Ana içeriğe atla

  
 
Print Friendly and PDF

VAN İLİNDE ORGAN HIRSIZLIKLARI HAKKINDA ANLATILAR

  


Hazırlayan:  Şükran ÇELİK

ÖNSÖZ

Batıda “folklor” terimi ile adlandırılan bilgi dalı, iki farklı çalışma alanını belirtir:

Halk kültürünün sözlü edebiyat veya halk edebiyatı denen alanının dışında kalan konular. Bunlar, halk inanışları, töre ve törenler, halk oyunları, halk sanatı, maddi kültür gibi konulardır.

Halkın sözlü edebiyatı veya halk edebiyatı.

Bu alan, halk şiiri (türkü ve âşık şiiri), destan, halk hikâyesi, masal, efsane, fıkra, atasözü, bilmece gibi türleri kapsar.

Görüldüğü gibi efsane, halkın sözlü edebiyatı alanında yer alan bir türdür. Masal, fıkra ve inanışlarla yakın ilişkisi olan bu tür, genellikle düzyazı ile anlatılan bir halk edebiyatı türüdür. Efsanelerde, bazen kısa türkülere ve halk şiirlerine de rastlarız. Buna Muhsine H.Yavuz’un, “Diyarbakır Efsaneleri” adlı kitabında “Kör Şeytan” efsanesine dair söylenilen şiir örnek verilebilir. (s.308-309)

Bu çalışma, efsanelerden sadece bir gurup üzerinde yapıldı. Bu, “şehir efsaneleri veya korku efsaneleri” adı verilen türün içinde yer alan “organ hırsızlıkları” isimli efsane türüdür.

Konunun incelenmesine karar verilince, bir kuramsal yöntem ve yaklaşımın benimsenmesi gerekiyordu. Araştırmada uygulanacak yöntem seçimi yapılırken de Batı’da özellikle Amerika’da gelişen “performance” (gösterim) yaklaşımı uygun görüldü.

Batı’da folklor araştırmaları, 19.yüzyıl boyunca dilcilerin hâkimiyeti ile gelişti ve bu araştırmalar, metni esas alan bir yöntemle yapıldı. Önceleri Fin Okulu veya Karşılaştırmalı Folklor Araştırmaları Yaklaşımı adı verilen bu okul, masalın, bilmecenin, atasözünün, efsanenin yazıya geçirilmiş veya geçirilmemiş metinleri üzerinde çalıştı. Folklorcunun araştırdığı konular; bu metnin kökeni nedir, bu metin tarih ve coğrafya içinde nasıl yayılmıştır, bu metnin yapı özellikleri nelerdir? gibi sorularla ilgiliydi. Ancak, 1940’lardan itibaren, metin üzerinde yapılan bu çalışmalara ciddi eleştiriler yöneltilmeye başlandı. Metin üzerinde çalışmak, iki önemli unsuru ihmal ediyordu. Bunlar, folkloru anlatan ve dinleyen unsurlarıydı. Folklor, toplum hayatında sadece bir metin değildi. Bu metni bir insan anlatıyor, yani onu canlı hale getiriyordu. Ve anlatan, bu işi bir dinleyici kitlesinin önünde yapıyordu. Folklorun anlatıcısı üzerinde yapılan çalışmalar gösterdi ki, metin donmuş bir birim değildi. Her anlatan, onda değişiklikler yapıyor ve metni sadece tekrar etmiyor, onu yeniden yaratıyordu. Bu yüzden folkloru anlatan, folklor çalışmalarının dışında bırakılamazdı.

Bundan başka folklor olayının bir de dinleyeni vardı. Ve anlatıcı, dinleyicinin isteklerini her zaman göz önünde bulundurarak metni değiştiriyordu. (Başgöz, Sibirya’dan Bir Masal Anası, Performans Teorisi özet, s.25) Yapılan tüm araştırmalar, insan öğesinin metnin anlatımında önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyordu.

Azadowski’nin çalışması, bu yaklaşımda bir dönemeç noktası oldu. Azadowski, Sibiryalı masal anlatıcısı Vinokurova’dan topladığı masal metinlerini incelerken gördü ki; masal anlatıcısının dünyası, psikolojisi, gördüğü iş ve kişisel yetenekleri anlattığı masalda büyük ölçüde yansıtılıyordu. Mesela, bir Rus şehrinde hizmetçilik yapan masalcı, masallarındaki hizmetçi karakterlerini daha gerçekçi ve daha belirli bir şekilde anlatıyordu. (Başgöz, Sibirya’dan Bir Masal Anası, s.39-47) Amerika-Indiana Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof.Dr. İlhan Başgöz’ün yaptığı bir deneyde ayrı dinleyici gurubuna, aynı hikâyeci tarafından anlatılan aynı hikâyelerden birinin, ötekinde çok daha kısa olduğu gözlemlenmiştir. (Başgöz, Folklor Yazıları, s.14-30)

Bu sonuçlardan hareket ederek, incelenen efsaneler için şöyle bir varsayım geliştirilebilir: Mademki folklor canlı bir gösterimdir ve bu gösterim; söyleyen, dinleyen ve geleneksel metin arasında bir etkileşim ile biçimleniyor, o vakit bir sözlü anlatım türü olan efsane de bir gösterim olarak ele alınmalıdır. Buna ek olarak, türün sahip olduğu unsurlar ve bu unsurların özelliği değiştikçe, efsanelerde de değişiklikler ortaya çıkacaktır.

Bunun için organ hırsızlığı efsanelerini toplarken şöyle bir yöntem uygulandı: Van ve Van’a bağlı ilçelerde ikamet eden 127 kişiden organ kaçırmakla ilgili efsaneler toplandı. Bu anlatıcıların, 52 tanesi kadın, 69 tanesi de erkektir. Bu cinsel farklılık önemlidir. Çünkü organ hırsızlığını anlatan kadınların ve erkeklerin anlatımlarında bazı farklılıklar ortaya çıkacaktır.

Seçilen kaynaklar arasında çeşitli yaş guruplarından insanlar var. Özellikle öğrenciler başta olmak üzere, yine çeşitli meslek sahipleri, zenginler ve fakirler yer almaktadır. Araştırmanın yapıldığı Van şehrinde, köylerden Van’a göçen ve kenar mahallelerde yaşayan insanlara da rastlanılması mümkün. Bu guruplardaki anlatıcıların efsaneyi algılamalarında ve karşıdaki insana anlatmalarında, kendi sosyal konumlarından, kişiliklerinden, aile çevrelerinden ve mesleklerinden kaynaklanan ciddi farklılıklar ortaya çıkarıldı. Ayrıca Van’ın İran’a yakın olması ve petrol, mazot kaçakçılığı gibi değişik kaçakçılıklara sahne olması efsanelere, ilerde de görüleceği gibi, çeşitli yeni motifler ekledi. Bu, anlatılarda “sosyal mekân”ın önemi üzerinde bazı fikirler verdi.

Anlatıcıların, efsaneyi yalnız derlemeyi yapana anlatmasıyla yetinilmedi. Çünkü araştırmacının belli bir sosyal konumu ve mesleği vardı. Bu, ister istemez anlatımı etkileyecekti. Bunun için anlatılan efsane, aynı anlatıcı tarafından başka insanlara da anlattırıldı. Farklı dinleyicilerinin efsanenin şekillenmesi üzerindeki etkisi böylece incelenmiş oldu.

Umuluyor ki, böyle kapsamlı bir sosyal çevre içine oturtularak incelenen organ hırsızlığı efsaneleri şimdiye kadar yapılan bu konudaki inceleme ve analizlerin çok daha ötesinde bir anlatan-sosyal çevre-efsane incelemesi olmuştur. Çünkü Batı’da bu konuda çalışmalar yapan araştırmacıların çoğu, sadece efsane metinlerinin incelenmesi ile yetinmişler; efsaneyi anlatanın kişisel konumu, eğitimi, mesleki özellikleri üzerinde durmamışlardır. Ayrıca, efsanenin dinleyici insanla ilişkisi de bu araştırmalarda pek yer almaz.

Çalışmalarda toplanan metinler, kaynakları ile beraber ve kaynak kişi hakkındaki bilgiler de eklenerek verilmiştir. Bu bölümün okuyucuya sunulması önemli sayılmıştır. Ancak, bazı anlatıcıların, isimlerini doğru vermedikleri sanılmaktadır. Çünkü böyle bir araştırmayla ilk defa karşılaştıklarını belirten anlatıcılar; bir tedirginlik yaşadıklarını, hatta şahıslardan bazıları araştırmacıyı polis sanarak başta bir korku içinde olduklarını belirttiler.

Yapılan çalışma, efsanenin anlatım dili ve biçimsel yapısı hakkında da önemli sonuçlar içermektedir. Efsanenin belli bir anlatım tekniğinin ve dilinin olmadığı söylenegelmiştir. Bu çalışmada derlenen metinlere dayanarak bu konuda sağlam sonuçlara varılmıştır.

Bu çalışmanın konusunu seçen ve beni belli bir yöntemle bu konuyu araştırmaya yönelten Prof.Dr. İlhan Başgöz’e saygı ve minnet borçluyum.

Ayrıca yüzlerce efsaneyi anlatmak için bana zaman ayıran, bildiklerini benimle paylaşan tüm anlatıcılara da saygılarımı sunarım.


Şükran ÇELİK

GİRİŞ

Efsane kelimesi, Latince kökenli “legendus” sözcüğünün Türkçe karşılığıdır. Bu kelime; İngilizce’de “legend”, Fransızca ve Almanca’da “legende”, Yunanca’da “mitos”sözcükleri şeklinde kullanılmıştır.

Farsça’da ise bu ibarenin “fesane’’şeklinde kullanıldığı görülür. Arapça’daki “usture” kelimesi de anlam itibariyle efsaneyi karşılamaktadır.

Efsane ile ilgili tanımlar sadece bununla sınırlı değildir. Bunun yanı sıra ansiklopedik sözlük ve kitaplarda da değişik açıklamalar yapılmıştır.

Örneğin “Türkçe Sözlük”te, halkın imgesinde doğarak, ağızdan ağza dolaşan ve konusu çok defa olağanüstü nitelikte olan hikâye  şeklinde tanımlanırken; bir başka yayın kuruluşunun “Türkçe Sözlük” adlı eserinde efsane, eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence olarak belirtilmiştir.  “Büyük Larousse” ansiklopedik sözlüğünde de bu tür için, tarihsel olayların, halkın hayal gücüyle ya da şiirsel buluşlarla biçim değiştirdiği, olağanüstü öğelere dayanan anlatı, şeklinde bir ifade kullanılmıştır.

Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Sözlük’te ise; asılsız hikâye, masal, boş söz, saçma sapan lakırdı şeklinde tanımlanmıştır.

Türk Halk edebiyatı bilimine büyük emeği geçen Pertev Naili Boratav, “Efsane nasıl tanımlanır?” sorusuna karşılık olarak: “Efsane deyimiyle Fransızcadaki legende ile Almanca’daki sage ve legende kavramlarının her ikisini karşılıyoruz.

Dinlik konulardaki efsanelere (Almanca Legende) eskiden Türkçe’de menkabe derlerdi.” şeklinde görüşlerini belirtmiştir.

“Halk Edebiyatına Giriş” adlı eserinde Şükrü Elçin, efsaneyi şöyle tanımlıyor: “İnsanoğlunun, tarih sahnesinde göründüğü ilk devirlerden itibaren, aynı coğrafya, muhit veya kavimler arasında gelişen, zamanla inanç, adet, an’ane ve merasimlerin teşekkülünde, az çok rolü olan bir çeşit masal.”

Pertev Naili Boratav, “Yüz Soruda Türk Halk Edebiyatı” adlı eserinde efsaneler üzerinde durur. Boratav, ilkin, efsanenin tanımını verir. Ona göre; “Efsanenin başlıca özelliği inanış konusu olmasıdır. Onun anlattığı şeyler doğru, gerçekten olmuş diye kabul edilir. Bu niteliği ile efsane masaldan ayrılır, hikâye ve destana yaklaşır. Efsanenin başka bir niteliği de düz konuşma diliyle ve her türlü üslup kaygısından yoksun, hazır kalıplara yer vermeyen kısa bir anlatı oluşudur. Bir destan parçası karmaşık ve uzun soluklu anlatı bütününden kopup, kendine özgü üslup niteliklerini, sanatlık süslemeleri yitirince, sadece olağanüstü yönleriyle bir kişiyi ya da bir olayı bildirme göreviyle sınırlanınca efsane olur.”

Boratav, efsane çeşitlerini belirterek, Interantional Society for Folk Narrative Research adlı uluslararası örgüt tarafından kabul edilen efsane bölümleri hakkında da bilgi verir. Bunlar şunlardır:

Yaradılış efsaneleri

Oluşum ve dönüşüm efsaneleri

Evrenin sorunu (mahşer ve kıyamet günlerini) anlatan efsaneler

Tarihlik efsaneler

Olağanüstü kişiler, varlıklar ve güçler üzerine efsaneler

Dinlik efsaneler

Boratav, bu dört çeşit efsanenin konusunu ve özelliklerini tanıtır. Ayrıca Türk efsanelerinin tasnifi konusundaki görüşlerini de bildirir.

Boratav’ın Türk Efsanelerinin Tasnifi üzerine görüşleri aşağıdaki gibidir.

Dünyanın yaradılışı ve sonu ile ilgili efsaneler

Tarihi efsaneler

Sınırlandırılmış tabii yerlerin menşeleri (dağlar, göller,... vs.)

Meskun yerlerin menşeleri (şehirler, köyler,. vs.)

Büyük binaların menşeleri (kiliseler, camiiler, köprüler,. vs.)

Hazineler

Milletlerin, hükümdar sülalelerinin ve sosyal sınıfların menşeleri

Felaketler

Tarihi olarak bilinen kahramanların yendikleri, tabiatüstü güce sahip canavarlar

Savaşlar, fetihler, istilalar

İ. Kurulu düzene başkaldırmalar

Diğer hadiseler ve üstün kişiler, medeniyet getiren kahramanlar, bilgin şairler

Aşk ve aile hayatı

Küçük bir topluluğun, tarihinin bir parçasını meydana getirdikleri ölçüde bilinen ortak veya kişisel karakterde, çeşitli diğer kişilerle ilgili anlatmalar

Tabiatüstü şahıslar ve varlıklar üzerine efsaneler

Alın yazısı

Ölüm ve ötesi

Tekin olmayan yerler

Tabiatın bir parçası olan yerler (orman, göl..vs) ile hayvanların sahipleri koruyucuları

Cinler, periler, ejderhalar v.b. tabiatüstü güçte yaratıklar

Şeytan

Hastalık ve sakatlık getiren varlıklar (albastı gibi)

Tabiatüstü güçleri olan kişiler (büyücü, üfürükçü, efsuncu gibi)

İ. Mythique nitelikte hayvan ve bitkiler (adamotu gibi) üzerine anlatmalar

Dini efsaneler.

Indiana Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof.Dr. İlhan Başgöz de ”Türk Folkloruna Giriş” adlı yayınlanmamış eserinde efsaneler üzerinde durmuştur. Başgöz, bu alandaki çalışmaların yetersizliğini belirtirken şunları ileri sürer: “Efsane, bir düz anlatı türüdür; ama manzum veya nazım-nesir karışığı efsaneler de vardır. Efsanenin değişmez, sağlam bir biçimi, yapısı, anlatım tekniği, çerçevesi iyice belirlenmiş bir mevzusu yok. Geleneksel söz kalıpları ile süslenmiş bir efsane anlatım dili mevcut olmadığı gibi, efsanenin yaşaması usta bir anlatıcının, bir sanatçının varlığına da bağlı değildir. Masalı, usta masal anlatıcıları; halk hikâyesini, âşıklar anlatır. Ama efsaneyi herkes anlatabilir. Kendi dilini efsane dili olarak kullanabilir. Efsaneyi inanıştan ayırmak çok zordur. Bir inanış kısa anlatılırsa, bir halk inanışı olarak kalıyor; bir yere ve zamana bağlanarak uzunca anlatılırsa efsane olabiliyor.”

Efsaneler üzerindeki çalışmalarda, Muhsine Helimoğlu Yavuz’un “Diyarbakır Efsaneleri” adlı kitabını da zikretmek gerekir. Helimoğlu, efsaneyi şu kelimelerle tanımlar: “Kişi yer ve olayları konu alan, inandırıcılık özelliğine sahip, çoğu zaman olağanüstülüklere yer veren, belirli bir üsluba ve şekle bağlı olmayan kaynaklarını genellikle geçmişin derinliklerinden alan, kısa, yakın, kâğıttan ağza aktarılan, anonim halk anlatımlarıdır.”

Muhsine Helimoğlu Yavuz, yaptığı çalışmalar sonucunda, efsaneyle ilgili şu saptamaları yapmıştır:

Efsaneler dilden dile anlatıla gelmiş, çok eski hikâyeler olup, anonim halk edebiyatı ürünleridir.

Efsanelerin konuları bir kişiye, bir olaya veya bir yere dayandırılır.

Efsanelerde anlatılanların, bir ölçüde de olsa, inandırıcılık özelliği vardır.

Efsanelerde çoğunlukla, olağanüstülük ağır basar. Bu nedenle de bizi bilinmeyen giz dolu bir âleme götürerek bizde saygı ve ilgi uyandırır.

Efsaneler, bir bakıma mitlerin modernleşmiş şekilleri olarak ifade edildikleri için, kutsal öğeler de taşırlar.

Efsaneler belirli şekilleri olmayan ve konuşma diliyle anlatılan kısa halk anlatımlarıdır.12  

Zaman, mekân ve nesillerin değişmesiyle geçmişten bugüne uzanan efsanelerin, iç ve dış yapılarında farklı özelliklerin ortaya çıktığı söylenebilir. Bilim adamları, yoğun olarak ilk kez ortak çalışmalarını 1959-1969 yılları arasında düzenlenen kongrelerde ortaya koymuşlardır. Yapılan çalışmalarda, efsanelerin uluslararası ölçüde sınıflandırılması da ele alınmıştır. Örneğin, Muhsine H. Yavuz, 1959-1969 yılları arasında yapılan uluslararası kongrelerden, sunulan görüşlerden yola çıkarak, efsaneleri şöyle tasnif etmiştir; Öncelikle efsaneleri dört ana gruba, daha sonra bu guruptaki efsaneleri de alt guruplara ayırmış:

Dünyanın yaratılışı ve sonu (kıyamet) ile ilgili efsaneler

Tarihi efsaneler ve medeniyet tarihi ile ilgili efsaneler

Medeniyet ile ilgili yer ve eşyanın menşei

Bazı yerler ile ilgili efsaneler

Dip tarihi (prehistorya)ve ilk zamanlar ile ilgili efsaneler

Harpler ve felaketler

Seçkin kişiler

Bir düzenin bozuluşu

Tabiatüstü varlıklar ve kuvvetler-mitik efsaneler

Kader

Ölüm ve ölüler

Tekin olmayan yerler ve hayaletler

Hayaletlerin resmigeçidi ve savaşları

Öbür dünyada ikamet

Cinler, periler, ruhlar

Medeniyetle ilgili yerlerdeki hayaletler

Değişmiş varlıklar

İ. Şeytan

Hastalık yapan kötü ruhlar (cinler) ve hastalıklar

Tabiatüstü güçlere sahip kimseler

Efsanevi (mitik) hayvanlar ve bitkiler

Hazineler

Dini efsaneler, Tanrı ve kahramanlarla ilgili efsaneler .

Yine Saim Sakaoğlu “Anadolu Türk Efsanelerinde Taş kesilme Motifi ve Bu Efsanelerin Tip Kataloğu” adlı eserinde efsanelerle ilgili yapılan çalışmalarla efsanelerin özelliklerine yer vermiştir. Özellikle taş kesilme motifi üzerinde durarak, bu motifi konu alan anlatımları aktarmıştır.

Uluslararası alanda efsaneler üzerinde yapılan çalışmaların ilkini Jacob ve Wilhelm Grimm Kardeşler ortaya koymuştur. Onların 1816-1818 yılları arasında yayınladıkları “Deutsch Sagen” adlı eser, daha sonra efsaneler üzerinde yapılan araştırmalara bir başlangıç olmuştur.

1908 yıllarında efsane araştırmaları, Avrupa’nın pek çok ülkesinde büyük bir hız kazanmıştır. Almanya’da çok fazla yoğunluk kazanırken, Fransalı ünlü halk bilimci Arnold Van Gennep, efsaneler üzerine fikirlerini belirtmiştir.

1960’lı yıllara kadar konu hakkında yapılan çalışmaların bireysel olduğu görülmektedir. Ancak bu yıllardan sonra daha çok kongreler yoluyla fikirler beyan edilmiştir. Efsaneler üzerinde daha sonra yapılan çalışmaların en önemlisini Willam Bascom yapmıştır.

Yaptığı çalışmalar sonucunda Bascom şöyle bir tablo önermiştir:  

İnanırlılık Zaman                          Yer                Halkın Görüşü Karakterler

MİT Gerçek sayılır Eski Eski dünyalar, çeşitli Kutsal İnsan veya değil

Yerler 

MASAL Gerçek değil Her zaman            Her yerveya değil

Bascom’a göre dünyanın yaratılışını anlatan mitoloji, efsaneden farklı olmakla beraber, onun efsaneye kattığı bazı özellikleri de vardır. Bunlar, mitoloji inanırlılığının insanlar tarafından gerçeğe dayandırılıp, onlar için kutsal ve kahramanlarının insan olmasıdır. Efsanenin masaldan almış olduğu tek unsur ise bazı konularının, masalda olduğu gibi, din dışı olmasıdır. Bu yüzden de efsane, masal ve mitin bazı özelliklerini alan yeni bir türdür.

Araştırmacının çizdiği bu tabloda efsane, masal ile mit arasında bir yere konulmuştur. Yani iki tür arasında, bir geçiş devresi ya da bir köprü vazifesi görmüştür, denilebilir.

Bascom, anlatı türlerinin temel özelliklerini ayırarak, türlerdeki bu farklılıkların ortaya çıkış şekillerini ifade etmiştir. Buna göre, efsane düz bir anlatım türüdür. Anlatan ve dinleyen, efsanenin doğruluğuna inanır; efsane zaman bakımından yakın geçmişte ve yer olarak da bugünkü dünyada yer alır. Dolayısıyla onun tipleri insandır. Mit de yine düz bir anlatı türüdür. Bu anlatı, uzak geçmişte yer alan olaylara yer verir ve insanlar tarafından anlatılanların kutsal olduğuna ve gerçeği yansıttığına inanılır. Burada yer alan tipler, insan olabileceği gibi olmayabilir de.

Masal ise konu olarak gerçek dışıdır ve doğruluğuna inanılmaz. Bu anlatının kahramanları insan olduğu gibi başka varlıklar da olabilir. Olaylar her zaman ve her yerde geçebilir.

Bascom’un efsaneler üzerine yapmış olduğu bu çalışma, 1960’lı yılların en önemli bilimsel eserlerindendir.

Görüldüğü gibi hem ülkemizde hem de Batı’da daha evvel efsaneler üzerinde yapılan çalışmalarda “çağdaş korku efsaneleri”nden söz edilmemiştir. Bu efsaneler, yakın zamanda büyük kentlerde ortaya çıktığından dolayı doğal olarak söz konusu araştırmalarda incelemeye tabii tutulmamıştır.

ÇAĞDAŞ KENT EFSANELERİ (Korku Efsaneleri)

Çağdaş kent efsaneleri (korku efsaneleri), 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı’nın büyük kentlerinde yeni bir efsane türü olarak ortaya çıktı. Bunlar, kalabalık ve güvensiz büyük kentlerde, özellikle gençlerin ve öğrencilerin çevresinde gelişiyor ve bunların korkularını konu ediniyor. Jan Brunvand, bu efsaneleri bir ansiklopedide topladı. (Enclopedia of Urban Legends)

YABANCI ÜLKELERDEKİ ORGAN MAFYASI ANLATILARI

Batı ülkelerinde, organlarla uğraşan bazı çetelerin varlığını ispatlamak için bu konuda anlatılan hikâyelere rastlamak mümkün. Jan Harold BRUNVAND’ın “Encyclopedia of Urban Legends” adlı eserinde bu konuya yer verilmekle beraber, örnek anlatılar da sunulmuştur.  Yabancı ülkelerdeki çocuklar, Türkiye’deki gibi daha çok organları için değil de, ya dilenci olarak ya da uyuşturucu kaçakçılığında kullanılmak için kaçırılıyorlar.

1991 yılında Amerika’da yaşanıldığına inanılan ve çok çabuk bir şekilde diğer ülkelere yayılan, genellikle insanlar evlerinde iken ya da başka bir yere yolculuk yaparken, bu insanlara kanunsuz yollarla operasyonlar düzenleyen organ mafyası ile ilgili söylentiler ortaya çıkmıştır. Bu anlatıların versiyonları, 1992 yılında Cincinnatili bir adam tarafından rapor edilmiştir. Bu rapordan alınan bazı alıntılara göre;

“Bir adam Chicago’da işindeyken yorulur ve Rush Street bara gitmeye karar verir. Yanına da güzel bir bayan alır. En sonunda bir otele giderler. Sabah adam uyandığında üzerinde bir ağırlık hisseder ve başı çok ağrır. Aniden etrafının kanlarla kaplı olduğunu ve kadının yanında olmadığını fark eder. Daha sonra hastaneye gider. Orada anlar ki, böbreklerinden biri alınmıştır. Doktor der ki:’Bu kadar profesyonelce yapılan bir operasyon ancak bir organ mafyası tarafından yapılabilir.’”

“1993 yılında Los Angeles eyaletinde iki adam iş seyahatindedirler. Evlerine dönmeden önce içki içmek için bara giderler. Orada iki kadınla tanışırlar. Adamlardan biri, bir kadınla oradan ayrılır. Diğer gün oradan ayrılan adam gelmez.

