Hazırlayan:
Şükran ÇELİK
Batıda “folklor” terimi ile adlandırılan bilgi dalı, iki
farklı çalışma alanını belirtir:
Halk kültürünün sözlü edebiyat veya halk edebiyatı denen
alanının dışında kalan konular. Bunlar, halk inanışları, töre ve törenler, halk
oyunları, halk sanatı, maddi kültür gibi konulardır.
Halkın sözlü edebiyatı veya halk edebiyatı.
Bu alan, halk şiiri (türkü ve âşık şiiri), destan, halk
hikâyesi, masal, efsane, fıkra, atasözü, bilmece gibi türleri kapsar.
Görüldüğü gibi efsane, halkın sözlü edebiyatı alanında yer
alan bir türdür. Masal, fıkra ve inanışlarla yakın ilişkisi olan bu tür,
genellikle düzyazı ile anlatılan bir halk edebiyatı türüdür. Efsanelerde, bazen
kısa türkülere ve halk şiirlerine de rastlarız. Buna Muhsine H.Yavuz’un,
“Diyarbakır Efsaneleri” adlı kitabında “Kör Şeytan” efsanesine dair söylenilen
şiir örnek verilebilir. (s.308-309)
Bu çalışma, efsanelerden sadece bir gurup üzerinde yapıldı.
Bu, “şehir efsaneleri veya korku efsaneleri” adı verilen türün içinde yer alan
“organ hırsızlıkları” isimli efsane türüdür.
Konunun incelenmesine karar verilince, bir kuramsal yöntem
ve yaklaşımın benimsenmesi gerekiyordu. Araştırmada uygulanacak yöntem seçimi
yapılırken de Batı’da özellikle Amerika’da gelişen “performance” (gösterim)
yaklaşımı uygun görüldü.
Batı’da folklor araştırmaları, 19.yüzyıl boyunca dilcilerin
hâkimiyeti ile gelişti ve bu araştırmalar, metni esas alan bir yöntemle
yapıldı. Önceleri Fin Okulu veya Karşılaştırmalı Folklor Araştırmaları
Yaklaşımı adı verilen bu okul, masalın, bilmecenin, atasözünün, efsanenin
yazıya geçirilmiş veya geçirilmemiş metinleri üzerinde çalıştı. Folklorcunun
araştırdığı konular; bu metnin kökeni nedir, bu metin tarih ve coğrafya içinde
nasıl yayılmıştır, bu metnin yapı özellikleri nelerdir? gibi sorularla
ilgiliydi. Ancak, 1940’lardan itibaren, metin üzerinde yapılan bu çalışmalara
ciddi eleştiriler yöneltilmeye başlandı. Metin üzerinde çalışmak, iki önemli
unsuru ihmal ediyordu. Bunlar, folkloru anlatan ve dinleyen unsurlarıydı.
Folklor, toplum hayatında sadece bir metin değildi. Bu metni bir insan
anlatıyor, yani onu canlı hale getiriyordu. Ve anlatan, bu işi bir dinleyici
kitlesinin önünde yapıyordu. Folklorun anlatıcısı üzerinde yapılan çalışmalar
gösterdi ki, metin donmuş bir birim değildi. Her anlatan, onda değişiklikler
yapıyor ve metni sadece tekrar etmiyor, onu yeniden yaratıyordu. Bu yüzden
folkloru anlatan, folklor çalışmalarının dışında bırakılamazdı.
Bundan başka folklor olayının bir de dinleyeni vardı. Ve
anlatıcı, dinleyicinin isteklerini her zaman göz önünde bulundurarak metni
değiştiriyordu. (Başgöz, Sibirya’dan Bir Masal Anası, Performans Teorisi özet,
s.25) Yapılan tüm araştırmalar, insan öğesinin metnin anlatımında önemli bir yere
sahip olduğunu gösteriyordu.
Azadowski’nin çalışması, bu yaklaşımda bir dönemeç noktası
oldu. Azadowski, Sibiryalı masal anlatıcısı Vinokurova’dan topladığı masal
metinlerini incelerken gördü ki; masal anlatıcısının dünyası, psikolojisi,
gördüğü iş ve kişisel yetenekleri anlattığı masalda büyük ölçüde
yansıtılıyordu. Mesela, bir Rus şehrinde hizmetçilik yapan masalcı,
masallarındaki hizmetçi karakterlerini daha gerçekçi ve daha belirli bir
şekilde anlatıyordu. (Başgöz, Sibirya’dan Bir Masal Anası, s.39-47)
Amerika-Indiana Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof.Dr. İlhan Başgöz’ün
yaptığı bir deneyde ayrı dinleyici gurubuna, aynı hikâyeci tarafından anlatılan
aynı hikâyelerden birinin, ötekinde çok daha kısa olduğu gözlemlenmiştir.
(Başgöz, Folklor Yazıları, s.14-30)
Bu sonuçlardan hareket ederek, incelenen efsaneler için
şöyle bir varsayım geliştirilebilir: Mademki folklor canlı bir gösterimdir ve
bu gösterim; söyleyen, dinleyen ve geleneksel metin arasında bir etkileşim ile
biçimleniyor, o vakit bir sözlü anlatım türü olan efsane de bir gösterim olarak
ele alınmalıdır. Buna ek olarak, türün sahip olduğu unsurlar ve bu unsurların
özelliği değiştikçe, efsanelerde de değişiklikler ortaya çıkacaktır.
Bunun için organ hırsızlığı efsanelerini toplarken şöyle bir
yöntem uygulandı: Van ve Van’a bağlı ilçelerde ikamet eden 127 kişiden organ
kaçırmakla ilgili efsaneler toplandı. Bu anlatıcıların, 52 tanesi kadın, 69
tanesi de erkektir. Bu cinsel farklılık önemlidir. Çünkü organ hırsızlığını
anlatan kadınların ve erkeklerin anlatımlarında bazı farklılıklar ortaya
çıkacaktır.
Seçilen kaynaklar arasında çeşitli yaş guruplarından
insanlar var. Özellikle öğrenciler başta olmak üzere, yine çeşitli meslek
sahipleri, zenginler ve fakirler yer almaktadır. Araştırmanın yapıldığı Van
şehrinde, köylerden Van’a göçen ve kenar mahallelerde yaşayan insanlara da
rastlanılması mümkün. Bu guruplardaki anlatıcıların efsaneyi algılamalarında ve
karşıdaki insana anlatmalarında, kendi sosyal konumlarından, kişiliklerinden,
aile çevrelerinden ve mesleklerinden kaynaklanan ciddi farklılıklar ortaya
çıkarıldı. Ayrıca Van’ın İran’a yakın olması ve petrol, mazot kaçakçılığı gibi
değişik kaçakçılıklara sahne olması efsanelere, ilerde de görüleceği gibi,
çeşitli yeni motifler ekledi. Bu, anlatılarda “sosyal mekân”ın önemi üzerinde
bazı fikirler verdi.
Anlatıcıların, efsaneyi yalnız derlemeyi yapana
anlatmasıyla yetinilmedi. Çünkü araştırmacının belli bir sosyal konumu ve
mesleği vardı. Bu, ister istemez anlatımı etkileyecekti. Bunun için anlatılan efsane,
aynı anlatıcı tarafından başka insanlara da anlattırıldı. Farklı
dinleyicilerinin efsanenin şekillenmesi üzerindeki etkisi böylece incelenmiş
oldu.
Umuluyor ki, böyle kapsamlı bir sosyal çevre içine
oturtularak incelenen organ hırsızlığı efsaneleri şimdiye kadar yapılan bu
konudaki inceleme ve analizlerin çok daha ötesinde bir anlatan-sosyal
çevre-efsane incelemesi olmuştur. Çünkü Batı’da bu konuda çalışmalar yapan
araştırmacıların çoğu, sadece efsane metinlerinin incelenmesi ile yetinmişler;
efsaneyi anlatanın kişisel konumu, eğitimi, mesleki özellikleri üzerinde
durmamışlardır. Ayrıca, efsanenin dinleyici insanla ilişkisi de bu
araştırmalarda pek yer almaz.
Çalışmalarda toplanan metinler, kaynakları ile beraber ve
kaynak kişi hakkındaki bilgiler de eklenerek verilmiştir. Bu bölümün okuyucuya
sunulması önemli sayılmıştır. Ancak, bazı anlatıcıların, isimlerini doğru
vermedikleri sanılmaktadır. Çünkü böyle bir araştırmayla ilk defa
karşılaştıklarını belirten anlatıcılar; bir tedirginlik yaşadıklarını, hatta
şahıslardan bazıları araştırmacıyı polis sanarak başta bir korku içinde
olduklarını belirttiler.
Yapılan çalışma, efsanenin anlatım dili ve biçimsel yapısı
hakkında da önemli sonuçlar içermektedir. Efsanenin belli bir anlatım
tekniğinin ve dilinin olmadığı söylenegelmiştir. Bu çalışmada derlenen
metinlere dayanarak bu konuda sağlam sonuçlara varılmıştır.
Bu çalışmanın konusunu seçen ve beni
belli bir yöntemle bu konuyu araştırmaya yönelten Prof.Dr. İlhan Başgöz’e saygı
ve minnet borçluyum.
Ayrıca yüzlerce efsaneyi anlatmak
için bana zaman ayıran, bildiklerini benimle paylaşan tüm anlatıcılara da
saygılarımı sunarım.
Efsane kelimesi, Latince kökenli “legendus” sözcüğünün
Türkçe karşılığıdır. Bu kelime; İngilizce’de “legend”, Fransızca ve Almanca’da
“legende”, Yunanca’da “mitos”sözcükleri şeklinde kullanılmıştır.
Farsça’da ise bu ibarenin “fesane’’şeklinde kullanıldığı
görülür. Arapça’daki “usture” kelimesi de anlam itibariyle efsaneyi
karşılamaktadır.
Efsane ile ilgili tanımlar sadece bununla sınırlı değildir.
Bunun yanı sıra ansiklopedik sözlük ve kitaplarda da değişik açıklamalar
yapılmıştır.
Örneğin “Türkçe Sözlük”te, halkın imgesinde doğarak,
ağızdan ağza dolaşan ve konusu çok defa olağanüstü nitelikte olan hikâye
şeklinde
tanımlanırken; bir başka yayın kuruluşunun “Türkçe Sözlük” adlı eserinde
efsane, eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu
edinen hayalî hikâye, söylence olarak belirtilmiştir. “Büyük Larousse”
ansiklopedik sözlüğünde de bu tür için, tarihsel olayların, halkın hayal
gücüyle ya da şiirsel buluşlarla biçim değiştirdiği, olağanüstü öğelere dayanan
anlatı, şeklinde bir ifade kullanılmıştır.
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Sözlük’te ise; asılsız
hikâye, masal, boş söz, saçma sapan lakırdı şeklinde tanımlanmıştır.
Türk Halk edebiyatı bilimine büyük emeği geçen Pertev Naili
Boratav, “Efsane nasıl tanımlanır?” sorusuna karşılık olarak: “Efsane deyimiyle
Fransızcadaki legende ile Almanca’daki sage ve legende kavramlarının her
ikisini karşılıyoruz.
Dinlik konulardaki efsanelere (Almanca Legende) eskiden
Türkçe’de menkabe derlerdi.” şeklinde görüşlerini belirtmiştir.
“Halk Edebiyatına Giriş” adlı eserinde Şükrü Elçin,
efsaneyi şöyle tanımlıyor: “İnsanoğlunun, tarih sahnesinde göründüğü ilk
devirlerden itibaren, aynı coğrafya, muhit veya kavimler arasında gelişen,
zamanla inanç, adet, an’ane ve merasimlerin teşekkülünde, az çok rolü olan bir
çeşit masal.”
Pertev Naili Boratav, “Yüz Soruda Türk Halk Edebiyatı” adlı
eserinde efsaneler üzerinde durur. Boratav, ilkin, efsanenin tanımını verir.
Ona göre; “Efsanenin başlıca özelliği inanış konusu olmasıdır. Onun anlattığı
şeyler doğru, gerçekten olmuş diye kabul edilir. Bu niteliği ile efsane
masaldan ayrılır, hikâye ve destana yaklaşır. Efsanenin başka bir niteliği de
düz konuşma diliyle ve her türlü üslup kaygısından yoksun, hazır kalıplara yer
vermeyen kısa bir anlatı oluşudur. Bir destan parçası karmaşık ve uzun soluklu
anlatı bütününden kopup, kendine özgü üslup niteliklerini, sanatlık süslemeleri
yitirince, sadece olağanüstü yönleriyle bir kişiyi ya da bir olayı bildirme
göreviyle sınırlanınca efsane olur.”
Boratav, efsane çeşitlerini belirterek, Interantional
Society for Folk Narrative Research adlı uluslararası örgüt tarafından
kabul edilen efsane bölümleri hakkında da bilgi verir. Bunlar şunlardır:
Yaradılış efsaneleri
Oluşum ve dönüşüm
efsaneleri
Evrenin sorunu
(mahşer ve kıyamet günlerini) anlatan efsaneler
Tarihlik efsaneler
Olağanüstü kişiler,
varlıklar ve güçler üzerine efsaneler
Dinlik efsaneler
Boratav, bu dört çeşit efsanenin konusunu ve özelliklerini
tanıtır. Ayrıca Türk efsanelerinin tasnifi konusundaki görüşlerini de bildirir.
Boratav’ın Türk Efsanelerinin Tasnifi
üzerine görüşleri aşağıdaki gibidir.
Dünyanın
yaradılışı ve sonu ile ilgili efsaneler
Tarihi
efsaneler
Sınırlandırılmış
tabii yerlerin menşeleri (dağlar, göller,... vs.)
Meskun yerlerin
menşeleri (şehirler, köyler,. vs.)
Büyük binaların
menşeleri (kiliseler, camiiler, köprüler,. vs.)
Hazineler
Milletlerin,
hükümdar sülalelerinin ve sosyal sınıfların menşeleri
Felaketler
Tarihi olarak
bilinen kahramanların yendikleri, tabiatüstü güce sahip canavarlar
Savaşlar,
fetihler, istilalar
İ. Kurulu düzene başkaldırmalar
Diğer hadiseler ve
üstün kişiler, medeniyet getiren kahramanlar, bilgin şairler
Aşk ve aile hayatı
Küçük bir
topluluğun, tarihinin bir parçasını meydana getirdikleri ölçüde bilinen ortak
veya kişisel karakterde, çeşitli diğer kişilerle ilgili anlatmalar
Tabiatüstü
şahıslar ve varlıklar üzerine efsaneler
Alın yazısı
Ölüm ve ötesi
Tekin olmayan
yerler
Tabiatın bir
parçası olan yerler (orman, göl..vs) ile hayvanların sahipleri koruyucuları
Cinler, periler,
ejderhalar v.b. tabiatüstü güçte yaratıklar
Şeytan
Hastalık ve
sakatlık getiren varlıklar (albastı gibi)
Tabiatüstü güçleri
olan kişiler (büyücü, üfürükçü, efsuncu gibi)
İ. Mythique nitelikte hayvan ve bitkiler (adamotu gibi)
üzerine anlatmalar
Dini efsaneler.
Indiana Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof.Dr. İlhan
Başgöz de ”Türk Folkloruna Giriş” adlı yayınlanmamış eserinde efsaneler
üzerinde durmuştur. Başgöz, bu alandaki çalışmaların yetersizliğini belirtirken
şunları ileri sürer: “Efsane, bir düz anlatı türüdür; ama manzum veya
nazım-nesir karışığı efsaneler de vardır. Efsanenin değişmez, sağlam bir
biçimi, yapısı, anlatım tekniği, çerçevesi iyice belirlenmiş bir mevzusu yok.
Geleneksel söz kalıpları ile süslenmiş bir efsane anlatım dili mevcut olmadığı
gibi, efsanenin yaşaması usta bir anlatıcının, bir sanatçının varlığına da
bağlı değildir. Masalı, usta masal anlatıcıları; halk hikâyesini, âşıklar
anlatır. Ama efsaneyi herkes anlatabilir. Kendi dilini efsane dili olarak
kullanabilir. Efsaneyi inanıştan ayırmak çok zordur. Bir inanış kısa
anlatılırsa, bir halk inanışı olarak kalıyor; bir yere ve zamana bağlanarak
uzunca anlatılırsa efsane olabiliyor.”
Efsaneler üzerindeki çalışmalarda, Muhsine Helimoğlu
Yavuz’un “Diyarbakır Efsaneleri” adlı kitabını da zikretmek gerekir. Helimoğlu,
efsaneyi şu kelimelerle tanımlar: “Kişi yer ve olayları konu alan,
inandırıcılık özelliğine sahip, çoğu zaman olağanüstülüklere yer veren, belirli
bir üsluba ve şekle bağlı olmayan kaynaklarını genellikle geçmişin derinliklerinden
alan, kısa, yakın, kâğıttan ağza aktarılan, anonim halk anlatımlarıdır.”
Muhsine Helimoğlu Yavuz, yaptığı çalışmalar sonucunda,
efsaneyle ilgili şu saptamaları yapmıştır:
Efsaneler dilden dile anlatıla gelmiş, çok eski hikâyeler
olup, anonim halk edebiyatı ürünleridir.
Efsanelerin
konuları bir kişiye, bir olaya veya bir yere dayandırılır.
Efsanelerde
anlatılanların, bir ölçüde de olsa, inandırıcılık özelliği vardır.
Efsanelerde çoğunlukla, olağanüstülük ağır basar. Bu
nedenle de bizi bilinmeyen giz dolu bir âleme götürerek bizde saygı ve ilgi
uyandırır.
Efsaneler, bir
bakıma mitlerin modernleşmiş şekilleri olarak ifade edildikleri için, kutsal
öğeler de taşırlar.
Efsaneler belirli
şekilleri olmayan ve konuşma diliyle anlatılan kısa halk anlatımlarıdır.12
Zaman, mekân ve nesillerin değişmesiyle geçmişten bugüne
uzanan efsanelerin, iç ve dış yapılarında farklı özelliklerin ortaya çıktığı
söylenebilir. Bilim adamları, yoğun olarak ilk kez ortak çalışmalarını
1959-1969 yılları arasında düzenlenen kongrelerde ortaya koymuşlardır. Yapılan
çalışmalarda, efsanelerin uluslararası ölçüde sınıflandırılması da ele
alınmıştır. Örneğin, Muhsine H. Yavuz, 1959-1969 yılları arasında yapılan
uluslararası kongrelerden, sunulan görüşlerden yola çıkarak, efsaneleri şöyle
tasnif etmiştir; Öncelikle efsaneleri dört ana gruba, daha sonra bu guruptaki
efsaneleri de alt guruplara ayırmış:
Dünyanın
yaratılışı ve sonu (kıyamet) ile ilgili efsaneler
Tarihi
efsaneler ve medeniyet tarihi ile ilgili efsaneler
Medeniyet ile
ilgili yer ve eşyanın menşei
Bazı yerler ile
ilgili efsaneler
Dip tarihi
(prehistorya)ve ilk zamanlar ile ilgili efsaneler
Harpler ve
felaketler
Seçkin kişiler
Bir düzenin
bozuluşu
Tabiatüstü
varlıklar ve kuvvetler-mitik efsaneler
Kader
Ölüm ve ölüler
Tekin olmayan
yerler ve hayaletler
Hayaletlerin
resmigeçidi ve savaşları
Öbür dünyada
ikamet
Cinler, periler,
ruhlar
Medeniyetle ilgili
yerlerdeki hayaletler
Değişmiş varlıklar
İ. Şeytan
Hastalık yapan kötü
ruhlar (cinler) ve hastalıklar
Tabiatüstü güçlere
sahip kimseler
Efsanevi (mitik)
hayvanlar ve bitkiler
Hazineler
Dini efsaneler, Tanrı ve kahramanlarla ilgili efsaneler
.
Yine Saim Sakaoğlu “Anadolu Türk Efsanelerinde Taş kesilme
Motifi ve Bu Efsanelerin Tip Kataloğu” adlı eserinde efsanelerle ilgili yapılan
çalışmalarla efsanelerin özelliklerine yer vermiştir. Özellikle taş kesilme
motifi üzerinde durarak, bu motifi konu alan anlatımları aktarmıştır.
Uluslararası alanda efsaneler üzerinde yapılan çalışmaların
ilkini Jacob ve Wilhelm Grimm Kardeşler ortaya koymuştur. Onların 1816-1818
yılları arasında yayınladıkları “Deutsch Sagen” adlı eser, daha sonra efsaneler
üzerinde yapılan araştırmalara bir başlangıç olmuştur.
1908 yıllarında efsane araştırmaları, Avrupa’nın pek çok
ülkesinde büyük bir hız kazanmıştır. Almanya’da çok fazla yoğunluk kazanırken,
Fransalı ünlü halk bilimci Arnold Van Gennep, efsaneler üzerine fikirlerini
belirtmiştir.
1960’lı yıllara kadar konu hakkında yapılan çalışmaların
bireysel olduğu görülmektedir. Ancak bu yıllardan sonra daha çok kongreler
yoluyla fikirler beyan edilmiştir. Efsaneler üzerinde daha sonra yapılan
çalışmaların en önemlisini Willam Bascom yapmıştır.
Yaptığı çalışmalar sonucunda Bascom
şöyle bir tablo önermiştir:
İnanırlılık Zaman Yer Halkın Görüşü Karakterler
MİT Gerçek sayılır Eski Eski dünyalar, çeşitli Kutsal İnsan
veya değil
Yerler
MASAL Gerçek değil Her zaman Her yerveya değil
Bascom’a göre dünyanın yaratılışını anlatan mitoloji,
efsaneden farklı olmakla beraber, onun efsaneye kattığı bazı özellikleri de
vardır. Bunlar, mitoloji inanırlılığının insanlar tarafından gerçeğe
dayandırılıp, onlar için kutsal ve kahramanlarının insan olmasıdır. Efsanenin
masaldan almış olduğu tek unsur ise bazı konularının, masalda olduğu gibi, din
dışı olmasıdır. Bu yüzden de efsane, masal ve mitin bazı özelliklerini alan
yeni bir türdür.
Araştırmacının çizdiği bu tabloda efsane, masal ile mit
arasında bir yere konulmuştur. Yani iki tür arasında, bir geçiş devresi ya da
bir köprü vazifesi görmüştür, denilebilir.
Bascom, anlatı türlerinin temel özelliklerini ayırarak,
türlerdeki bu farklılıkların ortaya çıkış şekillerini ifade etmiştir. Buna
göre, efsane düz bir anlatım türüdür. Anlatan ve dinleyen, efsanenin
doğruluğuna inanır; efsane zaman bakımından yakın geçmişte ve yer olarak da
bugünkü dünyada yer alır. Dolayısıyla onun tipleri insandır. Mit de yine düz
bir anlatı türüdür. Bu anlatı, uzak geçmişte yer alan olaylara yer verir ve
insanlar tarafından anlatılanların kutsal olduğuna ve gerçeği yansıttığına
inanılır. Burada yer alan tipler, insan olabileceği gibi olmayabilir de.
Masal ise konu olarak gerçek dışıdır ve doğruluğuna
inanılmaz. Bu anlatının kahramanları insan olduğu gibi başka varlıklar da
olabilir. Olaylar her zaman ve her yerde geçebilir.
Bascom’un efsaneler üzerine yapmış olduğu bu çalışma,
1960’lı yılların en önemli bilimsel eserlerindendir.
Görüldüğü gibi hem ülkemizde hem de Batı’da daha evvel
efsaneler üzerinde yapılan çalışmalarda “çağdaş korku efsaneleri”nden söz
edilmemiştir. Bu efsaneler, yakın zamanda büyük kentlerde ortaya çıktığından
dolayı doğal olarak söz konusu araştırmalarda incelemeye tabii tutulmamıştır.
ÇAĞDAŞ KENT EFSANELERİ (Korku Efsaneleri)
Çağdaş kent efsaneleri (korku efsaneleri), 20. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren Batı’nın büyük kentlerinde yeni bir efsane türü
olarak ortaya çıktı. Bunlar, kalabalık ve güvensiz büyük kentlerde, özellikle
gençlerin ve öğrencilerin çevresinde gelişiyor ve bunların korkularını konu
ediniyor. Jan Brunvand, bu efsaneleri bir ansiklopedide topladı. (Enclopedia of
Urban Legends)
YABANCI ÜLKELERDEKİ ORGAN MAFYASI ANLATILARI
Batı ülkelerinde, organlarla uğraşan bazı çetelerin
varlığını ispatlamak için bu konuda anlatılan hikâyelere rastlamak mümkün. Jan
Harold BRUNVAND’ın “Encyclopedia of Urban Legends” adlı eserinde bu konuya yer
verilmekle beraber, örnek anlatılar da sunulmuştur. Yabancı ülkelerdeki
çocuklar, Türkiye’deki gibi daha çok organları için değil de, ya dilenci olarak
ya da uyuşturucu kaçakçılığında kullanılmak için kaçırılıyorlar.
