Ana içeriğe atla

  
 
Print Friendly and PDF

BÜYÜK PİRAMİT’İN SIRRI YA DA ÂDEM DEVRİNİN SONU

 


Gcorges BARBARIN

BÜYÜK PİRAMİT’İN
SIRRI

YA DA ÂDEM DEVRİNİN SONU

Çeviren :

İbrahim BAŞTÜRK


Ruh ve Madde Yayınlan

Kitabın Orijinal İsmi:

Le Secret De La Grand Pyramide

Bu Kitabın Her Hakla
Metapsişik Tetkikler
ve

İlmi Araştırmalar
Derneği'ne Aittir.

Yazılı İzin Alınmadan Kısmen Ya Da
Tamamen Alıntı Yapılamaz.

Kapak Düzeni:
Halûk ÖZDEN

 

ÖNSÖZ

Önceleri, Büyük Piramit’in sadece bir ölü odasını koruduğuna inanıldı.

Sonra, Onun, belirli ölçüler biçimi altında, bütün zamanların en büyük astronomik, geometrik ve geodezik problemlerinden bazılarının çözümünü içinde bulundurduğu keşfolundu.

Nihayet farkedildi ki, binanın iç ölçüleri ile dış ölçüleri arasında sıkı bir bağ mevcut bulunmakta ve dehliz nizamı, insanlık tarihinin en mühim hadiselerinin geometrik bir kronolojisini saklamakta.

Bu kitapta görülecektir ki, Büyük Piramit, sadece uzun zamandan beri kaybolmuş İncil öncesi büyük bir medeniyetin ilmini temsil etmekle kalmıyor, fakat kendisinde beşer üstü bir bilginin izini de taşıyor.

«Keops» Piramit’ine, pek haklı olarak, «en. yüksek felsefî ve dinî inanç formunun mimarî sembolü» denilmiştir. Bundan elli asır evvel taşa geçirilmiş matematik bilgiler, ancak zamanımızda anlaşılabilmiştir ve bu bilgiler ilk medeniyetten zamanımızdakine gönderilmiş, manâlı bir adresi oluşturmaktadırlar.

Büyük Piramit’in İlk araştırıcıları Williams Petrie, Emest Wallis Budge, Smlth, Gaston Maspero, Albay Garnier, Charles Lagrange, Marsham Adams, Oppolzer, Bauchinger ve New- comb oldular.

Lâkin, bu konuda en fazla medyun olduğumuz D. Davit- son’dur; kendisi 1910 sıralarında bir vesile ile James Mon- crieff'in Büyük Piramit üzerine yazılmış küçük bir eserini okumuş. Konuyla, peşin hükümsüz ve objektif olarak ilgilenmişti.

Mevzuu üzerindeki daha derinleşen incelemesi D. Davit- son’u, kendisi gibi, Büyük Piranüt’in geometrik kronolojisiyle İbrani kronolojisi arasındaki benzerliği gören Dr. Alder- smith ile işbirliğine götürdü ve her iki âlim ortak çalışmalarını 1914-1918 Harbine kadar sürdürdüler. Harbin sonu Dr. Aldersmith’in de ölümünü getirdi.

Dr. Davitson araştırmalarına tek başına devam etti ve uzun çalışma senelerinden sonra, her şeyin geometrik, ceb- rik ve astronomik olarak incelendiği hacimli, geniş, ilmi bir eser neşretti.

özel olarak, en fazla yoruma açık bölüm (tarihi, dinî ve kehânet olarak) Habermann ve Wynnes tarafından ele alınmış, geliştirilmiştir, lâkin daha az objektif olarak.

Anglo-Sakson yazarları bu konudaki dikkatli çalışmalarını, okunmalarını güç kılan bir karışıklık içinde sunmuş olduklarından kınanabilirler.

Bu sebeple berraklaştırıcı bir çalışmanın zaruretine hükmettik. Büyük Piramit üzerindeki araştırmalarda uzmanlaşmış müelliflerin belli başlı kanaatleri, hiçbir peşin hükme kapılmaksızın, saygı ve büyük bir hoşgörü içinde bu kitapta yer aldı.

Muhtemeldir ki, gerek yazarın muazzam bir konuyu böyle küçük sayıda sayfalara sığdırmaya çalışması, gerekse incelediği eserlerin eksiklik ve boşluklar ihtiva etmesinden dolayı, bu kitabın da, bazı hataları olacaktır. Zaten, beşeri dehâya, sadece buna dayanan diğer eserlerden, her noktada inanılmaz derecede farklı ve uzakta olan bu büyük âbide karşısında başka türlüsü de nasıl olabilirdi?

Önünüzdeki kitabın, Davitson’un çok karmaşık ve hâkim bir çalışma ürününün, Alman ve Anglo-Sakson uzmanların eserlerinin yerini tutma gibi gülünç bir iddiası yoktur; fakat onların kitaplarında dağılmış bilgileri, rivayetlerden sıyrılmış olarak, bir fikir edinmek İçin toparlayıp okuyucuya sunmaktır gayesi...

Bütün çalışmalar, nazariyeler, varsayımlar bahis konusu edilmiştir. Eski ve yeni kehanetlerle mukayese unsurları-

nı kitaba ilâve ettik ki, bu çalışmanın aktüel zamanlara ait bölümlerini yakınlaştırmak mümkün olsun.

Şimdiye kadar, kehanetler hep eksik incelenmişlerdir; ya inanmayanlarca toptan inkâr edilmiş ve sistemli alaya alınmışlardır; veya inananlarca kehanet metinleri, kendi varsayımlarına göre biçim değiştirmiş olarak ve gözü kapalı, toptan kabul edilmişlerdir. Onları karşılaştırırken, istikbaldeki gerçekleşmeleri hususunda herhangi bir kat'î tavır almaksızın, içlerindeki en muhtemel mânâyı çıkarmaya ve Büyük Piramitteki mimari kehanet verilerinin, diğer yazık veya sözlü olanlarınkine karşı büyük üstünlüğünü göstermeye gayret ettik.

Hakikatte, alelade kehanetlerin karakteristiği, ekseriya, tarihlerini söylemeksizin hâdiselerden bahsetmeleridir; oysa Büyük Piramlt’teki kehanetlerin karakteristiği, hâdiselerin mahiyetine işaret etmeksizin, tarihleri tam olarak belirtmeleridir. Keops Büyük Piramidi, başlı başına tek bir vak’adır. Kehaneti, matematik temellere: ve doğru rakamlar üzerine dayanır. Sonuç olarak, insanların tarihte ilk defa, daha iyisi olmadığından. Büyük Mimar diye adlandırdıklarının objektif plânını bizzat kendi gözleri ile okumalarına müsaade olunmuştur.

G. B.

Mayıs 1936 ()

  1. BÖLÜM

TARİHÇE

PİRAMİTLER MEZARLAR MIYDI?

Piramitler Mısır'ın en ilgi çeken mimari eserleridir.

Sayıları, ekseri Batılı’ların tasavvur ettiklerinden de fazladır: Dr. Lepsius onlardan en az altmış yedisini saymıştır. Gerçekte ise seksene yakındırlar. Hepsi Nil’in sol kıyısına kurulmuş ve vadide, kırk kilometrelik bir uzunluk içine yayılmıştır. Bazıları ayrı olmakla beraber ekserisi grup halindedir. En tanınmış ikinci sıradaki piramitler Abousyr, Sakharah, Dachour, Matanyeh ve Meidoûn yakınındakilerdir.

Fakat ilgiyi özellikle, Büyük Piramitler diye adlandırılan ve Giseh şehri civarındaki âbideler çekmektedir. Bunlar varsayılan kurucularının adlarına göre ayrılmaktadırlar: Keops (veya Kufu), Kefren ve Mikerinos.

Uzun zamandan beri bu heybetli âbidelerin bir mezar hizmeti gördüğü ve içinde, kurucusu firavunun mumyalanmış cesedini saklayan bir ölü odasını barındırdığına inanıldı.

Bu inanış diğer piramitler için hâlâ geçerli olsa da, içlerindeki en büyüğüne gelince, tamamen terk edilmiştir.

SİPER-KALELER MÎ? RUMUZLAR Mİ?

Gerard de Nerval’in kanaatince piramitler «Büyük Sıraların saklanmasına hizmet etmişler ve Örfe ile Musa < înisiye>ı bilgileri oradan almışlardır.

M. de Persigny, sol kıyı üzerindeki piramitlerin işgal ettikleri duruma dikkat ederek zekice bir tasarım ortaya atmıştır; ona göre : Bu âbideler, çöl kumlarınca Nil vadisinin işgaline karşı bir engel teşkil etmektedirler. Mısır astronomi âlimi Mahmut Bey ise, piramitlerin en büyüğü Keops’un, 5200 yıl evvel dolanımının en yüksek noktasuıa varmış Slriüs Yıldızı ışınlarının, özellikle piramidin güney tarafı üzerine diklemesine düştüğü bir devrede inşa edilmiş olduğu hükmüne varmıştır.

Alman Medikus, piramitlerde ruhun ölmezliğinin bir temsilini görmektedir. Dr. Lepsius, piramitlerdeki boyutların, firavunların hükümranlığı süreleri ile orantılı olduğunu düşündüğünde. daha sağlam bir şeyi görür gibi olmuştu. Fakat, problemin zâhiren çözümüne en yakın ansiklopedisi Didero oldu : Piramitlerin bazı bilgileri ve tarihî verileri nakletmek için meydana getirildiklerini söyledi. Bununla beraber, birazdan göreceğimiz gibi tezinde cüretli olamadı.

İncelememiz, gerçekten tek ilgi çekici olan Büyük Pira- mit’le sınırlı olduğundan, diğerlerini bırakıyoruz. Şüphesiz, en büyüğe ait bazı genel ayrıntılar, diğer piramitlerin inşasında da tatbik edilmişlerdir; halbuki, büyüğün özel mimari vasıfları fevkalâde bir ilhamı, bir niyeti ve bir sistemi ifade etmektedir.

SULTAN PİRAMİT

■ Kufu» diye de adlandırılan, bundan böyle sadece Piramit diyeceğimiz Büyük Piramit, bu âbidelerin ilki ve en ku- zeydekidlr. O eski Heliopolis ve Menfls şehirlerinin civarında, ilk taşı binlerce sene sonra konulmuş şimdiki Kahire şehri yakınında inşa edilmiştir.

Binanın dış kaplama malzemelerinin büyük kısmı, zaten Kahirenin eski evlerinin çoğunun yapılışında işe yaramıştır. Büyük Piramit, tam olarak Nil Deltasi’nın tabanına yerleştirilmiştir. Geometrik bir düzen içinde yönlendirilmiştir, halbuki diğerleri daha az belirli ölçüler içindedirler. Yüzlerinden birisi, girişe ait olanı, dosdoğru kuzeydedir. Köşegen çizgilerinin uzatılmış hali Delta’yı boydan boya içine alır ve Pira-

mit'in meridyeni, birbirine son derece eşit iki bölgeye ayırır Delta’yı.

Piramit’in 137 metre yüksekliği var ve taban yüzeyleri* nln her birinin uzunluğu 227 metredir. Piramit’in tepesi mevcut değildir, sebebini daha sonra izah edeceğiz. Eğer bu tepe tekrar yerine konulsa, âbidenin tam olarak yüksekliği 147 metreyi bulacak. Piramit çukur olarak tasavvur edilse, bir cam küre içindeki pandül gibi, Roma’nın 131 metre yükseklikteki muazzam Sen Piyer Kilisesi’ni içine aldığı görülürdü.

5000 YILLIK BİR İNŞAAT

Keops Plramit’inin yapım tarihi, hayli tartışılmıştır.

Mısır tarihçileri. O’nu İsa’dan evvel 2700 ile 3100 yılları araşma koyarlar. Mısır’ın «kopt» geleneğine göre, Piramit, «Tufan’dan önce», Tufan’ın üçyüz sene sonra geleceğini haber veren bir vizyonu müteakip inşa edilmiştir. Piramit’in girişindeki astronomik veriler 2592 ila 2654’ü işaret etmektedir ve bu, Piramit’in gerçek yaşına tek&bül edebilir.

Piramit’in plânı, şüphesiz inşasından eskidir; âbidenin hıfzettiği, gerçekten beşer üstü bilgilerin tamamı, uzmanlara göre, Incil’in büvük îlhamperestlerinden birine, Melchisâdech veya Enoch’a aittir.

Enoch. Incil’e göre, İsa’dan evvel 3378’de doğdu ve 36 5 sene yaşadı. Maddeten O’nun Piramit’in mühendisi olamayacağı belli ise de, mimarı olmasına ve plânı çizmesine hiçbir mâni yoktur. Mısır geleneğine göre, Sisithros adındaki torunlarından biri bu plânı Mısır'a getirmiş ve spiritüel halefi tarafınca Mısır’lılann kendisine yüzbin işçi temini sağlanmış olacaktı. Her ne ise. Piramit’in Büvük M-marı’nı tesnit güçlüğü karşısında, daha iyisi olmadığından, Keops IV. Sülâle hükümdarlarından birinin eseri olarak inşa edildiği kabulü süregelmektedir. En azından, Piramit’e verilmiş isini böyle tescil edilmiştir.

IIEREDOTUN ÜNLÜ HİKÂYESİ

Heredot’a göre, inşaat yirmi yıldan fazla sürdü.

Doğruluğu, en azından iyi niyeti kabul edilen Yunan’iı yazarın şahadetinden başkası da yoktur

O’nun Mısır'lı rahiplerden elde ettiği bilgilere göre, Keops (•) büyük bir inşaatçı olduğu kadar namlı bir müste- bid idi. Kendisinden önceki Rampsinit Hükümdarlığı'nın adalet ve bolluk devrine karşı mahrumiyetler, zorlu çalışmalar çağını getirtti. Mabetler kapatıldı, kurban etmeler yasaklandı; ve Keops, kafasına koyduğu binaların inşasında, büyük bir insan ordusu kullandı. Her üç ayda bir yenilenen yüzbin insan işe sürülüyordu. Halkın azaba sokulduğu bu zaman içinde, üzerinden taşların geçirileceği şose yolun inşasına 10 sene harcandı. Kanaatimce, bu şose ilgi çekicilikte Piramit’e yaklaşan bir eserdir. Hayvan figürleri ile bezenmiş ve işlenmiş taşlardan yapılmıştı. Piramit’in kendisi yirmi senelik çalışmaya mal oldu : O kare şeklindedir; yüzlerinin herbiri sekizer ayak (eski ölçü) genişlik, ayni surette yüksekliktedir; büyük bir kısmı mükemmelen birbirine kaynaşmış, herbiri en az otuz ayak olan İşlemeli taşlardan meydana gelmiştir.

Bu Piramit basamak usulüne göre yapılmıştır. Bu şekilde inşaata başlandığında, ağaçtan yapılmış kaldıraçlar yardımıyla diğer taşlar yerden birinci sıraya taşınmışlardır. Bir taş buraya vardığında, bu sırada bulunan başka bir kaldıraçla daha üst sıraya yükseltilmiş; buna göre, yerleştirme sırası kadar kaldıraç olması lâzım; belki de bütün bu taşınma işi, tek bir kaldıraçla halledilmiştir. Söylenenleri işittiğim tn- bi naklediyorum. Şu halde, önce Piramit’in tepesi oturtulup. , mükemmelleştirilmiş!ir; oradan civar bölümlere inilmiş ve nihayet iç kısımlarla toprağa temas eden yerlere geçilmiştir Piramit’in üzerinde eski Mısır işaretleri ile İşçiler için yanıhn sarfiyat gösterilmiştir.

Bu ibareleri bana tercüme edenin ifadesine göre, bu harcamalar onaltı yüz gümüş ödeme birimine () tekâbül edi yor. Eğer bu doğru ise, bizim hesabını bilemediğimiz kadar zamanı da taşların işlenmesi, onların yürütülmesi ve toprak altı yapıların kurulması için harcayan işçilerin kalan iaşe ve

(*) Hükümdar.

ibate masrafları ile demirden âletlerin temini için kimbilir neler sarfedilmiştir.

KALDIRMA TEKNİKLERİ

Muazzam boyutlardaki taşlar, bunların bazılarının kaldırıldıkları yükseklik, birçok kimseyi eski Mısırcıların fevkalâde kaldırma tekniklerine sahip olduklarına ve bunun sırrının bize ulaşamadığına inanmaya sevketmiştir. Gerçekte, yüksek bir maddi medeniyet seviyesine varmış olan bu halk, oldukça sınırlı mekanik vasıtalara malikti. Şüphesiz, İnislye kişilerin bilgileri muhtemelen,, zamanımızın en büyük âlim- lerininkinden geniş ve çok üstün bulunmaktaydı. Bu bilgiler, zorunlu olarak benzer değillerdi ve çok yüksek bir mertebeden geldiği hissini veriyorlardı. Lâkin, inisiyasyon sırları sebebiyle, rahiplerin bilgileri maddi işlere kabili tatbik değildiler.

GELMİŞ GEÇMİŞ ZAMANLARIN

EN BÜYÜK ŞANTİYESİ

Firavunların gerçekleştirdiği mimarî mucizeler, rıza ile çalışmaktan çok esaretten kaynaklanan el emeği bolluğuna dayanıyordu. Anlaşıldığı kadarıyla işçilere ücret verilmiyordu; sadece beslenmeleri, o da kifayetsiz olarak, sağlanıyordu. İçecek, şişmanlatmasıyla ünlü, Nil suyundan temin ediliyordu. Sadece rahipler, kuzu eti, domuz eti ve sebzelerden sakınarak, organik bakiyeleri azaltıp, vücutlarının ritüel saflığını ortaya çıkarma imkânına sahiptiler.

Vasıfsız işçiler geniş bir yığın teşkil ediyor ve kendilerine alelâde işler veriliyordu; teknik çalışmaları (taşların oyulup işlenmesi, toplanması, heykeltıraşlık vs. gibi) uzmanlaşmış emekçiler yürütüyordu.

Mısır’da en fazla kullanılan malzeme, çakıltaşı ve granit idi. özellikle çakıltaşı Büyük Piramit’in inşasında yer aldı. Kaplama sert k’reçten oldu: her nc kadar bazıları, haksız olarak, bu kaplama üzerine şüpheler ileri sürmüşlerse de, Da- vltson’un çalışmaları kireç kaplama faraziyesini kat’î olarak, Özel bir anlam taşıdığı şeklinde doğrulamıştır.

OLAĞANÜSTÜ TİTİZLİKTEKİ DUVARCILIK

Her şey göstermektedir kİ. Büyük Piüamit'in duvarcıları, araştırmacı Viollet-LeDuc’ün sandığı kadar acemi değildiler; delili, Piramit’teki taş işlemeciliği ve bilhassa kaplamadaki ustalık, taşların yerleştirilip düzenlenmelerindeki incelik hünerleridir. Öyle kİ, iki blok kayanın yerini değiştirmeden, İlk kon uluslarındaki pozisyonda çimento mevcut olmadığı halde, meselâ, bir çakının çok ince madeni dilimini araya sokmak imkânsızdır. Keza iç bağlantılarda da herhangi bir çimento izinin bulunmaması dikkate şayândır. Zamanımızın büyük bir mimarı, bu konudaki görüşünü «Bu muazzam duvarcılık, sanki bir saatçinin pertavsızla yaptığı dakik, titiz çalışmayı andırmaktadır.» diye İfade etmiştir. Flinder Petries de, «Birkaç hektar arazi üzerinde sanki modern bir gözlükçü çalışması.» diye yazmıştır.

  1. Amerika’n bir büyük inşaat müteşebbisi de şöyle bir beyanda bulunmuştur: «Zamanımızda, Piramitte gerçekleştirildiği şekilde, on metre uzunluğundaki iki yüzeyi mükemmelen toparlayacak tecrübede hiçbir inşaat ekibi, geliştirilmiş herhangi bir makina mevcut değildir.»

İPLER ÜZERİNDE BİNLERCE İNSAN

M. A. Moret, Kefren Piramidi civarındaki bir mabette bulunan, 170 metre küpten fazla ve 500.000 kiloya yakın ağırlıkta bir monolit kayayı tespit edebilmişti. Bugün için benzer blok kayaları nakletmenin ne kadar güç olacağı tasavvur edilsin’..

Zira, arabaya koşulmuş at, Mısır'da ilk defa XVIII. Sülâle zamanında görünüyor. Tekvin İse bundan. Hz. Yusuf’un hayatı sırasında bahsediyor.

Mısır yazıları ve heykelleri, zamanın mühendislerince kullanılan teknikleri geniş olarak açıklıyorlar : Taşınacak büyük kaya veya heykeller, bir çeşit kızak üzerine bağlanırlardı. Bu kızağa takılı çok sayıda ve uzun halat tipi ipler arasında insan yığınları sıralanıyordu, tşi yürütmekle sorumlu mimar. blok tasın üzerine bizzat çıkıp ahenkli bir şekilde el çır-

pardı. Hareketi, bir yardımcısının ağaç veya metal bir çıngırağı çalması ile desteklenirdi. Her darbede kalabalığın bir çekişi izlenirdi. Koro halinde çıkarılan sesler ve bir nev'î şarkılarla desteklenen bu faaliyet uygun zamanlara bölünmüştü Kısa bir zaman sonunda yeni çekiciler birincilerin yerini alır ve boylece, münavebeli çalışanlar yerlerini devrederlerdi.

Çekilecek blok kaya veya parçanın kolaylıkla yürütülebilmesi için, bir kişi, yol ve ipler üzerine bir sıvı dökerdi.

Taşları oturtulacağı seviyeye çıkarma gayesi ile önceden, yumuşak meyilli şose yollar inşa edildi. Piramit’in inşasında kullanılanın uzunluğu 925 metre idi. Bazan bunların kalıntılarına, âbide civarında rastlanmaktadır. Büyük Piramit’in inşasında malzeme şevki çok güç oldu. Muhtelif taş ocakları kuruldu. Ekseriya sal ve tekneler üzerinde, Nil'in kabarmasından faydalanılarak blok parçalar Plramit’e taşındı.

Malzemelerin nakliyatı çok uzun sürdü; zira bunlar Yukarı Mısır’da, yüzlerce mil mesafede kurulmuş taş ocaklarından getiriliyordu. Ve su yolu, yalnız Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında müsait idi.

GERÇEK BİR TAŞ DAĞI

Hesap edildi ki, Piramit’in ağırlığı altı milyon ton çekmektedir. Malzemelerin buraya yığılıp dağıtılması için seneler, milyonlarca frank para ve hatırı sayılır bir el emeği gerekecekti.

Ne depremler, ne çöl fırtınaları, ne kum, ne don olayı (sanıldığının aksine, Mısır’da sık görülüyor) Piramit’te, dış kaplama haricinde, ciddi bir hasara yol açmadı.

Piramit, hâlihazırda 203 duvarcılık oturma yerini üzerinde bulundurmaktadır. Basamak biçiminde ve ortalama bir metre yükseklikteki bu ara yerler, Piramit’in tepesine götüren âbidevî bir merdiven teşkil ediyorlar. Oradan, Kahire, çöl, Nil ve diğer piramitler üzerine yayılan bir panorama seyredilebilir.

BEŞ HEKTARLIK GÜNEŞ KADRANI

Söylediğimiz gibi. Büyük Piramit diğerlerinden önce inşa edilmiştir.

