğretim
elemanlarının ülkeyi terk etmesi istenmiş, okulun mallarına el konmuş ve
öğrencileri evlerine gönderilmişti. Bu arada, okulun Rum öğretim
elemanlarından üçü, ayaklanma hazırlamak suçuyla 1921 Ağustos'unda idam
edilmişti. (214)
Anadolu Koleji'nin Anadolu'daki
serüveni işte böyle bir trajedi ile sona erdi. Ne ki okul, Yunanistan'da,
Selanik yakınlarında bir yere taşınarak, ol-
dukça ironik bir biçimde «Anadolu»
Koleji adıyla varlığını günümüze kadar sürdürdü. (215)
Görüldüğü gibi, her misyonun birer
«kolej»i, yani yüksek okulu vardı. Ancak Amerikan misyoner eğitim dizgesi
içinde, orta öğretim kademesini aşan, ama tam anlamıyla birer yüksek okul
sayılmaları da bir hayli zor olan —Osmanlı eğitim sistemindeki Sulta-
nîyye'lere benzer— sui generis bazı eğitim kurumları da vardı. Şimdi kısaca
bunlara değinelim.
Merkezî Türkiye Kız Koleji: Maraş-1882
Merkezî Türkiye Kolejine mekân olarak
Antep' in seçilmesinden sonra, Maraş'ta da bir kız koleji kurulması
kararlaştırılmıştı. Bu kız okulunun amacı,
Adana, Antep, Maraş, Haçin vb.
kentlerdeki orta de-
receli okullardan gelen kız
öğrencilere daha ileri dü-
zeyde eğitim olanağı yörelerdeki okulların tı.
sağla
e bu arada adı geçen
öğretmen ihtiyacını karşılamak-
Merkezî Türkiye
Kız Koleji 1882 yılında açıldı.
Kadın misyoner heyeti WBM'in ve yerli
Protestanların maddî desteği ile kurulan okulun yönetimi, da-
ha önceki örneklerde de görüldüğü
gibi, Amerikalı- lar'ın egemen olduğu bir mütevelli heyeti ve yöredeki
misyonerlerle yerli halkın eşit ağırlıkta olduğu bir yönetim kurulundan oluşuyordu.
Okulun öğrenim süresi, iki yılı
hazırlık sınıflarında olmak üzere altı yıldı. Ancak okulun son iki yılı orta
öğretimin üstünde sayılabilecek nitelikteydi. Bununla birlikte, okuldan alınan
diplomaların Osmanlı Maarif Nezareti'nce onaylandığı ve bu okuldan me-
zun olan öğrencilerin ülkenin
herhangi bir yerinde öğretmenlik yapabildikleri belirtilmelidir. (216)
1890'lı yıllarda, okulda, Türkçe,
Ermenice, İngilizce, Doğa Bilimleri, Fizyoloji, Cebir, Psikiyatri, Genel
Tarih, Dinler Tarihi, İngiliz Edebiyatı, Fizyoloji, Ev Ekonomisi gibi dersler
okutuluyordu, (217) 1893 -1894 ders yılında Merkezî Türkiye Kız
Koleji'nde ikisi Müs- lüman-Türk kızı olmak üzere 29 öğrenci bulunuyordu.
Bunların altısı hazırlık sınıflarında, 23'ü ise Kolej sınıflarında idi. Aynı
yıl, ikisi Amerikalı dört öğretmen okulda görev yapıyordu. (218)
Birinci Dünya Sa- vaşı'nın başladığı yıl, öğrenci sayısı 140'ı bulan Merkezî
Türkiye Kız Koleji, öteki misyoner okulları gibi izleyen yılların dağdağası
içinde tarihe karıştı.
Aziz Pavlos'un Enstitüsü: Tarsus - 1888
Aziz Pavlos'un (St. Paul) doğduğu
rivayet olunan Tarsus'ta kolej türünden bir Amerikan okulunun açılması isteği,
alışılmışın aksine, ne yöre halkından ne de ABCFM'li misyonerlerden
kaynaklandı. 1885 yılında Kudüs'e hacı olmaya giderken Tarsus'a uğrayan New
York'lu zengin iş adamı Albay Eliot Shepard, bu kasabayı çok sevmiş ve
kendisini burada bir okul açma fikrine kaptırmıştı. (219) Amerikalı
zengin Albayın bu düşüncesi ABCFM yerine bir başka misyoner örgütü olan BFMPC
(Presbyterian Board) tarafından desteklenince okulun kuruluşu gerçekleşme
yoluna girdi. Her zaman olduğu gibi, ilk iş olarak Amerikalılar'dan oluşan bir
mütevelli heyet belirlendi. 1887 yılında okulun kuruluş sözleşmesi New York
Eyaleti Senatosunca onaylandı. (220) New York'un ünlü Beşinci
Caddesi'ndeki Presbyterian Kilisesi'nin Papazı Muhterem Peder Ho-
ward Crosby'nin başkanlığındaki
mütevelli heyet para bulmak üzere kolları sıvadı. Bu arada, kurulduğunda
okulu yönetmek üzere, dördü Amerikalı, dördü Ermeniler'den oluşan bir danışma
komitesi kurulması da ihmal edilmedi. Alışılagelmiş uygulamadan farklı olarak,
okulun başına bir Amerikalı değil de Anadolu'daki misyoner okullarında ve
ABD'de öğrenim görmüş bir Ermeni'nin getirilmesi kararlaştırıldı. Harutyun S.
Cenanyan adındaki bu Ermeni vaiz, Anadolu yollarına düşmeden önce, «Tarsus'daki
bu projeyi bir Amerikan girişimi olarak kurabilmek için gerekli talimatları
almak ve yetkililerin işbirliğini sağlamak üzere» ilkin Washington'a uğradı. (221)
İkinci iş olarak evlenip yanma bir Amerikalı gelin aldıktan sonra Servia adlı
vapura binerek 1888 yılı Ocak' ında yola koyuldu. Aynı yılın sonbaharında, 22
Kasım 1888'de Aziz Pavlos'un Enstitüsü Tarsus'ta üç öğretmen ve 17 öğrenci ile
öğrenime açılmıştı. (222)
Harutyun S. Cenanyan 1893 yılında,
kimisi kişisel çeşitli nedenlerle okul yönetiminden ve Tarsus'tan ayrıldı. Bu
tarihte bir ABCFM Misyoneri olan Dr. Tho- mas D. Christie okula müdür olarak
atandı. Bu olaydan birkaç gün sonra ölen Albay Shepard, mirasından 100.000
Dolarlık bir bölümü okula miras bırakmıştı. (223)
Okul asıl gelişmesini Dr.
Christie'nin 27 yıl süren müdürlük döneminde gösterdi. Mütevelli heyetinin ve
danışma kurulunun kararıyla, 1903 Kasım'ında Aziz Pavlos'un Enstitüsü, doğrudan
ABCFM'in yönetimine geçti. (224)
Eldeki belgelerden, okulun 1895 -1896
ders yılında yedi öğretim elemanı ve 80 öğrencisinin (65 Ermeni, 14 Rum, 1
Amerikalı) bulunduğunu ve öğrencile-
rin 30 ayrı yerleşme biriminden
geldiğini öğreniyoruz. (225) Bu öğrencilerin 60'ı hazırlık
sınıflarında, 20' si ise Enstitü'nün kolej kısmında okuyordu.
Okulun bastırdığı bir broşürde, 1897
yılında öğrenim süresinin dört yılı hazırlık, dört yılı da «kolej» bölümünde
olmak üzere toplam sekiz yıl olduğunun belirtilmesine karşılık, (226)
çağdaş bir araştırmacı, Enstitü'nün beşi «akademi» (lise), beşi de «kolej»de
olmak üzere on yıllık öğrenim süresi olduğunu ileri sürmektedir. (227)
Başlangıçta bir ilahiyat okulunu da
içermesi öngörülen Aziz Pavlos'un Enstitüsü, hiçbir zaman böyle bir kimlik
kazanmadı. 1897 yılında okulun öğretim elemanı sayısı 11'e, öğrenci sayısı ise
134'e yükselmişti. Bu öğrencilerin 59'u kolej bölümünde öğrenim görüyordu ve
tüm öğrencilerin yaklaşık % 70'i (95 öğrenci) yatılıydı, öte yandan. öğrenci
kitlesinin yaklaşık %16'sı Rum, geri kalanlar ise Ermeni'ydi. Okula çevredeki
yedi vilâyetten öğrenci geliyordu. (228) Dil ve müzik öğretimine
önem verilen okulda, 1902-1903 ders yılında 204 öğrenci öğrenim görüyordu- Bu
öğrencilerin 152'si (%75) Ermeni, 36'sı (% 18) Rum, 12'si (%4) Arap, ikisi
Türk, biri Kürt ve biri de İtalyan'dı. (229)
Aziz Pavlos'un Enstitüsü ilk
mezunlarını 1893 yılında verdi. Mezunlarının sayısı 1906'da 80, 1914 -1915
ders yılı sonunda ise 163'ü bulmuştu. Bu 163 mezunun meslekî dağılımları şöyle
idi: (230)
İş hayatına atılanlar 35 %21
Din görevlileri 35 %21
Tıp öğrenimi görenler 32 %20
Öğretmenlik yapanlar 32 %20
Hukukçular 7 %4
Değişik meslekler 19 %12
Bilinmeyen 3 %2
TOPLAM 163 %100
Aziz Pavlos'un Enstitüsü XIX. yüzyıl
sonu ve XX. yüzyıl başındaki olaylardan, gelişmelerden çeşitli biçimlerde
etkilenmesine rağmen varlığını korudu. Cum- huriyet'in kuruluşundan sonra, yeni
devletin millî eğitim sistemi ile bütünleşerek günümüze kadar ulaştı ve
kuruluşunun yüzüncü yıldönümünü bile kutladı.
İstanbul Kız Koleji: İstanbul-1890
Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX.
yüzyılda kurulan ancak asıl gelişmesini XX. yüzyılda gösteren Amerikan
okullarından biri de İstanbul Kız Koleji'dir (Constantinople College for
Girls). (231) Ünlü mezunlarından Halide Edip'in (Adıvar), «Bu
kolejin her şeyini seviyorum, seviyorum, seviyorum» dediği rivayet olunan bu
okulun nüvesi 1871 yılında kurulan «Home School» oldu.
İstanbul'daki yatılı kız okulunun
1860'tan sonra Anadolu'nun içlerine taşınması üzerine, Anadolu'da faaliyete
henüz başlamış bulunan kadın misyoner heyeti WBM, ilk iş olarak İstanbul'da
bir kız okulu açmayı kararlaştırdı. 1871-1876 yılları arasında geçici faliyet
gösteren okul için 50.000 Dolara Üsküdar sırtlarında arazi alındı ve okul 1876
yılında yeni campus' una taşındı. (232) Erzurum ve İstanbul'dan bir
hayli deneyimli olan Mary Mills Patrick'in 1883 yılında mü-
dür tayin edilmesi bu okulun
gelişmesinde önemli bir unsur oldu. (233)
Okulun bir «kolej»e dönüştürülmesine
ilişkin çabalar 1890 yılında sonuçlandı. O yıl Massachusetts Eyaleti
Senatosu'nca kuruluş sözleşmesi onaylanan okul, artık tipik bir Amerikan kız
koleji idi. (234) Daha önceki örneklerde gördüğümüz gibi, mütevelli
heyeti ABD'de, yönetim kurulu İstanbul'da bulunan kız koleji, XIX. yüzyıl kapanmadan
200'e yaklaşan öğrenci sayısıyla hatırı sayılır bir öğrenim kurumu haline
gelmişti. Kolej'deki öğrenci sayısı 1892'de 137, 1893'de 147 ve 1895'de 161
olmuştu. 1892 yılında, okuldaki öğrencilerin etnik köken bakımından
dağılımları şöyle idi: Ermeni 51, Bulgar 29, Rum 22, İngiliz 14, Amerikalı 10,
Yahudi 6, Türk 4, Fransız 1. (235)
1905 yılında bir binası yangında yok
olan okul Üsküdar'daki yerinden Arnavutköy sırtlarına taşmdı. Üç yıl sonra da
(1908) yeni bir beratla (Charter) yeniden örgütlenen okul WBM ve ABCFM'deh
bağımsız bir kimlik kazandı; 1912 yılında ise adı Constantinop- le College
olarak değiştirildi. (236)
Hıristiyan azınlıkların yanı sıra
özellikle Bulgar gençlerine eğitim olanakları sunmasıyla dikkat çeken İstanbul
Kız Koleji, Müslüman - Türk kızlarının pek rağbet ettiği Amerikan okullarından
birisidir, (237) Okulun müdiresine göre, bu okuldan mezun olan ilk
Müslüman kız, Gülistan adında saraylı bir cariye idi. (238)
İstanbul Kız Koleji, geçirdiği
çeşitli değişikliklere karşın, günümüze kadar varlığını sürdürebilen ender
Amerikan okullarındandır.
Uluslararası Kolej: İzmir -1903
İzmir, Amerikan misyoner
faaliyetlerinde en eski geçmişe sahip olan kentlerden birisiydi. Osmanlı topraklarındaki
ilk Amerikan misyoner matbaası burada kurulmuştu. 1880 yılında bu kentte biri
erkek, diğeri kız iki lise (high school) faaliyetini sürdürüyordu.
ABCFM misyoneri İskoç kökenli James
P. McNa- ughton, ilk kez-1893 yılında Boston'daki genel merkeze başvurarak,
kentteki erkek lisesinin geliştirilmesini önermişti, (239) Gerçi bu
öneri esas itibariyle XX. yüzyılda gerçekleşmiştir ama ilk çiviler de XIX. yüzyılda
çakılmıştı.