1991 yılında Amerika’da yaşanıldığına inanılan ve çok çabuk
bir şekilde diğer ülkelere yayılan, genellikle insanlar evlerinde iken ya da
başka bir yere yolculuk yaparken, bu insanlara kanunsuz yollarla operasyonlar
düzenleyen organ mafyası ile ilgili söylentiler ortaya çıkmıştır. Bu
anlatıların versiyonları, 1992 yılında Cincinnatili bir adam tarafından rapor
edilmiştir. Bu rapordan alınan bazı alıntılara göre;
“Bir adam Chicago’da işindeyken yorulur ve Rush Street bara
gitmeye karar verir. Yanına da güzel bir bayan alır. En sonunda bir otele
giderler. Sabah adam uyandığında üzerinde bir ağırlık hisseder ve başı çok
ağrır. Aniden etrafının kanlarla kaplı olduğunu ve kadının yanında olmadığını
fark eder. Daha sonra hastaneye gider. Orada anlar ki, böbreklerinden biri
alınmıştır. Doktor der ki:’Bu kadar profesyonelce yapılan bir operasyon ancak
bir organ mafyası tarafından yapılabilir.’”
“1993 yılında Los Angeles eyaletinde iki adam iş
seyahatindedirler. Evlerine dönmeden önce içki içmek için bara giderler. Orada
iki kadınla tanışırlar. Adamlardan biri, bir kadınla oradan ayrılır. Diğer gün
oradan ayrılan adam gelmez.
Arkadaşı çok bekler, ama adam gelmez. Bu sırada telefon
eder ve arkadaşı iniltili bir şekilde yardım ister. Adamın arkadaşı adresi alıp
oraya gider. Arkadaşının kanlar içinde acımasızca kesilip, böbreğinin alınmış
olduğunu görür. “
J.H. Brunvand’a göre bu gibi olaylara diğer ülkelerde de
rastlamak mümkündür. Alınan bu organlar başka kişilere nakil için
satılmaktadır.
Bu olayların daha çok gelişmekte olan dünya ülkelerinde
yaşanıldığı düşünülmektedir. Yabancı ülkelerdeki efsane anlatıcıları,
kurbanların neler yaşadıklarını, hangi vücut bölümlerinin alındığını ve bazı
kurbanların da nasıl kurtulduklarını anlatma konusunda farklılık gösterirler.
Anlatılan hikâyeler, dilden dile yayılınca böyle farklı anlatımlar ortaya
çıkmaktadır. Bu organ mafyaları ile ilgili bilgiler, genellikle
televizyonlarda, gazetelerde ve internette verilmektedir. Son on yılın sonuna
kadar görülen bazı olaylarda, kurbanın her iki böbreği alınmış ve kurbanın
uyanık ve şok bir şekilde durduğu iddia edilmektedir. Bu hikâyelerin ortak
gerçek yanları, organ satıcıları ya da organ hırsızlarının 3. Dünya Ülkelerinde
yaşayan insanlar olduklarıdır. Ancak bunların tamamı hayal ürünüdür. Bu organ
mafyası hakkında kitaplar da çıkarılmakta ve halka değişik versiyonları
sunulmaktadır.
J. H. Brunvand’ın referans olarak da yararlandığı “Organ
Theft Narratives- Western Folklore” adlı makalede, 1987 yılından beri bu
söylentilerin değişik ülkelerin popüler medyasında görünmeye başladığı
belirtilmektedir. Özellikle kimsesiz çocukların evlat edinilerek, onların
organlarının alındığı iddiaları, bu insanlara şüphe ile bakılmasına yol
açmıştır. Bu makalede daha çok organları için kaçırılan çocuklardan
bahsedilerek, Latin Amerika’da bu olayların daha yaygın olduğu ifade
edilmiştir. Yine bu tarz olayların Avusturalya, California, Guatelama, Brezilya
ve Houndras gibi yabancı ülkelerde meydana geldiği belirtilmiştir. Yine burada
da kaçırılma olaylarının genelde seyahatler esnasında olduğu söylenilerek,
versiyonların çeşitli şekillerde yayıldığına dikkat çekilmiştir.
Bütün bunlar gösteriyor ki, organ mafyasına dair hırsızlık
iddiaları, hem devlet hem de toplum tarafından korunma altına alınmayan
şahısların, yönetimlerini protesto etmek amacıyla başvurdukları bir yoldur. Bu
insanlar, verilen zararlardan kendilerini korumak zorunda kaldıkları için, bu
dedikoduları ortaya çıkarmışlardır.
Yabancı ülkelerdeki anlatımlar ve çalışmalar sadece
bunlarla sınırlı kalmamıştır. Bu konu ile ilgili Verenioque CAMPION-VINCENT’in
“Organ Theft Narratives” adlı makalesinde sonuç olarak şunlar belirtilmektedir;
Organ mafyası hikâyeleri, sırları ve kötü şeytanca
komploları açığa çıkarırken bilinmez düşmanlıkları da açığa çıkaran
söylentilerin şekliyle uyum içindedir. Bunlar güçlü protestolar ve mesajlar
taşımaktadır. Fakat söylentilerin asıl manalarında dolaşan mesajlar, sosyal
halkların yaşam tarzlarına göre çeşitlilik göstermektedir. Yüksek kesimde
bulunan gruplar arasında organ mafyası hikâyeleri, modern ve kötü şeylerin
simgesi olmuştur. Bunlarla ilgili pek çok söylentiler vardır. Çünkü bu
söylentiler, halkın boş kalan bir açığını doldurmaktadır. Organ mafyası
hikâyeleri, kişilerin, toplumların ihtiyaçlarını gidermektedir. Onların
hayatlarının önemini açıklamak için ortaya bu organ mafyası hikâyeleri
çıkmaktadır. Bunlar, hissedilen fakat açıkça toplum tarafından söylenemeyen
merak ve endişeleri dile getirmektir. Organ mafyası hikâyeleri, masum
insanların katliamını anlatan unutulmaz hikâyeleri gündeme taşır.
Birçok sert ve kötü olay karşısında Latin Amerika’nın kötü
şartlarda yaşayan insanları, bu duruma kızdıklarından dolayı, organ mafyasına
karşı bir araya gelmişlerdir. Onlar, toplum içinde duygusal sinirlere sahip
olup, kendilerince ortaya koydukları bu sosyal mücadeleyi, sosyal gruplar
arasında yüksek tansiyon yaratarak halkı kışkırtmaya çalışmışlardır. Daha
gerçeğe yakın olan çok eski hikâyeler, ayrıntılı bir şekilde
hazırlanmıştır. Fakat unutulmamalıdır ki, bu
hikâyeler olumsuz elementleri de taşımaktadır. Bu hikâyeler, çoğunlukla medya
aracılığıyla yayılmıştır. Medyanın yanı sıra çok eski, karanlık organ mafyası
hikâyeleri, propagandacılar tarafından gündeme getirilmiştir ve hala
sürdürülmektedir .
Makale, organ mafyası ve mafyanın yaptığı çalışmalar
hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. Ancak, bu bilgileri daha çok toplumların
siyasi ve sosyal boyutlarını ön plana çıkartarak, aktarmaya çalışmıştır.
Vincent,“The Baby-Parts Story: A New Latin American Legend”
(Bebek parça hikâyeleri, Yeni Latin Amerikan Efsanesi) adlı makalesinde,
şunları belirtmektedir:
“Bu toplum temanın bahsinde, ilk bakışta birçok insanın
efsane olarak görmeyi kabullenemediği hikâyeler üzerinde yorum yapılması
gerekir. İnsanlara göre bu gibi hikâyeler, sadece yanlış bilgi içeren
hikâyelerdir. Ve sadece uydurma olan bu hikâyeler, mükemmel bir orijinalliğe
sahip olmadıklarından halk bilimi, siyasi bilim adamları tarafından
incelenilmesi gerektiğine inanılırken, gerçekte bizim global dünyamızın
karakteristik, karanlık idare ve mükemmel yaradılışın karışımını
göstermektedir.
Bu propagandalar, fantastik yaratım ve yanlış bilgiler
olarak görülen hatırlanılmaz masallarla bağlantılıdır. Entelektüel halkalarda
bile bu hikâyelerin siyasetçilerden, propagandacılardan ve siyasi bilimcilerden
bile daha çok halk bilimcilerin ve sosyologların incelemesi gerektiği ve
onların bu konu hakkında daha çok söyleyeceklerinin olduğu bir gerçektir.
Uyarıcı bir hikâye olarak başkalarınca yorumlanacaktır. Bu ifade, günümüzde
saklanmış mesajları vermektedir. Folklorcular, bu bilgiler üzerinde mutlaka
çalışmalı; fakat onlar için öncelikli hikâye durumunda olacağı kesin. Bu yeni
çeşit hikâye tipine karşı alınması gereken tavırlar vardır. Latin Amerika’da
kaçırılan bebeklerin hikâyesi, Birleşik Devletlerde organ nakli olarak
kullanılmıştır. Anlatılar, 1987’nin başında, ulusal medyada ortaya çıktı. Bu
hikâye, Birleşik Devletlere karşı kullanılan bir propaganda olmuştur. Aynı
zamanda komünist ve solcu insanlara karşı da bir propaganda niteliğindedir. Bu
durum, siyasi küre üzerinde önemli bir etki yapmış ve ulusal medyanın yanlış
bilgilendirilmesinden dolayı çok dikkat çekmiştir. Bu hikâyenin silah
olarak
kullanılması kızgınlıkla açıklanabilir. Fakat bu nedenin
mantıklı olduğu konusu üzerinde çalışılması insanlara çok fazla yararlı
olabilir.”
Medyada, bebek parçaları hikâyelerinin ilk çıkışı 2 Şubat
1987’de olmuş ve Tribuna’da ortaya çıkmıştır. Gazeteci Danilo D. Antunet, NJBs
ajansının genel sekreteriyle röportaj yapmış ve bu röportaj, Hendures’in Ane
şehrinde Aralık 1986’da bir keşif hakkında olmuştur. Bir evde kimlikleri
bilinmeyen 15 fakir aileden olan veya kaçırılan on üç çocuk, zengin insanlara
evlatlık olarak verilmek için yurt dışında bekletilmektedirler. Burada
yabancıların, özürlü çocukları evlat edinip, onların organlarını sattıkları belirtilmektedir.
VAN İLİNDE ORGAN MAFYASI ANLATILARI ÜZERİNE
ORGAN
MAFYASI NEDİR?
Organ Mafyası; belli ya da belirsiz kişilerin başka
insanları kaçırarak, onların organlarını tıbbî yollarla alıp, çeşitli işlerde
kullanmak amacıyla kurdukları bir çete veya bir örgüt şeklinde tanımlanabilir.
Bu çetelerin, gerek Emniyet Müdürlüğü’nden gerekse basından yapılan
açıklamalara göre, özellikle organlara ihtiyacı olan zengin insanlara,
organları satmak üzere, parasal kaynaklı bu işleri yaptıkları bilinmektedir. Türkiye’de
ise özellikle yurdun batı kısımlarında, bu tarz kaçakçılığın yapıldığı
belirtilmiştir. Ancak bu araştırmada, Van ilinde “organ mafyası” hakkında
anlatılan hikâyelerle beraber bu olayların hangi boyutlarda olduğu da ortaya
koyulmaya çalışılmıştır.
2002-2003 yılları arasında Van ilinde, hem yerel
televizyonlarda (Merkür T. V ve Çınar T.V), hem de basında (Prestij, Şark
Yıldızı...) özellikle yerel basında, bu konuya çok fazla yer verildiği
görülmektedir. Her ne kadar, bu söylentilerin kaynağının ne olduğu tam olarak
bilinmese de, Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Van Araştırma
Hastanesi’nde görev yapan doktorlardan birinin; hastaneye gelen hastaların daha
sonra ölmesi durumunda, göz korneasının alınmasında herhangi bir sakınca
olmadığını söylemesi üzerine, ki bu sadece bir söylentiden ibaret, artık
hastanedeki hemen hemen bütün ölü yakınlarının, ölülerin gözlerini açtırarak
kontrol ettirmeye başladıklarını ve daha sonra organ mafyası ile ilgili
söylentileri ortaya çıkartıp, yaymaya çalıştıkları ifade edildi.
Bu çalışmada Van ilindeki çeşitli kurumlarda çalışan
şahısların, organ hırsızlığı ile görüşleri de alınmıştır.
Van-Rehberlik-Psikolojik Danışma Merkezi görevlisi Mehmet
SARI ile yapılan görüşmede, kendisi şunları söylemiştir: “Kim olursa olsun,
hele de çocuk sahibi olan herkes, bu söylentiler ortaya çıktığında, bu
söylentilere inanmış, hiç inanmadık deseler bile kendi çocuklarının da başına
ilerde böyle bir şeyin gelebileceği korkusuna mutlaka kapılmıştır. Bu yüzden
zengin-fakir ayrımı olmadan her insanın, bunların dedikodu olduğunu bilse bile,
bunlara inandığı muhakkaktır. Ancak bu söylentilerin kenar mahallelerde daha
fazla söylenilmesi normaldir. Çünkü zengin olarak nitelendirilen insanların,
aslında kadın olsun erkek olsun herhangi bir işte çalıştıkları için bu tarz
şeylere ayıracak vakitleri yoktur. Şunu da belirtmek gerekir; Bu insanların
çocukları, okullarına servis ile gidip geldikleri için veya kontrollerin daha
sık olduğu özel okullarda okudukları için ailelerin bu konuda çok fazla korkusu
olmamaktadır. Ancak kenar mahalle olarak adlandırılan, fakir insanların
yaşadıkları yerler olarak bilinen semtlerde, bu olaylarla ilgili anlatıların ve
bunlara inanışların daha fazla olduğu görülür ve bu da normaldir. Çünkü bu
insanları, az önce bahsettiğimiz çalışan ve zengin olarak nitelendirdiğimiz
insanlarla karşılaştırdığımızda, bu insanların bayan olanları hiç çalışmamakta
hatta erkeklerin bile büyük bir kısmı iş sahibi değillerdir. Bunlara bağlı
olarak, bu ailelerin çocukları da ne servislerle okullara gidip gelmekte ne de
özel okullarda okuyabilmektedirler. Dolayısıyla başka bir işle uğraşmayan
insanlar, bu gibi dedikoduları daha çok konuşurlar ve çocuklarıyla ilgili olan
endişelere daha fazla kapılırlar. Bu ayrımın bu şekliyle yapılması, duruma daha
farklı bir açıklık getirecektir.”
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNDEN YAPILAN AÇIKLAMA
Organ mafyası veya bu konu hakkında çıkan söylentilerin
boyutunun araştırılması ve bilgi alınması için Van- Emniyet Genel Müdürlüğü’ne
başvuruldu. Bu konu üzerinde çalışmalar yapan Kaçakçılık Şube Müdürlüğü
yetkilileri tarafından yapılan açıklamada; olayların ortaya çıktığı son üç
yılda değil, daha da öncesine gidilerek son 7-8 yılda kendilerine böyle bir
vakayla ilgili dışarıdan bir şikâyet ya da küçük çapta da olsa bir olayın
varlığına dair bir bilgi gelmediği belirtildi. Dahası, bu insanlara bile
dışarıdan bu konu hakkında bir takım söylentiler gelmiş ve kendilerine; Van’da
oturan bir adamın, böbrek nakli olmak için İran’a gittiği, ancak belli bir süre
sonra oradan cesedinin geldiği söylenilmiş. Buna ek olarak, bu açıklama Emniyet
Genel Müdürlüğü’nün pasaportla ilgili bölümünden
alınmıştır, Van’da bulunan her on vatandaştan birinin İran’a giderek, Van’daki
yüksek tedavi giderlerine karşın, oradaki ucuz sağlık giderleriyle tedavi
olduğu, özellikle böbrek nakli olmayı düşündüğü açıklandı.
Y.Y.Ü Araştırma Hastanesi’nde göz korneasının alınabileceği
sözlerinin ardından çıkan ve büyük boyutlara varan dedikodu ve söylentilerin
önü kesilememiştir. Ancak yetkililer, böyle bir olayla karılaşmadıkları için
şimdiye kadar bu konuda böyle bir çalışma yapmadıklarını; a ncak dünyanın
çeşitli yerlerinde uluslararası bir organ mafyası olduğu ve bunun herkesçe
bilindiği, bununla ilgili şikâyet veya olayların uluslararası güvenlik
kurumlarına ulaşması halinde, orada gerekli işlemler ve çalışmaların yapıldığı
ifade edildi.
Şunu da belirtmek gerekiyor ki, Van iliyle
karşılaştırılması yapıldığında batı bölgelerinde organ mafyasının daha işlek olduğu
söylene bilinir. Organ mafyasının buralarda çok işlerlik kazanmasının nedeni de
burada büyük ve modern hastanelerin olmasıdır. Çünkü bir insandan organ almak,
hele de bunu başka bir insana kanunsuz yollarla nakletmeye kalkışmak, zor ve
tehlikeli bir iştir. Bu işi de kanunsuz yollarla hiçbir hastane yapmamaktadır.
Van şehrinde de bu tarzda bir hastane olmamasından dolayı böyle bir işin burada
olması çok zor, hatta imkânsızdır.
Van’da ortaya çıkan iddialarla ilgili, Van Tabipler Odası
Başkanlığı tarafından düzenlenen basın toplantısında Doç. Dr. Şaban Şimşek’in
şu ifadeleri konuya bir açıklık getirecektir:
"Özellikle organ bağışının yaygın olmadığı ve ekonomik
yönden kötü durumdaki Ortadoğu ülkeleri ile Rusya, Hindistan, Pakistan gibi
ülkelerde ve Afrika ülkelerinde insanlık onuru ile asla bağdaşmayacak, bu tür
bir kirli ticaret yapılmaktadır. Son zamanlarda bölgemizde de buna benzer
haberler çıkmakta, halk arasında dehşet verici söylentiler dolaşmaktadır. Hiç
kimsenin görgü şahidi olmamasına rağmen bu haberler giderek yayılmakta ve
kamuoyunda infial hali yaşanmaktadır. En üst dereceden yetkililerin bile böyle
bir şeyin olmadığına dair açıklamalar yapmalarına rağmen bu konu maalesef
gündemden düşmemektedir. Bölge Tabipler Odası olarak asayiş ile ilgili yetkilerle
yaptığımız görüşmelerde de yöremizde kesinlikle böyle bir olayın olmadığı
bilgisi edinilmiştir. Bu teknik olarak da mümkün değildir. Çünkü bu organlar
mutlaka steril şartlarda alınmalıdır. Yani ameliyat ortamında hazırlanmalı ve
5-6 saat gibi kritik bir zaman zarfında uygun bir taşıma ortamı içerisinde
vericiye ulaştırılıp takılabilmelidir. Bu konuda halkımız rahat olmalıdır.
Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki bir yerde herhangi bir kazanç varsa bazı
insanlar legal veya illegal yollarla bunun peşinden koşacaklardır. Mevcut
şartlar devam ettikçe istesek de istemesek de organ mafyası olacaktır. Organ
nakli ihtiyacını karşılamak isteyen kişilerin, yurt dışına giderek, tedavi
olmaya çalıştıklarını hepimiz biliyoruz. Nefroloji Derneği'nin verilerine
göre, Türkiye'de 30 bin insanın böbrek nakli beklediğini, ancak yılda sadece
400 insanın bundan faydalanabildiği ortaya çıkmıştır. Ne acıdır ki, bu
insanların büyük çoğunluğu 20-40 yaşlarındaki genç nüfustur. Daha dramatik olan
ise bu nakillerin %15’inin ölüden alınan organlar olması, %85'lik ezici
çoğunluğun ise akrabalar arasındaki canlıdan canlıya yapılan böbrek nakli
olmasıdır. Oysa ABD ve Avrupa'da durum bunun tamamen tersidir. Orada yapılan
nakillerde kullanılan organların %90'ı ölüden alınmaktadır. Bu belki bizdeki
akraba sevgisini, insanımızın fedakârlığını gösteriyor. Ama aynı zamanda
canlının böbreğini ölünün böbreğine feda etmek gibi bize has ilginç bir
çelişkiyi de ortaya koymaktadır."
Şimşek, organ mafyasının çocuk kaçırdığı yönünde Van'daki söylentilerle
ilgili olarak: "Bu söylentiler tamamen asılsızdır." diyerek, son
noktayı bıraktı.
Tüm bu ifadeler de gösteriyor ki, organ mafyasının Van
ilinde faaliyet göstermesi imkânsızdır. Yani bu olayların doğruluk payı yoktur.
(FER-MET-ERK-SY-DE-Y)
10.06.2002
21:48:09 TSI METİNLER
Yaşanılan olaylar, aşağıdaki metinlerde olayı yaşayan veya
duyan kişi veya kişiler tarafından bizzat anlatılmıştır.
İlköğretim Çağındaki Çocukların Anlatıları:
Metin-1
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : HASAN KIYAR
AŞI : 15
OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN
Biz, bir ara sokakta top oynuyorduk. Bir minibüs geldi.
Minibüsten uzun boylu iki adam indi. Bizden iki sokak ötede oturan bir adamın
evini sordular. Biz de o evin iki sokak ötede olduğunu söyledik; fakat araçtan
inen adam:” Biriniz arabaya binin, bize evi gösterin.” dedi. Arkadaşlarımızdan
biri hemen atılarak araca bindi. Ve araç oradan uzaklaştı. Epey zaman aradan
geçmesine rağmen, arkadaşımız, hala dönmedi. Oyunumuz bitti, herkes evine
gitti. Akşamleyin arkadaşımızın anne ve babası bize gelerek, çocuklarını görüp
görmediklerini sordu; çünkü hala eve dönmemişti. Ben de beraber top
oynadığımızı daha sonra bir minibüsün gelerek birinin evini sorduğunu ve onun
da evi göstermek için arabaya bindiğini ve bir daha görmediğimi söyledim.
Babası, hemen gösterilecek eve gitti. Onlara çocuklarının birilerine onların
evini göstermek için bazı adamların arabasına bindiğini fakat bir daha
dönmediğini söyledi. Ancak evi gösterilecek olan aile böyle bir olaydan
haberleri olmadığını ve bugün de kimsenin kendilerine misafir olarak
gelmediğini söylediler. Bunun üzerine arkadaşımızın babası hemen polisi
arayarak durumu anlattı. Aradan bir hafta
geçti. Polis, arkadaşımızın ailesini arayarak çöpte bir çocuk cesedi
bulduklarını, gelip görmelerini istediler. Çocuğun ailesi oraya gitti. Ceset
arkadaşımıza aitti. Arkadaşımızın böbrekleri alınmış, yaralı bir şekilde bir
çöpün üzerine atılmış. Hastaneye kaldırılana kadar çocuk ölmüş. Biz de o günden
sonra her arabadan kaçıp eve saklanıyoruz.
Metin-2
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : HAMDULLAH
AYDIN
AŞI : 12
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYET MAH.-VAN
Bir akşamüzeri dışarıda oyun oynarken hava tam kararmıştı. Herkesin
annesi, babası çocuklarını çağırdı ve bir arkadaşımız eve gitmedi. Gezmeye
gitmiş. Biz yatarken, gece yarısı kapımız çalındı. Kapıyı açtık. Arkadaşımın
annesi ile babası çocuklarının eve gelmediğini söyledi. Biz çocuğun annesini,
babasını sakinleştirdik. Akrabalarının evine gidebileceğini söyledik. Ve sabah
olunca amcalarına, dayılarına, bütün gidebilecek akrabalarına söyledik ve hepsi
onu görmediklerini söyledi. Annesi babası çok üzgün, polise gidip çocuklarının
kaybolduğunu söyledi ve polis birkaç gün sonra telefon açıp bulamadıklarını
söylediler. Biz de çok üzüldük. Aradan bir hafta geçmişti ki, polisler
telefonla arayıp arkadaşımızın ailesinin gelmesini istediler. Çocuğun karanlık,
ıssız bir sokakta bütün iç organları alınmış vaziyette gördüklerini söylediler.
Polisler, adamları aramaya başlamışlardı. O günden beri mahalle sakinleri
çocuklarının dışarıya çıkmalarına izin vermediler. Bir daha, bir çocuğu
götürmeye çalışmıştılar. Ama bu sefer başarısız olmuştular. Polisler, adamları
hemen yakalayıp hapishaneye attılar ve komşular rahatlamıştı. Çocuklar, bir
daha geç vakte kadar dışarıda kalmamaları gerektiğini öğrendiler. Mahalle
sakinleri bu olaydan ders aldıklarını söylediler.
Metin-3
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : SELEN KOÇAK
AŞI : 14
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN KALESİ-VAN
Geçen sene ailece kaleye gittik. Piknik yapacaktık. İlk
sefer kaleye gelmiştim. Orayı gezdiğim zaman, gerçekten yeşilliklerle çevrili
olduğunu gördüm. Ayrıca çiçeklerin görüntüsü doğaya bir renk vermişti. Buraya
ilk gelmemin sebebi Van’a üç aydır taşınmış olmamızdı. Gerçekten Van’da
geçirdiğim en güzel günümün bu olduğunu sanmıştım. Ama benim burada en çok
istediğim şey kaleye çıkmaktı. Okulda arkadaşlarım kalenin çok güzel bir yer
olduğunu, eşsiz bir güzelliği ve tarihi, turistik bir yer olduğunu söylediler.
