Ana içeriğe atla

  
 
Print Friendly and PDF

Zor Bulunan Güzellik Kremi

 


Gerçekten seviyorsanız Daha taze, daha güzel ve daha manalı olabilirsiniz Aşk, bütün güzellik kremlerine bedeldir Önemli bir fabrikada steno-daktilo olarak çalışan Bayan J. C. hakkında şöyle diyorlardı: — Ne kadar çirkin bir yüzü var bu kızın! Çirkin bir yüz, biraz çirkin çağa benzetilebilir. Yani her şeyi ifade eder, hem de hiçbir şey ifade etmez. Kısacası erkekler böylesine dönüp de “Ah! Ne güzel genç kız” diye iç çekmezler. Doğrusu onun da ne güzel gözleri, ne de fevkalâde bir burnu vardı. Alelâde bir tipti. Derken hiç kimsenin gülümserken görmediği bu genç kız, bir gün tebessüm etmeğe başladı. Durmadan gülümsüyordu. Ve bu tebessüm onu âdeta birden değiştirmiş, güzelleştirmişti sanki. Olgunlaşmış, mesut bir ifade belirmişti simasında. Gözlerinin içinde ışıklar okunuyordu. Aynı genç kızdı ama o genç kız değildi sanki!. Arkadaşları: — Muhakkak bir şey geldi bunun başına diyorlardı. Evet, gerçekten de başına bir şey gelmişti. Fevkalâ de bir şey. Âşık olmuştu. Kendisine: ‘Seni seviyorum’ diyen erkeğe rastlamıştı. Onu kollarının arasına almış, öpmüştü. Artık o delikanlının J. C. siydi. Aşk çok kelime istemez. Bakışmışlar, sonra bir daha bakışmışlardı. Ve bu aşkın sağladığı mutluluk sayesinde » J. C. çok daha pembeleşmiş, olgunlaşmış, güzelleşmişti. Çünkü inanın ki aşk, tüm güzellik müstahzaratına bedeldir. Bir kadını güzelleştirmek için bütün makiyajlara tek başına yeter. Hattâ burnunuzun, çenenizin şeklini bile değiştiren estetik ameliyattan da tesirlidir aşk. Çünkü aşk insanı öylesine bir değiştirir ki, sizi kalbiniz boşken tanıyanlara, sonradan gördüklerinde: — Bak hele şuna, ne kadar değişmiş! dedirtir. Veya: — Vay canına, aşk amma da yakışmış buna! diye söyletir. Evet, doğrudur, aşk kadınlara, hattâ bütün kadınlara yaraşır. Toplum henüz kadınları eşit kılacak sırrı bulamadı ama, aşk biliyor bunu. Beceriyor da. Eşitliği sağlayan aşktır. Parası olanla olmayan, kısa boylusu Evet, aşk karşısında tüm kadınlar birdir. Aynı şekilde ışık saçarlar, iştah açıcıdırlar, saadet kadını olmuşlardır. Sevmeyen bir kadının da muntazam hatları olabilir. Hatta kadın güzel olabilir. Fakat asla cazip değildir o kadın. Ancak sevmek gerekir cazip olmak için. Seven kadının gözleri ufak, ağzı büyük de olsa, o kadın caziptir. Âşık kadının “çirkin yüzü” olmaz. Mutluluğu bakışlarının içindedir. Floransalı ünlü ressam Boticelli’ye müşterilerinden âsil ve güzel bir hanım bir gün kendisini “yeteri kadar güzel resmetmemekle itham etmiş. Boticelli’nin cevabı: — Âşık olduğunuz zaman gelin. 0 zaman güzel bir portrenizi yapabilirim. Bu sözlerde onun: “Atölyeme bir kadın girdi mi, yüzüne bakınca âşık olup olmadığını anlarım. Kadın âşıksa sanki cildinin altında binlerce yıldız ışıldar.” Bütün çağlarda aynı mucize tekrarlayıp durmuştur. IV cü Louis, Matmazel La Valier'e vurulduğu zaman (ki kendisi de güze! olmadığını biliyordu)' kadında âdeta bir ‘kompleks’ meydana gelmiş. Sir! Sir! Baksanıza bana, ben çirkinim ama! diye feryadı basmış. Kral çenesini kaldırarak aşkla bakmış yüzüne :

— Bırakın sizi seveyim madam, siz de beni sevin. Size yemin ederim ki, güzelleşeceksiniz, demiş Michele Morgan sahnede hayatında gerçekten sevdiği tek erkek olan Henry Vidal ile oynarken, dünyanın en güzel kadınıydı. Kay Kendall kocasının kollarında iken Tanrılaşırdı. Bütün hanımlara tavsiyemiz : Alabildiğinize sevin! Çünkü en güzel sima, aşkın simasıdır.

