Ana içeriğe atla

  
 
Print Friendly and PDF

Ölüm Çağrısı


Alıntı

Amerikalı bilim adamları bu konuda daha da ileri gittiler. Bir dizi deneyden sonra, Chicago Üniversitesi'nden uzmanlar şunu söylemek zorunda kaldılar: Yaşlı insanlarda, ölümlerinden yaklaşık bir yıl önce çeşitli psikolojik değişiklikler bulunur. Ölüm, gerçeğe daha düşük bir uyum düzeyine, daha az enerjiye sahiptir, iç gözleme daha az eğilimlidirler.

Ölümün eşiğinde olan insanlar, atılganlık ve saldırganlıktan yoksundur, diğer yaşlı insanlara göre daha itaatkar, itaatkar ve bağımlı olma eğilimindedir. Bu da ölümün doktorların düşündüğünden çok daha uzun bir süreç olduğunu gösteriyor.


Ölümvücudu, sanki onu kaçınılmaz olana hazırlıyormuş gibi değişikliklere uğratır. Yakında ölen yaşlıların sık sık "Bir yıl yaşamayacağım" veya "Yakında öleceğim" demeleri tesadüf değildir. Bunu nasıl biliyorlar? Görünüşe göre "ölüm çağrısı" olarak adlandırılabilecek bu bilgi, içlerinde bilinçaltı bir düzeyde ortaya çıkıyor. Başka bir deyişle, bireyi ölümü kabul etmeye hazırlayan daha ince ölüm öncülleri (fiziksel, psikolojik ve zihinsel) vardır.

Bilim adamları, bu fenomeni çözmenin, onlara herhangi bir fiziksel belirti - zayıflık, solgunluk, ağrı - çok önce ölümü nasıl tahmin edeceklerini öğrenme fırsatı vereceğinden eminler. Pretzker Tıp Okulu'ndan Dr. Morton E. Lieberman ikna oldu: "Uygun bir eğitimle, doğal ölümümüzün anını yıllar veya aylar içinde tanımayı öğrenebiliriz."

Soru farklı: Bilinçaltımızdan gelen bu sinyaller ölümcül hastalıklardan kurtulmamıza yardımcı olacaksa, bu bir şey, tedavi edilemezse, ölüm fermanının zaten imzalandığını gerçekten bilmemiz gerekiyor mu?

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahmad al-Ghazali, The Metaphysics of Love

  Ahmad al-Ghazali, Remembrance, and the Metaphysics of Love JOSEPH E. B. LUMBARD For Alexis “Love is not love which alters when it alteration finds, or bends with the remover to remove.” Acknowledgments This book derives from a doctoral dissertation submitted to Yale University’s Department of Religious Studies. I am deeply indebted to my dissertation advisor, Gerhard Bowering, who first suggested this topic and saw the project through to completion. I must also thank Seyyed Hossein Nasr, under whom I completed an MA thesis on Abu Hamid al-Ghazali and who first introduced me to the fields of Islamic Studies and Sufi Studies. Beatrice Gruendler served as a meticulous reader for the dissertation and provided the overall structure that I have maintained in the final book. As a reader for the dissertation, William Chittick provided many excellent suggestions. His thorough critique of the revised manuscript many years later was invaluable. Neither the dissertation nor thi...

YEZİDİLİĞİN YOKEDİLMESİ ÜZERİNE BİLİMSEL SAHTEKÂRLIK

  Yezidiliği yoketmek için yapılan sinsi uygulama… Yezidilik yerine EZİDİLİK kullanılarak,   bir kelime değil br topluluk   yok edilmeye çalışılıyor. Ortadoğuda geneli Şafii Kürtler arasında   Yezidiler   bir ayrıcalık gösterirken adlarının   “Ezidi” olarak değişimi   -mesnetsiz uydurmalar ile-   bir topluluk tarihinden koparılmak isteniyor. Lawrensin “Kürtleri Türklerden   koparmak için bir yüzyıl gerekir dediği gibi.” Yezidiler içinde   bir elli sene yeter gibi. Çünkü Yezidiler kapalı toplumdan yeni yeni açılım gösteriyorlar. En son İŞİD in terör faaliyetleri ile Yezidiler ağır yara aldılar. Birde bu hain plan ile 20 sene sonraki yeni nesil tarihinden kopacak ve istenilen hedef ne ise [?]  o olacaktır.   YÖK tezlerinde bile son yıllarda     Yezidilik, dipnotlarda   varken, temel metinlerde   Ezidilik   olarak yazılması ilmi ve araştırma kurallarına uygun değilken o tezler nasıl ilmi kurullardan ...

Ticani Tarikat Gerçeği

  Abdullah Muradoğlu 3/10/2010 Pazar Her darbe girişiminin yahut siyasette önemli değişimlerin öncesinde hep ilginç olaylara tanık olmuşuzdur. Genç kuşaklar bilmeyebilirler.. Türkiye''nin tek parti rejiminden çok partili rejime geçmesinden sonra "Ticaniler" diye bir grup zuhur etmişti. Ne idiğü belirsiz, bir silsilesi ve bir geleneği olmayan bir düzmece tarikatın adıydı Ticanilik. İşleri güçleri, Atatürk heykellerine saldırmak idi. 1950''de Demokrat Parti''nin iktidara gelmesinin ardından Ticaniler Atatürk heykellerine saldırılarını daha da sıklaştırdılar. Demokrat Parti, siyasi rakiplerinin Ticaniler üzerinden ne tür faydalar hasıl edeceklerini anlayarak derhal Atatürk''ü Koruma Kanunu''nu çıkardı. Tıpkı 11 Eylül 1980''de orda burada patlayan bombaların 12 Eylül sabahı susması gibi, Atatürk''ü Koruma Kanunu''nun çıkmasının ardından heykellere yönelik saldırılar da son buldu. Maksat hasıl olmuştu. Üstelik bu Tica...