Ve oradaki birçok yeri gezdikten sonra babama kaleye çıkmak istediğimi
söyledim. Babam biraz sonra çıkacağımızı söyledi. Ancak ben çok görmek
istiyordum. Ve sonunda kendim çıkmaya karar verdim. Ve kaleye yavaş adımlarla
çıkmaya başladım. Gerçekten çıkarken çok zorlandım. Ve ayağımın kaymasıyla yere
düştüm ve bacağım çok ağrıyordu. Ama bir yer çok dikkatimi çekti. Oraya
girdiğim zaman iki çocuk oturmuş, sohbet ediyorlardı. Onların yanına gidip
onlarla tanıştım. Onlarla havadan sudan konuşurken bana orada geçen hafta
yaşanılan bir olayı anlattılar. Dediklerine göre orada taşların üzerinde yatan
bir kız görmüşler. Kızın üzerinde bir battaniye varmış. Kızın yanına yaklaşıp
üzerindeki battaniyeyi kaldırmışlar. Kızın kanlar içinde olduğunu görmüşler.
Kızın vücudu paramparçaymış. Bütün organları bedeninden çıkarılmış. Bana öyle
bir anlattılar ki, korkudan dilim tutuldu. Ayak bağlarım bir anda çözüldü.
Artık yürüyemeyecek duruma geldim. Bu olayı yapanların organ mafyası olduğunu
söylediler. O günlerde bu olaylar kale etrafında çok yaşanıyormuş. Ve zaman
öyle hızlı geçmişti ki o anda annemin ve babamın beni ne kadar merak
ettiklerini unutmuştum. Bir kişi beni kaleden aşağıya indirdi. İnerken babamla
karşılaştım. Yüzümdeki korkuyu hemen anlamıştı. Babam sordu ancak ben cevap
veremeyecek bir haldeydim.
Metin-4
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : GÜLCAN GÜNER
AŞI : 13
TAHSİLİ : 7. SINIF ÖĞRENCİSİ
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: LÜTFİYE BİNNAZ SAÇLI İLKÖĞRETİM
Ben okulda teneffüse çıkmıştım. Arkadaşlarımla oyun
oynuyordum. Daha sonra zil çalınca hepimiz içeriye girdik. Ben en sonda
kalmıştım. Daha sonra okul bahçesinin kapısına siyah bir araba yaklaştı. Bir
öğrenci yola çıkmıştı. Ben daha sonra o öğrenciyi bir daha okulda görmedim.
Daha sonra arkadaşlarımın anlattığına göre, bir araba o gün okulun yanına gelip
o öğrenciyi alıp kaçırmışlar. Aradan 1-2 hafta geçtikten sonra o öğrenciyi
yaralı olarak bir çöpte bulmuşlar. O öğrencinin böbreklerini almışlar.
Metin-5
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : VEYSİ YAVUZ
AŞI : 14
OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN
İnsanlar, işte kendi aralarında toplanıp aralarına bir de
organ mafyası doktoruyla anlaşıp organ çetesini oluşturuyorlar. Yani, küçük
çocukları kaçırıp iç organlarını söküp cesetleri çöpe ya da tren yoluna ya da
bir mahalleye atıp kaçıyorlar. Sonra da organları yurt dışına götürüp
satıyorlar ya da zengin hastalara satıyorlar. Yengemin anlattığına göre;
onların komşularından sadece evin hanımı ve küçük çocukları evdeymiş. Eşi de
çarşıya çıkmış ve tam o sırada yedi kişi, galiba organ mafyası, kapılarını
sessizce kırıp eve dalıyorlar. O sıra kadının ağzına bayıltıcı pamuk
bağlıyorlar ve küçük çocukları odaya kapatıyorlar. Annelerinin organ bölgesini
söküp, önemli organlarını söküp, kaçıp gidiyorlar ve o sırada eşi eve gelip
bakıyor ki, kapısı açık. Hanımına sesleniyor, içeriye girip eşini yerde görüp
feryatlar ediyor ve çocuklarını arıyor, içine fenalık geliyor. Çocuklarını
odanın içinde kilitli buluyor. Kapıyı açıp, çocuklarını eşini yerde görüyor.
Çocukları da ağlıyor ve o sırada polisi arıyor. Polisler de arama işine
başlıyorlar ve maalesef mafya çetesini bulamıyorlar.
.1.1.
Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:
METİN-1
Kaçırılan
Olay yeri
Bulunma süresi
Bulunduğu yer
Bulunduğu durum Alınan organları
Olay vasıtası
METİN-2
Kaçırılan
Olay Yeri Bulunma süresi
Bulunduğu yer Alınan Organları
METİN-3
Kaçırılan
Olay yeri
Alınan organları
METİN-4
Kaçırılan
Olay yeri Bulunma süresi Alınan
organları Bulunduğu durum
: Evin hanımı
: Ev
: İç organları
: Yaralı olarak
Genç Kızların Anlatıları:
Metin-1
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : SERAP GÜNDOĞAR
YAŞI : 17
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN
Organ mafyası ile ilgili pek çok söylenti ortaya çıkmıştı.
Ancak ben bunların hiçbirine inanmıyordum. Halk arasında bu tarz dedikodular,
her zaman olmuştur ve insanlar bunları anlatmakta büyük bir zevk duyarlar.
Ancak yaşadığım bir olay bunlara inanmama sebep oldu. Hatta daha etkisinden
bile kurtulamadığımı söyleyebilirim.
Bir gece oturduğum apartmanın iç merdivenlerinde
oturuyordum. Saat yaklaşık olarak gece sekiz sıralarıydı. Diğer arkadaşlarım
dışarıda geziyorlardı. Yaz mevsiminde geceleri genellikle arkadaşlarımızla
dışarıya çıkıp gezeriz. Ben de başka bir arkadaşım gelmesini bekliyordum.
Arkadaşım geldikten sonra onlara katılacaktık. Biraz vakit geçtikten sonra bir
anda tüm elektrikler kesildi. Bizim oralarda sık sık elektrikler kesildiği için
fazla paniğe kapılmadım. Bir yere çarpar ya da düşerim korkusuyla ayağa kalkmak
da istemedim. Oturduğum yerde hem elektriğin hem de arkadaşımın gelmesini
bekledim.
Belli bir süre sonra apartmanın dış kapısının bir ileri bir
geri gidip gelme seslerini duydum. Çocuklardan birinin kapıyla uğraştığını
sandım. Ancak çocuklardan biri olsaydı en azından bağırma sesleri falan da
gelirdi, ancak hiç böyle bir ses duymadım. Dışarıda rüzgâr da yoktu. İçimi bir
korku sarmaya başladı. Daha sonra bir insanın nefes seslerini duymaya başladım.
Bu kişi yavaş yavaş merdivenleri çıkıyordu. Olduğum yerde ayağa kalktım. Ancak
korkudan kaskatı olduğum için hiçbir yere hareket edemiyordum. Zaten
elektrikler de yoktu. O anda elektrikler geliverdi. Ve benim tam karşımda yüzü
maskeli bir adam duruyordu. Elinde de bir bıçak, bana doğru yürümeye devam
ediyordu. O anda hatırladığım tek şey çığlıklarla merdivenlerden yukarıya doğru
koşmaya başladığım ve en üst kata çıktığımda da kendimden geçmiş olduğumdu.
Kendime geldiğimde bütün apartman başıma toplanmıştı. Ben
gördüklerimden emindim. Ama kimse bana inanmıyordu. Herkes benim hayal
gördüğümü söylüyordu. Ben olayın şokunu yaşamaya devam ederken birkaç gün sonra
bizim apartmanın aşağısında bir çöplükte genç bir kızın cesedinin bulunduğu
söylenildi. Kızın gözlerinin ve böbreklerinin alınmış olduğu söylenildi. Ben
şuna inanıyorum ki; o gece beni öldürmeye çalışan adam bunu yapamayınca kendine
başka bir kurban seçmişti. Her ne kadar kimse bana inanmasa da ben bunun doğru
olduğuna inanıyorum.
Metin-2
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : ZEHRA KAHRAMAN
YAŞI : 20
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDETPAŞA MAH.-VAN
Bir kız, arkadaşları ile çarşıya geziye çıkmış. Kız, para
almak için babasının dükkânına uğramış. Sonra çarşıyı dolaşıp cafede
oturmuşlar. Eve doğru yol almışlar. Yolda, siyah, plakası çamur ile silinmiş
bir araba yanlarında durmuş. Kızlara: “Kızlar okuduğunuz okulda sınav var. Ben
bir veliyim. Gelin, sizi okula götüreyim. Korkmanıza gerek yok. Bakın benim
kızım da arabada.” demiş. Kızlar, o günlerde okulda anlatılan olaylar
akıllarına gelince adama güvenmeyip:“Biz yürüyerek gidebiliriz.” demişler.
Kızlar eve gittikten sonra, kız, başlarından geçenleri annesine anlatmış ve
annesi ona onların organ mafyası olduğunu söyleyince kız iyi ki o adama
inanmadığını söylemiş. Annesi anlattığına göre; geçen günlerde komşularının
oğlunu kaçırıp, organsız bir halde ve cansız bedeniyle bir çöpe atmışlar.
Annesi her gün için için ağlayıp, organ mafyalarına lanet ediyormuş.
Metin-3
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : BÜŞRA
GONCA
YAŞI : 22
TAHSİLİ : ÜNİVERSİTE İŞLETME BÖLÜMÜ MEZUNU
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN
Komşumuzun kızları dışarıda dolaşırken, siyah, plakasız bir
arabanın içinden çıkan iki-üç adam, mahallede dolaşan genç iki kız kardeşi
kaçırıp onları etkisiz hale getirmişler. Evin bahçesindeki küçük garajda iç
organlarını alıp onları da orda bırakmışlar. Mahalleye gelen babaları, şüpheli
adamların kendi bahçesinden ayrıldıklarını görünce hemen paniğe kapılmış.
Derhal evini, bahçesini ve son olarak da garajı kontrol etmiş. Ancak acı
gerçekle karşılaşmış. Baba uzun süre şoka girmiş.
Organ mafyası ise o günkü uçakla büyük şehirdeki hastaneye
satış yapmışlar. Olayı baştan beri uzaktan izleyen bir komşusu hemen polise
başvurarak onların robot resimlerini çizdirerek evlere, iş yerlerine,
marketlere, okullara resimlerini dağıtmışlar. Aradan iki-üç ay geçtikten sonra
bir market sahibi, adamlardan birini görüp hemen polise başvurarak bildirmiş ve
polisler onları yakalayıp 17 yıl hapse mahkûm edileceklerini söylemişler.
Metin-4
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : BEHİYE
ŞEDAL
YAŞI : 22
TAHSİLİ : ANKARA HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SOSYAL MESKENLER CİVARI-VAN
Ben, ablamla birlikte ıssız ve çok korkunç bir sokakta
yürüyordum. Hava çok karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Vakit çok geçti. Daha
sonra yanımıza, sanırım o mahalleden olan yaşlı bir kadın geldi. Öyle korkulu
ve telaşlı bir hali vardı ki, daha ilk görüşte bizi ürküttü. Bu sokakta ne
işimiz olduğunu sorup çabucak bu sokağı terk etmemizi söyledi. Başta hiçbir şey
anlamadım. Kadının bir deli olduğunu sandım.
Sonra kadın sinirlenmesin diye onunla yumuşak konuşmaya
çalıştım. Sonra ona niye böyle korku içinde olduğunu sordum. Tabii bana
anlattıklarından sonra ben de korkuya kapıldım. Kadının anlattıklarına göre,
kadın o sokakta oturuyormuş. Birkaç hafta önce birkaç adam, genç bir kızı
kolundan tutup, zorla arabaya koyup kaçırmışlar. O anda ablam, bunların organ
mafyası olduğunu söyledi. Hemen biz kadını bırakıp o sokaktan uzaklaştık. Hızla
oradan uzaklaşırken ablam, bana lisede bunun gibi insanlardan duyduğu bir olayı
anlattı. Okul çıkışında eve doğru geldiğinde yine böyle, genç bir kızı zorla
arabaya atmışlar. Haftalar, aylar geçtikten sonra o kızın cansız bedeni, ıssız
bir yerde terkedilmiş bir vaziyette bulunmuş. Bütün organları alınmış. Bu olay
haftalarca konuşulmuş.
Artık ben karanlık bir sokakta yürüdüğümde sanki o olay
olacakmış gibi hissine kapılıyorum. Bundan sonra kendime çok dikkat ediyorum.
Bu tür olaylar beni çok etkiliyor.
Metin-5
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : GÜLDEN TORAN
YAŞI : 18
OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN
Bir cumartesi günü, genç bir kız dayısının evine gitmek
için sabah erkenden evden ayrılmış. Yavaş yavaş sokakta yürürken, görgü
tanıklarının söylediklerine göre; hızla yanına yaklaşan siyah bir arabadan
adamlar çıkarak kızı zorla arabaya bindirmişler. Kızın çığlıklarını duyanlar,
kızın imdadına yetişmeye çalışmışlar; ancak onlar, oraya varana kadar araba
hızla oradan uzaklaşmış. Yetkililere haber verilmiş. O hafta tüm aramalara
rağmen kızdan bir haber alınamamış.
Aradan bir hafta geçtikten sonra kaçırılan kızın cesedi bir
dere yakınlarında bulunmuş. Kızın iç organlarının alındığı ve kıza tecavüz
edildiği yapılan otopsi sonucunda ortaya çıkmış.
Bu olaydan sonra, bizim civarda oturan tüm kızlar ki ben de bunlara dâhilim, korkudan bir yere çıkamadık. Zaten ailelerimiz de izin vermemeye başladılar.
OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: SELİMBEY MAH.-VAN
Ben hiçbir şekilde organ mafyası ile ilgili anlatılan
olaylara inanmıyorum. Türkiye’nin batısında ya da Avrupa’da derseniz, bu
olaylarla karşılaşmak mümkün olabilir. Ancak yeterince gelişememiş, teknoloji
bakımından batıdaki illeri çok çok gerilerde izleyen Van şehri için bu tarz
olayların ortaya çıktığını söylemek çok zordur. Böyle olaylar, yani bir
insandan organ alıp, bunu başka bir insana nakletmek o kadar da kolay bir iş
değildir. Bunun için modern hastanelerin olması gerekiyor. Bir de şunu
belirtmek gerekir; organları alındıktan sonra o insanların her hangi bir yere
atılıp daha sonra bunların yaşaması gibi bir durum söz konusu olamaz. İşte
anlatılan hikâyelerde: ”Falanca kişinin organları alındıktan sonra çöplüğe
atılmış ve yaralı ya da ölü bir haldeymiş.” şeklindeki anlatımlar, bunların
birer hikâyeden ibaret olduğunu gösteriyor.
3.2.1. Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:
METİN-1 1. OLAY
: Bir Apartman
: Bir Bıçak
: Gece
2.OLAY
: Bir başka genç kız
: Böbrekleri ve
gözleri
Bulunduğu durum |
: Ölü olarak |
Alınan organları Olay vasıtası |
: İç organları : Siyah bir araba |
METİN-5
Kaçırılan |
: Genç bir kız |
Olay yeri Alınan organları |
: Sokak : İç organları |
Bulunduğu durum |
: Ölü Olarak - tecavüze uğramış |
Bulunduğu yer Olay vasıtası |
: Bir dere yakını : Siyah bir araba |
Bulunma süresi |
: Bir hafta |
3.3. Aynı Aile Fertlerinin Anlatıları:
|
Metin-1 |
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI |
: YUNUS ARSLAN |
YAŞI TAHSİLİ MESLEĞİ |
: 42 : OKUMAMIŞ : TAKSİ ŞOFÖRÜ |
Van’da iki çocuklu bir aile yaşıyormuş. Bu ailenin reisi,
taksicilik yapıyormuş. Hayatları sürüp giderken, hiç ummadıkları bir zamanda
hayatlarını alt üst eden bir olay yaşamışlar.
Bir gün evin kadını, yıkadığı çamaşırları asarken çocukları
da dışarıda oyun oynuyormuş. Çocuklar sokakta oyun oynarken iki adam sokağa
gelmiş. Daha sonra çocukları kandırarak, kendi arabalarının içine koyarak
götürmüşler. Çocuklar, bağırıp çağırmışlar. Ancak bu bir işe yaramamış. Daha
sonra çocukları İranlı bir doktorun yanına götürmüşler. Doktor, çocukların bazı
organlarını almış. Çocukların organları alındıktan sonra onları yarı baygın bir
şekilde bir büyük valizin içine yerleştirmiş. Sonra, çocukları, bir taksiye
bindirip bir yere atmak için götürmüşler. Ancak ne şanstır ki, taksi çocukların
babasına aitmiş. Adamlar, taksiyi bir benzincide durdurup tuvalete gitmişler. Taksi şoförü, bavulun içinde çok garip
sesler duymaya başlamış. Şoför de meraklanıp bavulu açmış. Gördüğü manzara
karşısında neye uğradığına şaşırıp ve şoka uğramış. Çünkü o bavulun içinde
kendi çocuklarını bulmuş. Kendine gelir ve hemen polise haber vermiş. Polisler,
derhal oraya gelir ve adamları yakalamışlar. Ancak, adam, çocuklarını hastaneye
yetiştiremeden ölmüşler.
Metin-2
TAHSİLİ
MESLEĞİ
ANNE:
Bir gün kadının biri, bahçede çamaşırlarını asarken, komşu
kadınlardan birini görünce onunla konuşmaya başlamış. Tam bu sırada, çocukları
da sokakta oynuyorlarmış. Çocukların yanına siyah bir araba gelmiş ve çocukları
arabaya koyarak kaçırmışlar. Ancak anne konuşmaya daldığı için bundan haberdar
olmamış. Daha sonra, kadın, çocuklarının yokluğunu fark etmiş; ancak iş işten
geçmiş. Anne çılgına dönmüş. Daha sonra polise haber vermiş. Aradan geçen bir
haftadan sonra çocukların organları alınmış bir halde evlerinin aşağısında
bulunan bir çöplüğe atmışlar.
Metin-3
: 17
: LİSE 2. SINIF
: ÖĞRENCİ.
EVİN KIZI:
Kadının biri, komşularına oturmak için gider. Ancak kızı
yeni okuldan geldiği için yorgundur diye, kendisiyle götürmez. Zaten kız da
kendisi gitmek istememiş. Anne gittiği evde çok fazla kalmıştır. Daha sonra eve
gelir. Kapıyı çalar çalar; ancak kimse açmaz.
Kadın, buna bir anlam veremez. Çünkü kızı bir yere gideceğini söylememiş. Kadın
komşularından yardım istemiş. Bunun üzerine komşuları gelip, kapıyı kırarak
içeriye girmişler. Kadın ve komşuları gördüğü manzara karşısında şoka uğrarlar.
Nerden girdiği bir türlü anlaşılmayan kişi ya da kişiler kıza tecavüz etmişler.
Daha sonra kızın iç organlarını da alarak kızı öldürmüşler.
Metin-4
TAHSİLİ
MESLEĞİ
EVİN OĞLU:
Bir gün, küçük bir çocuk sokakta oyun oynarken, mahalleye
gelen siyah bir arabanın içindekiler, zorla çocuğu arabaya bindirerek
kaçırırlar. Mahallede diğer oynayan çocukların bağrışmaları üzerine tüm
mahalleli oraya toplanıyorlar. Ancak oraya toplanmaları bir fayda vermez. Çünkü
araba oradan çoktan uzaklaşmış. Aradan bir hafta geçtikten sonra çocuğun cesedi
mahallelerine çok uzak bir çöplükte bulunur. Ancak organ mafyası çocuğun
böbreklerini almış.
Bu örneklerden yola çıkarak, Arslan ailesine mensup olan
(anne, baba, evin kızı ve oğlu) dört ferdin temelde aynı konu olan, organ
mafyası ile ilgili anlatılarını aktardık. Hemen hemen anlatılanlar aynı. Çünkü
temelde bir organ mafyası ve bu mafyanın kaçırmaları ya da yaptıkları şeyler
anlatıldı.
Ancak bu dört anlatımda bazı farklılıklar olmakla beraber,
her birinin değişik motiflerle süslendiğini de söyleyebiliriz. Mesela, a
nlatımı yapan babanın mesleği taksi şoförlüğüdür. Anlattığı olayda kaçırılan
çocukların babası da bir taksi şoförüydü. O zaman, olayı anlatan taksi şoförü
ya kendi meslektaşlarından duyduğu için ya da aynı fonksiyonu taşıyan babalık
görevinden dolayı mesleki bir benzerlik yapmıştır.
Annenin anlatımına baktığımız zaman, kendi anlatımında
annelik rolünün daha baskın olduğunu görmekteyiz. Çünkü anlatımını sadece bir
anne işleviyle ortaya koymaya çalışmış, bunun
dışında anlatıma herhangi bir ekleme yapmadan ya da başka farklılıklar
katmadan, sadece bir annenin iş esnasında başına gelen bir olayı aktarmıştır.
Evin kızı, anlatımında kendi yaş ve cinsiyetine bağlı
olarak olaya bir ekleme yapmıştır. Genç kız, anlatımına kaçırılan genç kızın
organlarının alınmasıyla birlikte tecavüze uğradığı motifini de eklemiştir.
Yine organları alınan kızı, yaşça kendine benzetmiştir.
Evin küçük oğlu ise, kendi yaş ve psikolojisine bağlı
olarak, anlatımına herhangi bir ekleme ya da ifadesinde bir değiştirme
yapmadan, sadece kaçırılan çocuğu ön plana çıkartarak olayı aktarmıştır.
Tüm bunlar gösteriyor ki, aynı konu, aynı aile fertleri
tarafından bile dile getirilmeye çalışılsa, genellikle anlatanın, anlatımında
her yönüyle kendi yaşamı ve psikolojisi ön plana çıkar. Bundan hareketle,
anlatıcının yaşı, mesleği, cinsiyeti ve buna benzer olgularının anlatımını
etkilediği söylenebilir.
Babanın mesleği, onun kendi anlatımını etkilemiştir. Belki
de olayı duyduğunda kaçırılan çocukların babası bir taksi şoförü değildi. Ancak
kendini o adamın yerine koyarak, hem aile reisi konumunda hem de mesleki
bakımdan kendini o babayla özdeşleştirmeye çalışmıştır. Yine annenin, annelik
içgüdüsünün daha baskın gelmesiyle anlatıcı anne, tüm işlevi kaçırılan çocuktan
ziyade çocuğun annesine yüklemiştir. Evin kızı kendi yaş ve cinsiyetini ortaya
koyarken, evin küçük oğlu ise sadece kendi yaşıtındaki kaçırılan çocuğu bize
aktarmıştır.
Dolayısıyla anlatımlar, temelde aynı konu üzerine
oturtulmaya çalışılırken, anlatıcının bazı özelliklerinden dolayı farklılıklar
arz edebilir. Tabii ki, bu durum, anlatımların çeşitlenmesi ve zenginlik
kazanması bakımından önemlidir.
Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve
Farklı Unsurlar:
: Önce sokakta-Sonra
bir taksi içinde
: İç organları
Bulunduğu Durum : Yarı baygın-Daha sonra ölü
Olay vasıtası |
: Bir araba |
Baskın rol |
: Baba |
METİN-2
Kaçırılan |
: Bir kadının çocukları |
Olay yeri Alınan Organlar |
: Sokakta : İç organlar |
Bulunduğu Yer Olay vasıtası |
: Çöplük : Siyah bir araba |
Baskın rol |
: Anne |
METİN-3
Kaçırılan |
: Genç bir kız |
Olay yeri |
: Kendi evinde |
Alınan Organlar |
: İç organlar |
Bulunduğu Durum : Ölü ve tecavüze uğramış
Baskın rol |
: Genç kız |
METİN-4
Kaçırılan |
: Küçük bir çocuk |
Olay yeri Alınan Organlar |
: Sokak : Böbrekleri |
Bulunduğu Durum Bulunduğu Yer |
: Ölü olarak :Bir çöplük |
Olay vasıtası |
: Siyah bir araba |
Baskın rol |
: Küçük çocuk |
Göç Sonucu Kente Yerleşen İnsanların Anlatıları:
Metin-1
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : HASAN
ÇARDAK
AŞI : 37
YAŞADIĞI
YER: HACIBEKİR MAH.-VAN
Hani Van’da İran mafyası var ya, işte bir gün İran
mafyasına çalışan bir adam, doktor kılığına girer. Ondan sonra Van’ın
sokaklarında ev ev dolaşıp, hasta olan insanları iyileştireceğini söyler. Bu
adam hangi eve girmişse orada hasta olan insanların önce organlarını alıyor,
ondan sonra da o hastaları öldürüyormuş.
Yine bu doktor, sabah erkenden tandır evine ekmek pişirmek
için giden bir kadını yakalar. Ondan sonra, doktor olan adam, bu kadının
vücudunu keser. Organlarını alır ve oradan kaçar. Sonra kadın ölür. Allah
inşallah onlara bela verir.
(Hani Van’da İran mafyası var ya, işte bigün İran mafyasına
çalışan bi adam, doğtor kılığına girerler. Ondan sonra Van’ın sokaklarında ev
ev dolaşi, hasta olan insanları iyileştirecağini söyliyi. Eee, bu adam hangim
eve girmişse ordaki ğasta olan insanları önce organlarini ali, ondan sonra da
vurup adamlari öldürimiş.