Kaplaması Nil'in sağ kıyısı üzerindeki Masara ve Turra kuyularında bulunan en saf ve en beyaz kireç taşlarından yapılmış, son derece temiz bir yüzey oluşturmaktaydı. En küçük yarıklar, ufacık kireç parçalan ile kapatılmışlardı. Bu şekilde hareket etmekle, inşaatı yapanlar, Piramit’in dış cephesini güneş kadranı gibi kullanmayı düşünmüşlerdir; iste» akseden ışınları olsun, ister toprağa düşen gölgesi olsun. En uzak ve dikkate değer ustalıkta araştırma yapmış olan Da- vitson, göstermiştir ki, Güneş’in Piramit üzerindeki yankılamaları, kronolojik bir doğrulukla ilkbaharın, yazın, sonbaharın ve kışın başlangıç noktalarını vermektedir.

İlk zamanlar, piramitler hu açık gök altında o kadar ışıklı imişler ki, onlara «ışık saçanlar» adı bile verilmişti.

MISIRLILAR. EKİNİZ!

Diğer taraftan, göstergeleri o şekilde tertipli idi ki, Mısır’ın zirai senesini kuşatıyor ve Delta'daki ekip-biçme zamanını tanzim ediyordu.

Davitson’un saydığı ışık ve gölge oyunları arasında şu aşağıdaki karakteristiktir : Öğle gölgesi Piramit’in kuzey yüzüne vurduğu zaman. Delta sakinleri —Olayın yegâne görülebileceği çevre— 14 ekim olduğunu ve ekimin başlayabileceğini bilirlerdi.

Günümüzde, gerek taşların çağlar boyunca vukua gelen normal aşınması olsun, gerekse Arapların başka inşaatlarda bu yontulmuş taşları kullanmaları olsun, kireç kaplama hemen tamamen kaybolmuştur. Gerçekten, Piramit kaplamasının bir kısmı civar bölgelerdeki inşaatlarda bulunuyor.

Yağmalama hâdisesinin âbide esas kütlesi üzerinde etkisi olmamıştır; fakat, daha sonra da görüleceği gibi, Pira- mit'in dış ölçülerini o şekilde değiştirmiştir ki, geometri ve astronomi uzmanları işaretlerini tekrar bulabilmek için ideal plâna dönmeye yönelmişlerdir.

HAZİNE PEŞİNDE

Şüphesiz, hırsızlar piramitlerin içine girmek için Hıristiyanlık çağını beklemediler. Pek çok piramidin misali, bazı-

lannın ölü odası ve kıymetli eşya muhafaza ettiğine emare sayılıyordu. Bununla beraber, münferit yağmacılar tarafından yapılan girişim denemelerinin büyük güçlüklerle karşı* laştığı anlaşılıyor; bu muazzam kaya tepesinin giriş yerinin nerede olduğu; hatta böyle bir girişin mevcut olup olmadığını belli eden bir gösterge yok.

Bazıları, «Mukaddesata aykırı bir merak lâzımdı,» dediler; diğerleri ilmi bir meyil iddiasında bulundular, bunun için. Gerçekte, inişe geçit veren ve esasen bir eksen üzerinde kımıldayan bir blok kaya ile kapalı bulunan dış kapı, Piraınlt’in kuzey cephesi üzerinde onaltmcı oturma yeri yüksekliğinde bulunuyor.

Büyük Piramife ilk defa girme teşebbüsü, Harun Reşil’in halefi, Halife El-Memun zamanında oldu. Hepsi doğru olmamakla beraber, Arap hikâyecllerinin anlattıklarına göre, hâdise M S. 820 yılında cereyan etti.

El-Memun’un işçileri, tam kuzey cephe karşısında, yedinci oturma yeri hizasında, yerden takriben sekiz metre yükseklikteki bir kayayı tesadüfen keşfettiler. Oradan kaplamayı söküp çakıl taşla örülü duvarı deldiler ve hazine ile mukaddes eşyaların bulunduğuna kani oldukları Piramit’in merkezine doğru ilerlediler.

KARANLIKLAR İÇİNDE GEDİK

Çalışmalarının ağırlığı, kesif maddeden blokların delinmesindeki güçlük tasavvur edilsin! Bu zor işe sürülen işçiler, aydınlatıcıların ışığında, yenilenmeyen hava içinde devamlı olarak nöbet değiştirmek zorundaydılar. Taşın mukavemeti kadar, âletlerin iptidailiği, ancak adım adım ilerlemeye müsaade ediyordu.

Aylarca sonra, Sultanın adamları, takriben otuz metre kadar ilerlediler. Herhalde halife, yanında zamanın mühendisleri İle çalışmalardaki gelişmeleri görmek İçin, sık sık geliyordu.

Muhakkak ki, araştırmaları yürüten kişi hesaplara dayanıyordu; zira El-Memun’un «zorladığı» giriş, hafif bir iniş-

ten sonra, yatay plânda yola koyuluyor, sonra tekrar yukarıya, âbidenin merkezi istikametine yöneliyordu.

•Bütün gayretlere rağmen, araştırıcılar Büyük Piramit’in dehliz ve odalar nizamının kuzey-güney merkez dik eksenine göre 281 pus (uzunluk ölçüsü)'a 1 olarak batıya yerleştirilmesi sebebi ile kalın duvarlar içinde hiçbir geçit ve oda keşfedememişlerdi (O zamanlar bunun sebebi herkesçe bilinmiyordu). Okuyucu, Piramit’in inşasında bu yerleştirmenin derin mânâsını daha sonra keşfedecektir. Onun 820 tarihinde ve daha uzun zaman oynadığı etkili koruyucu rolünü

DÜŞEN BİR TAŞ

El Mcmun’un Arap ekibinin son derece moralinin bozulduğu, neredeyse kazılara son verilmek üzereyken, bir gün işçiler işlerini durdurmuş, yerin altında yemeklerini yiyorlardı ki, içlerinden biri, duvarın biraz soluna bir taşın boğuk bir sesle düştüğünü işitti.

Herkes ayağa fırladı ve çalışmalar gayretli bir şekilde tekrar başladı. Taşın düştüğü cihete doğru kazı yapılarak, altı yedi metrelik uzunlukta bir çukur açıldığında, kazıcılar bir «iniş» geçidinin ağzına vardılar; orada «Yükselen» İlk Geçit'in girişini maskeleyen blok kayaya rastladılar. İşçileri uyandıran bu ağır kireç kayasının düşüşü idi. Açılan gedik, takip edilecek yolu ifşa etmişti; fakat El-Memun’un ekibi, yükselen dehlizin girişinde dc bir granit blok ile kapalı bir yol buldu.

Bu kaya kırmızı renkteydi ve üzerinde âletler körleniyordu. O zaman arkasına dolanma karan alındı ve orada, başka iki taşın daha olduğu görüldü. Her cihetten kazı yapan işçiler, blokların üstünde yükselen bir dehlize çıktılar.

Dehliz, takriben kırk metrelik bir mesafe üzerinde yığılı çeşitli ağırlıktaki kireç bloklar» ile dolu idi ve Sultan'ın ekibi bu yığını Piramit’in dışına çıkarmak zorunda kaldı.

Mütecavizler, o zaman en gizli odaların içine girebildiler. Fakat, oralarda hiçbir şey bulamadılar; «Kral Odası»

diye çağırılan belli başlı bölümde rastlanan kapaksız bir kasa, hesaba katılmazsa.

ALTIN ZIRHLI MERMER İNSAN

Doğrusu bu maceranın esrarengizliği, şark muhayyilesi için bulunmaz bir fırsat teşkil etti. Bir şâir, El-Memun'un bir kasa içinde kıymetli taşlarla süslü altından bir zırhla kaplanmış mermerden bir insan, zümrütlerle bezenmiş bir kılıç, bilinmeyen özellikte ve güneş gibi parlayan bir kalkan bulunduğunu yazdı. Her şey göstermektedir ki, yapılan bu tasvir beyne ait bir serap ifadesidir; ve ilk anlatım, Piramit’in geleneklerine, ölçülerine ve sembolizmine en uygun, tek doğrudur.

Sekil: 1

Piramitlerin Genel Görünümü

  1. BÖLÜM

İLMİ, ASTRONOMİK ve GEODEZİK TESPİTLER

İDEAL PLAN

SAYILARIN ON UNCUSU

«Piramit» adının menşei pek çok yoruma yer vermiştir.

Kaide kelimeleri «Ürim - Middin», mânâsı: «Işıklar ve ölçüler» demektir. Öyle ki, Kaide ve İbrani dilinde «Ürün» vahiy mânâsında «Işık» kelimesi diye kullanılıyordu. Daha sonraları Dr. Davitson, Dr. Aldersmith ile yaptığı ilgi çekici çalışmalar sonucu, yukarıdaki tâbir ile, Büyük Piramit'te «İlâhi vahyin geometrik ifadesini» gördü.

Kanaatimizce, en belirtici yorum belki Duteu’nunkidir; ona göre, Kont Lisanı’nda (Firavunların zamanındaki Mısır’ dan gelen) «pirimit» veya «pinemit», «onuncu kısmı» veya «ölçü yahut sayıların onuncusu»nu ifade eder.

Görüleceği üzere, Piramit, gerçekten şaheser bir ölçü âbidesidir.

Batılı’larca anlaşılmasını kolaylaştırmak için, Piramit’in belli başlı bazı Ölçülerini yeniden ve bizim metrik sistemimizin rakamları ile vereceğiz.

Astronom Piazzi Smith’in ölçüleri 232 metre 805 kenarlı taban karesine, 148 metre 208 yüksekliğe tekabül ediyor. Bu ondalık sayıların beyanından şaşıracaklar için özellikle belirtelim kİ, Piramit’in mimarı her şeyi özel ölçülerine göre hesaplamıştır. Bu yüzdendir kİ, sırf tngilizler, ölçü birimlerinin aşağı yukarı Mısır ve İbranî’lerin kullandıklarınınkine eşit olması dolayısıyla Piramit’in doğru ölçülerini tespitte

başarılı olmuşlardır. İngiliz pus u (ölçü) ile İbrani veya piramit «pus»u arasında çok küçük olan fark, sadece 11 '10.000’ dir. İki ölçü birimi arasındaki eşdeğerlilik. Kraliçe Elizabet zamanında daha da mükemmel idi.

İDEAL PLÂN

Piramit’e ait «pus» ölçülerini vermeden evvel, zira bu çeşit bir değerlendirmenin büyük Önemi var; Büyük Piramit’in artık orijinal yapı formuna tam olarak benzemediğini bir defa daha belirtelim. Söylediğimiz sebeplerden dolayı, kireç taşlarından olan kaplama, Piramit’in evvelce düz olan yüzeyinden tamamen kaybolmuştur.

Gizlenmiş İşaretleri tekrar bulmak için, Piramit’in eski endamını, başka bir ifade ile «İdcal-Plânı»nı yeniden ortaya koymak uygun düşecektir.

Îdeal-Plân çizim olarak mükemmel gözükmüyor; zira Piramit’in zirvesine tepenin, nihaî uç kısmının asla konulmadığı ispatlanmıştır; bunun bir remzi, bir anlamı var.

Zirvedeki düzlük, Prof. Greaves’a göre, hiçbir surette tamamlanmama veya tahrip izi taşımamaktadır; fakat ortasında dokuz büyük düz yassı taşı bulunduran otuz kare biçimi kayayı arzetmektedir; böylelikle Piramit’in yukarısı başsız kalmaktadır.

Tepe noksanlığı ve buna ait rakamın, piramit hesaplarının her anında rastlanan sembolik sayının ta kendisi olduğu anlaşılır; Davltson bunu «Yetiştirme-Faktörü» diye adlandırır. Ortada kalan kaplama taşlarına göre hesap yaparak ilk çatıyı ve kaplamayı yeniden teşkil etmek kolaydır. Ve bu, Davitson’a göre İdeal-Dış Plân’ın verileri, her safhada iç ölçülerle irtibatlı olarak Piramit’e ait «pus» (ölçü)’larla tesis edilmiştir. Piramit tabanının çevresi 36524 «puşttur (•). Taban köşegenleri 25826 «pus» ve toplam yükseklik 5813 «pus» tur (merkez dikey eksen).

(•) Senenin günleri sayısına tekabül eden sayı.

GERÇEK DUVARCILIK ARŞİVLERİ

Her zaman için piramitler ve bilhassa Keops’un, yüksek ilmi sırları, içinde bulundurduklarına hükmedıimiştir. El yazıları Oxford’da bulunan Kopt yazarı Masudi’ye (M.S. 957’de öldü) göre: «...Surıd... Mısır krallarından biri, tufandan önce iki büyük piramit inşa ettirdi... Rahiplere emir vererek, bunların içine muhtelif sanat ve ilimlerdeki bilgi ve hikmetlerinin tümünü yerleştirmelerini istedi. Aynı zamanda bu yazılar, aritmetik ve geometri ilimlerini o şekilde ihtiva etmeliydiler ki, ileride onları anlayıp istifade edecekler için bir şahit durumunda kalmalılar.»

Ve daha sonra.

«Doğu Piramidinde (Keops) göklere ait bahisler, yıldız ve planetleri temsil eden figürler kayıtlıydı. «Kral bizzat... yıldızların pozisyonlarını ve onların dönümlerini, geçmiş ve gelecek zamanların tarih ve kroniğini ve Mısır’da vukua gelecek müstakbel hâdiselerin her birini inceleyip ortaya koydu.»

Makrisi’nin el yazıları ise şöyle diyor : «îlk piramit, özellikle tarih ve astronomiye tahsis edildi; İkincisi ise, tıbbî bilgilere.»

Tahfan Alagaib de bu iddiaları teyit ediyor, piramitin «yıldızlar, tarih ve kehanet ile İlgili burçlar plânını» içinde bulundurduğunu yazıyor.

Masudi ve El-Kadhai'nin söylediklerine göre, Abu Hor- meis Manastırı’nda bulunan Kopt Lisanı'nda yazılmış olan bir papirüste şu iddia İleri sürülmektedir : «Yazılarımızı anlayıp okuyabilenler için, duvarlar üzerinde ilim, astronomi, geometri, fizik sırları ve epey kıymetli bilgiler kayıtlı bulunmaktadır.»

Burada bir karışıklık bahis konusudur; zira Piramit, içinde veya dışında hiçbir hiyeroglifim kayıt ihtiva etmemektedir.

Sanılmak istendiği kadar, piramitin Mısır Dini’nin bir eseri olmadığı iyice anlaşılmalıdır.

Ne o zamanın, ne de başka bir zamanın mukaddes mimarlık tarzlarının herhangi biri ile piramit, katiyen hiçbir müşterek vasıf arzetmemektedir.

Kumandan Jül Barbe'ye göre, Keops Piramidi’nin boyutları bir çift muammayı hıfzetmektedir: 1. Dikey yüksekliğin temsil ettiği. 2. Taban karesinin yan-çevresinin temsil ettiği.

Bundan başka, hesapların belli başlı unsurları olarak, ellinci «oturma yeri»nin yatay hattını ve dehliz nizâmının sıra eksenini dikkate almak uygundur.

Dehliz nizâmı ve iç odalar, gerçekten, piramitin dış geometrisine sıkı bir şekilde bağlıdırlar.

Okuyucunun ilgisini kolaylaştırmak için. Piramit üzerine bilgileri, iki ayrı bölüme taksimi tercih ettik.

DÜNYANIN İLK ASTRONOM VE

GEOMETRİCİSİ BÜYÜK PİRAMİT

Daha önce de dediğimiz gibi. Büyük Piramit’in yönlendirilmesi kusursuz idi; oysa ki, inşaatları Keops’unkinden daha sonraları olduğu anlaşılan diğer piramitler için aynı şey söylenemez.

Zamanımız medeniyetinin sahip olduğu cihazlarla bugün dahi iyi bir yönlendirmeden daha güç hiçbir şeyin ol- madığını pek az kimse bilir. Manyetik olarak kuzeyi gösterdiğinden pusula düzeltmeleri gerektiriyor; kutup yıldızına dayanan astronomik metot daha iyi değildir; çünkü bu yıldız hakiki gök kutbunda değildir. Denge durumunu takiben Yerküresi, ekseni üzerinde, seneden seneye, gökteki art arda düşen noktalara doğru kaymaktadır; ve ilk hareket noktasına dönebilmesi için 25.800 sene lâzımdır.

Paris Rasathanesi’nin astronomları, Piramit’in yönlendi- rilişinin dört dakika otuzbeş saniye farkla doğru olduğunu tespit ettikleri zaman epey ürkmüşlerdir.

MERİDYENİN ARAŞTIRILMASI

Her devirde âlimler, boylam dairelerini tesis için belirli bir meridyen bulmaya gayret sarfetmişlerdir. önce Paris’in-

ki seçilmiş, sonra îngilizler bizi bundan mahrum edip, yerine Greenwich Meridyeni'ni koydular. Fakat, ne Paris Meridyeni, ne de Greenwich Meridyeni ideal meridyenlerdir. En uygunu, kıtaların en fazlasından, denizlerin en azından geçmek suretiyle, Yeryüzü’nün meskûn topraklarını tam bir eşitlikle iki kısma ayıran Büyük Piramit’inkidir.

Bu o derece şaşırtıcı bir husus ki, böyle bir bölünme, Planetimizin tam bir yer ölçümü üzerine geniş bir bilgiyi icap ettirir. Etnologlarca da doğruluğu ifade edilmiştir ki, bilinen en eski medeniyetler, meskûn Dünyamız üzerine, ancak kısmi bilgiye sahiptiler.

Bu müşahede, son derece yüksek ilimleri ile Yeryüzü’nün her tarafını dolaşmış fertleri bulunan kaybolmuş cemiyetlerin mevcudiyetine işaret eder.

DAİRENİN KAREYE ÇEVRİLMESİ

Rahip Morö’nün kitabı olan «Firavunlara! Esrarlı İlmi» (’) adlı eserinde işaret ettiği gibi, «hâlâ arayan bazı saf düşünceli kimselerin dışında herkes, dairenin kareye çevrilmesinden bahsedildiğini duymuştur. Gerçekte, verilmiş bir alandaki daireyi, eşdeğerdeki bir kareye çevirmektir problem; yani evvelce dendiği gibi, daireyi karelemektir.

Dairenin alanını hesaplama için çapın çembere olan münasebetini bilmek lâzımdır ve herkes çocukluğundan beri Pi sayısı karşısında terlemiştir. Bize öğretilen 3.1416 değeri, tek başına tesis edilmemiştir ve bu bilginin tarihi de yakındır: Zira Arşimed zamanında bunun 3.1428 olduğuna inanılıyordu. Günümüzde Pi değeri herhangi bir ondalık sayı ile hesaplanabilir; ancak sonunu asla bulamamaksızın... Bu da dairenin kareye çevrilmesinin kafi imkânsızlığını ispat eder. Fakat, İsa’dan evvel Pi’nln değeri 3 10/70 ile 3 10/71 arasında oynuyordu. Halbuki, Piramit’in tabanının dört kenarının toplamı (931 m. 22) verir, iki defa dikey eksenle bölünmesi (148 m. 208x2), doğru olarak Pi’nin değerini ortaya çıkarır.

ESNEK METRE

Metre, Yeryüzü çeyrek meridyeninin on milyonuncu bölümüdür, fakat meridyenin bizatihi kendisi sabit bir ölçü değildir; buradan, ona dayanan ölçünün astronomik olarak hiçbir değeri olmadığı ortaya çıkar.

1841'den beri metremizin 999 milimetre 8/10 küsur olduğu anlaşılmıştır; öyle ki, Ağırlık ve ölçü Merkez Bürosu dahi hatalı metre kullanmaktadır.

Ancak son zamanlardadır ki, değeri milyonlarca sene sonunda değişebilen, dolayısıyla pratik olarak değişmez ölçü birimi sayılabilecek Yeryüzü ekseninin en ideal olduğunu astronomlar düşündüler.

Geçen asırda Clarke, kutup yarıçapına geçici olarak 6.356.521 metre bir uzunluk tahsis etti; yakın ölçümler ise 197 metre bir fazlalık getirdi. Gerçekte, binler sayısı bir defa aşılınca, kimse artık hakiki uzunluktan pek emin değildir. Bununla beraber kutup yarıçapının değeri, Piramit’in inşaatında da temel olmuştur : Çünkü mimarının kullandığı ölçü birimi, îbranilerin mukaddes ölçüsü (buna piramit ölçüsü de denilebilir) idi ve Burj Rasathanesi’nin ünlü müdürünün tespitine göre, bu «mukaddes dirsek ölçüsü» 0,635660 metre olsa, on milyonla çarpıldığında 6.356.660 metreye eşit olur; öyle ki, bu «mukaddes dirsek ölçüsü» Yerküresi’nin kutup yarıçapının on milyonda birlik bölümünü temsil ediyor ve bu yaklaşık yüzde bir milimetrelik farkla doğru bir değerdir.

«Bütün ilimleri yardımına çağırmak» diye ilâve ediyor rahip Morö, asırlar boyunca birbirini takip eden gayret ve çalışmalar, müşahede metotlarımızı mütemadiyen yenilemek, tekniğimizi mükemmelleştirmek, öncülerimizin işini büyük sabırla takip etmek, hesaplamalardaki belirginliği tasavvuru güç bir noktaya getirmek ve nihayet 4000 sene evvelki bir keşifle karşılaşmak, bir ilim adamının zihnine musallat olan en moral bozucu düşünce değil midir?

DEVİNİM HADİSESİ

Yerküresi’nin kutuplarda düzleşmesi ve ekvatorda şişkinleşmesi sebebiyle gezegenimiz yörüngesindeki yolu eğik

eksenle kateder; bu eksen, orta bir pozisyon etrafında art arda gelen noktaları sırasıyla görerek 25800 sene sonunda başlangıç yerine döner. Devinim denilen bu hâdisenin takvim konusundaki yankıları çok mühimdir. İşte, devinim hesabı, piramitte tabanın iki köşegenine tekâbül eden piramit pus (ölçü)’lannm toplamı ile elde edilir.

İLMİN MİLYONLARLA OYNADIĞI YER

Güneş ile Yeryüzü arasındaki mesafe, hesaplamada esas ölçüdür; çünkü O, kâinatın bir bölümünün boyutlarını değerlendirmede astronomik ölçü birimi olarak İş görür. Asırlar ve asırlar boyunca her ülkenin astronomları, bunun doğru bir tespitini yapmak için çırpındılar.

Batlamyüs, Kopernik ve hatta meşhur Tycho-Brahc Sa- moslu Arlstark’ın Hıristiyanlık’tan evvel tesis ettiği 8 milyon km.’yi kat’î hesap olarak kabul etmişlerdi.

Bu astronomlar çizginin dışında kalıyorlardı; çünkü en yakın değerlendirmeler, Güneş ile Yeryüzü arasındaki mesafeyi 149.400.000 km. olarak tespit etmiştir.

Kepler Aristark’ın rakamına 50 milyon daha getirerek 58 milyon yaptı; Kassini 133 milyona ulaştı; rahip Pikard 66 milyona düşürdü; oysa ki, La Hire 219 milyona fırlamıştı; 1676 yılı civarında, Halley’in ölmeden önce haleflerine bıraktığı yeni bir metot ortaya çıkmıştı.