XX. yüzyılın başında İzmir'deki bu
okul için harekete geçildi. Okulun sözleşmesi 8 Nisan 1903'de Mas- sachusetts
Eyaleti Senatosu'nca onaylandı. (240) Kuruluş sözleşmesinde amacı,
«erkek çocuklara ve gençlere, Hıristiyanlık ilkelerine dayalı dil, sanatlar ve
bilimler eğitimi vermek» diye belirlenmiş olan bu okulun dördü hazırlık,
dördü yüksek bölümde olmak üzere eğitim süresi sekiz yıldı. (241)
Kuruluşundan kısa bir süre sonra 275
öğrenciye sahip olan Uluslararası Kolej (International College) hızlı bir
gelişme gösterdi. 1911 yılında New York'lu hayırsever Mrs. John S. Kennedy'nin
25.000 Dolar'lık bağışı ile satın alınan ve İzmir'in «Cennet» diye anılan bir
köşesinde modern binasına kavuşan bu okul 1934 yılına kadar yaşadı. Büyük dünya
bunalımı nedeniyle dış kaynakları daralan; Cumhuriyet yönetiminin yabancı
okulları ciddî biçimde denetlemesi ve sınırlandırmasıyla hareket serbestisi de
ortadan kalkan Uluslararası Kolej, 31 Mart 1934'te kendi kendini fesh ederek
tarihe karıştı, (242)
ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 4, No 525.
Tillman C. Trowbridge, A Christian
College in Central Turkey, (Broşür) 15 Ağustos 1872, ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 68; 1878 Yıllık Raporu'nda da İstanbul ve
çevresinde Os- manlı-Rus Savaşandan kaynaklanan olumsuz koşullar anlatıldıktan
sonra, «reform» konusunda şöyle deniyor: «Türk'ün kendisine gelince, onun için
her türlü reformun dıştan başlaması ve sürdürülmesi gerektiği hiç akıldan
çıkanlmamabdır; eğer kendine bırakılırsa, şimdiye kadar yaptığını yapacaktır.
Ancak pek çok kişinin duası onun kendi başına bırakılmamasıdır ve Tanrı'nın bu
duayı işitmeye başladığı görülmektedir.» ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3,
Vol. 5, No 120.
Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye,
İstanbul, 1316 (1898), s. 30.
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 21, No 199;
Seri ABC 16:5,
Vol. 8, No 79 B.
N.G. Clark, «Two Unsolved Mission
Problems., Annual Report of the ABCFM-1893, Boston, ABCFM Yayını, 1893,
s. XXII.
a.k.
Richter, a.g.e.,
s. 167.
a.k.
C. Hamlin ve
W. Schauffler'den Dr. Rufus Anderson'a 28 Ara-
lık 1856 tarihli mektup, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 174.
Goodell, Dwight, Schauffler, Hamlin,
Peabody, Clarck, Pettibo. ne ve Bliss imzalı ve 30 Ocak 1857 tarihli mektup, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 176.
Strong, a.g.e.,
s. 212.
a.k., s. 213.
ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 4, No 1 ve 5-13.
(14)
«Report of the Constantinople Station
for the Year Ending June
1876», ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9, Vol. 5, No 47.
Strong, a.g.e., s. 215.
ABCFM Arşivi, Seri ABC,
16:9, Vol. 5, No 2-3.
ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 11, No 41, 41-a, 41-b, 41-c.
Sixty First
Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press,
1871, s. 13.
James F.
Clarke, .Americans and the April Uprising., East European Quarterly, VI.
XI, No 4, 1977, s. 421-428.
Tillman C.
Trowbridge'den George Washburn'a mektuplar (beş adet), Harvard Üniversitesi, Houghton
Library, belge No. bMs
Am 1729 (31).
148.
Sixty Seventh
An (Mass.), Riverside ABCFM Arşivi, Se
David Brewer
Eddy, What Next In Turkey: Glimpses of the American Board's Work in the Near
East, Boston, 1913, s. 147-
16:9:3, Vol.
19, No 96.
ual Report of the ABCFM-1877, Cambridge
Press, 1877, s. 6-7; Eddy, a-g-e., s. 151.
Medical Mission In Turkey,
a.g.e., s. 144-145; Shepard,
Eddy, a.g.e., s. 162
Mary Alice Shepard, Care:
Istanbul, Redhouse Pr , s. 1.
o 118.
Richter, a.g.e.,
s .157-158; Greene, a.g.e., s. 1-2.
Richter, a.g.e., s. 157.
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5,
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 11, No 53.
Annual Report, 1900, s. 45.
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 18, No 2.
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 18, No 37.
Strong, a.g.e., s- 502-503-
«Annual Report
of the Marsovan Station, 1899», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18,
No 102.
«A Special
Business Paper from the Prudential Committee., Annual Report of the
ABCFM-1897, Boston, 1897, s. XXVHL
a.k.
a.k.
ABCFM'in üç
temel yönetimsel ilkesi, kendi kendine yeterli (self supporting), kendi kendini
yöneten (self-governing) ve kendi kendini çoğaltan (self-propagating)
misyonlar kurmaktı. Bu ilkeler her zaman savunulmuştur. Ancak bir misyonun ya
da faaliyetin kendi kendine yeterli olabilmesi için objektif bazı ko-
şullar
gerektiğinden, ilkenin hayata geçirilmesi o kadar kolay olmamıştır.
(39)
N.G. Clark, «A Retrospect., Annual
Report of the ABCFM-1894, Boston 1894, s- XXIV.
(40)
a.k.
(41)
«The Report on Missionary Methods.
(1894), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 181.
(42)
Osmanlı İmparatrluğu'nun nüfus
istatistikleri için Stanford J. Shaw, «The Ottoman Census System and Population
1831-1914., International Journal of Middle East Studies, Vol. 9, No 3, August
1978, s. 325-338'den yararlanıldı. Shaw'un esas olarak Osmanlı verilerine
dayanarak hazırladığı tabloda (Appendix 1) 1897 ve 1906 yıllarında Protestan
cemaat için verdiği sayılarla (1897: 44.360; 1906 : 53-880) bizim misyoner
kaynaklarından çıkardığımız sayılar (1900 : 44.959) uyumludur.
(43)
«Report of the Aintab Station-July
1894-June 1895», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 74.
(44)
.A Petition from the Protestants and
others of Adana for a Missionary in 1878 with One Hundred Signatures., ABCFM
Arşivi, Seri 16:9:5, Vol. 3 ,No 135.
(45)
26 Haziran 1882 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
9:5, Vol. 7,
No 30.
(46)
«The Constitution of the Marash
Station Conference-14 July 1886., ABCFM Arşivi, Seri 16:9:5, Vol. 6, No
169; Seri ABC 16: 9:5. Vol. 7, No 47.
(47)
ABCFM Arşivi, Seri ABC,
16:9:7, Vol. 11, No 1.
(48)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 19, No. 75. Buradaki pa
ra birimi
liradır. Bir altın Osmanlı lirası 100 kuruş; bir bra ise 4.4 Dolar üzerinden
hesaplanmaktadır.
(49)
Musul, belgelerde zaman zaman
istasyon zaman zaman da uç-istasyon olarak geçmektedir. Musul'a ilişkin veriler
için bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 73.
(50)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 19, No 96.
(51)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 1, No 21.
(52)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 5, No 32.
(53)
Annual Report-1900, s. 43-51.
(54)
a.k.
(55)
1875 yılında Batı Türkiye
Misyonu'nun toplam bütçesi 17.379 Os-
manh lirası idi. Bunun
2688 lirası basım ve yayım işine har
canmıştı. Bkz.
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 21-22. 1879 yılında ise bu
oran % 24 (3735/15117) olmuştu. Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol.
5, No 32.
(56)
.Memorandum on the Interferences with
the Book Trade of Americans In Turkey., ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3,
Vol. 21, No 118.
(57)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 10, No 103, 108, 111.
(58)
ABCFM, Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 11, No 243.
(59)
İngilizce-Türkçe ve Türkçe-İngilizce
Redhouse sözlükleri sayılmazsa, XIX. yüzyıl boyunca yapılan Türkçe yayınlar
bir iki risale, bir aritmetik kitabı, bir okuma kitabı, birkaç ilâhi kitabından
ibaret kalmıştır. Bkz. Avery, a.g.e., s. 5.
(60)
Thomas Laurie, The Contribution of Our Foreign Missions to
Science and Human Well-Being, Boston,
1885, s. 498-507 (Appen- dix II).
(61)
Jessup, a.g.e., s 815-816.
(62)
a.k.
(63)
Annual Report-1900, s. 51.
(64)
«Estimates of
the Central Turkey Mission for 1873», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5,
Vol. 3, No 19; «Estimates of the Cent- ral Turkey Mission for 1880», ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 26.
(65)
The Harpoot News, January 1,
1881, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 66 ve 68; Avery, a.g.e.,
s. 1-2.
(66)
«Report of the Publishing Committee»,
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 191.
(67)
The Harpoot News, January 1,
1881.
(68)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:5, Vol. 5, No 68. Antep'deki Amerikan matbaası hakkında Uğurol Barlas'ın
değerlendirmeleri için bkz. Uğurol Barlas, Gaziantep Basm Tarihi, 100. Yıl,
Gaziantep Kültür Derneği Yayını, No 60, Karabük, 1972, s. 11; ayrıca bkz.
Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX...», a.g.m., s. 277.
Antep'deki matbaanın kuruluş tarihi konusunda Barlas'ı yanıltmış olan, Parnell,
Hamilton ve Newman adlı üç misyonerin Bağdat'a giderken 1830 yılında Antep'e
uğramaları ve kentte 1819 St. Petersburg baskısı Ermeni harfli Türkçe In-
ciller dağıtmaları olabilir. «History of the Aintab Station Previ- ous to
December 1856. (el yazısı rapor), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5,
No 28 C.
(69)
Annual Report-1900, s. 54-55.
(70)
a.k., s. 53.
(71)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 11, No 7.
(72)
Annual Report-1900, s. 60 ve 64.
(73)
«Mission to Eastern
Turkey» (prepared by A.N. Andrus), 29 Şu-
bat 1904, ABCFM
Arşivi, Seri 16:5, Vol. 6, No. 495.
(74)
«The Report on Missionary Methods.
(1894) ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 181
(75)
N.G. Clark, «Higher Christian
Education on A Missionary Agency», Report of the Cennennary Conference on the
Protestant Missions of the World, London June 9-19, 1888, (Ed. James Johnston),
VI. H, Lndan, James Nisbet and C, 1889, s. 186.
(76)
a.k.
(77)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 6, No 111.
(78)
Euphrates College, Harpoot: Its
Possessions and Its Needs, (Broşür) 31 Aralık 1887, ABCFM Arşivi, Seri
ABC 16:5, Vol. 5, No 50. Aynı broşürde bir karşılaştırma öğesi olarak vasıfsız
işçi ücretinin 10-20 cent, duvarcı ya da marangoz gibi vasıfh işçilerin günlük
ücretlerinin ise 30-44 cent arasında değiştiği kaydedilmektedir.
(79)
Memorandum for the Missions in the Turkish Empire and Re-
comendations From the Prudential
Committee, Boston, Beacon Press, 1881. s- 14.
(80)
.Annual Report of the Harpoot
Field-1881», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 82..
(81)
a.k.
(82)
İlk öğretim
düzeyinde eğitim veren okullara common school ve/veya primary school
deniyor. Özellikle common schoool Ang- lo-Saxon dünyasında XIX yüzyıl
başında ortaya çıkan ve her- şeyden önce ahlâkî yanı ağır basan bir temel
eğitimin verildiği okullara verilen addır. Grammer school ise ilkokulla
ortaokul arasında, ya da bu günkü ilkokulların 4 ve 5. sınıfları düzeyinde
eğitim veren okullardı. Bkz. Carter V. Good (Ed.), Dictio- nary of Education,
New York, McGraw-Hill Book Co., 1959. s. 252 ve 313.
(83)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 5, No 34.
(84)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 18, No 102.
(85)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:5, Vol. 5, No 28 D.
(86)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3, Vol. 19, No 96.
(87)
a.k.
(88)
«Report of the Broosa Station»
(1893), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 33.
(89)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 47.
(90)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol. 5, No 48.
(91)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:3., Vol. 19, No 96.
(92)
Memorandum for the Missions..., s. 15.
(93)
a.k., s. 15
(94)
a.k., s. 16
(95)
a.k.
(96)
a.k., s. 21-22.
(97)
«Constitution
for üıe Girls Evangelical High School-Mardin», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7,
Vol. 6, No 129.
(98)
İlerde göreceğimiz gibi, örneğin
Antep'deki Merkezî Türkiye Koleji'nin kurulacağı arazi, Kethüdazade Hacı Göğüs
Efendi tarafından bağışlanmıştır.
(99)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol.
6, No 123.
(100)
a.k.
(101)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol.
5, No 124.
(102)
The American School, Constantinople,
July 1882, (Broşür)
ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 29-
(103)
a.k.
(104)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol.
10, No 1.
(105)
a.k.
(106)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol.
18, N0 34.
(107)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol.
18, No 92.
(108)
Faik Reşit Unat, Türkiye Eğitim
Sisteminin Gelişmesine Tarihî Bir Bakış, Ankara, Millî Eğitim Basımevi, 1964,
s- 45.
(109)
Akyüz, a.g.e., s- 111.
(110)
ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No
39.
(111)
ABCFM Arşivi,
Seri ABC 16:9:3, Vol. 18, No
27.
(112)
ABCFM Arşivi,, Seri ABC 16:9:7, Vol.
6, No 123.
(113)
a.k.
(114)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol.
6, No 164.
(115)
Akyüz, Türk Eğitim Tarihi adlı
kitabında mutlakiyet döneminde azınlık ve yabancı okullarını anlatırken,
Protestan okullarına da değinmekte, Protestan okullarına ilişkin bir belgeyi
aktardıktan sonra, bu okulların
öğrencilerinin büyük çoğunluğu Türk ve Müslüman ailelerin çocukları idi..»
demektedir. Bu yargıya, Protestan misyoner okulları ve —en azından— XIX. yüzyıldaki
durumları açısından katılmak mümkün değildir. Bkz. Akyüz, a.g.e., s. 156.
(116)
.Principles on Which Missionary
Seminaries are to be Rea- red., Twenty-Eight Annual Report of the ABCFM, Sept.
1837, Boston, Crocker and Brewster, 1837, s. 151.
(117)
a.k., s. 151-153.
(118)
ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:3, Vol.
5, No 1.
(119)
ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:9:5, Vol.
10, No 39, Vol. 12, No 76;
Seri ABC
16:9:7, Vol. 6, No 110.
(120)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9, Vol. 5,
No 82;
Seri ABC
16:9:5, Vol. 6, No 188.
(121)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol.