Yine bu doğtor, sebah erkenden tendüre ekmeğ pişirmeğe
giden kadini yağalıyi. Ondan sonra bu kadıni kesi. Organlarini ali, kaçi. Ee
haliyle de kadın öli. Allah ınşallah onlere bela vere.)
Metin-2
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : GÜLÜZAR TERCAN
AŞI : 49
YAŞADIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN
Bir tane çocuk, ekmek almak için fırına gidiyor. Çok zaman
geçer, çocuk eve dönmez. Annesi de meraklanır ve oğlunun ardından gider. Ne
çare, kadın oğlunu bulamaz. Çaresiz kadın nerdeyse ölecek. Polise haber verirler.
Bütün her yeri arayıp tarıyorlar ama çocuğu bulamazlar. Aradan bir hafta geçer,
bir çöplükte çocuğun ölüsünü bulurlar. Allah onlara bela versin. Çocuğa nasıl
kıyarlar? Hem çocuğu öldürmüşler hem de böbreklerini almışlar.
( Bi tene çocuk fırına ekmağ almaya gidi. Çok zaman oli,
çocuk eve dönmiyip. Anası da maraklani, oğlunun ardından gidi. Garıp nıce
etsın, öz çocuğuni bi türlü bilamıyi. Biçare kadın az kalsın öle. Polise ğaber
veriler. Bütün her yeri ariyiler tarıyiler ama çocuğu bulamiler. Aradan bi hafte
geçi. Kadının çocuğunun ölisini bi çöplükte buliler. Allah onlara bela versin.
Nasıl çocuğa kiyiler. Çocuği öldürüp öldürmelerine bi de böbreklerıni alıplar.)
Metin-3
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : DEMİR
AĞEBEY
AŞI : 29
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN
Bizim akrabanın küçük oğlunu İranlılar kaçırıp götürürler.
Küçük çocuk, sokakta oynuyormuş. Daha sonra siyah bir araba gelip, içinden
çıkan büyük adamlar, çocuğu arabanın içine koyup götürürler. İnşallah boyunları
devrilir. Çocuğu bir kanala atmışlar. Küçük çocuğun böbreklerini ve gözlerini
almışlar. İnşallah o gözlerle kimse görmez ve böbrekler kimseye fayda vermez.
( Bızım bi ağrebanın köçük oğlıni da bu İranlilar kaçırıp
götürdiler. Köçük çocuğ sokağta oyniyimiş. Ondan sonra bi tane siyah araba
gelip içinde çıkan böyük adamlar çocıği arabanın ıçine koyup götürmişler.
İnşallah boyunlari devrılsın. Bi tane kanala atmişlar. Köçük çocuğın
böbreklerıni bi de gözlerıni almişlar İnşallah o gözlerle kımse görmeye o
böbrekler kımseye fayda olmaya.)
Metin-4
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : SİYAHAL SENAR
AŞI : 33
TAHSİLİ : OKUMAMIŞ
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR
MAH-VAN
İşte bizim mahallenin yukarısında Haçort Mahlesi var. Orada
bir kadının iki çocuğunu İranlılar alıp götürürler. Çocukları paramparça
ederler. Böbreklerini ve ciğerlerini alıp götürürler. Çocukları bir çöplüğe
atarlar. İnşallah onların çocuklarının başına da gelir. Onların ciğerleri de
böyle yanar.
( İşte bızım mahelenın yukarısında Haçort Mahlesi var.
Orada bi tane kadının iki tene çocığıni İranlilar alıp götüriler. Çocığlari
paramparça edıpler. Ne kader böbrekleri, ciğerleri varsa hepsıni alıp
götüriler. Çocğlari da atilar bi tene çöplıge. İnşallah onların çocuklarının
başına da gelir. Onların cigeri de böyle yanar. )
.4.1. Anlatılarda
Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:
METİN-1
Kaçırılan |
: Öldürülen: Bir kadın |
Olay yeri |
: Tandır evinde |
Alınan Organlar |
: İç organlar |
Bulunduğu Durum : Vücudu kesilmiş-Ölü olarak
METİN-2
Kaçırılan |
: Bir kadının çocuğu |
Olay yeri Alınan Organlar |
: Sokakta, fırına giderken : Böbrekleri |
Bulunduğu Yer |
: Çöplük |
Bulunduğu Durum |
: Ölü olarak |
METİN-3
Kaçırılan |
: Küçük bir erkek çocuk |
Olay yeri |
: Sokakta |
Alınan Organlar Bulunduğu Durum |
: Böbrek ve gözler : Ölü |
Kenar Mahallelerde Yaşayan İnsanların Anlatıları:
Metin-1
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : FATMA YÜKSEK
YAŞI : 55
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN
Bir gün bir çocuk, sokakta tek başına oynarken bir
adam:”Gel, sana para vereyim.” diyerek, o bahaneyle çocuğu çağırıyor. Çocuk da
koşa koşa yanına gidiyor. Ve çocuğu kaçırıyor. Çocuğun annesi, meraklanıp,
sokağa çıkıp hem arıyor hem soruyor. Kimseler ne görmüş ne duymuş. Annesi iyice
merak edip babasına ve polislere haber veriyor.
Birkaç gün geçtikten sonra bütün umutlar tükendi derken
çocuk çıkıyor ortaya. Daha bir gün geçmeden çocuk elini böbrek tarafına
koyup:”Buram ağrıyor.” demiş. Annesi de şüphelenir ve çocuğunun ağrıyan yerine
bakar. Orada diş izleri görür ve çocuğun böbreklerinin alındığını anlar ve
hemen hastaneye götürür. Birkaç gün hastanede diyaliz makinesinde tedavisini
yaptırırlar. Çocuk, daha fazla dayanamayıp ağrısından ölür.
Metin-2
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : FİLİZ CANPOLAT
YAŞI : 45
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: BOSTANİÇİ BELDESİ.-VAN
Bundan bir yıl önce akşamüzerinde bu olay gerçekleşmiş. Bir
evde karı-koca ve bir de çocukları varmış. Kadın, akşam çocuğunu kocasının
yanına bırakıp çöp dökmeye gitmiş. Aradan epey bir zaman sonra kocası karısının
uzun zamandır gelmediğini fark eder. Dışarı çıkıp, konu komşuya karısını görüp
görmediklerini sormuş ve herkesten olumsuz yanıt almış. Adam, telaşlanıp
hastaneyi, karakolu aramış; ama karısı orada da yokmuş. Aradan uzun zaman
geçtikten sonra, saat gecenin bir yarısında karısını getirip kapının önüne
koymuşlar. Kadın kapının önünde narkozun etkisinden kurtulmamış, baygın
vaziyette yatıyormuş. Kadın, sancı içinde kıvranıyormuş. Kadının vücudunda
ameliyat izlerinin olduğunu fark etmişler ve doktora götürmüşler. Doktor,
kadının bir böbreğinin alındığını söylemiş.
Metin-3
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : AYSEL GÜNDOĞAN
YAŞI : 46
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HANİKOĞLU MAH.-VAN
Bir gün, küçük ve sevimli bir çocuk, kapının önünde
oynuyormuş. Yanında duran bir araba, çocuğa bir şey soracakmış bahanesiyle
çocuğu kendisine yaklaştırmaya çalışmış. Çocuk, adamın yanına yaklaştıktan
sonra adamlar, çocuğa: “Sen, bizi babana götürebilir misin?” demişler. Çocuk,
ne demek istediğini anlamamış ve arabanın yanına yaklaşırken adam onu arabaya
atıp götürmüş.
Annesi, dışarıya çıkmış ve çocuğuna seslenmiş. Çocuk, ses
vermeyince karşı komşusunun çocuğunun yanına gittiğini düşünmüş ve komşusunun
kapısını çalmış. Komşusu oğlunun orada olmadığını söyleyince, kadın
tedirginliğe düşmüş. Saatler geçmiş, kadının aramadığı yer kalmamış. Kadın,
bütün tanıdıklarına haber vermiş ve kocasını çağırmış. Karı-koca bütün gün
çocuklarını aramaya çıkmışlar.
Ana yüreği işte. Anne hiçbir şey yemez olmuş. Babanın da
yüreği kan ağlıyormuş. Fakat karısına destek olması gerekiyormuş. Bundan dolayı
onu unutması gerekiyormuş. Haftalar ve aylar geçmiş. Onlar artık çocuklarının
geri dönemeyeceğini anlamışlar.
Bir ay sonra kapıları çalınmış. Kapıda kimse yokmuş. Kadın
tam içeriye girecekken gözüne büyük bir torba ilişmiş. Kadın torbanın ne
olduğunu merak edip açmış. Kadın gördükleri karşısında ne yapacağını şaşırmış.
Kadın buz kesilmiş; çünkü yavrusu organsız ve donmuş vücuduyla terkedilmiş. Ve
kadın o günden sonra bir daha da diğer çocuklarını tek başlarına bir yere
göndermemiş.
Metin-4
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI : ŞEREF YASİN
YAŞI : 48
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDETPAŞA MAH.-VAN
Vanlı Mithat Genç isminde bir esnaf, böbrek hastası
olduğundan dolayı İran’a tedavi amaçlı gitmiş. İran’da organ mafyasının
pençesine düşen Mithat Genç’e mafya tarafından organ nakli yapılacağına dair
söz verilmiş. En son çağrıldığında Genç’ten böbrek nakli yapılacağı için
gelmesi istenmiş. Mithat ismindeki vatandaş, bunun üzerine İran’a gitmiş. Mafya
Genç’i ameliyat etmiş ama böbrek nakletmemiş. Dahası diğer sağlam organlarını
da alarak, başka kişilere para karşılığı satmışlar.
Mithat Genç’i ise mafya hududa getirerek bir yere gömmüş.
Genç’in ailesi uzun süren araştırmalar sonucunda ve askerden yardım alarak
oğullarının gömüldüğü yeri öğrenmişler ve cesedini bulmuşlar.
Metin-5
KAYNAK KİŞİ:
ADI-SOYADI :
EDA POLATER
YAŞI :
17
OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN
Geçen senenin yaz aylarında, bir tarlada çocuklar her
zamanki gibi oyunlarını oynuyorlarmış. Devamlı, bir araba, bu çocukların
oynadığı yerde geziyormuş. Ancak bu durumdan kimse şüphe etmemiş. Bu böyle
birkaç gün sürmüş. Ancak daha sonra adamlar, 10 yaşında bir çocuğu kaçırmışlar.
Çocuk ortadan kaybolur. İki aya yakın bir süre çocuktan haber alınamamış. Aile
belki fidye için ararlar diye beklemiş; ancak hiç aramamışlar. Polis de her
tarafta onları aramış; ancak hiçbir sonuç elde edememiş. Uzun bir zaman sonra,
aile umudunu tamamıyla kestiği bir anda, çocuk bir çöplükte, böbreği alınmış,
yarı baygın bir şekilde bulunmuş.
3.5.1. Anlatılarda Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar:
METİN-1
Kaçırılan |
: Bir evin çocuğu |
Olay yeri Alınan Organlar |
: Önce sokakta : Böbrekleri |
Bulunduğu Durum |
: Yarı baygın-Daha sonra ölü |
METİN-2
Kaçırılan |
: Bir kadın |
Olay yeri |
: Sokakta, çöp dökmeye giderken |
Alınan Organlar Bulunduğu Yer |
: Böbrekler : Kendi evinin kapı önü |
Bulunduğu Durum |
: Narkozun etkisinde yarı baygın |
METİN-3
Kaçırılan |
: Küçük bir çocuk |
Olay yeri |
: Kendi sokağında |
Alınan Organlar |
: İç organlar |
Bulunduğu Durum Olay vasıtası |
: Ölü : Bir araba |
METİN-4
Kaçırılan |
: Bir esnaf |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Olay yeri |
: Van, İran |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Alınan Organlar |
: Böbrekler |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bulunduğu Yer Bulunduğu Durum Zengin Semtlerde Yaşayan İnsanların Anlatıları: Metin-1 : BURHAN SÖYLEMEZ : 56 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: ŞAMRANALTI MAH.-VAN Van’ın Şamranaltı Mahallesi’nde pek çok çocuğun
kaçırıldığı, çocukların bu yüzden artık sokağa salınmadıkları görülmüş.
Özellikle İranlıların çocukları kaçırdıkları, onların organlarını alarak, bir
battaniye içine koyarak götürdükleri söyleniyormuş. Bu korku, o kadar fazla
yayılmış ki, aileler artık çocuklarını okula bile gönderememişler. Şamranaltı’nda bazı çocukların kaçırıldığını görmüşler.
Çocuklar, sokakta oynarken bir arabaya koyularak kaçırılmışlar. Organları
çalındıktan sonra, öldürülerek onların bir çöplüğün üzerine atıldıkları
söyleniliyor. Metin-2 KAYNAK KİŞİ:
YAŞI : 39 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDETPAŞA MAH.-VAN Van’da organ mafyası ile ilgili söylentiler, geçen
senelerde çok fazla bir şekilde dolaşıyordu. Artık insanların konuştukları
konu, organ mafyası ve bu mafyayı İranlıların meydana getirdiğiydi. Bu söylentilerin dilden dile dolaştığı bir sırada Van’ın
Hacı Hüseyin Camisi’nin aşağısında bir çöplükte, bir çocuk cesedi bulunmuş.
Yapılan inceleme sunucunda çocuğun böbreklerini alan adamlar, çocuğu öldürerek
çöpe atmışlar. Metin-3 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : BİRGÜL KARAMAN YAŞI : 33 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN SOKAĞI-VAN Van’da 22 yaşında bir genç adam, bara gitmiş. Barda da bir
kız yanına oturmuş. Kıza, genç oğlan içki ısmarlamış; fakat kız içkileri
getirmek istemiş ve getirmeye gitmiş. Tabii, getirmeye gidince genç erkeğin
içkisine uyuşturucu katıp genci uyutmuş ve evine götürmüş. Genç oğlan,
uyandığında kendini küvette buzların arasında bulmuş. Sadece yanında bir cep
telefonu ve aynanın önünde de bir telefon numarası varmış. Hemen o numarayı
aramış. Genç çocuk, telefona çıkana anlatmış başından geçenleri ve telefonda
onunla konuşan insan, gence yan taraflarına bakmasını istemiş. Genç oğlan
bakmış ve iki yanında da dikiş izinin olduğunu söylemiş. Bunun üzerine
telefondaki kişiler, buzun içine girmesini ve kıpırdamamasını istemişler. Genç
oğlan hemen istediklerini yapmış ve beklemeye başlamış. Ama geldiklerinde çok
geçti; fakat yine de hastaneye kaldırmışlar. İki-üç gün yaşadıktan sonra genç
oğlan ölmüş ve o kızın organ mafyasının bir kuryesi olduğunu anlamışlar.
Anlatılarda
Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar: METİN-1
METİN-2
METİN-3
Konu ile ilgili Van’ın zengin esnafları ile görüştük.
Onların organ mafyası ile ilgili ortaya çıkan söylentilere nasıl baktıklarını
öğrenmeye çalıştık. Çünkü insanların maddi durumunun iyi ya da kötü olması
onların olaya bakış açısını etkilemektedir. Pek çok insanla yaptığımız
görüşmelerde sadece dört zengin şahsın ismini buraya aldık. KAYNAK KİŞİLER: Nurettin ASLAN : Esnaf Şakir DEĞER : Esnaf Adil GÜNER : Galeri sahibi Nemci DOKUMACIOĞLU: Mağaza Sahibi Görüştüğümüz zengin insanların büyük bir kısmı, böyle bir
şeye hiç inanmadıklarını belirttiler. Bu konuyla ilgili anlatılanların, saçma
sapan şeyler olduğunu, gerçekle hiçbir bağının olmadığını söylediler. Zaten
çocuklarının servislerle okula gittikleri ve özel okullarda okudukları için bu
konuda hiçbir endişelerinin olmadığını ve olmayacağını ifade ettiler. Çocuklar,
özel okullarda okudukları için her an kontrol altındalar. Zaten onları özel
okullara göndermelerinin en büyük nedeni de buymuş. Bu tarz dedikoduların ortaya çıkma nedeni olarak da
insanların işlerinin, güçlerinin olmamasını neden göstererek, öylesine vakit
geçirmek için bu yola başvurduklarını dile getirirken, diğer bazı anlatıcılar
da en başta bu söylentilere inandıklarını, ancak yetkililerden aldıkları
güvenli bilgilerden dolayı, daha sonra bu konu hakkında hiçbir endişelerinin
kalmadığını anlattılar. İlçelerde
Yaşayan İnsanların Anlatıları: Metin-1 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : HAYRETTİN
SORMAZ YAŞI : 45 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ÖZALP-VAN ARASI Bir gün bir taksi şoförü, köyden Özalp’a gelirken, yolda üç
kişi onun arabasına binmiş. Bu adamların elinde de büyük ve siyah bir valiz
varmış. Şoföre Van’a kadar kendilerini götürmelerini söylemişler. Ancak şoför
Özalp’a gideceğini, Van’a gitmeyeceğini söylemiş. Bunun üzerine adamlar şoföre
şayet Van’a kadar onları götürürse ona istediği kadar para vereceklerini
söyleyince, şoför de bu teklifi kabul etmiş. Yol bayağı uzunmuş. Ancak şoför,
bu adamların hal ve hareketlerinden şüphelenmeye
başlamış. Adamların konuşmalarından İranlı olduklarını anlamış. Ellerindeki
valizlere bakarak sürekli İranlıca bir şeyler konuşuyorlarmış. Şoför de bu
durumdan şüphelenmeye başlamış. Yolda bir yerde mola verdiklerinde, şoför
polisi arayarak arabasına binen adamlardan şüphelendiğini, kendi başına bir iş
getirebileceklerini söylemiş. Bunun üzerine bir polis ekibi yolda hazır bunları
bekliyormuş. Arabadaki adamlar telaşlanmaya başlamışlar. Polisler önce adamları
arayıp, daha sonra valize bakmışlar. Valizde bir kutu varmış. Kutu çok farklı
bir şeymiş. Polisler kutuyu açamamışlar. Adamlar da açmak istememişler. Ancak
polislerin zorlamaları sonucu adamlar kutuyu açmışlar. Kutunun içinde insan
organları varmış. Polisler İranlı adamları yakalayarak götürmüşler. Metin-2 KAYNAK KİŞİ:ADI-SOYADI YAŞI TAHSİLİ OLAYIN YAŞANILDIĞI YER:
GÜRPINAR-VAN Adamın biri, hiç kimsenin olmadığı bir yerde yürüyormuş.
Yanından aniden geçen bir araba durup ve arabanın içinden çıkan adamlar, adamı
bayıltmışlar. Adamı, karga tulumba arabaya bindirip ıssız bir yere götürmüşler.
Ve karnını yarıp, iç organlarının bir kısmını alıp, bir ağacın arkasına
atmışlar. O yerde gezinen bir adam, leş kokusunu almış ve yürüyerek leş
kokusunun geldiği yöne doğru gitmiş. Ağacın arkasında bir ceset bulmuş. Bu
cesedin karnı dikişliymiş. Adam jandarmaya haber vermiş. Jandarmalar cesedi
alıp hastaneye götürmüşler ve adamın dikişlerini açmışlar. Bütün iç
organlarının çalındığını görmüşler. : SADIK GÜVEN : 52 : İLKÖĞRETİM MEZUNU OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ÇATAK-VAN Bir gün, bir çocuğun babası oğlunu, sigara alması için
gecenin geç vaktinde bakkala göndermiş. Çocuk bakkala giderken birkaç adam,
siyah bir arabayla çocuğa adres sormuşlar ve çocuğun kendilerini o adrese
götürmesini istemişler. Çocuk da kabul etmiş, arabaya binmiş. Sonra çocuğu bir
ambara götürüp böbreğini almışlar. Daha sonra çocuk, çöpte ölü bulunmuş. Metin-4 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : GÜNEŞ DURKAN YAŞI : 32 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: EDREMİT-VAN Halamın mahallesinde, bahçede oynayan küçük yaşlarda bir
çocuk kaybolmuş. Çocuğun annesi, sokağa çıkıp çocuğunu eve çağırmak istemiş.
Ama çocuğunu bahçede arayıp bulamayınca şüphelenmiş. Komşularına sorup
soruşturmuş. Komşular da çocuğunun nerede olduğunu bilmemişler. Çocuğun annesi
hemen kocasını arayıp durumu bildirmiş. Çocuğun anne ve babası hemen durumu
polise bildirmişler. Polis, çocuklarını bir çöp tenekesinde ölü bulduklarını
söylemiş. Çocuğun anne ve babası mahvolmuşlar. Çocuklarının öldüğüne
inanamamışlar. Yapılan otopsi sonucunda, çocuğun gözleri ve diğer organlarının
alındığı anlaşılmış. Metin-5 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : GÜLŞAH ILGIN YAŞI : 22 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: MURADİYE-VAN Bir yaz akşamıydı. Yazın keyfini çıkarıyorduk. Ailece
dışarıda oturmuş, yemek yiyorduk. Abim, işten biraz geç geldi ve yemeğe oturdu.
Karnı zil çalıyordu, hemen yemek istedi. Yemekten sonra bize bir olay
anlatacağını söyledi. Sabırsızlıkla anlatacağı
olayı bekliyordum. Olayı heyecanla anlatmaya başladı. Bize çarşıda bir kadını,
iki kişinin kaçırdığını söyledi. Daha sonra iki gözünün çalındığını ve kadının
gözlerinin yok bir şekilde, hastanenin önüne bırakıldığını söyledi. O,
anlatırken hem çok korkmuş, hem de çok üzülmüştüm. Fakat böyle bir şeyin olması
pek de inandırıcı değildi. Bu olayı arkadaşlarıma da anlattım. Onların bir kaçı
bu olayı duyduklarını söyledi. Hatta buna benzer organ çalma olaylarını, birkaç
kişiden daha duymuştum. Bütün bu olaylar çok şaşırılacak şeylerdi. İnsanları
korkutan bu tür olaylar beni gerçekten çok etkiledi. Metin-6
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ERCİŞ-ARAŞTIRMA HASTANESİ Dün annemler, komşumuza oturmaya gitmişler. Komşuların
anlattığına göre, dün Erçiş ‘te bir kaza meydana geliyor. Kazada yaralanan
kişi, yani arabayı kullanan bir bayanmış. Kazada yaralanan o bayan, Araştırma
Hastanesi’nin acil servisine kaldırılmış. Bayanın öldüğünü söylemişler. Bu
sırada organ mafyasından olduğu sanılan iki kişi morga girmiş ve cesedin iç
organlarını çalmışlar. Çaldıktan sonra cesedi yok etmişler. Kızının öldüğünü,
organlarının çalındığını öğrenen anne ve baba, kızlarının cesedini aramaya
başlamışlar. Aradan bir ay geçmiş. Polis cesedi aramaya devam ediyormuş; ama
ceset bulunamamış. Metin-7
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: GEVAŞ-VAN Yedi kişilik bir gruptan oluşan İranlılar varmış Gevaş’ta.
Bunlar, halkın deyişine göre, organ mafyasıymış. Bundan bir hafta önce
hastanede kalan 70 yaşındaki bir teyze, bir gün hastaneden taburcu olmuş. Bu
teyze, evde tek başına yaşıyormuş. Komşunun
yardımıyla geçinen kadıncağızı, evinde ölü olarak bulmuş komşuları. Hastaneye
götürülen ve boğularak öldürüldüğü iddia edilen yaşlı teyzenin bir böbreği, iki
gözü, üç altın dişinin çalındığını fark etmişler. Organ mafyası halen
aranılıyormuş. Anlatılarda
Kullanılan Benzer Ve Farklı Unsurlar: METİN-1
METİN-2
METİN-3
METİN-4
METİN-5
METİN-6
METİN-7
Anlatımın
Zaman-Mekan Ve Dinleyiciye Göre Değişmesi: KAYNAK KİŞİ:
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN Anlatıcının Hikâyeyi Evin Dışında
Araştırmacıya Anlatması: İki yıl önce, bizim mahallede çok güzel genç bir kız
kaçırdılar. Anlatılanlara göre; genç kız arkadaşının evine gitmek için dışarıya
çıkmış. Kaç günden beri mahalleye sürekli bir araba gelip gelip gidiyormuş.
Mahalleli arabadan dolayı tedirgin olmuş; ancak hiçbir yere haber verememişler.
Zaten polise de haber verseler, onlar da hiçbir şey yapamazlardı. Adama: “Sen
buralarda niye geziyorsun?” mu diyecekler. Adam da:“Size ne, siz benim keyfimin
kâhyası mısınız ?” diyecek. Bu durum böyle birkaç gün devam eder. Ta ki, genç
kız, gezmek için dışarıya çıkıncaya kadar. Kız sokağa çıkar ve yürümeye başlar.
Birden araba kızın yanına yaklaşır ve zorla kızı arabaya bindirip götürürler.
Bunu sadece sokakta oynayan küçük çocuklar görür. Polislere haber verirler.