1761’de Venüs’ün en yakın geçişini beklemek lâzım geldi. Burada sözü rahip Morö’ye bırakıyorum :

«Açılan kampanyanın başarılı olması için hiçbir şey ihmal edilmedi. İlim adamlarının çok defa örneğini verdikleri kahramanca bir bağlılık duygusu ile astronomlar Dünya’nm her tarafına dağıldılar. İçlerinden biri. Lö Janti dö la Galast- yer 1760 Mart’ında Hindistan’a hareket etti. İngilizlerle yapmakta olduğumuz harp sebebiyle engellendiğinden, gemiden karaya çıkamadı; fakat sekiz sene Pondicherv'de Venüs’ün geçişini beklemek cesaretini gösterdi; kendisinden haber alınamadığından, İlimler Akademisi’ndeki yerine başkası tâyin edilmişti; nankör ellere teslim ettiği mal varlığını kaybetmek.

karısını yeniden evlenmiş bulmak gibi talihsizliklere ilaveten, seyahatinin gayesine de erişememişti. 1761’de, Venüs’ün geçişi esnasında, hâdiseyi geminin güvertesinden inceleyebil- mişti, fakat müşahede yapmaksızın; ve 1760'da gök bulutlarla kaplı olduğundan, en ufak bir gözlem imkânı olmadım

Bununla beraber Lö Janti dö la Galasiyer’ln meslekdaş ve rakipleri, oldukça belirli gözlemler yapabildiler. Ancak, yapabildikleri tahminler 140 milyon km. ile 170 milyon km. arasında değişiyordu. Nihayet, 1900’de, Dünya’mn bütün rasathaneleri aynı zamanda «gözlem» yapmaya karar verdiler ve güçlükle daha yukarıda zikrolunan rakama, geçici kafilik - teki 149.400.000 km.’ye ulaştılar. Halbuki, piramit’in yüksekliğinin 1 milyonla çarpılması 148 208.000 km.’yl verecekti, en yakın kabul edilen rakamdan 1.200.000 km. farklı. O halde hiçbir şey piramitln rakamının iyi olmadığını İspat edemez.

ÜRKÜTÜCÜ SONUÇLAR

«Firavunların Esrarlı İlmimin yazarının vardığı sonuç, bana hemen bütünlüğü içinde nakledilmesi gerekli görünüyor; zira bu modern âlim hüviyeti ile iyi niyeti birleşmiş bir insandan geliyor.»

Piramit pus’unun 100 milyarla çarpımının, Yerküresl’nin yirmidort saatlik bir günde kendi yörüngesi üzerinde katede- ceği uzunluğu vereceğini tespit ettikten sonra, Rahip Morö müşahedelerini şöyle özetliyor:

«Hâlihazırdaki ölçü birimlerimizin izin vermeyeceği büyüklükte bir isabetli tespittir bu...»

«Eski Mısırcılar, dairenin çemberi ile çapı ve Pi sayısı arasındaki münasebete ait hiçbir imâda bulunmadılar; başlıca piramit sayıları olan 2, 3, 5, 7 üzerinde çarpma veya bölme gibi özel bir işlem yaptıklarına hiçbir yerde rastlanmıyor. Onların ne kutup yüksekliği ile enlem arasındaki ilgivi, hava tabakalarına bağlı kırılma olayını net bir şekilde bildiklerine dair bir faraziye ileri sürmek zordur. 'Kutsal ölçü'yü alışkanlıkla kullanmıyorlardı ve belki de bu ölçünün Yerküre’mi- zin kutup yarıçapının tam bir bölümünü temsil ettiğine dair bir fikirleri yoktu. Yerin Güneş etrafındaki katettiği yolu

piramit ölçüleri ile değerlendiremedikleri akla daha yakın gelmektedir; ne Yerküresi’nln alanını, ne de Güneş'le Dünya arasındaki mesafeyi ölçmüşlerdi. Yeryüzü'nün ağırlığı ve ortalama sığası düşüncelerinin dışındaydı; kapasite Ölçümleri, ağırlık ölçüleri piramit verilerinden gelmiyordu. Onlar ne kutup, ne de devinim senelerinin adını andılar vs.»

«Şimdi, modern ilmin bütün başarılan tabii büyüklüklerinde, ölçülmüş ve her zaman ölçülebilir halde Büyük Piramit’in içinde bulunuyor olmalıdır; ortaya çıkmak için sadece, beraberlerinde taşıdıkları özel işaretlerle gününü beklemektedirler. Eski medeniyet üzerine ki, bilgilerimize göre bu gerçekten izah edilmez bir şeydir; fakat bu, şüpheye yer vermeyen bir vakıadır ve günümüzün ilim adamlarını çok büyük bir şaşkınlık içine sokmaktadır...»

  1. BÖLÜM

DEHLİZ NİZAMININ MİMARİ BİLMECESİ

Eğer piramitin dış Ölçüleri üstün astronomik işaretlere sahip olup, kâinatın bazı büyük formüllerini incelikli bir belirti ile üzerlerinde taşıyorsa, iç Ölçüleri de bilinen insanlık tarihi ile doğrudan doğruya ilgili çok merak ve heyecan uyandırıcı beklenmedik imkânlara bizi ulaştıracaktır.

Piramitin dehliz nizamı bir kehanetler manzumesini ihtiva ediyor, ustalıklı bir şekilde tertiplenmiş odalarda her şey ahenk içerisindedir. Dehliz nizamı, mutlak bir şekilde, hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığı geometrik ve sembolik bir plâna göre kurulmuştur.

ÖLÜLER KİTABI

Menşei zamanm karanlıkları içinde kaybolan ve Mar- sham Adams tarafından epey zamandır incelenen bu Mısır cenaze ritüeli, 156 bahis olarak bölünmüştür.

O yüksek rümûzları içinde bulunduran ve Gizli İnisiyas- yonların İlâhı'na övgüler söyler. «Tek İlâha-» ve «Bir İlâha».

ölüler Kitabı, Büyük Piramit’in karşılığıdır; kelimelerin sembolizmi çok sıkı bir biçimde taşınkl ile birleşir. Piramit’in dehliz ve odalarının bütün nizâmı, ölüler Kitabı’nın rümûz- ları ile izah edilip yorumlanmışlardır.

Böylelikle, ilk ve çok yüksek inisiye hayatlardan birine ait bu kitabın aydınlığında. Odalar ve Dehliz Nizamı’nın genel ve gizli anlamını inceleyeceğiz.

GİRİŞ DEHLİZİ

Giriş Dehlizi, 16-«oturma yeri»» seviyesindeki bir dış ka-

pı ile açılır. Döner blok kaya, El-Memun’un mütecavizleri birinci yükselen geçitten gelerek buraya çıktıklarında tanınmış oldu.

Dış kapının üstünde bir blok kaya sistemi, çökme halinde girişin engellenmesine mâni olucu özel bir duvarcılık işi ile yerleştirilmişti.

Giriş Dehlizi, 28 metreden fazla bir uzunlukta eğik ola rak iner. Bu mesafeye vardığında, İniş Dehlizi ile aynı eksende yoluna devam eder. Fakat bir başka dehliz. Yükselen Dehliz, aynı noktadan hareketle yükselerek piramit merkezine komşu bölmeye yönelir. Bu üç dehlizin kesiştiği yerde, Yükselen Dehliz’i maskelemeye mahsus üçgen biçiminde bir taş olan «Saklı Kiriş» bulunmaktaydı (•)

Giriş Dehlizi, ölüler Kitalbı'na göre, Piramit’in inşasından beri ruhsal olarak dejenere olmuş bir çağda kâinatın esrarına inisiye olmak ve hazırlanmak devresini temsil eder.

İNİŞ DEHLİZİ

Bu dehliz, aynı ekseni takip ederek takriben 77 metre kadar uzanır; daha sonra Yeraltı Odası’na varan küçük, yatay bir dehlize kavuşur. Ortalama yüksekliği 1,32 m. civarında ve genişliği 1,06 m.’dir.

Lâkin, giriş geçidi ve bütün odalar ve dehliz nizamının bakiyesi Piramit’in duvarcılık işine dahil olduğu halde, baş langıçtaki birkaç metre haricinde. İniş Dehlizi, yapıya oturma duvarı vazifesi gören kaya içinde bütünüyle oyularak meydana gelmiştir. Orada, eskiden kalma bir sıkıştırmanın eseri, bazı çatlaklar bulunuyor; pek eski olmayan zamanlarda bazı tamirler gördü. İniş Dehlizi. Hakikat’e götüren yolu bulamayan ve toprak altındaki karanlıkların İçine dalan insanın gerilemesini sembolize ediyor.

YERALTI ODASI

Yeraltı odası veya çukuru, Piramit’in İlk «oturma yerimin yüz adım altındadır. Buranın özelliği, zemin döşeme-

(•) Şekil 2’ye bakınız.

si gibi yekpare ve düz bir tavan arzederken, pürüzlü, kayalık bir toprağı kuşatmış olmasıdır. Tek kelime ile bu odanın, tersine inşa edildiği söylenecektir. Mısır metinleri, buranın ilgi çekici rümûzlu bir menzil olduğunu ifade ederler. Yeraltı odası, Delilik’i sembolize eder ve İnsanlar orada mânâsız hareketlerle dolaşır olarak temsil edilmişlerdir. Değerler alt-üst olmuşlardır. İnsanlar sinekler gibi devrilircesine tavanda yürür ve balta darbeleri ile başlarını keser vaziyettedirler.

İLK YÜKSELEN GEÇİT

Bu geçit, Giriş Dehlizi ile İniş Dehlizi nin kesiştiği yerde başlar. Berikiler gibi, 1,06 m. ortalama genişliği var. 40 m. boyunca artan bir meyil ile Büyük Galeri (aynı eksendedir) ve Yatay Geçit’in başlangıcındaki iltisak noktasına tırmanır.

İki Yükselen Geçit’in sembolizmi, «Çift Odalı Hakikat» adı altında ifade edilmektedir, tik Yükselen Geçit, Ölüler Ki- tabı’nda «Karanlıktaki Hâkikat Odası» adını taşır. Mimari sembolizm oldukça basık ve dar bir dehliz olarak onu görüntüledi. İniş Geçidi İle aynı genişliğe sahip olmakla beraber, insan burada daha rahat yürür.

YATAY GEÇİT ve KRALİÇE ODASI

Yatay Geçit’in genişliği Yükselen Dehliz’inkl ile aynı, lâkin yüksekliği daha azdır. Son metrelerde, bir dereceyi aştıktan sonra, dehliz 5,23 m. x 5,76 m. ölçüsündeki Kraliçe Oda- sı’na ulaşır. Yatay Geçit ve Kraliçe Odası, Spiritüel Yenido- ğuş devresini ve «Son Hüküm Günleri» boyunca «Doğu’da Hakikat Işığı’nın Doğuşu»nu sembolize eder.

BÜYÜK GALERİ

Yükselen Geçit ve Yatay Geçit’in iltisak noktasından itibaren tavan, bir anda 8,60 m. yüksekliğe ulaşır.

Meyil (26 derece) aynı kalır. Büyük Galeri oldukça dar bir şekilde devam eder, yani en geniş yeri bir metreyi pek az aşar. Lâkin, yokuş yerlerde muntazam deliklerle, duvarcılık işlemeleri ile genişlemektedir. Uzunluğu yerden 47,85 m.,

tavanda 46,63 m.’dir. Her biri diğerine dayanan yedi oturma yerini duvarları taşımaktadır. Buradan, Büyük Galerinin. tabanda oldukça geniş, tavanda pek dar olduğu sonucuna varılır.

Mısır’ın ölüler Kitabına göre, inisiye daima, «Işıktaki Hakikat Odası» veya «Yörüngenin Aydınlık Odası» diye kabul edilen Büyük Galeriye girmeden evvel, cesaret ve dirayetini ispat etmelidir. Büyük Mertebe’ye kabul edilmeden ön ce de, bilgisinin ve tekâmülünün yeni delillerini göstermelidir.

BÜYÜK MERTEBE

Büyük Galeri’nin yokuşu Büyük Basamak’ta sona erer; ondan sonra Büyük Galeri’nin genişliği Yükselen Geçit’inki ile aynı olur; yüksekliği de oturma yerlerini takiben azalır. Büyük Basamak (mertebe)’tan takriben 1,50 m. ileride. îlk Geçit Girişi’nde nihayet bulur.

Büyük Mcrtcbe’nin sembolizmi «çağdan faydalanma» ve «her şeyi yerli yerine koyma» cihetinde «Hazırlığın Başlangıcını ifade eder.

Astronomik olarak, Büyük Galeri ekseni ile Büyük Basamak kesişme yeri, devinim çevresi üzerinde husule gelir; bu da Kral Odası ile aynı plândadır.

ALT GEÇİTLER ve ARA ODA

Alt Geçit’lerin yüksekliği, ki bunlar zaman zaman Ara Oda’larla kesintiye uğramaktadırlar, i m.’nin aşağısındadır. Buradan ancak, çok eğilerek geçilebilir.

Toplam uzunlukları, Ara Oda olmaksızın, 3,88 m.’dir; Birinci Alt Geçit'in 1,32 m. (Ara Oda’dan evvel), îkinci Alt Geçit'in 2,56 m.’dir (Ara Oda’dan sonra ve Kral Odası ndan önce).

Birinci Alt Geçit’in çıkışında, yüksekliği birdenbire artan Ara Oda'nın mesafesi 2.61 m. uzunluktadır (’). Bu da İlk

Alt Geçilin girimi ile Kral Odası Girişi arasındaki 6,49 m.’lik bir uzaKiıgı meydana getirir.

Ara oda’nın duvarları üzerinde dikine çentikler taşıyan granit kaplamalar bulunuyor.

Diğer taranan, gene granitten kalın ve dik bir plâka, Doğu duvarına bir kenarı ile çakılmış olup, 63 cm.’lik demirden bir çıkıntıyı çember şeklinde ve 2,5 cm.’lik kabartı halinde arzediyor.

Granit plâkanın aşağı kısmı, tamamen Alt Geçitlerin tavanı seviyesindedirler; öyle ki, Ara Oda’nın birinci bölmesinde doğrulandıktan sonra, ziyaretçi ikinci bölmeye girmeden evvel yeniden başını eğmek mecburiyetindedir.

Birinci Alt Geçit kireç taşından, İkincisi kırmızı granitten inşa edilmişlerdir. Bu mimarî beraberliğin, eski Mısırlıların sembolizminde büyük önemi vardır. O bütünüyle «Kcops Dcvresi»ne tatbik edilir ki, bu yapı olarak şu olayla beyan edilmiştir: Büyük Basamakları itibaren İnsanın zirvelere doğru yükselişi engellenmiştir. Bu noktadan sonra yatay bir plân üzerinde yol alacaktır. Ara Oda, Mısır ritüeline göre, «Üç Örtülü Oda» diye ad taşır ve «Kaosta Mütareke” devresine tekâbül eder. İnisiyatik açıdan, Doğu ve Batı duvarlarının granit kaplamasına kazılan dikine paralel çentikler, en gizli odanın, Azizler Azizi’nln saklanmasına hizmet etmektedirler. Şu halde Ara Oda, «Üç Örtünün kalkmaya başladığı yer» olmaktaydı.

Ara Oda’ya giren henüz üstad olmamış çömez, granitten dikine plâka altından geçmek için eğilirken, sırlar karşısında küçülmesini yeniden göstermekteydi. Ve nihayet, sırtı iyice eğilmiş vaziyette Ara Oda’nın ucundaki Son Alt Ge- çit’e varırdı ki, burası da «Son Alçalma»yı sembolize ediyordu. «Kapıları açtım... Kutsal iyilikler içeride olanın olsun, bütün sözler O En Büyüğün yolunda olacaktır.» diye haykırarak, nihaî odasına girerdi.

KRALIN ODASI

İkinci Geçit, genel olarak Kral Odası denilen bir ma- hale ulaşır; gerçi bu adlandırma ne eski gelenekle, ne de me-

tinlerle doğrulanmıştır. Bu, 10,46 m. uzunlukla, 5,23 m. \e nişlikte ve 5,58 m. yükseklikte büyük bir odadır.

Bu yer, Ölüler Kitabındaki en sembolik işaretlerin top landığı mahaldir. O, «Açık Mezarın ve Esrarın Odası», «E» yük Doğunun Odası» (eski Mısır kehanetlerine ait), «Millet lerin Muhakeme Edilme ve Arındırılma Odası», «Batıklan Gelen Hakiki Işığın Dönüşü», «Mezar ve Ölümün Sahibinin Tam Mevcudiyetindir. Ayrıca, «ölümün Işıkla Boğulacağına» ve «Tanrı’nm Ebediyen Yaşayacağına» işaret eder.

Bu oda tamamen çıplak olup, mükemmel işlemeli kırınızı granitten bir çeşit lâhit «sandukamdan başka bir şey ihtiva etmiyordu. Uzun müddet, onun eski firavunlardan birinin ınezan olduğuna inanıldı; fakat şu iki husustan dolayı, lâh’t sandukanın bu işe alt olamayacağı kanaati doğdu : 1 — Sandukanın kapağı yoktu. 2 — Boyutlar ispat etmektedir ki, sanduka Alt Geçitler’den sokulamazdı; fakat Piramit’in inşası sırasında, âbidenin bu bölmesi yapılırken koyulmuştur.

Sandukanın iç boyutları şöyle : 1,97 m. uzunluk, 0,68 m. genişlik ve 0,85 m.’lik bir derinlik. 69.000 piramit pus'u olan dış hacim, iç hacminin çiftini temsil eder. Boyutları sayısız hesaplamalara yol verir; bunlar arasında, tam olarak sayılabilecek 453 gr. 59Tuk İngiliz Lirası’nı elde etmek de vardır (’).

Hacim olarak kapasitesi, Musa'nın inşa ettiği kutsal emanet sandığınınkine, aşağı-yukarı eşittir. Aynı şekilde, Hiram’ın Süleyman Tapınağı için yaptığı meşhur vazo’nunkine. Bu hususlar Arago tarafından İncelenmiş olup, ölçüler Krallar Kitabı’nda bulunmaktadır.

Burada, bu üç antik kabın ölçü birimi olarak tsrail’lilerin kutsal ölçülerini aldıkları düşünülürse, her şey olağandışı bir görünüm alır. Bu berikiler onu Ulûhiyetin doğrudan bir tezahürü olarak telâkki ederler. Mısır’a getirip, oradan göçleri sı-

(•) İlk ölçünün Anglo-Sakson'ltır tarafından kısmen bozulmuş olması sebebiyle.

rasında beraberlerinde götürdüler; bu kutsal ölçü (kude) Mısırlıların, Asur’luların, Kaidelilerin ve hatta İsraillilerin günlük hayatta kullandıkları ölçü (kude)lerden farklıdır. Kutsal ölçü, sadece yüce maksatlar için ve yüksek sembolizm taşıyan âbidelerin yapımında kullanılır ve onu meçhul bir kavimden alan diğer bir kavinin imtiyazında bulunurdu. Bu ölçü, aynı şekilde, hâlihazırdaki bütün ölçülerden daha mükemmeldir. «Logaritma Tabloları» yazarı ünlü Cadet, onun değişmez olması sebebiyle, modern cemiyetlerin bir gün ona başvurmak zorunda kalacaklarını ifade etmiştir. Ve bu kutsal ölçü, tekrar edelim, Büyük Piramit’in ölçü birimidir.

İNŞAAT DENGESİ

Piramit’in kurucuları, bunu kaya üzerine bina ederken herhangi bir duvar yığınının çökme ihtimallerini hesaba kattılar; tabanda yoğun olan, tepeye doğru hacmi azalan piramit şeklinin en uzun dayanıklılığı temin etmesini istediler.

Kral Odası üstünde, şekli ve yönlendirilmeleri ile sembolik bir ifadeyi belki taşımakla beraber, görünüşteki mimari gayesi, üst duvarcılık çalışmasında bu Kral Odası’nı korumak için üst üste yerleştirilmiş odaları tasavvur ettiler.

Mimar bu odalara hiçbir giriş vasıtası öngörmemişti ve büyük bir İtina ile Yüksek G-aleriler ve Odalara doğru giden Birinci Yükselen Dehliz’in girişini maskelemiştl. Bu saklama ve kapatma işi, özellikle Birinci Yükselen Geçit’e kireç ve granit bloklarının yığılması, inşaat esnasında yapılmıştır. Halbuki dehliz ve odalar nizamı, oturma yerleri Büyük Basamak yüksekliğine varmadan evvel henüz açıkta idi.

Bu duvar öncesi yasaklama müşahedesi, Piramit’in bir firavun cesedini almak ve bir mezar vazifesi görmek için tahsis edilmediğini ispata kâfidir. Eski bir devirde, fakat hangisi olduğunu belirtmek mümkün değil (belki Piramit’in inşasından sonra birkaç nesil), mimarlar veya sürveyanlar binanın bakımı ile görevlendirildiklerinde, iç bir hareketin meydana gelişini farkettilcr.

Âbidenin içine normal giriş yerinden girdiler. Mimarlar İniş Dehlizi boyunca yürüdüler ve orada dikine bazı büyük

çatlaklar?, rastladılar. Bu mlmar-sürveyanlarm yaptıkları tamirlerin izleri hâlâ görülmektedir. Bu da, onların Büyük Piramit’in komple plânlarına sahip olduklarını ispat etmektedir ve El-Memun’un teşebbüslerine dâir Arap hikâyeleri doğrudur.

Ancak, bu mimarlar araştırmalarını daha ileriye götüremediler ve yüksekte inşa edilmiş odalara çıkmaktan vazgeçtiler; öyle ki. kimse bu odalara duhûl etmiş değildir

FELSEFE TAŞI

İlmi olarak doğrulanmayan, fakat uygunlukları oldukça ilgi çekici gelenekler ve bazı rivayetlere göre, piramit yığını içinde dehliz nizâmının meçhul bir bölümü mevcut bulunacaktır.

Bu dehlizlerden biri, atmosferden doğrudan doğruya enerji çekmeye müsaade eden elektriğin esas kanununa ait formülü, içinde bulunduracaktı. Bu iddia en yüksek seviyedeki Mısır rahiplerinin, madde elemanlarına hâkim olduklarını ileri süren eski inlsiyelerin binlerce şahadeti ile birbirine yaklaşmaktadır.

Bir başka geçit veya bir başka oda, sırların sırrını, yani maddenin parçalanmasına ait olanı saklamış bulunacaktı. Daha ez farazi ve hemen kontrol edilebilir vak’alara dönmek için, hâlihazırdaki dolu ve Yeraltı Çukuru’nu uzatan geçit, Nil ile birleşiyor. diyelim. Diğer taraftan Prof. Selim Haşan tarafından yürütülen çalışmalar. Büyük Piramit’! arkasındaki piramite bağlayan yeraltı geçidini ortaya, yakınlarda, çıkarmış bulunmaktadır ki, bu. yeni buluşlara yol açacaktır (").

(•) 1936 Marl’ındaki son kesif. MÖ. 3600 senesinin (?) firavun kraliçesinin mumyasına aittir. Firavun Kcfrcn'in kızına ait olduğu sanılıyor. Prensesin kuafürü masif altından, etrafı da mücevher ve ziynet eşyaları ile kaplıydı

DAVİTSON’UN YER DEĞİŞME FAKTÖRÜ

Burada, Piramit’in en hassas, en kompleks ve en mânâlı noktalarından birine temas ediyoruz.

Filhakika, Dehliz ve Odalar nizâmının merkez ekseni, Piramit’in kuzey-güney merkez dikey plânında değildir; fakat 286,1022 piramit pus’unda (ölçüsünde) bir kayma ile hafifçe sola götürülmüştür. Davitson, buna «yer değişme faktörü» adını vermiştir.