Arkadaşı çok bekler, ama adam gelmez. Bu sırada telefon eder ve arkadaşı iniltili bir şekilde yardım ister. Adamın arkadaşı adresi alıp oraya gider. Arkadaşının kanlar içinde acımasızca kesilip, böbreğinin alınmış olduğunu görür. “

J.H. Brunvand’a göre bu gibi olaylara diğer ülkelerde de rastlamak mümkündür. Alınan bu organlar başka kişilere nakil için satılmaktadır.

Bu olayların daha çok gelişmekte olan dünya ülkelerinde yaşanıldığı düşünülmektedir. Yabancı ülkelerdeki efsane anlatıcıları, kurbanların neler yaşadıklarını, hangi vücut bölümlerinin alındığını ve bazı kurbanların da nasıl kurtulduklarını anlatma konusunda farklılık gösterirler. Anlatılan hikâyeler, dilden dile yayılınca böyle farklı anlatımlar ortaya çıkmaktadır. Bu organ mafyaları ile ilgili bilgiler, genellikle televizyonlarda, gazetelerde ve internette verilmektedir. Son on yılın sonuna kadar görülen bazı olaylarda, kurbanın her iki böbreği alınmış ve kurbanın uyanık ve şok bir şekilde durduğu iddia edilmektedir. Bu hikâyelerin ortak gerçek yanları, organ satıcıları ya da organ hırsızlarının 3. Dünya Ülkelerinde yaşayan insanlar olduklarıdır. Ancak bunların tamamı hayal ürünüdür. Bu organ mafyası hakkında kitaplar da çıkarılmakta ve halka değişik versiyonları sunulmaktadır.

J. H. Brunvand’ın referans olarak da yararlandığı “Organ Theft Narratives- Western Folklore” adlı makalede, 1987 yılından beri bu söylentilerin değişik ülkelerin popüler medyasında görünmeye başladığı belirtilmektedir. Özellikle kimsesiz çocukların evlat edinilerek, onların organlarının alındığı iddiaları, bu insanlara şüphe ile bakılmasına yol açmıştır. Bu makalede daha çok organları için kaçırılan çocuklardan bahsedilerek, Latin Amerika’da bu olayların daha yaygın olduğu ifade edilmiştir. Yine bu tarz olayların Avusturalya, California, Guatelama, Brezilya ve Houndras gibi yabancı ülkelerde meydana geldiği belirtilmiştir. Yine burada da kaçırılma olaylarının genelde seyahatler esnasında olduğu söylenilerek, versiyonların çeşitli şekillerde yayıldığına dikkat çekilmiştir.

Bütün bunlar gösteriyor ki, organ mafyasına dair hırsızlık iddiaları, hem devlet hem de toplum tarafından korunma altına alınmayan şahısların, yönetimlerini protesto etmek amacıyla başvurdukları bir yoldur. Bu insanlar, verilen zararlardan kendilerini korumak zorunda kaldıkları için, bu dedikoduları ortaya çıkarmışlardır.

Yabancı ülkelerdeki anlatımlar ve çalışmalar sadece bunlarla sınırlı kalmamıştır. Bu konu ile ilgili Verenioque CAMPION-VINCENT’in “Organ Theft Narratives” adlı makalesinde sonuç olarak şunlar belirtilmektedir;

Organ mafyası hikâyeleri, sırları ve kötü şeytanca komploları açığa çıkarırken bilinmez düşmanlıkları da açığa çıkaran söylentilerin şekliyle uyum içindedir. Bunlar güçlü protestolar ve mesajlar taşımaktadır. Fakat söylentilerin asıl manalarında dolaşan mesajlar, sosyal halkların yaşam tarzlarına göre çeşitlilik göstermektedir. Yüksek kesimde bulunan gruplar arasında organ mafyası hikâyeleri, modern ve kötü şeylerin simgesi olmuştur. Bunlarla ilgili pek çok söylentiler vardır. Çünkü bu söylentiler, halkın boş kalan bir açığını doldurmaktadır. Organ mafyası hikâyeleri, kişilerin, toplumların ihtiyaçlarını gidermektedir. Onların hayatlarının önemini açıklamak için ortaya bu organ mafyası hikâyeleri çıkmaktadır. Bunlar, hissedilen fakat açıkça toplum tarafından söylenemeyen merak ve endişeleri dile getirmektir. Organ mafyası hikâyeleri, masum insanların katliamını anlatan unutulmaz hikâyeleri gündeme taşır.

Birçok sert ve kötü olay karşısında Latin Amerika’nın kötü şartlarda yaşayan insanları, bu duruma kızdıklarından dolayı, organ mafyasına karşı bir araya gelmişlerdir. Onlar, toplum içinde duygusal sinirlere sahip olup, kendilerince ortaya koydukları bu sosyal mücadeleyi, sosyal gruplar arasında yüksek tansiyon yaratarak halkı kışkırtmaya çalışmışlardır. Daha gerçeğe yakın olan çok eski hikâyeler, ayrıntılı bir şekilde hazırlanmıştır. Fakat unutulmamalıdır ki, bu hikâyeler olumsuz elementleri de taşımaktadır. Bu hikâyeler, çoğunlukla medya aracılığıyla yayılmıştır. Medyanın yanı sıra çok eski, karanlık organ mafyası hikâyeleri, propagandacılar tarafından gündeme getirilmiştir ve hala sürdürülmektedir .

Makale, organ mafyası ve mafyanın yaptığı çalışmalar hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. Ancak, bu bilgileri daha çok toplumların siyasi ve sosyal boyutlarını ön plana çıkartarak, aktarmaya çalışmıştır.

Vincent,“The Baby-Parts Story: A New Latin American Legend” (Bebek parça hikâyeleri, Yeni Latin Amerikan Efsanesi) adlı makalesinde, şunları belirtmektedir:

“Bu toplum temanın bahsinde, ilk bakışta birçok insanın efsane olarak görmeyi kabullenemediği hikâyeler üzerinde yorum yapılması gerekir. İnsanlara göre bu gibi hikâyeler, sadece yanlış bilgi içeren hikâyelerdir. Ve sadece uydurma olan bu hikâyeler, mükemmel bir orijinalliğe sahip olmadıklarından halk bilimi, siyasi bilim adamları tarafından incelenilmesi gerektiğine inanılırken, gerçekte bizim global dünyamızın karakteristik, karanlık idare ve mükemmel yaradılışın karışımını göstermektedir.

Bu propagandalar, fantastik yaratım ve yanlış bilgiler olarak görülen hatırlanılmaz masallarla bağlantılıdır. Entelektüel halkalarda bile bu hikâyelerin siyasetçilerden, propagandacılardan ve siyasi bilimcilerden bile daha çok halk bilimcilerin ve sosyologların incelemesi gerektiği ve onların bu konu hakkında daha çok söyleyeceklerinin olduğu bir gerçektir. Uyarıcı bir hikâye olarak başkalarınca yorumlanacaktır. Bu ifade, günümüzde saklanmış mesajları vermektedir. Folklorcular, bu bilgiler üzerinde mutlaka çalışmalı; fakat onlar için öncelikli hikâye durumunda olacağı kesin. Bu yeni çeşit hikâye tipine karşı alınması gereken tavırlar vardır. Latin Amerika’da kaçırılan bebeklerin hikâyesi, Birleşik Devletlerde organ nakli olarak kullanılmıştır. Anlatılar, 1987’nin başında, ulusal medyada ortaya çıktı. Bu hikâye, Birleşik Devletlere karşı kullanılan bir propaganda olmuştur. Aynı zamanda komünist ve solcu insanlara karşı da bir propaganda niteliğindedir. Bu durum, siyasi küre üzerinde önemli bir etki yapmış ve ulusal medyanın yanlış bilgilendirilmesinden dolayı çok dikkat çekmiştir.                                               Bu hikâyenin silah olarak

kullanılması kızgınlıkla açıklanabilir. Fakat bu nedenin mantıklı olduğu konusu üzerinde çalışılması insanlara çok fazla yararlı olabilir.”

Medyada, bebek parçaları hikâyelerinin ilk çıkışı 2 Şubat 1987’de olmuş ve Tribuna’da ortaya çıkmıştır. Gazeteci Danilo D. Antunet, NJBs ajansının genel sekreteriyle röportaj yapmış ve bu röportaj, Hendures’in Ane şehrinde Aralık 1986’da bir keşif hakkında olmuştur. Bir evde kimlikleri bilinmeyen 15 fakir aileden olan veya kaçırılan on üç çocuk, zengin insanlara evlatlık olarak verilmek için yurt dışında bekletilmektedirler. Burada yabancıların, özürlü çocukları evlat edinip, onların organlarını sattıkları belirtilmektedir.

VAN İLİNDE ORGAN MAFYASI ANLATILARI ÜZERİNE

ORGAN MAFYASI NEDİR?

Organ Mafyası; belli ya da belirsiz kişilerin başka insanları kaçırarak, onların organlarını tıbbî yollarla alıp, çeşitli işlerde kullanmak amacıyla kurdukları bir çete veya bir örgüt şeklinde tanımlanabilir. Bu çetelerin, gerek Emniyet Müdürlüğü’nden gerekse basından yapılan açıklamalara göre, özellikle organlara ihtiyacı olan zengin insanlara, organları satmak üzere, parasal kaynaklı bu işleri yaptıkları bilinmektedir. Türkiye’de ise özellikle yurdun batı kısımlarında, bu tarz kaçakçılığın yapıldığı belirtilmiştir. Ancak bu araştırmada, Van ilinde “organ mafyası” hakkında anlatılan hikâyelerle beraber bu olayların hangi boyutlarda olduğu da ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

2002-2003 yılları arasında Van ilinde, hem yerel televizyonlarda (Merkür T. V ve Çınar T.V), hem de basında (Prestij, Şark Yıldızı...) özellikle yerel basında, bu konuya çok fazla yer verildiği görülmektedir. Her ne kadar, bu söylentilerin kaynağının ne olduğu tam olarak bilinmese de, Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Van Araştırma Hastanesi’nde görev yapan doktorlardan birinin; hastaneye gelen hastaların daha sonra ölmesi durumunda, göz korneasının alınmasında herhangi bir sakınca olmadığını söylemesi üzerine, ki bu sadece bir söylentiden ibaret, artık hastanedeki hemen hemen bütün ölü yakınlarının, ölülerin gözlerini açtırarak kontrol ettirmeye başladıklarını ve daha sonra organ mafyası ile ilgili söylentileri ortaya çıkartıp, yaymaya çalıştıkları ifade edildi.

Bu çalışmada Van ilindeki çeşitli kurumlarda çalışan şahısların, organ hırsızlığı ile görüşleri de alınmıştır.

Van-Rehberlik-Psikolojik Danışma Merkezi görevlisi Mehmet SARI ile yapılan görüşmede, kendisi şunları söylemiştir: “Kim olursa olsun, hele de çocuk sahibi olan herkes, bu söylentiler ortaya çıktığında, bu söylentilere inanmış, hiç inanmadık deseler bile kendi çocuklarının da başına ilerde böyle bir şeyin gelebileceği korkusuna mutlaka kapılmıştır. Bu yüzden zengin-fakir ayrımı olmadan her insanın, bunların dedikodu olduğunu bilse bile, bunlara inandığı muhakkaktır. Ancak bu söylentilerin kenar mahallelerde daha fazla söylenilmesi normaldir. Çünkü zengin olarak nitelendirilen insanların, aslında kadın olsun erkek olsun herhangi bir işte çalıştıkları için bu tarz şeylere ayıracak vakitleri yoktur. Şunu da belirtmek gerekir; Bu insanların çocukları, okullarına servis ile gidip geldikleri için veya kontrollerin daha sık olduğu özel okullarda okudukları için ailelerin bu konuda çok fazla korkusu olmamaktadır. Ancak kenar mahalle olarak adlandırılan, fakir insanların yaşadıkları yerler olarak bilinen semtlerde, bu olaylarla ilgili anlatıların ve bunlara inanışların daha fazla olduğu görülür ve bu da normaldir. Çünkü bu insanları, az önce bahsettiğimiz çalışan ve zengin olarak nitelendirdiğimiz insanlarla karşılaştırdığımızda, bu insanların bayan olanları hiç çalışmamakta hatta erkeklerin bile büyük bir kısmı iş sahibi değillerdir. Bunlara bağlı olarak, bu ailelerin çocukları da ne servislerle okullara gidip gelmekte ne de özel okullarda okuyabilmektedirler. Dolayısıyla başka bir işle uğraşmayan insanlar, bu gibi dedikoduları daha çok konuşurlar ve çocuklarıyla ilgili olan endişelere daha fazla kapılırlar. Bu ayrımın bu şekliyle yapılması, duruma daha farklı bir açıklık getirecektir.”

EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNDEN YAPILAN AÇIKLAMA

Organ mafyası veya bu konu hakkında çıkan söylentilerin boyutunun araştırılması ve bilgi alınması için Van- Emniyet Genel Müdürlüğü’ne başvuruldu. Bu konu üzerinde çalışmalar yapan Kaçakçılık Şube Müdürlüğü yetkilileri tarafından yapılan açıklamada; olayların ortaya çıktığı son üç yılda değil, daha da öncesine gidilerek son 7-8 yılda kendilerine böyle bir vakayla ilgili dışarıdan bir şikâyet ya da küçük çapta da olsa bir olayın varlığına dair bir bilgi gelmediği belirtildi. Dahası, bu insanlara bile dışarıdan bu konu hakkında bir takım söylentiler gelmiş ve kendilerine; Van’da oturan bir adamın, böbrek nakli olmak için İran’a gittiği, ancak belli bir süre sonra oradan cesedinin geldiği söylenilmiş. Buna ek olarak, bu açıklama Emniyet

Genel Müdürlüğü’nün pasaportla ilgili bölümünden alınmıştır, Van’da bulunan her on vatandaştan birinin İran’a giderek, Van’daki yüksek tedavi giderlerine karşın, oradaki ucuz sağlık giderleriyle tedavi olduğu, özellikle böbrek nakli olmayı düşündüğü açıklandı.

Y.Y.Ü Araştırma Hastanesi’nde göz korneasının alınabileceği sözlerinin ardından çıkan ve büyük boyutlara varan dedikodu ve söylentilerin önü kesilememiştir. Ancak yetkililer, böyle bir olayla karılaşmadıkları için şimdiye kadar bu konuda böyle bir çalışma yapmadıklarını; a ncak dünyanın çeşitli yerlerinde uluslararası bir organ mafyası olduğu ve bunun herkesçe bilindiği, bununla ilgili şikâyet veya olayların uluslararası güvenlik kurumlarına ulaşması halinde, orada gerekli işlemler ve çalışmaların yapıldığı ifade edildi.

Şunu da belirtmek gerekiyor ki, Van iliyle karşılaştırılması yapıldığında batı bölgelerinde organ mafyasının daha işlek olduğu söylene bilinir. Organ mafyasının buralarda çok işlerlik kazanmasının nedeni de burada büyük ve modern hastanelerin olmasıdır. Çünkü bir insandan organ almak, hele de bunu başka bir insana kanunsuz yollarla nakletmeye kalkışmak, zor ve tehlikeli bir iştir. Bu işi de kanunsuz yollarla hiçbir hastane yapmamaktadır. Van şehrinde de bu tarzda bir hastane olmamasından dolayı böyle bir işin burada olması çok zor, hatta imkânsızdır.

Van’da ortaya çıkan iddialarla ilgili, Van Tabipler Odası Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Doç. Dr. Şaban Şimşek’in şu ifadeleri konuya bir açıklık getirecektir:

"Özellikle organ bağışının yaygın olmadığı ve ekonomik yönden kötü durumdaki Ortadoğu ülkeleri ile Rusya, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerde ve Afrika ülkelerinde insanlık onuru ile asla bağdaşmayacak, bu tür bir kirli ticaret yapılmaktadır. Son zamanlarda bölgemizde de buna benzer haberler çıkmakta, halk arasında dehşet verici söylentiler dolaşmaktadır. Hiç kimsenin görgü şahidi olmamasına rağmen bu haberler giderek yayılmakta ve kamuoyunda infial hali yaşanmaktadır. En üst dereceden yetkililerin bile böyle bir şeyin olmadığına dair açıklamalar yapmalarına rağmen bu konu maalesef gündemden düşmemektedir. Bölge Tabipler Odası olarak asayiş ile ilgili yetkilerle yaptığımız görüşmelerde de yöremizde kesinlikle böyle bir olayın olmadığı bilgisi edinilmiştir. Bu teknik olarak da mümkün değildir. Çünkü bu organlar mutlaka steril şartlarda alınmalıdır. Yani ameliyat ortamında hazırlanmalı ve 5-6 saat gibi kritik bir zaman zarfında uygun bir taşıma ortamı içerisinde vericiye ulaştırılıp takılabilmelidir. Bu konuda halkımız rahat olmalıdır. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki bir yerde herhangi bir kazanç varsa bazı insanlar legal veya illegal yollarla bunun peşinden koşacaklardır. Mevcut şartlar devam ettikçe istesek de istemesek de organ mafyası olacaktır. Organ nakli ihtiyacını karşılamak isteyen kişilerin, yurt dışına giderek, tedavi olmaya çalıştıklarını hepimiz biliyoruz. Nefroloji Derneği'nin verilerine göre, Türkiye'de 30 bin insanın böbrek nakli beklediğini, ancak yılda sadece 400 insanın bundan faydalanabildiği ortaya çıkmıştır. Ne acıdır ki, bu insanların büyük çoğunluğu 20-40 yaşlarındaki genç nüfustur. Daha dramatik olan ise bu nakillerin %15’inin ölüden alınan organlar olması, %85'lik ezici çoğunluğun ise akrabalar arasındaki canlıdan canlıya yapılan böbrek nakli olmasıdır. Oysa ABD ve Avrupa'da durum bunun tamamen tersidir. Orada yapılan nakillerde kullanılan organların %90'ı ölüden alınmaktadır. Bu belki bizdeki akraba sevgisini, insanımızın fedakârlığını gösteriyor. Ama aynı zamanda canlının böbreğini ölünün böbreğine feda etmek gibi bize has ilginç bir çelişkiyi de ortaya koymaktadır."

Şimşek, organ mafyasının çocuk kaçırdığı yönünde Van'daki söylentilerle ilgili olarak: "Bu söylentiler tamamen asılsızdır." diyerek, son noktayı bıraktı.

Tüm bu ifadeler de gösteriyor ki, organ mafyasının Van ilinde faaliyet göstermesi imkânsızdır. Yani bu olayların doğruluk payı yoktur.

(FER-MET-ERK-SY-DE-Y)

10.06.2002 21:48:09 TSI METİNLER

Yaşanılan olaylar, aşağıdaki metinlerde olayı yaşayan veya duyan kişi veya kişiler tarafından bizzat anlatılmıştır.

İlköğretim Çağındaki Çocukların Anlatıları:

Metin-1

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    HASAN KIYAR

AŞI                             :    15

TAHSİLİ                    :   8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

Biz, bir ara sokakta top oynuyorduk. Bir minibüs geldi. Minibüsten uzun boylu iki adam indi. Bizden iki sokak ötede oturan bir adamın evini sordular. Biz de o evin iki sokak ötede olduğunu söyledik; fakat araçtan inen adam:” Biriniz arabaya binin, bize evi gösterin.” dedi. Arkadaşlarımızdan biri hemen atılarak araca bindi. Ve araç oradan uzaklaştı. Epey zaman aradan geçmesine rağmen, arkadaşımız, hala dönmedi. Oyunumuz bitti, herkes evine gitti. Akşamleyin arkadaşımızın anne ve babası bize gelerek, çocuklarını görüp görmediklerini sordu; çünkü hala eve dönmemişti. Ben de beraber top oynadığımızı daha sonra bir minibüsün gelerek birinin evini sorduğunu ve onun da evi göstermek için arabaya bindiğini ve bir daha görmediğimi söyledim. Babası, hemen gösterilecek eve gitti. Onlara çocuklarının birilerine onların evini göstermek için bazı adamların arabasına bindiğini fakat bir daha dönmediğini söyledi. Ancak evi gösterilecek olan aile böyle bir olaydan haberleri olmadığını ve bugün de kimsenin kendilerine misafir olarak gelmediğini söylediler. Bunun üzerine arkadaşımızın babası hemen polisi arayarak durumu anlattı. Aradan bir hafta geçti. Polis, arkadaşımızın ailesini arayarak çöpte bir çocuk cesedi bulduklarını, gelip görmelerini istediler. Çocuğun ailesi oraya gitti. Ceset arkadaşımıza aitti. Arkadaşımızın böbrekleri alınmış, yaralı bir şekilde bir çöpün üzerine atılmış. Hastaneye kaldırılana kadar çocuk ölmüş. Biz de o günden sonra her arabadan kaçıp eve saklanıyoruz.

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  HAMDULLAH AYDIN

AŞI                             :  12

TAHSİLİ                    :  6. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYET MAH.-VAN

Bir akşamüzeri dışarıda oyun oynarken hava tam kararmıştı. Herkesin annesi, babası çocuklarını çağırdı ve bir arkadaşımız eve gitmedi. Gezmeye gitmiş. Biz yatarken, gece yarısı kapımız çalındı. Kapıyı açtık. Arkadaşımın annesi ile babası çocuklarının eve gelmediğini söyledi. Biz çocuğun annesini, babasını sakinleştirdik. Akrabalarının evine gidebileceğini söyledik. Ve sabah olunca amcalarına, dayılarına, bütün gidebilecek akrabalarına söyledik ve hepsi onu görmediklerini söyledi. Annesi babası çok üzgün, polise gidip çocuklarının kaybolduğunu söyledi ve polis birkaç gün sonra telefon açıp bulamadıklarını söylediler. Biz de çok üzüldük. Aradan bir hafta geçmişti ki, polisler telefonla arayıp arkadaşımızın ailesinin gelmesini istediler. Çocuğun karanlık, ıssız bir sokakta bütün iç organları alınmış vaziyette gördüklerini söylediler. Polisler, adamları aramaya başlamışlardı. O günden beri mahalle sakinleri çocuklarının dışarıya çıkmalarına izin vermediler. Bir daha, bir çocuğu götürmeye çalışmıştılar. Ama bu sefer başarısız olmuştular. Polisler, adamları hemen yakalayıp hapishaneye attılar ve komşular rahatlamıştı. Çocuklar, bir daha geç vakte kadar dışarıda kalmamaları gerektiğini öğrendiler. Mahalle sakinleri bu olaydan ders aldıklarını söylediler.

Metin-3

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : SELEN KOÇAK

AŞI                             : 14

TAHSİLİ                    : 8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN KALESİ-VAN

Geçen sene ailece kaleye gittik. Piknik yapacaktık. İlk sefer kaleye gelmiştim. Orayı gezdiğim zaman, gerçekten yeşilliklerle çevrili olduğunu gördüm. Ayrıca çiçeklerin görüntüsü doğaya bir renk vermişti. Buraya ilk gelmemin sebebi Van’a üç aydır taşınmış olmamızdı. Gerçekten Van’da geçirdiğim en güzel günümün bu olduğunu sanmıştım. Ama benim burada en çok istediğim şey kaleye çıkmaktı. Okulda arkadaşlarım kalenin çok güzel bir yer olduğunu, eşsiz bir güzelliği ve tarihi, turistik bir yer olduğunu söylediler. Ve oradaki birçok yeri gezdikten sonra babama kaleye çıkmak istediğimi söyledim. Babam biraz sonra çıkacağımızı söyledi. Ancak ben çok görmek istiyordum. Ve sonunda kendim çıkmaya karar verdim. Ve kaleye yavaş adımlarla çıkmaya başladım. Gerçekten çıkarken çok zorlandım. Ve ayağımın kaymasıyla yere düştüm ve bacağım çok ağrıyordu. Ama bir yer çok dikkatimi çekti. Oraya girdiğim zaman iki çocuk oturmuş, sohbet ediyorlardı. Onların yanına gidip onlarla tanıştım. Onlarla havadan sudan konuşurken bana orada geçen hafta yaşanılan bir olayı anlattılar. Dediklerine göre orada taşların üzerinde yatan bir kız görmüşler. Kızın üzerinde bir battaniye varmış. Kızın yanına yaklaşıp üzerindeki battaniyeyi kaldırmışlar. Kızın kanlar içinde olduğunu görmüşler. Kızın vücudu paramparçaymış. Bütün organları bedeninden çıkarılmış. Bana öyle bir anlattılar ki, korkudan dilim tutuldu. Ayak bağlarım bir anda çözüldü. Artık yürüyemeyecek duruma geldim. Bu olayı yapanların organ mafyası olduğunu söylediler. O günlerde bu olaylar kale etrafında çok yaşanıyormuş. Ve zaman öyle hızlı geçmişti ki o anda annemin ve babamın beni ne kadar merak ettiklerini unutmuştum. Bir kişi beni kaleden aşağıya indirdi. İnerken babamla karşılaştım. Yüzümdeki korkuyu hemen anlamıştı. Babam sordu ancak ben cevap veremeyecek bir haldeydim.

Metin-4

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  GÜLCAN GÜNER

AŞI                             :  13

TAHSİLİ                   :  7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: LÜTFİYE BİNNAZ SAÇLI İLKÖĞRETİM

OKULU-VAN

Ben okulda teneffüse çıkmıştım. Arkadaşlarımla oyun oynuyordum. Daha sonra zil çalınca hepimiz içeriye girdik. Ben en sonda kalmıştım. Daha sonra okul bahçesinin kapısına siyah bir araba yaklaştı. Bir öğrenci yola çıkmıştı. Ben daha sonra o öğrenciyi bir daha okulda görmedim. Daha sonra arkadaşlarımın anlattığına göre, bir araba o gün okulun yanına gelip o öğrenciyi alıp kaçırmışlar. Aradan 1-2 hafta geçtikten sonra o öğrenciyi yaralı olarak bir çöpte bulmuşlar. O öğrencinin böbreklerini almışlar.

