Muhammed Emin Er, Zülfügül lakabını taşıyan Hacı
Zülfikârın oğlu olup, milâdî 1914, hicrî 1332 tarihinde, Birinci Dünya Savaşı
başlangıcında Diyarbakır’ın Çermik kazasının Külüyan (yeni ismi Kalaş) köyünde
doğdu. Soyadı kanunundan önce ailesi “Mirânî” olarak bilinirdi. “Er” soyadı
Kürtçe “mîr” kelimesinin Türkçe tercümesidir. Henüz dört-beş
yaşlarındayken annesi Havva Hanım vefât etti. Babası zengindi, âlimleri çok
severdi.
Bu sebeple çocuklarının da okuyup âlim olmalarını
çok arzu ederdi. Bu amaçla çocuklarına ders vermesi için bir hoca getirdi.
Hocanın bütün masraflarını karşıladı. Daha sonra hocayı evlendirdi ve bir bağ
satın alıp kendisine hibe etti. Ayrıca ona bütün ihtiyaçlarını karşılamayı
taahhüt etti. Kendisi ve büyük kardeşi Ali, bu hocadan Elif-bâ okumaya
başladılar. Ancak Elif-bâ bitmeden babası vefât etti. Üvey annesinin, sonra da
ağabeyinin yanında yetim olarak kaldı. Bu esnada kendi ailesinin keçilerine
çobanlık yaptı. Çobanlık yaparken yazı yazacak kâğıt ve kalem olmadığından düz
satıhlı taşlar üzerine yine taşlarla yazı yazmaya çalışırdı. Böylelikle
Osmanlıca alfabeyi sökerek okumayı öğrendi. Kendi kendine okumayı öğrendiği
için insanlar onun için “Hızır ona uykuda ders veriyor” derlerdi.
İlme olan hırsından ve merakından dolayı,
kendisine Kur’ân okumayı ve ilim öğrenmeyi nasîb etmesi için ağlayarak Allah-u
Teâlâ’ya yalvarırdı. Her fırsatta kendisinden faydalanabilecek bir ilim sahibi
olduğunu duyduğu insanların peşinden koşardı. Hatta bu maksatla seferî hükmüne
girip namazı kısaltmanın câiz olacağı mesâfelere bile giderdi. Bu gayretleri
sonunda mektup yazabilecek ve Osmanlıca kitapları okuyabilecek hale geldi. Arap
dili ve ilimlerine gelince bu ilimlerde bilgi sahibi olan kimseler o memlekette
zaten yoktu.
Bununla birlikte o sıralar bir de İslamî harfler
yürürlükten kaldırıldı. Kur’ân ve İslamî ilimleri öğrenmek yasaklandı. Öyle ki
hiç kimse kendi evinde bile olsa çocuklarına Kur’ân öğretemiyordu. Bu nedenle
Suriye’ye gidip İslamî ilimleri öğrenmek için memleketini terk ederek yola
çıktı. Gaziantep’e gitti. Ancak oradan Suriye’ye geçme imkânı bulamayınca
Adana’ya gitti. Oradan İstanbul’a ve Bursa’ya gitti. Daha sonra tekrar Adana’ya
döِndü. Yedi sene devam eden seferleri boyunca çeşitli hizmetlere girdi. Rüyâda
Hızır (a.s.)’ın işâreti üzerine sıla-ı rahim niyetiyle memleketi Diyarbakır’a
döndü. Kısa bir müddet sonra tahsil için Suriye’ye sefer etti. Suriye’de bir
müddet ilim tahsilinde bulunduktan sonra geri dönüp tahsiline Türkiye’de devam
etti.
İlim tahsiline başladığında 25 yaşında idi.
Güneydoğu medreselerinde İslamî eğitimde takip edilen usûl gereği Sarf ilmini
öğrenerek tahsile başladı. Sonra Nahv, Mantık, Vad’ı, İsti’âre, Edebü’l-bahs
ve’l-münâzara, Beyân, Meâ’nî, Bedi’, Usûlu’d-din, Usulu’l-fıkıh ve Kelâm
ilimlerini tahsil etti.