Çarşamba, 20 Şubat 1963-GAZETE AKIN


Bu blogdaki popüler yayınlar

Ahmad al-Ghazali, The Metaphysics of Love

  Ahmad al-Ghazali, Remembrance, and the Metaphysics of Love JOSEPH E. B. LUMBARD For Alexis “Love is not love which alters when it alteration finds, or bends with the remover to remove.” Acknowledgments This book derives from a doctoral dissertation submitted to Yale University’s Department of Religious Studies. I am deeply indebted to my dissertation advisor, Gerhard Bowering, who first suggested this topic and saw the project through to completion. I must also thank Seyyed Hossein Nasr, under whom I completed an MA thesis on Abu Hamid al-Ghazali and who first introduced me to the fields of Islamic Studies and Sufi Studies. Beatrice Gruendler served as a meticulous reader for the dissertation and provided the overall structure that I have maintained in the final book. As a reader for the dissertation, William Chittick provided many excellent suggestions. His thorough critique of the revised manuscript many years later was invaluable. Neither the dissertation nor thi...

YEZİDİLİĞİN YOKEDİLMESİ ÜZERİNE BİLİMSEL SAHTEKÂRLIK

  Yezidiliği yoketmek için yapılan sinsi uygulama… Yezidilik yerine EZİDİLİK kullanılarak,   bir kelime değil br topluluk   yok edilmeye çalışılıyor. Ortadoğuda geneli Şafii Kürtler arasında   Yezidiler   bir ayrıcalık gösterirken adlarının   “Ezidi” olarak değişimi   -mesnetsiz uydurmalar ile-   bir topluluk tarihinden koparılmak isteniyor. Lawrensin “Kürtleri Türklerden   koparmak için bir yüzyıl gerekir dediği gibi.” Yezidiler içinde   bir elli sene yeter gibi. Çünkü Yezidiler kapalı toplumdan yeni yeni açılım gösteriyorlar. En son İŞİD in terör faaliyetleri ile Yezidiler ağır yara aldılar. Birde bu hain plan ile 20 sene sonraki yeni nesil tarihinden kopacak ve istenilen hedef ne ise [?]  o olacaktır.   YÖK tezlerinde bile son yıllarda     Yezidilik, dipnotlarda   varken, temel metinlerde   Ezidilik   olarak yazılması ilmi ve araştırma kurallarına uygun değilken o tezler nasıl ilmi kurullardan ...

Ticani Tarikat Gerçeği

  Abdullah Muradoğlu 3/10/2010 Pazar Her darbe girişiminin yahut siyasette önemli değişimlerin öncesinde hep ilginç olaylara tanık olmuşuzdur. Genç kuşaklar bilmeyebilirler.. Türkiye''nin tek parti rejiminden çok partili rejime geçmesinden sonra "Ticaniler" diye bir grup zuhur etmişti. Ne idiğü belirsiz, bir silsilesi ve bir geleneği olmayan bir düzmece tarikatın adıydı Ticanilik. İşleri güçleri, Atatürk heykellerine saldırmak idi. 1950''de Demokrat Parti''nin iktidara gelmesinin ardından Ticaniler Atatürk heykellerine saldırılarını daha da sıklaştırdılar. Demokrat Parti, siyasi rakiplerinin Ticaniler üzerinden ne tür faydalar hasıl edeceklerini anlayarak derhal Atatürk''ü Koruma Kanunu''nu çıkardı. Tıpkı 11 Eylül 1980''de orda burada patlayan bombaların 12 Eylül sabahı susması gibi, Atatürk''ü Koruma Kanunu''nun çıkmasının ardından heykellere yönelik saldırılar da son buldu. Maksat hasıl olmuştu. Üstelik bu Tica...