Metin-5

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  VEYSİ YAVUZ

AŞI                             :  14

TAHSİLİ                   :  7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

İnsanlar, işte kendi aralarında toplanıp aralarına bir de organ mafyası doktoruyla anlaşıp organ çetesini oluşturuyorlar. Yani, küçük çocukları kaçırıp iç organlarını söküp cesetleri çöpe ya da tren yoluna ya da bir mahalleye atıp kaçıyorlar. Sonra da organları yurt dışına götürüp satıyorlar ya da zengin hastalara satıyorlar. Yengemin anlattığına göre; onların komşularından sadece evin hanımı ve küçük çocukları evdeymiş. Eşi de çarşıya çıkmış ve tam o sırada yedi kişi, galiba organ mafyası, kapılarını sessizce kırıp eve dalıyorlar. O sıra kadının ağzına bayıltıcı pamuk bağlıyorlar ve küçük çocukları odaya kapatıyorlar. Annelerinin organ bölgesini söküp, önemli organlarını söküp, kaçıp gidiyorlar ve o sırada eşi eve gelip bakıyor ki, kapısı açık. Hanımına sesleniyor, içeriye girip eşini yerde görüp feryatlar ediyor ve çocuklarını arıyor, içine fenalık geliyor. Çocuklarını odanın içinde kilitli buluyor. Kapıyı açıp, çocuklarını eşini yerde görüyor. Çocukları da ağlıyor ve o sırada polisi arıyor. Polisler de arama işine başlıyorlar ve maalesef mafya çetesini bulamıyorlar.

.1.1. Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

METİN-1

Kaçırılan

Olay yeri

Bulunma süresi

Bulunduğu yer

Bulunduğu durum Alınan organları Olay vasıtası

METİN-2

Kaçırılan

Olay Yeri Bulunma süresi Bulunduğu yer Alınan Organları

METİN-3

Kaçırılan

Olay yeri

Alınan organları

METİN-4

Kaçırılan

Olay yeri Bulunma süresi Alınan organları Bulunduğu durum

: Evin hanımı

: Ev

: İç organları

: Yaralı olarak

Genç Kızların Anlatıları:

Metin-1

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : SERAP GÜNDOĞAR

YAŞI                          : 17

TAHSİLİ                   : İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Organ mafyası ile ilgili pek çok söylenti ortaya çıkmıştı. Ancak ben bunların hiçbirine inanmıyordum. Halk arasında bu tarz dedikodular, her zaman olmuştur ve insanlar bunları anlatmakta büyük bir zevk duyarlar. Ancak yaşadığım bir olay bunlara inanmama sebep oldu. Hatta daha etkisinden bile kurtulamadığımı söyleyebilirim.

Bir gece oturduğum apartmanın iç merdivenlerinde oturuyordum. Saat yaklaşık olarak gece sekiz sıralarıydı. Diğer arkadaşlarım dışarıda geziyorlardı. Yaz mevsiminde geceleri genellikle arkadaşlarımızla dışarıya çıkıp gezeriz. Ben de başka bir arkadaşım gelmesini bekliyordum. Arkadaşım geldikten sonra onlara katılacaktık. Biraz vakit geçtikten sonra bir anda tüm elektrikler kesildi. Bizim oralarda sık sık elektrikler kesildiği için fazla paniğe kapılmadım. Bir yere çarpar ya da düşerim korkusuyla ayağa kalkmak da istemedim. Oturduğum yerde hem elektriğin hem de arkadaşımın gelmesini bekledim.

Belli bir süre sonra apartmanın dış kapısının bir ileri bir geri gidip gelme seslerini duydum. Çocuklardan birinin kapıyla uğraştığını sandım. Ancak çocuklardan biri olsaydı en azından bağırma sesleri falan da gelirdi, ancak hiç böyle bir ses duymadım. Dışarıda rüzgâr da yoktu. İçimi bir korku sarmaya başladı. Daha sonra bir insanın nefes seslerini duymaya başladım. Bu kişi yavaş yavaş merdivenleri çıkıyordu. Olduğum yerde ayağa kalktım. Ancak korkudan kaskatı olduğum için hiçbir yere hareket edemiyordum. Zaten elektrikler de yoktu. O anda elektrikler geliverdi. Ve benim tam karşımda yüzü maskeli bir adam duruyordu. Elinde de bir bıçak, bana doğru yürümeye devam ediyordu. O anda hatırladığım tek şey çığlıklarla merdivenlerden yukarıya doğru koşmaya başladığım ve en üst kata çıktığımda da kendimden geçmiş olduğumdu.

Kendime geldiğimde bütün apartman başıma toplanmıştı. Ben gördüklerimden emindim. Ama kimse bana inanmıyordu. Herkes benim hayal gördüğümü söylüyordu. Ben olayın şokunu yaşamaya devam ederken birkaç gün sonra bizim apartmanın aşağısında bir çöplükte genç bir kızın cesedinin bulunduğu söylenildi. Kızın gözlerinin ve böbreklerinin alınmış olduğu söylenildi. Ben şuna inanıyorum ki; o gece beni öldürmeye çalışan adam bunu yapamayınca kendine başka bir kurban seçmişti. Her ne kadar kimse bana inanmasa da ben bunun doğru olduğuna inanıyorum.

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  ZEHRA KAHRAMAN

YAŞI                          :  20

TAHSİLİ                   :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDETPAŞA MAH.-VAN

Bir kız, arkadaşları ile çarşıya geziye çıkmış. Kız, para almak için babasının dükkânına uğramış. Sonra çarşıyı dolaşıp cafede oturmuşlar. Eve doğru yol almışlar. Yolda, siyah, plakası çamur ile silinmiş bir araba yanlarında durmuş. Kızlara: “Kızlar okuduğunuz okulda sınav var. Ben bir veliyim. Gelin, sizi okula götüreyim. Korkmanıza gerek yok. Bakın benim kızım da arabada.” demiş. Kızlar, o günlerde okulda anlatılan olaylar akıllarına gelince adama güvenmeyip:“Biz yürüyerek gidebiliriz.” demişler. Kızlar eve gittikten sonra, kız, başlarından geçenleri annesine anlatmış ve annesi ona onların organ mafyası olduğunu söyleyince kız iyi ki o adama inanmadığını söylemiş. Annesi anlattığına göre; geçen günlerde komşularının oğlunu kaçırıp, organsız bir halde ve cansız bedeniyle bir çöpe atmışlar. Annesi her gün için için ağlayıp, organ mafyalarına lanet ediyormuş.

Metin-3

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  BÜŞRA GONCA

YAŞI                           :  22

TAHSİLİ                    :  ÜNİVERSİTE İŞLETME BÖLÜMÜ  MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Komşumuzun kızları dışarıda dolaşırken, siyah, plakasız bir arabanın içinden çıkan iki-üç adam, mahallede dolaşan genç iki kız kardeşi kaçırıp onları etkisiz hale getirmişler. Evin bahçesindeki küçük garajda iç organlarını alıp onları da orda bırakmışlar. Mahalleye gelen babaları, şüpheli adamların kendi bahçesinden ayrıldıklarını görünce hemen paniğe kapılmış. Derhal evini, bahçesini ve son olarak da garajı kontrol etmiş. Ancak acı gerçekle karşılaşmış. Baba uzun süre şoka girmiş.

Organ mafyası ise o günkü uçakla büyük şehirdeki hastaneye satış yapmışlar. Olayı baştan beri uzaktan izleyen bir komşusu hemen polise başvurarak onların robot resimlerini çizdirerek evlere, iş yerlerine, marketlere, okullara resimlerini dağıtmışlar. Aradan iki-üç ay geçtikten sonra bir market sahibi, adamlardan birini görüp hemen polise başvurarak bildirmiş ve polisler onları yakalayıp 17 yıl hapse mahkûm edileceklerini söylemişler.

Metin-4

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  BEHİYE ŞEDAL

YAŞI                           :  22

TAHSİLİ                    :  ANKARA HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SOSYAL MESKENLER CİVARI-VAN

Ben, ablamla birlikte ıssız ve çok korkunç bir sokakta yürüyordum. Hava çok karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Vakit çok geçti. Daha sonra yanımıza, sanırım o mahalleden olan yaşlı bir kadın geldi. Öyle korkulu ve telaşlı bir hali vardı ki, daha ilk görüşte bizi ürküttü. Bu sokakta ne işimiz olduğunu sorup çabucak bu sokağı terk etmemizi söyledi. Başta hiçbir şey anlamadım. Kadının bir deli olduğunu sandım.

Sonra kadın sinirlenmesin diye onunla yumuşak konuşmaya çalıştım. Sonra ona niye böyle korku içinde olduğunu sordum. Tabii bana anlattıklarından sonra ben de korkuya kapıldım. Kadının anlattıklarına göre, kadın o sokakta oturuyormuş. Birkaç hafta önce birkaç adam, genç bir kızı kolundan tutup, zorla arabaya koyup kaçırmışlar. O anda ablam, bunların organ mafyası olduğunu söyledi. Hemen biz kadını bırakıp o sokaktan uzaklaştık. Hızla oradan uzaklaşırken ablam, bana lisede bunun gibi insanlardan duyduğu bir olayı anlattı. Okul çıkışında eve doğru geldiğinde yine böyle, genç bir kızı zorla arabaya atmışlar. Haftalar, aylar geçtikten sonra o kızın cansız bedeni, ıssız bir yerde terkedilmiş bir vaziyette bulunmuş. Bütün organları alınmış. Bu olay haftalarca konuşulmuş.

Artık ben karanlık bir sokakta yürüdüğümde sanki o olay olacakmış gibi hissine kapılıyorum. Bundan sonra kendime çok dikkat ediyorum. Bu tür olaylar beni çok etkiliyor.

Metin-5

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   GÜLDEN TORAN

YAŞI                          :   18

TAHSİLİ                   :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Bir cumartesi günü, genç bir kız dayısının evine gitmek için sabah erkenden evden ayrılmış. Yavaş yavaş sokakta yürürken, görgü tanıklarının söylediklerine göre; hızla yanına yaklaşan siyah bir arabadan adamlar çıkarak kızı zorla arabaya bindirmişler. Kızın çığlıklarını duyanlar, kızın imdadına yetişmeye çalışmışlar; ancak onlar, oraya varana kadar araba hızla oradan uzaklaşmış. Yetkililere haber verilmiş. O hafta tüm aramalara rağmen kızdan bir haber alınamamış.

Aradan bir hafta geçtikten sonra kaçırılan kızın cesedi bir dere yakınlarında bulunmuş. Kızın iç organlarının alındığı ve kıza tecavüz edildiği yapılan otopsi sonucunda ortaya çıkmış.

Bu olaydan sonra, bizim civarda oturan tüm kızlar ki ben de bunlara dâhilim, korkudan bir yere çıkamadık. Zaten ailelerimiz de izin vermemeye başladılar.

: TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SELİMBEY MAH.-VAN

Ben hiçbir şekilde organ mafyası ile ilgili anlatılan olaylara inanmıyorum. Türkiye’nin batısında ya da Avrupa’da derseniz, bu olaylarla karşılaşmak mümkün olabilir. Ancak yeterince gelişememiş, teknoloji bakımından batıdaki illeri çok çok gerilerde izleyen Van şehri için bu tarz olayların ortaya çıktığını söylemek çok zordur. Böyle olaylar, yani bir insandan organ alıp, bunu başka bir insana nakletmek o kadar da kolay bir iş değildir. Bunun için modern hastanelerin olması gerekiyor. Bir de şunu belirtmek gerekir; organları alındıktan sonra o insanların her hangi bir yere atılıp daha sonra bunların yaşaması gibi bir durum söz konusu olamaz. İşte anlatılan hikâyelerde: ”Falanca kişinin organları alındıktan sonra çöplüğe atılmış ve yaralı ya da ölü bir haldeymiş.” şeklindeki anlatımlar, bunların birer hikâyeden ibaret olduğunu gösteriyor.

3.2.1. Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

METİN-1 1. OLAY


: (Genç bir kızın yaşadığı varsayılan olay)

: Bir Apartman

: Bir Bıçak

: Gece

2.OLAY

: Bir başka genç kız

: Böbrekleri ve gözleri

: Bir çöplük

Bulunduğu durum

METİN-2

1.OLAY

Kaçırılan

Olay Yeri

Olay vasıtası

2.OLAY

Kaçırılan

Alınan Organları

Bulunduğu yer

Bulunduğu durum

METİN-3

Kaçırılan

Olay yeri

Alınan organları

Bulunduğu durum

Bulunduğu yer Olay vasıtası

METİN-4

1.OLAY

Kaçırılan Olay yeri Olay vasıtası

2.OLAY

Kaçırılan

: Ölü Olarak

: Genç bir kız

: Bir mahalle sokağı

: Siyah bir araba

: Genç bir kız

: Issız bir yer


Bulunduğu durum

: Ölü olarak

Alınan organları

Olay vasıtası

: İç organları

: Siyah bir araba

 

 

METİN-5

Kaçırılan

: Genç bir kız

Olay yeri

Alınan organları

: Sokak

: İç organları

Bulunduğu durum

: Ölü Olarak - tecavüze uğramış

Bulunduğu yer

Olay vasıtası

: Bir dere yakını

: Siyah bir araba

Bulunma süresi

: Bir hafta

 

 

3.3. Aynı Aile Fertlerinin Anlatıları:

 

Metin-1

 

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI

: YUNUS ARSLAN

YAŞI

TAHSİLİ

MESLEĞİ

: 42

: OKUMAMIŞ

: TAKSİ ŞOFÖRÜ

BABA:

Van’da iki çocuklu bir aile yaşıyormuş. Bu ailenin reisi, taksicilik yapıyormuş. Hayatları sürüp giderken, hiç ummadıkları bir zamanda hayatlarını alt üst eden bir olay yaşamışlar.

Bir gün evin kadını, yıkadığı çamaşırları asarken çocukları da dışarıda oyun oynuyormuş. Çocuklar sokakta oyun oynarken iki adam sokağa gelmiş. Daha sonra çocukları kandırarak, kendi arabalarının içine koyarak götürmüşler. Çocuklar, bağırıp çağırmışlar. Ancak bu bir işe yaramamış. Daha sonra çocukları İranlı bir doktorun yanına götürmüşler. Doktor, çocukların bazı organlarını almış. Çocukların organları alındıktan sonra onları yarı baygın bir şekilde bir büyük valizin içine yerleştirmiş. Sonra, çocukları, bir taksiye bindirip bir yere atmak için götürmüşler. Ancak ne şanstır ki, taksi çocukların babasına aitmiş. Adamlar, taksiyi bir benzincide durdurup tuvalete gitmişler. Taksi şoförü, bavulun içinde çok garip sesler duymaya başlamış. Şoför de meraklanıp bavulu açmış. Gördüğü manzara karşısında neye uğradığına şaşırıp ve şoka uğramış. Çünkü o bavulun içinde kendi çocuklarını bulmuş. Kendine gelir ve hemen polise haber vermiş. Polisler, derhal oraya gelir ve adamları yakalamışlar. Ancak, adam, çocuklarını hastaneye yetiştiremeden ölmüşler.

Metin-2

TAHSİLİ

MESLEĞİ

ANNE:

Bir gün kadının biri, bahçede çamaşırlarını asarken, komşu kadınlardan birini görünce onunla konuşmaya başlamış. Tam bu sırada, çocukları da sokakta oynuyorlarmış. Çocukların yanına siyah bir araba gelmiş ve çocukları arabaya koyarak kaçırmışlar. Ancak anne konuşmaya daldığı için bundan haberdar olmamış. Daha sonra, kadın, çocuklarının yokluğunu fark etmiş; ancak iş işten geçmiş. Anne çılgına dönmüş. Daha sonra polise haber vermiş. Aradan geçen bir haftadan sonra çocukların organları alınmış bir halde evlerinin aşağısında bulunan bir çöplüğe atmışlar.

Metin-3

: 17

: LİSE 2. SINIF

: ÖĞRENCİ.

EVİN KIZI:

Kadının biri, komşularına oturmak için gider. Ancak kızı yeni okuldan geldiği için yorgundur diye, kendisiyle götürmez. Zaten kız da kendisi gitmek istememiş. Anne gittiği evde çok fazla kalmıştır. Daha sonra eve gelir. Kapıyı çalar çalar; ancak kimse açmaz. Kadın, buna bir anlam veremez. Çünkü kızı bir yere gideceğini söylememiş. Kadın komşularından yardım istemiş. Bunun üzerine komşuları gelip, kapıyı kırarak içeriye girmişler. Kadın ve komşuları gördüğü manzara karşısında şoka uğrarlar. Nerden girdiği bir türlü anlaşılmayan kişi ya da kişiler kıza tecavüz etmişler. Daha sonra kızın iç organlarını da alarak kızı öldürmüşler.

Metin-4

TAHSİLİ

MESLEĞİ

EVİN OĞLU:

Bir gün, küçük bir çocuk sokakta oyun oynarken, mahalleye gelen siyah bir arabanın içindekiler, zorla çocuğu arabaya bindirerek kaçırırlar. Mahallede diğer oynayan çocukların bağrışmaları üzerine tüm mahalleli oraya toplanıyorlar. Ancak oraya toplanmaları bir fayda vermez. Çünkü araba oradan çoktan uzaklaşmış. Aradan bir hafta geçtikten sonra çocuğun cesedi mahallelerine çok uzak bir çöplükte bulunur. Ancak organ mafyası çocuğun böbreklerini almış.

Bu örneklerden yola çıkarak, Arslan ailesine mensup olan (anne, baba, evin kızı ve oğlu) dört ferdin temelde aynı konu olan, organ mafyası ile ilgili anlatılarını aktardık. Hemen hemen anlatılanlar aynı. Çünkü temelde bir organ mafyası ve bu mafyanın kaçırmaları ya da yaptıkları şeyler anlatıldı.

Ancak bu dört anlatımda bazı farklılıklar olmakla beraber, her birinin değişik motiflerle süslendiğini de söyleyebiliriz. Mesela, a nlatımı yapan babanın mesleği taksi şoförlüğüdür. Anlattığı olayda kaçırılan çocukların babası da bir taksi şoförüydü. O zaman, olayı anlatan taksi şoförü ya kendi meslektaşlarından duyduğu için ya da aynı fonksiyonu taşıyan babalık görevinden dolayı mesleki bir benzerlik yapmıştır.

Annenin anlatımına baktığımız zaman, kendi anlatımında annelik rolünün daha baskın olduğunu görmekteyiz. Çünkü anlatımını sadece bir anne işleviyle ortaya koymaya çalışmış, bunun dışında anlatıma herhangi bir ekleme yapmadan ya da başka farklılıklar katmadan, sadece bir annenin iş esnasında başına gelen bir olayı aktarmıştır.

Evin kızı, anlatımında kendi yaş ve cinsiyetine bağlı olarak olaya bir ekleme yapmıştır. Genç kız, anlatımına kaçırılan genç kızın organlarının alınmasıyla birlikte tecavüze uğradığı motifini de eklemiştir. Yine organları alınan kızı, yaşça kendine benzetmiştir.

Evin küçük oğlu ise, kendi yaş ve psikolojisine bağlı olarak, anlatımına herhangi bir ekleme ya da ifadesinde bir değiştirme yapmadan, sadece kaçırılan çocuğu ön plana çıkartarak olayı aktarmıştır.

Tüm bunlar gösteriyor ki, aynı konu, aynı aile fertleri tarafından bile dile getirilmeye çalışılsa, genellikle anlatanın, anlatımında her yönüyle kendi yaşamı ve psikolojisi ön plana çıkar. Bundan hareketle, anlatıcının yaşı, mesleği, cinsiyeti ve buna benzer olgularının anlatımını etkilediği söylenebilir.

Babanın mesleği, onun kendi anlatımını etkilemiştir. Belki de olayı duyduğunda kaçırılan çocukların babası bir taksi şoförü değildi. Ancak kendini o adamın yerine koyarak, hem aile reisi konumunda hem de mesleki bakımdan kendini o babayla özdeşleştirmeye çalışmıştır. Yine annenin, annelik içgüdüsünün daha baskın gelmesiyle anlatıcı anne, tüm işlevi kaçırılan çocuktan ziyade çocuğun annesine yüklemiştir. Evin kızı kendi yaş ve cinsiyetini ortaya koyarken, evin küçük oğlu ise sadece kendi yaşıtındaki kaçırılan çocuğu bize aktarmıştır.

Dolayısıyla anlatımlar, temelde aynı konu üzerine oturtulmaya çalışılırken, anlatıcının bazı özelliklerinden dolayı farklılıklar arz edebilir. Tabii ki, bu durum, anlatımların çeşitlenmesi ve zenginlik kazanması bakımından önemlidir.

Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

: Önce sokakta-Sonra bir taksi içinde

: İç organları

Bulunduğu Durum : Yarı baygın-Daha sonra ölü

Olay vasıtası

: Bir araba

Baskın rol

: Baba

METİN-2

 

Kaçırılan

: Bir kadının çocukları

Olay yeri

Alınan Organlar

: Sokakta

: İç organlar

Bulunduğu Yer

Olay vasıtası

: Çöplük

: Siyah bir araba

Baskın rol

: Anne

 

 

METİN-3

Kaçırılan

: Genç bir kız

Olay yeri

: Kendi evinde

Alınan Organlar

: İç organlar

 

 

Bulunduğu Durum : Ölü ve tecavüze uğramış

Baskın rol

: Genç kız

 

 

METİN-4

Kaçırılan

: Küçük bir çocuk

Olay yeri

Alınan Organlar

: Sokak

: Böbrekleri

Bulunduğu Durum

Bulunduğu Yer

: Ölü olarak :Bir çöplük

Olay vasıtası

: Siyah bir araba

Baskın rol

: Küçük çocuk

Göç Sonucu Kente Yerleşen İnsanların Anlatıları:

Metin-1

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  HASAN ÇARDAK

AŞI                             :  37

TAHSİLİ                   :  OKUMAMIŞ

YAŞADIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Hani Van’da İran mafyası var ya, işte bir gün İran mafyasına çalışan bir adam, doktor kılığına girer. Ondan sonra Van’ın sokaklarında ev ev dolaşıp, hasta olan insanları iyileştireceğini söyler. Bu adam hangi eve girmişse orada hasta olan insanların önce organlarını alıyor, ondan sonra da o hastaları öldürüyormuş.

Yine bu doktor, sabah erkenden tandır evine ekmek pişirmek için giden bir kadını yakalar. Ondan sonra, doktor olan adam, bu kadının vücudunu keser. Organlarını alır ve oradan kaçar. Sonra kadın ölür. Allah inşallah onlara bela verir.

(Hani Van’da İran mafyası var ya, işte bigün İran mafyasına çalışan bi adam, doğtor kılığına girerler. Ondan sonra Van’ın sokaklarında ev ev dolaşi, hasta olan insanları iyileştirecağini söyliyi. Eee, bu adam hangim eve girmişse ordaki ğasta olan insanları önce organlarini ali, ondan sonra da vurup adamlari öldürimiş.

Yine bu doğtor, sebah erkenden tendüre ekmeğ pişirmeğe giden kadini yağalıyi. Ondan sonra bu kadıni kesi. Organlarini ali, kaçi. Ee haliyle de kadın öli. Allah ınşallah onlere bela vere.)

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    GÜLÜZAR TERCAN

AŞI                             :    49

TAHSİLİ                   :   OKUMAMIŞ

YAŞADIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Bir tane çocuk, ekmek almak için fırına gidiyor. Çok zaman geçer, çocuk eve dönmez. Annesi de meraklanır ve oğlunun ardından gider. Ne çare, kadın oğlunu bulamaz. Çaresiz kadın nerdeyse ölecek. Polise haber verirler. Bütün her yeri arayıp tarıyorlar ama çocuğu bulamazlar. Aradan bir hafta geçer, bir çöplükte çocuğun ölüsünü bulurlar. Allah onlara bela versin. Çocuğa nasıl kıyarlar? Hem çocuğu öldürmüşler hem de böbreklerini almışlar.

( Bi tene çocuk fırına ekmağ almaya gidi. Çok zaman oli, çocuk eve dönmiyip. Anası da maraklani, oğlunun ardından gidi. Garıp nıce etsın, öz çocuğuni bi türlü bilamıyi. Biçare kadın az kalsın öle. Polise ğaber veriler. Bütün her yeri ariyiler tarıyiler ama çocuğu bulamiler. Aradan bi hafte geçi. Kadının çocuğunun ölisini bi çöplükte buliler. Allah onlara bela versin. Nasıl çocuğa kiyiler. Çocuği öldürüp öldürmelerine bi de böbreklerıni alıplar.)

Metin-3

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  DEMİR AĞEBEY

AŞI                             :  29

TAHSİLİ                   :  OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Bizim akrabanın küçük oğlunu İranlılar kaçırıp götürürler. Küçük çocuk, sokakta oynuyormuş. Daha sonra siyah bir araba gelip, içinden çıkan büyük adamlar, çocuğu arabanın içine koyup götürürler. İnşallah boyunları devrilir. Çocuğu bir kanala atmışlar. Küçük çocuğun böbreklerini ve gözlerini almışlar. İnşallah o gözlerle kimse görmez ve böbrekler kimseye fayda vermez.

( Bızım bi ağrebanın köçük oğlıni da bu İranlilar kaçırıp götürdiler. Köçük çocuğ sokağta oyniyimiş. Ondan sonra bi tane siyah araba gelip içinde çıkan böyük adamlar çocıği arabanın ıçine koyup götürmişler. İnşallah boyunlari devrılsın. Bi tane kanala atmişlar. Köçük çocuğın böbreklerıni bi de gözlerıni almişlar İnşallah o gözlerle kımse görmeye o böbrekler kımseye fayda olmaya.)