İki-üç hafta boyunca polisler mahalleye gider, gelir. Aradan uzun bir zaman
geçtikten sonra kızın cesedini bir dere kenarında bulmuşlar. Kızın vücudu
parçalanmış, böbreklerini ve gözlerini almışlar. Anlatıcının Hikâyeyi Evin Dışında
Araştırmacıya Anlatması: Bu konu hakkında araştırma yaptığımızı öğrenen birkaç genç
kızın, Tahsin Sönmez’in olayı bir de kendilerine anlatmasını istemeleri üzerine
anlatıcımız, kızları ve bizi kırmayıp, olayı meraklı genç kızlara da anlattı. Bizim mahalleyi duymuşsunuzdur. Hacıbekir diyorlar(ama asıl
adı Haçort’tur). İşte bizim mahallede, aha şunun gibi:”Kızım senin adın nedir?”
(Dinleyicilerden biri:”Züleyha.”) İşte, Züleyha gibi çok güzel bir kız vardı.
Öyle güzeldi ki, sokağa çıktığı vakit herkesin gözü onda kalırdı. Erkekler,
onunla evlenmek için can atarlardı.(Dinleyicilerden biri:”Kızı oğluna
isteseydin.”) İsteyecektim, ama başka puştlar önce davrandı, kızı kaçırdılar.
Tabi ki, kız da bize kalmadı. Neyse, ondan sonra dediklerine göre, bir tane
zengin, bir serseri ne zamandan beri kızın peşine düşmüş. Onunla aşk meşk
yapmak istiyor. Kız da hem güzel hem de namuslu olunca ite yüz vermiyor. Bakın
siz de peşinize düşen itlere yüz vermeyin! Yoksa başınıza öyle bir bela
alırsınız ki, bir daha bu beladan kurtulamazsınız. (Dinleyicilerden biri:”Sana
ne bizden! Sen olayı anlat!”) Tamam, kızım çatlama, anlatıyorum işte! İşte
ondan sonra kız, bir gün çarşıya çıkmak için dışarıya çıkar. Sonra onun peşinde
gezen o zengin zibidi, araba ile gelip kızın yanında durur. O ve birkaç adamı,
kızı zorla arabaya bindirip, kaçırıp götürürler. Bir baktık, ortalık velveleye
dönmüş. Kızın ailesi bir taraftan bağırıyor, mahalleli bir o taraftan bir
tarafa koşuyor. Ama boşu boşunadır. Kızı kaçırmışlar artık. Aradan epey bir
zaman geçtikten sonra mahalleye polisler geldi. Duyduk ki, kızın cesedini
bulmuşlar. (Dinleyicilerden biri:” Ay! Kızı öldürmüşler mi?”) Kızı öldürmekle
kalsalar iyi. İtler, kızdan nasibini alıp, böbreklerini ve gözlerini de alıp,
kaçıp gitmişler. Siz de bundan sonra sokağa çıktığınızda dikkatli olun. Kızın
başına gelenler, Allah korusun, sizin de başınıza gelebilir. Anlatıcının Aynı Hikâyeyi Kendi
Evinde Araştırmacıya Anlatması: Tahsin Sönmez, yaptığımız araştırmayı çok ilginç bulduğunu
söyleyerek başka konular hakkında da bilgi istediğimiz zaman kendisine
başvurabileceğimizi söyledi. Biz de bunun üzerine bir hafta sonra, kendisinden
izin alarak, evine gittik. Aslında bizim gidiş nedenimiz, kendisinden daha
farklı hikâyeler dinlemekti. Ancak, daha önce bize anlattığı hikâyeyi tekrar
kendisinden dinlemek istedik. Bunun üzerine biraz canı sıkıldı. Hatta biraz da
korktu. Bize, polis olup olmadığımızı sordu. Bir de daha önce anlattığı
hikâyeyi yeniden anlatmanın ne gereği var, diyerek anlatmak istemedi. Biz de
biraz ısrar edince bizi kırmadı ve anlattı. Aynı hikâyeyi anlatırken, onda ve anlatımında daha farklı
şeylerle karşılaştık. Önce, misafir odasına geçtik. Önemli misafirlerini hep
burada ağırlıyormuş. Daha sonra yerde bulunan bir mindere ayaklarıyla bağdaş
kurarak oturdu. Biz de hemen onun karşısında olan mindere oturduk. Daha sonra
hikâyeye başladı: Aslında ben, sana daha farklı, hatta gerçek olan bir hikâye
anlatayım da diğer hikâyeler bunun yanında sönüp kalır. Hikâyenin aslını ben
sana anlatayım. Bundan sekiz yıl önce başımdan geçen bir olaydır. (Hanım bize
çay yap. Misafirimiz Vanlıdır ya, şimdi çayı çok seviyordur. —Yanımıza küçük
kızı gelir- İşte bu benim en küçük kızımdır. Yani son beşiktir. Son beşik
olunca da mecburen çok seveceksin.) Neyse, ben olaya döneyim. Ben, 28-30 yıldır
evliyim. Hanımla dört tane oğlumuz oldu. Ben hep bir kızım olsun isterdim. Dört
oğlandan sonra Allah dileğimizi kabul etti ve bir kızımız oldu. Hanım
hamileyken rüyasına gelmiş: “Bir kızın olacak, adını da Gülseren koy.” diye
demişler. Biz de öyle yaptık. Aradan seneler geçti. (sonra evin hanımı çayları
getirdi ve o esnada biraz benim hakkımda biraz da onların yaşamları hakkında
sohbet ettik.) Nerde kalmıştık? Ha! Aradan yıllar gelip geçti. Bizim kız,
17’sine geldi. Kızımdır diye demiyorum, ama sanki Allah özene bezene yaratmış,
öyle güzel, öyle efendi, hanımdı benim kız. Her gün onu istemeye gelirlerdi.
Hem tek kızdı hem de son beşikti. Gönlüm hiç el vermiyordu. Kızım büyümüş; ama
demek ki ben hiç fark etmemişim. Tabi, ben ve ağabeyleri bilmiyorduk, ama daha
sonradan öğrendik. B izim kız, bir tane zengin çocuğa gönlünü kaptırmış. Senem
adında çocukluktan beri çok samimi olduğu bir arkadaşı vardı. Hep onun yanına
gidip gelirdi. Demek ki, bu kız aralarını yapıyormuş. Benim haberim hiç yoktu,
olsaydı kızımı öldürürüm de dışarıya bırakmazdım. Bunlar, epey bir süre
konuşmuşlar, gezip tozmuşlar. Kızım, çocuğa hep annesini bize gönderip de
kendisini istemesini söylüyormuş; ama oğlan bin bir bahaneyle kızı başından
savıyormuş. Ee tabi, nasıl olsa kızımla gönlünü eğlendiriyor ya, ne gerek var
düğüne müğüne! (Küçük kızı, odaya girdi ve televizyonu açtı. Televizyonda
haberler vardı ve trafik kazasından bahsediyordu. Tahsin SÖNMEZ de birden
anlattığı konuyu bırakarak, trafik kazasını izlemeye başladı. Daha sonra trafik
kazaları hakkında, şoförlerin dikkatsizliğinden ve geçen gün mahallelerinde bir
arabanın küçük bir çocuğa çarpmasından bahsetti.) Ondan sonra bizden habersiz
olaylar devam ediyor da, ben hep merak ederdim. Benim kız, onu isteyen o kadar
mükemmel insanlar vardı ki, hiç birine evet demezdi. Yaşı küçüktür, ondan
derdim. Ben ne bileyim gönlünü puştun birisine kaptırmış. Bir gün tekrar kızım
o lanet olası arkadaşının evine gitmek için dışarıya çıkar. Aradan saatler
geçer kızım dönmez. Sonra annesi, bana ve oğullarıma haber gönderdi. Hemen eve
geldik. Senem’in evine gittik; ama kız:”Benim haberim yok, bugün de bize hiç
gelmedi.” dedi. Polislere haber verdik. Polisler, Gülseren’in en çok kiminle
gezdiğini, konuştuğunu sordular. Biz de Senem dedik. Tabi, bize göre onun
hiçbir şeyden haberi yok. Polisler onu köşeye sıkıştırmışlar ve onun Bülent
adında zengin bir çocukla konuştuğunu, bunun dışında da başka bir şey
bilmediğini onlara söylemiş. Ondan sonra çocuğun peşine düştük. Polislerle Bülent denen iti bulduk. Polisler elimizden zor
aldılar. İt oğlu it, onunla konuştuğunu, ancak ne zamandan beri onu görmediğini
söyledi. Birkaç gün onu gözaltına aldılar. Daha sonra serbest bıraktılar. O da
korkudan hemen Van’ı terk etti. Aradan tam sekiz yıl geçti. Gülseren’den o gün
bugündür bir haber alamadık. Öldü mü, kaldı mı hiç bilemedik. Ömrüm, onun sanki
birden şu kapıdan girecekmiş gibi bekleyerek geçiyor. Bari ondan bir haber
alsaydım. Ölü ise öldüğünü bilseydim. Anasıyla ben perişan olduk. (Tahsin
SÖNMEZ gözlerinde yaşlarla hikâyeyi bitirdi. Biz de kendisini üzdüğümüz için
kendisinden özür diledik ve oradan ayrıldık.) Derlenen Diğer Anlatılar: METİN-1 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Bilal ÇELİK YAŞI :44 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN Her günkü gibi akşam gezilerine ailece çıkıyorduk. Yolda
gezerken organ mafyası konusu açıldı. Ailem, organ mafyasına inanırdı. Ama ben
hiç inanmıyordum. Ta ki o güne kadar. Yine akşam gezilerine çıktık. Gezerken,
bir torba gördük. Karım, torbayı ellemememi istedi; ama ben çok meraklı olduğum
için hemen elledim. Ve içinde et vardı. Sanırım, bir insana aitti. Korkudan
hemen oradan uzaklaştım. Galiba, organ mafyasına ait bir cesetti. Metin-2 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Yusuf ZİYA YAŞI :22 TAHSİLİ :İLKÖĞRETİM MEZUNU OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: KAZIM KARABEKİR CAD.-VAN Bir gün bir çocuk, parkta oynarken yanına takım elbiseli
bir adam yaklaşır. Ona babasının arkadaşı olduğunu söyler. Çocuk da ona inanır
ve onunla gider. Annesi çocuğu parkta göremeyince, polise haber verir. Polis,
çocuğu aramaya başlar. Aradan bir-iki ay geçer ve çocuğun cesedini kapının
önüne bırakıp kaçarlar. Polis, gelip inceleme yapmış ve hiçbir kanıt bulamamış. Metin-3
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HATUNİYE MAH.-VAN Sabah saat altı-yedi sıralarıydı. İşe gitmek üzereydim.
Dışarıya çıktım. Karşı mahallede polisler toplanmıştı. Çöpte küçük bir çocuk
bulmuşlar. Çöpün etrafı kan ile dolmuştu. Bu kan küçük çocuğundu. Küçük çocuğun
her yerine şiş batırmışlar. Küçük çocuk, dün akşamdan beri çöpte kalmış.
Kanları buz tutmuş. Zavalı çocuğun organlarını da almışlar. Metin-4 :Ahmet YILDIRIM :46 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: HAYDAR PAŞA MAH.-VAN Bizim oturduğumuz mahallede, bir kadının çocuğu dışarıda
oyun oynuyormuş. Çocuğun yanına bir adam gelmiş ve çocuğa:”Beni baban gönderdi
ve seni babana götürecem.”diyerek onu kandırmış. Adam, çocuğu götürürken,
çocuğu komşularından biri görmüş, çocuk ağlıyormuş. Adama:”Bunu nereye
götürüyorsun?” diye sormuş. Komşu, çocuğun ağladığını görünce, hemen çocuğu
adamın elleri arasından alıp annesine götürmüş ve kadına sormuş:” Senin kocan,
çocuğunu çağırmış mı?” Kadın eşine telefon
açmış ve babası:”Hayır çağırmadım.” demiş. Mafyacı da oradan kaçmış. Metin-5 KAYNAK KİŞİ: :Ayşe GÜL :28 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN Bir gün, bir kadının küçük çocuğu bahçeye çıkıp
arkadaşlarıyla oynamaya başlamış. Annesi ise komşuları ile bahçede çay
içiyormuş ve bir anda çocuğunu bahçede göremez ve o sırada çocuğunu aramış,
aramış ama bulamamış. Ve sonra da çocuğunun mafyalar tarafından kaçırıldığını
öğrenmiş. Karakollara başvurmuş. Ama hiçbir haber alamamış ondan. Bulamayınca,
çaresiz kalmış ve çocuğunun arkasından ağlamaya başlamış. Bir gün kapısının
önünde çocuğunun cesedini görür ve acısından kahrolur ve çok azap duyar. Metin-6 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Rıdvan KAYNAK YAŞI :36 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER Organ
mafyasının kaçırdığı üç çocuğun bütün organlarını çöpte bulan polisler, bir
operasyon yaparak mafyayı bulmaya çalışmışlar. Mafya, öldürdüğü üç çocuğun
içine eroin doldurarak, ülke dışına çıkaracağı sırada polislerin yaptığı
operasyon sırasında yakalanarak hepsi hapse atılmış. Öldürülen üç çocuğun
aileleri, göğüslerine taş basarak, evlatlarını toprağa gömdüler. Metin-7 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Seval GÜNNAR YAŞI :38 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYET MAH.-VAN Van’da üç yıl önce, evinin önünden bir çocuk kaçırılmış. Üç
ay çocuk ortadan kaybolmuş. Sonra organ mafyasındaki adamlar, onu evinin önüne
bırakmışlar. Birkaç gün sonra annesi çocuğunun üstünü değiştirince çocuğun
vücudunda dikişler görmüş. Çocuğunu doktora götürmüş ve doktor çocuğunun bir
böbreğinin olmadığını söylemiş. Metin-8 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Ayla GÜZEL YAŞI :26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN Bir gün istasyon yolunda, bir taksiye ellerinde bavul olan
iki kişi binmişler. Ellerindeki bavuldan kan sızması taksi şoförünün dikkatini
çekmiş. Bunun üzerine bir petrole girer ve telefonla polisi aramış. Ya da
tesadüfen taksi, polisler tarafından durdurulmuş. Bavulu açan polisin
karşılaştığı manzara ise tuhafmış. Bavulda ölmüş bir halde, taksicinin çocuğu
çıkmış. Sizce insanlık bu mudur? İnsanların böyle iğrenç işler
yapmasının sebebi nedir? Bence bu
insanlar para uğruna kişiliklerinden vazgeçiyorlar. İnsanlıktan çıkıyor. Bana
göre böylelerine insan denilemez. Metin-9 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Dilek
ÖNEM YAŞI :21 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER Van’da bir binada yedi-sekiz arkadaş varmış. Bunlar, bir
gün beraber dışarı çıkmışlar. Ve iki kişi, alış-verişe, yiyecek almaya gitmiş.
Bunlar, yiyecek aldıktan sonra eve doğru yol almışlar. Önlerine siyah bir araba
çıkmış ve araba plakasını çamurla kapatmış. Bu iki çocuğu takip etmeye
başlamış. Çocuklar anlamış takip edildiklerini. Çok korkmuşlar ve hemen
alış-veriş merkezine geri dönmüşler. Birisinin korkudan dili tutulmuş, diğeri
ise bembeyaz olmuş. Alış-veriş merkezinde çalışanlara söylemişler. Alış-verişte
çalışan güvenlik, onları evlerine götürmüş ve çocuklar akşamları yalnız hiçbir
yere gitmemeye karar vermişler. Metin-10 :Süleyman SEZİGÜZEL :19 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Geçen sene dillerde dolaşan bir olay vardı. Bu olay,
çocukların kaçırıldığı ve organlarının İranlı doktorlar tarafından çıkarıldığıydı.
Daha sonra bu çocukları yine o İranlılar, aylar sonra aldıkları yere geri
bırakıp kaçıyorlarmış. Sonrasında aldıkları bu organları satıyorlarmış.
Bırakılan çocuklar, organları olmadığı için bir kaç gün sonra ölüyorlarmış. Ben
de başta bundan korktuğum için pek dışarı çıkmadım; ama bu olaylar bittiği için
şimdi korkmuyorum ve rahatça dışarı çıkabiliyorum. Metin-11 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Cimşit KAYNAK YAŞI :24 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN Bir gün bir okulda, çocuklar okulun yasak yerlerinden
birinde tek başlarına oyun oynarken, birkaç adam çocukları izliyormuş.
Çocuklar, farkında olmadan oynuyorlarmış. Zil çalmış; ama zili duyamamışlar.
Adamlar, çocuklara yaklaşıp iyi niyetli davranmaya çalışmışlar. Çocuklar da
inanmışlar. Adamlar çocukları okuldan uzaklaştırmak için ellerine bir çikolata
verip, onları uzaklaştırmışlar. Öğretmenler, meraklanmaya başlamış. Okulun
çevresini aramışlar; ama çocukları bulamamışlar. Ve ailelerini aramışlar.
Aileleri okula gelmiş; ama ümit yok. Çocuklarını bulamamışlar. Polise haber
vermişler. Polis ailelerine bu aralar organ mafyası olduğunu, bu olaydan umut
olmadığını söylemişler. Aileleri de umutlarını kesmiş. Bu adamlar, çocukları
götürüp organlarını satmışlar ve çocuklar bir daha bulunamamış. Metin-12 KAYNAK KİŞİ: :Dırbaz
SELPAKÇI :23 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SÜRMELİ MAH.-VAN Günümüzde mafyalar, özellikle de organ mafyası çok
meşhurdur. Ancak devlet, bunları engelleyemiyor. Her gün masum, suçsuz birçok
çocuk, acımasızca öldürülüp, organları da organ mafyası tarafından başkalarına
para karşılığında satılıyor. Benim de en çok zoruma giden bu ya. Neden onlar da
alnının teriyle çalışmıyor? Neden can alarak para kazanıyorlar? Geçenlerde Van’da bir okulun orada bir çocuk, acımasızca
organ mafyası tarafından öldürülüp, organları alınmış şekilde bulundu. Çocuğun
çöp kutusunda sadece kafasını bulmuşlar. Kafasında beyin ve göz yokmuş. Ben bu
olaya çok üzüldüm ve de çok kızdım. Devlet
nasıl böyle bir işe izin veriyor? Organ mafyaları nasıl can alıp, elini kolunu
sallayarak dolaşıyor? İnanamıyorum! Umarım bundan sonra başka can alınmaz ve organ mafyalarının
hepsi yakalanır. Yoksa daha binlerce veya on binlerce can alınacak. Devletimiz,
bu işe bir son vermelidir. Yoksa sıra bize de gelebilir. Metin-13
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN Organ mafyası denince, aklıma ilk önce kaçırılan çocuklar geliyor.
Kaçırılan çocukların söylenenlere göre, çocukların organlarını alıyorlar ve
ayrı ayrı şekilde ayrı insanlara satıyorlar. Belki o organları alan insanların
hayatı kurtuluyor; ama bir insanın hayatı sönüyor. Ben Van’da buna benzer pek
çok olay duydum. Bizim mahallenin yukarısında da bir tane küçük çocuğu kaçırıp,
organlarını almışlar. Ondan sonra zavallı çocuğu bir dereye atmışlar. Metin-14
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN Okullar bitmişti. Artık yaz tatiline girmiştik. Canım çok
sıkılıyordu. Kendime arkadaş bulamadım. Yeni taşınmıştık ve ben buranın
yabancısı gibiydim. Buraya alışmam uzun bir zaman aldı. Günün birinde, annemler evde değil ve ben tek başıma
kalmıştım. Annem bana evden çıkmamamı söylemişti. O zamanlar da bir söylenti
vardı ki, organ mafyası adında bir grup, insan kaçırıyormuş. Bu söylenti bana
komik geldi ve tersledim. Buranın tarihi güzellikleri olduğunu söylediler. Ben
de merak edip gittim. Bir de ne göreyim! O manzara karşısında dilim tutuldu.
Sanki böyle bir güzellik ilk defa görmüş gibiydim. İyice bir gezdim ve
dedikleri kadar varmış. O gün, benim için çok eğlenceli geçti. Tam eve
dönüyordum ki, bizim mahallede bir gurup insan toplanmış, derin derin bir konu
konuşuyorlardı. Ben de onlara yanaştım ve dediklerine kulak misafiri oldum.
Anlattıklarına göre, birkaç farklı adam, yüzü kapalı bir şekilde bir şahsı
zorla götürdüklerini görmüşler. Adamı yıkıntı ve harabe bir eve götürmüşler. Orada
adamı öldürüp tüm organlarını çalmışlar. Adamlar öyle bir anlattı ki, benim
ödüm koptu. Bir daha da hiçbir yeri gezmeye çıkmadım. Metin-15 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Hayat GÜLSEVER YAŞI :16 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Yine okulda geçirdiğimiz normal bir gündü. Ya ikinci ya da
üçüncü derste içeri girdik. Her şey bu sırada öğrenilmişti. Bu benim 8.
sınıftaki en garip ve korkulu günümdü. gün, teneffüste polisin okulun arkasındaki çöpte ceset
bulduğu söylenildi bize. Zavallı kadının vücudunu paramparça etmişler ve bütün
organlarını almışlar. O anda bir korku sardı beni. Çıkışta servisimi beklerken,
korkudan ödüm patlıyordu. Eve gidince korkum azaldı. Birkaç gün sonra tüm
korkularım dindi Metin-16 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Gülşah ALAN YAŞI :15 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER Bir gün, bir taksicinin oğlu kaçırılmış. Aylar geçmiş.
Sonra adam, bir gün taksicilik yaparken bir müşteri gelmiş. Yanında da
koskocaman bir valiz varmış. Arabaya yerleştirdikleri zaman çok ağırmış. Sonra
adamlar, başka bir şehre gideceklermiş. Yolda giderlerken, jandarmalar arabayı
aramak için durdurmuş. Arabanın bagajındaki valizi indirmişler. Valizi açtıkları
zaman içinde şoförün oğlu varmış. Metin-17 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Engin ACAR YAŞI :15 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSKELE MAH.-VAN gün tam okula gidiyordum, servise bindim ve okula gittim.
Bir de baktım ki, okulun önü kalabalıktı. Sordum, okulda bir çocuğu kaçırmışlar
ve organlarını alıp bir daha okulun önüne bırakmışlar. O zaman çok korktum.
Hemen babamı aradım. Gelip okuldan benle kardeşimi aldı. Hemen eve gittim ve
bizim ora da çok kalabalıktı. Bizim orada da bir çocuğu kaçırıp, organlarını
alıp, içini taşla doldurup dikmişler. O korku da beni sardı. Çok ama öyle çok
korkmuştum ki, okula hatta dışarıya çıkmak bile istemiyordum artık. Anladım ki,
dünyadaki insanların bazıları hem duygusuz hem de acımasızlardı. Artık annemle
babamın sözünü dinleyip, tek başıma çarşıya çıkmayacağım. Artık söz dinlemenin
ne kadar gerekli bir şey olduğunu anladım. Metin-18 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Egit ŞEN YAŞI :16 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACİBEKİR MAH.-VAN Van’da üç ay önce, evinin önünde bir çocuk kaçırılmış. Üç
ay çocuk ortadan kaybolmuş. Sonra organ mafyasındaki adamlar, onu tekrar evinin
önüne bırakmışlar. Bir kaç gün geçtikten sonra, annesi çocuğunun üstünü
değiştirirken çocuğunun vücudunun değişik yerlerinde bazı izler görmüş. Galiba,
vücudunda dikişler görmüş. Çocuğunu komşuları olan bir doktora götürmüş ve
doktor çocuğu iyice bir muayene etmiş. Bakmış ki, bir böbreği yok. . Başka bir olay daha duymuştum. Tek başına sokakta oynayan
çocuğun yanına bir araba yaklaşmış. Çocuğa ismini, yaşını falan sormuş adam ve
bayıltıcı bir maddeyle beş yaşındaki çocuğu bayıltıp kaçırmışlar. Aradan bir ay
geçtikten sonra, çocuğu ölü bir şekilde kaçırdıkları yere tekrar bırakmışlar.
Tesadüfen çocuğun babası, oradan geçiyormuş. Çocuğunu yerde, ölü bir şekilde
görmüş. Doktora götürünce, doktor, çocuğun babasına bazı organlarının
olmadığını söylemiş. Metin-19 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Suna
NAPAR YAŞI : 19 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN Kızın biri daha yeni nişanlıymış. Düğün alış-verişine tek
başına çıkmış. Bunu gören çete örgütü, bundan faydalanarak kızı kaçırırlar.
Ailesinden fidye isterler. Ailesi o kadar parayı veremeyeceklerini söyleyince,
çete örgütü hepsi birden kıza tecavüz edip, daha sonra da kızı çöplüğe atarlar.