Merkeze nazaran bütün nizâma yer değiştiren bu çarpık durum, Halife El-Memun’un işçilerinin ilk başarısızlığını izah eder. Bu berikiler, işaret ettiğimiz gibi, kazılarını Piramit’in merkezine yönelttiler. İniş Dehlizi’nin ve Birinci Yükselen Geçit’in batısına yol aldılar ve boşuna duvar taşlarını delmeye uğraşmış olacaklardı, eğer bir gün soldaki İniş Geçiti’nde «'Saklı Kiriş» taşının düştüğünü duymamış olsalardı ().

Piramit, merkezi ve dikey iki plânı ihtiva ediyor; biri kuzey-güney, diğeri doğu-batı.

Doğu batı merkezî dikey plân, tamamen Kraliçe Oda- sı’nın ortasından geçmektedir. Buna karşılık. Piramit dehlizlerinin hiçbir noktasında, Kral Odası haricinde, kuzey-güney merkezi ve dikey plânı kesmek mümkün değildir.

Sadece, 286,1022 pus’luk bir mesafe üzerinde batı istikametindeki bu Oda’da ilerlenirse, Mısır metinlerinin «İlâhî Ahenk Plânı» diye adlandırdıkları bu kuzey-güney merkezi ve dikey plânla karşılaşılır.

Bu esnada da, esrarengiz Sanduka-Lâhit’in sembolize ettiği Açık Mezar’ın karşısında bulunulur.

HER YERDE 286,1

Dehliz nizâmının bu genel denge farkını ilk müşahede edenler, yapımcıların bir hatâsı zannettiler.

Piramit’in büyük astronom —mühendis— geometr’lerin- de böyle bir zayıflığı farzetmek için epey bilgisiz olmak gerekirdi. Bu mimarî fenomen dikkatle incelenmeye başlandığında, her şeyin bilerek böyle hesaplandığı anlaşılır. Bu olağanüstü belirlikteki 286,1022 sayısı her yerde karşıya çıkıyor; çünkü Piramit’in iç ve dış sistemleri ile tepesi arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır O. Doğrusu O, âbidenin rümû- zunu ilmi olarak şekillendiren merkezî motiftir.

Büyük Galeri’nin tavanı, Birinci Yükselen Geçit'inkine nispetle 286,1 pus’luk ölçüde yükseltilmiştir.

Büyük Basamak (mertebe)nin merkezî ekseni dahi, Piramit’in kuzey-güney merkezî dikey ekseninin 286,1 pus’luk ölçüde batısındadır.

Önce de bilindiği gibi, Piramit tamamlanmamış, tepeye varıldığında bir düzlük olarak bırakılmıştır. Zira, Piramit’in eksik kalan dikey ekseninin belirli uzunluğu 286,1 pus’tur.

Bir başka husus: Piramit’in çevresi, güneş senesinin uzunluğunu temsil eden gerçek taban karesi dört kenarının her birinin merkezinde 35,76 pus’luk bir dönüşme ortaya koyar. öyle ki, ideal taban karesi İle gerçek taban karesi arasında dahi tam tamamına 286,1 pus’luk bir fark vardır.

Sonuç olarak, 286,1022 sayısı anahtar sayı olarak kabul edilir; çünkü o,

  1. Güneş ve Yıldız senesinin değerini,

  2. Güneş ile Yeryüzü arasındaki mesafeyi,

  3. Yerküresi ile yörüngesi arasındaki münasebete gö re, yerçekimi kanununu,

  4. Yerküresi yörüngesinin merkez-kaç değişimlerinin sı- nırmı, vs. tâyine imkân vermektedir.




Seldi: 2

:••.!. -t' . i ıi<

Odalar ve Dehliz nizâmının detayları









  1. BÖLÜM

NtL VARSAYIMI

Piramit konusunda, geometr Leon Mayu’nun orijinal hipotezini tartışmamak elde değildir; ona göre Nil’in sırrı Büyük Piramitte saklanmış olacaktır.

Leon Mayu’nun cüretli iddiaları, kendisini, Şampolion ve Maryet'in takipçisi ve Bulak Müzesi’nin eski müdürü, Mı- sır-bilim uzmanı âlim Gaston Maspero ile evvelce çetin bir polemiğe sürüklemişti.

Gaston Maspero, 14 Mayıs 1893 tarihli «Liberte»de yayınlanan bir mülâkatta, piramitlerin mezar hizmetini görmeye mahsus olduklarını, bundan şüphe edilmemesini, Büyük Piramit ve kardeşlerinin mezarlardan başka bir şey olmadıklarını, beyan etmişti.

İnsanlık tarihi, bugünün ilmini tekzip edecek, yarınki ilme imkân veren bu gibi kat’î iddialarla doludur.

ESRARENGİZ KAYNAKLAR

Niçin Nll Nehri’nin kaynaklan daima esrarla örtülü kaldı? Milâttan 400 sene evvel Herodot, Mısır’h inlslyelerden her konuda kıymetli bilgiler aldığı halde, Nil üzerine en küçük bir açıklamayı niçin elde edemedi?

«Bu nehrin mahiyetine gelince, ne rahiplerden, ne de başka kimseden, bir şey öğrenebildim» der, Grek tarihçisi.

Bilge Sezostris ve Çılgın Kanobiz, Mısır’lı ve Pers ölçüler vasıtasıyla Nil’in kaynaklarını aramaya teşebbüs ettiler; fakat çölün aynı kapılan önünde gerilemek zorunda kaldılar.

Büyük İskender, aynı konu için özel giysili havarilerini, Sezar ise, zırhlı misyonerlerini gönderdiler. Lâkin, «Nil’in örtülerini kaldırmaksızın» geri döndüler, Lucaln’in sözüne göre.

Seneka’ya bakılırsa, İmparator Neron, kaynaklar bölgesine bir birliği ilk defa sokmaya muvaffak olan kimsedir. tki- yüz kişilik Romalı birlik, Büyük Göller civarına ulaşabilmişti.

El-Memun, sonraları Napolyon, Nil’in sırnnı Afrika’nın merkezinde bulmayı denediler. Fakat, coğrafî bir büyü, sanki onları Nil Vâdisi’ne mıhladı.

MAYU’NUN VARSAYIMI

Geometr Mayu ne diyordu?

  1. — Büyük Piramit, menşeinde mükemmel bir astronomik ve geodezik açıklıkta olan âbidedir ve o altıncı çağlayandan kaynaklara kadar Nil’in üst havzasının plânını içinde saklamaktadır. Galeriler ırmakların akışını, odalar göllerin veya Nil’in kaynaklarının mevkiini temsil ederler.

  2. — Nil, bugünkü mevcut haliyle, insanların çalışmasıyla meydana gelmiştir. Ortaya çıkması için de, Sahara’nın tedrici olarak kurutulması gerekmiştir.

  3. — Hartum’da kurulan bir baraj yardımı ile Ceylanlar Denizi meydana getirilmiş olacaktı ve Sahara’nın ırmakları azar azar burayı dolduracaklardı. Öyle ki, bugün ıssız olan bu ülkeye hayat ve bolluk taşıyacaklardı.

MISIR EVVELCE BİR ÇÖL MÜYDÜ?

Nil’in İç akışını inceleyen gözlemciyi şaşırtan şey, darlığı, küçüklüğü, yeryüzünün en büyük nehrinin vâdisiyle bu akış arasındaki nispet uygunsuzluğudur.

Nil, yaklaşık 640 km. uzunluktadır; genişliği 1 ilâ 3 km arasında değişiyor. Dev Nil, ölçüsüne göre yapılmamış bir vâdide akıp gitmekte... 2.000 km.’yi aşan bir güzergâh üzerinde hiçbir akarsuyu kendisine katmadan...

Hayvani ve bitkisel hayatın Mısır’da mevcudiyeti, Nil ile sıkı sıkıya bağıntılıdır. Nil’siz Mısır, Libya’nın çölden —en ıssız— bir bölümü olacaktı. Delili, Mısır’ı ziraat yönünden gül-

düren ekimlerin Delta etrafında ve Nü suları ile doğrudan temas eden vadi alanlarında yapılabilmesidir.

YA SAHARA BİR CENNET MİYDİ?

Leon Mayu gibi, Sahara’nın Tekvin’dcki yeryüzü cenneti olduğunu iddia etmeksizin, onun evvel zamanlarda çok verimli bir yer olduğu tasarlanabilir. Orada büyük erozyon vadileri ve bitki kalıntılarının izleri bulunuyor. Ağaç benzeri bitkilerle yoğrulmuş tomruklar gün ışığına çıkarıldı. Büyük göllerin mevcut olduğu ve çıkartılan Merkezî Afrika’nın bu bölümündeki medeniyet izlerinin gösterdiği gibi bitkiler, hatta suda yaşayanları pek ziyade idi. Aslanlar, gergedanlar ve ceylanların yanında bataklık ve nehirlerin yabancısı olmayan türlerden su aygırları ve timsahlar iptidaî resimlerinde rastlanmaktadır.

Bu bölgelerde, eski Triton Nehri ve aynı addaki kurumuş nehrin kıyılarında, bol miktarda işlenmiş sileks (çakmak taşı) bulunuyor.

Cennet Sahara ipotezi, yerli ve Arap hikayecileri tarafından da doğrulanmaktadır. Bunlar, evvelce göz alıcı sitelerin yükseldiği, palmiyelerin süslediği bol ve verimli ziraat yapılan bu yerlerden sık sık bahsetmektedirler.

Gene Leon Mayu’ya göre, Sahara mevkilerinde araştırma yapanlar, çölün hemen her yerinde çalılıklar arasında ıssız palmiyeler, eski akarsu izleri, insan eliyle yapılmış kanal artıkları vs. buldular (*).

<•) Bu hususlar, 1935 Aralığında Afrika'da görevli Kuptan Coche tarafından Edebiyat Akadcmisı’nde verilen bir tebliğde de teyid olunmuş gibidir. Bu subay, merkezi Sahara’nın 2000 m. yüksekliğinde. Mertutek’te kayalar üzerine dcrccdilmiş insanları ve inek sürülerini temsil eden resim ve gravürler keşfetmişti. Mısır'da bulunanların en güzelleri ile mukayese edilebilecek bu resimler, binlerce yıl evvel merkezi Afrika’da yayılmış bir medeniyetin, Nil’in hâlihazır vadisine geri çekildiğini ileri süren ipotezi dog- rulamaktadır ve bu Mısır medeniyet beşiğinin kısmen Afrika ortasında olduğu inancına yer vermektedir.

RUDER DENİZİ

Meseleyle ilk ilgilenen Albay Ruder. önemli çalışmaları müteakip, Cezayir ve Tunus’un güneyinde bir iç denizin mevcudiyetine (nispeten yakın tarih devrelerinde) kanaat getirdi.

Şimdi ancak yatağı geride kalan bu 400 km. uzunluktaki deniz, bir kanalla Gabes Körfezi’ne açılırken seviyesi Akde- nlz'inkinden elli metre yüksek olduğundan berikinden beslenmesi söz konusu değildi; fakat, dört nehir tarafından kaynak alır. Leon Mayu’nun sözüne göre, bu nehirler Incil’in bahsettiği Cennet Irmağı’ndan (?) doğmuş dört, nehirden başkası değildiler ve Nil’in dört oğlu diye sayılmış olacaklardı.

DEVASA SAPTIRMA

Böylece, «Nil’i besleyen sular evvelce Sahara'da doğu- kuzey; kuzey-batı İstikametinde, yani bugünkü güney-kuzey istikametinden farklı yönde akıp giderdi.» diyor Leon Mayu’nun hipotezi. Nil’in insanlar tarafından meydana .vi’ri’.- diğine ait tarihi ve gerçek deliller şuralarda kayıtlıdır :

  1. — «Sadece Mısır’lı rahiplerin bilgisine sahip oldukları altı karakter yazı sütununda. Bu mukaddes karakterler. Musa’ya Tekvin’inin sadece sembolik bir kopyası olan ilk üç bölümünü yazmakta yardımcı oldular.»

  2. — «Musa’nın Tekvinindeki ilk üç bölümünde; bunlar. Musa'nın talebesi olduğu Mısır’lı rahiplerin mukaddes karakterlerinde saklı bulunan hakikatlerden başkası değildir.»

  3. — «Büyük Piramit’in ayrıntıları içinde; öyle ki, bu Piramit sanki Nil’in yaratılışının yazıldığı taştan bir kitâ!'-:- dir, mükemmel bir tncil Kitabı’dır.»

  4. — «Gizeh’teki Büyük Sfcnks'e verilmiş hayranlık uyandırıcı sembolik ifadelerde; Sfenks bütün bu sırların hülâsası olmakla beraber günümüze kadar sâdık bir muhafızlığını da yaptı. Kum içinde yatmış vaziyette, O. binlerce f£ neden beri önünden geçen nesillere, cftznryn muktedir olamadıkları piramitlerin sakladığı tarihi bilmeceyi sor^r • :- bidlr.»

SULARIN BÖLÜNME HATTI NEREDE OLACAKTI?

Lwn Mayu’nun broşürüne: (*) göre, Nil’in yer değiştirmesi Hartum’un biraz aşağısında cereyan etmiş olacaktı Orada Uganda’dan ve Viktoıya Gölü’nden gelen Beyaz Nil, E.i- opyadaki Tana Gölü’nden İnen Mavi Nil ile birleşecekti. 3:r dağın delinmiş elması ve nehrin tekrar düzene sek’ümas* U.- his konusuydu.

İtiraf etmeli ki, bütün bunlar pek şüphelidir ve tu ş hh coğrafi tahkikata muhtaçtır. Fakat, günümüzün ortaya koyduğu puH-.'k menfaatler dlkkıte alınırsa, mMCicnm bular!’: kalmakta devam edeceği anlaşılıyor.

TASA GEÇİRİLMİŞ İTİRAF

Leon Mayu’nun Beni-Hasan KÖyü’ndekl Amenis mezarında bulduğunu söylediği ve tefsirini yaptığı hiycrojllflk yazıt pek çok şeyin işaretini tokmaktadır. Yedi heret kendisine yetmektedir. I Markisi Afrika Denzl’ndeki (Ceylanlar Denizi! sıVarın çevrilerek Mısır Vadisi içinde akıtılması; bunun için bir dağı delmek icabet t Iğl, ’^kin daha önce astronomik v? gendik çalışmaların icrası gerckt’ğl, 2 — Dağın ötesindeki denizlerin arazi haritalarının çıkarıldığı, 3 Yerküresinin genel verilerine nöbetle üst havzanın mevki tayini için ölçümler lAzımgeldiği, vs.

Gaston Maspero, M ö. 3200 yılında yaşamış Prens Amon’un mezarında bulunmuş yazıtın tercümeni yapmıştı:

«Söylediğim her şeyi yaptum; çünkü ben ülkesini seven, onurlu bir prensim Benim Meh Prensi olarak seneler geçirdiğim doğrudur, bütün hükümdarlık gelirlerini ellerimde topladığım da.»

Hcrhdcc ’k’ tercüman v.ya yorumcudan birisi hat£ yapmaktadır; sık rastlandığı üzere olmaya ki, her İkisi de al- dannıır. buluna!...

C) Mmfis Pırı-m Hicri'nin ‘ürirn ıScmuH. yayınca.

Kanaatimizce, Mayu'nun iki Nil’in kavuşma çizgisi ile Piramit’in dehliz nizâmı çizgisi arasında yaptığı yakınlaştırma, daha ilgi çekici olmakla beraber, daha az doğrudur.

Okuyucu Şekil 3’te, Keops’un oda ve dehlizleri kesitinde, biraz hoşgörü ile, Üst Nil’in altıncı büyük çağlayandan kaynaklara kadar bir su haritasının temsil edildiğini görecektir; galeriler ırmakların akışını, odalar göllerin toplanışını resmetmektedir.

Şekil : 3

Kcops odalarının ve dehlizlerinin kesiti.

Şekil 4'teki plânla benzerlik daha hissedilir olacak; Şekil 5’te Beyaz Nil ve Mavi Nil’in grafikleri ile Keops’un iç grafiğinin üst üste konulmasıyla da daha ikna edici görülecektir.


Şekil: 4-5

Piramit’in ve iki Nil’in
grafik mukayesesi

ESKİ DÜZENDEKİ ŞEYLER YENİDEN KURULSA

Bunların sözünü edince, Nil’in akışı problemine çarpıcı bir güncellik veren bazı zihin karıştırıcı unsurlar ortaya çıkıyor.

Şüphesiz ki, Nil’in sularının zamanımızda Sahara’ya çevrilmesi, mühendislerimizi çıkmaza sokacak nev’îden bir iş olmayacaktır. Süveyş Kanalı’nın kazılması, benzer kapsamda bir işi teşkil ediyordu. Herhalde el emeği ve sermaye kolayca bulunabilecektir.

Fakat, böyle bir teşebbüsün dünya politikasında meydana getireceği muazzam sonuçları kim farketmez? Bu, yalnızca Afrika'nın ortasında kudretli, heybetli bir imparatorluğun kurulmasıyla kalmayacak, lâkin Mısır Milleti'nin de kısa bir müddet içinde silinmesine müncer olacaktır (•).

İtalyan Hükümeti uzağı görmüştü. Tripoli’dekl eseri şayanı dikkattir. 1935 te Fransa ile yaptığı anlaşma ile İtalya. Tibcsti’deki kazançlarını artırmıştır. İtalya’nın nüfuzu Güney’e doğru büyümekteydi; Mısır Sudanı’nda yayılıyordu ki. Etiopya seferi sona erdi. Tana Gölü, esas Nil’in kaynağı olan bu göl, Nll probleminin temelini teşkil eder, görünümünü vermektedir.

MAVİ NİL’İN ANAHTARI

2000 metre kadar yükseklikteki meşktin manastırları bulunan. adaları ile Mavi Nil’e benzersiz bir kaynak olan Tana. 45 km. uzunluğunda güzel bir su örtüsüdür. Nehir buradan bereketli balçıklarını Mısır’a götürür; Habeşistan’a uzanan sayısız kolları da. ondan nasiplerini zengince alacaklardır.

Harpten evvel, Ingiltere onu zenginlik ve refah kaynağı olarak gördüğünden, eski Adis-Ababa Hükümeti’ne muazzam bir barri inşası nroicsi götürmüştü. Eğer bu gerçekleşseydi. Tana, bütün adaları batmış halde, tngilizlerin korkunç bir su kavnağı olacaktı.

İNTILİLANS SFRVtS’İN. MISIR’LI RAHİPLERİN

SIRRINI ÖĞRENEBİLDİĞİ HİSSİNİ VEREN VER

Denildi ki. pazarlık yapıldı ve İngilizler Hartum’dan çıkan İki-Nil vâdisini Tana’va bağlayan, Tana’yı Adis-Ababa’ya ve kestirmeden Mısır Sudam’nı denize bağlayan yolun inşaatına angaje oldular. İngiltere Nil havzasındaki çıkarlarına dokunduğu için. İtalya’nın Habeşistan seferine karşı çıkmıştı.

Bütün bunlar, piramit meselesinde ancak bir yankıdır.

(•) Eşeklerin kehanetleri bu ihtimale işaret etmektedir: «İste sana geldim firavun. Nehirlerim benimdir dedin (XXIX-3) Mısır ülkesi yasa bürünecektir yo benim ebediliğimi anlayacaklardır. Çünkü Mısır kralı: «Nehir benimdir, onu ben yaptım» dedi (XXX-9). Bu sebeple krala ve nehirlerine karşı çıkıyorum ve Mısır ülkesini kurak bir toprak haline sokacağım (XXLX-10).

  1. BÖLÜM

GELECEĞİ GÖSTEREN GEOMETRİ

Yakın zamanlara kadar, Büyük Piramit’in incelenmesi ile uğraşmış bütün dünyanın en bilgili âlimleri O’ndan, en eski mâziye ait bilgi seviyesini gösterecek astronomik, meteoro- lojik ve geodezik veriler çıkarmaktan başka bir şey ümit etmiyorlardı.

Lâkin bu bilgiler, değerlerine ve açıklıklarına rağm.n, beşer ilminin bir ifadesinden başka şey değillerdi. Onlarda, İlâhi bir menşe görülmeksizin, takdirle karşılanabilecek hu suslar olabilirdi.

  1. Asrın sonundan beri bazı yazarlar, Piramit’in taban çevresinin güneş senesinin uzunluğuna tekabül ettiğini yaymaya başladılar.

1819*da matematikçi John Taylor, Piramit’in yüksekliğinin taban çevresine göre oranının, daire çemberinin çapma olan oranına eşit olduğunu ileri sürmüştü. Bu teori 18G4’to, astronom Piazzi Smith tarafından, inceden inceye mahallnde yapılan ölçümlerden sonra doğrulanmıştır.

William Petri de, yaptığı ölçme ve hesapları ile Davit- son’un Piramit’in bütünü üzerine hazırladığı muazzam ve ilginç çalışmaya kaynak oldu.

İNSANLIĞIN GELECEĞİ

PİRAMİT’İN İÇİNDE YAZILI MIDIR?

1865’te ilk olarak, Robert Menziesiç dehliz ve odalar nizâmının, kehanetlerin kronolojik bir temsilcisi olduğu tezini iler? sürmüştü. Bu krolonojik mikyasın hesap birimi, ye

rin kutup çapı pus’u idi; ve Büyük Galeri şekli, yükseklik ve uzunluğu ile Hıristiyanlık Çağı’nı sembolize ediyordu.

Menzies devamla, Ara Oda istikametindeki İlk Alt Geçit girişinin, Incil'de yazılı Büyük Harpler ve sıkıntıların başlangıcını gösterdiğini ifade etti.

Smith de bu yoruma katıldı; lâkin her ikisi dc, Hıristiyanlık Çağı'nın başlangıcı hesabında, İsa’nın doğumunu kabul etmekle hatâya düştüler.

Gerçekte Hıristiyanlık Çağı, Davitson ve Habermann'a göre, çarmıha gerilme ve dirilme, aynı zamanda İlk Yortu’nun yapıldığı seneden itibaren başlamış olacaktı. Diğer taraftan Menzies ve Smith, Büyük Galeri’nin sonu olarak şakulî bir düzenleme yerine dikine olanı seçmekle hatâ yapmış oldular. Aksi halde Smith, Birinci Dünya Harbi'nin başlangıcını 1914’ten 49 yıl evvel işaretlemiş bulunacaktı.

Smith’in çalışmaları Dr. Aldersmith tarafından devam ettirildi. Fakat, Albay Garnier’in yayınladığı «BÜYÜK PİRAMİT, YAPIMCISI ve KEHANETLER» adlı eser. Büyük Galeri ile çarmıha gerilme senesi olarak Hıristiyanlık Çağı’nı başlattı. Ne yazık ki Garnier, çarmıha gerilme ânında İsa’n m yaşını 31 olarak tespit etti ve Büyük Galeri sonundaki düzenleme konusunda aynı hatâyı işledi. Birinci Dünya Har- bi’ne giriş olarak eksik 1913 sayısını çıkardı kİ, gene de dikkate değer bir tahmindir.

O zamandan beri birçokları için Piramit, sadece eski bir medeniyetin İlmî seviyesini gösteren geometrik ve matematik bir temsilcisi, bir ölçü ayarı yeri olmaktan başka, bir taraftan eski ve yeni Ahit metinleriyle, diğer taraftan ölüler Kitabı’nınki ile sıkı sıkıya bağlı bir kehânet kronolojisi sisteminin grafik tasvircisi olmuştur.

TARİHÇİ VAKANÜVİS

Habermann’a göre Piramit, İsrail tarihinin en mühim hâdiselerini, istikbâli bildirerek kayda geçirmek üzere inşa edilmiş bir «tarihçi vakanüvis» sayılmalıdır.