Metin-4

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    SİYAHAL SENAR

AŞI                             :    33

TAHSİLİ                   :   OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH-VAN

İşte bizim mahallenin yukarısında Haçort Mahlesi var. Orada bir kadının iki çocuğunu İranlılar alıp götürürler. Çocukları paramparça ederler. Böbreklerini ve ciğerlerini alıp götürürler. Çocukları bir çöplüğe atarlar. İnşallah onların çocuklarının başına da gelir. Onların ciğerleri de böyle yanar.

( İşte bızım mahelenın yukarısında Haçort Mahlesi var. Orada bi tane kadının iki tene çocığıni İranlilar alıp götüriler. Çocığlari paramparça edıpler. Ne kader böbrekleri, ciğerleri varsa hepsıni alıp götüriler. Çocğlari da atilar bi tene çöplıge. İnşallah onların çocuklarının başına da gelir. Onların cigeri de böyle yanar. )

.4.1. Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

METİN-1

Kaçırılan

: Öldürülen: Bir kadın

Olay yeri

: Tandır evinde

Alınan Organlar

: İç organlar

 

Bulunduğu Durum : Vücudu kesilmiş-Ölü olarak

METİN-2

Kaçırılan

: Bir kadının çocuğu

Olay yeri

Alınan Organlar

: Sokakta, fırına giderken

: Böbrekleri

Bulunduğu Yer

: Çöplük

Bulunduğu Durum

: Ölü olarak

 

 

METİN-3

Kaçırılan

: Küçük bir erkek çocuk

Olay yeri

: Sokakta

Alınan Organlar

Bulunduğu Durum

: Böbrek ve gözler

: Ölü

 

Kenar Mahallelerde Yaşayan İnsanların Anlatıları:

Metin-1

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    FATMA YÜKSEK

YAŞI                          :    55

TAHSİLİ                   :   OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Bir gün bir çocuk, sokakta tek başına oynarken bir adam:”Gel, sana para vereyim.” diyerek, o bahaneyle çocuğu çağırıyor. Çocuk da koşa koşa yanına gidiyor. Ve çocuğu kaçırıyor. Çocuğun annesi, meraklanıp, sokağa çıkıp hem arıyor hem soruyor. Kimseler ne görmüş ne duymuş. Annesi iyice merak edip babasına ve polislere haber veriyor.

Birkaç gün geçtikten sonra bütün umutlar tükendi derken çocuk çıkıyor ortaya. Daha bir gün geçmeden çocuk elini böbrek tarafına koyup:”Buram ağrıyor.” demiş. Annesi de şüphelenir ve çocuğunun ağrıyan yerine bakar. Orada diş izleri görür ve çocuğun böbreklerinin alındığını anlar ve hemen hastaneye götürür. Birkaç gün hastanede diyaliz makinesinde tedavisini yaptırırlar. Çocuk, daha fazla dayanamayıp ağrısından ölür.

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI             : FİLİZ CANPOLAT

YAŞI                           : 45

TAHSİLİ                    : LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: BOSTANİÇİ BELDESİ.-VAN

Bundan bir yıl önce akşamüzerinde bu olay gerçekleşmiş. Bir evde karı-koca ve bir de çocukları varmış. Kadın, akşam çocuğunu kocasının yanına bırakıp çöp dökmeye gitmiş. Aradan epey bir zaman sonra kocası karısının uzun zamandır gelmediğini fark eder. Dışarı çıkıp, konu komşuya karısını görüp görmediklerini sormuş ve herkesten olumsuz yanıt almış. Adam, telaşlanıp hastaneyi, karakolu aramış; ama karısı orada da yokmuş. Aradan uzun zaman geçtikten sonra, saat gecenin bir yarısında karısını getirip kapının önüne koymuşlar. Kadın kapının önünde narkozun etkisinden kurtulmamış, baygın vaziyette yatıyormuş. Kadın, sancı içinde kıvranıyormuş. Kadının vücudunda ameliyat izlerinin olduğunu fark etmişler ve doktora götürmüşler. Doktor, kadının bir böbreğinin alındığını söylemiş.

Metin-3

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    AYSEL GÜNDOĞAN

YAŞI                          :    46

TAHSİLİ                   :   OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HANİKOĞLU MAH.-VAN

Bir gün, küçük ve sevimli bir çocuk, kapının önünde oynuyormuş. Yanında duran bir araba, çocuğa bir şey soracakmış bahanesiyle çocuğu kendisine yaklaştırmaya çalışmış. Çocuk, adamın yanına yaklaştıktan sonra adamlar, çocuğa: “Sen, bizi babana götürebilir misin?” demişler. Çocuk, ne demek istediğini anlamamış ve arabanın yanına yaklaşırken adam onu arabaya atıp götürmüş.

Annesi, dışarıya çıkmış ve çocuğuna seslenmiş. Çocuk, ses vermeyince karşı komşusunun çocuğunun yanına gittiğini düşünmüş ve komşusunun kapısını çalmış. Komşusu oğlunun orada olmadığını söyleyince, kadın tedirginliğe düşmüş. Saatler geçmiş, kadının aramadığı yer kalmamış. Kadın, bütün tanıdıklarına haber vermiş ve kocasını çağırmış. Karı-koca bütün gün çocuklarını aramaya çıkmışlar.

Ana yüreği işte. Anne hiçbir şey yemez olmuş. Babanın da yüreği kan ağlıyormuş. Fakat karısına destek olması gerekiyormuş. Bundan dolayı onu unutması gerekiyormuş. Haftalar ve aylar geçmiş. Onlar artık çocuklarının geri dönemeyeceğini anlamışlar.

Bir ay sonra kapıları çalınmış. Kapıda kimse yokmuş. Kadın tam içeriye girecekken gözüne büyük bir torba ilişmiş. Kadın torbanın ne olduğunu merak edip açmış. Kadın gördükleri karşısında ne yapacağını şaşırmış. Kadın buz kesilmiş; çünkü yavrusu organsız ve donmuş vücuduyla terkedilmiş. Ve kadın o günden sonra bir daha da diğer çocuklarını tek başlarına bir yere göndermemiş.

Metin-4

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   ŞEREF YASİN

YAŞI                          :   48

TAHSİLİ                   :   ÜNİVERSİTE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDETPAŞA MAH.-VAN

Vanlı Mithat Genç isminde bir esnaf, böbrek hastası olduğundan dolayı İran’a tedavi amaçlı gitmiş. İran’da organ mafyasının pençesine düşen Mithat Genç’e mafya tarafından organ nakli yapılacağına dair söz verilmiş. En son çağrıldığında Genç’ten böbrek nakli yapılacağı için gelmesi istenmiş. Mithat ismindeki vatandaş, bunun üzerine İran’a gitmiş. Mafya Genç’i ameliyat etmiş ama böbrek nakletmemiş. Dahası diğer sağlam organlarını da alarak, başka kişilere para karşılığı satmışlar.

Mithat Genç’i ise mafya hududa getirerek bir yere gömmüş. Genç’in ailesi uzun süren araştırmalar sonucunda ve askerden yardım alarak oğullarının gömüldüğü yeri öğrenmişler ve cesedini bulmuşlar.

Metin-5

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : EDA POLATER

YAŞI                           : 17

TAHSİLİ                   : LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

Geçen senenin yaz aylarında, bir tarlada çocuklar her zamanki gibi oyunlarını oynuyorlarmış. Devamlı, bir araba, bu çocukların oynadığı yerde geziyormuş. Ancak bu durumdan kimse şüphe etmemiş. Bu böyle birkaç gün sürmüş. Ancak daha sonra adamlar, 10 yaşında bir çocuğu kaçırmışlar. Çocuk ortadan kaybolur. İki aya yakın bir süre çocuktan haber alınamamış. Aile belki fidye için ararlar diye beklemiş; ancak hiç aramamışlar. Polis de her tarafta onları aramış; ancak hiçbir sonuç elde edememiş. Uzun bir zaman sonra, aile umudunu tamamıyla kestiği bir anda, çocuk bir çöplükte, böbreği alınmış, yarı baygın bir şekilde bulunmuş.

3.5.1. Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

METİN-1

Kaçırılan

: Bir evin çocuğu

Olay yeri

Alınan Organlar

: Önce sokakta

: Böbrekleri

Bulunduğu Durum

: Yarı baygın-Daha sonra ölü

 

 

METİN-2

Kaçırılan

: Bir kadın

Olay yeri

: Sokakta, çöp dökmeye giderken

Alınan Organlar

Bulunduğu Yer

: Böbrekler

: Kendi evinin kapı önü

Bulunduğu Durum

: Narkozun etkisinde yarı baygın

 

 

METİN-3

Kaçırılan

: Küçük bir çocuk

Olay yeri

: Kendi sokağında

Alınan Organlar

: İç organlar

Bulunduğu Durum

Olay vasıtası

: Ölü

: Bir araba

 

METİN-4

Kaçırılan

: Bir esnaf

Olay yeri

: Van, İran

Alınan Organlar

: Böbrekler

Bulunduğu Yer

Bulunduğu Durum
 Bulunduğu Durum :Yarı baygın

Zengin Semtlerde Yaşayan İnsanların Anlatıları:


Metin-1

: BURHAN SÖYLEMEZ

: 56

: LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞAMRANALTI MAH.-VAN

Van’ın Şamranaltı Mahallesi’nde pek çok çocuğun kaçırıldığı, çocukların bu yüzden artık sokağa salınmadıkları görülmüş. Özellikle İranlıların çocukları kaçırdıkları, onların organlarını alarak, bir battaniye içine koyarak götürdükleri söyleniyormuş. Bu korku, o kadar fazla yayılmış ki, aileler artık çocuklarını okula bile gönderememişler.

Şamranaltı’nda bazı çocukların kaçırıldığını görmüşler. Çocuklar, sokakta oynarken bir arabaya koyularak kaçırılmışlar. Organları çalındıktan sonra, öldürülerek onların bir çöplüğün üzerine atıldıkları söyleniliyor.

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:

YAŞI                           : 39

TAHSİLİ                    : OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDETPAŞA MAH.-VAN

Van’da organ mafyası ile ilgili söylentiler, geçen senelerde çok fazla bir şekilde dolaşıyordu. Artık insanların konuştukları konu, organ mafyası ve bu mafyayı İranlıların meydana getirdiğiydi.

Bu söylentilerin dilden dile dolaştığı bir sırada Van’ın Hacı Hüseyin Camisi’nin aşağısında bir çöplükte, bir çocuk cesedi bulunmuş. Yapılan inceleme sunucunda çocuğun böbreklerini alan adamlar, çocuğu öldürerek çöpe atmışlar.

Metin-3

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   BİRGÜL KARAMAN

YAŞI                          :   33

TAHSİLİ                   :   LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN SOKAĞI-VAN

Van’da 22 yaşında bir genç adam, bara gitmiş. Barda da bir kız yanına oturmuş. Kıza, genç oğlan içki ısmarlamış; fakat kız içkileri getirmek istemiş ve getirmeye gitmiş. Tabii, getirmeye gidince genç erkeğin içkisine uyuşturucu katıp genci uyutmuş ve evine götürmüş. Genç oğlan, uyandığında kendini küvette buzların arasında bulmuş. Sadece yanında bir cep telefonu ve aynanın önünde de bir telefon numarası varmış. Hemen o numarayı aramış. Genç çocuk, telefona çıkana anlatmış başından geçenleri ve telefonda onunla konuşan insan, gence yan taraflarına bakmasını istemiş. Genç oğlan bakmış ve iki yanında da dikiş izinin olduğunu söylemiş. Bunun üzerine telefondaki kişiler, buzun içine girmesini ve kıpırdamamasını istemişler. Genç oğlan hemen istediklerini yapmış ve beklemeye başlamış. Ama geldiklerinde çok geçti; fakat yine de hastaneye kaldırmışlar. İki-üç gün yaşadıktan sonra genç oğlan ölmüş ve o kızın organ mafyasının bir kuryesi olduğunu anlamışlar.

Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

METİN-1

Kaçırılan

: Mahalle çocukları

Olay yeri

: Sokakta

Alınan Organlar

Bulunduğu Yer

: Değişik organlar

: Çöplük

Bulunduğu Durum

Kullanılan Vasıta

:Ölü

:Araba

 

 

METİN-2

Kaçırılan

: Bir çocuk

Alınan Organlar

Bulunduğu Yer

: Böbrekler

: Bir çöplük

Bulunduğu Durum

:Ölü

 

 

METİN-3

Kaçırılan

: 22 yaşında genç bir adam

Olay yeri

: Bir ev

Alınan Organlar

: Böbrekleri

Bulunduğu Yer

Bulunduğu Durum

: Küvetin içinde-Buzların arasında

: Yaralı olarak

Geçen Süre

: Birkaç gün

 

Konu ile ilgili Van’ın zengin esnafları ile görüştük. Onların organ mafyası ile ilgili ortaya çıkan söylentilere nasıl baktıklarını öğrenmeye çalıştık. Çünkü insanların maddi durumunun iyi ya da kötü olması onların olaya bakış açısını etkilemektedir. Pek çok insanla yaptığımız görüşmelerde sadece dört zengin şahsın ismini buraya aldık.

KAYNAK KİŞİLER:

Nurettin ASLAN                   : Esnaf

Şakir DEĞER                      : Esnaf

Adil GÜNER                        : Galeri sahibi

Nemci DOKUMACIOĞLU: Mağaza Sahibi

Görüştüğümüz zengin insanların büyük bir kısmı, böyle bir şeye hiç inanmadıklarını belirttiler. Bu konuyla ilgili anlatılanların, saçma sapan şeyler olduğunu, gerçekle hiçbir bağının olmadığını söylediler. Zaten çocuklarının servislerle okula gittikleri ve özel okullarda okudukları için bu konuda hiçbir endişelerinin olmadığını ve olmayacağını ifade ettiler. Çocuklar, özel okullarda okudukları için her an kontrol altındalar. Zaten onları özel okullara göndermelerinin en büyük nedeni de buymuş.

Bu tarz dedikoduların ortaya çıkma nedeni olarak da insanların işlerinin, güçlerinin olmamasını neden göstererek, öylesine vakit geçirmek için bu yola başvurduklarını dile getirirken, diğer bazı anlatıcılar da en başta bu söylentilere inandıklarını, ancak yetkililerden aldıkları güvenli bilgilerden dolayı, daha sonra bu konu hakkında hiçbir endişelerinin kalmadığını anlattılar.

İlçelerde Yaşayan İnsanların Anlatıları:

Metin-1

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  HAYRETTİN SORMAZ

YAŞI                           :  45

TAHSİLİ                    :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ÖZALP-VAN ARASI

Bir gün bir taksi şoförü, köyden Özalp’a gelirken, yolda üç kişi onun arabasına binmiş. Bu adamların elinde de büyük ve siyah bir valiz varmış. Şoföre Van’a kadar kendilerini götürmelerini söylemişler. Ancak şoför Özalp’a gideceğini, Van’a gitmeyeceğini söylemiş. Bunun üzerine adamlar şoföre şayet Van’a kadar onları götürürse ona istediği kadar para vereceklerini söyleyince, şoför de bu teklifi kabul etmiş. Yol bayağı uzunmuş. Ancak şoför, bu adamların hal ve hareketlerinden şüphelenmeye başlamış. Adamların konuşmalarından İranlı olduklarını anlamış. Ellerindeki valizlere bakarak sürekli İranlıca bir şeyler konuşuyorlarmış. Şoför de bu durumdan şüphelenmeye başlamış. Yolda bir yerde mola verdiklerinde, şoför polisi arayarak arabasına binen adamlardan şüphelendiğini, kendi başına bir iş getirebileceklerini söylemiş. Bunun üzerine bir polis ekibi yolda hazır bunları bekliyormuş. Arabadaki adamlar telaşlanmaya başlamışlar. Polisler önce adamları arayıp, daha sonra valize bakmışlar. Valizde bir kutu varmış. Kutu çok farklı bir şeymiş. Polisler kutuyu açamamışlar. Adamlar da açmak istememişler. Ancak polislerin zorlamaları sonucu adamlar kutuyu açmışlar. Kutunun içinde insan organları varmış. Polisler İranlı adamları yakalayarak götürmüşler.

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:ADI-SOYADI

YAŞI

TAHSİLİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: GÜRPINAR-VAN

Adamın biri, hiç kimsenin olmadığı bir yerde yürüyormuş. Yanından aniden geçen bir araba durup ve arabanın içinden çıkan adamlar, adamı bayıltmışlar. Adamı, karga tulumba arabaya bindirip ıssız bir yere götürmüşler. Ve karnını yarıp, iç organlarının bir kısmını alıp, bir ağacın arkasına atmışlar. O yerde gezinen bir adam, leş kokusunu almış ve yürüyerek leş kokusunun geldiği yöne doğru gitmiş. Ağacın arkasında bir ceset bulmuş. Bu cesedin karnı dikişliymiş. Adam jandarmaya haber vermiş. Jandarmalar cesedi alıp hastaneye götürmüşler ve adamın dikişlerini açmışlar. Bütün iç organlarının çalındığını görmüşler.

: SADIK GÜVEN

: 52

: İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ÇATAK-VAN

Bir gün, bir çocuğun babası oğlunu, sigara alması için gecenin geç vaktinde bakkala göndermiş. Çocuk bakkala giderken birkaç adam, siyah bir arabayla çocuğa adres sormuşlar ve çocuğun kendilerini o adrese götürmesini istemişler. Çocuk da kabul etmiş, arabaya binmiş. Sonra çocuğu bir ambara götürüp böbreğini almışlar. Daha sonra çocuk, çöpte ölü bulunmuş.

Metin-4

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   GÜNEŞ DURKAN

YAŞI                          :   32

TAHSİLİ                   :   YÜKSEK OKUL

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: EDREMİT-VAN

Halamın mahallesinde, bahçede oynayan küçük yaşlarda bir çocuk kaybolmuş. Çocuğun annesi, sokağa çıkıp çocuğunu eve çağırmak istemiş. Ama çocuğunu bahçede arayıp bulamayınca şüphelenmiş. Komşularına sorup soruşturmuş. Komşular da çocuğunun nerede olduğunu bilmemişler. Çocuğun annesi hemen kocasını arayıp durumu bildirmiş. Çocuğun anne ve babası hemen durumu polise bildirmişler. Polis, çocuklarını bir çöp tenekesinde ölü bulduklarını söylemiş. Çocuğun anne ve babası mahvolmuşlar. Çocuklarının öldüğüne inanamamışlar. Yapılan otopsi sonucunda, çocuğun gözleri ve diğer organlarının alındığı anlaşılmış.

Metin-5

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   GÜLŞAH ILGIN

YAŞI                          :   22

TAHSİLİ                   :   YÜKSEK OKUL

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: MURADİYE-VAN

Bir yaz akşamıydı. Yazın keyfini çıkarıyorduk. Ailece dışarıda oturmuş, yemek yiyorduk. Abim, işten biraz geç geldi ve yemeğe oturdu. Karnı zil çalıyordu, hemen yemek istedi. Yemekten sonra bize bir olay anlatacağını söyledi. Sabırsızlıkla anlatacağı olayı bekliyordum. Olayı heyecanla anlatmaya başladı. Bize çarşıda bir kadını, iki kişinin kaçırdığını söyledi. Daha sonra iki gözünün çalındığını ve kadının gözlerinin yok bir şekilde, hastanenin önüne bırakıldığını söyledi. O, anlatırken hem çok korkmuş, hem de çok üzülmüştüm. Fakat böyle bir şeyin olması pek de inandırıcı değildi. Bu olayı arkadaşlarıma da anlattım. Onların bir kaçı bu olayı duyduklarını söyledi. Hatta buna benzer organ çalma olaylarını, birkaç kişiden daha duymuştum.

Bütün bu olaylar çok şaşırılacak şeylerdi. İnsanları korkutan bu tür olaylar beni gerçekten çok etkiledi.

Metin-6

 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ERCİŞ-ARAŞTIRMA HASTANESİ

Dün annemler, komşumuza oturmaya gitmişler. Komşuların anlattığına göre, dün Erçiş ‘te bir kaza meydana geliyor. Kazada yaralanan kişi, yani arabayı kullanan bir bayanmış. Kazada yaralanan o bayan, Araştırma Hastanesi’nin acil servisine kaldırılmış. Bayanın öldüğünü söylemişler. Bu sırada organ mafyasından olduğu sanılan iki kişi morga girmiş ve cesedin iç organlarını çalmışlar. Çaldıktan sonra cesedi yok etmişler. Kızının öldüğünü, organlarının çalındığını öğrenen anne ve baba, kızlarının cesedini aramaya başlamışlar. Aradan bir ay geçmiş. Polis cesedi aramaya devam ediyormuş; ama ceset bulunamamış.

Metin-7

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: GEVAŞ-VAN

Yedi kişilik bir gruptan oluşan İranlılar varmış Gevaş’ta. Bunlar, halkın deyişine göre, organ mafyasıymış. Bundan bir hafta önce hastanede kalan 70 yaşındaki bir teyze, bir gün hastaneden taburcu olmuş. Bu teyze, evde tek başına yaşıyormuş. Komşunun yardımıyla geçinen kadıncağızı, evinde ölü olarak bulmuş komşuları. Hastaneye götürülen ve boğularak öldürüldüğü iddia edilen yaşlı teyzenin bir böbreği, iki gözü, üç altın dişinin çalındığını fark etmişler. Organ mafyası halen aranılıyormuş.

Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:

METİN-1

Organları alınan

: Belirsiz insanlar

Olay yeri

: Bir taksi

Alınan Organlar

: İç organlar

 

 

METİN-2

Kaçırılan

: Büyük bir adam

Olay Yeri

: Kendi sokağında bir ağaç arkası

Alınan Organları

Bulunduğu durum

: İç organları : Ölü olarak

Olay vasıtası

: Bir araba

 

 

METİN-3

Kaçırılan

: Bir çocuk

Olay yeri

: Bir ambar

Alınan organları

Bulunduğu durum

: Böbrekleri

: Ölü olarak

Bulunduğu yer

: Bir çöp

Olay vasıtası

: Siyah bir araba

 

 

METİN-4

Kaçırılan

: Bir çocuk

Olay yeri

: Kaynak kişinin halasının mahallesinde

Bulunduğu yer

Bulunduğu durum

: Çöplük

: Ölü olarak

 

Alınan organları

: Gözleri ve diğer organları

METİN-5

 

Kaçırılan

: Bir kadın

Olay yeri

: Çarşı

Alınan organları

Bulunduğu durum

: Gözleri

: Ölü olarak

 

 

METİN-6

Kaçırılan

: Bir kadın

Olay yeri

Alınan organları

: Çarşı-kaza esnasında

: İç organları

Bulunduğu durum

: Ölü olarak

 

 

METİN-7

Kaçırılan

: (Öldürülen) Yaşlı bir kadın

Olay yeri

: Kendi evi

Alınan organları

Bulunduğu durum

: Böbrekleri-gözleri-üç altın dişi

: Ölü olarak

 

Anlatımın Zaman-Mekan Ve Dinleyiciye Göre Değişmesi:

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI

: TAHSİN SÖNMEZ

YAŞI

TAHSİLİ

MESLEĞİ

: 46

: OKUMAMIŞ

: ÇİFTÇİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Anlatıcının Hikâyeyi Evin Dışında Araştırmacıya Anlatması:

İki yıl önce, bizim mahallede çok güzel genç bir kız kaçırdılar. Anlatılanlara göre; genç kız arkadaşının evine gitmek için dışarıya çıkmış. Kaç günden beri mahalleye sürekli bir araba gelip gelip gidiyormuş. Mahalleli arabadan dolayı tedirgin olmuş; ancak hiçbir yere haber verememişler. Zaten polise de haber verseler, onlar da hiçbir şey yapamazlardı. Adama: “Sen buralarda niye geziyorsun?” mu diyecekler. Adam da:“Size ne, siz benim keyfimin kâhyası mısınız ?” diyecek. Bu durum böyle birkaç gün devam eder. Ta ki, genç kız, gezmek için dışarıya çıkıncaya kadar. Kız sokağa çıkar ve yürümeye başlar. Birden araba kızın yanına yaklaşır ve zorla kızı arabaya bindirip götürürler. Bunu sadece sokakta oynayan küçük çocuklar görür. Polislere haber verirler. İki-üç hafta boyunca polisler mahalleye gider, gelir. Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra kızın cesedini bir dere kenarında bulmuşlar. Kızın vücudu parçalanmış, böbreklerini ve gözlerini almışlar.

Anlatıcının Hikâyeyi Evin Dışında Araştırmacıya Anlatması:

Bu konu hakkında araştırma yaptığımızı öğrenen birkaç genç kızın, Tahsin Sönmez’in olayı bir de kendilerine anlatmasını istemeleri üzerine anlatıcımız, kızları ve bizi kırmayıp, olayı meraklı genç kızlara da anlattı.