Ne kadar canice, insan dışı bir şey. Allah bizi canilerden korusun. Size bir olay daha anlatayım: Bir akşam, bir taksiye bir
kadın, elinde kocaman bir torbayla biner. Taksici, kadından şüphelenir ve
kadını istediği yere bırakır. Bagajdan kadının torbasını çıkarır. Adam, ne
görsün! Torba hareket ediyor. Ne yapacağını bilmez bir halde, torbayı açmaya
karar verir. Açar açmaz, içinde üç çocuğunun olduğunu görür. Çocukların onun
olduğunu anlar. Adam şaşırır, bir şey yapsa olmaz ki. Neyse ki oradan geçmekte
olan bir insanoğlu ona yardım eder. Çocuklarını kurtarır. Adam, o geceyi hayatı
boyunca unutmayacaktır. Metin-20 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Samet TAŞ YAŞI :18 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: EREK MAH.-VAN Ne yazık ki, bunlar yaşanmış olaylardır. Ben, bu olayları
ne yaşadım ne de gördüm. İyi ki, böyle bir şey başıma gelmemiş. Ama yine de
insanın yüreği kan ağlıyor. Gerçek mi, değil mi bilmiyorum; ama bu olaydan,
yani mafya organından bir olay duymuştum; Benim eski okulumda bu olaya kurban olan bir öğrenci vardı.
Okuldaki başka bir kız öğrenci de camdan dışarı bakarken görmüş. Olaya göre,
zavallı kız dükkâna giderken kırmızı renkte bir araba yavaşlıyormuş ve o anda
arabanın kapısını süratle açıp kızı aniden arabaya çekmişler. Kız da ardından
çığlıklar atmış. Bu olayı, pencerenin yanı başındaki öğrenci görür görmez
idareye haber vermiş. Daha sonra savcılıkta öğrenci, ifade verirken, adamın
fiziğinin uzun saçlı, top sakallı ve gözlüklü olduğunu ifade etmiş. Daha sonra
zavallı kızcağıza ne olduğu bilinmemiş. İşte ben de bunun gibi bir sürü acı
haber duydum. Bence kendimize dikkat etmeliyiz. Her zaman yollara tek
başımıza çıkmamalıyız. Eğer tedbirli olursak, bunlar en azından başımıza
gelmez. Metin-21 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Necmi ERTAŞ YAŞI :18 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN Okula gittiğim bir gündü. Polisler, bir anda okulu basmış.
Arkadaşlarımdan öyle duydum. Ben de buna çok şaşırmıştım. Dediklerine göre
polislerin ardında ambulans gelmiş. Arkadaşlarım olayı merak edip aşağıya
indiklerinde arkadaki çöp kutusunda bir parçalanmış ceset bulunmuş. gün arkadaşlarım, çok korkmuş. Öğretmenimiz açıklama yapmış
ve o cesedin organ mafyası tarafından o hale getirildiği söylenilmiş. Metin-22 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Muhammed ERTAŞ YAŞI :24 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Zengin bir ailenin küçük bir çocuğu varmış. Fakir bir adam,
bunların evini izliyormuş. Bir gün bu adam, bu çocuğu çağırmış. Ona çikolata
göstermiş ve demiş ki:”Seni babana götüreceğim.” Çocuk da saf saf adamın yanına
gitmiş. Adam, çocuğu kucağına alıp kaçmış. Sonra çocuğun babası, eve geldiğinde
çocuğunu görememiş. Hemen polise gitmiş. Polis, çocuğu arıyormuş ama
bulamıyormuş. Fakir adam, çetesiyle birlikte çocuğun organlarını nasıl
alacaklarının hesabını yapıyormuş. Adamlardan birisi o kadar kötüymüş ki,
çocuğu tutup boğmuş. Çocuk ölmüş ve onun organlarını almışlar. Daha sonra da
satmışlar. Metin-23 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Mehmet GÜRBÜZ YAŞI :26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSKELE MAH.-VAN Bir yıl önceki yaz tatiliydi. Herkesin dilinde organ
mafyası lafı vardı. Bir gün mahallemizdeki okulun önünden geçerken, halamın
oğluyla karşılaştım. Buralarda organ mafyasının gezdiğini söyledi. Motosikletle
gezen bir adam, çocukları kaçırıyormuş. Ondan sonra da kaçırdığı o çocukların
organlarını alıp başka doktorlara satıyormuş. Ben de gördüğüm her adamdan
şüphelenmeye başladım. . Metin-24 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Ahmet
KIYAK YAŞI : 17 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN Ben olayla ilgili hiçbir şey görmedim. Ama bizim okulda ve
bizim mahallede herkes bununla ilgili bazı şeyler anlatıyordu. Bizim okulda bir
tane çocuk, teneffüste dışarıya çıkmış. Arkadaşlarıyla oynuyormuş. Ondan sonra
zil çalmış. Bütün çocuklar içeriye girmeye başlamışlar. Dışarıda oynayan o
çocuk, içeriye girmemiş. Arkadaşları beklemiş, beklemiş ama çocuk derse
girmemiş. Öğretmene haber vermişler. Öğretmen de müdüre haber vermiş. Ondan
sonra okula polisler filan gelmiş. Çocuğu aramışlar, aramışlar, bir türlü bulamamışlar.
Aradan bir-iki hafta geçmiş. Ondan sonra çocuğu bir çöplüğün başında bulmuşlar.
Çocuk ölüymüş. O çocuğun böbreklerini de almışlar. Metin-25 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Selahattin KOÇ YAŞI : 15 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Ben arkadaşlarımla okuldan eve geliyordum. İşte bütün okul
dağılmıştı. Herkes, evine gidiyordu. Ondan sonra ben arkadaşlarımla bir ara
sokağa girdim. Eve daha çabuk gidelim diye. Bir baktım, bir tane siyah araba
arkamızdan geliyor. Önce hiçbir şeyden şüphelenmedik. Biz yine yürümeye devam
ettik. Ondan sonra, o siyah araba hızla geldi yanımıza yaklaştı. İçinden bir
tane adam arabanın camından bize birinin evini aradıklarını bulamadıklarını
söyleyip, onlara evi göstermemizi istedi. Ben, biraz korkmaya başladım. Ondan
sonra bir tane arkadaşım arabaya doğru gitti. Biz de ona bir şey yaparlar diye,
onun arkasından gittik. İşte arkadaşım onlara kimin evini aradıklarını
soruyordu. O esnada o olduğumuz sokağa bizim bir öğretmenimiz de girdi. Bizim
arabadaki adamlarla konuştuğumuzu görünce koşa koşa yanımıza geldi. Çünkü
İranlıların çocukları kaçırıp, onların organlarını çaldıklarıyla ilgili olaylar
olunca, öğretmenlerimiz daha çok korkmaya başlamışlardı ve bizim yabancı
insanlarla konuşmamamızı söylüyorlardı. Ondan sonra arabadaki adamlar, bizim
öğretmenimizi görünce gaza basıp oradan uzaklaştılar. Sonra öğretmenimiz
yanımıza geldi. Bize bir sürü fırça attı. Biz de bir daha ne yabancı insanlarla
konuştuk ne de yabancı arabaların yanına yaklaştık. Metin-26 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Tuncer DEMİREL YAŞI : 18 TAHSİLİ : 9. SINIF ÖĞRENCİSİ OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACİBEKİR
MAH.-VAN Bizim mahallenin aşağısında, bazı çocuklar evlerinin önünde
oynuyormuş. Çocukların yaşları küçükmüş. Ondan sonra oraya bir tane siyah bir
araba gelmiş. İçinden iki adam inmiş. Öyle orada oynayan çocuklardan birini
abranın içine koyup götürmüşler. Çocuklar bağırmış, çağırmış. Bütün millet
oraya toplanmış. Ondan sonra polise haber vermişler. Bir hafta sonra çocukları
bir tane dere yakınında bulmuşlar. Çocukların böbreklerini ve gözlerini
almışlar. Metin-27 : Zeki AVCI : 13 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN Benim halamların mahallesinde, iki tane küçük çocuk evlerinin
önünde top oynuyorlarmış. Anneleri de evde temizlik yapıyormuş. Aradan bir kaç
saat geçmiş. Çocukların annesi yemek için çocukları çağırmaya gitmiş. Ama bir
türlü çocukları bulamamış. Mahalledekilere sormuş; ama onlar da görmediklerini
söylemişler. Kadın, ondan sonra kocasına haber vermiş. O da polise haber
vermiş. Polisler her tarafı arayıp taramışlar; ama bir türlü çocukları
bulamamışlar. Aradan bir hafta geçmiş. Ondan sonra çocukları ölü olarak bir
çöplükte bulmuşlar. Çocukların iç organlarını hepsini çalmışlar. Metin-28 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Dilek KOÇAK YAŞI : 13 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN Ben, annemlerle beraber teyzemlere gezmeye gitmiştim. Oraya
bazı kadınlar da gelmişlerdi. O kadınlar anlattı. O kadınların mahallesinde bir
çocuğu kaçırmışlar. Çocuk, arkadaşlarıyla sokakta oynuyormuş. Çocuklar
oyunlarını oynarken oraya siyah bir araba gelmiş. Araba bir köşede bir süre
beklemiş. Ta ki, çocuklar evlerine gidene kadar. Ondan sonra çocuklar da
oyunlarını bitirip herkes evine gitmiş. İçlerinden bir çocuk da evine doğru gidiyormuş ki, o sırada
araba onun yanına yaklaşıp, içinden iki adam inip, çocuğun kollarından tutup,
zorla abraya bindirip kaçırmışlar. Polise söylemişler. Herkes, polisler onu her
yerde aramış; ancak bulamamışlar. Bir daha o çocuktan haber alınamamış.
Dediklerine göre İranlılar kaçırmış. Metin-29
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON
MAH.-VAN Ben, bu olayı babamdan duydum. Bizim aşağı mahallede oturan
bir adamın çocukları evlerinin önünde oynarlarken, siyah bir araba yaklaşmış
onların yanına. Çocuklara birinin evini sormuşlar. Çocuklar da onlara tarif
etmişler. Ama adamlar, kendileri ile arabaya binip gösterirlerse daha iyi
olacağını söyleyince, çocuklar da arabaya binmiş. Ondan sonra araba oradan
uzaklaşmış. Bir daha da o çocuklardan haber alınamamış. Babamın dediğine göre,
İran mafyası onları kaçırmış. Metin-30 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Serhat YAVUZ YAŞI : 14 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Bizim okuldan, benim tanımadığım bir çocuk, okul çıkışı
kardeşi ile eve gitmez. Kardeşi ile birlikte aynı okulda okuyan çocuk, kız
kardeşine arkadaşlarıyla ileriki tarlada top oynayacağını, bu yüzden de eve geç
geleceğini söyler. Çocuğun kız kardeşi de onu orada bırakıp evine gider.
Annesi, kıza kardeşinin nerde olduğunu sorunca, kız da kardeşinin
arkadaşlarıyla biraz top oynayacağını ondan sonra eve geleceğini söylediğini,
der. Aradan epey bir zaman geçer. Çocuk eve dönmez. Çocuğun annesi meraklanır.
Çocukların top oynadığı tarlaya gider, bakar ve kimseleri göremez. Ondan sonra
çocuğun arkadaşlarının evine gider. Onlara sorar. Çocuklar da kısa bir süre top
oynadıklarını, ondan sonra herkesin evine dağıldığını, çocuğun da eve gitmek
için oradan ayrıldığını söyleyince, kadın çok endişelenmeye başlar. Daha sonra
polislere haber verirler. Çocuktan bir daha kimse haber almaz. Büyük ihtimalle
organları için İranlılar kaçırmıştır. Zaten herkes de öyle söylüyor. Metin-31 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Ahmet YAVUZ YAŞI : 14 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Ben kendim hiçbir olay yaşamadım. Ama çevrede çıkan
söylentiler çoğalınca, annem ile babam beni hemen bir okul servisine verdiler.
Önceleri servise filan binmiyordum. Ayakla okuluma gidip geliyordum. Zaten evim
de okuluma çok yakındı. O gün bugündür servisle okula gidip geliyorum. İşte
bazen babama boşu boşuna servise para verdiğimizi söylüyorum. O zaman, babam
buna çok kızıyor ve bana: “İranlılar diğer çocukları kaçırdıkları gibi seni de
kaçırıp bütün organlarını alıp seni öldürsünler mi istiyorsun?” diyor. Ona
anlatılanlara göre, çocuğun biri böyle yürüyerek okuluna gidince, bir araba
onun yanına yaklaşıp, onu arabaya zorla atıp kaçırmışlar. Bir daha o çocuktan
hiçbir haber alınamamış. Ben korkmuyorum da annem ve babam başıma bir şey
gelecek diye, çok korkuyorlar. Metin-32 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Niyazi BALIK YAŞI : 15 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: DUMLU PINAR MAH.-VAN Bir tane çocuk, sabah yürüyerek okula gitmiş. Annesi onu
evlerinin önündeki yola kadar da geçirmiş. Öğle olmuş. Bütün öğrenciler okuldan
çıkıp evlerine gelmişler. Ama o çocuk eve gelmemiş. Annesi belki arkadaşlarıyla
top oynamaya dalmıştır, diyerekten biraz daha beklemiş. Ama yine çocuk
gelmemiş. Ondan sonra, çocuğun annesi okula gitmiş. Okuldakiler çocuğun o gün
okula gelmediğini söylemişler. Hemen polise haber vermişler. Çocuktan bir daha
haber alınamamış. Metin-33 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : GÜLÇİN
SERAR YAŞI : 14 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Bizim evin arkasında bir tarla var. Her zaman mahallenin
çocukları, o tarlaya gidip top oynarlar. İşte ben de evde temizlik yapıyordum.
Bir ara gözüm pencereden onlara takıldı ve onları izlemeye başladım. Benim
küçük erkek kardeşim de onlarla beraber oynuyordu. Derken, onların yanına siyah
elbise giymiş bir adamın yürüdüğünü gördüm. O adam, ondan sonra onlarla bir
şeyler konuşmaya başladı. Ben normalde bir şeyden şüphelenmedim de ileride
duran siyah bir arabayı fark edince korktum. Çünkü o aralar, İranlıların küçük
çocukları kaçırıp onların böbreklerini aldığını ondan sonra da onları öldürüp
bir yerlere filan attığını duymuştum. Hemen dışarıya koştum. Annemlere de bir
taraftan olanları anlattım. Onlar da korkuyla benim peşimden geldiler. Biz
tarlaya doğru koşarken, adamlar bizi görünce hemen koşarak arabalarına bindiler
ve oradan uzaklaştılar. Belki de onlar da çocukları kaçırmak için gelmişlerdi. Metin-34 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Aysel
SOĞUR YAŞI : 16 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN Benim okulumda ve mahallemde, işte özellikle organ mafyası
için çalışan İranlıların çocukları kaçırdıkları ve onların organlarını
aldıklarına dair pek çok olay anlatıldı. Ama annem, bana bir olay anlattı. İki
kardeş evlerinin önünde oyun oynuyorlarmış. Daha sonra mahalleye bir siyah
araba gelmiş. İçinden inen adamlar, çocukları arabaya bindirip, zorla kaçırıp
götürmüşler. Çocukların iç organlarını alıp, onları tekrar getirip evlerinin
önüne atmışlar. Metin-35 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Leyla UYSAL YAŞI : 28 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER:
ŞABANİYE MAH.-VAN Teyzemin anlattığına göre; onların mahallesinde bir çocuk ekmek
almak için fırına gitmiş. Gidip fırından ekmeği almış, ondan sonra oradan
ayrılmış. Eve doğru gelirken bir tane minibüs, çocuğun yanına yaklaşmış ve
çocuğu zorla arabaya bindirip kaçırmışlar. Evdekiler çocuğun gelmesini
bekliyormuş. Aradan çok zaman geçmiş ama çocuk halen eve gelmemiş. Bunun
üzerine çocuğun babası korkuyla fırına gidip oğlunun oraya ekmek almak için
geldiğini, ancak halen eve dönmediğini söyleyince fırıncı da az önce küçük bir
çocuğun kendisinden ekmek aldığını daha sonra oradan ayrıldığını söyler. Aradan
daha çok zaman geçince çocuğun ailesi endişe içinde polise haber verir. Aradan
bir hafta geçer. Daha sonra polisler çocuğu bir bahçede bulur. Çocuğu
kaçıranlar, onun böbreklerini aldıktan sonra onu öldürerek oraya atmışlar. Metin-36 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Yunus ORUK YAŞI : 26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN Bizim mahallede bununla ilgili ben, hiçbir olay duymadım;
ama benim amcamların mahallesinde bir cami var. Bir sabah caminin imamı, namaz
için camiye gider. Caminin dış kapısından içeriye tam gireceği sırada, caminin
bahçesinin içinde bir bebek cesedi bulur. Hemen polislere haber verir. Polisler
oraya gelip araştırma yaparlar. Bakarlar ki, bebeğin tüm iç organları yok. Metin-37 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :
Ayşe YAPRAK YAŞI :
18 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYE MAH.-VAN Üç sene önce yani ben öğrenci iken, bizim okulda, iki kız
kardeş birlikte okul okuyorlardı. Kardeşler, her zaman birlikte okula gidip
gelirlerdi. Ben, onların arkadaşı değildim ama onları tanıyordum. İşte her gün
bunlar okula gidip gelirlerdi. Bir zaman sonra, artık bunlar okula gelmemeye
başladılar. Yani işte bir gün okula gelmediler. Ondan sonra hiç gelmediler. Biz
de merak ettik. Öğretmenimize sorduk. Niçin bu kız kardeşler artık okula
gelmiyor, diye. Öğretmenimiz de bilmediğini söyledi. Aradan iki-üç hafta geçti.
Ondan sonra öğrendik ki, bu kız kardeşleri İranlılar kaçırmış. Bunlar, sabah
okula gelmek için evden ayrılıyorlar. O gün okula gelmemişler. Artık bir daha
da hiç kimse onları görmedi. Polislere haber verilmiş. Yapılan araştırmalar sonucunda, onların kaçırıldığı
öğrenilmiş. Bunu yapan da İranlılarmış. Zaten o aralar İranlılar çok sayıda
çocuk kaçırarak, onların böbreklerini ve gözlerini alıp başka insanlara yani
zengin insanlara veriyorlarmış. Metin-38 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Zehra
ARPA YAŞI : 26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN Geçen sene bizim eve bir dilenci gelmişti. O, annemlere
anlatırken ben de oradaydım. O kadının anlattıklarını duydum. Kadının
anlattığına göre, onların mahallesine bir İranlı aile gelip oturmuş. O
mahallede oturanlar başta hiçbir şeyden şüphelenmemiş. İranlı aile normal diğer
mahalledekiler gibi evlerinde oturup, çarşıya gidip geliyorlarmış. Ondan sonra
dilenci kadın dedi ki, mahallelerinde çocuklar kaybolmaya başlamış. Kimse
çocuklara ne olduğunu bilmiyormuş. Yani çocuklar oynamak için, bir yere gitmek
için evden çıkıyorlarmış. Bir daha da eve gelmiyorlarmış. Çocukları kaybolan
aileler, polise haber vermişler. Polisler, her gün gelip mahallede, başka
yerlerde araştırmalar yapıyormuş; ama bir türlü çocuklara ne olduğunu
bilmiyorlarmış. Kimse o İranlı aileden şüphelenmiyormuş. Bir gece İranlılara
komşu olan evde oturan bir adam, tuvalete gitmek için dışarıya çıkmış. Tam
tuvalete gideceği sırada, İranlıların evinde bağırma sesleri falan duymuş.
Bağırma sesleri küçük bir çocuğa aitmiş. Adam hemen gelip karısına söylemiş.
Karısı da onu ilgilendirmediğini belki de onların küçük çocukları varsa
onlardır deyince adam ne kadar da anlatmaya çalışmışsa karısı onu dinlememiş.
Aradan birkaç gün geçmiş. Mahalledekiler bir sabah bakmışlar ki İranlılar
kimseye haber vermeden o mahalleyi terk etmişler. Mahalledekiler, merak edip,
evin içine gidip bakmışlar. Gördüklerine inanamamışlar. Evin içinde bir sürü
çocuk cesedi varmış. Hemen polislere haber vermişler. Oraya polisler gelmiş.
Bakmışlar, çocukların hepsinin iç organları alınmış. Polisler, o İranlı ailenin
peşine düşmüş. Metin-39 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Necat TİMUR YAŞI : 26 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: HACİBEKİR MAH.-VAN Bizim mahallenin aşağısında bir tane okul var. Okulun adı,
Lütfiye Binnaz İlköğretim Okulu‘dur. Bir gün, okulun hademesi kaloriferleri
yakmak için okulun alt katına inmiş. İşte kazana kömür atacakmış. Daha
sabahmış. Yani çocuklar, yavaş yavaş okula gelmeye başlıyormuş. Kömürleri
attıktan sonra küreği bir kenara bırakmış. Orda yürürken ayağı bir şeye
takılmış. Önce başka bir şey sanmış. Ama ayağını bir kere daha atınca, yumuşak
bir şeye bastığını anlamış. Ondan sonra eğilip elini vurmuş. Bakmış ki, bu bir
insan. Önce korkmuş. Hemen müdüre haber vermiş. Okuldakiler hepsi oraya
toplanmış. Bakmışlar, bir çocuk cesedi. Çocuğun vücudu paramparça olmuş.
Gözleri de yokmuş. Metin-40 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Yıldız ARPA YAŞI : 16 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: EMİN PAŞA MAH.-VAN Geçen sene benim okuduğum okulda, bununla ilgili pek çok
olay anlattılar. Ben hiç birine inanmadım. Ama benim ailem ve diğer
arkadaşlarımın aileleri de çok korktuklarından dolayı bize servis tuttular.
Ablam, bana bir olay anlattı. Ablam gördüğünü söylüyor; ama ben inanmadım. Onun
anlattığına göre, bir gün ablam okuldan eve geliyormuş. Benim ablam Kazım
Karabekir Lisesi’nde okuyor. Yanında da arkadaşları varmış. Eve gelirken bir
sokağa sapmışlar. O ara sokakta siyah bir araba duruyormuş. Arabanın içinde de
iki tane küçük çocuk varmış. Adamların tiplerinden buralı olmadıklarını
anlamışlar. Sonra adamlardan biri, ablama ve arkadaşlarına oralarda birinin
evini sormuşlar. Ablamın dediğine göre onlar adamların tiplerinden biraz
korkmuşlar. Onlar da işte o her kimse tanımadıklarını söylemişler. Ablam,
arabadaki çocuklara dikkatlice bakmış. Çocukların o adamların yanında ne
aradıklarını merak etmiş. Onlarla konuşan adama o çocukların kendi çocukları
olup olmadığını sormuş. Adam da çocukların yiyenleri olduğunu söylemiş. İşte
biraz konuştuktan sonra ablam ve arkadaşları oradan ayrılmışlar. Ama ablam
adamlardan şüphelenmiş. Ablam ve arkadaşları eve gelmeden önce bayağı sokakları
geziyorlarmış. Tam o esnada onların karşısına polisler çıkmış. Onlara etrafta
siyah bir araba ya da tuhaf adamlar görüp görmediklerini sormuşlar. Ablam da
hemen az önce gördüğü şeyleri anlatmış. Hemen polisler, onları arabaya bindirip
o yere götürmüşler. Ancak orada hiçbir şey görememişler. Etrafı falan çok
aramışlar. Ama hiçbir şey bulamamışlar. Ablam dedi ki, polislerin dediğine göre
onlar İranlılarmış ve küçük çocukları kaçırıp organlarını alıyorlarmış. Metin-41 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Yahya SOLMAZ YAŞI : 46 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: AKKÖPRÜ MAH.-VAN Bizim mahallede, küçük bir çocuk vardı. Çok yaramaz bir
çocuktu. Oyun oynamak için dışarıya çıkardı. Ondan sonra gezerdi, oyun oynardı
ve daha sonra eve giderdi. Annesi, babası her tarafta onu ararlardı. Zaten kaç
defa ortadan kaybolmuştu. Polislere haber vermişlerdi. Oyuna dalıyormuş, ondan
sonra da eve gitmeyi unutuyormuş. Bu yüzden kaç defa anasından ve babasından
dayak yedi. Yine bir gün oyun oynamak için dışarıya çıkmış.
Arkadaşlarıyla evlerinin orda küçük bir futbol sahası var. Orada top
oynuyormuş. Öğle olmuş. Ablası yemek için onu çağırmaya gitmiş. Çocuklar orada
top oynuyormuş; ama kızın kardeşi yokmuş onların arasında. Sormuş oradakilere.
Onlar da az önce, siyah bir arabanın onların oynadığı yere geldiğini ve
çocukları yanına çağırdıklarını, galiba birinin evini sorduklarını söylemişler.
O küçük çocuk da: “Ben biliyorum, size göstereyim” demiş. Çocuğun da onlarla
gittiğini ve daha dönmediğini söylemiş. Kız da eve dönmüş ve annesine olanları
anlatmış. Bunlar da birazdan gelir, diye beklemeye başlamışlar. Akşam olmuş,
daha çocuk eve dönmemiş. Babasına haber vermişler. Ailesi her tarafta çocuğu
aramış. Ondan sonra polise haber vermişler. Aradan iki hafta geçmiş. Bir gün
bakmışlar, evin önüne bir araba gelmiş, içinden onların kaybolan çocukları
inmiş. Çocuk böyle çok hasta, yorgun bir şekilde eve gelmiş. Anası, ablası
inanmamış. Çocuğun başına toplanmışlar. Öyle, o sırada çocuk ellerinde
bayılmış. Hemen çocuğu hastaneye götürmüşler. Doktor çocuğa bakmış. Ailesine,
çocuğun böbreğinin olmadığını, yani böbreğinin alındığını söylemiş. Metin-42 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Niyazi ACAR YAŞI : 13 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN Benim duyduğum olay, geçen senelerde oldu. O gün okulda
dersimiz bitti. Hepimiz okuldan çıkmış, eve gidiyorduk. Ben de eve gidiyordum.