Mimarî, İlmî ve tarihî verileri ile Piramit, Âdem mâce-

rasının doğru hikâyesini, Tekvin, Göç, Hâkimler. Krallar Devirleri’ni geçerek, Hıristiyanlık Çağı’m, modern zamanların çalkantıları dahil aktüel düzenin sonuna ve yeni, mükemmel bir Çağ’m gelişine kadar salhaları ihtiva edecekti.

Piramit’in kehanet kronolojisi ile ilgili İlk hipotezler ortaya çıktığında, Avrupa’da, eski Mısır kehanetleri heni z bilinmiyordu. Birileri ve öbürleri «Ölüler Kitabı» ile çağdaş oldu.

M. Alcksandr More «İlâhlar ve Mısır Kralları» adlı kalbında gösterdi ki, bütün Mısır mukaddes rümûzlan davam ederek, İncil hikâyeleri ile aynileşti. İsa’nın doğumu, iıa,.. tının ayrıntıları, son yemek töreni, ölümündeki ahval Mısır'da sık sık yayınlanırdı ve bunlar İsa’dan binlerce yıl evveldi. Fakat, Mısır rahipleri kendi teorilerine göre yorumıa dıkları geleneklerle, İsa’nın hayatına ait hâdiseleri İlâh Ozi- ris’e mâl ettiler.

KUTSAL YERLERİN EVİ

Eski Mısır’ın en eski eserlerinden biri olan «Ölüler Kitabı» ile Piramit arasında bir aynilik vardır şüphesiz.

Biri diğerini tamamlar, filhakika büyük bir ejiptolog (Mısır bilim uzmanı) sözüyle: Piramit, «taş lisanı ile konuşmakta» Ölüler Kitabı, «kelimelerle»...

Bu kitapta Piramit, «saklı cevherin sırlı evi», «ışık yeri», «kutsal yerlerin evi» diye anılmaktadır.

Ölüler Kitabı’ndaki rümûzlar, Piramit’in dehliz ve odaları ile irtibatlıdır. Adım adım her iki rehberi takip ederek, aynı zamanda, görülebilecek cn düzenli ve en şaşırtıcı tarihi vahiyler sistemlerinden birine gireceğiz.

PİRAMİT’İN KRONOLOJİSİ

Kehanet dehlizlerinin nizâmı neye dayanıyor ve eksen mikyası neden ibarettir?

Okuyucunun geniş bilgiyi Davitson’un eserinde bulabileceğini söyleyerek, burada kısaca açıklayacağız.

Eksen mikyası, başlangıç noktası Piramit’in kuzeyindeki A noktası (Şekil : 6) üzerinde elde edilir. Bu nokta, îniş Dehlizlerinin ekseni (uzatılmış) İle Piramit’in ilk dış kaplama

yüzey ergisinin (o 4a Vj.'hV. akına »rMi.'.mnj Krişmel r: .> ortaya çıkar.

Seldi: G

Piramit devrinin hareket noktası hesabı.

Bu hareket noktası Âdem Devri’nin tamamına eşit altı bin seneyi ihtiva eden Piramit takviminin başlangıcıdır. Sıfır tarihine tekabül eder (Şekil: VII).

Geometrik A noktası M. 4000 yıl önce sonbahar başlangıç noktasını da (22 Eylül geceyarısı) doğrulukla tâyin eder.

Piramit’in kronolojik eksen mikyası bu noktadan hareket eder; İlk Yükselen GeçiVi, Büyük Galeriyi aşarak, Ara Oda’nın merkezindeki bir noktada son bulur; ki İsa’dan sonra 2000 yılma tekâbül eder.

Şekil: 7

İdeal dı? kaplama hattı ile Yükselen Dehliz ekseni kesişme detayları (her ikisi uzatılmış).

MUKADDES ÖLÇÜ

Önceden de gördük ki, dünyada pratik olarak değişmeyen bir ölçü birimi: Yeryüzü eksenidir ve kutup yarıçapının değeri üzerine kurulu mukaddes Ölçü (kude) onun muKem- mel bir ifadesidir.

Mısır'lılar, Israiloğulları ve diğer eski kavimler pus’lar, alelade ölçü (kude)lerle iş görmekte İdiler. Mukaddes ölçü ancak inisiyelere mahsustu.

Süleyman Tapınağı*nın inşasında kullanılan odur. Piramit’in yapımcıları da onu kullandıklarından, sonraları piramit ölçüsü (kude) adı verildi ve 25 piramit pus’una bölündü. Piramit kude’si 0,635660 m. uzunlukta, piramit pus’u ise 25,4264 mm.’dir. Bu piramit ölçüsünün (kude) 10 milyon ile çarpılması 6356600 m.’yi verir ki, kutup yarıçapınm uzun-

luğudur, modern ilim bu mesafeye 6356700 m. biçmektedir. Rahip Moro’nün söylediği gibi, «hâlihazırdaki ölçülerimiz aynı büyüklükteki bil belirsizliği hâlâ taşımaktadır.»

PİRAMİT KRONOLOJİSİNİN GENEL SEMBOLİZMİ

Bu iki hesap biçiminin sembolik bir mânâsı vardır. Büyük Basamak’ın ifade ettiği tarihten itibaren (yani, modern zamanlara girişten), hâdiselerin akışı hızlanıyor. Diğer taraftan meyillerle satıhlar arasındaki fark, yorumcular tarafından beşeriyetin cehalet ve kötülüğe düşüşünü Giriş Dehlizi; kötüler Yeraltı Odası istikametinde düşmelerine devam ederken, Birinci Yükselen Geçit’in çatal ağzında, diğer insanların Hıristiyanlık Çağı’na tekâbül eden Büyük Galeri’de- ki ışığa doğru yükselmesi, şeklinde izah edilmiştir. Büyük Basamak Geçldi’nden sonra beşeriyet artık spiritüel yükselişini takip etmiyor, fakat yatay satıhta ilerliyor. O zaman o Kaos devrine dalmış oluyor ki, burada. Alt Dehliz’lerde başı eğik olarak yürümek zorunda. Kral Odası’na ulaşmadan evvel Ara Oda’da bir duraklama geçirmeye mecbur. İsa’dan evvel 4000 sene ile sonraki 2001 sene arasını gösteren kesintisiz ve teorik düz çizgi ile, kronolojiyi sembolize eden kırık çizgiyi karıştırmamahdır.

BAŞKA YORUM

Taraftarı eksik olmayan farklı bir tercümeye göre, Büyük Basamak'tan itibaren (1909 olsun) her piramit pus’una bir sene değeri verilecektir. Bu halde, pek tabii, bütün kronoloji değişecektir ve bitiş tarihi 2444 senesine varacaktır.

İNSANLIĞIN DEVRELERİ

Zaman ölçüsü birimi olarak pus’u kullanmakla, Piramit’in mimarı her şeyi rakamlarla İfade etmek istemiştir. Bu sebepledir ki, diğer piramitler, yazıtlar ve hattâ heykellerle kaplı oldukları halde, Büyük Piramit, İçte olduğu kadar dışta da bunlardan hiçbirini muhtevi değildir.

Âdem’le ilgili insanlık tarihinin önemli devreleri. Büvük Piramit’te Dehliz ve Oda’lara ait yer veya tavan çizgilerinin

kesişmesi ile, eksenlerin karşılaşması ile, dairelerin, eşiklerin, galeri başlangıç ve sonlarının aralarındaki İrtibatlarla tasvir edilmiştir.

Bu tarihlerden bazıları geometrik hesaplarla elde edilmişlerdir ki, bunlar pek mühim değillerdir. Büyük devreler, hemen daima yapısal bir belirti, bir çıkıntı ile kaydedilmişlerdir.

İlgi çekici bir hususu açıklayalım : 6000 senelik piramit takviminin başlangıcı, İsa’dan 4000 sene evveline varır. Meşhur Arşevek Usshct, 300 sene önce İıcll'in kronolojisini İsa'dan evvel 4004 yılında başlatmıştı. 17. Asır’da henüz Piramit’e ait rümûzlar bilinmiyordu.

BEŞERİ TAKVİM

Mısır kronoloji metinleri daha az doğrulayıcı değildir. Onlar. İsa’dan 4000 sene evvelki sonbahar başlangıcını sıfır tarih olarak ileri sürerler. Eğer üç kronoloji (Incil’e ait, Mısır’a ait ve Hıristiyan’lığa ait) karşılaştırılırsa, şöyle bir tablo çıkar :

İsa'dan evvel: Mısır Takvim Senesi: İncil:

4000

0

Adem Devri

3378

622

Enoch’un doğumu

3013

987

Enoch Hanesi Devri

2944

1056

Nuh Devri

2355

1645

Beş Fhenix Devri Sonu

2344

1655

Yahudi Tutanı'nın başlangıcı

2345

1656

Tufanın sonu


Esasen Mısır, Bâbil ve İsrail tarihleri arasında açık bir uygunluk vardır.

Elie hanesinin Talmud ile ilgili tradisyonu «İki bin sene boşluk, iki bin sene yasa ve iki bin sene de Mesih’in günleri.» diye açık sıralama yapar. Nihayet Enoch Kitabı altı günlük (6000 sene anlaşılacak) bir devreden bahseder; bu devre boyunca her şey yapılıp tamamlanmış bulunacak ve sonra bir yedinci gün, istirahat günü (bin sene) kalacak.

Habermann, 6000 senelik Âdem Çağı’nm her bin senesinde, İsrail tarihinin mühim bir hâdisesinin kayıtlı olduğuna dikkati çeker.

Süper insan Enoch, 987 piramit veya M.Ö. 3013 tarihinde esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Bin sene sonra, İbrahim sahneye girer. Bin sene daha sonra M.Ö. 1000’lerde, Süleyman Tapınağının inşaatı görülür. Ve müteakiben İsa’nın gelişi.

Bu durumda, Orta Çağ’ın 1000 M. Sonrası senesini endişeyle karşılamasını tabii karşılamak gerekir. Bununla beraber, dünya çapında bir hâdise, bu tarihte cereyan etmedi (•) İkinci bin sene tamamlanmak üzeredir ve Âdem devresinin sonunu getirmelidir.

PİRAMİT’İN İLK TARİHLERİ

Şimdi, fâniler taifesi olarak, onaltıncı oturma yerinde bulunan giriş kapısından girelim ve Âdem Beşeriyeti ile, derinlere doğru inmeye başlayalım.

Bu devre, inşâcıların medeniyetine nazaran spiritüel bir bozulma zamanını işaret eder. İniş Geçidi ile İlk Yükselen Geçit’in kesişme yerine vardığımızda, çok mühim bir tarihi, İlk Yükselen Geçit’in toprak çizgisi (uzatılmış) ile Giriş ve İniş Geçitleri’nin eksen çizgisinin kesişmesinin ortaya koyduğu tarihi buluruz. Bu, İsrail Büyük Göçü’ne, 2513 piramit senesi ve M.Ö. 1486’nın 4 Nisan'ına tekabül eden Nizan’m 13. gününe aittir. Hesap biçimini ve geometrik verilerin son derece belirginliğini göstermek için bu sayılan işaretliyoruz.

Daha iyi anlaşılabilmesi için, okuyucu aşağıdaki göstergede (Şekil: VIII), Büyük İsrail Göçü’nden önceki piramit 2500 senesini tâyin eden Geçitler Kesişmesi’nin detayını bulacaktır.

(•) Filhakika, Avrupa tarihîndeki önemine rağmen, ne Capetiens'ler hâdisesinin (987), ne de Habsburg Sülâlesi’ninkinin mistik bir çapı olduğu söylenebilir (1020).

Şekli : 8

Yükselen ve İnen Geçitler’in kesişmesi

Talmud’a göre Büyük Göç, Firavun’un ölümünden beş sene sonra başlar. Bu Firavun, Filadelfiya Üniversitesi’nin Filistin’de ve diğer araştırmacıların başka yerlerde yaptıkları kazılara göre, II. Ramses'ten başkası değildir.

IŞIĞA DOĞRU ÇIKIŞ YOLU

Büyük Göç’ü hesaba katarak İlk Yükselen Geçıt’i, Çarmıha Geriliş’in tarihini tam olarak kaydeden geçidin sonuna doğru, «Göldeki Hakikatlin araştırılması için, tekrar yukarı çıkarıyoruz.

Lâkin, bu tarihe ulaşmadan evvel 3996 piramit senesi il? karşılamıyoruz ki, bu İsa’nın gerçek doğum tarihi olacaktı.

İSA’NIN HAKİKİ DOĞUM vc ÖLÜM TARİHLERİ

Doğumun tarihi, Mısır metinlerinde «İkinci veya Yeni Doğuş Odası# diye adlandırılan «Kraliçe Odasının yer seviyesi ile verilmiştir. İsa, milâdi tarihimizden dört sene öne? doğdu (Piramit takvimince 3996’dır). Gregoryen takviminin 4 Ekim Cumartesi gününe tekabül eder.

Bu tarihin Noel'inki İle çakışmamasından dolayı hayret edecekler için, 25 Aralık’ın çok eski zamanlardan beri, görülmeyen Güneş’in doğuşunu kutlayan bir putperest bayramı olduğunu açıklamak yerinde olur. M S. III. Asır’a kadar, Lâtince «Natalis invicti Soli» adı altındaki kış başlangıcı âyinine tahsis edilmişti.

Doğum bayramı olarak onu seçerken, kilise, birçok benzer hallerde olduğu gibi, ihtida etmemiş putperestleri, onları zorlamadan Hıristiyanlık bayramlarına sevketmek niyeti il? hareket ediyordu.

Aziz Jean'a göre, İsa otuz yaşmda vaftiz edildi... Bu, piramit takvimi ile 4026’ya, M.S.’sı için de 27 senesinin sonbaharına düşer.

Çarmıha gerilme tarihi. Büyük Galeri’nin eşiği ile tâyin edilmiştir. Eğer kutsal Mısır edebiyatının. Büyük Galeri’yi «Beşer Irkı’nın Kurtarıcısının Devri» ile özdeş sayması dikkate alınırsa, bunun değeri ortaya çıkar. Bu yüzden, İsa’nın ölümü ve tekrar dirilmesi ile başlayan Hıristiyanlık Çağı’nm sembolü olur, Büyük Galeri. Zaten, İsa’nın hayat sembolizmi ile Piramit’inki, mütemadiyen birbirine karışır. Büyük Ga- leri’nin eşiği Jülyen takvimine göre, M S. 30 senesinin 7 Ni- san’ı (•) (Yahudi Nizan ayının 15’i) çarmıha gerilme tarihi olarak işaretlidir.

(•) M. E. Cavaignac. Strasbourg Üniversitesi Prof.’ü (Dünya Tarihi Kronolojisi, Yayıncı Payot) İsa’nın ölümünü 28 Mart veya 27 Nisan diye tespit etmiştir.

BÜTÜN İNCİL, BİR TAVAN İLE BİR DÖŞEME ARASINDA

Diğer taraftan bu İki tarih (İsa’nın doğumu ve ölümü), kesin olarak, Büyük Galeri başlangıcından Kraliçe Odası’na götüren Yatay Geçit’in yer ve tavan hatları ile Dehlizler’in kronolojik mikyası üzerine kuruludur. Bu Geçit’in yer hattı dikkat çekici bir uygunsuzluk arzediyor; Kraliçe Odası’na varmadan evvel birden seviye değiştirip, küçük bir açı ile eğim yapıyor. Buradan itibaren Yatay Geçit yeri ile Kraliçe Odası yeri aynı plândadır. Bu sonuncusunun yer hattını nazari olarak uzatırsak, Birinci Yükselen Geçit’in sonuna kadar, Yatay Geçit’in tavan hattı ile Kraliçe Odası’nın yer hattının, İsa’nın doğum ve ölüm tarihlerini tâyin eden iki geometrik noktalı kronolojik mikyas üzerinde son bulduğu müşahede olunacaktır. O şekilde ki, Şekil IX’daki A ve B noktaları arasında kalan yer, İsa'nın, Bethİrem’deki doğuşundan Gol- gotha’daki ölümüne kadar, yeryüzündeki hayatını temsil eder.

şekli: 9

Bütün İncil, bir tavan ve bir döşeme arasında.

İşte! Üç bin sene öncesinden tâyin edilmiş ve haber verilmiş Hıristiyanlığın belli başlı tarihleri; bunların senesi,

günü ve saati, geometrik ve astronomik olarak altı farklı hesap metodu İle doğrulanmıştır.

5000 SENE ESKİLİKTE BİR KEHANET

Doğuda yaygın Mesih’e ait kehanetler arasında M.Ö. 3000 senelik bir tanesi, Mesih’in doğumunu Tisri ayının 15’1, Ölümünü Nizan ayının 15’i (Yahudi takvimi) olarak ilân etmişti.

Ve bu kehanetler sadece doğum ve ölüm tarihlerini haber vermekle kalmıyor, Mesih’in hayatı, vazife ve cehitleri, ölümü yenmesi üzerine detaylı bilgiler naklediyordu.

Bu kehanetlerin, Mısır'lı rahipler tarafından kendi Me- sihleri Oziris’e mal edildiğini söylemiştik. Ve bu. bazılarının hatalı olarak, Incil’de Oziris kültürünün bir kopyasını görmelerini iz’an eder.

Piramit sembolizminin İsa’nınki ile olan özdeşliği eski Mısır metinlerinde daha açık görülür. Marsham Adamsa göre Mesih orada, «Piramit’in Üstadı», «Senenin Üstadı», «Ölümün ve Yeniden Dirilişin Üstadı» isimleri altında zikredilmiştir.

HIRİSTİYANLIK ÇAĞI

Mısır metinlerinin «Hayatın Saf Sularının Geçişi» diye adlandırdıkları Büyük Galeri’nin eşiğindeyiz.

Hıristiyanlık Çağı’nı temsil eden Büyük Galeri, Jülyen takvimi ile 7 Nisan 3ü’da başlar. Büyük Galeri’nin yüksekliği 28 ayak’tan fazladır; eğimi 26 derece 18 saniyedir. Duvarcılık işlemesinin Yedi Oturma Yeri, bazılarına Zekeriya’mn Yedi L&mbası'nı, Mahşerin Yedi Kilisesi'ni temsil ediyor görünümünü vermiştir.

SEMBOLİK 153 RAKAMI

Büyük Galeri’nin tavandaki uzunluğu 153 ayak tır. Bu. dirilen İsa'nın emri üzerine, müritlerin fileden çıkardıkları 153 iri balığın sayısına eşittir.

153 sayısı, İden 17'ye kadar dahil sayıların toplamını verir.

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

4- 17

Toplam : 153

Habermann’a göre, bu 17 sayısı, Piramit’in taban hattından duvarcılık işlemesinin 50. oturma yerine kadar (1700 pus’luk) yüksekliğinin % 1 mikyasını temsil ediyor. Diğer taraftan, bu 50. oturma yerinden Piramit’in tepe düzlüğüne kadar 153 oturma yeri kalıyor.

Nihayet, İsa’nın vaftizinden Paskalya Bayramı’na kadar olan 918 vazife günü. 153’er günlük altı devreden teşekkül etmiştir.

BÜYÜK GALERİ NİN SONU

İtiraf etmeli ki, Büyük Basamak’a kadar hiçbir mimari özellik ihtiva etmeyen Büyük Galeri’nin devamı boyunca gerçekten tipik bir tarih bize görünmedi.

Davitson un geometrik hesaplamalarla elde ettiği daire kesişmeleri, 740 senesi olsun, 1557 senesi olsun, belirli hâdiselerin göstergesi olmuyor; bununla beraber Hıristiyanlık tarihi mühim hâdiseleri içeriyor. 1557 tarihinin bu zamanlara ait en geniş beşeri faaliyetin ortasında yer aldığı kabul olunmaktadır. Çünkü o Reform’un dinî çalkantısı ile Rönesans hamlesini birleştiriyor.

Bir gün başka anahtarlar, başka hesap yolları keşfedile cek midir? Belki Bunu beklerken. Büyük Galeri’nin bitiş tarihlerinin kendisine yettiğini ve çağdaş olayların akışındaki fevkalâde önemlerini göreceğiz.

4 - 5 AĞUSTOS 1914

Büyük Galeri’nin tavandaki uzunluğunun 153 ayak (1836 pus) olduğunu söylemiştik. Yerdeki uzunluğu 157 ayak, 1884 1/3 pus karşılığı. Şimdi, bu 1884 1/3 pus sayısı (1 pus 1 sene hesabıyla), tsa'nın ölümü ve gerçek Hıristiyanlık Çağfnın başlangıç tarihi olan 7 Nisan 30’a ilâve edilirse 4 - 5 Ağustos 1914 tarihi elde edilir

BÜYÜK BASAMAK

Büyük Basamak’tan itibaren tarihler çoğalıyor. Büyük Basamak (Şekil: X), Büyük Galeri’nin üst bitişinin biraz evvelinde bulunuyor. Büyük Basamak, Piramit’in plânı içinde çok mühim bir işaret taşımaktadır.

Abidenin doğu-batı merkez dikey plânı üzerine kurulmuş olmakla birlikte, kronolojik eksen mikyası ile Devinim (presesyon) Çevresl’nin kesişme yerindedır.

Büyük Basamak, Piramit kehanetinin başlıca bir karakteristiği olma hissini veriyor. Filhakika dik açısıyla, ölüler Kitabı’ndaki «Her şeyin eski haline getirilmesi» ve «Çağın Aşılmasının hazırlayıcısı Yaratıcı timin Büyük Dcvri’ni sembolize ediyor.

PİRAMİT’İN ŞİMDİKİ DEVİR’E İKAZI

İlk demiryolunun devreye girdiği 1844 tarihi, haklı olarak ilmi çağ olarak kabul edilebilir


Zihni kabiliyetlerini gittikçe artıran insan, sonunda kendisinde ve kâinatta pozitif değerlerden bankasını kabul etmemeye karar verdi, öyle ki, yarattığı mekanizmalara, harekete geçirdiği kuvvetlere, bugün artık kendisi hâkim değil!...

  1. Asrın sonunda zirveye ulaşan rasyonalizm, Büyük Galerl’nin sonu ile çakışır. Tavanı Birinci Geçit girişine kadar birden alçalan Büyük Galeri, büyük bir spiritüel zayıflamayı işaretler.

Herhalde kimse, Mekanik Çağ’ın büyük düşünürlerin ekserisinde endişeler uyandırdığını inkâr edemez. İnsanın icat ettiği bu makina medeniyeti, zehirli gazlar, yarı delilik, dolaşım ve beslenme bozuklukları, top, uçak ve hidrojen bombası şeklinde, kendisine karşı geri tepmiştir.

DAVİTSON'A GÖRE PİRAMİTİN

MODERN KEHANET TAKVİMİ (•)

Aşağıda, Davitson ve Aldersmith’in, hâlihazır devre için tespit ettikleri karakteristik tarih ve olayları, yorumsuz naklediyoruz.

  1. Ağustos 1909 — Büyük Basamak'ın tepesi: 31 Tem- muz’dakl Cherbourg ziyaretinden sonra Çar II. Nikola, İngiltere Kralı VII. Edvard’la beraber Büyük Deniz tatbikatına iştirak ediyor.

27 - 28 Ekini 1912 — Büyük Galeri tavanının sonundan başlayan dikey hat : Avrupa’daki Türk hâkimiyetine pratik olarak son veren Lüleburgaz Savaşı’nın başlangıcı.