Bizim mahalleyi duymuşsunuzdur. Hacıbekir diyorlar(ama asıl adı Haçort’tur). İşte bizim mahallede, aha şunun gibi:”Kızım senin adın nedir?” (Dinleyicilerden biri:”Züleyha.”) İşte, Züleyha gibi çok güzel bir kız vardı. Öyle güzeldi ki, sokağa çıktığı vakit herkesin gözü onda kalırdı. Erkekler, onunla evlenmek için can atarlardı.(Dinleyicilerden biri:”Kızı oğluna isteseydin.”) İsteyecektim, ama başka puştlar önce davrandı, kızı kaçırdılar. Tabi ki, kız da bize kalmadı. Neyse, ondan sonra dediklerine göre, bir tane zengin, bir serseri ne zamandan beri kızın peşine düşmüş. Onunla aşk meşk yapmak istiyor. Kız da hem güzel hem de namuslu olunca ite yüz vermiyor. Bakın siz de peşinize düşen itlere yüz vermeyin! Yoksa başınıza öyle bir bela alırsınız ki, bir daha bu beladan kurtulamazsınız. (Dinleyicilerden biri:”Sana ne bizden! Sen olayı anlat!”) Tamam, kızım çatlama, anlatıyorum işte! İşte ondan sonra kız, bir gün çarşıya çıkmak için dışarıya çıkar. Sonra onun peşinde gezen o zengin zibidi, araba ile gelip kızın yanında durur. O ve birkaç adamı, kızı zorla arabaya bindirip, kaçırıp götürürler. Bir baktık, ortalık velveleye dönmüş. Kızın ailesi bir taraftan bağırıyor, mahalleli bir o taraftan bir tarafa koşuyor. Ama boşu boşunadır. Kızı kaçırmışlar artık. Aradan epey bir zaman geçtikten sonra mahalleye polisler geldi. Duyduk ki, kızın cesedini bulmuşlar. (Dinleyicilerden biri:” Ay! Kızı öldürmüşler mi?”) Kızı öldürmekle kalsalar iyi. İtler, kızdan nasibini alıp, böbreklerini ve gözlerini de alıp, kaçıp gitmişler. Siz de bundan sonra sokağa çıktığınızda dikkatli olun. Kızın başına gelenler, Allah korusun, sizin de başınıza gelebilir.

Anlatıcının Aynı Hikâyeyi Kendi Evinde Araştırmacıya Anlatması:

Tahsin Sönmez, yaptığımız araştırmayı çok ilginç bulduğunu söyleyerek başka konular hakkında da bilgi istediğimiz zaman kendisine başvurabileceğimizi söyledi. Biz de bunun üzerine bir hafta sonra, kendisinden izin alarak, evine gittik. Aslında bizim gidiş nedenimiz, kendisinden daha farklı hikâyeler dinlemekti. Ancak, daha önce bize anlattığı hikâyeyi tekrar kendisinden dinlemek istedik. Bunun üzerine biraz canı sıkıldı. Hatta biraz da korktu. Bize, polis olup olmadığımızı sordu. Bir de daha önce anlattığı hikâyeyi yeniden anlatmanın ne gereği var, diyerek anlatmak istemedi. Biz de biraz ısrar edince bizi kırmadı ve anlattı.

Aynı hikâyeyi anlatırken, onda ve anlatımında daha farklı şeylerle karşılaştık.

Önce, misafir odasına geçtik. Önemli misafirlerini hep burada ağırlıyormuş. Daha sonra yerde bulunan bir mindere ayaklarıyla bağdaş kurarak oturdu. Biz de hemen onun karşısında olan mindere oturduk. Daha sonra hikâyeye başladı:

Aslında ben, sana daha farklı, hatta gerçek olan bir hikâye anlatayım da diğer hikâyeler bunun yanında sönüp kalır. Hikâyenin aslını ben sana anlatayım. Bundan sekiz yıl önce başımdan geçen bir olaydır. (Hanım bize çay yap. Misafirimiz Vanlıdır ya, şimdi çayı çok seviyordur. —Yanımıza küçük kızı gelir- İşte bu benim en küçük kızımdır. Yani son beşiktir. Son beşik olunca da mecburen çok seveceksin.) Neyse, ben olaya döneyim. Ben, 28-30 yıldır evliyim. Hanımla dört tane oğlumuz oldu. Ben hep bir kızım olsun isterdim. Dört oğlandan sonra Allah dileğimizi kabul etti ve bir kızımız oldu. Hanım hamileyken rüyasına gelmiş: “Bir kızın olacak, adını da Gülseren koy.” diye demişler. Biz de öyle yaptık. Aradan seneler geçti. (sonra evin hanımı çayları getirdi ve o esnada biraz benim hakkımda biraz da onların yaşamları hakkında sohbet ettik.) Nerde kalmıştık? Ha! Aradan yıllar gelip geçti. Bizim kız, 17’sine geldi. Kızımdır diye demiyorum, ama sanki Allah özene bezene yaratmış, öyle güzel, öyle efendi, hanımdı benim kız. Her gün onu istemeye gelirlerdi. Hem tek kızdı hem de son beşikti. Gönlüm hiç el vermiyordu. Kızım büyümüş; ama demek ki ben hiç fark etmemişim. Tabi, ben ve ağabeyleri bilmiyorduk, ama daha sonradan öğrendik. B izim kız, bir tane zengin çocuğa gönlünü kaptırmış. Senem adında çocukluktan beri çok samimi olduğu bir arkadaşı vardı. Hep onun yanına gidip gelirdi. Demek ki, bu kız aralarını yapıyormuş. Benim haberim hiç yoktu, olsaydı kızımı öldürürüm de dışarıya bırakmazdım. Bunlar, epey bir süre konuşmuşlar, gezip tozmuşlar. Kızım, çocuğa hep annesini bize gönderip de kendisini istemesini söylüyormuş; ama oğlan bin bir bahaneyle kızı başından savıyormuş. Ee tabi, nasıl olsa kızımla gönlünü eğlendiriyor ya, ne gerek var düğüne müğüne!

(Küçük kızı, odaya girdi ve televizyonu açtı. Televizyonda haberler vardı ve trafik kazasından bahsediyordu. Tahsin SÖNMEZ de birden anlattığı konuyu bırakarak, trafik kazasını izlemeye başladı. Daha sonra trafik kazaları hakkında, şoförlerin dikkatsizliğinden ve geçen gün mahallelerinde bir arabanın küçük bir çocuğa çarpmasından bahsetti.) Ondan sonra bizden habersiz olaylar devam ediyor da, ben hep merak ederdim. Benim kız, onu isteyen o kadar mükemmel insanlar vardı ki, hiç birine evet demezdi. Yaşı küçüktür, ondan derdim. Ben ne bileyim gönlünü puştun birisine kaptırmış. Bir gün tekrar kızım o lanet olası arkadaşının evine gitmek için dışarıya çıkar. Aradan saatler geçer kızım dönmez. Sonra annesi, bana ve oğullarıma haber gönderdi. Hemen eve geldik. Senem’in evine gittik; ama kız:”Benim haberim yok, bugün de bize hiç gelmedi.” dedi. Polislere haber verdik. Polisler, Gülseren’in en çok kiminle gezdiğini, konuştuğunu sordular. Biz de Senem dedik. Tabi, bize göre onun hiçbir şeyden haberi yok. Polisler onu köşeye sıkıştırmışlar ve onun Bülent adında zengin bir çocukla konuştuğunu, bunun dışında da başka bir şey bilmediğini onlara söylemiş. Ondan sonra çocuğun peşine düştük.

Polislerle Bülent denen iti bulduk. Polisler elimizden zor aldılar. İt oğlu it, onunla konuştuğunu, ancak ne zamandan beri onu görmediğini söyledi. Birkaç gün onu gözaltına aldılar. Daha sonra serbest bıraktılar. O da korkudan hemen Van’ı terk etti. Aradan tam sekiz yıl geçti. Gülseren’den o gün bugündür bir haber alamadık. Öldü mü, kaldı mı hiç bilemedik. Ömrüm, onun sanki birden şu kapıdan girecekmiş gibi bekleyerek geçiyor. Bari ondan bir haber alsaydım. Ölü ise öldüğünü bilseydim. Anasıyla ben perişan olduk. (Tahsin SÖNMEZ gözlerinde yaşlarla hikâyeyi bitirdi. Biz de kendisini üzdüğümüz için kendisinden özür diledik ve oradan ayrıldık.)

Derlenen Diğer Anlatılar:

METİN-1

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Bilal ÇELİK

YAŞI                          :44

TAHSİLİ                   :OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Her günkü gibi akşam gezilerine ailece çıkıyorduk. Yolda gezerken organ mafyası konusu açıldı. Ailem, organ mafyasına inanırdı. Ama ben hiç inanmıyordum. Ta ki o güne kadar. Yine akşam gezilerine çıktık. Gezerken, bir torba gördük. Karım, torbayı ellemememi istedi; ama ben çok meraklı olduğum için hemen elledim. Ve içinde et vardı. Sanırım, bir insana aitti. Korkudan hemen oradan uzaklaştım. Galiba, organ mafyasına ait bir cesetti.

Metin-2

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Yusuf ZİYA

YAŞI                          :22

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM   MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KAZIM KARABEKİR CAD.-VAN

Bir gün bir çocuk, parkta oynarken yanına takım elbiseli bir adam yaklaşır. Ona babasının arkadaşı olduğunu söyler. Çocuk da ona inanır ve onunla gider. Annesi çocuğu parkta göremeyince, polise haber verir. Polis, çocuğu aramaya başlar. Aradan bir-iki ay geçer ve çocuğun cesedini kapının önüne bırakıp kaçarlar. Polis, gelip inceleme yapmış ve hiçbir kanıt bulamamış.

Metin-3

 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HATUNİYE MAH.-VAN

Sabah saat altı-yedi sıralarıydı. İşe gitmek üzereydim. Dışarıya çıktım. Karşı mahallede polisler toplanmıştı. Çöpte küçük bir çocuk bulmuşlar. Çöpün etrafı kan ile dolmuştu. Bu kan küçük çocuğundu. Küçük çocuğun her yerine şiş batırmışlar. Küçük çocuk, dün akşamdan beri çöpte kalmış. Kanları buz tutmuş. Zavalı çocuğun organlarını da almışlar.


Metin-4

:Ahmet YILDIRIM :46

:ORTAOKUL MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HAYDAR PAŞA MAH.-VAN

Bizim oturduğumuz mahallede, bir kadının çocuğu dışarıda oyun oynuyormuş. Çocuğun yanına bir adam gelmiş ve çocuğa:”Beni baban gönderdi ve seni babana götürecem.”diyerek onu kandırmış. Adam, çocuğu götürürken, çocuğu komşularından biri görmüş, çocuk ağlıyormuş. Adama:”Bunu nereye götürüyorsun?” diye sormuş. Komşu, çocuğun ağladığını görünce, hemen çocuğu adamın elleri arasından alıp annesine götürmüş ve kadına sormuş:” Senin kocan, çocuğunu çağırmış mı?” Kadın eşine telefon açmış ve babası:”Hayır çağırmadım.” demiş.

Mafyacı da oradan kaçmış.

Metin-5

KAYNAK KİŞİ:

:Ayşe GÜL

:28

:ÜNİVERSİTE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN

Bir gün, bir kadının küçük çocuğu bahçeye çıkıp arkadaşlarıyla oynamaya başlamış. Annesi ise komşuları ile bahçede çay içiyormuş ve bir anda çocuğunu bahçede göremez ve o sırada çocuğunu aramış, aramış ama bulamamış. Ve sonra da çocuğunun mafyalar tarafından kaçırıldığını öğrenmiş. Karakollara başvurmuş. Ama hiçbir haber alamamış ondan. Bulamayınca, çaresiz kalmış ve çocuğunun arkasından ağlamaya başlamış. Bir gün kapısının önünde çocuğunun cesedini görür ve acısından kahrolur ve çok azap duyar.

Metin-6

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Rıdvan KAYNAK

YAŞI                          :36

TAHSİLİ                   :LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER

Organ mafyasının kaçırdığı üç çocuğun bütün organlarını çöpte bulan polisler, bir operasyon yaparak mafyayı bulmaya çalışmışlar. Mafya, öldürdüğü üç çocuğun içine eroin doldurarak, ülke dışına çıkaracağı sırada polislerin yaptığı operasyon sırasında yakalanarak hepsi hapse atılmış. Öldürülen üç çocuğun aileleri, göğüslerine taş basarak, evlatlarını toprağa gömdüler. Metin-7

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Seval    GÜNNAR

YAŞI                          :38

TAHSİLİ                   :YOK

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYET MAH.-VAN

Van’da üç yıl önce, evinin önünden bir çocuk kaçırılmış. Üç ay çocuk ortadan kaybolmuş. Sonra organ mafyasındaki adamlar, onu evinin önüne bırakmışlar. Birkaç gün sonra annesi çocuğunun üstünü değiştirince çocuğun vücudunda dikişler görmüş. Çocuğunu doktora götürmüş ve doktor çocuğunun bir böbreğinin olmadığını söylemiş.

Metin-8

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Ayla GÜZEL

YAŞI                          :26

TAHSİLİ                   :ÜNİVERSİTE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN

Bir gün istasyon yolunda, bir taksiye ellerinde bavul olan iki kişi binmişler. Ellerindeki bavuldan kan sızması taksi şoförünün dikkatini çekmiş. Bunun üzerine bir petrole girer ve telefonla polisi aramış. Ya da tesadüfen taksi, polisler tarafından durdurulmuş. Bavulu açan polisin karşılaştığı manzara ise tuhafmış. Bavulda ölmüş bir halde, taksicinin çocuğu çıkmış.

Sizce insanlık bu mudur? İnsanların böyle iğrenç işler yapmasının sebebi nedir?

Bence bu insanlar para uğruna kişiliklerinden vazgeçiyorlar. İnsanlıktan çıkıyor. Bana göre böylelerine insan denilemez. Metin-9

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :Dilek ÖNEM

YAŞI                          :21

TAHSİLİ                   :LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER

Van’da bir binada yedi-sekiz arkadaş varmış. Bunlar, bir gün beraber dışarı çıkmışlar. Ve iki kişi, alış-verişe, yiyecek almaya gitmiş. Bunlar, yiyecek aldıktan sonra eve doğru yol almışlar. Önlerine siyah bir araba çıkmış ve araba plakasını çamurla kapatmış. Bu iki çocuğu takip etmeye başlamış. Çocuklar anlamış takip edildiklerini. Çok korkmuşlar ve hemen alış-veriş merkezine geri dönmüşler. Birisinin korkudan dili tutulmuş, diğeri ise bembeyaz olmuş. Alış-veriş merkezinde çalışanlara söylemişler. Alış-verişte çalışan güvenlik, onları evlerine götürmüş ve çocuklar akşamları yalnız hiçbir yere gitmemeye karar vermişler.

Metin-10

:Süleyman SEZİGÜZEL

:19

:LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Geçen sene dillerde dolaşan bir olay vardı. Bu olay, çocukların kaçırıldığı ve organlarının İranlı doktorlar tarafından çıkarıldığıydı. Daha sonra bu çocukları yine o İranlılar, aylar sonra aldıkları yere geri bırakıp kaçıyorlarmış. Sonrasında aldıkları bu organları satıyorlarmış. Bırakılan çocuklar, organları olmadığı için bir kaç gün sonra ölüyorlarmış. Ben de başta bundan korktuğum için pek dışarı çıkmadım; ama bu olaylar bittiği için şimdi korkmuyorum ve rahatça dışarı çıkabiliyorum.

Metin-11

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Cimşit KAYNAK

YAŞI                          :24

TAHSİLİ                   :ÜNİVERSİTE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Bir gün bir okulda, çocuklar okulun yasak yerlerinden birinde tek başlarına oyun oynarken, birkaç adam çocukları izliyormuş. Çocuklar, farkında olmadan oynuyorlarmış. Zil çalmış; ama zili duyamamışlar. Adamlar, çocuklara yaklaşıp iyi niyetli davranmaya çalışmışlar. Çocuklar da inanmışlar. Adamlar çocukları okuldan uzaklaştırmak için ellerine bir çikolata verip, onları uzaklaştırmışlar. Öğretmenler, meraklanmaya başlamış. Okulun çevresini aramışlar; ama çocukları bulamamışlar. Ve ailelerini aramışlar. Aileleri okula gelmiş; ama ümit yok. Çocuklarını bulamamışlar. Polise haber vermişler. Polis ailelerine bu aralar organ mafyası olduğunu, bu olaydan umut olmadığını söylemişler. Aileleri de umutlarını kesmiş. Bu adamlar, çocukları götürüp organlarını satmışlar ve çocuklar bir daha bulunamamış.

Metin-12

KAYNAK KİŞİ:

:Dırbaz SELPAKÇI

:23

:ÜNİVERSİTE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SÜRMELİ MAH.-VAN

Günümüzde mafyalar, özellikle de organ mafyası çok meşhurdur. Ancak devlet, bunları engelleyemiyor. Her gün masum, suçsuz birçok çocuk, acımasızca öldürülüp, organları da organ mafyası tarafından başkalarına para karşılığında satılıyor. Benim de en çok zoruma giden bu ya. Neden onlar da alnının teriyle çalışmıyor? Neden can alarak para kazanıyorlar?

Geçenlerde Van’da bir okulun orada bir çocuk, acımasızca organ mafyası tarafından öldürülüp, organları alınmış şekilde bulundu. Çocuğun çöp kutusunda sadece kafasını bulmuşlar. Kafasında beyin ve göz yokmuş. Ben bu olaya çok üzüldüm ve de çok kızdım. Devlet nasıl böyle bir işe izin veriyor? Organ mafyaları nasıl can alıp, elini kolunu sallayarak dolaşıyor? İnanamıyorum!

Umarım bundan sonra başka can alınmaz ve organ mafyalarının hepsi yakalanır. Yoksa daha binlerce veya on binlerce can alınacak. Devletimiz, bu işe bir son vermelidir. Yoksa sıra bize de gelebilir.

Metin-13

 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN

Organ mafyası denince, aklıma ilk önce kaçırılan çocuklar geliyor. Kaçırılan çocukların söylenenlere göre, çocukların organlarını alıyorlar ve ayrı ayrı şekilde ayrı insanlara satıyorlar. Belki o organları alan insanların hayatı kurtuluyor; ama bir insanın hayatı sönüyor. Ben Van’da buna benzer pek çok olay duydum. Bizim mahallenin yukarısında da bir tane küçük çocuğu kaçırıp, organlarını almışlar. Ondan sonra zavallı çocuğu bir dereye atmışlar.

Metin-14

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Okullar bitmişti. Artık yaz tatiline girmiştik. Canım çok sıkılıyordu. Kendime arkadaş bulamadım. Yeni taşınmıştık ve ben buranın yabancısı gibiydim. Buraya alışmam uzun bir zaman aldı.

Günün birinde, annemler evde değil ve ben tek başıma kalmıştım. Annem bana evden çıkmamamı söylemişti. O zamanlar da bir söylenti vardı ki, organ mafyası adında bir grup, insan kaçırıyormuş. Bu söylenti bana komik geldi ve tersledim. Buranın tarihi güzellikleri olduğunu söylediler. Ben de merak edip gittim.

Bir de ne göreyim! O manzara karşısında dilim tutuldu. Sanki böyle bir güzellik ilk defa görmüş gibiydim. İyice bir gezdim ve dedikleri kadar varmış. O gün, benim için çok eğlenceli geçti. Tam eve dönüyordum ki, bizim mahallede bir gurup insan toplanmış, derin derin bir konu konuşuyorlardı. Ben de onlara yanaştım ve dediklerine kulak misafiri oldum. Anlattıklarına göre, birkaç farklı adam, yüzü kapalı bir şekilde bir şahsı zorla götürdüklerini görmüşler. Adamı yıkıntı ve harabe bir eve götürmüşler. Orada adamı öldürüp tüm organlarını çalmışlar. Adamlar öyle bir anlattı ki, benim ödüm koptu. Bir daha da hiçbir yeri gezmeye çıkmadım.

Metin-15

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :Hayat GÜLSEVER

YAŞI                          :16

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Yine okulda geçirdiğimiz normal bir gündü. Ya ikinci ya da üçüncü derste içeri girdik. Her şey bu sırada öğrenilmişti. Bu benim 8. sınıftaki en garip ve korkulu günümdü.

gün, teneffüste polisin okulun arkasındaki çöpte ceset bulduğu söylenildi bize. Zavallı kadının vücudunu paramparça etmişler ve bütün organlarını almışlar. O anda bir korku sardı beni. Çıkışta servisimi beklerken, korkudan ödüm patlıyordu. Eve gidince korkum azaldı. Birkaç gün sonra tüm korkularım dindi

Metin-16

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :Gülşah ALAN

YAŞI                          :15

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM  MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER

Bir gün, bir taksicinin oğlu kaçırılmış. Aylar geçmiş. Sonra adam, bir gün taksicilik yaparken bir müşteri gelmiş. Yanında da koskocaman bir valiz varmış. Arabaya yerleştirdikleri zaman çok ağırmış. Sonra adamlar, başka bir şehre gideceklermiş. Yolda giderlerken, jandarmalar arabayı aramak için durdurmuş.

Arabanın bagajındaki valizi indirmişler. Valizi açtıkları zaman içinde şoförün oğlu varmış.

Metin-17

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Engin ACAR

YAŞI                          :15

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM     MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSKELE MAH.-VAN

gün tam okula gidiyordum, servise bindim ve okula gittim. Bir de baktım ki, okulun önü kalabalıktı. Sordum, okulda bir çocuğu kaçırmışlar ve organlarını alıp bir daha okulun önüne bırakmışlar. O zaman çok korktum. Hemen babamı aradım. Gelip okuldan benle kardeşimi aldı. Hemen eve gittim ve bizim ora da çok kalabalıktı. Bizim orada da bir çocuğu kaçırıp, organlarını alıp, içini taşla doldurup dikmişler. O korku da beni sardı. Çok ama öyle çok korkmuştum ki, okula hatta dışarıya çıkmak bile istemiyordum artık. Anladım ki, dünyadaki insanların bazıları hem duygusuz hem de acımasızlardı. Artık annemle babamın sözünü dinleyip, tek başıma çarşıya çıkmayacağım. Artık söz dinlemenin ne kadar gerekli bir şey olduğunu anladım.

Metin-18

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Egit ŞEN

YAŞI                          :16

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM     MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACİBEKİR MAH.-VAN

Van’da üç ay önce, evinin önünde bir çocuk kaçırılmış. Üç ay çocuk ortadan kaybolmuş. Sonra organ mafyasındaki adamlar, onu tekrar evinin önüne bırakmışlar. Bir kaç gün geçtikten sonra, annesi çocuğunun üstünü değiştirirken çocuğunun vücudunun değişik yerlerinde bazı izler görmüş. Galiba, vücudunda dikişler görmüş. Çocuğunu komşuları olan bir doktora götürmüş ve doktor çocuğu iyice bir muayene etmiş. Bakmış ki, bir böbreği yok. .

Başka bir olay daha duymuştum. Tek başına sokakta oynayan çocuğun yanına bir araba yaklaşmış. Çocuğa ismini, yaşını falan sormuş adam ve bayıltıcı bir maddeyle beş yaşındaki çocuğu bayıltıp kaçırmışlar. Aradan bir ay geçtikten sonra, çocuğu ölü bir şekilde kaçırdıkları yere tekrar bırakmışlar. Tesadüfen çocuğun babası, oradan geçiyormuş. Çocuğunu yerde, ölü bir şekilde görmüş. Doktora götürünce, doktor, çocuğun babasına bazı organlarının olmadığını söylemiş.

Metin-19

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Suna NAPAR

YAŞI                          :   19

TAHSİLİ                   :   LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Kızın biri daha yeni nişanlıymış. Düğün alış-verişine tek başına çıkmış. Bunu gören çete örgütü, bundan faydalanarak kızı kaçırırlar. Ailesinden fidye isterler. Ailesi o kadar parayı veremeyeceklerini söyleyince, çete örgütü hepsi birden kıza tecavüz edip, daha sonra da kızı çöplüğe atarlar. Ne kadar canice, insan dışı bir şey. Allah bizi canilerden korusun.

Size bir olay daha anlatayım: Bir akşam, bir taksiye bir kadın, elinde kocaman bir torbayla biner. Taksici, kadından şüphelenir ve kadını istediği yere bırakır. Bagajdan kadının torbasını çıkarır. Adam, ne görsün! Torba hareket ediyor. Ne yapacağını bilmez bir halde, torbayı açmaya karar verir. Açar açmaz, içinde üç çocuğunun olduğunu görür. Çocukların onun olduğunu anlar. Adam şaşırır, bir şey yapsa olmaz ki. Neyse ki oradan geçmekte olan bir insanoğlu ona yardım eder. Çocuklarını kurtarır. Adam, o geceyi hayatı boyunca unutmayacaktır.

Metin-20

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :Samet TAŞ

YAŞI                          :18

TAHSİLİ                   :İLÖĞRETİM  MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: EREK MAH.-VAN

Ne yazık ki, bunlar yaşanmış olaylardır. Ben, bu olayları ne yaşadım ne de gördüm. İyi ki, böyle bir şey başıma gelmemiş. Ama yine de insanın yüreği kan ağlıyor. Gerçek mi, değil mi bilmiyorum; ama bu olaydan, yani mafya organından bir olay duymuştum;

Benim eski okulumda bu olaya kurban olan bir öğrenci vardı. Okuldaki başka bir kız öğrenci de camdan dışarı bakarken görmüş. Olaya göre, zavallı kız dükkâna giderken kırmızı renkte bir araba yavaşlıyormuş ve o anda arabanın kapısını süratle açıp kızı aniden arabaya çekmişler. Kız da ardından çığlıklar atmış. Bu olayı, pencerenin yanı başındaki öğrenci görür görmez idareye haber vermiş. Daha sonra savcılıkta öğrenci, ifade verirken, adamın fiziğinin uzun saçlı, top sakallı ve gözlüklü olduğunu ifade etmiş. Daha sonra zavallı kızcağıza ne olduğu bilinmemiş. İşte ben de bunun gibi bir sürü acı haber duydum.

Bence kendimize dikkat etmeliyiz. Her zaman yollara tek başımıza çıkmamalıyız. Eğer tedbirli olursak, bunlar en azından başımıza gelmez.