Eve giderken dar bir sokağa girdim. Ben bu yolu çok kullanmam; çünkü o yolda
insanlar pek yoktur. Annem de beni tembihlemişti o yolu kullanmayayım diye. Ama
kısa yol olduğu için bazen eve erken gidelim diye arkadaşlarımla kullanırım. O
gün eve giderken benim önümde de bizim okuldan bir çocuk yürüyordu. Ben o
öğrenciyi tanımıyorum ama bizim okuldan olduğunu biliyordum. İşte yolda
yürüyordum. O, benden önce yürüyordu. O hızlı yürüyordu, ben de yavaş
yürüyordum. O hızlı yürüyünce benden önce bir sokağa girdi. Artık ben, çocuğu
görmedim. Birkaç dakika sonra çocuğun bağırma seslerini duydum. Hemen durdum.
Çünkü korkmaya başladım. Aradan bir- iki dakika geçti. Ondan sonra merak
ettiğim için o tarafa doğru gittim. Siyah bir araba, oradan hızlı bir şekilde
uzaklaştı. Demek ki çocuğu kaçırmışlardı. Ben de gittim annemlere anlattım.
Daha sonra da yani diğer gün okula gidince öğretmenlere anlattım. Ama benim
öğretmenim öyle bir şey duymadıklarını söylediler. Bana başka sesler duyduğumu,
o çocuğun sesiyle karıştırdığımı söylediler. Ama ben biliyorum ki, bunu organ
mafyası yapmıştır. Çünkü o aralar bir sürü çocuk kaçırmışlardı. Metin-43 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Nurdan KAYA YAŞI : 17 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: METEROOLOJİ -VAN Bana, benim arkadaşlarım anlattı. Bizim okulda, bir kız
teneffüste arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Daha sonra okulun kapısına siyah bir
araba gelmiş. Kızı yanlarına çağırmışlar. Ondan sonra zorla kızı arabaya
bindirip, kaçırıp götürmüşler. Polislere haber vermişler. Kızı çok aramışlar.
Ondan sonra duydum ki, kızı organ mafyası kaçırmış. Metin-44 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Ayhan ÇINAR YAŞI : 16 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN Ben, bir gün çok kötü şekilde
hastalanmıştım. O yüzden, annem beni okula göndermedi. Diğer gün okula
gittiğimde arkadaşlarım bana anlattılar. Bizim okulda bir çocuk vardı. Çok
yaramaz bir çocuktu. Hep bize karışırdı. Okula gitmediğim gün vardı ya, işte o
gün o çocuk arkadaşlarıyla dışarıda oynarken okulun bahçesinin diğer tarafına
bir araba geliyor. Teneffüste o çocuğu kaçırıp götürüyorlar. Çocuklar müdüre
haber veriyorlar. Onlar da polise haber veriyorlar. Bir hafta sonra çocuğu bir
çöplükte bulmuşlar. Çocuk ölüymüş ve böbrekleriyle gözleri de yokmuş. Metin-45 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Kadir TOPAÇ YAŞI : 17 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KAZIM KARABEKİR MAH.-VAN Ben arkadaşlarımla okulun arka bahçesinde oturmuştum.
Dersimiz boştu. Arkadaşlarla oturup konuşuyorduk. Okulun arka bahçesinde bizden
başka hiç kimse yoktu. Birkaç dakika sonra, okul duvarının diğer tarafına bir
araba yaklaştı. Galiba siyah bir arabaydı. Arabanın içinde üç tane böyle korku
filmlerindeki adamlar olur ya, işte onlar gibi adamlar vardı. İri yapılı
adamlardı bunlar. Ondan sonra arabanın şoförü bize seslenerek:”Kızlar buraya
gelin. Bir öğretmen var da onu soracağız. Acaba bu okulda mıdır?” dedi. Adamın
konuşması, tipi hiç normal gözükmüyordu. Yani buralılara benzemiyordu. Ben,
biraz kortum. Çünkü çocukluğumdan beri bana böyle kaçırma olayları
anlatırlardı. Ben, bu yüzden korkmaya başladım. Arkadaşlarımızdan iki tanesi
yerlerinden kalktılar, onlara doğru gittiler. Ben de onlara gitmeyin, sizi
kaçırırlar diye bağırmama rağmen, onlar beni hiç dinlemediler ve onların yanına
gittiler. Ondan sonra benim sesimi, bizim okulun müdür yardımcısıyla onun
yanında olan birkaç öğretmen duymuş. Hemen onlar koşarak oraya geldiler.
Öğretmenlerden biri müdür yardımcısının penceresinden tüm olanları görüyormuş.
Onlar yanımıza koşarak gelince arabadakiler de onları gördü. Tabi, hızlı bir
şekilde araba oradan ayrıldı. Geriye de bir sürü laf yemek bize kaldı.
Öğretmenlerimizin dediğine göre, onlar, İranlı organ mafyası olabilirmiş.
Bunlar çocukları kaçırıp organlarını alıp zengin insanlara satıyorlarmış. Metin-46 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Leyla ARAP YAŞI : 17 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN Kendim, hiçbir olay falan görmedim; ama okuldaki
arkadaşlarım bana anlattılar. Okulun kapısına bir tane minibüs gelmiş.
Teneffüse çıkan çocuklardan birini arabanın içindeki
adamlardan biri, arabaya bindirip götürmüş. Bir daha o çocuk okula gelmemiş.
Çocuk evine de gitmemiş. Polise haber vermişler. Polisler aramışlar aramışlar;
sonunda çocuğu bir çöplükte bulmuşlar. Yalnız çocuğun böbrekleri yokmuş. OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN Ben, okulda arkadaşlarımla teneffüse çıkmıştım. Okulun
kapısına iki tane adam gelmişti. Bizim okulun öğrencilerinden birini yanlarına
çağırıp, bir şeyler konuşuyorlardı. Ondan sonra zil çaldı. Hepimiz içeri
girdik. Ama o çocuk içeri girmedi. Biz de belki çocuk babasıyla, abisiyle ya da
tanıdığı birisiyle konuşuyor diye hiç aldırış etmedik. Konuşuyorlarsa belki
derse geç girebilir, diye düşündük. Çünkü bazen bizim tanıdıklar da geldiği
zaman konuştuğumuz için derse geç giriyoruz. Ondan sonra duyduk ki, o çocuk
ortadan kaybolmuş. O adamlar, onu kaçırıp götürmüşler. Metin-48
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN-ÇATAK İLÇESİ Çatak’ta oturan bir adam, İran asıllı bir adamla
konuşurken, Çataklı olan adam, İranlı’ya hasta olduğunu söyler. Konu hastalık
ve tedavilerinden açılır. İranlı, adama tedavisinin mümkün olduğunu, ancak
Van’da olamayacağını söyler. Hastalığının tedavisi oldukça zor ve tehlikelidir.
Burada olursan ölebilirsin, diyerek adamın gözünü korkutur. Zavallı adam da
İranlı’ya inanır. Hasta adam, kardeşini de alarak İran’a gider. Orada işlerini
halletmek için hazırlıklara başlarlar. Ameliyat zamanı gelir. Adam ameliyata
girmeden önce Van’daki ailesine telefon açar ve onlarla
helalleşir. Daha sonra İranlı adam, hasta olan adamın kardeşine ameliyatın çok
uzun süreceğini, korkulacak bir şeyin olmadığını, bu yüzden gidip başka yerde
beklemesini deyince, adamın kardeşi de gidip kaldıkları otelin odasında
beklemeye başlar. Aradan bir-iki saat geçer. İranlı, hasta adamın kardeşine
telefon ederek abisinin öldüğünü söyler. Ondan sonra kardeşi ölen adam, hemen
hastaneye gelir. Kardeşini görmek istediğini söyler. Ancak ona kardeşinin uzun
bir süre morgda bekletileceği söylenilir. Birkaç gün sonra adama kardeşinin
cesedi verilir. Adam, son bir defa kardeşini görmek için kefenini açar. Kardeşinin
boynuna sarılıp ağlayınca kardeşinin gözlerinin etrafında kan torbacıklarını
görür. Merak eder ve hemen göz kapaklarını kaldırır. Kardeşinin gözlerinin
olmadığını görür. Metin-49 : Gülay GÖNER : 14 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CUMHURİYET MAH.-VAN Bizim evin aşağısında bir tane cami var. Caminin yanında da
bir tane çöplük var. İşte benim babam camiye namaza gitmiş. Camideki adamlar,
babama anlatmışlar. Sabah caminin hocası, namaz için camiye gelirken oradaki
çöplükte bir bebek cesedi bulmuş. Ondan sonra polise haber vermiş. Polisler
gelip araştırma yapmışlar. Adamlar bebeğin böbreklerini alıp, o çöplüğe
atmışlar. Metin-50 : Özkan BİLDİK : 26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH-VAN Bizim evin yukarısında oturan bir çocuğa, babasının onu çağırdığını diyerek alıp götürmüşler. O günden sonra çocuktan hiçbir haber alınamamış. Daha sonra çocuğun cesedi bizim evin aşağısında bir kanal var, orada bulmuşlar. Çocuğun gözlerini ve böbreklerini çalmışlar. : Nejla PEKER : 16 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: HATUNİYE MAH.-VAN İkinci sınıfa giden bir çocuk, evinin yakınında bulunan
okuluna yürüyerek gidiyormuş. Bu çocuk, küçük olduğu için her şeye çabuk
inanıyormuş. Bir gün okulun çevresine gelen adamlar, çocuğa birkaç soru
sormuşlar, daha sonra da çocuğa:”Seni babanın yanına götürelim mi?” demişler.
Çocuk da buna inanmış, onlarla gitmeyi kabul etmiş. Bu adamlar, çocuğu alıp
götürmüşler. Çocuğun bütün organlarını satarak, çocuğun cansız bedenini evinin
önüne koymuşlar. Metin-52 KAYNAK KİŞİ:
YAŞI : 25 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON MAH.-VAN Bir gün, bir adamı organ mafyasında çalışan adamlar, alıp
kaçırmışlar. Organ mafyası çetesindeki bu adamlar, kaçırdıkları adamı bir eve
götürüp, bayıltıp, böbreklerini alıp, daha sonra buz dolu bir küvette koyarlar.
Kaçırılan adam, uyanıp, sağ boşluğunun arasında dikiş izlerini görür. Hemen
hastaneye haber verir. Daha sonra oraya polisler gelir. Oraya gelen polisler,
adamın böbreklerinin alındığını görürler. Metin-53 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Ferit GÜZEL YAŞI : 42 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Teyzemin kızı anlattı bana. Teyzemin komşusunun iki küçük
kız çocuğu, bahçelerinde oyun oynarlarken, bir
ara anneleri onları görmek için bahçeye çıkmış. Görür ki, çocukları bahçede
yokmuş. Hemen telaşa kapılan kadın, etrafı aramış; ama bir türlü çocukları
bulamamış. Hemen polise haber vermişler. Polisler, araştırmaya başlamış. Bir
hafta sonra polisler, çocukların cesetlerini bulmuşlar. Daha sonra başka bir
ailenin çocuğunun kaybolduğu hakkında bir ihbar yapılmış. Polisler, bunu da
araştırmışlar ve iki gün sonra çocuğun cesedini bir çöplükte bulmuşlar. Metin-54 : Recep KADER : 21 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: İKİ NİSAN MAH.-VAN Amcamların komşusunun küçük çocuğunu, kaçırmışlar. Çocuk,
mahallede arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Polisler, yaptıkları araştırma sonucu
çocuğun cesedini çöplükte bulmuşlar. Daha sonra bu çocuğu kaçıran üç kişi
yakalanmış. İkisi İranlı sahte kimliğe sahip olan doktorlarmış. Soruşturma
sonucunda bu doktorlar, organları yurtdışına sattıklarını itiraf etmişler. Metin-55 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Haluk YAHYA YAŞI : 28 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: GEVAŞ/VAN Dayımlar Gevaş’ın bir köyünde oturuyorlar. Dayımın
teyzesinin torununu köyde sokakta oynarken bir araba gelip, k açırmış. Kadınlar
arabanın peşine vermişler; ama yetişememişler. Daha sonra küçük çocuğun
cesedini Van’da bir kanalda bulmuşlar. Çocuğun gözleri yokmuş. Metin-56 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :
İbrahim BEGER YAŞI :
26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ
NİSAN MAH.-VAN Küçükken oynadığım mahallede, arkadaşımın başında geçen bir
olayı anlatacağım. Bu olay, yaz aylarında olmuş. Mahallemizde büyük bir tarla
vardı. Biz, hep orada oyun oynardık. Yine arkadaşımla bir gün orada oyun
oynuyorduk. Ben, evde işim var, diye o ara eve gittim. Arkadaşıma beni
beklemesini söylemiştim. Geldiğimde arkadaşım yoktu. Daha sonra ben her tarafı
aradım; ama arkadaşımı bulamadım. Bütün herkese haber verdik. Aradan iki hafta
geçti. Daha sonra polisler, arkadaşımı bulup getirmişlerdi. Arkadaşımın
anlattığına göre, oraya gelen iki adam ona bir adres sormuşlar, o da evi
göstermek için onlarla gitmiş. Ondan sonra arkadaşımı arabada bayıltmışlar.
Arkadaşım gözlerini açınca, bir harabe evin içindeymiş. Onu kaçıran adamlar,
onu ameliyat edip, böbreklerini alıp, başka birine vereceklerini
konuşuyorlarmış. O sırada polisler, oraya baskın yapmışlar. Adamları yakalayıp,
arkadaşımı da kurtarmışlar. Metin-57 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Selma GÜZEN YAŞI : 18 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: KALE MAH.-VAN Kalede bulunan çocuklar sürekli kalede oyun oynuyorlarmış.
Yine bir gün bir çocuk, kaleye çıkıp, oyun oynamak istemiş. Kaleye giden çocuk,
birisi tarafından kaçırılmış. O çocuktan hiçbir haber alamamış kimse. Ortada
hiçbir delil bulamamışlar. Polise haber vermişler. Yapılan araştırma sonunda
iki gün sonra çocuğun cesedini kalede parçalanmış bir şekilde bulmuşlar. Metin-58 : 25 : ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İSTASYON
MAH.-VAN Arkadaşımın dayısı arkadaşları ile beraber sahile
gitmişler. Sahilde gezerlerken taşların arasında bir tane baygın çocuk
bulmuşlar. Hemen çocuğu alıp, hastaneye götürmüşler. Anlattıklarına göre,
çocuğu birileri kaçırmış ve bir böbreğini almışlar. Çocuğun vücudunun yan
tarafında dikiş izleri varmış. Daha sonra çocuğun ailesine haber vermişler.
Böylelikle organ mafyası çetesinde olan adamlar, çocuğu kaçırıp organlarını
çalmışlar. Metin-59 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Mehmet
NURİ SAYDAM YAŞI : 23 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN Bu anlatacağım olay 2001 yılında olmuş bir olaydır. On dört
yaşında bir erkek çocuğunu organ mafyasındaki adamlar kaçırıyor. Ve daha sonra
onu bir eve götürüp, bu çocuğun böbreklerini alıp, o evde buzlu küvette
yatırıyorlar. Çocuk uyandığında sağ tarafında dikiş izlerini görüyor ve yüz
elli beşi arayıp kendisini bazı adamların kaçırdığını ve böbreklerini aldığını
haber veriyor. Metin-60 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Aygül
BAYRAK YAŞI : 25 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: CEVDET PAŞA MAH.-VAN Dedemlerin mahallesinde yaşlı bir kadın, aniden ortadan
kayboluyor. Polise haber veriyorlar. Her tarafı arayan polisler, hiçbir şey
bulamıyorlar. Daha sonra kadının cesedini parçalanmış şekilde, ağaçlık bir
yerde buluyorlar. Kadının bütün organlarını onu kaçıranlar almış. Metin-61 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :
Elvan YÖRÜK YAŞI : 24
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SERHAT
MAH.-VAN Babamın arkadaşı, babama anlatmış. Bir gün, okula giden on iki yaşındaki bir çocuk, okuldan eve dönmemiş. Ailesi meraklanmış, okula gidip sormuşlar. Okuldakiler, o gün çocuklarının okula gelmediğini söyleyince, onlar da polise haber vermişler. Çocuğun cesedini iki hafta sonra bir kanalda bulmuşlar. Çocuğun iç organları yokmuş. Metin-62 : Şefik KISA : 25 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN İki yıl önce, bizim eski mahallede iki küçük çocuk, sokakta
oynuyormuş. Daha sonra birden çocuklar, ortadan kaybolmuş. Anneleri her tarafı
aramış; ama çocukları bulamamışlar. Bütün mahalleli, sokaklara dökülmüş, çocukları
bulmak için. Ancak arada üç-dört gün geçtikten sonra, çocukların cesetleri bir
çöplükte bulunmuş. : Tuncay BELEK : 25 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: AKKÖPRÜ MAH.-VAN Cumhuriyet caddesinde gezen bir deli varmış. Bir gün, bu
deliyi organ mafyasında olan İranlılar kaçırmış. Daha sonra bu delinin cesedi
Akköprü mahallesindeki bir kanalda bulunmuş. Delinin gözlerini ve böbreklerini
almışlar. Metin-64 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: EDREMİT-VAN Edremit’te oturan yaşlı, ama zengin bir adam vardı. Adam,
böbreklerinden hastaydı. Her gün doktorlara gidip geliyordu. Kaç defa da
Ankara’ya gidip, ameliyat olmuştu. Ancak hastalığına hiçbir çare bulunamıyordu.
Daha sonra bu adamın bir yakını varmış. Bu adamın tanıdığı İranlı bir doktor
varmış. Her kim hasta ise onun yanına gidip, derdinin dermanını bulduğunu
söyleyip, yaşlı adamı da ona götürmüş. İranlı doktor, onu muayene ettikten
sonra onu İran’a götürüp ameliyat etmesi gerektiğini, ameliyat olursa mutlaka
sağlığına kavuşacağını söyleyince yaşlı adam, İran’a gitmiş. Orada ameliyat
olmuş. Daha sonra Van’a dönmüş. İlk günlerde sağlığı gayet yerindeymiş. Ama
birkaç gün geçtikten sonra adam, yeniden fenalaşmaya başlamış. Hemen adamı
doktora götürmüşler. Doktorlar, adamı iyice bir muayene ettikten sonra adamın
bir böbreğinin olmadığını, hatta kısa bir süre önce bu böbreğinin alındığını
söylemişler. Adam yeniden yataklara düşmüş. Metin-65 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :
Necmi ACAR YAŞI :
17 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Bundan birkaç ay önce bir köyde, orta yaşlarda bir kadın,
kocasını yatağından kaldırarak:”Bey bey, tendürü yakıp, ekmek pişirelim.”demiş.
Beyi de:”Ben gelemem hanım sen git yak.”demiş. Hanımı:”Peki Bey.”demiş. Kadın
gitmiş. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra, adam bir çığlık duymuş
sonra:”Hanım, hanım ne oldu?”diye bağırmış. Ta ki yataktan kalkıp, giyinip,
aşağıya ininceye kadar bakmış ki, hamının vücudu yarılmış. Bağırsak ve
ciğerleri de yerdeymiş. Metin-66
OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: ŞABANİYE MAH.-VAN Bizim
sokağın başında bir evin önünde oynayan bir küçük çocuğu kaçırmışlar. Sonra o
çocuğun cansız bedenini bir kanalda bulmuşlar. Dediklerine göre bunu organ
mafyası yapmış. Bu mafya, çocukları kaçırarak, onların organlarını yurt
dışındaki anlaştıkları kanun dışı hastanelere satıyorlarmış. Metin-67 : Fatih ÇİFTÇİ : 19 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: İKİ
NİSAN MAH.-VAN Bana, bir komşum anlattı. Van’ın bir mahallesinde bir adamı
öyle güpegündüz kaçırmışlar. Kaçıranlar İranlı doktorlarmış. Daha sonra adam,
bir gün geri gelmiş. Herkes sormuş ona ne olduğunu. Adamın anlattığına göre,
onu bazı adamlar götürüp, bayıltmışlar. Adam gözünü açtığında, bir eski evde
kendini bulmuş. Sağ tarafında çok büyük bir ağrı varmış. Adam, sağ tarafına
bakınca yara bere izleri görmüş. Zaten durumunun çok ağır olduğunu hissetmiş.
Oradan bir doktora gitmiş. Doktor, onu muayene edince, sağ tarafındaki
böbreğinin olmadığını söylemiş. Metin-68 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Hakan
PARİN YAŞI : 25 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN Benim hanıma, mahalledeki kadınlar anlatmış. Çarşıya çıkan
14-15 yaşlarında genç bir kız, bir daha eve dönmemiş. Ailesi polise haber
vermiş. Daha sonra kızın cesedini bir kanalda bulmuşlar. Kızın böbreklerini ve
gözleri yokmuş. Metin-69 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Serhat TEKİN YAŞI : 26 TAHSİLİ : İLKÖĞRETİM MEZUNU
OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: HACIBEKİR MAH.-VAN Bir tane taksicinin arabasına binen üç tane adam, taksiciyi
kaçırmışlar. Taksi şoförünün arkadaşları, ondan uzun süre haber alamamışlar.
Daha sonra taksicinin cesedini şehrin dışında, çok uzak bir yerde bulmuşlar.
Taksicinin gözleri yokmuş. Üç dört arkadaş, beraber bir arkadaşlarının evine
gidiyorlarmış. Bu arkadaşlar beraber giderlerken yanlarına siyah bir araba
yanaşmış. Arabanın içinden çıkan iki kişi, o arkadaş grubunun içinden birini
kolundan zorla tutarak, çekiştirip, arabaya bindirmişler. Çocuğun geride kalan
arkadaşları bağırıp, çağırıp, arabanın peşine vermişler; ama yetişememişler. Dediklerine
göre çocuğu organ mafyası kaçırmış. Metin-71 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Bizim komşulardan duydum. Organ mafyasıyla uğraşan bazı
kişiler, okula giden çocukları kaçırıp, organlarını alıp, başka yerlere
zenginlere götürüp satıyorlarmış. Bunlar genellikle İranlı doktorlar imiş. Metin-72 : Aydan ŞEKER : 14 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: TATVAN/VAN Tatvan’da oturan bir ailenin çocuğunu, mahalleye gelen bir
siyah arabada bulunan birkaç adam, çocuk sokakta oynarken alıp götürüyorlar.
Daha sonra çocuğun ailesi polise haber veriyor. Polisler iki hafta sonra çocuğu
bir kanalda buluyorlar. Çocuğun böbrekleri yokmuş. Metin-73 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Burcu ÖZDAĞ YAŞI : 15 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’IN SOKAKLARI Ben hiç bu olaylara inanmıyorum. Eskiden kimse bu olayların
yüzünden artık sokağa çıkmıyordu. Herkes öyle çok korkuyordu. Ben ne inandım ne
de korktum. Ama bunla ilgili bir olay duymuştum. Van’ın sokaklarında
gezen bir tane deli bir kadın varmış. Bir gün bu deli kadın ortadan kaybolmuş.
Dediklerine göre, organ mafyası onu böbrekleri için kaçırmış. Metin-74 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Nejla KAYA YAŞI : 24 TAHSİLİ : ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: MURADİYE/VAN Anlatacağım olay, Van’ın Muradiye ilçesine bağlı bir
köyünde geçmiştir. Balabalı köyünde oturmakta olan bir ailenin henüz daha üç yaşlarında
olan çocuğu, evlerinin balkonunda oturuyormuş. Çocuğun annesi ise balkondaki
çocuğunu kontrol ettikten sonra ekmek pişirmek üzere oradan ayrılmış.
Ayrıldıktan kısa bir süre sonra yeni dönen anne, çocuğunu olduğu yerde
bulamamış. Önce telaş etmeyen anne, çocuğunu belli bir süre aradıktan sonra
bulamayınca büyük bir telaşa kapılmış. Daha sonra aile fertlerine haber vermiş.
Bütün her taraf arandıktan sonra çocuğunu bulamayan aile, polise haber vermiş.
Polisin de bütün aramalarına rağmen, çocuktan hiçbir haber alınamamış. Dikkati
başka yöne çekmek amacıyla çocuğun ayağındaki ayakkabısının birini kuyunun
kenarına bırakmışlar. Tamamıyla arandıktan sonra çocuğun kuyuda olmadığı
anlaşılmış. Daha sonra, çocuğun köye gelen bir yabancı tarafından kaçırıldığı ortaya çıkmış. Ondan sonra, yaklaşık
bir-iki yıldır, çocuk, polisler tarafından o kadar çok aranmasına rağmen
bulunamamış. Çocuğun organ mafyası tarafından kaçırıldığı anlaşıldı. Metin-75 : Kader EREN : 13 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: KARŞIYAKA MAH.-VAN Fatma on yaşlarında bir kız çocuğuymuş. Bir gün evde yalnız
otururken, bir anda kapı çalınmış. K apıyı çalan kişi ise kız arkadaşı Dilek i
miş. Dilek, Fatma’ya:”Dışarıya çıkalım.” demiş. Fatma ise kapıyı kilitleyip
dışarıya çıkmışlar. Dışarıda kimsecikler yokmuş. Bir anda kapının önünde bir
araba duruvermiş a. Arabanın içinden iki kişi inmiş ve onlara doğru yürümüş.