1914 Ağustos 4 -5 gecesi — İik Alt Geçit’in girişi : İngiltere’nin Almanya'ya ültimatom vermesi.

18 Ocak 1918 — Kraliçe Odası’nın güney duvarından çıkan dikey : Sovyet Cumhuriyetinin tesisi.

12 Aralık 1919 — Kırmızı granit döşemenin başlangıcı : Londra’daki İlk Dörtler Konferansı.

10 Ağustos 1920 — Ara Oda'daki granit plâkanın kuzey yönündeki ayrıntı: Türkleri çökertmeye mahsus, Sevr Antlaş- ması’nın imzalanması.

5-6 Mart 1924 — Ara Odanın dörtte birlik geometrik merkezi: Türk Hükümeti'nin, Sultanı tahtı terketmeye mecbur etmesi.

10 • 11 Kasım 1918 (“*) — Birinci Alt Geçit’in sonu : Gi- yom n’nln Hollanda’dan kaçışı ve mütareke.

11 Temmuz 1927 — Ara Orta’nın üçüncü ve son çentiğinin merkezi : Filistin'de zelzele ve Zeytin Dağımda vanklar. Aynı gün. Ankara Meclisi, vicdan hürriyeti ve lâikliği getiren kanunu kabul ediyor.

29 Mayıs 1928 — İkinci Alt Geçit’in başlangıcı : Ekonomik krizin ilk safhası.

Piramit’in kehânet kronolojisinin okunuşunu kolaylaştır-

(•> Pek tabiidir ki. hu tarihlerin tefsirinde kefil olamayız.. İlgisi genel olmaktan çok. özeldir.

(♦*) Mütareke, müttefiklerin Filistin’e girmelerinden lam bir ay sonra. onbirinci ayın onbirinci günü, saat onbirde imzalandı.

mak ve âbidenin mimari yapısına yaklaştırmak için, dehliz nizâmı bütününden bir kesiti (Şekil : XI) ve Alt Geçit’lerin. Ara Oda’nın ve Kral Odası’nın bir kesitini (Şekil : XII) veriyoruz. ^

Şekli: 11

Kehanet tarihlerinin mevzilcftirilnuti


Büyük Galeri sonunun, Alt Dehlizlerin, plâka granit ve Kral Odası'nın kesiti.

KAOS

ölüler Kitabı’nca desteklenen Piramit’in göstergelerine göre, Kaos devresi, Birinci Alt Geçit girişinden Kral Odası eşiğine kadar uzanır. Yani,. 4-5 Ağustos 1914’tcn 15-16 Eylül 1936’ya kadar.

Beşeriyet için bu yıkıntı devresi (Incil’de «Yakup’un sıkıntısın diye geçiyor), Piramit’te yüksekliği 1 metre civarın- da olan Alt Geçitlerde ifadesini bulmaktadır.

Küçükler buralardan epeyce eğilmiş olarak, büyükler ise dört ayak üzerinde yürüyüp geçmek zorundadır.

tki Alt Geçit arasındaki bu zahmetli yürüme, ancak Ara Oda ile kesilmektedir: burada baş kalkabilir ve Ölüler Kita-

bı’nın bahsettiği «Kaos’ta Mola» yeridir. Gene de granit plâka altından geçmek için, kısa bir an, baş eğmek zorunluğu vardır.

Kaos üç farklı kışıma bölünmüştür:

  1. — Birinci Alt Dehliz girişinden sonuna (Piramit tarihleri: 4-5 Ağustos 1914’ten 10-11 Kasım 1918'e),

  2. — Ara Oda’nın İkinci Alt Geçit girişine kadar olan uzunluğu (Piramit tarihleri: 10-11 Kasım 1918'den 28-29 Mayıs 1928'e),

  3. — İkinci Alt Geçit girişinden Kral Odası’nın girişi ile çakışan sonuna kadar (Piramit tarihleri: 29 Mayıs 1926’dan 15-16 Eylül 1936’ya).

Görüldüğü gibi, kaotik zamanlar;

  1. Büyük harbin başlangıcından, mütarekenin imzalanmasına;

  2. Mütarekeden, dünya ekonomik krizinin başlangıcına, c) Ekonomik krizden, yeni Spiritüel Çağ’ın açılışına, Kral Odası’nın girişi ile işaretlenmiştir.

Şu halde, insanlık Birinci Dehliz zamanını, Mola'dan faydalanıp, dünya krizine mâruz kalarak katedecek ve 1936 Eylül’ünün aydınlık devresine ulaşmadan evvel İkinci Deh- liz’i aşmış olacaktı.

MOLA

Mola, Ara Oda’nın veya Üç örtülü Salon’un uzunluğu ile işaretlenmiştir (ölüler Kitabı’nda, insanlığın Hakikat Oda- sı'na ulaşmadan evvel, ardı ardına kaldırması gereken örtüler diye bahis olunur).

Ara Oda’nın, Piramit’te, dikkate değer bir sembolik, astronomik ve geometrik değeri vardır.

Mısır metinlerine göre, Piramit’in ve senenin Sahibi. Mesih’in temsilcisi, güneş senesinin çemberini ihtiva ediyor.

Bilindiği üzere. Ara Oda’nın piramit pus’u olarak uzunluğunu Pi (3,1416) ile çarparsak 365, 242 sayısı bulunur (Şekil : XIII).

Granit plâka üzerine Kuzey çıkıntı ile Güney yüzü, Paris Antlaşması'nın onaylanması (12 Temmuz 1919) ve İkinci Alman Imparatorluğu’nun son bulması (10 Kasım 1921) yıldönümlerine tekâbül edecekti (•).

Granit plâkanın alt kısmının yükseklik azlığı, harp sonrasının üzerimize çöken sonuç ve tesirlerini temsil eder.

Şekil: 13

Ara Oda ve güneş senesi.

153 AY

Aziz Matyö İncirinde imâ. edilen «büyük üzüntülerin sona erdirilmesi» ile ilgili bahiste, dünyanın kuruluşundan beri benzeri olmamış büyük bir yıkıntının meydana geleceği be-

(•) Aldersmith ve Davitson’a göre.

lirtLİıyor ve şunlar ilâve ediliyordu : «Eğer tu günler kısal- tılmasaydı, kurtulan kimse bulunmayacaktı; laKin iyilerin hürmetine bu günler uzamayacak.»

Ara Oda, Kaos Devresı’nde, beşeri ıstırabın kısalması cihetinde Yukansı’mn bir müdahalesini mi sembolce ediyor?

Zira, 4 - 5 Ağustos 1914’ten 15 -16 Eylül 1936’ya kadar giden genel Kaos Devresi’nden 10-11 Kasım 1918 ile 29 Mayıs 1928’dcki Ara Oda devresini çıkarırsak, toplam 153 aylık bir süre kalır ki, bu da Aziz Jean’ın 153 mistik balığına tekabül eder.

5 ARALIK 1935

«Milletlerin Yargılanması Salonu»na girişin işaretlendiği tarihten evvel yapılan bir hesaplama, daha yakın bir tarihi göstermektedir : 5 Aralık 1935.

Öyle görünüyor ki, bu tarih herhangi somut bir olayla ilgili değil, beşeriyetin mistik bir yeniden doğuşuna yön veren bir hareket noktası diye kabul edilebilir. Doktor Guin- ness, şu söylediklerinde haklıdır : «İlâhi vc tarihi tecelliler zaman isterler. İmparatorluklar bir günde ne kurulurlar, ne de batarlar. Her şeyi bilen Tanrı, her mühim hâdisenin zahiren belirsiz başlangıcı ile tedrici olgunlaşmasını birlikte kaydeder.»

15 -16 EYLÜL 1936

Kaos Devresi'ni sona erdiren ve bizi ulûhiyet çağının girişine götüren bu 15 -16 Eylül tarihi nasıl oluştu?

15-16 Eylül 1936’dan itibaren insanlık, Giriş Dehlizi’nden ve Piramitin ilk tarihinden beri, ilk defa tam bir istikamet değiştirdi. Sağa, açık mezar rümûzuna doğru bir dönüş yaptı.

Kral Odası, sırasıyla, «Milletlerin Yargılanma ve Arınma Salonu», «Batı’dan Gelen Gerçek Işık’a Dönüş», «ölüm ve Mezar Sahibinin Tam Mevcudiyeti» diye anılmaktadır. En eski Mısır tradisyonu dehlizlerin son bölümünü, încll’in, «Çağın tamamlanması» ve «Her şeyin eski haline konulduğu zamanlar» diye adlandırdığı bölme ile birleştirir. Açık Mezar'ın esrarı, ölüler Kitabı’nın son bölümünü doldurmaktadır. Ozi- ris (ölümün Tannsı), Batı’dan gelip Doğu’ya giden varlıktır. Yani, Kral Odası’nın Batı yakasından gelir ve Doğu duvarına

yürür. Yeni zamanların Işığı, şu halde, Avrupa’dan veya Amerika'dan gelecektir.

Sessiz ve muammalı LAhit, Oda’nın üçte ikisi için eğim problemi ortaya koyuyor. Ne Lâhit’in yerleştirilmesine göre, ne de esrarlı Oda’nın batı duvarına göre hesabı yapılmış bir tarih mevcut görülüyor. En uzağı, dehlizlerin sonu olanı 19 • 20 Ağustos 1953'tür.

Bu bahsi en iyi, ölüler Kitabı'nın en ünlü yorumcusu Marsham Adams ın sözleri ile tamamlayabiliriz:

«Bir bölüm ve bir esrarlı oda : Yönlendirme Bölümü ve Büyük Doğu Odası (Kral Odası), en yüksek sırlı yerlerin altında bulunmakta. Ara vermeksizin, dalma, diyor Kitap, Açık Mezar’ın Esrarı, Oziris-Ra’nın dirilmesi, yaratılmamış İşık kutlamlmaktadır. Doğu başlığını taşıyan bölümde, eski Mısır doktrini şu dört ifadeyi kullanıyor : ‘İşkence bitti. Ra her zaman yaşıyor! ölüm Işık’la yok edildi. Tanrı ebediyen yaşıyor. Gökte olan Sen, oğlunun bedenine kendi suretini ver. Ölülere rahmet eyle. Âmin...’ Mısır’ın eski cenaze duası böyle bitiyor.»

PUS - SENE TEZİ

Pek de haksız olmayarak, Lagrange’ın ileri sürdüğü piramit pus'u ile senenin eşdeğerliliği kabul olunursa, Büyük Basamak’tan itibaren çok farklı tarihlere ulaşılır.

1969 Birinci Alt Geçit’in girişini kaydedecekti.

2021 Ara Oda girişini kaydedecekti.

2139 İkinci Alt Dehliz'in girişini kaydedecekti.

2239 Kral Odası’na girişi kaydedecekti.

2444 Adı geçen Oda’nın güney duvarının sonu iie piramit kronolojisinin sonunu kaydedecekti.

Bu hipotezde, Âdem beşeriyetinin sonu daha gerilere bırakılmış oluyordu.

«Büyük Sfenks’in Bilmecesi» adlı eserde (ki bu kitabın devamı olacak), Davitson’un hesaplamasının kendisininkinden evvelki hâdiselerde nasıl doğru, sonraki hâdiselerde nasıl sessiz kaldığını göstereceğiz. Meselâ, 1939-1940 Harbi ve

1940-1945 devresi herhangi özel bir tarihle işaretlenmiş değildir. Buradan, piramit kronolojisinin ancak büyük spiri- tüel dönemeçlere tatbik edilebileceği sonucuna varabiliriz.

(i. BÖLÜM

HIRİSTİYAN'LAR İSRAİL SOYUNDAN MIDIRLAR?

Bu bahsin iyi anlaşılabilmesi için İsrail’in neyi temsil ettiğinin ve kutsal metinlerin İsrail Soyu ile neyi kastettiklerinin bilinmesi gereklidir.

Kabilelerin mezhep ayrılıklarından sonra iki ayrı krallık ortaya çıktı. Kuzeyde Ruben, Simon, Levi, Dan, Naftali, Gad, Aser, Issachar, Zabulon ve Yusuf kabilelerinden müteşekkil İsrail Krallığı kuruldu; merkezi, sırasıyla, Sichem ve Sama- rie oldu. Güneyde Benyamin ve Yuda kabilelerini içine alan, Yuda Krallığı doğdu; onun merkezi de Filistin idi.

İsrail Krallığı, M.Ö. 72O'de Kral Sargon tarafından Sa- marie’nin alınıp İsrailoğulları'nın kovalanması ve yerlerine Kaide kolonilerinin yerleştirilmesi ile son buldu.

Sürgünlerin bir kısmı Yuda Krallığı’na geçtiler. Fakat ekserisi, kendileriyle ticaret yaptıkları Fenlkeliler’e sığındılar.

Buradan, İsraii’liler, Akdeniz'in hemen her yerine, daha sonra Avrupa’ya, bilhassa Avrupa’nın kuzey bölgelerine dağıldılar.

Yuda Krallığı, M.Ö. 588 de ancak sona erdi ve Yahudi halkı, sırasıyla Pers, Makedonya, Mısır, Suriye, Sonra Roma istilâlarına maruz kaldı, öyle ki, M.S. 70 yılına kadar, ortadan silinişleri tamamlanabildi. Şu halde, Yakup Oğulları, kat’î olarak ikiye ayrılırlar :

  1. — M.Ö. 7. Asır’dan beri diğer milletler arasında eriyen İsrail soylular.

  2. — Hıristiyanlık Çağı’nın ilk zamanlarına kadar toplu halde kalabilen ve silinmelerine rağmen, diğer ülkelerde ayrı bir ırk olarak kalabilen Yahudiler.

Yahudiler ile İsrail soylular arasındaki fark, birincilerin köklerini hatırlamaları; İkincilerin ise. tamamen unutmalarıdır.

İSRAİL SOYLULAR NE OLDULAR?

Onlar bugün, Avrupa’nın ve Amerika’nın hemen her yerinde bulunuyorlar; fakat daha çok kuzey topraklarında.

Anglo-Sakson uzmanlar, kendi ırklarının İsrail ırkının bir devamı olduğunu ve büyük projeler için hazırlandığını iddia ediyorlar.

Delil olarak, ölçü sistemlerinin İbranî ölçü sistemi ile ayniliğini ileri sürüyorlar ve bundan da Piramit’teki mesajın özellikle, kendilerine mahsus olduğu sonucuna varıyorlar.

İngilizler ayrıca, piramitc benzer ilmi ifade taşıyan bir yapının, dünyanın hiçbir yerinde mevcut olmadığını, sadece İngiltere’de Stonehenge’nin ünlü Cromlech, yükseltilmiş taşlardan çemberin bulunmasını da, delil olarak değerlendiriyorlar.

Davitson’da, 1917’dc Filistin’in İngilizler tarafından kurtarılmasını, bu teze katkı olarak görüyor.

Anglo-Saksonlardaki bir temayül de. İngiltere, İrlanda ve Amerika tarihlerinde, millî duyguları yükselten bazı hadiseleri Piramit kehanetleri ile birleştirmek olmuştur.

TAŞTAN KRALLIK

Anglo-Saksonlar İsa’nın Yahudilere olan sözlerine de dayanıyorlar (Matyö XXI, 43-44) :

«Tanrının krallığı sizden kaldırılacak, onun meyvalarını toplayacak başka bir millete verilecek. Ve her kim bu taşın üzerine düşerse, kırılmış olacak ve bu taşın üzerindeki toz haline gelecek.»

Ve Danyel’e ait olan (II, 44-4-5 Nabukat Nezar’ın rüyasını izah) yorum şöyledir :

«Bu kralların zamanında göklerin Tanrı’sı asla yıkılmayacak, başka bir kavinin işgali altına hiç düşmeyecek bir krallığı meydana getirecek. O, bütün diğer krallıkları ortadan kaldıracak ve kendisi ebediyen deva edecek. Bu. dağdan

BÜYÜK PİRAMİT’İN SIRRI kendiliğinden ayrıldığını gördüğün taşın işaret ettikleridir.

O taş, demiri, altını, gümüşü kırdı.»

İSRAİL»?

Hipotezlerini güçlendirmek için bazan aşırılığa kaçan ve ispatlanmamış birtakım olayları kabul eden İngilizlerin vardıkları sonuçları kabullenmek zordur.

Çok sayıda İsrail soylunun (Yahudiler demiyoruz) Kuzey Amerika’da, İngiltere’de ve Kuzey ile Batı Fransa’sında (özellikle Brötanya'da) yaşadıkları çok doğruya benzemektedir.

Kehanetlerin ve kutsal yazıların kendilerine mahsus olması mümkündür. Fakat, İbranî tarihinin bir uzantısı olması sebebiyle, İsrail ile Hıristiyanlığın ayniliği daha da kabul edilebilir.

Mistik yönlendirmelerin ve dini duygunun, Anglo-Sak- sonlarda, Avrupa’nın diğer ırklarından daha gelişmiş olduğunu teslim etmeliyiz.

Her ne ise. zamanı gelince, Tanrı kendisininkileri bilecek.

7. BÖLÜM

KAFİRLERİN YEDİ ZAMANI

Bilindiği gibi «Kâfirler* sözü ile Tevrat, bütün putperest kavimleri, genellikle, İsrail Oğullan'na karşı olanları kastetmektedir. Zamanlar, ilk defa Danyel'in kitabında (VII-25) zikredilmektedir:

«Ve Azizler teslim olacaklar... bir zaman, zamanlar ve bir zamanın yarısı müddetince.»

Aziz Jan’ın Mahşeri’nde aynı sözlere yer verilir (XII, 13-14) :

«Ejderha, yeryüzüne doğru sevkedildiğini gördüğünde, bir erkek çocuk doğurmuş olan kadını takibe koyuldu. Ve büyük kartalın iki kanadı, kadına, çölde uçması, yerine gitmesi için verildi. Orada bir zaman, zamanlar ve bir zamanın yansı müddetince, yılandan uzak olarak beslendi.»

Aziz Lukas’da, İsrail Oğulları’ndan bahsederken aynı söz üzerinde durur (XXI-24) :

«Keskin kılıç altına düşecekler, bütün kavimlerce esarete sokulacaklar ve Filistin, zamanların zamanı tamamlanıncaya kadar diğer kavimleri n ayaklan altında çiğnenmiş olacak.»

Bu sözlerden, «Kâfirlerin Zamanı» ile uzun bir tarihi devrenin kastedildiği anlaşılmaktadır.

Bütün yorumcular, bugün, Danyel'in «Zamanlar» tâbiri ile «bir zaman, zamanlar ve bir zamanın yarısı» kehânetinin, «üç zaman ve yarısı değerini» taşıdığını kabul etmektedirler.

Zaman, 360 sene değerindedir (Tevrat’a göre). Danyel’in üç buçuk zamanı, şu halde, 1260 seneyi ihtiva etmektedir ki,

2520 senelik bir devreyi kuşatan Kâfirlerin Yedi Zamanının yansı olmaktadır. (Tevrat’ın 360 yılının büyük senelerinin haftası). Danyel’in 1260 yılının yan devresi, Mahşer’in 42 ay ve 1260 gününe eşittir. Bunlar, sene - gün’lerdir. «Onların adaletsizlik yıllarına eşit olan günlerde seni hesaba katacağım». (Ezekiel IV-6).

Diğer taraftan Levitik, İsrail’in Yedi Zaman boyunca cezalanmış olması gerektiğini, içinde bulunduğumuz Yedinci Zaman'ın, «Zamanların Sonu»» olduğunu söylüyor.

Geriye, Kâfirler Zamanı'nın hangi tarihte başladığını bilmek kalıyor. M.Ö. 604’de Nabukatnezar’ın Kaide tahtına çıkışı ile mi, yoksa 584’de, aynı zamanda Babil’deki esaretin başlangıcını teşkil eden. Filistin'in işgali tarihi mi?

ZAMANLARIN SONU

Bazılarına göre, Danyel’in kehâneti. Kâfirlerin Filistin üzerindeki hâkimiyetleri süresine uygulanır.

İsa'nın sözü : «Filistin, Kâfirlerin zamanı tamamlanıncaya kadar Kâfirlerce çiğnenmiş olacak.» (Lukas XXI - 24).

Filistin’in düşmesi ve İsrail Oğulları'nın ilk esaret başlangıcı olan 584 yılı, şu halde. Kâfirlerin ilk Altı Zamanı’nın hareket noktasını teşkil etmekte (360 X 6 = 2160 yıl); bu da bizi MS. 1576 senesine götürür ki. dinî savaşların en kızıştığı ve ruhlarda huzursuzluğun çok yüksek olduğu devredir.

Yedinci Zaman veya Zamanların sonu, 1576'da başlıyor ve 360 senesi 1936’ya kadar uzanıyor. Kâfirlerin Zamanının Sonu’nu dünyanın sonu ile karıştırmamak lâzımdır. Bu İsrail'in düşkünlük çağının sona erdiğini ve yeni bir Çağ’m başladığını ifade eder (•).

FİLİSTİN’İN KURTULUŞU

Irklarının tarih ve geleceğini kehânetlere bağlamak arzusunda olan Anglo - Sakson'lar, Kral Nabukatnezar’ın Bâbil tahtına çıkışını kaydeden M. Ö. 604 senesini, Yedi Zaman'ın hareket noktası diye seçtiler.

(♦) 1948’den beri bu tespit edilebilir

Bu hesap. 1878'de Dr.- Grattan Guinness tarafından yapıldı, böylece kendisi 49 sene öncesinden, 1917’nin Filistin ve Yahudi’ler için çok mühim bir devre olacağını haber vermişti. Gerçekten, 11 Aralık 1917’de General Allenby Türk’leri yenerek, birliklerinin babında Yafa kapısından Filistin’e giriyordu. Davitson’a göre ilk Altı Zaman, M Ö. 604’den başlayıp, M. S. 1557’de biter, Yedinci’ ve sonuncusu, 1917’dc tamamlanır.

Bu hesapların içinde, biz Filistin’in düşüş tarihini esas alıyoruz, önce bunun İsrail için dönüm noktası olması, sonra DanyeFin Yedi Zamanının 1936’da bitişinin Kaos sonu ile tam olarak çakışması ve Piramit’de haber verildiği gibi, U’ûhiyet Çağı’na girişin başlamış bulunması sebebiyle.

BİN ER YIL

Aldersmith teorisi, Adem Devri'nin 6000 yıllık bir boyutu olduğunu söyler. Bu devir, her biri 1000 senelik altı İncil «gün»üne bölünür. Gene aynı devir. 480 yıl fazlasıyla 360 senelik Yedi Zamanlı iki bölmeye ayrılır. Bu teori. Piramit’in göstergeleri ile de uyum halindedir.

Davitson’a göre, güneş seneleri, ay şenelen ve takvim seneleri vardır. «2520 rakamı 360 günlük takvim senelerine uygulanır... Ve 2520 yıllık takvim devresi 2483. 83 güneş senesine eşittir.’» Zira, Piramit’in Giriş Dehlizi ile Birinci Yükselen Geçit’inin taban hattının kesişmeleri, geometrik tarih olarak 2483, 7799726’yı veriyor.

Âdem Devri'nin 1000’er yıllık altı gün’ünü, büyük haftalar prensibine göre, bir günlük, yani bin yıllık, istirahat tâ- kip edecektir ki. 2001’den itibaren bin senelik rahat bir devreyi getirecektir.

1936 ve 2001 tarihlerinin yakınlaştırma ve mukayesesi, Ulûhiyet Çağı’na rağmen, beşeriyetin bir anda dengesine kavuşamayacağını göstermektedir. Yeni bir bin yıla doğru giderken salâh işaretleri var. fakat ne pahasına olacak? Bunu müteakip bahiste inceleyeceğiz.

SANAYİ MEDENİYETİNİN SONU MU?