Metin-21

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Necmi ERTAŞ

YAŞI                          :18

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

Okula gittiğim bir gündü. Polisler, bir anda okulu basmış. Arkadaşlarımdan öyle duydum. Ben de buna çok şaşırmıştım. Dediklerine göre polislerin ardında ambulans gelmiş. Arkadaşlarım olayı merak edip aşağıya indiklerinde arkadaki çöp kutusunda bir parçalanmış ceset bulunmuş.

gün arkadaşlarım, çok korkmuş. Öğretmenimiz açıklama yapmış ve o cesedin organ mafyası tarafından o hale getirildiği söylenilmiş.

Metin-22

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           :Muhammed ERTAŞ

YAŞI                          :24

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Zengin bir ailenin küçük bir çocuğu varmış. Fakir bir adam, bunların evini izliyormuş. Bir gün bu adam, bu çocuğu çağırmış. Ona çikolata göstermiş ve demiş ki:”Seni babana götüreceğim.” Çocuk da saf saf adamın yanına gitmiş. Adam, çocuğu kucağına alıp kaçmış. Sonra çocuğun babası, eve geldiğinde çocuğunu görememiş. Hemen polise gitmiş. Polis, çocuğu arıyormuş ama bulamıyormuş. Fakir adam, çetesiyle birlikte çocuğun organlarını nasıl alacaklarının hesabını yapıyormuş. Adamlardan birisi o kadar kötüymüş ki, çocuğu tutup boğmuş. Çocuk ölmüş ve onun organlarını almışlar. Daha sonra da satmışlar.

Metin-23

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :Mehmet GÜRBÜZ

YAŞI                          :26

TAHSİLİ                   :İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSKELE MAH.-VAN

Bir yıl önceki yaz tatiliydi. Herkesin dilinde organ mafyası lafı vardı. Bir gün mahallemizdeki okulun önünden geçerken, halamın oğluyla karşılaştım. Buralarda organ mafyasının gezdiğini söyledi. Motosikletle gezen bir adam, çocukları kaçırıyormuş. Ondan sonra da kaçırdığı o çocukların organlarını alıp başka doktorlara satıyormuş. Ben de gördüğüm her adamdan şüphelenmeye başladım. .

Metin-24

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Ahmet KIYAK

YAŞI                          :   17

TAHSİLİ                   :   11. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

Ben olayla ilgili hiçbir şey görmedim. Ama bizim okulda ve bizim mahallede herkes bununla ilgili bazı şeyler anlatıyordu. Bizim okulda bir tane çocuk, teneffüste dışarıya çıkmış. Arkadaşlarıyla oynuyormuş. Ondan sonra zil çalmış. Bütün çocuklar içeriye girmeye başlamışlar. Dışarıda oynayan o çocuk, içeriye girmemiş. Arkadaşları beklemiş, beklemiş ama çocuk derse girmemiş. Öğretmene haber vermişler. Öğretmen de müdüre haber vermiş. Ondan sonra okula polisler filan gelmiş. Çocuğu aramışlar, aramışlar, bir türlü bulamamışlar. Aradan bir-iki hafta geçmiş. Ondan sonra çocuğu bir çöplüğün başında bulmuşlar. Çocuk ölüymüş. O çocuğun böbreklerini de almışlar.

Metin-25

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Selahattin KOÇ

YAŞI                          :   15

TAHSİLİ                   :   8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Ben arkadaşlarımla okuldan eve geliyordum. İşte bütün okul dağılmıştı. Herkes, evine gidiyordu. Ondan sonra ben arkadaşlarımla bir ara sokağa girdim. Eve daha çabuk gidelim diye. Bir baktım, bir tane siyah araba arkamızdan geliyor. Önce hiçbir şeyden şüphelenmedik. Biz yine yürümeye devam ettik. Ondan sonra, o siyah araba hızla geldi yanımıza yaklaştı. İçinden bir tane adam arabanın camından bize birinin evini aradıklarını bulamadıklarını söyleyip, onlara evi göstermemizi istedi. Ben, biraz korkmaya başladım. Ondan sonra bir tane arkadaşım arabaya doğru gitti. Biz de ona bir şey yaparlar diye, onun arkasından gittik. İşte arkadaşım onlara kimin evini aradıklarını soruyordu. O esnada o olduğumuz sokağa bizim bir öğretmenimiz de girdi. Bizim arabadaki adamlarla konuştuğumuzu görünce koşa koşa yanımıza geldi. Çünkü İranlıların çocukları kaçırıp, onların organlarını çaldıklarıyla ilgili olaylar olunca, öğretmenlerimiz daha çok korkmaya başlamışlardı ve bizim yabancı insanlarla konuşmamamızı söylüyorlardı. Ondan sonra arabadaki adamlar, bizim öğretmenimizi görünce gaza basıp oradan uzaklaştılar. Sonra öğretmenimiz yanımıza geldi. Bize bir sürü fırça attı. Biz de bir daha ne yabancı insanlarla konuştuk ne de yabancı arabaların yanına yaklaştık.

Metin-26

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Tuncer DEMİREL

YAŞI                          :   18

TAHSİLİ                   :   9. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACİBEKİR MAH.-VAN

Bizim mahallenin aşağısında, bazı çocuklar evlerinin önünde oynuyormuş. Çocukların yaşları küçükmüş. Ondan sonra oraya bir tane siyah bir araba gelmiş. İçinden iki adam inmiş. Öyle orada oynayan çocuklardan birini abranın içine koyup götürmüşler. Çocuklar bağırmış, çağırmış. Bütün millet oraya toplanmış. Ondan sonra polise haber vermişler. Bir hafta sonra çocukları bir tane dere yakınında bulmuşlar. Çocukların böbreklerini ve gözlerini almışlar.


Metin-27

: Zeki AVCI

: 13

: 6. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Benim halamların mahallesinde, iki tane küçük çocuk evlerinin önünde top oynuyorlarmış. Anneleri de evde temizlik yapıyormuş. Aradan bir kaç saat geçmiş. Çocukların annesi yemek için çocukları çağırmaya gitmiş. Ama bir türlü çocukları bulamamış. Mahalledekilere sormuş; ama onlar da görmediklerini söylemişler. Kadın, ondan sonra kocasına haber vermiş. O da polise haber vermiş. Polisler her tarafı arayıp taramışlar; ama bir türlü çocukları bulamamışlar. Aradan bir hafta geçmiş. Ondan sonra çocukları ölü olarak bir çöplükte bulmuşlar. Çocukların iç organlarını hepsini çalmışlar.

Metin-28

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Dilek KOÇAK

YAŞI                          :   13

TAHSİLİ                   :   7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN

Ben, annemlerle beraber teyzemlere gezmeye gitmiştim. Oraya bazı kadınlar da gelmişlerdi. O kadınlar anlattı. O kadınların mahallesinde bir çocuğu kaçırmışlar. Çocuk, arkadaşlarıyla sokakta oynuyormuş. Çocuklar oyunlarını oynarken oraya siyah bir araba gelmiş. Araba bir köşede bir süre beklemiş. Ta ki, çocuklar evlerine gidene kadar. Ondan sonra çocuklar da oyunlarını bitirip herkes evine gitmiş.

İçlerinden bir çocuk da evine doğru gidiyormuş ki, o sırada araba onun yanına yaklaşıp, içinden iki adam inip, çocuğun kollarından tutup, zorla abraya bindirip kaçırmışlar. Polise söylemişler. Herkes, polisler onu her yerde aramış; ancak bulamamışlar. Bir daha o çocuktan haber alınamamış. Dediklerine göre İranlılar kaçırmış.

Metin-29

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN

Ben, bu olayı babamdan duydum. Bizim aşağı mahallede oturan bir adamın çocukları evlerinin önünde oynarlarken, siyah bir araba yaklaşmış onların yanına. Çocuklara birinin evini sormuşlar. Çocuklar da onlara tarif etmişler. Ama adamlar, kendileri ile arabaya binip gösterirlerse daha iyi olacağını söyleyince, çocuklar da arabaya binmiş. Ondan sonra araba oradan uzaklaşmış. Bir daha da o çocuklardan haber alınamamış. Babamın dediğine göre, İran mafyası onları kaçırmış.

Metin-30

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Serhat YAVUZ

YAŞI                          :   14

TAHSİLİ                   :   7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Bizim okuldan, benim tanımadığım bir çocuk, okul çıkışı kardeşi ile eve gitmez. Kardeşi ile birlikte aynı okulda okuyan çocuk, kız kardeşine arkadaşlarıyla ileriki tarlada top oynayacağını, bu yüzden de eve geç geleceğini söyler. Çocuğun kız kardeşi de onu orada bırakıp evine gider. Annesi, kıza kardeşinin nerde olduğunu sorunca, kız da kardeşinin arkadaşlarıyla biraz top oynayacağını ondan sonra eve geleceğini söylediğini, der. Aradan epey bir zaman geçer. Çocuk eve dönmez. Çocuğun annesi meraklanır. Çocukların top oynadığı tarlaya gider, bakar ve kimseleri göremez. Ondan sonra çocuğun arkadaşlarının evine gider. Onlara sorar. Çocuklar da kısa bir süre top oynadıklarını, ondan sonra herkesin evine dağıldığını, çocuğun da eve gitmek için oradan ayrıldığını söyleyince, kadın çok endişelenmeye başlar. Daha sonra polislere haber verirler. Çocuktan bir daha kimse haber almaz. Büyük ihtimalle organları için İranlılar kaçırmıştır. Zaten herkes de öyle söylüyor.

Metin-31

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    Ahmet YAVUZ

YAŞI                          :    14

TAHSİLİ                   :   7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Ben kendim hiçbir olay yaşamadım. Ama çevrede çıkan söylentiler çoğalınca, annem ile babam beni hemen bir okul servisine verdiler. Önceleri servise filan binmiyordum. Ayakla okuluma gidip geliyordum. Zaten evim de okuluma çok yakındı. O gün bugündür servisle okula gidip geliyorum. İşte bazen babama boşu boşuna servise para verdiğimizi söylüyorum. O zaman, babam buna çok kızıyor ve bana: “İranlılar diğer çocukları kaçırdıkları gibi seni de kaçırıp bütün organlarını alıp seni öldürsünler mi istiyorsun?” diyor. Ona anlatılanlara göre, çocuğun biri böyle yürüyerek okuluna gidince, bir araba onun yanına yaklaşıp, onu arabaya zorla atıp kaçırmışlar. Bir daha o çocuktan hiçbir haber alınamamış. Ben korkmuyorum da annem ve babam başıma bir şey gelecek diye, çok korkuyorlar.

Metin-32

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    Niyazi BALIK

YAŞI                          :    15

TAHSİLİ                   :   8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: DUMLU PINAR MAH.-VAN

Bir tane çocuk, sabah yürüyerek okula gitmiş. Annesi onu evlerinin önündeki yola kadar da geçirmiş. Öğle olmuş. Bütün öğrenciler okuldan çıkıp evlerine gelmişler. Ama o çocuk eve gelmemiş. Annesi belki arkadaşlarıyla top oynamaya dalmıştır, diyerekten biraz daha beklemiş. Ama yine çocuk gelmemiş. Ondan sonra, çocuğun annesi okula gitmiş. Okuldakiler çocuğun o gün okula gelmediğini söylemişler. Hemen polise haber vermişler. Çocuktan bir daha haber alınamamış.

Metin-33

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  GÜLÇİN SERAR

YAŞI                           :  14

TAHSİLİ                    :  OKUMUYOR

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Bizim evin arkasında bir tarla var. Her zaman mahallenin çocukları, o tarlaya gidip top oynarlar. İşte ben de evde temizlik yapıyordum. Bir ara gözüm pencereden onlara takıldı ve onları izlemeye başladım. Benim küçük erkek kardeşim de onlarla beraber oynuyordu. Derken, onların yanına siyah elbise giymiş bir adamın yürüdüğünü gördüm. O adam, ondan sonra onlarla bir şeyler konuşmaya başladı. Ben normalde bir şeyden şüphelenmedim de ileride duran siyah bir arabayı fark edince korktum. Çünkü o aralar, İranlıların küçük çocukları kaçırıp onların böbreklerini aldığını ondan sonra da onları öldürüp bir yerlere filan attığını duymuştum. Hemen dışarıya koştum. Annemlere de bir taraftan olanları anlattım. Onlar da korkuyla benim peşimden geldiler. Biz tarlaya doğru koşarken, adamlar bizi görünce hemen koşarak arabalarına bindiler ve oradan uzaklaştılar. Belki de onlar da çocukları kaçırmak için gelmişlerdi.

Metin-34

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Aysel SOĞUR

YAŞI                           :  16

TAHSİLİ                    :  9. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Benim okulumda ve mahallemde, işte özellikle organ mafyası için çalışan İranlıların çocukları kaçırdıkları ve onların organlarını aldıklarına dair pek çok olay anlatıldı. Ama annem, bana bir olay anlattı. İki kardeş evlerinin önünde oyun oynuyorlarmış. Daha sonra mahalleye bir siyah araba gelmiş. İçinden inen adamlar, çocukları arabaya bindirip, zorla kaçırıp götürmüşler. Çocukların iç organlarını alıp, onları tekrar getirip evlerinin önüne atmışlar.

Metin-35

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Leyla UYSAL

YAŞI                          :   28

TAHSİLİ                   :   İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

Teyzemin anlattığına göre; onların mahallesinde bir çocuk ekmek almak için fırına gitmiş. Gidip fırından ekmeği almış, ondan sonra oradan ayrılmış. Eve doğru gelirken bir tane minibüs, çocuğun yanına yaklaşmış ve çocuğu zorla arabaya bindirip kaçırmışlar. Evdekiler çocuğun gelmesini bekliyormuş. Aradan çok zaman geçmiş ama çocuk halen eve gelmemiş. Bunun üzerine çocuğun babası korkuyla fırına gidip oğlunun oraya ekmek almak için geldiğini, ancak halen eve dönmediğini söyleyince fırıncı da az önce küçük bir çocuğun kendisinden ekmek aldığını daha sonra oradan ayrıldığını söyler. Aradan daha çok zaman geçince çocuğun ailesi endişe içinde polise haber verir. Aradan bir hafta geçer. Daha sonra polisler çocuğu bir bahçede bulur. Çocuğu kaçıranlar, onun böbreklerini aldıktan sonra onu öldürerek oraya atmışlar.

Metin-36

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Yunus ORUK

YAŞI                          :   26

TAHSİLİ                   :   İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN

Bizim mahallede bununla ilgili ben, hiçbir olay duymadım; ama benim amcamların mahallesinde bir cami var. Bir sabah caminin imamı, namaz için camiye gider. Caminin dış kapısından içeriye tam gireceği sırada, caminin bahçesinin içinde bir bebek cesedi bulur. Hemen polislere haber verir. Polisler oraya gelip araştırma yaparlar. Bakarlar ki, bebeğin tüm iç organları yok.

Metin-37

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI             : Ayşe YAPRAK

YAŞI                            : 18

TAHSİLİ                    : İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYE MAH.-VAN

Üç sene önce yani ben öğrenci iken, bizim okulda, iki kız kardeş birlikte okul okuyorlardı. Kardeşler, her zaman birlikte okula gidip gelirlerdi. Ben, onların arkadaşı değildim ama onları tanıyordum. İşte her gün bunlar okula gidip gelirlerdi. Bir zaman sonra, artık bunlar okula gelmemeye başladılar. Yani işte bir gün okula gelmediler. Ondan sonra hiç gelmediler. Biz de merak ettik. Öğretmenimize sorduk. Niçin bu kız kardeşler artık okula gelmiyor, diye. Öğretmenimiz de bilmediğini söyledi. Aradan iki-üç hafta geçti. Ondan sonra öğrendik ki, bu kız kardeşleri İranlılar kaçırmış. Bunlar, sabah okula gelmek için evden ayrılıyorlar. O gün okula gelmemişler. Artık bir daha da hiç kimse onları görmedi. Polislere haber verilmiş.

Yapılan araştırmalar sonucunda, onların kaçırıldığı öğrenilmiş. Bunu yapan da İranlılarmış. Zaten o aralar İranlılar çok sayıda çocuk kaçırarak, onların böbreklerini ve gözlerini alıp başka insanlara yani zengin insanlara veriyorlarmış.

Metin-38

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI             :  Zehra ARPA

YAŞI                           :  26

TAHSİLİ                    :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

Geçen sene bizim eve bir dilenci gelmişti. O, annemlere anlatırken ben de oradaydım. O kadının anlattıklarını duydum. Kadının anlattığına göre, onların mahallesine bir İranlı aile gelip oturmuş. O mahallede oturanlar başta hiçbir şeyden şüphelenmemiş. İranlı aile normal diğer mahalledekiler gibi evlerinde oturup, çarşıya gidip geliyorlarmış. Ondan sonra dilenci kadın dedi ki, mahallelerinde çocuklar kaybolmaya başlamış. Kimse çocuklara ne olduğunu bilmiyormuş. Yani çocuklar oynamak için, bir yere gitmek için evden çıkıyorlarmış. Bir daha da eve gelmiyorlarmış. Çocukları kaybolan aileler, polise haber vermişler. Polisler, her gün gelip mahallede, başka yerlerde araştırmalar yapıyormuş; ama bir türlü çocuklara ne olduğunu bilmiyorlarmış. Kimse o İranlı aileden şüphelenmiyormuş. Bir gece İranlılara komşu olan evde oturan bir adam, tuvalete gitmek için dışarıya çıkmış. Tam tuvalete gideceği sırada, İranlıların evinde bağırma sesleri falan duymuş. Bağırma sesleri küçük bir çocuğa aitmiş. Adam hemen gelip karısına söylemiş. Karısı da onu ilgilendirmediğini belki de onların küçük çocukları varsa onlardır deyince adam ne kadar da anlatmaya çalışmışsa karısı onu dinlememiş. Aradan birkaç gün geçmiş. Mahalledekiler bir sabah bakmışlar ki İranlılar kimseye haber vermeden o mahalleyi terk etmişler. Mahalledekiler, merak edip, evin içine gidip bakmışlar. Gördüklerine inanamamışlar. Evin içinde bir sürü çocuk cesedi varmış. Hemen polislere haber vermişler. Oraya polisler gelmiş. Bakmışlar, çocukların hepsinin iç organları alınmış. Polisler, o İranlı ailenin peşine düşmüş.

Metin-39

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Necat TİMUR

YAŞI                          :   26

TAHSİLİ                   :   LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACİBEKİR MAH.-VAN

Bizim mahallenin aşağısında bir tane okul var. Okulun adı, Lütfiye Binnaz İlköğretim Okulu‘dur. Bir gün, okulun hademesi kaloriferleri yakmak için okulun alt katına inmiş. İşte kazana kömür atacakmış. Daha sabahmış. Yani çocuklar, yavaş yavaş okula gelmeye başlıyormuş. Kömürleri attıktan sonra küreği bir kenara bırakmış. Orda yürürken ayağı bir şeye takılmış. Önce başka bir şey sanmış. Ama ayağını bir kere daha atınca, yumuşak bir şeye bastığını anlamış. Ondan sonra eğilip elini vurmuş. Bakmış ki, bu bir insan. Önce korkmuş. Hemen müdüre haber vermiş. Okuldakiler hepsi oraya toplanmış. Bakmışlar, bir çocuk cesedi. Çocuğun vücudu paramparça olmuş. Gözleri de yokmuş.

Metin-40

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Yıldız ARPA

YAŞI                          :   16

TAHSİLİ                   :   İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: EMİN PAŞA MAH.-VAN

Geçen sene benim okuduğum okulda, bununla ilgili pek çok olay anlattılar.

Ben hiç birine inanmadım. Ama benim ailem ve diğer arkadaşlarımın aileleri de çok korktuklarından dolayı bize servis tuttular. Ablam, bana bir olay anlattı. Ablam gördüğünü söylüyor; ama ben inanmadım. Onun anlattığına göre, bir gün ablam okuldan eve geliyormuş. Benim ablam Kazım Karabekir Lisesi’nde okuyor. Yanında da arkadaşları varmış. Eve gelirken bir sokağa sapmışlar. O ara sokakta siyah bir araba duruyormuş. Arabanın içinde de iki tane küçük çocuk varmış. Adamların tiplerinden buralı olmadıklarını anlamışlar. Sonra adamlardan biri, ablama ve arkadaşlarına oralarda birinin evini sormuşlar. Ablamın dediğine göre onlar adamların tiplerinden biraz korkmuşlar. Onlar da işte o her kimse tanımadıklarını söylemişler. Ablam, arabadaki çocuklara dikkatlice bakmış. Çocukların o adamların yanında ne aradıklarını merak etmiş. Onlarla konuşan adama o çocukların kendi çocukları olup olmadığını sormuş. Adam da çocukların yiyenleri olduğunu söylemiş. İşte biraz konuştuktan sonra ablam ve arkadaşları oradan ayrılmışlar. Ama ablam adamlardan şüphelenmiş. Ablam ve arkadaşları eve gelmeden önce bayağı sokakları geziyorlarmış. Tam o esnada onların karşısına polisler çıkmış. Onlara etrafta siyah bir araba ya da tuhaf adamlar görüp görmediklerini sormuşlar. Ablam da hemen az önce gördüğü şeyleri anlatmış. Hemen polisler, onları arabaya bindirip o yere götürmüşler. Ancak orada hiçbir şey görememişler. Etrafı falan çok aramışlar. Ama hiçbir şey bulamamışlar. Ablam dedi ki, polislerin dediğine göre onlar İranlılarmış ve küçük çocukları kaçırıp organlarını alıyorlarmış.

Metin-41

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Yahya SOLMAZ

YAŞI                          :   46

TAHSİLİ                   :  İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: AKKÖPRÜ MAH.-VAN

Bizim mahallede, küçük bir çocuk vardı. Çok yaramaz bir çocuktu. Oyun oynamak için dışarıya çıkardı. Ondan sonra gezerdi, oyun oynardı ve daha sonra eve giderdi. Annesi, babası her tarafta onu ararlardı. Zaten kaç defa ortadan kaybolmuştu. Polislere haber vermişlerdi. Oyuna dalıyormuş, ondan sonra da eve gitmeyi unutuyormuş. Bu yüzden kaç defa anasından ve babasından dayak yedi.

Yine bir gün oyun oynamak için dışarıya çıkmış. Arkadaşlarıyla evlerinin orda küçük bir futbol sahası var. Orada top oynuyormuş. Öğle olmuş. Ablası yemek için onu çağırmaya gitmiş. Çocuklar orada top oynuyormuş; ama kızın kardeşi yokmuş onların arasında. Sormuş oradakilere. Onlar da az önce, siyah bir arabanın onların oynadığı yere geldiğini ve çocukları yanına çağırdıklarını, galiba birinin evini sorduklarını söylemişler. O küçük çocuk da: “Ben biliyorum, size göstereyim” demiş. Çocuğun da onlarla gittiğini ve daha dönmediğini söylemiş. Kız da eve dönmüş ve annesine olanları anlatmış. Bunlar da birazdan gelir, diye beklemeye başlamışlar. Akşam olmuş, daha çocuk eve dönmemiş. Babasına haber vermişler. Ailesi her tarafta çocuğu aramış. Ondan sonra polise haber vermişler. Aradan iki hafta geçmiş. Bir gün bakmışlar, evin önüne bir araba gelmiş, içinden onların kaybolan çocukları inmiş. Çocuk böyle çok hasta, yorgun bir şekilde eve gelmiş. Anası, ablası inanmamış. Çocuğun başına toplanmışlar. Öyle, o sırada çocuk ellerinde bayılmış. Hemen çocuğu hastaneye götürmüşler. Doktor çocuğa bakmış. Ailesine, çocuğun böbreğinin olmadığını, yani böbreğinin alındığını söylemiş.

Metin-42

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Niyazi ACAR

YAŞI                          :  13

TAHSİLİ                   :  6.SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN

Benim duyduğum olay, geçen senelerde oldu. O gün okulda dersimiz bitti. Hepimiz okuldan çıkmış, eve gidiyorduk. Ben de eve gidiyordum. Eve giderken dar bir sokağa girdim. Ben bu yolu çok kullanmam; çünkü o yolda insanlar pek yoktur. Annem de beni tembihlemişti o yolu kullanmayayım diye. Ama kısa yol olduğu için bazen eve erken gidelim diye arkadaşlarımla kullanırım. O gün eve giderken benim önümde de bizim okuldan bir çocuk yürüyordu. Ben o öğrenciyi tanımıyorum ama bizim okuldan olduğunu biliyordum. İşte yolda yürüyordum. O, benden önce yürüyordu. O hızlı yürüyordu, ben de yavaş yürüyordum. O hızlı yürüyünce benden önce bir sokağa girdi. Artık ben, çocuğu görmedim. Birkaç dakika sonra çocuğun bağırma seslerini duydum. Hemen durdum. Çünkü korkmaya başladım. Aradan bir- iki dakika geçti. Ondan sonra merak ettiğim için o tarafa doğru gittim. Siyah bir araba, oradan hızlı bir şekilde uzaklaştı. Demek ki çocuğu kaçırmışlardı. Ben de gittim annemlere anlattım. Daha sonra da yani diğer gün okula gidince öğretmenlere anlattım. Ama benim öğretmenim öyle bir şey duymadıklarını söylediler. Bana başka sesler duyduğumu, o çocuğun sesiyle karıştırdığımı söylediler. Ama ben biliyorum ki, bunu organ mafyası yapmıştır. Çünkü o aralar bir sürü çocuk kaçırmışlardı.

Metin-43

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Nurdan KAYA

YAŞI                          :   17

TAHSİLİ                   :   10. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: METEROOLOJİ -VAN

Bana, benim arkadaşlarım anlattı. Bizim okulda, bir kız teneffüste arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Daha sonra okulun kapısına siyah bir araba gelmiş. Kızı yanlarına çağırmışlar. Ondan sonra zorla kızı arabaya bindirip, kaçırıp götürmüşler. Polislere haber vermişler. Kızı çok aramışlar. Ondan sonra duydum ki, kızı organ mafyası kaçırmış.