Bir yandan medresede okutulan bu on iki ilmi
öğrenirken, diğer yandan Fıkıh, Tefsir, Ferâiz, Tecvid gibi diğer ilimleri de
öğrendi. Norşinli eş-Şeyh Ma’şûk b. Şeyh Muhammed Ma’sûm’dan (ki kendisi
Abdurrahman et-Tâğî’nin torunudur) bu ilimlerin hepsinde 1950 yılında icâzet
aldı. Kendisinden bu ilimleri birçok talebe okudu ve icâzet aldılar.
Ayrıca, tasavvufta muhtelif mürşidlerin
terbiyesinden geçti. Amelî icâzetini (halkı irşad izni) Cizreli merhum Muhammed
Saîd Seydâ el-Cezerî’den aldı.
Kendisi Saîd Nursi Hazretleri ile de 1951 yılında
Isparta’da görüşmüştür. Üstad Saîd Nursi onu has talebelerinden kabul ettiğini
ve on beş gün misafir etmeyi arzu ettiğini ancak tarassut altında olduğu için
bunun mümkün olmadığını, bundan dolayı memleketine hemen geri dönmesine izin
verdiğini ancak eğer yolda ondan sorulursa ziyarete değil ticarete geldiğini
söylemesini kendisine ifâde etmiştir.
İlim tahsilinden sonra hayatı boyunca ders verme,
imamlık, vâizlik, tebliğ ve İslam’a davet gibi hizmetlerle meşgul oldu.
Ders Aldığı Bazı Hocalar
1. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil el-müftî Molla Hasan el-Tahvîkî: Mardin’e bağlı Derik müftüsü
idi. Sarf iliminde hocası olmuştur.
2. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Rasul: Siirt’in Garzan bölgesinden. Nahv ilminin bazı
konularında ondan ders almıştır.
3. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Abdussamed: Siirt’in Garzan bölgesinden. Nahv ve Sarf
ilimlerinde ondan ders almıştır.
4. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Abdullah: Aslen Van iline bağlı Serhad’dandı. Sonra
Diyarbakır’a taşınmıştır. Mantık, Vad’, İstiâre, Adâb, Meâni, Beyân, Bedî’
Usûlu’d-din ve Usûl-u Fıkıh ilimlerinde hocası olmuştur. En çok bu hocanın
yanında ders okumuştur. Molla Abdullah, Bedîüzzaman’ın medrese arkadaşıydı.
5. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Abdulhâlim: Halebe bağlı Amud kazasından idi. Fıkıh ve
bazı Nahiv meselelerinde hocası olmuştur.
6. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Şeyh Abdurrezzak: Mardin’in Mazıdağ ilçesine bağlı Halila
köyündendi. Şeyh Ahmed Haznevî’nin halifesiydi. Bazı Nahiv meselelerinde hocası
olmuştur.
7. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Hâfız Hacı Haydar Efendi: Ondan Kur’ân-ı Kerim dersleri
almıştır.
8. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Şeyh Zeynelâbidin: Siirt’in Fursa köyündendi. Şeyh
Hazin’in torunuydu. Tecvid ve Mahâric-i hurûf (Arapça harflerin telaffuzu)
ilimlerinde hocası olmuştur.
9. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Şeyh Şerefuddin Fursâvi: Siirt’in Tillo’ya yakın Fürsa
köyündendi. Siirt’te mukimdi. Kelam ilminde hocasıydı.
10. el-ـüstâz
el-âlim el-âmil Molla Şeyh Maşuk: Şeyh Masum El-Norşînî’nin oğluydu. Bitlis’in
Norşin köyündendi. Kelam ilminde hocasıydı. Şeyh Ahmed Haznevî’nin halifesiydi.
Mekke’de vefat etti. Cennet-i Muallâ’ya defnedildi.