5, No 40-
(122)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:3, Vol.
5, No 34.
(123)
ABCFM Arşfivi, Seri ABC 16:9:7, Vol.
11, No 226;
Seri ABC 16:5,
Vol. 5, No 57'deki .Eastern Turkey Theological Seminary, Harpoot 1891. adlı, el
yazısı rapor.
(124)
Anglo-Saxon aleminin koleji (College)
kıta Avrupa'sının üniversitesinden farklı bir kurum. Özellikle ABD'de kolej,
üniversiteye öğrenci yetiştiren, orta öğretim kurumlarının (junior and senior
high school) üstündeki okullardır. Amerikan kolejleri, uzun süre Bâb-ı Âli'ce
de «Âli mektep, sayılmamışlardır. Ancak ilerde görüleceği gibi, bu okulların
bir kısmı tıp, eczacılık, dişçilik, ticaret vb. bölümleriyle aslında birer
yüksek okuldular. Ayrıca bu okullara yasal dayanak sağlayan ve bazı ABD
eyaletlerinin senatolarınça onaylanan sözleşmelerde de bu okulların ABD'deki
kolejlere muadil olduğu belirtiliyordu. Bu çalışmada orta öğrenim kademesinin
üzerindeki tüm okullar yüksek okul sayılmışta. Ancak, bu okullardan Fırat
Koleji, Anadolu Koleji, Merkezî Türkiye Koleji ya da Robert Kolej gibi
büyükleri gerçek anlamda birer yüksek okul sayılabilirken, aynı şey Aziz Pol'ün
Enstitüsü, Uluslararası Kolej, Maraş'daki Merkezî Türkiye Kız Koleji gibi
okullar için aynı rahatlıkla söylenemeyebilir. Ancak bunlar, sıradan orta
dereceli okulların üzerinde eğitim veren okullar oldukları için yine de ayrı
bir kümede ele alınmaları yanlış olmayabilir. Nitekim, çalışmada, bu okullar,
«ikinci derecedeki yüksek okullar» olarak ayrı bir kümede ele alınmıştır.
(125)
Osmanlı Devleti'ne, buna benzer başka
faturalar da çıkarılmıştır. Örneğin, 1893 yılında New Yok Barosu
avukatlarından Eve- rett P. Wheeler, dokuz milyon Doları aşkın bir başka fatura
hazırlamıştı. Mr. Wheeler bu konuda bir risale de yayınlamış, 1830 Osmanlı -
ABD anlaşmasının maddelerini kendine göre yorumlayarak, 1895 yılındaki Ermeni
olaylarında Amerikan mallarına verilen zararın ödenmesini ve bunun için
Akdeniz'e donanma gönderilmesini, İzmir Limanının işgal edilerek gelirlerine
el konulmasını istemişti. New York'lu avukat bunun ABD geleneğine ve
uluslararası hukuka uygun olduğunu da savun-
muştu. Bkz.
Everett P. Wheeler, The Duty of the United States of America to American
Citizens In Turkey, New York, Fleming H. Revell Co., 1896, s. 9 ve 21.
Bir başka
fatura ise 1903 yılında Vladimir A. Tsanoff tarafından hazırlanmıştı. Tsanoff,
Boston Evening gazetesinde 2 Eylül 1903 tarihinde «Türkiye'deki Çıkarlarımızı,
adıyla yayımlanan yazısında, Amerikalıları, Türkiye'deki çıkarlarının büyüklüğünü
bilmemekle eleştiriyor, ve yalnızca Amerikan misyoner örgütlerinin o tarihte
(1903) 6,5 milyon Dolar değerinde yatırımları bulunduğunu kaydediyordu. «Eğer
biz ticaretimizi artırmazsak, Türkiye büsbütün alacaklıların eline düşecek»
diye hayıflanan Tsanoff, «Ayrıca, Makedonya ve Ermenistan Osmanlı' dan
koparıhrsa, ABD'nin bu yörelerle ticareti muazzam artacaktır. Çünkü cahil
Türkler ticaret yapmasını da bilmezler. Harbut'daki ABD Konsolosu Norton, dikiş
makinelerini Türkiye' de tanıtmak için ne büyük güçlük çekmişti.» diye
yazıyordu. Bkz. Vladimir Audreieff Tsanoff, .Our Interests In Turkey», Boston
Evening, September 2, 1903. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 34.
(126)
«American Interests In Turkey»
(Rapor), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 6, No 161-A.
(127)
a.k.
(128)
The Higher Educational Work of the
American Board, A Stan- drad f Its Basis, Scope, Opportunity and Need, Boston
1907, s- 6. (129) Statements In Regards to Colleges in Unevangelized Lands,
Bos. ton, 1864, s. 1.
(130)
«The Plan of College Organization, ABCFM
Arşivi, Seri ABC, 16:9:5, Vol. 5, No 1-
(131)
Bu iki okul hakkında özet bilgiler
için bkz. Uygur Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda XIX. Yüzyılda Amerikan
Yüksek Okulları», Bahri Savcı'ya Armağan, Ankara, Mülkiyeliler Birliği
Vakfı Yayınları, 1988, s. 305-309. Daha geniş bilgi için bağlıca şu kaynaklara
başvurulabilir: Keith Maurice Greenwood, Robert College-The American
Founders, (Basılmamış Doktora Tezi) Univprsity Microfilm Incorporation, Ann
Arbor, Michi- gan, 1966; George Washburn, Fifty Years In Cnstantinople, Boston,
Hougton Mifflin, 1909; Cyrus Hamlin, My Life and Times, Boston,
Congi-egetional Study School and Publishing Society, 1893; Cyrus Hamlin, Among
The Turks, New York, Robert Car- ter and Brothers, 1878; Bayard Dodge, The
American Univer- sity of Beirut; An Introduction to Beirut and the University,
(çoğaltma) Princeton University,
1952; Stephen B.L. Penrose Jr., That They May Have Life: The Story of
the American Uni- versity at Beirut 1866-1941, New York, 1941; Henry Harris
Jes- sup, Fifty-Three Years In Syria, New York, Fleming H. Revell, Co.,
1910.
(122)
Tillman C. Trowbridge, A Christian
College In Central Turkey (Broşür), 15 Ağustos 1872, ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 3, No 68.
(133)
Stone, Academia for Anatolia..., s-
158.
(134)
Thomas D. Christie'den N.G. Clark'a
10 Kasım 1880 tarihli mektup, ABCFM Arşivi, Seri ABC 16Î:9:5, Vol. 7, No
4.
(135)
a.k.
(136)
Frank A. Stone, The Educational Awakenenig Among the Ar-
menian Evangelists, of Aintab, Turkey
1845-1919, (Çoğaltma) Middle East Studies Association'un 10-12 Kasım
1977 tarihlerinde yapılan onbirinci yıllık toplantısında düzenlenen panele su.
nulan bildiri metni s. 3.
(137)
a.k., s. 8; ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No. 105.
(138)
Stone, The Educational
Awakening.., s. 11
(139)
a.k., s. 110.
(140)
Yeni campus'un kurulacağı arazinin
Antepli bir Müslüman, Kethüdazade Hacı Göğüs Efendi tarafından bağışlandığım hatırlatalım.
Stone, The Educational Awakening..., s. 12'de H. Uğurol Barlas,
Gaziantep Tıp Fakültesi Tarihi ve Azınlık Okulları, Gaziantep Kültür
Demeği Yayını No 57, 1971, s. 21'den aktarıyor-
(141)
Stone, The Educational Awakening,.
s. 12. Bâb-ı Âlî bu okulun bir yüksek okul olduğunu ancak 1914 yıbnda kabul
etmiştir.
(142)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 3, No 65.
(143)
«Thirteenth Annual Report of Central
Turkey College 1888-1889», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 5, No 36.
(144)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 10, No 15.
(145)
«Seventeenth Annual Report of the Central
Turkey College», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 45. 1895 yılında bu
mezunların 16'sı ABD'de, 4'ü İngiltere'de bulunuyordu.
(146)
a.k.
(147)
a.k.
(148)
a.k.
(149)
a.k.
(150)
Bu konuda daha önce yayımlanan makalede 1883 yılına ait ge
lir ve gider
rakamları virgülün yer değiştirmesi sonucu yanlış ifade edilmiş ayrıca
toplamlarda da hata olmuştur. 1883 yılında okulun toplam bütçesi 83900 kuruş
ya da 839 Osmanlı lirasıdır. Bkz. Kocabaşoğlu, «Osmanlı İmparatorluğu'nda
XTX...», a.g.m., s. 312.
(151)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 5, No 65.
(152)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. S, No 73.
(153)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:5, Vol. 5, No 7.
(154)
«The Report of the Sub-Committee On Missions In Turkey,
March, 1892», ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 27.
(155)
Stone, Academia for Anatolia, s.
188-171.
(156)
a.k., s. 177.
(157)
a.k., s .179-180.
(158)
a.k., s.
177
(159)
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1,
İçtima 1, Cilt 4 (İkinci Basıhş), 1942, s. 296.
(160)
Stone Academia for Anatolia.., s.
199'da, Thomas H. Norton «Influnce of an American College In Turkey», The
Missionary World, 99 (7), July 1903, s. 298'den aktarıyor.
(161)
Stone, Academia for Anatolia..., s.
187.
(162)
Yörede okul açan yalnızca Amerikanlar değildi. El Aziz'de (Ela
zığ)
Fransızların ve Almanların da misyoner okulları vardı. Ayrıca Ermeni Gregoryan
Kilisesi de okullar açmıştı ve bunların çoğu Fırat Koleji mezunlarının
yönetimindeydi. Bkz. Stone, Academia, for Anatolia., s. 189.
(163)
Stone, Academia for Anatolie..., s-
188.
(164)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
5, Vol. 5, No 65.
(165)
Stone, Academia for Anatolia..., s.
188.
(166)
a.k., s. 191.
(167)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:5, Vol. 5 ,No 51.
(168)
Euphrates College, Harpoot in Asia
Minor (broşür) Jt.y.),; ABCFM Arşivi, Seri ABC, 16:5, Vol. 5, N 49.
(169)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
191.
(170)
a.k.
(171)
«Facts About Armenia College» (Rapor,
t.y.), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:5. Vol. 5, No 47.
(172)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
192.
(173)
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 6, No 179.
(174)
Euphrates College, Harpoot: Its
Possessions and Its Needs (Bro-
şür), 1887, ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 50.
ABCFM
Arşivi, Seri ABC, 16:9:7, Vol. 10, No 51.
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 10, No 157; .Euphrates College and Students: Report for the Year
1898-1899», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 343.
ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 51.
ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 157.
Kocabaşoğlu, «Osmanlı
İmparatorluğu'nda XTX..», a.g.m.'de Kolej'in gelir ve giderleri yanlış
olarak Dolar cinsinden ifade edilmiştir. Doğrusu Osmanlı lirasıdır ve metindeki
gibidir.
ABCFM Arşivi, Seri ABC
16:9:7, Vol. 10, No 209. Bu belgedeki ayrıntılar öğretim elemanlarının
ücretleri hakkında bize bilgi vermektedir. Kolejin Amerikalı müdürü yılda 187,5
Osmanlı lirası ücret almaktadır. Profesörlerin yıllık ücretleri 63 lira, özel
öğretmenlerin ki 45 lira, Kolej'in ilk, orta ve lise kısımlarında görevli diğer
öğretmenlerin ücretleri ise 12-14 lira arasındadır.
Stone, Academia for Anatolia.., s-
193.
Greene, a.g.e., s. 223.
Stone, Academia for Anatolia.., s.
194.
a.k., s. 195.
a.k., s- 193.
a.k.; Greene,
a.g.e., s. 221.
Stone, Academia for Anatolia..., s.
194-195.
Kemal Atatürk, Nutuk (İkinci
Cilt), İstanbul, Milli Epim Basımevi, 1952, s. 626.
Stone, Academia for Anatolia., s.
200; Frank A Stone, «The American Middle West in the Ottoman Middle East:
Anatolia College 1889 -1921», (Daktilo metin) Pittsburg, Pennyslvenia'da 27-29
Ekim 1980 tarihinde yapılan Duquesne University History Forum'a sunulan
bildiri, s. 2-3.
Stone, Academia
for Anatolia., s- 200.
a.k., s. 201; Stone,
.The American Middle West.., s. 1.
Stone, Academia for Anatolia., s. 201-202;
Greene, a.g.e., s. 215'de sözleşmenin onaylanma tarihi olarak 1886
yılını göstermektedir. Ancak Stone'un bilgileri daha doğru görünmektedir.
Stone, Academia for Anatolia., s.
201 ve 205.
Stone, «The
American Middle West», a.g.m. s. 16-
ABCFM
Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 7, No. 81.
Stone, Academia
for Anatolia., s. 202.
a.k.
ABCFM
Arşivi Seri ABC 16: 9: 3, Vol. 19, No. 18.
(199)
«Marsovan Report», ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3,
Vol. 10,
No. 12.
(200)
a.k.
(201)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3,
Vol. 18, No. 102.
(202)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3,
Vol. 18, No. 20.
(203)
Türkçe derslerde konular, Güldeste,
Birinci Kıraat, Miftah, İnşa, Münşaat, Fezleke vb. adlar altında işleniyordu.
Bkz. ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3, Vol. 10, No. 32.
(204)
Stone, Academia for Anatolia., s.
208.
(205)
a.k., s. 209.
(206)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3,
Vol. 18, No. 64 ve 102.
(207)
Stone, Academia for Anatolia., s.
206.
(208)
a.k., s. 211.
(209)
a.k., s. 212.
(210)
a.k., s. 213; Stone,
«The American Middle West.», a.g.m., s. 19.
(211)
Stone, Academia for Anatolia., s.
216; Stone, «The American Middle West.», a.g.m., s. 22.
(212)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
217.
(213)
«Mektep Değil Fesat Ocağı», Anadolu'da
Yenigün, 28 Mart 1921.
(214)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
217-218; Stone, «The American Middle West.»., a.g.m., s. 23.
(215)
Stone, «The American Middle West...,
a.g.m., s. 23; Stone, Academia for Anatolia.., s. 218.
(216)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
9: 5, Vol. 10, No. 51.
(217)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
9: 5, Vol. 10, No. 69; Greene, a.g.e., s. 186-7.