Metin-44

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Ayhan ÇINAR

YAŞI                          :   16

TAHSİLİ                   :   LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN

Ben, bir gün çok kötü şekilde hastalanmıştım. O yüzden, annem beni okula göndermedi. Diğer gün okula gittiğimde arkadaşlarım bana anlattılar. Bizim okulda bir çocuk vardı. Çok yaramaz bir çocuktu. Hep bize karışırdı. Okula gitmediğim gün vardı ya, işte o gün o çocuk arkadaşlarıyla dışarıda oynarken okulun bahçesinin diğer tarafına bir araba geliyor. Teneffüste o çocuğu kaçırıp götürüyorlar. Çocuklar müdüre haber veriyorlar. Onlar da polise haber veriyorlar. Bir hafta sonra çocuğu bir çöplükte bulmuşlar. Çocuk ölüymüş ve böbrekleriyle gözleri de yokmuş.

Metin-45

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Kadir TOPAÇ

YAŞI                          :   17

TAHSİLİ                   :   LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KAZIM KARABEKİR MAH.-VAN

Ben arkadaşlarımla okulun arka bahçesinde oturmuştum. Dersimiz boştu. Arkadaşlarla oturup konuşuyorduk. Okulun arka bahçesinde bizden başka hiç kimse yoktu. Birkaç dakika sonra, okul duvarının diğer tarafına bir araba yaklaştı. Galiba siyah bir arabaydı. Arabanın içinde üç tane böyle korku filmlerindeki adamlar olur ya, işte onlar gibi adamlar vardı. İri yapılı adamlardı bunlar. Ondan sonra arabanın şoförü bize seslenerek:”Kızlar buraya gelin. Bir öğretmen var da onu soracağız. Acaba bu okulda mıdır?” dedi. Adamın konuşması, tipi hiç normal gözükmüyordu. Yani buralılara benzemiyordu. Ben, biraz kortum. Çünkü çocukluğumdan beri bana böyle kaçırma olayları anlatırlardı. Ben, bu yüzden korkmaya başladım. Arkadaşlarımızdan iki tanesi yerlerinden kalktılar, onlara doğru gittiler. Ben de onlara gitmeyin, sizi kaçırırlar diye bağırmama rağmen, onlar beni hiç dinlemediler ve onların yanına gittiler. Ondan sonra benim sesimi, bizim okulun müdür yardımcısıyla onun yanında olan birkaç öğretmen duymuş. Hemen onlar koşarak oraya geldiler. Öğretmenlerden biri müdür yardımcısının penceresinden tüm olanları görüyormuş. Onlar yanımıza koşarak gelince arabadakiler de onları gördü. Tabi, hızlı bir şekilde araba oradan ayrıldı. Geriye de bir sürü laf yemek bize kaldı. Öğretmenlerimizin dediğine göre, onlar, İranlı organ mafyası olabilirmiş. Bunlar çocukları kaçırıp organlarını alıp zengin insanlara satıyorlarmış.

Metin-46

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Leyla ARAP

YAŞI                          : 17

TAHSİLİ                   :                         LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN

Kendim, hiçbir olay falan görmedim; ama okuldaki arkadaşlarım bana anlattılar. Okulun kapısına bir tane minibüs gelmiş. Teneffüse çıkan çocuklardan birini arabanın içindeki adamlardan biri, arabaya bindirip götürmüş. Bir daha o çocuk okula gelmemiş. Çocuk evine de gitmemiş. Polise haber vermişler. Polisler aramışlar aramışlar; sonunda çocuğu bir çöplükte bulmuşlar. Yalnız çocuğun böbrekleri yokmuş.

: 8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Ben, okulda arkadaşlarımla teneffüse çıkmıştım. Okulun kapısına iki tane adam gelmişti. Bizim okulun öğrencilerinden birini yanlarına çağırıp, bir şeyler konuşuyorlardı. Ondan sonra zil çaldı. Hepimiz içeri girdik. Ama o çocuk içeri girmedi. Biz de belki çocuk babasıyla, abisiyle ya da tanıdığı birisiyle konuşuyor diye hiç aldırış etmedik. Konuşuyorlarsa belki derse geç girebilir, diye düşündük. Çünkü bazen bizim tanıdıklar da geldiği zaman konuştuğumuz için derse geç giriyoruz. Ondan sonra duyduk ki, o çocuk ortadan kaybolmuş. O adamlar, onu kaçırıp götürmüşler.

Metin-48

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN-ÇATAK İLÇESİ

Çatak’ta oturan bir adam, İran asıllı bir adamla konuşurken, Çataklı olan adam, İranlı’ya hasta olduğunu söyler. Konu hastalık ve tedavilerinden açılır. İranlı, adama tedavisinin mümkün olduğunu, ancak Van’da olamayacağını söyler. Hastalığının tedavisi oldukça zor ve tehlikelidir. Burada olursan ölebilirsin, diyerek adamın gözünü korkutur. Zavallı adam da İranlı’ya inanır. Hasta adam, kardeşini de alarak İran’a gider. Orada işlerini halletmek için hazırlıklara başlarlar. Ameliyat zamanı gelir. Adam ameliyata girmeden önce Van’daki ailesine telefon açar ve onlarla helalleşir. Daha sonra İranlı adam, hasta olan adamın kardeşine ameliyatın çok uzun süreceğini, korkulacak bir şeyin olmadığını, bu yüzden gidip başka yerde beklemesini deyince, adamın kardeşi de gidip kaldıkları otelin odasında beklemeye başlar. Aradan bir-iki saat geçer. İranlı, hasta adamın kardeşine telefon ederek abisinin öldüğünü söyler. Ondan sonra kardeşi ölen adam, hemen hastaneye gelir. Kardeşini görmek istediğini söyler. Ancak ona kardeşinin uzun bir süre morgda bekletileceği söylenilir. Birkaç gün sonra adama kardeşinin cesedi verilir. Adam, son bir defa kardeşini görmek için kefenini açar. Kardeşinin boynuna sarılıp ağlayınca kardeşinin gözlerinin etrafında kan torbacıklarını görür. Merak eder ve hemen göz kapaklarını kaldırır. Kardeşinin gözlerinin olmadığını görür.


Metin-49

: Gülay GÖNER

: 14

: 8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYET MAH.-VAN

Bizim evin aşağısında bir tane cami var. Caminin yanında da bir tane çöplük var. İşte benim babam camiye namaza gitmiş. Camideki adamlar, babama anlatmışlar. Sabah caminin hocası, namaz için camiye gelirken oradaki çöplükte bir bebek cesedi bulmuş. Ondan sonra polise haber vermiş. Polisler gelip araştırma yapmışlar. Adamlar bebeğin böbreklerini alıp, o çöplüğe atmışlar.


Metin-50

: Özkan BİLDİK

: 26

: LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH-VAN

Bizim evin yukarısında oturan bir çocuğa, babasının onu çağırdığını diyerek alıp götürmüşler. O günden sonra çocuktan hiçbir haber alınamamış. Daha sonra çocuğun cesedi bizim evin aşağısında bir kanal var, orada bulmuşlar. Çocuğun gözlerini ve böbreklerini çalmışlar.

: Nejla PEKER

: 16

: LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HATUNİYE MAH.-VAN

İkinci sınıfa giden bir çocuk, evinin yakınında bulunan okuluna yürüyerek gidiyormuş. Bu çocuk, küçük olduğu için her şeye çabuk inanıyormuş. Bir gün okulun çevresine gelen adamlar, çocuğa birkaç soru sormuşlar, daha sonra da çocuğa:”Seni babanın yanına götürelim mi?” demişler. Çocuk da buna inanmış, onlarla gitmeyi kabul etmiş. Bu adamlar, çocuğu alıp götürmüşler. Çocuğun bütün organlarını satarak, çocuğun cansız bedenini evinin önüne koymuşlar.

Metin-52

KAYNAK KİŞİ:

YAŞI                          : 25

TAHSİLİ                   : LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN

Bir gün, bir adamı organ mafyasında çalışan adamlar, alıp kaçırmışlar. Organ mafyası çetesindeki bu adamlar, kaçırdıkları adamı bir eve götürüp, bayıltıp, böbreklerini alıp, daha sonra buz dolu bir küvette koyarlar. Kaçırılan adam, uyanıp, sağ boşluğunun arasında dikiş izlerini görür. Hemen hastaneye haber verir. Daha sonra oraya polisler gelir. Oraya gelen polisler, adamın böbreklerinin alındığını görürler.

Metin-53

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Ferit GÜZEL

YAŞI                          : 42

TAHSİLİ                   : İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Teyzemin kızı anlattı bana. Teyzemin komşusunun iki küçük kız çocuğu, bahçelerinde oyun oynarlarken, bir ara anneleri onları görmek için bahçeye çıkmış. Görür ki, çocukları bahçede yokmuş. Hemen telaşa kapılan kadın, etrafı aramış; ama bir türlü çocukları bulamamış. Hemen polise haber vermişler. Polisler, araştırmaya başlamış. Bir hafta sonra polisler, çocukların cesetlerini bulmuşlar. Daha sonra başka bir ailenin çocuğunun kaybolduğu hakkında bir ihbar yapılmış. Polisler, bunu da araştırmışlar ve iki gün sonra çocuğun cesedini bir çöplükte bulmuşlar.


Metin-54

: Recep KADER

: 21

: İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Amcamların komşusunun küçük çocuğunu, kaçırmışlar. Çocuk, mahallede arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Polisler, yaptıkları araştırma sonucu çocuğun cesedini çöplükte bulmuşlar. Daha sonra bu çocuğu kaçıran üç kişi yakalanmış. İkisi İranlı sahte kimliğe sahip olan doktorlarmış. Soruşturma sonucunda bu doktorlar, organları yurtdışına sattıklarını itiraf etmişler.

Metin-55

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Haluk YAHYA

YAŞI                           :   28

TAHSİLİ                    :  İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: GEVAŞ/VAN

Dayımlar Gevaş’ın bir köyünde oturuyorlar. Dayımın teyzesinin torununu köyde sokakta oynarken bir araba gelip, k açırmış. Kadınlar arabanın peşine vermişler; ama yetişememişler. Daha sonra küçük çocuğun cesedini Van’da bir kanalda bulmuşlar. Çocuğun gözleri yokmuş.

Metin-56

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : İbrahim BEGER

YAŞI                           : 26

TAHSİLİ                     : LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Küçükken oynadığım mahallede, arkadaşımın başında geçen bir olayı anlatacağım. Bu olay, yaz aylarında olmuş. Mahallemizde büyük bir tarla vardı. Biz, hep orada oyun oynardık. Yine arkadaşımla bir gün orada oyun oynuyorduk. Ben, evde işim var, diye o ara eve gittim. Arkadaşıma beni beklemesini söylemiştim. Geldiğimde arkadaşım yoktu. Daha sonra ben her tarafı aradım; ama arkadaşımı bulamadım. Bütün herkese haber verdik. Aradan iki hafta geçti. Daha sonra polisler, arkadaşımı bulup getirmişlerdi. Arkadaşımın anlattığına göre, oraya gelen iki adam ona bir adres sormuşlar, o da evi göstermek için onlarla gitmiş. Ondan sonra arkadaşımı arabada bayıltmışlar. Arkadaşım gözlerini açınca, bir harabe evin içindeymiş. Onu kaçıran adamlar, onu ameliyat edip, böbreklerini alıp, başka birine vereceklerini konuşuyorlarmış. O sırada polisler, oraya baskın yapmışlar. Adamları yakalayıp, arkadaşımı da kurtarmışlar.

Metin-57

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    Selma GÜZEN

YAŞI                          :    18

TAHSİLİ                   :   LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KALE MAH.-VAN

Kalede bulunan çocuklar sürekli kalede oyun oynuyorlarmış. Yine bir gün bir çocuk, kaleye çıkıp, oyun oynamak istemiş. Kaleye giden çocuk, birisi tarafından kaçırılmış. O çocuktan hiçbir haber alamamış kimse. Ortada hiçbir delil bulamamışlar. Polise haber vermişler. Yapılan araştırma sonunda iki gün sonra çocuğun cesedini kalede parçalanmış bir şekilde bulmuşlar.

Metin-58

: 25

: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN

Arkadaşımın dayısı arkadaşları ile beraber sahile gitmişler. Sahilde gezerlerken taşların arasında bir tane baygın çocuk bulmuşlar. Hemen çocuğu alıp, hastaneye götürmüşler. Anlattıklarına göre, çocuğu birileri kaçırmış ve bir böbreğini almışlar. Çocuğun vücudunun yan tarafında dikiş izleri varmış. Daha sonra çocuğun ailesine haber vermişler. Böylelikle organ mafyası çetesinde olan adamlar, çocuğu kaçırıp organlarını çalmışlar.

Metin-59

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Mehmet NURİ SAYDAM

YAŞI                           :  23

TAHSİLİ                    :  LİZE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN

Bu anlatacağım olay 2001 yılında olmuş bir olaydır. On dört yaşında bir erkek çocuğunu organ mafyasındaki adamlar kaçırıyor. Ve daha sonra onu bir eve götürüp, bu çocuğun böbreklerini alıp, o evde buzlu küvette yatırıyorlar. Çocuk uyandığında sağ tarafında dikiş izlerini görüyor ve yüz elli beşi arayıp kendisini bazı adamların kaçırdığını ve böbreklerini aldığını haber veriyor.

Metin-60

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Aygül BAYRAK

YAŞI                           :  25

TAHSİLİ                    :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN

Dedemlerin mahallesinde yaşlı bir kadın, aniden ortadan kayboluyor. Polise haber veriyorlar. Her tarafı arayan polisler, hiçbir şey bulamıyorlar. Daha sonra kadının cesedini parçalanmış şekilde, ağaçlık bir yerde buluyorlar. Kadının bütün organlarını onu kaçıranlar almış.

Metin-61

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Elvan YÖRÜK

YAŞI                           : 24

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SERHAT MAH.-VAN

Babamın arkadaşı, babama anlatmış. Bir gün, okula giden on iki yaşındaki bir çocuk, okuldan eve dönmemiş. Ailesi meraklanmış, okula gidip sormuşlar. Okuldakiler, o gün çocuklarının okula gelmediğini söyleyince, onlar da polise haber vermişler. Çocuğun cesedini iki hafta sonra bir kanalda bulmuşlar. Çocuğun iç organları yokmuş.

Metin-62

: Şefik KISA

: 25

: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN

İki yıl önce, bizim eski mahallede iki küçük çocuk, sokakta oynuyormuş. Daha sonra birden çocuklar, ortadan kaybolmuş. Anneleri her tarafı aramış; ama çocukları bulamamışlar. Bütün mahalleli, sokaklara dökülmüş, çocukları bulmak için. Ancak arada üç-dört gün geçtikten sonra, çocukların cesetleri bir çöplükte bulunmuş.

: Tuncay BELEK

: 25

: ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: AKKÖPRÜ MAH.-VAN

Cumhuriyet caddesinde gezen bir deli varmış. Bir gün, bu deliyi organ mafyasında olan İranlılar kaçırmış. Daha sonra bu delinin cesedi Akköprü mahallesindeki bir kanalda bulunmuş. Delinin gözlerini ve böbreklerini almışlar.

Metin-64

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: EDREMİT-VAN

Edremit’te oturan yaşlı, ama zengin bir adam vardı. Adam, böbreklerinden hastaydı. Her gün doktorlara gidip geliyordu. Kaç defa da Ankara’ya gidip, ameliyat olmuştu. Ancak hastalığına hiçbir çare bulunamıyordu. Daha sonra bu adamın bir yakını varmış. Bu adamın tanıdığı İranlı bir doktor varmış. Her kim hasta ise onun yanına gidip, derdinin dermanını bulduğunu söyleyip, yaşlı adamı da ona götürmüş. İranlı doktor, onu muayene ettikten sonra onu İran’a götürüp ameliyat etmesi gerektiğini, ameliyat olursa mutlaka sağlığına kavuşacağını söyleyince yaşlı adam, İran’a gitmiş. Orada ameliyat olmuş. Daha sonra Van’a dönmüş. İlk günlerde sağlığı gayet yerindeymiş. Ama birkaç gün geçtikten sonra adam, yeniden fenalaşmaya başlamış. Hemen adamı doktora götürmüşler. Doktorlar, adamı iyice bir muayene ettikten sonra adamın bir böbreğinin olmadığını, hatta kısa bir süre önce bu böbreğinin alındığını söylemişler. Adam yeniden yataklara düşmüş.

Metin-65

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Necmi ACAR

YAŞI                          : 17

TAHSİLİ                   : LİSE ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Bundan birkaç ay önce bir köyde, orta yaşlarda bir kadın, kocasını yatağından kaldırarak:”Bey bey, tendürü yakıp, ekmek pişirelim.”demiş. Beyi de:”Ben gelemem hanım sen git yak.”demiş. Hanımı:”Peki Bey.”demiş. Kadın gitmiş. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra, adam bir çığlık duymuş sonra:”Hanım, hanım ne oldu?”diye bağırmış. Ta ki yataktan kalkıp, giyinip, aşağıya ininceye kadar bakmış ki, hamının vücudu yarılmış. Bağırsak ve ciğerleri de yerdeymiş.

Metin-66

 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN Bizim sokağın başında bir evin önünde oynayan bir küçük çocuğu kaçırmışlar. Sonra o çocuğun cansız bedenini bir kanalda bulmuşlar. Dediklerine göre bunu organ mafyası yapmış. Bu mafya, çocukları kaçırarak, onların organlarını yurt dışındaki anlaştıkları kanun dışı hastanelere satıyorlarmış.


Metin-67

: Fatih ÇİFTÇİ

: 19

: LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN

Bana, bir komşum anlattı. Van’ın bir mahallesinde bir adamı öyle güpegündüz kaçırmışlar. Kaçıranlar İranlı doktorlarmış. Daha sonra adam, bir gün geri gelmiş. Herkes sormuş ona ne olduğunu. Adamın anlattığına göre, onu bazı adamlar götürüp, bayıltmışlar. Adam gözünü açtığında, bir eski evde kendini bulmuş. Sağ tarafında çok büyük bir ağrı varmış. Adam, sağ tarafına bakınca yara bere izleri görmüş. Zaten durumunun çok ağır olduğunu hissetmiş. Oradan bir doktora gitmiş. Doktor, onu muayene edince, sağ tarafındaki böbreğinin olmadığını söylemiş.

Metin-68

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Hakan PARİN

YAŞI                          : 25

TAHSİLİ                   : İLKÖĞRETİM  MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN

Benim hanıma, mahalledeki kadınlar anlatmış. Çarşıya çıkan 14-15 yaşlarında genç bir kız, bir daha eve dönmemiş. Ailesi polise haber vermiş. Daha sonra kızın cesedini bir kanalda bulmuşlar. Kızın böbreklerini ve gözleri yokmuş.

Metin-69

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    Serhat TEKİN

YAŞI                          :    26

TAHSİLİ                   :    İLKÖĞRETİM MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN

Bir tane taksicinin arabasına binen üç tane adam, taksiciyi kaçırmışlar. Taksi şoförünün arkadaşları, ondan uzun süre haber alamamışlar. Daha sonra taksicinin cesedini şehrin dışında, çok uzak bir yerde bulmuşlar. Taksicinin gözleri yokmuş.

 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SÜRMELİ MAH.-VAN

Üç dört arkadaş, beraber bir arkadaşlarının evine gidiyorlarmış. Bu arkadaşlar beraber giderlerken yanlarına siyah bir araba yanaşmış. Arabanın içinden çıkan iki kişi, o arkadaş grubunun içinden birini kolundan zorla tutarak, çekiştirip, arabaya bindirmişler. Çocuğun geride kalan arkadaşları bağırıp, çağırıp, arabanın peşine vermişler; ama yetişememişler. Dediklerine göre çocuğu organ mafyası kaçırmış.

Metin-71

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Bizim komşulardan duydum. Organ mafyasıyla uğraşan bazı kişiler, okula giden çocukları kaçırıp, organlarını alıp, başka yerlere zenginlere götürüp satıyorlarmış. Bunlar genellikle İranlı doktorlar imiş.

Metin-72

: Aydan ŞEKER

: 14

: 7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: TATVAN/VAN

Tatvan’da oturan bir ailenin çocuğunu, mahalleye gelen bir siyah arabada bulunan birkaç adam, çocuk sokakta oynarken alıp götürüyorlar. Daha sonra çocuğun ailesi polise haber veriyor. Polisler iki hafta sonra çocuğu bir kanalda buluyorlar. Çocuğun böbrekleri yokmuş.

Metin-73

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Burcu ÖZDAĞ

YAŞI                          : 15

TAHSİLİ                    : 8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’IN SOKAKLARI

Ben hiç bu olaylara inanmıyorum. Eskiden kimse bu olayların yüzünden artık sokağa çıkmıyordu. Herkes öyle çok korkuyordu. Ben ne inandım ne de korktum.

Ama bunla ilgili bir olay duymuştum. Van’ın sokaklarında gezen bir tane deli bir kadın varmış. Bir gün bu deli kadın ortadan kaybolmuş. Dediklerine göre, organ mafyası onu böbrekleri için kaçırmış.

Metin-74

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Nejla KAYA

YAŞI                          : 24

TAHSİLİ                   : ÜNİVERSİTE  ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: MURADİYE/VAN

Anlatacağım olay, Van’ın Muradiye ilçesine bağlı bir köyünde geçmiştir.

Balabalı köyünde oturmakta olan bir ailenin henüz daha üç yaşlarında olan çocuğu, evlerinin balkonunda oturuyormuş. Çocuğun annesi ise balkondaki çocuğunu kontrol ettikten sonra ekmek pişirmek üzere oradan ayrılmış. Ayrıldıktan kısa bir süre sonra yeni dönen anne, çocuğunu olduğu yerde bulamamış. Önce telaş etmeyen anne, çocuğunu belli bir süre aradıktan sonra bulamayınca büyük bir telaşa kapılmış. Daha sonra aile fertlerine haber vermiş. Bütün her taraf arandıktan sonra çocuğunu bulamayan aile, polise haber vermiş. Polisin de bütün aramalarına rağmen, çocuktan hiçbir haber alınamamış. Dikkati başka yöne çekmek amacıyla çocuğun ayağındaki ayakkabısının birini kuyunun kenarına bırakmışlar. Tamamıyla arandıktan sonra çocuğun kuyuda olmadığı anlaşılmış. Daha sonra, çocuğun köye gelen bir yabancı tarafından kaçırıldığı ortaya çıkmış. Ondan sonra, yaklaşık bir-iki yıldır, çocuk, polisler tarafından o kadar çok aranmasına rağmen bulunamamış. Çocuğun organ mafyası tarafından kaçırıldığı anlaşıldı.


Metin-75

: Kader EREN

: 13

: 8. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN

Fatma on yaşlarında bir kız çocuğuymuş. Bir gün evde yalnız otururken, bir anda kapı çalınmış. K apıyı çalan kişi ise kız arkadaşı Dilek i miş. Dilek, Fatma’ya:”Dışarıya çıkalım.” demiş. Fatma ise kapıyı kilitleyip dışarıya çıkmışlar. Dışarıda kimsecikler yokmuş. Bir anda kapının önünde bir araba duruvermiş a. Arabanın içinden iki kişi inmiş ve onlara doğru yürümüş. İki kız korkudan kaçmaya çalışmışlar. Fatma, ne yapacağını bilememiş. O anda Dilek oradan uzaklaşıvermiş. Fatma’yı arabaya koyup bir anda oradan uzaklaşmışlar. Dilek, herkese haber verdikten sonra her yeri aramışlar; ama izine varamamışlar. En sonda bir yıkık, harabe bir evde organları çıkarılmış bir halde bulmuşlar kızı.

Metin-76

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :   Nagehan USLU

YAŞI                          :   13

TAHSİLİ                   :   7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Ben, bu olayı iki sene önce duymuştum. Bizim yukarı mahallede sokakta çocuklar oynuyormuş. Mahalleye üç tane adam gelmiş. Çocuklardan birini alıp götürmüşler. Daha sonra çocuğu geri getirmişler. Evdekiler bakmışlar, çocuğun böbreğinin olduğu yerde dikiş izleri varmış. O adamlar, çocuğun böbreğini alıp, götürmüşler.

: Billur SUÇİÇEK

: 19

: OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’IN SOKAKLARI

Van’ın sokaklarında gezen bir deli varmış. O deli, bir gün ortalıktan kaybolmuş. Bir daha o deliyi bulamamışlar. Dediklerine göre İranlı organ mafyası elemanları onu kaçırmışlar.


Metin-78

: Burak SEVİNÇ

: 24

: LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN

Bizim komşular anlatıyordu. İki çocuk, okula gitmek için evden ayrılmışlar. Ancak o çocuklardan bir daha haber alınamamış Dediklerine göre organ mafyası onları kaçırmış.

Metin-79

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Bana bir arkadaşım anlamıştı. Onun amcasının mahallesinde oturan 15-16 yaşlarında genç bir çocuk varmış. Bir gün, arkadaşlarıyla çarşıya gideceğini söyleyerek evden ayrılmış, bir daha da eve dönmemiş. Daha sonra öğrendiklerine göre organ mafyası bunu kaçırmış.

Metin-80

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI           : Rahman YAYLA

YAŞI                           : 13

TAHSİLİ                    : 7. SINIF ÖĞRENCİSİ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN

İki yıl önce bizim mahalledekiler sürekli anlatırdı. Gerçi ben bunlara hiç inanmadım. Çünkü bunların doğru olduğuna hiç inanmıyorum. Onların anlattıklarına göre, İranlı organ çetesi Van’a gelip, Van’daki çocukları kaçırıyorlarmış. Ondan sonra bu kaçırdıkları çocukların organlarını götürüp, başka ülkelerde zenginlere satıyorlarmış.