Piramit’in Ara Oda’sı merkezinden dikdörtgen alan. 30

senelik (20 Ağustos 1923’den 20 Ağustos 1953’e) İsrail’in yeniden doğuş devresini işaret etmektedir. Bu alan dört güneş çemberinkine eşittir. Güneş dairesinin çemberi, Büyük Mi- mar’ın sembolü olan 365,242 pus’tur. Bu kesimlerin her birinin sonuçları, İsrail’in Yeniden Doğuş unu ortaya koyan dört tarihi tâyin ederler.

19 — 20 Ocak 1931

20 Ağustos 1938

18 Şubat 1946

20 Ağustos 1953

Muhtemeldir ki, bu tarihler yeni bir spiritüel uyanışın merhalelerini teşkil edecek, onunla maddi değerler gerçek yerlerine konulmuş olunacak ve ruhi kıymetler ön plânı alacaktır. «v--

8 — BÖLÜM

SIKINTININ SONA ERMESİ

TEVRAT’TAKİ BÜYÜK KEDER

Mısır metinlerindeki kaos devresi ile Piramit’inki, Tev- ratta haber verilen büyük keder devresi ile çakışmakta mıdır?

Uzmanlarca, 16 Eylül 1936 tarihi (Kral Dası), Eski Ahit’in kehânet kronolojisince büyük kederin, İsrail'in düşkünlüğünün nihayete ermesi şeklinde verildiği öne sürülmüştür. Filhakika bu tarih, İsrail Oğullarına «Trampetler Bayramı »m haber veren yeni astronomik ay’la aynıdır ().

Birçokları, kilisenin «yer değiştirmiş» olacağı zaman. Büyük Keder’in geleceğine inanır (••) 15 takvim ayı sürmesi gereken «Yakup’un Sıkıntısı», iki Alt Geçit’in piramit pus u karşılığı zamana tekâbül ediyor.

AV DEVRESİ ve AVLANMA DEVRESİ

«Birçok balık avcıları göndereceğim, diyor Ebedi olan, ve Onlar onları avlayacak ve sonra başka avcılar göndereceğim ve Onlar onları her dağda, her tepede ve yank kayalıkların ötesinde avlayacak.»

Kâhin Jeremi böyle diyor. Yani, bir devre olacak, iyi niyetlilere çağrı yapılacağı, isteyecek herkesin kendisine uzatılacak ipi tutabileceği bir devre. Fakat, bu «çekim» devresini, insanların evlerinde avlanacakları bir «itilme» devresi takip edecek.

İsrail «avı» devresi, 153 yıllık. 12 devirden 1836 olarak gösterilmiştir. Büyük Galeri zemininden 1836 pus olarak temsil edilmiştir. Büyük Galeri tavanının sonundan beri, yani 1912’den beri, öyle görünüyor ki, «av» devresi içinde olacağız.

İSA’NIN UYARISI

Aziz Matyö İncili’nin 24. bahsinde şöyle denilmektedir:

«Bunun İçin, kutsal yerde sıkıntının sona erdiğini göreceğiniz zaman -okuyan kimse dikkat etsin- Yude’de kalacak olanlar dağlara kaçacaklar; dam üzerinde bulunanlar, evlerinin içindekilerin! almak için inmeye fırsat bulamayacaklar ve tarlada olacak kimse, elbisesini almak için geriye dönemeyecek. Vah bugünlerde gebe kalacak veya emzikli olacak ka- dullara! Kaçışınızın kışa veya kutsal güne gelmemesi için dua ediniz. Felâket o kadar büyük olacaktır ki, benzeri, dünyanın kurulduğundan beri şimdiye kadar görülmemiştir ve asla görülmeyecektir. Eğer bu günler kısaltılmamış olsaydı, kimse kendisini kurtarmış olmayacaktı. Fakat, İyilerin hürmetine bu günler kısaltılacaktır. O zaman kim size : İsa buradadır veya şuradadır, derse ona inanmayınız. Zira, sahte İsa’lar, ve sahte peygamberler ortaya çıkacak, hatta onlar büyük gösteri ve mucizeler yapacaklardır. İşte, size onu Önceden bildirdim. Eğer size, «İşte O çöldedir» denirse, oraya gitmeyin; «işte odanın içindedir» diye söylenirse inanmayınız. Zira, şimşeğin Doğu’da çakıp Batı'ya kadar uzanması gibi, insanoğlunun mâcerası böyle olacak. Ceset nerede olursa olsun, akbabalar orada toplanacaklardır.»

«Bu felâket günlerinden hemen sonra güneş kararacak, ay ışığını artık göstermeyecek, yıldızlar gökten düşecek ve göklerin gücü sarsılmış olacak. O zaman insan oğlunun burcu gökte görünecek, yeryüzünün bütün kabileleri feryada başlayacaklar ve göğün bulutları arasından kudret ve büyük bir şanla gelen insan oğlunu göreceklerdir. O. çınlayan trompeti ile meleklerini yollayacak ve Onlar, göklerin bir ucundan diğerine kadar dört bucaktan, seçilmişleri toplayacaklardır. Ağaç mukayesesi ile bilginizi artırınız. Dalları gerilip yap-

takları yeşermeye başlayınca, yaz mevsiminin gelmekte olduğunu anlarsınız. Bunun gibi, bütün bu şeyleri göreceğiniz zaman, insan Oğlu'nun gelişi yakındır, kapıdadır. Size bunu doğru olarak söylüyorum, bütün bunlar olup bitmeden bu nesil (♦) hiç geçmeyecek. Gök ve Yer geçecek, fakat benim sözlerim hiç geçmeyecek. Gününe ve saatine olan şeyi kimse bilmez. ne gökteki melekler, ne Oğul; yalnız Baba bilir.»

SIKINTININ SONA ERMESİ

Haber verilen bu .sona erişin, 1936 dan az veya çok zaman sonra gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini kimsenin ortaya koyamaması, şaşırtıcı olmamalıdır. Zira, bizzat İsa'ya göre, "Tek Baba»nın dışında, gün ve saati bilen yok.

Gerçekte bu ne ile ilgili bulunacak? Tevrat metnine en azından inanılırsa, Harpler olarak gözüküyor.

«Bir kavim diğer bir kavme, bir krallık diğer bir krallığa karşı çıkacak ve çeşitli yerlerde kıtlıklar ve yer sarsıntıları meydana gelecek. Bütün bunlar, ıstırapların ancak başlangıcını teşkil edecek.» (Matyö XXIV-7-8) .

«Korkunç olaylar olacak ve gökte büyük işaretler belirecek.» (Lukas - XXI -11).

«Sonra iç harp çıkacak, hatta ana-babamz, kardeşleriniz, yakınlarınız ve dostlarınız tarafından ihanete uğrayacaksınız ve içinizden birçoğu ölecek bu ihanet sebebiyle.» (Lukas- XXI-16).

«Kardeş kardeşi, baba evlâdını ölüme terkedecek; evlâtlar ebeveynlerine isyan edip, onları öldürtecekler.» (Markos- XIII-12).

«Hemen sonra» İncil lisanında seneleri işaretler çok de fa, «büyük yıkıntıların oluşacağı seneleri.»

BÜYÜK YIKINTILAR

Incil'e göre bunlar, semavi ve arzı düzeylerde vukua gelecekler. Planetimizdeki jeolojik ihtilâçlar gökteki sarsıntı larla çakışacak.

(•) Acaba Adem nesil mi bahis konusu?

Muazzam sarsıntılar yerin kabuğunu oynatacak (Lemur- ya ve Atlantis çağlarında olduğu gibi), kavimleri ve imparatorlukları yutacak, batmış kıtaları tekrar yüzeye çıkaracak.

Son senelerde balıkçı teknesi sahipleri, harp gemileri subayları Afrika kıyıları uzantısında, hatırı sayılır yükseklikte büyük çıkıntılar müşahede ettiler. Afrika Atlantiği’ndeki sondajlar su altı kablo döşemesi ile sürdürülmüştür; birbirlerinden uzak iki gemi aynı tempo ile deniz diplerini taramışlardı. Fransız basını ve radyosu, 1935 ilkbaharında gemicilere ikaz mahiyetinde bir bildiri yayınladı.

P.T.T. idaresinin bildirisi şu bilgileri içeriyordu :

Mart ayından beri sürdürülen Brest ile Kazablanka arasındaki kablo tamiratı esnasında, kablo gemisi Amper, harita üzerinde işaretlenmeyen bir yüksek çıkıntı keşfetmiştir. Dip çıkıntıların 4000 metreye yakın olduğu bölgede rastlanan bu çıkıntının, su üzerinde 60 metreye kadar uzanan bir yükseltisi bulunmaktadır.

YARINKİ DÜNYANIN HARİTASI

Çok ilgi çekici ve işaret verici husus şudur ki: Bu yeryüzü âfetleri her hassas varlık tarafından, önceden muhakkak hissedilmiştir ve karmakarışık şeyler arasında, astral med- yonomik irtibatlar, klervoyanlarla aynı vizyonlara ulaşmaktadır. Spiritüel tecrübelere göre (•), kıtaların ve denizlerin mevcut dağılımı, bir anda değil, fakat art arda gelen darbelerle alt-üst olacaktır, yakında...

Volkan indifaları ve yer sarsıntıları çoğalacak ve hemen hiçbir kavim korunmuş olmayacak. Fakat, bazı ülkeler hafif hasar görürken, diğerleri tamamen ortadan silinecek. Fransa’nın kuzey bölümü ile Sezar'ların Roma’sı dahil, İtalya Yarı madası’nın büyük parçası sular altında kaybolacak. -

Almanya, Rusya ve Balkanlar deniz olacaklar.

İspanya, aşağı yukarı hiç zarar görmeden kalacak. Japonya dünya haritasından silinmiş olacak.

(•) Söylenenler için teminat veremeyiz.

Halklar, spiritüel seviyelerine göre korunmuş bulunacaklar. Yıkıntılar, yardımsever milletlerde asgari ölçüde sınırlı kalacak (Fransa, İngiltere, Amerika), onların kollektif kar- malan (yani moral bil&nçolan) daha az yüklü görünüyor.

Bununla beraber, hiçbir ülke, yerküre üzerinde icra olunacak tadilâttan istisna edilmeyecektir. Vizyonerlerin ittifakla mutabık kaldıkları husus: Âfetlerin dağıtım ve ağırlıklarının, beşer nev'înin spiritüel davranışına bağlı kalacağıdır.

PARİS TAHRİP OLACAK MI?

Bütün devirler içinde, dünyanın son zamanlarına ait olan bazı kehanetlerden, vizyonlardan, vahiylerden, vs. en az karanlık ve en çarpıcı bölümler yayınlandı.

Fakat, şimdiden sorulan sual: Paris'in Büyük Felâket esnasında yıkılıp yıkılmayacağını bilmektir.

Piramit, konunun üstünde hiçbir açıklık ihtiva etmiyor; hattâ bu tahribat tarihi orada kayıtlı da olsa, hâlihazırda olaya bir isim vermek imkânı yok

Buna karşılık kehanetler, Paris’in tahrip oluşunu tasdik- lemede ittifak halindedirler.

YA ROMA?

Roma’nın tahribini ve Papa’nın Vatikan dışına kaçışını haber veren falcılar epeyce çoktur.

«Sadece dört kardinalle birlikte kaçmış olan Papa Köln’c sığınacak.» (H61öne Wairaff, 1790).

«Kilise kanlar içinde kalacak.» (Catherine Emmerich, 1822).

«Roma enkazlar altında gittikçe örtülmüş oluyordu...» (Soeur İmelda, 1872).

«Vatikana kapanmış Papa'nın, kendisini bir demir çember içindeki gibi sıkılmış bulacağı bir gün gelecek. Beşer ümidini kaybetmiş olacak ve o zaman, Tann'nın merhameti bir anda ortaya çıkacak. Roma civarındaki cesetlerin sayısı, bu şehirdeki Tiber Nehri’nde yüzen balıkların sayısı kadar çok olacak.»

«İtalya’da ihtilâl, Fransa’daki ile hemen aynı zamanda patlak verecek. Bir müddet Papa olmayacak.1»

Birçoklarına göre, Pie XI (Sarsılmaz iman) bu felâket zamanlarının dinî lideri ve sürgün Papa'sı olmuş bulunacaktı Oysa, hâdiseler bu kehaneti doğrulamadı.

PAPA PİE X’UN İSTİKBÂL BİLDİREN RÜYASI

Mamafih, gelecekteki olaylar Pie X’un garip vizyonu ile doğrulanmış bulunacak Bu Papa, 1909 senesinde ınutad bir toplantı yaptı. İştirak edenler, birden, dini liderin, göğsü üzerine başını eğip derin bir uykuya daldığını gördüler. Birkaç anlık bu süre esnasında, kimseden ne bir ses, ne de bir hareket çıktı. Nihayet, birkaç dakika sonra Papa nın gözleri açıldı ve hazır bulunanlar, O nda korku ve dehlet ifadesini okudular. Papa X, koltuğunun üzerinde yarıya kadar kalktı ve endişeli bir sesle konuştu :

«Gördüğüm şeyler korkunçtur. Ben miyim, yoksa halefim mi olacak? Bilmiyorum. Muhakkak olan şu ki, Papa Ro- ma’yı terkedecek vc Vatikan’dan çıkmak için rahiplerinin cesetleri üzerinden geçmek gerekecek!».

Bu sözler o derece kuvvetle söylenmişlerdi ki, çevresindekiler, dehşet ve şaşkınlıktan dilsiz kaldılar.

«Halef» kelimesi, belki hemen takip eden kronolojik halefi kastetmiyordu (Benoit XV); fakat genel ad olarak ifade ediyordu, meselâ...

Burada, papalarla ilgili kehanetler içinde en meşhuru ve aynı zamanda en az tanınanı, İrlanda lI Rahip Malaşi’nin 1128 tarihli kehanetini ele alacağız. Bu kehanetin menşei, eskiliği ve doğruluğu üzerine itirazlar oldu.

Bunun gerçekten Malaşi'ye veya Aziz Bernar’a ait olması, bizim için pek mühim değildir.

Tartışılmaz olan : 1595’te neşrolunması ve o zamandan beri hemen her papaya atfedilmesidir.

Yakın zamanlarda, bu kehanet «Padova Rahibi»ninkı ile takviye edilmiştir. Bu rahip, gelecek her papanın sıfatını belirten unvan adını söylemiştir. Şimdiye kadar, sadece Benoît

XV için yanıldı (Padovalı’nın metnine göre, Paul VI olmalıydı). Öyle ki, Büyük Harp esnasında dini lider olduğu kadar, kehanetlerin ekserisini boşa çıkardığından dolayı, O'n ı bedbaht papa (Benoît XV için) rolü oynadığı yakıştırılmıştır. Lâkin, Pie Xirnin başlaması (Greguar XVII yerine), Pado- valı rahibin hesaplarını çıkmaza soktu.

öyle görünüyor ki, yeni papalar bu Malaşi ve Padovah Rahipin kehanetlerinin etkisinde kalacaklardır.

SON PAPALAR

Malaşi'nin kehaneti, veciz olmak, en çok doğrulanmış bulunmak vasıllarına sahiptir.

O, her papanın hem kendisini, hem de zamanının karakteristik durumunu ifade eden rümûzlu sıfatlar kullanmıştır. En tipik olanlarını zikredelim :

«Havarilere ait pelerin», Avrupa’nın her yerine birçok seyahatler yapan, sonra Fransız'lar tarafından kaçırılıp şehirden şehire dolaştırılan Pie Vlyı (1775-1799) işaret eder.

«Gaspedici Kartal» : Napolyon tarafından Fontainbieau’ de esir tutulan Pie VU’yi (1800-1823) işaret eder.

uEtrurle’deki Banyolar» : Etrüks eşyaları koleksiyoncusu ve Etrurie şehrindeki banyolarda bulunmuş Greguvar XVIyi işaret eder (1813-1846).

«Haçların Haçı» : Savoie Ocağı tarafından maddi, manevi olarak yapılan işkencelere tahammül etmiş Pie IX’a işaret eder (1847-1877). Ocağın arması Haç’tı.

«Gökteki Işık» : İnce, nazik, zekî ve diplomat Leon XIH’ü işaret eder (1878-1904).

«Coşkun Ateş» : Kilise âdet ve geleneklerinde reformlar yapmış, biraz sert Pie X’u işaret eder (1904-1914).

«Çözülmüş Hıristiyanlık» : Benoît XV’i işaret eder (1914- 1922).

«Cesur Olan İmân» : Cesur girişimleri olan Pie Xl i işaret eder (1922-1939).

Rümûzlu sıfatlardan Pie XITye uygulanan «melek rahip» güç, kiliseyi yeni bir istikamete götüren ve bütün za-

manlann büyük papalarından biri olan Jean XXIII’e verilen ise yerindedir.

Bu kitabın yayına hazırlandığında yaşamakta olan Paul VI'nın «Çiçeklerin Çiçeği» sıfatını işaret edip edemeyeceğini bilemeyeceğiz.

Paul VTdan sonra, Malaşi kehaneti üç papayı daha zikrediyor. Onların sıfatlan da şeyledir:

  1. — Ay'ın yarısı üzerine.

  2. — Güneş'in işine ait.

  3. — Zeytinin zaferi üzerine.

Bundan sonra, 800 senelik Aziz Malaşi’nin haber verdiği uzun papalar listesi bitiyor.

Sen Piyer haleflerinin hüküm sürme müddetlerinin uzunluğunu, son dört papanın ömürlerini hesaba katarak, ortalama bir hüküm sürme müddeti ile 2000 senesine kadar Malaşi kehanetine dayanan son papanın tamamlanacağı, aşağı yukarı tahmin olunabilir.

Padovalı rahip ise, Malaşi’nin papa sayısının sonunda durmuyor; onlardan sonra, adı Pierre II olacak yeni bir papa daha ilâve ediyor.

«Kutsal Roma Kilisesinin mâruz kalacağı son zulüm sırasında Pierre II koltuğa oturacak» diyor ve sonra :

«Sayısız ıstıraplar içinde kuzularını otlatacak. Bu ıstıraplar bitince, yedi tepeli şehir tahrip edilecek ve müthiş Hâkim halkını yargılayacak. Dünyanın bu ulvî kederi içinde Tanrı’nın gerçek son dini lideri Pierre II (romain) hükmedecek. Cani Roma tahrip olacak ve sakınılan muzaffer Hâkim. bütün halkları yargılayacak.» diye ilâve ediyor.

BÜYÜK HÜKÜMDAR

Son devrede gelip, her şeyi yerli yerine koyacak büyük bir hükümdardan bahseden bir yığın fal sözü mevcut bulunmaktadır.

Bu fallar, genellikle Fransa’ya tevcih edilmektedir ve krallık altında yaşamış dindar çevrelerden gelmekte olup, kraliyete ait bir şahsı işaret etmektedir.

«Büyük Hükümdar Tanrı Katı’ndan gelecek ve cumhuriyetçileri kovacaktır...*»

«Büyük Hükümdar, Burbon Hanedanının büyük kolun- dandır. Doğrudan, son mirasçısının başına tacı yerleştirecektir. O, öyle şaşırtıcı ve harikulade şeyler yapacaktır ki, en şüpheciler bile, Tann’nın bir işareti olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklardır.»»

«Tann’nın lütfü, asil sürgün geliyor. O, atalarının tahtına çıkacak.»

483 tarihli Reims arşeveki Aziz Remi’nin falı şöyle :

«Zamanların sonuna doğru Fransa Kralları soyundan birisi, bütün eski Roma İmparatorluğu üzerinde hüküm sürecek. O, Fransa krallarının en büyüğü ve ırkının sonuncusu olacak.»

«Büyük Hükümdar atalarının tahtına çıkıyor. Taht ortaya kuruldu.»

Ekserisi, maziye ve geleneklere bağlı, taşra çevrelerinden yayılan bu kehanetleri bir miktar şüpheyle karşılamak lâzımdır. Çoğu, çelişkilerle, hatalarla, safsatalarla doludur.

Büyük Papa düşüncesi, hemen her zaman Büyük Hü- Kümdar’mkine bağlanmıştır. Kehanetlerin tamamında (hemen hepsi dini menşeli) dikkati çeken bir husus, lâiklerin günahlarının cezası olarak, gök tarafından yok edilmelerinin yanı sıra, Roma Kilisesi'nin mâruz kalacağı geçici zulüm ve işkencelerin bozulmasının, çürümesinin sonuçları olarak meydana geleceğinin ifade edilmesidir.

SON DAKİ BASIMLAR

Son’daki iki hasımdan biri Kuzey Kralı (Gog, Magog Kralı, Ezekiel) ki, diğer müttefikleri ile birlikte Rusya’nın kastedildiği, birçoklarınca ileri sürülmektedir. Diğeri ise, ba- şmda bulunacağı diğer milletlerle beraber, Anglo-Sakson’lar- dan İngiltere ve Amerika’nın teşkil edeceği, Güney Kralı’dır.

İşte Danyel'in metni:

«Son safhada, ortanın kralı ona (kötü insan) karşı çatışmaya girecek. Ve kuzeyin kralı onun üzerine bir fırtına gibi çökecek... Elini diğer ülkelere uzatacak ve Mısır ülkesi hiç

konulamayacak... Libya’lılar ve Etiopya’hlar onu takip edecekler...

Fakat, o sırada Mikael ortaya çıkacak, bu büyük şef halkının çocuklarını koruyacak. Kavimler mevcut olduğundan beri, şimdiye kadar görülmemiş bir felâket devresi olacak.»

İSA KARŞITI

İsa karşıtı üzerine çok yazıldı ve mahşer metinleri epeyce yorumlandı.

Bazıları, hattâ muteber yazarlar arasında bulunanları bu tâbire, beşeriyetin kollektif düşkünlüğünün ifadesi olarak, genel bir ruh halini temsil eden bir değer mânâsı atfettiler.

Çok büyük sayıdaki diğerleri, bu tâbirle gerçek bir şahsiyeti kastettiler. Bu bahiste, kâhin ve voyanların bazan çocukça, ekseriya çelişkili olan sayısız açıklamalarından bazılarını naklediyoruz.

«Adaletsiz bir prens, o zaman, Dan kabilesinden çıkacak.»

«Yitirilmiş Oğul, son zamanlarda gelecek ve kısa bir müddet hüküm sürecek. Yitirilmiş Oğul’un annesini, melek kılığındaki şeytan çöle götürecek ve orada gebe kalıp çocuğu doğuracak. Çölde ve sapık insanlar arasında serbest bir gençlik geçirecek.»

«Bu İbrani dininde ‘İsa karşıtı’nın doğduğu zamanlar esnasında olacak, kirliliğin sahibi eski bir yılanla irtibatta bulunacak olan sahte bir Meryem’in doğurduğudur. O’nun babası bir rahip olacak. Doğarken, O küfürler kusacak. Dişleri olacak...»

«Kötülüğün insanı kanla geliyor, büyüyor. Vs...» d

BU HADİSELER İÇİN PİRAMİTİN

HANGİ TARİHİNE MÜRACAAT GEREKİYOR?

Kilise resmî çevrelerinin bu kehanet yığınlarını güvensizlikle karşılaması pek yersiz sayılmaz. Çok Tevrat okumanın ve manastır hayatının uyandırdığı hayalî veya gerçek

(•) Daha geniş ayrıntı için «L’Antöchrist Ou les Dernicr Temps du Monde.» (Dervy - Livres)

vizyonlar, bazı saf din mensuplarında, mazi ve istikbâldeki hâdiseleri birbirine kanştırtmıştır. Bunların hiçbirinde, Ma- laşi’nin papalara ait şaşırtıcı kehaneti de dahil, Piramit’in göstergelerindeki açıklık kesinlik, ne de eskilik yoktur.