(218)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
9: 5, Vol. 10, No. 69.
(219)
Greene, a.g.e., s. 226-7; Stone, Academia for Anatolia., s. 218-9.
(220)
Greene, a.g.e., s. 227; Stone, Academia for Anatolia.., s. 221.
(221)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
221-2.
(222)
a.k.
(223)
a.k., s. 227.
(224)
a.k., s. 229.
(225)
«Report of the School Year 1895-96., ABCFM
Arşivi, Seri 16: 9: 5, Vol. 10, No. 104.
(226)
St. Paul's Institute, Tarsus, Asia
Minor, 1897 (Broşür), ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 5, Vol. 5,
No. 77.
(227)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
228'de, Greene, a.g.e., s. 227'de okulun öğrenim süresinin 10 yıl olduğunu
belirtmektedirler.
(228)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16:
5, Vol. 5, No. 77.
(229)
Greene, a.g.e., s. 228.
(230)
Stone, Academia for Anatolia.., s.
234.
(231)
Grabill, a.g.e., s. 25.
(232)
Greene, a.g.e., s- 188-9.
(233)
isviçre'deki Bern Üniversitesi'nde
felsefe doktorası yapan Miss Mary Mills Patrick, okula ve Osmanlı
İmparatorluğu'na ilişkin anılarını iki ayrı kitapta toplamıştır. Bunlardan
birincisi Under Five Sultans, New York, Century and Company, 1929 ve
ikincisi A Bosphorus Adventure, California, Stanford University Press,
1934'dür.
(234)
Act of Incorporation and Constitution
and By-Laws of the Ame- rican College for Girls at
Constantinople In Turkey, Boston, Frank Wood, 1890.
(235)
ABCFM Arşivi, Seri ABC 16: 9: 3, Vol. 18, No- 27.
(236)
Greene, a.g-e., s. 189-190.
(237)
1880 yılında okulda dört Müslüman -
Türk kız öğrenci bulunuyordu. Bkz. Greene, a.g.e., s. 189.
(238)
Mary Mills Patrick, A Bosphorus
Adventure, California, Stan- ford University Press, 1934, s. 225.
(239)
Stone, Academia for Anatolia.., s-
253-255.
(240)
a.k., s. 256.
(241)
a.k.
(242)
Greene, a.g.e., s. 225; Stone, Academia for Anatolia.., s. 258-267.
SONUÇ
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan
varlığının oluşup gelişmesi XIX. yüzyıla özgü bir olaydır. Çalışmamızda bu
olayın ilk 80 yılını, misyoner dizgesi içinde ve eğitim ağırlıklı olarak
incelemeye çalıştık. Şimdi, ihtiyatı elden bırakmaksızın, genel bir değerlendirme
yapabiliriz.
Bir kere olayın bütününün en önemli,
en can alıcı yanı, örgütlü bir yabancı gücün —kendisinden önce varolanlara ek
olarak— Osmanlı mülkünde faaliyet göstermiş olmasıdır. Bu faaliyet sayıca az ya
da çok, insanların bir bölümüne dinlerini, mezheplerini değiştirtip onları ayrı
bir cemaat halinde örgütlemeğe, matbaa ve hastane kurmaya, okul açıp öğrenci
yetiştirmeğe kadar çeşitli biçimler almıştır. Sözü edilen alanlarda yapılan
işin niceliksel boyutlarının küçük ya da büyük oluşu, olayın bu niteliksel
özelliğini değiştirmez.
Öte yandan, bütün bu faaliyetler,
doğrudan ya da dolaylı olarak Amerikanın bölgede kendisine bir hayat alanı
yaratmaya yönelişinin sonucudur. Emperyalist bir güç olarak, dünya sahnesine
biraz gecikmeyle çıkan ABD. Asya, Afrika, Lâtin Amerika ve Orta - Doğu gibi
dünyanın değişik bölgelerine nüfuz ederken,
misyoner dizgesinden etkin bir
şekilde yararlanmıştır.
Misyoner dizgesinin, Amerikan
emperyalist yayılmasına en büyük katkısı tanıma ve tanıtma konusunda
olmuştur. Tanımak, nüfuz edebilmek için, tanıtmak ise öncelikle bu nüfuz edişi
haklı kılmak için zorunluydu. Tanımak için, Anadolu'da, XIX. yüzyıl
koşullarında, halkın arasında yirmi beş, otuz, kırk hatta elli yıl yaşamak,
yörede konuşulan iki, üç, ba- zan dört dili su gibi bilmek, Anadolu
yaylalarında at üstünde 100.000 kilometreden fazla yol kat etmeği bir ömre
sığdırabilmek gerekliydi. Osmanlı aydınının Anadolu'yu, hayretler içinde
tanımaya başlayışının ancak XX. yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu hatırlanırsa,
Amerikalı misyonerlerin Anadolu'yu iyi tanıdığı söylenebilir. İyi tanıdığı için
de, her ulustan, her kesimden halkın değerlerini, tutumlarını, özlemlerini, önyargılarını
ve beklentilerini, muhtemelen, Osmanlı yöneticisinden çok daha iyi
biliyorlardı.
Amerikalı misyonerler, dolaysız
gözlemleri sonucu elde ettikleri bilgileri değerlendirmekte ve başkalarına
aktarmakta da başarılı olmuşlardır. ABCFM misyonerlerinin, 1820-1881 yılları
arasında, Journal of American Oriental Societies, Bibliotheca Sacra, New
Englander gibi bilimsel dergilere yazdıkları, arkeolojiden, dilbilime, bitki
örtüsünden, yerel örf ve âdetlere kadar çok değişik konuda Osmanlı toplumuyla
ilgili makalelerin sayısı 80'in üzerindedir. Aynı sürede, misyonerlerce
yayımlanan, anı, gezi notlan, tarih denemeleri vb. kitapların sayısı da 50'ye
yakındır. (1) Şu rahatlıkla söylenebilir: Misyonerlerin en kalıcı etkileri,
Amerikalıların kafasında, bulundukları ülkelere ve halklara ilişkin iyi ya da
kötü bir imaj yaratmak konusunda ortaya çıkmıştır. Bu nedenle ABD'deki Türk
imajının yaratıcısı büyük ölçüde misyonerlerdir. 220
Misyonerlerin almış oldukları eğitim,
sahip oldukları pozitivist özellikler vs. tanıma konusunda onları oldukça iyi
bir konuma yükseltirken, dinsel misyonlarından doğan önyargıları ve
emperyalist bir yayılmanın ajanları olma talihsizlikleri, tanıtma alanında
onlara aynı olanağı vermiyordu. Olaylara bakışlarında ve özellikle olguları
aktarışlarında hem bir «Haçlı zihniyeti» hem de —bence daha da önemli— akıl
vermek, yönlendirmek, yönetmek, egemen olmak çizgisinde gelişen bir
buyuruculuk vardı. Kuşkusuz misyonerlerin kişiliklerinden değil, fakat
üstlendikleri misyondan kaynaklanan bu durum, işbirliği yaptıkları yerli
unsurları bile en çok rahatsız eden yanlarıydı.
Görünürdeki ereği dinsel, gözlerden
saklanan ereği ise ekonomik, siyasal, kültürel özellikler ortaya koyan
misyoner faaliyet, matbaa, hastane, okul gibi modern kurumlar ekseninde
yürütülüyordu.
Basım ve yayım alanında —Osmanlı
toplumu gibi yazılı kültürü bir hayli az gelişmiş bir toplumda— XIX. yüzyılın
sonuna kadar 600 milyon sayfa baskı işi yapılmış olması azımsanamaz. Ne ki, çok
özel amaçlı olan bu yayım faaliyetinden günümüze kalanlar Kutsal Kitap
çevirileriyle iki sözlüktür!
Çalışmamızın ası] konusunu oluşturan
okul ise, misyoner faaliyetinin bir tür vitriniydi. XIX. yüzyılın sonuna
gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu'nda, ilkokuldan yüksek okula oldukça
gelişmiş bir Amerikan misyoner eğitim dizgesi oluşmuştu. 1900 yılında, yalnızca
Anadolu'da (İstanbul dahil) 400'ü aşkın okulda, 17.500 dolaylarında öğrencinin
okuyor olması küçümsenecek bir olgu değildir- Bu tutarlar, Akçuraoğlu Yusuf
Bey'in anlatımıyla, «Memalik-i Osmaniye'de sair milletlerin ve kavimlerin malik
oldukları mektepler»
ile «kâffesinde talim ve terbiye
edilen talebe yekûnu» nun yaklaşık üçte biridir. (2) Yine
Akçuraoğlu'nun verilerine göre, 1913-1914 yıllarında tüm imparatorluk
dahilindeki sultaniye ve idadiyelerin sayısı 69, buralarda okuyan öğrenci
sayısı ise 6800 dolaylarındadır. (3) Orta ve lise düzeyindeki
Amerikan misyoner okullarıyla buralarda okuyan öğrenci sayısı, hemen hemen bu
tutarın yansına yakındır!
Bunlar işin niceliksel yanı. Nitelik
yönünden de Amerikan misyoner okullarının birtakım özellikleri vardır. Bir
kere, Amerikan misyoner okulları —paradoksal olarak— tüm dinsel kılıflarına
rağmen poziti- vist ve liberal bir eğitim veriyorlardı. Bu okullarda ingilizce,
Türkçe ve Ermenice dil öğretimine önem veriliyordu. Yörenin sosyo-ekonomik
özelliklerine ve yerli ahalinin beklentilerine uygun olarak, ihtiyaca dönük
bir eğitim yeğleniyordu, örneğin, İstanbul ve izmir'de dil, kültür ve ticaret
derslerine daha fazla ağırlık veriliyor, buna karşılık sözgelimi Merzifon'da
iş eğitimi öne çıkarılıyordu. Aynca Amerikalı misyonerlerin kız çocukların
eğitimi konusuna özen gösterdikleri ve bu alanda özellikle Anadolu'da öncülük
yaptıkları inkâr edilemez. Bu okullar sayesinde Amerika, yaşanan tüm
olumsuzluklara karşın—ehven-i şer bir devlet imajını sürdürebilmiştir. Birinci
Cihan Harbi' ni izleyen yıllarda Amerikan mandasına talip olan bir grup insanın
bu değerlendirmesinde hiç kuşkusuz Amerikan okullarının rolü ve payı vardı!
Eğitim bir araçtır. Amerikan misyoner
eğitimi de Anadolu insanına —hangi dinden, mezhepten, ırktan, kültürden olursa
olsun— sağladığı iyiliklerle yargılanacaktır. XIX. yüzyıl sona erdiğinde,
Amerikan misyoner eğitiminin Anadolu insanına —din, dil, ırk, cinsiyet farkı
gözetmeksizin— iyilikler getirdiğini söylemek acaba mümkün müdür?
SONUÇ
BÖLÜMÜNÜN DİPNOTLARI:
(1)
Thomas Laurie, The Contribution of
Our Foreign Missions to Sci- ence and Human Well-Being, Boston, 1885, s.
485-494 (Appendix I).
(2)
Nafi Atuf (Kansu) Türkiye Maarif
Tarihi (Birinci Cild), İstanbul, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, 1931, s.
151'de aktarıyor.
(3)
Akçuraoğlu Yusuf (Der.) Türk Yılı,
İstanbul, Yeni Matbaa, 1928. s. 128.
ABCFM'in dünya ölçeğindeki
faaliyetlerine ilişkin tüm belgeleri, 18 seri halinde (Seri ABC 1-18) ABD'nin
Boston kentindeki Harvard Üniversitesi Ki-
taplığımın bir parçası olan Houghton
Kütüphanesinde bulunmaktadır. Bu serilerden ABC 16:5 - ABC 16.-
9:7 arasında yer alan tüm belgeler Orta Doğu ve Os-,
manh Imparatorluğu'ndaki faaliyetleri içermektedir.
Seri ABC 16:9:3, ABC 16:9:5 ve ABC
16:9: 7 özellikle
Anadolu'daki faaliyetlere ilişkin
belgelerden oluşmaktadır.
1.
Arşiv Belgeleri: ABCFM
A.
Belgeler:
Seri ABC 8:1-Çeşitli Belgeler:
Vol. 1, No 1,
8; Vol. 2, No 13-22, 153-161.
Seri ABC 16:5- Orta Doğu'ya İlişkin
Çeşitli
Belgeler:
Vol. 4, No
18-22, 32-35, 49-53, 54-58, 59-64;
Vol. 5, No 1,
3-7, 8-11, 28D, 51, 65, 66, 68, 73,
77,
161-A
Vol. 6, No 69D; 261B;
Vol. 7, No 81;
Vol. 8, No 79B;
Vol. 14, 30 Temmuz 1829 tarihli
mektup;
Vol. 15, No 89 I.
Seri ABC
16:6-Yahudi Misyonuna İlişkin Belgeler:
Vol. 1, No 39, 48;
Vol. 2, No 27, 33, 35, 61, 80;
Vol. 3, No 165.
Seri ABC 16:7:1 -
Ermeni Misyonuna İlişkin Belgeler:
Vol. 1, No 2-3, 8, 17, 120;
Vol. 2, No 123;
Vol. 3, No 1, 4, 45, 55, 58, 188;
Vol. 5, No 80, 194;
Vol. 6, No 1-6, 7;
Vol. 8, No 1, 10, 34, 54, 56, 75;
Vol. 9, No 3, 5, 13, 174, 176;
Vol. 12 No 289;
Vol. 13, No 28;
Vol. 15, No 80,
Seri ABC 16:9 -
Türkiye Misyonuna İlişkin Belgeler:
Vol. 1, No 64, 103, 106, 113, 120,
124, 156;
Vol. 2, No 5, 25;
Vol. 3, No 1, 163;
Vol. 4, No 1, 5-13;
Vol. 5, No 2-3, 82;
Vol. 11, No 41, 41a, 41b, 41c.
Seri ABC 16:9:3 -
Batı Türkiye Misyonu'na İlişkin Belgeler:
Vol. 1, No 1, 7, 17, 21, 22, 23,
217-220;
Vol. 3, No 49;
Vol. 5, No 1, 8, 9, 13-14, 21-22,
29-30, 32, 34, 40, 45, 46, 47, 48, 120, 124;
Vol. No 34, 37, 44, 68, 71;
Vol. 10, No 32, 94, 103, 108, 111;
Vol. 18, No 2, 20, 27, 34, 37, 64,
92;
Vol. 19, No 18. 68, 75, 87, 96, 103;
Vol. 21, No 153, 199, 399.