Metin-81

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :    Zeynep BALLI

YAŞI                          :    39

TAHSİLİ                   :   LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Ben, bu konuda anlatılanların hiçbirine inanmıyorum. Çünkü bunlar, halkın kendileri tarafından ortaya çıkardıkları dedikodulardır. Ama geçen senelerde, kızının evine oturmaya giden bir kadını yolda kaçırıyorlar. Sonra kadını bir kanala atıyorlar. Kadını bulduklarında kadının organları yokmuş.

Metin-82

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Ayten GÖRDEN

YAŞI                           :  26

TAHSİLİ                    :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER

Ben arkadaşımdan duydum. Onun teyzesinin mahallesinde oturan bir aile varmış. Ailenin iki tane çocuğu sokakta oynuyormuş. Siyah bir araba oraya gelmiş. İki çocuğu alıp kaçırmış. Dediklerine göre organ mafyası kaçırmış.

Metin-83

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            : Burhan AYDIZ

YAŞI                           : 44

TAHSİLİ                   : YOK

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Bana, amcamın oğlu anlattı. Dediğine göre, böbreklerinden rahatsız olan bir adam, İran’a gider. Orada İranlı doktorlara görünür. Orada muayene ve ameliyat olur. Daha sonra evine geri gelir. Geldikten bir gün sonra fenalaşıp, hastaneye kaldırırlar. Doktor onu muayene eder. Bir böbreğinin olmadığını söyler.

Metin-84

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Orhan GÜLDAN

YAŞI                          :  39

TAHSİLİ                   :  YOK

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Ben bizim komşulardan duymuştum. İranlı organ mafyası Van’a dadanmış. Özellikle çocukları kaçırıp, onların organlarını çalıp götürüyorlarmış. Biz bu yüzden çocuklarımızı servise verdik. Ne olur, ne olmaz,

Metin-85

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :Nesrin GÜZDAR

YAŞI                          : 21

TAHSİLİ                   : LİSE

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN

Ben, bunu bir sene önce duymuştum. Arkadaşlarıyla gezmeye giden bir genç kız, artık eve dönmemiş. Ailesi arkadaşlarını aramış. Kızın arkadaşları gezmeleri bittikten sonra ondan ayrıldıklarını söyleyince kızın ailesi hemen polise haber vermişler. Polisler araştırma yapmışlar. Daha sonra kızın organ mafyası tarafından kaçırıldığını öğrenmişler.

Metin-86

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Şeref SURHAN

YAŞI                          :  43

TAHSİLİ                   :  OKUMAMIŞ

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: GEVAŞ-VAN

Bu söylenenlerin hiçbiri doğru değil, bir sürü olay anlatıldı; ama hiçbirinin doğru olmadığına inanıyorum. Çünkü bununla ilgili gerçekten hiçbir olay görülmemiş. Ben de bir arkadaşımdan duymuştum. Onların bir akrabası varmış. Adamın küçük çocuğunu kapılarının önünden alıp götürmüşler. Bir daha da çocuğu bulamamışlar.

Metin-87

KAYNAK KİŞİ:

ADI-SOYADI            :  Vahdettin GÜNHAN

YAŞI                           :  32

TAHSİLİ                    :  LİSE MEZUNU

OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SÜRMELİ MAH.-VAN

Bir adam, bir tane İranlı ile tanışır. Ona hastalığından filan bahseder. İranlı adam da doktor olduğunu söyleyip, kendisine yardım edeceğini söyler. Ancak muayenesi Rusya’daymış, Bu yüzden oraya gitmeleri gerektiğini söyler. Adam da tedavi olacağını duyunca, onunla gitmeye karar verir. Adam ailesiyle vedalaşıp, İranlı ile Rusya’ya gider. Adamı hemen burada ameliyat ederler. Ancak adam, ameliyat esnasında ölür. Daha sonra adamın ailesine haber verirler. Türkiye’ye adamın cenazesini gönderirler. Burada Adli kurumlar adamı alıp incelerler. Adamın iki böbreğinin olmadığı söylenilir.

4.SONUÇ

Bu araştırmada ulaşılan sonuç ve bulgular şöyle özetlenebilir:

Efsane anlatımında dil ve teknik. Yapılan araştırma gösterdi ki, efsane anlatımının kendine özgü bir dili ve anlatım tekniği yoktur. Sözlü anlatılardan masal ve halk hikâyesinin kendine has bir dili ve anlatım tekniği vardır. Masal, belli bir giriş tekerlemesi ve sözlü formülü ile başlar ve gene böyle sözlü bir formülle biter. Olması mümkün görülmeyen olayları bir araya getiren bu tekerlemeler, “Deve tellal iken, eşek berber iken, anam eşikte iken, babam beşikte iken...” masalda anlatılanlara inanılması gerektiğini bildirir. Ve anlatım boyunca buna benzer sözlü formüller, masal anlatımına kendine özgü bir teknik ve yapı katar. Sonra masalın bazı kanunları da vardır. Olaylar üç defa tekrarlanır, en küçük kahraman başarılı olur ve masal kötülerin cezalandırılması, iyilerin mükâfatlandırılması ile son bulur.

Halk hikâyesinin giriş formülü, bizi hikâyedeki olayların ve kahramanların gerçekten var olduğuna ve bu kahramanların yaşadığına inandırmaya çalışır. Olay, birbirine âşık olan iki gencin maceralarının anlatılmasıdır. Ve büyük çoğunlukla kahramanların birleşmeleri ve evlenmeleri ile son bulur.

Derlenen efsaneleri anlatanlar, kendilerine özgü bir dil ve biçim sınırı tanımıyorlar. Her anlatan kendi dilini kullanıyor. Anlatan okur-yazarsa, bu dil onun kendi dilidir. Üniversite öğrencisi veya yüksek tahsilli biri ise, dil daha işlektir. Eğitim derecesine göre anlatım dili, yerel lehçe özelliklerinden kurtularak, genel bir kültür dili olmaya doğru gelişiyor. Anlatıcı kadınsa ve eğitimi yoksa onun efsane dili yerel deyimlerle kuruluyor ve onun tarafından ağır bir Van lehçesi kullanılıyor.

Efsane anlatımında, öteki sözlü anlatımlarda, özellikle de masal ve halk hikâyesinde olduğu gibi sık karşımıza çıkan “konudan sapma”lar (digression) bulunmuyor. Sadece Tahsin Sönmez (46 yaşında, çiftçi, okur-yazar değil s.51-55) evinde efsaneyi anlatırken, söz arasında: ”Hanım bize çay yap, misafirimiz Yanlıdır... Ben, hep bir kızım olsun isterdim.” şeklindeki ifadelerle konudan sapmalara başvurdu.

Yapılan incelemelerde, efsanenin oturmuş, olayları sıraya koyan, başı ve sonu belli bir biçimi ile karşılaşılmamıştır. Aşağıda efsanenin kısalık- uzunluk özellikleri incelenirken görülecektir ki, efsane birkaç satırlık bir anlatıma sığdırılabildiği gibi uzun, hatta bir saatten fazla bir anlatı biçimini de alabiliyor.

Efsanenin uzunluğu-kısalığı. Derlenen organ hırsızlığı efsanelerinin en kısaları iki buçuk satırla dört satır arasında değişiyor. En uzunu ise 44 satır tutuyor. Efsane anlatımının uzunluğunu ve kısalığını etkileyen nedenleri, anlatımın mekânında, anlatanın hayatında ve psikolojisinde aramak gerekiyor. En kısa efsaneyi anlatanların yaşı, 12 ile 38 arasında değişiyor. Daha yaşlılar arasında efsaneyi bu kadar kısa anlatana rastlanmıyor. Bunlardan 11 tanesi erkek ve 7 tanesi kadın. Kısa anlatıları bize verenlerin 8 tanesi öğrenci. Öğrencilerin efsaneyi kısa anlatmasının bir nedeni de okulda teneffüs aralarında anlatmış olmalarıdır. Zamanın kısa oluşu ve anlatımın oyun zamanından alınması, efsane anlatımının kısa verilmesine sebep olmuş olabilir. Demek ki, sözlü anlatıma ayrılan zaman, anlatımın uzunluğunu- kısalığını etkilemektedir.

Organ mafyasının kaçırma faaliyetlerine inanmayanlar, bu kısa anlatım içine alınmadı. Çünkü onlar, “Böyle bir şeye inanmıyorum.” diyerek anlatımı bitirdiler.

En uzun anlatımın anlatıcının evinde ve konuk odasında yer alması anlatımda “mekân”ın önemi üzerinde durulmasını gerektirir. Tahsin Sönmez, kaçırılma olayını evinde anlattı. Araştırmacıyı konuk odasına alıp, ayakkabılarını çıkarıp, bir mindere bağdaş kurarak rahatladı. Çay yaptırdı eşine. Zaman zaman başka olayları da, anlatımın içine katarak, kızının kaçırılması olayını anlattı.

Sözlü anlatım incelemelerinde, “anlatım mekânı” üzerinde pek durulmamıştır. Hâlbuki mekân, kültürün yaratılmasında önemli bir rol oynar. Çünkü mekân sadece coğrafyada bir yeri belirlemiyor. Bu yerde girişilen faaliyetler, bu yerde yaşanan kişisel ve sosyal hayat, bu yerdeki sosyal ilişkiler ve anılar mekânı bir “sosyal mekân” yapmaktadır. Böylece o mekâna bağlılık, insan için hayatın temel elemanlarından biri olmaktadır. İnsan kendini böyle bir sosyal mekânla bağdaştırıyor, bu mekân, kişiliğin güçlü bir parçası oluyor. (Place and Identity by Gillian Rose s.87-113. Oxford, Open University Publications, The Alden Pres, United Kingdom 1995)

Efsanenin İnanırlığı. Genel olarak efsaneler, doğruluğuna inanılan bir tür olarak ifade edilir. Efsanenin kahramanları insandır, olaylar yakın geçmişte yer alır ve olaylara inanılır. Bu genel kanı, pek eleştirilmemiştir. Türkiye’de efsaneler üzerinde çalışanlar, efsaneyi söyleyene ve dinleyene tek tek anlatılanlara inanıp inanmadıklarını sormamışlardır. Organ hırsızlığı efsaneleri, bu bakımdan bize değerli malzeme sunmaktadır. Organ hırsızlığını anlatanlardan bir kısmı, olanlara inanıyor. Hatta bunlar kendi deneyimleri gibi, kendi başından geçen olaylar gibi anlatıyor efsaneyi. Anlatıyı yerelleştiriyor, kendi hayatından bazı olaylara bağlıyor. Bu konuda bilgisine başvurduğumuz emniyet makamları, hastaneler ve başka kurumlar böyle bir olayla karşılaşmadıklarını, resmi kayıtlarda organ kaçırmak diye bir olay bulunmadığını açıkça belirtiyorlar. Buna rağmen anlatanlardan bir kısmı bunlara inanıyor.

vakit şöyle bir soruyla karşılaşılmaktadır; Kimler bu organ hırsızlığı olaylarına inanıyor, kimler inanmıyor? Ve bunun sebepleri nelerdir? Genellikle okul çağındaki çocuklar bu efsanelerin doğruluğuna inanıyor. Ancak bunun derlemede iki istisnası var; Biri kız, biri erkek. 13 yaşındaki Rahman Yayla ve 15 yaşındaki Burcu Özdağ adlı iki öğrenci, bu efsanelere inanmıyor. (s.92-95) Bu öğrencilerin ev hayatı, yetişme koşulları ve özellikle anne ve babalarının durumu, verilen cevabın izahını yapabilir. Yazık ki, bu öğrencilerin hayatı ve ruhsal durumları incelenemedi.

Çalışmalara alınan altı genç kızın bu inanırlık konusundaki davranışları, cinsiyetin, yaşın ve eğitimin efsaneye inanırlığı nasıl etkilediğini göstermektedir.

Efsanelerin inanırlığı konusunda ailenin veya gurubun gelir düzeyi de önemli bir etken olarak ortaya çıkıyor. Bu guruptan derlemeler sınırlıdır. Ama çalışmaya alınmayan başka zengin insanlarla da konuşuldu. Onların görüşleri şöyle özetlenebilir;

Görüşme yapılan bu zengin insanlar, böyle efsanelere inanmıyorlar. Bunların saçma sapan şeyler olduğunu, gerçekle h içbir bağlarının bulunmadığını söylüyorlar. Çocukları, servis arabaları ile okula gittiği için güvenlik konusunda bir endişeleri yok. Bu çocukların devam ettiği özel okullar ise sıkı güvenlik önlemleri ile korunuyor. Bu şahısların, efsanelerin ortaya çıkması ile ilgili görüşleri de çok ilginç. Diyorlar ki: “Bu dedikoduları çıkaran insanların işi gücü yok, vakit geçirmek için bu yola başvuruyorlar.”

Efsaneye inanmayanların arasında bir tıp fakültesi öğrencisi bayan var, yirmi altı yaşındaki Serpil Geçen. (Tıp fakültesi öğrencisi, 26 yaşında, s.28) Bu öğrenci, mesleğinden gelen gayet rasyonel bir izahla efsaneye inanmıyor. Ona göre, insan vücudundan her hangi bir organın alınması ve kullanılması çok zordur. Bunun yapılabilmesi için gerekli tıp aletlerine sahip olan bir hastane lazımdır. Böyle bir ameliyatı da ancak bu alanda eğitilmiş bir operatör yapabilir.

Organ kaçırma efsanelerinin ortaya çıkışı çeşitli nedenlere bağlanabilir. Organ kaçırma efsanelerinin çoğunun çocuklar arasında anlatılması bize bu alanda ilk ipucunu veriyor. Anlatıcı öğrencilerden bir kısmının bunları anlatırken gerçek bir korku yaşadıkları gözlemlenmiştir. Özellikle kızlar böyle bir korku içindeler. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bir genç kız, kaçırma olayına kızların büyük korkusunu dile getiren bir motif ekledi. Bir genç kız kaçırılmış ve kızın ırzına geçilmiş. (Gülden Toran, Lise mezunu, 18 yaşında, s.27) Demek ki bu efsaneler, çağdaş toplumda korkunun ifadesidir. Çağdaş toplum, özellikle bu efsanelerin ortaya çıktığı büyük kentlerde, korku ve tehlikelerle dolu bir toplumdur. Orada her gün basın, radyo ve televizyonda, öldürülen, yaralanan, kaçırılan ve dövülen insanların hikâyeleri verilir. Bunlar, toplumda yer alan gerçek olaylardır. Girişte değinildiği gibi, uluslararası çalışmalar da, bu efsanelerin çağdaş toplumdaki güvensizliğin ve korkunun ifadesi olduğunu belirtiyor.

Eskiden anneler çocuklarını korkutmak için “öcü geliyor” ya da “Karakancalos geliyor” gibi efsaneler anlatırlardı. Bunların, çocukların uslu durmasını sağlayacağı inanılırdı. Bugün korku efsanelerinin anlatılmasında annelerin büyük rolü olduğu açıkça görülüyor. Anne, çocuğunun geç vakit sokakta kalmasını veya kentte tehlikeli yerlere kötü arkadaşlarla beraber gitmesini istemiyor. Yahut bilmediği insanlara yanaşmasını uygun bulmuyor. Bundan korkuyor. Bu yüzden çocuklara böyle korku hikâyeleri anlatıyor. Korku hikâyelerinin doğup yayılmasında bu etkeni göz önünden uzak tutmamak gerekir.

Bu tip korku efsanelerinin çocukların arasında yayılmasının bir nedeni de televizyonlardaki mafya filmleri olmalı. Araştırmada derlenen malzeme arasında sık sık çocuğu kaçıran adamın veya adamların siyah bir Mercedes’le geldikleri veya sokakta dolaştıkları belirtiliyor. (s.21,25,27,31,32,36,...)

Bu siyah araba, mafya filmlerindeki siyah, lüks arabalardan başka bir şey değildir. Yoksa çocukların kendi dünyalarında ve çevrelerinde böyle bir siyah Mercedes bulunmuyor.

Van’la İran arasında mazot ve benzin kaçakçılığı yapılır. Ayrıca Orta ve Güney Asya’dan, Çin ve Hindistan’dan kaçak olarak gelen mallar, Doğu Beyazıt yolu ile Van’a ulaşır. Van’da Rus Çarşısı ve İran Çarşısı olarak bilinen iki çarşı vardır. Burada İran ve Rus yapımı mallar satılır.

Bunlardan başka Van’dan bazı hastalar zaman zaman tedavi veya ameliyat olmak için İran’a gitmektedir. Çünkü İran’da tedavi, ameliyat ve ilaç paraları Türkiye’den daha ucuzdur.

İran ile bu çok yönlü ilişki, Van’da ortaya çıkan organ kaçırma efsanelerine bir İran unsuru sokmuştur.

Organ kaçırma anlatılarında dinleyicinin etkisini incelemek için Tahsin Sönmez, bir kaçırma olayını ilkin araştırmacıya anlattı. Kısa bir zaman sonra Tahsin Sönmez, aynı olayı birkaç genç kızdan oluşan bir dinleyici gurubuna anlattı. Araştırmacıya anlatılan olay, on bir satırla ifade edildi. (s.51-55) Genç kızlardan oluşan dinleyiciye anlatırken, aynı hikâyeyi biraz uzattı ve yirmi satırda anlattı. Sönmez, hikâyeyi genç kızlara anlatırken, ilkin anlatımını yerelleştirdi. Araştırmacıya anlatırken: “Bizim mahallede güzel bir kız kaçırdılar.” diye sözlerine başladı. Ama kızlara anlatırken: “Bizim mahalleyi duymuşsunuzdur. Hacıbekir diyorlar, ama asıl adı Haçort’ur.” şeklinde bir ibare kullandı. Sonra anlatımda yerelleştirme ve kişiselleştirme devam etti. Kaçırılan kızdan bahsederken: “Şunun gibi bir kız, kızım senin adın nedir?” diye bir ilave yapmaya gerek gördü. Dinleyiciler arasındaki kız da adının Züleyha olduğunu söyledi. Böylece anlatı bir yere ve bir kişiye bağlandı ve diyalog şeklini aldı. Anlatıcı kaçırılan güzel kızdan söz ederken, dinleyen kızlardan biri bir yorum yaptı. Dedi ki: ” Madem o kız güzeldi, onu oğluna isteseydin.” Anlatıcı devam etti: ”İsteyecektim, ama başka puştlar önce davrandı, kızı kaçırdılar.” Sonra Tahsin Sönmez anlatı sırasında bir yolunu buldu, kızlara akıl verdi ve bir tavsiyede bulundu. Dedi ki:” Bakın siz de peşinize düşen itlere sakın yüz vermeyin. Yoksa başınıza öyle bir bela alırsınız ki, bu beladan kurtulamazsınız.” Bu eklemede biz, Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün “Akıl verici ve öğretici” dediği “konudan sapmaların” bir örneğini buluyoruz. Bu iki anlatı arasındaki fark şunu gösteriyor; Efsaneyi anlatan bir öğretmene, yani araştırmacıya anlatırken kendini bırakmıyor, onunla karşılıklı ilişkiye girmiyor. Ama tanıdığı, bildiği kızlara anlatırken daha rahat, daha kendinden emin bir kişiliğe kavuşuyor. O vakit, anlatı kişisel yorumlarla, konudan sapmalarla daha doğal, daha sıcak bir hal alıyor. Karşılıklı sorular ve cevaplar giriyor işin içine. Bu nedenle de araştırmacıya anlatılandan daha uzun oluyor, ikinci anlatı. Bu dinleyici etkisi Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün Posof’ta yaptığı deneye benzer sonuçlar ortaya koyuyor.

Araştırmanın ulaştığı en önemli sonuç şudur; Organ kaçırma efsaneleri, efsaneyi anlatan kişinin kişiliği, eğitimi, yaşı, sosyal konumu ve kadın ya da erkek oluşu ile etkileşim içindedir. Bundan başka efsaneyi dinleyen insanların efsanenin biçiminde, uzun veya kısa olmasında, anlatım tekniğinde de etkileri vardır. Efsane metni, bu etkenlerin içinde oluşur, yaşar ve biçim alır. Bu efsaneler büyük kentler içinde kaybolmuş, korkular ve güvensizlikler içinde yaşayan insanların korkularını anlatmaktadır. KAYNAKÇA

BASCOM, WİLLİAM, Journal Of American Folklore, USA, 1965.

BAŞGÖZ, İLHAN, Sibirya’dan Bir Masal Anası, Mark A.Zadowski’den Çeviri, T.C Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 2002.

BAŞGÖZ, İLHAN, Türk Folkloruna Giriş (Yayınlanmamıştır), Efsanelerle İlgili Bölümü.

BORATAV, PERTEV NAİLİ, Yüz Soruda Türk Halk Edebiyatı, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 2000.

BRUNVAND, JAN HAROLD, Encyclopedia Of Urban Legends, New York- London, 2001.

Büyük Laroussse Ansiklopedisi, VII. Cilt.

CAMPION, V. VERONİQUE, Organ Theft Narratives Western Folklore, 1997.

CAMPION, V. VERONİQUE, A New Latin American Legend, Western Folklore, America, 1990.

DEVELİOĞLU, FERİT, Osmanlıca-Ttürkçe AnsiklopedikLlügat, Ankara, 1962.

ELÇİN, ŞÜKRÜ, Halk Edebiyatına Giriş, Ankara, 1981.

ERHAT, AZRA, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul, 1972.

Okyanus Ansiklopedisi, Can Yayınları, II.Cilt.

SAKAOĞLU, SAİM, Anadolu Türk Efsanelerinde Taş Kesilme Motifi Ve Bu

Efsanelerin Tip Kataloğu, Ankara, 1980.

The American Dictionary Of The English Language, U.S.A. 1973.

Türk Ansiklopedisi, Ankara, 1966, XIV.Cilt, S.394

Türkçe Sözlük, Aktay Yayınları, Ankara, 1978.

Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara, 1998

YAVUZ, H.MUHSİNE, Diyarbakır Efsaneleri, Doruk Yayınları, Ankara, 1993. ÖZET

V

 


Bu blogdaki popüler yayınlar

TWİTTER'DA DEZENFEKTÖR, 'SAHTE HABER' VE ETKİ KAMPANYALARI

Yazının Kaynağı:tıkla   İçindekiler SAHTE HESAPLAR bibliyografya Notlar TWİTTER'DA DEZENFEKTÖR, 'SAHTE HABER' VE ETKİ KAMPANYALARI İçindekiler Seçim Çekirdek Haritası Seçim Çevre Haritası Seçim Sonrası Haritası Rusya'nın En Tanınmış Trol Çiftliğinden Sahte Hesaplar .... 33 Twitter'da Dezenformasyon Kampanyaları: Kronotoplar......... 34 #NODAPL #Wiki Sızıntıları #RuhPişirme #SuriyeAldatmaca #SethZengin YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışma, 2016 seçim kampanyası sırasında ve sonrasında sahte haberlerin Twitter'da nasıl yayıldığına dair bugüne kadar yapılmış en büyük analizlerden biridir. Bir sosyal medya istihbarat firması olan Graphika'nın araçlarını ve haritalama yöntemlerini kullanarak, 600'den fazla sahte ve komplo haber kaynağına bağlanan 700.000 Twitter hesabından 10 milyondan fazla tweet'i inceliyoruz. En önemlisi, sahte haber ekosisteminin Kasım 2016'dan bu yana nasıl geliştiğini ölçmemize izin vererek, seçimden önce ve sonra sahte ve komplo haberl

FİRARİ GİBİ SEVİYORUM SENİ

  FİRARİ Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,  Sana kâfir dediler, diş biledim Hakk'a bile. Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,  Kahpelendin de garaz bağladın ahlâka bile... Sana çirkin demedim ben, sana kâfir demedim,  Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin. Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim,  Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin? Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine  Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek. Sen bir âhu gibi dağdan dağa kaçsan da yine  Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek!.. Faruk Nafiz Çamlıbel SEVİYORUM SENİ  Seviyorum seni ekmeği tuza batırıp yer gibi  geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,  ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,  seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi  İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık,  içimde kımıldanan bir şeyler gibi, seviyorum seni.  'Yaşıyoruz çok şükür' der gibi.  Nazım Hikmet  

YEZİDİLİĞİN YOKEDİLMESİ ÜZERİNE BİLİMSEL SAHTEKÂRLIK

  Yezidiliği yoketmek için yapılan sinsi uygulama… Yezidilik yerine EZİDİLİK kullanılarak,   bir kelime değil br topluluk   yok edilmeye çalışılıyor. Ortadoğuda geneli Şafii Kürtler arasında   Yezidiler   bir ayrıcalık gösterirken adlarının   “Ezidi” olarak değişimi   -mesnetsiz uydurmalar ile-   bir topluluk tarihinden koparılmak isteniyor. Lawrensin “Kürtleri Türklerden   koparmak için bir yüzyıl gerekir dediği gibi.” Yezidiler içinde   bir elli sene yeter gibi. Çünkü Yezidiler kapalı toplumdan yeni yeni açılım gösteriyorlar. En son İŞİD in terör faaliyetleri ile Yezidiler ağır yara aldılar. Birde bu hain plan ile 20 sene sonraki yeni nesil tarihinden kopacak ve istenilen hedef ne ise [?]  o olacaktır.   YÖK tezlerinde bile son yıllarda     Yezidilik, dipnotlarda   varken, temel metinlerde   Ezidilik   olarak yazılması ilmi ve araştırma kurallarına uygun değilken o tezler nasıl ilmi kurullardan geçmiş hayret ediyorum… İlk çıkışında İslami bir yapıya sahip iken, kapalı bir to