11- Şeyh Ahmed-i Şorşubî. Diyarbakır’ın Şorşub
köyündendi. Medresesi müsâit olmadığı için yanında az bir müddet ders aldı.
Şeyh Ahmed 80 yaşlarında olduğu halde ders verirken hep diz üzerinde otururdu.
Molla Abdüssamed’in kayınbiraderiydi.
Tasavvufta üstadları:
1. Şeyh Ahmed Haznevî: Şu anda Suriye’de bulunan Haznedendir.
2. Şeyh Muhammed Saîd Seydâ: Cizre’liydi. Kendisinden icâzet almıştır.
3. Şeyh Ramazanoğlu Mahmud Sami İstanbul.
Allah hepsine rahmet eylesin ve hayırla mükâfatlandırsın.
Talebeyken Bu Hocalardan Okuduğu Muhtelif İlimlere Dair Kitaplar:
1. Emsile (Sarf)
2. Binâ (Sarf)
3. Maksûd (Sarf)
4. İzzî (Sarf)
5. Birgivî’nin Avâmili (Nahiv)
6. İzhâr (Nahiv)
7. Kâfiye (Nahiv)
8. Curcâni’nin Avâmili (Nahiv)
9. Kürtçe Zurûf (Nahiv)
10. Terkîb (Nahiv)
11. Sa’dullâh (Nahiv)
12. Şerh’ul-Muğnî (Nahiv)
13. Merâh (Sarf)
14. Dinkûs Şerhu’l-Merâh (Sarf)
15. Hallu’l-Ma’âqıd (Nahiv)
16. Sa’dullah şerh’ul-Enmûzec (Nahiv)
17. Netâic Şerhu’l-Izhâr (Nahiv)
18. Câmi Şerhu’l-Kâfiye (Nahv)
19. İsâgûci (Mantık)
20. Husâm Kâti (Mantık)
21. Muhyiddin (Mantık)
22. Fenârî (Mantık)
23. Kavl-i Ahmed (Mantık)
24. Risâlât-i ‘Isâm (İstiâre)
25. Risâle-i Ebî Bekir-i Sûri (İsti’âre)
26. Risâle-i Semerkandî (Vadc)
27. Risâle-i Ebî Bekir (Vadc)
28. Velediyye (Adâb)
29. Uluğ (Adâb)
30. Mes’ûdî (Adâb)
31. Abdulğafûr (Nahiv)
32. Abdulhakîm (Nahiv)
33. Şerh-u Şemsiye (Mantık)
34. Muhtasaru’l-Ma’âni (Me’âni, Beyân, Bedic)
35. Mahallî Şerh-u Cem’ il-Cevâmic (Usûlu’d-Din ve Usûlu’l-Fıkıh)
36. Şerhu’l-Akâid (Kelam)
37. Multekâ (Fıkıh)
38. Minhâc (Fıkıh)
39. Celâleyn (Tefsir)
40. Ferâiz (Miras Hukuku)
41. Karabaş (Tecvid)
42. Cezerî (Tecvid)
Bu Kitaplardan Talebeyken Ezberledikleri
1. Emsile
2. Binâ
3. Maksûd
4. İzzî
5. Merâh
6. Avâmil
7. İzhâr
8. Kâfiye
9. Avâmilu’l-Curcâni
10.Kürtçe Zurûf (Nahiv)
11. Kürtçe Terkîb (Nahiv)
12. İsâgûcî
13. Risâlât-i Ebi Bekir (Vad’)
14. Risâlât-i Ebî Bekr (İstiâre)
15. Karabaş
16. Ferâiz
17. Velediyye (Münazara)
İcâzet Verdiği Talebelerden Bazıları
1. Musa el-Mardinî
2. Muhammed Kudsî Diyarbakır
3. Muhammed Silvânî Diyarbakır
4. Receb Derviş Hasenî,
5. Mahmud Sünicî
6. Muhammed Câvidî,
7. Muhammed Şerif Bozovalı
8. Reşid Besni
9. Seyyid Abdurrahman Berzencî (K.Irak).