Vol.
Vol.
Vol.
Vol.
1,
No 1, 5, 10, 64, 105;
Seri
ABC 16:9:5 - Merkezi Türkiye Misyonu' na İlişkin Belgeler:
3,
, 65;
4,
No 1, 2,
5,
No 525;
6,
No 7, 65, 73;
7,
No 26-28, 38,
Vol. 7, No 4, 30, 47;
Vol. 10, No 15, 39, 51, 69;
Vol. 11, No 7, 34-35, 52-53, 126;
Vol. 12, No 76.
Seri ABC 16:9:7 -
Doğu Türkiye Misyonu'na İlişkin Belgeler:
Vol. 1, No 1, 8, 17, 90 ,140;
Vol. 2, No 564;
Vol. 6, No 14-17, 43, 110, 111, 123,
179,
Vol. 10, No 1, 51, 157, 209;
Vol. 11, No 1, 7-12, 47-51, 226, 243,
313-366.
B.
Arşivde yer alan yayımlanmamış rapor,
sirküler, memorandum vb. belgeler:
•
«Abstracts of the Doings of the First
Annual Mee- ting of the Mission To Turkey (1839)», Seri ABC, 16: 7:1, Vol. 3,
No 28.
•
«American Interests In Turkey»
(Rapor), Seri ABC
16:5, Vol. 6, No 161-A.
•
«The American Missionaries and the
Armenian Protestant Community[‡], Seri ABC
16:7:3, Vol. 4.
•
«The American Missionaries and the
Evangelical Armenian Church and Mission Chapel in Stamboul, 1869», Seri ABC
16:7:3, Vol. 4
•
«Annual Report of the Aintab
Station-1860», Seri
ABC 16:9:5, Vol. 1, No 43.
• «Annual
Report of
ABC 16:9:7, Vol. 6, No 82,
Harpoot Field-1881», Seri
•
«Annual Report of the Marsovan
Station-1899», Se
ri ABC 16:9:3, Vol. 18, No 102.
•
«Annual Report of the Oorfa Station,
1 April 1862», Seri ABC 16:9:5, Vol. 1, No 56.
•
«An Appeal Against the Policy of
American Mis- sionaries Among the Armenian Christians-1867», Seri ABC 16:7:3,
Vol. 4.
•
«Catalogue of Books of the ABCFM in
the Posses- sion of Mr. Temple, Smyrna», Seri ABC 16:7:1, Vol. 16, No 29.
•
«The Constitution of the Marash
Station Confe-
rence-14 July 1886», Seri ABC 16:9:5, Vol. 6, No 169.
•
Constitution of the Mission of
Eastern Turkey[§], Seri ABC
16:9:7, Vol. 1, No 29.
•
«Eastern Turkey Theological Seminary
Harpoot
1891», Seri ABC 16:5, Vol. 5, No 57.
•
Educational Institutions and English
Literature for
Turkey», Seri ABC 16:7:1, Vol. 12, No 269.
•
' «Eleventh Annual Report of the
Bebek Seminary- 1852», Seri ABC, 16:7:1, Vol. 9, No 189.
•
«Estimates of the Central Turkey
Mission-1873», Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 19.
•
«Estimates of the Central Turkey
Mission for 1876», Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 23.
•
«Estimates of the Central Turkey
Mission for 1880», Seri ABC 16:9:5, Vol. 3, No 26.
•
«Inventory of the Printing
Establishment-1840», Seri ABC 16:7:1, Vol. 6, No 33.
•
«Marsovan Report», Seri ABC 16:9:3,
Vol. 10, No 12.
•
«Memorandum on the Interferences with
the Book Trade of Americans In Turkey», Seri ABC 16:9:3, Vol. 21, No 118.
•
«Memorandum In Regard to Printing
Operations of Armenian Mission-1857», Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 144.
•
«Mission to Eastern Turkey (Prepared
by A.N. And- rus, 29 Feb. 1904)», Seri ABD 16:5, Vol. 6, No 495.
•
«Mission Report-26 May 1841», Seri
ABC 16:7:1, Vol.
3,
No 15.
•
«The Office, Powers and Privileges of
the Mixed Meeting of Missionaries, Native Pastors, and Bre- thren», Seri ABC
16:7:1, Vol. 8, No 190.
•
«A Petition from the Protestants and
Others of Adana for a Missionary in 1878 with One Hundred Signatures[**], Seri ABC,
16:9:5, Vol. 3, No 135.
•
«The Plan of College Organization,
Seri ABC 16:
9:5, No 1.
•
«Report of the Associate Principles
of the Semi- nary at Bebek (By C. Hamlin and G.W. Wood, 11 Ju- ne 1849)», Seri
ABC 16:7:1, Vol. 9, No 184.
•
«Report of the Broosa Station-1893»,
Seri ABC 16: 9:3 ,Vol. 18, No 33.
•
«Report of the Comittee of Education
on the Fe- male Boarding School-Aintab (29 April 1861)», Seri ABC 16:9:5, Vol.
1, No 106.
«Report of the Constantinople Station
for the Ye- ar Ending June 1876», Seri ABC 16:9, Vol. 5, No 47.
«Report on the Future Relations of
the Greek Mis- sion (1844)», Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 90.
•
«Report on the Importance of
Constantinople as a Missionary Station-1844», Seri ABC 16:7:1, Vol. 3, No 86.
•
«The Report on Missionary
Methods-1894», Seri ABC 16:9:7, Vol. 10, No 181.
•
«Report of the Publishing Committee»,
Seri ABC 16:9:5, Vol. 11, No 191.
•
«Report of the School Year
1895-1896», Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 104.
•
«Report of the Smyrna Treasurer»,
Seri ABC 16:7:
1,
Vol. 2, No 75.
•
«The Report of the Sub-Comittee On
Missions In Turkey-March 1892», Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 27.
•
«Report of the Trustees of the
Harpoot Seminary
for the Year 1864», Seri ABC 16:9:7,
Vol. 1, No 92.
•
«Seventeenth Annual Report of the
Central Tur- key College», Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 45.
•
«Steam Flour Mill and Bakery of the
Bebek Se- minary (April 1854)», Seri ABC 16:7:1, Vol. 9, No 191.
•
"Thirteenth Annual Report of
Central Turkey Col- lege», Seri ABC 16:9:5, Vol. 5, No 36.
•
«Notes of a Tour In Armenia-1858
(Prepared by
T.C. Trowbridge)», Seri ABC 16:7:1,
Vol. 15, No 291.
II.
YAYIMLANMAMIŞ ÇALIŞMALAR:
Barton, James
L., American Educational and Philan- thropic Interests in the Near East,
(Çoğaltma) 1932.
Fowler, Joseph
Andrew, Christian Schools in Muslim Lands (Çoğaltma), October 1963.
Grabill, Joseph
Leon, Missionaries Amid Conflict: The- ir Influences Upon American Relations
with the Near East 1914-1927, Indiana University, Univer- sity Microfilms Inc.,
Ann Arbor, 1964.
Greenwood,
Keith Maurice, Robert College: The Ame- rican Founders, University Microfilm
Inc. Ann Ar- bor, 1964.
Okan, Kenan,
Türkiye'de Yabancı Okullar Üzerine Bir İnceleme, Milli Eğitim Bakanlığı,
(çoğaltma) Şubat 1971.
Phillips,
Clifton Jackson, Protestan America and the Pagan World: The First Half Century
of ABCFM (1810-1860), East Asian Research Center, Harvard University,
(çoğaltma) 1969.
Stone, Frank
Andrews, Academia for Anatolia: A Study of the Rationale, Program and Impact of
the Educational
Institutions Sponsored by the American Board in Turkey 1830-1980, (daktilo metin)
.1981.
———, The American
Middle West in the Ottoman Middle East: Anatolia College, Turkey 1886-1921,
Duquesne University History Forum, October 2729 1980, Pittsburg, Pennsylvania'da
sunulan bildiri metni (çoğaltma).
——— , The
Educational «Awakening» Among the Ar- menian Evangelicals of Aintab, Turkey:
1845-1915, Middle East Studies Association'ın 10-12 Kasım 1977 tarihinde
yapılan Onbirinci Yıllık Toplantı- sı'na sunulan bildiri metni (çoğaltma).
———, Jenanyan and
Haigazian: Two Armenian Pro- testant Educators In Anatolia, (çoğaltma) t.y.
III.
MİSYONERLERCE YURT İÇİNDE VE DIŞINDA
YAYIMLANMIŞ KAYNAKLAR:
ABCFM, Report
of the ABCFM at the Fourth Annual Meeting, Boston, Samuel T. Armstrong, 1813.
———, Report of
the ABCFM at the Fourteenth Annu- al Meeting, Boston, Crocker and Brewster,
1823.
———, Reports of
the ABCFM: 1820-1823, Boston, Croc- ker and Brewster, 1823.
———, Report of
the ABCFM at the Nineteenth An- nual Meeting, Boston, Crocker and Brewster,
1828.
———, Twenty-First
Annual Report of the ABCFM, Oct. 1830, Boston, Crocker and Brewster, 1830.
———.First Ten
Annual Reports of the ABCFM with Other Documents of the Board, Boston, Crocker
and Brewster, 1834.
———,
Constitutions, Laws and Regulations of the American Board of Commissioners for
Foreign Missions, Boston, Crcker and Brewster, 1835.
———, Twenty"
Seventh Annual Report of the ABCFM, Sept. 1836, Boston, Crocker and Brewster,
1836.
———,
Twenty-Eighth Annual Report of the ABCFM, Sept. 1837, Boston, Crocker and
Brewster, 1837.
———, Twenty-Ninth
Annual Report of the ABCFM, Boston, Crocker and Brewster, 1838.
———, Thirty-Fifth
Annual Report of the ABCFM, Sept. 1844, Boston, T.R. Marvin, 1844.
———, Report of
the Prudential Committe of A Visit to the Missions In Levant by Rufus Anderson,
Boston, T.R. Marvin, 1844.
———, The
Cultivation of the Spirit of Missions In Our Literary and Theological
Institutions, Boston, T.R. Marvin, and Son, 1845.
———; Annual
Report of the ABCFM for 1845, Boston, T.R. Marvin and Son, 1846.
———, Annual
Report of the ABCFM-1846, Boston, T.R. Marvin and Son, 1846.
———,
Thirty-Eighth Annual Report of the ABCFM, Boston, T.R. Marvin and Son, 1847.
———, The Divine
Instrumentality for the World's Conversion, Boston, 1856.
—, Fifty-First
Annual Report of the. ABCFM-1860, Cambridge (Mass.) 1860)
———, Historical
Sketch of the Missions of the Ame- rican Board of Commissioners for Foreign
Missi- ons in European Turkey, Asia Minor, and Arme- nia, New York, John A. Gray,
Streotyper and Bin- der, 1862.
———, Annual
Report of the ABCFM-1863, Boston, T.R. Marvin and Son, 1864.
———, Fifty-Eight
Annual Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1868.
———.Sixtieth
Annual Report of the ABCFM, Cam- ridge (Mass.), Riverside Press, 1870.
———, Sixty-First
Annual Report of the ABCFM, Cam- bridge (Mass.), Riverside Press, 1871.
———, «Work of the
American Board: Ten Years Re- view», Sixty-Fifth Annual Report of the ABCFM,
Cambridge (Mass.), Riverside Press, 1785, s. XXIII XXXII.
———,
Sixty-Seventh Annual Report of the ABCFM- 1877, Cambridge (Mass.) Riverside
Press, 1877.
———, Memorandum
For The Missions in the Turkish Empire and Recommendations from the Pruden-
tial Committee, Boston, Beacon Press, 1881.
1881.
———, Seventy-First
Annual Report of the ABCFM- 1881, Cambridge (Mass.) Riverside Press, 1881.
———, Annual
Report of the ABCFM-1882, Boston, Ri- verside Press, 1882.
———,
Correspondence and Other Documents Rela- ting to the Troubles In the Turkish
Missions of the ABCFM, New York, Atkin and Prout, 1883.
———, Annual
Report of the ABCFM-1883, Boston, Stanley and Usher, 1883.
———, Almanac
1886, Boston, Stanley and Usher Press, 1886.
———, Annual
Report of the ABCFM-1890, Boston, Sa- muel Usher, 1890.
———, Act of
Incorporation and Constitution and By- Laws of the American College for Girls
at Cons- tantinople, Turkey, Boston, Frank Wood, 1890.
———, Annual
Report of the ABCFM" 1900, Boston, 1900.
———, Almanac
1905, Boston, Samuel Usher, 1905.
———, The Haystack
Centennial (Procedings of the 97th Annual Meeting of the ABCFM, October 912,
1906), Boston, 1907.
———, The Higher
Educational Work of the American Board, A Statement of Its Basis, Scope,
Opportu- nity and Need, Boston, 1907.
The American
Missionaries and the Armenian Protestan Community, Constantinople, 1869.
The American
School, Constantinople, Istanbul, Temmuz, 1882.
The American School, Constantinople,
July 1892.
The
Constitution and By-Laws of the Missions of the ABCFM to the Armenians and Jews
in Turkey, Constantinople, Journal de Constantinople Matbaası, 1854.
Controversy
Between the Missionaries of the Ameri- can Board and the Evangelical Armenian
Churc- hes in Turkey, New York, 1882.
Euphrates College, Harpoot in Asia
Minor, t.y.
Euphrates
College, Harpoot: Its Possessions and Its Needs, 31 December 1887.
Reply of the
Missionaries at Constantinople to the Charges of Rev. Horatio Southgate,
Boston, Croc- ker and Brewster, 1844.
Statements in
Regard to Colleges hi Unevangelized Lands, Boston, 1864.
St. Paul's Institute, Tarsus, Asia
Minor, t.y.
Trowbridge, Tilman C, A Christian
College in Central Turkey, 1872.
IV.
MAKALELER:
Akyüz, Yahya,
«Abdülhamit Devrinde Protestan Okulları ile İlgili Orijinal İki Belge», A.Ü.
Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 3, No 1-4, 1970, s. 121-128.