Daha önce de şaşkınlığımızı çeken husus, Büyük Galeri’nin hemen hiçbir tarih ihtiva etmemiş olmasıdır. Belki de Büyük Mimar'ın beşer ilminin onlara asla ihtiyaç duymayacağını bilmesinden dolayıdır.

Gerçekten, Piramit kronolojisi üzerindeki ilk incelemelerin, ancak Büyük Basamak’ta (1844-1888) en mühim son hâdiselerin arefesinde başladığını tespit etmek, ilgi çekici değil midir?

Yalnız Alt Dehlizler’in yatay plânında, Piramit’in diğer Dehlizler nizâmınınkinden daha fazla tarih hesaplaması vardı.

PİRAMİT’İN SON TARİHLERİ

1936’dan sonra, haber verilen gösterilere tahsis edilebilecek devirler hangileridir?

Bu konudaki her gösterge, hâdise tarafından yalanlanma riskini taşımaktadır.

Mâzinin (kitabın birinci baskısından beri) en yakın tarihleri :

20 Ağustos 1938 (Münih olayına yakın) ve 27 Eylül 1939 (İkinci Dünya Harbi’nin başlangıcına yakın) olanlardır.

Öyle zannediyoruz kl, mutedil olanlar da bize katılacaklardır. Piramit’in büyük tarihleri, millî veya milletlerarası krizlere tatbik olunamaz, ancak büyük spiritüel merhalelerin işaretlenmesine mahsustur.

Bu anlayış içindedir ki, Piramit’in son tarihlerini istikbal içinde beklemek ve yorumlamak lâzımdır.

3-4 Mart 1945

18 Şubat 1946

20 Ağustos 1953

Bu son tarih. Kral Odası’nın güney duvarınca verilmektedir.

Nihayet, yeni bir -Bin Senelik» devirden önce son bir gösterge. Yeraltı Odası’nca temin edilmiştir

Temmuz ile Aralık 1992

SON UN HÂDİSELERİNİN KRONOLOJİSİ

Netice olarak, bütün bu eski veya yeni vesikalar yığını, şayet Tevrat ve Piramit’i güvenilir otorite sayıp, temel olarak genel hatları çıkarmamışsa, fazla ilgi çekici olmayacaktır.

Piramit sembolizminin, yakın ve son bir etüdü, bize, içinde sakladığı bilgilerin basit bir insan beyninin eseri olamayacağını gösterecektir.

İnsanların âbidesi, onlarca kazanılmış bilgilerin hülâsasını ihtiva edebilir; lâkin, çağlar içine gömülmüş hâdiselerin tarihini, bu hâdiselerin oluşumundan 5 ilâ 6000 yıl öncesinden kaydedemez.

Beklerken, Piramit’in, İncirin, Muhterem Holzhauser, Baron dö Novaye ve Aziz Malaşi’nin tesis etmiş oldukları Son’un zamanlarının genel sırasını, mukayese örneği olarak veriyoruz.

Bunlardan ilgi çekici işaretler çıkarılabilecek.

PİR AMİTE GÖRE HÂDİSELERİN SIRASI :

İlk kaos devresi (4-5 Ağustos 1914 ile 10-11 Kasım 1918); Kaosta mola (10-11 Kasım 1918 ile 29 Mayıs 1928); Dünya ekonomik ve politik krizi (29 Mayıs 1928 ile 5 Aralık 193«.

İkinci AH Geçit’in nihayeti (3 Aralık 1935 ile 15-16 Eylül 1938),

Ulûhiyet çağının gelişi. Milletlerin yargılanma ve dirilme salonuna giriş. (15-18 Eylül 1936 ile..,) (•)

(•) Bu tarihler bir pus'un bir ay hesabı ile elde edilmişlerdir. Bilindiği gibi, bir pus’un bir sene olarak hesabı, Piramit’in son tarihlerini 1909'dan 2444’e uzatır.


İNCİL’E

GÖRE HÂDİSELERİN SIRASI :

Sahte İsa’lar.

Son'dan Evvel

Bir millet diğerine, bir krallık öbürüne karsı.

Kıtlıklar ve yer sarsıntıları.

İşkenceler ve iç savaklar.

Sıkıntının

Sona Ermesi

En büyük ıstırap günleri kısa olacak.

Güneşin kararması.

Astronomik

Olaylar

Ay'ın sönmesi.

Yıldızların düşmesi Göklerin sarsılması.

Gökte, İnsanoğlu'nun işaretinin görülmesi.

Dünyadaki bütün kabilelerin feryadı.

insanoğlu'nun

Geliş»

İnsanoğlu bulutların üzerinde.

Meleklerin trompeti.

Seçilmişlerin toplanması.

Milletlerin yargılanması.


MUHTEREM HOLZHAUSER'E GÖRE HÂDİSELERİN SIRASI:

Kilisenin yedi çağı vardır; Asya'nın yedi kilisesine, yedi yıldıza tekâbül eder (•).

  1. Çağ : İsa'dan Neron’a.

  2. Çağ : Neron’dan Konstantin’e.

  3. Çağ : Konstantin’den Şarlman’a.

  4. Çağ : Şarlman’dan Şarl-ken’e.

  5. Çağ : Şarl-ken'den Büyük Hükümdara.

  6. Çağ : Büyük Hükümdar’dan İsa Karşıtı’na.

  7. Çağ : İsa Karşıtfndan Zamanların Sonu’na.

(*> Piramit’in Büyük Galerisi’nin Yedi Oturma Yeri ile yaklaşırı- labilir.

BARON DÖ NOVAYE YE GÖRE HÂDİSELERİN SIRASI:

Tevrat, eski ve yeni kehanetler üzerinde derinlemesine araştırmalar yapmış olan Baron dö Novaye, Son un zamanlarına göre şöyle bir liste çıkarmıştır :

  1. Genel harpler.

  2. İhtilâl krizi.

  3. Kötülerin imhası.

  4. Paris’in ve birçok yerlerin tahribi.

  5. Fransa'da ayaklanma.

O İnsanların etin değiştirmesi.

  1. Kilisenin zaferi ve genel barış

  2. Büyük Papa ve Büyük Hükümdar.

  3. 25 senelik yeniden doğuş.

  4. tsa Karşıtı’nın hüküm sürmesi.

  5. İki Büyük Şahit'in ölümü : Enoch ve EH.

  6. İsa Karşıtı’nın düşüşü.

  7. Yeryüzünün su ve ateşle paklanması.

  8. Tanrı’nın hüküm sürmesi.

  9. Dünya’nın Sonu (?).

AZİZ MALAŞİ'NİN. SON DOKUZ PAPA ÜZERİNE KEHANETİNE GÖRE, HÂDİSELERİN SIRASI :

Tgnls Ardens, Pie X (1903-1914).

Religio dc Populata Benoît XV (1914-19221

Ftdcs tnterpida, Pic XI (1922-1939).

Pastor Angelicus, Piç XII (1939-1958).

Pastor Btnauta Jean XXIII (1958-1983).

Kloş Florum VI (1983 -? ).

De Medietate.

De Labore Solis.

De Gloria Olivae.

MERAK UYANDIRICI BİR KRONOLOJİ:

İşte, merak uyandırıcı ve eski bir kitabın sayfalarından derlenmiş, meçhul bir kronoloji; bunu da eisis Perdesi»nin müdürü M Chacornac’a borçluyuz

O sadece, Fransa Tarihi’nin büyük hâdiselerini, büyük dehşet devrini (1914 dahil) hesaba katarak İşaret etmekle kalmıyor, matematik olarak Piramit’inki ile aynı tarihe (1936) varıyor.

i İlden ll'e KRONOLOJİ:

Sene - 1793 : Fransız ihtilâli.

Sene- 1804: Birinci İmparatorluk’un başlaması.

Sene -1815 : Birinci Napolyon'un düşüşü.

Sene • 1837 : Karlist İhtilâli.

Sene - 1848 : Şubat İhtilâli.

Sene -1859 : İtalyan İhtilâli.

Sene - 1870 : Fransız - Alman Harbi.

Sene-1881: II. Aleksander ve Başkan Garfield’in öldürülmesi.

Sene - 1892 : Fransız - Rus İttifakı.

Sene- 1903: Leon XIH'ün ölümü. Pie X un gelişi.

Sene -1914 : Birinci Cihan Harbi.

Sene - 1925 : Locarno.

Sene-1936: Piramit’in Tarihi (Kral Odası’na giriş).

Sene - 1947 :

Sene -1958 :

ı Sene -1969 :

Sene-1980 :

Sene -1991 :

Sene-2002: (2001’de «yeni birinci yıhın başlangıcı).

i

MESİH ve PİRAMİT

önce de gördük ki, tradisyonlar ve en eski kutsal Mısır metinleri Mesih’i, «Senenin Sahibi» ve «Piramit’in Üstadı» ile aynileştirmektedirler.

Daha sonraları rahipler, Oziris’i Mesih ile aynıleştirmiş- ler ve berikine alt misyonun Keops Abidesi ile sembolize edildiğini kabul etmişlerdir.

Marsham Adams, «Üstadın Kitabı'nda» Piramit’in Büyük Galerisi’nde, Oziris’in ihtirası ile açılmış «Işıktaki Hakikatin Yeni Yolu» gerçeğini aynı kaynaklardan iktibas etmişti

BİLMECE KELİMESİ

Niçin, Piramit’in inşaatında ve Dehlizler nizâmının genel yönlendirilmesinde sıralama ve yer değiştirme için, mütemadiyen 286,1’lik piramit pus’u ile karşılaşılıyor? Bu 286,1’llk pus (Davitson’un yer değiştirme faktörü), yüksek bir sembolik değere sahip olmalıydı.

Piramit kesidinin, büyük plânın Kuzey-Güney merkez- dikey plân olduğu kabul edilir. Bu, Mısır metinlerinin, beşeriyetin ebedî olarak ulaşmak istediği "İlâhi Ahenk Plânı» diye adlandırmış olduğudur. İdealini aramada terakki eden bu beşeriyet tasavvuru için Piramit’in mimarı, merkeze doğru, fakat Doğu tarafına 286,1 pus’luk hafifçe eğik bir dehlizler genel nizâmı tahayyül etti.

İlâhi Ahenk Plânı, sağda, pozitif kenarda bulunuyor. Yer değiştirme solda, negatif kenarda bulunmaktadır.

Piramitte dikkati çeken husus, bütün oda girişlerinin sola açılması ve oda genişlemelerinin ise sağa yöneltilmesidir. Ancak, dehlizler nizâmının (insanlığın ilerlemesinin tem- 90

silcisi) Kral Odası'na ulaştığı esnada Batı’ya dönmek mümkündür. Yani, İlâhî Ahenk Plânı’nın Ötesinde olan Açık Me- zara doğru (Veya merkez-dikey, Kuzey-Güney plânın ötesinde). Ve işte, eski Mısır dinî telâkkisinin, İbranî kehanetlerinin sembolizmi:

«'Dirilmiş olan Açık Mezar’dan kalkıyor ve Doğu’ya doğru bir adım atarak İlâhî Ahenk dikey plânında duruyor.

Böylece, Mesih’in bu plân üzerinde beşeriyet ile karşılaşması gerekecek; kendisinin ete bürünmesi ile insanlık kat’î olarak yoluna girmiş olacak.»

Bu sembolizm şu hâdisede tamamlayıcısını bulur : Şöyle ki, eğer Kuzey-Güney dikey plân îlâhî Âhenk’in sembolü ise, Piramit’in tepesi de Mesih’in sembolüdür.

Yorumcuların sözüne göre : Yer değiştirme faktörü. Mesih’in insan kâinatının yaratılışından evvel yaratılışta, ebedî âhenk’in tesisinde zaruri olan uzlaşmayı sağlama gayesiyle seçilmiş bulunduğunu işaret etmektedir. İnsanın yer değiştirmesi (veya düşüşü), Mesih'in yer değiştirmesini zarurî kılar ki, böylece insanı «doğru eksen »e, Hakikat’ine getirebilsin...

Bu husus ölüler Kitabı ile de teyit edilmişe benzemektedir. Marsham Adams yazıyor:

«Esrarlı son vukua geliyor (Kral Odası sembolizmi ile birleşik). Mezarın açıldığı ve cesedin ölümsüzlük için kaldırıldığı zaman : Selâm sana, Aziz Olan’ın vücuduna hiç çürüme gelmeyeceğini bize bildiren ışıklar içindeki Babam... Kendiliğinden var olan Tanrı, Babam gibiyim tamamen...*»

ZAVİYE TAŞI

Bilindiği gibi, Piramit’in zirvesi hiçbir zaman son taşı almamıştır ve düzlükten uç noktaya olan eksen mesafesi, Um tamına 286,1 pus’tur. İsa havarilerine : "Tevrat’ta hiç okumadınız mı? Yapımcılann reddettikleri taş, zâviye temel taşı oldu. Bu. Büyük Hâklm’den gelen bir mucizedir.» (Matyö XXI - 42)

İsa. bunanın zaviyesine ait olan taşın imajını, sık sık zik-

retmiştir. Zira, alelade bir inşaatta bir taş, aynı zamanda hem teme! (veya baş) taş, hem de zaviye taşı olamaz. Sadece Piramitle tek bir taş, hem zaviye, hem teme! (baş) taş. yani Zirve Taşı'nı oluşturmaktadır. İsa'nın temsilcisi olan zaviye taşı, Piramit’in eksikliğidir. Bununla, beşeriyetin Büyük Mimarın ideal plânına aykırı davrandığı ve "Hor Şeyin Yerli Yerine Konulmasının tahakkuku için, ideal plânın tamamlanması gerekeceği gösterilmek istenmiştir.

Bu temel zâviye taşını (İsa) bizzat Büyük Mimar'ın kendisi Piramit’in tepesine yerleştirecek ve belki, beşeriyetin Kral Odası’na ulaşması, zamanların dönüşme arefesin.de bulunduğuna işaret teşkil edecektir.

ölüler Kitabı’nca Kral Odası’na uygulanan «ölüm ve mezar sahibinin tam mevcudiyeti» tâbiri, Piramit’in Üstadı ve dirilmiş İsa, Mesih'le ilgili olduğu düşünülürse, en azından çarpıcı bir işaret teşkil etmektedir.

ÂBİDE ve KEHANET

Yahudi tarihçisi Jozef. Hıristiyanlık Çağı nın İlk asrında şöyle yazdı:

«Eskiler kendilerini gök cisimlerine ve onların düzenine bağlayan bir çeşit özel hikmetin mucidi oldular. Âdem’in, dünyanın tahrip olacağı kehaneti sebebiyle, keşiflerinin kaybolmaması için iki âbide diktiler (biri çimentodan, öbürü tastan)... ve insanlık için keşfettiklerini kaydettiler... Bugün, taş âbide Mısır ülkesinde hâlâ dikili durmaktadır.»

Bunu İsa’nın metinleri ile karşılaştırırsak (XIX - 19 - 20).

«Mısır’ın ortasında Ebedî İçin bir mihrap ve avnı zamanda. Ebedî bir Âbide olacak. Bu. Ebedî için Mısır ülkesinde bir işaret, bir şahit teşkil edecek. Mütecavizler için Ebedî’dcn yardım isteyecekler, onları defetmek için bir kurtarıcı, bir müdafi gönderecek.»

Diğer taraftan. Piramit Mısır’ın ortasında. Delta ile Yukarı Nil arasında kurulmuştur. Dünya topraklarını yarıya bölen, bununla beraber çöl sınırı olan yerde bulunmaktadır.

İsrail Oğullan’nın Ebedî’den vardım istedikleri (mütecavizler sebebiyle) zaman, şüphesiz. Büyük Keder’in sürdü-

ğü devredir. Ve bütün metinler, bu büyük felâket ve kargaşaların, Mesih’in ikinci gelişinin habercisi olduğunda ittifak halindedirler.

MESİH’İN İKİNCİ GELİŞİNE AİT

AKTÜEL İŞARETLER VAR MIDIR?

Dr. Grattan Guinness, 1914 Harbi’nden çok sene evvel şöyle demişti: «Türkler Suriye'den çıkarıldığı zaman, Avrupa ülkeleri, karşılıklı güvensizlik veya politik kıskançlık sebebi ile olsun, yahut daha yüksek motifler salki ile olsun, Yahu- dilerin eski atalarının toprakları üzerine yeniden yerleşmeleri için anlaşacaklardır. O zaman, son ikaz çanı çalmaya başlayacak... İsrail’in kovduğu Mesih'in ikinci gelişi, yeryüzü üzerindeki hükümranlığı yakın olacak... Osmanlı imparatorlu- ğu’nun kudret ve bağımsızlığının yok olması, Hıristiyanlık için İsa Günü'nün gelmekte olduğunu haber veren bir trompet sesi gibi olacaktır.»

Diğer taraftan, evvelce de naklettiğimiz gibi, Anglo-Sak- sonlar, 1917’de General Allenby’nin kutsal şehri Müslüman hâkimiyetinden çıkartması ile Filistin’in kurtuluşunu bir işaret saymaktadırlar. Fakat, kâhinler nezdindeki «Filistin» ifadesinin, Yahudilerin eski başkentine uygulanacağı şüphelidir.

Aym şekilde «İsrail» kelimesi, Hıristiyanlığın büyük bir bölümünü kuşatır şekilde yorumlanmaktadır. Aynen. «Filistin» kelimesi dahi beşeri topluluğun bütününe tatbik olunabilir.

Zekeriya’nın kehaneti hatırlanınca :

«Zeytin Dağı, ortasından, Doğu’ya ve Batı’ya olmak üzere yarılacak.» Gerçekten, 1917’de büyük bir yarığın meydana gelişi dünyada yankılanmıştı. Zekeriya ilâve ediyor : «Ve büyük bir vâdl teşekkül edecek : Dağın bir yarısı kuzeye yönelecek ve bir yarısı ortaya doğru.» Fakat, bu son olay gerçekleşmedi. Kutsal kitapların ve hatta aklın icabına uygun olarak, Mesih’in ikinci gelişinin tarihini hiçbir yerde aramamak lâzımdır. Çünkü, Incil’in bu konudaki sözü şöyle : Güne ve saate ait olanı kimse bilmez; ne gökteki melekler, ne Oğul, yalnız Baba bilir.» (Matyö XXIV-36 ve Markos XIII-32).

Büyük Piramit’in, beşeriyetin ilk zamanlarındaki bilgiyi zamanımızdakine bağlamaktan başka hedefi yoktur. Mesih ve Dirilme sembolizmi arasında son zamanların tarihlerini bize işaretleyerek, Isa’nın ikinci gelişine bizi hazırlamak maksadını taşımaktadır.

Herhalde, Âdem veya Piramit’in altıbin yıllık sonu, Dünyanın Sonu’nu getirmeyecektir.

Âdem Çağı’ndan evvel Dünya başka çağlar tanıdı ve diğer çağların başlangıcını da gerecek...

İÇİNDEKİLER

Piramitler Mezarlar mıydı? fi

ilmi. Astronomik ve Geodezik Tespitler 17

Dehliz Nizamının Mimari Bilmecesi 26

Nil Varsayımı 37

Geleceği Gösteren Geometri 45

Hıristiyanlar İsrail Soyundan mıdırlar? 68

Kâfirlerin Yedi Zamanı 71

Sıkıntının Sona Ermesi 75

Son’un Hadiselerinin Kronolojisi 86

Mesih ve Piramit 90

BÜyÜK FTONİT'İN

Büyük Piramit’e niçin “en yüksek felsefi ve dinî inanç formunun mimarî sembolü" denilmiştir? O, sadece eski bir uygarlığın, İlmî seviyesini gösteren geometrik ve matematik bir temsilcisimidir?

Araştırmalar, Büyük Piramit’in bir kehânet kronolojisi sisteminin grafik tasvircisi olduğunu da göstermektedir.


Bu blogdaki popüler yayınlar

TWİTTER'DA DEZENFEKTÖR, 'SAHTE HABER' VE ETKİ KAMPANYALARI

Yazının Kaynağı:tıkla   İçindekiler SAHTE HESAPLAR bibliyografya Notlar TWİTTER'DA DEZENFEKTÖR, 'SAHTE HABER' VE ETKİ KAMPANYALARI İçindekiler Seçim Çekirdek Haritası Seçim Çevre Haritası Seçim Sonrası Haritası Rusya'nın En Tanınmış Trol Çiftliğinden Sahte Hesaplar .... 33 Twitter'da Dezenformasyon Kampanyaları: Kronotoplar......... 34 #NODAPL #Wiki Sızıntıları #RuhPişirme #SuriyeAldatmaca #SethZengin YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışma, 2016 seçim kampanyası sırasında ve sonrasında sahte haberlerin Twitter'da nasıl yayıldığına dair bugüne kadar yapılmış en büyük analizlerden biridir. Bir sosyal medya istihbarat firması olan Graphika'nın araçlarını ve haritalama yöntemlerini kullanarak, 600'den fazla sahte ve komplo haber kaynağına bağlanan 700.000 Twitter hesabından 10 milyondan fazla tweet'i inceliyoruz. En önemlisi, sahte haber ekosisteminin Kasım 2016'dan bu yana nasıl geliştiğini ölçmemize izin vererek, seçimden önce ve sonra sahte ve komplo haberl

FİRARİ GİBİ SEVİYORUM SENİ

  FİRARİ Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,  Sana kâfir dediler, diş biledim Hakk'a bile. Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,  Kahpelendin de garaz bağladın ahlâka bile... Sana çirkin demedim ben, sana kâfir demedim,  Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin. Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim,  Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin? Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine  Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek. Sen bir âhu gibi dağdan dağa kaçsan da yine  Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek!.. Faruk Nafiz Çamlıbel SEVİYORUM SENİ  Seviyorum seni ekmeği tuza batırıp yer gibi  geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,  ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,  seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi  İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık,  içimde kımıldanan bir şeyler gibi, seviyorum seni.  'Yaşıyoruz çok şükür' der gibi.  Nazım Hikmet  

YEZİDİLİĞİN YOKEDİLMESİ ÜZERİNE BİLİMSEL SAHTEKÂRLIK

  Yezidiliği yoketmek için yapılan sinsi uygulama… Yezidilik yerine EZİDİLİK kullanılarak,   bir kelime değil br topluluk   yok edilmeye çalışılıyor. Ortadoğuda geneli Şafii Kürtler arasında   Yezidiler   bir ayrıcalık gösterirken adlarının   “Ezidi” olarak değişimi   -mesnetsiz uydurmalar ile-   bir topluluk tarihinden koparılmak isteniyor. Lawrensin “Kürtleri Türklerden   koparmak için bir yüzyıl gerekir dediği gibi.” Yezidiler içinde   bir elli sene yeter gibi. Çünkü Yezidiler kapalı toplumdan yeni yeni açılım gösteriyorlar. En son İŞİD in terör faaliyetleri ile Yezidiler ağır yara aldılar. Birde bu hain plan ile 20 sene sonraki yeni nesil tarihinden kopacak ve istenilen hedef ne ise [?]  o olacaktır.   YÖK tezlerinde bile son yıllarda     Yezidilik, dipnotlarda   varken, temel metinlerde   Ezidilik   olarak yazılması ilmi ve araştırma kurallarına uygun değilken o tezler nasıl ilmi kurullardan geçmiş hayret ediyorum… İlk çıkışında İslami bir yapıya sahip iken, kapalı bir to