İki kız korkudan kaçmaya çalışmışlar. Fatma, ne yapacağını bilememiş. O anda
Dilek oradan uzaklaşıvermiş. Fatma’yı arabaya koyup bir anda oradan
uzaklaşmışlar. Dilek, herkese haber verdikten sonra her yeri aramışlar; ama
izine varamamışlar. En sonda bir yıkık, harabe bir evde organları çıkarılmış
bir halde bulmuşlar kızı. Metin-76 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Nagehan USLU YAŞI : 13 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: VAN Ben, bu olayı iki sene önce duymuştum. Bizim yukarı
mahallede sokakta çocuklar oynuyormuş. Mahalleye üç tane adam gelmiş.
Çocuklardan birini alıp götürmüşler. Daha sonra çocuğu geri getirmişler.
Evdekiler bakmışlar, çocuğun böbreğinin olduğu yerde dikiş izleri varmış. O
adamlar, çocuğun böbreğini alıp, götürmüşler. : Billur
SUÇİÇEK : 19 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: VAN’IN SOKAKLARI Van’ın sokaklarında gezen bir deli varmış. O deli, bir gün
ortalıktan kaybolmuş. Bir daha o deliyi bulamamışlar. Dediklerine göre İranlı
organ mafyası elemanları onu kaçırmışlar. Metin-78 : Burak SEVİNÇ : 24 OLAYIN
YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN Bizim komşular anlatıyordu. İki çocuk, okula gitmek için
evden ayrılmışlar. Ancak o çocuklardan bir daha haber alınamamış Dediklerine
göre organ mafyası onları kaçırmış. Metin-79 Bana bir arkadaşım anlamıştı. Onun amcasının mahallesinde
oturan 15-16 yaşlarında genç bir çocuk varmış. Bir gün, arkadaşlarıyla çarşıya gideceğini
söyleyerek evden ayrılmış, bir daha da eve dönmemiş. Daha sonra öğrendiklerine
göre organ mafyası bunu kaçırmış. Metin-80 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Rahman YAYLA YAŞI : 13 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: YENİ MAH.-VAN İki yıl önce bizim mahalledekiler sürekli anlatırdı. Gerçi
ben bunlara hiç inanmadım. Çünkü bunların doğru olduğuna hiç inanmıyorum.
Onların anlattıklarına göre, İranlı organ çetesi Van’a gelip, Van’daki
çocukları kaçırıyorlarmış. Ondan sonra bu kaçırdıkları çocukların organlarını
götürüp, başka ülkelerde zenginlere satıyorlarmış. Metin-81 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Zeynep BALLI YAŞI : 39 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN Ben, bu konuda anlatılanların hiçbirine inanmıyorum. Çünkü
bunlar, halkın kendileri tarafından ortaya çıkardıkları dedikodulardır. Ama
geçen senelerde, kızının evine oturmaya giden bir kadını yolda kaçırıyorlar.
Sonra kadını bir kanala atıyorlar. Kadını bulduklarında kadının organları
yokmuş. Metin-82 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Ayten
GÖRDEN YAŞI : 26 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN’DA BİR YER Ben arkadaşımdan duydum. Onun teyzesinin mahallesinde
oturan bir aile varmış. Ailenin iki tane çocuğu sokakta oynuyormuş. Siyah bir
araba oraya gelmiş. İki çocuğu alıp kaçırmış. Dediklerine göre organ mafyası
kaçırmış. Metin-83 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Burhan AYDIZ YAŞI : 44 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN Bana, amcamın oğlu anlattı. Dediğine göre, böbreklerinden
rahatsız olan bir adam, İran’a gider. Orada İranlı doktorlara görünür. Orada
muayene ve ameliyat olur. Daha sonra evine geri gelir. Geldikten bir gün sonra
fenalaşıp, hastaneye kaldırırlar. Doktor onu muayene eder. Bir böbreğinin
olmadığını söyler. Metin-84 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Orhan
GÜLDAN YAŞI : 39 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN Ben bizim komşulardan duymuştum. İranlı organ mafyası Van’a
dadanmış. Özellikle çocukları kaçırıp, onların organlarını çalıp
götürüyorlarmış. Biz bu yüzden çocuklarımızı servise verdik. Ne olur, ne olmaz, Metin-85 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI :Nesrin GÜZDAR YAŞI : 21 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: VAN Ben, bunu bir sene önce duymuştum. Arkadaşlarıyla gezmeye
giden bir genç kız, artık eve dönmemiş. Ailesi arkadaşlarını aramış. Kızın
arkadaşları gezmeleri bittikten sonra ondan ayrıldıklarını söyleyince kızın
ailesi hemen polise haber vermişler. Polisler araştırma yapmışlar. Daha sonra
kızın organ mafyası tarafından kaçırıldığını öğrenmişler. Metin-86 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Şeref
SURHAN YAŞI : 43 TAHSİLİ : OKUMAMIŞ OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: GEVAŞ-VAN Bu söylenenlerin hiçbiri doğru değil, bir sürü olay
anlatıldı; ama hiçbirinin doğru olmadığına inanıyorum. Çünkü bununla ilgili
gerçekten hiçbir olay görülmemiş. Ben de bir arkadaşımdan duymuştum. Onların
bir akrabası varmış. Adamın küçük çocuğunu kapılarının önünden alıp
götürmüşler. Bir daha da çocuğu bulamamışlar. Metin-87 KAYNAK KİŞİ: ADI-SOYADI : Vahdettin
GÜNHAN YAŞI : 32 OLAYIN YAŞANILDIĞI YER: SÜRMELİ MAH.-VAN Bir adam, bir tane İranlı ile tanışır. Ona hastalığından
filan bahseder. İranlı adam da doktor olduğunu söyleyip, kendisine yardım
edeceğini söyler. Ancak muayenesi Rusya’daymış, Bu yüzden oraya gitmeleri
gerektiğini söyler. Adam da tedavi olacağını duyunca, onunla gitmeye karar verir.
Adam ailesiyle vedalaşıp, İranlı ile Rusya’ya gider. Adamı hemen burada
ameliyat ederler. Ancak adam, ameliyat esnasında ölür. Daha sonra adamın
ailesine haber verirler. Türkiye’ye adamın cenazesini gönderirler. Burada Adli
kurumlar adamı alıp incelerler. Adamın iki böbreğinin olmadığı söylenilir. Bu araştırmada ulaşılan sonuç ve bulgular şöyle
özetlenebilir: Efsane anlatımında dil ve teknik. Yapılan araştırma gösterdi ki, efsane anlatımının kendine
özgü bir dili ve anlatım tekniği yoktur. Sözlü anlatılardan masal ve halk
hikâyesinin kendine has bir dili ve anlatım tekniği vardır. Masal, belli bir
giriş tekerlemesi ve sözlü formülü ile başlar ve gene böyle sözlü bir formülle
biter. Olması mümkün görülmeyen olayları bir araya getiren bu tekerlemeler,
“Deve tellal iken, eşek berber iken, anam eşikte iken, babam beşikte iken...”
masalda anlatılanlara inanılması gerektiğini bildirir. Ve anlatım boyunca buna
benzer sözlü formüller, masal anlatımına kendine özgü bir teknik ve yapı katar.
Sonra masalın bazı kanunları da vardır. Olaylar üç defa tekrarlanır, en küçük
kahraman başarılı olur ve masal kötülerin cezalandırılması, iyilerin
mükâfatlandırılması ile son bulur. Halk hikâyesinin giriş formülü, bizi hikâyedeki olayların
ve kahramanların gerçekten var olduğuna ve bu kahramanların yaşadığına
inandırmaya çalışır. Olay, birbirine âşık olan iki gencin maceralarının
anlatılmasıdır. Ve büyük çoğunlukla kahramanların birleşmeleri ve evlenmeleri
ile son bulur. Derlenen efsaneleri anlatanlar, kendilerine özgü bir dil ve
biçim sınırı tanımıyorlar. Her anlatan kendi dilini kullanıyor. Anlatan
okur-yazarsa, bu dil onun kendi dilidir. Üniversite öğrencisi veya yüksek
tahsilli biri ise, dil daha işlektir. Eğitim derecesine göre anlatım dili,
yerel lehçe özelliklerinden kurtularak, genel bir kültür dili olmaya doğru
gelişiyor. Anlatıcı kadınsa ve eğitimi yoksa onun efsane dili yerel deyimlerle
kuruluyor ve onun tarafından ağır bir Van lehçesi kullanılıyor. Efsane anlatımında, öteki sözlü anlatımlarda, özellikle de
masal ve halk hikâyesinde olduğu gibi sık karşımıza çıkan “konudan sapma”lar
(digression) bulunmuyor. Sadece Tahsin Sönmez (46 yaşında, çiftçi, okur-yazar
değil s.51-55) evinde efsaneyi anlatırken, söz arasında: ”Hanım bize çay yap,
misafirimiz Yanlıdır... Ben, hep bir kızım olsun isterdim.” şeklindeki
ifadelerle konudan sapmalara başvurdu. Yapılan incelemelerde, efsanenin oturmuş, olayları sıraya
koyan, başı ve sonu belli bir biçimi ile karşılaşılmamıştır. Aşağıda efsanenin
kısalık- uzunluk özellikleri incelenirken görülecektir ki, efsane birkaç
satırlık bir anlatıma sığdırılabildiği gibi uzun, hatta bir saatten fazla bir
anlatı biçimini de alabiliyor. Efsanenin uzunluğu-kısalığı. Derlenen organ hırsızlığı efsanelerinin en kısaları iki
buçuk satırla dört satır arasında değişiyor. En uzunu ise 44 satır tutuyor.
Efsane anlatımının uzunluğunu ve kısalığını etkileyen nedenleri, anlatımın
mekânında, anlatanın hayatında ve psikolojisinde aramak gerekiyor. En kısa
efsaneyi anlatanların yaşı, 12 ile 38 arasında değişiyor. Daha yaşlılar
arasında efsaneyi bu kadar kısa anlatana rastlanmıyor. Bunlardan 11 tanesi
erkek ve 7 tanesi kadın. Kısa anlatıları bize verenlerin 8 tanesi öğrenci.
Öğrencilerin efsaneyi kısa anlatmasının bir nedeni de okulda teneffüs
aralarında anlatmış olmalarıdır. Zamanın kısa oluşu ve anlatımın oyun
zamanından alınması, efsane anlatımının kısa verilmesine sebep olmuş olabilir.
Demek ki, sözlü anlatıma ayrılan zaman, anlatımın uzunluğunu- kısalığını
etkilemektedir. Organ mafyasının kaçırma faaliyetlerine inanmayanlar, bu
kısa anlatım içine alınmadı. Çünkü onlar, “Böyle bir şeye inanmıyorum.” diyerek
anlatımı bitirdiler. En uzun anlatımın anlatıcının evinde ve konuk odasında yer
alması anlatımda “mekân”ın önemi üzerinde durulmasını gerektirir. Tahsin
Sönmez, kaçırılma olayını evinde anlattı. Araştırmacıyı konuk odasına alıp,
ayakkabılarını çıkarıp, bir mindere bağdaş kurarak rahatladı. Çay yaptırdı
eşine. Zaman zaman başka olayları da, anlatımın içine katarak, kızının
kaçırılması olayını anlattı. Sözlü anlatım incelemelerinde, “anlatım mekânı” üzerinde
pek durulmamıştır. Hâlbuki mekân, kültürün yaratılmasında önemli bir rol oynar.
Çünkü mekân sadece coğrafyada bir yeri belirlemiyor. Bu yerde girişilen
faaliyetler, bu yerde yaşanan kişisel ve sosyal hayat, bu yerdeki sosyal
ilişkiler ve anılar mekânı bir “sosyal mekân” yapmaktadır. Böylece o mekâna
bağlılık, insan için hayatın temel elemanlarından biri olmaktadır. İnsan
kendini böyle bir sosyal mekânla bağdaştırıyor, bu mekân, kişiliğin güçlü bir
parçası oluyor. (Place and Identity by Gillian Rose s.87-113. Oxford, Open
University Publications, The Alden Pres, United Kingdom 1995) Efsanenin İnanırlığı.
Genel olarak efsaneler, doğruluğuna inanılan bir tür olarak ifade edilir.
Efsanenin kahramanları insandır, olaylar yakın geçmişte yer alır ve olaylara
inanılır. Bu genel kanı, pek eleştirilmemiştir. Türkiye’de efsaneler üzerinde
çalışanlar, efsaneyi söyleyene ve dinleyene tek tek anlatılanlara inanıp
inanmadıklarını sormamışlardır. Organ hırsızlığı efsaneleri, bu bakımdan bize
değerli malzeme sunmaktadır. Organ hırsızlığını anlatanlardan bir kısmı,
olanlara inanıyor. Hatta bunlar kendi deneyimleri gibi, kendi başından geçen
olaylar gibi anlatıyor efsaneyi. Anlatıyı yerelleştiriyor, kendi hayatından
bazı olaylara bağlıyor. Bu konuda bilgisine başvurduğumuz emniyet makamları,
hastaneler ve başka kurumlar böyle bir olayla karşılaşmadıklarını, resmi
kayıtlarda organ kaçırmak diye bir olay bulunmadığını açıkça belirtiyorlar.
Buna rağmen anlatanlardan bir kısmı bunlara inanıyor. vakit şöyle bir soruyla karşılaşılmaktadır; Kimler bu organ
hırsızlığı olaylarına inanıyor, kimler inanmıyor? Ve bunun sebepleri nelerdir?
Genellikle okul çağındaki çocuklar bu efsanelerin doğruluğuna inanıyor. Ancak
bunun derlemede iki istisnası var; Biri kız, biri erkek. 13 yaşındaki Rahman
Yayla ve 15 yaşındaki Burcu Özdağ adlı iki öğrenci, bu efsanelere inanmıyor.
(s.92-95) Bu öğrencilerin ev hayatı, yetişme koşulları ve özellikle anne ve
babalarının durumu, verilen cevabın izahını yapabilir. Yazık ki, bu
öğrencilerin hayatı ve ruhsal durumları incelenemedi. Çalışmalara alınan altı genç kızın bu inanırlık konusundaki
davranışları, cinsiyetin, yaşın ve eğitimin efsaneye inanırlığı nasıl
etkilediğini göstermektedir. Efsanelerin inanırlığı konusunda ailenin veya gurubun gelir
düzeyi de önemli bir etken olarak ortaya çıkıyor. Bu guruptan derlemeler
sınırlıdır. Ama çalışmaya alınmayan başka zengin insanlarla da konuşuldu.
Onların görüşleri şöyle özetlenebilir; Görüşme yapılan bu zengin insanlar, böyle efsanelere
inanmıyorlar. Bunların saçma sapan şeyler olduğunu, gerçekle h içbir bağlarının
bulunmadığını söylüyorlar. Çocukları, servis arabaları ile okula gittiği için
güvenlik konusunda bir endişeleri yok. Bu çocukların devam ettiği özel okullar
ise sıkı güvenlik önlemleri ile korunuyor. Bu şahısların, efsanelerin ortaya
çıkması ile ilgili görüşleri de çok ilginç. Diyorlar ki: “Bu dedikoduları
çıkaran insanların işi gücü yok, vakit geçirmek için bu yola başvuruyorlar.” Efsaneye inanmayanların arasında bir tıp fakültesi
öğrencisi bayan var, yirmi altı yaşındaki Serpil Geçen. (Tıp fakültesi
öğrencisi, 26 yaşında, s.28) Bu öğrenci, mesleğinden gelen gayet rasyonel bir
izahla efsaneye inanmıyor. Ona göre, insan vücudundan her hangi bir organın alınması
ve kullanılması çok zordur. Bunun yapılabilmesi için gerekli tıp aletlerine
sahip olan bir hastane lazımdır. Böyle bir ameliyatı da ancak bu alanda
eğitilmiş bir operatör yapabilir. Organ kaçırma efsanelerinin ortaya çıkışı çeşitli nedenlere
bağlanabilir. Organ kaçırma efsanelerinin çoğunun çocuklar arasında anlatılması
bize bu alanda ilk ipucunu veriyor. Anlatıcı öğrencilerden bir kısmının bunları
anlatırken gerçek bir korku yaşadıkları gözlemlenmiştir. Özellikle kızlar böyle
bir korku içindeler. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bir genç kız, kaçırma
olayına kızların büyük korkusunu dile getiren bir motif ekledi. Bir genç kız
kaçırılmış ve kızın ırzına geçilmiş. (Gülden Toran, Lise mezunu, 18 yaşında,
s.27) Demek ki bu efsaneler, çağdaş toplumda korkunun ifadesidir. Çağdaş
toplum, özellikle bu efsanelerin ortaya çıktığı büyük kentlerde, korku ve
tehlikelerle dolu bir toplumdur. Orada her gün basın, radyo ve televizyonda,
öldürülen, yaralanan, kaçırılan ve dövülen insanların hikâyeleri verilir.
Bunlar, toplumda yer alan gerçek olaylardır. Girişte değinildiği gibi,
uluslararası çalışmalar da, bu efsanelerin çağdaş toplumdaki güvensizliğin ve
korkunun ifadesi olduğunu belirtiyor. Eskiden anneler çocuklarını korkutmak için “öcü geliyor” ya
da “Karakancalos geliyor” gibi efsaneler anlatırlardı. Bunların, çocukların
uslu durmasını sağlayacağı inanılırdı. Bugün korku efsanelerinin anlatılmasında
annelerin büyük rolü olduğu açıkça görülüyor. Anne, çocuğunun geç vakit sokakta
kalmasını veya kentte tehlikeli yerlere kötü arkadaşlarla beraber gitmesini
istemiyor. Yahut bilmediği insanlara yanaşmasını uygun bulmuyor. Bundan
korkuyor. Bu yüzden çocuklara böyle korku hikâyeleri anlatıyor. Korku
hikâyelerinin doğup yayılmasında bu etkeni göz önünden uzak tutmamak gerekir. Bu tip korku efsanelerinin çocukların arasında yayılmasının
bir nedeni de televizyonlardaki mafya filmleri olmalı. Araştırmada derlenen
malzeme arasında sık sık çocuğu kaçıran adamın veya adamların siyah bir
Mercedes’le geldikleri veya sokakta dolaştıkları belirtiliyor.
(s.21,25,27,31,32,36,...) Bu siyah araba, mafya filmlerindeki siyah, lüks arabalardan
başka bir şey değildir. Yoksa çocukların kendi dünyalarında ve çevrelerinde
böyle bir siyah Mercedes bulunmuyor. Van’la İran arasında mazot ve benzin kaçakçılığı yapılır.
Ayrıca Orta ve Güney Asya’dan, Çin ve Hindistan’dan kaçak olarak gelen mallar,
Doğu Beyazıt yolu ile Van’a ulaşır. Van’da Rus Çarşısı ve İran Çarşısı olarak
bilinen iki çarşı vardır. Burada İran ve Rus yapımı mallar satılır. Bunlardan başka Van’dan bazı hastalar zaman zaman tedavi
veya ameliyat olmak için İran’a gitmektedir. Çünkü İran’da tedavi, ameliyat ve
ilaç paraları Türkiye’den daha ucuzdur. İran ile bu çok yönlü ilişki, Van’da ortaya çıkan organ
kaçırma efsanelerine bir İran unsuru sokmuştur. Organ kaçırma anlatılarında dinleyicinin etkisini incelemek
için Tahsin Sönmez, bir kaçırma olayını ilkin araştırmacıya anlattı. Kısa bir
zaman sonra Tahsin Sönmez, aynı olayı birkaç genç kızdan oluşan bir dinleyici
gurubuna anlattı. Araştırmacıya anlatılan olay, on bir satırla ifade edildi.
(s.51-55) Genç kızlardan oluşan dinleyiciye anlatırken, aynı hikâyeyi biraz
uzattı ve yirmi satırda anlattı. Sönmez, hikâyeyi genç kızlara anlatırken,
ilkin anlatımını yerelleştirdi. Araştırmacıya anlatırken: “Bizim mahallede
güzel bir kız kaçırdılar.” diye sözlerine başladı. Ama kızlara anlatırken:
“Bizim mahalleyi duymuşsunuzdur. Hacıbekir diyorlar, ama asıl adı Haçort’ur.”
şeklinde bir ibare kullandı. Sonra anlatımda yerelleştirme ve kişiselleştirme
devam etti. Kaçırılan kızdan bahsederken: “Şunun gibi bir kız, kızım senin adın
nedir?” diye bir ilave yapmaya gerek gördü. Dinleyiciler arasındaki kız da
adının Züleyha olduğunu söyledi. Böylece anlatı bir yere ve bir kişiye bağlandı
ve diyalog şeklini aldı. Anlatıcı kaçırılan güzel kızdan söz ederken, dinleyen
kızlardan biri bir yorum yaptı. Dedi ki: ” Madem o kız güzeldi, onu oğluna
isteseydin.” Anlatıcı devam etti: ”İsteyecektim, ama başka puştlar önce
davrandı, kızı kaçırdılar.” Sonra Tahsin Sönmez anlatı sırasında bir yolunu
buldu, kızlara akıl verdi ve bir tavsiyede bulundu. Dedi ki:” Bakın siz de
peşinize düşen itlere sakın yüz vermeyin. Yoksa başınıza öyle bir bela
alırsınız ki, bu beladan kurtulamazsınız.” Bu eklemede biz, Prof. Dr. İlhan
Başgöz’ün “Akıl verici ve öğretici” dediği “konudan sapmaların” bir örneğini
buluyoruz. Bu iki anlatı arasındaki fark şunu gösteriyor; Efsaneyi anlatan bir
öğretmene, yani araştırmacıya anlatırken kendini bırakmıyor, onunla karşılıklı
ilişkiye girmiyor. Ama tanıdığı, bildiği kızlara anlatırken daha rahat, daha
kendinden emin bir kişiliğe kavuşuyor. O vakit, anlatı kişisel yorumlarla,
konudan sapmalarla daha doğal, daha sıcak bir hal alıyor. Karşılıklı sorular ve
cevaplar giriyor işin içine. Bu nedenle de araştırmacıya anlatılandan daha uzun
oluyor, ikinci anlatı. Bu dinleyici etkisi Prof. Dr. İlhan Başgöz’ün Posof’ta
yaptığı deneye benzer sonuçlar ortaya koyuyor. Araştırmanın
ulaştığı en önemli sonuç şudur; Organ kaçırma efsaneleri, efsaneyi anlatan
kişinin kişiliği, eğitimi, yaşı, sosyal konumu ve kadın ya da erkek oluşu ile
etkileşim içindedir. Bundan başka efsaneyi dinleyen insanların efsanenin
biçiminde, uzun veya kısa olmasında, anlatım tekniğinde de etkileri vardır.
Efsane metni, bu etkenlerin içinde oluşur, yaşar ve biçim alır. Bu efsaneler
büyük kentler içinde kaybolmuş, korkular ve güvensizlikler içinde yaşayan
insanların korkularını anlatmaktadır. KAYNAKÇA BASCOM, WİLLİAM, Journal Of American Folklore, USA,
1965. BAŞGÖZ, İLHAN, Sibirya’dan Bir Masal Anası, Mark
A.Zadowski’den Çeviri, T.C Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 2002. BAŞGÖZ, İLHAN, Türk Folkloruna Giriş
(Yayınlanmamıştır), Efsanelerle İlgili Bölümü. BORATAV, PERTEV NAİLİ, Yüz Soruda Türk Halk Edebiyatı,
Gerçek Yayınevi, İstanbul, 2000. BRUNVAND, JAN HAROLD, Encyclopedia Of Urban Legends,
New York- London, 2001. Büyük Laroussse Ansiklopedisi, VII. Cilt. CAMPION, V. VERONİQUE, Organ Theft Narratives Western
Folklore, 1997. CAMPION, V. VERONİQUE, A New Latin American Legend,
Western Folklore, America, 1990. DEVELİOĞLU, FERİT, Osmanlıca-Ttürkçe
AnsiklopedikLlügat, Ankara, 1962. ELÇİN, ŞÜKRÜ, Halk Edebiyatına Giriş, Ankara,
1981. ERHAT, AZRA, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul,
1972. Okyanus Ansiklopedisi, Can Yayınları, II.Cilt. SAKAOĞLU, SAİM, Anadolu Türk Efsanelerinde Taş
Kesilme Motifi Ve Bu Efsanelerin Tip Kataloğu, Ankara, 1980. The American Dictionary Of The
English Language, U.S.A. 1973. Türk Ansiklopedisi, Ankara, 1966,
XIV.Cilt, S.394 Türkçe Sözlük, Aktay Yayınları,
Ankara, 1978. Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara, 1998 YAVUZ, H.MUHSİNE, Diyarbakır Efsaneleri, Doruk Yayınları, Ankara, 1993. ÖZET V |