Alden, E.K.,
«The Missionary Haritage of the Present Generation, Annual Report of the
ABCFM-1882, Cambridge (Mass.), Riverside Press, 182, s. XXLX- 1L.
Bryson, Thomas
A., «Admiral Mark L. Bristol An Open Door Diplomat in Turkey», International
Journal of Middle East Studies, Vol. 5, No 4, Sept, 1974, s. 450-467.
Clarke, James
F., «Americans and the April Uprising*, East European Quarterly. Vol IX, No, 4,
1977, s. 421-428.
Clark, N.G., «A
Review of Twenty-Five Years*, Annu- al Report of the ABCFM, Boston, Stanley and
Us- her, 1885, s. XXIII-XXXI.
———, «A
Retrospect*, Annual Report of the ABCFM- 1894, Boston, 1894, s. XVI-XXVI.
———, «Two
Unsolved Mission Problems*, Annual Report of the ABCFM-1893, Boston, 1893, s.
XXI- XXVI.
———, «Higher
Christian Education as a Missionary Agency*, Report of the Centennary
Conference on the Protestant Missions of the World (Ed. Ja- mes Johnston), Vol.
II, London, James Nisbet and Co., 1889.
———, «The Gospel
In the Ottoman Empire*, «Annu- al Report of the ABCFM, Cambridge (Mass.), Ri-
verside Press, 1878, s. XVII-XXVIII.
Davison,
Roderic H., «Turkish Attitude Concerning Christian-Muslim Equality in the
Nineteenth Cen- tury*, The American Historical Review, Vol. LIX, No 4, Jully
1954, s. 844-864.
Dodge, Bayard,
«American Educational and Missio- nary Efforts in the Nineteenth and Early
Twen- tieth Centruies», The Annals of the American Aca- demy of Political and
Social, Sciences, Vol. 401, May 1972.
Field Jr.,
James A., «Trade, Skills and Sympathy: The First Century and a Half of Commerce
with the Near East*, The Annals of the American Academy of Political and Social
Sciences, Vol. 401, May 1972, s. 1-14.
Haddad, William
W., «Nationalism in the Ottoman Empire*, Nationalism In a Non-National State,
(Ed. Haddad and Ochsenweld), Columbus. Ohio State University Press, 1977.
Harper, F.J.,
«Medical Missions*, Methods of Missio- nary Work Among Moslems, New York,
Fleming H. Revell Co., 1906.
Kocabaşoğlu,
Uygur, «Osmanlı İmparatorluğu'nda
XIX. Yüzyılda
Amerikan Matbaaları ve Yayımcılığı», Murat Sarıca Armağanı, İstanbul, Ayfoay
Yayınları, 1988, s. 267-285.
, «Osmanlı
İmparatorluğu'nda XIX. Yüzyılda Amerikan Yüksek Okulları», Bahri Savcı'ya Armağan,
Ankara, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, 1988, S. 305-326.
Köprülü, F.
Orhan, «Tarihte Türk - Amerikan Münasebetleri», Belleten, C- LI, S. 200
Ağustos 1987, s. 927-947.
Lannie, Vincent
P., «Common School Movement», The Encyclopedia of Education (Ed. Lee C.
Deighton), The MacMillan Co., 1971, Vol. II, s. 312-320.
Ortaylı, İlber,
«Osmanlı İmparatorluğunda Amerikan Okulları Üzerine Bazı Gözlemler», Amme İdaresi
Dergisi, C. 14, S. 13, Ankara, Eylül 1981, s. 87-96.
Shaw, Stanford
J., «The Ottoman Census System and Population 1831-1914», International Journal
of Middle East Studies, Vol. 9, No 3, August 1978, s. 325-338.
Sloan, Douglas,
«History of Colonial Schools*, The Encyclopedia of Education, (Ed. L. C.
Deighton), The MacMillan Co., 1971, Vol. 2, s. 293-300.
«A Special
Business Paper from the Prudential Com- mittee*, Annual Report of the ABCFM-1897,
Boston, 1897, s. XXVIII-XXXIV.
Stone, Frank
Andrews, «Mt. Holyoke's Impact on the Land of Mt. Ararat» The Muslim World,
Vol. LXVI, No 1, January 1976, s. 44-57.
Watson, Charles
W., «Higher Educational Institutions and Their Influence, «The Moslem World,
Vol. 37, No 1,1947, s. 16-22.
VI. KİTAPLAR
Ahmet Şerif,
Anadolu'da Tanin, İstanbul Kavram Yayınları, 1977.
Akçuraoğlu
Yusuf (Der.), Türk Ydı, İstanbul, Yeni Matbaa, 1928.
Akgün, Seçil,
General Harbord'un Anadolu Gezisi ve (Ermeni Meselesine Dair) Raporu, İstanbul,
Tercüman Tarih Yayınları, 1981.
Akyüz, Yahya,
Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982' ye), Ankara, A.Ü. Eğitim Bilimleri
Fakültesi, 1982.
Allen, Henry
Elisha, The Turkish Transformation, Chicago, The University of Chicago Press,
1935.
Anderson,
Rufus, Memorial Volume of the First Fifty Years of the American Board of
Commissioners for Foreign Missions, Boston, 1862.
-, Foreign
Missions Their Relations and Claims, New York, Charles Scriber and Co., 1869.
Arpee, Leon,
The Armenian Awakening, A History of the Armenian Church 1820-1860, Chicago,
The Uni- versity of Chicago Press, 1909.
Atatürk,
Mustafa Kemal, Nutuk (2. Cild), İstanbul, Milli Eğitim Basımevi (13. Basılış),
1973,
Avery, Robert,
Ink On Their Thumbs, İstanbul, Red- house Press, 1970,
Ayas, Nevzad,
Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitimi, Kuruluşlar ve Tarihçeler, Ankara, Milli
Eğitim Basımevi, 1948.
Bailey, Frank
Edgar, British Policy and the Turkish Reform Movement, Cambridge (Mass.),
Harvard University Press, 1942.
Barlas, Uğurol,
Gaziantep Tıp Fakültesi Tarihi ve Azınlık Okulları, Karabük, Gaziantep Kültür
Derneği Yayını No 60, 1972.
, Gaziantep
Basın Tarihi 100. Yıl, Karabük, Gaziantep Kültür Derneği Yaymı No 60, 1972-
Bartlett,
Samuel Colcord, Historical Sketch of the Mis- sion of the American Board in
Turkey, Boston, 1880.
Barton, James
L., Daybreak In Turkey, Boston, Tb.8 Pilgrim Press, 1908.
Beaver, R.
Pierce, Ecumenial Beginnings in Protestant World Mission, New York, Thomas
Nelson and Sons, 1962.
Bliss, Edwin
E., Condensed Sketch of the Missions of the American Board in Asiatic Turkey,
Boston, 1897.
Bliss, Edwin
Munsell, Turkey and the Armenian At- rocities. Philadelphia, Edgewood
Publishing Co., 1896.
DeNovo, John
A., American Interests and Policies in the Middle East 1900-1939, Minneapolis,
The Uni- versity of Minnesota Press, (2. Baskı), 1968.
Dillenberger,
John; Welch, Claude, Protestant Chris- tianity, New York, Charles Scribner's
and Sons, 1954.
Dodge, Bayard,
The American University of Beirut, Beirut, Khayat, 1958.
Dwight, Henry
Otis, Constantinople and Its Problems, New York, Fleming H. Revell Co., 1901.
Dwight,
Harrison Gray Otis, Christianity Revised in the East, New York, Baker and
Scribner, 1850.
Eddy, David
Brewer, What Next in Turkey, Boston, The American Board, 1913.
Ergin, Osman
Nuri, Türkiye Maarif Tarihi (5 Cilt), İstanbul, Osmanbey Matbaası, 1939-1943.
E.W.S. (Ed.),
Autobiography of William G. Schauff- ler, For Forty-Nine Years A Missionary in
the Ori- ent, New York, Anson D.F. Randolph and Co., 1887.
Field Jr.,
James, A., America and the Mediterranean World 1776"1882, New Jersey,
Princeton Univer- sity Press, 1969.
Finnie, David
H., Pioneers East: The Early American Experience in the Middle East, Cambridge
(Mass.), Harvard University Press, 1967.
Good, Charter
V., (Ed.) Dictionary of Education, New York, McGraw-Hill Book Co. Inc., 1959.
Goodell,
William, The Old and The New, New York, M.W. Dodd Publishers, 1853.
Grabill, Joseph
L., Protestant Diplomacy and the Ne- ar East, Missionary Influence on American
Po- licy 1810-1927, Minneapolis, University of Minne- sota Press, 1971.
Greene, Joseph
K., Leaving the Levant, Boston, The Pilgrim Press, 1916.
Gordon, Leland
James, American Relations with Tur- key 1830-1930, Philadelphia, University of
Penn- slyvania Press, 1932.
Halidî, Mustafa; Ferruh, Ömer, İslam
Ülkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm (Çev. Osman Şekerci), İstanbul, Kalem
Kitabevi, 1968.
Hamlin, Cyrus,
Among The Turks, New York, Robert Carter and Brothers, 1878.
, My Life and
Times, Boston, Congregational Sunday School and Publishing Society, 1893.
Hopwood, Derek,
The Russian Presence in Syria and Palestine 1843-1914, Oxford, Clarendon Press,
1969.
Imbert, Paul,
Osmanlı İmparatorluğu'nda Yenileşme Hareketleri (Çev. Adnan Cemgil), İstanbul,
Ha- vass Yayınları, 1981.
Jenkins .Hester
Donaldson, An Educational Ambassa- dor to the East, New York, Fleming H. Revell
Co., 1925.
Jessup, Henry
Harris, Fifty-Three Years in Syria New York, Fleming H. Revell Co., 1910.
Jurji, Edward
J. The Middle East Philadelphia, The Westminster Press, 1956.
(Kansu) Nafi
Atuf, Türkiye Maarif Tarihi (2 Cilt), İstanbul, Muallim Ahmet Halit
Kitaphanesi, 1931 ve 1932.
Kodaman,
Bayram, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, İstanbul, Ötüken Yayınları, 1980.
Kutay, Cemal, Türk Milli Mücadelesinde
Amerika, İs-
tanbul, Boğaziçi Yayınları, 1979.
Laurie, Thomas,
The Contributions of Our Foreign Mis- sions to Science and Human
Well"Being, Boston, 1885.
Lawrence,
Edward A., Modern Missions in the East, New York, Harper and Brothers
Publishers, 1895.
Laying the
Corner Stone of Robert College, July 4, 1869, Constantinople, Boyaciyan
Matbaası, 1869.
Luke, Sir
Harry, The Making of Modern Turkey, from Byzantium to Angora, London, MacMilan
and Co. Ltd., 1936.
Mason, Alfred
DeWitt, Outlines of Missionary History. New York, George H. Doran Co., 1912.
Neill, Stephan,
A History of Christian Missions, Midd- lesex, Penguin oBoks, 1980.
The Oxford
English Dictionary, Vol VI (L-F), Oxford, Clarendon Press,, 1961.
Özerdim, Sami
N., Elli Yüda Kitap (1923-1973), Ankara, Sevinç Matbaası, 1974.
Patrick, Mary
Mills, Under Five Sultans, New York, Century and Co., 1929.
, A Bosphorus
Adventure, California, Stanford University Press, 1934.
Penrose Jr.,
Stephan B.L., That They May Have Life: The Story of the American University of
Beirut 1866-1941, New York, The Trustees of AUB, 1941.
Pol van,
Nurettin, Türkiye'de Yabancı Öğretim (1. Cilt), İstanbul, Milli Eğitim
Basımevi, 1952.
Poole, Stanley Lane, Lord Stratford
Canning'in Tür-
kiye Andan, (2. Basım) Yurt Yayınları, 1988.
Prime, E.D.G.,
Forty Years in the Turkish Empire; or Memoirs of Rev. William Goodeil D.D.,
Boston, 1891.
Putney, Ethel
W., A Brief History of the American Bo- ard Schools in Turkey, Istanbul,
Amerikan Bord Neşriyat Dairesi, 1964.
Ramsay, W.M.,
Impressions of Turkey During Twelve Years of Wanderings, New York, G.P.
Putnam's Sons, 1897.
Richter,
Julius, A History of Protestant Missions in the Near East, New York, Fleming H.
Revell Co., 1910.
Ross, Frank A.;
Fry, C. Luther; Sibley, Elbridge, The Near East and American Philantrophy, New
York, Columbia University Press, 1929.
Sabri, Marie
Aziz, Pioneering Profiles: Beirut College for Women, Beirut, Khayat Book and
Publishing Co., 1967.
Salname'i
Nezaret-i Maarif-i Umumiye, Istanbul, 1316 (1898).
The Samakov American School, Boston,
1924.
Sander, Oral;
Fişek, Kurthan, Türk-ABD Silâh Ticaretinin İlk Yüzyılı, İstanbul, Çağdaş
Yayınları, 1977.
Sevinç, Necdet,
Ajan Okulları, İstanbul, Oymak Yayınlan ) 3. baskı), t.y.
Shaw, P.E., American Contacts with
the Eastern Churc-
hes, Chicago,
The American Society of Church History, 1937.
Shepard, Mary Alice, Doctor's Care:
Medical Mission In Turkey, Istanbul, Redhouse Press, 1970.
Smith, Eli, Researches (of the Rev.
E. Smith and Rev. HGO Dwight) In Armenia, Boston, Crocker and Brewster, 1833.
Stone, Frank Andrews, The Impact of
Culture on Edu- cation in Modern Turkey, Istanbul, Redhouse Press, 1970.
Stott, John, Christian Missions in
the Modern World, London, Falcon Books, 1975.
Strong, Willam A., The Story of the
American Board, Boston, The Pilgrim Press, 1910.
Syrian Protestan College, New York,
Wm. C. Martin Printing House, 1896.
Tamim, Suha (Ed.), A Bibliography of
A.U.B. Faculty Publications 1866-1966, Beirut, American Univer- sity of Beirut,
1967.
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima
1, Cilt 4 (2. Basılış) , 1942.
Tekeli, İlhan, Toplumsal Dönüşüm ve
Eğitim Tarihi Üzerine Konuşmalar, Ankara, TMMOB Yayını, 1980.
Tibawi, A.L., American Interests in
Syria 1800_1901, A Study of Educational, Literary and Religious
Work, Oxford, Clarendon Press, 1966.
———, British
Interests in Palestine, London, Oxford University Press, 1961.
Unat, Faik
Reşit, Türk Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara, Milli
Eğitim Basımevi, 1964.
Ülker, Recep,
İstanbul Amerikan Kolejinin Tarihçesi, (Kız ve Erkek Kısımları), İstanbul,
Yeni Matbaa, 1956.
Warneck,
Gustav, Modern Missions and Culture: The- ir Mutual Relations, (Tran. Thomas
Smith) Edin- burg, James Gemmel, George IV. Bridge, 1883.
Warren,
William, These for Those, Our Indeptedness to Foreign Missions or What We Get
for What We Give, Portland, Hoyt, Fogg and Breed, 1870.
Washburn,
George, Fifty Years in Constantinople and Recollections of Robert College,
Boston, Houghton Mifflin Co., 1909.
Webster's New
Twentieth Century Dictionary of the English Language (Sec. Ed. - Unabridged),
Collins and World, 1978.
Wheeler, Crosby Howard, Ten Years on
the Euphra-
tes; or
Primitive Missionary Policy Illustrated, Boston, Amerikan Tract Society, 1868.
Wheeler,
Everett P., The Duty of the United States of America to American Citizens in
Turkey, New York, Fleming H. Revell Co., 1896.
Osmanlı Ticareti 10,
Temsilciler Meclisi 10,
Ticaret Odası 10, Yüksek Mahkemesi 36
ABCFM (BOARD): 16-19, 25n.
29-30, 34,
36-39, 41-42, 46, 51-61, 72-73, 77, 79-80, 82-84, 90, 95, 104-105, 110-111,
121, 123, 125142, 146, 149-155, 163-167, 172, 175-179, 181, 185-186, 189-194,
200-201,
204-205, 220.
ABD: 16, 17, 20, 182, 186, 193,
219, İlahiyat
Okulları 40,
Abdülmecid, Sultan: 11.
Adams, L.H-: 101.
Adana: 93, 108, 128, 148, 181, 199.
Adger, John B.,: 45
Adıyaman: 82, 94, 108.
Afrika: 18.
Afyon: 108.
Ağrı Dağı: 91.
Ahd-i Cedid: 47.
Ahmed Vefik Ef. (Paşa): 84.
Akçuraoğlu Yusuf: 222.
Akdeniz: 13, 36.
Akhisar: 108-
Aksaray: 106.
Allen, Orson P.,: 100.
Almanya: 11.
Amasya: 92, 106, 193.
American Bible Society: 146, 176.
American Intereste In Syria: 126
American Tobacco Co.: 12.
American Tract Society: 90, 146, 176.
Amerikan İç Harbi: 110. Amherst
College: 40, 43.
Amiral Bristol: 198
ABD Yüksek Komiseri
Anadolu Koleji: 193-199. Anadolu'da
Yenigün: 198. Anatolia College: 176.
Anderson, Rufus: 30, 37, 41, 72, 75,
80, 81, 84, 85.
Andover İlahiyat Okulu: 43
Andrus, A.N.,: 101 Angeliophoros: 48.
Anglo-Saxon: 121. Ankara: 195.
Annals of Education: 49. Antakya: 93,
95,108, 148.
Antep: 44, 78, 93, 95, 108, 127,
128,
147-148, 149, 151, 181, 183, 188,
199.
Antep Protestan Kilisesi: 93.
Arapkir: 92, 95, 108.
Arms, William F.,: 100.
Asur Misyonu: 94.
Asya '(kıtası): 29.
Atatürk, Mustafa Kemal: 193.
Avadis: 82.
Avedaper: 48.
Avrupa Türkiyesi Misyonu: 122
123, 124.
Avusturya-Macaristan Imp.: 11. Aydın:
108, 195.
Azariath Smith Hastanesi: 128.
Aziz Bey: 59.
Aziz Pavlos'un Enstitüsün 200
203,
(St. Paul's Institute)
Bâb-ı Âli: 47,
59, 73, 79, 181, 182, 189.
Bağçecik (Bardezag): 158.
Bağdat: 93.
Baldwin, Theodore A.,: 101.
Ball, Jasper N.,: 100.
Baltik: 13.
Bandırma: 106.
Barış Gönüllüleri: 12 n-
Barnum, Herman N.,: 100.
Barrow, s. J. 0.,: 101.
Barnum, Henry S.,: 101.
Bartlett Raporu: 29.
Bartlett, Lyman: 101.
Barton, James L.,: 19.
Batı Türkiye
Misyonu: 94, 106, 135, 138, 142, 143, 160, 173, 193.
Beebe, Alfred G.,: 99.
Bebek (Istanbul): 81, 85, İlahiyat
Okulu: 83-85, 93, 172, 173.
Benjamin, Nathan: 45.
Beyrut: 33-37, 59, 127, 147, 148,
181, 192.
BFMPC (Board
of Foreign Mis- sions of the Presbyterian
Church) 17,
126, 146, 176, 200, Bibliotheca Sacra: 220.
Bilecik: 108.
Bird, Isaac: 34, 36, 38, 44, 46.
Birinci Cihan Harbi (Birinci Dünya
Savaşı): 11, 148, 176, 200, 222.
Bitinya Lisesi: 170
Bitinya Protestan Birliği: 102.
Bitlis: 85,92, 93, 95, 108, 134, 152, 168.
Bliss, Edwin E.,: 99.
Bliss, Howard: 22.
Bliss, Isaac G.,: 99.
BOARD (Bkz. ABCFM).
Boccacio: 49.
Boston: 16,
30, 34, 36, 41, 51, 52, 58, 78, 93, 110, 126, 132, 133, 164, 177, 182, 188.
Botanik/zooloji müzesi: 196.
Bowdain College: 40.
Brown College: 40.
Brewer, Josiah: 36, 44.
British and
Foreign Bible Soci- ety: 90.
Brown, John Foster; 11.
Bulgaristan: 123, 125.
Bulgarlara
gönderilen misyoner: 37-
Bulgar Misyonu: 94.
Burbank, Lysander T.,: 100.
Bursa: 49, 56,
60, 92, 106, 138, 143, 169, 174.
Büyük Millet Meclisi: 188.
Byington, Theodore L.,: 100.
Calvin: 16.
Canning, Sir Stratford: 71-73. (İn-
giltere Büyükelçisi)
Carry, Williams: 15.
Cebelitarık: 13.
Cenanyan, Harutyun .,: 201.
«Cennet» (Izmir): 205.
Central Turkey College for Girls:
176.
Central Turkey College: 176.
Christie, Thomas D.,: 181, 201,
Church of Missionary Society: 16.
Cizvit Papazları: 81.
Clark, James F.,: 100.
Clark, N.G.,:
122, 130, 152, 154, 182.
Clark, William: 100.
Clay, Henry: 10.
Cleveland, Grover: 22.
(ABD Başkanı)
Coffing, Jackson G.,: 100.
Cole, R.M.,: 101.
Common schools: 86
(ders programları)
Congregationalist: 16, 129.
Constantinople
College for Girls: 176.
Connecticut: 40, 56.
Crane, Oliver: 99.
Crosby, Howard: 201.
Çanakkale Boğazı: 11.
Çelebi Yorgaki: 81, 83, 173.
Çin: 18.
Çorum: 106.
Dartmouth College: 40, 42.
Decameron: 49.
ders
programlan (curriculum): orta dereceli okullar: 159, 163, 167-170
ilahiyat okulları: 172-175
yüksek okullar: 182, 184-186,
195-196, 200.,
Dikiş makinesi: 20.
Diyarbakır (Diyarbekir): 94,
108,
127, 128, 195.'
Dodd, Edward W.,: 99.
Dodge, Dr. Asa: 127.
Doğu Anadolu Bölgesi: 151.
Doğu Sorunu: 22
Doğu Türkiye
Misyonu: 95, 97, 105, 110, 134, 135, 151, 152, 156, 157, 162.
Dunmore, George W.,: 99.
Dwight,
Harrison Gray Otis: 38, 39, 45, 50, 55, 60, 73, 74, 77, 99.
Dwight, Herry Otis: 101.
East India Co.: 19.
Eckford, Henry; 11.
Edirne: 93.
Eğin: 108.
eğitim dizgesi
(1870-1900): 152-205
ullar: 156
dereceli okullar: 157-172
yat okulları: 172-175
yüksek okullar: 175-205 Elbistan:
108.
Encümen-i
Teftiş ve Muayene: 121.
Erciyes Dağı: 36.
Erkân-ı
Harbiye-i Umumiye Reisi: 188.
Ermeniler: 39.
Ermeni Cemaati: 60, 61.
Ermeni Kilisesi: 73.
Ermenilere gönderilen misyoner:
37
Ermeni Misyonu: 47, 75, 94, Ermeni
olayları: 22, 129 n- Ermeni Patrikliği: 101.
Ermeni
Protestan Cemaati: 71, 81, 101, 105.
Ermeni
Protestan Kiliseler Bir. ligi (Harput): 189.
Ermeni
Protestan Kiliseler Birlikleri: 79
Ermeni
Protestan Kilisesi: 71, 72. '(Kuruluş)
Ermeni sarraflar: 74, 75.
Ermenistan Koleji: 188, 189.
Erzincan: 85.
Erzurum: 21, 52, 92, 95, 108, 128,
152, 203,
Eski Zağra: 124.
Ethniki Hetairia Cemiyeti: 193.
Euphrates College: İ76
Everett, John S.,: 99.
Famstworth, Wilson A. Fırat Koleji:
154,155, 188 Filistin: 35, 38.
The Friend of Youth: 48.
Fisk, Pliny:
16, 29, 30, 33, 36, 58.
Fotoğraf makinesi: 20
Fransa: 11, 20.
Gaz lambası: 20.
Gedikpaşa: 167.
Goodale, AlvinB.,: 100.
Goodell,
Constantin Washington: 59.
Goodell, Edwin: 100-
Goodell,
William: 30, 34-36, 38, 41-44, 46, 47, 49, 50, 55, 59, 60, 71, 85, 99.
Goss, Zenas',: 100.
Grand Turk: 9.
Grant, Dr. Asakel: 127.
Greene, Joseph K.,: 100.
Gregoryan (Ermeni ruhban): 76.
Gridley, Elnathan: 36, 44.
Gülistan (cariye): 204.
Güney Denizi Adaları: 19.
Güney Ermenistan Misyonu: 95, 148.
Gürün: 108.
Haçin (Saimbeyli): 148, 199.
Haddad, Tannus El: 35.
Halep: 108, 148, 187.
Hallock, Homan; 47, 56.
Hamlin, Cyrus: 22, 44, 45, 74, 77,
78, 80-85, 95, 122, 123, 125.
Harput: 85, 92, 93, 95, 97, 108, 127,
128, 151, 152, 154, 188-190.
Harput İlahiyat Okulu: 85.
89,
91, 92, 95, 106, 123, 127, 138, 143,
144, 147, 164, 171, 174, 181, . 195, 203, 204, 222.
Harpoot News: 48.
HaskeE, Dr. Henry B.,: 101.
Hasköy: 85.
Havariler: 14, 15.
Hay, John: 22
(ABD Başkanı)
Hayik Kilisesi: 181.
Hazreti İsa: 127.
Herrick, George F.,: 100.
Hıristiyan Çalışmalar Topluluğu: 158
Hıristiyanlar: 76
(sözde Hıristiyanlar) Hindistan: 15,
18, 19, 72. Hitchcock, Milan H.,: 101.
Hollister, Miss Mary: 149.
Homes, Henry A.,: 45.
Hutchison, William: 100-
Hünkâr İskelesi Anlaşması: 72.
Islahat Fermanı (1856): 72.
International College: 176-
İbrahim Müteferrika: 89.
İdadiye: 182.
İkinci Meşrutiyet: 148.
İncil-i Şerif: 39
İngiltere: 11, 16, 72, 121,
Genel Valisi:
19,
Konsolosu: 34,
35, Protestan Misyoner Örgütleri: 46. •
İsa Peygamber: 14.
İskenderiye:9, 33.
İsmail gevket: 198.
İsmet Bey (İnönü): 188.
İspanya: 23-
İstanbul: 9,
11, 36. 43, 46, 47, 49, 50, 52, 55, 59, 61, 72, 76, 82, 85,
İstanbul İstasyonu: 108.
İstanbul Kız Koleji: 167, 203-204.
İstasyon (misyoner): 53, 54.
İttihat ve Terakki Hükümeti:
İzmir: 9, 10, 11, 16, 36, 37, 41,
46,
47, 49, 55, 56, 58, 60, 61,
95,
143, 147, 148, 205, 222.
İzmit: 95, 106, 143, 170.
Jackson, William C.,: 33, 45, 92.
Jefferson, Thomas: 13.
(ABD Başkanı)
Jewett, Dr. Fayette: 100.
Johnston, Pinkwy: 32.
Johnston, Thomas: 45, 93.
Journal of American Oriental
Societies:
220.
Journal cf Arts and Sciences: 49.
Karabet, Diyonisos: 34.
Karadeniz: 36.
Kastamonu: 195.
Katolik (Ermeni Ruhban): 76.
Katolikler: 15.
Kayseri: 36, 92, 95, 106, 135, 136,
137,138, 143, 174, 193,
Kendine yardım ilkesi: 84 (self-help)
Kennedy, Mrs. John S.,: 205.
Kırım Savaşı: 11.
Kilikya Ermeni
Protestan Birliği: 181, 182.
Kilis: 94, 108.
King, Jonas: 36, 38.
Kitaplıklar: 49
Rnapp, George C.,: 100.
Komodor David Porter: 50.
kongre: 134
konsey: 134
Konya: 195.
Konstantinidi Paşa: 121.
«Kralın Kızları Topluluğu»: 158.
Kudüs: 29, 33, 34, 127, 200.
Kukab Es Sabah: 48.
Kuzey Ermenistan Misyonu: 95.
Kuzey Ermenistan: 151 .
Küçük Asya: 59.
Kütahya: 106.
Ladd, Daniel: 45.
Lancaster okulları: 59, 68 n.
The Land and The Book: 44.
Lannean, John F.,: 33.
Latin Pederler: 34,
Levant: 9, 13,
Company 10.
Lincoln, Abraham: 28 n.
(ABD Başkanı)
Livingstone (kaşif): 18.
Livingstone, William W.,: 100.
Lobdell, Henry (Dr.): 100, 127.
London
Religious Tract Society: 146.
London Times: 119.
Londra: 90, 152, 186.
Lübnan: 35, 41.
Maarif Müdürü (Harput): 190-
Maarif Nezareti: 120, 199.
Maarif-i
Umumiye Nizamnamesi: 120.
Maine (ABD): 40, 56.
Mahmut, Sultan İkinci: 58, 59.
Malatya: 108.
Malta (Adası):
34, 35, 37, 38, 41, 46, 48, 56, 58, 147, 148.
Manastır: 124.
Manisa: 106, 108, 138.
Maraş: 85-86, 94-95, 108, 148,
151,
171, 173, 174, 181, 199.
Marden, Henry:. 101.
Mardin: 85, 86, 108, 127, 128
165,
166, 171, 173.
Marsh, Dwight W.: 100.
Massachusetts (ABD): 40, 56,
182
Massachusetts Eyaleti Senatosu:
189,
194, 204, 205.
Matbaa (misyon/misyoner)
Malta: 46-49,
İzmir: 56, 87-91,
İstanbul: 144-148,
Antep: 144, 149-151,
Beyrut: 148
Matbaa Komisyonu: 98.
McKinley, William: 22
(ABD Başkanı)
McNaughton, James P.,: 205.
Mekatib-i
Ecnebiye ve Gayrimüslime Müfettişliği: 121
Mekke: 11.
Merkezi Türkiye Kız Koleji:
171, 199-200.
Merkezi Türkiye Koleji: 180-188.
Merkezi
Türkiye Misyonu: 93, 94, 108, 133, 135, 148-151, 156, 157, 161.
Merkezi
Türkiye Protestan Birliği: 102.
Meriam, William W.,: 100. 123.
Mersin: 95.
Merzifon: 44
,83-85, 92, 106, 128, 129, 138, 143, 144, 173, 174, 193, 197, 222.
Methodist Episcopal Mission:
123.
Mezopotamya
Protestan Birliği: 165.
misyon/misyonerlik: 14
Monroe Yönetimi: 10
Montgomery, Siles F.,: 101.
Morgan, Joseph W.: 99.
Morse, Charles F.,: 100.
Muktatif: 48
Museviler: 32
Napolyon
(Napoleon Bonaparte): 33.
Nasturi Misyonu: 94.
Navarin: 11.
Neşra: 48.
New England:
9, 19, 40, 41, 42, 44, 78, 130, 178.
New Englander: 220.
New Heaven (ABD): 56.
New Jersey (ABD): 56.
New York: 40, 56, 90,
Eyaleti
Senatosu: 200.
Niğde: 106.
North American Review: 49.
Notes of A Tonr In Armenia: 74
Nutting, Dr. David H„: 101.
Nutting, George B.,: 99.
Nutuk: 193.
Offley, David,: 10, 47.
org: 20.
Orta Doğu: 24, 29, 39, 41, 42, 44.
Osmanlı Devleti/İmp.: 11, 12, 16, 24,
41, 42, 53, 83, 110, 119, 120, 122, 138, 139, 140, 141, 146, 219.
Osmanlı-Rus Savaşı: 35, 37.
Presbyterian Kilisesi: 200.
Princeton College: 40.
Protestan
Misyonları Yüzüncü
Yıldönümü Konferansı: 152.
Prudential
Committee: 37, 39,
54 (ABCFM)
Puritan: 16.
Raynolds, George C,: 101.
Redhouse Sözlüğü: 146.
Reformasyon: 15.
Researches In Armenia: 38.
Parmelee, Moses P-,: 101.
Parsons, Benjamin: 100.
Parsons, Justin W.,: 99-
Parsons, Levi:
16, 29, 30, 33, 34, 36, 38, 58,
Pasifik Okyanusu: 19 patates: 20.
Patrick, Mary Mills: 203.
Patrikhane: 82, 83.
Pazar Okulu: 23, 54,124, Peabody,
Josiah: 99.
Peet, Mr.: 192.
Reşid Efendi: 190.
Rhodes, Foster: 11.
Richardson, Sanford: 100.
Riggs, Edward: 101.
Riggs, Ernst: 193.
Riggs, Dr. Elias: 42, 43, 45.
Robert College: 83, 176.
Robert Kolej: 22, 125, 179, 180.
Roosevelt, Theodore: 22.
(ABD Başkanı)
«Rumlara gönderilen misyoner»:
Pennysylvania: 11.
Pera (Beyoğlu): 59, 60, 61, 75,
82, 85, 89.
Perkins, George A.,: 99.
Perry, Henry T.,: 101.
Pettibone, Ira, F.: 100.
Philadelphia: 10, 47.
Phillips Academy: 42.
Pierce, John E.,: 101.
Plovdiv: 123, 124.
Plumer, Alexander R.,: 100.
Pollard, George A.,: 100.
Pontus Protestan Birliği: 194
Porter, David: 50, 56.
Post, Dr. George E,,: 127.
Powers, Philander O.,: 45, 56.
Pratt, Andrew T.,: 99.
Rusya: 20.
Salem (ABD): 9 Samakov: 124 Samsun:
106.
Sandwich Adaları: 18.
Sarraf: 77.
Sehauffler, William G.: 32, 43, 44,
50, 55, 99.
Schneider, Benjamin: 32, 44, 45, 94.
Selanik: 121, 124, 198.
Selim, Sultan Üçüncü: 58, 59.
Servia: 201.
Shepard, Albay Eliot: 200, 201.
Singer Sewing Machine. Co.: 12.
Sivas: 25, 92, 93, 106, 108, 127,
128, 138, 143, 174, 193, 195.
Siverek: 82, 108.
Smith, Adam: 166
Smith, Dr. Azariah: 93, 99, 127.
Smith, Eli,: 38, 39, 46, 55.
Smith, John F.,: 101, 173.
Smith, Lawrence : 11.
Standart Oil C: 12.
Station Notes: 48.
St. Moritz: 125 .
St. Paul's Institute: 176.
Strabon: 36
St. Petersburg: 93.
sultaniyye: 199
Sungurlu: 106.
Suriye Misyonu: 34, 59, 94, 126,
Suriye
Protestan Koleji: 22, 179, 180, 192,
Süreli Yayınlar: 48
Sutphen, Joseph W.,: 99.
Syrian Protestant College: 176.
Talas (Kayseri):
106, 127, 128, 159, 163,
Tanzimat-ı
Hayriyye: 71, 72, 74, 75, 77-79, 82,
Tarsus: 92, 148, 200, 201.
TBMM Hükümeti: 198.
telgraf makinesi: 11.
Temple, Daniel: 41, 44, 46, 56.
Terrel, A.R'.,: 28 n.
Thompson, James L-,: 33.
Thompson, William: 44.
Tibawi, A.L.,: 126. '
Tıbbiye-i Şahane: 121.
Tokat: 92, 95, 106, 108, 159, 193.
Topkapı Saray-ı Hümâyûnu: 71.
Toros: 82, 83.
Trablusşam: 127.
Trabzon: 56, 60, 92, 108, 195.
Tracy, Charles
Chapin (Dr.) 101, 193.
Trowbridge,
Tilman C-,: 74, 100, 119, 125, 181, 182.
Turkish
Missions Aid Society: 73, 123.
Türk - Amerikan ilişkileri: 47.
Türkiye Misyonu: 47, 51, 52.
Türkiye
Protestan Kiliseleri Merkez Birliği: 102.
Uç-İstasyon (Misyoner): 53, 54.
Uluslararası Kolej: 205.
Urfa: 82, 93, 94, 108, 148, 181.
Ünye: 106.
Üsküdar: 167, 203.
Vak'a-i Hayriyye: 36.
Van: 92, 127', 128, 152.
Van Dyke, Cornelius: 127.
Van Lennep, Henry J.,: 93, 99.
Vartabet, Kirkor: 34.
Vasıf Çınar Caddesi: 89.
Walker, Agustus: 100.
Washington D.C.,: 201.
Washbum, George: 22, 125.
Washington, George: 13
(ABD Başkanı)
WBM (Woman's
Board of Mis- sions): 126, 127, 149, 166, 199, 203, 204.
WBMI (Woman's
Board of Mis- sions of the Interior): 126, 127, 149, 166.
West, Dr. Henry S.,: 101.
Western Electric Co.: 12.
Wheeler, Crosby H.,: 100, 189.
White, George H„: 100.
White, George W„: 198.
Williams College (ABD) 40.
Williams, William F.: 100.
Winchester, Oliver W.: 100-
Woman's Union
Missionary So- ciety: 126.
Wood, George W.,: 99.
Yakacık Kilisesi: 181
(An tep)
Yale College: 40.
Yankee: 40, 41.
Yıllık Toplantı: 52.
Türkiye Misyonu'nun İlk-
Yozgat: 106, 193.
Yunan İhtilâli: 37.
Yunanistan: 10, 37, 198.
YMCA (Young
Man's Christian Association: 176.
YWCA (Young
Woman's Chris- tian Association): 176.
Zara: 108.
Zeki: Ketanî: 198.
Zornitza: 48.
Zulu Misyonu:
Dr. Uygur Kocabaşoğlu
Kendi Belgeleriyle
19.YÜZYILDA
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDAKİ AMERİKAN
Kapak: Ali Alpaslan Yöney
Amerikalılar’a kapitüler haklardan yararlanma
olanağı veren ve bu ülkeyi “en ziyade müsaadeye mazhar memleket" statüsüne
geçiren ticaret sözleşmesi 1830’da imzalandı. Bu tarihten on yıl önce ilk
Amerikalı misyonerler İzmir’e ayak basmışlardı bile. (...) Amerikan donanması
Thomas Jefferson’un Başkan seçildiği 1801 yılında Cebelitarık’tan geçerek Akdeniz’e
girdi. Donanma işin “yüzü sert ve soğuk” yanıydı. Bir de “yüzü sıcak”, sempatik,
insancıl bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. Üstelik Akdeniz’de dolaştırılacak bir
firkateynin yıllık masrafı 80.000 dolarken, bir misyoner ailesinin yıllık
gideri 1000 doları bulmuyordu! (...) Emperyalist bir güç olarak dünya
sahnesine biraz gecikmeyle çıkan ABD, Asya, Afrika, Latin Amerika ve Ortadoğu
gibi dünyanın değişik bölgelerine nüfuz ederken, misyoner dizgesinden etkin
bir şekilde yararlanmıştır, (...) Bu çalışmanın asıl konusunu oluşturan okul,
misyoner faaliyetlerinin bir tür vitriniydi. XIX. yüzyılın sonuna gelindiğinde
Osmanlı İmparatorluğu’nda, ilkokuldan yüksekokula oldukça gelişkin bir
Amerikan misyoner eğitim sistemi oluşmuştu. 1900 yılında, yalnızca Anadolu’da
(İstanbul dahil) 400’ü aşkın okulda, 17.500 dolaylarında öğrencinin eğitim görüyor
olması azımsanacak bir olay değildir. (...) Şu rahatlıkla söylenebilir:
Misyonerlerin en kalıcı etkileri, Amerikalılar’ın kafasında, bulundukları
ülkelere ve halklara ilişkin iyi ya da kötü bir imaj yaratmak konusunda ortaya
çıktı. Dolayısıyla ABD’deki Türk imajının yaratıcısı büyük ölçüde misyonerler
oldu.
[*] Amerikalılar daha gerçekçi oldukları için olsa gerek «çıkar»
(American interests) sözcüğünü kullanmayı seviyorlar. Amerikan çıkarları adını
verdikleri bu sepetin içine de askeri, siyasi, kültürel, ticari, endüstriyel
ve insancıl (philanthropic) her türlü iliş-, kiyi koyuyorlar. Bu sepetin adına
Amerikan çıkarları ya da Amerikan varlığı denmesi o denli önemli değil. Önemli
olan bu sepetin içindeki şeylerden hangisinin belirleyen, hangisinin ise belirlenen
olduğunu iyi saptamak. Bence ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri boyutlarıyla
Amerikan varlığının kendisi asıl dikkat ve ilgi odağı olmak durumunda. Amerikan
varlığının oluşmasına, gelişmesine ve değişmesine, yani gelişen koşullara uyum
gös termesine araçsal olarak olanak sağlayan (örneğin misyoner faaliyetleri,
donanma, okullar, Barış Gönüllüleri vs.) mekanizmalar, işlevsellikleri
ölçüsünde değer ve önem kazanıyorlar. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, genel
olarak Amerikan misyoner faaliyetlerini, özel olarak da Amerikan misyoner
okullarını, ülkedeki Amerikan varlığının oluşmasına ve gelişmesine katkılar;
açısından ve XIX. yüzyılla sınırlı olarak incelemektir.
[†] İncelediğimiz dönemin sonlarından (1894'ten sonra) itibaren «Ermeni
Olayları» diye nitelenen olaylar yaşandı. Bu çalışmada bu olaylarla doğrudan
ilgilenilmedi.
[‡] «Constitution for
the Girls Evangelical High School-Mardin», Seri ABC 16:9:7, Vol. 6, No 129.
[§] Euphrates College
and Students: Report for the Year 1898-1899», Seri ABC 16:9:7, Vol. 11, No 343.
• «Facts About
Armenia College», Seri ABC 16:5,
Vol. 5, No 47.
• «Farewell
Address Presented by the American Mis- sionaries at Constantinople to the Lord
Viscount Strat- ford de Redcliffe With the Reply of His Excelency», Seri ABC
16:5, Vol. 4, No 12.
• «Hints and
Cautions Addressed to Missionaries Destined to the Mediterranean by William
Goodell and William G. Schauffler», Seri ABC 16:5, Vol. 14.
• «History of
the Aintab Station Previous to Decern-'
ber 1856», Seri
ABC 16:5, Vol. 5, No 28C.
[**] «Relation of the
American Missionaries to the Na- tive Protestant Churches and Committees Formed
in Connection with Their Labors in Turkey», Seri ABC 16:7:1, Vol. 8, No 175.
• Report of
the Aintab Station, July 1894-June 1895»,
Seri ABC 16:9:5, Vol. 10, No 74.